yaprak dökümü 112 bölüm kanal d / Yaprak Dökümü Dizisi – Dizi Vizyon

Yaprak Dökümü 112 Bölüm Kanal D

yaprak dökümü 112 bölüm kanal d

TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİ EFSANESİ VE GERÇEKLER Prof. Dr. Rıdvan Şentürk1 Tarihsel Süreç Teknolojik bir icat olan televizyonun tarihsel gelişim süreci değişen-dönüşen toplumsal, kültürel, ekonomik ve özellikle teknolojik şartlar çerçevesinde seyretmiştir. Söz konusu tarihsel seyir şartları günümüzde de değişmeye devam etmekte, çekim süreçlerinde gerçekleşen yeni teknolojik icatların yanında yayın mecralarının çeşitlenmesi muvacehesinde televizyon yeni sınırlar ve imkanlarla yüzleşmektedir. Günümüzün medyatik araçlar matriksinin içinde merkezi konumu muhafaza etmeye çalışan televizyon sadece toplumla kurdu u ili ki biçimlerinde de il, aynı zamanda kendi geli im tarihiyle de yüzle mekte, de i im ve dönü üme maruz kalmaktadır. Türkiye’de televizyon yayıncılığı bant teknolojisine dayalı sınırlı bir kapasite ile yılında ba lamı , ’li yıllarda renkli yayına kısmi geçi yapılmı , yılından itibaren özel kanalların açılmasıyla kanal zenginli ine kavu ulmu ve nihayet uydu ve kablo yayıncılı ına geçi yapılmı tır. Türkiye’de yayına ba ladı ı yılından itibaren televizyonun toplumla ili kisi, yayın formatları, program akı ı ve içeri i, öncelikle devlet televizyon kanalı olarak yayın yapan TRT bünyesinde ekillenmi ve karakter kazanmı tır. Söz konusu süreç de erlendirildi inde, Türkiye’de televiyonun büyük ölçüde iktidara gelen siyasi görü ün propaganda ihtiyacına cevap veren haber ve e lence kanalı olarak geli ti ini, toplumu ülke ve dünya meseleleriyle yüzle tirecek dü ünce ve kültür kanalı olma hususiyetlerinden mahrum kaldı ını iddia etmek mümkündür. Bu durumun, özel kanalların yayın hayatına ba lamasıyla birlikte kavu ulan çe itli i e ra men devam etti i, televizyonun kendini daha çok haber-tartı ma, müzik- e lence-spor ve film-dizi yayıncılı ı çerçevesinde geli tirdi i görülmektedir. 2 Özel kanalların açılma süreci ’li yıllarda devam etmi , kanal sayısı hızla artmı ve bu durum rekabet artlarının de i mesine ve dolayısıyla yayın akı ı ve program içeriklerinin yeniden düzenlenmesine yol açmı tır. Aynı dönemde tecrübe edilen dijitalle me süreci ve 1 stanbul Ticaret Üniversitesi leti im Fakültesi Görsel leti im Tasarımı Bölümü Ö retim Üyesi 2 Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)2 verilerine göre Türkiye’de yılı itibariyla, kablolu ve uydu TV olmak üzere toplam lisanslı kanal bulunmaktadır: seafoodplus.info 1 telekomünikasyon teknolojilerinde ortaya çıkan yeniliklerle birlikte televizyon yayıncılı ı tüürnde de çe itlilik gözlenmi tir. ’li yıllarda Digiturk, D-Smart, Teledünya ve Tivibu gibi dijital yayın platformları vücut bulmu , pay-tv uygulamalarına geçilmi ve nihayet televizyon, telekomünikasyon a ının internet ve mobil ileti im araçları gibi di er alanlarına entegre oarak yeni kurulan sibernetik a ın nispeten görecele en ama hala merkezi konumunu ve etk me gücünü önemli ölçüde koruyan bir unsuruna dönü mü tür. Son dönemde gerçekle me imkanına kavu an telematik entegrasyon sürecinde televizyon üzerinden internete ba lanmak mümkün oldu u gibi, internet veya mobil ileti im araçları üzerinden televizyon programlarını izlemek, hatta aynı a a kablo veya sensörler vasıtasıyla internete ba lanabilen nesneleri eklemek ve i levselle tirmek mümkün hale gelmi tir. Söz konusu süreçte rekabet artları, yapım, pazarlama, reklamcılık anlayı ı ve yayın politikaları de i ime maruz kalmı , kanallar program içeriklerini ve akı larını magazin, haber, belgesel, dizi, sinema fillmi, müzik, spor ba ta olmak üzere belirli alanlara odaklanarak yeniden düzenlemi ler ve kendi aralarında ayrı maya gitmi lerdir. Bu süreçte elbette yalnızca televizyon de il, tele-vizyon ve gerçeklik algısı, izleme alı kanlıkları, bilgilenme biçimleri, tüketim alı kanlıkları da de i mi , yeni olu an tekno-kültürel çevrelerde etik de er yargıları ve prati i de dönü me sürecine girmi tir. Bu çerçevede Türk televizyon kanallarına bakıldı ında, uydu üzerinden yayın yapan ’e yakın kanal bulundu u, fakat bunlar arasında önde gelen büyük kanalların, magazin-dizi- e lence ve haber-tartı ma-belgesel alanlarına odaklandıkları, nihayet haber ve dizi kanalı 2 olarak ayrı tıkları görülmektedir. Bu geli me, Türk televizyon sektörünün ba langıcından itibaren benimsedi i yayın politikasını sürdürdü ü ve daha çok magazin-dizi-e lence programlarına odaklandı ı görülmektedir. Kanalların ekonomik gücünün öncelikle televizyon izleme oranları nispetinde reklam pastasından aldıkları pay ile belirlendi i dü ünülürse, yayın politikasının daha çok magazin-dizi-e lence programları yönünde belirlenmesi hiç a ırtıcı de ildir. Bu ba lamda, ba ta Amerika ve Avrupa olmak üzere dünya genelinde benzer bir geli me grafi inden bahsetmek mümkündür. Fakat Türkiye’de dünyadaki genel durumdan farklı olarak, en önde gelen televizyon kanallarının, özellikle ’li yıllardan itibaren di erlerinden dizi kanalı olarak ayrı tıkları, reklam pastasından aldıkları pay ve dizi ihracatından elde ettikleri gelirle televizyon sektörünün rekabet gücünü belirledikleri görülmektedir. Nitekim dizi kanalı olarak adlandırılan ATV, SHOW, STAR, KANAL D, TRT1 ve FOX TV, di erlerinden, özellikle haber kanallarından ayrı makta ve sektörün en büyükleri olarak öne çıkmaktadır3. Dizi Sektörüne Genel Bakı yılından itibaren TRT tarafından üretilen Kaynanalar, A k-ı Memnu gibi dizilerle ba layan, televizyon kullanımının yaygınla masıyle birlikte ’li yıllarda Perihan Abla gibi dizilerle devam eden, ama daha çok ithal dizilerin hakim oldu u bir alan olarak geli en dizi sektörünün, özel televizyon kanalı sayısının hızla artması ve televizyon izleyici kitlesinin çe itli ya gruplarını kapsayacak biçimde geni lemesi dolayısıyla ’lı yılların ortalarından sonra ivme kazandı ını söylemek mümkündür. Çiçek Taksi (), nce nce Yasemince (), Aynalı Tahir (), kinci Bahar () gibi diziler bu dönemde öne çıkmı ve seyirci ithal dizilerden ziyade yerli üretimlere yönelmi tir. ’li yıllarda yerli dizi sayısının istkarlı biçimde arttı ı görülmektedir. yılında haftada ortalama 36 dizi yayınlanırken, bu sayı de 57, da ise 47 olmu tur. Dizi sayısı her geçen yıl hızla artmaya devam etmi , yılına gelindi inde önceden devam eden ve yenileriyle birlikte haftada ve tekrarlarıyla birlikte yılda yakla ık diziye ula mı tır. Televizyon dizisi sayısında gözlemlenen bu artış, sektörün sadece iç piyasada büyümesine değil, aynı zamanda yurt dışına dizi ihracatı imkanının doğuşuna da işaret etmektedir. Nitekim yılında TRT’de yayınlanan A k-ı Memnu’nun yılında Fransa’ya satılmasıyla ba layan,, yılllarında vizyona giren Deli Yürek ile ve 3 stanbul Ticaret Odası ve DA adına Rıdvan Şentürk tarafından yürütülen Türkiye’de Film Endüstrisi ba lıklı ara tırma projesi, bu çalı mada sunulan bakı açısına ve verilere kaynak te kil etmi tir. 3 yılında Gümü ile ivme kazanan dizi ihracat grafi i sürekli artmı , Binbir Gece () dizisi ve Muhte em Yüzyıl’ın yayına girdi i yılından itibaren yılına kadar ihracat rakamları katlanarak ivme kazanmı tır. Söz konusu süreçte, Muhte em Yüzyıl’ın ihracat ba arısını önemli bir dönüm noktası olarak kabul etmek gerekmektedir. T MS Productions irketinin kurucusu ve Muhte em Yüzyıl’ın yapımcısı Timur Savcı’nın4 ifade etti i gibi, yakla ık 86 ülkeye ihraç edilen dizi sayesinde Türk dizi sektörü ilk defa Çin ve Japonya pazarına da girmi , dünyanın en fazla ihraç edilen dizileri arasında yerini alarak sektöre umut a ılamı tır. Son dönemde, yılları arasında üretilen dizilerin büyük bir bölümünün prime-time’da, genellikle ana haber bülteni sonrasında yayınlandı ı görülmektedir. Hafta içi her gün, gündüz ku a ında ya da ak am haber öncesi yayınlanan yerli diziler de yer yer üretilmekle birlikte, bunların sayıları yüksek bir oran te kil etmemektedir. Söz konusu dönemde, yeniden gösterilen eski dizilerle birlikte sistemde kayıtlı dizi sayısı ’yi a maktadır. Son dönemde yılda yaklaşık 60 dizinin üretildiği televizyon sektöründe, özellikle dizi kanalları arasındaki mevcut rekabet şartları her geçen yıl biraz daha zorlaşmaktadır. Rekabet şartlarının zorlaşması, dizi kanallarını kendi aralarında ayrışmaya, anlatım türü ve içerik bakımından farklı arayışlara sevk etmektedir. Bu çerçevede bazı kanalların, melodram ve dramlara, bazılarının melodramatik gençlik dizilerine, bir kısmının polisiye, di er bir kısmının da komedi veya tarihi dram dizilere yöneldikleri görülmektedir. Dizi kanalları arasındaki rekabetin bir ba ka göstergesi de dizilerin yayın süreleridir. Prime time olarak adlandırılan, ana haber programından sonra ve genellikle saat civarında ba layan dizilerin özet görüntüleriyle birlikte civarına kadar uzadı ı görülmektedir. yılından itibaren hem haftalık yayınlanan dizi sayısında hem de dizi sürelerinde bir artı görülmektedir. yılları arasında yayınlanan dizilerin ortalama sürelerine bakıldı ında, toplam dizi sayının % 45’lik bir bölümünün dakikanın üzerinde bir yayın süresine sahip oldu u anla ılmaktadır. Rekabet artlarının zorla tı ı ve dizi sürelerinin gitikçe arttı ı son dönemde, %16 gibi hiç de küçümsenmeyecek bir oranda bölüm sürelerinin dakikanın üzerine çıkma temayülü göstermektedir. Dizi izlenme oranlarının ölçülmeye ba landı ı ile yılları arasındaki AB grubunda ilk 20 sıraya giren dizilerin bölüm süreleri incelendi inde de durum de i memektedir5. Son dönemde dakikalık dizi sayısı 4 Gentleman, A ustos 5 Televizyon zleme Ara tırma Komitesi (T AK) Reyting ve SES Verileri 4 oldukça istisnai bir örnek te kil etmekte, üretilen yeni dizilerin % 87’lik bir kısmının yayın süresi dakikayı a maktadır. Diğer kanallar gibi dizi kanalları arasındaki rekabeti belirleyen en önemli etken, reklam pastasından aldıkları paydır. Reklam gelirlerini belirleyen en önemli unsur ise kanalların reyting ölçüm sistemindeki yerinin derecesidir. Türkiye’de televizyona do rudan verilen reklamlar Avrupa ve Amerika ba ta olmak üzere dünyada ortalama % 40 oranlarında seyrederken, Türkiye’de televizyon yayıncılı ının reklam yatırımlarının toplamından aldı ı pay % 50’nin üzerindedir. Dijital medya araçlarının yükselmesi ve çe itlenmesine reklam pastasından aldıkları pay oranlarının yükselmesine ra men televizyon reklamlarının gücünü muhafaza etmesi dikkat çekicidir: yılında gerçekle en reklam harcamalarından dijital reklamcılı ın aldı ı pay % iken, televizyonun payı % olarak gerçekle mi tir. yılında dijital reklamcılı ın aldı ı pay, % , televizyon reklamcılı ı % 51,4 olarak gerçekle mi tir. yılında ise, dijital reklamcılı ın aldı ı pay % iken, televizyon reklamcılı ı gücünü korumu ve % 50,5 oranında pastadan pay almı tır6. Dijital medya araçlarında görülen çe itlenme ve yayılma sadece televizyon reklam payını de il aynı zamanda reyting sistemindeki yerini de etkilemektedir. Zira televizyon yayınları günümüzde sadece televizyondan de il di er dijital medya araçlarından da izlenmektedir. Bu sebeple reyting ölçümlerinde çoklu okuma sistemine geçilmesi gerekmektedir. Yakın bir gelecekte gerçekle mesi gereken çoklu okuma sistemi dolayısıyla televizyonun reklam pastasından aldı ı payı yükseltece i veya hiç de ilse muhafaza etmeye devam edece i dü ünülmektedir. Televizyon dizilerinin reklam pastasından aldıkları pay sinema filmlerine nispetle yüksek olsa da, bölüm maliyetlerinin yüksek olması ve Türkiye’de ki i ba ına dü en reklam harcaması oranının dü üklü ü sebebiyle yeterli olmamaktadır. Dizilerin finansmanı projeye göre de i mektedir. Bölüm ba ı maliyeti TL olabildi i gibi reyting iddiası olan dizilerde bu miktar TL’yi bulabilmektedir. Büyük prodüksiyonlarda, Muhte em Yüzyıl Kösem örne indeki gibi, bölüm ba ına 1, milyon TL maliyetine ula mak da mümkün gözükmektedir. Elde edilen veriler dikkate alındı ında, bir dizi film projesinin 6 Relamcılar Derne i verileri, seafoodplus.info 5 bölüm ba ına maliyetinin ortalama TL ile TL arasında de i ti i söylenebilir. yılları arasında en pahalı dizinin bölüm maliyetinin ancak TL civarında oldu u dü ünülürse, döneminde reyting ba arısı gösteren dizilerin maliyet ortalamasının % ila arasında de i en bir oranda arttı ı anla ılmaktadır7. yılları arasını kapsayan dönem incelendi inde, yayımlanan dizilerin büyük bir kısmının yayıncılar tarafından finanse edilen yapımcılar eliyle üretildi i, televizyon kanallarınca yapımcılı ı üstlenilen dizilerin toplam sayının ancak % 9’un altına tekabül etti i görülmektedir. Yayıncı kanallar kendi iç yapım oranları dü ük olmasına ve dı yapımlara, dolayısıyla müstakil yapımcılara ba ımlı kalmalarına ra men, insiyatifi ellerinde tutmak istemekte ve ortak yapımcılı a yana mamaktadırlar. Ancak güçlü yapımcılar, kendi projelerini üretip kanallara pazarlayabilmektedir. Yine ancak güçlü yapımcılar, dizinin birkaç bölüm sonra yayından kaldırılması durumunda bütçenin önemli bir kısmını te kil eden ilk üç bölümün haklarını koruyabilmektedirler. Kanallar bölümden önce yayından kalkan bir dizinin ancak bölümünü tazmin etmektedir. yılları arasında yayına giren dizilerin yakla ık % 20’sinin bölümden di er % 20’sinin de bölümden önce yayından kaldırıldı ı dü ünülürse, dizi sektöründeki rekabet artlarının ne denli zor oldu u daha iyi anla ılacaktır. Söz konusu tablo, sinema sektöründe oldu u gibi, dizi sektörünün de istikrarsız bir büyüme sürecinde oldu una, dizi projesinin ilk üç bölümünü önce çeken ve anla abilece i yayıncı kanal arayan güçlü ve ba ımsız yapımcı sayının artması gerekti ine i aret etmektedir. Yapımcıların ve dolayısıyla dizi sektörün güçlenmesi için finans kaynaklarının çe itlendirilmesi ve zenginle tirilmesi gerekmektedir. Dizi finansmanında en önemli kaynak olarak reklamlar gözükmektedir. Ancak, reklam harcamalarında ki i ba ına dü en oranın dü üklü ü ve reklamlara ili kin, süreyi bir saat diliminde en çok 12 dakika ile, program tanıtımları 3 dakika ile sınırlayan ve ürün yerle tirme süreleri ve tekni ine ili kin düzenlemeler dizi sürelerinin uzun tutulmasını gerektirmektedir. Bant biçiminde verilen reklamlar ise her bir giri te en fazla 8 saniyelik bir süreyi geçmeyecek biçimde yayınlanabilmektedir. Ayrıca 30 dakikadan uzun süren sinema ve televizyon için yapılmı filmler ile haber bültenleri ve çocuk programlarında ilk 30 dakikada reklam ve tele-alı veri le kesilmesi yasaklanmaktadır. Birinci 30 dakikalık dilimden sonra, her 30 dakikada bir istenilen zamanda ve en fazla bir defa olmak üzere reklam ve tele-alı veri yerle tirilebilmektedir. 7 Inter Medya ile görü me, 8 Mayıs , stanbul 6 Sektörün bu konuda çözülemeyen bir kısır döngüye girdi i görülmektedir. Sektörün bu kıısr döngüden ancak finans kaynaklarını çe itlendirme ve zenginle tirme sayesinde çıkabilece i dü ünülmektedir. Önerilerden bir tanesi spot reklamlar için geçerli olan vergi indiriminin sponsorluk için de kullanılmasıdır. Yapımcı ve yayıncıyı yeni finans kaynaklarıyla, bilhassa sanayi ile bulu turacak i birli i projelerinin geli tirilmesi gerekmektedir. Ulusal ve uluslar arası düzeyde yeni fonlar bulmak, sanayi çevreleriyle i birli i süreçlerine girmek için danı manlık ajanslarının kurulmasının uygun olaca ı dü ünülmektedir. Dizilerde Anlatım Türü ve çerik Televizyon sektöründe de dizi film fikrini olu turmak ve tasarlamak, ön projelendirme süreçleri çerçevesinde yetersizlik ve özensizlik gözlemlenmektedir. Dizi yapımı öncesi fikir, tasarım, projelendirme süreçleri kısa sürmekte, ablona dayalı, seyircinin istedi ini vermeye yönelik günü kurtarma politikası güdülmekte ve bu durum sektörün geli me potansiyeline zarar vermektedir. Televizyon dizilerinde, tekrar, müdahele etme ve anlatım yapısını ve akı ını de i tirme imkânı sunması dolayısıyla, ön ara tırma, tartı ma, fikir ve tasarım süreçleri gere ince ciddiye alınmamaktadır. Kaldı ki, yapımcı, yayıncı ve yönetmenin sadece dizi bölümleri arasında de il, bölümlerin çekimleri esnasında dahi sürece müdahele etmeleri, senaryonun genellikle reyting ölçümleri ve rakip dizilerin durumuna göre belirlenmesi, esaslı bir fikir ve tasarım sürecininin önemini azaltmaktadır. Sonuç itibarıyla, yapımcı ve yayıncının reyting amaçlı taleplerine uymak zorunda kalan senaristler, genellikle seyircinin izleme alı kanlıklarına göre belirlenerek, ba arısız olma ihtimali nispeten dü ük kli e anlatım yapılarına ve içeriklerine yönelmekte, daha çok kopyalayabilecekleri veya yorumlayabilecekleri yerli/yabancı dizi, sinema filmi veya edebiyat örneklerine yönelmektedirler. Yapımcılar ve kanallar, reyting ölçümlerinde ortaya çıkan izleyici alı kanlıklarına göre, kı aylarında kasvetli, yaz aylarında ise aile ve a k ili kilerini konu edinen komedi veya melodramatik içeriklere sahip dizi senaryoları talep etmekte, sıradı ı ve yenilik içeren konseptlere itibar etmemektedir. Reyting ba arısı gösteren fakat esasen fikir ve tasarım açısından bitmesi gereken veya ba arılı iken dü ü gösteren diziler, müdahele ile keyfi de i ikiliklere u ratılmakta, konsept dı ına çıkılmaktadır. Seyirci psikoloji, izleme alı kanlıkları ve beklentileri do rultusunda senaryolar ısmarlanmakta ve içerikler zamanla 7 belirli kalıpların tekrarına dönü ebilmektedir. Bu çerçevede, örne in köyde veya kasabada ba lamı bir öykü 3. bölümden itibaren ehre ta ınmakta, figürlerden biri mutlaka hastanede ölümle yüzle mekte veya ölmek yahut öldürülmek zorunda kalmaktadır8. Ba ta kanal program müdürleri olmak üzere, yönetmenler, senaristler ve nihayet set ekibi dü ük reyting rizikosuyla yüzle mek istemedikleri için, yeni bir anlatım türü ve içeri i deneme cesareti gösterilememektedir. Öte yandan televizyon dizilerinin sürelerinin uzun olması, yeni türlerin ve içeriklerin denenmesini zorla tırmaktadır. Analatım süresinin uzatılması zorunlulu u sebebiyle, konu bütünlü ü kaybolmakta, kli eler, kalıplar ön plana çıkmaktadır. Öyle ki, dizi bölümlerinin süre uzunlu unun sebep oldu u anlatımsal sorunlar bazen ilk bölümde bile ortaya çıkabilmektedir. Bu durum televizyon dizisi sektörünü, her ne kadar gerçekle en dizi sayısında artı olsa da, tür ve içerik olarak belirli kalıpların dı ına çıkamayan bir kısır döngü ile yüzle tirmektedir. Fikir ve tasarıma ili kin sorunlar, dizi ihracatı açısından da tehlike arz etmektedir. Zira bu alandaki yetersizlik, yapımcıları yabancı dizi uyarlamalarına veya yeniden yapımlarına yöneltmekte, kili eler, ablonlar, kopyalar ve tekrarlar giderek artan oranlarda özgünlü ün yerini almaktadır. Sinemada oldu u gibi televizyon dizilerinde de komedi, dram, melodram hakim türler olarak öne çıkmaktadır. yılları arasında televizyon dizilerinin tür da ılımını, % 60’lık bir bölümü dram/melodram, %31’lik bölümü komedi ve geri kalan % 9’luk bölümü ise, fantezi, polisiye, bilimkurgu, politik, tarihi, gerilim gibi ço u yine melodramatik özellikler ta ıyan ve daha çok farklı türlerin tek bir dizide karı ımını ifade eden a ırlıklı olarak dram/melodram veya komedi türünde örnekler te kil etmektedir. Dizilerin ço unlu unun çekim mekanı stanbul’dur. A ırlıklı olarak gerçek mekânlar kullanılmakta, ancak büyük bütçeli birkaç filmde platolar kurulabilmektedir. Sinemada oldu u gibi televizyon dizilerinde de belirli ablonlardan ve reyting ba arısını hedefleyen seyirci beklentilerinden hareket edilmektedir. Bu çerçevede genellikle, aile, mafya, a k, intikam, gençlik, tarihi dönem konuları i lenmekte, kı aylarında kasvetli ve daha çok iddet içeren, yaz aylarında ise melankolik a k ve daha çok komedi özellikleri ta ıyan örneklere yer verilmektedir. Reytingi yüksek dizilerde yıldız 8 stanbul Ticaret Üniversitesi Yönetmenler ve Senaristler Çalı tayı, 3 Haziran 8 oyuncu kullanılmaktadır. yılında reyting ölçümlerinin AB grubunda ilk 20 sırayı payla an diziler incelendi inde durumun önceki yıllardan farklı olmadı ı, öyküler de i se de tematik çe itlili in aynı kaldı ı görülmektedir. Politik konjüktüre uygun olarak üretilen tarihi dönemleri ve nispeten aktüel terörle mücadele süreçlerini konu edinen bazı dizi içeriklerinde, milliyetçi söylemlere rastlanılmakla birlikte genellikle Batılı, kapitalist, lüks hayatı özendirici, tüketimi, çıkarcılı ı, bencilli i, bireyselle meyi, entrika ve çatı ma kültürünü te vik edici bir tavır öne çıkmaktadır. Anlatım türlerinde çe itlenme ve zenginle me denemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Sürekli aynı türlerin denenmesi, yetenekli ki ilerin özgün ve estetik düzeyi yüksek projelere imza atamamasına sebep olmaktadır. Reyting ba arısının devamı için kanallar içeri e müdahale edebilmekte ve dizinin konseptinde bozulmalar meydana gelmektedir. Reyting ba arısızlı ı sebebiyle, dizi hızlı alınmı bir kararla yayından kaldırılabilmekte, dizi yönetmenleri, senaristler ve oyuncular aniden i siz kalabilmektedir. Bu çerçevede i hukukunda ve sigorta uygulamalarında düzenlemeler yapılması elzemdir.9 Sinema sektörüne nispetle, özellikle TRT’nin katkısıyla daha fazla geli meler gözlemlense de, çocuk dizileri açısından fikir fakirli i ve teknik yetersizlik dikkat çekicidir. Ülkemizin zengin tarihi, kültürel ve edebi kaynaklarının yeterince ve gereken estetik düzeyde de erlendirildi ini söylemek güçtür. Bu alanda özgür eser üretiminin vazgeçilmez artı olan senaristlerin yeti mesinin sa lanması, görsel efekt ve animasyon sektörünün desteklenmesi ve geli tirilmesi gerekmektedir. Dizi İhracatı yılları arasında üretilen dizi sayısının artmasına ra men, yarıya yakın kısmının sezon sonuna ula madan yayından kalktı ı dü ünülürse, sektörün iç pazara yönelik içerik ve biçim üretiminde zorluk ya adı ını kabul etmek gerekmektedir. Aynı ekilde üretilen dizilerin büyük oranda melodram a ırlıklı olması ve seyirci izleme alı kanlıklarının belirli türler etrafında biçimlenmesinin de hem iç hem de dı pazar açısından açılım zorluklarını beraberinde getirece i muhtemeldir. 9 stanbul Ticaret Üniversitesi Film Yapımcıları Çalı tayı, 31 Mayıs 9 Türk dizilerinin, Türk sinemasına benzer biçimde, daha çok Batılı de erlerle oryantal de erleri birlikte sunan melez bir kültürün temsilcili ini üstlendiklerini, estetik, etik ve politik uurun birli ini temin edecek kendi dü ünce, kültür ve sanat de erlerini tam olarak içselle tiremedi ini vurgulamak gerekmektedir. Türk dizilerinin melez özelli i, ihracat oranlarının artı ı hususunda avantaj sa lasa da, sektörün uzun vadede özgün içerik üretimi sorunlarıyla kar ıla ması ve kısır döngüye girmesi ihtimalini güçlendirmektedir. Bu, elbette bugünden yarına a ılabilecek bir sorun de ildir. Nasıl ki dü ünce, kültür ve sanat de erlerinin olu umu yüzlerce yıllık bir birikimi gerektiriyorsa, aynı ekilde içselle tirilmesinin de zaman alaca ı muhakkaktır. Üstelik bu durum sadece yapım irkeltleriyle ilgili de il, bilakis devletin, sivil kurulu ların benimseyecekleri ve etkin kılınmasında katkı sa layacakları istikrarlı kültür, sanat, e itim ve ö retim politikalarını gerekli kılmaktadır. Bütün olumsuz artlara ra men Türk televizyon dizilerinin, sinema filmlerinin önüne geçerek yurtdı ına açılmaları ve ses getirmeleri takdire ayandır. Fakat Türk dizilerinin uzun soluklu bir ba arıyı yakalayabilmeleri ve sürdürebilmeleri, özgünlükten uzak melez veya daha yerinde bir ifade ile travestik kültür kimli inden, Batı’nın Do ulu algısından kurtulmasına, kendini belirli bir bölgeye ve bölgeselli e mahkum eden Do u-Batı çatı ması perspektifinden çıkarak bütün bir ideal dünya görü üne, özgür bir toplum ve devlet anlayı ına malik olabilmesine ba lı gözükmektedir. Bu çerçevede, Türk sinema filmlerinin ve televizyon dizilerinin bazı merkez Avrupa ülkelerine ihraç edilememesinin en önemli sabepleri arasında, ortak yapımların azlı ı veya film formatlarının ve içeriklerinin Batılı örneklere yeterince öykünememesi veya yeterince melez özellikler ta ımaması de il, daha çok kendi seyircisine pekala kalitesi oldukça dü ük sinema filmi ve televizyon dizisi seyrettirebilen Batı film sektörünün, Do u’ya ve özellikle Türkiye’ye psikolojik ve entelektüel artlanmalarla belirlenmi manipülatif bir politik uurla yakla masının belirleyici bir rol oynadını vurgulamak gerekmektedir. Dizi sektörünün reklamların dı ında en önemli finans kayna ını dizi ihracatı olu turmaktadır. Türkiye son yıllık bir sürede dizi ihracatında büyük bir ba arı elde etmi tir. Bu ba arının yakalanmasında birkaç iyi ve güçlü yapım irketinin kaliteli yapımlarının katkısı önemlidir. Fakat bu ba arının en önemli sebeplerinden biri, zengin bir tarih ve kültüre sahip olmamız dolayısıyla Türk dizi içeriklerinin dünyada çok geni bir alana hitap edebilmesidir. Bu imkan, güçlü yapımcılar kadar, sektörün kendi içinde yeterince destek bulamayan ve bu yüzden güçlenemeyen yapımcıların da uluslararası ortak yapımlara yönelmesine kapı aralamaktadır. 10 ’den fazla ülke, ’den fazla kanal ve milyar izleyiciyi kapsayan EuroData TV’nin10 ara tırma verilerine göre, dünyada yayınlanan televizyon dizileri ve filmlerinden olu an kurmaca yapımların %70’i lokal düzeyde tüketilmekte, % 30’u ise ithal edilmektedir. Dünyada ithal edilen kurmaca programlarının % 25’ini Türkiye men eli yapımlar olu turmaktadır. Bu oran, ihraç edilen televizyon dizileri, filmleri ve program formatları bakımından Türkiye’nin Avrupa ülkelerini, Rusya ve Amerikayı büyük bir farkla geride bıraktı ını göstermektedir. Türkiye yılında ihraç edilen kurmaca yapımlar bakımından dünya pazarının lideri konumuna yükselmi tir. EuroData TV (Mediametrie) verilerine göre, yılı itibarıyla dünyada televizyon izleme oranlarında günlük ortalama 4 saat 29 dakika ile Kuzey Amerika birinci, 3 saat 55 dakika ile Latin Amerika ikinci, 3 saat 55 dakika ile Avrupa üçüncü, 3 saat 54 dakika ile sırada Orta Do u dördüncü, 3 saat 12 dakika ile Afrika be inci, 3 saat 09 dakika ile Avusturalya altıncı ve 2 saat 32 dakika ile Asya yedinci sırada yer almaktadır. Orta Do u’da modern hayat tarzını özendiren dizilerin ve izlenme oranlarının yükselmekte oldu u belirtilen raporda, yılında bütün dünyada televizyon filmi ve dizilerden olu an kurgu (% 43) ile e lence programlarının (% 36) birlikte izlenen programlar arasında %79’luk bir oranı te kil etti i ve özellikle Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde sadece televzyon filmi ve dizisi izleme oranının en az % 60 oranında ilgi gördü ü belirtilmektedir. Söz konusu bölgeler aynı zamanda Türk dizilerinin en fazla ihraç edildi i ülkeler olarak dikkat çekmektedir. seafoodplus.info 11 Kanal D ile görü me, , stanbul; ATV ile görü me , stanbul; Inter Medya ile görü me, 8 Mayıs , stanbul; Global Agency ile görü me , stanbul. , stanbul; ATV ile görü me , stanbul; Inter Medya ile görü me, 8 Mayıs , stanbul; Global Agency ile görü me , stanbul. 12 24 Çek Cumhuriyeti 62 Kamerun Orta Afrika Cumhuriyeti Ürdün 25 Çin 63 Karada Özbekistan Venezuella 26 Demokratik Kongo C. $ ile ( Milyon $) ile $ ( Milyon $) arasında de i ebilece i yönündedir. Bu çerçevede Türk dizi sektörünün yılında ihracattan elde etti i gelirin, iyimser bir tahminle Milyon$ yılında ise Milyon$ seviyesini bulması muhtemel gözükmektedir. Türk televizyon dizilerinin ihracat sürecini takip ve kontrol edebilecek resmi bir merci olmadı ı için, kesin ihracat rakamlarına ula mak imkânsız gözükmektedir. Örne in Amerika’da dizi yapımı ve ihracat süreçleri, devletin dünya politikasının bir parçası olarak de erlendirilmekte ve önemsenmektedir. Bu aynı zamanda sürecin devlet tarafından takip edildi i anlamına gelmektedir. Bu çerçevede Türkiye’de kendi imkanlarıyla büyük bir geli me gösteren dizi sektörünün yakın gelecekte denetim mekanizmalarını geli tirmesi, kurumsalla ma, organizasyon ve vizyon eksikliklerini gidermesi gerekmektedir. hracat rakamlarından ziyade Türk dizilerinin ’ye yakın ülkede yayınlanması, Türkiye’nin marka de erinin artması bakımından ba lı ba ına büyük bir hadisedir. Ayrıca dizi ihracatının di er iharcat kalemlerine olan dolaylı etkisinin de önemsenmesi gerekmektedir. Dizi ihracatının özellikle turizm, emlak, mobilya, tekstil, müzik, mücevherat gibi sektörlerin geli mesine ve yurtdı ına açılmasına katkı sa ladı ını vurgulamak gerekmektedir. Türk dizileri ile ulusal ve uluslararası düzeyde mal ve hizmet sektörü i birli i potansiyelinin geli tirilmesi durumunda söz konusu dolaylı etkinin daha da geni leyece i ve artaca ı muhakkaktır. 13 Son dönemde yakalanan dizi ihracatı ba arısının önümüzdeki dönemlerde de devam etmesi beklenmektedir. Fakat bu beklentinin gerçekle mesi için sektörün içinde bulundu u durumun do ru analiz edilmesi, sorunların tespiti ve çözüm süreçlerine girilmesi gerekmektedir. Türk dizi sektöründe gittikçe artan, reyting ba arılı yapımlarda %’lere varan oranda yabancı eser uyarlamasına yönelmektedir. Uyarlanan/i lenen ve yeniden yapılan yabancı diziler, genellikle reyting ba arısı yakalamı ve hatta çe itli ülkelerde gösterilmi yapıtlar arasından seçilmektedir. Söz konusu diziler, Türkiye’de reyting ba arısı yakalasa da, bu dizilerin en azından daha önce gösterildi i ülkelere ihracatı zorla makta, hatta imkânsız hale gelmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse, Türk dizi sektörünün söz konusu kısır döngüden çıkmak için kısa vadeli geçici çözümler aramak yerine, uzun soluklu dü ünmesi ve gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Bu çerçevede yapılması gereken en önemli ey, öncelikle sorunun kayna ını tespit etmek ve çözümler aramaktır. Türk dizi sektörünün uyarlama eserlere yönelmesi, aslında özgün içerik üretimini te vik edecek süreçlere girilmesi gerekti inin bir göstergesidir. Türk sinemasında oldu u gibi dizi sektöründe de en çok ihtiyaç duyulan ey, nitelikli senaryo yazarlı ıdır. Zira içerik üretimi durdu unda, film sektörünün uyarlamalar yoluyla kendine bir gelecek tayin etmesi mümkün de ildir. Daha önce aynı yolu izleyen Türk sinemasının tecrübe etmek zorunda kaldı ı vahim sonuçlardan ders çıkarmak gerekmektedir. Sonuç itibarıyla dizi sektörünün yapımcıları, kanalları ve konuyla ilgili sivil kurulu ların senaryo yazarlı ının güçlenmesi için bir te vik politikası geli tirmesi ve genç senaryo yazarlarını sektöre kazandırmanın yollarını aramaları önem arz etmektedir. Bu ba lamda TRT’nin televizyon filmi içeri i üretimine katkı amacıyla uyguladı ı program örnek te kil etmektedir. Tür dizi sektöründe yapımcıların ARGE çalı malarından ve özgün hikaye olu turma süreçlerinden uzakla tıkları görülmektedir. Son dönemde yapımcılar, örne in Anne ve Kızım Nerede? gibi, reyting ba arısı yakalamı 7 ülkede gösterilmi bir dizinin yeniden yapım hakkını satın alıp üreterek piyasaya sürebilmektedir. Bu yakla ımın, ba ka ülkelerde ba arı sa lamı bir dizinin, Türkiye’de de ba arılı olaca ı garantisini sunmasa da masrafları ve ba arısızlık rizikosunu azalttı ı dü ünülmektedir. Söz konusu seçimlerde, daha çok çatı ma ve entrika içeren a k, annelik, çocuk temalı projelere yönelinmekte ve belirli bir ablona sadık kalınmakta, bu da belirli bir süre sonra tekrara dönü mektedir. Bu tür yeniden yapım ve uyarlamalar, her ne kadar Türkiye’de belirli bir dönem reyting ba arısı yakalasa da, hem bir 14 süre sonra tekrara dönü tü ü için gelecek vaat etmemekte, hem de diziler daha önce birçok ülkede gösterildi i için ihracat ansını azaltmaktadır. Türk dizi sektörünün uyarlama ve yeniden yapım projeleri için Güney Kore’ye yönelmesinin muhtemel sebeplerinden biri, dizilerin, oyuncularının tipik özellikleri ile kültürel ve ulusal aidiyetlerini belirgin biçimde vurgulamaları dolayısıyla geni bir co rafyaya ihraç ansının fazla olmamasıdır. Fakat bu durumun, hiç de ilse bile Asya pazarının daralmasına ve belki de en önemlisi Türk dizi sektörünün özgün üretim potansiyelinin zayıflamasına yol açaca ı muhakkaktır. Halbuki dizi ihracatı ba arımızın asıl sebebi, dünyanın merkezinde ve çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip bir ülke olarak kendimize özgü bir tavırla bize ait öyküler anlatmamızdır. Asırlar boyu çok çe itli kültür de erlerinin bulu tu u ve kayna tı ı topraklarımızdan ne et eden hikâyeler anlatıldı ında, dünyada herkesin kendine ait bir eyler bulması mümkündür. Türk dizi ihracatının yakaladı ı ba arının asıl sebebi budur. Fakat söz konusu uyarlamalar ve yeniden yapımlar dolayısıyla, kendi anlatı kültürümüzün geneti i ile oynandı ını, bu durumun ileride entelektüel, sanatsal ve kültürel asimilasyona, kısırlı a yol açaca ını iddia etmek mümkündür. Dizi ihracatında üzerinde durulması gereken bir ba ka önemli geli me de, bütün dünyada oldu u gibi Türkiye’de de yeni teknolojik yeniliklerle birlikte televizyon izleme alı kanlı ın de i mesidir. Gün geçtikçe televizyon ürünleri sadece televizyonda de il, aynı zamanda mobil telefonlar, tabletler ve en önemlisi internet üzerinden sunulan Netflix gibi uluslararası yayın platformlarından izlenebilmektedir. Bu geli me dizi ihracatında sadece belirli ülkelerin televizyon kanallarının de il, aynı zamanda internet üzerinden sunulan uluslararası dijital yayın platformlarının da dikkate alınması gerekti ini göstermektedir. Nitekim Türkiye’den örne in Inter Medya, ilk etapta 4 dizinin, TRT ise Dirili Ertu rul’un gösterim hakkını belirli ülkeler için vermek suretiyle Netflix ile anla mı bulunmaktadır. Dizi gösterim haklarının satı ları söz konusu platformlara münhasıran gerçekle memekte, bir platforma belirli ülkeler için satılan gösterim hakkı aynı zamanda ba ka bir platformuna da, örne in flix’e satılabilmektedir. Bu geli me söz konusu yayın platformlarına duyulan ilginin yakın dönemde daha da artaca ına i aret etmektedir. Bölüm sürelerinin dakikalık uzunlukta olması ihracat açısından bazen sorun te kil edebilimektedir. Da ıtımcılar, uzun dizi bölümlerinin 48 dakikalık sürelerde yeniden montajını yapmaktadır. Montaj esnasında her bölümü 45’er dakikalık dilimlere bölmek daima mümkün olmamaktadır. Bu durum ihraç edilen ülkenin yayın formatına bazen uymamaktadır. Ayrıca dakikada anlatılabilecek bir hikâyenin dakikalık bir süreye yayılması, senaryo kalitesini ve oyuncu performansını dü ürmektedir. 15 Bölüm sürelerinin kısaltılması Türk dizi sektörünün içinde bulundu u piyasa artları muvacehesinde pek mümkün gözükmemektedir. Yapımcı ve kanallar yıldız oyuncularla bölüm ba ına anla makta ve yüksek düzeyde ödeme yapmaktadırlar. Reklam gelirlerinin dü ük olması dolayısıyla, kanalların kısa süreli bir bölüm için yıldız oyuncuya aynı parayı ödemek zorunda kalması dizinin mâli yükünün artmasına yol açmaktadır. Bu yüzden yapımcılar/kanallar, süreden ziyade bölüm ba ına ücret ödedikleri oyuncu maliyetini kar ılayabilmek ve kâra geçebilmek için, bölüm sürelerini uzatmayı tercih etmektedirler. Ayrıca uzun süre devam eden uygulama dolayısıyla seyiricilerin bölüm sürelerinin uzunlu una alı maları ve belirli bir beklenti içine gimeleri de sorun te kil etmektedir. Bölüm sürelerinin uzun olmasının sa ladı ı faydalar da bulunmaktadır. Dizi bölümleri 3 veya 4 ayrı dilime bölündü ünden, bölüm ba ı fiyatı nispeten de er kazanmaktadır. Ayrıca, ihraç edilen dizinin bölüm sayısı bölündü ü için artmakta, böylece daha fazla yayında kalmakta, dolayısıyla marka de eri yükselmekte ve bu durum bir sonraki dönemde ihracat için avantaj sa layabilmektedir. Ayrıca yayından iki gün sonra dizinin tekrarı izinleri de ihraç paketine dahil edilmektedir. Türkiye’de yüksek reyting oranları yakalayamamı bazı diziler de pekalâ ihraç edilebilmekte ve yurtdı ında umulandan fazla satı ba arısı elde edebilmektedirler. Türkiye’de veya yurtdı ında reyting ba arısı yakalayan dizilerin hikâyeleri belirli bir süre sonra nihayete ermesine ra men, senaryoya müdahele edilerek, dizinin estetik düzeyinin dü mesi pahasına bölüm sayısı artırılabilmekte ve böylece kâr payları yükseltilmektedir. Değerlendirme Türk televizyon dizilerini bütünsel bir bakı la ve sinema filmlerine kıyasla incelemek istedi imizde, iki önemli husus öne çıkmaktadır. Birincisi, bir ülkenin sanat tarihi, toplumsal tarihinden ayrı dü ünülemeyece i için, belirli bir sanat dalına ili kin sorun ve soruların di er sanat dalları için de geçerli olmasıdır. Zira sanat türleri farkına bakılmaksızın, bir ülkenin sanat tarihininin, aynı toplumsal, politik, entelektüel ve kültürel tarihinden beslendi i ve olumlu ve olumsuz yönleriyle genel toplumsal durumu yansıttıkları â ikârdır. Bu çerçevede, her ne kadar kimi toplumlarda bazı sanat dalları öne çıksa da, genellikle sanat dalları birbirinden beslenerek, etkilenerek dönü tükleri için, bir ülkenin müzi i, iiriri, edebiyatı neyse, sinemasının, televizyon dizisinin veya tiyatrosunun da o oldu unu söylemek pekalâ mümkündür. Bir ba ka deyi le, bir ülke, dü ünce gelene i, temel sanat dallarından müzi i, 16 edebiyatı/ iiri, mimarisi ne kadar özgün ve iddialı ise di er sanat dallarında da o kadar özgün ve iddialı olabilme potansiyeline sahiptir. Bu ba lamda de erlendirildi inde, Türk sineması ile televizyon dizisi tarihinin yapısal ve anlatımsal benzerlikler arz etti ini söyleyebiliriz. Bu çerçevede, Türk sinema filmlerinin estetik özellikleri, içerik zenginli i, anlatım türleri çe itlili i ve nihayet özgünlü ü bakımından televizyon dizilerinin genel karakteristik özellikleriyle örtü tüklerini söylemek hiç de abartı olmayacaktır. Özellikle, televizyon dizilerinde tercih edilen anlatım türlerinin, tematik ve oyuncu özelliklerinin, anlatım yapılarının ve tarzlarının, uyarlama, intihal ve taklit özelliklerinin Türk sinema filmleriyle benzerlik arz etti i görülmektedir. Türk sinema filmleri ve televizyon dizileri arasındaki kar ılatırmada öne çıkan di er husus ise bir medya aracı olarak di er medya araçlarıyla daha yakın ve iç içe bir ili ki kurması, program anlayı ını ve yayın akı ını aktüelli in süreklili i ilkesiyle yapılandırması dolayısıyla, televizyonun daha devingen, denemelere, arayı lara açık olması ve bazı yeniliklere öncülük etmesidir. Örne in, reklam ve klip esteti inin öne çıkarak sinemada anlatım dilinin kırılganla masına öncülük etmesi gibi, televizyonunun sinemada pek mümkün olmayan belgesel türlerini, gerçek ve gerçek dı ı arasındaki sınırlarla oynayan gösterim ve algılama biçimlerini seyirciye sunması gibi. Türk televizyon kanallarının bu çerçevede yeniliklere daha açık oldu u ve birçok açıdan öncülük etti ini, sinemanın önüne geçti ini ve kendine daha devingen ve istikrarlı bir pazar olu turdu unu, örne in senaryo yazım tekni i itibarıyla, birçok sıradan, kli elere sı ınan çalı maya ra men, yine de sinema filmlerine kıyasla daha ba arılı örnekler sundu unu söylememiz mümkün gözükmektedir. Fakat bu öncülü ün, televizyon dizilerinde anlatım türlerine yansımadı ı, Türk sinema filmelerindeki anlatım türleri ve tarzlarının genellikle tekrar edildi i, dizi sektörünün kendini birkaç istisna hariç komedi, melodram ve polisiye türleriyle sınırladı ı görülmektedir. döneminde yayınlanan televizyon dizileri özgünlü ü ve konu referansiyalitesi incelendi inde, toplam dizi sayısının büyük bölümü, yakla ık % 74’ü özgün niteliklere haiz gözükmektedir. Ancak buradaki özgünlük nitelemesi, senaryonun herhangi bir ba ka dizi, film veya romandan referans almaksızın serbest kurguya dayandı ına i aret etmektedir. Bu çerçevede senaryosu yazılırken tarihi bir olaya veya bir arkıya gönderme yapan dizileri de özgün olarak kabul etmek gerekmektedir. Bu çerçevede bir roman uyarlamasını dahi özgün olarak kabul etmek mümkündür. Dizilerin estetik dili itibarıyla özgünlü ünü tespit edebilmek, hem tartı malı bir alana girmeyi gerektirmekte, hem de bu çalı manın sınırlarını a maktadır. Sadece serbest kurguyu referans alan dizileri özgün olarak nitelemek, onların estetik özellikleri itibarıyla di erlerine göre gerçekten özgün olduklarını göstermemektedir. Kaldı ki, 17 sadece tür özellikleri bakımından incelendi inde bile, dizilerin ne denli birbirlerine benzedikleri ve birkaç anlatım türünde öbeklendikleri görülmektedir. Ayrıca dizi projeleri uzun zaman dilimlerine yayıldıklarından, konu referansiyelitesi yabancı bir roman veya dizi olan kurgular bile süre içinde uyarlama çabasını tamamen terk edebilmekte ve serbest kurguya dönü ebilmektedir. Televizyon dizileri kendi aralarında, tür, tematik, mekân ve ortam özelliklerinin yanında belirli toplumsal kesimleri ve hayat tarzlarını algıya sunmaları bakımından da ayrı maktadır. Algıya sundukları iddet, çatı ma ve entrika mantı ının yanında belirli toplumsal kesimleri ve hayat tarzlarını, etik-kültürel de erlerini öne çıkarmaları veya toplumsal kesimler arasında sınıfsal çatı ma uurunu peki tirmeleri suretiyle televizyon dizilerinin toplumsal gerçekli in dönü ümüne ne ekilde etkidikleri sorusu ayrıca önem arz etmektedir. Bu çerçevede de erlendirildi inde Türk televizyon dizilerinde do rudan sınıfsal çatı ma uurunu peki tiren ideolojik/söylemsel yakla ımlara rastlanmadı ını, fakat belirli bir kesimin, genellikle toplumsal statü, tüketim ve sahiplenme arzusunu peki tiren, entrika ve çatı ma kültürünü te vik eden modern/Batıcı hayat tarzını özendirecek biçimde kar ıla tırma imkânı sunduklarını söylemek mümkündür. Dikkat çeken bir ba ka önemli husus da gelenekselle ememe sorunudur. Geçmi dönemlerde elde edilen bilgi ve tecrübelerin yeni nesillere aktarılmasında zorluklar ya anmaktadır. Son yıla hâkim olan geçmi ten uzakla ma psikolojisinin, Cumhuriyet döneminde de devam etti i, dolayısıyla son dönemin dahi bir gelene inin olu turulamadı ı anla ılmaktadır. Ortaya konan ürünler, dü ünce, sanat ve kültür tarihimizle ili kimizin hafıza kaybı sürecine dönü tü ünü ve bu durumun bizim samimiyet duygumuzu ve marjinallikten ziyade orijinal eserler ortaya koyabilme kapasitemizi olumsuz yönde etkiledi ini göstermektedir. Günümüzde ise yeni nesiller daha çok itunes ve Netflix gibi küresel içerik sunucularına ve video oyunlarına, dolayısıyla, küresel ölçekte standardize edilen seyir alı kanlıklarına ve görme biçimlerine maruz kalmaktadır. Bu geli me, yerli yönetmen ve senarist anlayı ını ileride etkileyecekmi gibi gözükmektedir. Dizilerin bölüm sürelerinin uzunlu unun ihracat a amasında sa ladı ı avantajların yanında sakıncaları da bulunmaktadır. Zira dizileri satın alan yabancı kanallar ve da ıtımcılar bir bölüm olarak aldıkları diziyi bölmek suretiyle 3 veya 4 bölüm haline getirmekte ve bundan reklam gelirleri açısından fayda sa lamaktadırlar. Fakat öte yandan dizilerin uzunlu u, yayın 18 formatlarına uyumsuzlu u pazarlık a amasında sorun haline gelebilmkete veya yeniden montajlanması ve ’er dakikalık bölümler halinde getirilmesi bazen satıcı kanal veya da ıtımcı için ek masrafların olu masına sebep olabilmektedir. Reytingi dü ük olan diziler uluslararası platformda umulmadık izlenme oranları yakalayabilmektedir. Bu çerçevede reytingi dü ük olan dizilerin ani bir kararla kısa süre içinde yayından kaldırılmaması, süre verilerek ba arı sansının denenmesi, en azından 13 bölümünün tazmin edilerek yapımcının ma dur edilmemesi, yapımcıların güçlenmesine ve sektördeki istikrarlı büyümeye katkı sunacaktır. Günümüzde diziler sadece televizyonda de il, ayrıca dijital medya mecralarında veya Netfilix gibi yayın platformlarında yurt içinde ve dı ında izlenebilmektedir. Bu çerçevede söz konusu imkanları da gözeten yeni üretim, tanıtım ve pazarlama stratejilerinin geli tirilmesi gerekmektedir. Türk dizilerinin yurt dı ı izleyici profilinin tespit edilmesi dizileirn biçim ve içeriklerinin çe itlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde Balkan ülkelerindeki izleyici profiliyle Türk izleyici profilinin benze ti i, Orta Do u ülkelerine daha çok lüks tüketim a ırlıklı içerikler satılırken, Latin Amerika’ya a k ve entrika konulu dizilerin ihraç edildi i görülmektedir. Türk dizilerinin, çok geni bir co rafyaya satıldı ı görülmektedir. Öyle ki, en fazla ülkede ve en uzun sürede seyredilen Türk dizileri, dünyada satılan ve yayınlanan dizi toplamının % 25’lik oranına sahip bulunmaktadır. Bu büyümeye ve geli me potansiyeline uygun olarak dizi senaryolarının ve içeriklerinin çe itlendirilerek zenginle tirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özgün ve kendi kültürel zenginli imizi yansıtan çalı maların te vik edilmesi önemlidir. Zira son dönemde sektörün % lere varan oranlarda yabancı dizi uyarlamalarına/ yeniden yapımlara yönelmesi, kendi özgün eser verme potansiyelini ve ihracat ansını tehlikeye maruz bırakmaktadır. lginin, özellikle 44 ya altınının, bütün dünyada dijital medya mecralarına yönelmesi dolayısıyla, ulusal ve uluslararası düzeyde dijital platformalara uygun dizi projelendirme ve içerik üretimi süreçlerine girilmesi gerekmektedir. Televizyon dizilerinin yurt dı ına ihracatı sadece ekonomik de il, aynı zamanda kültürel bir de er ifade etmektedir. Bu çerçvede merkezi bir devlet politikasının geli tirilmesi, süreçlerin denetlenmesi ve destek programlarının çe itlendirilerek zenginle tirilmesi gerekmeketedir. 19 Dizi yapımcısı müstakil medya kurulu ları, kanallar ve distribütörlerin bir bölümünün dizi ihracatına yönelik belgeli bilgi sunamamaları, konunun denetlenmesi gereken yönlerinin bulundu una i aret etmektedir. Gittikçe büyüyen sektörün sadece ekonomik bir ürün de il, aynı zamanda ve belki daha önemlisi Türkiye’nin tanınmı lı ına katkı sa layacak kültür de eri ihraç etti i kabul edilirse, devletin ve sektörün belirli bir gelecek vizyonunda birle mesi ve birlikte üretim politikası ve pazarlama stratejisi geli tirmesi, süreci denetleyecek kurum ve kurulu ların te ekkül etmesi önem arz etmektedir. Türk dizi sektörünün en öncelikli sorunlarından biri olan uyarlama ve yeniden yapım oranlarının dü ürülerek özgün içerik üretimi potansiyelinin artırılması konusunda, devlet deste inin yanında kanalların, yapım irketlerinin, dernek ve kültür-sanat vakıflarının te vik edici roller üstlenmeleri önem arz etmektedir. Türk dizi sektörünün kendi dünya vizyonunu olu turması, gerekli dü ünce donanımına ve tavrına kavu ması, ARGE çalı malarına önem vermesi ve özgün proje tasarımlarıyla dünyaya açılmaları gerekmektedir. Bunun için sektörün organizasyon, i birli i ve açılım kabiliyetini geli tirmesi gerekti i muhakkaktır. Ancak sektörün her eyden önce kendi özgün fikir üretimi ve telif haklarını geni letecek bir tavır ve çaba içine girmesi gerekmektedir. Ve nihayet bütün dünyada, sinema sektörü gibi dizi sektöründe de devasa büyüklükte geli me ve pazar potansiyeline sahip olan çocuk dizileri, animasyon filmleri ve oyun sektörünün geli mesi, yapımcıların bu alana da yönelmesi için proje ve yapım desteklerinin artırılması; bu alanda özgün eser üretimi için gerekli bakı açısına ve yetene e, bilgi ve teknik beceriye sahip senaristlerin yeti mesinin, te vik ve destek programlarıyla görsel efekt ve animasyon sektörünün geli iminin sa lanması önem arz etmektedir. Bu alanda bölgemizde ve Türk dizilerinin ihracat edildi i geni co rafyada pazar bo lu unun bulundu u dikkate alınarak gerekli kültür politiklarının, ara tırmaların, planlamaların ve pazarlama stratejilerinin geli tirilmesi önem arz etmektedir. Bu ba lamda Türkiye’de gittikçe geli en animasyon ve görsel efekt uygulamalarının desteklenmesi ve geli tirilmesi gerekti i muhakkaktır. 20 Kaynakça - ATV ile görü me , stanbul - Eurodatatv verileri: seafoodplus.info - Gentleman, A ustos - Global Agency ile görü me , stanbul - Inter Medya ile görü me, 8 Mayıs , stanbul. - stanbul Ticaret Üniversitesi Film Yapımcıları Çalı tayı, 31 Mayıs - stanbul Ticaret Üniversitesi Yönetmenler ve Senaristler Çalı tayı, 3 Haziran - Kanal D ile görü me, , stanbul - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Verileri, seafoodplus.info ( , ) - Relamcılar Derne i verileri, seafoodplus.info - Televizyon zleme Ara tırma Komitesi (T AK) Reyting ve SES Verileri - Televizyon zleme Ara tırma Komitesi (T AK) Reyting ve SES Verileri () - Türkiye’de Film Endüstrisi, (Yürütücü: Rıdvan entürk. Ara tırma Asistanı: Ala Sivas ve hsan Eken). TO Yayınları, stanbul. 21

bölüm

Ali Rıza, saklı bir gerçekle daha yüzleşiyor

Hayriye, Fikret’in gönlünü almak için, Neyyir’in yüzük takmasına bahane edip, hep birlikte Cevriye Hanım’a bir ziyarete ön ayak oluyor. Ali Rıza Bey burada, saklı bir gerçekle daha yüzleşiyor.
Neyyir’in kahveci Ahmet’le aldığı evlilik kararını bahane eden Hayriye, Fikret’in gönlünü almak, kızıyla barışmak için bir fırsat yakalar. Hep birlikte Cevriye Hanım’ın elini öpmek üzere yola çıkarlar. Hayriye Hanım, Fikret’e doğru bir adım atarken, Ali Rıza Bey de saklı bir gerçekle yüzleşir.
Öte yandan Leyla’nın, Necla’nın doğumgününde estirdiği fırtınanın etkileri hala sürmektedir. Ailesinden uzaklaştıkça Oğuz’a daha da yaklaşan Leyla, Oğuz’un oğlunu da yavaş yavaş sahiplenir. Kaan’la yalnız kaldıklarında bir anlık dikkatsizlik, Leyla’ya pahalıya mal olacaktır.  Şevket’in umutla kurduğu yeni işinde, hesapta olmayan büyük bir gedik açılmak üzeredir. Yeni bir mahcubiyet yaşamak istemeyen Şevket, yenilgisini babasından saklamaya karar verir.  Evde yalnız kalan Mithat Kara, “yukardakilerin” yokluğunda eve Ferhunde’yi davet eder. Evin yeni halini görmek isteyen Ferhunde merakına yenilir, Gülşen’in düğün telaşı arasında   Mithat Bey’in davetini kabul eder. Şevket’in de evden çıkmadığını gören Mithat, onu çıkarmak için çabalar. Yolların kesişmesi an meselesidir. Gülşen’in düğün gecesinde de heyecan sürer. Ferhunde için unutulmayacak bir gece olacaktır.

EDHO son bölüm sansürsüz izle (EDHO ATV, Puhu, YouTube)

 İşte Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (EDHO) 4. sezon Bölüm Canlı İzle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.