boğazımda balgam dolu nefes alamıyorum / Nefes Darlığının Sebebi Nefes Borusu Darlığı Olabilir | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Boğazımda Balgam Dolu Nefes Alamıyorum

boğazımda balgam dolu nefes alamıyorum

Balgam neden olur? Balgam nasıl atılır? Akciğerde balgam birikmesi belirtileri nelerdir?

BALGAM NEDİR?

Alt solunum yollarında üretilen mukuslu maddeye balgam adı verilmektedir. Ancak bu tükürük değil, tamamen akciğerlerde üretilen bir mukustur. Rengi berrak, sarı, yeşil ve beyaz balgam olmak üzere farklı renklerde olabilir. Bununla birlikte ciddi olan akciğer hastalıklarında kanlı balgam da görülebilmektedir. Mukusun türü altta yatan hastalığa göre değişmektedir.

Akciğerlerde üretilen mukus genellikle öksürükle dışarı atılabilmektedir. Mideden gelen salgılar, geniz akıntısı ve sinüs akıntısı balgam olarak görülmez. Ancak bu salgılar yüksek seviyede salgılandı taktirde solunum yollarını tıkayıcı bir etki gösterebilmektedir.

AKCİĞERDE BALGAM BİRİKMESİ BELİRTİLERİ

Mukus, solunum yolunu kaplayan hücrelerden salgılanan salgılardan, sigara ve havada bulunan zararlı maddelerden, (katran gibi), beyaz kan hücrelerinden ve diğer bağışıklık hücrelerinden oluşmaktadır. Akciğerlerde fazla miktarda mukus biriktiğinde şu belirtileri görmek mümkündür:

- Balgamlı öksürük,
- Hırıltılı solunum,
- Köpüklü balgam,
- Yutkunurken boğazda balgam hissi,
- Öksürmeden kaynaklanan boğaz tahrişi,
- Göğüs ağrısı,
- Nefes darlığı.

BALGAM NASIL ATILIR?

Medikal tedavi gerektiren durumlarda genellikle balgam söktürücü ilaçlar verilmektedir. Bunlar çoğunlukla sıvı formda ilaçlardır. Bunun yanında balgam atmak için bol su tüketimi, buhar banyosu, ılık içecekler içmek ve solunan havanın nemli tutulması büyük ölçüde fayda sağlamaktadır.

BALGAM DOĞAL YOLLA NASIL ATILIR? İLAÇ KULLANMADAN BALGAM NASIL SÖKÜLÜR?

Aşağıdaki sıralanan evde uygulanabilecek önerileri dikkate almak balgamın daha kolay atılabilmesi için yardımcı olabilir.

- Havayı nemli tutmak

Kuru hava, burnu ve boğazı tahriş ederek daha fazla balgam oluşmasına neden olur. Evin havasını nemli tutmak daha kaliteli bir uykuyu sağlar, burnu temiz tutar ve boğaz ağrısını önlemeye yardımcı olur.

- Bol sıvı tüketmek

Bol sıvı tüketimi katılaşan balgamın yumuşayıp daha kolay atılmasına yardımcı olabilir.

- Sigaradan ve sigara dumanından kaçınmak

Sigara kullanmak ve/veya sigara dumanına maruz kalmak vücudun daha fazla balgam ve mukus üretmesine neden olur.

- Alerjileri kontrol altında tutmak

Mevsimsel alerjiler burun ve geniz akıntısına veya tıkanmasına, ayrıca aşırı balgam oluşumuna yol açabilir.

- Gıda reaksiyonlarının kaydı tutulmalı

Bazı yiyecekler, mevsimsel alerjilere benzer reaksiyonlar göstererek burun akmasına ve boğazın kaşınmasına neden olarak aşırı mukusa neden olabilirler. Balgam artışını tetikleyen yiyeceklerin not edilerek, bunların tüketilmesi azaltılmalıdır.

- Sıcak suyla duş almak

Buharlı bir banyoda geçirilen zaman, burun ve boğazdaki mukusun gevşemesine ve temizlenmesine yardımcı olacaktır.

- Zencefil tüketimi

Zencefil, doğal bir dekonjestan ve antihistaminik olarak kullanılabilir. Zencefilin antiviral ve antibakteriyel özellikleri, fazla mukusu kurutarak ve birikiminin giderilmesini teşvik ederek göğüsteki tıkanıklığı hafifletmeye yardımcı olabilir. Günde birkaç kez zencefil çayı içmek balgamın azaltılmasına yardımcı olabilir.

NTV’yi sosyal medyadan takip edin

TwitterFacebook

Geniz Akıntısı

Geniz akıntısının belirtileri nelerdir?

Geniz akıntısı hissedilir bir belirti haline geldiğinde, bu daha çok boğaz bölgesinde balgam hissi ile sık sık boğaz temizleme isteğine neden olur. Balgam çıkarma ve tükürme hastayı toplumda güç durumlara düşürür. Geniz akıntısının neden olduğu öksürük ve boğazda gıcık hissi oldukça rahatsız edicidir. Yoğun akıntı boğaza indiğinde, nefes borusuna kaçmaması için refleks ya da istemli olarak öksürük olur. Öksürük balgamlı olabileceği gibi kuru da olabilir. Bu tip öksürükler nedeniyle bazı hastalarda öğürmeler, mide bulantısı ve kusma gibi ek yakınmalar dahi görüyoruz. Geniz akıntısı belirtileri bazen burun tıkanıklığı, yüz bölgesinde dolgunluk, baş ağrısı ve hapşırma ile de beraber olabilir. Bu gibi durumlarda sinüzit hastalığı veya alerjik nezle ile ilişkili olduğuna sıkça rastlıyoruz. Geniz akıntısı hastalarının diğer yakınmaları arasında tekrarlayan boğaz sorunları, faranjit, kulak iltihaplanmaları, bronşit ve astım gibi hastalıklar da olabilir. Zira geniz akıntısı, bu hastalıkları tetikleyen veya tedavisini güçleştiren etkenler arasındadır.

Geniz akıntısının yaşla da ilgisi vardır (old man's drip). Burun içi mukoza örtüsünün yaşlanmayla değişmesi, geniz akıntısını arttırabilir. Hafif ısı değişimlerine yaşlı burunlar daha hassastır. Ayrıca akıntılar herhangi bir yiyecek veya özellikle baharatlı yendiğinde de tetiklenebilir.

Geniz akıntısı ile karıştırılan durumlar var mıdır?

Burada üzerinde durmak istediğim bir konu daha var. Bazı hastalarda geniz akıntısı olmadığı halde "akıntı varmış hissi" olabiliyor. Tekrarlayan endoskopik muayeneler ve takiplerle bu hastaları, gerçekten geniz akıntısı olan hastalardan ayırdedebiliyoruz. Akıntı olmadığı halde hissinin bulunması, çeşitli boğaz-geniz kitleleriyle, yaşlılıkla, inflamatuvar hastalıklarla veya psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olabiliyor. Bu hastalarda ileri araştırma ve tetkikler yapmak ve ilgili branşlara yönlendirmek gerekebiliyor.

Reflü hastalığı da hatalı bir şekilde geniz akıntısı gibi hissedilebilir. Mide asidinin boğaz ve gırtlak bölgesinde yaptığı tahriş nedeniyle, hastalar boğazlarındaki bu hissi geniz akıntısıymış gibi algılayabilir. Burun ve genizde, rutin yaptığımız endoskopik muayene sırasında, gerçek bir geniz akıntısı varsa bunu zaten görebiliyoruz. Gırtlak bölgesinin endoskopisinde de asit kaçağının (reflü) etkileri (interarytenoid pakidermi) saptanabilir. Hastaların bazılarına, yemek borusu-mide endoskopisi yapıldığı halde reflü hastalığı (laringofaringeal reflü) olmadığı söylenmiş olabiliyor. Oysa pHmetri kateteri takılmamış ve diğer araştırmaları tamamlanmamış hastalarda, reflü tanısı konulamamış olabilir. Reflü hastalarında ilgili branşlar tarafından araştırmaların tamamlanması ve hastalık saptanırsa en az ay tedavi görmeleri gerekmektedir.

Geniz akıntısının çözümü var mıdır?

Geniz akıntısını endoskopik değerlendirme sırasında görerek saptadığımız hastaların çoğunda çözüm sağlanabilir. Bu akıntının çözümü için önce geniz akıntısının nedenini belirlemek gerekir. Hasta ile uzun uzun konuşarak, yakınmasının süresi ve ilişkili tüm durumlar etraflıca öğrenilmelidir. Geniz akıntısının birden fazla nedeni olabildiğinden, her ayrıntı bilinmelidir. Muayene sırasında geniz akıntısının kaynağı önce burunda aranır. İnce endoskoplarla yaptığımız burun içi muayenesinde (nazal endoskopi) elde ettiğimiz bulgular çok önemlidir. Burun boşluğu, sinüs kanallarının açıldığı bölgeler ile geniz bölgesinin tamamını bu optik-kameralı muayenede inceleyebiliyoruz. Bu şekilde geniz bölgesindeki akıntıyı, kaynaklandığı sinüs bölgesini, mukoza örtüsünün sağlığını, alerji olup olmadığını ve buna yol açan burun kaynaklı pek çok hastalığı doğrudan görüp, teşhis edebiliyoruz. Yani kısacası eğer geniz akıntısının nedeni/nedenleri doğru belirlenirse, elbette geniz akıntısını önlemek ve tedavi etmek olanaklı oluyor.

Geniz akıntısı muayeneler sırasında görülmeyen, sadece akıntı hissi olan hastaların tedavisinde benim faydam olmayabiliyor. Gerçek bir geniz akıntısı söz konusu olmadığı için, bu hasta grubunu olası durumlara göre başka branşların araştırma ve tedavilerine yönlendirmek gerekli olabiliyor.

Polipli Sinüzit Tedavi Öncesi ve Sonrası Videosu

Geniz akıntısı ameliyat gerektirir mi?

Geniz akıntısı olan hastalarda önce mutlaka bazı ilaç ve spreylerle tedavi uygularız. Burun işleyişinin desteklenmesi ve düzeltilmesi sayesinde çoğu vakada geniz akıntısında azalma görülür. Bunun için burnun çeşitli tuzlu su karışımları ile yıkanması da oldukça faydalıdır. Tüm bu uygulamaların doktor önerisi ile yapılması ve bulgulardaki değişimlerin endoskopik muayeneler ile takip edilmesi çok önemlidir. Yani tedavi verildiğinde, sonuç alınana kadar hastanın düzenli olarak kontrollerine gelmesi gerekir. Düzelme olması halinde tedavi sonlandırılabilir; düzelme olmaması halinde tedaviye eklemeler yapılır veya bir sonraki adıma geçilebilir. Bol su içilmesi, sigaranın azaltılması/bırakılması çok etkilidir; geniz akıntısının yoğunluğunun azalmasını sağlar. Sinüzit hastalığı ve alerjik nezle varsa, bunların da belirlenmesi ve tedavi edilmeleri gereklidir.

Geniz akıntısına yol açan neden sinüzit veya burun eti büyümesiyse ve bu durumlar uzun süreli ilaç tedavileri ile düzelmiyorsa, bu hastalıkların ameliyatla tedavisi sayesinde geniz akıntısını çözüme ulaştırabiliyoruz. Sinüzit hastalığının ameliyatla tedavisinde, endoskopik görüntü altında hassas araçlarla yaptığımız milimetrik çalışmalarla, sinüs kanallarının salgı akış yollarını düzenleyebiliyoruz. Bu ameliyata endoskopik sinüs cerrahisi diyoruz. Yapısı bozulmuş ve aşırı büyümüş burun etlerinin küçültülmesi de solunum yollarının açılmasında ve burun işleyişinde düzelme ile beraber, geniz akıntısının tedavisinde önemli rol oynayabiliyor. Ancak bunların hiçbiri, hastaların tabiriyle, "geniz akıntısı ameliyatı" değildir. Yapılan her tedavi ve uygulama geniz akıntısının sebebine yöneliktir. Zira geniz akıntısı bir hastalık değil, bir belirtidir.

Geniz akıntısının tedavisi ne kadar sürer?

Geniz akıntısının tedavi süresi farklı farklı. geniz akıntısının nedeni örneğin bir nezle veya grip ise, genellikle 5 ila 10 gün sürelik bir tedavi ile düzelir. Akut iltihaplı sinüzitlerde 10 ila 14 gün tedavi uygulanır; bazen basamak tedavisi ile süre uzatılabilir. Kronik sinüzitlerde bazen aylar süren tedavi gerekli olabilir. Kronik hadiselerde genellikle burun işleyişi bozulmuş olduğu için, bu tip mukoza sorunu olan hastalarda en az hafta yıkama ve kortizonlu spreylerle tedavi vermeyi ve endoskopik takipler yapmayı tercih ederiz. Bu tedavi ve takipler ile geniz akıntısı tamamen ortadan kalkabilir. Tedaviden kısmi olarak fayda görenlere bir süre daha tedavi verir ve düzelene kadar takip ederiz. İlaçlarla tedaviden hiç fayda görmeyenlerde sinüs boşluklarının ve kanallarının durumunu görmek için sinüs tomografisi gibi görüntüleme yöntemlerine başvururuz. Sinüslerde anatomik veya işlevsel sorunlar varsa, operasyon ve benzeri ileri tedavileri planlayabiliriz. İlaçlarla tedaviden fayda görmeyen hastalarda yapılacak bir sinüzit ameliyatının ortalama süresi 1 saattir. Ancak operasyon sonrası pansumanlar hafta, takipler ise ay kadar sürebilir. Özel bir sinüzit tipi olan polipli sinüzit hastalarını, operasyon sonrasında bir kaç sene, yılda defa görmemiz gerekir.

Geniz akıntısının sinüzit ile bağlantısı nedir?

Akut sinüzitlerde sinüs boşlukları iltihapla doludur ve sinüs kanallarından burun boşluğuna iltihap akışı olur. Burun boşluğundan da genize ve boğaza sarı-yeşil renkli balgam gelişi olur. Üst solunum yolu infeksiyonlarında hissedilen burun-geniz akıntısı bu şekildedir. Bu durum sıklıkla bir nezle-gribi takiben ve kırgınlık ile ateş gibi hastalık belirtileri ile birliktedir. Bu hastalar, geniz akıntılarının günler veya haftalardır olduğunu söylerler.

Kronik sinüzitli hastalar ise geniz akıntılarının aylardır veya yıllardır olduğunu ifade ederler. Buradaki akıntılar genellikle iltihaplı değildir. Sinüs ve mukoza işleyişindeki bozukluk nedeniyle yoğun jel veya uhu gibi yapışkan; grimsi, bazen beyaz ve şiddeti dönemsel olarak değişen bir geniz akıntısı olur. Örneğin yazın kronik sinüzit hastaları kuru-sıcak hava ve tuzlu deniz suyu ile oldukça rahatlarlar. Kış mevsimi ve hastalıklarla beraber yakınmalar şiddetlenir.

Geniz akıntısına yol açan sinüslerle ilgili bir diğer durumda sinüzit hastalığı yoktur, fakat bir salgı kısırdöngüsü vardır. Olağan koşullarda sinüsün doğal deliğinden akıp gitmesi gereken mukus salgısı, diğer bir delikten sinüse geri döner durur. Aksesuar ostium salgı kısırdöngülerinde, ilaç ve sprey tedavileri sırasında iyiye giden, fakat tedavi kesildiğinde tekrar başlayan inatçı bir geniz akıntısı olur. Bu tip aksesuar delikler normalde de olabilir, yani yapısal olarak bulunabilir ya da eski tip sinüzit ameliyatları sırasında açılmış olabilir. Bu delikler ince kesitli sinüs tomografisinde bazen görülebilir. Ama mukus salgısının sinüsün doğal kanalından çıkarak, aksesuar delikten sinüsün içerisine döndüğünü endoskopik muayenede görmemiz, kesin teşhis için en önemlisidir. Bunun için orta sinüs pasajına (orta meatus) girerek değerlendirmemize olanak sağlayan ince pediatrik optiklerin varlığı (2,7mm çaplı) ile bu endoskopik muayeneyi yapabilmek ve bulguları yorumlayabilmek için de deneyim çok önemlidir.

Geniz akıntısını önlemenin yolları nelerdir?

Geniz akıntısı önlemenin yollarından biri bol bol su içmektir, günde en az ,5 litre su içilmelidir. Sigara içilmemesi ve tozlu-dumanlı, hava kirliliği olan ortamlardan uzak durulması gerekir. Hastaların burunlarına tuzlu su spreyleri veya solüsyonları kullanmaları faydalıdır. Burada burun yıkamanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekir. Alerjik nezlesi olanların alerjenlerle teması azaltmak için önlemler alması gerekir. Dönemsel olarak doktor kontrolünde alerji tedavileri kullanılabilir. Diğer yandan burun mukozasında ve işleyişinde bozulmaya neden olan esas hastalıklar belirlenmişse, bu durumda artık önlem almak değil, bunların tedavisine başlamak gerekir.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Başkanı Prof. Dr. Sina Ercan, nefes darlığına neden olan nefes borusu darlıkları hakkında açıklamalarda bulundu.

Nefes darlığı şikayetlerinde akla ilk olarak astım, sigara tiryakiliği, kalp hastalıkları gibi nedenlerin geldiğini belirten Prof. Dr. Sina Ercan, bazı nadir durumlarda nefes borusu darlıklarından şüphelenilmesi gerektiğini ifade ediyor.

“Nefes darlığı toplumda çok sık görülen bir sorun. Nefes darlığı dendiğinde akla her zaman önce astım, sigara tiryakiliği, kalp hastalıkları gibi klasik nedenler geliyor. Çünkü nefes borusu darlığı, nefes darlığına önayak olan nadir bir neden” diyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Başkanı Prof. Dr. Sina Ercan,  asıl sıkıntının da nadir olduğu için gözden kaçması olduğunu söylüyor. Ancak nefes darlığı şikayetlerinde bu olasılıktan da şüphelenmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Sina Ercan, “Şüphelenmediğiniz bir şeyi teşhis edemezsiniz. Nefes darlığının nedeni nefes borusu darlığı olduğunda ve bu teşhis edilmediğinde hastalar uzun süre yanlış tedaviye maruz kalabiliyor ve bu tedavilerin bir faydasını görmüyorlar” diyor.

“Nefes borusu darlığının belirtileri nelerdir?” 

“Hastada nefes darlığı söz konusu olduğunda elbette akla ilk önce sık görülen sebeplerin gelmesi doğal. Ancak nefes darlığından şikayet eden ve bu şikayeti astım, kalp rahatsızlığı vs. gibi klasik nedenlerden olduğu sanılan bir hasta uzun süre tedaviye cevap vermediğinde, tedavide çok ısrarcı olmamak ve nefes borusu darlığından şüphelenmek lazım. Öte yandan sabit ve değişmez hırıltı da başka bir belirti olarak görülebilir. Hastanın hikayesi iyi dinlenmeli ve gerekirse nefes borusunun özel olarak filmi istenmelidir. Bu şekilde bir daralma ya da tıkanıklık varsa kolaylıkla görülebilir.”

Solunum aleti nefes borusu darlığını tetikleyebilir

Örneğin hasta yoğun bakımda kaldığı ve bu süreçte solunum aletine bağlandığı bilgisini veriyorsa bunun atlanmaması gereken bir detay olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sina Ercan bu konuyu şöyle detaylandırıyor: “En sık görülen nefes borusu darlığı nasır gibi yani dışarıdan bir etkiye bir tepki olarak ortaya çıkar. Bir doku baskı altındaysa o dokuda bir reaksiyon oluşur ve orada darlığa neden olacak bir gelişme görülebilir. Solunum aletlerine bağlanan hastalarda plastik borular yüzünden böyle bir durum ortaya çıkabilir. Bunlar kum saati şeklinde daralmalardır ve hastada sanki pipetten nefes alıyormuş gibi bir etki yaratır.”




Tümör varsa cerrahi müdahale şarttır

Hava yolu darlıklarının çoğunun iyi huylu darlıklar olduğunu belirten Prof. Dr. Sina Ercan, soluk borusunun bazen içerisinde bazen dışarısında oluşan iyi huylu tümörlerin de hava yolunu daraltabildiğini belirtiyor ve daralma tespit edildikten sonraki süreci şöyle aktarıyor:

“Daralma tespit edilip bilgisayarlı tomografi ile sınırları belirlendikten sonra detaylı teşhis için endoskopi ya da biyopsi yapılır. Tümöre bağlı tıkanıklıklarda söz konusu organ nefes borusu olduğu için boğulma riskinden ötürü tümör iyi huylu da olsa kötü huylu da olsa ameliyat ile çıkartılması gereklidir. Böyle bir ameliyatı kaldıramayacak hastalarda tümör hava yolunun dışındaysa bazen içerden baskıyı durdurmak için kafes konulur. Söz konusu doku dondurularak veya yakılarak yok edilir. Bazen lazer uygulanır bazen de genişletme teknikleri hayata geçirilir.”

Nefes borusunda tekrarlayan ameliyatlar risklidir

Nefes borusu darlığı operasyonlarında en baştan doğru bir karar verilmesinin oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sina Ercan, bunu şöyle açıklıyor: “Nefes borusu darlığı müdahelelerinde sorun erken teşhis edilip, zamanında hareket edilmelidir. Kesinlikle doğru teknik uygulanmalıdır. Hata yapmak, kalıcı hasarlara neden olabilir. Nefes borusunda tekrarlayan ameliyatlar risklidir. Bu yüzden ilk ameliyatta başarıyı yakalamak önemlidir. Doğru yöntemler uygulanmazsa tedavi süreci çok uzayabilir ve hastanın sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen sesin kaybedilmesi, ya da hayat boyu trakeostomi kullanma zorunluluğu (nefes borusuna boğaz bölgesinden takılan plastik nefes alma borusu) gibi durumlar ortaya çıkabilir.”

 

Formu doldurun, biz sizi arayalım:



Kullanıcılar bunları da aradı:

 

Yayın Tarihi : 31/12/

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir