camiler kışlamız müminler asker kimin / Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker, - Haber 7 Yazarı Ahmet Anapalı

Camiler Kışlamız Müminler Asker Kimin

camiler kışlamız müminler asker kimin

MİNARELER SÜNGÜ, KUBBELER MİĞFER

cevat_ornek_2

Bir Şiirin Öyküsü

 Takvimler 17 Aralık tarihini gösterir göstermez herkesin aklına gelen yılında yaşanan ‚Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması' olduğunu biliyorum.

Telefon görüşmelerinin kayıtları, ayakkabı kutuları… Henüz üstünden ancak 6 sene geçmiş olmasındandır belki, ama bütün bu hadiseler toplumun bir şekilde hafızasında.

Ama ben bu satırlarla bir çoğumuzun çoktan unuttuğu, fakat bence yine de son derece önemli olan bir başka hususu hatırlatmak istiyorum.

Gerçi ‚hatırlatmak' fiili bu hususta ne kadar doğru olur emin de değilim, çünkü aradan geçen koskoca 22 yıla ve konunun Murat Bardakçı ve başka tanınan kalemler tarafından defalarca yazılmasına rağmen içimizde siyaset ile yakından ilgilenenlerin bile hala olayı yanlış bildiğini görüyorum.

Konu günümüzün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 17 Aralık 'de Siirt'te okuduğu bir şiir yüzünden hapis cezasına mahkum edilmesi.

Peki bu neden önemli bir husus?

Ben hukukçu değilim, dolayısıyla yaşanmış hukuki süreç ve verilen kararın kanunlar doğrultusunda mı yoksa dışında mı olduğuyla alakadar bir yorum yapmayacağım.

Lakin bence ortada kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var, o da olayın hukuki boyutu yanısıra toplumsal vicdanda bulduğu yankı.

Çünkü, Recep Tayyip Erdoğan'ın bu şiiri okuduğu yüzünden cezalandırılması onu büyük çoğunluğu milliyetçi, muhafazakar olan Türk seçmeninin gözünde ‚mağdur' konumuna getirdi.

Okuduğu şiir toplumun büyük çoğunluğunun gerek dini gerek milli değerlerinin mecazları ile doluydu.

Örneğin şiirde şu mısralar geçiyordu:

'Minareler süngü, kubbeler miğfer, 
Camiler kışlamız müminler asker; 
Bu ilâhi ordu dinimi bekler, 
Dillerde tevhit Allahû Ekber.'


Üstelik mısraların şairinin büyük Türkçü Ziya Gökalp olduğu söylendi.

İşin ilginç yanı ise, hala mevzu bahis şiirle söz konusu olunca toplumda hakim olan iki önemli hususun olması.

  1. Eminim insanımızın bir çoğu Recep Tayyip Erdoğan'ın okuduğu ve hapse girmesinde sebep olan şiirin yukarıda yazdığım ilk kıtadan ötesini hatırlamaz veya bilmiyor olması.
  2. Şiirin şairi Ziya Gökalp olarak bilinmesi.


Dolayısıyla insanımızın tüm toplumsal maneviyatını kapsayan değerleri vurgulayan milli bir şairimizin şiirini okuduğu için hapis cezası alan biri nasıl ‚mağdur' olamazdı ki?

Peki öylemiydi gerçekten?

Kendisine dava açılmış ama henüz hapise girmemişken babamla mevzuyu konuşuyorduk.

Ben babama "Eğer Ziya Gökalp'in şiirini okudu diye içeriye alınırsa kahraman yaratılır." demiştim ve babam da "Gökalp'in değil o mısralar" diye cevap vermişti.

Ben haliyle şaşırıp "Nasıl yani, kimin şiiri o zaman?" diye sorduğumda, babam "Şiirin gerisi Gökalp'in ama o mısralar Gökalp'e ait değil, kimin olduğunu bilmiyorum ama." demişti.

Ve gerçekten de Ziya Gökalp'in ‚Asker duası' şiirinin ilk kıtasını örnek olarak göstereyim:

Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan'a imdâd eyle Yârabbi!
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!

Asker Duası
Ziya Gökalp

Şiirin tümü 5 kıta ve her kıtanın yapısı ilk kıtada olduğu gibi 5 mısra. Mısralar 10 hecelik ölçü ile yazılmış.

Beş mısralı kıtalarda genelde olduğu gibi ilk üç mısra birbiriyle ve son iki mısra birbiriyle uyumla bitiyor. Asker duası şiirinin ilk dört kıtasında Ziya Gökalp son iki mısranın uyumu için sürekli tekrarlanan ‚eyle Yârabbi!'yi redif olarak kullanmış ve bunu sadece sonuncu, yani beşinci kıtada ‚etme Yârabbi!' diye değiştirmiş.

Oysa meşhur‚ ‚Minareler süngü, kubbeler miğfer,' diye başlayan mısralara baktığımızda, kıtaların iki mısradan ibaret olduğunu ve mısraların ise 11'lik hece ölçüsü içinde yazıldığını görüyoruz.

Dolayısıyla bu mısralar Gökalp'in ‚Asker duası' şiiri ile yapısal uyumsuzluk içinde olduğu bariz belli.

Bazen şairler şiirin girişinde veya bitişinde farklı yapılanmaya başvursalar bile Ziya Gökalp ‚Asker Duası' şiirinde böyle bir yönteme baş vurmamış.

Olayın onca edebiyat öğretmeni ve akademisyeni olan bir ülkede yok denecek kadar az kişinin dikkatini çekmesi ve hala toplumda ısrarla ‚Ziya Gökalp'in şiirini okudu diye…' bilinmesi gerçekten ilginç.

Ve gerçekten de mevzu bahis mısraların Gökalp'a ait olmadığı, Mehmet Cevat Örnek isimli bir şairimizin ‚İlahi Ordu' isimli bir şiirinin giriş mısraları olduğunu geç de olsa öğrendim.

Mehmet Cevat Örnek yılında Ankara, Nallıhan doğumlu bir şairimizmiş. 17 Kasım 'de vefat etmiş. ‚7 Dağın Çiçeği' ve ‚Gülden Dikenden' isimli şiir kitapları yayımlamış.

Evlatları adına yayımladıkları internet sitesinde şöyle belirtmişler:

İlahi Ordu şiirinin hikayesi;

Bir ramazan ayında iş çıkışı oğlu Ümit Örnek ile birlikte durakta beklerken caminin minarelerini süngüye, kubbelerini de miğfere benzeten oğluna, bunu eve gidince kaleme alacağını belirtip bu şiiri yazmıştır.

Kaynak: funduszeue.info

Ressam: M. Cevat Örnek

İnternet sitesini inceledim.

Merhum Mehmet Cevat Örnek bey anlayabildiğim kadarıyla geçimini oyuncak imalatıyla sağlayan ve sadece şiirle değil, aynı zamanda tiyatro ve resim sanatıyla da uğraşan biriymiş. İnternet sitesinde gördüğüm kadarıyla bence gayet başarılı diyebileceğim tabloları da var. ne yalan söyleyeyim, yaptığı Atatürk tabloları en çok hoşuma gidenler oldu.

Gördüğüm kadarıyla bugünkü deyim ile ‚Siyasi İslam'la zerre kadar alakası olmayan, Cumhuriyetçi, Cumhuriyetin ve kurucusu Atatürk'ün değerini bilen, vatanına, milletine samimi bağlı ve aynı zamanda da dini değerlerine bağlı bir insanmış intibası uyandı bende.

Vefatinden 17 sene ve bir ay sonra, yazdığı şiirin bu amaçla ‚kullanılmasına' acaba razı olur muydu diye sormadan da edemedim kendime.

Ve aklıma Recep Tayyip Erdoğan'ı 'Ziya Gökalp'in şiirini okudu diye' mağdur görenlerle yıllar sonra bir zamanın mağdurun 'Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almasını' alkışlayanların aynı insanımız olduğunu düşündüm.

Eğer yanılmıyorsam ve bende uyanan intiba yanlış değilse, bu kadar dini sembolik taşıyan bir şiirin şairinin Cumhuriyet değerlerine bağlı olabileceği günümüzde bir çoğumuza çok tuhaf ve inanılmaz gelebilir, ama böyle insanlarımız vardı.

Ve ben hala var olduklarını ümit etmek istiyorum.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine bir müjde verdiğini söyleyen Erdoğan, "Malum bir mağarada sıkıştırıldı bu teröristler, 7 tane terörist orada halledildi, artı 2 terörist daha halledildi, sayı 9 oldu. Onlar kaçacak biz kovalayacağız, er veya geç bunları kazımadan, kökünü kurutmadan inşallah bize durmak, duraksamak yok. Her ne kadar Bay Kemal onların parlamentodaki temsilcileriyle el ele omuz omuza Ankara'dan İstanbul'a da yürüyorsa onlar görevini yapacak, biz de görevimizi yapacağız. Benim milletim inşallah bunların da herhalde kitabını dürecektir." diye konuştu.

Program vesilesiyle demokrasi mücadelesinin pek çok farklı sayfasına şahitlik etmiş vatandaşları dinleyeceklerini ileri süren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizin, rahmetli Menderes'in 'Yeter söz milletindir' diyerek başlattığı demokrasi yolculuğu idam sehpasından zindanlardaki işkencelere kadar nice baskı ve zulümle engellenmeye çalışıldı. Toprağa gömdüklerini sandıkları filizlerin aslında birer tohum olduğunu ve her seferinde çok daha güçlü bir şekilde boy vereceğini bunlar hiç düşünmemişlerdi, bilmiyorlardı. Buna rağmen coğrafyamıza ve milletimize yönelik kinleriyle, nefretleriyle, sinsilikleriyle bezeli niyetlerinden hala vazgeçmiş değiller. Ellerinden gelse bugün Türkiye'yi yeniden zihniyeti ve uygulamalarıyla tek parti faşizmine geri döndürecekler. Ellerinden gelse bu milletin hangi inanca, hangi kökene, hangi meşrebe sahip olursa olsun kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan tüm fertlerini imha edecekler. Ama hamdolsun başaramıyorlar ve başaramayacaklar. Milletimiz her darbeden, her saldırıdan, her karanlık geceden sonra hak, hukuk, adalet, özgürlük bayrağını yeniden yükseltmiştir."

Erdoğan, "Çekilen acılar ve uğranan zulümler yüreklerimizde inanın derin izler bırakmıştır. Heba olan vaktimiz ve enerjimiz bizi dünyadaki kalkınma yarışında epeyce geriye itmiştir. Bununla birlikte karanlığa asla teslim olmadık, umudunuzu asla kaybetmedik, zalimlere asla boyun eğmedik, mücadeleyi asla bırakmadık. Sonuçta kalbimizin bir yanı buruk, diğer yanı coşkuyla dolu bir şekilde işte bugün buradayız. 'Helalleşme' diye ortaya atılanların önce gelip buradaki kardeşlerimizden helallik almaları lazım." dedi.

Evlendiği dönemdeki Siirt'in bugün olmadığını, çoğunun göç ettiğini belirten Erdoğan, "Niye? Terör sebebiyle. Buralardan topraklarını terk ederek İstanbul, İzmir, Ankara buralara göç ettiler. Onlara burada yaşamayı adeta zindan edenler şimdi onun hesabını veriyorlar ve verecekler. Üzerlerine üzerlerine gidiyoruz, gideceğiz. darbesinden darbesine, postmodern darbesinden 15 Temmuz darbe girişimine uzanan bir utanç galerisinden geçerek geldiğimiz bu yer hepimiz için çok kıymetlidir. Gençlerimizin en büyük şansı bu zulümleri bizzat yaşamamış, en büyük eksikleri de bu tecrübeleri bizzat edinmemiş olmalarıdır." diye konuştu.

"BEDEL ÖDEYECEKLER"

Yaşanılan coğrafyanın 10 bin yılı aşkın tarihiyle insanlığın ilk döneminden beri en gözde hayat alanı olduğunu belirten Erdoğan, nice kavim, inanç ve kültürlerin gelip geçtiği bu toprakların medeniyetlere kaynaklık ettiği kadar güç kavgalarının da merkezi olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaklaşık bin yıldır aynı kaderi paylaştığımız vatanımıza dikilen kem gözler bugün de mevcuttur. Daha yıl önce sınırlarımızın terör örgütleri kullanılarak nasıl ve niçin taciz edildiğini unutmadık. Ülkemize musallat edilen ve 40 yıldır kendi insanımızın kanını döken bölücü örgütün niçin hala ayakta tutulmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz. Ama bak işte buyurun böyle mi yaparsınız? Hollanda'da 50 tane PKK'lıyı apar topar topladılar çünkü orada operasyon yapmaya kalktılar, bedelini ödediler. Ben inanıyorum ki bunlar sadece Hollanda'da değil, Almanya'sında da Fransa'sında da bütün bu bedelleri ödeyecekler. Bunlara dünyada barınacakları yer kalmayacak, yeter ki biz dik duralım. Vekalet savaşları yoluyla ülkemizin birliğini, devletimizin tekliğini, milletimizin bütünlüğünü parçalamak için oynanan oyunların farkındayız." değerlendirmesinde bulundu.

EKONOMİ AÇIKLAMASI

Bunun için her fırsatta, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet." dediklerini söyleyen Erdoğan, "İşte bunu derken bu senaryoların hepsine de meydan okuyoruz. Türkiye'nin demokraside, hak ve özgürlüklerde, ekonomik kalkınmada geldiği seviyeyi yok sayıp bizi yeniden kendi iç kavgalarımızın bataklığına itmek isteyenlere fırsat vermiyoruz. Irak'tan Suriye'ye, Libya'dan Sudan'a kadar pek çok yerde sergilenen oyun bizde de denenmek istendi. Allah'ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle asırlık hesaplaşmaların hepsinden de alnımızın akıyla çıktık. Şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz." dedi.

Erdoğan, aynı durumun söz konusu olduğunu söylediği yılında "Bizi bu teğet geçecek." dediğini aktararak, "Hatırlayın, bizi teğet geçti. Burada meselenin dolar olmadığını, meselenin faiz olmadığını anlamak için şöyle bir adım geriye çekilip akıl, izan ve vicdan penceresinden fotoğrafa bakmak yeterlidir. Dün kendimizle birlikte tüm mazlum ve mağdurların güvenliği için ne dedik 'Dünya beşten büyüktür' diyerek meydan okuduk. Bugün yine kendimizin ve dostlarımızın ekonomik özgürlüğü, refahı, geleceği için 'Dünya beşten büyüktür' diyoruz." diye konuştu.

Siyasi özgürlükle ekonomik özgürlüğün madalyonun iki yüzü gibi olduğunu, biri olmadan diğerinin anlamsız olacağını dile getiren Erdoğan, "Biz ülkemizde nasıl tüm vatandaşlarımızı en geniş hak ve özgürlüklere kavuşturmuşsak, inşallah ekonomide de unutmayın yatırım, istihdam, üretim, ihracat, büyüme merkezli yeni programımızla refahı yaygınlaştıracağız. Bugün demokrasiyi konuşuyoruz, inşallah yarın milletimizin refahını nasıl arttırdığımızın muhasebesini yapacağız. Geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez. Nereden nereye geldiğimizi doğru şekilde tespit etmeden nereye gideceğimizi bilemeyiz." dedi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası