bakkal mısın teraziyi neylersin / Kaygusuz Abdal - alevinet

Bakkal Mısın Teraziyi Neylersin

bakkal mısın teraziyi neylersin

Diğerleri

Geçiver Suçundan

Geçiver Suçundan Adem'i balçıktan yoğurdun yaptın Yapıp da neylersin bundan sana ne Halk ettin insanı, cihana saldın Salıp da neylersin bundan sana ne Bakkal mısın teraziyi neylersin İşin gücün yoktur, gönül eylersin Kulun günahını tartıp neylersin Geçiver suçundan bundan sana ne Katran kazanını döküver gitsin Mümin olan kullar didara yetsin Emreyle yılana tamuyu yutsun Söndürsün tamuyu bundan sana ne Kaygusuz Abdal'ım sözümüz budur Her nerde çağırsam Hak onda hazır Hep duzaha bastırırsın kim ne der Yakma kullarını bundan sana ne

Son Eklenenler

  • Ş. Erbaş, N. Hikmet, Ö. Asaf, A. Behramoğlu, A. İlhan ve C. Yücel bölümlerine eklemeler yapıldı.
  • Asaf Halet Çelebi bölümü açıldı.
  • C. S. Tarancı, N. Hikmet, Y. Odabaşı, S. Karakoç ve İ. Sadri bölümlerine yeni şiirler eklendi.
  • Can Yücel, Edip Cansever, Atilla İlhan, Necati Cumalı ve Özdemir Asaf bölümlerine yeni şiirler eklendi.
  • Gülseli İnal bölümü açıldı.
  • Özer Arabul, Gülten Akın, Sezai Karakoç, Gültekin Samanoğlu ve Şinasi Özdenoğlu bölümlerine yeni şiirler eklendi.
  • Tevfik Fikret bölümü açıldı.

Ademi Balçıktan - Kaygusuz Abdal

A+A-


Ademi balçıktan yoğurdun yaptın
Yapıp da neylersin bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne

Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne

Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndür şu ateşi bundan sana ne

Sefil düştüm bu alemde naçarım
Kıldan köprü yaratmışsın geçerim
Şol köprüden geçemezsem uçarım
Geçir kullarını bundan sana ne

Kaygusuz Abdal der cennet yarattın
Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne

Kaygusuz Abdal

Etiketler :alevi türküleri, Kaygusuz Abdal, Kaygusuz Abdal Nefesleri, Kaygusuz Abdal Türküleri

Değerli dostlar, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair Kaygusuz Abdal, XIV. Yüzyıl ikinci yarısı ile XV. Yüzyıl başları arasında yaşamıştır. Doğum ve ölüm tarihlerine ilişkin bilgiler tartışmalıdır.

Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi- Kalenderi edebiyatının en renkli simalarından biridir. Yaşam öyküsüne ait bildiklerimizin çoğu Anadolu sözlü kültürünün söylencelerinden ibarettir. Anlatılanlara göre asıl adı Gaybi olup Alaiye (Alanya) beyinin oğludur. Bir gün Elmalı yöresi dağlarında avlanırken bir geyiğe rast gelir. Okuyla vurur geyiği, yaralı geyik kaçar. Günlerce kan izlerini sürerek izler geyiği. Sonunda vardığı Tekke köyünde geyiğin bir dergâha girdiğini görür. Dergâhta dervişlerden geyiğini ister. Dervişler onu dergâhın şeyhi Abdal Musa’nın huzuruna çıkarırlar. Günlerdir geyiğin peşinde olan Alanya Beyi’nin oğlu Gaybi, olup bitenleri Abdal Musa’ya anlatır. Geyiğe attığı oku tarif eder. Bunun üzerine Abdal Musa kıyafetinin önünü açarak böğrüne saplı duran oku gösterir. Bunun üzerine Gaybi, Abdal Musa’nın müridi olur ve ona 40 yıl hizmet eder. 40 yılın sonunda Abdal Musa onu Kahire yakınlarında kendi tekkesini kurmaya gönderir. Kahire yakınındaki Mahattam tepelerinde bulunan Kaygusuz Abdal Tekkesi, Bektaşilerin dört büyük tekkesinden biri olarak kabul edilir. Ölümünden sonra kurduğu tekkenin yakınlarındaki bir mağaraya gömülmüştür.

Kaygusuz Abdal Türk Halk Edebiyatı’nın çok önemli isimleri tarafından araştırmalara konu edilmiştir. Yahya Muhtar Dağlı, Süleyman Fikri Erten, Abdülbaki Gölpınarlı, Abdurrahman Güzel, M. Fuad Köprülü, Vahit Lütfi Salcı ve İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından hayatı, şiirleri, edebi özellikleri üzerine pek çok çalışma yapılmış olsa da ’i bulduğu söylenen şiirlerinin tümü toplu olarak yayınlanamamıştır.
Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi edebiyatının “yedi ulu” ozanından biri olarak kabul edilmiştir. Şiirlerini hece ve aruz ölçüsüyle yazmış, çok arı ve kıvrak bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde yobazlığı ve ham sofuluğu nükteli bir dille eleştirmiştir.

“Bir namaz vardır cenaze
O da gelir bir gün bize
Kaygusuz gibi akılsıza
Daha namaz sorar mısın”

Günümüzden yedi asır önce yazdığı ve bırakın dini, doğrudan Tanrı’yı eleştirdiği iki şiiri şimdiki zamanın sınırlarını zorlamaktadır.

&#;
Yücelerden yüce gördüm
Erbapsın sen koca Tanrı
Âlem okur kelam ile
Sen okursun hece Tanrı
Asi kullar yaratmışsın
Varsın şöyle dursun deyü
Onları koymuş orada
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kullar geçsin deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür&#;adan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı

Cur’a: Esrar kabı

Ademi balçıktan yuğurdun yaptın
Yapıp da neylersin bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihane
Salıp da neylersin bundan sana ne
Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eylersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didare yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndürsün tamuyu bundan sana ne
Kaygusuz Abdal&#;ım sözümüz budur
Her nerde çağırsam hak onda hazır
Hep düzaha bastırırsın kim nedir
Yakma kullarını bundan sana ne

Düzah: Tuzak
Tamu: Cehennem

Kaygusuz Abdal’ın kadınlarla olan “sıkıntısını” anlattığı bir şiirini bu hafta için seçtim. Beğeneceğinizi umuyorum.

“Hey erenler, hey gaziler
Avrat bizi döğeyazdı
Çekti sakalım kopardı
Bıyığımı yolayazdı
Kalkıp direği kapınca
Kaçamadım sapınca
Aç karnıma değince
Bağırsağım dökeyazdı
Aldık avratın hasını
Çektik değneğin yasını
Başımda kırdı su tasını
Kafacığım kırayazdı
Baltanın sapını kaptı
Kağnının küpünü söktü
Silkindi üstüme çıktı
Kemiklerim kırayazdı
Avrat sormadı suçumu
Çekti kopardı saçımı
Kırdı eyemin ucunu
Yine bizi döğeyazdı
Avrat oldu bize vezir
Bizi etti köye kizir
Gahi tuz ister gahi bezir
İnek edip sağayazdı
Kaygusuz&#;um der ki nidem
Başım alam nere gidem
Ben bu avratı ne edem
Bizi köyden kovayazdı”

Kaynak:
1- İsmail Özmen, Alevi- Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt: 1, Kültür Bakanlığı Yayınları,
ŞİİRLİ CUMALAR, Ortadoğu bataklığına itilmeye, nefret diline ve muhafazakâr bir toplum olmaya karşı bir DURUŞ projesidir.

Şiirli Cumalar adının kaynak gösterilmeden kullanılmaması rica olunur.

Bu yazıyı aşağıda gördüğünüz sosyal medya platformlarında paylaşabilirsiniz:

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

 

 

KAYGUSUZ ABDAL   30

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

            Kaygusuz Abdal'ın asıl adı Alâeddin Gaybî'dir. yılları arasında yaşadığı, babasının Hüsameddin Mahmud olduğu söyleniyor. Doğduğu, öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmiyor. Menkibeye göre yaşamı şöyle: Gaybî, Alaiye (Alanya) Beyi'nin oğlu imiş. İyi bir öğrenim görmüş. Bir gün yaraladığı bir geyiği kovalarken Abdal Musa'nın Elmalı'daki dergahına varmış. Dervişlerden geyiği sormuş. Abdal Musa, koltuğunun altına saplanan oku göstererek, "Oğul attığın ok bu mudur ?" diye sormuş. Şaşırıp üzülen Gaybî, onun ayaklarına kapanmış, tekkesine kul olup Kaygusuz adını almış. Kırk yıl orada hizmet etmiş. Bektaşiliğin uluları arasına girmiş. yıllarında Rumeli'yi dolaşmış. Edirne, Yanbolu, Filibe ve Manastır'da bulunmuş. Mısır'a giderek Bektaşiliği yaymaya çalıştı. Mısır'da ölünce, Mukattam dağında bir mağaraya gömülmüş

 

            Abdal Musa gibi halifesi Kaygusuz Abdal da Bektaşi edebiyatının kurucularından sayılır. Yunus Emre'nin açtığı yolda yürümüştür.

 

Alıntı, FUAF - Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu

 

 

Adem oldum geldim adem içine,

Uğradım bir hana, handan içeri.

Zembur gibi kandan kana konarken,

Bir kana uğradım kandan içeri.

At oynatma zahit, bu meydan değil,

Bu meydan der isen, bu erkan değil,

Süleyman der isen, Süleyman değil,

Süleyman var, Süleyman'dan içeri.

Aşk bedesteninden mercan almışem,

İrfan meclisinden erkan almışem,

Bu canı verip de, bir can almışem,

Saklarım bu canı candan içeri.

Şeriatı Muhammede verdiler,

Tarikat üstüne bir yol kurdular,

Marifet babında sual sordular,

Hakikat var, hakikattan içeri.

Kaygusuz’um eydür bir nutkum hakla,

Bir mürşide el ver kalbini pakla,

Mürşidin verdiğin tut, kavi sakla,

İlikten kemikten kandan içeri.

 

Ademi balçıktan yoğurdun yaptın,

Yapıp da neylersin, bundan sana ne

Halk ettin insanı saldın cihana

Salıp da neylersin bundan sana ne

 

Bakkal mısın teraziyi neylersin

İsin gücün yoktur gönül eğlersin

Kulun günahını tartıp neylersin

Geçiver suçundan bundan sana ne

 

Katran kazanını döküver gitsin

Mümin olan kullar didara yetsin

Emreyle yılana tamuyu yutsun

Söndür su ateşi bundan sana ne

 

Sefil düştüm bu alemde naçarım

Kıldan köprü yaratmışsin geçerim

Şol köprüden geçemezsem uçarım

Geçir kullarını bundan sana ne

 

Kaygusuz Abdal der cennet yarattın

Cehenneme nice kulları attın

Nicesin ateş-i aşk ile yaktın

Yakıp da neylersin bundan sana ne

 

Allah Tanrı Yaradan

Gel içegör cur'adan

Yar ile yar olagör

Çıksın ağyar aradan

 

Bekle gönül bostanın

Susığırı girmesin

Key sakın uçurursun

Kandili minareden

 

Fil yükün karıncaya

Yükletme çekebilmez

La'l ü gevher kıymetin

Umma seng-i hareden

 

Hacca vardım der isen

Kanda vardın hacca sen

Kılavuzsuz kuş uçmaz

Bunca dağ ü dereden

 

Hacca varan kişinin

Gönül yapmak işidir

Gönül Hakk'ın beytidir

Sakın sen emmareden

 

Sen özünü bil nesin

Hak sende sen kandesin

Hakk'ı bilmek dilersen

Geç ağ ile hareden

 

Dünya ahret demegil

Biliş ü yad demegil

Uzak savaşa düşme

Geç kuru sehhareden

 

Tıfıllayın dembedem

Dambu dumbu söyleme

Mansur'layın olursun

Bilmezsen müdareden

 

İnsan nur-ı kadimdir

Hasta değil hekimdir

Sen dahi insan isen

Anla bu esrareden

 

Aşık olan bu yolda

Can ile baş oynadır

Sen dahi aşık isen

Bakma gel kenareden

 

Sen insanı sorarsan

Hak'tan ayrı değildir

Sıfatı zat-ı mutlak

Hırkası çar pareden

 

Aklına akıl deme

Sözüne delil deme

Çünkü kurtaramazsın

Nefsini emmareden

 

Kaygusuz'un hüneri

Helva vü biryan yemek

Andan özge hüneri

Umma bu biçareden

 

Behey kardeş, yolumuza giremezsin demedim mi ?

Bizim gizli sırrımıza eremezsin demedim mi?

Bu sırrı değmeler bilmez, bilenler de haber vermez,

Bu sırrı gayrı göz görmez, göremezsin demedim mi ?

Ulaş bir mürşide ulaş, akıt gözünden kanlı yaş

Yezidden kaç behey kardeş, kaçamazsın demedim mi ?

Erenlerden bu bir name, ne gidersin, Halep, Şame

Gel uy on iki imame, uyamazsın demedim mi ?

Üçler yediler erkanın, bilerler sürer devranın

Kırklar cem'inde devranın, kesemezsin demedim mi ?

Aliye ismullah derler yüzüne secde ederler

Taş yerine baş koyarlar, koyamazsın demedim mi ?

Bu Kaygusuz ezeliden, himmet almış ol veliden

Oku duy ilm-i Aliden, duyamazsın demedim mi ?

 

Beng ile seyretmeye ah bize bir bağ olsa

Issı souk olmasa havası hub sağ olsa

Pireden incinmesek kar u yağmur olmasa

Sinek hey vızlamasa ana hem yasağ olsa

Dobruca ovasından büyük yağlı çörekler

Akkirman’ın yağından benzimle hey ağ olsa

Cümle cihan koyunun semiz yahnı etseler

Biz yemeye başlasak engeller ırağ olsa

Gaziler helvasından cihan dopdolu olsa

Zülbiye halkaları sütü dahı çoğ olsa

Kanda bir göl varsa badem paluze olup

Bir yanından diş ursak çevresi bal yağ olsa

Dümdüz bu yaş ovalar her biri boş durmasa

Sulu şeftalisi çok bin üzümlü bağ olsa

Kaygusuz Abdal otur kimin ye kimin götür

Sufiye koz kalmadı abdala kaymağ olsa

 

Beylerimiz elvan gülün üstüne

Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya

Urum Abdalları postun eğnine

Bağlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Urum Abdalları gelir dost deyü

Eğnimize aba hırka post deyü

Hastaları gelir derman isteyü

Sağlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Hind’den bazerganlar gelir yayınur

Pişer lokmaları açlar doyunur

Aşıklar gelir bunda soyunur

Erler gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Her matem ayında kanlar saçarlar

Uyandırıb Hak çerağın yakarlar

Demine Hü deyüb gülbang çekerler

Nurlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Meydanında dara durmuş gerçekler

Çalınur koç kurbanlara bıçaklar

Döğülür kudüm açılır sancaklar

Tuğlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

İkrarıdır koç yiğidin yuları

Muannidi çeksem gelmez ileri

Akpınar’ın Yeşilgöl’ün suları

Çağlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Ali’m zülfikarın almış destine

Sallar durmaz Yezidler’in kastine

Tümen tümen Genç Ali’nin üstüne

Sırlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Benim bir isteğim vardır Kerim’den

Münkir bilmez evliyanın halinden

Kaygusuz’um ayrı düştüm pirimden

Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya

 

Bu adem dedikleri

El ayakla baş değil

Adem manaya derler

Suret ile kaş değil

 

Gerçi et ü deridir

Cümlenin serveridir

Hakkın kudret sırrıdır

Gayre bakmak hoş değil

 

Adem manayı mutlak

Ademdedir nutk-ı Hak

Ademden gafil olma

Hefsi de serkeş gibi

 

Ademdedir külli hal

İlm ü hikmet güft ü kal

Adem katında alem

Dane-i haşhaş gibi

 

Adem odur ey hoca

Gıdası mana ola

Maksud ademden ahi

Hayal ile düş değil

 

Kendi özünü bilen

Maksudun bulan kişi

Hakk’ı bilen doğrudur

Yalancı kallaş değil

 

Bu Kaygusuz Abdal’a

Aşık demen dünyada

Nakş u suret gezetir

Maksudu nakkaş değil

 

Bu saraya adem oldu padişah

Suret- i Ademde geldi bunda Şah

Ademi kendiyle nikap eyledi

Ademin gönlü içinde söyledi

Çün gönül Hakk'ın evidir iy safa

Beyt- i Hak dedi gönlü Mustafa

Cümle ilmin hem kabı olmuş gönül

Nutk-ı Hak gönle eyler hem nüzUl

Ol ki nutkın adem'e can eyledi

Kendiyi gönülde pinhan eyledi

Bu gönlüm sırrını sen iy yiğit

Gel berü Kaygusuz'dan işit

 

Bülbüle gülzar gerek

Tutiye şeker gerek

Sarrafa gevher gerek

La ilahe illallah

Can alanı can bilür

İnsanı insan bilür

Her sırrı sultan bilür

La ilahe illallah

Zihi mükit ü zevrak

Gözün aç anlayu bak

Gayri ne var külli Hak

La ilahe illallah

Cümle alem zat imiş

Derya- yı hikmet imiş

Hakk- ila vuslat imiş

La ilahe illallah

Safı ol altun gibi

Tecelli kıl gün gibi

Leyla di Mecnun gibi

La ilahe illallah

Kalma cihan mülkine

Aslına döngil yine

Dahi kuvvetdür dine

La ilahe illallah

Tesbih ü zikr eylegil

Allah'a şükr eylegil

Bu sözü Fıkr eylegil

La ilahe illallah

 

Dedim ey dilber kulunum

Yürü hey Torlak der

Sen dahi yolunmamışsın

Sözlerin taslak der

Dedim ey dilber lebinden

Bir buse versen n’ola

Alnına sapan kayası

Ensene tokmak der

Sordum suçum nedir benim

Halime kılmaz(sın) nazar

Bu söz senin ne hakkındır

Söyleme küstah der

Haline bak çuluna bak

Bu dahı sevmiş (mi) seni

Niyyet-ül gaza değil mi

Dönüben ahmak der

Yürü hey derviş yoluna

Sende yoktur sim ü zer (gümüş ve altın)

Akılsız sersem zavallı

Cimri vü çıplak der

Serteser (baştanbaşa) gezmiş cihanı

Kurt üşmüş tabanına

Borusu yanını döver

Kabağı tak tak der

Yatağı külhan bucağı

Yüzü gözü is ü pas

Giydiği eski kepenek

Eteği sak sak der

Kaçuban kurtulamadım

Şol torlağın elinden

Her seher karşıma çıkar

Çağırır Hak Hak der

Hoş gelir Kaygusuz’a

Bir kazan kuzlu pilav

Yüz elli yağlıca çörek

O dahı yumşak der

 

Dinle imdi şu ben beni ögeyin

Usta Kerem elüm vardur her işde

Şöyle kesad düşmiş iken

Ya alkışda bulınasız ya kargışda

Durup bir şehre ugruluga vardum

Bir ok ile bin bir varyimez urdum

Çarşu çarşu dükkan komadum yardum

Bin tay ipek çıkardum bir kirişde

Evvel vardum usta yanunda okıdum

Ustam beni dögdi ben kakıdum

Çulla hem bin bir çile bez dokıdum

Hisabı var argaç ile arışda

Terziyüm parmaga yüksük takarum

Yanum sıra yitmiş şakird nökerüm

Bir dürtişde bin bir kafdan dikerüm

Aslı vardur ignesini sürişde

Bir sıçrayışda doksan tepe aşdum

Bir avuçda yüz mut darı saçdum

Marsuvanla at katır komadum geçdüm

Hiç önüme kimse gelmez yarışda

Dahı yeltenürem illa geçmedüm

Çok günah işledüm illa açmadum

Anında muzlimesinden kaçmadum

Üç yüz altmış kelek kuçdum oruçda

Kaygusuz dir günahlarun çok senün

Günahını bağışlasın Hak senün

Hiç bu sözde bir kusurun yok senün

Oranlayıp top top idüp sürişde

 

Dokuz felek bizim sayvanımızdır

Yedi kat yeryüzü seyranımızdır

 

Zira insan suretidir tonumuz

Kamu alem bizim hayranımızdır

 

Hakikat ol kadim sultan ki derler

Biz ona vücuduz ki canımızdır

 

Daim bu surete gelmeyi varmak

Yolumuzdur daim mihmanımızdır

 

Gözün aç bak bu vücut sadefinde

Kıymetli gevherüz Hâk kanımızdır

 

Senin hayale düştüğün ey münkir

Bizim bu suret-i imanımızdır

 

Bize bu saadet Hâktan erişti

Zira biz kuluz o sultanımızdır

 

Âşıklarız baş oynarız bu yolda

Hâk’ı inkar eden düşmanımızdır

 

Var ey münkir nice anlarsan anla

Severiz ışık bizim imanımızdır

 

Ser-âgâz eyle çağır el Sarayi

De ki bu ışık bizim imanımızdır

 

Dost Senin Yüzünden Özge

Ben kıble-i can bilmezem

Pirin hüsnünü severim

Bir gayrı imam bilmezem

 

Bana derler ki şeyatin

Senin yolunu azdırır

Ben şu zerrak sufilerden

Gayrı bir şeytan bilmezem

 

Sufı-i salus nedendir

Hüsne münkir geçindiği

Ne aceb bela geliptir

Şu ki ben dosttan bilmezem

 

O Şah-ı hüsnün aşkına

Özümü viran kılmışam

Kaygusuz Abdan’dır adım

Cübbe vü kaftan bilmezem

 

Erişti bad-ı nevruz gülsitane

Gülistan vakti yetti kim uyane

Temamet yeryüzü cünbişe geldi

Behişte benzedi devr-i zemane

Gülistan goncesin açtı donandı

Divane oldu bülbüller divane

Yine simurga haber verdi hüdhüd

Otağın başına konmuş şahane

Güvercin çifti ile ötegeldi

Dudak dudağa verdi canı cane

Kışın humuş olan kuşlar acep kim

Fırak u derd ile geldi lisane

Yine bülbül gülistan arzu kıldı

Tutiye şekker ü baykuş virane

Zihi fasl-lı behar ü revnak-ı gül

Zihi zevk u safa nam ü nişane

Bezendi dağ u sahra nur-ı rahmet

Nihani nesneler geldi iyane

Eğer bildinse hoş Kaygusuz Abdal

Yüzün hak eylegil pir ü cüvane

 

Esrarı gördüm bugün binmiş gider bir ata

Şöyle kim derviş olmuş herkiz (asla) söylemez hata

Hızır donudur donu Hakk’a doğrudur yönü

Şöyle cüst eyler beni erişince gizlü ta

 

Kırmızı don giyinür yeşil kubbe sarınur

Miskinlikten görünür iner alçak sıfata

Sufiler bunu yerer bittiği yeri sorar

Gazel olmadan derer hissesi var kuvvete

 

Sufi yemez haram der gizlice de görem der

Gelen yıl çok derem der ister birazın sata

Bir kişi kim ayıktır yabanda bir o yoktur

Anın hiç aklı yoktur ta’neyleye bu ota

 

Bir kişi kim hayrandır yer gök ona seyrandır

İnsan değil hayvandır başın bürüye yata

Gel ey miskin Kaygusuz esrardan al öğüdün

Bu aşıklar otudur yemez verme her tata

 

Evliyadan gelen kelâm,

Okunan Kur’an değil mi?

Gerçek velinin sözleri,

Sureti rahman değil mi?

 

Çün seni hak yarattığı

Kendüye mir’at ettiği

Tecelli - i zat ettiği

Sureti insan değil mi?

 

Hak haberin dinleyene,

Candan kabul eyleyene

Hakkı bilip anlayana,

Sözümüz burhan değil mi?

 

Gerçek elini tutmayan

Gönlün ana pekirmeyen

Hakkı batılı seçmeyen,

Cahilü nâdan değil mi?

 

Ey Kaygusuz halin nola,

Gitmez isen doğru yola

Hak kerem etse bir kula,

Hakikat ayan değil mi?

 

Evliyaya eğri bakma gün ve mekan elindedir

Mülke hükmü veren odur iki cihan elindedir

Sen anı şöyle sanırsın sencileyin bir ademdir

Evliyanın sırrı vardır gizli ayan elindedir

Hak bunda getirdi anı kullarını irşad için

İsteyene iman verir kahr ü ihsan elindedir

Hak zatıyla sıfatıyla tecelli eyledi ona

Varlığı hak varlığıdır emr- i sübhan elindedir

Kaygusuz Abdal bu sırrı okudum anladım bildim

Şimdi bu alemin hükmü kamil insan elindedir

 

Ey özünü insan bilen

Var edep öğren edep

Ey edep erkan bilen

Var edep öğren edep

Edeptir aslı ta'at

Külli sıfat cümle zat

Varlığın edebe sat

Var edep öğren edep

Gel Hakka olma asi

Ta gide gönlüm pası

Dört kitabın manası

Var edep öğren edep

Gaflet içinde uyan

Edepsiz olma ey can

Edeptir asl-ı iman

Var edep öğren edep

Edep gerektir kula

Ta işimiz temiz ola

Edepsiz girme yola

Var edep öğren edep

Edeptir Hakk'a yakın

Bilir isen Hak hakkın

Edepsiz olma sakın

Var edep öğren edep

Bu edep atayi dir

Aşıka yüz suyudur

Evliyalar huyudur

Var edep öğren edep

Gel Hakkk'a ikrar isen

Aşıklara yar isen

Yüz suyun ister isen

Var edep öğren edep

Edep gerektir ere

Ta yolu doğru vara

Edepsiz olma yere

Var edep öğren edep

Edebi bekler talib

Edeptir Hak'tan nasib

Edepsiz olma habib

Var edep öğren edep

Edepli ol can isen

Hakk'ı bil insan isen

Müştak-ı Sultan isen

Var edep öğren edep

Edeptir Hakk'a delil

Edepten olma gafil

Olmayasın bi- hasıl

Var edep öğren edep

Kaygusuz Abdal uyan

Aşkı bil aşka boyan

Şöyle demiştir diyen

Var edep öğren edep

 

Eya aklı ile irfanım deyenler

Eya mülke Süleyman’ım deyenler

 

Eya bildim deyenler cümle hali

Eya vardım deyenler doğru yolu

 

Hakkı buldum deyu irşad edersin

Depersin minberi feryad edersin

 

Ne bildin neye erdin işbu halde

Akıllar mat olubdur bu hayalde

 

Buna akl ile kimse ermemiştir

Göziyle kimse Hakk’ı görmemiştir

 

Bu bir deryadürür akıllar ermez

Özünden geçmeyen Rab’bini bilmez

 

Dilersen bulasın kevn ü mekanı

Özünden fariğ ol Rab’bini tanı

 

Ki sen benliğini gider aradan

Bilesin ta seni kimdir yaradan

 

Sen ü ben eylemek şeytan işidir

Sen ü ben eylemez ol kim kişidir

 

Özünden gayri kul görmez arada

Hakk’ı hazır görür ağ ü karada

 

Dilersen olasın mahrem-i esrar

Bu dünya gavgasına uyma zinhar

 

Feragat ol cihanın gavgasından

Ki nefsin kurtarasın fitnesinden

 

Hemen seyrancısın seyranın eyle

Sakın deme ol öyledir bu böyle

 

Özüne gel özüne Tanrı dostu

Sana direm budur sözün dürüstü

 

Cihan halkının işbudur hayali

Hayali gice gündüz mülk ü mali

 

Eğer söyler olursan Hak sözünü

Çevirir yüzünü örter gözünü

 

Azazildir Hakk’a eylemez ikrar

Gerekse söyle ana bunca tekrar

 

Binüpdür nefs atına ha seğirdir

İşitmez kulağı hemen sağırdır

 

Hemen bir birinin aybın gözedir

 

Ne idüp nice ideceği bilmez

Birinin unduğun biri dilemez

 

Eğer malin varsa kavm ü kardaş

Cihan halkı seninle cümle yoldaş

 

Eğer kendü halinde bir aşıkdur

Ona derler ki iş sevmez ışıkdur

 

Aşık olsam adım tenbel Alayi

Eğer sofi isem derler mürai

 

Ha bir cenktir biri birin beğenmez

Arifler Hak’dan özge nesne bilmez

 

Bulurlar bir sözü bin söz ederler

Koyup doğru yolu eğri giderler

 

Söz ile bulmak olsa idi Hak’kı

Uçup arşa çıkay(r)dı fakı

 

Cihanda şimdi kavga çoğalubdur

Cihanı fitne-i şeytan alubdur

 

Eğer alim eğer sofi vü derviş

Hemen şöhret olubdur cümle cünbiş

 

Ko sözü fariğ ol Kaygusuz Abdal

Ki sözden açılur cümle kil ü kal

 

‘‘Ey Emir efendi bana

Dahı namaz sorar mısın

Dur haber vireyim sana

Dahı namaz sorar mısın

 

Yanar yüreğüm oddur

Bilmeyene müşkil dertdür

Sabah namazı dörtdür

Dahı namaz sorar mısın

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası