arthur conan doyle abdülhamid / Sultan Abdülhamid’in Sherlock Holmes hayranlığı - Fikriyat Gazetesi

Arthur Conan Doyle Abdülhamid

arthur conan doyle abdülhamid

Yervant Odyan'ın tarihli bu olağanüstü klasiği, dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes ile dünyanın en ünlü polisiye roman tutkunu Padişah II. Abdülhamid'i yan yana getiriyor.

Yüzyıl başının tekinsiz günlerinde,
II. Abdülhamid'in hafiye teşkilatına mensup adamları birbiri ardına ölü bulunur. Kendini bir anda tehdit altında hisseden "şüpheci" Padişah, cinayetleri aydınlatma görevini dedektiflerin en ünlüsüne, Sherlock Holmes'e verme kararı alır.

Fonda tarihimizin en çalkantılı dönemlerinden birini, II. Meşrutiyet'in ilan edilme sürecini mektup, telgraf, fotoğraf gibi belgesel değeri olan malzemelerle işleyen Abdülhamid ve Sherlock Holmes, sürükleyici bir polisiye olmasının yanı sıra, Savaş ve Barış esinleri taşıyan son derece gerçekçi bir roman. Çünkü Yervant Odyan aynı zamanda yetkin bir Tolstoy çevirmeni.

Sherlock Holmes hikayelerine düşkünlüğüyle bilinen II. Abdülhamid'in, hayran olduğu Sherlock karakterinin yaratıcısıyla tanışmak için yazar Sir Arhur Conan Doyle'u İstanbul'a, sarayına davet ettiği ve kendisini Mecidiye Nişanı'yla şereflendirdiği de, bir rivayet olarak romanda yerini alıyor.

Alper Kaya

6 Ocak doğumlu, yılında gazetede tefrika edilen ilk macerası Kızıl Dosya ile polisiye âleminin en hatırı sayılır dedektifi olan Sherlock Holmes’u bilmeyen yoktur. Edebiyatın tozlu raflarına tıkılıp kalmayan; dizi ve sinema sektörünün başı her sıkıştığında mutlaka Baker Street B’deki evinin kapısını çaldığı bu dedektif, bir vakitler Osmanlı’nın polisiye meraklısı padişahı Abdülhamid Han ile tanışmıştı.

İşin aslı, gerçek hayatta –pek tabii ki– Holmes’un yazarı Arthur Conan Doyle bu tanışmanın müsebbibiydi. Her ne kadar yılındaki görüşme hakkında iki farklı rivayet olsa da bu tanışmanın gerçekleştiğinden eminiz. İlk rivayet Doyle’un elinden çıkmadır. Bu rivayete göre Doyle ve eşi saraya davet edilirler, ancak Ramazan ayı olması sebebiyle padişah onlarla yüz yüze görüşmez. Yazara “Mecidiye Nişanı”, eşine de “Şefkat Nişanı” takdim ettirir. Ancak saraya yakın bir yaver olan Woods Paşa’nın anılarında bu buluşmanın şekli farklıdır. Padişah, huzurunda ağırladığı yazara romanlarında geriye dönüşlerin fazla olduğunu, fakat hikâyelerinde başarısını fevkalade bulduğunu söyler. Roman yazmayıp, hikâyelere devam etmesi tavsiyesinin eşliğinde yazara Mecidiye Nişanı takdim eder. Saraydan çıktığında ise Doyle, “Bu adam kendisini edebiyat eleştirmeni mi sanıyor?” benzeri sözlerle alınganlığını Woods Paşa ile paylaşır.

İşte o görüşmeden yıl sonra yerli bir yazarın elinden çıkan bir romanla, Holmes ile Abdülhamid Han bir kez daha tanıştı. Gökhan Tosun’un Mylos Kitap etiketiyle yayımlanan Sherlock Holmes: İstanbul’dan Gelmeyen Mektup yepyeni bir Holmes romanı!


Sherlock Holmes
İstanbul’dan Gelmeyen Mektup
Gökhan Tosun
Mylos Kitap

Roman, Sherlock Holmes’un sadık dostu ve hikâyelerinin yazarı Doktor Watson ile kendisine gelmeyen bir mektubun peşinden İstanbul’a doğru çıktığı yolculukla başlıyor. Bu yolculuk sırasında Holmes, Watson’a bir vakitler padişahın davetlisi olarak gittiği İstanbul’da Abdülhamid Han’a düzenlenen bir suikastı ortaya çıkardığını anlatıyor. Bu keşfi sırasında Londra’ya güç bela dönebildikten sonra kendisine inanan bir paşa ile mektuplaşmaya, ona tütün göndermeye başlayan Holmes’un paşayla yazışmaları uzun süre devam eder. Çok âşık olduğu ve uğruna görkemli bir köşk inşa ettiği karısının kendisini aldattığından şüphelenen paşanın mektupları gitgide dengesizleşmeye, en nihayetinde karısının hayaletini gördüğüne dair cümleler içermeye başlar. Rutinleşen mektuplaşmaları, ansızın kesilir.

Gökhan Tosun’un ilk romanı Sherlock Holmes: İstanbul’dan Gelmeyen Mektup, bu kısa hikâye ile başlıyor. Hikâye içinde hikâye formunu koruyan, muammaların ardı arkası kesilmeyen bir İstanbul macerasıyla devam ediyor. Paşanın evini bulan Holmes, burada iki ceset ile karşılaşıyor. Dahası, cesetler sürekli yer değiştiriyor!

Cumhuriyetin ilk dönemlerine adapte edilmiş bu Holmes macerasının iki iyi, bir de eleştirilebilecek bir noktası var. İyi noktalarından gidelim.

Sherlock Holmes ve Doktor Watson’la birlikte maceranın gidişatında okurun huzuruna ansızın girip çıkan yan karakterler oldukça iyi kurgulanmış. Dahası, bu karakterler Doyle’un kalemine çok yakın bir akış ile canlandırılmış. Sherlock Holmes külliyatındaki yeri net olmasa da kütüphanede hangi iki Holmes kitabının arasına konulabileceği hususunda fikir geliştirme payı bırakan bir kronolojik gidişat içeriyor. Bu da lezzeti kendisinden menkul bir Arthur Conan Doyle romanı okuyormuş gibi hissettiriyor.

Hikâyenin kendisi de polisiyenin “yazılı olmayan” dinamiklerini fazlasıyla içeriyor. Bir ilk roman için üzerinde fazlasıyla çalışıldığı, her satırına özenildiği aşikâr.

Biraz evham mıdır bilmem ama, bir yazarın ilk roman olarak Sherlock Holmes hikâyesi ile çıkması ise oldukça riskli. Bu durum romanın temel dezavantajı. Gökhan Tosun, ilk sınavında okurun karşısından puan ile ayrılmayı başarıyor ama nakavtı ıskalıyor. Dilerim, nakavt güzelliğinde sarsıcı polisiyeler için bileyeceği kalemini okurdan fazla uzak tutmaz… 

Arka Kapak dergisi sayı

Sherlock Holmes'e Sultan'dan selam var

Yıldız Sarayı’ndaki kütüphanesine gelince, bu konuda bilgi verenlerden biri İstanbul Darülfünunu Devletler Hukuku Hocası Örikağasızade Hasan Sırrı Bey’dir. Anılarında şu bilgileri nakleder:

“Evvelleri Yıldız Sarayı’nda kütüphane ıtlâkına layık bir yer yokken bilahâre Abdülhamid-i Sâni bu hususa ayrıca ehemmiyet vererek, bahçenin münasip bir yerinde gayetle güzel bir daire-i müstakille inşa ettirip kütüphane ittihaz eyledi. Muhteviyatı bin cildi mütecaviz olup meyanında pek muteber âsâr-ı şarkiyye ve ecnebiyye ve yazma kitaplar ve pek latif müzehhebât tezhib ile süslenmiş eserler mevcuttu.”

Bu konudaki kaynaklarımızdan biri de Abdülhamid karşıtlarının başvuru kitabı olan ve eserinde padişahı acımasızca eleştiren, hatta anne ve babasının Ermeni olabileceğini söylemekten çekinmeyen Osman Nuri Bey’in Abdülhamid-i Sâni Devr-i Saltanatı, Hayat-ı Hususiye ve Siyasiyesi’dir. Abdülhamid nefretinin şahikası olan bu eserde onun kitap sevgisi inkar edilememiştir:

“Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’nda dört kütüphanesi vardır. Öğle yemeğinden sonra muhakkak kütüphanelerini ziyaret eder. Bir tanesi Devlet-i Osmaniye hakkında elsine-i muhtelifede çeşitli dillerde yazılmış âsâr eserler ile dopdoludur. Bu âsâr meyanında elyazması kitaplar da mevcut olup hakk-ı telifi verildiğinden ve mübayaa satın alma ve tâb ü neşri basım men edilmiş olduğundan bu kitaplar Yıldız Kütüphanesi’nden başka hiçbir yerde bulunmaz. Türkçe ve Arapça yazılmış âsâr oldukça muntazam surette tertip edilmiş ve numaralı gözlere yatırılmış olarak tanzim edilmiştir. Buralarda bulunan âsârın mecmuu 10 bin kadardır. Bunların birçoğu resimlidir ve gayet güzel bir şekilde ciltlenmiştir. Kütüphanelerde muhtelif kütüphaneciler ve 30 kadar memur ve hademe müstahdem idi. Abdülhamid kütüphanede her gün iki, üç saat kadar oturur; burasını o kadar severdi ki, huzuruna girecek vükelayı (bakanları) ve saray memurlarını burada kabul ederdi.”

Sultan’ın şaheserleri: Kütüphaneler

Abdülhamid’in kütüphanesi hakkında bilgi verenlerden biri de 24 yıl Yıldız Sarayı’nda görev yapan Ali Said Bey’dir. Söyledikleri, alıntıladığımız iki zattan farklıdır:

“Sultan Hamid’in Yıldız’da tesis etmiş olduğu zengin bir kütüphanenin içinde bulunan eserlere ecnebiler de ehemmiyetle bakarlardı. Seçilmiş eserlerden meydana gelmiş kitaplar arasında güzel yazılarına, tezhiplerine baha biçilemez Kur’an-ı Kerimler ve seçme eserler mevcuttu. Padişah kütüphanecilerini ilim ve irfan sahiplerinin seçkinlerinden seçmişti. Başkütüphanecilik görevini yapan, felsefede derin bilgi sahibi Gelenbevizâde Tevfik Bey ile Arapçaya iyice vâkıf olan Süleyman Hasip Efendi, çeşitli ilimlere sahip olduğu herkes tarafından kabul edilen İsmet Bey’i yazmak ve anmak gerekir.”

Bu kütüphane İstanbul Üniversitesi’ne devredilmiş olup 30 Haziran tarihli Cumhuriyet’te çıkan bir haber kütüphanenin bir başka boyutuna dikkat çekmektedir: “Kitapların bir kısmını da Abdülhamid’e tercüme edilmiş ve kendisi tarafından okunduktan sonra kütüphaneye vaz olunmuş cinai romanlar teşkil etmektedir.”

Peki nadide eserleri misafir eden bu kütüphanede toplam kaç kitap vardı? Bu soruya kesin bir cevap vermek güç. Çok eski dönemlerden kalmış kıymetli elyazması kitaplar, Türkçe ve başka dillerdeki basılı kitaplar ile sırf onun için çevrilmiş tek nüsha kitaplardan oluşan kütüphanenin eksiksiz bir envanterini çıkarabilmek pek mümkün görünmüyor. Osman Nuri Bey ana kütüphanede 10 bin kitap, Hasan Sırrı Bey ise tüm kütüphanelerde bin kitap olduğunu ifade etmekteyse de doğrulukları şüphelidir.

Kütüphaneyi üç bölümde inceleyebiliriz.

Yazma kitaplar: İslamî ilimlere ait kitaplarla dilbilgisi kitapları, manzum veya nesir olarak edebî kitaplar, özellikle divanlar, tarih ve coğrafyayla ilgili eserler. Bunların çoğu tarihî elyazmalarıdır; bazıları Fatih döneminden kalmıştır. Çoğu tek nüsha olan bu eserler o dönemin tabiriyle elsine-i selase, yani üç dilden biri ile (Türkçe, Arapça ve Farsça) yazılmıştır.

Basma kitaplar: Türkçe ve Batı dillerinde yazılmış eserler olup yazmalara göre ikincil önemdeki eserlerdir.

Padişaha mahsus elyazması çeviriler: Abdülhamid’in özel merakı neticesinde Batı ülkelerinde çıkmış kitaplardan yaptırdığı özel çevirilerdir. Çevirenler el yazısı olarak onları kendisine sunmuş; o da bunları ciltlettirmiş, sonra okuyup kütüphanesine koymuştur

Kitapları sütkardeşine okuturdu Abdülhamid’in özel kütüphanesinin kendine mahsus siparişleriyle genişleyen kısmında tutkunu olduğu polisiye roman çevirileri de yer alır. Kimi araştırmacılara göre Abdülhamid vesveseli olduğundan polisiye romanlardaki entrikaları öğrenip kendisini mevhum tehlikelerden uzaklaştırmak istemekte veya onlardan öğreneceği entrikalarla düşmanlarını alt etmeyi amaçlamaktadır.

Bu iddiaların tutarsızlığı ortadadır; çünkü Sultanın okuduğunu saptadığımız polisiye romanlarda entrika pek yoktur ve asıl önemlisi, polisiye roman dünyanın her yerinde ‘kaçış zevki’ için okunur. Abdülhamid de padişahlığı süresince birbirini izleyen ve insan takatını aşan sorunlarla uğraşıp bunalan bir hükümdardır. Aşırı sorumluluk duygusuyla her önemli olayı ayrıntılarına kadar öğrenmek istemekte ve müthiş bir zihnî faaliyet içinde bulunmaktadır. Kanımızca yorgun zihninin dinlenmesini sağlamak ve birkaç saat için de olsa problemlerinden uzaklaşmak amacıyla polisiye roman okutmaktadır.

Vesveseli olduğunu inkâr edemeyeceğimiz Abdülhamid’in yatak odasına girip kendisine polis romanı okuyanlar, pek doğaldır ki en güvendiği yakınları olacaktır. Uzun yıllar bu görevi sütkardeşi olan Esvabçıbaşı İsmet Bey yerine getirir. Abdülhamid’in annesi Tirimüjgan Kadınefendi’nin hasta olması nedeniyle şehzadeye bir sütanne bulunmuş ve onun Abdülhamid ile yaşıt oğlu İsmet, daha sonra şehzadeye intisab etmiş, güvenini kazanmış ve ölünceye kadar maiyetinde çalışmıştır.

Abdülhamid’in polisiye romanları özel olarak çevirttiği hususuna Osman Nuri Bey’in kitabında şöyle değinilmektedir:

“Mabeyn Kitabet Dairesi’nin bir şubesi de tercüme kalemi idi. Burada bütün Doğu ve Avrupa dillerine vakıf birçok tercüman çalışırdı. Abdülhamid, dünyada siyasî ve resimli ne kadar önemli gazete ve dergi varsa hepsine abone olup işbu tercüme kaleminde icab eden yazılar her gün çevrilip hünkâra verilirdi. Burada ‘Mabeyn Mütercimi’ unvanıyla 10 liradan 40 liraya kadar maaş alır 15 kadar çevirmen vardı. Abdülhamid siyasî makalelerden başka her dilden roman ve hikayeler çevirttiriyordu. Mabeyn mütercimleri tarafından çevrilen bu gibi eserlerin miktarı 6 bine ulaşmıştı. Abdülhamid en çok cinai romanları severdi. Hangi dilden olursa olsun hiçbir cinai roman yoktur ki Türkçeye çevrilmemiş olsun. Carmen Silva’nın bütün eserlerinin çevirileri de Yıldız Kütüphanesi’nde mevcuttur. Abdülhamid için yapılan çeviriler, büyük kıtada kenarı yaldızlı büyük kağıtlara yazılır; kırmızı yeşil kurdelalarla bağlanarak takdim edilirdi. Çeviriler bütün haremi dolaştıktan sonra kütüphaneye gelip orada korunurdu.”

Burada çeviri eserlere dair verilen 6 bin sayısının doğruluğunu basit bir hesapla kontrol edebiliriz. Saltanatının ilk gününden son gününe kadar bu büronun hiç tatil yapmadan çalıştığını kabul etsek bile 6 bin kitaba ulaşılması için iki günde bir kitap çevrilmesi gerekir. Bunun imkânsızlığı ortadadır.

Osman Nuri Bey’in konuyu pek bilmediğinin bir kanıtı da Abdülhamid’in en çok sevdiği polisiye roman yazarı olarak Carmen Silva’nın ismini vermesidir. Oysa Carmen Silva polisiye değil, aşk romanları yazan dönemin Romanya Kraliçesi Elisabeth’in takma adıdır.

Gerek İstanbul Üniversitesi, gerekse Osmanlı Arşivi’nde Abdülhamid’in isteği üzerine çevrildiğini saptadığımız kitap sayısı ’dir. Bunların ’i İstanbul Üniversitesi’nde, 66’sı Osmanlı arşivlerindedir. Buralarda bulunmayan, herhangi bir nedenle kütüphane dışına çıkmış kitapları da düşünürsek en yüksek tahminle roman çevirttiğini söyleyebiliriz.

Sultanın polisiye romandaki aktüel gelişmelerin sıkı bir takipçisi olduğu anlaşılmaktadır. Tüm zamanların en ünlü polisiye roman kahramanı Sherlock Holmes’ü tanıması ise uyanık bir çevirmenin dikkati sayesinde olmuştur.

Sherlock Holmes’ün yazarı Arthur Conan Doyle’un romanlarının tefrika edildiği Strand dergisi de Abdülhamid’in abone olduğu mecmualardan biridir. Ekim tarihli sayısında bir Hintli tarafından kaleme alınmış Padişahla ilgili bir makale yayınlanmıştır.

◾ II. Abdülhamid, dünyanın en buhranlı döneminde tahta çıkmış, Osmanlı topraklarına birçok hizmette bulunmuş ve dindar bir yaşam sürmüştü. Çok yönlü bir eğitimden geçmiş, adaletle yönetilen siyaset anlayışını benimsemiş, diğer ülkelere karşı başarılı bir diplomasi yürütmüştü.

◾ Onun siyasi yönünün dışında dikkat çekici bir özelliği daha vardı. O da sıkı bir polisiye romanı okuyucusu olmasıydı.

◾ Özel çeviriler yaptırır, geceleri yatmadan önce kendisine bu polisiyelerin okunmasını isterdi. Öyle ki İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi'nde, kendisi için çevirttiği polise hikâyesi bulunurdu.

◾ Polisiye dışındaki eserleri öğleden sonra kütüphanesinde geçirdiği zamanlarda kendisi okuyor, polisiye romanları yatmadan önce sütkardeşi Esvapçıbaşı İsmet Bey'e okuturdu.

◾ Padişahın kızı Ayşe Osmanoğlu anılarında babasının bu alışkanlığından şöyle bahsettiğini ifade ederdi:

"Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak, zihnimi başka taraflara sevk edip düşüncelerimi defetmek için her gece odamda kitap okutturuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa büsbütün uykum kaçıyor. Onun için birtakım romanlar tercüme ettiriyorum. Küçüklüğümde dadım bana ninni söylerdi. Şimdi de okunan kitaplar aynı tesiri yapıyor. Yarı dinliyor yarı dinlemeden uyuyakalıyorum."

BİLGİ NOTU

Sultan Abdülhamid'in polisiye tutkusunu en iyi etüt edenlerden Araştırmacı-Yazar Erol Üyepazarcı, özel çevirileri hakkında şöyle bir değerlendirmede bulunur:
"Abdülhamid polisiye roman aktüalitesini de çok iyi takip ediyor. Meşhur polisiye Arsen Lüpen, 'te Türkçeye çevrilmiş, Batı'da ise 'de basılmış. Abdülhamid onu bir dergide tefrika edilirken keşfetmiş ve orada kitap olarak yayınlanmasından önce tercüme ettirmiş. Demek ki polisiye roman merakını biliyor ve bilgi aktarıyorlar. Nic Carterler o zaman Türkçede bilinmiyor, II. Meşrutiyet'ten sonra çevrilmiştir. Hâlbuki Abdülhamid'de Pankerton, Nik Carter gibi bir sürü çeviri var. O da en yeni çıkan kitapları çevirtiyor. 'Parmak İzi' diye bilimsel polisiye romanın ilk örneklerinden biri. 'de basılmıştır, aynı yıl çevirtilmiştir. Abdülhamid'in kütüphanesinde var."

SHERLOCK HOLMES İLE NASIL TANIŞTI?

◾ Sultan Abdülhamid, dış basını yakından takip ederdi. Yıldız Sarayı'nda kurduğu tercüme bürosundaki memurlara özellikle Osmanlı ve şahsı hakkında yazılanları kendisine bildirmelerini isterdi.

◾ Sherlock Holmes ile ilk karşılaşması da saray çevirmeninin dikkati sayesinde gerçekleşti. Strand'in isimli yabancı bir dergi, tarihli sayısında padişah aleyhine yazı kaleme aldı.

◾ Saray mütercimlerinden Corci, sultanı bilgilendirmek için bu yazıyı tercüme ederken önceki sayfada Arthur Conan Doyle'un "The Empty House" "Boş Ev" hikayesini fark etti.

◾ Polisiye roman tutkusunu bildiğinden bu yazıyı da çevirerek padişaha takdim etti. Böylelikle Osmanlı'da Sherlock Holmes ile ilk tanışan kişi oldu

◾ Arthur Conan Doyle'un Üslubunu özgün bulan Abdülhamid Han, Londra büyükelçisi Musurus Paşa'dan yazarın tüm eserlerini istedi. Ziyarete gelen İngiliz elçilerinin padişaha getirdikleri hediyeler arasında Holmes maceraları yer alırdı.

◾ Sherlock Holmes'lerin yazarı Conan Doyle'un yılında karısıyla birlikte İstanbul'a geldiğini, Abdülhamid'in onları kabul ederek Mecidiye Nişanı, karısına da şefkat nişanı verdiğini söylenir.

funduszeue.info

◾ Arthur Conan Doyle hatıralarında 'de İstanbul'a geldiğini, Ramazan olması nedeniyle huzura kabul edilmediğini, ancak kendisine Mecidiye karısına da Şefkat nişanları verildiğini yazar.

◾ İyi bir okuyucu olan Sultan Abdülhamid'in polisiye tutkusu ve stratejistliği arasında hiç kuşkusuz bağ bulunur.

Editör: Burcu Sandıkçı
Kurgu: Ahmed Helal

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası