hudut namustur ne demek / Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: Mehmetçik hudut namustur anlayışı içindedir - Son Dakika Haberler

Hudut Namustur Ne Demek

hudut namustur ne demek

“Hudut namustur” ama bütçe de namustur

Hudut kadar bütçe yönetiminin de namus olduğunun anlaşılması Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda seçmenlerin güçlenen milliyetçilik duyguları eşliğinde belki gerçek vatanseverliğin ne olduğunu bir kez daha düşünmelerine yardımcı olabilir.

14 Mayıs’ta sandıktan çıkan en çarpıcı sonuçlardan bir tanesi milliyetçi oylardaki atış. Oğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olarak aldığı %5,28 ve baraj altı beklenen MHP aldığı %9,96 oydan bunu anlıyoruz. Tam bunu anladığımızı sanıp da bir mantık çizgisiyle seçmenden gelen olası mesajı çıkarmaya çalışırken bu sefer ıslak imzalı tutanaklar ve YSK kayıtlarında yapılan karşılaştırmalardan şaibeli “kaydırmalar” ortaya patlıyor. İzliyor ve itirazlara yapılan sonuçları bekliyoruz.

Seçimin resmi olmayan ilk sonuçlarına göre ekonomik krizin yarattığı geçim zorluğu seçmenin öncelikli tercihi olmamış. Depremde oluşan can kaybının büyüklüğünde inşaat kalitesinden sorumlu AKP yönetiminin hataları ve tabii arama kurtarma çalışmalarındaki başarısızlıkları da seçmenin öncelikli kaygısı değil. Montaj kurgularla PKK yöneticisini ana muhalefetin seçim videolarına ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan seçmeni Millet İttifakı yönetimi alırsa “Öcalan’ı hapisten çıkartacağı” dedikoduları eşliğinde inandırmayı başarmış.

Seçim sonuçları ile ilgili şaibeler bu tezi desteklemeyi zorlaştırıyor.

Yine de sokakta seçmenle iletişim kurulduğunda ortak bir söylemi yükselen milliyetçilik damarı açısından vurgulamak gerek. O da Suriyeli göçmenler konusunda dillendirilen ortak şikâyetler.

Türkiye’ye yerleşip vatandaş olan, çocuklarını burada doğuran iş güç sahibi Suriyeliler azınlıkta. AKP hükümetinin onlar konusunda bir adaptasyon programı devreye sokmadığını zaten biliyoruz. Suriyeli göçmenlerle ilgili ortak sıkıntıların arasında ön planda olanlar sayıca fazla olmaları, ülkenin her köşesine serbestçe yayılmaları, ucuz ve kayıtsız işgücü sunarak Türklerin işsizliğine katkı yapmaları ve T.C. vatandaşları ekonomik krizle boğuşurken devlet imkânlarından öncelikli faydalanmaları.

Seçmenin dilindeki bu ortak söylem kontrolsüz göç sorununun, AKP hükümetinin Batı ile ilişkilerinde kaldıraç olarak araçsallaştırdığı milyonlarla ifade edilen grubun yarattığı sosyolojik sıkıntılar kadar işin temelinde ekonomi ile ilgili problemlerinin ön planda olduğunu anlatıyor aslında.

Sonuçta kaynaklar kıt, Türkiye ekonomisi AKP eliyle derin bir bunalım içinde ve daha da kıtlaşan kaynaklarla ilgili bir paylaşım sıkıntısı var.

Suriyeli, Afgan, Pakistanlı… bu akının ne kadar kontrolsüzce gerçekleştiğini, bu ekonomik sıkıntılara ekledikleri sorunları anlatmakta siyasi partiler içinde aşırı sağın daha sıklıkla kullandığı, her sorunu özetleyen slogan da “hudut namustur.”

Bu slogan esasta askeri bir terim olmakla birlikte çok da doğrudur. Bir ülkenin sınırları o ülkenin vatandaşlarının yaşam alanı olarak savaşta ve barışta her daim korunur. O sınırlar içindeki ülkeye ait yönetim biçimine, sınırlardan içeri giren herkes tarafından saygı ve uyum gösterilmesi beklenir. O sınırlar içinde uygulanan kanunlar sınırdan içeri giren herkes için bağlayıcıdır. Ülkedeki tüm vatandaşların ortak sahip olduğu vatan topraklarının yağmasına tahammül edilmez. Yağması hâlinde her vatandaşın içinde olan milliyetçi damar şahlanır.

Suriyeli göçmenler konusunu çok daha katmanlı bir ölçekte tartışmak mümkün. Ancak ekonomik buhran ortamında yapılan bir seçimde milliyetçi oyların yükselmesi kabulü eşliğindeki tartışmayı bu eksende özetlemek şimdilik yeterli.

Namusun genelde iki bacak arasında arandığı ülkelerin aksine, halkının yarattığı gelirleri harcama disiplini, şeffaflığı ve harcama alan tercihleri de hükümetlerin namusudur. Siyasi ahlak gerektirir.

BÜTÇE DE HEPİMİZİN NAMUSU

Vatan sınırlarının namus meselesi olması işin fiziki boyutu.

Hepimize eşit ölçüde ait olan, birleşerek vergilerimizle yarattığımız, ülkenin gelir ve harcamalarına baz olan bütçe de aynı ölçekte bir namus konusu. Onu yöneten hükümetlerin hepimiz adına koruduğu namusu.

Ödediğimiz vergilerin kimlerin üzerine daha ağır yük bindirilerek toparlandığı, vergi aflarının kimlere yaradığı, topladığımız verginin nereye harcandığı, kimlere hizmet olarak kimlere hediye olarak bu kaynakların dağıtıldığı en az sınırlara sahip çıkılması kadar bir “namus” meselesi.

Namusun genelde iki bacak arasında arandığı ülkelerin aksine, halkının yarattığı gelirleri harcama disiplini, şeffaflığı ve harcama alan tercihleri de hükümetlerin namusudur. Siyasi ahlak gerektirir. Hesap verme sistemi, namus gibi muğlak bir alandan çıkarak bu yüzden geliştirilmiştir.

Açıklanan son nisan ayı verilerine göre Türkiye&#;nin merkezi yönetim bütçe giderleri ilk dört ayda yüzde 86 artışla 1 trilyon milyar olurken gelirleri de yüzde 39 artışla 1 trilyon 62 milyar lira. Nisan ayı ile birlikte yılın ilk dört ayında oluşan bütçe açığı da ,5 milyar lira. Geçen yılın aynı dönemindeki açık miktarı 19,4 milyar liraydı.

Harcamaların içinde deprem bölgesine yönelik giderler var elbette ancak bu derece aşınmanın nedeni deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırma çalışmaları değil.

Sorunun temelinde, iktidar gücüyle seçimleri kazanmak “zorunda” olan AKP yönetiminin sorumsuz harcama uygulamaları var. Vergi gelirleri faiz dışı giderleri karşılamakta giderek daha hızlı yetersiz kalıyor. Seçim kazanmak için verilen harcama sözlerine yavaşlayan bir ekonomide durağanlaşan gelirler eklendiğinde son bir sende oluşan 20 yüzde puanlık bozulmanın daha da sertleşeceği gerçeği ortaya çıkıyor.

Erdoğan hükümetinin seçimin ardından görevde kalması halinde, sene sonu için konan bütçe açığı hedefinin üzerine doğru gidilmesi kaçınılmaz. Bütçe açığının artması verilen vaatlerin yerine getirilememesi, ya da yerine getirmiş gibi yapmak için enflasyonun daha yükselmesine göz yumulması ya da deliği kapatmak için yeni vergi artışları anlamına gelir.

Erdoğan ekonomi yönetimin yarattığı sorunlar mükemmel bir fırtınanın habercileri. Yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve finansman sıkıntıları eşliğinde TL’de beklenen değer kaybı yanında GSMH’nin %’sı arasına yönelecek bir bütçe açığı.

Seçmen açısından bu gidişatı anlamı zorlaşan hayat şartları, satın alınamayan temel gıda maddelerinde artış, TL’de yeniden değer kaybı ve giderek yok seviyesine eriyen devlet yardımları.

Hudut kadar bütçe yönetiminin de namus olduğunun anlaşılması Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda seçmenlerin güçlenen milliyetçilik duyguları eşliğinde belki gerçek vatanseverliğin ne olduğunu bir kez daha düşünmelerine yardımcı olabilir.

Son derece doğru bir söz. Kimsenin itiraz edemeyeceği, kimseyi rahatsız etmemesi gereken bir söz. Devlet kavramının olduğu her yer ve zamanda devletin varlığını ve egemenliğini ifade eden ilk şart ve unsur sınırdır. Devlete bağlılık seviyesinin yüksekliği oranında vatandaşlar da devletin sınırlarının korunması sürecine bir şekilde katılırlar.

Sınır güvenliği, devletin vatandaşa verdiği sözlerden biridir ve devletin gücü ve devamlılığı bu söze sadakatine bağlıdır.

İnsanın bireysel varlığı ve başkalarıyla ilişkilerinin hukukunu da tayin eden, sınırlar ve mesafelerdir. Selçuk Üniversitesi’nden (şimdi Necmettin Erbakan Üniversitesi)

on yıl kadar önce benim danışmanlığım altında

“Sınırın Sosyolojisi: Ulus Devlet ve Sınır İnsanları”

başlıklı bir doktora tezi çalışmıştı. Orada sınır, devlet, kimlik ve vatandaşlık arasındaki ilişkiler bütün içerimleriyle ele alınmıştı. Mesafeler kapatılıp sınırlar ortadan kalktığında insanın bireysel varlığı da kalmamış oluyor. Bu aşamada namus tam da sınırlarla, mesafelerle belirlenen bir kavram oluyor.

Bu sınırlar ve mesafeler toplumdan topluma değişim gösterir gerçi, ama tamamen yok olmaz.

Yine de “hudut namustur” sözü işitildiğinde “amenna ve saddakna” dedirtecek bir söz olarak kalır.

Peki itiraz edenin olmadığı böyle bir söz Türkiye’de nasıl bir tartışma hatta ayrışma konusu olabiliyor?

Hiç kimsenin itiraz etmeyeceği bir söz neden hukuki bir takibat konusu olabiliyor?

Malum bazı gençler bu sözün yazılı olduğu bir pankartı astılar diye gözaltına alındılar. O sözün içeriğini korumak, varlığı o sözün geçerliliğini sağlamaya adanmış güvenlik güçleri bu sözü söyleyenlere müdahale etmek gibi ilk bakışta tuhaf gibi görünen bir durum ortaya çıkardı.

Bunun üzerine bu sözü sosyal medya mecralarında kısa sürede bir tarafın diğerine karşı sahiplendiği ve atara dönüştürdüğü bir slogan olarak duymaya başladık.

Gerçekten tuhaf bir durum, çünkü karşısında itiraz eden kimse yok, ama sözün bazı ağızlarda tekrarlanması bir rahatsızlık yaratıyor.

Tabii bu tuhaf durumun anlaşılmayacak hiçbir tarafı yok. Konu sözün münasebetsiz zaman ve yerde tam tersi bir anlama gelebilmesi meselesiyle alakalı.

Göçmenlerle ilgili yaşadığımız tartışmalarda konu bazılarının kendilerine durumdan çıkardıkları işgüzarca roller ve kimliklerin dışlayıcılığı ve bölücülüğü üzerine gelmişti. Gerçekten de karşımızda aslında ancak harici bağnazlığıyla ifade edilebilecek ciddi bir saplantı vardı.

Milli haricilik, ideal vatandaşlık için kendi uydurduğu şartlarla herkesi yargılama ve dışlama hakkını kendinde bulabiliyor. Tıpkı müminlerin meşru, seçilmiş ve raşid halifesi Hz. Ali’yi Allah için, istikrar için, devlet için öldüren Hariciler gibi.

Onlar da hiç kimsenin itiraz etmediği, Hz. Ali’nin hayatını uğruna ortaya koyduğu “Hüküm Allah’ındır” ayetini bir slogana dönüştürerek Hz. Ali’ye karşı kullanmışlardı.

O dönemde hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bu sözü kullanarak kendilerine durumdan vazife çıkararak Hz. Ali’ye karşı bir isyan hareketini başlattılar.

Hz. Ali “çok doğru bir sözü, çok yanlış bir yerde ve yanlış insanlara karşı söylüyorlar” diyerek bu akıl yürütme biçimi hakkındaki en isabetli tespitini yapmıştı.

Kendisi insanlık tarihi için bu tespiti yapmış ama bu bağnazlık onun hayatına ve İslâm âleminin en büyük fitnelerinden birine maruz kalmasına yol açmıştı.

Doğru sözlerin yanlış yerde yanlış insanlara karşı kullanılmasında basit bir münasebetsizlikten çok fazla sorun vardır. Münasebetinden kopuk söz her şeyden önce bir haksız iktidar aracına dönüşüyor, birleştireceği yerde bölüyor, parçalıyor.

O yüzden harici bağnazlık sadece aklı kıt olmakla ilgili olarak kalmıyor, çoğu zaman durumdan vazife çıkaranların aynı zamanda iktidar ve başka çıkarlar tahsil etmeleri için de en ucuz en elverişli yol oluyor.

Hz. Ali’yi öldüren Hariciler aslında en geç Müslüman olan kabilelerdendir ama sonradan geldiği halde İslam’ı herkesten daha doğru anladığı iddiasıyla herkesten fazla Müslümanlık iddia etmişlerdir.

Tıpkı bugün göçmenlere karşı en radikal tutumu takınarak Türkiye’yi ve Türklüğü savunduğunu söyleyenlerin durumu gibi. Bunlar da hem Türkiye’ye nispeten çok yakın zamanda gelmişlerdir hem de etnik olarak Türk olmadıkları halde baş köşeye yerleşmek için, Türklere liderlik makamını kapmak için en katı Türkçülüğü yapıyorlar. Böylece Türklüğün kalitesini düşürüyor, kendileri Türklere liderliğe kurularak Türk milletini dünyadaki liderlik liginden düşürmüş oluyorlar.

“Hudut Namustur” sözü kim tarafından kime karşı söyleniyor? Bu sözü en son söyleyebilecekler, bu sözü söylemeye en son hak sahibi olabilecekler, bu sözün asla söylenemeyeceği insanlara söyleyerek içini boşaltıyor.

Tutumlarıyla ve tarihleriyle kendilerini ve yönettikleri ülkeyi dünya önünde küçültmekten başka bir şey yapmayanların ağzında bu söz bütün anlamını yitiriyor. Hele bu sözü, gerçekleştirdiği kalkınmayla, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücünü bütün dünyaya kabul ettiren bir kadroya söyleme pişkinliği önce sözün namusunu kirletiyor.

Kafalarındaki hudut kavramı kevgire dönmüş, emperyalistlerin çizdiği sınırlara hapsolmuş namussuzlar, ülke sınırlarını bütün gönül coğrafyasına kadar genişletmiş olan namuslu kadrolara söylüyorlar bunu.

Türkiye namus kabilinden sınırlarını koruma konusunda son zamanlara kadar sadece lafta kalıyordu. Sınırların bugünkü kadar iyi korunduğu başka bir dönem olmamıştır. 40 yılı aşkın zaman sınırlarımızı anlamsız hale getirmiş olan terör örgütleri bile son beş yıldır sınır kavramıyla tanışıp hadlerini bilmeye başladılar.

Üstelik Türkiye sınır güvenliği için savunma hatlarını Suriye içinden, Afganistan’a, Somali’den Libya’ya, Azerbaycan’dan Afrika içlerine kadar kurduğu gözlem noktalarıyla temin etme ufkuna ve tedbirlerine sahip şimdi.

Böyle bir ufka, böyle bir tedbire “hudut namustur” sözü ancak harici bir bağnazlık ve münasebetsizlikle söylenebilir.

Hudut namus da, sen haddini hududunu bilmiyorsun ki.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası