dışkıda sümüksü madde / Kolorektal (Kolon ve Rektum) Kanserler - Hisar Hospital Intercontinental

Dışkıda Sümüksü Madde

dışkıda sümüksü madde

Dışkıda Mukus

Dışkıda Mukus Nedir?

Dışkının normal üretimi sırasında bağırsaklardaki hücrelerde bir miktar mukus üretilir. Bu dışkının normal yapısı için normal bir durumdur. Ancak bu dışkıda fark edilmeyecek derecedir. Mukuslu kaka veya sümüksü kakanın fark edilmesi normal olarak kabul edilmez ve mukusun aşırı üretildiğini gösterir. Bu durumda da bunun nedeninin bulunması gerekebilmektedir. Yetişkinlerde mukuslu kaka ortaya çıkabileceği gibi bebeklerde de oluşabilir. Dışkıda görülen aşırı mukusun ek bazı semptomlarla birlikte olma ihtimali yüksektir. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir: 

1-) Dışkıda mukus ve kan 

2-) Karın ağrısı, kramp veya şişkinlik

3-) Bağırsak hareketlerinde veya alışkanlıklarında değişiklikler

Vücutta üretilen mukus doğaldır ve vücudun çalışma şeklinin çok önemli bir parçasıdır. Ağız, burun, sinüs, boğaz, akciğer ve bağırsak gibi birçok bölgeyi korumak ve normal işlevlerini sürdürmek için mukus üretilir. Çoğu zaman mukus berrak ve incedir. Bununla birlikte, hastalık, diyet veya çevresel faktörler bazen mukus kıvamını artırabilir. Mukusun rengi de çeşitli nedenlerden dolayı değişebilir.

Dışkıda Mukus Nedenleri Nelerdir?

Kalın bağırsağın mukoza zarı, dışkının vücuttan çıkışına yardımcı olmak için mukus üretir. Ancak üretilen bu mukus fark edilmeyecek düzeydedir ve genelde berrak bir renktedir.  

Dışkıda görünür mukus olması, bakteriyel enfeksiyonlar, anal fissürler, bağırsak tıkanıklığı veya Crohn hastalığı gibi birçok hastalığın işareti olabilmektedir. Genelde bu hastalıklarda dışkıda kan, irin, mide ağrısı gibi başla semptomlar da görülür. Dışkıda mukusun olası nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

Bakteriyel Enfeksiyonlar

Bakteri kaynaklı bağırsak enfeksiyonları, dışkıda mukusa sık neden olan durumlardan biridir. Bağırsakta en sık enfeksiyon yapan bakteriler arasında Campylobacter, Salmonella, Shigella ve Yersinia bakterileri sayılabilir. Bu bakteriler genellikle gıda zehirlenmeleri ile vücuda girip bağırsakta enfeksiyona neden olurlar. Bakteriyel bağırsak enfeksiyonlarında görülebilecek diğer belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

Anal Fissürler ve Ülserler

Anal fissür diğer adıyla makat çatlağı, dışkının vücuttan çıktığı ve biriktiği bölge olan alt rektumun iç yüzeyindeki yırtıklardır. Genel olarak uzun süreli olan kabızlıklar gibi durumlar sonucu bağırsaktaki travmalar ile oluşmaktadır. 

Anal fissür, dışkılama sırasında oldukça fazla ağrıya neden olabilir. Bu durum fissürün şiddetine bağlı olarak değişse de genelde kişiler dışkılama yapmaktan bile korkar bir hale gelir. Bunun dışında dışkıda mukus da görülebilecek diğer bir semptomdur. Ağrıyı azaltmak için çeşitli ilaçlar kullanılabilse de esas olarak fissürün iyileşmesi için kabızlığın ortadan kaldırılması gerekir. Ülserler yani yaralar da anal fissürlere benzer nitelikleri taşır. Kemoterapi veya radyoterapi gören kişilerin bağırsaklarında mukozit adı verilen bir inflamasyon oluşabilir. Bu durum hastanede tedavi gerektirebilir.

Bağırsak Tıkanıklığı

İnce veya kalın bağırsağın kısmen veya tamamen tıkanması durumunda da dışkıda mukus oluşabilmektedir. Normalde bağırsak tıkanıklıklarında kişilerde dışkı ve gaz çıkaramama durumu oluşur. Ancak tıkanıklığın ilerisinde kalan dışkı parçaları ilk dönemlerde aşırı mukus ile dışarı çıkabilmektedir. Tıkanma, yiyeceklerin, sıvıların ve gazın bağırsaklardan normal şekilde hareket etmesini engeller. Tıkanma özellikle gelip giden şiddetli ağrıya neden olur.

Bağırsak tıkanmalarının en sık nedeni adezyon adı verilen genelde bir cerrahi sonrası oluşan yapışıklıklardır. Bunun haricinde fıtık, tümör gibi nedenler de bağırsak tıkanıklıklarına neden olabilmektedir. Özellikle kalın bağırsaklarda meydana gelen tıkanıklıklarda, hastanın yaşının ileri olması durumunda kanser düşünülmelidir ve buna göre tetkikler planlanmalıdır. Bunun haricinde divertikülit, iltihaplı bağırsak hastalıkları gibi birçok neden sayılabilir. Bağırsak tıkanıklıklarında başlıca görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir: 

  • Gelip giden karaktere sahip şiddetli kramplar ve karın ağrıları 
  • Kusma
  • Karında şişkinlik ve genişleme 
  • Kabızlık 

İrritabl Bağırsak Sendromu

İrritabl bağırsak sendromu, sindirim sistemi ve bağırsakları oldukça fazla etkileyen ve toplumda özellikle kadınlarda sık görülen bir hastalıktır. İrritabl bağırsak sendromu dışkıda mukusa neden olan bir diğer durumdur. Bunun dışında kendini mide krampları, şişkinlik, ishal ve kabızlık gibi semptomlarla da gösterir. Bu semptomlar genellikle zamanla geçme eğilimindedir. Ancak çeşitli durumlarda sürekli tekrarlarlar ve daha uzun sürebilirler. Genellikle ömür boyu süren bir sorundur ve bununla yaşamak kişi için oldukça zor bir durumdur. Direkt bir tedavisi olmasa da çeşitli diyet değişiklikleri ve ilaçlarla semptomlar kontrol altına alınabilmektedir. 

İrritabl bağırsak sendromunun nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ancak durumun oluşmasında birçok faktörün rol oynadığı düşünülmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 

Bağırsak kaslarında kasılmalar: Bağırsak kasları dışkının yumuşak veya sert çıkmasında etkili bir faktördür. Kasların fazla kasılması ve dışkının hızlı bir şekilde dışarı çıkması ishallere neden olurken, yavaş bir sindirim sistemi de kabızlığa neden olmaktadır. İrritabl bağırsak sendromu da dışkı şeklinde bu şekilde değişikliklere neden olabilmektedir. Hasta bir anda ishal veya kabız olarak karın ağrısı yaşar. Daha sonra dışkının çıkarılması ile de o an rahatlar. 

Sinir iletimindeki bozukluklar: Sindirim sisteminde birçok sinir ağı bulunmaktadır. Özellikle bağırsaklarla ilgili olan sinirlerdeki anormallikler karında şişkinlik, gaz gibi durumlara neden olarak kişinin oldukça rahatsız hissetmesine neden olabilmektedir. İrritabl bağırsak sendromunda da bu sinirler de anormallikler olabileceği düşünülmektedir. 

Şiddetli enfeksiyon ve stres: İrritabl bağırsak sendromu, bakteri veya virüs kaynaklı bir bağırsak enfeksiyonundan sonra ortaya çıkabilmektedir. Bu durum bağırsaklarda aşırı bakteri üremesiyle alakalı da olabilmektedir. Bunun dışında günlük hayatta strese daha fazla maruz kalan kişilerde irritabl bağırsak sendromunun daha sık ortaya çıktığı tespit edilmiştir. 

İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları

İnflamatuar bağırsak hastalıkları, bağırsakları etkileyen kronik iltihabi durumlardır. Başlıca hastalıkları ülseratif kolit ve crohn hastalığıdır. Ülseratif kolit yalnızca kalın bağırsağı etkilerken, crohn hastalığı ağızdan anüse kadar sindirim sisteminin herhangi bir bölümünü etkileyebilmektedir. İnflamatuar bağırsak hastalıkları her yaştaki insanda ortaya çıkabilse de genelde yaşları arasındaki insanları etkiler. İnflamatuar bağırsak hastalıklarının olası semptomları şu şekilde sıralanabilir: 

  • Karın bölgesinde ağrı, kramp veya şişlik
  • Tekrarlayan veya kanlı ishal
  • Kilo kaybı
  • Dışkıda mukus
  • Aşırı yorgunluk

Bu semptomların hepsi herkeste olmak zorunda değildir ve bazı durumlarda kusma, anemi gibi ek semptomlar da ortaya çıkabilmektedir. Bunların dışında çok daha nadir olarak artrit, üveit, eritema nodozum ve sarılık gibi durumlar da görülebilir. İnflamatuar bağırsak hastalığının semptomları genelde alevlenme ve remisyonlarla seyreder. Yani sürekli olarak semptom olan ve olmayan dönemler ortaya çıkar. 

İnflamatuar bağırsak hastalıklarının nedeni tam olarak bilinmese de çeşitli faktörlerin bu konuda rol oynadığı düşünülmektedir. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  • Genetik faktörler ve ailede hastalığın bulunması
  • Bağışıklık sistemi ile ilgili problemler
  • Crohn hastalığı için uzun süreli sigara içiciliği 

Yeme Alışkanlıkları ve Alerjiler

Fındık, laktoz veya glüten ile ilişkili olanlar gıdaların aşırı tüketilmesi ve bunlara alerji gelişmesi durumunda da dışkıda mukus ortaya çıkabilmektedir. Bu maddelere karşı gelişen alerjilerde ortaya çıkabilecek diğer belirtiler şu şekilde sıralanabilir: 

  • Şişkinlik
  • İshal
  • Döküntüler
  • Kabızlık

Hekim genellikle böyle durumlarda bu maddeye karşı bir alerji mi yoksa bir intolerans mı olduğunu anlamaya çalışır ve buna uygun testler yapabilir. Bazı gıdaların yenmesinden hemen sonra başlayan şikayetler de hekime başvurulmalıdır. 

Dışkıda Mukus Teşhisi

Dışkıda mukus şikayeti olan kişiler, bir hekime başvurmalıdır. Hekim, hastadan öncelikle ayrıntılı bir tıbbi öykü alır daha sonra da gerekirse uygun fizik muayeneyi yapar. Daha sonra dışkıyı incelemek için hastadan dışkı örneği istenir. Dışkı parazit, bakteri enfeksiyonları veya diğer hastalıkları değerlendirmek için laboratuvarda incelenir. Laboratuvarda dışkı incelemesi bazen gerek duyulmadığı zamanlarda bile diğer hastalıkların dışlanması için gerekli olabilmektedir. Bu incelemelerde var olabilecek enfeksiyonlar, özellikle başka bölgelere seyahat eden kişilerde daha sık düşünülür. 

Bu değerlendirmeler özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıflamış olan kişilerde yapılır. Bu kişilerde veya genç erişkinlerde yüksek ateş, şiddetli dehidratasyon (susuz kalma) gibi durumlar hastalığa eşlik ediyorsa genellikle campylobacter, salmonella veya shigella gibi bakteriler için testler yapılır. Bunun sonucunda da antibiyotik tedavisi gibi yöntemler gerekiyorsa uygulanır. 

Yukarıdaki bakterilere yönelik yapılan testlerin negatif olması durumunda, aeromonas, plesiomonas, yersinia enterocolitica gibi daha az yaygın bakteri türleri veya virüs, parazit gibi mikroorganizmalar araştırılır. 

Bununla birlikte, dışkı örneğinin yanı sıra, kan testleri de istenebilir. Kan testlerinde de bazı hastalıklarla ilgili olan belirteçler incelenebilir. Tüm bunlar dışında hem tanıyı doğrulamak hem de tanıyı bulmak için sindirim sistemi kolonoskopi ve endoskopi ile kamera yardımıyla görüntülenebilir. Bu yöntemler özellikle inflamatuar bağırsak hastalıklarının teşhisinde oldukça yardımcıdır. Bazı durumlarda da tomografi ve emar gibi görüntüleme tetkiklerine ihtiyaç duyulabilir. 

Dışkıda Mukus Tedavisi

Dışkıda bulunan bakteri enfeksiyonlarının mukusa neden olduğu durumlarda antibiyotik tedavileri uygulanabilir. Ancak bakteri kaynaklı enfeksiyonlarda bile her zaman antibiyotik kullanmak gerekmeyebilmektedir. Gıda zehirlenmesi ile oluşan enfeksiyonlarda tekrar oluşma olasılığını engellemek için yemek yenilen yerleri ve alışkanlıkları değiştirmek gerekebilmektedir. Bu yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi gıda alerjileri için de geçerli bir durumdur.

Bazı durumlarda, doktor tarafından yazılan ilaçların uzun süreler boyunca kullanılması gerekebilmektedir. Örneğin crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi inflamatuar bağırsak hastalıklarında, var olan iltihabi reaksiyonu baskılamak amacıyla özellikle alevlenme dönemlerinde bazı ilaçlar kullanılır. Ülseratif kolitte ise ilaç kullanımı dışında sık tekrarlama durumlarında, bağırsağın bir bölümünün alınması gerekebilir.  

Anal fissür gibi durumlarda ise tedavide kesinlikle yeme alışkanlıkları gözden geçirilmeli ve dışkı yumuşatılmalıdır. Dışkının yumuşaması ile çatlak olan bölgeye olan travma azaltılır. Böylelikle çatlak kendiliğinden iyileşme dönemine girer. Ancak kontrol altına alınamayan durumlarda, anal fissür için ameliyatlar uygulanabilmektedir. Bunlarında dışında sürekli olarak kabızlık ve ishal gibi bağırsak bozuklukları yaşayan kişiler, irritabl bağırsak sendromuna sahip olanlar, probiyotik takviyelerini deneyebilimektedir. Probiyotikler yararlı bakterileri içerir ve bağırsağı düzenler. 

Dışkıda Mukus Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Dışkıda mukusa neden olan durumlardan bazılarının tedavi edilmemesi durumunda çeşitli komplikasyonlar oluşabilmektedir. Şiddetli bakteriyel enfeksiyonların tedavi edilmemesi enfeksiyonun daha da şiddetlenmesine sebep olabilmektedir. Anal fissür gibi durumlar ise kendiliğinden düzelebilse de ilerlemesi durumunda kişiye oldukça fazla acı verir ve kişiyi ameliyata zorunlu bir hale getirebilir. İnflamatuar bağırsak hastalıklarının tedavi edilmemesi durumunda da kişinin dışkı düzeni ve sindirim sistemi çalışma şekli tamamen bozulabilmektedir. Tüm bunlar nedeniyle kişilerin bu mukusun nedeni anlamak ve tedavisi yaptırmak için bir hekime başvurması gerekir. 

Bebeklerde Dışkıda Mukus

Yaşamın ilk aylarında genelde sadece anne sütü ile beslenme nedeniyle kaka şekli yetişkinlerden oldukça farklıdır. Bu yüzden dışkının normal olup olmadığını da anlamak oldukça zor olmaktadır. Mukus bebeklerde normal dönemlerde ortaya çıkabilse de bazen tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi bir hastalığın göstergesi olabilmektedir. 

Bebeklerde mukuslu kaka veya bebeklerde sümüksü kaka, her zaman endişelenmeyi gerektirmez. Bazı durumlarda dışkının geçişinin kolaylaşması için bir miktar daha fazla mukus üretilebilir. Dışkıdaki mukus genelde kaka üzerinde ince çizgiler, ipler gibi görünür ve yapışık bir kıvamdadır. Emzirilen bebeklerin dışkıları, gıdanın bağırsaklardan nispeten hızlı bir şekilde geçmesi sonucu mukuslu olmaya daha yatkındır. 

Bununla birlikte, bazen enfeksiyonlar, alerjiler ve daha fazlası dahil olmak üzere dışkıda mukusa neden olabilecek tıbbi hastalıklar da bulunur. Bakteriyel veya viral bir enfeksiyon bebeklerde bağırsakları tahriş edebilir ve iltihaplanmaya neden olabilir. Sonuç olarak da dışkıda mukus oranı artar. Enfeksiyona işaret edebilecek ek semptomlar arasında ateş ve huysuzluk bulunur. Enfeksiyon sonucunda genellikle bebeklerde yeşil sümüksü kaka ortaya çıkar. Hatta bazı durumlarda kanlı mukuslu kaka bile görülebilir.  

Gıda alerjileri de bebeklerde bir inflamasyon yaratarak dışkıda mukusa neden olabilmektedir. Bu belirtiler genellikle bir bebeğin yaşamının ilk iki ayında ortaya çıkar. Bir bebeğin gıda alerjisine sahip olabileceğine dair diğer işaretler şunlardır:

  • Huysuzluk 
  • Kusma
  • Kanlı dışkı

Diş çıkaran bebeklerde de huysuzluğun yanı sıra dışkıda mukus görülebilmektedir. Bunun nedeninin ağızda aşırı tükürük oluşması olabileceği düşünülmektedir. Kistik fibrozis adı verilen bir hastalıkta da dışkıdaki mukus miktarı artabilir. Bunun haricinde dışkı kötü kokulu ve yağlı olma eğilimindedir. Bu çocuklarda kilo almada zorluk, büyüme problemleri gibi ek birçok durum gelişir. Akciğer, pankreas gibi organlarda da problemler oluşur ve mukus üretimi artar.

İntususepsiyon adı verilen durum bebeğin bağırsaklarının birbiri içine girmesi olarak tanımlanabilir. Bu acil bir durumdur. Çünkü bağırsaktaki kan akışı zamanla engellenerek bağırsak kayıplarına neden olabilir. Sonuç olarak, bebekte tıkalı bölgenin ilerisindeki dışkının ilerlemesiyle koyu kırmızı jöle renginde mukus görülebilir. 

Bebeğin kakasındaki mukus tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Enfeksiyonlarda özellikle sıvı kaybı engellenmeye çalışılır ve ateş varsa düşürülür. Alerji durumlarında belirli gıdalardan kaçınmak gerekebilir. İntususepsiyon gibi durumlarda ise ameliyat tercih edilir. 

Dışkıda Mukus için Hangi Doktora Gidilir?

Dışkıda mukus için genel olarak gidilmesi gereken bölüm dahiliyenin bir dalı olan gastroenterolojidir. Ancak nedenin bilindiği durumlarda farklı bölümlere de başvurulabilir. Anal fissür ve bağırsak tıkanıklıkları için genel cerrahi bölümüne başvurulabilir. Belirli bir miktar mukusun dışkı ile atılması normal olarak kabul edilebilse de fark edilecek seviyede büyük miktarlar genelde altta yatan bir durumu işaret eder. Fazla mukusun fark edilmesi durumunda semptomların süresi, şekli gibi bilgileri kayıt edip bir hekime başvurmalıdır. 

 

Kolorektal (Kolon ve Rektum) Kanserler

Kolorektal kanserler (kalın bağırsak ve rektum) erkek ve kadınların en sık görülen kanserlerden biridir. Görülme sıklığı %6 civarındadır. Geçtiğimiz on yıl içinde kalın barsak kanserlerin tanı ve tedavisinde çok önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Bu gelişmeler sayesinde hem hastaların yaşam süreleri belirgin  şekilde uzamış,  hem de yaşam kalitesi yükseltilmiştir. Şunu bilmek gerekir ki; erken davranıldığı taktirde kolorektal kanserler tedavi edilebilir kanserlerdir. Uygun ve erken tedaviyle hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür!

Kolorektal kanserlerin belirtileri nelerdir ?

Aşağıdaki belirtilerin bazılarının varlığı kalın barsakta kanser şüphesini akla getirmelidir.

  • Kanlı dışkılama
  • Kansızlığa bağlı halsizlik, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi şikayetler
  • Dışkılama alışkanlığında değişiklik, dışkı çapında azalma
  • Kabızlık-ishal periodları
  • Dışkılama sonrası tam olarak rahatlayamama
  • Dışkılama sonrası sümüksü bir akıntı gelmesi
  • Karın ağrısı, karında şişlik
  • İleri durumlarda bulantı, kusmalar

Kimlerde daha sık görülür?

  • Kalın barsak kanserinin görülme sıklığı  ülkeden ülkeye değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde daha fazla görülürken, az gelişmiş ülkelerde oran daha düşüktür. Şehirde yaşayanlarda kırsal kesimlerde yaşayanlara göre hastalığa yakalanma riski daha fazladır.
  • Beslenme şekliyle doğrudan ilişkilidir. Aşırı et tüketenlerde daha yaygın görülür.
  • Alkol, sigara kullananlarda ve az egzersiz yapanlarda daha sık rastlanır.
  • Görülme sıklığı yaşla artar, 60 yaşından sonra % ’lere çıkar.
  • Polipler; Kolorektal kanser gelişimi açısından en önemli risk faktörü hastanın kalın barsağında polip bulunmasıdır.
  • Ailede kanser varlığı; Babası, annesi veya kardeşi gibi yakın akrabalarında kalın barsak kanseri bulunan kişilerde hastalığın görülme sıklığı artar. Benzer şekilde ailesel polipozis koli (FAP) gibi kalıtsal kalın barsak hastalığı bulunanlarda da  risk belirgin  olarak yüksektir.
  • İltihabi barsak hastalıkları; Uzun süreli Ülseratif kolit veya Chron hastalığında da belli bir kolorektal kanser riski vardır.
  • Rahim, yumurtalık veya meme kanseri gibi başka organlarında da kanser olanlarda kolorektal kanser görülme oranının arttığı bilinmektedir.

Kolorektal kanserler nasıl teşhis edilir?

Kalın barsak kanserlerinin teşhisi için bazen tek başına doktor muayenesi ve bazen ilave olarak endoskopi ile incelenmesi (kolonoskopi veya rektosigmoidoskopi) yeterli olmaktadır. Ancak hastalığın yayılımın derecesinin  anlaşılmasında veya tedavi sonrası takibi için çeşitli laboratuvar tetkikleri veya  ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, MR, pozitron emisyon tomografi (PET) gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılmaktadır. Kalın barsak kanseri olan hastaların yaklaşık yarısı doktora başvurduklarında hastalık belli bir evreyi geçmiştir. Yani hastalık kalın barsakla sınırlı kalmamış, lenf bezlerine ya da   karaciğer veya akciğer gibi uzak organlara sıçramıştır. Oysa hastalık erken evrede saptandığında tedavi sonuçları son derece iyidir. Bu sebeple yukarıda saydığımız risk faktörlerine sahip kişilerin yanı sıra hiçbir yakınması olmayan tamamen sağlıklı bireyler de bu nedenle belli aralıklarla kontrollerden geçmelidirler. Tarama hastanın risk faktörleri de göz önünde tutularak  bir takım dışkıda gizli kan testi, karın tomografisi, sigmoidoskopi veya kolonoskopi ile yapılır. Hiçbir risk faktörü bulunmayan kişilerde kolorektal kanserler için taramaya 50 yaşından sonra başlamak gerekir.

Hemoroid (Basur) ile kolon kanseri arasında bir ilişki var mıdır?

Hayır yoktur! Ancak kolorektal kanserlerin en önemli belirtilerinden biri dışkılama esnasında kan gelmesidir. Ne yazık ki kanama yakınması olan hastaların çoğu bunun nedeninin hemoroid  olduğunu düşünür! Oysa makattan kan gelmesinin bir diğer nedeni de kalın barsak kanserleridir. Üstelik bu şekilde kanama yakınması olan bir hastada muayenede hemoroid saptanmış olsa bile,  aynı zamanda kalın barsak kanseri de olabileceği mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle 50 yaşın üzerindeki hastalarda, klinik şüphe olmasa da, hemoroid tedavisine başlamadan önce kolonoskopi mutlaka yapılmalıdır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Kalın barsak kanserlerinin tedavisinde kullanılan ana tedavi yöntemi cerrahidir. Cerrahinin yanında kemoterapi ve radyoterapi de (ışın tedavisi) yardımcı veya tamamlayıcı tedavi yöntemleri olarak kullanılır. Cerrahi tedavide amaç, hastalığın yayılma olasılığı olan lenf bezlerini de içerecek şekilde tüm kanserli dokunun temiz cerrahi sınırlarla birlikte çıkarılmasıdır. Kalın barsağın son bölümleri dışındaki kanserlerde tümörlü bölümün çıkarılmasını takiben barsağın geride kalan kısımları birbirine birleştirilir. Hasta bu ameliyatlar sonrası büyük abdestini her zamanki gibi makat yolu ile yapmaya devam eder. Ancak rektum olarak adlandırdığımız kalın barsağın son 10 cm’sindeki tümörlerde durum biraz farklıdır. Burada beslenme biraz sıkıntılı olduğundan bazen koruyucu amaçlı geçici ileostomi (ince barsağın karın dışına ağızlaştırılması) yapılabilir. Birbirine dikilen sağlam dokuların iyileştiğine kanaat getirilince (genellikle ay sonra) ikinci bir ameliyatla ileostomi kapatılır ve hasta normal yoldan tuvaletini yapmaya devam eder. Ancak eğer tümör çok aşağılardaysa, sfinkter dediğimiz dışkılamamızı kontrol eden kasları da tutmuşsa; bu durumda hastalıklı kısımla beraber anüs de çıkarılır ve hasta tuvaletini ömür boyu kolostomisi (kalın barsağın karına ağızlaştırılması) yoluyla yapmak zorunda kalır. Ancak günümüzdeki teknolojik ilerlemelerin ışığında kolostomiye mahkum olan hasta sayısı son derece azalmıştır. Ameliyat sonrasında ise, çıkarılan parçanın patolojik analizine göre hastalara kemoterapi veya radyoterapi gibi ek tedaviler uygulanır. Rektum tümörlerinde eğer ameliyat öncesindeki tetkiklerde tümörün çok ileri bir evrede olduğu anlaşılırsa ameliyattan önce de radyoterapi veya kemoterapi vermekteyiz (neoadjuvan kemo-radyoterapi). Bu uygulama özellikle son 10 cm’deki tümörlerde geçerlidir.

Kolorektal kanserlerde laparoskopik yöntemler uygun bir tedavi yöntemi midir?

Kalın barsak tümörlerinin tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri de bu bölge ameliyatların laparoskopik olarak yapılabilmesidir. Kolorektal tümörlerin laparoskopik yöntemlerle onkolojik prensiplere sadık kalınarak  güvenli bir şekilde tedavi edilebileceği son yıllardaki birçok çalışmada gösterilmiştir. Bu yöntemle  hastalar ameliyat sonrası hastanede daha kısa süre yatar, çok daha az ağrı duyar ve daha kısa sürede aktif hayatlarına geri dönerler.

Hastalık başka yerlere sıçrarsa ne yapılır?

Kolorektal kanserler en sık karaciğere metastaz yaparlar. Karaciğer metastazlarında kemoterapi de yarar sağlamakla birlikte en iyi sonuçlar ameliyatla elde edilmektedir. Karaciğerdeki metastazlar ya ilk ameliyat esnasında ya da birkaç aylık bir kemoterapi sonrasında ikinci bir ameliyatla çıkarılabilir. Bu hastaların yaklaşık % 15’inde akciğer metastazları da oluşur. Ancak bu hastaların ancak çok küçük bir kısmında ameliyatla tedavi sağlamak mümkün olur.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası