tansiyon ilaci zayiflatirmi / Tansiyon ilacı kullananlar | Osman MÜFTÜOĞLU Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Tansiyon Ilaci Zayiflatirmi

tansiyon ilaci zayiflatirmi

Faydalı Bilgiler

HİPERTANSİYON (TANSİYON YÜKSEKLİĞİ)

Hipertansiyon kan basıncının (tansiyonun) normal değerlerinden yüksek olması demektir. Kalp kasıldığında kanı ana atar damara gönderdiği andaki basınç büyük tansiyonu, gevşediği sıradaki basınç ise küçük tansiyonu gösterir. Kan basıncı (tansiyon) yaş, cinsiyet, ırk, genetik özellikler, fiziksel aktivite, dinlenme gibi faktörlerden etkilenir. Bu nedenle tansiyonun günün farklı zamanlarında ölçülerek ortalaması alınmalıdır. Normal kan basıncı /80 mm Hg (civa) basıncıdır (Halk arasında 12 ye 8 denir). / 90 mm Hg üzeri ise hipertansiyon (tansiyon yüksekliği) olarak kabul edilir. Birçok kalp hastalığı için temel risk oluşturur.

Tansiyon niçin ortaya çıkar?

Tansiyon yüksekliğinin sebebi çoğunlukla (%95) bilinmemektedir. Tansiyon hastalarının yaklaşık %5’nin sebebi bilinmekte ve bunlar genellikle böbrek ve hormonal hastalıklarına bağlı oluşmaktadır. Hipertansiyonun ortaya çıkmasını etkileyen risk faktörleri vardır. Bunlar şişmanlık, kolesterol yüksekliği, sigara ve alkol kullanımı, ırk, cinsiyet, ileri yaş, şeker hastalığı, psikolojik nedenler, fazla miktarda tuz alımı gibi faktörlerdir.

Tansiyon yüksekliğinin önemi nedir? Ne gibi zararları vardır?

Yüksek tansiyon kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, felç ve diğer damar hastalıkları için ciddi risk oluşturur. Bu yüzden mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Tansiyon yüksekliğinin belirtileri nelerdir?

Tansiyon yüksekliği genelde belirti vermeyen ve gizli seyreden sinsi bir hastalıktır; sıklıkla başka sebeplerle muayene edilirken tesadüfen saptanır. Ama bazı hastalarda belirti verebilir. Bu belirtiler baş ağrısı, burun kanaması, kulak çınlaması, baş dönmesi, bulanık görme, çarpıntı, yüzde kızarma, çabuk yorulma şeklinde olabilir. Hatta ani yükselen tansiyon, beyin kanaması, kalp yetmezliği, ana damarlarda yırtılma  gibi ani ölümle sonuçlanan ciddi durumlara yol açabilir.

Tansiyon yüksekliği nasıl önlenir? Tedavisi nasıldır?

Tedavide amaç tansiyon yüksekliğini kontrol altına almak ve gelişecek diğer sorunları önlemeye çalışmaktır. Bunun için öncelikle teşhis koymak gerekir. Teşhis konulduktan sonra bu hastalığın ömür boyu süreceğini bilerek hayat tarzımızı buna göre düzenlememiz gerekir. Yapılması gerekenler (yeni hayat tarz değişikliği):

 

  1. Tuz kısıtlanmalı ( gr/gün;  yemekler dâhil günlük toplam tüketim bir çay kaşığı olacak)
    1. Tuz içeriği yüksek yiyecekler (turşu, tuzlu peynir ve zeytin) tüketilmeyecek veya az tuzlu olanları tüketilecek, yemeklere çok az tuz konacak
  2. Alkol tüketimi azaltılmalı
  3. Sebze, meyve ve düşük yağlı süt ürünleri  tüketilmeli (DASH diyeti)
  4. Zayıflanılmalı
    1. (BMI<25’in altında; Bel çevresi Erkek< cm, Kadın<88 cm’nin altında olmalı)
  5. En az 30 dakikalık düzenli eksersiz yapılmalı, 5 gün / hafta
  6. Sigara bırakılmalı
  7. Doktor tarafından belirlenen tedaviye kesintisiz devam etmek.
    1.  Bu noktada yapılan hata, ilaçla tansiyonun normal aralığa dönmesiyle ilaca ihtiyacın kalmadığının düşünülmesi ve ilaçların kesilmesidir. İlaçların yaklaşık etkisi 24 saat kadardır. Dolayısıyla ilaçların kesilmesiyle 2. Günden itibaren tansiyon tekrar yükselmeye başlayacaktır. 
    2. Tansiyon ilaçlarını böbreğe zarar verdiği düşüncesi ikinci yanlış inançtır. Aksine bu ilaçlar böbreği, kalbi korurken, ilaçlarla kontrol altına alınmayan hipertansiyonun bizzat kendisi kalbe (kalp yetmezliği ve kalp krizi) ve böbreklere (böbrek yetmezliği) hatta beyne zarar (inme, felç) verecektir

 

Hayat tarz değişikliğinin tansiyon düşürme oranları:

Hayat Tarz Değişikliği

Tansiyonda sağlanan düşüş miktarı

DASH diyeti

mmHg

Diyetle alınan sodyum miktarı azaltılır

mmHg

Kilo verme

Her 10 kg için mmHg

Fiziksel aktivite artışı

mmHg

Alkol alımının azaltılması

mmHg

Sigaranın terkedilmesi

4 mmhg

 

Hayat tarzı değişikliği ile elde edilen kan basıncında düşüş miktarı yetersiz olarak görülmekle birlikte, kan basıncındaki düşük oranlardaki azalmanın bile kardiyak ve serebral olayların sıklığında anlamlı azalmalar yaptığı bilinmelidir. Örneğin sistolik kan basıncında 5 mmHg düşme, stroka bağlı ölüm oranını % 14, kalp hastalığına bağlı ölümü % 9 azalmaktadır.  

Bu nedenle hayat tarzı değişiklikleri antihipertansif ilaç almayan hastalarda başlangıç tedavisi olarak, ilaç kullananan hastalarda ise yardımcı tedavi olmak üzere tüm hipertansif ve prehipertansif hastalara mutlaka önerilmelidir.

 

Bilimsel detaylar?

1. Tuz (sodium) alımının azaltılması:

Sodyum alımı ile kan basıncı arasındaki ilişki kesin olarak bilinmektedir. Sodyum alımının azaltılması ile hipertansiyon gelişimini sıklığı azalmakta, ilaç tedavisi alan yaşlı hastalarda kan basıncı kontrolü kolaylaşmakta ve mortalite belirgin düzelme sağlanabilmektedir.  Sodyum kısıtlaması ile hipertansiyon sıklığının yaklaşık % 20 oranında azalabilmektedir.

 

 Diyetteki günlük tuz miktarı 6 gramın altında olan hastaların sistolik kan basıncında 2 ile 8 mmHg düşüş sağlanabilmektedir. Diyetteki tuz veya sodyum oranın hangi seviyede olması konusunda farklı veriler bulunmasına rağmen yakın zamana kadar günlük tuz miktarı 6 gr ( mmol yada gr günlük sodyum) olarak kabul edilmekteydi. Hipertansif hastalarda bu miktar daha alt seviyede tutulmasının uygun olduğu bildirilmesine rağmen hasta uyumu açısından hedef günlük tuz değerin 5 gr ( 85 mmol) olması daha kabul edilebilir bir seviyedir.  Günlük tuz miktarının 50 mmol azaltılması hipertansiyon için ilaç kullanan hasta sayısını % 50 oranında azaltacak olması tuz kısıtlamasını önemini ortaya koymaktadır. Tuz kısıtlaması ile ayrıca antihipertansif ilacın sayısının ve dozunun azaltılmasını sağlayarak hasta ilaç uyumunu artıracaktır.

 Ülkemizde yapılan salt çalışmasında günlük tuz tüketiminin 18 gram olması bu konunun önemini daha da artırmaktadır. Yiyeceklerdeki doğal tuz oranlarının bilinmesi ve hastanın bilgilendirilmesi gereklidir. gram ekmekte mg, gram pizzada mg, gram patates cipsinde – mg bulunmaktadır.  Bir çay kaşığı tuz grama tekabül etmektedir.

2. Kilo verme

Kilo verme kan basıncı kontrolü için çok önemli bir yaşam tarzı değişikliğidir.  5 kg kilo verme ile sistolik basıncı diastolik basıncı ise mmHg azalmaktadır.

 

  Her bir kilo kaybının sistolik ve diastolik kan basıncında / mmHg düşüş olmaktadır. Daha fazla kilo verme ile kan basıncında daha belirgin düşüşler sağlanabilmektedir.

Kilo verme konusunda en önemeli faktörlerden birisi fiziksel aktivitedir. Bunu yanında çeşitli diyetlerin kilo verme konusunda etkili olduğu gösterilmiştir. Önemli bir nokta ise hastaya uygun günlük kalori miktarının hesaplanarak uygun diyetin verilmesidir. Kilo vermedeki hedef 6 aylık dönemde haftada yaklaşık 1 kilogram olmak üzere en azından vücut ağırlığının %5, tercihende % 10 olmalıdır.14 Kilo vermenin kadar hastanın mevcut kilosunu korumasının da önemi unutlmamalıdır.

3.  Fiziksel aktivite

Yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi aerobik fiziksel aktivitelerin kan basıncı olan ve olmayan hastalarda kan basıncı üzerinde anlamlı pozitif etkisinin olduğu bilinmektedir. 

Egzersiz seviyesi düşük olan genç erişkinlerde diyabet, hipertansiyon ve metabolik sendrom gelişiminin yüksek düzeyde fiziksel aktivitesi olanlara göre 3–6 kat daha fazla olması egzersizin önemini ortaya koymaktadır. Fiziksel aktivite ile kilo kaybından bağımsız olarak sistolik basınçta ortalama 4 diyastolik basınçta ise 3 mmHg düşüş saglamaktadır  Orta düzeydeki egzersizin bile kan basıncınsa olumlu ( mmHg) etkisi olmasından dolayı hastalara düzenli olarak haftanın çoğu günü dakikalık egzersiz mutlaka önerilmelidir.19 Yetersiz tansiyon kontrol olan hastalarda maksimum egzersiz yapılmamalı ya da ertelenmelidir.  Egzersiz şiddetini hedef kalp hızına göre belirlenmelidir  Makisumum kalp hızı – yaş olarak berirlenmeli, kalp hızı ekzerise yeni başlayan saglıklı biri için hedef kalp hızının % arasında olması uygundur. Düzenli spor yapanlar için seviye % , aerobik kapasiteyi artırmak için ise kalp hızı 70 ve üstü olarak belirlenebilir

4. Sigaranın bırakılması   Sigara içenlerde sistolik kan basıncında 4 diyastolik kan basıncında ise 3 mmHg artış olmaktadır.   

5. Diyet alışkanlığı Diyet alışkanlığında değişikliğin kan basıncı kontrolünde önemli katkıları olabilmektedir. Bu değişiklikler potasyum alımının artırılması, DASH ve Akdeniz diyetinin uygulanması,  hayvansal gıdalardan kaçınılması, kalsiyum, lif ve omega-3 alımının artırılması, alkol tüketiminin azaltılması olarak değerlendirilebilir. DASH diyetinde yüksek miktarda meyve ve sebze (günlük servis), taneli tahıllar ve ürünleri (günlük servis), az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri, kalsiyum, magnezyum ve potasyum ağırlıklı ve düşük miktarda doymuş yağ ve kolesterol içeren gıdalar önerilmektedir. Yüksek sodyum seviyeli kontrol diyetle karşılaştırıldığında, düşük sodyum seviyeli DASH diyeti ile hipertansif hastalarda sistolik basınçta 11,5 mmHg düşüş sağlanmıştır.

Potasyum alımın artırılması sodyum atılımını artırarak kan basıncı düşüşüne yol açtığı bilinmektedir. Potasyum alımının artırılması sistolik basıncı diyastolik basıncı mmHg azaltmaktadır. Diyetteki günlük potasyum seviyesinin erişkinler için gram olması önerilmektedir. Patates, domates yoğurt, muz, havuç, süt, erik, kabak potasyum içeriği en fazla olan gıdalardır. Orta boy bir muz mg, bir fincan süt mg, ml yoğurt mg potasyum içermektedir. Bu değerlerin bilinmesi pratik açısından faydalı olacaktır. Potasyum yanında günlük mg kalsiyum alımı ile sistolik basınçta yaklaşık 1 mmHg diastolik basınçta mmHg düşüş sağlamaktadır.

Sonuç olarak belirttiğimiz ilaç dışı yöntemlerin tansiyon üzerinde olumlu etkileri mevcuttur. Bu yöntemlerden kombine kullanımı ile çok iyi sonuçlar elde edilmesi muhtemeldir. Bu şekilde hastada hipertansiyon gelişim sıklığı ve kullanılan antihipertansif ilaç sayısı azaltmakta ve hipertansiyona bağlı mortalite de belirgin düşüşler görülmektedir.

Nurhayat Gül

Size daha önceki yazımda bahsetmiş olduğum health usnewstarafından  hazırlanan diyetleri öğrenme ve karşılaştırma yaptıkları yazıdan esinlenerek, diyetleri tanıtmaya başlıyorum. Diyet derken, bu kelime İngilizce’de zayıflama değil, beslenme anlamına geliyor.

Zayıflama söz konusu olduğunda her yıl neredeyse yeni bir diyet moda oluyor, yeni diyetler ortaya çıkıyor. Rüya diyetler istediğini istediğin kadar yerken, fazla kilolarından kurtulup incecik görünmeyi vaadediyor. Kulağa saçma gelse de vücuda bazı hileler yaparak bunu sağlamak mümkün olabilir ancak sağlık, çevre, ekosistem düşünüldüğünde kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyor. Gelelim gerçeklere..

Gerçekler biraz daha farklı. Çoğu diyet işe yaramaz ve yıllarca sürebilecek diyet macerası başlar ve sıklıkla sağlığınızın kaybı da bu süreçte başlar. Bu yazıya kaynak olan çalışma US Health News tarfından 5 yıldan beri bu yeme tarzları obezite, diyabet, kalp hastalığı, beslenme uzmanları tarafından şu 7 kategori gözetilerek incelenmiş ve puanlanmış.  Beslenme tarzınız sadece kilonuzu değil, sağlığınızı da çok etkiler. Sebeple sonuç arasına zaman girdiği için, başımıza gelenlerin sebebinin ne olduğunu anlamadığımız durumlardan biridir. Şeker yaşlılık hastalığı olarak kabul edilir bizim toplumumuzda. Oysa ki şeker hastalığı ortaya çıkıncaya dek yıllar süren, işlenmiş karbonhidrat ve hayvansal ağırlıklı bir beslenme tarzı, yüksek tansiyon ortaya çıkıncaya kadar yüksek tuzlu bir beslenme, kalp krizi ortaya çıkıncaya dek sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve belki sigara gibi alışkanlıklarla yaşar, yanımıza kar kaldığını zannederiz. Yaptıklarımızla sonuçları arasındaki bağlantıyı hemen görebilseydik, asla yapmazdık.

Konumuza dönecek olursak, yediklerimiz hakkında daha uyanık olmak gerekli. Beslenme tarzını aşağıda sayılan kriterlere göre değerlendiren uzmanlar en iyi diyet (demek istemiyorum, beslenme tarzı) hangisidir sorusuna cevap aramışlar. Yazı devam ettikçe bunlardan bazılarının en iyi kilo vermeyi sağlayan diyet arayışında olduğunu da göreceksiniz.

Beslenmenin/diyetlerin değerlendirilme ölçütleri:

  1. Uygulama kolaylığı
  2. Kısa dönemde kilo kaybı sağlaması (12 ay)
  3. Uzun dönemde kilo kaybı sağlaması (2 yıl)
  4. Besin içeriğinin tam olup olmaması
  5. Güvenli olması
  6. ve 7. Kalp damar hastalığı ve diyabeti önlemesi ve bu hastalıklarda uygulandığı zaman  yararlarının görülmesi

Ayrıca diyetler değerlendirilirken, tokluk sağlaması ve sağlık açısından risk oluşturup oluşturmadığı da dikkate alınmış.

Bu yazı bir dizi yazıdan oluşacak. Size tüm beslenme/diyetleri bu ölçütleri dikkate alınarak aktaracağım. Bu yazının diyetlere farklı bir gözle bakmanızı sağlayacağını ve uygulamaya karar verirken sağlığınıza olan etkileri konusuna bilinçle yaklaşmanıza olanak sağlayacağını umuyorum..

Yıllardan beri bir numara olan diyetimiz: DASH diyeti 

DASH aslında bir zayıflama diyeti değil, hatta diyet de değil. Aslında bir beslenme tarzı.  Yüksek tansiyonu önlemek ve ortaya çıktıktan sonra düşürmek amacıyla geliştirilmiş bir beslenme yaklaşımı. DASH diyeti adını tam da bu amacın baş harflerinden -Hipertansiyonu durdurmaya beslenme yaklaşımı- alıyor.

Amaç: Yüksek tansiyon hastalığından korunmak ve tedavi etmek tansiyonu düşürmek. Bu arada göbeğinizin de erimesi de sorun olmaz değil mi?

Diyet tipi: Protein, karbonhidrat, yağ ve diğer besinler göz önüne alındığında bu dengeli bir diyettir..

Potasyum, kalsiyum, protein ve lif,  yüksek tansiyonla savaşmada önemli rol oynuyor. Her birini tek tek takip etmenize gerek yok. Sadece yemeniz gerekenleri yediğinizde bunları yeterince almış olursunuz. Bunlar: meyveler, sebzeler, baklagiller ve tam tahıllar, yağsız protein ve yağsız süt ürünleri. Yağla dolu olan tatlılar ve yağlı etlere kısıtlama var ve ilaveten tuzu kısıtla. İşte oldu!

Artılar-eksiler:

Artılar: Kalp dostudur ve beslenme açısından zengindir.

Eksiler: Salata yıkama gibi işlerde söylenme riski var ve genel olarak fiyatı uygun olmasına rağmen bazı açılardan masraflı.  

Yap-Yapma:

Yap:

  1. Balık ve kümes hayvanları gibi yağszı proteinlari ılımlı miktarlarda yiyin
  2. Tuz yerine diğer lezzet arttırıcıları kullanın. Örnek mi, limon, limon kabuğu, taze otlar ve baharatlar.
  3. Tam tahıllar, bakliyatlar ve sebzeleri çok yiyin. Bu yiyecekler lif, kalsiyum, protein ve potasyumdan zengindir. Bunların hepsinin de tansiyonu düşürmeye yardımı olacak.
  4. Yağlı ve şekerli tatlılardan kesinlikle uzak durun. Onun yerine meyveleri tercih edin.
  5. Günlük sodyum miktarı mg altında kalmalı. 1 çay kaşığı tuzda mg sodyum bulunuyor. Ancak tükettiğiniz yiyecek ve içeceklerle gizli sodyum alıyor olabilirsiniz. Çoğu işlenmiş yiyecek, peynir, balık, zeytin, MSG (monosodyum glutamat-bir tür lezzet arttırıcı- kullanmamakta yarar var), kabartma tozu (sodyum bikarbonat) ve daha benzer içerikte bol bol sodyum var. Etiket okumak için bir büyüteç almanızı tavsiye ederim.

Kilo verdirir mi?

Esasında kilo vermek amacıyla geliştirilmiş bir diyet olmasa da akıllıca bir şekilde besin açığı vermeden kalorisi azaltılarak kilo vermesi sağlanabilir.

Kalp-damar sağlığına yararı var mı?

Evet, çok sayıda çalışma tansiyonu düşürdüğünü,  dolayısıyla da yüksek tansiyonun tetiklediği kalp hastalığı, kalp yetmezliği ve felçten koruduğunu ispatlıyor. DASH ismindeki H harfi yüksek tansiyonun tıbbi terimi olan Hipertansiyonun ilk harfi. Ayrıca iyi kolesterolü (HDL) yükseltip, kötü kolesterolü (LDL) ve Trigliseridi düşürüyor ki, bunlar da kalp hastalığı ile ilişkilendirilmiştir. Kısaca DASH, tıbbi çevreler tarafından geniş ölçüde kalp dostu olarak kabul görmüştür.

Diyabeti kontrol etmede veya önlemede etkili midir?

Tavsiye edilen yemek çeşitleri genel olarak diyabette tavsiye edilenlerle benzer özelliklerdedir.

Fazla kilo Tip 2 Diyabet için en önemli risk faktörüdür. DASH özel olarak kilo vermek için geliştirilmemiş olsa da yine de kilo vermeye ve dolayısıyla diyabetten kurtulmaya yararı olur. DASH’i kalori kısıtlayarak kullanırsanız kilo vermenin yanı sıra, metabolik sendrom riskini de düşürürsünüz ki, beraberinde diyabet ve kalp hastalığı riski de düşer.

DASH diyetinde HbA1C değerinin ve açlık kan şekerinin 8 hafta içinde düştüğünü gösteren küçük bir çalışma da mevcuttur.

Herhangi bir sağlık riski var mı?

Hayır. Bununla beraber doktorunuzla görüşerek DASH diyetinin size uygun olup olmadığını sormanızda yarar var.

Almam gereken tüm besinleri alabiliyor muyum?

Yağ: Evet, toplam kalorinin %’i yağdan gelir. Ancak bu yağın ancak %10’u doymuş hayvansal yağdan gelmektedir.

Protein: Yeterli protein rahatlıkla alınmaktadır.

Karbonhidratlar: İşlenmemiş karbonhidrat başta olmak üzere yeterli karbonhidrat alınmaktadır.

Tuz: Türk halkı da Amerikalılar gibi alması gerekenden çok daha fazla tuz tüketmektedir. Normalde mg (yani bir çay kaşığı kadar tuz) tüketmeliyiz. Ancak yüksek tansiyon teşhisi konduysa veya 51 yaş ve üzerinde iseniz günlük miktar mg’dır.

Diğer besinler: Günlük önerilen miktar gramdır. DASH bundan daha fazlasını sunar.

Potasyum: Tuz kan basıncını yükseltirken kemik kaybını ve böbrek taşı oluşumunu arttırır.  Potasyum günde mg yiyeceklerden almak zordur (muz potasyumdan yana zengindir ama yine de günde 11 muz yememelisiniz). Bu nedenle potasyumlu, sodyumu azaltılmış diyet tuzları kullanabilirsiniz.

Kalsiyum: Sadece kemikler için değil, aynı zamanda kan damarları ve kasların düzgün çalışması için gereklidir. 50 yaş üstündeyseniz mg dan mg’a kadar yediklerinizle karşılayabilir. Sadece yağsız süt ürünleri değil, yeşil yapraklı sebzelerde, kuruyemişlerde, baklagillerde de bulunur ve bu kaynaklardan da alınmalıdır.

Vitamin B Hücrenin uygun metabolizması için yeterli miktarda alınmalıdır. B12 vitamini kırmız ette bulunur ama et yiyor olsanız bile B12 düzeyiniz yeterli olmayabilir, ayrıca B12 vitaminini rahatlıkla takviye olarak alabilirsiniz.

D vitamini: Şu meşhur D vitamini evet. Kesinlikle kan düzeyine bakılarak ve kişiye uygun doz ayarlanarak verilmesi gerektiğini öncelikle bilmelisiniz. D vitamini hangi tür beslenme uygularsanız uygulayın, çoğunlukla düşüktür. Bu nedenle D vitaminini beslenme ile karşılamak yerine düzenli aralıklarla kontrol edip uygun dozlarda takviye olarak bütün yıl boyunca yeterli düzeyde tutmaya gayret etmelisiniz.  

Takviye kullanmak gerekir mi?

DASH diyeti herhangi bir besin açığı vermediği için takviye kullanmak gerekmez. Ancak her bir birey kendine özgüdür ve buna göre yaklaşmak gereklidir. Bu nedenle tetkik sonuçlarınıza göre gerekli takviyeleri kullanmak uygundur.

Yapması kolay mıdır?

Eğer yağlı, tuzlu, şekerli yiyeceklere bağımlılığınız varsa ve sizin için bırakması zorsa o zaman zorlanabilirsiniz. Bunun dışında tüm besin gruplarından yiyebildiğiniz için uzun vadede uygulanması kolaydır.

Dışarda yerken ne seçebilirim?

Zor Zira restoranların çoğunun yemekleri fazlasıyla tuzlu ve yağlı. Dikkatli seçimler yapmalısınız.

Alkol: Fazlası tansiyonu yükseltir ve karaciğer, beyin ve kalpte hasara neden olur. Eğer içiyorsanız ılımlı miktarlarda içmelisiniz. Kadınlar için günde bir, erkekler için iki kadehten fazla içmezseniz iyi olur.

Karnım doyar mı?

Evet, yağsız protein, lif  deposu sebze ve meyveler, rahatlıkla tokluk sağlarlar. Kilo vermek istiyorsanız bile yine de aç kalmazsınız.

Ağız tadı ne olacak?

Tuzu bıraktığınızda herşeyin tadı kaçmış gibi olacak ama dilinizdeki tat tomurcukları zamanla daha az tuza alışacak ve yiyeceklerin gerçek tadını almaya başlayacaksınız. Bu aşamadan sonra eskiden sevdiğiniz yüksek tuzlu yiyecekler sizi çok rahatsız etmeye başlayacak.

Pahalı bir beslenme midir?

Taze sebze, meyve ve tam tahıl ve baklagiller , işlenmiş yiyeceklerle kıyaslandığında daha hesaplıdırlar.

Vegan ve vejeteryanlar için uygun mudur?

Evet.

Glütensiz olabilir mi?

Evet, kolayca glütensiz yiyecekler seçilebilir.

Egzersizin rolü nedir?

İşe her gün günde 15 dakika sabah ve 15 dakika akşam yürüyerek başlayabilirsiniz ve sonra giderek yoğunluk ve süresini arttırabilirsiniz. Hoşlandığınız bir aktivite bulun ve ona yapışın.

Ortalama kcal’lik günlük menü örneği:

Kahvaltı: ¾ su bardağı yulaf

1 orta boy muz ve 1 su bardağı az yağlı süt veya soya/badem sütü

tarçın

Öğle yemeği:

2 dilim tam buğday ekmeğine sandviç: ¾ su bardağı tavuklu salata, 1 çay kaşığı hardal, ½ su bardağı  taze salatalık  ,½ su bardağı domates, 1 tatlı kaşığı ay çekirdeği

½ su bardağı meyve salatası

Akşam yemeği:

Büyük boy yeşil veya domates salatası

85 gr et /tavuk veya balık veya dilediğiniz kadar nohut/kuru fasulye/mercimek yemeği

1 su bardağı taze fasulye yemeği veya mevsim sebze yemeği

1 küçük  dilim tam buğday ekmeği veya 2 yemek kaşığı bulgur pilavı

1 küçük elma

Atıştırmalıklar: 1/3 su bardağı tuzsuz badem, Bir küçük boy elma veya diğer meyveler, 1/2 su bardağı yağsız yoğurt

Meyvelerdeki şeker zararlı mı?

Bir süreden beri yerli ve yabancı medya şekerin ne kadar zararlı olduğu ve sağlığımızı mahveden tek sorumlu şeker haberleri yapıyor. Meyve dahil şekerden uzak durmamız için uyarıyorlar. Bununla beraber eğer ağzımızda tatlı tadını alan tat tomurcukları varsa bu boşuna değil aslında. Taze meyve gibi doğal tatlılar sağlık ve enerji vererek ihtiyacımızı  karşılarlar. Bu nedenle beslenme de mutlaka cömert miktarlarda olmalıdır. Doğanın verdiğini, doğanın verdiği haliyle yemenizde sorun yoktur. Sorun işlenmiş şekerlerdedir. Meyve içerikleri insan sağlığı için elzem olan vitaminleri ve antioksidanalrı bol miktarda içerirken, işlenmiş şekerler içermezler. İşleme süreci suyu, lifi ve diğer tüm besinleri çıkarıp sadece şeker olarak bırakır. Bu şeker hem boş kaloridir hem de tat duyumuzu fazlasıyla uyararak bağımlılık geliştirmemize sebep olabilir. Sağlığa zararlı dediğimiz ve çok severek yediğimiz her yiyeceğin, şekerli, yağlı olması ve hastalık oluşturması bu yüzdendir.

Şeker konusundaki uyarılar doğrudur ve kesinlikle dikkate almalısınız. Ancak meyveler ve tam işlenmemiş besinlerdeki şekerden uzak durmanıza gerek yok. Ancak bir oturuşta kilolarca meyve yiyebilen ve aslında bir tür yeme bozukluğundan muzdarip olanlar, bu sözlerimi daha fazla yemek için bahane olarak kullanmayın. Ayrıca evde kendi tatlınızı yaptığınızda meyveleri kullanmanızı önerebilirim. Ne kadar tatlı olduklarına inanamayacaksınız. Bugün size sağlıklı bir tatlı tarifi vermek istiyorum. Bu tatlıyı özellikle çocuklarınıza yapın. Onlar gelecek nesiller ve sağlık açısından bizlerden çok daha fazla risk altındalar. Ne kadar lezzetli olduğuna inanamayacaksınız. Hem de sağlık açısından risk oluşturmadan çocuğunuza lezzetli bir tatlı yapmanın (iyi haber, çok da pratik ve zaman almıyor) keyfine varın.

Çikolatalı puding ( kişilik)

Malzemeler: 1 avokado, 1 oldun muz, 4 adet çekirdekleri çıkarılmış hurma, yemek kaşığı kakao

Hazırlanışı: Hurmaların çekirdeklerini çıkarıp 5 dakika kadar suda bekletin. Malzemelerin tümünü küçük bir blender’da krema kıvamına gelinceye dek karıştırın. Küçük kaselerde servis yapın. Afiyet olsun.

Tansiyon ilacı kullananlar

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Eğer bir gün doktorumuz “Artık hipertansiyon ilacı kullanmanızın zamanı geldi!” derse, bundan pek hoşlanmayız. Çünkü çoğumuzun aklında tansiyon ilaçlarının ciddi yan etkilerinin olabileceği takıntısı vardır.

Haksız da sayılmayız! Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu eğer bilinçli kullanılmazlarsa ciddi sonuçlara sebep olabiliyor. Kimi potasyum kaybı nedeniyle halsizliğe, kimi karaciğer ya da böbrek fonksiyonlarında bozulmaya, kimi solunum güçlüğüne yol açıyor. Özellikle erkekleri -doğal olarak- pek korkutan “cinsel güç kaybı” tansiyon ilaçlarının çoğunda görülebilen bir yan etki
Ayrıca baş dönmesine, şişmeye, uyku hali ya da uykusuzluğa, aşırı nabız düşmesi nedeniyle dengesizlik ve halsizliğe yol açan tansiyon ilaçları da var. Ancak çoğu hastada yalnızca “diyet önlemleri+egzersiz+stres ile mücadele” yeterli olmayabiliyor. Yani, bazen bu ilaçlardan faydalanmak, hatta onları “ömür boyu” kullanmak zorunlu hale gelebiliyor.
Hipertansiyon ilacı kullanırken şu noktalara dikkat edin:
1) Size en uygun ilaç veya ilaçların belirlenmesi için doktorunuza zaman tanıyın. Aceleci olmayın. İlaç ve doz değişimi konusunda doktorunuzu rahat bırakın.
2) İlaç kullanırken de tuzu az tüketin. Uykunuzu önemseyin. Kilo verin, almayın. Stresten uzak kalmaya çalışın. Aktif bir hayat sürün, mesela her gün ya da gün aşırı dakika yürüyün.
3) Kan basıncınızı en az haftada kere ölçüp not edin. Evde ölçüm yapabileceğiniz bir cihaz edinin. Doğru ölçüm yapmayı öğrenin.
4) İlaçlarınızı zamanında ve belirtilen dozlarda alın.
5) Herhangi bir beklenmedik etkiyle karşılaştığınızda doktorunuzdan yardım isteyin.
6) Başka bir nedenle ilaç kullanmak zorunda kalırsanız, kullanmakta olduğunuz tansiyon ilaçlarını doktorunuza söylemeyi ihmal etmeyin. Tansiyonu etkileyen ilaçlardan uzak durmanız gerektiğini hatırlatın.

Kahve mi, çay mı?

Kafanızın çok karıştığının farkındayız. “Sağlığa zararlı” olduğu uyarısını aldığınız bir besinin, kısa süre sonra şu veya bu organa faydalı olabileceğini okuyor ve ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Kahve/çay tüketimi de bunlardan biri
Kahve, içerdiği fazla miktardaki kafein nedeniyle sağlığa zararlı içecekler listesinde yer alabilir. Ancak insan bedeni her 1 kilogram ağırlığı için miligram kafeini tolere edebilir. Söz gelimi, kilo civarındaysanız, günde kahve ile alacağınız kafein çok önemli sorun yaratmaz ama biraz çikolatadan, biraz çaydan, biraz kahveden azıcık da kolalı içeceklerden kafein kazanmaya başlarsanız işler karışır.
Kahvede sağlığa zarar verebilen kafeinin yanı sıra yararlı olabilen polifenoller de var. Eğer makul miktarda kahve içerseniz, bu polifenoller kalp sağlığından belleğinize birçok sistem ve organda güçlü bir antioksidan destek sağlar. Önemli olan miktardır.
Ayrıca aynı antioksidanların, içinde kafein bulunmayan üzüm suyunda, böğürtlen suyunda ya da elma suyunda da bulunabileceğini hatırlatalım.
Kısacası, antioksidan kazanmak için kahve içmeye gerek yok. Fazla miktarda içmiyorsanız, bir fincan kahvedeki mg kafeinden öcü gibi korkmanıza da sebep yok.
Çaya gelince Çaydaki kafein miktarı kahveden çok daha azdır. Bir bardak yeşil çayda 20 mg, siyah çayda 40 mg kafein var. Çayın antioksidan gücü ise kahveden çok daha yüksek. Özellikle yeşil çay kateşinlerle doludur. Bir bardak yeşil çay bir kapsül antioksidana denk geliyor diyebiliriz.
Sonuç olarak bu sorunun cevabını çay kahveden daha faydalı ve daha az zararlıdır diye yanıtlayabiliriz.

Vücudunuz su topluyorsa

Vücudun fazla miktarda su toplaması, özellikle kadınlarda sık görülen bir yakınmadır. Çoğu zaman masum yani herhangi bir hastalığa bağlı olmayan geçici su toplanmaları vücut ağırlığında ciddi değişimlere yol açabilmekte, ayrıca gerginlik, şişkinlik gibi yakınmalara da neden olmaktadır.
Eğer altta yatan herhangi bir sağlık sorunu yoksa, sıvı birikimini doğru bir diyet ve düzenli egzersizle önemli ölçüde azaltmak mümkün. Bu şişkinlik böbrek ya da karaciğer bozukluğu veya kalp hastalığı gibi nedenlere bağlı değilse aşağıdaki öneriler işe yarayabilir:
- Tuz ve tuzlu yiyeceklerden kaçının.
- Bol bol su ve bitki çayı için. Yeşil çayı daha sık tüketin.
- Nişastalı karbonhidratları (pirinç ve patates gibi) mümkün olduğu kadar azaltın.
- Meyve ve sebze tüketiminizi artırın.
- Yiyecek planlarınızda maydanoz, karahindiba, kuşkonmaz, enginar, su teresi ve kavuna daha çok yer verin.
Eğer “Su kaybettirici bir beslenme planını nasıl yaparım?” diye merak ediyorsanız, kahvaltıda taze meyveler (örneğin kavun) eklenmiş az yağlı yoğurt veya yağsız sütle hazırlanmış yulaf kepeğini, öğle yemeğinde bol maydanozla hazırlanmış salata, kuşkonmaz çorbası, zeytinyağlı kereviz veya enginarı, akşam yemeğinde de sarımsak ve limon eklenmiş fırında tavuk, buharda haşlanmış brokoli ve orta boy bir elmayı düşünebilirsiniz.
Dr. Evren ALTINEL

A Bey ‘in başına gelenler

A Bey, 15 gün kadar önce sağ kasığında şiddetli bir ağrı hissetmeye başlamış. Birkaç gün ağrı kesici kullanmış ama ağrıda herhangi bir azalma olmamış. Bunun üzerine kasık fıtığı olabileceğini düşünerek bir genel cerraha müracaat etmiş.
Genel cerrah, muayene sırasında fıtıkla ilişkili bir bulgu saptamayınca radyolojik inceleme istemiş ve sağ kalça kemiğinde “osteoartrit” bulunduğunu ve ağrılarının bu sorundan kaynaklandığını açıklamış. Kilo vermesini, düzenli olarak egzersiz yapmasını ve bir süre glikozamin-kondroitin karışımı kullanmasını önermiş.
A Bey, üç hafta sonra ağrılarının geçtiğini belirtiyor.
Romatizma deyince çoğumuzun aklına diz ve parmak eklemlerimizde meydana gelen sorunlar gelir. Oysa kalça eklemlerinde de romatizmal sorunlar sık görülür ve çok önem taşır.
Özellikle zamanında önlem alınmadığında hareket etmeyi güçleştirecek hale gelebilen ve ağrılar nedeniyle kişinin hayat kalitesini bir hayli düşüren bu önemli sorun karşısında uyanık olmanızı öneriyoruz.
Bilhassa merdiven çıkarken, inerken ve gece istirahatta kalça ağrılarından yakınıyorsanız, bir uzmanla görüşmekte geç kalmayın.

Hayvan sevgisi tedavi ediyor

Bizi güçlü tutan şeylerin başında toplumsal bağlarımız geliyor. Ne var ki yeni hayat hiç durmadan bu bağları birer birer koparıyor. Büyük aileler küçülüyor, akrabalıklar, hemşeri ilişkileri, hatta dostluklar eski lezzetini yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. Sonuç doğal olarak önlenemez bir “yalnızlaşma” oluyor. Yalnızlaşma geleceğe yönelik endişeleri, korkuları artırıyor. Sevgi ve hoşgörüyü azaltıyor.
Diğer taraftan yeni hayatın dayattığı “daha çoğuna sahip olma kültürü” bizi daha çok yarışmacı olmaya, acımasızlığa, hırçınlığa yöneltiyor. Sonuçta sevgi, duygu gibi sözcüklerin hem anlamları azalıyor hem de kullanılma sıklıkları düşüyor.
Belki de bu nedenle bütün dünyada hayvan sevgisi korkunç bir hızla yaygınlaşıyor. Bilimsel araştırmalar da hayvan sevgisinin sağlığı koruyucu ve iyileştirici etkilerinin olduğunu gösteriyor.
Literatüre şöyle bir baktığınızda neler var neler! Mesela bir araştırmada hayvanlarla meşgul olmanın belleği güçlendirdiği, bellek kaybını yavaşlattığını gösteren bulgular saptanmış. Bir başka araştırma, hayvan besleyenlerde depresyonun daha az görüldüğünü, duygu durum bozukluklarına daha seyrek rastlandığını ortaya koymuş.
Hayvan beslemek kilo yönetimini de kolaylaştırıyor! Çünkü her gün onlarla yürümek, onları dışarı çıkarıp dolaştırmak gerekiyor.
Bir onkolog arkadaşım, hayvan sevgisinin kanserli hastalarda kemoterapinin etkinliğini artırdığını söylediğinde çok şaşırmıştım. Hayvan severler daha az uyku bozukluğu çekiyormuş. Hayvan besleyenlerde bağışıklık sistemi daha güçlü bulunmuş. Denge bozuklukları, eklem hastalıkları daha geç ortaya çıkıyormuş.
Öyle görünüyor ki geleceğin doğal ilaçlarından biri de hayatın bu güzel unsurları olacak. Hayvan severlere ve sevme konusunda kararsızlık yaşayanlara duyurulur!

Hipotiroidi romatizma yapar mı?

Hipotiroidi (tiroid bezi tembelliği) özel tipte bir romatizma yapmıyor ama tiroit bezi iyi çalışmayanlarda eklem ve kas problemleri daha sık görülüyor. Yalnız ciddi hipotirodisi olanlarda değil, hafif hipotiroidisi olanlarda bile eklem ve kas ağrılarına (özellikle kas ağrılarına) sık rastlanabiliyor.
Başlangıçta kas ağrıları, halsizlik, eklem ağrıları, el bileklerinde karpal tünel sendromu, el ve ayaklardaki küçük eklemlerde şişmeler ile başlayan eklem-kas şikâyetleri bir süre sonra iyice şiddetlenip eklem ağrıları ve sertliğine hatta hareket kısıtlanmasına neden olabiliyor.
Bu duruma bilhassa uzun süre gözden kaçmış hipotiroidili hastalarda sık rastlanıyor. Bu nedenle nedeni belirlenemeyen eklem ve kas ağrılarında tiroit bezi fonksiyonlarını gözden geçirmek yararlı.

Hormonlu ve katkılı gıdalara dikkat!

Hormonlar, antibiyotikler ve diğer kimyasallarla kirlenmiş besinlerin sayısı artıyor. Başlangıçta bu durum sebzeler ve meyveler için söz konusuydu. Şimdi süt ürünlerinde, ette ve daha birçok besinde bu tehlike var.
Üretim aşamalarında eklenen katkılar yetmiyormuş gibi, ambalajlar da bazen tehdit haline gelebiliyor. Plastik ve alüminyum kaplı ambalajlar sağlık uzmanları tarafından yeteri kadar güvenli bulunmuyor.
Henüz kesinlik kazanmadı ama vücutta biriken alüminyumun beyinde çoğalması halinde bellek problemlerine yol açabileceğine ilişkin kuşkular artıyor.
İşte bu durum, hormonsuz antibiyotiklerden ve böcek öldürücülerden uzak, kimyasalların bulaşmadığı, doğal şartlarda yetiştirilmiş yiyecek ve içeceklere ilgiyi artırıyor.
İşin kötü yanı, bu şekilde üretilen ürünlerin yani organik besinlerin diğerlerinden daha pahalı olması. Organik yiyecekleri ekonomik durumu biraz daha iyi olanlar tüketebiliyor. Belki de bu nedenle, organik besinlerin en fazla satıldığı ülkeler Almanya, Avusturya gibi gelir düzeyi yüksek ülkelerdir.
Siz yine de imkanlarınız ölçüsünde, üretim koşulları ve şartlarından emin olduğunuz besinleri mümkün olduğu kadar dikkatle seçip alarak ve taze olarak tüketmeye çalışın. Olanağınız varsa, organik damgalı ürünlerden faydalanmaya bakın.

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası