tevfik fikret şiirleri yağmur / İbrahim ÖZEN 1 TEVFİK FİKRET İN YAĞMUR ŞİİRİNDE HİSSEDİLEN MUSİKİ - PDF Ücretsiz indirin

Tevfik Fikret Şiirleri Yağmur

tevfik fikret şiirleri yağmur


                                       

Bu yazıda Tevfik Fikret'in ünlü şiiri Yağmur'un tahlilini bulabilirsiniz...
YAĞMUR

Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, ramlarda pür ihtizaz
Olur dembeden nevhager, nagmesâz
Kafeslerde, ramlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler..

Sokaklarda seylâbeler ağlaşır,
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkça zerrata bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;


Bürür bir soğuk gölge etrafı hep,
Nümâyan olur gündüzün nısf-ı şeb.
Söner şimdi, manzûr olurken demin
Heyulası karşımda bir âlemin

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer hoş sokaktan, hayalet gibi,
Şitâbân ü puşideser bir sabî;

O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh.
Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyâh.

Saçaklarda kuşlar - Hazindir bu pek!
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek

Öter gûş-i ruhumda boş bir enîn,
Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn:


Küçük, pür heves gevherin katreler...
Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz
Olur muttasıl nevhager, nağmesâz
Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz
Küçük, pür heves, gevherin katreler...


Aruz Kalıbı: Feûlün feûlün feûlün feûl

Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Serbest müstezat
Nazım birimi: Beyit.
Ölçüsü: Aruz/ Fe û lün/fe û lün/fe û lün/fe ûl

Kü çük mut/ta rit muh/te riz dar/be ler

Türü:
Lirik-pastoral şiir.

Konusu: Bir doğa olayı olan yağmurun yağışı tasvir ediliyor; onun kişi ruhunda yarattığı duygular izlenimler anlatılıyor.

Kafiye şeması: abba/cc/dd/ee/ff/gg/hh/ii/jj/kk/ /ab/bb/a.

YAĞMUR( kafiye-redif-ritim-ölçü)
1.birim: "âz" zengin uyak

2.birim:
"ır" redif , "laş" zengin uyak

3.birim: 
"ir" tam uyak

(4.birimde kulak için kafiye anlayışına göre "eb/ep" TAM UYAK )

5.birim:
  "emin" zengin uyak

6.birim:   "ere" zengin uyak

7.birim: "bi" tam uyak

8.birim:
  "âh" zengin uyak

9.birim:
  "pek" tunç kafiye

10.birim:
"nin" zengin uyak

11.birim:
"âz" zengin uyak

Dil özellikleri:
· Şiirin dizeleri nesir cümleleri gibi kurularak, nazım nesire yaklaştırılmıştır. Dizeler birbiri ardın­ca ve uyak gözetmeksizin okunduğunda ortaya bir nesir havası veren anlatım çıkmaktadır.

· Divan ve Tanzimat şiirinde cümleler tek be­yitte tamamlandığı halde, bu şiirde beyitler tümce­lerden oluşmakta ve anlamca birbirine bağlı bulun­maktadır.

· Yabancı kökenli söz ve tamlamalara gere­ğinden çok yer verilmiştir: Gûş, gevher, tezâd-ı sü­kûn, ridâ-yı siyah vb.

· Anlatım lirik, konunun işlenişi melânkoliktir. Şiirin bütününde bir karamsarlık sezilmekte, bu da şi­irin ruh ve karakter yapısından ileri gelmektedir.

· Fiiller ise Türkçe kökenli sözcüklerden seçil­iştir: Ağlaşır. yaklaşır, bürür. susarlar vb.

· Şiirde duygular, bir resim tablosu biçiminde anlatılmıştır. Yeni hayalleri en güzel biçimde anlatan isim ve sıfat tamlamalarına yer verilmiştir.


· Şiirde dış öğelere önem verilmiş; ahenk, se­çilen kelimelerle sağlanmıştır. Yağmurun yağışında görülen musiki, yerli yerinde kullanılan sözcüklerin örgüsüyle yansıtılmıştır.

Söz Sanatları:


İlk beş dizede yağmur tanecikleri, yasla feryat eden ve şarkı söyleyen bir insan gibi düşünülerek "teşhis" (kişileştirme) sanatı yapılmıştır. Aynı sanat, seylâbelerin ağlaşmasında ve zerrelerin can çekişme­sinde de görülmektedir. 

Üçüncü beyitte geçen "gün­düz" ile "şeb" (gece) arasında tezat;

dokuzuncu be­yitte geçen "sükûn" ile "tanîn" (tınlama, çınlama) arasında yine tezat sanatı yapılmaktadır. 

Onbirinci beyitte yağmur tanecikleri, yasla feryat eden ve şar­kı söyleyen bir canlı gibi düşünülerek teşhis (kişileştirme) sanatı yapılmaktadır. 

Son dizede ise, yağmur tanecikleri değerli bir "mücevher" e benzetilmektedir.

İçerik Yönünden:

Küçük, monoton, ürkek vuruşlar

Kafeslerde, camlarda titreşerek

Zaman zaman şarkı söyler, ağıt yakar

Kafeslerde, camlarda titreşerek

Küçük, monoton, ürkek vuruşlar.

Sokaklarda sel suları ağlaşır,

Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkça zerrelere bir

Ağır, can çekişen dalgalanma gelir;

Bürür bir soğuk gölge hep çevreyi,

Gündüzün görünür gece yarısı.

Söner şimdi, görünürken demin,

Karşımda o korkunç gölgesi evrenin.

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;

Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer beş sokaktan hayalet gibi,

Koşan bir çocuk; başı örtülü.

O an, anılarımın gecesinde, solgun

Yıkılmış bir kadın, sürür bir siyah örtüyü.

Saçaklarda kuşlar-Acıdır bu pek!

Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.

Ruhumun kulağında öter boş bir inilti,

Boğuk bir sessizlik ve çınlama gibi.

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...

Sokaklarda, damlarda hep titreşir.

Aralıksız ölüm ağıdı yakarak durur

Sokaklarda, damlarda hep titreşir.

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar.

👉Şiir, dört bölümden oluşuyor.
Bölüm: 1- İlk beş dize bu bölümü oluşturur. Burada şair, henüz yağmaya başlayan yağmurdan söz ediyor. Yağmur, küçük damlacıklar halindedir. Tekdü­ze biçimde yağmakta, ürkek davranmaktadır.


Bölüm:2- Altıncı dizeden yirmi üçüncü dizeye kadar olan kısımdır. Burada yağmur, ritmik bir biçimde yağışını sürdürmektedir. Yağan yağmurun şairin ruhunda yarattığı duygular ve izlenimler anlatılmaktadır,


Bölüm : 3- Yirmi dördüncü dizeden son dizeye kadar olan kısımdır. Burada yağmur, ilk bölümdekinin tersine ürkekliğini yitirmiş; yağmak için istek dolu bir hale gelmiştir. İlk bölümde zaman zaman şarkı söyleyen, ağıt yakan yağmur, bu bölümde aralıksız bir biçimde ölüm ağıdı yakmakta ve şarkı ezgileri söy­lemeye devam etmektedir.


Bölüm: 4-Sondaki tek dizedir. Dize, inci gibi düşünülen yağmur damlasının simgesi olmaktadır.
Araştırmalar:
· Yağmurun yağışı, ilk beşlikte, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu beyitlerde son iki be­yitte tasvir edilmektedir. İlk beşlikte yağmur, henüz yağmaya başlamıştır. Yağmur damlaları tekdüze ve ürkektir. İkinci beyitte, yağmur damlaları sokaklarda seller oluşturmakta, çıkardığı sesler ise insan ağla­masını andırmaktadır. Diğer beyitlere göre; yağmur, ritmik bir biçimde yağışını sürdürmekte, insanlar sı­kıntıyla evlerine çekilmektedir. Son iki dizede şair, başta söylediklerini yinelemekte, yağmurun istekli yağdığını belirtmektedir.

· Yağmurun etkisiyle doğada görülen değişiklikler şunlardır : Yolları seller kaplıyor, bulutlar kararıyor, ufuk görünmez oluyor ve insana yaklaşmış duygusunu veriyor. Gündüzün yerini sanki gece karanlığı almış gibi oluyor. Çevre, ıssızlaşıyor ve ürkütücü bir görü­nüm kazanıyor. Bu değişmelerin sonucu şairin kafa­sında "bir âlemin korkunç hayali" beliriyor. O kor­kunç hayal; boş bir sokak, sokakta koşan başı örtülü bir çocuk, saçaklarda kuşlar ve uluyan bir köpek ola­rak betimleniyor. Bu durum, kendisine hasta bir kadı­nı anımsatıyor, ruhunun derinliklerinde yankılar yapı­yor.

· Yağmurun yağışı ve doğa üzerindeki etkisi tasvir edilirken, şair gerçeğe uyuyor, çevrenin aldığı görü­nümü olduğu gibi yansıtıyor. Hatta tasvirlerle yetin­miyor, görünümlerin kendi ruhunda uyandırdığı izlenim­leri anlatarak içinde bulunduğu ruhsal durumunu ortaya koymaya çalışıyor.

· Şiirde konunun işlenişiyle biçim arasında düzen­li bir uygunluk görülmektedir. Kimi biçimsel nitelik­ler, tasvirlerin daha canlı, anlatımın etkili, konunun duygulu hale gelmesinde bir araç olarak kullanılmıştır. Yağmurun ritmik bir biçimde yağışı, sözcüklerin ses­leriyle taklit edilmiştir. Şiirlerde bu tür ahenge, "ahen-g i taklidi" (taklitli ahenk) denir. Şair, bunu şiirinde başarıyla kullanmıştır. Yağmur damlacıkları­nın pencere kafeslerinde ve camlarında çıkardığı tek­düze sesi daha iyi yansıtabilmek için, "T" seslerinden oluşan alliterasyonlara yer vermiştir. "Sokaklarda seylabeler ağlaşır" dizesinde ise alliterasyon "S ve Ş" sesleriyle yapmıştır. Kullanılan kısa aruz kalıbı ve nazmı nesre yaklaştırmaya dayanan anlatım biçimi de yağmurun yağışındaki ritmi sağlamıştır.

· Şiirin dil ve söyleyiş özellikleri, "dil özellikleri" bölümünde verilmiştir.

· Bu şiirde parnasizmin etkileri görülmektedir. Parnasizmde" "seslerle müzik yaratmak" ve "toplum sorunlarıyla ilgilenmek" iki temel niteliktir. Tevfik Fikret de bu şiiri parnasizmin etkisinde kaldığı yıl­larda yazmıştır. Bu şiir, özellikle "seslerle müzik ya­ratmak" yönüyle parnasizmin etkisini taşımaktadır.

Şair Hakkında: 


1 Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 11, Nisan 2015, s İbrahim ÖZEN 1 TEVFİK FİKRET İN YAĞMUR ŞİİRİNDE HİSSEDİLEN MUSİKİ Özet Tevfik Fikret in aruz veznine olan hâkimiyeti ve sanata yönelik mükemmeliyetçi yaklaşımı şiirlerinin musiki tesiri uyandıracak bir özellik kazanmasını sağlamıştır. Genel olarak, edebiyat tarihlerinde ve inceleme kitaplarında Tevfik Fikret in şiiri musiki gibi düşündüğüne, aruz veznini müzikal değerleri bakımından değerlendirdiğine yönelik bir fikir birliği görülmektedir. Bu fikir birliğinin oluşmasındaki en önemli faktör, onun şiirlerinde karşımıza çıkan mana ve ses bütünlüğüdür. Fikret in Yağmur şiiri, bu bütünlüğün tam manasıyla hissedildiği, kulağa ve duygulara hitap eden önemli eserlerinden biridir. Yapılan çalışmada, Yağmur şiirinde hissedilen musiki, müzikal unsurlardan hareketle incelenmeye çalışılacaktır. Öncesinde ise Fikret in şiirlerinin musikiyle ilişkisi üzerinde durulacak; müzikalite kavramı, ilgili diğer kavramlar çerçevesinde açıklanacaktır. Anahtar Kelimeler: Tevfik Fikret, Yağmur, Müzikalite, Âhenk, Ritim MUSIC THAT IS FELT IN TEVFIK FIKRET S YAĞMUR POEM Abstract Tevfik Fikret s domination on aruz prosody and perfectionist approach for art provides his poems with a feature that revive musical effect. Generally, in literature history and research books, there is a consensus that Tevfik Fikret has thought poems as music and assessed aruz prosody in terms of its musical values. The most important factor that creates this consensus is the meaning and sound integrity which we see in his poems. Fikret s poem Yağmur is an important work which appeals to both ear and emotions in which this integrity is completely felt. In this study, music that is felt in Yağmur poem will be tried to analyzed with reference to musical facts. Beforehand, the relationship between the Fikret s poems and music will be emphasized, and then musicality concept will be stated with pursuant to other terms. Keywords: Tevfik Fikret, Yağmur, musicality, harmony, rhythm 1 Doktora Öğrencisi, Gazi Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı, [email protected]

2 İbrahim Özen GİRİŞ Servet-i Fünûn şairlerinde şiiri musıkiye yaklaştırma temayülü 2 belirgindir. Dönemin en önemli iki şairi Cenab Şahabeddin ve Tevfik Fikret, şiirlerinde âhengi ve mısraların müzikal değerlerini göz önünde bulundurmuşlardır. Bu manada; dilin, aruz vezninin, kafiyenin ve nazım şekillerinin musikiye sağladığı imkânları düşünmüşlerdir. Nihat Sami Banarlı, Servet-i Fünun şairlerinde kuvvetli bir musiki lisanı nın varlığından bahseder. Bu lisânın dış musikisi, yani vezin ve şekil kusursuzluğu yönünden Fikret in; iç musikisi yani duyurucu şiir olmak yönünden Cenab Şahabeddin in manzumelerinde gelişmiş olduğunu dile getirir. 3 Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret in şiirlerinde musikinin baştan sona kadar hem bir konu, hem de stilistik bir unsur 4 olduğunu belirtir. Onda, şiiri musikiye yaklaştırma düşüncesinin belirgin olduğunu ve eserlerinde bu hususa yönelik örneklerin bol miktarda bulunduğunu ifade eder. Ayrıca, Fikret in şiir kitabına bir müzik aletinden hareketle Rübab-ı Şikeste adını vermesinin şiiri, musiki gibi telakki ettiğine bir delil 5 olabileceğine dikkat çeker. Tevfik Fikret, aruz veznine hâkim bir şairdir. Bu hâkimiyet, aruz kalıplarını müzikaliteleri yönünden değerlendirmesine, anlattığı duyguya göre şiir içinde farklı vezinler tercih etmesine kadar uzanır. Fikret in aruz vezniyle ilgili aşağıya aldığımız değerlendirmeleri bu düşüncelerimizi destekler niteliktedir: Mesela anlayalım ki evzanın hangisi daha rakik, daha saf, daha sade, daha hafif, daha şuh, daha mest, daha raksan ve havayi. Hangisi daha samimi, daha müessir, daha ciddi, daha ağır, daha ulvi, daha semavi ve ruhanidir. Evet, bakalım hangi vezin hangi zeminlerde daha muvafık düşecek; hangi hissiyat hangi vezinlerle daha tam, daha salim olarak tebliğ edilecek. Hâsılı hangi şiir hangi vezne tatbikan söylenirse tabiiyetini, samimiyetini, ruhunu muhafaza edecek. 6 Görüldüğü üzere Fikret, hangi duygunun hangi aruz kalıbıyla daha etkili anlatılacağını düşünmüş, şiirlerinde ses ve mana bütünlüğünü sağlamak için hâkim olan duyguya göre aruz kalıbını seçmiştir. Tevfik Fikret in şiirlerinde, vezin kadar kafiye de önemlidir. O, kafiyeyi kelimelerden hareketle ortak bir âhenk oluşturmada, müzikaliteyi ve ritmi sağlamada bir araç olarak kullanır. Onun şiirlerinde tercih ettiği kafiyeli kelimeler anlam bakımından da zengindir. Mehmet Kaplan, kafiyenin Tevfik Fikret in şiirlerindeki rolüne şu cümlelerle değinir: O, bir hareketi, bir ruh hâlini veya durumu iyice belirtmek istediği zaman, onu mısraın sonuna koyduğu kafiye ile anlatır. Kafiye aynı zamanda âhenk ile dolu olduğundan, burada mana ile ses birbirini kuvvetlendirir. 7 2 Kaplan, Mehmet, (2009), Tevfik Fikret-Devir, Şahsiyet, Eser, 12. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, s Banarlı, Nihat Sami, (2001), Resimli Türk Edebiyatı, Cilt.2, M.E. B, İstanbul, s Kaplan, Mehmet, (1976), Edebiyat Üzerine Araştırmalar 1, Dergâh Yayınları, İstanbul, s Kaplan, age, s Parlatır, İsmail, (2000), Tevfik Fikret- Dil ve Edebiyat Yazıları, T.D.K, Ankara, s Kaplan, age, s. 221.

3 253 Tevfik Fikret in Yağmur Şiirinde Hissedilen Musiki Tevfik Fikret in şiirlerinin musikiyle ilişkisinden bahsettikten sonra müzikalite kavramını açıklamakta fayda vardır. Yapılan bu değerlendirmeler söz konusu kavramın ve unsurlarının incelenmesinden sonra değer kazanacaktır. Şiirde müzikalite, sesler arasında bir âhenk ve ritim elde etmektir. Bir kelimenin, mısranın kendisinden önceki ve sonraki kelimelerle, mısralarla uyumudur. Bununla birlikte, ses kalıplarıyla ilgili düzenlemeler, üst üste gelen ünsüzlerden kaçınma veya basitçe muayyen ritmik etkilerin varlığı 8 dır. Ritmik etkiler, şiirdeki manayla da uyumlu olmalıdır. Yani şiirde ses musikisi ile mana musikisi iç içe bir hâlde bulunur. 9 T.S. Eliot, musiki bakımından zengin bir şiirde, şiirdeki seslerin yarattığı musikiyle kelimelerin esas ve diğer anlamlarının yarattığı musikinin birbiriyle sımsıkı bir şekilde örülmüş olduğunu 10 belirtir. Aksi takdirde, manadan yoksun bir musiki veya musikiden yoksun bir anlam ortaya çıkabilir. Turan Karataş; müzikaliteyi, müziksel unsurlara yer vermek suretiyle şiirde temin edilen âhenk 11 olarak açıklar, âhenk ve armoni kavramlarıyla da karşılar. Bu bakımdan, müzikaliteyi tam anlamıyla açıklayabilmek için âhenk ve armoni kavramları üzerinde de durmak gerekir. 12 Edebiyatta âhenk, üslubun bir niteliği olarak şiir ve nesirde kelime ve cümlelerin adeta bir musiki tesiri yapacak şekilde ardı ardına getirilmesi ile sağlanan uyum dur. 13 Musiki tesiri yapacak bu uyumu sağlayabilmek için ritim en gerekli unsurlardan biridir. Zira, âhenk ve ritm, şiirde birbirini tamamlayan fonksiyonlar oluşturur. 14 Bu manada, ritim bir ölçü dâhilinde seslerin belli aralıklarla birbirini takip etmesidir. Değişik bir ifadeyle, bir şiirin mısralarındaki vurgu ve durak, uzunluk- kısalık, yükseklik, incelik-kalınlık ve benzeri ses özelliklerinin düzenli bir şekilde yinelenmesinden doğan ses düzenliliğidir. 15 T.S. Eliot, şairin musiki yaratabilmesi için sahip olması gereken en önemli unsurun ritim anlayışı ve bu ritmik yapıyı şiirle kaynaştırabilme gücü 16 olduğunu belirtir. Üzerinde durulması gereken bir diğer kavram olan armoni ise iki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu 17 dur. Bir başka ifadeyle, bir veya birkaç mısradaki seslerin birbirine uymasına, birbirleriyle veya bir manaya göre düzenlenmesine armoni(âheng-i selâset) denir. 18 Şiirde armoniyi sağlayan unsurlar; ünlü harflerin mısralardaki tekrarı olan asonans, ünsüz harflerin tekrarı aliterasyondur. Mısra içinde, manayla uyumlu olarak yapılan ses tekrarları âhengin oluşmasına katkı sağlayan müzikal vasıtalardandır. Ayrıca, şiirdeki ses tekrarları anlatılması ve kavranması güç duygu incelik ve derinliklerini, düşünce ve 8 Wellek, R.; Warren, A., (2005), Edebiyat Teorisi (Çev., Ömer Faruk Huyugüzel), Akademi Kitabevi, İzmir, 2005, s Akay, Hasan, (1998), Cenab Şahabeddin in Şiirleri Üzerinde Stilistik Bir Araştırma, Kitabevi Yayınları, İstanbul, s Eliot, T.S., (2007), Edebiyat Üzerine Düşünceler (Çev. Sevim Kantarcıoğlu), Paradigma Yayıncılık, İstanbul, s Karataş, Turan, (2011), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Sütün Yayınları, İstanbul, 2011, s Kubbealtı yayınlarının sözlüğünde, müzikalite kavramının karşılığı 1. Musikiye uygunluk, 2. Âhenklilik tir (cilt2, s. 2307). Armoninin karşılığı ise 1. Sesler arasındaki kulağa hoş gelen uyum, âhenk tir (Ayvardi, İhsan, (2011), Misalli Büyük Türkçe Sözlük, cilt 1, 4. Baskı, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, s. 171). Görüldüğü üzere, söz konusu kavramların sözlük karşılıkları müzikaliteyi, âhenk ve armoniyle ilişkilendirmektedir. 13 Yetiş, Kazım, (1988), Âhenk, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 1, İstanbul, 1988, s Önal, Mehmet, (2012), Edebiyat Sanatı, Kurgan Edebiyat, Ankara, s Karataş, age, s Eliot, age, s Türkçe Sözlük, (2011), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, s Macit, Muhsin, (2004), Divan Şiirinde Âhenk Unsurları, Kapı Yayınları, İstanbul, s. 63.

4 İbrahim Özen 254 fikrin en rakik tonlarını ifade etmek ve şiir musikisinde zerafet ve çeşitlilik yaratmak sûretiyle manayı takviye 19 eden unsurlardan biridir. 20 Görüldüğü üzere; müzikalite, âhenk, ritim ve armoni kavramları birbirleriyle ilişkilidir. Bu ilişki şiirdeki mısralarda, kelimelerde ve hecelerde meydana gelen mana ve ses uyumu etrafında toplanır. Bu uyumun en son hâli de şiirin musiki tesiri uyandıracak bir estetik bütünlüğe kavuşmasıdır. 21 Yukarıdaki cümleleri göz önünde bulundurarak, şiirdeki musikiyi inceleyebilmek için başta vezin ve kafiye olmak üzere ses tekrarlarını sağlayan aliterasyon ve asonanslar, kelime ve kelime gruplarındaki tekrarlar, paralellikler, kelime dünyası, nazım şekilleri ve birimleri göz önüne alınmalıdır. Söz konusu unsurların bir araya gelerek oluşturdukları ortak yapı, müzikal şiir e ulaşmayı sağlar. Bu bakımdan, yukarıda sıraladığımız kavramları, müzikal tesirleri bakımından kısaca açıklamak gerekir. Şiirde ritmi sağlayan unsurlar vezin ile kafiyedir. 22 Vezin; vurgu ve tonlamalarla, kafiye de sık sık tekrarlanan ortak sesler aracılığıyla ritmin oluşmasını sağlar. Vezin, belirli bir düzenle mısralara aynı âhengi verir. Bu âhenk, ilk bakışta bir melodi değil, bir tempodur; notalanmadır. Kısaca musikidir. 23 Bununla birlikte, vezinler dillerin müzikal tekâmülünde nota vazifesi görecek; dillerdeki seslerin notası olacak kadar tesirlidirler. 24 Aruz vezninde ise açık ve kapalı heceler aracılığıyla müzikteki gibi düzenli ses oluşumları elde edilerek söze müzik öğesi eklenmiş olur. 25 Kafiye en genel manasıyla, en az iki dize sonunda, anlamca ayrı, sesçe bir birine uyan iki sözcük arasındaki ses benzerliğidir. 26 Söz konusu benzerlikler, sık sık tekrarlanan ortak sesler aracılığıyla şiiri bir ritme kavuşturur, anlam ve âhenk bütünlüğü sağlar. Aynı zamanda, şiirdeki ritim ve musikinin duyulabilir hâle gelmesinde 27 rol oynar. Nihat Sami Banarlı, 19 Akay, age, s Mehmet Kaplan, Fikret in şiirlerindeki ses tekrarlarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştır: Fikret, şiirlerinde dil musıkisinin bu iki vasıtasına da başvurmuş, onları mısraın delalet ettiği genel manaya uygun hale getirmeğe çalışmıştır. (Kaplan, age, s. 199). 21 Akay, age, s Parlatır, İsmail, (2004), Tevfik Fikret- Edebiyatımızın Zirvesindekiler, Akçağ Yayınları, Ankara, s Güldaş, Saadet, (2003), Vurgu ve Vurgulamaları ile Türk Musikisinde Prozodi, Kurtiş Matbaacılık, İstanbul, s Banarlı, age, s Macit, age, s Dilçin, Cem, (2005), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, 8. Baskı, T.D.K., Ankara, s Akay, age, s. 390.

5 Kafiye Şeması Düzensiz Kafiyeler Düzenli Kafiyeler Kafiyeli Kelimeler Darbeler Katreler E: Yarım Kafiye, Ler: Redif 255 Tevfik Fikret in Yağmur Şiirinde Hissedilen Musiki kafiyenin, şiirin musikisine yönelik işlevini şu cümlelerle açıklar: Şiirde kafiyenin vazifesi, musiki bestelerindeki kuvvetli nağmelerin sık sık tekrarı gibi, tamamıyle müzikal bir ses tekrarı dır. Musikide tekrarlanan sesler beste ilerledikçe, dinleyen ve söyleyende nasıl bir hâtıra zevki uyandırırsa, şiirde de öyledir: nazım ilerledikçe mısra, beyit ve kıt a sonlarında tekrarlanan bu sesler, okuyan ve dinleyeni bir musiki iklimine götürür; bir hatıra zevkıyle hislendirir. 28 Kelime ve kelime gruplarındaki tekrarlar, şiirde bir uyum, bir ritm oluşturmakta, tıpkı, müzik yapıtlarında zaman zaman ana melodinin yinelenmesi ya da çeşitlenmelerle anımsatılmasında olduğu gibi, dinleyende uyanan ses imgesini pekiştirmektedir. 29 Vezin ve kafiyenin oluşturduğu ritim, sözcük ve sözcük grubu yinelemeleriyle daha da artmakta, seslerdeki uyum, ses yinelemeleri de buna eklenince söz, müziğe dönüşmektedir. 30 Kelime tekrarları, şiire mana yönünden de etki eder. Şair; vurgulamak, düşündürmek, aktarmak istediği düşünceleri tekrarladığı kelimelere yükler. Kelime ve mısra tekrarlarının yanı sıra, şiirdeki müzikalitenin oluşmasına katkı sağlayan unsurlardan bir diğeri paralelliklerdir. Paralelizm, farklı birleşimlerde farklı tabakalar üzerine tekrarlanan benzer yapılardaki tasarlanmış kurallılık veya kuraldışılık şeklinde bir düzenlemedir. 31 Bu düzenlemede, mısralardaki değişen kelimelerle değişmeyen ve sabit olanlar bir aradadır. Nazım şekilleri, şiirin bütünlüğünde oluşacak musiki için önemli bir vasıtadır. 32 Zira vezinler ve kafiyeler, mısraların sesini ve mısralarda ses tekrarını sağlarken nazım şekilleri de bunlardan meydana gelen, daha büyük musiki kalıpları hâlinde daha uzun melodi ler gibi tekrarlanır. 33 Bu manada, nazım şekilleri şiiri hem âhenk hem de anlam bakımından ayakta tutan bir yapı görevi üstlenir. 2. Yağmur Şiirinin Müzikal Unsurlar Açısından İncelenmesi VEZİN- TAKTİLER- HECELER ASONANS- ALİTERASYON REDİF- KAFİYE Fe ûlün / Fe ûlün / Fe ûlün / Fe ûl Açık Hece Kapalı Hece A E I - İ R L K S - Ş Küçük, mut/ tarid, muh/ teriz dar / beler Kafesler / de, camlar/ da pür-ih / tizâz Olur dem /-be-dem nev/ha-ger, nağ/ me-sâz Kafesler /de, camlar /da pür-ih /tizâz Küçük, mut/ tarid, muh /teriz dar /beler B B B A1 Sokaklar/ da seyl-â/ beler ağ/ laşır, Ağlaşır laş: C Yaklaşır Zengin K. Ufuk yak/ laşır, yak/ laşır, yak/ laşır ır: Redif C Bulutlar/ karardık/ ça zerrâ/ ta bir Bir İr: D A1 28 Banarlı, age, s Aksan, Doğan, (1995), Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Engin Yayınevi, Ankara, s Aksan, age, s Akay, age, s Eliot, age, s Banarlı, age, s. 185.

6 Pür-ihtizâz Nağme-sâz z/saz: Zengin Kafiye İbrahim Özen 256 Ağır, muh/ tarız dal/ galanmak/ gelir; Gelir Zengin K. D Bürür bir/ soğuk göl/ ge etrâ/ fı hep Hep Eb/p: E Nümâyân/ olur gün/ düzün nısf/-ı şeb. Şeb Tam K. E Söner şim/ di, manzûr/ olurken/ demin Em: F Demin Tam K. Heyûla/ sı karşım/ da bir â/ lemin Âlemin İn: Redif F Açılmaz/ ne bir yüz,/ ne bir pen/ cere; Pencere Ere: G Bakıldık/ ça vahşet/ çöker yer/ lere. Yerlere Zengin K. G Geçer boş/ sokaktan,/ hayâlet/ gibi, Gibi Bi: H Şitâbân / u pûşî/ de-ser bir/ sabî. Sabi Tam K. H O dem leyl/-i yâdım/ da, solgun,/ tebâh, Tebâh Âh: K Sürür bir/ kadın bir/ ridâ-yı/ siyâh. Siyâh Zengin K. K Saçaklar/ da kuşlar/ - hazindir/ bu pek! Pek Pek: L Susarlar,/ uzaktan/ ulurbir/ köpek. Köpek Zengin K. L Öter gûş/-ı rûhum/ da boş bir/ enîn, Enîn a/enîn: M Boğuk bir/ tezâd-ı/ sükûn u/ tanîn: Tanîn Zengin K. M Küçük, pür/-heves, gev/ herîn kat/ reler A2 Sokaklar/ da, damlar/ da pür-ih/ tizâz B2 Olur mut/ tasıl nev/ ha-ger, nağ/ me-sâz; B Sokaklar/ da, damlar/ da pür-ih/ tizâz B2 Küçük, pür/ -heves, gev/ herîn kat/ reler A2 Toplam Tevfik Fikret in Yağmur şiiri; vezin, kafiye, asonans, aliterasyon, kelime tekrarları, paralellikler, nazım biçimi ve kelime dünyası çerçevesinde incelenmiştir. Yukarıya aldığımız tabloda, söz konusu şiirle ilgili sayısal veriler oluşturulmuş, bu veriler çalışmada açıklanmaya çalışılmıştır. Vezin: Tevfik Fikret, Yağmur şiirini Fe ûlün Fe ûlün Fe ûlün Fe ûl kalıbıyla yazmıştır. Şiiri, aşağıya aldığımız gibi, vezin kalıplarına ayrılmış şekilde okuduğumuzda dalgalanan ritmik sesi ve yağmurun yağışının taklidini hissetmek mümkündür. 34 Fe û lün / Fe û lün / Fe û lün / Fe ûl Küçük, mut / tarid, muh / terizdar / beler Kafesler / de, camlar / da pür-ih / tizâz Olur dem-/be-dem nev/ ha-ger, nağ /me-sâz Kafesler/de, camlar/da pür-ih /tizâz Küçük mut/tarid, muh/teriz dar /beler Yağmur şiirinde, bir mısra on bir heceden oluşmasına rağmen bunlardan sadece dört tanesi açık hecedir. Şiirin bütününde ise 196 kapalı, 112 açık hece bulunmaktadır. Vezinlerdeki kapalı hecelerin çokluğu ritmin yavaşlamasını, açık heceler ise süratlenmesini sağlar. 35 Bu 34 Yağmur şiirindeki ritmik sesin oluşmasında tek faktör seçilen aruz kalıbı değildir. Vehbi Eralp, Firdevsi nin Şehname sinin de aynı vezin kalıbıyla yazıldığını ancak yağmurun yağışını hatırlatan bir âhenge sahip olmadığını dile getirir. Eralp, yağmuru taklit eden âhengin oluşmasında asıl unsurun kısa heceli kelimelerden kaynaklandığını belirtir (Eralp, Vehbi, (1947), Şiir ve Âhenk, İstanbul, sayı 2, s. 96). 35 Göre, Zehra, (2007), Adni Divanında Âhenk Unsurları, Turkish Studies International Periodical For the Languages, 2/4 Fall 2007, s. 407.

7 257 Tevfik Fikret in Yağmur Şiirinde Hissedilen Musiki dikkatle, Yağmur şiirinin yavaş bir ritme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Şiirdeki kelime dünyası da ritmin yavaşlığını hissettirecek bir çağrışım gücüne sahiptir. Yağmurun yağışını tasvir eden muttarid (tek düze sürüp giden), muhteriz (ölçülü, çekingen), pür-ihtizaz (hafif titreme), dembe-dem (daima, durmadan) kelimeleri, ağır ağır ancak sürekli yağan yağmuru tasvir eden kelimeler olarak karşımıza çıkar. Aruz vezniyle yazılan şiirlerde, takti ile mana uyuşması önemlidir. Bu uyuşma, kelimelerin iyi telaffuz edilmelerini temin eder, ayrıca mısraın her parçasına muhtelif hareket ve tonlar kazandırmak suretiyle değişik bir musiki meydana getirir. 36 Aynı zamanda, şiirde vurgu ve tonlamayı sağlar. Bu vurgu ve tonlamalar manayla bir arada düşünülmelidir. Zira nazım kalıbı yalnızca akustik ve müzikal yöntemlerle kavranamaz ve anlaşılamaz. Bir vezin teorisinde anlam mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. 37 Diğer türlü takti in ritmi mana ile uyuşmadığı için, mısra okunduğu zaman monoton bir gürültü hâsıl eder. 38 Mehmet Kaplan, Yağmur şiirinin mana ile takti uyuşmasının en göze çarpan örneklerinden biri olduğunu söyler; Fikret in yağmurun damla damla, sık veya seyrek vuruşunu, suların çağlayışını, yekpare hâllerini muhtelif takti lerle 39 anlattığını belirtir. Tevfik Fikret, Fe ûlün Fe ûlün Fe ûlün Fe ûl kalıbına paralel olarak, iki ve üç heceli kelimelere yer verir. Şiirde; 46 üç heceli, 35 iki heceli kelime bulunurken 12 dört heceli ve 18 bir heceli vardır. Fikret, iki ve üç heceli kelimeleri yoğun kullanarak kelimelerin aruz kalıbına uygun ve manayla uyumlu bölünmesini sağlar. Kelimelerde oluşan bu bölünme, mısralarda ritmik bir düzen ve alçalıp yükselen sesleri oluşturur. Yükselen sesler yağmurun sokaklara, camlara, kafeslere vuruşunu çağrıştırır. Aşağıdaki tabloda, mısra başlarındaki iki ve üç heceli kelimelerin bölünüşünü görmek mümkündür: 1. Beyit (Örnek) Küçük, mut / tarid, muh / terizdar / beler Kafesler / de, camlar / da pür-ih / tizâz 2. Beyit (Örnek) Küçük, pür/-heves, gev/ herîn kat/ reler Sokaklar/ da, damlar/ da pür-ih/ tizâz Kafiye: Yağmur şiirinde yapısal bir bütünlük bulunmaktadır. Şiir, beş mısralık bir bölümle başlar, on bir beyit devam eder ve tek bir mısrayla son bulur. Şiirin ilk beş mısrasıyla, son iki beyit ve tek mısra bir bütün olarak düşünülmelidir. Çünkü söz konusu kısımlar paralellik, kelime tekrarları ve kafiyelenen kelimeler açısından birbirleriyle ilişkilidirler. Bu doğrultuda, şiirin ilk ve son kısımlarında e ve âz sesleriyle yarım ve zengin kafiye yapıldığını söyleyebiliriz. Şiirin ilk ve son kısımlarının dışında, geriye kalan dokuz beytin kafiyeleri ise şöyledir: ağlaşır, yaklaşır, bir, gelir, hep, şeb, demin, alemin, pencere, yerlere, gibi, sabî, tebâh, siyâh, pek, köpek, enîn, tanîn, nağme-sâz, pür-ihtizâz. Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz 36 Akay, age, s Wellek; Warren, age, s Kaplan, age, s Kaplan, age, s. 213.

8 İbrahim Özen 258 Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Yağmur şiirinde, kulak kafiyesine yer verilmiştir. 40 Yukarıda görüldüğü üzere, birisi zel diğeri sin harfiyle yazılan pür- ihtizâz ile nağme-sâz kelimeleri kafiyelidir. Şiirde kulak kafiyesine örnek olacak diğer kafiyeli kelimeler, hep-şeb ve enîn-tanîn dir. Söz konusu kelimeler arasında Fikret, hem mana ilişkisi kurmuş hem de ses bütünlüğü oluşturmuştur. Tevfik Fikret in incelediğimiz eserini serbest kafiye şemasıyla yazılan şiirlere bir örnek olarak verebiliriz 41 : a1-b1-b-b1-a1, c-c, d-d, e-e, f-f, g-g, h-h, k-k, l-l, m-m, a2-b2, b-b2, a2. Şiirdeki kafiye şeması, sarma ve mesnevi tarzı kafiyeyi düşündürse de esere özel bir örgüdür. Fikret in denediği bu örgü, ilk mısrasından son mısrasına kadar şiire bir bütünlük kazandırmıştır. Yağmur şiirindeki kafiyeli kelimeler anlam olarak da birbirleriyle ilişkilidir. Örnek verecek olursak, Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere; Bakıldıkça vahşet çöker yerlere. beytinde, yağmurun pencereye ve yerlere vuruşu sezdirilmiş, manaya dönük bir ilişki kurulmuştur. Saçaklarda kuşlar hazîndir bu pek!-, Susarlar, uzaktan ulur bir köpek. beytinde de kafiyeli kelimelerin mana ve ses bakımından birbiriyle uyumlu olduğu görülmektedir; Fikret, pek sesiyle köpeğin havlamasını hissettirmiştir. Yağmur şiirinde redif, sadece iki beyitte karşımıza çıkar ve kafiye kadar etkili bir âhenk unsuru olarak kullanılmaz. Aliterasyon ve Asonans: Yağmur şiirinde R ünsüz harfinin baskın olarak şiirde kullanıldığını görmekteyiz. Bu harfin ardından en çok kullanılan diğer ünsüz harfler ise L, K, S-Ş, N, M dir. 42 Ünlü harflerden ise A, E ve I-İ seslerine daha çok yer verilmiştir. 43 Yağmur şiirinde sıkça kullanılan kelimeler akışkan, şiddet, gürültü belirten, hüzün 40 Servet-i Fünun döneminde, kafiyenin kulak için mi yoksa göz için mi olduğu hakkındaki tartışmalar sonucuna ulaşmış, Servet-i Fünûn şairleri göze göre değil kulağa göre kafiye kullanmışlardır. Recaizâde Ekrem in kafiye sem için, basar için değildir sözü, Servet-i Fünuncularla birlikte tamamen yerleşmiştir. (Akın, Hüsrev, (2001), Servet-i Fünûn Nazmında Vezin, Şekil ve Kafiye, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun, s. 135). 41 Servet-i Fünun döneminde, kulak için kafiye anlayışının yerleşmesinin yanı sıra, divan şiirinden beri devam eden klasik kafiye şemalarının da dışına çıkılmıştır. Bu dönem şairleri kafiyesiz bile şiir yazdıkları gibi şiirlerinde kâfiye için şema şartı koymamışlar, kâfiyeyi zevklerine uygun olarak yapmışlardır. (Akın, age, s. 128). Tevfik Fikret de şiirlerinde kafiye şeması olarak genellikle çapraz, sarma, düz kafiyeler kullanmış; serbest ve karışık kafiye düzeni olan şiirler de yazmıştır. Hatta Fikret in Türk şiirine getirmiş olduğu en büyük yeniliklerden birisi kafiyelerin arasını açması, serbest kâfiye şeması kullanmasıdır. (Akın, age, s. 128). 42 R sesi şiir boyunca seksen üç kez tekrarlanmıştır. Bu sesin ardından L sesi kırk üç, K sesi kırk iki, S-Ş sesi otuz dokuz, N sesi otuz bir, M sesi yirmi beş kez tekrarlanmıştır. Fikret in R sesinin ardından en çok kullandığı sesler hakkında Mehmet Kaplan şu tespitlerde bulunmuştur: (L) ünsüzü, umumiyetle, hayali, geceye ait ve uzak şeylerin intibalarına refakat eder. Ş ünsüzüşiddet, gürültü, parlaklık, neşe intibalarını verir. N sesi hüzünlü veya neşeli, şiddetli veya sakin bir tannaniyet verir; diğer ünsüzlerle en güzel şekilde imtizaç eden bir unsurdur. M ünsüzü bazan, şiddet, bazan yumuşaklık ifade eder. T sesi de sertlik, şiddet, bazan da titreklik intibaı verir. (Kaplan, age, s ). Yukarıda yer vermediğimiz K sesi de Tevfik Fikret in sıkça kullandığı ve âhenk elde etmeğe çalıştığı ünsüzlerden biridir (Kaplan, age, s. 199). 43 Şiirde A ünlüsü yüz bir, E ünlüsünü yetmiş, I - İ ünlüsünü altmış üç kez tekrarlamıştır. Bu ünlülerle ilgili Rene Wellek, şu tespitlerde bulunmuştur: ince ünlülerle ( front vowel) (e ve i) ince, açık, parlak ve hızlı şeyler; öte yandan kalın ünlülerle ( back vowel) ( o ve u) hantal, ağır, karanlık ve sıkıcı şeyle arasında bazı çağrışımların varlığı akustik deneyimlerle ispatlanabilir. (Wellek; Warren, age, s. 137).

9 259 Tevfik Fikret in Yağmur Şiirinde Hissedilen Musiki ve uzak hayallere dalmayı çağrıştıracak mahiyettedir. Fikret,... yağmurun camlara vuruşu, sellerin sokaklarda çağlayışı, karanlık bulutların dalgalanışı, serin tenhalık, yerlere vahşetin çöküşü ve bunun gibi daha birçok teferruat[ı] 44 seçtiği kelimeler ve kullandığı seslerle anlatmıştır. Kelime ve Kelime Gruplarında Tekrar: Kelime ve kelime gruplarındaki tekrarlar anlatılmak istenilen duygunun, hayalin daha iyi ve etkili yansıtılmasını sağlar. Bununla birlikte, bir musikişinas nasıl belli müzikal tonları belirli bir düzen içinde tekrar ederse, şair de aynı şekilde belirli tertip ve terkipler içinde tekrar ederek şiirine bir intizam ve yapı kazandırabilir. 45 Hasan Akay, tekrarların şiirde nasıl bir işleve sahip olduğunu şu başlıklar altında toplamıştır: a) kulağı memnun eder, b) tekrar edilen kelimeleri telkin eder, c) şiire bir yapı kazandırır. Bu manada, tekrar eden kelime ve kelime grupları Yağmur şiirinin musikisine katkı sağlamakta, okuyucusunu muhtevaya götürmektedir. Yağmur şiirinde, küçük ve pür-ihtizâz dört; yaklaşır, dem ve sokak üç; olur iki defa tekrarlanmıştır. Bu kelime tekrarları, gerek aynı mısrada gerek üstte ve altta bulunan mısralarda yer alan kelimelerle ses değerleri bakımından uyumludur. Yağmur şiirinde, kelime tekrarlarıyla kıyaslandığında, mısra tekrarlarından daha fazla faydalanılmıştır. Tabloda görüldüğü üzere, toplamda dört farklı mısra tekrarlanmıştır. Bu tekrarlardan ikisi şiirin başında ikisi de şiirin sonundadır. İLK BEŞ MISRALIK BÖLÜM SON İKİ BEYİT VE TEK MISRA Kafiye Şem. Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Küçük muttarid, muhteriz darbeler Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz; Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Kelime ve kelime grubu tekrarlarının yanısıra, Yağmur şiirinde mana ve ses bütünlüğünü sağlayan paralelizme örnek mısralar da bulunmaktadır. İLK BEŞ MISRALIK BÖLÜM SON İKİ BEYİT VE TEK MISRA Paralellikler Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Küçük muttarid, muhteriz darbeler Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz; Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Paralellikler için hazırladığımız tabloda, sayılar değişen, harfler de değişmeyen öğeleri temsil etmektedir. Şiirin ilk beş mısrasında tekrar eden Küçük, muttarid, muhteriz darbeler, son beyitlerde tekrarlanan Küçük, pür-heves, gevherîn katreler le; Kafeslerde, camlarda pürihtizâz, Sokaklarda damlarda pür-ihtizâz la; Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz, Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz la paralellik taşır. Bu mısralardaki farklı kelimeler X1 1Y A1 B1 B B1 A1 Z1Z 1Y X1 A2 B2 B B2 A2 X2 2Y Z2Z 2Y X2 44 Kaplan, age, s Akay, age, s. 32.

10 İbrahim Özen 260 şöyledir: muttarid, muhteriz - pür-heves, gevherîn ; kafeslerde, camlarda - Sokaklarda, damlarda ; dem be dem - muttasıl. Şiirde değişen söz konusu kelimeler; şekil, hız ve mekân noktasında birbirleriyle ilişkilidir. Daha açık bir ifadeyle, yağmur damlalarının şeklindeki, yağış şiddetindeki ve damlaların düştüğü yerlerdeki farklılıklar ve değişkenlikler şiirdeki paralelliklerin sağladığı imkânla anlatılmıştır. Paralellikleri ve mısra tekrarlarını bir arada düşündüğümüzde, her iki unsurun Yağmur şiirine etkisi, bir bütünlük sağlamalarıdır. Beyit ve parçaların hâkimiyeti yerine, baştan sona kadar şiiri tek bir parça hâline getirmeleridir. Böylelikle şiirde, ilk mısradan son mısraya kadar, yağmurun yağışını hissettirecek ortak sesler çıkmakta ve şiir musiki tesiri göstermektedir. Nazım Şekli, Nazım Birimi: Tevfik Fikret, Divan edebiyatındaki müstezat şeklini değiştirerek serbest müstezatlar yazmış, mensur şiir örnekleri vermiş, sone ve terza-rima gibi batılı nazım şekillerini denemiştir. Bununla birlikte, şiirlerinde yeni nazım şekillerine de yer vermiştir. Fikret, kendi içinde bir bütünlüğe sahip olan Yağmur şiirini de yeni bir nazım şeklinde yazmıştır. Beş mısralık bir bölümle başlayan şiir, on bir beytin ardından tek bir mısra ile son bulur. Şiirdeki nazım şekli, doğu edebiyatında olmadığı gibi batı edebiyatının nazım şekillerinde de yoktur. Cem Dilçin in tasnifi çerçevesinde Yağmur şiirini, karışık düzenli biçimler genel başlığı altında, bentlerinin dize sayısı değişik olanlar adı altında sınıflandırabiliriz. 46 Tevfik Fikret, öncelikle beyitte tamamlanan anlam ünitesini değiştirmiş, şiirde bir bütünlük sağlamaya çalışmıştır. Divan nazmının esasını kuran ve Tanzimat şiirinde de kısmen devam eden beyit hakimiyeti ni yani beytin şiirde biricik anlam ünitesi olması, anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırarak anjambımanı Türk şiirinde 47 geliştirmiştir. Tevfik Fikret, anjambımanı Yağmur şiirinde de kullanmış, beyit güzelliğinden ziyade eserin bütününü düşünmüştür. Böylece, yağan yağmurun kendisine hissettirdiklerini şiirin tamamında işlemiştir. Bu özelliğe göre alt alta gelen mısralar yan yana düşünülüp bir cümle gibi okunabilmektedir: Bulutlar karardıkça zerrâta bir Ağır, muhtarız dalgalanmak gelir; Geçer boş sokaktan, hayâlet gibi, Şitâbân u pûşîde-ser bir sabî. Saçaklarda kuşlar- hazindir bu pek!- Susarlar, uzaktan ulur bir köpek. Bulutlar karardıkça zerrâta bir Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;, Geçer boş sokaktan, hayâlet gibi,- Şitâbân u pûşîde-ser bir sabî, Saçaklarda kuşlar hazîndir bu pek!- Susarlar, uzaktan ulur bir köpek. Tevfik Fikret, bu beyitlerde anlamı ikinci mısraya taşıyarak nazmı nesre yaklaştırmış, beyitlere bir cümle bütünlüğü kazandırmıştır. Yağmur şiirinde; nazım şekliyle kurulan yapı, ses ve mana uyumunun sağlanması noktasında kafiye, kelime tekrarları ve paralelliklerle desteklenmiştir. Böylelikle ilk mısradan son mısraya kadar şiirde anlamsal bütünlük ve müzikal uyum sağlanmıştır. 46 Dilçin, age, s Akyüz, Kenan, (1995), Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 98.

11 261 Tevfik Fikret in Yağmur Şiirinde Hissedilen Musiki Kelime Dünyası: Şiirin kelime dünyası, okuyucuyu yağmurun tasvirine götürmektedir. Yağmur damlalarının boyutu ve yağmurun yağış biçimiyle ilgili küçük, muttarid (tek düze sürüp giden), muhteriz (ölçülü, çekingen), pür-ihtizaz (hafif titreme), dem-be-dem (daima, durmadan), nevha-ger (matemle feryat eden), nağme-saz (şarkı yapan) kelimeleri karşımıza çıkar. Bu kelimelerle yağmurun küçük damlalar hâlinde ve ürkek bir şekilde titreşerek, şarkı söyleyerek, ağıt yakarak durmadan yağdığı tasvir edilir. Gökyüzü ise yağmurlu bir havaya uygundur; ufuklar yaklaşmış, bulutlar kararmış ve gündüz gece gibi görünmeye başlamıştır. Yağmurun etki ettiği yerler kafesler, camlar, pencereler, saçaklar, yerler ve sokaklardır. Yağmurdan etkilenenler ise çaresiz olarak düşünülen köpek, kuş, çocuk ve kadındır. Paragraf boyunca bahsettiğimiz kelimeler, gerek tekrarlar gerek paralellikler aracılığıyla şiirin bütününe yayılmıştır. Bütün bunlardan hareketle, Yağmur şiirindeki kelime dünyasının şiirdeki mana ve ses bütünlüğüne katkı sağladığını söyleyebiliriz. Sonuç Şiirde müzikalite kavramı; âhenk, ritim ve armoni kavramlarıyla bir arada düşünülmektedir. Söz konusu kavramların buluştuğu nokta, uyum kelimesidir. Ses ve mana uyumunun sağlanmasıyla şiirde müzikalite sağlanmış olur. Tevfik Fikret in aruz kalıplarını müzikaliteleri bakımından değerlendirmesi, sanata yönelik mükemmeliyetçi yaklaşımı, musiki tesiri uyandıran şiirler yazmasını sağlamıştır. Onun Yağmur şiiri de bu manada ön plana çıkan eserlerinden biridir. Söz konusu şiirde; azamî derecede istifade edilen, iç içe geçen ve birbirlerini tamamlayan müzikal unsurların kullanımıyla ilgili şu sonuçlara varılabilir: 1. Nazım şekli; kafiye, kelime grubu tekrarları ve mısralar arasındaki paralelliklerle bir arada düşünülmelidir. Söz konusu unsurlar bir araya gelerek şiire yapısal bir bütünlük kazandırmıştır. 2. Vezin ve kafiyeyle şiir, yağmurun yağışını hissettirecek bir ritme kavuşmuştur. Seçilen aruz kalıbı, yoğun kullanılan üç ve dört heceli kelimeler, mana ve takti uyumu, yağmur darbelerini çağrıştıracak bir ritim oluşturmuştur. Kafiye de mısra sonlarında tekrar eden ortak sesler aracılığıyla şiirin ritmini kuvvetlendirmiştir. 3. Manaya yön veren kelime dünyası; ritim, ses ve kelime tekrarlarıyla uyumludur. Yağmurun şiddetini tasvir eden kelimeler, yavaş ancak sürekli yağan yağmuru işaret etmekte; şiirin ritmi, yağmurun hızına göre şekillenmektedir. Ses ve kelime tekrarları ise şiirdeki ritme ve manaya uygun ses değerlerine sahiptir. Yağmur şiiri, sağladığı ses ve mana bütünlüğüyle değerini ortaya koymuş, Türk edebiyatında doğa olaylarını tasvir eden nadide eserlerden birisi olarak yerini almıştır. KAYNAKLAR AKAY, Hasan, (1998), Cenab Şahabeddin in Şiirleri Üzerinde Stilistik Bir Araştırma, Kitabevi Yayınları, İstanbul. AKIN, Hüsrev, (2001), Servet-i Fünûn Nazmında Vezin, Şekil ve Kafiye, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun. AKSAN, Doğan, (1995), Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Engin Yayınevi, Ankara. AKYÜZ, Kenan, (1995), Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılâp Kitabevi, İstanbul.

12 İbrahim Özen 262 AYVARDİ, İhsan, (2011), Misalli Büyük Türkçe Sözlük, cilt 1, 4. Baskı, Kubbealtı Yayınları, İstanbul BANARLI, Nihat Sami, (2001), Resimli Türk Edebiyatı, Cilt.2, M.E. B, İstanbul. DİLÇİN, Cem, (2005), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, 8. Baskı, T.D.K., Ankara. ELİOT, T.S., (2007), Edebiyat Üzerine Düşünceler (Çev. Sevim Kantarcıoğlu), Paradigma Yayıncılık, İstanbul. ERALP, Vehbi, (1947), Şiir ve Âhenk, İstanbul, sayı 2, s GÖRE, Zehra, (2007), Adni Divanında Âhenk Unsurları, Turkish Studies International Periodical For the Languages, 2/4 Fall 2007, s GÜLDAŞ, Saadet, (2003), Vurgu ve Vurgulamaları ile Türk Musikisinde Prozodi, Kurtiş Matbaacılık, İstanbul. KARATAŞ, Turan, (2011), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Sütün Yayınları, İstanbul, KAPLAN, Mehmet, (2009), Tevfik Fikret-Devir, Şahsiyet, Eser, 12. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul. KAPLAN, Mehmet, (1976), Edebiyat Üzerine Araştırmalar 1, Dergâh Yayınları, İstanbul. MACİT, Muhsin, (2004), Divan Şiirinde Âhenk Unsurları, Kapı Yayınları, İstanbul. ÖNAL, Mehmet, (2012), Edebiyat Sanatı, Kurgan Edebiyat, Ankara, s PARLATIR, İsmail, (2004), Tevfik Fikret- Edebiyatımızın Zirvesindekiler, Akçağ Yayınları, Ankara. PARLATIR, İsmail, (2000), Tevfik Fikret- Dil ve Edebiyat Yazıları, T.D.K, Ankara. Türkçe Sözlük, (2011), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara WELLEK, R.; Warren, A., (2005), Edebiyat Teorisi (Çev., Ömer Faruk Huyugüzel), Akademi Kitabevi, İzmir, UÇMAN, Abdullah, (2007), Rübâb-ı Şikeste-Tevfik Fikret, 2. Baskı, Çağrı Yayınları. YETİŞ, Kazım, (1988), Âhenk, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 1, İstanbul, 1988.

Tevfik Fikret - Yağmur Şiirinin İncelemesi

Cigdem
Üyelik Tarihi
13 Ocak 2013
Konular
91
Mesajlar
199
MFC Puanı
10
TEVFİK FİKRET - YAĞMUR ŞİİRİNİN İNCELENMESİ



YAĞMUR - TEVFİK FİKRET

YAĞMUR



Küçük, muttarid, muhteriz darbeler

Kafeslerde, ramlarda pür ihtizaz

Olur dembeden nevhager, nagmesâz

Kafeslerde, ramlarda pür ihtizaz

Küçük, muttarid, muhteriz darbeler..



Sokaklarda seylâbeler ağlaşır,

Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;



Bulutlar karardıkça zerrata bir

Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;



Bürür bir soğuk gölge etrafı hep,

Nümâyan olur gündüzün nısf-ı şeb.

Söner şimdi, manzûr olurken demin

Heyulası karşımda bir âlemin



Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;

Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.



Geçer hoş sokaktan, hayalet gibi,

Şitâbân ü puşideser bir sabî;



O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh.

Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyâh.



Saçaklarda kuşlar - Hazindir bu pek!

Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.



Öter gûş-i ruhumda boş bir enîn,

Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn:



Küçük, pür heves gevherin katreler...

Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz

Olur muttasıl nevhager, nağmesâz

Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz

Küçük, pür heves, gevherin katreler...



Tevfik Fikret

Feûlün feûlün feûlün feûl


Metin İncelemesi:

Biçim Yönünden:




Biçimi: Nazım.

Nazım Biçimi: Yeni edebiyatın yeni nazım bi*çimi.

Nazım Birimi: Beyit.

Ölçüsü: Aruz

Kelimeler:

Muhteriz: Çekingen - Pür-ihtizaz: titreyişli - Nevha-ger:sesle ağlayan - Nağme-sâz: nağme çıkaran - Zerrât: zerreler - Muhtazır: can çekişen - Numâyân olur: görünür - Nısf-ı şeb: gece yarısı - Manzur olurken: görünürken - Şitâban ü pûside-ser bir sabî: acele ile giden başı örtülü bir çocuk - Leyl'i yâdımda: hatıramın gecesinde - Tebâh: harap - Ridâ-yı siyah: siyah örtü - Gûş-ı rûh: ruh kulağı - Enin: inilti - Tezâd-ı sükûn ü tanîn: sessizlikle ses çıkarmanın tezadı - Cevherin katreler: mücevver gibi damlalar

Fe û lün/fe û lün/fe û lün/fe ûl

Kü çük mut/ta rit muh/te riz dar/be ler

Türü: Lirik-pastoral şiir.

Konusu: Bir doğa olayı olan yağmurun yağışı ir ediliyor; onun kişi ruhunda yarattığı duygular izlenimler anlatılıyor.

Kafiye şeması: abba/cc/dd/ee/ff/gg/hh/ii/jj/kk/ /ab/bb/a.

Kafiyeli olan, "İhtizaz/nağmesaz" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "AZ" olup tam kafiyedir. "Gibi/sâbi" sözcüklerinde de ortak kafiye sesi "Bİ" olduğun*dan tam kafiyedir.



Dil özellikleri:



Şiirin dizeleri nesir cümleleri gibi kurularak, nazım nesire yaklaştırılmıştır. Dizeler birbiri ardın*ca ve uyak gözetmeksizin okunduğunda ortaya bir nesir havası veren anlatım çıkmaktadır.
Divan ve Tanzimat şiirinde cümleler tek be*yitte tamamlandığı halde, bu şiirde beyitler tümce*lerden oluşmakta ve anlamca birbirine bağlı bulun*maktadır
Yabancı kökenli söz ve tamlamalara gere*ğinden çok yer verilmiştir: Gûş, gevher, tezâd-ı sü*kûn, ridâ-yı siyah vb.
Anlatım lirik, konunun işlenişi melânkoliktir. Şiirin bütününde bir karamsarlık sezilmekte, bu da şi*irin ruh ve karakter yapısından ileri gelmektedir.
Fiiller ise Türkçe kökenli sözcüklerden seçil*iştir: Ağlaşır. yaklaşır, bürür. susarlar vb.
Şiirde duygular, bir resim tablosu biçiminde anlatılmıştır. Yeni hayalleri en güzel biçimde anlatan isim ve sıfat tamlamalarına yer verilmiştir.
Şiirde dış öğelere önem verilmiş; ahenk, se*çilen kelimelerle sağlanmıştır. Yağmurun yağışında görülen musiki, yerli yerinde kullanılan sözcüklerin örgüsüyle yansıtılmıştır.


Söz Sanatları:

İlk beş dizede yağmur tanecikleri, yasla feryat eden ve şarkı söyleyen bir insan gibi düşünülerek "teşhis" (kişileştirme) sanatı yapılmıştır. Aynı sanat, seylâbelerin ağlaşmasında ve zerrelerin can çekişme*sinde de görülmektedir. Üçüncü beyitte geçen "gün*düz" ile "şeb" (gece) arasında tezat; dokuzuncu be*yitte geçen "sükûn" ile "tanîn" (tınlama, çınlama) arasında yine tezat sanatı yapılmaktadır. Önbirinci beyitte yağmur tanecikleri, yasla feryat eden ve şar*kı söyleyen bir canlı gibi düşünülerek teşhis (kişileştirme) sanatı yapılmaktadır. Son dizede ise, yağmur tanecikleri değerli bir "mücevher"e benzetilmektedir.



İçerik Yönünden:

Küçük, monoton, ürkek vuruşlar

Kafeslerde, camlarda titreşerek

Zaman zaman şarkı söyler, ağıt yakar

Kafeslerde, camlarda titreşerek

Küçük, monoton, ürkek vuruşlar.



Sokaklarda sel suları ağlaşır,

Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkça zerrelere bir

Ağır, can çekişen dalgalanma gelir;



Bürür bir soğuk gölge hep çevreyi,

Gündüzün görünür gece yarısı.

Söner şimdi, görünürken demin,

Karşımda o korkunç gölgesi evrenin.



Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;

Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer beş sokaktan hayalet gibi,

Koşan bir çocuk; başı örtülü.



O an, anılarımın gecesinde, solgun

Yıkılmış bir kadın, sürür bir siyah örtüyü.

Saçaklarda kuşlar-Acıdır bu pek!

Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.



Ruhumun kulağında öter boş bir inilti,

Boğuk bir sessizlik ve çınlama gibi.

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...

Sokaklarda, damlarda hep titreşir.



Aralıksız ölüm ağıdı yakarak durur

Sokaklarda, damlarda hep titreşir.

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar.



Tevfik Fikret



Şiir, dört bölümden oluşuyor.



Bölüm 1- İlk beş dize bu bölümü oluşturur. Burada şair, henüz yağmaya başlayan yağmurdan söz ediyor. Yağmur, küçük damlacıklar halindedir. Tekdü*ze biçimde yağmakta, ürkek davranmaktadır.

Bölüm 2- Altıncı dizeden yirmi üçüncü dizeye kadar olan kısımdır. Burada yağmur, ritmik bir biçimde yağışını sürdürmektedir. Yağan yağmurun şairin ruhunda yarattığı duygular ve izlenimler anlatılmaktadır,

Bölüm 3- Yirmi dördüncü dizeden son dizeye kadar olan kısımdır. Burada yağmur, ilk bölümdekinin tersine ürkekliğini yitirmiş; yağmak için istek dolu bir hale gelmiştir. İlk bölümde zaman zaman şarkı söyleyen, ağıt yakan yağmur, bu bölümde aralıksız bir biçimde ölüm ağıdı yakmakta ve şarkı ezgileri söy*lemeye devam etmektedir.

Bölüm 4- Sondaki tek dizedir. Dize, inci gibi düşünülen yağmur damlasının simgesi olmaktadır.



Araştırmalar:

Yağmurun yağışı, ilk beşlikte, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu beyitlerde son iki be*yitte tasvir edilmektedir. İlk beşlikte yağmur, henüz yağmaya başlamıştır. Yağmur damlaları tekdüze ve ürkektir. İkinci beyitte, yağmur damlaları sokaklarda seller oluşturmakta, çıkardığı sesler ise insan ağla*masını andırmaktadır. Diğer beyitlere göre; yağmur, ritmik bir biçimde yağışını sürdürmekte, insanlar sı*kıntıyla evlerine çekilmektedir. Son iki dizede şair, başta söylediklerini yinelemekte, yağmurun istekli yağdığını belirtmektedir.
Yağmurun etkisiyle doğada görülen değişiklikler şunlardır : Yolları seller kaplıyor, bulutlar kararıyor, ufuk görünmez oluyor ve insana yaklaşmış duygusunu veriyor. Gündüzün yerini sanki gece karanlığı almış gibi oluyor. Çevre, ıssızlaşıyor ve ürkütücü bir görü*nüm kazanıyor. Bu değişmelerin sonucu şairin kafa*sında "bir âlemin korkunç hayali" beliriyor. O kor*kunç hayal; boş bir sokak, sokakta koşan başı örtülü bir çocuk, saçaklarda kuşlar ve uluyan bir köpek ola*rak betimleniyor. Bu durum, kendisine hasta bir kadı*nı anımsatıyor, ruhunun derinliklerinde yankılar yapı*yor.
Yağmurun yağışı ve doğa üzerindeki etkisi tasvir edilirken, şair gerçeğe uyuyor, çevrenin aldığı görü*nümü olduğu gibi yansıtıyor. Hatta tasvirlerle yetin*miyor, görünümlerin kendi ruhunda uyandırdığı izlenim*leri anlatarak içinde bulunduğu ruhsal durumunu ortaya koymaya çalışıyor.
Şiirde konunun işlenişiyle biçim arasında düzen*li bir uygunluk görülmektedir. Kimi biçimsel nitelikler, tasvirlerin daha canlı, anlatımın etkili, konunun duygulu hale gelmesinde bir araç olarak kullanılmıştır. Yağmurun ritmik bir biçimde yağışı, sözcüklerin ses*leriyle taklit edilmiştir. Şiirlerde bu tür ahenge, "aheng-i taklidi" (taklitli ahenk) denir. Şair, bunu şiirinde başarıyla kullanmıştır. Yağmur damlacıkları*nın pencere kafeslerinde ve camlarında çıkardığı tek*düze sesi daha iyi yansıtabilmek için, "T" seslerinden oluşan alliterasyonlara yer vermiştir. "Sokaklarda seylabeler ağlaşır" dizesinde ise alliterasyon "S ve Ş" sesleriyle yapmıştır. Kullanılan kısa aruz kalıbı ve nazmı nesre yaklaştırmaya dayanan anlatım biçimi de yağmurun yağışındaki ritmi sağlamıştır.
Şiirin dil ve söyleyiş özellikleri, "dil özellikleri" bölümünde verilmiştir.
Bu şiirde parnasizmin etkileri görülmektedir. Parnasizmde" "seslerle müzik yaratmak" ve "toplum sorunlarıyla ilgilenmek" iki temel niteliktir. Tevfik Fikret de bu şiiri parnasizmin etkisinde kaldığı yıl*larda yazmıştır. Bu şiir, özellikle "seslerle müzik ya*ratmak" yönüyle parnasizmin etkisini taşımaktadır.


Sözlük

Muttarid: Tek düze

Muhteriz: Ürkek, çekingen

İhtizaz: Titreyiş

Dem-be-dem: Durmadan, daima

Nevha-ger: Yüksek sesle ölmüş için ağlayan, ağıt yakan

Nağme-saz: Şarkı söyleyen

Seylâbe: Su birikintileri

Zerrata: Zerreler

Muhtazır: Can çekişen

Tebâh: Boğuk, çürük, yıkılmış

Ridâ-yı siyah: Siyah örtü

Ridâ: Kara çarşaf

Gûş-i ruh: Ruh kulağı

Enin: İnilti

Tezad-ı sükûn u tenin: Sakinliğin ve çınlayışın tezadı

Katre: Damla

Muttasıl: Sürekli

Nümâyân: açık seçik olmak, görünmek

Nısf-ı şeb: Gece yarısı

Manzur: Görünmek

Heyûla: kötü hayal

Şitâbân: Koşan

Püşide-ser: Başı örtülü



Tahlil

(1)

Küçük tek düze, ürkek darbeler, kafeslerde, camlarda titreyiş dolu devamlı ağıt yakar, türkü söyler. Küçük tek düze ürkek darbeler.

(2)

Sokaklarda su birikintileri ağlaşır, ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır.

Bulutlar karardıkça zerrelere ağır bir can çekişen dalgalanmak gelir.

Muhteriz darbeler / Sıfat tamlaması

Muttarit darbeler / Sıfat tamlaması

Küçük darbeler / Sıfat tamlaması

Ağır, muhtazır dalgalanmak / ikili sıfat tamlaması

(3)

Etrafı hep soğuk bir gölge bürür, gündüzün gece yarısı gibi görünür.

Soğuk gölge / Sıfat tamlaması

Nısf-ı seb / (Farsça) Belirtisiz isim tamlaması

Nümâyan olmak / Birleşik fiil

(4)

Demin âlemin kötü hayali karşımda görünürken, şimdi söner.

Âlemin heyulası / İsim tamlaması

(5)

Ne bir yüz, ne bir pencere açılmaz (bugünkü kullanımda “açılır”) bakıldıkça yerlere vahşilik çöker.

(6)

Koşan ve başı örtülü bir çocuk boş sokaktan hayalet gibi geçer.

(7)

O zaman hatıramın gecesinde solgun ve yıkılmış bir kadın siyah bir örtüyü sürür.

Leyl-i yâd / (Farsça) İsim tamlaması

Solgun, tebâh kadın / (Farsça) Sıfat tamlaması

Ridâ-yı siyah / (Farsça) İsim tamlaması

(8)

Saçaklarda kuşlar / bu pek hazindir!

Susarlar, uzaktan bir köpek ulur.

(9)

Ruhumun kulağında boş bir inilti, boğuk bir sakinlik ve çınlayış tezadı öter.

Ruhumun kulağı / Belirtili isim tamlaması

Boş bir enin / Sıfat tamlaması

Boğuk tezâd / Sıfat tamlaması

Tezâd-ı sükûn / İsim tamlaması

(10)

Küçük, heves dolu, mücevherden yapılmış damlalar, sokaklarda, damlarda titreyerek durmadan ağlar, şarkı söyler.



Vezin: fe û lün / fe û lün / fe û lün / fe ûl

Vezin, şiire ritim ve ahenk kazandırır.

Şair şiirde yağmuru seyrediyor. Kendisi yağmur altında değildir, duyularıyla yağmuru idrak eder. Şiirde yağmur sesini vermeye çalışıyor. Kelime tekrarlarının nedeni budur. Müzikaliteyi arttırmak için aliterasyona başvuruyor. En çok tekrarlanan konsonantlar s, r, ş harfleridir.



Yağmur küçük damlalar halinde başlıyor, ikinci parçada damlaların büyümesi söz konusudur, daha sonra da sel haline gelir. Yağmur harekete dayalı olduğu için şiirde çok fazla fiil kullanılmış.

Şiir bütünüyle bir tablo şiiridir. Hem göze hem de kulağa hitap etmeye çalışır.


alıntı

TEVFİK FİKRET’İN “YAĞMUR” ADLI ŞİİRİNİ ÜSLÛPBİLİMİ AÇISINDAN OKUMAK1 Demet KOÇYİĞİT ÖZET Bu yazı, Tevfik Fikret’in “Yağmur” adlı şiirini üslûpbilimi açısından okuma girişimidir. Bir tabiat unsuru olan yağmur, Tevfik Fikret’in “Yağmur” adlı şiiriyle birlikte, edebiyatımızda daha önce benzerine pek rastlanmamış tarzda ritmik ve ayrıntılı bir bütünlük içinde, tabii gerçekliği aksettirecek biçimde işlenmekte, tabiat unsuru olan “yağmur”, metin unsurlarında âdeta taklidî bir biçimde yansıtılmaktadır. Burada tatbik edeceğimiz metot, bu işleyişin, Tevfik Fikret’te bir üslûp özelliği meydana getirdiğini ve şiirin konuya uygun olarak yansıtılmasının devirle de yakından alakalı olduğunu gösterecek bir metottur. Bildiride, Tevfik Fikret’in “Yağmur”u işleyiş biçiminin üslûpta nasıl anlamı oluşturduğu tespit ve takdim edilecektir. Anahtar Kelimeler: üslûp, üslûpbilimi, yağmur, yeniden okuma, nağme, tasvir. THE STYLISTIC READING OF THE POEM NAMED “YAĞMUR” OF TEVFİK FİKRET ABSTRACT This text is an attempt to read the poem named “Yağmur” of Tevfik Fikret in a stylistic way. Together with the poem “Yağmur” of Tevfik Fikret, rain, which is a natural element is handled in a rhytmic and detailed style that has not been encountered in our literature before. As it is handled to mirror the natural reality, rain, which is a natural element, is reflected as an imitation in the items of the text. Here the method that we apply, is a method that shows this application made a stylistic feature in Tevfik Fikret. It is also a method that shows it is closely connected with era that the poem is reflected related to the topic. In the handout, it will be determined and presented how Tevfik Fikret’s handling manner of “Yağmur” forms a meaning in style. Key Words: style, modern methods and stylistics, rain, meaningful rereading, music. 1 Bu bildiri, 11. Uluslararası Dil, Edebiyat ve Deyişbilim Sempozyumu’nda sunulmuştur (2011).

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası