yarabandi varken abdest alınır mı / Dikisli yara varken gusul abdesti olur mu? – seafoodplus.info

Yarabandi Varken Abdest Alınır Mı

yarabandi varken abdest alınır mı

Tedavi amaçlı sargı ve yara bantları abdest ve gusle engel olur mu?

Tedavi amaçlı sargı ve yara bantları abdest ve gusle engel olur mu? Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunması abdeste ve gusle engel değildir. Konu hakkında detaylı bilgilere haberimizden ulaşabilirsiniz

TEDAVİ AMAÇLI SARGI VE YARA BANTLARI ABDEST VE GUSLE ENGEL OLUR MU?

Vücudun bir yerinde sargı bulunursa abdest alırken veya guslederken bu sargı çözülerek altı yıkanır; su yaraya zarar verecekse yaranın etrafı yıkanıp yaranın üstü mesh edilir. Ancak yaraya su dokundurmak tehlike arz ettiğinde veya sargıyı hemen çözüp kaldırmak mümkün olmadığında, bu sargılar çözülmeyip üzerine mesh edilebilir.

Tedavi amaçlı sargı ve yara bantları abdest ve gusle engel olur mu?

Bu durumda yara üzerindeki sargıyı mesh etmek, altını yıkamak hükmündedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), Uhud savaşında yaralanan yanağını sarmış ve abdest alırken bu sargının üzerini mesh etmiştir (Heysemî, Mecmeu’z-zevaid, I, 18). Sargı çözüldüğü takdirde onu iyice saracak birinin bulunamayacağı durumlarda da sargı çözülmez ve aynı şekilde üzerine mesh edilir (Kâsânî, Bedâi’ü’s-sanâi’ (Tah. Muhammed Adnan), Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut , I, ; Merğînânî, el-Hidâye I, 30).

Tedavi amaçlı sargı ve yara bantları abdest ve gusle engel olur mu?

Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine mesh edilebilir. Ayrıca sargı üzerine mesh ederken niyete de ihtiyaç yoktur.
Açık bir yaranın yıkanması zarar verecekse, bu yara üzeri ıslak elle mesh edilir. Mesh edilmesinin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilebilir. Yara veya sargılı kısım, abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise, abdest veya gusül yerine teyemmüm edilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, Beyrut, /, I, vd. ).
Abdest organlarını üçer defa yıkamak sünnet ise de, sargı üzerine bir defa mesh etmek yeterlidir. İkinci ve üçüncü defaya gerek yoktur.

Haberin Devamı

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Yara ve kırığı bağladığınız (bandaj) ve yara ve benzeri şeylerin üzerine sürdüğünüz şey cebire olarak adlandırılır. Bununla alınan abdest ve gusle cebire abdest ve guslü denir. Taklit mercileri cebire abdesti hakkında şöyle demektedir: Eğer yara veya çıban veyahut kırık eldeyse, onun üzeri açıksa ve üzerine su dökmek zararlıysa, onun etrafını yıkamanız yeterlidir. Ama ıslak eli ona sürmeniz zararlı değilse, ıslak eli ona sürmeniz, sonra üzerine temiz bir parça koymanız ve ardından temiz parça üzerine de ıslak eli sürmeniz daha iyidir. Eğer bu miktar da zararlıysa veya yara necisse ve suyla yıkamak olanaksızsa, yaranın etrafını abdestte belirtildiği üzere yukarıdan aşağıya doğru yıkamak gerekir ve müstehap ihtiyat gereği yara üzerine temiz bir parça konulmalı ve üzerine ıslak el sürülmelidir. Eğer parça koymak mümkün değilse, yaranın etrafını yıkmak yeterlidir. Her halükarda teyemmüm lazım değildir.[1] Eğer yaranın yüzünü açmak mümkün değilse, ama yara ve onun üzerine konulan şey temiz ise, yara üzerine suyun ulaştırılması mümkünse ve bunun herhangi bir zarar, zahmet ve meşakkati de yoksa suyun yaranın üzerine ulaştırılası gerekir. Eğer yara veya onun üzerine konulan şey necis ise, ona suyla dokunulması ve yara yüzüne suyun ulaştırılması zahmet ve meşakkat olmadan mümkünse, yıkanmalı ve abdest esnasında su yaraya ulaştırılmalıdır. Su yara için zararlıysa veya yara üzerine suyun ulaştırılması mümkün değilse veyahut yara necis ise ve onu suyla yıkamak mümkün değilse, yaranın etrafı yıkanmalı, cebire temiz ise üzeri mesh edilmelidir. Eğer cebire necis veya üzerine ıslak el sürmek olanaksızsa, mesela ele yapışan bir ilaçsa, yara kısmı sayılan bir parça onun üzerine konulmalı ve üzerine ıslak el sürülmelidir. Eğer bu da mümkün değilse, farz ihtiyat gereği abdest ve teyemmüm alınmalıdır.[2] Lakin yara veya çıban veyahut kırık mesh yerindeyse (başın önü ve ayakların üzeri) ve onun üzeri açıksa ve mesh edilemiyorsa, onun üzerine temiz bir parça konulmalı ve elde kalan abdest ıslaklığıyla parça üzeri mesh edilmelidir (müstehap ihtiyat gereği teyemmüm de alınmalıdır). Eğer parça koymak mümkün değilse, abdest yerine teyemmüm alınmalıdır ve ek olarak mesh etmeksizin bir abdest de alınması daha iyidir.[3] Cebire guslü, cebire abdesti gibidir. Ama farz ihtiyat gereği, irtimasî değil, tertiple yapılmalıdır.[4] Vazifesi teyemmüm olan kimsenin eğer bazı teyemmüm yerlerinde yara veya çıban veyahut kırık bulunuyorsa, cebire abdesti buyruğuyla, cebire teyemmümü alması gerekir.[5] Son nokta şudur: Toprağa ek olarak kireç taşı, siyah mermer taşı ve diğer taş kısımlarıyla teyemmüm almak da doğrudur. Ama akik ve firuze taşları gibi mücevherlerin üzerinde teyemmüm almak geçersizdir.[6] Bundan dolayı, elinde toprak bulunmayan kimseler taşla teyemmüm edebilirler.



[1] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. , mesele.

[2] a.g.e. s. , mesele.

[3] a.g.e. s. , mesele.

[4] a.g.e. s. , mesele.

[5] a.g.e. s. , mesele.

[6] a.g.e. s. , mesele.

Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.

Cebire Abdestinin Hükümleri

Arama:     

FARZ GUSÜLLER &#;&#; Abdesti Bozan Şeyler

Kırık ve yaralara sarılan şeylere, yara ve benzeri şeyler üzerine konulan ilaçlara, “cebire” denir.

Abdest organlarından birinde yara, çıban veya kırılma olursa, üzeri açık olur ve su da ona zarar vermezse, normal şekilde abdest alınmalıdır.

Yara, çıban veya kırıklık yüzde veya kollarda olur, üstü açık ama üzerine su değdirmek zararlı olursa, onun etrafının adeste olduğu gibi, yukarıdan aşağıya yıkanmalıdır. Islak eli üzerine sürmek zarar vermezse, önce ıslak eli üzerine çekmek ve daha sonra temiz bir bezi üzerine koyup ıslak eli onun üzerine de çekmek, daha iyidir. Kırık olması durumunda teyemmüm almak gerekir

Yara, çıban veya kırıklık başın ön kısmında veya ayakların üzerinde olur ve üzeri açık olmasına rağmen onu mesh edemezse, yara tamamen meshedilecek yeri kaplamışsa, sağlam yerleri dahi meshetmesi mümkün değilse, teyemmüm etmelidir. Müstehap ihtiyata göre abdest de almalı, temiz bir parça yaranın üzerine bırakmalı ve elindeki ıslaklıkla üzerini meshetmelidir.

Yara, çıban veya kırığın üzeri bağlı ise, eğer zahmetsiz üzerinin açılması mümkün olursa, suyun da zararı yoksa üzerini açmalı ve abdest almalıdır. Yaranın yüzde veya ellerde olması veyahut başın ön tarafı veya ayakların üzerinde olması arasında fark yoktur.

Yara, çıban ve kırık, yüzde veya kollarda olur ve üzeri de açılabilir; ancak üzerine su dökmenin zararı olursa; mümkün olduğu kadar etrafı yıkanmalı ve farz ihtiyata göre cebirenin üzeri de meshedilmelidir.

Yaranın üzeri açılmıyor ama yara ve üzerine konulan şey temiz ve yaraya su ulaştırmak mümkün olur; zarar, zahmet ve meşakkati de olmazsa suyu yara üzerine yukarıdan aşağıya doğru dökmek gerekir.
Eğer yara veya üzerine konulan şey necis ise bu durumda onu yıkamak ve yaranın üzerine suyu ulaştırmak zahmetsiz ve meşakkatsiz mümkün olursa, onu yıkamalıdır ve abdest alırken suyu yaraya ulaştırmalıdır. Suyun yaraya zararı olmamasına rağmen yaranın üzerine suyu ulaştırmak mümkün değilse veya zarar ve zorluğa neden olursa teyemmüm etmelidir.

Cebire abdest uzuvlarından herhangi birini tamamen kaplarsa, cebire abdesti yeterlidir. Ama bütün abdest uzuvlarını kaplarsa ihtiyat gereği teyemmüm etmeli ve cebire abdesti de almalıdır.

Cebirenin, namazın sahih olduğu şeylerin cinsinden olmasına gerek yoktur. İpekten veya eti yenmeyen hayvanların derisinden dahi olsa üzerini meshetmek caizdir.

Elinin içinde ve parmaklarında cebire olan kimse, abdest zamanı, ıslak eli onun üzerinden çekmişse, aynı ıslaklıkla başı ve ayağı da mesh edebilir.

Cebire, ayak üzerinin hepsini kaplamış, ama parmakların olduğu taraftan ve ayağın üst tarafından bir miktar açık kalmışsa, açık olan yerlerde ayak üzerine ve cebire olan yerlerde cebire üzerine meshetmelidir.

Yüzde veya ellerde bir kaç tane cebire olursa, onların arasını yıkamalıdır. Eğer cebireler başta veya ayaklar üzerinde olursa onların arasını meshetmelidir; cebire olan yerlerde de cebire hükümlerine göre amel etmelidir.

Cebire, yaranın etrafında normalden fazla yer kap-lamışsa ve onu kaldırmak da mümkün olmazsa, teyemmüm etmelidir. Ama cebire teyemmüm uzuvlarında olursa o zaman hem teyemmüm almalı hemde cebire abdesti. Her iki şekilde de cebireyi kaldırmak zahmetsiz olursa kaldırmalıdır. Yara yüz ve ellerde olursa etrafını yıkamalı, baş veya ayak üzerinde olursa etrafını meshetmeli, yaralı bölümlerde ise cebire hükümlerine göre amel etmelidir.

Abdest yerinde yara, cerahat ve kırıklık bulunmaz, başka bir sebep yüzünden su, yüz ve kolların tamamı için zararlı olursa, teyemmüm etmelidir.

Abdest organlarından birinden kan akar ve onu yıkayamıyorsa teyemmüm etmelidir. Suyun zararı olursa cebire hükümlerine göre amel etmeldir.

Abdest veya gusül organlarına bir şey yapışır ve kaldırılması mümkün olmazsa veya dayanılamayacak kadar meşakkatli olursa, teyemmüm almalıdır. Ama o şey teyemmüm uzuvlarında olursa o zaman,hem teyemmüm etmeli hem de cebire abdesti almalıdır. Yapışan şey ilaç olursa, cebire hükmündedir.

Meyyit guslü hariç diğer gusüller ve cebire guslü aynen cebire abdesti gibidir. Ama ihtiyaten farz olarak onu tertibi olarak yapmalıdır. Bedende yara veya çıban olduğu taktirde, mükellef teyemmüm veya gusül arasında tercih hakkına sahiptir. Hangisini isterse yapabilir. Gusül yapmayı seçtiği taktirde; onların üzerinde cebire yoksa, üzeri açık olan yara veya çıbanın üzerine temiz bir bez koyup onun üzerine meshetmesi ihtiyaten müstehaptır. Bedende kırıklık olduğu taktirde ise; gusletmeli ve ihtiyaten cebirenin üzerine de meshetmelidir. cebirenin üzerine meshetmek mümkün olmaz veya kırığın üzeri açık olursa, teyemmüm etmesi gerekir.

Vazifesi teyemmüm olan birisinin, teyemmüm organlarının bazısında yara, çıban veya kırıklık olursa, cebire ab-destinin hükümlerine göre cebire teyemmümü yapmalıdır.

Cebire abdesti veya cebire guslüyle namaz kılması gereken kimse, özrünün vaktin sonuna kadar devam edeceğini bilmesi hâlinde, vaktin evvelinde namaz kılabilir; ama vaktin sonuna kadar özrünün sürmeyeceğine ümidi olursa, farz ihtiyat gereği beklemelidir. Eğer özrü devam ederse, vaktin sonunda namazı cebire abdesti veya cebire guslü ile kılar. Namazı vaktin evvelinde kılar ve vaktin sonuna doğru özrü ortadan kalkarsa, abdest alarak veya guslederek namazını yeniden kılması ihtiyaten müstehaptır.

İnsan, gözünde olan bir hastalık sebebiyle alt ve üst kirpiğini birbirine yapıştırırsa, teyemmüm etmelidir.

Vazifesinin teyemmüm mü yoksa cebire abdesti mi olduğunu bilmeyen kimse, farz ihtiyat gereği, her ikisini de yapmalıdır.

İnsanın, cebire abdestiyle kıldığı namazlar sahihtir aynı abdestle sonraki namazları da kılabilir.

FARZ GUSÜLLER &#;&#; Abdesti Bozan Şeyler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir