Ecdada Mektup Nasıl Yazılır

Gençlik ve Spor Bakanlığınca "Çanakkale ve Sarıkamış'ın yılında bin mektup" sloganıyla hayata geçirilen "Gençlerden Ecdada Mektup Yarışması" kapsamında Tokat'ta genç, duygulandıran mektuplar kaleme aldı.

Tokat Gençlik Merkezi Müdürü Selahattin Arslan, Bakanlıklarının 3 yıldır bu yarışmayı düzenlediğini belirtti.

Yarışmanın Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış Harekatı konu başlıkları altında düzenlendiğini dile getiren Arslan, "Gençlerden ecdada bin mektup yazılması hedefleniyor. 27 Mart tarihine kadar gençlerimiz başvuru yapacak. Başvurular, Bakanlığımızın internet sitesine de yapılabiliyor. Gençlerimiz, yazdıkları mektupları Gençlik Merkezimize ya da Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğümüze de getirebilir" dedi.

Öğrencilerin böyle bir yarışmanın düzenlenmesinden dolayı mutlu olduğunu belirten Arslan, "Bu yarışmayla gençlikle ecdat arasında köprü kurulması amaçlanıyor. Tokat genelinde ortaokul, lise ve üniversitede yaklaşık bin öğrencimiz var. Okullarımızı ziyaret ederek bu yarışmayı anlatacağız. İlimiz, geçen sene bu yarışmaya katılım oranında Türkiye genelinde sırayı almıştı. Bu sene ilk sıralarda yer almak istiyoruz. Yarışmada dereceye giren mektupları, Bakanlığımız belirleyecek. Şu ana kadar gencimiz, ecdadımıza mektup yazdı" diye konuştu.

Arslan, yarışmanın , ve yaş gruplarında olmak üzere 3 kategoride gerçekleştirildiğini kaydetti.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Sınıf Öğretmenliği Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Satı İşeri yarışmaya katıldığı mektubunda, "Büyük imkansızlıklarda birlik ve beraberlik içerisinde düşmana karşı tek vücut olarak savaştınız. Büyük bir zafer kazandınız. Vatan için göz kırpmadan canınızı verdiniz. Sizin bu davranışınız bizleri hala duygulandırıyor. Gösterdiğiniz başarılar bizim için ilham kaynağı. Sizin gösterdiğiniz mücadele ve kazandığınız zafer, tarihimizin altın sayfalarında yer alacak. Torunlarınız olarak bizler, ecdadımıza o kadar çok şey borçluyuz ki" ifadelerini kullandı.

İşeri'nin sınıf arkadaşı Merve Karaş da mektubunda, "Bizlere bu ülkeyi emanet eden ecdadımız, her zaman başımızın tacı. Onlar bizlere bu vatanı emanet ederken yokluklar içinde savaşmışlar. Ecdadımız o zaman bu mücadeleyi vermeseydi bugün bizler olmazdık. Ecdadımızın bu mücadelesi bizleri duygulandırıyor ve gururlandırıyor" ifadelerine yer verdi.

Karaş, bu yarışmanın ülkenin bugünlere nasıl geldiğini hatırlamak adına büyük önem taşıdığını söyledi.

(AA)

GAÜN Mimarlık Fakültesi Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan Gaziantep Kent Konseyi EğitimÇalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Habip Özkan, kentimizi, ecdadımızı anmak ve hatırlamak adına bu tür etkinlikleri önemli bulduklarını belirterek, ileriki günlerde farklı etkinliklerle Gaziantep’in kurtuluşunu kutlayacaklarını söyledi. Prof. Dr. Özkan, “Şehrimizi ve ecdadımızı bu atölye çalışmalarıyla tanımak, tanıtmak ve bunları yeni nesillere aktarımını önemli buluyorum. Bu çalışmaların resimli ve ecdadımıza mektup niteliğinde olması gerçekten çok kıymetli. Kadim bir medeniyetimiz var, uzun yıllar devam eden muhteşem bir medeniyetimiz var bunları yeni nesillere aktarmak çok kıymetli. Bu atölyede yapılan çalışmalar, hem baskısı hem de dijital ortama aktarılacak. Bu etkinliğin gerçekleşmesinde Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ayhan Özer’e ve katılan öğrencilere teşekkür ediyorum” dedi.

Hayat sanatla daha anlamlı

GAÜN Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ayhan Özer ise bu tür faaliyetlerle Gaziantep’in kurtuluşunu ölümsüzleştirecek anılar bırakmaya çalıştıklarına değinerek, atölye çalışmaları sonrasında kapsamlı bir sergi açacaklarını söyledi. Konuşmasında sanatın anlam ve önemine vurgu yapan Doç. Dr. Özer, “Sanatı güzel bir şey oluşturmak olarak görürsek belki hayatımıza katmayız çünkü ‘üretemiyorum’ ya da ‘zaman ayıramıyorum’ diye düşünebiliriz. Sanatım amacı güzel bir şey üretmek değil üretilen güzel şeylerle hayatı daha güzel kılmaktır. Sanatı hayatımıza ne kadar katarsak, hayatımızda o kadar güzelleşir. Sanatın önemli bir yararı da, günümüzde sürekli karşılaştığımız ötekileştirme kavramında sanat, ötekini berikileştirir yani bize yakın hale getirir. O yüzden sanat önemlidir. Sanatı daha çok hayatımıza katarsak pek çok anlamda hayatımızın daha nitelikli olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Görsel dil evrenseldir

Doç. Dr. Özer resimli mektuptan bahsederek, “Mektup, göndericisi ve alıcısı tarafından yazılıp okunduğu toplum kesimlerinde haberleşme işlevini yerine getirirken, aynı zamanda bu kesimlerin toplumsal gerçekliklerini, kültür düzeylerini, hayallerini, gündelik hayatta karşılaştıkları sorunları, ihtiyaç ve kaygılarını da dile getiriyor. Günümüzde mektup alışkanlığı yerini online iletişim ağlarına bıraktı. En sevdiklerimize bile özenli bir tek cümle kurmadan kısa mesajlarla iletişim kurar hale geldik. Bu durumda sosyal bağlarımızı ve iletişimimizi daha zayıf hale getirdi. Sanat yoluyla bu konu üzerine düşünmeyi sevk etmek niyetiyle ’lardan itibariyle dünyanın her yerinende resimli mektuplar yapılmaya başlandı. Konuşulan bir dil sadece o dili konuşanları etkiler ama sanatın dili olan görsel dil evrensel olup herkesin anlamasına yardımcı olur, o yüzden bu atölyede yapılan resimli mektuplar bizim için önemli” diye konuştu.

"Gençlerden Ecdada Mektup" yarışmasında Türkiye 10’ncusu olan Ogün Tıraşçı'nın mektupu, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından çıkartılan kitapta yer aldı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yılında düzenlediği, “Gençlerden Ecdada Mektup” yarışmasında Yunus Ensari Orta Okulundan Ogün Tıraşçı Türkiye 10’ncusu olmuştu, Bakanlık bu yıl ise dereceye giren öğrencilerin eserlerini kitap haline getirdi.

Tıraşçı, eserinin Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından hazırlanan kitapta yer almasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti.

yılında ikincisi gerçekleşen yarışmada hedef mektup olmasına rağmen yarışmaya rekor başvuru yapılmıştı. Yarışmada yaş kategorisinde Yunus Ensari Orta Okulundan Ogün Tıraşçı ecdada yazdığı mektubu ile Türkiye 10’ncusu olmuştu. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu yıl ise dereceye giren eseri kitap haline getirdi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü resmi internet sitesinde şu açıklamalara yer ververmişti: “Bu yıl ikincisi gerçekleşecek olan “Gençlerden Ecdada Mektup” yarışması düzenledi. Gençlerin milli ve manevi duygularını canlı tutarak; tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet inancı ve idealini kazandırmak, tarih şuurunu toplumda yerelleşmesini sağlamak, dili doğru, etkin bir şekilde kullanmasını teşvik ederek okuyan düşünen ve yazan gençliğin oluşmasına katkı sağlamak amacıyla Çanakkale Zaferi ve Sarıkamış konu başlıklarında “Çanakkale ve Sarıkamış’ın Yılında Bin Mektup” sloganıyla Gençlerden Ecdada Mektup Yarışmasının 3.’sü düzenlenmiştir. 27 Mart tarihi itibariyle sona eren yarışmada hedefimiz mektup olmasına rağmen yarışmaya rekor başvuru yapılmıştır. Yazılan mektupların değerlendirmesi için komisyonlar oluşturuldu. Komisyonlar illerde dereceye giren mektupları belirleyerek Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderdiler. Finale kalan mektuplar, Bakanlığın Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde kurulan komisyon tarafından değerlendirildi. Ve rekor başvuru içerisinden İlçemiz Yunus Ensari Orta Okulu öğrencilerinden Ogün Traşçı ecdada yazdığı mektupla 10’ncu oldu.

Ecdada yazdığı mektubu ile ilgili kısa bir değerlendirme yapan Ogün Traşçı, "Gençlerden Ecdada Mektup” yarışmasında böyle bir başarı elde etiğinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ailesine ve öğretmenlerine teşekkür etti.

OGÜN TRAŞÇI’NIN ECDADA YAZDIĞI MEKTUBU

Tarihimin ebedi şeref ve şanı Aziz Ecdadım;

Selam olsun sizlere bir asır sonrasında yetişen torunlarınızdan. Selam olsun tarihe sığmayan, korku nedir bilmeyen, toprak deyip geçmeden bastığımız her karışı yiğit kanıyla sulayan Türk analarının doğurduğu yılmaz aslanlar! Şüphesiz şehit olarak gömülmek bu şanlı vatana şerefli bir taçtır sizlere. Bir onur bir gururdur kahraman askerlerimize. Ancak iman dolu göğsünüze, vatan sevgisiyle dolup taşan kalplerinize, mermiler karşısında dağılan bedenlerinize bir değil bin vefa borcumuz vardır. Sizler ki ölümü korkuyla değil şahadetle karşıladınız. Sizler ki şanlı bayrağımızı yerlere düşürmeden, namertçe saldıran düşmana ezdirmeden omuzlarda, göklerde; kanınız pahasına, canınız pahasına taşıdınız. Bu bayrak türküdür ecdadım. Rize'de çay, Isparta’da gül kokar. Aydın’da Zeybek, Erzurum’da Dadaş türküler. Ve bu türkü susmayacak, dalgalanacak torunlarınız yaşadıkça, vatanım bağrında kahramanlar yaşattıkça. Hep çocuktur çocuk kalacak bizim bir yanımız. Biz hep al kınalıyız. Cephelerinde koşuşturan vatanımızın çocukları gibi. Onurluyuz; yemeyip, içmeyip, yeri geldiğinde kendi bebelerine giydirmeyip "Vatanım Sağ olsun" diyen analarımız, Şerife Bacılarımız gibi. Kararlıyız; “Geldikleri gibi giderler." diyen Atamız gibi. Korkusuzuz; düşmanın üstüne süngülerle koşan Mehmedim gibi. O nasıl bir vatan aşkıdır ki birkaç saniye sonra öleceğini bile bile mermilere göğüs gerer? Ayakları geri geri değil hep ileri gider? Nasıl bir iman var sende Seyit Onbaşı? Tek başıma yapamam diye düşünmeden bedenine meydan okuyan topunla düşman gemisini sulara gömdün. En güzel örnekler sizlersiniz bizlere. Geriye mazimize dönüp şerefle, gururla doldurursunuz şu küçük yüreklerimizi. Her İstiklal Marşında, ay yıldızımız göklere yükselirken, gözlerimiz dolar ecdadım. Sizden yadigar bu marşla sizden yadigar kırmızı beyaz sevdamız. Hürriyet bağrında açan bir çiçektir Türkiye’m. Tohumlarını sizler ektiniz, can suyunu sizler verdiniz. Ve sizlere  namus sözümüzdür: Biz yeşertip, meyvelerini Türkiye'min dört bir yanına bizler dağıtacağız. Kemikleriniz sızlamayacak. Ve kalkıp baktığınızda bu cennet vatana "Bir değil bin can feda olsun. “diyeceksiniz.

Bir tarih yazılacaksa şayet yeniden, gözünüz arkada kalmasın şanlı ecdadım!

O tarihi yine senin torunların yazar.

YAŞ KATEGORİSİNDE EN BAŞARILI 10 KATILIMCI

1-BERFU BAHAR-KIRŞEHİR , 2-BİLGECAN NUMANOĞLU-VAN,  3-LATİFE ÇAKIN-UŞAK, 4-HAVVANUR ÇALIKŞKAN DÜZCE, 5-ZÜLAL ÇAKAR-KARABÜK, 6-MUSTAFA KASAP-SAKARYA, 7-GURBET GÜNDÜZ-SİİRT,  8-SÜMEYYE AKSOY-ÇORUM, 9-BEYZA NUR SÖZEN-BİLECİK, OGÜN TIRAŞÇI-BİTLİS

“Gençlerden Ecdada Mektup Yarışması” Birincisi Kırşehir’den

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından, gençlerin milli ve manevi duygularını canlı tutarak, tarih şuurunun toplumda yerleşmesini sağlamak amacıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Çanakkale ve Sarıkamış’ın Yılında Bin Mektup” sloganıyla başlatılan Gençlerden Ecdada Mektup Yarışmasında; yaş kategorisinde Kırşehir Mucur Şehit Öğretmen Hüseyin Aydemir Hürriyet Ortaokulu 8.sınıf öğrencisi Berfu Bahar TÜRKİYE BİRİNCİSİ oldu.

İlk olarak, Valimiz Sayın Necati Şentürk TÜRKİYE BİRİNCİSİ olan öğrencimizi makamında kabul etti.

 Gerçekleşen ziyarette; İl Milli Eğitim Müdürü Osman Elmalı ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Şaban Güneş konu ile ilgili bilgiler verdikten sonra Çanakkale şehitlerimizi rahmet ve şükranla andıklarını belirten Valimiz Sayın Necati Şentürk; "Öğrencimiz Berfu Bahar, Ecdada Mektup yarışmasında ´Kınalı Hasan Dedemize´ diye başlayan mektubuyla ülke birinciliği kazanmıştır. Bu tür başarıların ilimizde sürekli olarak sağlanmasından dolayı memnuniyet duymaktayım. Öğrencilerimizden, bunun gibi başarıların devamını bekliyor, öğrencilerin ailelerine ve öğretmenlerine teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

Ecdada yazdığı mektupla Türkiye Birincisi Olan Berfu Bahar, Mektubunu Valimiz Sayın Necati Şentürk´e okudu. Valimiz başarılı öğrencimizi anlından öperek öğrencimizi kutladı.

Ziyaret, Valimiz Sayın Necati Şentürk´ün, Türkiye Birincisi olan Berfu Bahar´ı büyük altınla ödüllendirmesi ile Valilik ziyareti sona erdi.

Valilik Ziyaretinden sonra Türkiye Birincisi olan öğrencimiz Berfu Bahar ve babası Oktay Bahar, İl Milli Eğitim Müdürümüz Osman Elmalı’yı ziyaret etti.

Buradaki ziyarette, İl Müdürümüz Osman Elmalı, göstermiş olduğu başarısından dolayı ve kazandığı Türkiye Birinciliğinden dolayı öğrencimizi kutladı ve başarılarının devamını diledi.

Ayrıca İl Müdürümüz Osman Elmalı, Türkiye Birincisi olan Berfu Baharı bir hediye ile ödüllendirdi.

Berfu Bahar´ın "Kınalı Hasan Dedemize" Adlı mektubu Şöyle ;

Kınalı Hasan Dedemize;

Sevgili Dedeciğim, bu mektubu sana ve şahsında tüm Çanakkale şehitlerimize yazmak istedim.  Neden mi? Senin kahramanlık dolu hikâyeni dinlediğimde, bütün hücrelerimle seni yaşadım, seni hissettim. Sen ve senin gibi birçok arkadaşın Çanakkale Savaşı denilen savaşa, daha askerlik çağınız bile gelmemişken gönüllü olarak koşa koşa gitmişsiniz. Çanakkale savaşı denilen savaş adeta bir değirmen misali insanımızı öğütürken siz saçınıza kına yakıp bu vatan için kurban olmayı seçmiş ve şehadet şerbetini içmişsiniz.

            Dedeciğim,  hikâyenizi okurken bile içimi ürperten o savaş anlarında siz neler yaşadınız, nelerin hayalini kurdunuz? Sıcak yuvalarınızı nasıl terk ettiniz? Analarınız sizleri kınalayarak şehit olasınız diye oralara yolladı.  Hiç özlemediniz mi baba ocağınızı, ananızı, evladınızı, yavuklunuzu? Söyler misin sevdiklerinle bir daha görüşmemek üzere helalleştiğinde neler hissettin dedeciğim? Ananın kınayı neden yaktığını öğrendiğinde neler yaşamıştın kim bilir? Hani yazmıştı ya Hatçe Anamız sana mektubunda:

“Yavrum, Hasanım, Kınalı Kuzum…

Mektubun geldi, sanki dünyalar benim oldu. Köy kâtibi okudu, ben ağladım. Kumandanını pek sevmişsin, ne güzel! O senin babının yarısıdır. Sakın ola yavrum kumandanının emrinden çıkma, önünden aykırı geçme. Ateşe bas dese basasın yavrum. Kars’tan, Siirt’ten, Adana’dan, Uşak’tan arkadaşların olmuş. Birbirinizi çok sevip iyi geçinirmişsiniz. Elbette öylesi yakışır yavrum. Onlar senin dünya ahret hakiki kardeşlerindir. Sakın onları incitme yavrum. Sütümü sana helal etmem. Kumandanın saçındaki kınayı sormuş. Bunda bilmeyecek ne varmış ki yavrum? Bizim burada Allah için kurban seçilen koçların başına kına yakılır. Ben de dört kardeşin içerisinde en çok seni sevdiğim için seni vatan, millet ve Allah yolunda kurban olarak seçtim. O yüzden başını kınaladım.

Anan Hatçe”

Sevgili dedeciğim, ben bu mektubu yazarken gözlerim dolu dolu oluyor.

Benim vatanımda bana zulmetmesinler diye, namusumuz çiğnenmesin diye kanlarını akıtan öyle bir ecdatsınız ki büyüklüğünüz karşısında saygıyla eğiliyorum. Ve gurur duyuyorum böyle bir ceddin torunları olmaktan. Bu gün bu vazifeyi yapmak bizlere düşse, ceddimiz ne yaptıysa bizlerde aynısını yapmaya hazırız. Dökülen kanlarınız boşa gitmedi, gitmeyecekte Bize emanet olarak bıraktığınız vatanımızı canımız pahasına koruyup, sahip çıkacağız. Dedeciğim, sizleri asla unutmadık. Unutturmayacağız. Sizleri, methiyelerde, hikayelerde andık, yazılan şiirlerde dinledik:

Şu boğaz harbi nedir

Var mı dünyada eşi

Yükleniyor en kesif orduların

Dördü beşi

………

Bedrin aslanları

Ancak bu kadar şanlı idi.

 Yaşadık, yaşattık türkülerimizde:

Çanakkale içinde vurdular seni,

Ölmeden mezara koydular seni,

……

Daha niceleri

            Biliyor musun dedeciğim? Bu mektubum belki sana ulaşmayacak belki Yüzbaşı Sırrı Bey de okumayacak… Ama ben inanıyorum ki; sen ve tüm ecdadım şu an okudu benim mektubumu. İçiniz rahat olsun sizin sayenizde özgür olan bu vatanın çocukları asla sizlerin yolundan dönmeyecektir. Asla ihanet içerisinde olmayacaklardır.

Korkmuyorum, sönmeyecek bu şafaklarda  yüzen al sancak! Bu vatan için toprağa düşen ecdadıma; sevgi, saygı ve şükranlarımla 

Torununuz; Berfu BAHAR