A+A-
Ademi balçıktan yoğurdun yaptın
Yapıp da neylersin bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne
Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndür şu ateşi bundan sana ne
Sefil düştüm bu alemde naçarım
Kıldan köprü yaratmışsın geçerim
Şol köprüden geçemezsem uçarım
Geçir kullarını bundan sana ne
Kaygusuz Abdal der cennet yarattın
Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne
Kaygusuz Abdal
Etiketler :alevi türküleri, Kaygusuz Abdal, Kaygusuz Abdal Nefesleri, Kaygusuz Abdal Türküleri
Değerli dostlar, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair Kaygusuz Abdal, XIV. Yüzyıl ikinci yarısı ile XV. Yüzyıl başları arasında yaşamıştır. Doğum ve ölüm tarihlerine ilişkin bilgiler tartışmalıdır.
Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi- Kalenderi edebiyatının en renkli simalarından biridir. Yaşam öyküsüne ait bildiklerimizin çoğu Anadolu sözlü kültürünün söylencelerinden ibarettir. Anlatılanlara göre asıl adı Gaybi olup Alaiye (Alanya) beyinin oğludur. Bir gün Elmalı yöresi dağlarında avlanırken bir geyiğe rast gelir. Okuyla vurur geyiği, yaralı geyik kaçar. Günlerce kan izlerini sürerek izler geyiği. Sonunda vardığı Tekke köyünde geyiğin bir dergâha girdiğini görür. Dergâhta dervişlerden geyiğini ister. Dervişler onu dergâhın şeyhi Abdal Musa’nın huzuruna çıkarırlar. Günlerdir geyiğin peşinde olan Alanya Beyi’nin oğlu Gaybi, olup bitenleri Abdal Musa’ya anlatır. Geyiğe attığı oku tarif eder. Bunun üzerine Abdal Musa kıyafetinin önünü açarak böğrüne saplı duran oku gösterir. Bunun üzerine Gaybi, Abdal Musa’nın müridi olur ve ona 40 yıl hizmet eder. 40 yılın sonunda Abdal Musa onu Kahire yakınlarında kendi tekkesini kurmaya gönderir. Kahire yakınındaki Mahattam tepelerinde bulunan Kaygusuz Abdal Tekkesi, Bektaşilerin dört büyük tekkesinden biri olarak kabul edilir. Ölümünden sonra kurduğu tekkenin yakınlarındaki bir mağaraya gömülmüştür.
Kaygusuz Abdal Türk Halk Edebiyatı’nın çok önemli isimleri tarafından araştırmalara konu edilmiştir. Yahya Muhtar Dağlı, Süleyman Fikri Erten, Abdülbaki Gölpınarlı, Abdurrahman Güzel, M. Fuad Köprülü, Vahit Lütfi Salcı ve İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından hayatı, şiirleri, edebi özellikleri üzerine pek çok çalışma yapılmış olsa da ’i bulduğu söylenen şiirlerinin tümü toplu olarak yayınlanamamıştır.
Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi edebiyatının “yedi ulu” ozanından biri olarak kabul edilmiştir. Şiirlerini hece ve aruz ölçüsüyle yazmış, çok arı ve kıvrak bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde yobazlığı ve ham sofuluğu nükteli bir dille eleştirmiştir.
“Bir namaz vardır cenaze
O da gelir bir gün bize
Kaygusuz gibi akılsıza
Daha namaz sorar mısın”
Günümüzden yedi asır önce yazdığı ve bırakın dini, doğrudan Tanrı’yı eleştirdiği iki şiiri şimdiki zamanın sınırlarını zorlamaktadır.
Yücelerden yüce gördüm
Erbapsın sen koca Tanrı
Âlem okur kelam ile
Sen okursun hece Tanrı
Asi kullar yaratmışsın
Varsın şöyle dursun deyü
Onları koymuş orada
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kullar geçsin deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cüradan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı
Cur’a: Esrar kabı
Ademi balçıktan yuğurdun yaptın
Yapıp da neylersin bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihane
Salıp da neylersin bundan sana ne
Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eylersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didare yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndürsün tamuyu bundan sana ne
Kaygusuz Abdalım sözümüz budur
Her nerde çağırsam hak onda hazır
Hep düzaha bastırırsın kim nedir
Yakma kullarını bundan sana ne
Düzah: Tuzak
Tamu: Cehennem
Kaygusuz Abdal’ın kadınlarla olan “sıkıntısını” anlattığı bir şiirini bu hafta için seçtim. Beğeneceğinizi umuyorum.
“Hey erenler, hey gaziler
Avrat bizi döğeyazdı
Çekti sakalım kopardı
Bıyığımı yolayazdı
Kalkıp direği kapınca
Kaçamadım sapınca
Aç karnıma değince
Bağırsağım dökeyazdı
Aldık avratın hasını
Çektik değneğin yasını
Başımda kırdı su tasını
Kafacığım kırayazdı
Baltanın sapını kaptı
Kağnının küpünü söktü
Silkindi üstüme çıktı
Kemiklerim kırayazdı
Avrat sormadı suçumu
Çekti kopardı saçımı
Kırdı eyemin ucunu
Yine bizi döğeyazdı
Avrat oldu bize vezir
Bizi etti köye kizir
Gahi tuz ister gahi bezir
İnek edip sağayazdı
Kaygusuzum der ki nidem
Başım alam nere gidem
Ben bu avratı ne edem
Bizi köyden kovayazdı”
Kaynak:
1- İsmail Özmen, Alevi- Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt: 1, Kültür Bakanlığı Yayınları,
ŞİİRLİ CUMALAR, Ortadoğu bataklığına itilmeye, nefret diline ve muhafazakâr bir toplum olmaya karşı bir DURUŞ projesidir.
Şiirli Cumalar adının kaynak gösterilmeden kullanılmaması rica olunur.
BeğenYükleniyor
KAYGUSUZ ABDAL 30
Hazırlayan: Hasan OYTUN
Kaygusuz Abdal'ın asıl adı Alâeddin Gaybî'dir. yılları arasında yaşadığı, babasının Hüsameddin Mahmud olduğu söyleniyor. Doğduğu, öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmiyor. Menkibeye göre yaşamı şöyle: Gaybî, Alaiye (Alanya) Beyi'nin oğlu imiş. İyi bir öğrenim görmüş. Bir gün yaraladığı bir geyiği kovalarken Abdal Musa'nın Elmalı'daki dergahına varmış. Dervişlerden geyiği sormuş. Abdal Musa, koltuğunun altına saplanan oku göstererek, "Oğul attığın ok bu mudur ?" diye sormuş. Şaşırıp üzülen Gaybî, onun ayaklarına kapanmış, tekkesine kul olup Kaygusuz adını almış. Kırk yıl orada hizmet etmiş. Bektaşiliğin uluları arasına girmiş. yıllarında Rumeli'yi dolaşmış. Edirne, Yanbolu, Filibe ve Manastır'da bulunmuş. Mısır'a giderek Bektaşiliği yaymaya çalıştı. Mısır'da ölünce, Mukattam dağında bir mağaraya gömülmüş
Abdal Musa gibi halifesi Kaygusuz Abdal da Bektaşi edebiyatının kurucularından sayılır. Yunus Emre'nin açtığı yolda yürümüştür.
Alıntı, FUAF - Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu
Adem oldum geldim adem içine,
Uğradım bir hana, handan içeri.
Zembur gibi kandan kana konarken,
Bir kana uğradım kandan içeri.
At oynatma zahit, bu meydan değil,
Bu meydan der isen, bu erkan değil,
Süleyman der isen, Süleyman değil,
Süleyman var, Süleyman'dan içeri.
Aşk bedesteninden mercan almışem,
İrfan meclisinden erkan almışem,
Bu canı verip de, bir can almışem,
Saklarım bu canı candan içeri.
Şeriatı Muhammede verdiler,
Tarikat üstüne bir yol kurdular,
Marifet babında sual sordular,
Hakikat var, hakikattan içeri.
Kaygusuz’um eydür bir nutkum hakla,
Bir mürşide el ver kalbini pakla,
Mürşidin verdiğin tut, kavi sakla,
İlikten kemikten kandan içeri.
Ademi balçıktan yoğurdun yaptın,
Yapıp da neylersin, bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne
Bakkal mısın teraziyi neylersin
İsin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndür su ateşi bundan sana ne
Sefil düştüm bu alemde naçarım
Kıldan köprü yaratmışsin geçerim
Şol köprüden geçemezsem uçarım
Geçir kullarını bundan sana ne
Kaygusuz Abdal der cennet yarattın
Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne
Allah Tanrı Yaradan
Gel içegör cur'adan
Yar ile yar olagör
Çıksın ağyar aradan
Bekle gönül bostanın
Susığırı girmesin
Key sakın uçurursun
Kandili minareden
Fil yükün karıncaya
Yükletme çekebilmez
La'l ü gevher kıymetin
Umma seng-i hareden
Hacca vardım der isen
Kanda vardın hacca sen
Kılavuzsuz kuş uçmaz
Bunca dağ ü dereden
Hacca varan kişinin
Gönül yapmak işidir
Gönül Hakk'ın beytidir
Sakın sen emmareden
Sen özünü bil nesin
Hak sende sen kandesin
Hakk'ı bilmek dilersen
Geç ağ ile hareden
Dünya ahret demegil
Biliş ü yad demegil
Uzak savaşa düşme
Geç kuru sehhareden
Tıfıllayın dembedem
Dambu dumbu söyleme
Mansur'layın olursun
Bilmezsen müdareden
İnsan nur-ı kadimdir
Hasta değil hekimdir
Sen dahi insan isen
Anla bu esrareden
Aşık olan bu yolda
Can ile baş oynadır
Sen dahi aşık isen
Bakma gel kenareden
Sen insanı sorarsan
Hak'tan ayrı değildir
Sıfatı zat-ı mutlak
Hırkası çar pareden
Aklına akıl deme
Sözüne delil deme
Çünkü kurtaramazsın
Nefsini emmareden
Kaygusuz'un hüneri
Helva vü biryan yemek
Andan özge hüneri
Umma bu biçareden
Behey kardeş, yolumuza giremezsin demedim mi ?
Bizim gizli sırrımıza eremezsin demedim mi?
Bu sırrı değmeler bilmez, bilenler de haber vermez,
Bu sırrı gayrı göz görmez, göremezsin demedim mi ?
Ulaş bir mürşide ulaş, akıt gözünden kanlı yaş
Yezidden kaç behey kardeş, kaçamazsın demedim mi ?
Erenlerden bu bir name, ne gidersin, Halep, Şame
Gel uy on iki imame, uyamazsın demedim mi ?
Üçler yediler erkanın, bilerler sürer devranın
Kırklar cem'inde devranın, kesemezsin demedim mi ?
Aliye ismullah derler yüzüne secde ederler
Taş yerine baş koyarlar, koyamazsın demedim mi ?
Bu Kaygusuz ezeliden, himmet almış ol veliden
Oku duy ilm-i Aliden, duyamazsın demedim mi ?
Beng ile seyretmeye ah bize bir bağ olsa
Issı souk olmasa havası hub sağ olsa
Pireden incinmesek kar u yağmur olmasa
Sinek hey vızlamasa ana hem yasağ olsa
Dobruca ovasından büyük yağlı çörekler
Akkirman’ın yağından benzimle hey ağ olsa
Cümle cihan koyunun semiz yahnı etseler
Biz yemeye başlasak engeller ırağ olsa
Gaziler helvasından cihan dopdolu olsa
Zülbiye halkaları sütü dahı çoğ olsa
Kanda bir göl varsa badem paluze olup
Bir yanından diş ursak çevresi bal yağ olsa
Dümdüz bu yaş ovalar her biri boş durmasa
Sulu şeftalisi çok bin üzümlü bağ olsa
Kaygusuz Abdal otur kimin ye kimin götür
Sufiye koz kalmadı abdala kaymağ olsa
Beylerimiz elvan gülün üstüne
Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Urum Abdalları postun eğnine
Bağlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Urum Abdalları gelir dost deyü
Eğnimize aba hırka post deyü
Hastaları gelir derman isteyü
Sağlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Hind’den bazerganlar gelir yayınur
Pişer lokmaları açlar doyunur
Aşıklar gelir bunda soyunur
Erler gelür şahım Abdal Musa’ya
Her matem ayında kanlar saçarlar
Uyandırıb Hak çerağın yakarlar
Demine Hü deyüb gülbang çekerler
Nurlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Meydanında dara durmuş gerçekler
Çalınur koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudüm açılır sancaklar
Tuğlar gelür şahım Abdal Musa’ya
İkrarıdır koç yiğidin yuları
Muannidi çeksem gelmez ileri
Akpınar’ın Yeşilgöl’ün suları
Çağlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Ali’m zülfikarın almış destine
Sallar durmaz Yezidler’in kastine
Tümen tümen Genç Ali’nin üstüne
Sırlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Benim bir isteğim vardır Kerim’den
Münkir bilmez evliyanın halinden
Kaygusuz’um ayrı düştüm pirimden
Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya
Bu adem dedikleri
El ayakla baş değil
Adem manaya derler
Suret ile kaş değil
Gerçi et ü deridir
Cümlenin serveridir
Hakkın kudret sırrıdır
Gayre bakmak hoş değil
Adem manayı mutlak
Ademdedir nutk-ı Hak
Ademden gafil olma
Hefsi de serkeş gibi
Ademdedir külli hal
İlm ü hikmet güft ü kal
Adem katında alem
Dane-i haşhaş gibi
Adem odur ey hoca
Gıdası mana ola
Maksud ademden ahi
Hayal ile düş değil
Kendi özünü bilen
Maksudun bulan kişi
Hakk’ı bilen doğrudur
Yalancı kallaş değil
Bu Kaygusuz Abdal’a
Aşık demen dünyada
Nakş u suret gezetir
Maksudu nakkaş değil
Bu saraya adem oldu padişah
Suret- i Ademde geldi bunda Şah
Ademi kendiyle nikap eyledi
Ademin gönlü içinde söyledi
Çün gönül Hakk'ın evidir iy safa
Beyt- i Hak dedi gönlü Mustafa
Cümle ilmin hem kabı olmuş gönül
Nutk-ı Hak gönle eyler hem nüzUl
Ol ki nutkın adem'e can eyledi
Kendiyi gönülde pinhan eyledi
Bu gönlüm sırrını sen iy yiğit
Gel berü Kaygusuz'dan işit
Bülbüle gülzar gerek
Tutiye şeker gerek
Sarrafa gevher gerek
La ilahe illallah
Can alanı can bilür
İnsanı insan bilür
Her sırrı sultan bilür
La ilahe illallah
Zihi mükit ü zevrak
Gözün aç anlayu bak
Gayri ne var külli Hak
La ilahe illallah
Cümle alem zat imiş
Derya- yı hikmet imiş
Hakk- ila vuslat imiş
La ilahe illallah
Safı ol altun gibi
Tecelli kıl gün gibi
Leyla di Mecnun gibi
La ilahe illallah
Kalma cihan mülkine
Aslına döngil yine
Dahi kuvvetdür dine
La ilahe illallah
Tesbih ü zikr eylegil
Allah'a şükr eylegil
Bu sözü Fıkr eylegil
La ilahe illallah
Dedim ey dilber kulunum
Yürü hey Torlak der
Sen dahi yolunmamışsın
Sözlerin taslak der
Dedim ey dilber lebinden
Bir buse versen n’ola
Alnına sapan kayası
Ensene tokmak der
Sordum suçum nedir benim
Halime kılmaz(sın) nazar
Bu söz senin ne hakkındır
Söyleme küstah der
Haline bak çuluna bak
Bu dahı sevmiş (mi) seni
Niyyet-ül gaza değil mi
Dönüben ahmak der
Yürü hey derviş yoluna
Sende yoktur sim ü zer (gümüş ve altın)
Akılsız sersem zavallı
Cimri vü çıplak der
Serteser (baştanbaşa) gezmiş cihanı
Kurt üşmüş tabanına
Borusu yanını döver
Kabağı tak tak der
Yatağı külhan bucağı
Yüzü gözü is ü pas
Giydiği eski kepenek
Eteği sak sak der
Kaçuban kurtulamadım
Şol torlağın elinden
Her seher karşıma çıkar
Çağırır Hak Hak der
Hoş gelir Kaygusuz’a
Bir kazan kuzlu pilav
Yüz elli yağlıca çörek
O dahı yumşak der
Dinle imdi şu ben beni ögeyin
Usta Kerem elüm vardur her işde
Şöyle kesad düşmiş iken
Ya alkışda bulınasız ya kargışda
Durup bir şehre ugruluga vardum
Bir ok ile bin bir varyimez urdum
Çarşu çarşu dükkan komadum yardum
Bin tay ipek çıkardum bir kirişde
Evvel vardum usta yanunda okıdum
Ustam beni dögdi ben kakıdum
Çulla hem bin bir çile bez dokıdum
Hisabı var argaç ile arışda
Terziyüm parmaga yüksük takarum
Yanum sıra yitmiş şakird nökerüm
Bir dürtişde bin bir kafdan dikerüm
Aslı vardur ignesini sürişde
Bir sıçrayışda doksan tepe aşdum
Bir avuçda yüz mut darı saçdum
Marsuvanla at katır komadum geçdüm
Hiç önüme kimse gelmez yarışda
Dahı yeltenürem illa geçmedüm
Çok günah işledüm illa açmadum
Anında muzlimesinden kaçmadum
Üç yüz altmış kelek kuçdum oruçda
Kaygusuz dir günahlarun çok senün
Günahını bağışlasın Hak senün
Hiç bu sözde bir kusurun yok senün
Oranlayıp top top idüp sürişde
Dokuz felek bizim sayvanımızdır
Yedi kat yeryüzü seyranımızdır
Zira insan suretidir tonumuz
Kamu alem bizim hayranımızdır
Hakikat ol kadim sultan ki derler
Biz ona vücuduz ki canımızdır
Daim bu surete gelmeyi varmak
Yolumuzdur daim mihmanımızdır
Gözün aç bak bu vücut sadefinde
Kıymetli gevherüz Hâk kanımızdır
Senin hayale düştüğün ey münkir
Bizim bu suret-i imanımızdır
Bize bu saadet Hâktan erişti
Zira biz kuluz o sultanımızdır
Âşıklarız baş oynarız bu yolda
Hâk’ı inkar eden düşmanımızdır
Var ey münkir nice anlarsan anla
Severiz ışık bizim imanımızdır
Ser-âgâz eyle çağır el Sarayi
De ki bu ışık bizim imanımızdır
Dost Senin Yüzünden Özge
Ben kıble-i can bilmezem
Pirin hüsnünü severim
Bir gayrı imam bilmezem
Bana derler ki şeyatin
Senin yolunu azdırır
Ben şu zerrak sufilerden
Gayrı bir şeytan bilmezem
Sufı-i salus nedendir
Hüsne münkir geçindiği
Ne aceb bela geliptir
Şu ki ben dosttan bilmezem
O Şah-ı hüsnün aşkına
Özümü viran kılmışam
Kaygusuz Abdan’dır adım
Cübbe vü kaftan bilmezem
Erişti bad-ı nevruz gülsitane
Gülistan vakti yetti kim uyane
Temamet yeryüzü cünbişe geldi
Behişte benzedi devr-i zemane
Gülistan goncesin açtı donandı
Divane oldu bülbüller divane
Yine simurga haber verdi hüdhüd
Otağın başına konmuş şahane
Güvercin çifti ile ötegeldi
Dudak dudağa verdi canı cane
Kışın humuş olan kuşlar acep kim
Fırak u derd ile geldi lisane
Yine bülbül gülistan arzu kıldı
Tutiye şekker ü baykuş virane
Zihi fasl-lı behar ü revnak-ı gül
Zihi zevk u safa nam ü nişane
Bezendi dağ u sahra nur-ı rahmet
Nihani nesneler geldi iyane
Eğer bildinse hoş Kaygusuz Abdal
Yüzün hak eylegil pir ü cüvane
Esrarı gördüm bugün binmiş gider bir ata
Şöyle kim derviş olmuş herkiz (asla) söylemez hata
Hızır donudur donu Hakk’a doğrudur yönü
Şöyle cüst eyler beni erişince gizlü ta
Kırmızı don giyinür yeşil kubbe sarınur
Miskinlikten görünür iner alçak sıfata
Sufiler bunu yerer bittiği yeri sorar
Gazel olmadan derer hissesi var kuvvete
Sufi yemez haram der gizlice de görem der
Gelen yıl çok derem der ister birazın sata
Bir kişi kim ayıktır yabanda bir o yoktur
Anın hiç aklı yoktur ta’neyleye bu ota
Bir kişi kim hayrandır yer gök ona seyrandır
İnsan değil hayvandır başın bürüye yata
Gel ey miskin Kaygusuz esrardan al öğüdün
Bu aşıklar otudur yemez verme her tata
Evliyadan gelen kelâm,
Okunan Kur’an değil mi?
Gerçek velinin sözleri,
Sureti rahman değil mi?
Çün seni hak yarattığı
Kendüye mir’at ettiği
Tecelli - i zat ettiği
Sureti insan değil mi?
Hak haberin dinleyene,
Candan kabul eyleyene
Hakkı bilip anlayana,
Sözümüz burhan değil mi?
Gerçek elini tutmayan
Gönlün ana pekirmeyen
Hakkı batılı seçmeyen,
Cahilü nâdan değil mi?
Ey Kaygusuz halin nola,
Gitmez isen doğru yola
Hak kerem etse bir kula,
Hakikat ayan değil mi?
Evliyaya eğri bakma gün ve mekan elindedir
Mülke hükmü veren odur iki cihan elindedir
Sen anı şöyle sanırsın sencileyin bir ademdir
Evliyanın sırrı vardır gizli ayan elindedir
Hak bunda getirdi anı kullarını irşad için
İsteyene iman verir kahr ü ihsan elindedir
Hak zatıyla sıfatıyla tecelli eyledi ona
Varlığı hak varlığıdır emr- i sübhan elindedir
Kaygusuz Abdal bu sırrı okudum anladım bildim
Şimdi bu alemin hükmü kamil insan elindedir
Ey özünü insan bilen
Var edep öğren edep
Ey edep erkan bilen
Var edep öğren edep
Edeptir aslı ta'at
Külli sıfat cümle zat
Varlığın edebe sat
Var edep öğren edep
Gel Hakka olma asi
Ta gide gönlüm pası
Dört kitabın manası
Var edep öğren edep
Gaflet içinde uyan
Edepsiz olma ey can
Edeptir asl-ı iman
Var edep öğren edep
Edep gerektir kula
Ta işimiz temiz ola
Edepsiz girme yola
Var edep öğren edep
Edeptir Hakk'a yakın
Bilir isen Hak hakkın
Edepsiz olma sakın
Var edep öğren edep
Bu edep atayi dir
Aşıka yüz suyudur
Evliyalar huyudur
Var edep öğren edep
Gel Hakkk'a ikrar isen
Aşıklara yar isen
Yüz suyun ister isen
Var edep öğren edep
Edep gerektir ere
Ta yolu doğru vara
Edepsiz olma yere
Var edep öğren edep
Edebi bekler talib
Edeptir Hak'tan nasib
Edepsiz olma habib
Var edep öğren edep
Edepli ol can isen
Hakk'ı bil insan isen
Müştak-ı Sultan isen
Var edep öğren edep
Edeptir Hakk'a delil
Edepten olma gafil
Olmayasın bi- hasıl
Var edep öğren edep
Kaygusuz Abdal uyan
Aşkı bil aşka boyan
Şöyle demiştir diyen
Var edep öğren edep
Eya aklı ile irfanım deyenler
Eya mülke Süleyman’ım deyenler
Eya bildim deyenler cümle hali
Eya vardım deyenler doğru yolu
Hakkı buldum deyu irşad edersin
Depersin minberi feryad edersin
Ne bildin neye erdin işbu halde
Akıllar mat olubdur bu hayalde
Buna akl ile kimse ermemiştir
Göziyle kimse Hakk’ı görmemiştir
Bu bir deryadürür akıllar ermez
Özünden geçmeyen Rab’bini bilmez
Dilersen bulasın kevn ü mekanı
Özünden fariğ ol Rab’bini tanı
Ki sen benliğini gider aradan
Bilesin ta seni kimdir yaradan
Sen ü ben eylemek şeytan işidir
Sen ü ben eylemez ol kim kişidir
Özünden gayri kul görmez arada
Hakk’ı hazır görür ağ ü karada
Dilersen olasın mahrem-i esrar
Bu dünya gavgasına uyma zinhar
Feragat ol cihanın gavgasından
Ki nefsin kurtarasın fitnesinden
Hemen seyrancısın seyranın eyle
Sakın deme ol öyledir bu böyle
Özüne gel özüne Tanrı dostu
Sana direm budur sözün dürüstü
Cihan halkının işbudur hayali
Hayali gice gündüz mülk ü mali
Eğer söyler olursan Hak sözünü
Çevirir yüzünü örter gözünü
Azazildir Hakk’a eylemez ikrar
Gerekse söyle ana bunca tekrar
Binüpdür nefs atına ha seğirdir
İşitmez kulağı hemen sağırdır
Hemen bir birinin aybın gözedir
Ne idüp nice ideceği bilmez
Birinin unduğun biri dilemez
Eğer malin varsa kavm ü kardaş
Cihan halkı seninle cümle yoldaş
Eğer kendü halinde bir aşıkdur
Ona derler ki iş sevmez ışıkdur
Aşık olsam adım tenbel Alayi
Eğer sofi isem derler mürai
Ha bir cenktir biri birin beğenmez
Arifler Hak’dan özge nesne bilmez
Bulurlar bir sözü bin söz ederler
Koyup doğru yolu eğri giderler
Söz ile bulmak olsa idi Hak’kı
Uçup arşa çıkay(r)dı fakı
Cihanda şimdi kavga çoğalubdur
Cihanı fitne-i şeytan alubdur
Eğer alim eğer sofi vü derviş
Hemen şöhret olubdur cümle cünbiş
Ko sözü fariğ ol Kaygusuz Abdal
Ki sözden açılur cümle kil ü kal
‘‘Ey Emir efendi bana
Dahı namaz sorar mısın
Dur haber vireyim sana
Dahı namaz sorar mısın
Yanar yüreğüm oddur
Bilmeyene müşkil dertdür
Sabah namazı dörtdür
Dahı namaz sorar mısın
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası