istiklal marşı şiir mi / İstiklâl Marşı nedir şiir?

Istiklal Marşı Şiir Mi

istiklal marşı şiir mi

Tarihin her döneminde milletlerin ve devletlerin oluşumunda ve bağımsızlık vurgusunda önemli belirleyici unsurlar vardır. Bunların başında bayrak ve millî marş gelir. İlk Türk Devletlerinin kuruluşundan itibaren çalgı ve özellikle de davul, bağımsızlık ve egemenlik sembolü olarak bayrak ile birlikte önemli bir yer tutmaktadır. Avrupa’da Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan milliyetçilik akımı ve devletlerin kuruluş sürecinde millî marşlar milletleri bütünleyen önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.

Osmanlı döneminde millî marş ihtiyacı ilk kez 19’uncu yüzyılda II. Mahmut döneminde gündeme gelmiş ve bestesini Mûsikâ-i Hümâyûn Şefi Donizetti Paşa’nın yaptığı Mahmûdiye ve Mecidiye, Necib Paşa’nın Hamidiye, Callisto Guatelli Paşa’nın Marş-ı Sultanî besteleri marş olarak söylenmiştir. İstiklâl Savaşı’nın başlarında Mehmed Akif’in “Ordunun Duası” adlı manzumesinin Ali Rifat Bey (Çağatay) tarafından yapılan bestesi, bütün askerî birliklerde okunmaya başlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı ve hemen ardından Türk İstiklâl Savaşı’nda Anadolu’nun işgaline karşı mücadele veren Türk milleti her türlü fedakârlığı yaparak ordusunu desteklemiştir. Bu süreçte cephede ve cephe gerisinde özellikle halka ve orduya moral desteği vermek için büyük çaba sarf edilmiştir. Bu moral destek çabaları içinde millî marş yazılması hususu atılan en önemli adımlardan biridir.

Bu dönemde gerek Başkomutan Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa ve gerekse Genelkurmay Başkanı İsmet (İnönü) Paşa halkın ve askerlerin moralini ve maneviyatını güçlendirecek bir millî marşın yazılması hususunu ifade etmekte ve özellikle de yeni kurulacak devletin dış ilişkileri ve diplomatik görüşmelerinde millî marşın varlığının önemini vurgulamaktadırlar. Bu arada gerek cephede ve gerekse cephe gerisinde halka ve askere moral aşılamaya çalışan Mehmet Akif (Ersoy) Bey’in de içinde yer aldığı “İrşat Heyetleri” de konuyu sürekli olarak gündemde tutarak büyük katkı sağlamışlar ve millî marşın yazılması konusunu desteklemişlerdir.

Türk İstiklâl Savaşı’nda işgalci devletlere karşı yapılan mücadelede sadece askeri ve lojistik desteğe değil, aynı zamanda güçlü bir inanca ve motivasyona da ihtiyaç vardı. İrşat Heyeti ve Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi halkı ve orduyu bilgilendirmek ve moral vermek maksadıyla gazete ve dergi basmakta ve halka dağıtmaktadır. Heyetin ve Müdüriyetin yürüttüğü bu faaliyetlerin yanında, millî marş yazılması ve bestelenmesi de orduya ve halka manevi güç verecek bir unsur olarak değerlendirilmiştir.

Türk İstiklâl Savaşı sırasında millî marş yazılması için Büyük Millet Meclisi’nce bir yarışma açılmasına karar verilmiştir. Açılan bu yarışma, “Şairlerimizin Nazar-ı Dikkatine”  başlığı ile 25 Ekim tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde şu şekilde ilan edilmiştir; “Milletimizin dâhili ve harici istiklâli uğrunda girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklâl Marşı, Umur-u Maarif Vekâleti Celilesi’nce müsabakaya vaz edilmiştir. İşbu müsabaka, 23 Kanun-ı evvel sene tarihine kadar olup bir heyet-i edebiye tarafından gönderilen eserlerden intihap olunacak ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükâfat verilecektir. Ve yine la akal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bir müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekâletine yapılacaktır.”

Millî Marş yazılması konusunu Maarif Vekâleti üstlenmiş ve Genelkurmay Başkanlığının desteği ile Türk şairleri arasında bir “Millî Marş Güftesi Yarışması” açılmasına, kazanan güftenin yine yarışma yolu ile bestelenmesine karar verilmiştir. Güfte ve besteyi kazananlara Muvazene-i Umumiye bütçesinden ayrı ayrı beşer yüz lira ödül verileceği bildirilmiştir. Millî Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nurimzasıyla vilâyetlere gönderilmek üzere bir genelge hazırlanmıştır. Bu genelgede; “Türk devletinin ebediliğini, Anadolu Millî Mücadelesinin ruhunu, Türkün istiklâl aşkını dile getirecek bir millî marş güftesinin yarışmaya açıldığı, Yarışma sonunda marşın besteleneceği, marş güftelerinin 3 ay içinde 21 Aralık tarihine kadar Ankara’da Maarif Vekâletine gönderilmesi gerektiği, yarışmaya katılacakların ad ve adreslerini ayrıca kapalı bir zarfa yazarak güfteleri ile birlikte göndermeleri, yarışma sonunda kazanan güfteye lira mükâfat verileceği” bildirilmiştir.

Bu çalışmaların hemen ardından Büyük Millet Meclisinde güfteleri inceleyecek bir heyet (Encümen) kurulmuştur. Güfte yarışmasına toplam şiir gönderilmiştir. Bu arada Dr. Rıza Nur Bey, Türk-Rus görüşmelerine delege seçildiği için Maarif Vekilliğinden ayrılmış, yerine Hamdullah Suphi Tanrıöver Maarif Vekili olmuştur.

İstiklâl Marşı için yarışmanın açıldığı günlerde Burdur Mebusu Mehmet Akif Bey görevli olarak Kastamonu’da çalışmaktadır. Mehmet Akif Bey, 19 Teşrinievvel () Salı günü Kastamonu’ya gelmiştir. Mehmet Akif Bey, Eşref Edip Bey’i Sinop’tan çağırarak Sebilürreşad’ı Kastamonu’da çıkarmaya karar vermiştir. Akif Bey burada bulunduğu müddetçe Açıksöz gazetesinin merkezinde bulunmuş ve Sebilürreşad’ın yazı işlerini yürütmüştür. Akif Bey, Gençler Kulübü’nde üç dört gece Asım’dan parçalar okuyarak Kastamonu gençleri ile sohbet etmiştir.

yılının sonlarına doğru millî marşın yazılması hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kapsamlı bir görüşme ve tartışma ortamı sağlanmıştır. Bu kapsamda 20 Aralık tarihinde Kütahya Mebusu Cemil Bey, bütün zorluklara rağmen girişilen bu mücadele milletin gösterdiği azim ve metaneti tasvir eden güzel bir nağme için millî bir istiklâl marşının müsabakaya konularak Maarif Vekâleti tarafından ilan edildiğini beyan ettikten sonra bu marş için verilecek ödülün lira olduğunu belirtmiştir. Cemil Bey’e göre verilen ödül miktarı çok yüksek bir tahsisattır ve israf derecesindedir. Bu sebeple Meclis’e ödül miktarının liraya düşürülmesine dair önerge vermiştir. Fakat verilen bu önerge kabul görmemiştir.

Millî Marş yarışmasının ilanından sonra 23 Aralık tarihine kadar Maarif Vekâleti’ne gönderilen hiçbir eser seçilememiştir. Mehmet Akif Bey ise yarışmaya ödül konulduğu için katılmamıştır. Ancak Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif Bey’e yazdığı bir mektupla yarışmaya katılmasını istemiş ve Birinci Meclis’te, İstiklâl Marşı’nın seçimi ciddiyetle müzakere edilmiştir. Kastamonu Mebusu Dr. Suat Bey 12 Mart tarihinde Meclise verdiği önergede, müzakerelerin bitirilmesini ve Mehmet Akif Bey’in şiirinin İstiklâl Marşı olarak kabulünü teklif ederken, Tunalı Hilmi Bey ise İstiklâl Marşı’nın şubelerce teşkil edilecek özel bir encümen tarafından tetkik ve tasdik olunmasını teklif etmiştir.

İstiklâl Marşı için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmayan şair, müsabakaya katılmak istemez. Mehmet Akif Bey’in yarışmaya neden katılmak istemediğini, dostu Karesi Milletvekili Hasan Basri (Çantay) Bey şöyle anlatır:

“İstiklâl Marşı’nın İstiklâl Mücadelesi’nin içinde Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan Mehmet Akif tarafından yazılmasını kendisine söylediğimizde o ‘ben ne müsabakaya girerim ne de caize alırım!’ demişti. Ben ricalarımı tekrar ettikçe o da aynı sözü söylemiş ve ‘bırak yazsınlar. Ben bu yaştan sonra yarışa mı gireceğim ayıp değil mi?’ demişti.

Bir gün Hamdullah Suphi Bey beni mecliste gördü ve dedi ki ‘şimdiye kadar ’den fazla marş geldi. Ben hiç birisini beğenmedim üstadı ikna edemez misin?’ ben, Akif Bey müsabaka şeklini ve ikramiyeyi kabul etmiyor; eğer buna bir çare ve bir şekil bulursanız yazdırmaya çalışırım. Düşündü dedi ki ‘ben kendisine bir tezkire yazayım. Arzusuna tabi olacağımızı bildireyim.

Fakat tezkireyi siz kendisine veriniz. Ben de uygun gördüm. Yarım saat sonra getirip tezkireyi bana verdi.”

Hasan Basri Bey 5 Şubat ’de Mehmet Akif Bey’i ikna eder, ancak Akif Bey ikramiyeyi almayacağını söyler. Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının şairin istediği gibi düzenleneceğini, ikramiyeyi ise bir hayır kurumuna vereceklerini söyleyince Mehmet Akif Bey İstiklâl Marşı’nı yazmayı kabul eder.

Mehmet Akif Bey Ankara’ya geldikten sonra Tacettin Dergâhı’nda ikamet etmiş, şiirlerini, yazılarını bu mekânda yazmıştır. Dergâh aynı zamanda Mehmet Akif ve onu ziyaret edenler için edebi, fikri, tasavvufi, kültürel ve sanatsal sohbetlerin yapıldığı, cephelerdeki durumdan halkın bilgi almak için koştuğu bir mekândır.

Mehmet Akif İstiklâl Marşı’nı yazarken derin bir tefekküre dalarak saatlerce düşünmüş ve milletin sabırsızlıkla beklediği şiirini on gün içerisinde tamamlayarak milletine armağan etmiştir. Şiir 17 Şubat tarihinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ve Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında yayınlanmış, şiiri 21 Şubat tarihinde ise Açıksöz gazetesi de neşretmiştir. 26 Şubat tarihinde ise İstiklâl Marşı konusu Meclis görüşmelerine taşınmış, görüşmelerde şiirin basılarak milletvekillerine dağıtılması kararlaştırılmıştır.

26 Şubat tarihinde İstiklâl Marşı hakkında Maarif Vekâletinden gelen tezkere Meclis’e sunulmuştur. Meclis Reisi bu tezkereyi Maarif Encümeni’ne havale etmeyi önermiştir. Fakat bu öneriye İzmit Mebusu Hamdi Namık Bey karşı çıkmıştır. Namık Bey’e göre yazılan güfteler arasında Maarif Encümeni Reisi Mehmet Akif Bey’in de güftesi de olduğundan dolayı, gönderilen şiirlere tarafsız gözle bakılması amacıyla erbab-ı ihtisas özel bir komisyon kurulmalıdır. Şiirler de bu komisyonda incelenmelidir. Fakat Hamdi Namık Bey’in bu önerisi kabul görmemiş ve İstiklâl Marşı’nın seçimi için muhtelif besteler Maarif Encümeni’ne havale edilmiştir.

1 Mart tarihinde ise Karesi Mebusu Hasan Basri Beyİstiklâl Marşı güftesinin Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis kürsüsünden okunmasına dair Meclise bir önerge sunmuştur. Bursa Mebusu Muhiddin Baha (Pars) Bey İstiklâl Marşı’nın kabul edilmediğinin altını çizerek önergeye karşı çıkmıştır. Fakat Maarif Vekâleti tarafından belirlenen yedi adet İstiklâl Marşı güftelerinden, Antalya Mebusu Hamdullah Suphi Bey tarafından seçilen birisinin kürsüden okunmasına karar verilmiştir. Hamdullah Suphi Bey de “Vekâlet yapmış olduğu tetkikatta fevkalâde kuvvetli bir şiir aramak lüzumunu hissettiği için ben şahsen Mehmet Akif Beyefendi’ye müracaat ettim ve kendilerinin de bir şiir yazmalarını rica ettim. Kendileri çok asil bir endişe ile tereddüt gösterdiler. Bilirsiniz ki bu şiirler için bir ikramiye vaat edilmiştir. Hâlbuki bunu kendi isimlerine takrip etmek arzusunda bulunmadıklarını ve bundan çekindiklerini izhar ettiler. Ben şahsen müracaat ettim. Lâzım gelen tedabiri alırız ve icap eden ilânı yaparız dedim. Bu şartla büyük dinî şairimiz bize fevkalâde nefis bir şiir gönderdiler. Diğer altı şiirle beraber nazarı tetkikinize arz edeceğiz. İntihap size aittir. Arkadaşlar reyimi ihsas ediyorum. Beğenmek, takdir etmek hususunda haiz-i hürriyetim. İntihabımı yapmışım, fakat sizin intihabınız benim intihabımı nakşedebilir.(nakzedebilir) Arkadaşlar bu size aittir efendim.” diyerek kendi seçtiği güfte olan Mehmet Akif Beyefendinin güftesini “ sayılı İstiklâl Marşı Hakkında Heyet-i Umumiye Kararı” ile kürsüden okumuştur.

1 Mart günü başkanlığını Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklâl Marşı detaylı olarak tartışılmıştır. Verilen teklifin oylama ile kabulü üzerine, Hamdullah Suphi Bey İstiklâl Marşı’nı okumak üzere kürsüye çıkmıştır. Mehmet Akif’ten şiiri yazmasını kendisinin istediğini, şairin ikramiye nedeniyle yarışmaya katılmayı uygun görmediğini, ancak görüşmeler neticesinde Mehmet Akif’i ikna ettiklerini, elemelerden kalan son altı şiirle birlikte Mehmet Akif’in şiirini Meclis’in seçimine sunduklarını söylemiş ve ardından, İstiklâl Marşı’nı kürsüden okumuştur.

Mehmet Akif’in yazdığı İstiklâl Marşı bu görüşmeden on iki gün sonra Meclis’te yapılan tartışmalardan sonra kabul edilmiştir. Bazı vekiller marşın seçimini Meclis’in mi, ilgili komisyonun mu yapması gerektiği konusunda tartışsalar da görüşmelerdeki çoğunluk Mehmet Akif’in şiirinin seçilmesi konusunda kararlı davranmıştır.

12 Mart tarihinde Maarif Vekâleti tarafından müsabaka sonucu başarılı bulunan yedi şiirden birinin millî marş olarak seçilmesi ile ilgili Maarif Vekâleti tezkeresi gündeme getirilmiştir. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey İstiklâl Marşı hakkında konuyla ilgili açıklamalar yapmıştır. Yaptığı açıklamalarda; Vekâlet tarafından yapılan duyuru üzerine gönderilen güfteleri Maarif Encümenine tetkik ettirdiklerini, yedi tanesinin uygun görülerek Meclis’e sunacaklarını, Meclisin de bu şiirler arasından bir tanesi seçeceğini, bununla da yetinilmeyerek seçilen şiiri bestekârlara gönderip tekrar onların da bir seçim yapacağını da belirtmiştir. Anadolu mücadelesinin de uzun bir süredir devam ettiğini, bu mücadeleyi anlamlandırmak için ne kadar erken karar alınırsa daha iyi olacağını da eklemiştir.

Birinci Meclis’teki demokratik tartışma ortamında hemen her konudaki fikir ve görüşler serbestçe tartışıldığından, İstiklâl Marşı’nın seçimi hususu da ciddiyetle müzakere edilmişti. Suat Bey, 12 Mart tarihli takrirlerinde müzakerelerin bitirilmesini ve Mehmet Akif Bey’in şiirinin İstiklâl Marşı olarak kabul edilmesini teklif etmiştir.

Aynı gün Bursa Milletvekili Emin Bey’in verdiği takrirde, İstiklâl Marşı önceden basılıp dağıtıldığı, tüm vekiller tarafından ayrı ayrı tetkik edildiği için ayrı bir encümene havaleye lüzumun olmadığı belirtilerek Mehmet Akif’in şiirinin millî marş olarak kabul edilmesi teklif edilmiştir. Bitlis vekili Yusuf Ziya, Isparta vekili İbrahim de öteden beri İslam şairi olarak bilinen ve takdir edilen Mehmet Akif’in şiirinin Meclis-i Ali’nin maneviyatına uygun olması nedeniyle millî marş olarak kabul edilmesini, Kırşehir Mebusu Yahya Galip de Mehmet Akif’in şiirinin, şairin kendisi tarafından Meclis kürsüsünden okunmasını teklif etmiştir.

Hasan Basri Bey’in “Büyük Meclisin ve halkın takdiratını celp eden Mehmet Akif Beyefendinin şiirinin tercihan kabulünü teklif ederim” adlı önergesi Meclis çoğunluğu ile kabul edilmiştir. Kabul edilmesinin ardından 21 Mart tarihinde de Ceride-i Resmiye Gazetesi’nin ilk sayfasında çerçeve içinde yayınlanmıştır.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Mecliste marşı en ön sırada ve ayakta alkışlayarak dinlemiş ve marşın kabulünden sonra, İstiklâl Marşı’nın önemini şu sözlerle açıklamıştır;     “Bu marş, bizim inkılâbımızın ruhunu anlatır&#; İstiklâl Marşı’nda davamızı anlatması bakımından büyük manası olan mısralar vardır. En beğendiğim yeri şu mısralardır: ‘Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.’ Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır… Bu demektir ki efendiler Türk’ün hürriyetine dokunulamaz!”

İstiklâl Marşının kabulünden sonra konu haber olarak, gazete ve dergilerde geniş yer bulmuş, pek çok mebus ve ileri gelen devlet erkânı Tacettin Dergâhı’nda Mehmet Akif’i ziyaret ederek kendisi kutlamıştır.  Mehmet Akif, kazandığı liralık ödülü de yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai’ye bağışlamıştır.

1 Kasım tarihinde Maarif Vekâleti İstiklâl Marşı bestesinin İstanbul&#;da bir heyet-i musikiye marifetiyle intihap edilmesi hakkında tezkereyi Meclis’e sunmuştur. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif Bey’in İstiklâl Marşı olarak kabul edilen şiirine memleketin en maruf musiki üstatları tarafından besteler düzenlendiğini, bu besteler içerisinden en uygun olanın seçilmesi için de İstanbul’da oluşturulacak uzman bir heyete havale edilmesini tezkereyle birlikte önermiştir. Tunalı Hilmi Bey, bu tezkereye şiddetle karşı çıkmış güftesinin Meclis tarafından tasdik olunduğunu bestesinin de Meclis tarafından tasdik olması gerektiğini belirtmiştir. Erzurum Mebusu Durak Bey’in “her işimiz bitti şimdi marşlara mı kaldı? Beyhude vakit geçiriyoruz” sözlerine de karşılık veren Tunalı Hilmi Bey “Onun kutsiyetini takdir edemeyen ağzını açmasın. Zira burada Millî Marş üzerine bahs olunuyor. Milletin marşı mukaddestir. O mukaddesata karşı marşı takdir etmek lâzım. Ona hürmet lâzım. Ankara bütün işini kendi yapacaktır. Bu yetim kendi göbeğini kendi eliyle kesti. Ve bugün sinni rüşte vâsıl olmuştur. Bu marş İstanbul&#;a gidemez. Ankara her şeyi kendisi yapar.”  Şeklinde görüş belirtmiştir. Bu görüşe uygun olarak, Maarif Vekâleti tezkeresi ret edilmiştir.

12 Mart tarihinde kabul edilen İstiklâl Marşı için Meclis Başkan Vekili Adnan (Adıvar) Bey tarafından meclise bir önerge verilerek beste yarışması açılması talep edilmiş ve ardından 17 Mart tarihinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde ilana çıkılmıştır. Marşın bestelenmesi aşamasında ilk önce 24 eser kabul edilmiş ancak seçim yapılamamıştır. Daha sonra 12 Şubat tarihinde İstanbul Maarif Müdürlüğü tarafından açılan ikinci bir yarışmaya 55 eser katılmıştır. Bu kez Ali Rifat (Çağatay) Bey’in bestesi içlerinde en iyi olarak seçilmiş ve kesin karara bağlanmayarak tavsiye niteliğinde uygun görülmüştür. Bu beste yılına kadar çalınmış, bu yıldan sonra ise Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün bestesi kabul edilerek çalınmaya başlanmıştır.

Hüsnü ÖZLÜ

KAYNAKÇA

AÇIKSÖZ, Hüsnü, İstiklâl Harbi’nde Kastamonu, (İlk Baskı ) Türk Ocakları Derneği Kastamonu Şubesi Yayını, Kastamonu

ALTINBAŞ, Nihan, Millî Mücadele’de Mehmet Akif Ersoy ve İstiklâl Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Yayını, 12 Mart

AYVAZOĞLU, Beşir, İstiklâl Marşı Tarihi ve Manası, Tercüman Yayınları, İstanbul

DÜZDAĞ, M. Ertuğrul, “Mehmed Akif Ersoy”, İslam Ansiklopedisi, Cilt, s

Hâkimiyet-i Milliye, 25 Ekim

İZ, Mahir, Yılların İzi, Kitabevi Yayınları,

Kanunlar Dergisi, Cilt I, Karar No , s

KOCAKAPLAN, İsa, İstiklâl Marşımız ve Mehmet Akif Ersoy, Türk Edebiyat Vakfı Yayını, İstanbul

NALBANTOĞLU, Muhittin, Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı, Zümrüt Yayınları, İstanbul

OKAY, Mehmet Orhan, “İstiklâl Marşı”, İslam Ansiklopedisi, Cilt, İstanbul , s

ÖNDER, Mehmet, “İstiklâl Savaşı Belgeleri”, Türk Edebiyatı Dergisi, S , , s

TBMM Zabıt Ceridesi, , Devre 1, İçtima 2, Cilt 9, s

TBMM Zabıt Ceridesi, , Devre 1, İçtima 2, Cilt 14, s

TBMM Zabıt Ceridesi, , Devre 1, İçtima 2, Cilt 9, s

TBMM Zabıt Ceridesi, , Devre 1, İçtima 1, Cilt 8, s

24/06/ tarihinde funduszeue.info adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı

kaynağı değiştir]

Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklâl Harbi'nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 'de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kâzım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı.[4] "Çanakkale Şehitlerine" ve "Bülbül" gibi şiirlerin sahibi Mehmet Âkif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.[5]

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 'den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde istiklal marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Âkif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergâhı'ndaki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve Bakanlığa teslim etti.[6] Şiirde şair; Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir.[3] Hamdul­lah Suphi Bey, Âkif'in şiirinin önce cephede asker arasında okunma­sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı.[4]İstiklâl Marşı, 17 Şubat tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayımlandı, on iki gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı.[6]

Ön elemeyi geçen yedi şiir, 12 Mart 'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda tartışmaya açıldı.[5] Mehmet Âkif'in şiiri, Meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu.[7][8][9] Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyecana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi.[5] Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.[6]

Güfteye en sert eleştiri Kâzım Karabekir'den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 'de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.[4]

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesaiye bağışladı.[6] Şair ayrıca, İstiklâl Marşı'nın Türk milletinin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiştir.

Ülke savaş içerisinde olduğu için Âkif'in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi, 'ün 12 Şubat'ında İstanbul Maarif Müdürlüğüne beste yarışması açma görevi verildi.[10]

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.[4]

yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir.[11] Bu beste yılına kadar çalındıysa da 'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre beste, aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklâl Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (prozodi) eksikliğinin (Örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür.) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir.[12]

yılında marşın bestesine okunma zorluğunu gidermek amacıyla çeşitli teknik düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.[13] Bu düzenlemeler sonucunda ortaya 2 versiyon çıkmıştır. Birinci versiyon gençlerin ve toplu grupların söylemesi için hazırlanmışken, ikinci versiyon ise ulusal ve uluslararası resmi üst düzey tören etkinliklerinde kullanılır.[14]

Sözleri[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası