genç kalemler dergisi kurucuları / Ali Canip Yöntem funduszeue.info

Genç Kalemler Dergisi Kurucuları

genç kalemler dergisi kurucuları

Genç Kalemler &#; Yeni Lisan Hareketi Temsilcileri, Özellikleri

yüzyılın sonlarında, Türk edebiyatını da etkileyen, daha doğrusu besleyen üç düşünce akımıyla karşılaşılmaktadır: Türkçülük- İslâmcılık-Batıcılık. Genellersek Edebiyat-ı Cedideciler (Servet-i Fünuncular) batıcı, eskiyi savunanlar ise İslamcı ve Osmanlıcıdır.

&#;Türkçe Şiirler&#; () adlı kitabıyla Mehmet Emin Yurdakul da Türkçülüğe bağlanır. Bu üç akım, Cumhuriyet&#;e dek Türk edebiyatındaki akımları belirleyecek, Cumhuriyet&#;ten sonra da siyasal kümelenmelere bağlı olarak etkinliğini sürdürecektir. Ama günümüze ulaşan Türk edebiyatı, özellikle &#;dan sonra başka bir çizgide gelişir.

Millî Edebiyatın Doğuşu ve Genç Kalemler

Mehmet Emin Yurdakul&#;un çıkışı, ancak Meşrutiyet&#;te bilinçli bir çizgiye oturtulur ve bir akım niteliği kazanır. Milli Edebiyat adıyla anılan bu akımı başlatanlarsa, Selanik&#;te çıkardıkları Genç Kalemler dergisiyle Ömer SeyfettinAli Canip Yöntem ve Ziya Gökalp&#;tir. Bunlar dışında derginin önemli yazarları arasında Mustafa Nermi, Kâzım Nami (Duru), Aka Gündüz (gerçek adı Enis Avni&#;dir), Mehmet Ali Tevfik (Yükselen), Subhi Edhem, Âkil Koyuncu ve Rasim Haşmet Beyler vardır.

Nisan &#;de yayımlanan Genç Kalemler, daha önce 8 sayı çıkarılan &#;Hüsn ve Şiir&#; adlı derginin devamıdır. Ad değişikliğinin gerekçesi ilk sayıda şöyle açıklanır:

&#;Evet, gazetenin heyet-i tahririyesi (yazı kurulu) sizin evvelce tanıdığınız gençlerdir. Onlar düşünüyorlardı ki Hüsn ve Şiir namı yalnız ihtisasata müteallik mevada (duygulara ilişkin konulara) taalluk ediyor. Halbuki maksatları yalnız bu değildir. Hüsn ve Şiir&#;in şumul-i manasından maada (anlamının kapsamı dışında) mahsulat-ı fikriyye (düşünce ürünleri) de gazetelerinde geniş bir mevki haizdir. Binaenaleyh risalenin ismini değiştirdiler, ona Genç Kalemler dediler.&#;

İmtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Nesimi Sarım Bey, başyazarı ise Ali Canip (Yöntem) Bey&#;dir. Dört cilt halinde toplam 33 sayı çıkmıştır. Balkan Savaşı&#;nın başlamasının ardından Selanik&#;in Kasım &#;de Osmanlı Devleti&#;nin elinden çıkmasıyla yayını son bulmuştur.

Genç Kalemler&#;in ilk sayısında yer alan &#;Yeni Lisan&#; başlıklı imzasız makale Ömer Seyfettin tarafından yazılmıştır. Dilde özleşmenin savunulduğu yazıda, ulusal bir yazın oluşturabilmek için önce ulusal bir dilin gerekliliği üzerinde durulur. Derginin sonraki sayılarında da &#;Yeni Lisan&#; genel başlıklı yazılar sürer. Beşinci sayıdan başlayarak yazıların altındaki soru imi yerine &#;Genç Kalemler Tahrir Heyeti&#; imzası konulur.

Başlangıçta Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem&#;in çabalarıyla çıkarılan derginin etkinliği Ziya Gökalp&#;ın da katılmasından sonra artar. &#;Milliyet, kavmiyyet kavramlarına dayalı Türkçülük düşüncesinin geliştirildiği görülür. Meşrutiyet&#;in ertesinde İstanbul&#;da kurulan Türk Derneği, Türk Ocağı gibi kuruluşlarca da bu düşünsel temel beslenir. Türk yazın tarihinde &#;Genç Kalemler&#; ya da &#;Yeni Lisan Hareketi&#; adlarıyla anılan bu girişim Milli Edebiyat akımını hazırlamış, konuşulan İstanbul Türkçesi&#;nin kullanıldığı, ulusal kaynaklara yönelik yeni bir edebiyat anlayışının başlangıcı olmuştur.

Milli Edebiyat yolundaki ilk örnekler, kuşkusuz akımı başlatanlarca verilir. İlkeler bellidir: Dilde yalınlık, halk yazını şiir biçimlerinden yararlanma ve hece ölçüsü, konu seçiminde yerlilik. Çok önemli bir yenilik de, daha yüzyılın başında Mehmet Emin Yurdakul&#;un gerçekleştirdiği şiirin İstanbul dışına çıkması, Anadolu&#;ya açılması olgusudur. Nabizade Nazım, bunu gerçekçi bir ürün ortaya koyabilmek amacıyla Karabibik&#;te yapmış, ama bu deneme orada kalmıştır. Türkçülerdeyse bu seçiş, bilinçli bir tutumun ürünüdür.

Benzeri bilinç, konu olarak Türk tarihinin seçilmesinde de görülür. Siyasal durum, dolayısıyla bağlanılan ideoloji, Türkçüleri Osmanlı tarihini atlayıp uzak geçmişe, Anadolu öncesine gitmeye iter. Siyasal Osmancılığa tepkidir bu. Şiirde Ziya Gökalp, öykü ve romanda Ahmet Hikmet Müftüoğlu bu seçişin en belirgin örneklerini verirler. O yıllarda Türk Ocağı&#;nın çalışmalarına katılan Halide Edip Adıvar da bu eğilime kapılır. Ama Türkçülük akımı etkisindeki romanı Yeni Turan () yapıtları arasında bu yolda yazılmış tek örnek olarak kalacaktır.

Yeni Lisan Hareketi Nedir?

Genç Kalemler dergisi etrafında toplanarak, &#;Yeni Lisan&#; hareketini başlatanlar da devrin Türkçülük hareketini yürüten sanat ve fikir adamlarıdır. Türkçe&#;nin sadeleşmesi konusunda en kalıcı atılımı, Yeni Lisancılar başarmıştır &#;de Selânik&#;te Genç Kalemler dergisi etrafında toplanan Yeni Lisancılar ilk defa Millî Edebiyat kavramını da ortaya atmışlardır. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip, Âkil Koyuncu&#;nun öncülüğündeki Genç Kalemler ve Yeni Lisan hareketi &#;Milli bir edebiyat, milli bir dille yaratılabilir.&#; görüşünü ortaya atıp, Türkçe&#;nin sadeleşmesi için şu ilkeleri kabul ve ilân etmişlerdir:

  1. Arapça ve Farsça gramer kurallarının kullanılmaması, bu kurallarla yapılan terkiplerin kaldırılması,
  2. Türkceye girmiş Arapça sözcükler Arapça dil bilgisi değerlerine göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre dikkate alınmalıdır. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe&#;de söylendikleri gibi yazılması,
  3. Başka Türk Lehçelerinden kelimeler alınmaması,
  4. İstanbul Ağzı (konuşması) esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi,
  5. Dil ve edebiyatın doğu-batı taklitçiliğinden kurtarılması.

Türk şair, yazar ve fikir adamları arasında kısa zamanda yayılan bu yeni lisan ve millî edebiyat anlayışı, bir edebiyat akımı halini almış ve devrin hemen bütün şair ve yazarları bu anlayışla eserler vermişlerdir.

Bu dönemde sade dille eser veren şair ve yazarlardan bazıları şunlardır:

  • Ziya Gökalp,
  • Ömer Seyfettin,
  • Faruk Nafiz,
  • Halit Fahri,
  • Orhan Seyfi,
  • Yusuf Ziya,
  • Enis Behiç,
  • Halide Edip,
  • Yakup Kadri,
  • Refik Halid,
  • Reşat Nuri,
  • Yahya Kemal;

Türkçü hareketin içinde bulunmamakla beraber Mehmet Akif, Süleyman Nazif ve daha bir çok isim&#;

Günümüz Türkçesi&#;nin sadeleşmesinde ve gelişmesinde Yeni Lisan Hareketi ilk devre, başlangıç devresi olarak düşünülürse, ikinci devresi de &#;larda başlayan &#;Dil İnkılâbı&#; devresidir. Bu devrede Atatürk&#;ün öncülüğü ile Türkçe&#;ye devlet eli uzanmış, sadeleşme ve Türkçecilik bir &#;devlet politikası&#; haline getirilmiştir. &#;de Lâtin Alfabesi&#;nin kabulü ve &#;de Türk Dil Kurumunun kuruluşu, Türkçe&#;nin sadeleştirilip zenginleştirilmesi yanında araştırılıp incelenmesini de sağlamıştır.

Genç Kalemler Özellikleri Ve Temsilcileri: Genç Kalemler Dergisi Yazarları Kimlerdir, Amacı Nedir?

Genç Kalemler ya da diğer ismiyle Yeni Lisan hareketi, Türk edebiyatı tarihi ele alındığı zaman iyi bakılması ve araştırılması gereken dönemlerden biridir çünkü bu dönem itibari ile şiirdeki yoğun Arapça – Farsça kullanımına itiraz edip kendi dilinin incelikleriyle, İstanbul Türkçesi ile şiirler yazma fikrinde ısrar etmek, oldukça ilerici ve aydın sayılabilecek bir harekettir. Bu noktadan çıkışla, onlar, dilde Türkçeye dönmek ve Türklüğe dönmek noktalarındaki çalışmalarıyla Milli Edebiyat türünün de öncüsü olmuşlardır.

Genç Kalemler Özellikleri

Genç kalemler isimli derginin etrafında toplanan ve "Yeni Lisan" adlı hareketi başlatan kişiler, bu dönemin Türkçülük hareketini yürütmekte olan fikir ve sanat adamlarıydı. Bu kimselerin asıl amaçlarından bir tanesi de Türkçe'nin sadeleşmesiydi. Aynı zamanda Milli Edebiyat kavramı da ilk olarak yılında Selanik'te toplanan bu yazarlar tarafından atılmıştı. Onlara göre Milli bir edebiyat milli bir dille yaratılabilirdi ve Türkçe de bu amaç doğrultusunda sadeleştirilmeliydi.

Türk yazar, şair ve fikir adamları arasında oldukça kısa bir zamanda yayılmış olan bu yeni lisan ve millî edebiyat anlayışı, en sonunda bir edebiyat akımı halini almıştır. Devrin neredeyse tüm şair ve yazarları bu edebi anlayışa uygun eserler vermişlerdir. Bu dönemde yalın ve sadeleştirilmiş dille eser veren yazarlarımızdan bazıları şunlardır: Halit Fahri, Yahya Kemal, Yakup Kadri, Ömer Seyfettin, Enis Behiç, Ziya Gökalp, Yusuf Ziya, Halide Edip, Reşat Nuri, Orhan Seyfi, Faruk Nafiz ve Türkçü hareketin içinde bulunmayan Süleyman Nazif, Mehmet Akif gibi isimler.

Yeni Lisan hareketi etrafında toplanan yazarların dilin sadeleşmesi için sunduğu fikirler şu şekildeydi:

  • Arapça ve Farsça gramer kuralları, kullanılmayacak. Bu kurallarla yapılan terkipler kaldırılacak.
  • Arapça ve Farsça kelimeler Türkçe 'de nasıl söyleniyorsa öyle yazılacak.
  • Farklı Türk Lehçelerinden kelimeler kullanılmayacak.
  • İstanbul konuşması merkeze konarak yeni, temiz ve yalın bir dil oluşturulacak.
  • Dil ve edebiyat, doğu – batı taktikçiliğinden kurtarılacak.

Genç Kalemler Dergisi Yazarları

  • Enis Behiç
  • Yakup Kadri
  • Ziya Gökalp
  • Yahya Kemal
  • Faruk Nafiz
  • Refik Halid
  • Ömer Seyfettin
  • Reşat Nuri,
  • Orhan Seyfi
  • Halit Fahri
  • Yusuf Ziya

Ali Canip Yöntem

Selanik’te, ile yılları arasında yayımlanan Genç Kalemler dergisinin Ömer Seyfettin ile birlikte önemli yazarları arasında yer almıştır.

Ali Canip Yöntem, yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası Evkaf Nezareti Cihat Kalemi mensuplarından Halil Saip Bey, annesi Anapa müftüsü İslâm Efendi’nin kızı Hafize Nuriye Hanım’dır. İstanbul’da önce Üsküdar Gülfem Mektebi'nde, sonra Toptaşı Askeri Rüştiyesi'nde ve iki yıl da Üsküdar, Selamsız’daki Fransız okulunda öğrenim gördü. Babasının Selanik'e sürgün edilmesi üzerine öğrenimine Selanik Mülkiye İdadisi'nde devam etti. Lise döneminde en çok okuduğu şair Muallim Naci idi. ’da idadinin son sınıfında iken imtihanla İstanbul Hukuk Mektebi'ne kaydoldu ancak daha sonra kaydını Selanik Hukuk Mektebi'ne aldırdı. Selanik Hukuk Mektebinde okudu.

Bir taraftan da Selanik Hukuk Mektebi'nin son sınıfında okurken Selanik’te İttihat ve Terakki Mektebi ve Ziraat Mekteb-i Âlisi’nde Öğretmenliği başladı. yılında Maarif Nezareti'nin açtığı, sultanîler (liseler) için edebiyat öğretmenliği imtihanını kazanır. Ancak, kendisine teklif edilen Trabzon veya İzmir sultanilerinde edebiyat öğretmenliğini, Selânik'den ayrılamayacağı gerekçesi ile kabul etmez.

Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine eğitimini yarıda bırakarak İstanbul’a döndü. İstanbul'da Türk Yurdu dergisinde yazı hayatını devam ettirdi. yılında geçimini sağlamak için öğretmenliğe başladı.

arasında Çanakkale Sultânîsi Edebiyat ve Felsefe Öğretmenliği, 'te İstanbul Gelenbevi Sultânîsi Öğretmenliği, ’de Dâru’l-Muallimîni Âliye Öğretmenliği yaptı. 'de Darülfünunda teşekkül eden lise kitaplarını hazırlamakla görevli komisyona üye seçildi.

I. Dünya Savaşından sonra İstanbul'un işgali üzerine Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele'ye katıldı. Millî Mücadele yıllarında Trabzon Sultânîsi Müdürlüğü, Giresun Maârif Müdürlüğü yaptı. Giresun’da hastalanınca İstanbul'un kurtuluşundan sonra Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “şahsi” emri ile İstanbul Maârif Umum Müfettişliği görevlerini yılına kadar yaptı.

yılından itibaren Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Erkek Muallim Mektebi'nde öğretmenliğe başladı. yılında, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde Yahya Kemal Beyatlı’den boşalan kürsüde bir yıl kadar vekâleten edebiyat dersleri verdi. Lise edebiyat programlarının düzenlenmesi için çeşitli çalışmalara katıldı. Yazdığı “Edebiyat” adlı ders kitabı, uzun yıllar liselerde okutuldu.

İstanbul Kütüphaneleri Tasnif Heyeti Başkanlığı, görevlerinde bulundu. Ayrıca Tarih Encümeni Üyeliği, yılında tekrar Maârif Vekâleti Umûmî Müfettişliği görevi de yaptı.

29 Ağustos ’de toplanan ve yeni Türk alfabesinin kabul edildiği “Dolmabahçe Kurultayı”’na katıldı. 'de Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. ’te cemiyetin merkez heyet üyesi oldu, büyük bir Türk lügatı hazırlama çalışmalarına katıldı.

yılında edebiyat ile ilgilenmeye başlayan Ali Canip Yöntem, Bağçe, Kadın, Yeni Kalemler, Hayat Mecmuası, Yeni mecmualarına şiirler ve makaleler yazmaya başladı. İstanbul’da yılında kurulan Fecr-i Ati Topluluğu’nun daveti üzerine bu topluluğa katıldı ve Selanik muhabirliğini yaptı. yılından itibaren Hüsün ve Şiir mecmuasında şiirler, mensur şiirler ve başmakaleler neşretmeye başladı

Türkiyat Enstitüsü ve Yakın Tarihimiz Mecmuaları Yazarlığı, Türk Tarih Kurumu Üyeliği, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yy. Türk Edebiyatı Profesörlüğü de yapan Ali Canip Yöntem, yılında TBMM IV. Dönem (Ara Seçim), V. ve VI. Dönem Ordu milletvekili olarak seçildi. yılında mebusluktan ayrıldı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Asır Türk Edebiyatı profesörü olarak atandı.

seçimlerinde Demokrat Parti’den aday olarak IX. Dönem Bursa Milletvekilliği seçildi. yılında milletvekilliğinden ayrıldı. Münzevi bir emeklilik hayatı yaşadı.

Genç Kalemler dergisi adını alan dergide ’de başyazar oldu. Ömer Seyfettin ile birlikte Yeni Lisan adlı dil hareketinin ve Millî Edebiyat akımının kuruluşuna öncülük etti. Ali Canip, soyadı kanunu çıktıktan sonra “Yöntem” soyadını aldı. Yazılarında “Ali Canip, Ali Canip Yöntem,” imzasını kullanan yazar, özellikle giriştiği bazı kalem kavgalarında “Yekta Bahir, Celal Sakıp, Gökalp” imzalarını da kullandı.

Ali Canip Yöntem, gençlik yıllarında, Selanik’te, ile yılları arasında yayımlanan Genç Kalemler dergisinin Ömer Seyfettin ile birlikte önemli yazarları arasında yer almıştır. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp ile birlikte Yeni Lisan hareketinin kurulmasına öncülük etmiş; Millî Edebiyat akımının teorisyenleri arasında yer almıştır. Şiirleri ve teorik yazılarıyla dilin sadeleşmesi, Türk şiirinin millileşmesi için çalışmıştır.

Hayatının sonraki dönemlerinde öğretmenlik yapmayı tercih eden Ali Canip aynı zamanda Milli Edebiyatın da kurucuları arasında yer almıştır. Lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde çalışmış ve ders kitapları hazırlamıştır.

Edebiyata şiirle başlayan Ali Canip Yöntem, hece ölçüsüyle ve yalın bir dille yazdığı şiirlerini ’de Yeni Mecmua’da yayımlamıştır. Şiirlerini Milli Edebiyat anlayışına göre sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazan Ali Canip’in tek şiir kitabı “Geçtiğim Yol” adlı eseridir. Şiir dışında edebiyat araştırmalarıyla da ilgilenen Ali Canip Yöntem, Türk Yurdu’nda yayımlanmış olan makalelerini Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Beyle Münakaşalarım () adlı kitapta toplamıştır. Epope (, ) ile Ömer Seyfettin; Hayatı ve Eserleri () diğer önemli iki kitabıdır.

Önce Fecr-i Ati’de yer alab Ali Canip Yöntem, sonra Milli Edebiyat topluluğunda yer almıştır. Aruzdan heceye geçmiş, sade dille şiirler yazmıştır. Yeni Lisan anlayışının savunucusu olmuştur.

Makaleleri ve edebiyat tarihçiliğiyle tanınan Ali Canip Yöntem, polemikçidir. Cenab Şahabeddin ile edebiyat anlayışı üzerine tartışmıştır.

Ali Canip, sağlığında Ömer Seyfettin’in külliyatı ile ilgili çalışmaları hariç, sekiz kitap yayımladı. Ömer Seyfettin biyografisi ve Ömer Seyfettin Külliyatı yazarla ilgili ilk çalışmalar olması bakımından önemlidir. Tek şiir kitabı olan Geçtiğim Yol'u ’de yayımladı. Bu kitabında ’ye kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladığı şiirlerini bir araya getirdi. Genç Kalemler başta olmak üzere çeşitli dergilerde yayımladığı kalem kavgalarını, ’de Millî Edebiyat Meselesi ve Cenap Beyle Münakaşalarım ismiyle bir kitapta topladı. Fuzuli’nin aynı isimdeki eserinden yaptığı seçmeleri Leylâ ve Mecnun ismiyle yılında yayınladı.

Ali Canip Yöntem, yalnız şâir ve polemik yazıları kaleme alan biri değil, estetik ve edebiyat anlayışı üzerine çeşitli yazılar yayınlayan, böylece de gençlere yol gösteren bir insandır da. Aruzla yazdığı şiirlerde Türk şivesini bu vezne uydurmakta başarılı olan Ali Canib, Genç Kalemler'den başlayarak Türk Yurdu ve Yeni Mecmua'da hece ile bazı şiirler yayınlayarak, daha sonra hecenin beş şâiri olarak adlandırılacak şâirlere izleyecekleri yolu gösterir.

Ali Canip, bütün bu özellikleriyle, edebiyatımızın millileşmesine önemli katkılar yapan, genç sanatçıların dikkatini, edebiyatta milli benliğe dönüş felsefesine yönelten önemli isimlerden biri olarak Türk edebiyat tarihindeki yerini aldı.

Ali Canip Yöntem evli idi ve bir çocuğu vardı.

Ali Canip Yöntem, 26 Ekim tarihinde İstanbul’da 80 yaşında felç geçirerek ölmüştür.

Eserleri:
Şiir:
- Geçtiğim Yol

Makale:
- Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap’la Münakaşalarım

İnceleme:
- Ömer Seyfettin: Hayatı ve Eserleri (dokuz cilt)
, - Epope
- Edebî Nevilerle Mesleklere Dâir Malûmat
- Naima Tarihi
- Leylâ ve Mecnun
- Edebiyat (Ders Kitabı)

Antoloji:
- Türk Edebiyat Antolojisi

Şiirlerinden örnek:

Gazel
Yeni bir muğbeçe gelmiş yine mey-hânemize ,
Yeni bir zülf takılmış hele bak şânemize

Kâfirin başka cihetlerde mi bilmem gönlü
Kulak asmaz neye bir ân bile efsanemize

Hele sabr eyleyelim bir dem o şâhîn-i fuâd
Tutulur dâmımıza aldanarak dânemize

Bir mey-i gabgab ile bir meze-i leb verse
Yeni bir neş’e doğar meclis-i mestânemize

Cânib-â işte bugün de yine bir fer verdin
Bir gazelcik ile dîvânçe-i kâşanemize.
Ali Canip Yöntem (Geçtiğim Yol, )

Şarkın Ufukları :
Daldım gözünde vehm uyuyan, susmuş ufkuna;
Ey Şark, kanmadın mı asırlarca uykuna?..

Hâlâ huşûa kubbeler en hisli bir penâh.
Hâlâ, minârelerde tevekkül diyen bir âh.
Hâlâ saçaklarında güler baykuş evlerin,
Hâlâ köpek enînleri serper sokakta kîn,
Hâlâ hurâfeler yaşatır her çürük kafes,
Hâlâ beşik gıcırtısı, hâlâ o tozlu ses…

Yükselmeyen tazarru’un ey Şark bitmiyor,
“Hayyün-alel-felâh” mı gökler işitmiyor…

Sönsün fezâlarında sükûn işleyen seher,
Dönsün zeminlerinde de isyâna secdeler,

Diz çökmesin sağır göğe öksüz duâların,
Yaksın bütün ufukları artık belâların.
Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter;
Ey Şark uyan, yeter, yeter ey Şark, uyan yeter!..
Ali Canip Yöntem (Geçtiğim Yol, )


Kaynak:funduszeue.info

II. MEŞRUTİYET D&#;NEMİ T&#;RK EDEBİYATI - &#;nite 6: Mill&#; Edebiyat Anlayışı ve Yeni Lisan &#;zeti :

Ünite 6: Millî Edebiyat Anlayışı ve Yeni Lisan

Öncü Çalışmalar

Millî Edebiyat Hareketinin kökleri Tanzimat yıllarında Türklük hakkındaki bilimsel çalışmalara kadar gider. Daha sonra Mehmet Emin Yurdakul'un Türkçe Şiirleri aynı ruhu beslemiş, 'te Çocuk Bahçesi dergisindeki edebî tartışmalar da Millî Edebiyat Hareketinin yolunu açmıştır. Bir düşünce hareketinin ya da sanat anlayışının kendisini geniş kitlelere tanıtabilmesi ve kabul ettirebilmesi için yayın organlarına ihtiyacı vardır. Başlangıçta gazete ve dergiler bunun en önemli kolunu oluşturmuşlardır. Millî edebiyat “Yeni Lisan” makalesinin Genç Kalemler dergisinde yayımıyla kendini ifade etmeye başlar. Ancak bir kaç yıl öncesinde önemli bir son adım da Türk Derneği'nin çalışmalarında gerçekleşir. 'de kurulan Türk Derneği, Türk milliyetçiliği düşüncesi etrafında oluşturulmuş ilk dernektir. Kurucuları arasında Ahmet Mithat Efendi, Emrullah Efendi, Necip Asım ve Bursalı Mehmet Tahir gibi birçok isim vardır. Sadece bilimsel çalışmalar yapmayı hedefleyen derneğin nizamnamesine göre derneğin amacı, "Türklerin âsâr-ı atikasını, tarihini, lisanlarını, avâm ve havâs edebiyatını, etnoğrafya ve etnologyasını, ahvâl-i içtimaiyye ve medeniyet-i hazıralarını, Türk memleketlerinin eski ve yeni coğrafyasını araştırıp ortaya çıkararak ve bütün dünyaya yayıp dağıtmak, Türk dili ve imlasını ıslah, gramerini tanzim, kelimelerini toplamak ve bir sözlük meydana getirmektir".

Türk Derneği , başlangıçta Sırat-ı Müstakim dergisini kendisine yayın organı olarak seçse de yılında Türk Derneği Dergisini çıkarmaya başlar. Aylık yayımlanan bu derginin kapağında “Türklüğe dair tetebbuatı havi,” cümlesi bulunmaktadır. Derginin ilk sayısında yer alan “Beyanname” başlıklı yazıya göre Türk Derneği, Osmanlı'da yaşayan gönülleri bir, dilleri ayrı insanları aynı maksat etrafında birleştirmek için millî dille yani Türkçe’yle konuşmayı esas almaktadır. Bunun için de dilin içeriğinin ortaya konulması, sadeleştirilmesi ve anlaşılır bir hale getirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu yıllarda Türkçe’yle ilgili olarak düzenli bir dil olmadığı, bunun için de öğrenilmesi zor bir dil olduğu ve edebî eser yazılamayacağı konusunda olumsuz düşünceler vardır.

Türk Derneği resmî yazışmalarda da anlaşılır bir dil kullanımını teklif eder. Fakat bu teklif Türk Derneği'ni tasfiyecilik suçlamasıyla karşılaştırır. Dernek çok idealist bir anlayışla yola çıkmış olmasına rağmen daha çok yöneltilen suçlamaları cevaplamak için gösterdikleri çabalar arasında hedeflerine varmış gibi görünmez. Yine de Türk Derneği'nin çabaları Yeni Lisan'ın önünde önemli bir birikim ve son deneyimdir. Dernek Rusçuk, İzmir, Kastamonu ve Budapeşte'de açılan şubeleriyle iyi niyetli çalışmalar yapmıştır. Dergide yer alan Orta Asya Türklüğü konusundaki yazılar, Osmanlı Türklerinin bu konuyu tanımalarını sağlaması açısından önemlidir. Uzun bir zaman tasfiyecilik suçlamalarıyla uğraşan Türk Derneği'nin 'den itibaren çalışmaları azalır ve üyelerinin bir kısmı yeni kurulan Türkçü derneklere geçer.

Millî Edebiyat Anlayışı: Genç Kalemler ve 'Yeni Lisan'

'Yeni Lisan' hareketi 'de Selanik'te çıkmakta olan Genç Kalemler dergisinde başlar. Sadece dil ve edebiyat odaklıymış gibi görünmesine rağmen aslında çok yönlü İlmî, fikrî ve siyasî boyutları olan bir harekettir. Hareketin öncüleri Ömer Seyfettin ve Ali Canip'tir. Fikir babası ise Ziya Gökalp'tir. Yeni Lisan, yüzyıl ortalarından itibaren ilmî alanda başlayan ve fikrî bir akım haline gelmiş olan Türk milliyetçiliğinin daha fazla yayılarak benimsenmesini edebiyat üzerinden sürdürmüş, Türk milletinde bir uyanışı gerçekleştirmiştir. Yeni Lisan, bir anlayış olarak Türk millî edebiyatının yeniden doğuşunu sağlayacak prensipleri içermektedir. Prensipler, Genç Kalemler dergisinde yer alan 'Yeni Lisan” makalesinde ortaya konur. Prensipleri içeren makale aynı zamanda bu dil ve edebiyat anlayışının adı olarak da benimsenir. Fakat sonraki yıllarda Yeni Lisan daha geniş bir etki alanı oluşturur ve Yeni Hayat' adı verilen bir yaşama biçimi ortaya çıkarır.

Savaşlarla geçen 'ye kadar devam eden edebî süreç bir 'tükenme' ve 'yeniden doğma' ruhunu içinde barındırması bakımından iki ana devrede değerlendirilebilir. Birinci devreyi edebî bakımdan asıl şekillendiren Yeni Lisan'ın ileri sürdüğü bütün hayatı kapsayan anlayıştır. Ancak Yeni Lisan'ın tesir alanı 'Memleketçi Edebiyat' diye de adlandırılan Cumhuriyetin ilk yıllarının edebiyatına kadar sürer. Burası ikinci devre sayılabilir. Bu dönemde Yeni Lisancıların teklif ettiği edebiyat anlayışının, artık kendi prensiplerinin yerleştiği bir hal kazandığı görülür.

meşrutiyetinden sonra İstanbul'da istibdat ve kargaşa hâkim olmuştur. Bu nedenle İstanbul, Yeni Lisan gibi geniş kitleleri kavrayıcı hareketlere uygun bir ortam değildir. Bu nedenle Ziya Gökalp, Ali Canip ve Ömer Seyfettin hareketi Selanik'te başlamışlardır. Mehmet Necip Bey'in dilde sadeleşme hareketinin İzmir'de olması (), Yusuf Akçura'nın “Üç Tarz-ı Siyaset” makalesinin Mısır'da () neşredilmesi gibi “Yeni Lisan”ın da Selanik'te başlayan bir hareket olması, İstanbul'un bu yıllardaki manzarasını göstermesi bakımından anlamlıdır. Yeni Lisan'ın yayın organı Genç Kalemler , 'dan itibaren Hüsn ve Şiir adıyla çıkmakta olan bir dergidir. yılları arasında 8 sayı olarak neşredilmiş olan Hüsn ve Şiir dergisi, adından da anlaşılabileceği gibi gerçekten bir sanat ve edebiyat dergisidir. Dolayısıyla etrafında bir millî bilinç oluşturacak dil anlayışına sahip değildir. Bir süre sonra Ali Canip'in teklifiyle derginin adı Genç Kalemler olarak değiştirilir. Artık dergi sadece sanat ve şiirle meşgul olmayacak sayfalarında ilmî yazılara da yer verilecektir. Hüsn ve Şiir'den Genç Kalemler e geçiş, milliyetin esasının dil olduğuna inanan Ömer Seyfettin'in Ali Canip'le yakınlaşmasına sebep olur. Ali Canip'e 28 Ocak tarihli “() edebiyatta, lisanda bir ihtilal vücuda getirelim” cümlesiyle bir dil ve edebiyat anlayışı meydana getirme konusunda teklif taşıyan mektubunu yazar. Mektupta yer alan fikir, Ali Canip aracılığıyla Gökalp'la paylaşılmış ve onun da desteği alınmıştır. Böylece dilde ve edebiyatta değişiklik yapacak üç isim bir araya gelmiş olurlar. Ömer Seyfettin ve Ali Canip ayırabildikleri paralarla derginin ikinci cildinin ilk sayısını çıkarmaya çalışırlarken Gökalp aracılığıyla İttihat ve Terakki'den yardım temin edilir. Yardım kabul edilse de yapılacak yayın ve çalışmalara karışmama şartı partiye iletilir. Çünkü Yeni Lisan basit bir gençlik hevesi ya da bir siyasal partiye bağlı dil anlayışı olarak görünmek istemez. Bundan sonra dil hareketinin prensiplerini ortaya koyan beyanname niteliğindeki ilk makale yazılır. Bu yazı Ömer Seyfettin tarafından “Yeni Lisan” başlığıyla kaleme alınmıştır. Bu yazıyla birlikte Genç Kalemler dergisinin ikinci cildi de başlar. Derginin birinci cildi "yarım aylık yani 15 günde bir çıkan edebî ilmî dergi" cümlesiyle 6 sayı çıkmıştır. Makalenin sonunda imza yerine ‘?’ işareti vardır. Bu uygulamanın temelinde, Yeni Lisan anlayışının tek bir kişiye mal edilmesine engel olmak gerekçesi yatar.

Genç Kalemlerde bundan sonra da yazarların tenkitçiler karşısında daha kalabalık görünmek arzusuyla rumuz kullanmayı devam ettirdikleri görülmektedir. Yine sıkça kullanılan ‘Tahrir Heyeti’ imzası da derginin yazar kadrosunun ne denli ortak bir tavır içerisinde olduğunu göstermektedir.

Genç Kalemler dergisi yazarlarının Balkan Savaşı'na katılmak için dergiyi tatil etmesi üzerine yayımını 15 Ekim tarihli dördüncü cildin sayısı ile durdurur. Yeni Lisan, ilk 13 sayısı boyunca başlığının altında “Yeni lisanın tamimine hizmet eder” cümlesiyle yayımlanmıştır. Bu cümle sayıdan itibaren “Yeni lisan ve yeni hayat müdafiidir” şeklinde değiştirilir.

Hareketi etraflıca anlatmak, tenkitlere cevap vermek ve giderek sistemleştirmek arzusuyla 'Yeni Lisan' başlıklı makalenin yayımı Genç Kalemlerin diğer sayılarında da sürdürülmüştür. Dergide dilde sadeleşme özendirilmeye, sadeleşmenin prensipleri belirlenmeye, Türkçe’nin bilim ve sanat dili olarak yeterliliği ve güzelliği ispatlanmaya ve bir edebiyat anlayışı oluşturulmaya çalışılmıştır. “Yeni Lisan” makalesinde anlatıldığına göre Genç Kalemler milletçe ilerleme fikrinin temelinde millî dili görmektedir. Yine aynı makaleye göre Türk milletinin ilerlemesi için gerekli olan Türkçe, asırlar içerisinde önce Arapça ve Farsçanın sonra da Fransızcanın tesirinde kalmış, kendi kimliğini kaybetmiştir. Bu durum dil kadar edebiyatın da bozulmasını ve yapaylaşmasına sebep olmuştur. Dilin yabancı unsurlarından ayıklanmasıyla bunlardan kurtulmak mümkün olacaktır. Yazı dilinin konuşma dilinde birleştirilmesi gerektiğine inanan Yeni Lisancılar tasfiyeci bir anlayış sergilemezler. Ömer Seyfettin'e göre, o zamanın lisanındaki Arabî ve Farisî kaideleriyle yapılan terkiplerin mutlaka Türkçe kaidesiyle yapılması gerekmektedir. İstanbul Türkçesi en tabiî bir lisandır. Türkçe sarfımızı tanımalı, onun üzerine ifsat edici bir leke gibi düşen ecnebi kaideleri atmalıyız.

Yeni Lisan makalesinin prensipleri şu şekildedir:

  1. Arabî ve Farisî kaideleriyle yapılan bütün terkipler terk olunacak. Fevkalade ve sevk-i tabiî gibi klişe olmuş şeyler müstesna
  2. Türkçe cem edatından başka katiyyen ecnebî cem edatları kullanılmayacak: Örneğin; ihtimalat yerine ihtimaller yazılacak.
  3. Eya, ecil, ez, men gibi diğer Arabî ve Farisî edatlar da atılacak. Ancak tamamıyla Türkçeleşmiş olan ama şayet, şey, keşke, lâkin yani gibileri kullanılmaya devam edilecek.

“Yeni Lisan’’ makalesinde bilimsel kavramların aynen kullanımına devam edileceği belirtilir, Arapça’nın ve Farsça’nın gramer kurallarıyla yapılmış terkiplerle bu dillere ait çoğul edatlarının ve yine bu dillere ait diğer edatların kullanılmaması, dilden atılması ve yerine Türkçelerinin yerleştirilmesi istenir. Yeni Lisan ne Şemsettin Sami gibi doğu Türkçesine dönüşü ne de Mehmet Necip Bey gibi ağızlara dönüşü benimsemiştir. “Yeni Lisan”, dilde uzun yıllar boyunca üzerinde çalışılmış ve düşünülmüş nihayet bir noktaya vardırılmış olan deneyimlerin üzerinden prensiplerini ileri sürer ve radikal kararlarla hareket etmez. İstanbul’da konuşulan Türkçe’nin yazı dili olarak benimsenmesini, Türkçesi bulunan bir kelimenin başka dillerden gelmiş olan eş anlamlılarının atılmasını, başka dillerden gelen gramer kuralı ve kelimelerin ayıklanmasını ister.

Yeni Lisana yapılan itirazlar şu şekildedir:

  • Terkiplerin dilden atılması dilde bir yoksullaşmaya sebep olacaktır. Yeni Lisanın savunduğu dil, ancak bir bilim dili olabilir, bu dille sanat eserleri üretilemez.
  • Dildeki sadeleşmeler ancak tabii bir şekilde gerçekleşebilir. Dile dışarıdan müdahale edilemez.
  • Yeni Lisancı gençlerin yaptığı sınırlı bir grubun dile müdahalesidir ve siyasal kaynaklıdır.
  • Yeni Lisancılar tasfiyecidirler ve Türkçe’yi tarihî dönemlerine döndürmek istemektedirler.

Yeni Lisancılar Genç Kalemler 'in yeni sayılarında bir yandan prensiplerini yeni makaleler aracılığıyla anlatmaya bir yandan da kendilerine yöneltilen tenkitleri cevaplamaya çalışırlar. Karşılıklı yazışmalar Yeni Lisanın etrafında çok geniş bir ilginin birikmesini sağlar.

Dil hakkında ileri sürülen yeni prensiplerin işlerlik kazanması, ancak bir edebî eser içinde kullanılmasıyla mümkün olabilir. Çünkü böylece prensiplerin doğruluğu, yanlışlığı, dile uygunluğu ve kullanılabilirliği gibi boyutları ortaya çıkabilir. Fakat Yeni Lisanın bu anlamda daha özel bir konumu vardır. Çünkü Yeni Lisan daha geniş bir çerçeve oluşturmak, edebiyattan başlayarak etrafında bir hayat tarzı yaratmak idealiyle yol çıkmıştır. ‘Yeni Hayat' sonraki yıllarda Yeni Lisan'ın fikir babası Ziya Gökalp tarafından yapılmış bir adlandırmadır. Prensipleri de bizzat onun tarafından belirlenir.

Her ne kadar Yeni Lisan daha çok bir dil hareketi olarak ortaya çıkmışsa da bizzat öncülerinin hedefi, millete ruh kazandıracak bir edebiyat meydana getirmektir. Bunun için de Yeni Lisancılar sadece dille ilgili tekliflerle kalmamışlar, bu dil anlayışının dayandığı temel fikirlerin yaşama geçebilmesi için edebiyatla ilgili görüşler de ileri sürmüşlerdir. Yeni Lisanı anlatan ilk makaleden itibaren var olan Türk edebiyatı tenkit edilir ancak olması istenen edebiyatla ilgili teklifler dildeki kadar açık şekilde ifade edilmez. Fakat buna rağmen dil ve edebiyat sonrasına nihayet az çok denenmiş, belirli bir olgunluğa ulaşmış şekliyle aktarılmıştır. Cumhuriyet edebiyatının ilk yıllarında millî edebiyatın şiirdeki sesini temsil eden Beş Hececiler’in başarısı biraz da bu tecrübede yatmaktadır. Böylece önerilen dil görüşü ile bir sanat yaratılabileceği de ispat edilmiş olur.

Yeni Lisancıların tamamı millî bir edebiyat için dili ve yerliliği esas almaktadır. Fakat bu anlayış yeterince estetik olmadığı, faydayı esas aldığı ve sadece halka hitap ettiği için hemen tenkitle karşılanır. Özellikle Servet-i Fünûn edebiyat anlayışını benimsediklerini, hatta onun bir devamı olduklarını beyan eden Fecr-i Aticiler sert bir tartışma başlatırlar.

Genç Kalemlerde millî edebiyat meselesiyle ilgili tartışmalar adlandırmadan başlayarak sonraki yıllarda daha farklı boyutlara doğru genişler. Edebiyatla ilgili tartışmalar daha çok Ali Canip tarafından yürütülür. Genç Kalemler'e millî edebiyat kavramıyla ilgili olarak yöneltilen diğer tenkit konularını ırkî edebiyat, modern bir zamanda millî edebiyat oluşturmanın mümkün olup olmadığı, millî edebiyatın diğer milletlerin edebiyatları karşısındaki tutumu, halk için edebiyatın taşıdığı anlam dünyası gibi başlıklar oluşturur. Bunun üzerine Ali Canip, millî edebiyatın ırkî değil, kavmî bir anlam taşıdığını vurgulayan “Millî, Daha Doğrusu Kavmî Edebiyat Ne Demektir?” başlıklı makalesini yazar. Tartışmaların devam etmesi üzerine Ali Canip, “Millî Edebiyat Meselesi” başlıklı yeni bir yazı yazarak millî edebiyat yerine ‘ibdai edebiyat’ ismini teklif eder. ‘İbdaî edebiyat’la taklitten kaçınan, fakat batının sanat, felsefe ve ilminden beslenen yaratıcı bir edebiyat anlatılmak istenmektedir. Bu anlayış sonraki yılların Cumhuriyet edebiyatının da temeli olacaktır.

Yeni Lisancıların ‘Dün-Bugün' başlığı altında kendi yazdıkları şiirlerle Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti sanatçılarının şiirlerinden seçtikleri örnekleri yan yana koymaları kendilerini anlatma konusunda seçtikleri çarpıcı bir uygulamadır.

Genç Kalemlerin yazar kadrosu Balkan Savaşlarına katılmak arzusuyla yazı hareketlerine ara verirler. Türk Ocaklarının yayın organı olan Türk Yurdu dergisi ise İttihat ve Terakki Cemiyetinden aldığı yardımla güçlenir ve Genç Kalemler dergisinin rolünü üstlenir.

Millî Edebiyat Hareketini Yaygınlaştıran Kuruluşlar ve Yayın Organları

Türk milliyetçiliği, II. Meşrutiyetin, bütün fikirlerin ifadesine imkân sağlayan özgürlük anlayışı içinde özellikle de Müslüman ve Türk olmayan Osmanlı tebaasının kendi içinde geliştirdiği milliyetçilik çalışmalarına bir tepki olarak gerçekleşir. Hemen o tarihlerden itibaren de Türk milliyetçiliği, bu duyguyu uyandırmak ve yaymak için kurulan Türk Derneği (), Türk Yurdu () ve Türk Ocağı () gibi dernekler, bu derneklerin çıkardıkları dergiler ve düzenledikleri toplantılar halka inerek hızla yaygınlaşmaya başlar. Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Küçük Mecmua gibi dergiler Türklük düşünce ve bilincinin daha çabuk uyanmasına katkıda bulunur.

Türk Yurdu Cemiyeti 31 Ağustos ’de Mehmet Emin, Ahmet Hikmet, Ahmet Ağaoğlu, Akil Muhtar ve Yusuf Akçura gibi dönemin Türkçüleri tarafından kurulmuştur. En kalıcı ve etkili çalışması Türk Yurdu Dergisi 'ni çıkarmaya başlamış olmasıdır. Türk Ocakları nın kuruluşunda Askerî Tıbbiye öğrencilerinin girişimlerinin önemli bir yeri vardır. Bu öğrenciler, devrin konuya ilgi duyan Mehmet Emin, Yusuf Akçura, Hüseyin Cahit, Ahmet Ferit, Ağaoğlu Ahmet gibi önemli isimleriyle yaptıkları görüşmeler arkasından 20 Haziran tarihinde düzenledikleri geniş bir toplantıda ‘Türk Ocağı’nı fiilen kurmuşlardır. Derneğin resmen kuruluşu, nizamnamesinin hazırlanmasından sonra Ziya Gökalp’ın da katıldığı 25 Mart tarihindeki toplantıyladır. Türk Ocakları'nın kısa zamanda İstanbul dışında da şubeleri açılmış ve çok etkin bir şekilde faaliyetlerini sürdürmüştür. Mütareke ve Millî Mücadele yıllarında da bu etkinin devam ettiği, Türk Ocaklarının yetiştirdiği kadronun bu yılların yönlendirici isimleri oldukları görülmektedir. Ancak işgaller üzerine Türk Ocakları kapanmak zorunda kalır. yılından itibaren kurulan yeni devletin yapısına göre Türk Ocakları yeniden yapılanarak açılmaya ve bu aşamada da görev almaya başlar. ’de Cumhuriyet Halk Fırkası, doğrudan partiye bağlı bir teşkilat olarak Halk Evlerini kurma kararı almış ve Türk Ocakları kapatılmıştır.

Genç Kalemler den sonra milliyetçilik ve millî edebiyatla ilgili tartışmaların ve makalelerin yayın yeri ’den itibaren Türk Yurdu Cemiyetinin çıkarmaya başladığı Türk Yurdu dergisi olur. Derginin, Türk milliyetçiliğine istikamet verici dönemi arasındaki 14 ciltlik ilk sayısıdır. Türk Yurdu dergisi bugün hala Türk Ocaklarının bir organı olarak yayımına devam eder.

Türk Bilgi Derneği, Emrullah Efendi’nin başkanlığında bir akademi gibi çalışmak üzere ’te kurulmuştur. Türkiyat, Hayatiyat, İçtimaiyat, Türkçülük gibi 6 şubesi olan Bilgi Derneğinin Türkiyat şubesinde Yusuf Akçura, Abdullah Cevdet, Bursalı Tahir, Ziya, Köprülüzade Mehmet Fuad; Türkçülük şubesinde Celal Sahir, Ömer Seyfettin; lisan şubesinde Ziya, Mehmet Emin gibi isimlere rastlanmaktadır. Derneğin yayın organı, aylık olarak çıkan Bilgi Mecmuası 'dır. Sadece 7 sayı yayımlanabilmiştir. Buna rağmen dergi, asrın sonlarından Birinci Dünya Savaşı başlangıcına kadarki Türklük bilimi çalışmalarının en olgun ürünü olarak değerlendirilmektedir.

Şairler Derneği , Haziran ’de ‘ibdaî bir edebiyat’ vücuda getirecekleri beyanıyla ortaya çıkan ve hece vezinli şiirler yazacaklarını söyleyen bir grup genç tarafından Türk Ocağı’nda yaptıkları birkaç toplantı sonunda kurulur. Şairler Derneği üyeleri, aldıkları karara göre, dilde konuşulan Türkçe’ye bağlı kalacaklarını, Arapça ve Farsça kadar Çağataycaya da yabancı olduklarını açıklarlar. Dernek üyeleri, kendilerine yayın organı olarak da Servet-i Fünıın' u tayin eder. Orhan Seyfi, Hasan Zeki, Hakkı Tahsin, Safi Necip, Salih Zeki, Selâhattin Enis, Ömer Seyfettin, Faruk Nafiz, Yahya Saim, Yusuf Ziya Şairler Derneği’nin üyeleridir. Servet-i Fünûn ’dan başka Dergâh ve Yeni Mecmua 'da da edebiyat meseleleri konusunda makaleler yayımlayan Şairler Derneği üyelerinin, özellikle hece vezninin olgunlaşması konusunda önemli katkıları vardır.

Bundan sonra çıkan Halka Doğru (, 52 sayı), Yeni Hayat (, 11 sayı), Türk Sözü (, 16 sayı), Yeni Mecmua (, 66 sayı) hemen hemen aynı yazar kadrosu ile Yeni Lisanın dil ve edebiyat görüşlerinin daha da fazla benimsenmesine yardımcı olurlar. Bu hareket ardından Büyük Mecmua (, 17 sayı) ve Şair (, 15 sayı) dergileriyle daha da genişleyerek Cumhuriyetin ilk yıllarının edebiyat faaliyetine kadar uzanır.

Millî edebiyat ilerleyen zaman içerisinde muhteva ve şekil olarak belirginleşmeye başlar. Yeni Mecmua ’da Türklerin millî vezinlerinin hece olduğunu söyleyen Köprülü’den sonra Şair () dergisi ile Şair Nedim () dergisi arasında meydana gelen tartışma, dikkatleri bir defa daha vezin meselesinde toplamıştır. “Şairin Yolu” başlıklı mukaddimesinde yer alan “() kemalin sonuna ermiş örnekler gösteren aruz yaşayamaz. Asırlarca, nihayetsiz kalplerin elemlerini, neşelerini, ihtirazlarını inleten bu eski rübabın telleri artık yıprandı. Yeni bir saza ihtiyacımız var ki bu da millî veznimizdir.” cümleleriyle yola çıkan Şair dergisi, sayfalarını hece vezinli şiirlere açmıştır.

Ömer Seyfettin, bazı şairlerin heceden vazgeçerek aruza geri dönmeleri konusundaki düşüncelerini Şair dergisinde yer alan “Yalpa Vuranlar” başlıklı makalesinde dile getirir. Yazısında özellikle de Halit Fahri üzerinde durur. Halit Fahri Şair Nedim ’deki “Şiire Karışmayınız!” başlıklı yazısıyla Ömer Seyfettin’i cevaplar ve ona şiiri bırakarak düz yazıyla meşgul olmasını tavsiye eder. Halit Fahri, hece ile ahenksiz şiirler yazmaktansa aruzu tercih ettiğini söyler. Çünkü ona göre hece ölçüsü henüz aruzun yanında pek zavallı kaldığını düşünmektedir. Fakat kendisinin bir asır sonra hecenin yanında aruzun haşmetli bir melike gibi hükümran olacağına dair inancı tamdır. Ona göre hece müzikal bir hal kazanana kadar aruz vezni ve sade Türkçe’yle şiirler yazılabilmelidir. Bu görüş tabiî olarak Ömer Seyfettin tarafından kabul görmeyecektir. Çünkü artık millî edebiyat taraftarlarınca sadece muhtevanın değil, teknik unsurların da millî olması gibi bir şart ortaya çıkmıştır. Hece-aruz tartışmasına ilerleyen zamanlarda başka şairler de katılmıştır. Ancak tartışmanın hece ya da aruzdan yana sonuçlanmadığı ve eserlerin ortaya konulacağı zamanlara bırakıldığı anlaşılmaktadır. Anlaşılacağı üzere millî edebiyatın mühim meselesi Türkçe kadar ölçü, yani hece vezni olmuştur. Köprülü de daha önce Yeni Mecmua’ da çıkan “Vezin Meselesi” başlıklı makalesinde, hecenin ahenksiz fakat millî vezin olduğu düşüncesine yer vermiştir.

tarihleri arasında 42 sayı çıkan Dergâh, millî edebiyat anlayışını Millî Mücadele günlerinde müdafaa eden ve değişik yaş gruplarından kalabalık bir sanatçı kadrosuna sahip önemli bir dergidir. Dergâh ’ın yazarları arasında Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Yakup Kadri ve Halide Edip gibi isimler yer alır. Dergâh’ta yazan şair ve yazarlar arasında sanat konusunda bir görüş birliği olmasa da siyasî bir yakınlık ve dil konusunda ortalık bulunmaktadır.

Bir kültür milliyetçiliği yürüten Yahya Kemal’in Dergâh dergisinde çok etkili olduğu görülür. Cumhuriyet yıllarından bugüne kadar gelen Türk şiirini şekillendiren Yahya Kemal, bu yılların sadece edebiyat ve şiir konusundaki görüşleriyle değil, kültür konusundaki yazılarıyla da önemli bir ismidir. 'lu yılları yazılarıyla yönlendirmiştir. O da hececi şairler gibi asıl eserlerini sonraki yıllarda verdiği için Cumhuriyet devri edebiyatı sanatçıları arasında değerlendirilmektedir.


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası