mevlid kandili ile ilgili kıssalar / Peygamberimiz (asm)'in doğum gününü / Mevlid kandilini kutlamak bid'at mıdır? | Sorularla İslamiyet

Mevlid Kandili Ile Ilgili Kıssalar

mevlid kandili ile ilgili kıssalar

En güzel Mevlid Kandili sözleri, resimli mesajları " height="" src="funduszeue.info" width="">

Talihiniz gözleriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzel, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutlu, aşkınız Mevlid kadar mukaddes, dualarınız istediğiniz gibi makbul olsun.

Tövbe güvercini kalbe konsun af dalgalar saadet kervana gelip kapında dursun. Bütün melekler sizinle, dualarınız kabul Mevlid Kandilin Mübarek Olsun…

Ümit ederiz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Mevlid Kandiliniz Mübarek olsun…

Mevlid Kandili ile ilgili hadisler ve ayetler   En güzel Mevlid Kandili sözleri, resimli mesajları

Güneşin güzel yüzü, yüreğine dokunsun, kâbuslar senden uzakta, melekler başucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, kandilin mübarek olsun.

Günler bize dostların güzelliği ile geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi. Mevlid Kandiliniz mübarek olsun.

Her tomurcuk yeni bir gülün, her gül yeni bir baharın, her kandil yeni rahmetlerin habercisidir. Rahmet ve mağfiret dolu kandil geçirmenizi dileriz.

İlahi esintilerin kalpleri okşadığı, bir anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle, Kandilinizi Kutlarım.

Mevlid Kandili ile ilgili hadisler ve ayetler  <div><h2>MEVLİD KANDİLİ VE PEYGAMBER SEVGİSİ SUNUM VAAZI</h2><div><p><b>MEVLİD KANDİLİ VE PEYGAMBER SEVGİSİ SUNUM VAAZINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.<br><br><b>MEVLİD KANDİLİ VE PEYGAMBER SEVGİSİ PDF VAAZINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.<br><br><br></b></b></p><div><p>اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَآلِهِ  وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ  </p><p> صَلُّوا عَلَي رَسُولِناَ مُحَمَّد . صَلُّوا عَلَي طَبِيبِ قُلُوبِناَ مُحَمَّد . صَلُّوا علَي شَفِيعِ ذُنُوبِنَا مُحَمَّد.  رَبِّ اشْرَحْلِى صَدْرِى وَيَسِّرْلِى اَمْرِى وَاحْلُلْ العُقْدَةً مِنْ لِسَانِى يَفْقَهُوا قَوْلِى.سُبْحَانَكَ لا عِلْمَ لَنَا اِلا ماَ عَلّمْتَناَ اِنّكَ اَنْتَ السميع العليم</p><p>سبحانك لا علم لنا الا ما فهمتنا انك انت الجواد الكريم</p><p>وَتُبْ عَلَيْناَ  ياَ مَوْلانا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيم</p><p>وَهْدِناَ وَ وَفِّقْناَ اِلَي الْحَقِّ وَ اِلَي طَرِيقٍ مُسْتَقِيم.</p><p>بِبَرَكَةِ الْقُرْآنِ الْعَظِيم. وَ بِحُرْمَةِ مَنْ اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِين.</p><p><b>Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden, bizleri İslam nuru ile müşerreflendiren ,bizleri Müslüman bir anadan ve Müslüman bir babadan dünyaya getiren ve bizleri bu mübarek saatte bu mübarek çatı altında toplayan yüce mevlaya hamdü senalar olsun  bütün selatü selamlar Efendiler efendisi  sevgililer sevgilisi hz. Muhammed (AS) üzerine olsun.</b></p><p><b>İnananlar İçin Eşsiz Bir model ve İdeal Örnek</b></p><p>وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ</p><p><b>Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik</b><b>.</b>  (Enbiya, 21/)</p><p>Din, insanın sadece Allah ile ilişkilerini değil, aynı zamanda hem diğer insanlarla hem de âlem ile ilişkilerini düzenlemek üzere, Allah tarafından konulmuş olan değerler manzûmesidir.</p><p>Bu tariften de anlaşılacağı üzere, <b>din, insanın âhlâkileşmesi, bir başka deyişle insanileşmesi içindir.</b></p><p>اَلَّذى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزيزُ الْغَفُورُ</p><p><b>(Mülk, 67/2) ayet-i kerimesi, dinin gayesinin insanı ahlâkî olgunluğa ulaştırmak; insanı, "insan-ı kamil" haline getirmek olduğunu gösterir.

Yüce Allah, insan için gerekli olan her şeyi, bir taraftan vahiy ile bildirmiş; diğer taraftan da peygamberler vasıtasıyla, bildirdiklerinin sosyal hayata nasıl geçirileceğinin somut örneğini göstermiştir.

İlk insanın aynı zamanda ilk peygamber olmasının, gözardı edilmemesi gereken bir manâsı vardır. Bu mana insan adı verilen varlığın din olmaksızın, insanlığını tam olarak gerçekleştiremeyeceğidir.

 Dinin insana ulaşması ve öğretilmesi konusunda peygamberin önemi son derece büyüktür. Dini koyan Allah'tır, ama onu eksiksiz bir şekilde insanlığa sunan peygamberdir.

Dini değerleri hayatında yaşantı haline dönüştürebilmesi için de insanın, peygamberin örnekliğine ihtiyacı vardır.

Geçmiş zamanlarda insanların problemleriyle ilgilenen şüphesiz başka insanlar da vardır.

Krallar, komutanlar, topluma yön verme iddiasıyla sistemler kuran filozoflar, fikir adamları, şairler ve daha niceleri gelip geçmişlerdir. Fakat bunların hiçbiri insanlara mutluluk getirme yönünden peygamberlerle mukayese edilemez.

Şüphesiz bunlar arasında insanlara faydalı olanlar da çıkmıştır. Fakat peygamberlerin bıraktığı derin izi, hiç biri bırakamamıştır.Çünkü onlar, topraklara sâhip olma, ülkeleri fethetme, düşmanına galip gelme, insanlara hükmetmenin ötesinde, insanın öz cevherini görememişler, adeta onu hiç hesaba katmamışlardır. Bu sebeple denilebilir ki, tarih boyunca dünyanın her yerinde görülen, hayır, ahlak, vicdan, adalet, merhamet, şefkat tezâhürleri, Allah'ın irşad ve hidayetine, peygamberlerin ilâhi dâvetine dayanır. Çünkü dünya ne kadar geniş olursa olsun, her tarafa o yüce insanların daveti ulaşmış, bütün milletler o ulvi yol göstericilerin hayata mutluluk müjdesi veren seslerini duymuşlardır.

Bu hakikat Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade edilmektedir:

وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا فيهَا نَذيرٌ

"Hiçbir millet yoktur ki, içlerinden bir uyarıcı peygamber gelmiş olmasın." (Fâtır, 35/24)

وَلِكُلِّ اُمَّةٍ رَسُولٌ فَاِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِىَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

"Her ümmetin (Allah'ın emirlerine davet eden bir yol gösterici) peygamberi mevcuttur" (Yûnus, 10/47)

مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً

Kim hidayete gelirse kendisi için hidayete gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günâhkâr, başkasının günâh yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azâb edecek değiliz. (İsra, 17/15)

Gerçekten peygamberler kalpleri ıslâhla uğraşmışlar, kalplerden hasedin, fesadın, şerrin kökünü kazıyıp atmak için çalışmışlardır.

Gönülleri büyük ihtiraslardan, hudutsuz isteklerden temizleyip kurtarmak için yol göstermişlerdir.

Onların bu asil gayreti olmasaydı, şüphesiz yeryüzü bugünkünden çok daha karanlık, çok daha sıkıntılı; problemler bugünkünden çok daha büyük olurdu. Bu sebeple insanlık,  o büyük yol göstericilere çok şey borçludur. İlk peygamber Hz. Adem ile son peygamber Hz. Muhammed arasında binlerce peygamberin gönderildiği rivayet edilir. (Geniş bilgi için bkz. Abdulkâhir el Bağdâdî, Usûlud'din, İst. , s)

Kutlu Doğumun          ‘üncü yıldönümünü idrak ediyoruz.

Sevgili Peygamberimiz (sas) ’in dünyaya teşrif ettikleri [20 Nisan , Pazartesi] Rabiülevvel ayının gecesidir ki buna Mevlid–i Nebi [Kutlu Doğum] denir. Kâinat ve beşeriyetin yüzyıllardır yolunu gözlediği o Peygamberler Peygamberi’nin doğum günüdür bugün. Hz. İbrahim’in duası91,Hz. İsâ’nın müjdesi ve dedesi Abdülmuttalip92 ve annesi Âmine’nin rüyasıdır


           Doğduğunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiş vaziyetteydi Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü “Hâtem–i Nübüvvet” vardı Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed koymuştu. Övülen demekti. Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti. Sonra o Nur topunu alarak Kâbe’ye götürdü ve Allah’a duada bulundu: “Bana bu temiz çocuğu ihsan eden Allah’a hamdolsun!” dedi

Teşrifinden asırlar sonra da “Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi Viladet bahsinde Sevgili Peygamberimizin doğum yılını şöyle dile getirmektedir.

Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi
On ikinci gîce isneyn gîcesi
Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer
Ânesi anda neler gördü neler

Doğdu ol saatte ol Sultân–ı Dîl

 Nûra gark oldu semâvât ü zemîn”  

Cahiliye Dönemi Mekke’de Görülen Olumsuzluklar

Sevgili Peygamberimizin dünyaya teşrif etmelerinden önce tam bir karanlık vardı. Devir cehalet çağını yaşıyordu. Mekkeliler Hz İbrahim’in öğrettiği dinin bozulmuş halini yaşamaya devam ediyorlardı. Hakka batıl bulaştırdıkları için müşrik olmuşlardı. Allah’a inanıyorlar ama putların, Allah ile aralarında aracı olduğuna inanıyorlardı. Meleklere inanıyorlar ama melekleri Allahın kızları olarak görüyorlardı. Peygamberlik mefhumu da vardı, zira Allah, peygamber gönderecek olsaydı bu kavmin ileri gelen efendilerine gönderirdi diyorlardı. Hac vardı, kurban vardı vs.

İnsanlar birbirlerini öldürmekten dolayı şeref duyuyorlarkız çocukları kendilerinden utanç duyulduğu için toprağa diri diri gömülüyor, kadınlara hak verilmek miras verilmek şöyle dursun kendileri mirasa konu oluyorlar, Ahlaksızlık, alkol tüketimi, kumar ve fuhuş yayılmıştı. Bazen doğan çocukların babası tahminiolarak tespit ediliyordu. haksızlık, kibir, gasp, yağma, kaos almış başını gitmişti. Kabilecilik duygusuyla haram aylar dışında durmadan savaşıyorlardı. Ticaret kervanları soyuluyor, zorba ve zalimlerin yaptıkları yanına kalıyordu.

İnsanlık yeni bir elçiye, yeni bir peygambere muhtaçtı. Arif Nihat Asya Natında bu hususu şöyle nazımlaştırmıştır.

Günler, ne günlerdi, yâ muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı…
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi 
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün…

Hz. Peygamber (s.a.s.)efendimizin dünyaya gelişlerinden önce müjdesi Tevrat’ta ve İncil’de verilmişti. Kuran’ı kerim bu hususu şöyle dile getirmektedir.

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّراً بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ

“Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti.

İslâm târihçileri, Peygamberimiz (s.a.s.)'in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler.

O gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış, mecûsîlerin İran'da Istahrâbat şehrinde bin yıldır yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, Sâve (Taberiyye) gölü yere batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin suları taşmış, Dönemin önde gelen insanları çok ilginç ruyalar görmüşlerdir. Kâbe'deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü. Gerçekten Hz. Peygamber (s.a.s.) efendimizin doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur. Karanlıklar içerisinde kalan insanlık O’nun öğretileriyle aydınlığa kavuşmuş, kız çocuklarına reva görülen diri diri toprağa gömülme O’nun gelişiyle son bulmuş, kadınlara yapılan haksızlıklar O’nun teşrifiyle sona kavuşturulmuş, haksız yere canların kıyılması sona erdirilmiş, zulüm bitmiş ve hayat bütün canlılar için yaşanılabilir bir hayata dönüştürülmüştür.

وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمينَ

İşte böyle bir anda O, Kur'an'ın ifadesiyle, alemlere rahmet olarak gönderilmişti. (Enbiyâ, 21/)

Bu bakımdan sevgili peygamberimizin doğumu mutlu bir hadisedir.

Peygamberimizin; ona inananlar için eşsiz bir model ve ideal örnek olduğu gayet açıktır. Zaten peygamberlerin en önemli gönderiliş gayelerinden birisi de insanlığa örnek ve model olma konumlarıdır. Allah, Peygamberimize hitaben Kur'an-ı Kerim'de;

وَاِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظيمٍ

"Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4) buyururken, insanlara hitaben de:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فى رَسُولِ اللّهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّهَ وَالْيَوْمَ الْاخِرَ وَذَكَرَ اللّهَ كَثيرًا

"Gerçekten sizin için, Allah'a ve Ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için Allah'ın Rasülü'nde çok güzel bir örnek vardır." (Ahzab, 33/21) diye buyurmaktadır.

Dolayısıyla Hz. Peygamber'i örnek almak, bir müslüman için öncelikli dini bir görev durumundadır.

Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur.

Müslüman kişi hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah’ı örnek model olarak almalıdır: Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider-yönetici olarak, tüccar olarak vb.

Hz. Peygamberin örnek alınmasını emrederken Allah Teala’nın, onun yaşadığı dönemin ve coğrafyanın şartlarına göre yediği yemekleri, kullandığı eşyaları, giydiği elbiseleri, kısaca onun hayatının şekli yönünü örnek almalarını kastetmiş olmadığı ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediği açıktır.

Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek alınmasının imkansızlığı ortadadır. Esasında örnek alınmadaki temel espri de bu değildir.

Şayet öyle düşünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de Yemen  elbisesi aramak gerekecektir. Aynı zamanda, Hz. Peygamber’in hayatının şekli yönünü, mesela kıyafetinin örnek alınması gerektiğini savunmak, İslam’ın evrenselliği ile çelişmektedir.

Sözgelimi hayvan derisi giyen Müslüman bir Eskimo'dan, onun Arabistan sıcağında giydiği kıyafetini örnek almasını istemek gerçeklerle bağdaşmaz. Bu sayılan hususların dinin özüyle alakası yoktur.

Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten sonra da aynı şeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber olduktan sonra da onu giymeye devam etmiştir. Peygamber olduktan sonra giyim tarzını değiştirdiğine dair kaynaklarda hiçbir kayıt mevcut değildir.

Dolayısıyla Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v)’in şekli yönüyle ilgili hususlar değildir.

Bilakis “Kur’an’a uyması, Allah’a itaati, Sarsılmaz İman’ı ve Salih amelleri, Allah yolunda mücadelesi, Doğruluğu, Adaleti, İnsanlara sevgi ve saygısı, Güvenilirliği, Müsamahası, Barışa verdiği önem, Yumuşak huyluluğu, Çalışkanlığı, Kanaati, Şefkat ve merhameti, Cömertliği” gibi faziletlerdir. (İbrahim Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, s, DİB Yayınları, Ankara -Bazı değişiklikle ve özetlenerek-)

Günümüz insanı, peygamberimizi örnek almayı, onun gibi eş,onun gibi babaonun gibi komşuonun gibi vatandaş, kısaca onun gibi insan olmak şeklinde anladığı ve bunu gerçekleştirmeye koyulduğu zaman, gündelik hayatı da dahil, toplum hayatında ne kadar büyük bir değişikliğin ve mânevi zenginliğin meydana geldiğini kendiliğinden fark edecektir.

İslam toplumlarının bugün karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümünde, ifade etmeye çalıştığımız bu örnek almanın çok büyük rolü olacaktır.

Ancak, peygamberimizi örnek alma işinin söylendiği kadar kolay bir iş olmadığı da açıktır.

Ama dindar insandan beklenen, öncelikle bu zora tâlip olması, onu gerçekleştirmek için çaba sarf etmesidir. Bunun gerçekleşmesi,öncelikle onun hayatının iyi öğrenilmesi ve doğru değerlendirilmesiyle mümkün olabilecek bir konudur. Çünkü bir şeyin örneğini, çıkarma işleminde olduğu gibi, bir insanı örnek alma hususunda da, örneği alınacak insanın doğru tanınması ve hakkında yeterli bilgi sahibi olunması zaruridir.

Bu bakımdan sevgili peygamberimizin hayatının; inanan insan için özel bir anlamı vardır, çünkü inanan kişi, dini hükümlerin yaşantı haline dönüştüğünü, ahlaki değerlerin de somutlaştığını görür

O'nu örnek almak demek;

Güvenilir olmak demek, (Emanetlerini O'na veriyorlar, "Emin" diyorlardı.)

Affedici olmak demek, (Mekkelileri toptan affetmişti.)

Merhametli olmak demek, (Ağır tahriklere rağmen  beddua etmemiştir. Taif..)

Hoşgörülü olmak demek, (Mescide bevl, zinaya müsaade isteyen genç…)

Sözünde durmak demek, (Hudeybiye günü Ebu Cendel'i geri vermesi.)

Cömert olmak demek, (Ölüm hastalığında yanında bulunan üç dinarı dağıtmak..)

Alçakgönüllü olmak demek, (Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum…)

Çalışkan olmak demek, (İşlerini kendisi yapmak isterdi, söküğünü dikerdi..)

Dosdoğru olmak demek, (Size bir düşman saldıracak desem bana inanır mısınız?)

Adaletli olmak demek, (Kızım Fatıma dahi çalsa…)

Vefakar olmak demek, (Geceler boyu ayakta durup ibadet etmek.)

PEYGAMBER

Her işe besmele ile başlardı…

Herkese selam verirdi…

İlim öğrenenlere destek verirdi

Her konuda güvenilir bir insandı…

Komşu ilişkilerinde çok hassastı…

Ayıpları asla yüze vurmazdı…

İnsanlar arasında hiçbir ayrım yapmazdı…

Evine selam vererek girerdi…

Temizliğe çok önem verirdi…

Çocuklarla şakalaşırdı.

Çocukları  çok severdi…

Hep hayrı ve iyiliği tavsiye ederdi…

Hasta ziyaretini ihmal etmezdi…

Misafire ikram etmeyi severdi…

Güler yüzlüydü…

Yemeğin sonunda şükrederdi…

Yoksullara yardım ederdi…

Arkadaşlarının hal ve hatırını sorardı…

Verdiği sözde dururdu…

Merhametliydi… Affetmeyi severdi…

İyi bir eş… Şefkatli bir babaydı…

Emanete ihanet etmezdi…

O bir peygamberdi…ve aynı zamanda bir insandı…

O’na salat ve selam olsun…

Kısaca peygamberimizin hayatı; İslâmi bütün değerlerin hayat bulup müşahhas hale geldiği bir alandır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir dinin peygamber olmadan insanlara ulaştırılması, anlaşılması mümkün değildir. Hz. Peygamber olmadan da İslâm dininin doğru bir şekilde insanlığa aktarılmasını düşünmek fevkalade yanlıştır. Çünkü İslâm sadece Kur'an'dan ibaret değildir; o, peygamberimizin şahsında açıklanmış, hayata geçirilmiş ve bizzat onun öncülüğünde kurumlaşmış bir dindir. Allah'ın Rasulü, bir taraftan Kur'an'ı tebliğ etmişbir taraftan onu açıklamış ve uygulamaya koymuş, diğer taraftan da, Kur'an'ın değinmediği konularda tamamlayıcı rol üstlenmiştir.

Bu açıdan, Hz. Peygamber'in ve dolayısıyla sünnetin dinde önemli bir yeri vardır. Buna göre; bazen peygamber'e mutlak itaat etmeyi, ona karşı çıkmamayı, onun verdiği hükümlere boyun eğmeyi emreden;

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ{31} قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ {32}

De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.

De ki, Allah'a ve Peygamber'e itaat edin! Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez. (Al-i İmran, 3/)

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا

"Peygamber size neyi getirmiş ve emretmişse, onu alın (yapın); neyi yasaklamış ise, ondan sakının" (Haşr, 59/7)

مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ

"Kim Peygambere itâat ederse, gerçekte Allah'a itâat etmiştir." (Nisa, 4/80)

تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ {13} وَمَن يَعْصِ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَاراً خَالِداً فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُّهِينٌ {14}

“ İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur.

Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır”. (Nisa,  4/)

Bazen onun Kur'an'ı açıklamakla yükümlü olduğunu bildiren;

بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler. (Nahl, 16/44),

Bazen haram ve helal kılma yetkisine sahip olduğunu belirten;

قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ

Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın. (Tevbe, 9/29)

Bazen de müslümanların uyması gereken güzel bir örnek olduğunu gösteren;

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً

Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. (Ahzab, 33/21) ayetlerin Kur'an'da yer aldığı görülür.

Kur'an'da yer alan bu âyetler açıkça gösteriyor ki, Hz. Peygamber olmadan, Kur'an'ı anlamak, dini tam olarak uygulamak mümkün değildir.

Kur'an'ı açıklama ve yürürlüğe koyma yetkisini Peygamber'e tanımak ya da tanımamak, insanlara değil, yalnızca Allah'a ait bir yetkidir.

Muhtelif gerekçelerle sünneti reddedip İslâm'ın sadece Kur'an'la anlaşılması gerektiğini savunanların iddiası, dün olduğu gibi bugün de önyargılı ve gayr-i samimi bir anlayışın ürünü olmaktan öteye geçmez.

Şurası muhakkak ki, bir müslüman için, dini ve dünyevi ayrım gözetmeksizin, Hz. Peygamber'in örnekliği kaçınılmazdır.

Onun gönderiliş gayesi, kendisine verilmiş olan risalet görevinin insanlığa ulaştırılması ve bu amaç doğrultusunda bir toplumsal yapının kurulmasıdır.

Bu amaçla söylediği sözler ve yaptığı uygulamalar, kimi zaman farz, kimi zaman haram, kimi zaman müstehab, kimi zaman da mübah diye nitelendirilen hükümlere kaynaklık etmektedir. Bu durum, Kur'an'ın buyrukları doğrultusunda, Hz. Peygamber'e itaatin ve onu örnek edinmenin bir gereğidir. (Osman GÜNER, Sünnetin Anlaşılması Sorunu, Diyanet İlmi Dergi, Cilt , sayı; 4, sh. 59, 60 ve )

بُعِثْتُ ُِلاتَمِّمَ مَكَارِمَ الاخْلاَقِ

"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s: 5: ) buyuran Hz. Peygamber'in, gerçekten, güzel ahlakla yoğrulmuş hayat tecrübesini araştırmaya, ondan yararlanmaya, her zaman olduğu gibi, bugün de çok ihtiyacımız var. Günümüz müslümanları, hatta İslâm ülkeleri arasındaki kargaşa ve kaos, nice insanların buradan kaynaklanan ızdırabı, Hz. Peygamber'in güzel ahlak ve hayat felsefesinden nasibini alamamış bazı insanların karar ve uygulamalarında aranmalıdır. (Kutlu Doğum Haftası II, T.D.V. Yayını    Ankara , s: 5, 6, 9, )

Ruhum sana âşık, sana hayrandır Efendim,

Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim!.

Aşkınla buhurdan gibi tükenmekte bu kalbim,

Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim!.

(Ali. Ulvi KURUCU, Gümüş Tül ve Alevler)

Bu gece rahmet iklimine açılma gecesi. Bu gece arınma gecesi. Bu gece bağışlanma gecesi. Bu gece, bedenini ve ruhunu uyanık bırakanlara ikramların bollaştığı bir gecedir. Bu gece Muhsinlere ihsanların ulaştırıldığı gecedir.

Bu gece ellerimizi semaya gönlümüzü Mevla’ya açalım. Bu gece günahlardan ve günaha götürebilecek şeylerden olabildiğince kaçmaya çalışalım. Bu gece en güzel kelimeleri söylemeye, dualarla niyazda bulunalım. Kuran’ı okumaya, Salat-u Selamları getirmeye gayret gösterelim. Unutmayalım ki, bu gece bizler için büyük bir lütuf.

Kandil Gecelerini ihya etmek, gönlümüzü ihya etmektir. Böyle günler ve geceler bizler için birer fırsattır. Bu sebeple bu gecede şu hususları yerine getirmemiz, İnşallah bu günün feyiz ve bereketinden yararlanmamıza vesile olacaktır. 

  1. 1.      Tevbe ve istiğfar yapmak:

Hayatımızın her anında hataya düşen biz kullar için vazgeçemeyeceğimiz en temel husustur tevbe ve istiğfar. Yapmış olduğumuz hatalarımızı gözden geçirmenin en güzel anlarından biride bu kandil geceleridir. Bu gece Rabbimizin bizlerden istediği Nasuh tövbesi için bir fırsat gecesidir. Ayette يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا

“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”[1]buyurmaktadır. Neden tövbe etmemizin cevabını yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz. Rabbimiz şöyle buyurmakta.

وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

“Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”[2] ayrım yapmadan hacımız hocamız herkes tevbe etmelidir. Bu sebeple, bu gecede Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım. Sevgili Peygamberimize tabi olarak tövbemizi çokça yapalım. Çünkü peygamber “ben günde kez allah’ tevbe ediyorum”buyurmuştur.   Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu gece ise bu yükü hafifletme vaktidir. Onun yolu ise tövbedir.

  1. 2.      Kur’an-ı Kerim okumak:

Bizlere hidayet rehberi olarak gönderilen, gözümüzün nuru, kutsal kitabımız Kuran- Kerimi okumak bu geceye daha güzel bir anlam katacaktır.  Faziletlerin en büyüğü olan Kuran-ı Kerim’i bu gecemizde okumaya özen gösterelim. Çünkü Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.   اقْرَؤُا القُرْآنَ فإِنَّهُ يَأْتي يَوْم القيامةِ شَفِيعاً لأصْحابِهِ

“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir”[3]Geçmişlerimizi Kuranın nuruyla nurlandıralım. Ölmüşlerimizin ruhlarını Yasinlerle, Tabarekeler ile, Amme suresiyle, en azından fatiha ve ihlas sürelerini okumak suretiyle ruhlarını şad edelim.

  1. 3.      Salâtü-Selâm getirmek:

Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) salat ve selam olsun. Her daim kendisine yapılan selama karşılık veren Sevgili Peygamberimize bu gecede olan bağlılığımızı ve O’na olan sevgimizi çokça salat ve selam getirmekle ifade edeceğiz. Çünkü bu Yüce Rabbimizin bizlere bir emridir. Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır.

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً

“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”[4]

  1. 4.      Kaza veya Nafile Namaz Kılmak :

Geçmiş günlerimizde kılamadığımız namazlarımız var ise bu geceyi kaza namazıyla geçirelim. Hiç değilse, Bu Kandil Gecesinde en az beş vakit (bir günlük) geçmiş namazlardan kaza edelim. Üzerimizde kaza borcu yok ise nafile namaz kılalım kandil gecesini ibadetle ihya etmiş, değerlendirmiş oluruz.

  1. 5.      Ziyaretleşme:

Anne ve babalarımızın hayatta ve yanımızda ise ellerini öpmeli, onların hayır dualarını almalı, uzakta iseler bir telefon açmak suretiyle bu feyizli gecede kendilerini memnun etmeye çaba göstermeli, dualarıyla hayatımızı güzelleştirmeliyiz. Yüce Allah hem erkeğe hem de kadına ana-babasına karşı saygılı olmasını istemiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususa şöyle işaret edilmektedir.  “Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine “öf” bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve. '”Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et” diyerek dua et”[5]

Ana-babamızdan başka, yakın ve uzak akrabalarımızı, komşularımızı özelliklede fakir insanlarımızı unutmamalıyız. Kandil geceleri Müslümanlar için sevinç geceleridir. İhtiyaç sahibi kardeşlerimizin yüzlerini güldürmek ‘Müslüman Müslüman’ın kardeşidir’ ayetinin sırrına mazhar olmamızın yoludur.

 Bir Hadisi şerifi bu günde hatırlamakta ve yapamadığımız husular var ise onu gidermeye çalışmalıyız. Efendimiz bizlere şöyle buyurmaktadır.

المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ ، لا يظْلِمُه ، ولا يُسْلِمهُ ، منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ، ومَنْ فَرَّج عنْ مُسْلِمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يوْمَ الْقِيامَةِ ، ومَنْ ستر مُسْلِماً سَتَرهُ اللَّهُ يَوْم الْقِيَامَةِ

“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşininihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”[6]

  1. 6.      Küslerin Barışması:

İslam Dini Müslümanların birbirleri arasında üç günden fazla küs kalmayı meşru görmemiş, hatta bu husus haram kılınmıştır. Bu mübarek gece, böyle bir günahla muhatap olmamak için, en önemlisi ise Yaratanımızın bizden razı olması için küslükleri sonlandırmalıyız. Hepimiz insanız, hepimizin hataları olmaktadır.Yüce Rabbimiz merhamet sahibidir ve merhamet edenleri sevmektedir. Bu sebeple, nefsanî arzularımızın esiri olmadan eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza ve beraber yaşadığımız insanlara karşı bir gönül kırıklığımız varsa bu mübarek gece ne müsait bir gecedir. Bir ayette Allah-u Teala (c.c.) şöyle buyurmaktadır.

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”[7]

Şu anda bu camide yan yana oturmuş olan Kıymetli Müslüman Kardeşlerimiz; bu gecede bir araya geldik, aynı duygu ve heyecanı yaşamaktayız. İşte bu duygu ve heyecan bizi birbirimize daha çok yaklaştırmalı, özellikle şehirleşmenin vermiş olduğu soğukluğu aramızdan gidemeye özen göstermeliyiz. Yüce Rabbimiz birlik ve beraberlik içerisinde olmamızı, ayrılmamızı ve kendi dinine sımsıkı sarılmamızı şöyle murat etmektedir.

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَاناً وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini işte böyle açıklar.”[8]

İşte kandil geceleri, camilerde aynı safta omuz omuza geldiğimiz gecelerdir. Hatimlerle, Mevlitlerle, Salat ve selamlarla beraberce gönlümüzü tezkiye ettiğimiz, temize çıkarmaya gayret gösterdiğimiz gecelerdir. Bu geceler birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin en ulvi seviyeye çıktığı mübarek gecedir.

Bir kişinin doğum gününü kutlarken nasıl özen gösteriyorsak, pastamızı alıyorsak üzerine mumlar dikiyor bazende şu yanan şeylerden nasıl koyuyorsak,  icabında bütçemize göre hediyelerde alıyorsak, bu kutlu gecede de bizim peygamberimize sunacağımız pastamız ibadetlerimiz olsun. Sunacağımız hediyelerimizde hz peygambere salatü selamlarımız olsun.

Güzel yurdumuzda peygamber sevgisi dünyanın her tarafın daha fazla değer bulmaktadır. Osmanlıdan günümüze çocuklara peygamber isimlerini vermişiz, Milletin ordusuna, adeta Hz. Muhammed (s.a.s.) gözüyle bakılmasından dolayı “Küçük ve sevimli Muhammed” manasına gelen “Mehmetçik” ismi verilmiştir. O’nun mensup olduğu askerlik mesleği ile icra ettiği görev ve hizmetinin önemini vurgulamak için de, “Peygamber Ocağı” denmiştir.

Topkapı Sarayı’nda mukaddes emanetlerin bulunduğu dairede gece ve gündüz ara verilmeksizin yüzyıllar boyunca Kur’an okunması teamül haline getirilmiştir.

Hakkında nice kitaplar, nice şiirler nice naatlar yazılmış.

Ne mutlu bugünün kadir ve kıymetini bilip hayatını Sevgili Peygamberimizin hayatı gibi geçirmeye özen gösterenlere. Ne mutlu bu günün hürmetine kendini affettirmesi bilenlere. Ne mutlu gönlünü Allah’ın Habibine açabilenlere.

Mevlid kandilinizi tebrik eder Yüce Milletimize, Tüm Müslüman Kardeşlerimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Mevla’dan niyaz ederim.

Not : bu vaaz Ahmet ünal, şükrü özbuğday, m. Eser ve diyanet dergileriden derlenerek oluşturulmuştur.

İdris YAVUZYİĞİT

[email protected]

MUTKİ İLÇE MÜFTÜSÜ
BİTLİS

[1] Tahrîm, 66/ 8

[2] Nur, 24/31

[3] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:

[4] Ahzab, 33/56

[5] İsra 17/

[6] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:

[7] Hucurat, 49/10

[8] Al-i İmran, 3/

[9] Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV

4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli. 

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli. 

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı. 
7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı. 
9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli. 
Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli. 
O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı. 
17 kabirler ziyaret edilmeli
Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

Bu kutlu gecede S. Çelebi’nin Mevlid–i Nebi’si gibi, Peygamber aşkını körükleyen na’t–ı şerifler, mevlidler okunmalı Hafızlar, Kur'ân’dan Peygamberimiz’in adının geçtiği aşirleri seslendirmeliler. Hem yetim, hem öksüz yetişen o Nebi’nin doğum günü vesilesiyle öncelikle yetimler ve öksüzler sevindirilmeli, yoksullara ziyafetler verilmeli.

Dipnotlar

 91) Bakara, 2/ 92) Halebî, Ali b. Burhaneddin, İnsânu’l–Uyûn, 1/, Beyrut, 93) Nitekim Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuracaklardı: “Ben babam İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annem Âmine’nin rüyasıyım.” Tecrid–i Sarih, 6/18; Ahmed b. Hanbel, 5/ 94) İbn Kesir, el–Bidâye ve’n–Nihâye, 2/, Beyrut, ) Suruç, a.g.e., 1/ ) Hatem–i Nübüvvet: üzeri tüylü, kabarık, kırmızımtırak inci gibi benlerden oluşmaktaydı ve keklik yumurtası büyüklüğündeydi. Rasul–i Ekrem’in son peygamber olduğunun alâmetlerinden birisiydi. (Suruç, a.g.e., 1/45). ) Halebî, Ali b. Burhaneddin, İnsânu’l–Uyûn, 1/–, Beyrut, ) İbn Hişâm, es–Sîre, 1/; İbn Kesîr, 1/ ) 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası