uzaylılar nasıldır / Uzaylılar var mı? - video Dailymotion

Uzaylılar Nasıldır

uzaylılar nasıldır

BBC Future

Uzaylı ve astronot

Kaynak, Getty Images

Bir döneme damga vuran ET filminden Star Trek bölümlerine, Ursula K Le Guin ve Isaac Asimov kitaplarına, bilim kurgu yazarlarının uzun zamandır tartıştığı bir soru var: Eğer gezegenimize ulaşırlarsa, onlara gerçekten nasıl davranırız?

Popüler kültürde dünya dışı varlıklara sık sık ikinci sınıf vatandaş ya da insandan daha düşük olarak yer verilir.

Eğer ET'nin insan arkadaşının müdahalesi olmasaydı, bir ameliyat masasında uzaylıyı parçalara ayıracaklardı. filmi District 9'da milyonlarca uzaylı "karidesin" başına Güney Afrika'nın kenar mahallelerinde gelmeyen kalmıyor.

Gerçekten aranıyor olmasına rağmen henüz herhangi bir yaşayan uzaylı kanıtına henüz ulaşılamadı. Fakat yakın zamanda bulacağımız herhangi bir şeyin Mars'ta bir mikrobik yaşam varlığının sinyalini içeriyor olma ihtimali, filmlerdeki insansı yaratıklara benzeme ihtimalinden daha yüksek.

Dünya dışı yaşam arayışında önemli bir yerde duran Drake denklemine göre, istatistiksel olarak dünya dışı varlıkların bir yerlerde var olması olası gerek.

Her ne kadar galaksimizin büyüklüğü ve gezegenler arasındaki devasa uzaklıklar var olsa da.

İngiltere'deki Open University'den uzay bilimleri profesörü John Zarnecki, "Hayat bulmak ya da iletişim kurmak, bunu gerçekleştireceğimiz güne kadar her zaman uzak bir ihtimal olarak kalacak" diyor:

"Bu bana Güneş sistemi dışındaki gezegenleri anımsatıyor, genç bir araştırmacıyken bu gezegenlerin varlığından bahsederdik.

"Ancak bunlardan bir tane bulabilmemize imkan yoktu çünkü bu teknik olarak çok zordu."

Artık Güneş sistemi dışındaki gezegenlerin var olduğunu biliyoruz. Hatta bazıları su bulundurduğu için hayat için olası adaylardan.

Bu araştırmalar devam ederken eğer biriyle iletişime geçebilirsek nasıl tepki göstereceğimizi düşünmek mantıksız olmaz.

Özellikle de göreceğimiz varlığın insandan çok farklı olma ihtimalini göz önünde bulundurursak.

İnsan olmayanların hakları

Yazarların, insanların uzaylılara iyi davranacağı konusunda bir umudu yok.

Belki de bunun sebebi, halihazırda bu dünyada da insanlara ve diğer varlıklara karşı davranışımızın tarih boyunca pek de iyi olmamasıdır.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bile sıklıkla ihlal ediliyor.

Uzaylılarla nasıl iletişim kuracağımız konusunda gezegenimizdeki insan olmayan cinslere karşı tavrımız da ipucu verebilir.

Ancak son dönemde hayvan hakları gruplarının çabalarıyla hayvan hakları konusunda hukuki ilerlemeler kaydedilmeye başlandı.

Yakın zamanda uzaylılar konusunda açık uluslararası tartışmalarda da küçük bir yol alındı.

London School of Economics'ten uzay sahası hukuku uzmanı Jill Stuart, bizim yaşamımız süresince insanların Dünya dışı varlıklarla iletişim kuracağına inanmadığını belirtiyor.

Ancak yine de bu tartışmaların gerçekleştirilmesi gerektiğini söylüyor:

"Kendimizi keşfetmek için evreni araştırıyoruz, çünkü bu bizi birbirimizle, çevreyle ve diğer cinslerle nasıl ilişki kurduğumuz üzerine tekrar düşünmeye zorluyor".

Stuart ayrıca belki de bu gelecek odaklı senaryoların asla gerçekleşmeyeceğini ancak bütün bu sürecin yine de değerli olduğunu belirtiyor.

Ne tür bir zekaya sahip olabilirler?

Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Ofisi (UNOOSA) Direktörü Niklas Hedman, insanlığın Dünya dışından varlıklarla karşılaşıldığında nasıl davranılacağına dair uluslararası bir anlaşma ya da mekanizmaya sahip olmadığını söylüyor.

Beş ana uzay anlaşması da insanın uzayda ne yapacağına ve bunun diğer insanlara etkileri üzerine yoğunlaşıyor.

Uluslararası Uzaycılık Akademisi'nden Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması grubu yılında bir çerçeve ortaya koydu.

Bu, herhangi bir Dünya dışı akıllı yaşam sinyali tespit edildiğinde, uluslararası koordinasyon için bir forumun Birleşmiş Milletler (BM) ve Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi (COPUOUS) üzerinden kurulmasını öneriyor.

Stuart, böyle bir durumla karşılaşıncaya dek herkes tarafından kabul edilmiş herhangi bir uluslararası çerçevenin oluşturulabileceğini düşünmediğini söylüyor.

Göz önünde bulundurulacak ana noktalardan biri uzaylıların niyeti, yani kısaca dostça mı düşmanca mı davrandıklarını görmek olacak.

Stuart, bunun "aktif bir şekilde Dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak için çalışmalı mı yoksa pasif bir şekilde var olup olmadıklarına dair bir işaret aramakla mı yetinmeliyiz" tartışmalarını beraberinde getirdiğini söylüyor.

Peki, bir uçan daire birden dünyanın herhangi bir yerine çarpsa ne olacak?

Bununla ilgili bir protokol belirlenmedi ya da önerilmedi.

Ancak Stuart'a göre onun indiği ülke buna nasıl cevap verileceği konusunda öncülük etmek zorunda kalırken bulacaktır kendisini.

Bir görüşe göre onlara doğrudan insanlara davranıldığı gibi davranılmalı. Çünkü Dünya'ya ulaşabilmiş herhangi bir türün yüksek seviyede zeka ve bilincin olacağını düşünmek mantıklı olur ve ona insana yaklaşır gibi yaklaşılmalıdır.

Farklı tip zeka ve bilinçlerin varlığı hesaba katılmalı.

Dünya üzerinde de bilinci yeni keşfedilen türler var, bunlardan biri de zeki, bilinçli olduğu ve acıyı hissedebildiği anlaşılan ahtapot.

İngiltere'deki Plymouth Üniversitesi'nden Susan Blackmore, "Konu uzaylılara geldiğinde, şunu sormak zorundayız: Ne tür bir zekaya sahipler?" diyor.

Hissedebiliyorlar mı?

Bir diğer önemli konu da acı kapasitesi. "Uzaylılar acı çekebilir mi?" diye soruyor Blackmore:

"Öyleyse, onlara karşı ahlaki bir yükümlülüğümüz olmalı ve belki de bunun temelinde yasal çerçeveler oluşturmalıyız."

Hayvanlar gibi dünya dışı varlıkların hakları üzerine de yazan Peter Singer, kilit konunun bilinç olacağını söylüyor:

"Onların hissedebildiğini varsaysak da, onların acı ve zevk hissedebildiğini, arzu ve ilgilerinin olduğunu keşfedebilmek biraz zaman alır. Temel etik ilke, benzer çıkarların eşit olarak dikkate alınmasıdır".

Singer, buradaki zorluğun dünya dışı varlıkların ne gibi çıkarlara sahip olduğunu belirlemek olacağını ekliyor:

"Birçok şey dünya dışı varlıkların bilişsel kapasitelerine bağlı olacaktır. Ve bizimkinden çok daha gelişmişlerse, ne olduklarını kavrayamayabiliriz."

İnsan olmayan varlıkların haklarını korumayı amaçlayan ABD'li Nonhuman Rights Project, bu hakların başlangıç ​​noktasının ABD mahkemelerinde değer verilen ve bireyin ne yapacağını, nereye gideceğini, nasıl davranacağını seçebildiği özerklik olduğuna inanıyor.

Bilinç, haklar için yasal bir kriter olarak hizmet edemeyecek kadar geniş bir kategori çünkü kimse onun gerçekte ne olduğu konusunda hemfikir değil.

Ya başka bir gezegende yaşam bulursak?

İnsanların, uzaylı uygarlıkların doğal gelişimine müdahale etmekten kaçınması gerektiği fikrinin, Star Trek'te olduğu gibi bilimkurguda uzun bir geçmişi var.

Benzer fikirler bugün kendi dünyamızda halihazırda değerlendiriliyor ancak örneğin NASA'nın Gezegen Koruma Ofisi, hem keşfedilen gezegenleri hem de Dünya'yı korumayı amaçlıyor.

Eğer uzaylılar gezegenimize ulaşabiliyorsa, belki de endişelenmemiz gereken şey onların hakları değildir.

Evrendeki yaşamın kökenini ve doğasını anlamayı, açıklamayı amaçlayan, kar amacı gütmeyen bir araştırma kuruluşu olan Seti Enstitüsü'nden uzman astronom Seth Shostak, bazı temaslar kurulacağı konusunda iyimser.

Ancak iki tür temas arasında ayrım yapmanın önemli olduğunu söylüyor. Teknolojik olarak gelişmiş uygarlıklardan işaret ve sinyaller almamız, Dünya'ya yapılacak bir uzaylı ziyaretinden daha olasıdır:

"Eğer bu tür işaretler alırsak da, göndereceğimiz herhangi bir sinyalin ulaşması o kadar uzun sürer ki, ne söyleyeceğimiz konusunda dikkatli olmak için bolca zamanımız olur".

Ancak bir uzaylı ziyareti, onların bizimkinin çok ötesinde bir teknolojisi olduğu anlamına geliyor.

ET'nin arkadaşları, gişe rekorları kıran filmin sonunda onu nihayet aldıklarında, eğer isteselerdi muhtemelen "eve" dönüş yolunda Dünya'yı yok edebilirlerdi.

Bu durumda, daha uygun bir soru şu olabilir: Yeni uzaylı yöneticiler bize haklar verir mi?

"Saldırganlarsa ne yapacağız?" diye soruyor Shostak, "Bu, ABD Hava Kuvvetleri ile karşılaşan Neandertaller gibi olurdu ve buradaki önemli konu Neandertallerin politikaları olmazdı".

Uzaylılarla konuştuğunu iddia eden T&#;rk araştırmacı!

"Evrende yalnız mıyız?" insanlık tarihinin cevabını en çok merak ettiği sorulardan bir tanesi. Peki gerçekten yalnız mıyız? Kendisini 'UFO-Metafizik araştırmacısı' olarak tanıtan Farah Yurdözü'ne göre hayır. Zaman zaman servis edilen bazı görüntülerle UFO'ların varlığına ilişkin iddialar ortaya atılıyor olsa da bunların büyük bölümünün asılsız olduğu biliniyor. Resmi otoritelerin yayınladığı bazı görüntüler ise bu konudaki merakı artırıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bu konuya ilgi duyanlar var. Farah Yurdözü de o isimlerden biri. 

Farah Yurdözü İstanbul'da doğup büyüdü. Ortaokul yıllarında aile büyüklerinden duyduklarının da etkisiyle dünya dışı varlıklar ve UFO'lara ilgi duymaya başladı. İstanbul Üniversitesi'nde İspanyol Dili ve Edebiyatı okuyan Yurdözü, 10 yılı ABD'de olmak üzere 30 yıl İspanyolca öğretmenliği yaptı. ABD’de bulunduğu süre boyunca burada dünya dışı varlıklar ve UFO'lar hakkında düzenlenen birçok konferansa katıldı. Şimdilerde ise Youtube kanalında Türkiye ve dünyanın hemen her yerinden kendisine ulaşan takipçilerinin yaşadığını öne sürdüğü UFO, uzaysal varlıklar, metafizik ve paranormal deneyimleriyle ilgili soruları cevaplıyor. Ayrıca yıl boyunca Göbeklitepe, Karahantepe, Kapadokya gibi Türkiye'nin gizemli ve tarihsel mekanlarına kültür-araştırma gezileri düzenliyor. Biz de Farah Yurdözü'ne UFO'lar ve uzaylılara dair iddialarına ilişkin sorularımızı yönlendirdik.

Dünya dışı varlıklarla temas kurduğunuz yönünde iddialarınız oldu. Bu temas nasıl gerçekleşti, bu varlıklar neden özellikle sizi ve ailenizi seçti?

Dünya dışı varlıklar ve UFO'larla çocukluktan bu yana ilgiliyim çünkü ailemin bu konuda bir geçmişi var. 'lü yıllardan beri bu konuda deneyim yaşamış olan aile büyüklerimiz var ve ben bunların hikayelerini, yaşadıkları olayları dinleyerek büyüdüm. Benim dünya dışı varlıklarla olan ilk temasım ise ’lı yıllarda gerçekleşti. Aslında bu olay benimle doğrudan doğruya ilgili değil. Bu dönemde bir gazeteci beni ve bu konuda araştırma yapan bir grup insanı toplantıya davet etti. O dönemde Türkî cumhuriyetlerden gelen Bahar isminde şifacı bir hanımla tanıştık. Bu kadın bize geçmişte sarılık hastalığına yakalandığını ve hastalık ilerlediği için doktorların kendisinden umudu kestiğini anlattı. Ancak hastane koğuşunda ölümü beklediği sırada Bahar Hanım mucizevi şekilde dünya dışı varlık tarafından ziyaret edilmiş. Bu ziyaretçiler bir başka sistemden geldiklerini, bize göre çok yaşlı olduklarını ve onu iyileştireceklerini söylemişler. Dünya'ya geliş amaçları insanlara şifa dağıtmakmış ve bu hanımefendiyi aracı olarak seçmişler. Bahar Hanım'ı orada iyileştirip daha sonra da onunla iletişim kurmaya devam etmişler.

'İLK BAŞTA İNANMADIM'

İşte bir şekilde Türkiye'ye gelen Bahar Hanım’ın yaşadığı olaylar bir gazeteci aracılığıyla bana kadar ulaştı. Ben ilk önce buna inanmadım. Çünkü bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği ve sahtekarlık boyutunda bir dezenformasyon var. Bu sebeple kafamda bazı şüpheler ile İstanbul Eyüp tarafında bulunan eve gittik. Bir apartmanın dördüncü katında yaşayan ailenin dairesine misafir olduk. Ailenin çocuğunun genetik bir rahatsızlığı vardı ve tüm yolları deneyen aile son çare olarak bu kişiye başvurmuştu. Bizi gözlerimiz bağlı şekilde bir odaya alacaklarını ve dünya dışı varlıkların ancak bu şekilde geleceğini belirttiler. Nedenini sorduğumda dış görünüşlerinin insanların alışık olmadığı kadar korkunç olduğunu ifade ettiler. Biz odaya girdik ve kandırmaca yaşanmaması için bir arkadaşımızı da kapının dışında beklettik. Odanın penceresi doğrudan denizi görüyordu. Bahar Hanım kendi lehçesinde bir şeyler söyledi. Hemen ardından vakum sesine benzer bir ses eşliğinde pencereden içeri bazı canlılar girdiğini hissettik.

Uzaylılarla konuştuğunu iddia eden Türk araştırmacı

'BİZE DOKUNDULAR, KONUŞTULAR'

Varlıklar içeri girdikten sonra bizimle temas kurdular, sorularımıza cevap verdiler ve bize dokundular. Sesleri oldukça yaşlı bir insanın sesine benziyordu. Dokunuşlarından anladığım kadarıyla tenleri oldukça yumuşak, parmakları küçük bir çocuğunki gibiydi. Sanki kemiksizdi. Boylarının da oldukça kısa olduğunu düşünüyorum çünkü biz o sırada yataklarda uzanıyorduk ve başlarının bizim seviyemizde olduğunu hissettim. Ziyaretçilerin bir kokusu yoktu ve nefes almıyorlardı. Yaklaşık 10 dakika süren görüşmede telepati de kullanıldı. Görüşme sona erdikten sonra tıpkı geldikleri gibi vakum sesine benzer bir sesle pencereden gittiler. Hızla gözümü açıp baktığımda penceren çıkan ve denize doğru giden bir ışık huzmesi gördüm. Yaşadığım olay bu.

Peki bu canlılar anlattığınız gibi bir güce sahip olmasına rağmen neden bu şekilde gizli hareket etme ihtiyacı duyuyorlar?

Bu sorunun cevabı aslında çok önceden verildi. Dünya dışı varlıkların geçmişte kendilerini göstermek istedikleri zamanlar olmuş. Ancak o dönem temasta oldukları yetkililer buna onay ve izin vermemişler. İnsanların bu varlıklardan korkacağı düşünülmüş. Şifa dağıtmak amacıyla Dünya'ya gelen bu varlıklar da seçtikleri özel kişiler aracılığıyla görevlerini yapmaya başlamış.

Dünya'yı ziyaret etme amaçlarının ne olduğunu düşünüyorsunuz? Öne sürdüğünüz şekilde amaçları şifa dağıtmak mı yoksa saldırgan bir tutumları da var mı?

Benimle görüşen türün saldırgan bir amacı olduğunu düşünmüyorum. Eğer öyle olsaydı çok daha farklı bir temasımız olabilirdi veya daha kalabalık gelip dünyayı ele geçirebilirlerdi. Kurduğumuz temasta varlıklara bu soru soruldu. Cevapları, amaçlarının insanlara şifa dağıtmak olduğu şeklindeydi. Karşılığında ise istedikleri tek şey kendilerine dua edilmesiydi. İnsanların kendi inanışları dahilinde dua etmelerini istediler. Dua insanı korkudan uzaklaştırdığı için olumlu bir enerji alanı yaratır. Belki de varlıkların ihtiyacı olan şey pozitif bir enerji alanıdır. 

'ALLAH'A İNANIYORLAR'

Yani bu varlıkların kendi inanç sistemleri mi var?

Evet, kendi inanç sistemleri var. Bize Allah'a inandıklarını ve kendilerine verilen görevin şifa dağıtmak olduğunu söylediler. Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir husus var. 'Ufoloji' olarak adlandırılan araştırma alanına ilişkin resmi çalışmalar yılında ABD'de başlayan çalışmalarla şekillendi. Gerekçe olarak da aynı yıl yaşanan ve 'Roswell Kazası' olarak adlandırılan olay gösterildi. Tabii yılından önceye ait de UFO konusunda elimizde bazı bilgiler var. Biz bunları dünyanın her yerinde, eski uygarlıkların bıraktığı izlerde görüyoruz. 'Ufoloji' araştırmaları da bu bilgiler ışığında başladı. Hatta ABD’de yürütülen çalışmalar sonucunda bazı özel yapılar kurulduğunu söyleyebilirim. Örnek vermek gerekirse CIA bunların başında geliyor. Çünkü galaktik varlıkların dünyayı ziyaret amaçları ilk etapta bilinmediği için bir tehdit olarak algılandılar.

Dediklerinize bakılırsa Dünya'yı tek bir tür ziyaret etmiyor. Sizce gezegenimizi ziyaret eden kaç farklı tür var ve UFO görüntülerinin hepsi neden bulanık?

Bunu asla bilemeyiz. Bu konuda elde edebileceğimiz bilgiler dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığını veya onlarla temas kurduğunu iddia eden insanların hatırladıklarıyla sınırlı. Bir grup insan gri, çelimsiz ve büyük kafalı bir uzaylı türünü tarif eder. Diğer bir grup ise uzaysal varlıkların bize çok benzediğini söyler. Eski medeniyetlerin kayıtlarında da kimi zaman bunlara ilişkin bilgilere ulaşmak mümkün. UFO görüntülerine gelirsek bir UFO görüntüsü ne kadar netse o kadar sahtedir. Henüz hangi teknolojiyle yapıldığını bile bilmediğimiz cisimleri bizim teknolojimizle yakalayabilmek oldukça zor. Onların neden ve nasıl yapıldığını bilmiyoruz.

Uzaylılarla konuştuğunu iddia eden Türk araştırmacı

'YAŞANANLAR HALÜSİNASYON DEMEK ZOR'

O halde olduğunu iddia ettiğiniz varlıkların Dünya'yı istila etmek istedikleri bir senaryoda insanlığın çok şansı olmayacak. Sizce böyle bir istila yaşanır mı?

Uzaylıların Dünya'yı neden ziyaret ettiklerini bilmiyoruz. Onları Dünya'ya çeken şey nedir bilmiyoruz. Gerçek nedeni şu an için sadece onlar biliyorlar. Fakat binlerce yıldır ziyaretlerine dair izler bırakıyorlar. Bu varlıklar tarafından kaçırıldığını iddia eden insan sayısı oldukça fazla yani bu konuda toplu bir halüsinasyon yaşandığını söylemek bence çok zor. Ortada böyle bir fenomen var. Dünya dışı varlıklara cazip gelen şeyin dünyaya dair doğal kaynaklar olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsaydı ziyaretler tekrarlanmazdı. Yani insan varlığı ilgilerini çekiyor. İnsanla biyolojik açıdan ilgileniyorlar. Konuyla ilgili en çok tekrarlanan rivayet ise bu canlıların üreyemediği ve insanlardan aldıkları genlerle yeni bir ırk oluşturmaya çalıştığı. Fakat dediğim gibi bu sadece bir rivayet. Belki de insanların bilinç sistemini ve ruhsal yapısını çözmeye çalışıyorlardır. Gerçeği bilemeyiz.

UFO görme ve kaçırılma vakalarıyla ilgili iddiaların çoğu ABD ve çevresinde dönüyor. Bu bölgenin önemi ne?

Kaçırılma meselesine bakarsak kaçırılanlar arasında her kesimden, her yerden insanlar yer alıyor. İçlerinde daha önce uzaylılarla ilgili hiçbir bilgisi ya da ilgisi olmayan çok sayıda kişi var. Yatağından kaçırılan olduğu gibi evininin önünde hatta aracının içinden kaçırılanlar da var. Ancak daha çok ıssız yerler seçiliyor. Hatırlayanların söylediklerine göre uzay gemilerinde kendilerine birtakım tıbbi işlemler uygulanıyor. Dünya dışı varlıklar kaçırdıkları insanların vücutlarına sonradan takip amacıyla ya da bazı programları yüklemek amacıyla mikroçipler yerleştiriyor. Bu mikroçipler ’larda ABD’de bir ekip tarafından çıkarıldı ve insan yapımı olmadığı anlaşıldı. Mikroçiplerin insanları her anlamda takip etmek için yerleştirildikleri tahmin ediliyor. Mikroçipler yerleştirilirken insanların vücudunda herhangi bir yara izi de bırakmıyor ve sadece röntgen ya da ultrasonla yerleri saptanıyor.

'KAPADOKYA EN BAŞTA GELİYOR'

Var olduğuna inandığınız bu canlılar insanlıkla ilk kez ne zaman temas ettiler?

Bence ilk temas binlerce yıl önce gerçekleşti. Bugün hâlâ ayakta duran eski medeniyetlere ait eserler, tapınaklar ve ilk insanların mağaralara çizdiği bazı duvar resimleri bize böyle olduğunu gösteriyor. İspanya’nın kuzeyinde yapılan çalışmalarda Altamira Mağarası'nda ilk insanların dünya dışı varlıklarla ilgili olduğu düşünülen çizimleri bulundu. Dünyanın birçok bölgesinde benzer şekilde buluntular var. Tarih öncesinde yaşayan insanlar sadece hayvanların resimlerini çizmemişler. Gördükleri ve temas ettikleri bir şeyler olduğu çok açık. Yine aynı şekilde Roma gibi medeniyetlerde de UFO konusunda bazı olaylar kayda geçmiş ve yazıya dökülmüş. Türkiye'de de ’li yıllarda bazı UFO gözlem olayları yaşandı. Niğde, Aksaray ve Kapadokya hattında gece ve gündüz toplu UFO gözlemleri yapıldı. Bölgede yaşayan insanlar da bu bilgiyi doğruladılar. Türkiye’de enerjinin yoğunlaştığı coğrafyalar var. Kapadokya başta geliyor. Marmara ve Ege de Kapadokya’nın ardından UFO’ların en çok görüldüğü diğer bölgeler.

Uzaylılarla konuştuğunu iddia eden Türk araştırmacı

Farah Yurdözü'nün kanıt olarak öne sürdüğü mumya ve kafatası

Göbeklitepe, Karahantepe gibi kalıntıları ziyaret ettiğinizi belirttiniz. Bu ziyaretlerde neyi araştırıyorsunuz?

Sadece onları değil Türkiye’nin birçok yerinde müze, ören yeri ve tarihsel kalıntıları ziyaret ediyorum. Bahsettiğiniz yerleşimlerin önemi kalıntıların insanlık tarihini daha da gerilere götürmüş olması. Özellikle Göbeklitepe’de bulunan bir sütun dikkatimi çekti. O dönem yaşayan insanlar bu taşlara yaz gün dönümünü işlemişler. Bu insanlar milattan önce 10 bin'li yıllarda herhangi bir materyale sahip olmadan bunu nasıl yaptılar? Bu insanlara birileri yol mu gösterdi? Bunlar cevapsız sorular.

Hatay müzesinde kanıt olarak değerlendirdiğim iki kafatası var. Normal insan kafatasından küçükler ama normal insan kafatasına göre de uzunlar. Ziyaretlerimiz sırasında yanımızda olan bazı doktorlar bahsettiğim kafataslarının bir çocuğa ait olamayacağını çünkü üzerindeki dişlerin bir yetişkine ait olduğunu söylediler. Bu canlıların kim olduklarını bilmiyoruz. Kafatasları belki hiç bilmediğimiz ve yok olmuş bir insan ırkına aitler ya da gezegenimizi ziyaret eden bir türe de ait olabilirler.

'ARADIĞIMIZ CEVAPLAR ÇOK YAKINIMIZDA'

Yine Kapadokya’da Aksaray müzesinde bir grup çocuk mumyası var. Fakat bu mumyalar bir çocuk boyutunda olsalar da el ve tırnak yapıları yetişkin insanlara benziyor. Ben onları ’lı yıllarda karşılaştığım dünya dışı varlıklara benzetiyorum. Bence aradığımız cevaplar çok yakınımızda. Bunun için dünyanın öte ucuna gitmenin bir anlamı yok. Gezegenimizde bazı insanlar dünyanın uzaylılar tarafından kurtarılacağına inanıyor. Ben bu grupları 'Ufotapar' olarak adlandırıyorum. Özellikle ’de dünyanın sonunun geleceği de bu grupların beklentisini en üst seviyeye çıkarmıştı ama anlamsız olduğunu hep birlikte gördük. Ben insanların dünya dışı varlıklardan beklentilerini tek taraflı karşılıksız bir aşk olarak görüyorum. Bu ziyaretçilerin kim olduklarını ve neden buraya geldiklerini onlardan başka bilen kimse şu an için bulunmuyor.

Kaynak: Milliyet / Oğuzcan ATIŞ

Dünya dışı yaşam arayışımızdaki 11 gerçek

Samanyolu

Kaynak, Getty Images

Oralarda, bir yerlerde kimse var mı?

Bu, insanoğlunun yüzyıllardır kafa yorduğu ve bilim insanlarının iyi bir yanıt ya da herhangi bir yanıt vermeye uğraştığı bir soru.

Bu bilgiyi elde etme mücadelesinde büyük astronomik buluşlar yapıldı, pek mümkün görünmeyen teoriler üretildi ve bir sürü ilginç gerçek ortaya çıktı.

Ama kesinlikle bilinen tek bir şey var, oralarda bir yerlerde uzaylılar varsa, büyük ihtimalle gezegenlerin yaşama elverişli bölgelerinde olacaklar.

1. Moonlings

Uzayda yaşam olup olmadığını incelemeye başlamamız Galile'nin yeni teleskopunun yüzyılın başlarında gökyüzünün en uzak noktalarına bakmamızı sağlamasıyla başladı.

Ay yüzeyinde görülen karanlık noktaların büyük okyanuslar olduğu düşünüldü ve buna Latince "denizler" anlamına gelen "maria" adı verildi.

Bizim denizlerimizde olduğu gibi, acaba oralar da canlılarla kaynıyor muydu?

Şu anda ay denizlerinin antik yanardağ patlamalarının oluşturduğu koyu renkli bazalt düzlükleri olduğunu biliyoruz.

2. Mighty Martians

Marslı kuzenlerimiz neye benziyordu?

Astronom William Herschel 'lerde kızıl gezegende dolaşan marslıların ortalama insandan daha uzun olduğu sonucuna varmıştı.

Herschel daha güçlü teleskoplarla Mars'ın büyüklüğünü, mevsimlerinin ve günlerinin uzunluğunu ölçtü.

Herschel'e göre Mars Dünya'dan küçüktü, bu yüzden yerçekimi de daha azdı ve bu Marslılar'ın boyunun daha çok uzayacağı anlamına geliyordu.

3. Üstün Satürnlüler

Filozof Immanuel Kant, dünya dışı canlıların zekasının tamamen güneşe olan mesafeleriyle orantılı olduğunu iddia etti. Yani Merkürlüler aptal, Satürnlüler ise dahiydi.

4. Uzaylı nüfus sayımı

'de papaz ve fen öğretmeni Thomas Dick, güneş sistemi dışında yaşayan uzaylıların sayısını hesaplamaya çalıştı.

Uzaydaki nüfus yoğunluğu o dönem mil kare başına kişi olan İngiltere'ninkine benziyorsa, güneş sisteminde 22 trilyon kişinin yaşıyor olabileceği tahmininde bulundu.

5. Uydularda yaşam

Güneş sisteminde yaşam arama için en iyi yerler Mars gibi yakın gezegenler değil, Jüpiter'in yörüngesinde dönen Europa ve Satürn'ün uydusu Enceladus olabilir.

Her ikisinde de kalın bir buz tabakasının altında sıvı halde su bulunuyor.

Uyduların okyanuslarının donmasını önleyenen içlerindeki bir ısı kaynağı olabileceği düşünülüyor.

Isı uyduların çekirdeğinde üretiliyor ve hidrotermal yarıklardan okyanus yüzeyine salınıyor olabilir.

Dünyadaki hidrotermal yarıklar, denizlerdeki kalabalık ekosistemlere gıda üreten bir kimyasal reaksiyonu üretiyor.

6. Uzay kalamarı

Bu su bulunan uydularda yaşam varsa, basit bir fizik bilgisiyle nasıl göründüklerine dair ipuçları sağlanabilir.

Büyük suda yaşayan uzaylılar varsa, av yakalamak ve avlanmaktan kaçınmak için hızla hareket etmeleri gerekir. Bu nedenle de kalamar, yunus ve köpekbalığı gibi aerodinamik bir şekilde olabilirler.

7. Uzak dünyalar

Astronomlar, Samanyolu Galaksisi'nde dünyaya benzer 40 milyar gezegen olabileceğini tahmin ediyor.

Bu tahmini, güneş sistemimiz dışındaki gezegeni inceleyerek yaptılar.

Bu hesabı tüm galaksiye uyarlarsanız, milyarlarca gezegene ulaşabilirsiniz.

8. Yaşam belirtileri

Yaşam belirtilerini nasıl ararsınız? Astronomlar güneş sistemimiz dışındaki gezegenleri ararken, yaşam belirtisi olarak gördükleri bio-imzalar dedikleri gazları inceliyor.

Termitlerden ineklere, dünyadaki yaratıklar metan gazı salgılıyor, ancak bu gazı yanardağlar da üretebiliyor.

Dolayısıyla, metanla birlikte güneş ışığının etkisiyle atmosferimizde doğal bir şekilde oluşan oksijen ve ozon gibi diğer gazları da aramalıyız.

9. Yaşama elverişli bölgeler?

Yaşama elverişli bölgeler, neredesiniz?

Nerelere bakmalıyız? Uzmanlar güneş sistemi dışındaki yaşama elverişli bölgelere konsantre olunması gerektiğini söylüyor.

Güneşinden çok uzak (yani çok soğuk) ya da çok yakın (yani çok sıcak) olmamalı ve böylece yaşam oluşması için mükemmel koşulları sağlamalı.

Güneş sistemimiz dışındaki keşfettiğimiz ez yakın gezegen Proxima Centauri b.

Uzaya yelken açmak

İşte bu yıldız sistemine ulaşmak için iki yıl önce Breaktrough Starshot adlı bir özel yatırımcıların fonladığı bir proje başlatıldı.

Rus yatırımcı ve fizikçi Yuri Milner, yıldız sistemleri arasında seyahat edebilecek bir uzay aracı konsepti geliştirmeye çalışıyor. Aracın güneş rüzgarlarıyla ışık hızının beşte biri hızda yol alması öngörülüyor.

Bu proje başarılı olursa bu küçük uzay araçlarının Proxima Centauri b'ye ulaşması 20 yıl, dünyaya veri göndermesi ise dört yıl sürebilir.

Akıllı uzaylılar

Astronomlar bazı uzaylıların kara deliklerde ya da çok büyük yıldızlarda ve hatta Samanyolu'nun tam merkezindeki büyük kara delikte yaşıyor olabileceğini düşünüyor.

Bizden binlerce ya da milyonlar yıl daha yaşlı bir uzaylı medeniyeti yapay zeka geliştirmiş olabilir.

Yumuşak ve süngerimsi olmayabililrler veya suyun veya oksijenin bol olduğu "yaşanabilir" yerlede bulunmayabilirler.

Bazı astronomler yapay zekaların kara delikler ya da çok büyük yıldızlar gibi yüksek enerjili yerlerde yaşamayı tercih edebileceğini söylüyor.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası