necm suresi ne için okunur / Necm Suresi Oku: Necm Suresi Türkçe Okunuşu, Anlamı, Tefsiri, Arapça Yazılışı, Diyanet Meali

Necm Suresi Ne Için Okunur

necm suresi ne için okunur

Son Güncellenme:

Necm suresi, Mekke döneminde indirilmiştir yalnızca 32. ayeti Medine’de nazil olduğuna inanılır. Necm suresi, Tur suresinden sonra, Kamer suresinden önce yer almaktadır. Mushaftaki sıralamaya göre elli üçüncü, iniş sırasına göre yirmi üçüncü suredir. Sure adını, ilk ayetteki “en- Necm” kelimesinden almıştır. Necm ifadesinin karşılığı yıldızdır. Necm suresi içinde secde ayeti bulunan bir suredir. Necm suresi, cüz 27 de yer almaktadır. Dinin temel konularını içerir.

Haberin Devamı

Öneri:
Ayetel Kürsi

Necm suresinde Kur’an-ı Kerim’in vahiylerin gelmesiyle toplu hale getirildiği vurgulanmaktadır. Cebrail aracılığı ile peygambere gönderilen vahiylerle Kur’an-ı Kerim şekillenmiştir. Peygamber efendimizin (sav) Cebrail’i görmesi ve Mirac tecrübesi de sure de anlatılmıştır. Necm suresinde büyük ve küçük günahlar açıklamaları ile bulunmaktadır. Akıl ve kalp birliği ile insanın ancak çalıştığı zaman karşılığını alacağı surede ki ayetlerde geçmektedir. Allah’ın kudretinin ve varlığının delilleri konu olmaktadır. Necm suresinde inanmayan toplulukların helak olma durumları ve neler yaşadıkları da anlatılmaktadır.

Necm Suresi Türkçe Okunuşu

1.Ven necmi iza heva
2.Ma dalle sahıbukum ve ma ğava
3.Ve ma yentıku anil heva
4.İn huve illa vahyuy yuha
5.Allemehu şedidul kuva
6.Zu mirrah festeva
7.Ve huve bil ufukıl a'la
8.Summe dena fe tedella
9.Fe kane kabe kavseyni ev edna
10.Fe evha ila abdihi ma evha
11.Ma kezebel fuadu ma raa
12.Efe tumarunehu ala ma yera
13.Ve le kad raahu nezleten uhra
14.Inde sidratil munteha
15.Indeha cennetul me'va
16.İz yağşes sidrate ma yağşa
17.Ma zağal besaru ve ma tağa
18.Le kad raa min ayati rabbihil kubra
19.E fe raeytumul late vel uzza
20.Ve menates salisetel uhra
21.E lekumuz zekeru ve lehul unsa
22.Tilke izen kısmetun dıyza
23.İn hiye illa esmaun semmeytumuh entum ve abaukum ma enzelellahu biha min sultan iy yettebiune illaz zane ve ma tehvel enfus ve le kad caehum mir rabbihimul huda
24.Em lil insani ma temenna
25.Fe lillahil ahıratu ve ula
26.Ve kem mim melekin fis semavati la tuğni şefaatuhum şey'en illa mim ba'di ey ye'zenellahu li mey yeşau ve yerda
27.İnnellezine la yu'minune bil ahırati le yusemmunel melaiket tesmiyetel unsa
28.Ve ma lehum bihi mim ılm iy yettebiune illez zann ve innez zanne la yuğni minel hakkı şey'a
29.Fe a'rıd am men tevella an zikrina ve lem yurid illel hayated dunya
30.Zalike mebleğuhum minel ılm inne rabbeke huve a'lemu bi men alle an sebilihi ve huve a'lemu bi menihteda
31.Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı li yecziyellezine esau bima amilu ve yecziyellezine ahsenu bil husna
32.Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahışe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah huve a'lemu bi kum iz enşeekum minel erdı ve iz entum ecinnetun fi butuni ummehatikum fe la tuzekku enfusekum huve a'lemu bi menitteka
33.E fe raeytellezi tevella
34.Ve a'ta kalilev ve ekda
35.Eındehu ılmul ğaybi fe huve yera
36.Em lem yunebbe' bima fi suhufi musa
37.Ve ibrahimellezi veffa
38.Ella teziru vaziratuv vizra uhra
39.Ve el leyse lil insani illa ma sea
40.Ve enne sa'yehu sevfe yura
41.Summe yuczahul cezael evfa
42.Ve enne ila rabbikel munteha
43.Ve ennehu huve adhake ve ebka
44.Ve ennehu huve emate ve ahya
45.Ve ennehu halekaz zevceyniz zekara vel unsa
46.Min nutfetin iza tumna
47.Ve enne aleyhin neş'etel uhra
48.Ve ennehu huve ağna ve akna
49.Ve ennehu huve rabbuş şı'ra
50.Ve ennehu ehleke adenil ula
51.Ve semude fema ebka
52.Ve kavme nuhım min kabl innehum kanu hum azleme ve atğa
53.Vel mu'tefikete ehva
54.Fe ğaşşaha ma ğaşşa
55.Fe bi eyyi alai rabbike tetemara
56.Haza nezirum minen nuzuril ula
57.Ezifetil azifeh
58.Leyse leha min dunillahi kaşifeh
59.E fe min hazel hadisi ta'cebun
60.Ve tadhakune ve la tebkun
61.Ve entum samidun
62.Fescudu lillahi va'budu

Haberin Devamı

Necm Suresi Türkçe Anlamı

Haberin Devamı

1, 2.Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
3.O, nefis arzusu ile konuşmaz.
4.(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.
5, 6, 7.(Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.
8.Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.
9.(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
10.Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.
11.Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.
12.(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?
13.Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.
14.Sidretü'l Müntehâ'nın yanında.
15.Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.
16.O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
17.Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.
18.Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.
19, 20.Lât ve Uzza'ya ve diğer üçüncüsü Menat'a ne dersiniz?
21.Erkek size de, dişi O'na mı?
22.Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır.
23.Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilah edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler)yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir.
24.Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır?
25.Oysa, Ahiret de dünya da Allah'ındır.
26.Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah'ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.
27.Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar.
28.Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.
29.Öyle ise bizim zikrimizden (Kur'an'dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir.
30.İşte onların ilimden ulaşabildikleri nokta! Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. O, hidayete ereni de daha iyi bilir.
31.Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması için (böyle)dir.
32.Onlar, ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır. Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah'a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir.
33, 34.Şimdi yüz çevireni; pek az verip de kaskatı cimrileşeni gördün mü?
35.Gayb'ın ilmi kendi yanında da o gerçeği mi görüyor?
36, 37.Yoksa, Mûsâ'nın ve Allah'ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim'in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?
38.Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.
39.İnsan için ancak çalıştığı vardır.
40.Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.
41.Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.
42.Şüphesiz en son varış Rabbinedir.
43.Şüphesiz O güldürür ve ağlatır.
44.Şüphesiz O öldürür ve diriltir.
45, 46.Şüphesiz O iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.
47.Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.
48.Şüphesiz O, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardı ve varlık sahibi kıldı.
49.Şüphesiz O, "Şi'râ'nın Rabbidir.
50, 51.Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helak etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
52.Daha önce de Nûh'un kavmini helak etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.
53, 54.O, "Mu'tefike"yi6 de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.
55.O halde Rabbi'nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).
56.Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
57.Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı.
58.Onu Allah'tan başka açacak kimse yoktur.
59, 60, 61.Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur'an'a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
62.Haydi Allah'a secde edin ve ona kulluk edin.

Haberin Devamı

Necm Suresi Konusu

Haberin Devamı

Kur’ân-ı Kerîm’in Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla Hz. Muhammed’e indirilmiş olduğu ve Hz. Peygamber’in Allah’tan aldıklarını sadakatle tebliğ ettiği ortaya konmakta, müşriklerin melekleri Allah’ın kızları, putları da melekleri sembolize eden varlıklar olarak kabul etme şeklindeki inançları mahkûm edilmekte, önceki peygamberlere gönderilen vahiylerle Resûlullah’ın getirdikleri arasındaki bazı ortak noktalara değinilmekte, inkârcılıkları sebebiyle helâk edilmiş geçmiş toplumlardan örnekler verilmektedir.

Necm Suresi Tefsir (Kur'an Yolu)

Sûreye, Kur’an’ın önemli hususlara dikkat çekerken kullandığı bir üslûp olan kasem (yemin) ifadesiyle başlanmakta, Hz. Peygamber ve Kur’an hakkındaki asılsız isnatlar kesin bir dille reddedilmekte, onun yolunu şaşırmış bir insan olmadığı gibi kişisel ihtiraslarıyla da hareket etmediği, vahyin ve aklın icaplarından sapmadığı belirtilmektedir. Bu özlü anlatımla, onun içten veya dıştan gelebilecek olumsuz etkilere karşı ilâhî koruma altında bulunduğu gerçeği pekiştirilmektedir. Âyette “bu arkadaşınız” anlamındaki sâhibüküm tamlamasının kullanılmış olması, muhatapların Hz. Peygamber’i yakından tanıdıklarını (Şevkânî, V, 122), yıllar yılı onun ne kadar erdemli, mâkul düşünen ve ölçülü hareket eden bir insan olduğunu gözleriyle gördüklerini hatırlatması açısından oldukça mânidardır. Zira sâhib kelimesi daha çok, uzun süre birlikte olmuş kişiler hakkında kullanılır; dilimizdeki “sohbet” kelimesi de aynı kökten türetilmiştir (Allah’ın yemin etmesi ve Kur’an’da yer alan kasemler konusunda genel bilgi ve değerlendirme için bk. Zâriyât 51/1-6).

İlk âyette yüce Allah necm üzerine yemin etmiştir. Meâlde “yıldız” şeklinde çevrilen necm kelimesinin sözlük anlamları, Kur’an’daki kullanımları ve bağlamı dikkate alınarak bu kelime için değişik yorumlar yapılmıştır. Bunları şöyle özetlemek mümkündür: a) Belirli bir yıldızla sınırlı olmaksızın, yıldız olarak nitelenebilecek gök cisimleri. b) Süreyya (Ülker) yıldızı: Araplar necm kelimesini daha çok bu anlamda kullanırlardı. c) Zühre yıldızı: Bazı Arap kabileleri bu yıldıza taparlardı. d) 49. âyette geçen Şi‘râ yıldızı. e) Hz. Muhammed: Kelime burada mecaz anlamında kullanılmıştır. f) Kur’ân-ı Kerîm veya o ana kadar inmiş olan kısmı: Ara ara, parça parça verilen şeyin her defasında verilen miktarına necm denir; dolayısıyla burada Kur’an’ın tedrîcî olarak, parça parça indirilme özelliğine işaret edilmiş veya Kur’an’ın o ana kadar gelen kısmı kastedilmiş olabilir. g) Gövdesi olmayan bitkiler: Rahmân sûresinin 6. âyetinde kelime bu mânada kullanılmıştır. Âyette geçen hevâ fiili “inme, meyletme, düşme, yukarıya yükselme” mânalarına gelir; belirtilen yorumlarda, daha çok “inme” anlamı esas alınmıştır. Meselâ “necm” yıldız olarak kabul edilince âyette, belirtilen yıldızın veya genel olarak yıldızların ufuktan inişinin, düşüşünün kastedildiği yorumu yapılmıştır, ki böylece gök cisimlerinin sukut (kütle çekimi, gravitation) kanununa tâbi olduklarına dikkat çekilmiş olmalıdır; ancak yıldız için bu fiilin hem doğmayı hem batmayı ifade etmesi mümkündür. Öte yandan, bu ifadeyle yıldızların kıyamet gününde sönüşüne veya dağılışına işaret edildiği kanaatini taşıyan müfessirler de vardır. Burada Kur’an’ın veya o ana kadar gelmiş kısmının kastedildiği düşünüldüğünde de, vahyin inmesi esnasında tecelli eden ilâhî irade ve olağan üstülükler üzerine yemin edildiği söylenebilir. Yine, Hz. Muhammed’in kastedilmiş olabileceği yorumunda, onun mi‘racdan inmesi veya mekânın üstüne (fizik ötesi âleme) yükselmesi açıklamaları yapılmıştır. Necm kelimesinin “gövdesiz bitki” mânası esas alındığında ise bu fiille birlikte kullanılması, otların yükselip yere yatmasına yani baharın iyice belirgin hale geldiği döneme işaret şeklinde açıklanmıştır (Taberî, XXVII, 40-41; Beyzâvî, VI, 98-99; Şevkânî, V, 122; Elmalılı; VII, 4569-4570).




Hakkında

Necm sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 62 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve “yıldız” mânasına gelen اَلنَّجْمُ (necm) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 53, iniş sırasına göre ise 23. sırada yer alır. İçinde secde ayeti bulunan sûrelerden biridir.


Nuzül

         Mushaftaki sıralamada elli üçüncü, iniş sırasına göre yirmi üçüncü sûredir. İhlâs sûresinden sonra, Abese sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sadece 32. âyetinin Medine’de indiği rivayet edilmiştir, fakat bu âyetin öncesi ve sonrasıyla olan sıkı anlam bağı ve üslûp birliği bu rivayeti tereddüde açık bırakmaktadır (Derveze, I, 212, 228).


Konusu

Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ tarafından Cebrâil (a.s.) vasıtasıyla Resûlullah (s.a.s.)’e inzal buyrulmuştur. Dolayısıyla Peygamberimiz (s.a.s.)’in tebliğ ettiği İslâm, onun kendi arzu ve istekleriyle ortaya attığı bir iddia değil, bütünüyle vahye ve kesin bilgiye dayanan en doğru dindir. O, hakîkatin ta kendisidir. Çünkü Peygamber (s.a.s.), bizzat kendi müşâhedelerine dayanan hakikatleri tebliğ etmiştir. O, kendisine vahiy getiren meleği kendi gözleriyle görmüş ve Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın büyük işaretlerini bizzat müşahede etmiştir. Müşriklerin tutundukları yol ise zanna dayanmaktadır. Taptıkları Lât, Menât, Uzza putlarının hiçbir gerçekliği yoktur. Meleklere Allah’ın kızları demeleri de, onların şefaatleriyle kurtulacaklarına inanmaları da bütünüyle zanna dayanan bir iddiadır. Sahip oldukları inançlarının ne naklî ne de aklî hiçbir delili yoktur. Onların kesin bilgiye dayanan İslâm’ı bırakıp sadece zanlarına tabi olmalarının altında yatan gerçek ise âhirete inanmayıp sırf dünyanın peşinden koşmalarıdır. Netice itibariyle Peygamber (s.a.s.)’in davetini kabul edenlerle etmeyenlerin karşılaşacakları sonuçlar farklı olacak; iman edip sâlih amel işleyenler mükafatlandırılırken, kötülük yapanlar da cezalandırılacaklardır. Bu sadece Hz. Muhammed (s.a.s.)’in verdiği bir haber değil, Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ gibi önceki tüm peygamberlerin tebliğ ettiği kadim ve değişmez bir hakîkattir. Bu gerçeklere inanmayan Nûh, Âd, Semûd ve Lût kavimleri nasıl helak edildilerse, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e inanmayanlar da öyle helak edileceklerdir. O halde ölüm ve kıyâmet gelmeden önce intibâha gelip Allah’a kulluğa dönmek gerekir.



ذُو مِرَّةٍۜ فَاسْتَوٰىۙ ﴿٦﴾

وَهُوَ بِالْاُفُقِ الْاَعْلٰىۜ ﴿٧﴾

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلّٰىۙ ﴿٨﴾

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ ﴿٩﴾

فَاَوْحٰٓى اِلٰى عَبْدِه۪ مَٓا اَوْحٰىۜ ﴿١٠﴾

مَا كَذَبَ الْفُؤٰادُ مَا رَاٰى ﴿١١﴾

6: Üstün melekeler, akıl ve kemâl sahibi… Cebrâil, Peygamber’e vahyi getirdiğinde hemen kendi aslî sûretine girip doğruldu.

7: O esnâda ufkun en yüksek, en uç noktasında idi.

8: Sonra Peygamber’e doğru yaklaştı, yaklaştı; iyice sarktı.

9: Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.

10: Böylece kuluna vahyetmeyi dilediği her şeyi vahyetti.

11: Peygamber’in gözünün gördüğünü kalbi yalanlamadı.

TEFSİR:

Kur’ân-ı Kerîm’i Peygamberimiz (s.a.s.)’e müşriklerin iddia ettikleri gibi bir beşer değil, beşer üstü bir varlık olan melek Cebrâil (a.s.) öğretmiştir. Burada Cebrâil (a.s.)’ın bir kısım hususiyetleri beyân edilir:

  Son derece güçlü ve kuvvetli,

  İlim ve amel bakımından fevkalade kuvvetleri olan,

  Akıl ve görüşünde sağlam,

  Sağlam yapılı,

  Nüfûz sahibi ve cesur,

  Güzel ve şahâne manzaralı.

Nitekim Tekvîr sûresinin 19-21. âyetlerinde de Cebrâil’in şu vasıflarına dikkat çekilir:

“Şüphesiz Kur’an, çok şerefli bir Elçi’nin getirdiği sözdür. Bir Elçi ki pek kuvvetli, arşın sahibi yanında çok itibarlı. Orada sözü dinlenir, kendisine son derece güvenilir.”

Cebrâil (a.s.)’ın getirdiği vahyin bütün yönlerden doğru, sağlam ve itimada şayan olduğuna işaret için bu üstün vasıflarla vasıflandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söylenen sözün doğru ve sağlamlığına medar olan idrak gücünün sağlamlığı, ezberleme, anlayış ve kavrayış kuvvetinin ve diğer kuvvelerin güçlü olmasına bağlıdır. Çünkü idrak gücü zayıf olursa anlayışı kısa olur; hafızası zayıf olursa duyduğunu ezberleyemez ve belleme kuvveti zayıf olursa işittiğini anlayamaz. Bu bakımdan sözüne itimat olunacak kimsede bu kuvvetlerin bulunması gerektiğinden vahye memur olan Cibrîl-i Emîn’in kuvvetlerinin tam ve her yönden sağlam ve güvenilir olduğuna işaret edilmiştir. Üstadın sağlam ve güvenilir olması, talebenin de sağlam ve güvenilir olmasını gerekli kıldığından bu ayetlerde Cebrâil (a.s.) ile birlikte aslında Resûlullah (s.a.s.) övülmektedir.

Cebrâil (a.s.) Hira dağında ilk vahyi getirdiği zaman göğün doğu tarafında en yüce ufukta kendî aslî sûretinde görünmüş, Resûlullah (s.a.s.) de onu bu haliyle görmüştü. İlk defa rastladığı bu muazzam ve müthiş manzara karşısında baygın yere düşmüştü. Nitekim bu husus Tekvîr sûresinde şöyle haber verilir: “Yemin olsun ki Peygamber, vahyi getiren Elçi’yi apaçık bir ufukta gördü.” (Tekvîr 81/23) Sonra Cibrîl (a.s.) Efendimiz (s.a.s.)’e yaklaştı, onun üzerine doğru iyice sarktı. Öyle ki araları, iyice kıvrılmış ve karşı karşıya getirilmiş yayın iki ucu kadar yahut bundan da daha yakın bir hâle geldi.[1] Bu noktada Cebrâil (a.s.) Allah’tan getirmiş olduğu vahyi O’nun en seçkin kulu Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bildirdi. Resûlullah (s.a.s.), vahyi getiren meleği aslî sûretiyle görmüş, kendisine emanet edilen nübüvvet vazifesinin ehemmiyetini tam olarak kavramış ve insanlığa tebliğ edeceği hakikatin mâhiyetine âşinâ olmuştu. Gözleriyle gördüğü şeyleri kalbi yalanlamamıştı. Gördüğü bu şeyler bir hayal değil, kalp ve vicdanın yalancı çıkarmayıp görerek tasdik ettiği birer hakikatti. Bu sebepledir ki Peygamberimiz (s.a.s.), bundan böyle Cebrâil (a.s.)’ı hangi surette görse mutlaka tanırdı.

Âyet-i kerîmede bahsedilen “yayın iki ucu arası kadar veya daha az mesâfe” yakınlaşmanın Miraç gecesi Allah Teâlâ ile Peygamberimiz (s.a.s.) arasında vuku bulduğu şeklinde bir tefsir de yapılabilir. Şöyle ki:

Miraç gecesi Resûl-i Ekrem (s.a.s.) Cebrâil (a.s.) ile birlikte göklere yükseldi. Yedi kat semayı geçti, Sidre-i Müntehâ’nın yanına ulaştı. Cebrâil (a.s.) orada kaldı, Efendimiz (s.a.s.) ise daha ötelere gitti. İlâhî bir cezbe ve çekilme ile Allah Teâlâ’ya doğru yaklaştı. “Kulum bana nafile ibâdetlerle yaklaşmaya devam eder…” (Buhârî, Rikâk 38) sözünün mânası kendisinde zâhir oldu. Birdenbire bir çekim kuvvetiyle yüce ufkun ötelerine fırlayıverdi. Mânen öyle yakınlaştı ki, Allah Teâlâ ile arasındaki mesafe yayın iki ucu kadar veya daha az kaldı.

Ancak şunu dikkatten uzak tutmamak gerekir ki, Allah Teâlâ’ya izafe edilen yaklaşmak ve ya­kınlık herhangi bir şekilde mekan yaklaşması ya da mesafe yakınlığı değildir. Peygamberimiz (s.a.s.)’in Rabbine yaklaşıp yakınlaşması, onun mevkiinin büyüklü­ğünü açığa çıkarmak, şerefini yüceltmek, mârifet nurlarının aydın­lığını etrafa göstermek, gayb âleminin ve ilâhî kudretin sırlarını müşahede etmesini sağ­lamaktır. Cenâb-ı Hakk’ın ona yakınlaşması ona bir lutuftur, ünsiyettir, huzur vermektir ve en büyük bir ikramdır. Bu hakîkat, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in Hak katındaki makbûliyetini, onun nasıl korunup gözetildiğini, isteklerinin kabule şayan olup yerine getirildiğini, ona ihsan edilen ilâhî lutufların büyüklüğünü ve makamının yüceliğini gösterir. Bu yakınlaşmada: “Kim bana bir karış yak­laşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana yürüyerek gelene ben koşarak ge­lirim” (Tirmizî, Da‘avat  131/3603) kudsî hadisinin mânasının tecelli ettiği görülmektedir.

O halde:

[1]“Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı” (Necm 53/9) ifadesini şöyle izah etmek mümkündür: Birincisi; o dönemde Araplar bir anlaş­ma yaparlarken iki yay çıkarıp üst üste koyarak tek bir yay görünümü verirler, sonra ikisini birlikte çekip bir ok atarlar böylece tam ola­rak ahitleştiklerini simgelerlerdi. Buna göre قَابَ قَوْسَيْنِ(kābe kavseyn) hem maddî anlamda fevkalade yakın olmayı hem de manevî bir yakınlığı ifade eder. İkincisi; Hicaz dilinde قَوْسٌ (kavs) kelimesi bir uzunluk ölçüsü olan “zira/arşın” (68 cm civarında uzunluk ölçüsü) anlamında kullanılırdı. Buna göre iki ar­şın ( ortalama 136 cm) uzunluğunda bir mesafenin kastedildiği söylenebilir. Üçüncüsü; قَابَ قَوْسَيْنِ  (kābe kavseyn)  ifade­sini “bir yayın iki ucu arasındaki mesafe kadar” şeklinde anlamak da mümkündür. Âyet “hatta daha yakın oldu” şeklinde tamam­lanmakta, böylece “adetâ elini uzatsa değecek kadar yakındı” mânasına gelen maddî bir yakınlık tasviri yapılarak, -manevî anlamda- Resûlullah’ın vahyi aldığı kaynağın sağlamlığına ve vahye hiçbir şeyin karışma ihtimalinin bulunmadığı­na dikkat çekmenin hedeflendiği anlaşılmaktadır.

 

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


#MealAyet
Arapçaفَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ
Türkçe Okunuşu *Fekâne kâbe kavseyni ev ednâ
1.Ömer Çelik Meali Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
2.Diyanet Vakfı Meali8, 9. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
3.Diyanet İşleri (Eski) MealiAraları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu.
4.Diyanet İşleri (Yeni) Meali(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
5.Elmalılı Hamdi Yazır MealiOnunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.
6.Elmalılı Meali (Orjinal) Meali«kabe kavseyni ev edna» oldu da
7.Hasan Basri Çantay Meali(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da,
8.Hayrat Neşriyat Meali8,9. Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu!
9.Ali Fikri Yavuz Meali(Böylece Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahud daha az oldu.
10.Ömer Nasuhi Bilmen MealiDerken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.
11.Ümit Şimşek Mealiİki yay kadar oldu, hattâ daha da yakın.
12.Yusuf Ali (English) MealiAnd was at a distance of but two bow-lengths or (even) nearer;
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Necm Sûresi 9. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

Necm Sûresi Ayetler:

  1     2     3     4     5     6     7     8     9     10    11    12    13    14    15    16    17    18    19    20    21    22    23    24    25    26    27    28    29    30    31    32    33    34    35    36    37    38    39    40    41    42    43    44    45    46    47    48    49    50    51    52    53    54    55    56    57    58    59    60    61    62 


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/nas-suresinin-fazileti-191872-m.jpg
Nas Suresinin Fazileti

Nâs sûresi Mekke’de inmiştir. 6 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm bu sûre ile sona ermektedir. İsmini, 4. âyet hâriç, âyetlerinin sonlarında tekrarlanan ve “ins ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2018/04/hafızayı_güclendiren_1-702x336.jpg
Dilek ile İlgili Ayetler

Dilek kelimesi sözlükte, “olması istenen şey, istek, arzu, talep, ricâ, temenni” anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de istek, dilemek, temenni vs. hak ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/05/felak-suresi-118220-m.jpg
Felak Suresi Okunuşu ve Anlamı

Felâk suresi, Medine döneminde nüzul olmuştur. Felâk suresi, 5 âyettir. Felâk, “sabah aydınlığı” demektir. FELAK SURESİ ARAPÇA Felak Suresi Arapça ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/felak-suresinin-fazileti-191847-m.jpg
Felak Suresinin Fazileti

Felak sûresi Mekke’de inmiştir. 5 âyettir. İsmini birinci âyetin sonundaki “yarmak, aydınlık, sabah” mânalarına gelen اَلْفَلَقُ (felak) kelimesinden ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/devlet-yonetimi-ile-ilgili-ayetler-191864-m.jpg
Devlet Yönetimi ile İlgili Ayetler

Devlet kelimesi sözlükte, “belli bir toprakta veya toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun olu ...


Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

Necm suresi (An-Najm) 10 ayet , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Necm suresi - An-Najm aya 10 (The Star).

﴿فَأَوْحَىٰ إِلَىٰ عَبْدِهِ مَا أَوْحَىٰ﴾
[ النجم: 10]

ayet nasıl okunur

feevḥâ ilâ `abdihî mâ evḥâ.


Diyanet Kur'an-ı Kerim

Allah o anda kuluna vahyedeceğini etti.

Necm suresi Diyanet

Mokhtasar tefsiri

Cebrail, Allah`ın kulu Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-`e vahyedilmesi gerekeni vahyetti.


Ali Fikri Yavuz

(Cebrâil) vahy etti Allah’ın kuluna vahy ettiğini


İngilizce - Sahih International


And he revealed to His Servant what he revealed.

Necm suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Derken kuluna vahyetti, ne vahyettiyse.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Sonra (Cəbrail Allahın Öz) bəndəsinə (Mühəmmədə) vəhy buyurduğunu vəhy etdi.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi.

فأوحى إلى عبده ما أوحى

سورة: النجم - آية: ( 10 ) - جزء: ( 27 )  -  صفحة: ( 526 )





Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. İşte azap böyledir; ama ahiret azabı daha büyüktür; keşke bilseler!
  2. Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve
  3. Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle
  4. Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. İstikbal için hazırlıklı olun, Allah'tan sakının. O'na, hiç
  5. "Rabbine bizim adımıza yalvar da ne renk olduğunu bize bildirsin" dediler. "O, onun, bakanların içini
  6. Kadınlara el sürmeden ve mehirlerini biçmeden onları boşarsanız size sorumluluk yoktur. Onları zengin kendi çapına,
  7. Zekeriya da: "Rabbim! Beni tek Başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın" diye nida etmişti.
  8. Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler.
  9. Onlardan öncekiler düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah, binalarının temelini çökertti de tavanları başlarına yıkıldı. Azap,
  10. "Yeryüzünde dolaşabilmeniz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçebilmeniz için, onu size yayan O'dur."

türkçe Kuran sureleri :

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Necm indirin:

Necm Suresi mp3 : Necm suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Necm Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al AjmyNecm Suresi Bandar Balila
Bandar BalilaNecm Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al JalilNecm Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al GhamdiNecm Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al ShuraimNecm Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit Necm Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid SufiNecm Suresi Abdullah Basfar
Abdullah BasfarNecm Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al JuhaniNecm Suresi Fares Abbad
Fares AbbadNecm Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al MuaiqlyNecm Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al MinshawiNecm Suresi Al Hosary
Al HosaryNecm Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasiNecm Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, June 25, 2023
Bizim için dua et, teşekkürler

desteğin için teşekkürler

Kuran Suresi sitesi, sevgili kitabı ve arındırılmış Sünnet'i hizmet etmek, Kuran ve Sünnet müfredatında şeriat bilimlerini kolaylaştırmak, bilginin öğrencilerine önem vermek ve şeriat bilimlerini kolaylaştırmak amacıyla mütevazı bir girişim olarak kurulmuştur ve bize desteğinizden memnunuz ve Yüce Allah'tan bizi şerefli bir şekilde kabul etmesini ve amellerimizi kabul etmesini diliyoruz. .

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası