present ne demek ingilizcede / İngilizcede Simple Present Tense: Kurallar ve Kullanım Örnekleri

Present Ne Demek Ingilizcede

present ne demek ingilizcede

Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. hazır, mevcut.
    be present: hazır bulunmak.
    present company: hazır bulunanlar, hazırun.


    present company (always) excepted: hâşâ huzurdan, sözüm huzurdan dışarı.

  2. şimdiki (zaman), güncel, şu andaki/halihazırdaki (durum vb.).
    at present: şimdi, şu anda, halihazırda,

    şimdiki halde/durumda.
    at the present time: bu zamanda, halihazırda.
    for the present: şimdilik, şu anda, şu an için, geçici olarak, muvakkaten.
    up to the present: şimdiye/şu ana kadar.
    articles for present use: her gün kullanılan eşya.
    the present worth of … : … in şimdiki değeri.
    We learn from the past, experience the present and hope for success in future: Geçmişten ders alır, şimdiki zamanı yaşar, geleceğe ümitle bakarız.

  3. Gramer şimdiki zaman (kipi), hal (sigası).
  4. (bir yerde vb.) var olan, bulunan.
    Carbon is present in many minerals.
  5. eldeki, ele alınan, söz konusu (edilen).
    the present issue.
    the present writer: bu yazıyı yazan, imza sahibi.
  6. serinkanlı, soğukkanlı.
  7. ânî, müstacel, mübrem.
  8. hediye, bahşiş, armağan.
    make someone a present of sth: birisine bir şeyi armağan etmek/hediye olarak vermek.
  9. eldeki iş, ele alınan konu.
  10. Ge&#;işli Fiil sunmak, takdim etmek.
    present one's respects: saygılarını sunmak.
    present something to someone

    = present someone with something

    : birine bir şey sunmak/takdim/hediye etmek.
  • Ge&#;işli Fiil göstermek, arzetmek.
    present one's apologies: özür dilemek.
    present one's compliments:

    iltifatta bulunmak.
    This matter presents some difficulties: Bu iş biraz zorluk gösteriyor.

  • Ge&#;işli Fiil (fırsat vb.) vermek, sağlamak, hasıl etmek, meydana getirmek, meydan vermek.
  • Ge&#;işli Fiil ibraz etmek, göstermek.
    to present one's I.D.: kimliğini göstermek.
  • Ge&#;işli Fiil tanıştırmak, takdim/prezante etmek.
    present oneself: (a) kendini takdim etmek, (b) ispatı vücut etmek, hazır bulunmak.
  • Ge&#;işli Fiil kamuya duyurmak.
  • Ge&#;işli Fiil huzura çıkarmak.
  • Ge&#;işli Fiil teşhir etmek.
  • Ge&#;işli Fiil dikkatine sunmak/arzetmek, gözönüne sermek.
  • Ge&#;işli Fiil anlatmak, izah etmek.
  • Ge&#;işli Fiil temsil etmek, (sahnede rolünü) oynamak.
    to present a play: bir piyesi sahneye koymak.
  • Ge&#;işli Fiil döndürmek, çevirmek.
    He presented his back to the audience.
  • Ge&#;işli Fiil (tüfek) nişan almak.
    present a pistol at someone's head: birinin başına tabanca dayamak.
  • Ge&#;işli Fiil, Hukuk (a) suçlamak, itham etmek, (b) (yetkili makama) arzetmek, bilgi vermek.
  • Ge&#;işli Fiil papazı maaşlı makama aday göstermek.
  • Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

    Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

    present participle

    faaliyet ismi, sıfat fiil: İngilizce fiillerin
    -ingile sonlanan şekli.
    ör.: say: söylemek,



    saying
    : söyleyen, söyleyerek.

    İsim

    present perfect

    tamamlanmış şimdiki zaman:
    havefiilinin şimdiki zamanı sonuna fiilin geçmiş zaman ortacı (
    past

    participle

    ) getirilerek yapılır:
    ör.: I have finished: (şimdi) bitirdim.
    İsim

    present value

    vadesi ileride belirli bir tarihte gelecek ve önceden belirli bir meblağın iskontolu değeri

    net present value method

    (gelecekteki nakit giriş ve çıkışlarını belirli bir iskonto oranıyla bugünkü değere indirgedikten sonra

    bunları karşılaştırmak suretiyle projeleri değ

     

    present

    teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

    Hediye

    -

    -

    şimdiki zaman

    -

    -

    mevcut

    -

    -

    sahnede göstermek
    bulunmak (iltifat)
    sun

    -

    -

    şu an

    -

    -

    vermek

    -

    -

    şimdiki

    -

    -

    halihazırdaki
    bergüzar
    gün

    -

    -

    şimdiki zamanı gösteren
    peşkeş
    armağan etmek
    hazır olmak
    meydana koymak
    varolan
    teşhir etmek
    prezante etmek
    olmak
    belge
    tanıtmak
    göstermek
    armağan

    -

    -

    hazır bulunmak
    bulunan

    -

    -

    temsil etmek
    halihazır

    -

    tanıştırmak
    bugünkü

    -

    -

    sunmak

    -

    -

    takdim etmek
    şu anki

    -

    -

    sahneye koymak
    arz ederim
    sun(mak)
    adı geçen
    takdim etme
    bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
    ibraz etmek
    nişan almak
    sahnelemek
    çıkarmak

    -

    hazır

    -

    -

    aday göstermek
    takdim etmek, tanıtmak: He presented me to the queen. Beni kraliçeye takdim
    doğrultmak (silah)
    sunmak, takdim etmek: present a petition dilekçe sunmak
    arzetmek
    ileri sürmek
    bahşiş
    şimdiki: the present worth of -in şimdiki değeri
    doğrultmak
    sun: adj.şu anki
    ortaya koymak
    selam/hediye/şu an
    bu
    bulunmak
    hediye etmek
    bildirmek
    sergilemek

    İlgili Terimler

    presenter
    sunucu

    -

    -

    presentable
    düzgün görünüşlü

    -

    -

    presentation
    sunum

    -

    -

    present day
    şimdiki
    present a bold front
    yürekli gözükmek
    present a plaquet
    plaket vermek
    present an evidence
    delil ikame etmek
    present an offer
    teklif sunmak
    present arms!
    selam dur!
    present assessments
    değerlendirmelerde bulunmak
    present at
    hazır olmak
    present at
    bulunmak
    present candidates
    aday göstermek
    present condition
    mevcut hal
    present condition
    mevcut durum
    present conditions
    şimdiki koşullar
    present conditions
    mevcut şartlar
    present conditions
    varolan koşullar
    present continuous tense
    şimdiki zaman
    present day
    günümüzdeki
    present debt
    mevcut borç
    present government
    mevcut hükümet
    present information
    bilgi sunmak
    present obligation
    mevcut yükümlülük
    present oneself as
    kesilmek
    present proudly
    iftiharla sunmak
    present proudly
    gururla sunmak
    present sensor
    algılayıcıyı sun
    present situation
    gelinen nokta
    present situation
    mevcut durum
    present strength
    halihazır kuvvet
    present strength
    mevcut kuvvet
    present tense
    geniş zaman kipi
    present to
    armağan etmek
    present value
    net bugünkü değer
    present arms
    selam durmak
    present continuous
    şimdiki zaman
    present for sale
    satışa sun
    present oneself
    meydana çıkmak
    present participle
    durum ortacı
    present participle
    şimdilik ortacı
    present perfect continuous
    sürekli bitmiş zaman
    present perfect continuous tense
    sürekli bitmiş zaman
    present perfect tense
    yakın geçmiş zaman
    present value
    şimdiki değer
    present value
    bugünkü değer
    present-day
    bugünkü

    -

    present-day
    modern
    present-day
    günümüzdeki
    present-day
    şimdiki
    present 3
    3 mevcut
    present at
    hazır
    present company excepted
    söz meclisten dışarı, hâşâ huzurdan/huzurunuzdan
    present company excepted
    söz meclisten dışarı
    present company excluded
    sözüm meclisten dışarı
    present continious tense
    Şimdiki sürekli (-ıng) zaman
    present continuous
    (Present Continuous Tense) Şimdiki zaman
    present in a canon of scripture
    kutsal bir kanon mevcut
    present indicative
    Şimdiki zaman bildirme/haber kipi
    present moment
    Bu anı
    present nationality
    Bu milliyet
    present occupation
    Bu meslek
    present one's compliment
    Bu kişinin övgü
    present oneself, introduce oneself
    Kendini tanıtmak bulunmak
    present one´s compliments
    saygılarını sunmak
    present participle
    durum ortacı, faaliyet ismi
    present participle of apprehend
    yakalanması bugünkü sıfat
    present participle of backread
    backread bugünkü sıfat
    present participle of balance
    denge mevcut sıfat
    present participle of cough
    öksürük mevcut sıfat
    present participle of delink
    delink bugünkü sıfat
    present participle of demobilize
    terhis bugünkü sıfat
    present participle of disrupt
    bozabilir bugünkü sıfat
    present participle of endow
    bağışlamak bugünkü sıfat
    present participle of hale
    hale bugünkü sıfat
    present participle of laff
    laff bugünkü sıfat
    present participle of to trim
    Döşeme için bu sıfat
    present participle of tomahawk
    tomahawk bugünkü sıfat
    present participle of tote
    bulundurmak ve bu sıfat
    present participle of transfuse
    damardan bugünkü sıfat
    present participle of tryst
    buluşma bugünkü sıfat
    present participle of unfrock
    papazlıktan çıkarmak bugünkü sıfat
    present participle of vitiate
    kirletmek bugünkü sıfat
    present perfect continuous
    (tense) sürekli bitmiş zaman
    present progressive
    Bu progressive
    present progressive tense
    Şimdiki zaman
    present s.o. with a problem
    birini bir problemle karşı karşıya bırakmak
    present sensor
    mevcut algılayıcı
    present simple
    Bkz. present simple tense
    present simple tense
    Geniş zaman
    present subjunctive
    geniş zamanda kullanılan dilek kipi
    present sımple
    geniş zaman
    present tense
    şimdiki zaman

    -

    present time
    şimdiki zaman
    present worth
    şimdiki değer
    present-oriented
    Bugüne dönük, bugüne yönelik
    present (of a movie
    gösterime sunmak
    present day
    günümüz

    -

    present o.s
    bulunmak, hazır bulunmak, gelmek
    present smb. with smth
    hediye sunmak
    presentable
    şık ve bakımlı
    presentable
    takdim edilebilir
    presently
    hemen
    present tense
    geniş zaman

    -

    presentation
    hediye
    presentation
    armağan
    presentation
    tiyatro oyunu
    presentation
    presen- tation copy hediyelik nüsha
    presentation
    psik
    presentation
    prezantasyon
    presentation
    doğumda ceninin duruş şekli
    presentation
    1. Prezantasyon: Doğumda ceninin belrili durmu; seafoodplus.info gücü
    presentation
    (INTELLIGENCE) AÇIKLAMA (İSTİHBARAT): İstihbarat maksadının açık ve tam bir şekilde anlatılması için en uygun şekil ve tertibin seçilmesi. Bu şekil ve tertip, sözlü, grafik veya yazılı olarak ya da bunlardan bir kaçı birlikte kullanılmak suretiyle yapılabilir
    presentation
    sunma
    presentation
    sergileme
    presentation
    sahneleme
    presentation
    tavsiye etme
    presentation
    sahneye koyma
    presentation
    kavrama gücü
    presentation
    gösterim
    presentation
    arz
    presentation
    aday gösterme
    presentation
    tanıtma
    presentation
    ibraz
    presentation
    tanıtım
    presentation
    takdim
    presentation
    sunuş
    presenter
    tanıtıcı
    presently
    birazdan
    presents
    sunar
    the present
    bugün, içinde bulunduğumuz zaman
    presentable
    prezantabl
    presentation
    gösterme
    be present
    olmak
    present perfect
    yakın geçmiş
    presentable
    yerinde
    presentable
    düzgün

    -

    -

    presentable
    uygun
    presentation
    sunuluş
    presentation
    takdim etme
    presentation
    arzetme
    presentation
    gösterildiğinde

    -

    presentation
    takdim edilme
    presentation
    gösterilme
    presentation
    oyun
    presentation
    görüntü
    presentation
    temsil
    presented
    sunulmuş
    presenter
    takdimci
    presenting
    sunma
    presently
    yakında
    presently
    derhal
    presents
    armağanlar

    -

    -

    the present
    şimdiki

    -

    -

    to be present
    bulunmak
    to be present
    olmak
    presentable
    sunulabilir
    presented
    sun

    -

    -

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir