Son Güncellenme:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
Türkü, kendine özgü ve belirli bir ezgi ile söylenen anonim biz nazım biçimidir. Yapısal olarak Türk folklorun bir parçası olan bu müziğin sözlü halk müziği ve sözsüz halk müziği diye iki bölümü bulunur. Sözlü eserlere "türkü" adı verilir. Sözsüz halk müziği ise çalgı ve ezgilerden oluşur. Türkünün belirli bir şekli olmaz. Genellikle anonim olan türküler halkın türkü ezgisiyle söylenir. Ağızdan ağıza söylenerek bugünlere kadar gelmiş türküler Türk toplumun en önemli kültürel değerlerinden biridir. Türk toplumunun birbirinden değerli türkülerinde bazıları:
Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Soyun da gir koynuma
Terim ilaçtır benim
Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevdan baştan çıkmıyor
Sarılıp yatmayınca
Baba ben dervişmiyem
Kürkümü giymişmiyem
Ben sevdim eller aldı
Niye ben ölmüşmüyem
Odanı kireç eyle
Yüzünü güleç eyle
Soyun da gir koynuma
Terimi ilaç eyle
Gönül gurbet ele gitme
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele gönül verme
Ya sevilir ya sevilmez
Gel güllüm gel, gel tellim gel,
Gel nazlım gel.
Geley geley hey
Has bahçenin gül ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Benim derdimin ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Gel güllüm gel, gel tellim gel,
Gel nazlım gel.
Geley geley hey
Deryalarda yüzer bahri
Doldur ver içeyim zehri
Zalım gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Gel güllüm gel, gel tellim gel,
Gel nazlım gel.
Geley geley hey
Karacaoğlan çıksa yola
Hızır yardım etse kula
Yar denilen demir kale
Ya alınır ya alınmaz
Gel güllüm gel, gel tellim gel,
Gel nazlım gel.
Geley geley hey
Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle
Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey
Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,
kız gülüm gülüm turnalar hey
Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük, benzi soluk yar söyle
Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey
Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,
Kız gülüm gülüm turnalar hey
Allı turnam ne gezersin havada
Arabam kırıldı kaldım burada
Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey
Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,
Kız gülüm gülüm turnalar hey
Ne onmamış bir kulmuşum dünyada
Akşam oldu allı turnam dön geri
Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey
Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,
Kız gülüm gülüm turnalar hey
Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış aman aman
Örülmeyi örülmeyi
Mendili yuğdum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adın ne idi unuttum aman aman
Sorulmayı sorulmayı
Çağır Karacaoğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur aman aman
Sarılmayı sarılmayı
Seyah oldum şu alemi gezerim,
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
Kendi efkarımca okur yazarım,
Bir dost bulamadım, gün akşam oldu.
İki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden,
Kusurumu gördüm kendi özümden.
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
Bozuk şu dünyanın temeli bozuk.
Tükendi danelar kalmadı azık,
Yazıktır şu geçen ömüre yazık.
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
Kul Himmet üstadım ummana dalam,
Gidenler gelmedi bir haber alam,
Abdal oldum şal giyindim bir zaman,
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
Cevizin yaprağı dal arasında
Güzeli severler bağ arasında
Üç beş güzel bir araya gelmişler
Benim sevdiceğim yok arasında
Evlerinin önü zerdali dalı
Pencereden gördüm kınalı eli, o nazlı yari
Benim sevdiceğim domurcak gülü
Sensiz lokmaları yiyemez oldum, yutamaz oldum
Sensiz odalara giremez oldum, yatamaz oldum
Evlerinin önü bahçalık bağlık
Ne güzel işlemiş eline sağlık, koluna sağlık
Yar bana yollamış bir beyaz yağlık
Boynuna dolasın eylensin diye, aldansın diye
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi neslime
Evlerinin önü arpa sergisi
Hekimoğlu İbrahim de narinim ayva sarısı
Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor
Elindeki martini de narinim canlar yakıyor
Konaklar yaptırdım hurma dalından
İçin döşedemdim de narinim acem şalından
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu dediğin de narinim aslan yürekli
Konaklar yaptırdım döşedemedim
Ünye, Fatsa bir oldu da narinim başedemedim
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omuzdan bir omuza da narinim on arma fişek
Bugün günlerden pazardır pazar
Çitlice muhtarı da narinim puşluklar düzer
Ünye, Fatsa arası ordu da kuruldu
Hekimoğlu İbrahim de narinim o da vuruldu
Çökertmeden çıktım da Halilim
Aman başım selamet
Bitez de yalısına varmadan Halilim
Aman koptu kıyamet
Arkıdeşim İbram Çavuş
Allahıma emanet
Burası da Asbat değil Halilim
Aman bitez yalısı
Yüreğime ateş saldı
Aman gurşun yarası
Gidelim gidelim de Halilim
Çökertmeye varalım
Golcular görürse Halilim
Nerelere gaçalım
Teslim olmayalım da Halilim
Aman gurşun saçalım
Burası da Asbat değil Halilim
Aman bitez yalısı
Yüreğime ateş saldı
Aman gurşun yarası
Kağızman'a ısmarladım nar gele nar gele
Gümüş kemer ince bele dar gele dar gele vay
Dar gele dar gele vay
Dar gele dar gele vay
Baharda yayılır kuzu yan yana yan yana
Benim yarim inci takar gerdana gerdana vay
Gerdana gerdana vay
Gerdana gerdana vay
Benim yarim güzellerden bir dane bir dane
İçlerinde sarı saçlı güldane güldane vay
Güldane güldane vay
Güldane güldane vay
Uykudan uyanmış gözleri bir hoş
Dedim sarhoşmusan söyledi yoh yoh
Ağ elleri boğum boğum gınalı
Dedim yar bayram mı söyledi yoh yoh
Dedim kalem nedir dedi kaşımdır
Dedim inci nedir dedi dişimdir
Dedim onbeş nedir dedi yaşımdır
Dedim artık var mı söyledi yoh yoh
Dedim Erzurum nen dedi il'imdir
Dedim gider misen dedi yolumdur
Dedim Emrah nendir dedi kulumdur
Dedim satar mısan söyledi yoh yoh
Gemiciler kalkalum
Şu yelkeni takalum
Şişiripte yelkeni
Sırt üstüne yatalum
Kızılırmak başına
Şu ırgatı atalum
Tutalum baluk havyar
Keyfimize bakalum
Çekin uşaklar çekin
Hemen aldık ırgatı
Geliyor bir sert rüzgar
Vuralum iki katı
İsmail de burada
Hasan çıksın gördeğe
Uşaklar berde bende
Coştum arkadaş coştum
Biraz çalam kemençe
Kaptan attı ırgatı
Sen de tut ha bu katı
Gel girelum ırmağa
Esecek ha şu batı
Gemici uşakları
Deniz başımın tacı
Yoklayın şu ırmağı
İnşallah çıkar acı
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzel sevdası serimde tüter
Bu ayrılık bana ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bir güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize zulum getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni
Pir Sultan Abdalım kalkın aşalım
Aşıp yüce dağı engin düşelim
Çok nimetin yedik helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni
Hey hey efeler hey
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden, gargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Hey hey gene de hey hey
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
Hey hey efeler hey
KÖROĞLU düşer mi yine şanından?
Çıkarır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden, düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.
Telgrafın tellerine
Kuşlar mı konar
Herkes sevdiğine de yavrum
Böyle mi yanar
Yanıma gel yanıma da
Yanı yanı başıma
Bu gençlikte neler geldi
Garip başıma
Telgrafın tellerini
Arşınlamalı
Yar üstüne yar seveni
Kurşunlamalı
Yanıma gel yanıma da
Yanı yanı başıma
Bu gençlikte neler geldi
Garip başıma
Telgrafın telleri de
Tel tel üstüne
Gel sarılıp yatalım
Kol kol üstüne
Yanıma gel yanıma da
Yanı yanı başıma
Bu gençlikte neler geldi
Garip başıma
Telgrafın telleri de
Semaya bakar
Senin o bakışların
Çok canlar yakar
Yanıma gel yanıma da
Yanı yanı başıma
Bu gençlikte neler geldi
Garip başıma
Ötme bülbül ötme şer değil bağım
Yar senin elinden de ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Yar senin elinden de ben yana yana
Ya dost ya dost ya dost
Deryadan bölünmüş de sellere döndüm
Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Vakitsiz açılan güllere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Yar senin elinden de ben yana yana
Ya dost ya dost ya dost
Haberim duyarsın da peyiklerinen
Haberim duyarsın peyiklerinen
Yarimi sarsınlar şehitlerinen
Kırk yıl dağda gezdim geyiklerinen
Yar senin elinden de ben yana yana
Ya dost ya dost ya dost
Deryadan bölünmüş de sellere döndüm
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim
Karşıda görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Ela gözlü perim sen himmet eyle
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Eğer göğerüben bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Dost elinden dolu içmiş gibiyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazım kıldırırlarsa
Sizde Şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Pir Sultan Abdal'ım dünya durulmaz
Gitti giden ömür geri durulmaz
Gözlerim de Şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Bir candarma geliyor lo
Kaymakam konağından
Fiske vursam kan damlar lo
O yarin yanağından
Haydi malım, haydi canım
Şinanay aslan yarim
Kurşun attım havaya lo
Dolana yar dolana
Ben burda ısrar eyledim..
Sen orda sallanmaya
Haydi malım, haydi canım
Şinanay aslan yarim
Zeytin yaprağı yeşil..
Altında kahve pişir
Ben sana mal olamam..
Var aklın başa devşir
Haydi malım, haydi canım
Şinanay aslan yarim,
Sahahtan cemalin seyran eyledim
Gönüller perişan elinden sunam
Nice bekliyeyim gurbet ellerde
Hiç bilir yok mudur halinden sunam
Sen seher yelisin gider gelmezsin
Gelirsen de bana baki kalmazsın
Seni uçuranlar baki kalmasın
Seni kim uçurdu gölünden sunam
Pir Sultan Abdal'ım cemalin güzel
Aradım bulamadım bir haber yazar
Şimdi senin ismin cenneti gezer
Kalma bizim için yolundan sunam
Kalenin bedenleri yar yar yar yandım
Koyverin gidenleri ninanay canım ninanay nay
Koyverin gidenleri ninanay yarim de ninanay nay
İpek bürük sürünmüş yar yar yar yandım
Niksar'ın fidanları ninanay canım ninanay nay
Niksar'ın fidanları ninanay yarim de ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay canım da ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay yarim de ninanay nay
Kaleden iniyorum yar yar yar yandım
Çağırsan dönüyorum ninanay canım ninanay nay
Aşkından kibrit oldum yar yar yar yandım
Üfürsen yanıyorum ninanay canım ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay canım da ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay yarim de ninanay nay
Entarisi aktandır yar yar yar yandım
Ne gelirse haktandır ninanay canım ninanay nay
Benzimin sarılığı yar yar yar yandım
Yare ağlamaktandır ninanay canım ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay canım da ninanay nay
Hoppa nina ninanay ninanay nay
Ninanay yarim de ninanay nay
Sivas ellerinde sazım çalınır
Çamlıbeller bölük bölük bölünür
Yardan ayrı düştüm bağrım delinir
Katip arzuhalim yaz (Şah'a) yare böyle
Kul olayım kalem tutan ellere
Katip arzuhalım Şah'a böyle yaz
Şekerler ezeyim şirin dillere
Katip arzuhalim yare böyle yaz
Pir Sultan Abdal'ım ey Hızır Paşa
Yazılan gelirmiş sağ olan başa
Bizi hasret koydun kavim kardaşa
Katip arzuhalim Şah'a böyle yaz.
Bahçelere geldi bahar
Yeşil halı serdi bahar
Gel dedim, gelmedi yar
Meni yada salsana yar
Şu halimi sorsana yar
A ceylan sevdiğim
Mehriban sevdiğim
Sırrımı bilmedin
Bilmedin yar
Bahçelerde güllü çiçek
Güllü çemen, güllü çiçek
Gül dedim gülmedin yar
Meni yada salsana yar
Şu halimi sorsana yar
A ceylan sevdiğim
Mehriban sevdiğim
Sırrımı bilmedin
Bilmedin yar
Şirin şirin sözle meni
Özüm dedim, özle meni
Gözledim, gelmedin yar
Meni yada salsana yar
Şu halimi sorsana yar
A ceylan sevdiğim
Mehriban sevdiğim
Sırrımı bilmedin
Bilmedin yar
Seherde bir bağa girdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
El sundum güllerin derdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bağın kapısını açtım
Sayın ki cennete düştüm
Yar ile tenha buluştum
Ne bağ duydu ne bağbancı
Seherin bülbülü öttü
Öttü de murada yetti
Teslim Abdal yükün tuttu
Ne bağ duydu ne bağbancı
Ünye'den çıktım başım selamet
Ceviz deresinde koptu gıyamet
Gadın gız gardaşım sana emanet
Ağla anam ağla sen bana ağla
Çifte doktor getir yaremi bağla
Yedi garış gelir arkamın eni
Genç yaşımda gabre koydular beni
Anneciğim bana söylesin nenni
Ağla anam ağla sen bana ağla
Çifte doktor getir yaremi bağla
Martinim duvarda asılı kaldı
Elbisem sandukta basılı kaldı
Gadın gız gardaşım Fatsa'da kaldı
Ağla anam ağla sen bana ağla
Çifte doktor getir yaremi bağla
Yar yar Nerden gelirsin Silifke Kalesinden
Ne gezersin, açlık belasından
Nerde yattın, beyin konağında
Ne varıdı kupkuru yerde hey
Kekliğim hey
Kekliği düz ovada avlayalım
Kanadını çam dalına bağlayalım.
Yar yar Buyurun arkadaşlar davetim var benim
Herkes kesesinden yesin, içsin, saltanatım var benim
Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim hey
Kekliğim hey
Kekliği düz ovada avlayalım
Kanadını çam dalına bağlayalım.
Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Her nereye gitsem yolum dumandır
Bizi böyle kılan ahdü amandır
Zincir boynum sıktı hali zamandır
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Çıkarım bakarım kale başına
Mümin müslümanlar gider işine
Bir ben mi düşmüşüm can telaşına
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Pir Sultan'ım eyder mürvetli Şahım
Yaram baş verdi sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Şu kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi yaralar beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dost'un bir fiskesi yaralar beni
Dar günümde dost düşmanım belli oldu
On derdim var ise şimdi elli oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz
Hak'dan emrolmazsa ırahmet yağmaz
Şu illerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun gülü yaralar beni
Olam boyun Gurbanı
Sensiz dağlar ceylanı
Gara gaşın gözlerin
Budur aşkın fermanı
Hey
Öldürme meni
Sevmişem seni
Guş diline gurban
İnce beline heyran
Şeker Lebine doymam
Vay benim meralım
İncidir dişin senin
Hoşdur gülüşün senin
Aşkından ölürem men
Yok mu insafın senin
Hey
Öldürme meni
Sevmişem seni
Guş diline gurban
İnce beline heyran
Şeker Lebine doymam
Vay benim meralım
Kekliğin gözü ela
Başıma açtı bela
Yiğit ona demişem
Sevdiğini tez bağla
Hey
Öldürme meni
Sevmişem seni
Guş diline gurban
İnce beline heyran
Şeker Lebine doymam
Vay benim meralım
Gurbet elde bir hal geldi başıma geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir Mevla kerimdir
Derman arar iken derde düş oldum
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir Mevla kerimdir
Huma kuşu yere düştü ölmedi düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı
Dedim yare gidem nasip olmadı
Ağlama gözlerim ağlama Mevla kerimdir
Kağıda yazarlar ufak yazılar ufak yazılar
Anasız olur mu körpe kuzular
Yürek yarelidir, ciğer sızılar
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir Mevla kerimdir
Pir Sultan Abdal'ım böyle buyurdu
Ayrılık donların biçti, giyirdi
Ben ayrılmaz idim, felek ayırdı
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir Mevla kerimdir
Sabahtan kalktım da ezan sesi var
Ezan da sesi değil yavrum burçak yası var
Sorun şu muhtarın kaç tarlası var
Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması
Burçak tarlasına yar yar gelin olması
Sabahtan kalktım da südü pişirdim
Südün de kaymağını yar yar yere taşırdım
Burçak tarlasında aklım şaşırdım
Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması
Burçak tarlasına yar yar gelin olması
Kolumu salladım değdi tikene
İnkisar ederim yar yar burçak ekene
İlahi kaynana ömrün tükene
Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması
Burçak tarlasına yar yar gelin olması
Yiğitler silkinip ata binince
Derelerde bozkurtlara ün olur
Yiğit olan döne döne döğüşür
Kötüler kavgadan kaçar hun olur
Bir yiğit cidasın almış eline
Serini koymuştur yiğit yoluna
Kalkan paralana zırhlar deline
Kanlı gömlek koç yiğide don olur
Bir yiğit cidasını almış atıyor
Ağ elleri kızıl kana batıyor
Bir kötü kavgadan dönmüş kaçıyor
Kaçma kötü kaçma şimdi dön olur
Erenler cemine her can giremez
İnsanı kamile kul olmayınca
Her mürşidim diyen Mürşid olamaz
Adep ile erkan yol olmayınca
Arama ırakta vardır yakını
Gerçek olan talip, bulur hakkını
Yükletemezler sana yolun yükünü
Bükülüp hametin dal olmayınca
Bir çift turna gördüm durur dallarda
Seversen Mevla'yı galma yollarda
Sizi bekleyen var bizim ellerde
Bizim ele doğru gidin turnalar
Turnam dertli öttün derdimi deştin
Pençe vurup yarem üstünü açtın
Eşinden mi ayrıldın yolun mu şaştın
Bizim ele doğru gidin turnalar
Eşrefoğlu al haberi
Bahçe biziz gül bizdedir
Biz de Mevlana'nın kuluyuz
Yetmiş iki dil bizdedir
Erlik midir eri yormak
Uzak yoldan haber sormak
Cenetteki ol dört ırmak
Coşkun akan sel bizdedir
Arı vardır uçup gezer
Teni tenden seçip gezer
Canan bizden kaçıp gezer
Arı biziz bal bizdedir
Biz erenler gerçeğiyiz
Has bahçenin çiçeğiyiz
Hacı Bektaş köçeğiyiz
Edep erkan yol bizdedir
Kuldur Hasan Dedem kuldur
Manayı söyleten dildir
Elif Hak'ka doğru yoldur
Cim arasan dal bizdedir
Kadifeden kesesi
Kahveden gelir sesi
Oturmuş kumar oynar
Ciğerimin, ah ciğerimin köşesi.
Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla
Aman yallah, Beyoğlu'na yolla
Yolla yolla yar yolla.
Kadife yastığım yok
Odana bastığım yok
Kitaba el basarım
Senden başka, senden başka dostum yok.
Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla
Aman yallah, Beyoğlu'na yolla
Yolla yolla yar yolla.
Kadifeden yeleğim
Seni sevdim meleğim
Biraz da sen beni sev
Rahat etsin, rahat etsin yüreğim.
Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla
Aman yallah, Beyoğlu'na yolla
Yolla yolla yar yolla.
Silifkenin yoğurdu
Ah seni kimler doğurdu
Seni doğuran ana
Bal ilen mi yoğurdu
Beşşiği çamdan
Ah yuvarlanır damdan
Anası da pilav pişirir,
Oğlu da durmaz aşırır.
Kale kaleye bakar
Ah kaleden sular akar
Delikanlı dururken
İhtiyara kim bakar?
Beşşiği çamdan
Ah yuvarlanır damdan
Anası da pilav pişirir,
Oğlu da durmaz aşırır.
Bağa girdim üzüme
Ah çıbık battı dizime
Çıbık seni keserim
Yar göründü gözüme
Beşşiği çamdan
Ah yuvarlanır damdan
Anası da pilav pişirir,
Oğlu da durmaz aşırır.
Antalya'nın mor üzümü
Severler boyu uzunu a leylim
İmamın küçük kızını
Sarsam ne zaman ne zaman
Sevsem ne zaman ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seven kollar yorulur mu bir zaman
Antalya'nın kuyuları
Çayır çimen kıyıları a leylim
Avdan gelir dayıları
Sarsam ne zaman ne zaman
Sevsem ne zaman ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seven kollar yorulur mu bir zaman
Antalya'nın altı bakır
Atlar gelir şakır şakır a leylim
Sevdiğimin gözü çakır
Sarsam ne zaman ne zaman
Sevsem ne zaman ne zaman
Saran kollar yorulur mu bir zaman
Seven kollar yorulur mu bir zaman
Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Sela verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmiye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan vechile
Yuyanlara selam olsun
Derviş Yunus söyler sözün
Yaş doludur iki gözün
Bilmiyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun
Oy miralay miralay
Askerin alay alay
Al kızları askere
Askerlik olsun kolay
Ben başıma koyamam
Miralayın fesini
İşittikçe duramam
Nazlı yarin sesini
Ustam nasıl kondurdun
Taş başına binayı
Zindan ettin başıma
Ha bu yalan dünyayı
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır
Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.
Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Bir dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.
Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.
Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.
Çayda çıra yanıyor.
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Ela göz uyanıyor
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Fitil çifte yara bir
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Yürek mi dayanıyor
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Buralarda gülüm yok
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Söylemeye dilim yok
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Geceler uykum yok
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Gündüzün kararım yok
(Hanım nanay kız nanay
Nanay güzelim nanay
Nanay sevdiğim nanay)
Uyur iken uyardılar
Diriye saydılır bizi
Koyun olduk ses anladık
Sürüye saydılar bizi
Halımızı hal eyledik
Yolumuzu yol eyledik
Her çiçekten bal eyledik
Arıya saydılar bizi
Pir Sultan Abdalım şurda
Çok keramet var insanda
Ol cihanda bu cihanda
Veliye saydılar bizi
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Balam nenni yavrum nenni
Gitti gelmez ol muhannet
Şol revanda balam kaldı
Yavrum kaldı balam nenni
Kırmızı gül her dem olmaz
Yaralara merhem olmaz
Balam nenni yavrum nenni
Ol tabibten derman gelmez
Şol revanda balam kaldı
Yavrum kaldı balam nenni
Kırmızı gülün hazeli
Ağaçlar döker gazeli
Balam nenni yavrum nenni
Kara yağızın güzeli
Gül budanmış dal dal olmuş
Menevşesi al al olmuş
Siyah zülfün tel tel olmuş yar yar
Siyah zülfün tel tel olmuş
Biz bu yerlerden gideli
Gurbet ellere düşeli vay
Gül karanfile karışmış
Küskünler de hep barışmış
Taze goncalar yetişmiş
Biz bu yerlerden gideli
Lale sümbüller açılmış
Seven sevene karışmış
Hasret olanlar kavuşmuş
Biz bu yerlerden gideli
Nergisle çiğdem serpilmiş
Yola güzeller dökülmüş
Ergenler birbirini seçmiş
Öksüz Dede der bu sözü
Hakka çevirmiştir özü
Öldü zannettiler bizi
Biz bu yerlerden gideli
Dideban üstündeyim Loy loy loy loy loy balım
Dal boyun kastındayım Loy loy loy loy loy balım
Erenler dua edin Loy loy loy loy loy balım
Ben murat üstündeyim Loy loy loy loy loy balım
RÖPORTAJ: AZİZ KARATAŞ
Türk Halk Müziği denilince akla ilk gelen isimlerdendir Türkü Çevik. O, Sanatı hakkında bir çok takdire şayan yazılar yazılan ender isimlerdendir. Ve o, Türk Sanat Müziğin incilerindir. Bu yıl sanat hayatının Yılını 8. Albümü ‘Yeniden/Vazgeçmedim Söylemekten’ albümüyle süsleyen ünlü sanatçı Türkü ile önceki gün Önce Vatan Gazetesi adına bir araya geldik. Sanat hayatının dönüm noktasından başlayıp günümüze kadar bir çok konuda engin bilgilerini bizimle paylaşan ünlü sanatçı ile özel söyleşimizi siz değerli okurlarımızla buluşturuyoruz… Türkü, hepimizin tanıdığı, sevdiği takdire şayan sanat kimliği olan bir sanatçı peki, Türkü kimliğinin oluşum sürecini anlatır mısınız? Bu aslında çocukluğa dayanan bir süreç. Müziğe olan yeteneğimi 2. sınıfta ilkokul öğretmenim farketmişti. Onun doğru yönlendirmesi ve tabii ailenin desteği ve sonrasında mandolin dersi almaya başlamam… Kollarım bağlamaya yetmediği için mandolinle kandırıldım… İlerleyen dönemde solfejle beraber bağlama dersleri almaya başladım. Değerli hocalarım Ateş Köyoğlu’ndan, Halil Yüreyli’den, Mustafa Yarıcı’dan dersler aldım. yılında konservatuara gittim. O zaman sınava kişi girdi ve halk müziği ses eğitimi bölümünü kazanan 5 kişiden biriydim. Üniversite hayatımla beraber profesyonel anlamda sahne hayatım da başladı. Öncesinde de amatör olarak sahne alıyordum. O dönem rahmetli Adnan Şenses, Hülya Avşar, Kibariye, Sinan Erkoç gibi isimlerin alt kadrosunda Türk Halk Müziği söylemiştim. O zaman tabii kadro vardı, gazino kültürü vardı. Derken İstanbul günleri başladı benim için. Bu yıl sanat hayatınızın yılını kutladınız. Bu yolculuk nasıl başladı? İstanbul’a geldikten sonra ilk Fono Mizik’le bir çalışmamız olmuştu. Fakat kendim de dahil olmak üzere çok kayda değer bulmadığım bir çalışma olmakla beraber tecrübe edindiğim bir albümdü. Sonra Sindoma Müzik’le çalıştım. Allah rahmet eylesin sevgili Murat Göğebakan aracılığıyla tanışmıştım. O zamanın ifadesiye Küçük Emrah’ın ki şimdinin Emrah’ı onun vokalistliğini yaptım. O dönemde Murat Göğebakan ile tanışmıştım ve kendisi beni kıymetli abim Cengiz Kurdoğlu ve Hasan Topaloğlu ile tanıştırdı. Bana göre beni var eden ilk albüm Sindoma Müzik etiketiyle piaysaya çıktı. Ben insanların ismiyle doğru orantılı yaşadığına inanıyorum. O dönem ismimle ilgili duygu ve düşüncelerim vardı ve bunları Güler Duman’la paylaştım. O da birden bire “Bundan sonra senin adın Türkü olsun, türküler gibi yaşıyorsun, türkü gibisin” dedi. Almanya’daydık o sırada ve ben Türkiye’ye döner dönmez Türkü ismini eklettim. Sonrasında arka arkaya albümler geldi ve şimdi de 8. albüm piyasaya çıktı. Sizi müziğe özendiren şeyler nedir? Beni Türk Halk Müziği’ne özendiren yaşanılmışlığı, sanat kaygısı duymadan türkülerin yakılması, kelimelerle ifade edemediğim duyguları tükülerle ifade edebilmiş olmak… Bir türkünün bir dörtlüğü bazen sayfalarca bir kitabın anlattığını özetleyebiliyor. Hem kendimi ifade ediyorum, hem ruhuma gıda oluyor. 4 yıl aradan sonra ‘Yeniden/Vazgeçmedim Söylemekten’ adlı albümünüzle hızlı bir çıkış yaptınız. Neler söylemek istersiniz? Evet, hızlı oldu galiba. Dinleyenler öyle ifade ettiler. “Geciktin ama tam geldin. İyi ki sahnelere döndün” dediler ama halbuki ben sahneleri bırakmamıştım, albümlere ara vermiştim. Mutuyum çünkü her albüm bizim için yeni bir bebek. Ruhum yeniden gıdalandı. 4 yıldır sustum şimdi mikrofon ben de diyorsunuz. Galiba öyle diyorum. 4 yıldır albüm yapmadım ama benim de bir mikrafonum vardı ama mikrafonun pili bitmişti galiba… Artık pilini değiştirdim ve mikrafon ben de. 4 yıl aradan sonra sevenlerinizle buluşmanın yarattığı heyecanı bizimle de paylaşır mısınız? Dedim ya ruhum tekrar gıda almaya başladı. Tekrar yüreğimdeki çocuk neşesine kavuştu. Hatta sosyal medyada, dijital ortamlarda yapılan yorumları okuyorum, beni çok mutlu eden yorumlar görüyorum. Yorumlardan birinde şöyle bir ifade vardı: “Türkü geri döndü, efsane döndü, dağılabilirsiniz” Bir başka yorumda “Yüreğimizi dağladın. Nereden bulursun bu türküleri” idi. Bunlar benim için çok özel ve çok büyük anlam ifade eden cümleler, beni kuvvetnediren cümleler. Bunun heyecanını kelimelerle ifade etmek çok zor. Bu suskunluğunuzun özel bir nedeni var mıydı? Aslında bir evlilik yaşadım ve sanırım bu süre içinde biraz ihmal ettim türkü söylemeyi, albümü erteledim. Kimse boşanmak için evlenmez ama biz de nasip böyleymiş. Evlilik yaşandı, boşandım. Özel hayatta yaşanılan aksilikler, mutsuzluklar insanı etkiliyor. Hele hele müzisyenleri daha da çok etkiliyor çünkü biz tamamen duygularımızla yaşıyoruz. Duygusallığımız bizi ayakta tutuyor ya da yıkıyor. Galiba kendimce özel bir nedeni varmış bunu da sizin aracılığınızla itiraf etmiş oldum. Albüm ismine baktım da ‘Yeniden/Vazgeçmedim Söylemekten’ çok dikkat çekici. Taşıdığı gizli bir manası var mı? Aslında az önce özetledim. Müziği bıraktığım zannedildi, türkü söylemekten vazgeçtiğim söylendi, sahneleri bıraktığım söylendi. Hem kendi adıma, hem de türküler eski değerini görmüyorlar cümlelerine cevaben yeniden başladığıma inanarak türkü söylemekten vazgeçmediğimi bu albüm ismiyle ifade etmek istedim. Müzik dünyasındaki soluğunuzu neye borçlusunuz? Bu olmasaydı sanatçı olamam dediğiniz bir şahıs ya da olay var mı hayatınızda? Müzik dünyasındaki soluğumu tabii ki önce yaradana sonra müzüğe olan yeteneğimi farkeden ilkokul öüretmenim Ali Ak’a, anneme bana güvendiği ve doğru yönlendirdiği için tabii ki öncelikle onlara borçluyum. İnsan inandığı şeyin arkasından giderse herkes veya her şey sebep olabilir. Bu olmasaydı sanatçı olamazdım dediğim biri, birileri veya bir olay yok çünkü hayatımın kendisi aslında sanatçı olmama sebep. İnandığım türkü söylemekti ve türkülere sırtımı dayadığım için kendimi gerçekten çok güçlü hissedyorum. Türküler olmasaydı ben de olmazdım. Sizce sanatçıların toplumdaki görevleri nelerdir? Sanatçı tabii ki topluma örnek teşkil ediyor ama bu anlamda bütün sorumlulukları sanatçılara yıkmamak lazım. Topluma hangi alanda olursa olsun hizmet veren her meslek icracısının bir görevi var. Bunun değişmez bütünlüğü de ahlak, edeb ve vicdandır, insanları ayrıştırmadan yaşamayı bilmektir ve bunun için sanatçı olmalı ya da doktor olmalı diye bir kural yok bence. Sanatçıların görevi şudur toplumda diye kategorize edilmemeli bence. Toplum içinde yaşayan her bireyin toplumdaki görevi aynıdır. Elimize, belimize, dilimize sahip olmamız yeterli… Şarkı yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih ediyorsunuz? Aslında bunun belli bir ritüeli yok, duygu durumuna bağlı. Etkilendiğim olaya bağlı. Kışın ortasında çocukken bu beni mutlu ederdi ama şimdi kar yağdığında düşündüğüm ilk şey sokakta kalan insanlar. Dolayısıyla öyle bir insanı gördüğüm anda duygu durumum değişiyor ve aklıma gelen ilk satırları hemen not ediyorum. Müzik yapmam gerektiğinde kendime ait alanda gecenin sessizliği beni daha çok motive ediyor. Coğrafya kısmı hiç farketmiyor. Gurbette bir konserde gurbetçi bir dostunuzun duygu durumunu görmüşsünüzdür, özlemini görmüşsünüzdür ve yazarsınız. Evinizdesinizdir hislenir yazarsınız. Coğrafya farketmiyor. Neticede benim kullandığım dil türkülerin dili. Bir sanatçı olarak dinlediğiniz ve beğendiğiniz sanatçılar kimlerdir? Kulağa hoş gelen herşeyi dinliyorum. İsim sayarsam unuttuklarım olabilir, haksızlık yapmak istemem. Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz? Hedeflerim her zaman umut ettiğim ve gerçekleştirebileceğim ölçüde olmuştur. Aksi taktirde ömür boyu mutsuz yaşamak zorunda kalırdım. Tabii ki dünyanın da türkülerimizi dinlemesini istiyorum ama bu mümkün görünmeyen bir şey. Hala kendi ülkemizde Türk Halk Müziği bitti, Türk Halk Müziği dinlenmiyor gibi cümleler duyarken dünyaya türküler söylemek bu anlamda zor görünüyor. Bunu kendime hedef edinemiyorum çünkü mutsuz olurum bunu gerçekleştiremeyeceğim için. Büyük kitlelerle türkülerimi hep bir ağızdan söylemek istedim ve gerçekleştirdim. Sağlığım yerinde oldukça da bu devam edecek. Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu? Hedeflerime ulaştım ve yaratacağı etkide şu anda ben de gördüğünüz kadar. Mutluyum, vicdanım rahat ve en önemlisi hala türkü söylüyorum. Hedeflerime ulaşmanın yarattığı en büyük etki mutluluk, bundan ötesi de olamazdı zaten. Eğer sanatçı olmasaydınız hangi işle meşgul olmak isterdiniz? Çocukluğumda çocuk doktoru olmak isterdim. Sonra psikolog olmayı istedim. Bir dönem gazeteci olmak istedim. En son grafiker olmak istedim. Teknik lisede grafik eğitimi alırken konservatuar sınavlarına girmeye karar verdim. Zatem müzik eğitimim hep devam ediyordu. Sanatçı olmasam da iyi bir dinleyici olurdum. Türkiye’de sanatçı olmak zor mu? Türkiye’de türküyü dinletmek çok zor çünkü türküler bitti gibi bir algı sürekli gündemde tutuluyor. Bu da insanı üzüyor. Ben sanatçı olmanın derdinde değilim, her geçen gün daha geniş kitlelerle türküler söylemenin derdindeyim. Bu da 20 yıldır zordu ama türkülerimiz öyle sağlam temellerle yakılmış ve yazılıyorki zorluğu bir şekilde aşmayı başarıyoruz. Sahne ve konser çalışmalarınız var mı? Sahne ve konserler devam ediyor. Zaten bunlara hiç ara vermedim. Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz? Bundan sonraki hedefleriniz neler? Projem yine albüm yapmak ki artık bu eskisi kadar kolay değil. Gönül olarak istediğim bir şey var, o da bir komedide oynamak. Türkülerimle dinleyenlerimin dertlerine klavuz olmaya çalışıyorum ama insanları güldürmeyi de çok seviyorum. Sizce önemli olan çok şeye sahip olmak mı, az şeye ihtiyaç duymak mı? En fazla nelere sahip olmak istersiniz? Az şeye ihtiyacınız varsa zaten çok şeye sahip olmak istemezsiniz. En fazla sahip olmak istediğim sağlığım. Hiçbir madde size sağlığınızı kazandıramaz. Hep sağlıklı olmak istiyorum. Az şeyle bütün ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Bu sektörde kadın müzisyen olarak edindiğiniz en büyük tecrübe nedir? Cinsiyet olarak bakmadım. Bence tecrübenin cinsiyeti yok ama şunu öğrendim ki siz müzisyenseniz müziğinizi, doktorsanız doktorluğunuzu ihmal ederseniz, kendinizi güncelemezseniz unutulusunuz. Ben ihmal ettim ve bu süreç benim için büyük bir tecrübeydi ve ben bunu yapmamam gerektiğini öğrendim. Siz ihmal ederseniz sizi de ihmal ederler, edindiğim en büyük tecrübe bu. Sanat adına başka ne tür çalışmalarınız var? Başka bir çalışmam yok. Sadece hala türkü söylemeyi öğrenmeye çalışıyorum. Doğru albümler doğru türkülerle oluşabiliyor, doğru türküleri bulmaya çalışıyorum. Son olarak dinleyicilerinize, sevenlerinize neler söylemek istersiniz? Dinleyicilerime, sevenlerime her zaman söylediğim gibi şunu söylemek istiyorum: Yüreğinizden sevgi, bedeninizden sağlık, yüzünüzden tebessüm, cebinizden bereket, dilinizden de türküler eksik olmasın. Sevgiyle kalın. Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz… Önce Vatan Gazetesi
Kaynak: funduszeue.info
Önce Vatan Gazetesi
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası