fakirlik belirtileri / Şişmanlığın asıl nedeni fakirlik mi | E-Psikiyatri | E-Psikiyatri

Fakirlik Belirtileri

fakirlik belirtileri

çoğu belediye otobüslerinin güzergahını ve saatlerini bilmek

(:

büyük resmi görüp, sonunu düşünmektir fakirlik. üniversite zamanımda öğlen ve akşam yemeklerinde ek olarak içecek almazdım, günde 2 liradan 1 ayda 60 lira kârım olurdu. biriken 60 lirayla ankaraya kız arkadaşımın yanına giderdim. eğer çok param olsaydı bu işten zannedersem hiç keyif alamazdım, buraya yazacak hikayem dahi olmazdı.

öğle yemeğinde yemek için ofise salça ekmek götürmektir. yanına içeçek dahi almayıp o ekmeği kuru kuru yemektir

avm'de montla gezmek fakirlik belirtisi degildir. arabam var ama bagaji koliler ve ivir zivir gereksiz seylerle dolu oldugu icin bir poset koyacak dahi yer yok. hatta bagaj kapansin diye korumaligini bile cikarttim. koltuga birakirsam icinde bir sey var diye cami patlatabilirler. keza avm'de cami patlamis arabalara denk geldigim de oldu. montumu birakip rahat gezecegim diye servise tl cam parasi domalamam. elimde gezdiririm daha iyi.

bilinçaltına yerleştirilmiş feodal (derebeylik) sistemin bireysellik türevi olan;
satın alma parametresi ve kıçtan türetilen kapitalist etiketler ile anlatılan zenginlik yine aynı düzende anlatılan fakirlik gibi şartların değişmesi ile değişebilen geçici bir özelliktir.
o yüzden şahsen dikkate aldığım bir durum değildir

haksızlık karşısında hakkını arayabilen,
elindekini dostlarıyla paylaşabilen,
bir ekmek için başkasına elini açmayan,
kula kulluk etmeyen,
öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık olabilen,
küçük detaylarla mutlu olabilen,
sorumlu olduğu insanlar için; sağlıklı düşünebilen,
ihtiyacından fazlasına ihtiyaç duymayan,
çevresi ile uyumlu yaşayabilen her insan daimi zengindir vede güçlüdür
ayrıca saygı duyulası insandır.

daimi fakirlik ve zayıflık belirtisi ise bu özelliklerden yoksun olmaktır.

eğer steak house mekanlara gidip lokum yiyemiyorsanız mis gibi fakirsiniz h.o

arabaya lpg taktırıp, km ve kuruş hesabı yapmak.
bunu yapan net fakirdir.

hp turbo spor, benzinli.

dolmuşta öğrenci olduğunu belirtmek

millete hava atacağız diye en güzel mekanlara gidip fotolar çekiliyor sosyal medyada paylaşıyorsunuz sırf gösteriş için, ayda bir kez janti takılmayı zenginlik sanıyorsunuz.bırakın şu gösteriş merakını be!fakirlik belirtisiymiş hanginiz bim ya da türevi bir marketten alışveriş yapmadı?kaçınız para sıçabiliyor?instaya baksan herkes kral amk

çamaşır makinesinde defalarca kez yıkanma sonucu çeken baksırın giyilmesi.. pantolon eşofman vs giymek için bir bacağın kaldırıldığı her anda sikin taşşağın kendini açıkça belli etmesi, kadraja girmesi.. baya böyle sarkıyor aşağı. gören olacağından falan değil de yine de çok saçma bir durum amk.

ortaokuldayken sınıf arkadaşım "sen hiç kantine gitmiyorsun, bir şey almıyorsun" deyip küçümserdi. böyle şımarık kendini beğenmiş insanların en yoğun olduğu kasabalardan birinde büyüdüm.

blutv, netflix, spotify üyeliğim olmaması olabilir.
olmaması olabilir.
olmaması olabilir.

eve 6 bin lira'dan aşağıda maaş girmesi.
(bkz: yoksulluk sınırı)

giyim mağazasına girdiğinde bir ürünün ilk olarak fiyatına bakıp daha sonra beğenmeye çalışıyorsan fakirsindir.

ekmeği fişle almak

Yoksulluk ve Olumlu Düşünme

df8a0bf3d__funduszeue.info

Jennifer Sheehy – Skeffington

Neden yoksulluk içinde mücadele verenlere olumlu zihin yapılarını dayatmamalıyız?

Hayat şartlarınızı nasıl iyileştirirsiniz? Birçoğumuz, zorluklar karşısında gelişme göstermenin belirli bir zihin yapısı ile bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Gücümüze inanmak, gelecekteki hedeflerimize odaklanmak, ileriye yönelik aksiyon alabilmek ve sosyal ilişkilerimizi güçlendirmek, çoğu insan şüphe duysa da, hayatın engellerini aşma noktasında yardımcı olabilecek 4 bakış açısıdır.

İnsanların farklı şekilde düşünerek hayatlarını değiştirebileceklerine inanan Birleşik Krallık ve ABD’deki kamu kuruluşları, son on yılda, gelişmiş ülkelerde az geliri olan ya da hiç geliri olmayarak sıkıntı yaşayan insanlar arasında böyle bir fikir yapısını geliştirmek için ciddi bir çaba sarf etti. Yine de bu tür çabalar yoksulluğu ve işsizliği azaltmada büyük oranda başarısız oldu. Hem yardım etmeye niyet ettikleri kişiler hem de onları savunanlar tarafından da alay konusu olmuşlardı. Peki yanlış giden ne oldu?

Yoksulluk üzerinde yapılan çalışmaların sonucunda her biri bir öncekinden daha hassas ve insani açıklamalar ortaya koyuldu ve ’larda, nesiller arası yoksulluğa maruz kalanların ahlaki açıdan yetersiz oldukları iddia edildi. Toplumda ilerlemek veya finansal destek konusunda devlete bağımlı olmamak için çok çalışmayı reddettiler. Bu da ortaya, kırılması gereken “yoksulluk kültürü”nü çıkardı. 

Sonraki yıllarda, insanları kendileri için daha iyi bir hayat yaşamaya teşvik etme çabaları eğitim ve finansal okuryazarlığa odaklandı. Sosyoekonomik statüleri düşük olanlara uzun vadede hangi kararların yararlı olduğu (sigarayı bırakmak ve pahalı kredilerden kaçınmak gibi) ve bunlara bağlı kalmak için gereken kendine inanma ve öz kontrol öğretilebilirdi. Daha yakın zamanlarda, araştırmalar yoksulluğun psikolojik açıdan neye mâl olduğuyla ilgilenmeye başladı. Çünkü her gün finansal anlamda kaygılanmak bilişsel bant aralığını tüketiyor ve kişinin uzun vadeli hedeflerini geliştirmesi için kısıtlı bir zihinsel alan bırakıyor. Bu sebeple, en son müdahaleler, ya yoksul insanları daha sağlıklı yemekler hazırlamak ve para biriktirmek gibi daha kabul edilebilir davranışlara yönlendirmeye ya da onları bu aktiviteleri daha düzenli yapmalarını sağlayacak olan bilişsel beceriler konusunda eğitmeye odaklanıyor. 

Onlarca yıllık açıklamalara rağmen, bu çabalar önemli bir şekilde yetersiz kaldı.  Buna “yüzer gezer zihin yapıları” diyorum. Bu varsayım sadece araştırmacılar tarafından değil aynı zamanda özellikle sosyoekonomik statüsü düşük olan insanların psikolojisine odaklanarak, zengin ülkelerde yoksullukla mücadele etmek adına iyi niyetli çabalar sergileyen hayırseverler ve karar mercileri tarafından da kabul edilmektedir. Sistem şöyle çalışır: herkes, karşılaştığı kaçınılmaz kısıtlamaları ve zorlukları nasıl algılayacağına ve bunlara nasıl tepki göstereceğine karar verme gücüne sahiptir.

/website/assets/images/my1/images/ee6a68__funduszeue.info

Peki böyle bir inanç nasıl yaygınlaştı? Varsayıma göre, bazı algılar ve tepkiler diğerlerinden daha yararlıdır ve her biri psikolojide belirli isimler edinmiştir: kişinin kendi gücüne inanmasına araştırmacılar “kontrol odağı” der; uzun vadeli planlara bağlı kalmak “kişisel düzen” ile ilişkilidir; kişinin hedeflerine doğru ilerlemesi konusunda proaktif olmaya “yaklaşım yönelimi” denir ve faydalı ilişkiler geliştirebilmek “genel sosyal güven” ve “uygunluk” içerir. Araştırmalar, tüm bunların daha iyi bir psikolojik işlevsellik, daha yüksek gelir ve daha uzun ömürlü olmak ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Hepsi birleştiğinde, bu yönelimler, insanın gelişmesine yol açabilecek zihin yapısının oluşmasına zemin hazırlıyor diyebiliriz.

Ama bir sorunumuz var: tüm bu zihin yapıları öylece ortalıkta dolaşmıyor. Bunlar ne herkesin özgürce benimseyebileceği isteğe bağlı stratejilerdir ne de refahı artırmaya yönelik değerlere ait tarafsız yollardır. Bunun yerine, maddi, sosyal ve ideolojik boyutları olan yaşam koşullarının içine gömülüdürler. Ve tüm bunlar maddi anlamda rahatlık içinde yaşayanlar için olduğu kadar, yoksulluk içinde yaşayanlar için de geçerlidir. Sosyal psikolog olarak, bağlamların düşünme biçimimizi nasıl şekillendirdiğini inceliyorum. Öyle ki, gezici zihin yapıları gibi görünen şeylerin aslında incelikli yollarla çalışan toplumsal güçlerin birleşimi olduğunu düşünüyorum. Bu konudaki incelememi; ilk olarak, finansal baskı altında karar vermeyi çevresel ihtiyaçlara uyumlu bir yanıt olarak görerek, ikinci olarak da bu kararların benzemesi gereken orta sınıf zihin yapılarının ideolojik kökenlerini inceleyerek yapıyorum. 

İlk aşama, davranışın ekolojik ipuçlarına nasıl bir tepki olduğunu anlamayı içerir.

Bir dizi temel ihtiyacı olan kişiler, tehdit, fırsat ve kısıtlamalarla dolu bir ortamda yönünü nasıl arar? Yoksul veya çok düşük bir gelirle yaşayanlar için, kişinin çevresinin en göze çarpan yönlerinden birisi kıtlıktır. Yani günlük ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bile paraya sahip olamamak. Maddi olarak zor durumda olmanın yanı sıra, kaynaklar zaman içinde değişkenlik de gösterebilir. Bir haftalık gelir elde edilirken sonraki haftanın kazancı öngörülemez. Kıtlık ve maddi istikrarsızlık, refah seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkelerde bile -Birleşik Krallık gibi- ev tahliyelerine, sosyal yardımların azlığına, düşük ücretli çalışma koşullarına ve yiyecek bankalarının kullanımındaki artışa sahne olmaktadır. 
/website/assets/images/my1/images/ed9__funduszeue.info

Bir an için, sosyoekonomik merdivenin en altında olduğunuzu düşünün ve hem kıtlık hem de istikrarsızlık sebebiyle neler hissedebileceğinizi hayal edin. Sürekli olarak bir şeylerden emin olamazsınız: yeterince para kazanıp kazanamayacağınızdan (işvereniniz size bu haftaki mesai ücretinizi ödeyecek mi?), finansal taleplere maruz kalıp kalmayacağınızdan (çocuğunuz yeni üniforma isteyecek mi veya arabanıza tamir gerekecek mi?) vb. Eğer kirayı ödeyemezseniz evinizi kaybedersiniz.

Orta sınıf insanlar için bu deneyimin hafif bir versiyonunu simüle ettiğimde – bir bilgisayar oyununda bütçe kullanılarak rastgele fakir veya maddi açıdan rahat olarak belirlenen bir ortam- katılımcılar bunun bile derinden güçsüzleşme sebebi olduğunu söylediler. Fakir olarak atananlar, daha düşük bir güç duygusu bildirdiler. Öz-yeterlilik ve kontrol odağı olduğu varsayılan bakış açıları, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken yeterli gelmedi ve anlık deneyimle iyice azaldı.

Bunun, hatalı bir psikolojik işleme veya stres ya da bilişsel yük tarafından tetiklenen bir zihinsel bozulma belirtisi olduğunu düşünmüyorum. Bu, kişinin daha büyük güçlerin rol aldığını düşündüğü ekolojik ipuçlarına bir yanıt olarak, davranışlarının gerçekte neler başarabileceğine olan inancının yeniden gerçekleşen bir rasyonel ayarlanma sürecidir. Bir kişinin kontrol odağı, yaşam koşullarının bir barometresi (basınç ölçeri) olarak görülebilir. Günlük hayatımızı şekillendiren, öncelik savaşını besleyen, dünya üzerindeki göreceli etkiler hakkında bilgi taşır. 

Sigarayı bırakma kararı alma örneğini düşünün. İşiniz sizi sağlık açısından risk altında bırakıyorsa (vardiyalı çalışma veya toksinlerden dolayı) veya yeni bir iş bulma girişimleriniz çabanıza rağmen çok az bir geri dönüş sağlıyorsa ya da mahallenizdeki çoğu insanın yaşlandıkça hastalandığını hatta erkenden öldüğünü fark ettiyseniz, sigarayı bırakma konusuna neden odaklanasınız? Sigarayı bırakmanın gelecekteki olası getirisi, günlük hayatınızdaki kronik strese karşı sağladığı rahatlama kadar etkili değildir.

Deneysel olarak incelendiğinde, güçsüz hisseden veya çevrelerinde istikrarsızlık / belirsizlik olanlar arasında, gelecekteki ödüle öncelik verme eğilimi azalmaktadır. Kişisel düzenlemelerin bariz başarısızlığı – sahip olanlara hayranlık duyulan ve olmayanlara öğretilen bir özellik – psikolojik bir bozukluk değil, kişinin geleceği üzerinde çok az gerçek kontrole sahip olmasına uyum sağlayan bir tepkidir. 

Şimdiye kadar, kontrol odağı ve öz-düzenlemenin (ayrıcalık bağlamlarından ortaya çıkan yönelimlerin) güvencesi olmayan maddi koşullar altında yaşayanlar için ne kadar az anlam ifade ettiğini gördük. İnsanların, gelişmelerinin önünü açan bir zihin yapısını benimsemelerini kolaylaştırmak için öncelikle ihtiyaçlarının istikrarlı bir şekilde karşılandığından emin olmalıyız. Böylece hayat koşullarını üzerinde gerçek bir kontrole sahip olurlar ve yatırım yapmaya değer bir gelecek için uğraşırlar.

Yoksulluğun psikolojik etkisini daha da araştırmak için, bir insanın yaşamının maddi koşullarını düşünmek yerine sosyal şartlarını incelemeye geçiş yapabiliriz. Düşük gelirli olmak genellikle finansal zorluk yaşayan birçok kişinin olduğu bir çevrede yaşamak anlamına gelir. Bu türden paylaşılan deneyimler genellikle neyle karşı karşıya olduklarını bildikleri için komşuların birbirine yardım ettiği ve topluluk dayanışmasına sahip oldukları bir potansiyele sahiptir. Ancak kendileri de masaya bir kap yemek koymakta zorlanıyorlarsa, arkadaş ve ailelerin de yapabilecekleri sınırlıdır. Ve yoksunluğun yaygın olduğu yerde, komşuların geçimlerini sağlamak adına gereken kaynaklar için rekabet ettiklerini hissetmelerine yol açan çaresizlik de vardır.

/website/assets/images/my1/images/e1cceb8fc__funduszeue.info

Mahallenin dışına çıkmak, zengin bir ülkede fakir olmak, maddi rahatlık içinde yaşayanlarla her karşılaşmanız ve refah sistemiyle her etkileşiminiz, kendi düşük sosyoekonomik durumunuzun daha da farkında olmanıza sebep olur. Kısacası, olumlu bir tutuma sahip olmak, kıtlık ve istikrarsızlığın birleşiminden doğan stresin azalmasına ve toplumun geri kalanından arkada kaldığınız hissinin kaybolmasına vesile olmaz.  Kanıtlar gösteriyor ki, kazancın düşük olduğu durumlarda mutluluk da azalır ve güçsüz olduğumuzu durumlarda uyum süreci sekteye uğrar.

Bu durumdaki bir kişi gereksiz karamsa veya fırsatlara karşı kör değildir. Hayal kırıklığı yaşamamak ve gerçek tehditleri gözden kaçırmamak adına duygularını düzenler ve enerjilerini korurlar.  Hand to Mouth () isimli kitabında Linda Tirado şöyle yazmıştır: “Uzun vadeli plan yapmıyoruz çünkü yaparsak sadece kalbimiz kırılmış olur. En iyisi umut etmemek. Sadece bulabildiğimizi elde ederiz.”

Bu bağlamda, sosyal güven ve uzlaşma oldukça naif görünüyor. Beyniniz, etrafta dolaşmak için gerekli kaynağın olmadığına dair ipuçları alıyorsa ve sosyal etkileşim deneyiminiz kendi mahallenizde kendinizi korumanız anlamına geliyorsa, ayrıca kendinizi kanıtlama ihtiyacınız da varsa yabancılara karşı güvenilir bir tutum sergilememek akıllıca olacaktır. Psikolog Jessica Rea ile yürüttüğümüz, sosyoekonomik statü ve kişilerarası yönelimler arasındaki bağ üzerine yapılan araştırmaların incelenmesi çalışmasında; gençken düşük sosyoekonomik statüye sahip olmanın yaşamın ilerleyen dönemlerinde daha düşük sosyal güvene, sert ebeveynlik tutumlarına, daha az duyarlı olmaya ve birçok konuda uyumsuzluğa yol açtığını tespit ettik.

Doktora öğrencim Julia Buzan tarafından yapılan Birleşik Krallık Hane Halkı Araştırmasının sonuçları; düşük gelirli olmanın, daha kısıtlı toplumsal uyum, daha fazla mahalle suçu ve artan sosyal dışlanma algıları ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan tablo, maddi sıkıntıların sosyal olanları tetiklediğini gösterir. En akıllıca davranış, sizin veya evlatlarınızın düşman bir dış dünya tarafından sömürülmesini önleyecek şekilde davranmanız ve çocuklarınıza da böyle davranmayı öğretmenizdir.

Özetle, gelişmeye açık olan zihin yapımızın 4 bileşeni var, kontrol odağı, öz-düzenleme, yaklaşım yönelimi ve uyumlu olma.

Tüm bu bileşenler düşük gelirli olma durumunda çok da yaygın değildir. Finansal ve sosyal güvenceden mahrum olmak bir kişiyi, bir kişiyi burada ve şimdini tehditleriyle başa çıkmaya odaklanma durumunda bırakır. Açık fikirli olmak ve büyük düşünmek bu insanlar için tehlikeli sulardır. Sosyoekonomik olarak ötekileştirilenlerin ihtiyaç duydukları şey zihin koçluğu değildir. Bunun yerine maddi yoksunluk, finansal güvenceden mahrum olma ve sosyal devalüasyona hitap eden eylemler bu kişilerin hayatında daha çok yer tutar. Bu zihin yapıları ulaşılabilir ve faydalı olduğunda -serbest gezen fikirler olduğunda – herkesin refah seviyesi artmaya başlayacaktır. 

/website/assets/images/my1/images/e1fe__funduszeue.info

Zihin yapılarımızı geliştirmek, karşılaşabileceğimiz en büyük zorlukları ele almamızda az da olsa fayda sağlıyorsa tüm bu yapılar ne işe yarar ve nereden geldiler diye sorgulamak yerinde olacaktır. Ben, tüm bu zihniyetin Batılı serbest piyasa kapitalizmi kültüründen doğduğunu ve onu koruyan değerleri yeniden ürettiğini düşünüyorum. Soğuk Savaş’tan sonra ABD ve Birleşik Krallık’ta kuralı olmayan ekonomiler ortaya çıkmaya başladı. Bu ekonomi şekli de serbest piyasa düşüncesinin siyasi alandan kişisel hayatımıza doğru ilerlemesine sebep oldu. Kişisel özgürlüğün farkına varmak, olumlu bakış açıları kazanmak, kişisel hedeflere odaklanmak ve yol boyunca yardımcı olabilecek ilişkileri kullanmak, bahsettiğim zihin yapılarının 4 bileşenidir. Ve bence bu da şahsa dönük piyasa düşüncesi biçimini yansıtıyor. Eski yüksek lisans öğrencim Sabrina Paiwand ile bu tür zihin yapıları hız kazanırsa neler olabileceğini araştırıyorum. 

Bu durumlarda, kontrol odağı her konuda gerçekçi olmayan kişisel sorumluluk varsayımı olarak kendini gösterir. İçsel düzenleme sürekli pozitif duygunun sürdürülmesi haline gelir. Yaklaşım yönelimi kendini gerçekleştirmeye (ve hayatın tamamının o amaca optimize olmasına) odaklanmaya sebep olur. En son ne zaman, kontrolünüzün dışında olan bir şey için kendinizi suçladığınızı, ruh halinizi değiştiren her şeyden uzaklaştığınızı, zamanınızı verimli kullanmaya takılıp kaldığınızı ve arkadaşlıklarınızı kar – zarar açısından değerlendirdiğinizi düşünün. Her birimiz, piyasanın taleplerine uymaya şartlandırılan ve başkalarının da aynısını yapmasını bekleyen bir öznellik biçimine hapsolmuş durumdayız. Yine de verilerimiz bu düşünce tarzının talihsizlikleri için yoksulların suçlanmasına izin verdiğini gösteriyor. Bu uç nokta orta sınıfa da zarar vermektedir. Orta ve yüksek sosyoekonomik statüye sahip olanlar arasında da, bu tarz biri düşünme şeklinin, mükemmeliyetçiliği, narsisizmi, Makyavelizmi (soğuk ve manipülatif davranışlar üzerine odaklanmış psikolojik bir özellik), stresi, kaygıyı ve politik geri çekilmeyi artırır. 

Zihin yapıları öylece ortada gezmez. Düşük gelirli ortamlarda, sosyo-ekolojik ipuçlarına, insanların finansal güvencesizlik ve farklılaştırılma baskılarıyla başa çıkmalarına yardımcı olacak şekilde tepki verirler. Orta sınıfta, ekonomik statükoyu en tepedekiler hariç herkesin pahasına koruyan ideolojik gündemler yansıtılır. Mücadele ediyor gibi görünenler için belirli bir düşünme biçimini önermeden önce, neden bu bakış açısına bu kadar adapte olduğumuza dair eleştirel bir düşünceye sahip olmamız yerinde olur.

Çeviren: Uzman Psikolog Lamia Kalender Ergül / @uzmpsklamiaergul
Kaynak: funduszeue.info?utm_source=Psyche+Magazine&utm_campaign=5d6cbdc-EMAIL_CAMPAIGN__02_15_10_26&utm_medium=email&utm_term=0_76aa90a-5d6cbdc

bir birayla kafa olmaya çalışmaktır.

gelen kalabalık otobüslere binmeyerek durakta saatlerce bekleyen memleketim insanıdır. gayesi gideceği yer için olur da boş otobüse denk gelirse şoföre;"abi param yok idare et" demeyi planlamış olmasıdır. *

belki bi yerlere bozuk para düşmüştür diye cüzdanı, çantayı tersyüz etmektir.

fatura parasına alınan sigara.

sevgilim bugün kahvaltıda simit alıp şu parkta yiyelim mi?

ortamdaki arkadaşların durumu iyiyse ne yapalım deseler "abi canım istemiyorum, midem bulanıyor, yok ben yemeyim, lunaparktan hoşlanmıyorum" şeklinde kaçış yollarına başvurmaktır.

Cebinde belki bir ekmek paran olmadığı için davetlerden, eğlence ortamlarından uzak durmaktır vesselam.

-baba ayakkabılarım eskidi bana yeni ayakkabı alır mısın?
-alırım tabiki çocuğum.
-baba bana geçen ay ayakkabı alacaktın.
-alacam oğlum alacam.

dolmuşa binecek parası olmadığı için, arkadaşarına '' ben yürümeyi seviyorum'' demek.
**

yazın ortasında çorba 1 tl diye çorba içmek.
(bkz: yaptım biliyorum)

ucuz bir lokantada çorbayla bir ton ekmek yemek.

+haydi yemek yiyelim şurda.
-ya oğlum evden yedim de çıktım.
+evden çıkalı 5 saat olmadı mı?
-ya cebime ekmek felan koymuştum. demin de yedim bişeler.
+fakirsin değil mi?
-evet. hiç olmadığım kadar.

bakkala gidip,kontörlü telefondan arkadaşı çaldırmak.
(bkz: ben yaptım ordan biliyorum)

cafeye gidilir 5 arkadaş.
-merhaba 1 kola 5 pipet.
-garson: pardon. 1 kola ney?
- lan fakiriz işte

Açlıktan nefesin kokmasıdır.

1 tl'nin hayatınızı değiştirebilmesi.

(bkz: faik)

yıldız lokantasının müdavimleridir. az kuru az pilav..

(bkz: eskişehir yıldız lokantası)

Yoksunluk Sendromu Nedir?

Vücut; günlük beslenme ile alınan gıdalar, yapılan fiziksel aktiviteler ve gün boyu maruz kalınan çeşitli çevresel faktörlerin etkisi altında sürekli değişim ve gelişim halindedir. Tüm doku ve organlar, en uygun düzeyde fonksiyon göstermek üzere genetik ve çevresel etmenlere uyum sağlar. Bu durum ilaç ve kimyasalların kullanımı durumunda da geçerlidir. Vücut üzerinde sistemik, nörolojik veya psikolojik etkileri bulunan; fiziksel ya da psikolojik düzeyde bağımlılık yapabilen ilaç ve kimyasalların belirli bir süre kullanımı sonucunda, vücudumuzdaki belirli dokular benzer dozda ilaç veya kimyasallara ihtiyaç duyar. Bunun karşılanmadığı koşullarda ise kişilerde yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.

Yoksunluk Sendromu Nedir?

Yoksunluk sendromu; fiziksel veya psikolojik bağımlılık yapabilen belirli bir ilaç veya kimyasala belirli bir süre maruz kalan doku veya organların bu maddeleri yeterli dozda alamaması halinde ortaya çıkan çeşitli klinik belirtileri ifade eder. Bu maddeler arasında sigara, alkol, uyuşturucu maddeler veya ağrı kesici ilaçlar sayılabilir. Kişilerde meydana gelen yoksunluk sendromu belirtileri, ilişkili olduğu ilaç veya kimyasala göre değişkenlik gösterir. Semptomların şiddeti kişilerin kullandığı maddenin dozu veya kullanım süresine göre değişkenlik gösterebilir.

Yoksunluk Sendromu Nasıl Gelişir?

Vücudun maruz kaldığı belirli maddeler, kişide biyolojik ve psikolojik düzeyde değişikliklere neden olduğu gibi doku düzeyinde biyokimyasal olarak çeşitli değişimleri de tetikler. Vücuda alınan ilaç veya kimyasalların etkisiyle birlikte beyindeki sinir hücrelerinde çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar tetiklenir ve beynin ödül sistemi harekete geçer. Sonuçta kişiler, madde kullanımı sonrası psikolojik olarak pozitif pekiştirici etkiye maruz kalır ve ilgili maddeye devamlı ihtiyaç duyar. Bu ise bağımlılığı meydana getirir. İlaç veya kimyasala bağımlılık iki farklı düzeyde ortaya çıkar. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Fiziksel Bağımlılık

Narkotik analjezikler veya uyuşturucu maddeler gibi bazı kimyasallar vücut üzerinde çeşitli fizyolojik etkiler meydana getirir. Kalp ve solunum hızı, terleme, göz bebeği boyutu gibi fiziksel parametrelerde kimyasala spesifik etkiler klinik olarak gözlenebilir. Kimyasalın uzun dönem kullanımında ortaya çıkan etkiler vücudun yeni fizyolojik normalini belirlediğinden, ilaca ara verilmesi halinde vücut ilgili kimyasalın alınmasına ihtiyaç duyar. Bu çeşit bağımlılık fiziksel bağımlılık olarak ifade edilir.

Psikolojik Bağımlılık

Kimyasalın kullanımı sonrası beynin ödül merkezinin aktifleşmesi ile birlikte kişide madde kullanımına karşı haz duygusu ortaya çıkar. Haz duygusunun yeniden tetiklenmesi için kişi maddeyi tekrarlayan dozlarda, ısrarla kullanmaya devam eder. Bu çeşit bağımlılık ise psikolojik bağımlılık olarak bilinir.

Fiziksel veya psikolojik bağımlılık oluşturan maddenin kullanımına son verilmesinin ardından maddeye bağlı olarak çeşitli yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler, fizyolojik olarak maddenin vücut üzerindeki etkilerin kaybolması ve tersine dönmesi olarak cereyan ederken; psikolojik bağımlılıkta nörolojik ve psikolojik belirtiler ağırlıklı şekilde görülür.

Yoksunluk Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Yoksunluk belirtileri, ilişkili olduğu ilaç veya maddeye göre değişkenlik gösterir. Bununla birlikte aşağıdaki belirtiler genel anlamda bağımlılık yapan maddelerin yoksunluğu halinde hastalarda izlenebilir:

  • Devamlı yorgunluk veya hiperaktivite,
  • Duygu durumda değişiklik, irritasyon, depresyon veya sinirlilik hali,
  • Bilinç durumunda değişiklik, uyku hali,
  • Kaslarda gevşeme veya gerginlik, kas ağrıları,
  • İştah kaybı,
  • Burun tıkanıklığı, burunda akıntı,
  • Aşırı uyku isteği veya uykusuzluk,
  • Terleme,
  • Titreme,
  • Bulantı ve/veya kusma,
  • Halüsinasyon,
  • Epileptik nöbet.

Yoksunluk Sendromu Tedavisinde Neler Yapılır?

Yoksunluk belirtileri gösteren hastalarda ilaç veya madde bağımlılığının değerlendirilmesi gerekir. Ani gelişen yoksunluk durumlarında semptomatik tedavi ile hastanın acil durumu giderilirken, uzun dönemde bağımlılıkla mücadele edilmesi ve madde bağımlılığına son verilmesi gerekir.

Yoksunluk belirtileri kullanılan maddeye bağlı olarak farklılık gösterdiğinden, yoksunluk tedavisi de söz konusu maddeye göre değişkenlik arz eder. Örneğin, kafein gibi şiddetli etkileri olmayan maddelere bağımlılık durumlarında görülen yoksunluk belirtileri kendi kendini sınırlayıcı olup ek tedavi gerektirmeyebilir. Ayrıca, bazı maddelerin kullanımına son verilmesi halinde herkeste yoksunluk belirtisi gelişmeyebilir. Örneğin, alkol bağımlılığı olan tüm bireylerde alkolün bırakılması halinde yoksunluk ortaya çıkmayabilir.

Bununla birlikte, alkol ve madde bağımlılarının önemli bir kısmında ortaya çıkan yoksunluk semptomlarının kontrol altına alınabilmesi için ilaç tedavisine başvurulması gerekir. İlaç tedavisi; bağımlılık yapan maddenin eşdeğeri olan ilaçların kontrollü dozlarda verilmesi şeklinde olabileceği gibi benzer etki mekanizmasına sahip, güvenli ilaç ürünlerinin kullanılması şeklinde de gerçekleşebilir. Bunların yanında terleme, titreme, burun tıkanıklığı gibi fiziksel belirtilerin giderilmesi için farklı ilaç tedavilerinden yararlanılabilir.

Bunların yanında, kişilere önerilebilecek çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri de yoksunluk belirtileri ile mücadelede oldukça etkilidir. Bu doğrultuda aşağıdaki uygulamaların hayata geçirilmesi, yoksunluk sürecinin kontrol altına alınmasına ve bağımlılığın giderilmesine yardımcıdır:

  • Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır.
  • Düzenli egzersiz yapılması bedensel ve zihinsel sağlık açısından oldukça yararlıdır.
  • Bol sıvı alınmalıdır.
  • Günlük uykunun yeterli sürede ve kaliteli olması önemlidir.
  • Yoğun stresle sağlıklı bir şekilde mücadele edilmelidir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası