Anadolu Jet Hayayolları Batı Karadenizin cenneti Amasra ile ilgili güzel bir makale yayınladı.
Uçsuz bucaksız kumsallar, balıkçı köyleri, buz gibi şelaleler ve bereketli çarşılarla bezeli Amasra Cide rotasında görülecek çok yer var. İyi yolculuklar…
Uçsuz bucaksız kumsallar, balıkçı köyleri, buz gibi şelaleler ve bereketli çarşılarla bezeli Amasra Cide rotasında görülecek çok yer var. İyi yolculuklar…
Karadeniz’in prensesi Амасра, denizi gizleyen son yeşil tepeleri aştığımızda tüm güzelliğiyle karşımıza çıkıyor. Denizin suskun maviliğine uzanmış yeşil bir yarımadanın üzerine ve çevresine kurulan ilçenin her iki yanındaki koylar, adeta doğal bir liman işlevi görüyor. Batı Karadeniz’in incisi Amasra, üç bin yılı aşan tarihi boyunca Hititlerden Osmanlı’ya pek çok uygarlığın hâkimiyetine girmiş. Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı ilk gördüğünde söylediği “Çeşm-i Cihan bu mu ola?” sözü ilçenin güzelliği hakkında fikir veriyor. Kimi zaman küçük bir denizci kolonisi, kimi zaman da önemli bir eyalet merkezi olarak tarih sahnesine çıkan Amasra, her zaman vazgeçilemeyen bir yaşam alanı olmuş. Bu görkemli tarihin özetlenip teşhir edildiği Amasra Müzesi, Küçük Liman kıyısında yer alıyor. Osmanlı’nın Karadeniz’deki ilk denizcilik okulu olarak inşa edilen binada, bölgede bulunan arkeolojik eserlerin yanı sıra etnografik eşyalar da sergileniyor.
[nggallery id=41]
BALIĞIN TADI
Amasra’nın meşhur Çekiciler Çarşısı adını, Amasra’ya özgü eski bir zanaat olan çekicilikten alıyor. Bir zamanlar çekici ustaları, ahşabı el tezgâhlarında ileri geri çekerek istedikleri şekli kazandırırlarmış. Modern torna tezgâhları yaygınlaşınca, bu zanaat da kaybolmaya yüz tutmuş. Ancak yapılan çalışmalarla tekrar hayata döndürülmeye çalışılıyor. Eski yapıların çevrelediği dar ve uzun bir sokak üzerine kurulu çarşıda ağaçtan yapılmış binbir çeşit eşya bulmak mümkün. Çarşıda ağaç işlerinin yanı sıra Amasralı ev hanımlarının el emeği göz nuru kanaviçe, tel kırma, oya ve dantel gibi el işleri de satılıyor. Alışverişten sonra Amasra Kalesi’ne uzanıyoruz. Kale, Romalılar tarafından yapılmış, yüzyılda Cenevizliler tarafından genişletilmiş. Yüzyıllar geçmesine rağmen duvarlarındaki kraliyet rölyefleri hâlâ belirgin. Sur içindeki mahalle, tek gözlü taş bir köprü ile yarımadaya bağlı. Kale içindeki Boztepe’nin manzarası harika: İki yanda Amasra’nın tarihi limanları ve tam karşıda Tavşan Adası. Buraya gelip Amasra’nın dillere destan balık ve salatasını denememek olmaz. Mevsimine göre yaklaşık yirmi çeşit malzemeyle hazırlanan salatalar, taptaze balıkların vazgeçilmezi. Cevizli ballı manda yoğurdu ise bu ziyafetin olmazsa olmazı.
RÜZGÂRLI KOYLARDA
Amasra’dan ayrıldıktan sonra, Cide yolunun kilometresinde Bozköy tabelasının gösterdiği istikamete doğru yola devam ediyoruz. Köy yolunun sonu yaklaşık dört kilometre uzunluğunda bir plaja çıkıyor. Burası gözlerden uzak olmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Kumsalın arkası orman, önü açık deniz. Hafif dalgalı denizde kulaç atmak ise çok zevkli. Yeni yerler keşfetmek üzere tekrar yola koyuluyoruz. İki kilometre sonra karşımıza Çakraz Plajı çıkıyor. Uzun bir kumsalın hemen arkasında oteller, lokantalar ve çay bahçeleri sıralanıyor. Çakraz’dan itibaren bir yanda denizi, diğer yanda dağ ve ormanları izleyerek virajlı ama zevkli bir yolda yaklaşık 20 kilometre ilerleyerek Tekkeönü’ne varıyoruz. Limanda sıralanan tersanelerde hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Tekne yapımcılığı bölgede ilk çağlardan beri sürdürülen bir gelenek. Marmaris ve Bodrum’da kullanılan mavi yolculuk teknelerinin çoğu buradaki ustaların elinden çıkmış. Türkiye’nin ilk Ahşap Tekne Yapım Lisesi de burada eğitim veriyor. Ustalar çıraklara işin inceliğini öğretiyor ve zanaat nesilden nesile yaşatılmaya çalışılıyor.
DENİZE YAZGILI
Tekkeönü’nden ayrıldıktan sekiz kilometre sonra Kurucaşile’deyiz. Burada da tekne yapım atölyeleri yol boyu dizilmiş. 11 kilometre sonra Kapısuyu Köyü’ne vardığımızda Bartın geride kalmış oluyor. Artık Kastamonu sınırlarındayız. Birkaç kilometre sonra doğal bir liman olan Gideros Koyu ile tanışıyoruz. Dar bir girişe sahip koy, dev bir hilali andıran görünümüyle oldukça etkileyici. Gideros’tan 12 kilometre sonra Cide’nin upuzun kumsalları önümüze seriliyor. Yol boyunca gördüğümüz yerleşimlerin aksine Cide’nin merkezi, denizden biraz uzak bir noktaya kurulmuş.
Hababam Sınıfı kitabının yazarı Rıfat Ilgaz’ın evi de merkeze giden yol üzerinde yer alıyor. Cide’de doğup büyüyen yazar, ömrünün son yıllarında memleketine dönüp pek çok romanını burada kaleme almış. Birbirinden zarif tarihi evlerle dolu ilçede Yeni Pazar Caddesi üzerindeki dükkânları geziyoruz. Yörenin sarı yazma denilen baskılı dokuması, aynalı yeşil sandıkları ve cevizli beyaz helvası çok meşhur. Sevdiklerimize küçük hediyelikler alıp sahil üzerindeki çay bahçelerinden birine oturuyoruz. Püfür püfür Karadeniz rüzgârları ruhumuzu ve bedenimizi yenilemeye yetiyor.
SARI YAZMA
Cide’ye gittiğinizde sarı yazma alıp sevdiklerinize hediye edebilirsiniz. Yöreye özgü bir dokuma türü olan bu sarı yazma, canlı renkleri ve çiçek motifleriyle dikkat çekiyor. Cideli yazar Rıfat Ilgaz’ın Sarı Yazma adını taşıyan bir de romanı bulunuyor.
FOTOĞRAF KREDİLERİ
Akşamları Amasra’nın ışıkları denize yansıyor.
Yörede iskorpit balığının çorbası çok seviliyor.
Akkonak Koyu’nda balıkçılar ağları boşaltıyor.
Büyük Liman’da Amasra’yı izlemek çok keyifli.
Çekiciler Çarşısı’nda yöreye özgü hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Amasra Cide arası orman içi yollarla dolu.
Amasra salatasının görünümü çok beğeniliyor.
Amasra’da ada manzaralı bir seyir terası.
Yerel halk turistleri 1sıcak bir tebessümle karşılıyor.
Амасра yemyeşil bir yarımada üzerine kurulu.
Kurucaşile’de ağaç dalları arasında bir köprü
Tekkeönü, tekne yapım atölyeleriyle tanınıyor.
Sahil kahvelerinde masalar çiçeklerle süslü.
Gideros Koyu’nun kıyısında amatör balıkçılar
Cide’de sarı yazmaları hünerli eller işliyor.
Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz’ın evi.
(Yazı: Melih Uslu Fotoğraflar: Ahmet Bilal Arslan funduszeue.info )
Ağustos / Batı Karadenizde Serin Yaz
Bu çalışmanın amacı, Türk sözlü anlatı geleneği içerisinde yer alan yabancılığa dair imajları biçimlendiren stereotiplerin, Türk toplumunun tarihin farklı dönemlerinde kendini tanımlamak için kullandığı kimlikleri içselleştirmesinde ne tarz işlevler taşıdıklarını ortaya koymaktır. Kimliğin de tıpkı kültürün geneli gibi etkileşime dayalı bir yapısının olduğu varsayımından hareketle, sanatsal bir iletişim boyutu da olan folklorun söz konusu etkileşimleri yansıtma gücü açısından, edebiyat gelenekleri ve medyadan daha değerli bir malzeme olduğu düşünülerek ve halk bilimi disiplininin tarihsel süreç içerisinde benimsemiş olduğu epistemolojik tavır göz önünde tutularak kimliğe dair geleneğin ne dediğine eğilmek hedeflenmektedir. Araştırma kapsamında mit, efsane, menkıbe, masal, destan, halk hikâyesi ve fıkra türleri içerisinden belirlenen örnekler, araştırmacıların sahadan derleyerek metinleştirdikleri ürünlerden seçilmiştir. Bu kapsamda XIX. asırdan bu yana konuya eğilen araştırmacıların tekrar tekrar anlattıkları ve sayısı belirsiz olan mitler, efsane, tip kataloğundan konu dağılımlarına göre seçilen 52 masal, 7 destan, üç menakıpnâme, 14 halk hikâyesi ve fıkra ele alınıp değerlendirilmiştir. Çalışmada, temeli kimlik araştırmalarınca oluşturulmuş öğretilere dayandırılan bir yorumbilgisi (hermeneutik) yaklaşımı kullanılarak söz konusu stereotipler dört açıdan anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Bunlar sırasıyla beden, mekân, ahlaki nitelikler ve berikine bakış şeklindedir. Böylelikle metinleri üreten kitlenin kendi kimliğinin ne olduğuna dair doğrudan ya da dolaylı fikirlerine ulaşılmıştır. İlki tür kavramı, ikincisi de kimlik bilincinin kronolojik dönüşümü olmak üzere araştırmada elde edilen bulguların kompozisyon hâline getirilmesinde iki veçheden yararlanılmıştır. İlksel türler olan mit ve efsanelerde yer alan insan dışı varlıklara dair stereotipler araştırmanın ilk bölümünün konusunu oluştururken; görece daha girift türler olan masal, menakıpnâme, destan ve halk hikâyeleri ise toplumsal kimliklere dair stereotiplerle bağdaştırılarak eserin ikinci bölümünde incelenmiştir. Araştırmanın ikinci bölümünde masal ile sınıfsal kimlik; menakıpnâmeler ile dinsel kimlik; destan ve halk hikâyeleri ile de ulusal kimlik bilinçleri arasında bağlantılar kurulmuştur. “İnsan”, “Müslüman”, “köylü” ve “Türk” olarak kendini gösteren “biz” kümesinin tanımlanmasında kullanılan kimliklerin karşısına konumlandırılan “insan dışı varlık”, “gayrimüslim”, “aristokrat” ve “azınlık” imajlarına dair stereotiplerin üretilmesinin altında yatan temel sebebin, karşıt kümeleri dizayn etmekten ziyade “biz” kümesinin düzenlenmesi olduğu görülmüştür. İlkel dönemlere ait olan demonik imajlardan azınlık imajlarına uzanan süreçteki dönüşüm görülmeye çalışılırken benzer stereotiplerin farklı dönemlerdeki yabancı imajlarının tasarlanmasında kullanılmış olmasıyla karşılaşılması, sabit yapılar şeklinde varlığını koruyan folklorun farklı dönemlerdeki işlevli kullanışlılığını göstermektedir. Bunun yanında toplumsal kimliklerin içselleştirilmelerinde birbirinden ayrılan kavrayışlar da elde edilen bulgular arasındadır. Sonuç olarak kimlik tartışmalarının çözüme kavuşturulmasında folklorun bu işlevli kullanışlılığından faydalanmanın yerinde olacağı görülmüştür.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası