Yaşlılarda Demir Eksikliğine Bağlı Kansızlığa Yaklaşım
Kansızlık, yaşlı bireylerde en sık görülen kan hastalıkları anormalliğidir. Yaşla ilgili normal olarak kansızlık oluşabileceğinden bahsetmek mümkün değildir. Birçok ülkede yaşlılıkta ortaya çıkan kansızlık sıklığına dair çalışmalar olup bu oran ortalama erkeklerde %20, kadınlarda %13 civarındadır. Genellikle yaşlılıkta ortaya çıkan kansızlık kronik hastalıklarla ilişkili kansızlık olarak ortaya çıkmaktadır. Yani kişinin altta yatan bir başka hastalığı (romatizmal vb. gibi) olup bu hastalıkta oluşan bağışıklık sistemi aktivitelerine bağlı kansızlık oluşmaktadır. Bunun dışında demir eksikliğine bağlı kansızlık da yaşlı bireylerde oldukça sık görülmektedir. Yaşlı bireylerdeki kansızlık sebebi sıklığı olarak baktığımızda; demir eksikliğinin neredeyse bu kansızlıkların %15’ ini oluşturduğunu görmekteyiz.
Kansızlıkla ilgili hemoglobin (Hb) değerlerine ait sınırları çizmek için birçok çalışma yapılmıştır. Ancak genel olarak Dünya Sağlık Örgütünün verdiği rakamları kullanmaktayız. Buna göre; erkekte Hb değeri 13 g/dl, kadınlarda 12g/dl altındaysa anemiden söz edilmektedir. Bunun yanında yaşla birlikte kan üretimiyle sorumlu kemik iliğindeki değişimlere bağlı olarak yaşlı bireylerde Hb 12 g/dl ve Hematokrit %36’ nın altında saptandığında kansızlık tanısı konulmalı ve bunun nedeni araştırılmalıdır.
Ülkemizdeki verilere bakıldığında yaşlı bireylerin tamamında %3, civarında demir eksikliğine bağlı kansızlık görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre de 85 yaş üstü bireylerde aneminin ölümlerdeki artışla ilişkili olduğu belirtilmiştir.
Demir eksikliğine bağlı olan kansızlıkta tipik olarak kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) küçük olduğunu biliyoruz. Küçük eritrosilerle karakterize diğer kansızlık tiplerini demir eksikliğine bağlı kansızlıktan ayırt etmek gerekir. Kan tahlilinde Hb ve hematokrit değerlerinde kasızlık gördüğümüz zaman ortalama kırmızı hücre hacmi (MCV) tetkikini gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bu değerin de düşük olduğunu görebiliriz. Bundan daha değerli olarak doktorlar bu hastalarda kan yayma örneği yaparak mikroskopta değerlendirirler. Bu değerlendirme de yine küçük eritrositler görülmekte ve bu eritrositlerin normalden daha soluk boyandığını görmektedirler.
Labortauvar açısından değerlendirildiğinde serum ferritin tahlili en iyi ve en değerli tanı yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bazı yandaş hastalıklar nedeniyle ve yaşla birlikte serum ferritin değerlerinde yalancı bir artış olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Normal şartlarda erişkinlerde 12 mikrog/L değerinin altındaki ferritin değerleri demir eksikliğine işaret etmektedir. Ancak 65 yaş üstü bireylerde ferritin değeri 45 mikrog/L altında saptanırsa demir eksikliği kansızlığı için önemli bir bulgu olarak değerlendirilmelidir.
Bunun dışında hastalarımızdaki serum demir değerleri de ipucu vermektedir. 10 mikromol/L’ nin altındaki serum demir değeri ve beraberinde artmış total demir bağlama kapasitesi (70 mikromol/L) ile %15’ den daha fazla azalmış transferrin satürasyonu demir eksikliğine işaret etmektedir.
Tüm bunların dışında kemik iliğinde özel bir boya ile (Prusya mavisi) demir depolarının olmadığını göstermek de önemli bir tanı yöntemidir.
Demir Eksikliği Nedenleri:
Yaşlı bireylerde ciddi bir kanama bulgusu yoksa neden nadir de olsa alım eksikliği olabilir; bunun dışında fark edilmeyen kanamalar da oldukça önemli nedenlerdendir. Farkedilmeyen kanamaların altında genellikle aspirin kullanımı ve sıkça romatizmal ağrı kesici kullanımı olabilir. Ayrıca yine kalın barsak kanser ya da polipleri, mide kanseri, iltihabi barsak hastalıkları ve damarsal anormalliklere bağlı kanamalar fark edilmeden kanamayla demir eksikliği kansızlığına yol açabilir. Nadiren de yaşlı bireylerde çöliak hastalığı, daha önceden geçirilmiş mide ameliyatları, barsaklarda kanama yapan damar genişlemeleri, lenfoma, kadınlarda rahim tümörleri ve ince barçak tümörleri demir eksikliği kansızlığı sebebi olabilir. Yemek borusu iltihapları ve mide ülseri de kansızlığa sebep olabilir; ancak bunlardaki kan kaybı daha hızlı ve akut olacağı için durum kronik demir eksikliği olmadan genellikle fark edilir.
Mide-Barsak Değerlendirilmesi:
Yukarıda da bahsedildiği üzere yaşlı bireylerde demir eksikliği kansızlığı saptandığında herşeyden önce mide-barsak sisteminin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Maalesef yapılan en büyük yanlışlık, yaşlı bireylere demir eksikliği kansızlığı tanısı koyduktan hemen sonra demir tedavisine başlamak olmaktadır. Özellikle yaşlı bireylerde saptanan bu durum mutlaka araştırmaya alınması gereken bir durumdur. Bu hastalarda ilk yapılacak işlerden biri hastanın durumu uygunsa yemek borusu, mide ve ince barsakların mideye yakın kısımlarını gastroskopi ile değerlendirmek olmalıdır. Buradan herhangib bir demir kaçağı odağı saptanamazsa yine yaşlı hastalarda mutlaka uygun şartlar sağlanıp kalın barsakların kolonoskopi ile değerlendirilmesi gereklidir. Yaşlı hastaların kalın barsak değerlendirmesinde %6 civarında kanser (ki gençlerde %2) yine %31 (gençlerde %18) civarında divertikül denilen kalın barsak cepçiklerine ait anormallikler saptanmıştır. Gençlerle yaşlılar arasında polip bulunma olasılığında önemli bir fark görülmemiştir. Kolonskopinin uygun olmadığı ya da belli bir kalın barsak bölümünden ileri geçilemediği durumlarda baryumlu (kontrast maddeli) barsak filimleri oldukça yardımcı olabilmektedir.
Denir eksikliği kansızlığı ne kadar derinse maalesef yaşlı bireylerde mide barsak hastalıklarının (kanser dahil) görülme sıklığı o kadar çoktur. Dolayısıyla hekimler, hasta ve hasta yakınları derin demir eksikliği kansızlığı saptanan hastalarda mide barsak değerlendirmesi yapılmadan asla tedaviye geçilmemesi bilmelidirler.
Tedavi:
Tedavi kısaca nedene yönelik olmalıdır. Demir eksikliği yaratan neden tedavi edildikten sonra genellikle derin olmayan demir eksiklikleri düzelmektedir. İhtiyaç duyulan vakalarda ağızdan ya da damar yoluyla demir tedavisi uygulanabilmektedir. Bunun yanında yaşamı tehdit eden bulgular veren yandaş hastalığı (özellikle kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi) olan vakalarda kırmızı kan hücresi transfüzyonu uygulanabilmektedir.
Sağlıklı Günler Dileğiyle
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ
KANSIZLIK (ANEMİ)
Konuyu Hazırlayan: Yük. Bio Olcay Irmak
Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir.
En sık rastlanan anemi türleri demir eksikliğine bağlı anemi, Folik asit eksikliğine bağlı anemi, Vitamin B eksikliği anemisidir. Bunları kısaca tanımlayalım:
Demir Eksikliği Anemisi
Tanım olarak düşük miktarda demire bağlı olarak kanın kırmızı hücrelerindeki azalmadır. Kansızlığın en sık görülen şekli budur. Demir, kanda oksijen taşıyan pigment olan hemoglobinin önemli bir parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri :
Örneğin: burun kanamaları, hemoroid, mide yada barsak ülseri, polip, gastroenterial kanser gibi … Çocuklarda kurşun zehirlenmesi sonucunda da demir eksikliği anemisi görülür. Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları daha azdır.
Yüksek risk grubu içerisinde doğurganlık çağında olan ve adet dönemi nedeniyle kan kaybı olan kadınlar, demir ihtiyacı artmış gebe veya emziren kadınlar, çocuklar ve diyetinde yeterli oranda demir bulunmayan kişiler bulunmaktadır. Kan kaybına bağlı risk faktörü arasında peptik ülser, barsak kanseri, rahim kanseri, uzun dönem aspirin kullanımı sayılmaktadır.
Demire bağlı aneminin kendine özel bulgular nelerdir ?
Günlük demir gereksinimi ve kaybı ne kadardır?
Günlük demir gereksinimi mgr. kadardır. Bunun % duedenum ve proksimal ince barsaktan emilir. Günlük kayıp 1 mgr dır. Ter, dışkı, idrar, dökülen hücreler ile kaybedilir. Gereksinim bebeklik, hamilelik, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde artar.
Hangi besinler demir açısından zengindir?
Kırmızı et, karaciğer, balık, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır. Un, ekmek ve tahıllar demir ile zenginleştirilmiş olabilir.
Demir eksikliği anemisi düşünülen hastalarda yapılması gereken başlıca tetkikler neler olmalıdır?
Tam kan sayımı, serum demiri, serum demiri bağlama kapasitesi, transferin saturasyonu, serum ferritin düzeyi, dışkıda gizli kan ve periferik yaymadır. Tam kan sayımında düşük hemoglobin ve hematokrit değeri, kanda düşük ferritin düzeyi, kanda total bağlama kapasitesi ve kan kaybını değerlendirmek açısından dışkıda gizli kan görülebilir.
Tedavi olarak ne uygulanır?
Ağızdan demir tedavisinde kullanılan demir formları demirsülfat, demir glukanat ve demir fumorattır. Demir tedavisine başladıktan iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale dönecektir, ancak çoğunlukla kemik iliğinde olan demir depolarını doldurmak amacı ile tedaviye ay daha devam edilmelidir.
Damar içerisine veya kas içerisine uygulanabilecek demir ilaçları da ağızdan alıma dayanamayan hastalarda kullanılabilir. Tedavi ile birlikte kan sayımı iki ay içerisinde normale dönecektir.
İlaç kullanılırken dikkat edilecek noktalar nelerdir ?
En iyi demir emilimi aç karnına olmasına rağmen pek çok insan buna katlanamaz ve gıda ile almak ister. Süt ve sütlü mamüller demir emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte alınmamalıdır. C vitamini demir emilimini artırırken hemoglobin üretiminde de önemli yer tutar. Diyet ile alınacak miktar yeterli olmayacağından gebelik ve emzirme dönemi sırasında kadınların yeterli derecede demir almaları gerekir.
Folik Asit Eksikliğine Bağlı Anemi
Vücudun yeterli kırmızı hücreleri yaratmak için folik aside ihtiyacı vardır. Folik asit olmadığı durumlarda kan hücresi üretimi azalmaya başlar. Bu durum sonunda anemi görülür. Folik asitin emilimini ve metabolizmasını etkileyen en önemli madde alkoldür. Bu sebeple folik asit eksikliğine bağlı anemi en çok alkoliklerde görülür. Ayrıca keçi sütü ile beslenmekte folik asiti düşürür. Diğer nedenler bağırsak hastalıkları, ağızdan alınan doğum kontrol hapları, kanser için alınan çeşitli ilaçlar ve epilepsi.
Folik Asit Eksikliğine Bağlı Aneminin kendine özgü bulguları nelerdir ?
Vitamin B Eksikliği Anemisi
B vitamininin emilimi mide de gerçekleşir. Bu emilimin gerçekleşmesi için mide B asıl faktörü denilen bir maddeyi salgılaması gerekir. Bu faktörün eksikliği bu vitaminin eksikliğine neden olur. B vitamini kırmızı kan hücrelerinin kemik iliğinden üretilmesi için gereklidir. Yetersiz miktar anemiye neden olur. Bu tarz anemi daha çok hayvan ürünleri yemeyen vejeteryanlarda ve mide rahatsızlıklarında (atrofik gastrit) görülür.
Bu Aneminin kendine özgü bulguları ?
ANEMİ İÇİN MAKSİMUM DÜZEYDEKİ HEMOGLOBİN VE HEMATOKRİT DEĞERLERİ
Çocuklara (yıllara göre yaş) | Hemoglobin Konsantrasyonu | Hematokrit |
g/dL g/dL g/dL g/dL | % % % % | |
Erkekler(yıllara göre yaş) | Hemoglobin Konsantrasyonu | Hematokrit |
18 ve üstü | g/dL g/dL g/dL | % % % |
Kadınlar(yıllara göre yaş) | Hemoglobin Konsantrasyonu | Hematokrit |
18 ve üstü | g/dL g/dL g/dL | % % % |
Türlü sağlık problemleri sebebi ile hastanelere başvurulduğu zaman kan testleri rutin olarak istenmektedir. Bu kan testleri içinde genellikle her zaman olan incelemelerden biri de tam kan sayımı (hemogram) testidir. Bunun ile, kanda bulunan kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin miktarı, kan pulcuklarının miktarı ile birlikte bir çeşit biyokimyasal hesaplar da bulunur. Hemoglobin, anemi veya demir eksikliği sorunlarında ilk bakılan değişkendir.
Hemoglobin HGB şeklinde kısaltılmıştır. Kan sıvısında kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir önbesidir. Özünde demir iyonu ile birlikte 4 tane protein bulunur. Demir iyonu aracılığı ile sağladığı akciğerler vasıtası ile alınmış olan oksijenin kan içine taşınıp öteki yapılara ulaştırılması ve aynı biçimde yapılarda üretilmiş olan zararlı karbondioksitin akciğerden atılacak şekilde taşınmasını sağlamaktadır. Böylece beden için önemli ve vazgeçilemez olabilmektedir.
Hemoglobin direkt olarak bedendeki demir miktarı ve oksijen taşıma durumu ile bağlantılıdır. Bundan dolayı, bilhassa kansızlıktan şikayet eden ve kansızlık tedavisinin elverişli olmasını ölçmek için ilk bakılan değerler arasındadır. Aynı biçimde, cerrahi operasyondan evvel beden kan oranı, yani kandaki hemoglobin seviyesi üstünden oksijen taşıma yetisi, bu katsayı üzerinden değerlendirilmektedir. Yine operasyondan sonra kan oranındaki kayıp ve bu durumun beden üzerindeki olası etkisi de HGB değeri ile takip edilir. HGB değerinde önemli inişler, beden oksijen taşıma becerisinin, dolayısı ile sağlığı önemli ölçüde kötü etkileyebileceğinden tedavisi yapılmalıdır. Gerekli durumlarda bu değere göre hasta olan kişiye kan verme durumu ortaya çıkabilir. Hemoglobin bedendeki demiri muhafaza ettiğinden ötürü demir eksikliğine bağlı gelişen aneminin değerlendirilmesi için önemlidir.
Hemoglobin, kan testlerinde HB kısaltması ile görülmektedir. Dolayısı ile hemoglobin değeri kolay bir kan testi yaptırarak ölçülebilmektedir. Hemogram testi yaptırarak da hemoglobin oranı ölçülebilir. HGB değerinin olağan aralıkta oranları kişinin yaşı ve cinsiyetine göre şu şekildedir;
Yukarıda belirtilen seviyelerin dikkate değecek biçimde düşük ya da yüksek olması ilgili uzman tarafından incelenir.
Hemoglobin seviyesinin düşük ya da olağandan fazla çıkması bazı sağlık sorunlarının işareti olabilmektedir ve düşüşün seviyesine göre tedavi şekli belirlenir. Hemoglobinin sağlıklı bedende bulunması gereken normal aralık kişinin yaşı ve cinsiyetine göre farklılık gösterir. Bunun ile birlikte kişinin genetik yapısı, hormonal durumu ve beden yapısına göre farklılık gösterir. Bundan dolayı, olağan yapılan tam kan sayımında belirlenen olağan aralık değeri her kişi için gerçeği yansıtmayabilir. Hemoglobin seviyesinin düşük olması ya da yüksekliğin en uygun biçimde değerlendirilmesi bir uzmanın incelemesine bağlıdır.
Bununla beraber; kişinin yaşı ve cinsiyetine göre hemoglobin değerleri aşağıda belirtilen şekilde kabul edilmektedir;
Yenidoğan bebekler için: 13,5 gr /desilitre
Bebekler için (0 -3 yaş): 11 gr /desilitre
Çocuklar için (3 – 11 yaş): 12 gr /desilitre
Yetişkin erkekler için: 13,5 – 17,5 gr /desilitre
Yetişkin kadınlar için: 12,5 – 15,5 gr /desilitre
Hemoglobin seviyesi bu referans aralıklarının altında olursa, kansızlık biçiminde yorumlanır. Anemi durumunun hangi durumdan oluştuğunun tespiti yapılır ve probleme göre tedavi biçimi belirlenir. Yine bu referans değerleri üzerinde saptanmış olan hemoglobin aralıklarında bedende vücutta kan üretiminin çok olmasından söz edilebilir. Böylece ek bazı katsayıların değerlendirilmesi sonrası bazı hematolojik rahatsızlıklar bulunabilir ya da fizyolojik biçimde tespit edilmiş olan kan yüksekliğinden bahsedilebilir.
Genellikle yüksek rakımlarda yaşamakta olan kişiler ve sigara içenlerde normalin üstünde hemoglobin seviyeleri görülebilmektedir. Hemoglobinin yüksek çıkması aşağıda belirtilen durumlara da bağlı gelişebilir;
Hamilelikte fiziki işleyişler sonucunda gebe olan kişinin bedenindeki su ve sıvı oranı yükselir. Bu durumda kan seviyesini yukarı çıkartırken, kan hücrelerinin kanın sıvı olan bölümüne karşı azalmasına neden olur. Tam kan sayımına hemoglobin seviyesinde azalma şeklinde yansımış olan bu durum “hamileliğin fizyolojik anemisi” olarak adlandırılır.
Gebelikte tam kan sayımı düşüklüğü genel olarak hemoglobin düzeyinin azalmasıdır. Hamilelikte olağan hemoglobin değeri 12 gr/desilitre olmaktadır, hedeflenen hemoglobin değerinin 10,5 gr/ desilitrenin üzerinde tutabilmek önemlidir.
Kandaki düşük hemoglobin oranı, direkt olarak düşük bir oksijen miktarı ile bağlantılıdır. Hemoglobin, kansızlık veya demir eksikliği sorunlarında ilk bakılan parametreler arasındadır. Hemoglobin seviyesinin normalinden düşük durumda hemoglobin seviyeleri, kişinin yaşına ve cinsiyetine göre farklılık göstermektedir. Eğer referans aralığından düşük bir değeri varsa, ilk akla gelen anemi hastalığıdır.
Kansızlık (anemi) veya polisiteminin olması durumunun şiddetinin değerlendirilmesi ve tedaviye cevabın takip edilmesi için, genel olarak, türlü sebepler ile istenebilen bir tam kan sayımı (CBC) testinin bir parçasıdır.
Kişinin kolundaki bir toplardamardan kan örneği alınarak ya da parmak ucu (çocuk ve yetişkinlerde) veya topuk kısmından (yenidoğan) alınan kan örneğinden uygulanan testlerden biridir.
Hemoglobin, anemi (kansızlık) veya demir eksikliği sorunlarında ilk akla gelen parametrelerdir. Bu durumda tam kan sayımı testine bakılır, hemoglobin seviyesinin normalin altında olduğu durumlarda, tam kan sayımı testinde hemoglobin seviyesi, kişinin yaşına ve cinsiyete göre değişkenlik göstermektedir ve türlü rahatsızlıklar hastalıklar ile bağlantılı olabilir.
Hemoglobin (HBG) değerleri, tam kan sayımı testi ile ölçülebilir ve desilitrede gram türünden belirtilir. Kanda olan düşük hemoglobin değeri, direkt düşük oksijen seviyesi ile ilişkilidir. Hemoglobin, anemi veya demir eksikliği sorunlarında ilk bakılmakta olan parametre olarak karşımıza çıkmaktadır.
Demiri fazla olan gıdalar; et ürünleri, Yumurta, kuru baklagil ürünleri, yağ içeren tohumlar, tahıl ürünleri bu besinler hemoglobin seviyesini yükseltmektedir.
Polisitemi bir kan rahatsızlığı olara belirtilir. HGB yüksekliği, bedenin yüksek oranda alyuvar yapmasına, bunun ile birlikte kanın normalin üstünde kalın olmasına sebep olur. Bu durum pıhtının oluşmasına, felçe ve kalp krizine sebep olabilir.
HGB kan hücrelerindeki protein türüdür. Oksijenin akciğerlere gelmesiyle, HGB ve oksijen birleşir, HGB bu oksijeni vücut içerisindeki dokulara taşır. HGB nedir, HGB değeri kaç olmalı, düşüklüğü ile yüksekliği nedenleri neler, sizler için derledik.
HGB nedir?
Hemoglobin, kırmızı kan hücrelerinde bulunan, kompleks protein yapısıdır. Kırımızı kan hücrelerine yapışan HGB, toplam 4 tane oksijen molekülü taşıyabilir. Aynı zamanda, kırmızı kan hücrelerinin disk biçimine gelmesini sağlar ve dış etkenlerden korunmalarına yardımcı olur.
HGB'nin diğer önemli özelliği, kırmızı kan hücrelerinin daha kolay biçimde damarlardan geçmesini sağlamaktır. Vücudun işleyişi için gerekli ve hayati öneme sahiptir.
HGB değeri kaç olmalıdır?
HGB miktarının düşük ya da yüksek olması bazı sorunlara neden olabilir. Sorunların artması, vücudun işleyişini doğrudan etkiler, oksijen sorunlarına neden olur. İşleyişin seyrinde ilerlemesi için HGB değeri, normal seviyelerde olmalıdır.
Kadınlarda HGB değeri, 1 desilitrede 12 ile gram değerlerinde olmalıdır.
Erkeklerde HGB değeri, 1 desilitrede ile gram aralığında olmalıdır.
Çocuklarda bu değerler, yaşa ve cinsiyete göre değişiklik gösterir. Dolayısıyla çocuklarda sağlıklı değerler uzmanların değerlendirmelerine göre belirlenebilir.
Düşük veya yüksek HGB miktarı, vücudun oksijen ihtiyacını zedeleyebilir. Organların yeterli şekilde çalışmalarına engel olabilir. Bu sorunların yaşanmaması düzenli olarak kan testleri yapılmalı ve HGB değerleri tespit edilmelidir.
HGB yüksekliği nedenleri
Kanda bulunan Hemoglobin miktarının yüksekliği olarak tanımlanan bu durum, nadir görülen bir olaydır. Yapılan çeşitli araştırmalarda HGB yüksekliği, bir kan hastalığı olan Polisitemi belirtisidir. HGB yüksekliği, vücutta alyuvar fazlalığına, kanın normalden kalın olmasına neden olabilir.
Kanın kalın olması, kalp krizi ve felç sorunlarına neden olabilir. HGB yüksekliği tedavi edilmediğinde, ölümcül olabilir ve ömür boyu bu risk yaşanır. HGB bazı nedenlere bağlı yüksek olabilir.
- Aşırı kusma ve sürekli olan ateş,
- Yüksek rakımlı yerlerde yaşamak,
- Akciğer organındaki bazı hastalıklar,
- Düzenli olarak sigara içmek,
- Dehidrasyon,
- Aşırıya kaçılarak yapılan fiziksel egzersizler,
- Bunların tümü yüksek HGB nedenleri arasındadır. Ancak her kişide HGB yüksekliği bunlara bağlı olmayabilir,
HGB düşüklüğü nedenleri
Ölçümden sonra kanda yetersiz HGB miktarının olması, Hemoglobin düşüklüğü olarak ifade edilir. Vücut içerisinde HGB düşüklüğü, genellikle anemi rahatsızlığıyla bağlantılıdır. Yani anemi sorunu olan kişilerde, HGB düşüklüğü sıklıkla yaşanabilir. Tüm anemi türleri aynı olmadığından, hepsine aynı tedavi yöntemi uygulanmaz. Bazı anemi türleri HGB düşüklüğü nedenleri arasında yer alabilir.
- Gebelikten kaynaklanan anemi,
- Demir eksikliği olması nedeniyle ortaya çıkan anemi,
- Vitamin eksikliği olduğundan dolayı ortaya çıkmış anemi,
- Hemolitik anemi,
- Aplastik anemi,
- Orak hücreli anemi,
Bu anemiler, HGB düşüklüğünün nedenleri arasında sayılabilir. Tedavisi için uzmanların yapacakları teşhis çalışması önemlidir.
HGB yüksekliği belirtileri;
HGB yüksek olduğunda bazı belirtiler ortaya çıkabiliyor.
Baş dönmesi ve ağrıları, kaşıntılar, normali üzerinde terleme, kolay şekilde morluk oluşumu ve kanama meydana gelmesi, normal olmayan kilo kayıpları, gözlerde sararmalar ve dökülmeler yüksek HGB belirtileri arasındadır.
HGB düşüklüğü belirtileri;
Göğüs ağrısı, cilt hastalıkları, sıklıkla yaşanan nefes darlığı, normalden hızlı kalp atışı, şişmiş eller ve ayaklar ve baş ağrıları düşük HGB nedenleri arasında yer alır.
İki durumda da erken teşhis önemlidir. HGB testleri periyodik olarak her üç ayda bir kez yapılmalıdır.