Masal Istanbul Kitabının Özeti

“Bana bir masal anlat baba, içinde İstanbul olsun.” Bir zamanlar sürekli dinlediğim, dilimden düşmeyen, İstanbul’a özlemimi anlatan mısralardı bunlar. İstanbul masaldı benim için. Masalı babam anlatmasa da Figen Yaman Coşar anlattı ve her yerinde İstanbul var, adında bile: “Masalistanbul”.

Daha önce Figen Hanım’la sohbet etmiş, yazarlık serüvenini paylaşmıştık. Şimdi de kendisinin Sedir Yayın Grubu’nun Genç Erdem markasıyla yayınladığı kitabına dair yazayım istedim.

Kitabın kahramanı Kerem’in dedesi vefat etmiştir. Dedesini çok özlemektedir ve okur onunla birlikte şunları öğrenir: Yeryüzünde ölümü yenen tek şey sevgidir. Kişi sevdiği bu dünyadan ayrılsa bile onu sevmeye devam edebilir. Onu sevdiği sürece, onunla birlikte sayılır.

Efsaneler ve masallar yok oldukça

İlk bölümün başlığı oldukça ilginç: “Rüya Sahibi”. Peki nedir rüya sahibi? Ahi Çelebi Camii’nin imamı, Kerem'in bu sorusunun cevabını şöyle verir: “Güzel bir rüyan varsa çok büyük bir hazinen var demektir. Çünkü rüyalar, gerçek hayatta imkânsız sandığımız pek çok şeyin mümkün olduğu bir dünyadır. Herkes rüya görür ama herkes rüyasına sahip olamaz. Rüyana sahip olabilmen, onun gerçekleşmesi için gösterdiğin çabaya bağlıdır. Rüya sahiplerinin en iyi örneği Evliya Çelebi’dir.”

Hikâyemizin diğer kahramanı ise Rânâ. Bir prenses aslında. Efsaneler diyarının prensesi. Kendisi dünyayı güzelleştiren tüm efsane ve masalların toplanmasını, bir deftere yazılmasını istiyor. Bunun için de şehrin muhafızları olan martılardan yardım alıyor. Son efsane de yazılıp defter tamamlandığında (defterin adı Masalistan) kötü karakter, yüzyıllardır uyuyan, efsane ve masalların düşmanı Merza uyanıyor. Merza iyi ve güzel olan her şeyden nefret ediyor. En sevdiği şeyler çöpler ve atıklar. Her kılığa girebiliyor. Onu, gözbebeği olmayan puslu gözlerinden tanırsınız. (Kitabın kapağındaki kedi de Merza.) Merza bir yolunu bulup Prenses’in sarayına giriyor ve defterin sayfalarını bir daha bir araya gelmeyecek şekilde parçalıyor. Prenses’i de bir martıya dönüştürüyor.

Efsaneler ve masallar yok oldukça dünya değişmeye, ağaçlar kesilmeye, çöp dağları artmaya, hava ve denizler kirlenmeye, koca koca binalar yükselmeye başlıyor. Böyle bir ortam Merza’nın kötülüklerini yapmasını kolaylaştırıyor. Merza’nın olduğu yerde kötü bir koku beliriyor ama etraf zaten kirli olduğu için insanlar o kokuyu duymaz oluyorlar.

Efsaneler eşliğinde bir İstanbul turu

Masalistan defterindeki masal ve efsanelerin bulunması ve yerine konulması gerekiyor. Yoksa dünya kötüleşmeye doğru gidecek. Efsaneler tamamen yok olacak ve yok olan her efsane İstanbul’u İstanbul yapan bir özelliğin kaybolmasına neden olacak. Ayrıca Rânâ'nın tekrar insan olması da buna bağlı. Kerem’in görevi İstanbul’un değişik yerlerinde gizli olan efsaneleri martı Rânâ ile bulup Masalistan’ın eksik sayfalarını tamamlamak.

Kerem’le birlikte efsaneler eşliğinde bir İstanbul turu yapacaksınız. Dikilitaş’a gideceksiniz mesela. Galata Kulesi’ne çıkacaksınız. Yerebatan Sarınıcı’nın sırlarını öğreneceksiniz. Bu arada Kerem’in, Merza’nın kendisi bulmaması için yalan söylememesi gerekiyor. Yalan söylediği zaman Merza yalanın kokusunu alıp hemen Kerem’i buluveriyor.

Hikâyede, bize ait maddi manevi birçok değer okurlara verilmiş. Kitabı bitirdikten sonra Merza'nın görevini ne kadar iyi yapmış olduğunu düşündüm. Baksanıza İstanbul’u ne hâle getirmiş! Biz de ona bilmeden de olsa yardımcı olmuşuz. Ya Merza gerçekse? Ya sokağın başından çıkarsa?

Masal ve efsaneleri bulup İstanbul’u bu kötü halinden kurtarabiliriz. Nitekim hayalperest olduğumu düşünebilirsiniz ama masalların dünyayı kurtarabileceğine inanıyorum.

Fatmanur Evren yazdı

Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi

Naki Tezel uzun memuriyet hayatı boyunca devamlı olarak Türk folklor ve edebiyatı ile ilgilenmiş, bir taraftan da derlemeler yapmıştır. Onun tanınmasını sağlayan asıl eserleri ise Türk Masalları isimli derleme eseridir. Bu eser sayesinde halk arasında yaşayan, ancak yazıya geçmeyen birçok masal kaleme alınmış ve kültürümüze kazandırılmıştır.

Naki Tezel, bu masalları yılları arasında, başta İstanbul ve Ankara (bazı kaza ve köyleriyle) olmak üzere, yurdun çeşitli bölgelerinde büyük bir sabır ve titizlikle derlemiş, yüzlerce masal arasından seçerek meydana getirmiştir. Bu kitapta 54 Türk Masalı yer almıştır.

Türk Masallarının Türk kültür ve edebiyatındaki yeri hakkında Naki Tezel şöyle der:

"Çocukluğumuzda bizi, aile toplantılarında çoğunlukla eğlenmek için söylenen; ama anlamlarını pek kavrayamadığımız mânilerden ve neyi anlattığını bulmakta değil bizim, büyüklerin dahi zorluk çektikleri bilmecelerden çok, masallar ilgilendirmiştir. Çoğu geceler ninemizin dizinde, tatlı uykumuzu bile feda ederek saatlerce masal dinlemişizdir."

Masal, üç bölümdür. Masal başı, yani tekerlemesi, masalın kendisi, masal sonu.

Masal öyle gür bir kaynaktır ki bu kaynaktan birçok bilim yararlanır. Halk masalları bir millet için zengin hazinelerdir. Milletin eski seciyeleri, eski ülküleri masallarda gizlidir. Halk medeniyetinin eski izlerini masallardan kısmen çıkarma olanağı vardır.

Çocuk eğitiminde ise masalın önemli rolünü kabul etmemek mümkün değildir. Küçük çocukların dikkatini, ilgisini yalnız masallar çektiği için folklor malzemesi olarak derlenen masallardan, açık bir anlatım, basit ve kısa cümlelerle yazılmış, eğitici ve "kıssalı" hikâyeler yazmak, kötü unsurları atıp, çocuk hayalini işitecek iyi unsurlarla güzel masallar hazırlamak, çocuk edebiyatına büyük hizmet olur.

Masal Masal İçinde - Ahmet Ümit

Kitap Türü:Çocuk Kitapları

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Masal Masal İçinde Özet

Masal Masal İçinde Soruları ve Cevapları

Masal Masal İçinde Yorumları