dilin alıcıyı harekete geçirme işlevi nedir / Dilin İşlevleri Nelerdir? Örnekler - funduszeue.info

Dilin Alıcıyı Harekete Geçirme Işlevi Nedir

dilin alıcıyı harekete geçirme işlevi nedir

Dilin İşlevleri Nelerdir? Örnekler

Dilin İşlevleri Nelerdir?

    İletişimin en etkili aracı olan dil, kullanım yerine ve amacına bağlı olarak farklı işlevler yüklenir. Kafasında kurguladığı olayları bir öykü ya da bir roman biçiminde yansıtan yazar ile bilimsel araştırmasını makale şeklinde ortaya koyan bir bilim adamı dili aynı işlevde kullanmaz. Çünkü bunların amacı farklıdır. Öykü yazarı kendi kurduğu dünyayı kelimelerin yan, mecaz ve çağrışımsal anlamlarından da yararlanarak öznel bir şekilde aktarır. Bilim adamı ise var olan gerçekliği değiştirmeden kelimelerin daha çok gerçek anlamlarından yararlanarak bilimsel bir üslupla aktarır. Dolayısıyla bu iki anlatımda dil farklı işlevlerde kullanılır. Kısaca dil, her zaman aynı şekilde ve aynı işlevde kullanılmaz. Dilin işlevi insanın dili kullanma amacına göre değişiklik arz eder.

Göndergesel İşlev

      Dilin, iletiyi olduğu gibi ifade ederken kazandığı işlevdir. Bu işlevde iletinin düzenlenme amacı bilgi vermektir. Örneğin “Hava sıcaklıkları önümüzdeki günlerde düşecek.”, “Nedim, divan şiirinin önemli temsilcilerindendir.” gibi cümlelerde dil, göndergesel işleviyle kullanılmıştır.

Bu işlev daha çok kullanma kılavuzlarında, nesnel anlatılarda, ders kitaplarında, bilimsel yazılarda, kısa not ve özetlerde, makale, deneme, fıkra, biyografi, anı, gezi yazısı gibi öğretici metinlerde karşımıza çıkar. Göndergesel işlevde duygular genellikle dile getirilmez.

Örnek:
⦁ Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarının gözlenebilir ve ölçülebilir yanları ile zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bir bilim dalıdır.
⦁ Anadolu’da tarih boyunca birçok devlet kurulmuştur.
⦁ Roman ve öykü, anlatmaya dayalı edebî türlerdir.
⦁ Türkiye, topraklarının bir bölümü Anadolu’da, bir bölümü Avrupa’da olan bir ülkedir.
⦁ Karadeniz’de petrol ve doğal gaz aramaları devam ediyor.
Bu cümleler bilgi vermek amacıyla oluşturulduğu için dil göndergesel işlevde kullanılmıştır.

Heyecana Bağlı İşlev

       Dilin, göndericinin duygu ve heyecanlarını aktarırken kazandığı işlevdir. Örneğin “Ne güzel bir kedicik!”, “Oh, ne rahat iş!” gibi öznel yargıların hâkim olduğu cümlelerde dil, heyecan bildirme işleviyle kullanılmıştır.
⦁ Bu işlevde çoğunlukla duygular, heyecanlar, korkular, sevinç ve üzüntüler dile getirilir.
⦁ Dilin heyecana bağlı işlevinde öznellik hakimdir.
⦁ Özel mektuplarda, öznel betimlemeler ve anlatılarda, lirik şiirlerde, eleştiri yazılarında dilin heyecana bağlı işlevinden sıkça yararlanılır.
⦁ Ünlem cümlelerinin tamamında dilin bu işlevi kullanılır.

Örnek:
⦁ A, şuna bak, hâlâ durmuş bana gülüyor!
⦁ Yazık, sana acıyorum!
⦁ Sakın bir daha buraya gelme!
⦁ Ah canım! Korktun mu benden?
Dil bu cümlelerde heyecan, kızgınlık gibi duyguları dile getirdiği için heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır.

Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi

       İletinin; alıcıyı harekete geçirmek, alıcıda davranış değişikliği oluşturmak için düzenlendiği durumlarda dilin kazandığı işlevdir. Örneğin “Lütfen cep telefonlarınızı kapatın!”, “Kimseye kötülük etme!” gibi cümlelerde dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılmıştır.
⦁ Propaganda amaçlı siyasî söylevler, reklâm metinleri, genelgeler, el ilanları genellikle dilin alıcıyı harekete geçirme işleviyle oluşturulur.
⦁ Dilin alıcıyı harekete geçirme işleviyle hazırlanan metinlerde gönderici, alıcıyı işin içine sokmayı, onu sorgulamayı ister.
⦁ Emir, rica, istek cümlelerinde dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır.
Örnek:
⦁ Sınıfı hemen terk et!
⦁ Kapağı açmadan önce şişeyi çalkalayınız!
⦁ Elindeki kitabı masaya bırak!
⦁ Yerlere çöp atmayınız!
⦁ Kapıyı kapat!
⦁ Lütfen lambaları açık bırakmayınız!
Dil bu cümlelerde alıcıda davranış değişikliğine yol açtığı için alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır.

Kanalı Kontrol İşlevi

        Dilin, kanalın iletiyi aktarmaya uygun olup olmadığını kontrol etmek için kullanıldığında kazandığı işlevdir.

Örneğin “Sesimi duyuyor musun?”, “Yazdıklarımı okuyabiliyor musunuz?” gibi cümlelerde dil, kanalı kontrol işleviyle kullanılmıştır.
⦁ Gönderici ile alıcı arasında iletişimin kurulmasını, sürdürülmesini ya da kesilmesini sağlayan bu işlevde iletinin içeriğinden çok iletişimin devam ettirilmesi önem kazanır.
⦁ Törenlerde, uzun söylevlerde, aile yakınları ya da arkadaşlar arasındaki konuşmalarda dilin kanalı kontrol işlevini yansıtan iletiler sıkça kullanılır.
⦁ Bu işlev daha çok soru cümleleriyle karşımıza çıkar.

Örnek:
 Beni anladınız değil mi?
 Verdiğim ödevleri yaptınız mı?
 Sesimi duyuyor musun?
 Tepede yanan ışığı görebiliyor musun?
Dil bu cümlelerde kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Çünkü gönderici, alıcıya iletisinin ulaşıp ulaşmadığını soruyor. “Verdiğim ödevi yaptınız mı?” cümlesinde alıcı “evet” veya “hayır” cevabını verirse mesajın kanal yoluyla iletilip iletilmediği kontrol edilmiş oluyor.

Dil Ötesi (Üst Dil) İşlevi

       Dilin; dil bilgisi kurallarını açıklamak, dille ilgili bilgi vermek amacıyla kullanıldığında kazandığı işlevdir.

Örneğin “Fiiller; iş, oluş, hareket bildiren sözcüklerdir.”, “Bazı kısaltmaların sonuna nokta konur.” gibi cümlelerde dil, dil ötesi işlevde kullanılmıştır.
⦁ Dilin dil ötesi işlevinde iletiler; dili açıklamak, dille ilgili bilgi vermek için düzenlenir.
⦁ Daha çok bilimsel metinlerde ve öğretme amaçlı konuşmalarda karşımıza çıkan ve “yani, demek istiyorum ki, bir başka deyişle” gibi sözcüklerde kendini gösteren dil ötesi işleve, günlük yaşamda da başvurulur.
Örnek:
• Beni yanlış anlamayın, ben bu sözcüğü mecaz anlamda kullandım.
• Türkçede sözcük kökleri ikiye ayrılır: isim kökleri ve fiil kökleri.
• İsim soylu sözcüklerin önüne gelerek onların rengini, biçimini, sayısını, durumunu belirten veya niteleyen sözcüklere sıfat denir.
Bu cümlelerde ileti; dille ilgili bilgi vermek, başka bir iletiyi açıklamak üzere düzenlenmiştir.

Şiirsel (Sanatsal) İşlevi

        Dilin, bir anlam aktarmaktan çok çağrışım uyandırırken kazandığı işlevdir. İmgeye ve kurmacaya dayalı metinlerde daha çok dilin şiirsel işlevinden yararlanılır. Şiirsel metinler, kendinden başka bir şeyi ifade etmeye ihtiyaç duymaz, bir şiir sadece şiir olduğu için önemli ve anlamlıdır yani şiirin gerçeği, şiirin kendisidir.
Dilin şiirsel işleviyle kullanıldığı metinlerde gönderici, alıcıda hissettirmek istediği etkileri uyandırmak için dili istediği gibi kullanır yani kendi özgün üslûbunu oluşturmak için bir anlamda dili yeniden yaratır. Bu işlevde gönderici; edebî sanatlardan, karşılaştırmalardan, çağrışım gücü yüksek sözcüklerden yararlanarak imgeler oluşturur, sözcükleri daha çok yan ve mecaz anlamlarda kullanır. Şiir, roman, hikâye, destan, masal gibi edebî metinlerde dil şiirsel işlevde kullanılır.
Örnek:
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak

İletişim Öğeleri

         Bir bilgiyi söz, yazı veya işaret yoluyla üretme, anlamlandırma ve aktarma sürecine iletişim (bkz: İletişim Nedir?) denir. İletişimin gerçekleşmesi için gönderici, alıcı ve bilgi (ileti) olmak üzere üç unsur gereklidir.
İlk çağlardan günümüze kadar iletişim vardır ve birçok aşamadan geçmiştir. İlkel insanlar birtakım sesler çıkararak, işaretleşerek iletişim kurmuşlardır.

        Günümüzde ise iletişim kurmanın birçok yolu vardır fakat bu yollardan en güçlü olanı dille kurulan iletişimdir. Dille kurulan iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlüdür. Bu bakımdan duygu, düşünce ve istekler dille aktarılır.
İletişimin öğelerini gönderici, alıcı, ileti (mesaj), kanal, bağlam, geri bildirim (dönüt) ve kod olarak ayırabiliriz. Bu öğeler hakkında kısaca bilgi verelim:

Gönderici :

Bilgiyi (iletiyi) hazırlayan ve gönderen kişidir. Gönderici bir insan olabileceği gibi bir gazete, kitap, dergi, cihaz veya hayvan da olabilir.

Alıcı:

İletinin (mesajın) gönderildiği kişi veya varlıktır.

İleti (Mesaj):

Bir iletişim sürecinde gönderici tarafından gönderilen bilgi, düşünce, duygu veya emirlerin genel adıdır. İletiyi aktarmanın birçok yöntemi vardır.

Kanal:

İletinin gönderilmesinde kullanılan yol, yöntem veya araçtır.

Bağlam:

İletişimin gerçekleştiği ortam, gönderici ile alıcı arasındaki ilişki, iletişim halinde olan kişilerin psikolojik durumları, iletişimin zamanı gibi birçok etmen, bağlamı oluşturur.

Geri Bildirim (Dönüt):

 Alıcının iletiyi anlamlandırması ve karşılık vermesidir. Dönüt, iletişimdeki amacın gerçekleşmesidir.

Kod (Şifre):

İletiyi oluşturan, anlamlı kılan ögedir. İletişimin istenen nitelikte gerçekleşmesi için göndericinin ve alıcının aynı kodu bilmesi gerekir. Bir iletiyi alıcıya ulaştırmanın en yaygın yolu dildir. Bir dili bilmemek o dili konuşan insanlarla iletişim kuramamak demektir.

İletişim Öğeleri Örnekleri
İletişim ögelerini örnek olaylar üzerinde gösterelim:

İletişim Örneği-1

Örnek: (Selin ile Alper okul kantininde karşılaşırlar.)
Selin: Yarın matematik sınavımız varmış.
Alper: Öyle mi? Haberim yoktu. Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak.
Gönderici: Selin
Alıcı: Alper
İleti: Matematik sınavı
Kanal: Dil
Bağlam: Okul kantini
Dönüt: Alper’in ders çalışmaya başlaması
Kod: Türkçe

İletişim Örneği-2

Örnek: (Yusuf ve Kenan aynı takımda futbol oynamaktadırlar.)
Yusuf: Oğlum, sen ortada yapamıyon be! Sağ kanada geç bakiim.
Kenan: Tamam abi, geçiyom.
Gönderici: Yusuf
Alıcı: Kenan
İleti: Sağ kanada geçmek
Kanal: Dil
Bağlam: Futbol sahası / iki arkadaş arasındaki ilişki
Dönüt: Kenan’ın sağ kanada geçmesi
Kod: Türkçe

İletişim Örneği-3

Örnek: (Yusuf, futbol maçından sonra okula gelerek okul müdürüyle görüşür.)
Yusuf: İyi günler hocam. Size güzel bir haberim var. Bugünkü maçı kazandık.
Okul müdürü: Aferin çocuklar. Çok sevindim. Tebrik ederim.
Gönderici: Yusuf
Alıcı: Okul müdürü
İleti: Maçı kazanma bilgisi
Kanal: Dil
Bağlam: Okul / Yusuf ile okul müdürü arasındaki ilişki
Dönüt: Okul müdürünün sevinmesi
Kod: Türkçe

UYARI: Yusuf, futbol maçında Kenan ile konuşurken sokak dilini kullanmış, okulda müdürle konuşurken
daha resmi ve ciddi bir dil / üslup tercih etmiştir. Bu farklı iletişimin nedeni insanlar arasındaki
ilişkinin düzeyiyle yani bağlamla ilgilidir.

İletişim Örneği-4

Örnek: (Metin Bey mesaj uyarısı alır ve telefonuna bakar.)
Sms: Facebook uygulaması için güncelleme yapılacaktır. Kabul ediyorsanız “TAMAM”a basınız. Metin Bey, ekrandaki “TAMAM” butonuna tıklayıp uygulamayı güncelleştirir.
Gönderici: Cep telefonu
Alıcı: Metin Bey
İleti: Güncelleme bilgisi
Kanal: Yazı veya sms
Bağlam: Elektronik ortam
Dönüt: Metin Bey’in “TAMAM”a basması

Dilin Kullanımından Doğan Türler

       Yeryüzünde yaşayan diller, belli sayıdaki eski ana dillerin uzun bir tarihî seyir içinde değişik kollara ayrılmasından oluşmuştur. Ayrı ayrı diller ve akraba diller arasındaki bu farklılaşma yanında aynı dil içinde birtakım dallanmalar da meydana gelebilmektedir. Bir dilin kendi içinde alt kollara ayrılması, o dilin lehçe, şive ve ağızlarını oluşturur.

        Lehçe, şive ve ağızlar coğrafi ve sosyal etmenler nedeniyle bir dilin ses yapısı, şekil yapısı ve kelime hazinesi bakımından zamanla birbirinden az çok ayrılmış olan kollarıdır. Dilin bazı çevrelerdeki özel kullanımıyla da argo ve jargon oluşur. Yazımızın devamında dilin kullanımından doğan türleri ve örnek cümleleri vereceğiz.
Lehçe (Diyalekt)Bir dilin bilinmeyen, karanlık bir devrinde (metinlerle izlenemeyen dönemlerde) kendisinden ayrılmış olan, çok büyük ayrılıklar gösteren ve farklı bir dil olma yolunu tutan kollarına lehçe denir. Lehçe, dilin ses ve yapı düzeyinde büyük farklılaşmaların ortaya çıkmasıyla oluşur. Lehçelerin oluşmasında coğrafi ve kültürel etmenlerin rolü büyüktür.

        Türk dilinin Çuvaşça ve Yakutça olmak üzere iki lehçesi vardır. Çuvaşça, bugün Ural Dağları’nın batısında ve özellikle Rusya’nın Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti’nde konuşulmaktadır.

        Yakutça, Yakutistan Özerk Cumhuriyeti’nde konuşulmaktadır. Çuvaş ve Yakutlar asıl Türk kitlesinden uzak kaldıklarından, her iki Türk topluluğunun da dillerinde büyük değişmeler olmuştur.

       Şive Bir dilin bilinen veya metinlerle izlenebilen devirlerinde kendisinden ayrılmış olup bazı ses ve yapı ayrılıkları gösteren kollarıdır. Şivelerdeki ses değişimleri yazı diline de yansır. Şivedeki farklılaşma lehçeye göre daha azdır. Bu yüzden bazı dil bilimciler şiveyi “yakın lehçe” olarak adlandırır.

        Bir dilin şiveleri arasında ses, yapı ve söz dizimi bakımından benzerlikler görülür. Örneğin Türkiye Türkçesinde “gelirim” kelimesi Orta Asya’daki Türkistan şivelerinde “kelür men” şekline yazılır. Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Özbek Türkçesi, Tatar Türkçesi, Türkiye Türkçesi Türk dilinin şiveleridir.

       Ağız Bir şive içinde mevcut olan ve söyleyiş farklılıklarına dayanan küçük kollara, bir memleketin çeşitli bölge ve şehirlerinin kelimeleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı konuşmalarına “ağız” denir. Türkiye Türkçesinin “Trabzon ağzı, Elazığ ağzı, Malatya ağzı, Kayseri ağzı” gibi her yöreye özgü ağızları vardır. “İstanbul ağzı” yazı dilimizin temeli olmuştur.
Bir dildeki ağız sayısının fazla olması o dili konuşan ulusun farklı kültürlerden etkilendiğini gösterir. Bu yüzden ağız çeşitliliği aynı zamanda bir kültür zenginliğidir. Anadolu’daki ağızlar bizim kültür varlığımızın bir parçasıdır.                Ancak teknoloji ve iletişim olanakları arttıkça yazı dili (İstanbul Türkçesi) konuşma dilini de etkilemekte ve yerel ağızlar zamanla unutulmaktadır.
Ülkemizdeki ağızlarla ilgili ilk araştırmayı XIX. funduszeue.info A. Maksimov yapmıştır. Türk Dil Kurumu ’de ağızları araştırarak 12 ciltlik Derleme Sözlüğü yayımlamıştır. Aşağıda çeşitli yörelerden derlenmiş ağız örnekleri verilmiştir:

Argo

       Aynı meslek gruplarının ya da aynı sosyal ortamda bulunan insanların konuşma dilinden ayrı olarak benimseyip kullandıkları, herkesçe anlaşılmayan, kendilerine özgü kelime ve deyimlerin yer aldığı özel dildir. Argonun kaba ve küfürlü bir dil olarak algılanması yanlıştır. Toplumdaki farklı kesimlerin kendilerine özgü argoları olabilir. Bunların içinde sokak argosu olarak tabir edilen jargon, argoya göre daha kabacadır.
Argo, bir toplumda belli kesimlerin kendi aralarında anlaşmayı sağlamak amacıyla kullandıkları özel dil olduğuna göre yeryüzündeki bütün dillerde argoya rastlamak mümkündür. Argo, genelde toplumun alt tabakasına özgü, özel sözler olarak bilinse de gerçekte bu dil türü, toplumun aydın kesimi de dâhil bütün katmanlarını içine almaktadır.

        Fakat her grubun argosu değişiktir. Bu nedenle öğrenci argosu, asker argosu gibi, konuşulduğu yere göre isimlendirilen argo türleri ortaya çıkmıştır. Aşağıda çeşitli argo örnekleri verilmiştir:
Jargon Belli bir grup arasında dayanışma ve çıkar birliğini devam ettirmek, korumak amacıyla oluşturulan ve başka kişiler tarafından anlaşılmayan yapay dile “jargon” denir. O grup içinde yer alan üyelerin sıkça kullandıkları, düşünceleri kısaca ifade edebilmek için geliştirilmiş bir dildir. Jargon, çoğu zaman dil iletişimini engeller çünkü bu grubun dışındakiler söylenenleri anlamazlar.
Standart (Ölçünlü) DilBir toplumda eğitim, hukuk, basın yayın alanları ile resmi yazışmalarda kullanılan belirli ölçü ve kurallara bağlı ortak dildir. Bu dilin işlev ve geçerlilik alanı geniştir. Sosyal sınıf ve yerel iz (ağız özellikleri) taşımaz. Kuralları sözlüklerde ve yazım kılavuzlarında tespit edilmiştir. Türkiye’de kullanılan standart dil, İstanbul Türkçesi esas alınarak oluşturulmuş olan konuşma ve yazı dilidir.

Metinlerin Sınıflandırılması

Kültür Nedir?
Kültür sözcüğü köken olarak Fransızca culture kelimesinden gelmektedir. Kültür de tıpkı dil gibi farklı şekillerde tanımlanmıştır. Kültür, en kısa ifadeyle bir toplumun kendine özgü yaşam biçimidir. Kültürün ne olduğunu üç tanımla belirleyelim:
⦁ Tarihsel toplumsal gelişme süreci içinde oluşturulan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları oluşturmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü. (İzzet Benice)
⦁ Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. (Salah Birsel)
⦁ Mehmet Kaplan kültür ve dil alanındaki görüşlerini, düşüncelerini ve bu konuda o güne kadar yazdığı makaleleri bir araya getirerek Kültür ve Dil adlı kitabında toplamıştır. Bu kitapta özellikle Türk kültürü ve Türk dili üzerinde durmuştur. Mehmet Kaplan bu kitabında Türk kültürünün geçmişini, hangi topluluklardan, kültürlerden etkilendiğini ve son olarak da Türk kültürünün batılılaşma tartışmalarını ele almıştır. İşte kültür ile bu kadar ilgili bir Türkolog olan Mehmet Kaplan kültürü şöyle tanımlamıştır: Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi.

Kültürün Özellikleri

» Kültür, ulusal niteliklere sahiptir: Örneğin Türklerin yemekleri, giyim tarzları, düğünleri, bayramları, inançları, akrabalık ilişkileri, gelenek ve görenekleri ulusal kültürün alanına girer. Bunun gibi İngilizlerin, Arapların, Çinlilerin ve diğer tüm ulusların kendine özgü ulusal kültür nitelikleri vardır. Ulusal kültür özellikleri birbirine benzeyebildiği gibi, tamamen farklı da olabilir. Şu halde uluslar birbirlerinin kültürünü etkileyebilir. Özellikle coğrafi yakınlık kültür etkileşimine zemin hazırlar. Örneğin Türk kültürü ile İran kültürü birbirine yakındır.
» Kültür evrensel niteliklere sahiptir: Tüm ulusların ortak değer olarak yaşattığı ve önemsediği davranış ve anlayışlar evrensel kültürü oluşturur. Örneğin trafik kuralları her ülkede aynıdır. İnsan hakları, eğitim, yasalar, spor, sanat, edebiyat, müzik gibi alanlar tüm ulusların ortak değerleridir.
» Kültür eleştirilemez: Kültür, bir milletin kendi iradesi ve tercihine olarak geliştiği için eleştiriye kapalıdır. Bir milletin kültürünü doğru, ötekini yanlış saymak doğru olmaz. Her milletin kültürü kendine göre doğru ve yerindedir.
» Kültür değişkendir: Tarih içinde toplumlar birbirlerinin kültüründen etkilenmiştir. Bu etkilenme coğrafi yakınlık, göç, savaş, ticaret, turizm gibi kanallar yoluyla gerçekleşir ve genellikle güçlü olan milletlerin kültürü diğer ulusları etkiler. Günümüzde dünyanın bir çok ülkesinde Amerika ve Avrupa kültürü yaygınlaşmıştır. Bunun nedeni bu toplumların ekonomik ve siyasi olarak güçlü olmasıdır.
Tüm bu tanımları ve kültür hakkında bildiklerimizi bir araya getirdiğimizde kültür için şöyle bir tanım yapabiliriz: Kültür, bir milletin, toplumun geçmişinden günümüze kadar maddi ve manevi olarak kendine özgü oluşturduğu her türlü değerdir. Manevi kültür olarak bir toplumun ahlaki davranışlarını ve düşüncelerini örnek verebiliriz. Maddi kültür olarak da bir toplumun oluşturduğu her türlü sanatsal ürünü örnek gösterebiliriz.

Dille Kültürün İlişkisi

Bir millete mensup olan her fert, o milletin kültürünü, dilini, dinini, zevklerini, inançlarını, gelenek ve göreneklerini beraberinde taşır. Kültür fertleri aşan, fertlere biçim, yön ve kişilik veren bir varlıktır. Dil ile kültür ayrılmaz bir bütündür. Bir ulusun tarih içinde oluşturup yaşattığı yazılı, sözlü ve düşünsel tüm birikimlere kültür denir. Kültür bir ulusun yaşam tarzıdır ve kaynaklarının neredeyse tümünü yazılı ve sözlü malzemelerle yani dille meydana getirir. Tarihin eski dönemlerinden günümüze kadar ulusal kültürler hep dil aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Kitabeler, kitaplar, gazeteler, maniler, ağıtlar, destanlar ve daha birçok sözlü ve yazılı araç kültürün temel varlıkları olup dil yardımıyla günümüze kadar ulaşabilmiştir. Şu halde dilin kültür açısından içi önemi vardır: Dil hem kültürün oluşmasına ve biçimlenmesine yardım eder hem de onu kuşaktan kuşağa taşır.
Bir ulusun dili, kendi ulusal değerlerinin ve kültürünün özelliklerini taşıdığı için bireyler ve kuşaklar arasında bir köprü görevi de görür. Çünkü dil, kuşaktan kuşağa akıp giden bir nehir gibi, geçtiği her devirden bünyesine yeni unsurlar katarak bir sonraki kuşağa aktarır. Dilin böyle bir işlevi olmasaydı, bugün geçmişteki insanların kültüründen, yaşam tarzından, tarihinden ve edebiyatından haberdar olamazdık. Onların yaptıklarını, ruh dünyalarını, geleneklerini, göreneklerini, şiirlerini, müziklerini tanıyamazdık.
Her ulus, dilini kendi ihtiyaçlarına, kültür ve uygarlık düzeyine, zevkine göre şekillendirir. Mehmet Kaplan’ın da belirttiği gibi, dil tıpkı ev gibi bir milletin duygu, düşünce ve hayatının barınağı, korunağıdır. Bu evin biçim alması, o ulusun dili işleyişi ile dışa yansır. Bunun sonucunda ise o millete dair pek çok alanda yorum yapılabilir.

Dil Nedir?

İnsanlar günlük yaşamda duygularını, düşüncelerini, isteklerini ve kararlarını birbirlerine aktarabilmek için dil denen doğal iletişim aracını kullanırlar. İletişimin günümüzde vazgeçilmez kaynakları arasında en önemli yere sahip olan dil bireysel, toplumsal ve evrensel bir görev üstlenir. Çeşitli işaret ve davranışlarla da iletişim sağlanabilir ancak en etkili ve en kolay yapılan iletişim dil ile yapılan iletişimdir. Dil olmasa insanın diğer insanlarla hızlı ve etkili bir iletişim kurabilmesi mümkün değildir.
Dilin Özellikleri
Dilin ne olduğu hakkında günümüze kadar bir çok tanımlama yapılmıştır. Bunlardan bazılarını maddeler halinde sıralayalım.
⦁ Dil insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan bir araçtır.
⦁ Dil, temeli seslere dayanan ve bu seslerin belli kurallara ve belli bir sıraya göre yan yana gelmesinden oluşan bir anlaşma aracıdır.
⦁ Dil ilk insandan başlayarak insanın anlama anlatma ihtiyacından ileri gelen kendine özgü bir ses ve işaret  sistemine sahip olan bir bildirişim aracıdır.
⦁ Bir ulusu meydana getiren en önemli ortak payda dildir. Ortak bir dile sahip olmayan ulusların ulus olabilmesi mümkün değildir. dil insanların anlaşma ve iletişimini sağlaması yönüyle bireysel, toplumların kültürel ve sanatsal varlıklarını diğer dünya uluslarına tanıtması ve kuşaktan kuşağa aktarması yönüyle evrensel bir misyona sahiptir. İnsanoğluna bahşedilen en büyük nimetlerden biri dildir. Dil olmasaydı edebiyattan, bilimden, tarihten, duygularımızdan söz etmek mümkün olmazdı. İnsanı insan yapan ve onu tüm kültürel birikimiyle geçmişten geleceğe taşıyan yegane araç dildir.
⦁ Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine ait kanunları olan ve ancak bu konular çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur.
⦁ Dil insanın binlerce yıllık sosyokültürel birikimidir. Bu bakımdan, on binlerce kelime ve şekilden kurulmuş olan dil, yapı ve işleyişin ayrıntılarına doğru inildikçe insan, toplum, kültür ve millet varlığına hükmeden çok yönlü ve derin anlamlı bir sistem olarak karşımıza çıkar.

Sonuç

Görüldüğü gibi dilin ne olduğu, ne işe yaradığı, görevlerinin neler olduğu konusunda yapılan açıklamalar birbirine yakındır. Bu tanımlar doğrultusunda  dili şöyle açıklayabiliriz:
⦁ Dil, her şeyden önce bir organdır. Bu organ hem tat almaya hem de anlamlı sesler çıkararak iletişim kurmaya yarar.
⦁ Dil, kuralları belirlenmiş bir iletişim sistemidir. Aynı dili konuşan toplumun tüm fertleri bu kurallardan haberdardır.
⦁ Dil, insanın ve toplumun ortak anlaşma aracıdır.
⦁ Dil, ilk insandan günümüze kadar, kendi işleyiş sürecini sürdürerek gelmiştir.

Dil Canlı Bir Varlıktır

Dili durgun, değişmez, durgunlaşmış bir anlaşma aracı olarak düşünmek gerekir. Çünkü dil, toplumun tarih süreci içinde yapı ve işleyiş bakımından gelişerek, değişerek yol alan sürekli bir akış halindedir. Nitekim dünya dillerine baktığımızda hiç bir dilin durağan kalmadığını , hepsinin dış dünyadan etkilenerek değiştiğini, kendilerinin çağın gerektirdiği ihtiyaçları ifade edebilecek şekilde yenilediklerini görmekteyiz. Dilin, çağın geleneklerine bağlı olarak bazı değişimlere uğraması, gelişmesi, diğer dillerle etkileşime girmesi kaçınılmaz ve doğaldır. Dil sadece dıştan etkilenmez, kendi içinde de zaman zaman yenilikler doğurur.
Dil canlı bir varlıktır.  Sesler, ekler, sözcükler, cümleler dili yaşatan organlardır. Türkçemizin XVI. yüzyıl ve bugün ki kullanımı arasında ses bilgisi, şekil bilgisi, ve söz varlığı bakımından bir takım ayrılıkların bulunması da dilin, canlı, dinamik bir yapı ve  işleyişe sahip olduğunu gösterir. Bu yüzden dil, toplumsal yaşamın her bir döneminde farklı özellikler taşıyabilir. XVI. yüzyıl Türkçesi, o dönemdeki Türklerin iradesine ve kabulüne bağlı olarak Arapça ve Farsça unsurların yoğun olarak kullanıldığı bir dildir. Günümüz Türkçesi ise yine bizim kabulümüz ve irademizle şekillenmiştir. Eski Türkçede kullanılan bir çok sözcük ve ek günümüzde kullanılmamaktadır. Mesela “od” sözcüğü yerine “ateş”, “acun” yerine “dünya”, “körk” yerine “güzel” sözcüğü dilimize yerleşmiştir. Bu sözcüklerin eski karşılıklarını kullanımdan kalkarak bir bakıma ölmüşlerdir. Dildeki sözcükleri değiştirmek hiç kimsenin ve hiç bir grubun yetkisine bağlı değildir. Bu değişimler, milletin sosyal ve kültürel hareketliliğine bağlı olarak, dilin doğal süreci olarak kendiliğinden, yavaş yavaş meydana gelir.
Dilin yalnızca sözcükleri değil, bazen kendisi de ölebilir. Nitekim milattan birkaç bin yıl önce canlı ve işlek bir dil olarak kullanılan Hitit, Akat ve Sümer dilleri çeşitli etkenler altında zamanla varlıklarını kaybederek ölü diller konumuna düşmüşlerdir. Bugün bu dillerin vaktiyle yaşamış olduklarını, ancak arkeolojik kazılarla günümüze kadar gelebilen tabletlerden ve çeşitli belgelerden, metinlerden anlıyoruz.

Dil Sosyal Bir Varlıktır

Bir insan duygu ve düşüncelerini konuşma yoluyla başkalarına aktarabildiğine göre dilin varlığı insan topluluklarının varlığına bağlıdır. Eğer insanlar toplum halinde yaşamamış olsalardı, dile ihtiyaç duyulmaz, dil olmasaydı insanların bir arada yaşayarak bir toplum oluşturmaları söz konusu olamazdı. Bu özelliğiyle dil, tek bir insan varlığının olduğu kadar, toplum varlığının ayrılmaz bir parçası ve temel taşlarından biridir. İletişim gibi temel bir ihtiyacı karşılaması yönü ile kişisel, kişiler ve kitleler arasında bir anlaşma aracı olarak da toplumsal bir varlıktır. Dilin toplumla olan bu yakın bağı onu sosyal bir kurum haline getirmiştir. Dil sosyal bir varlıktır. Bireylerin üstünde bütün bir milleti içine alan kuvvetli bir kurumdur. Toplumların en büyük dayanağı dildir. Bir toplumu ayakta tutan, onun sahip olduğu bütün değerleri devam ettiren ve bir toplumda sarsılmaz birlik sağlayan kurum olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Bu bakımdan dil,  milleti oluşturan unsurların başında gelir. Bir milleti, bir kavmi bazen tek başına ayakta tutar, milli benliği muhafaza ederek yok olmaktan, eriyip gitmekten kurtarır.

İletişim Nedir?

Duygu, düşünce veya bilgilerin çeşitli yöntemlerle başkalarına aktarılmasıdır. Bir başka deyişle “iletişim” en az iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen, duygu, düşünce, davranış ve bilgi alışverişine funduszeue.infoşim için bir kişi yeterli değildir. En az ki kişi gereklidir. Bir kişi duygu ve düşüncelerini karşıdaki kişi ya da kişilere aktarır. Karşısındaki kişi ya da kişiler de ona cevap verir. Böylece iletişim gerçekleşmiş olur. İnsanlar; duygu, düşünce ve hayallerini başkalarına iletmek için iletişim kurarlar. İnsanlar, hayatlarını sürdürmek, birbirleriyle anlaşmak, kendilerini geliştirmek için iletişim kurmak zorundadırlar. İletişim için iki insanın mutlaka birbiriyle iletişim kurma çabası içinde olmaları gerekmez. İki insanın birbirlerini yok saymalarında da bir anlam verişi, dolayısıyla iletişim söz konusudur.
Birbirini fark eden en az iki insanın konuşmaları ya da konuşmamaları, jest ve mimikleri, birbirine bakışları vs. hepsi iletişime girer. İnsan yapısı gereği toplumsal bir varlıktır. İnsanın hayatta kalabilmesi, doğumundan ölümüne kadar bir şeyler üretebilmesi, kendini geliştirmesi, ifade edebilmesi hatta ölümünden sonra bile adını kalıcı kılabilmesi için, kendi kişisel özellikleri, becerileri kadar diğer insanlarla olan ilişkileri de önemli bir etkendir. Birlikte yaşamanın temel şartı anlaşmaktır. Anlaşmak ise bir yönüyle kişinin kendini başkalarına anlatabilmesi, diğer tarafıyla başkalarını anlaması, temeline dayanır. En basit biçimiyle ele alırsak, giyimimiz, takılarımız, dış görünüşümüz bile başka insanlar için mesaj değeri taşıyan birer ileti durumundadır.
İnsanlar arasında iletişimi sağlayan en güçlü araç dildir. Dilin dışında; jest ve mimikler, resim, nesneler, renkler vb. araçlarla da iletişim sağlanabilir. Örneğin yakasına çevre duyarlılığını yansıtan bir kokart takan bir kişi bu kokart aracılığıyla “Çevremize sahip çıkalım.” İletisini kendisini fark eden bütün alıcılara gönderebilir.
Tam bir iletişimin gerçekleşebilmesi için iletişime geçen bireyler arasında bilgi, düşünce, gözlem, izlenim, duygu vb. karşılıklı olarak hiçbir engelle karşılaşmadan iletilmesi gerekir. Tam bir iletişimde gönderici (konuşmacı kimse, ya da iletiyi veren araç), alıcı (dinleyici ya da dinleme etkinliğinde kullanılan araç), ileti (mesaj: alıcıya gönderilen uyarı ya da düşünce), kanal (hava, elektrik telleri, kitle iletişim araçları vb.), kod (doğal dil ya da başka anlatım yolları, sözgelimi beden dili) gibi kavramlar bulunmaktadır. Konuşmacı (verici) insan ise görevi, dinleyicinin (alıcı) söylediğini anlamış olduğundan emin olunca sona erer.
İletişim sürecinde kişilerin aynı topluluktan olması, aynı kültürel ortamda yetişmesi ve ortak amaç ve değerleri benimsemesi vb. unsurlar karşılıklı etkileşimin tam ve verimli olmasını sağlayacaktır. İletişim boyunca verici ve alıcı, gönderilen iletileri sürekli olarak algılama sağlar.

Yorum Yap!

Kafasında kurduğu olayları bir öykü ya da bir roman biçiminde yansıtan yazar ile bilimsel araştırmasını makale şeklinde ortaya koyan bir bilim adamı dili aynı işlevde kullanmaz. Çünkü bunların amacı farklıdır. Yazar kendi kurduğu dünyayı kelimelerin yan, mecaz ve çağrışımsal anlamlarından da yararlanarak öznel bir şekilde aktarır. Bilim adamı ise var olan gerçekliği değiştirmeden, kelimelerin daha çok gerçek anlamlarından yararlanarak bilimsel bir üslupla aktarır. Dolayısıyla dili farklı işlevlerde kullanmış olurlar. Kısaca dil, her zaman aynı şekilde ve aynı işlevde kullanmaz. Dilin işlevi insanın dili kullanma amacına göre değişiklik arz eder. Şimdi dilin işlevlerini kısaca açıklayalım:

1. Göndergesel İşlev

İletinin, dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla oluşturulmasıdır. Dilin bilgi verme işlevidir. İletişimde bilgiler alıcıya nesnel bir anlatımla aktarılıyorsa bu, dilin göndergesel işlevde kullanıldığını gösterir. Dilin göndergesel işlevi daha çok, öğretici metinlerde, ders kitaplarında, ansiklopedilerde, kullanma kılavuzlarında, bilimsel metinlerde karşımıza çıkar.

“İstanbul’da Sarayburnu sırtlarında kurulan ve yaklaşık yıl Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı, dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir.”

Bu cümlede Topkapı Sarayı ile ilgili bilgi aktarılmıştır. Bilgiye herhangi bir yorum eklenmemiş, yani bilgi nesnel bir üslupla aktarılmıştır. Dolayısıyla bu cümlede dil, göndergesel işlevde kullanılmıştır.

2. Heyecana Bağlı İşlev

Gönderici (kaynak) iletisini, duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla aktarmışsa, dil “heyecana bağlı işlev’ de kullanılmıştır. Bu işlevde duygular, heyecanlar söz konusudur. Dilin heyecana bağlı işlevinde yorum, öznellik hâkimdir. Özel mektuplar, lirik şiirler, eleştiri yazıları, hitabetler (söylev) dilin bu işleviyle oluşturulur.

“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!”

Bu cümlede dil heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır.

3. Şiirsel (Sanatsal) İşlev

İletinin iletisi kendinde ise dil “şiirsel işlev” inde kullanılmış demektir. İleti, bir anlam aktarmaktan çok, karşı tarafta farklı çağrışımlar uyandırır. Bu durumda ileti, kendi dışında herhangi bir şeyi, herhangi bir olguyu ifade etmez, yansıtmaz. Obje, iletinin kendisidir ancak bu; iletinin insandan, hayattan ve yaşanandan soyutlanması değildir. Burada sanata özgü gerçeklik söz konusudur.

Örneğin, dilin şiirsel işlevde kullandığı metinler olan şiirlerde şiirin amacı, o şiirin kendisidir. Edebî sanatlardan, mecaz anlamlı ve çağrışımlı sözcüklerden yararlanılarak imgeler oluşturulur, sözcükler daha farklı anlamlarda kullanılır. Dilin bu işleviyle, daha çok, edebî metinlerde karşılaşılır.

Sesin perde perde genişledikçe
Solan gözlerinden yağarken gece
Sürür eteğini silik ve ince
Bir gölge bahçenin uzaklarında

Sen böyle kederden taştığın akşam
Derim dudağında şarkı ben olsam
Gözlerinde damla, içinde gam
Eriyen renk olsam yanaklarında

Bu dizelerde dil, şiirsel işlevde kullanılmıştır. Çünkü dörtlüklerde bir bilgi ya da anlam aktarmaktan çok, okuyanda çeşitli çağrışımlar uyandırmak amacı vardır.

4. Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi

İleti, alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmişse dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır. Bu işlevde amaç, alıcıda bir tepki ve davranış değişikliği oluşturmaktır. Propaganda amaçlı yapılan siyasi söylevlerde, reklam metinlerinde, el ilanlarında genellikle dil, bu işleviyle kullanılır.

“Çocuklar, tören başladı; hemen aşağıya inin!” cümlesinde dil, alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır. Burada öğrencilerde bir hareket meydana getirmek için yönlendirme söz konusudur.

5. Dil Ötesi İşlev

Dille ilgili bilgiler vermek üzere düzenlenen iletilerde dil, dil ötesi işlevde kullanılır. Dil ötesi işlevin yer aldığı metinlerde iletiler, dili açıklamak, dille ilgili bilgi vermek için düzenlenir.

“Fiil anlamı taşıyan ancak fiillerin özelliklerini tam olarak yansıtmayan ve cümlede isim soylu kelimeler gibi görev üstlenen kelimelere fiilimsi (eylemsi) denir. Bilindiği gibi Türkçede -(i)msi eki benzeyen anlamına gelir. Buna göre fiilimsi de “fiile benzeyen” demektir. Fiillerin üç temel özelliği vardır: Fiiller iş hareket, oluş bildirir; mastar eklerini (-mek, -mak) alır, kip eklerini alır. Fiilimsiler ise mastar eklerini ve kip eklerini alamaz. Sadece iş, hareket, oluş bildirmesi bakımından fiile benzer.”

Bu metinde dille ilgili olan fiilimsiler konusunda bilgi verilmiştir. Demek ki burada dil ötesi işlev söz konusudur.

6. Kanalı Kontrol İşlevi

İletişim sırasında ileti, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Bu işlevde, iletişim kanallarını denetleme amacı güdülür.

Uyuyan birini uyandırıp ona: “Uyandın mı? Sana söyleyeceklerim var?” demesi gibi.

Arkadaşların birbirleriyle konuşmalarında, eğitim sırasında, söylevlerde, törenlerde vs. dilin kanalı kontrol işlevinden yararlanılır.

Konuşmacı, salondakilere: “Sesimi duyuyor musunuz?” dedi.
Cümlede “Sesimi duyuyor musunuz?” sorusu dilin, kanalı kontrol işlevinde kullanıldığını gösterir.

Dilin İşlevlerine Örnekler

Göndergesel İşlev Örnekleri:

  • Hegel’in felsefesinin çıkış noktası bilim değil, ta­rihtir.
  • Turizm, milletlerarası kültürel tanışmayı sağlar.
  • Münazara bir tartışma türüdür.
  • Bugün 23 Nisan.
  • senesinde doğmuşum.
  • Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
  • Beşiktaş’ın renkleri siyah ve beyazdır.

Heyecana Bağlı İşlev Örnekleri:

  • Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
  • Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum.
  • Merhaba ey âli sultan merhaba!
  • Merhaba ey kân-ı irfan merhaba!
  • Ben bu davranışınızı etik bulmuyorum, siz yanlış davranıyorsunuz!
  • Aaa, bardak kırıldı!
  • Eyvah geç kaldım!

Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi Örnekleri:

  • İnsanlar! Geliniz, toplanınız, dinleyiniz!
  • Bu sorular bir saat içinde çözülmüş olacak!
  • Sınıfı hemen terk et!
  • Ayşe, benim söylediklerimi tekrar et!
  • Beni dikkatli dinleyin!

Kanalı Kontrol İşlevi Örnekleri:

  • Beni duyuyor musun? Alo!
  • Dikkat! Dikkat! Sesim geliyor mu?
  • Bakın beni dinlemiyor musunuz?
  • Bana kulak verin!
  • Beni anladınız değil mi?
  • Söylediklerim anlaşıldı mı?
  • Ödevler yapıldı mı?

Dil Ötesi İşlevi Örnekleri:

  • Fiil, cümledeki işi, oluşu, hareketi bildirir.
  • Yapım eki alan her sözcük türemiş sözcüktür.
  • Türkçede iki ünlü yan yana kullanılamaz.

Şiirsel İşlev Örnekleri:

Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk suyla yuyalar
Söyle garip bencileyin

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

Alıcıyı harekete geçirme işlevi nedir?

İçindekiler:

  1. Alıcıyı harekete geçirme işlevi nedir?
  2. Kanalı kontrol işlevi ne demek?
  3. Dilin işlevleri nelerdir örnekler?
  4. Dilin göndergesel işlevi nedir örnekler?
  5. Dil Göndergesi nedir?
  6. Dil sanatsal bir kurum mudur?
  7. Çağrı işlevi nedir?
  8. Dilin toplumsal işlevi nedir?
  9. Dilin heyecana bağlı işlevi ne demek?
  10. Göndergesel işlev nedir kısaca?
  11. Dilin kaç tane işlevi vardır?
  12. 9 sınıf göndergesel işlev nedir?
  13. Işlev ne demek örnek?
  14. Dilbilgisinde işlev ne demek?
  15. Paragrafta işlev nedir?
  16. Işlevi ne olacak ne demek?
  17. Panorama ne anlama gelir?
  18. Ekin işlevi ne demek örnekleri?
  19. Işlev ne demek TDK?
  20. Edebiyatta işlev ne demek?
  21. Kabuk çatlatma ne demek?
  22. Sivrilen insan ne demek?
  23. Klasik insan ne demek?

Alıcıyı harekete geçirme işlevi nedir?

ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ İletinin bir çeşit çağrı işlevi gördüğü bu işlevde amaç, alıcıda bir tepki ve davranış değişikliği yaratmaktır. Propaganda amaçlı siyasi söylevler, reklâm metinleri, genelgeler, el ilanları genellikle dilin bu işleviyle oluşturulur.

Kanalı kontrol işlevi ne demek?

Bir ileti, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Gönderici ile alıcı arasında iletişimin kurulmasını, sürdürülmesini ya da kesilmesini sağlayan bu işlevde iletinin içeriğinden çok iletişimin devam ettirilmesi olgusu ağır basar.

Dilin işlevleri nelerdir örnekler?

Dilin İşlevlerine Örnekler

  1. Göndergesel İşlev. İletinin, dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla oluşturulmasıdır.
  2. Heyecana Bağlı İşlev.
  3. Şiirsel (Sanatsal) İşlev.
  4. Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi.
  5. Dil Ötesi İşlev.
  6. Kanalı Kontrol İşlevi.

Dilin göndergesel işlevi nedir örnekler?

Bu işlevde çoğunlukla duygular, heyecanlar, korkular, sevinç ve üzüntüler dile getirilir. Dilin göndergesel işlevinde nesnellik, heyecana bağlı işlevinde öznellik hâkimdir. Özel mektuplarda, öznel betimlemeler ve anlatılarda, lirik şiirlerde, eleştiri yazılarında dilin heyecana bağlı işlevinden sıkça yararlanılır.

Dil Göndergesi nedir?

Dilin göndergesel işlevi: Göndergesel işlev, dilin, nesnel bilgilerin aktarılması sırasında kazandığı işlevdir. Bu, başka bir ifadeyle dilin bilgi verme işlevidir. Bir ileti, dilin bir göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi için düzenlenmişse o iletide dil, göndergesel işlevde kullanılmıştır.

Dil sanatsal bir kurum mudur?

İşte dilin sosyal bir kurum oluşu dolayısıyla cemiyetin üstünde bulunması budur. Fert dile değil, dil ferde hâkimdir. milletin teşekkülünü ve devamını sağlar. Başka bir deyişle dil, milleti millet yapan ve onu millet olarak devam ettiren değerlerden biridir.

Çağrı işlevi nedir?

Diğer bir deyişle, bir iletinin oluşturulma amacı; alıcıda (dinleyici) bir etki oluşturmaktır. Dilin çağrı işlevi onun alıcı odaklı yönünü ön plana çıkartmaktadır. Bir konuşucunun ürettiği ileti dinleyiciyi belirli bir amaç için harekete geçirmeyi amaçlıyorsa çağrı işlevini içerdiğini gösterir.

Dilin toplumsal işlevi nedir?

Dil, toplumsal rolü sayesinde kişiler arasında duygu ve düşünce ortaklığı sağlar. Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. İnsanoğlunun en büyük icatlarından biri olan dil, kişiler arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan biridir.

Dilin heyecana bağlı işlevi ne demek?

Bir ileti, göndericinin iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla oluşturulmuşsa dil heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır. Bu işlev, göndericinin kendi iletisine karşı tutum ve davranışını belirtir. Dilin göndergesel işlevinde nesnellik, heyecana bağlı işlevinde öznellik hâkimdir.

Göndergesel işlev nedir kısaca?

Bir ileti dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi için düzenlenerek oluşturulmuşsa dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. Başka bir ifadeyle dilin bilgi verme işlevidir.

Dilin kaç tane işlevi vardır?

İleti, dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla düzenlenerek oluşturulmuşsa dilin “göndergesel işlev“de; ileti, göndericinin iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla oluşturulmuşsa dilin “heyecana bağlı işlev“de; ileti, alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmişse dilin

9 sınıf göndergesel işlev nedir?

İnsanlar, birbirleriyle İletişim kurarken dili her zaman aynı şekilde ve aynı işlevde kullanmaz. Yani göndergesel işlev, dilin bilgi verme işlevidir. İletişimde bilgiler alıcıya nesnel bir anlatımla aktarılıyorsa bu, dilin göndergesel işlevde kullanıldığını ortaya koyar.

Işlev ne demek örnek?

İşlev Görev Bildiren Cümleler Nedir Örnekler Konu Anlatımı Kısaca. Bir kavram, nesne veya kişinin görevini bildiren cümlelerdir. işlev, bir nesne veya kimsenin gördüğü iş veya görevdir.

Dilbilgisinde işlev ne demek?

İşlev, "Bir nesne veya kişinin görevi, fonksiyonu" anlamına gelir, örnek vermek gerekirse: Anahtarın işlevi kapı açmaktır. Öğrencinin görevi derslerini düzenli bir şekilde takip ederek, öğretileni öğrenmektir.

Paragrafta işlev nedir?

İşlev: Görev, fonksiyon. İzlenim: Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj.

Işlevi ne olacak ne demek?

1. Bir nesne ya da bir kimsenin gördüğü iş; iş görme yetisi, görev, fonksiyon.

Panorama ne anlama gelir?

a. (panora'ma) 1. Yüksek bir yerden bakıldığında göz önüne serilen geniş görünüş: “Belediye reisi bir panorama resmi çekmeyi akıl etmeyen fotoğrafçıya çıkışıyordu.” -R. N. Güntekin. 2. Genel görünüm: Çağdaş Türk sanatından bir panorama vermeyi amaçladık.

Ekin işlevi ne demek örnekleri?

Sözcüklerin sonuna gelerek onlardan yeni sözcükler türeten veya çeşitli anlam ilgileri kurarak onların cümle içinde kullanılmasını sağlayan harf ya da hecelerdir. Babam bize Almanya'dan hediyeler getirdi.

Işlev ne demek TDK?

1. Eylem veya işlevle ilgili olan. 2. Hastalıkta işlevi etkileyen, ancak yapısını bozmayan.

Edebiyatta işlev ne demek?

Özet: Kısaca edebiyatın işlevini insana insanı tanıtma ve insanı doğruya, güzele, estetiğe yöneltme olarak tanımlayabiliriz.

Kabuk çatlatma ne demek?

deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: İçinde bulunduğu güç, olumsuz veya kötü durumdan kurtulup rahatlamak.

Sivrilen insan ne demek?

Daha ziyade kurguya dayalı edebî eserler -roman, hikâye, tiyatro- için söz konusu olan "tip" kavramı, basit karakterli, sabit kişiler anlamını taşır. Yani, hemen her insanda mevcut olabilecek özellikleri bünyesinde bulundurabilen, ya da bir eserde belirgin bir özelliği ile sivrilen kişi demektir.

Klasik insan ne demek?

Klasik insancılık; Eğitim alanında kullanılan bir kelimedir. Eğitim alanındaki anlamı: Ortaçağda, Aristoteles'e dayanan skolastik görüşü bırakarak, insanlık sevgisini işleyen yazın ürünlerini, özellikle Yunan, Latin klasiklerini, bağımsız olarak incelemeye yönelen bir düşünce çığırı.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası