ureye faydali bitkiler / Azotlu Gübreler | Toros Tarım

Ureye Faydali Bitkiler

ureye faydali bitkiler

Üre Gübresi Nedir?

Üre gübresinin formülü NH2- CO-NH2 dir.

Üre gübresinin içeriğini bulmak için formülde var olan karbon, hidrojen ve oksijenin atom ağırlıklarından hesaplamalıyız.

Formüle göre 2 - N (azot) , 1 - O (oksijen), 1 - C (karbon), 4- H (hidrojen) vardır. Azotun atom ağırlığı 14, oksijenin 16, karbonun 12 ve hidrojenin 4 dür.

N: 2x14= 28

O: 1x16= 16

C: 1x12= 12

H: 4x1= 4

Tüm bunların toplamı 60 yapmaktadır. Yani bunun anlamı 60 kg ürede, 28 kg azot, 16 kg oksijen, 12 kg karbon ve 4 kg hidrojen bulunur.

Bunu kg da döndürdüğünüzde; kg ürenin içeriğinde 46,66 kg azot, 26,66 kg oksijen, 20 kg karbonve 6,66 kg hidrojen bulunur.

Üre çuvalları.

Üre Gübresi Nasıl Uygulanır?

Üre toprağa atıldığında,  toprakta bulunan bakteriler tarafından parçalanarak yarayışlı hale geçer.

Bu dönüşümde ürenin üst gübre olarak kullanılmasıyla toprak üzerinde kalan üredeki amonyumun buharlaşması sonucu yaklaşık %30 luk azot kaybı olur.

Bu sebeple üreden optimum fayda sağlanması için ürenin ekilen bitkinin köküne yada tohuma değmeden toprak altında kalması gerekir.

Üre, çok soğuk yada çok sıcaklarda uygulanmamalıdır. İdeal uygulama sıcaklığı ° C arasındadır. Soğuklarda toprak donar ve ürenin toprağa dahil edilmesini zorlaşır.

Yüksek sıcaklıklarda üredeki azot kaybını arttıran diğer bir nedendir.

Çözünürlüğü yüksek olan üre, aynı zamanda damla sulama ile köklere, yada püskürtülerek yapraktan da uygulanabilir.

Meyve ağaçlarında, taç izdüşümlerine gelecek şekilde atılan üre sonrasında çapalanarak toprağa karıştırılır yada damla sulama ile köklere ve püskürtülerek yapraktan uygulanabilir.

Traktörle üre gübrelemesi.

Üre Gübresi Nerelerde Kullanılır ve Ne zaman Atılır?

Ekonomik bir azot kaynağı olan Üre gübresi; tüm bitkilerde ve her dönemde kullanılabilmektedir.

Üre gübresi sonbaharda ekimle yada ekim öncesi taban gübre olarak uygulanabildiği gibi, ilkbaharda üst gübre olarak da kullanılabilir.

Üst gübre olarak uygulanan üre gübresinde azot kaybının çok olmasından dolayı, üre yağışlardan önce toprağa karıştırılarak atılmalıdır.

Tahıllarda, ekimle birlikte verilen üre; kardeşlenme döneminde ise yağışlardan önce verilmelidir.

Meyve ağaçlarında; çiçeklenme öncesi ve sonbaharda.

Bağda, ilk çapadan önce

Sebzelerde; yarısı dikimden 15 gün sonra, diğer yarısı meyve bağladıktan sonra.

Bostanda; yarısı ekim anında, diğer yarısı çapadan önce verilir.

Meyve ve Sebzeler

Üre Gübresi Dekara Ne Kadar Atılır?

Gübre kullanım miktarına, yapılacak olan toprak analizi sonuçlarına göre karar vermenizi hatırlatmak isteriz.

İçeriğinde %46 azot bulunan üre gübresinin dekara ne kadar atılacağını aşağıdaki formülle hesaplayabiliriz.

Azotlu gübre olarak Üre gübresi kullanılacaksa; toprak analizi sonucunda çıkan saf madde miktarı, 2,2 sayısıyla çarpılır.

Örnek olarak, yapılan toprak analizi sonucu gerekli azot miktarı saf madde olarak 5 kg ise, kullanılacak üre gübre miktarı 5 x 2,2 = 11 kg / dekardır.

Yani dekara 11 kg üregübre atılmalıdır.

Üre gübresi uygulama anı.

Üre Gübresinin Zararları

Toprakta daha yüksek amonyak konsantrasyonları uygulayarak toprağı daha asidik hale getirebilir ve böylece toprağın doğal verimliliğinde gecikmelere yol açabilir.

Üre gübresinin tohumla teması halinde; tohumun çimlenmesini bozar veya tamamen engeller. Çok fazla üre gübresi uygulanması halinde ekinlere “yanma” verebilir.

Üre, üretim sürecinde zararlı kirleticileri atmosfere serbest bırakır.

Üre görseli.
Kaynaklar

Bu içerik için kaynak belirtilmemiş.

AZOTLU GÜBRELERİN SAĞLADIĞI YARARLAR

Azotlu G&#;breler

Bitkilerde yaprak ve gövde oluşumunu teşvik eden azot, bitki bünyesindeki önemli fizyolojik fonksiyonları, ürün miktarını ve ürün kalitesini doğrudan etkileyen bir besin maddesidir. Bitkilerde proteinin ana maddesi olup, güneş enerjisini bitki için yarayışlı enerji haline dönüştüren klorofil maddesinin temel yapı taşıdır. Bitki, yeşil aksamının gelişme döneminde çok miktarda azot kullanır. Köklerin solunumunda, çiçeklenmenin zamanında gerçekleşmesinde, meyvenin (tohumun) oluşmasında ve olgunlaşmasında azotun rolü çok önemlidir. Azotça iyi beslenen ağaçların zararlılara karşı direnci de artar.

Toprağın anakayasında azot bileşikleri olmadığından, toprakta azotun kaynağı esas itibariyle organik materyal ve bitki artıklarından oluşmuş ölü örtüdür. Bu nedenle tarlalardaki anızın yakılması, azot başta olmak üzere birçok besin maddesinin gaz halinde havaya karışarak toprağın fakirleşmesine neden olur. Türkiye’deki toprakların büyük bölümünde azot yeterli seviyede değildir. Toprakta bulunan azot miktarı bitkilerin sağlıklı olarak büyümesi, kaliteli ve yüksek oranda mahsul vermesi için yeterli olmadığından, bitkinin ihtiyacı olan azotun, azotlu gübrelerle toprağa verilmesi gereklidir. Bu nedenle bitki besin maddeleri arasında azotlu gübreler çok önemli bir yer tutar.

Azotun yeterli miktarda temin edilemediği durumlarda bitkilerin yaprakları küçülür, dalları zayıf olur ve yan sürgünler azalır. Azot eksikliği diğer elementlerin bitki tarafından yeterli derecede alınamamasına da yol açar. Protein ve enzimlerin sentezi yavaşladığından bitkinin gelişmesi olumsuz etkilenir. Yaprak ve gövde sistemi zayıf olur. Bitkiler erken olgunlaşır, erken çiçek açar ve erken yaşlanır. Meyveler küçük olur. Hububatta saplar ince ve zayıf, başaklar kısa kalır; taneler iyi olgunlaşmaz. Dolayısıyla yeteri miktarda azotlu gübre verilmediği takdirde verimlilikte ciddi düşüşler olur.

Azot noksanlığının belirtileri önce yaşlı yapraklarda görülür. Yapraklar önce açık yeşil bir renk alır; azot eksikliği ilerledikçe sarı ve giderek kırmızıya dönüşür. Noksanlığın devam etmesi halinde yaşlı yapraklardaki sararma genç yapraklara da sirayet eder. Bitki kök yoğunluğunda azalma, çanak yaprakların yeşil renginde solmalar gözlenir. Meyve ağaçlarının azota ihtiyacı fazla olduğundan, azot noksanlığına bağlı belirtiler ekseriyetle meyve ağaçlarında görülür. Özellikle şeftali ağaçları azot eksikliğine daha fazla duyarlıdır. Tahıl bitkileri de topraktaki azotu hızla tükettiklerinden azot noksanlığından olumsuz etkilenirler.

Azotlu gübreler kök teşekkülünü sağlayarak su alımını hızlandırır. Bitkinin gelişmesini ve büyümesini sağlar. Bitkilerin olgunlaşmasını çabuklaştırır. Dane dökümünü engelleyerek verimi çoğaltır ve mahsulün kalitesini yükseltir.

AZOTLU GÜBRE TÜRLERİ

Bitkiler azot ihtiyacını daha çok amonyum (NH4) ve nitrat (NO3) formundaki azot kaynaklarından temin ederler. Bütün azotlu gübrelerin hammaddesi amonyaktır. Toprağa uygulandıklarında parçalanarak amonyum ve nitrata dönüşürler. Böylece bitkilerin tüm azot ihtiyacını karşılayabilirler. Ancak en fazla faydayı sağlamak için kullanılacak gübrenin yetiştirilen bitki çeşidi, iklim ve toprak özellikleri göz önünde bulundurularak seçilmesi gerekir.

Amonyum Sülfat

En yaygın azotlu gübre çeşitlerinden Amonyum Sülfat (AS), görünüm olarak toz şekere benzediği için çiftçiler arasında “şeker gübre” olarak da bilinir. Kireçli topraklarda güvenle kullanılabilir. İçindeki azot amonyum (NH4) formundadır. Toros Tarım tarafından pazara sunulan AS gübresi, %21 oranında azot elementi ile birlikte bitkilerin alabileceği form olan sülfat (SO4) şeklinde, %24 oranında kükürt de içerir. Bünyesinde bulunan sülfat formundaki kükürt, bitkilerin ihtiyacını hızla giderilebilir bir durumdadır. Tüm taban (başlangıç) gübrelerinde olduğu gibi, içeriğindeki azot amonyum (NH4) formunda olduğundan, bitkinin fosfor alımını da artırır.

Amonyum Nitrat

Azotlu gübreler arasında yaygın olarak kullanılan bir başka çeşit de Amonyum Nitrat (AN) gübresidir. Yakın döneme kadar kireçli (CAN %26) ve saf halde (AN %33) olarak pazarda satıldığı halde, patlayıcı özelliği nedeniyle AN %33 gübresinin tarımsal amaçlı kullanımı tamamen yasaklanmış, CAN %26 gübresinin ise denetimli olarak satışına izin verilmiştir. Yapısında %26 azot bulunan Kalsiyum Amonyum Nitrat (CAN), çeltik dışındaki kültür bitkilerin üst gübrelemesinde en yaygın kullanılan besin kaynaklarından biridir. Yapısındaki azotun yarısı amonyum azotu (NH4-N), diğer yarısı ise nitrat azotu (NO3-N) formundadır. Nitrat azotu, bitkilerin hızlı gelişim ve ürüne yatma dönemlerinde bitki kökleri tarafından doğrudan ve kolaylıkla alınırken, amonyum formundaki azotun büyük bir kısmı toprak şartlarına bağlı olarak, topraktaki azot bakterileri tarafından nitrat azotuna dönüştürülür. Bu sayede bitkiler azot ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilir.

Üre

Üre içerisindeki azot miktarı, diğer azotlu gübrelerden daha fazladır. Üre gübresinin %46’sını azot bitki besin maddesi oluşturur. Üre, bütün bitkilere her dönemde kullanılabilir. Pril ve granül yapılı, beyaz renkli, suda kolay ve bolca eriyebilen bir gübre olduğundan, hem topraktan hem de yapraktan uygulamalar için uygundur. Bünyesindeki azotun organik, yani, amid (NH2) formunda olmasından ötürü, bitki kökleri tarafından doğrudan alınamaz. İçeriğindeki amid formundaki azotun bitkilere yarayışlı hale geçebilmesi için öncelikle, toprakta bulunan bakterilerce amonyum azotu (NH4-N) formuna dönüştürülmesi gerekir. Bu nedenle üre gübresi, yavaş etkili/kontrollü salıverilen gübreler arasında kabul edilir.

AZOTLU GÜBRELERİN KULLANIMI

Azotlu gübreler “üst gübre” olarak da bilinir. Azot, salma sulama yapılması, yağış olması ya da gübrenin toprak yüzeyinde kalması halinde en kolay kayba uğrayan bitki besin maddesidir. Toprağa verildikten sonra ısı ile hızla buharlaşabileceği gibi, su ile yıkanarak kolaylıkla toprağın alt katmanlarına da taşınabilir. Bu nedenle azotlu gübreler, bitkinin ihtiyaç duyduğu dönemlerde kullanılmalıdır.

Üre gübresindeki azot, amonyak (NH3) halinde kolaylıkla havaya geçer. Bu yolla kayıp çok fazladır. Bunun için üre uygulaması yağışlardan önce veya toprağa karıştırılarak yapılmalıdır. Düşük pH’lı asit topraklarda ve en az 5 cm toprağın içine karıştırılarak uygulanan üre gübresinden amonyak uçması ile azot kaybı sıfıra yakındır.

Buğday ve arpa gibi sık ekim yapılan bitkiler için toprak yüzeyine serpilerek kullanılan ve toprağa karıştırılamayan azotlu gübrelerde, amonyağın havaya uçmasıyla azot kaybı meydana geldiğinden üst gübre uygulaması yağmur öncesine denk getirilmeli ve bu gibi durumlarda CAN %26 gübresi tercih edilmelidir. Yağış durumu yeterli ve dengeli olan yörelerde ise azotlu gübreler iki ayrı dönemde (kardeşlenme ve sapa kalkma dönemlerinde) verilmelidir. Üre gübresinin tamamının yarayışlı olması ve bitkiler tarafından alınabilir hale geçmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu dönemde bitkiler hızlı büyüdüğü için üre yerine CAN %26 gübresi kullanılmalıdır.

Çok geçirgen kumsal ve kumlu-milli bir yapıya sahip topraklarda özellikle azotlu gübrelerde aşırı sulama ile azot yıkanması meydana gelir. Bu gibi durumlarda Üre gübresi yerine CAN %26 gübresi tercih edilmelidir. Aynı zamanda tek üst gübreleme yerine gübre miktarı kısma bölünerek uygulanmalıdır.

AZOTLU GÜBRELERİN VERİLME ZAMANI

Tahıllar

Tahıllarda, ekimle birlikte Amonyum Sülfat (AS) ve Üre gibi topraktaki kaybı daha az olan azotlu gübreler kullanılır. Kardeşlenme döneminden önce özellikle Kalsiyum Amonyum Nitrat (CAN), bu gübrenin temin edilememesi halinde ise yağışlardan önce olmak üzere Üre gübresi kullanılmalıdır. Buğday tarımında kurak giden yıllarda ikinci azotlu gübre kullanılmamalıdır. Derin yapılı ve iyi nadas edilmiş topraklarda yağışın normal gittiği yıllarda yeterli miktarda azotlu gübre kullanılması gerekir.

Meyveler

Meyve ağaçlarında azotlu gübreler çiçeklenmeden önce ve sonbaharda püskürtme yoluyla yapraktan da verilebilir. Yine meyve ağaçlarında azot noksanlığını gidermek için azotlu gübreler, ağaç tacı altındaki satha serilip, tırmık veya çapa ile toprağa karıştırılır.

Bağ

Bağların gübrelenmesinde azotlu gübrelerden AS ve CAN’ın yarısı şubat veya mart aylarında yapılan toprak işlemesi sırasında, Üre gibi azotlu gübreler ise ilk çapadan önce verilmelidir.

Sebzeler

Sebzelerde azotlu gübreler, vegetasyon dönemleri dikkate alınarak bir veya iki kerede verilebilir. Verilecek azotlu gübrenin yarısı tercihen AS halinde dikimden 15 gün sonra, yarısı ise meyve bağlandıktan sonra gövdeden cm yana atılarak toprağa hafifçe karıştırılır. Bostan tarımında verilecek azotlu gübrelerin yarısı ekim anında, diğer yarısı ise çapadan önce verilmelidir.



BÖBREK YETMEZLİĞİ:

Böbrekler vücudumuz için zararlı veya işe yaramayan maddelerin vücuttan atılmasını sağlayan organlarımızdır. Böbreklerin düzgün çalışması ile vücuttaki su ve mineral dengesi muhafaza edilir. Böbrek yetmezliğine yol açan çok çeşitli sebep bulunmaktadır. Bazı ilaç ve toksik kimyasallar ile toksinlere (ağır metaller, organik çözücüler, kemoterapötikler, yılan veya böcek zehirleri, zehirli mantarlar, insektisitler, pestisitler, gıda katkıları, renk vericiler, tatlandırıcılar vs.) maruziyet böbreklerde hasar oluşturabilmektedir. Mesela ağrı kesici olarak kullanılan ibuprofenin yüksek dozları böbrek harabiyeti oluşturabilmektedir. Böbrek yetmezliği bazı hastalıklar dolayısı ile de meydana gelebilmektedir. Kalp yetmezliği, diyabet, kronik hipertansiyon, karaciğer hastalıkları, lupus, bazı kanser türleri ve orak hücre anemisi bunlar arasında sayılabilir.

Çeşitli şekillerde oluşan ve adlandırılan böbrek hastalıkları bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Bright hastalığı (nefrotik sendrom) idrarda protein kaybı ile görülen, yüksek tansiyon ve ödem ile kendini gösteren bir hastalıktır. Glomerülonefrit, böbreklerde kandaki atıkları süzen ince damarların iltihabi hastalığıdır. Bu durum bir infeksiyon sonrası ortaya çıkabilmektedir. Piyolonefrit, çoğu zaman doğum defekti dolayısı ile ortaya çıkmaktadır. Gerek glomerülonefrit ve gerekse piyolonefrit akut veya kronik olarak ortaya çıkabilir ve çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Hidronefroz, çeşitli sebeplerden dolayı idrar yollarının tıkanması ile ortaya çıkan, böbrek ve renal pelvisin genişlemesi şeklinde belirginleşen bir durumdur.  Polikistik böbrek hastalığı ise böbrekler üzerinde kistlerin büyümesi ve böbrek fonksiyonlarını bozması şeklinde tarif edilebilen bir hastalıktır. Hastalığa yol açan kist oluşumunun çok çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Böbreklerde taş oluşması, çeşitli sebeplerden dolayı böbreğin değişik kesimlerinde farklı kimyasal karakterde ve büyüklükte minerallerin çökelmesidir. Renal tübüler asidoz, böbreklerin esas olarak bikarbonatı absorbe edememesi sebebiyle ortaya çıkan hastalıktır. Bu hastalıkta anormal amonyak üretimi olmakta ve asit atılımı bozulmaktadır. Bunun sonucunda hastalıklı kişilerde şiddetli asidoz tablosu, potasyum yetmezliği ve kemik yıkımı görülmektedir.

Nefrotik sendrom olarak tanımlanan rahatsızlık ise hastalıktan ziyade hastalığın bir işareti olarak değerlendirilebilecek bir durumdur. Bu rahatsızlıkta ödem ve idrarla protein kaybı yaygın olarak gözlenir.  Bu durum, kontrolsüz diyabet veya terminal döneme girmiş lupus sebebiyle oluşabileceği gibi, glomerüllerdeki iltihabi bir olay sonucu da ortaya çıkabilmektedir.

Ağır metaller böbrekler üzerinde ciddi harabiyet oluşturabilmektedir. Özellikle ağır metal maruziyetinin olduğu işyerlerinde çalışanlar bundan dolayı düzenli olarak böbrek fonksiyonlarını takip etmek durumundadırlar. Aynı şekilde yüksek tansiyonunuz, şekeriniz veya ailesel olarak böbrek problemi olan bir genetik yapınız varsa böbreklerinize özel itina göstermek durumundasınız. Bazı infeksiyonlar (kızamık, kızıl ve tonsilit gibi) tam tedavi edilmedikleri takdirde böbreklere ciddi zarar verebilmektedir.  

Böbrek hastalıklarının yaygın bir belirtisi ödemdir. Ödem, böbreklerin sağlıklı çalışmaması dolayısı ile idrar oluşmasında sıkıntı olduğunda ortaya çıkar. Öyle ki, el ve dirsekler dahil vücutta genel bir şişme olur ve hasta nefes alamaz bir duruma dahi gelebilir. Böbrek fonksiyonun bozulmuş olması dolayısı ile kandaki atık maddeler böbreklerden süzülemez ve birikir. Bu duruma üremi denmektedir. Böylesi bir durumda karın ağrısı, iştah kaybı, titreme, ateş, kusma, mide bulantısı görülür. İdrarın da bulanık ve kanlı olduğu görülür. Ayrıca bu durumda böbrek hizasından başlayıp kasığa doğru inen ani ve yoğun bir ağrı görülebilir.

Böbrek yetmezliğini teşhis etmek için, idrarda protein ve kan analizi ile kanda üre ve kreatinin seviyelerini bakılır. Gerekirse kreatinin klerens testi yapılarak böbreğin süzme fonksiyonu hakkında bilgi edinilir.

Böbreklerinizde bu tür problemler varsa sebze ağırlıklı ve mümkünse pişirilmeden ham olarak hazırlanmış bir beslenme rejimi uygulayınız. Diyetinize özellikle kuşkonmaz, muz, kereviz, salatalık, sarımsak, papaya meyvesi, maydanoz, patates, su teresi, karpuz ve kabak çekirdeğini dahil ediniz. Soya fasulyesi de yapısındaki zengin arjinin içeriğinden dolayı böbreklere iyi gelmektedir.

Diyetinizdeki yemek tuzunu özellikle potasyum tuzlarını azaltınız. Kan değerleri yüksekse fosfat içeren gıdaları (Kolalı içecekler dahil) kesinlikle tüketmeyiniz. Ayrıca, pancar yaprağı, çikolata, kakao, yumurta, balık, et, ravent, ıspanak, pazı ve çaydan uzak durunuz.  Özellikle hayvansal protein tüketimini azaltınız. Protein fazlalığı böbreklere yük oluşturur ve kandaki üre seviyesinin yükselmesine sebep olur. Vücut için gerekli proteini mümkün olduğunca tahıllar, fasulye, soya, mercimek, mısır, bezelye vs. bitkisel kaynaklardan alınız. Düşük yağlı yoğurt, süzme peynir ve yağı malınmış ayran hariç mümkün olduğunca yağlı süt ürünlerinden uzak durunuz. Pişmemiş keçi sütünün böbrek hastalarına iyi geldiğini iddia edenler de vardır.

BESİNSEL DESTEK:

Böbreklerimizin düzgün çalışmasını temin için tıbbi tedavi yanı sıra bazı besin desteklerinin de kullanılması faydalı olabilmektedir. Bu amaçla;

Antioksidan ve atık maddelerin vücuttan atılmasını aktive edici olarak koenzim A, sıvı tutulumunu azaltmak için B 6 vitamini, kolin ve inositol; mineral dengesini sağlamak için kalsiyum, magnezyum ve multi mineral kompleksi; dolaşımı aktive edebilmek için arjinin ve metiyonin kullanılabilir. Serum potasyumu düşükse stimülan olarak potasyum,  immün fonksiyonu düzeltmek ve idrar yollarının iyileşmesini hızlandırmak için A ve E vitaminleri, karotenoidler ve çinko kullanılabilir.

Kereviz ve maydanoz tohumu doğal diüretiklerdir. Özellikle kandaki ürik asit seviyesi yüksekse ikisinin kombinasyonu faydalı olmaktadır. İdrar yollarındaki tekrarlayan enfeksiyonları engellemek için kızılcık şerbeti içilir. Hatmi kökünden elde edilen şerbet böbrekleri temizler. Aynı şekilde mısır püskülü de iyi bir diüretiktir. Ardıç tohumu, ısırgan, maydanoz, kırmızı yonca, karpuz tohumu vs. faydalı doğal bitki ve besin kaynaklarıdır. Deniz yosununun civanın sebep olduğu böbrek hasarına karışı koruma sağlayabildiği görülmüştür.

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası