1
2 YAŞAM BOYU GELİŞİM Gelişim Psikolojisi LIFE-SPAN DEVELOPMENT John W. SANTROCK Çeviri Editörü: Prof. Dr. Galip Yüksel Yayın No. : Eğitim Bilimleri No. : ISBN : Basım Sayısı : Basımdan Çeviri, Temmuz Copyright , NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şfunduszeue.info aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Yayın Grubu, yılından itibaren ulusal ve yılından itibaren ise uluslararası düzeyde düzenli olarak faaliyet yürütmekte ve yayınladığı kitaplar, ulusal ve uluslararası düzeydeki yükseköğretim kurumları kataloglarında yer almaktadır. Published by McGraw-Hill, an imprint of The McGraw-Hill Companies, Inc., Avenue of the Americas, New York, NY Copyright by the Mc. Graw-Hill Companies, Inc.. All rights reserved. No part of this book may be reproduced or transmitted in any form or by any means, electronic or mechanical, including photocopying, recording or by any information storage retrieval system, without permission from Mc. Graw-Hill Companies, Inc.. Turkish edition Copyright by Nobel Academic Publishing. All rights reserved. No part of this book may be reproduced or transmitted in any form or by any means, electronic or mechanical, including photocopying, recording or by any information storage retrieval system, without permission from Pearson Education, Inc. TURKISH language edition published by NOBEL AKADEMIK YAYINCILIK, Copyright Genel Yayın Yönetmeni : Nevzat Argun [email protected] Yayın Koordinatörü : Gülfem Dursun [email protected] Redaksiyon : Naim Dilek [email protected] Sayfa Tasarım : Ahmet Aras Çiftçi [email protected] Kapak Tasarım : Mehtap Yürümez [email protected] Baskı ve Cilt : Atalay Matbaacılık / Sertifika No.: Büyük Sanayi 1 Cad. Elif Sok. No/ İskitler / ANKARA Kütüphane Bilgi Kartı Santrock, John W. Life-Span Development / John W. Santrock Yaşam Boyu Gelişim / Çeviri Editörü: Prof. Dr. Galip Yüksel Basımdan Çeviri, XVIII s., 21,5 27,5 cm. Kaynakça ve dizin var. ISBN Gelişim Psikolojisi 2. Yaşam Boyu Gelişim 3. Psikoloji Genel Dağıtım ATLAS AKADEMİK BASIM YAYIN DAĞITIM TİC. LTD. ŞTİ. Adres: Bahçekapı mh sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - [email protected] Telefon: Faks: E-Satış: Bilgi: [email protected] - [email protected] Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları, Dost Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları
3 türkçe baskıya ön söz Elinizdeki bu çeviri kitap, Nobel Akademik Yayıncılığı nın ülkemizdeki gelişim psikolojisi alanına bir armağanıdır. Çevirisi yapılmış olan bu baskı, gelişim psikolojisi alanında yapılan yeni araştırmalar, öğrenci ve öğretim elemanlarından alınan geribildirimlerle zenginleştirilmiştir. Kitabın bölümleri konunun uzmanı ve çoğu, defalarca gelişim psikolojisi dersi vermiş arkadaşlarımız tarafından özveriyle çevrilmiştir. Bu kitap yaşam boyu gelişimi bütünüyle içermesi bakımından ülkemizdeki ilk kitap olarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bu kitap her ne kadar gelişim psikoloji dersini alan, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve diğer disiplinlerdeki öğrenciler için temel bir ders kitabı olarak yazılmış ve bu amaçla çevrilmiş olsa da, konuların sunuluş biçimi açısından psikolojiye ve kendi gelişimine ilgi duyan herkes için bir başvuru kitabı olma özelliği taşımaktadır. Kitap insan gelişiminin, sizin ya da insan türünün herhangi bir üyesinin gelişim yolculuğuna açılan bir penceredir. Her birimiz kısmen herkesle benzer şekilde, kısmen bazılarına benzer şekilde ve kısmen de hiç kimseye benzemeyecek şekilde gelişiriz. Genellikle bireylerin eşsiz ve benzersiz oluşuna dikkat ederiz, fakat insanlar olarak hepimiz bazı ortak yörüngelerde yol alırız. Her birimiz, yaklaşık olarak bir yılda yürür, küçük bir çocukken hayali oyunlar oynar ve gençken çok daha bağımsız oluruz. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsak, işitme problemi yaşarız ve aile üyelerinin ve arkadaşlarımızın ölümünü görürüz. Bu, insan gelişiminin genel seyri; bebek, anne rahmine düştüğünde başlayan ve tüm insan yaşamı boyunca devam eden değişme örüntüsüdür. Yaşam boyu gelişimi incelemek insanlara nasıl bir yarar sağlayabilir? Belki de siz bir ebeveyn ya da öğretmensiniz ya da olacaksınız. Eğer öyleyse, çocuklara karşı olan sorumluluğunuz günlük yaşamınızın bir parçasıdır ya da parçası olacaktır. Onlar hakkında ne kadar çok şey öğrenirseniz, onlarla o kadar iyi ilgilenirsiniz. Bu kitabı okuyarak yaşam boyu gelişim alanının ne kadar ilginç olduğu ve kim olduğunuz, nasıl bu şekilde geliştiğiniz ve gelecekte nerede olacağınız hakkında bilgiler edinebilirsiniz. Bu kitabın bölümlerinin çevirisini üstlenen birbirinden değerli akademisyenlerimize teşekkür ederim. Kitabın çeşitli bölümlerini çeviren meslektaşlarım: Prof. Dr. Melike SAYIL, TED Üniversitesi; Prof. Dr. Ayşe Esra Aslan, İstanbul- Üniversitesi-Cerrahpaşa; Prof. Dr. Meziyet ARI, İstanbul Kent Üniversitesi; Prof. Dr. Galip Yüksel, Gazi Üniversitesi; Prof. Dr. Ayşen GÜRE DURU, Ankara Üniversitesi; Prof. Dr. Gül ŞENDİL, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi; Prof. Dr. Zehra UÇANOK, Hacettepe Üniversitesi; Prof. Dr. Birsen GÜZEL, Marmara Üniversitesi; Doç. Dr. Tülin Şener KILINÇ, Ankara Üniversitesi; Doç. Dr. Kasım TATLILIOĞLU, Bingöl Üniversitesi; Doç. Dr. Seval ERDEN ÇINAR, Marmara Üniversitesi; Dr. Öğr. Üyesi N. Misket ÖZCAN, MEF Üniversitesi ve Dr. Öğr. Üyesi Ahu ÖZTÜRK, Uludağ Üniversitesi. Bu çevirinin daha iyi olması yönündeki tüm katkılara açık olduğumuzu bildirir, kitabın okuyuculara yararlı olmasını dilerim. Prof. Dr. Galip YÜKSEL v
4
5 bölüm çevirenleri ÇEVİRİ EDİTÖRÜ: Prof. Dr. Galip Yüksel Kısım 1 YAŞAM BOYU BAKIŞ AÇISI 1 Giriş Ek: Yaşam Boyu Gelişimde Meslekler Prof. Dr. Melike SAYIL - TED Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Kısım 2 BAŞLANGIÇLAR 2 Biyolojik Başlangıç Prof. Dr. Zehra UÇANOK - Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fak., Psikoloji Bölümü 3 Doğum Öncesi Gelişim ve Doğum Prof. Dr. Meziyet ARI - İstanbul Kent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fak., Çocuk Gelişimi Bölümü Kısım 3 BEBEKLİK 4 Bebeklikte Fiziksel Gelişim Prof. Dr. Meziyet ARI - İstanbul Kent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fak., Çocuk Gelişimi Bölümü 5 Bebeklikte Bilişsel Gelişim Doç. Dr. Tülin ŞENER KILINÇ - Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fak., EPH Bölümü 6 Bebeklikte Sosyoduygusal Gelişim Prof. Dr. Gül ŞENDİL - İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, Edebiyat Fak., Psikoloji Bölümü Kısım 4 İLK ÇOCUKLUK 7 İlk Çocuklukta Fiziksel ve Bilişsel Gelişim Doç. Dr. Tülin ŞENER KILINÇ - Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fak., EPH Bölümü 8 İlk Çocuklukta Sosyoduygusal Gelişim Prof. Dr. Ayşe Esra ASLAN - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Hasan Ali Yücel Eğitim Fak., Eğt. Bil. Böl. Kısım 5 ORTA VE GEÇ ÇOCUKLUK 9 Orta ve Geç Çocuklukta Fiziksel ve Bilişsel Gelişim Dr. Öğr. Üyesi Ahu ÖZTÜRK - Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fak., Psikoloji Bölümü 10 Orta ve Geç Çocuklukta Sosyoduygusal Gelişim Doç. Dr. Seval ERDEN ÇINAR - Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fak., Eğt. Bil. Bölümü Bölüm Çevirenleri vii
6 Kısım 6 ERGENLİK 11 Ergenlikte Fiziksel ve Bilişsel Gelişim Dr. Öğr. Üyesi Nihal Misket ÖZCAN - MEF Üniversitesi, Eğitim Fak., PDR Bölümü 12 Ergenlikte Sosyoduygusal Gelişim Prof. Dr. Galip YÜKSEL - Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fak., PDR Anabilim Dalı Kısım 7 GENÇ YETİŞKİNLİK 13 Genç Yetişkinlik Döneminde Fiziksel ve Bilişsel Gelişim Prof. Dr. Birsen GÜZEL - Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fak., Temel Eğitim Bölümü 14 Genç Yetişkinlik Döneminde Sosyoduygusal Gelişim Prof. Dr. Birsen GÜZEL - Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fak., Temel Eğitim Bölümü Kısım 8 Kısım 9 ORTA YETİŞKİNLİK 15 Orta Yetişkinlik Döneminde Fiziksel ve Bilişsel Gelişim Prof. Dr. Ayşen GÜRE DURU - Ankara Üniversitesi, DTCF Psikoloji Böl. Gelişim Psikolojisi Anabilim Dalı 16 Orta Yetişkinlik Döneminde Sosyoduygusal Gelişim Doç. Dr. Kasım TATLILIOĞLU - Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak., Psikoloji Böl. Gelişim Psikolojisi Anabilim Dalı İLERİ YETİŞKİNLİK 17 İleri Yetişkinlik Döneminde Fiziksel Gelişim Prof. Dr. Zehra UÇANOK - Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fak., Psikoloji Bölümü 18 İleri Yetişkinlik Döneminde Bilişsel Gelişim Prof. Dr. Ayşen GÜRE DURU - Ankara Üniversitesi, DTCF Psikoloji Böl. Gelişim Psikolojisi Anabilim Dalı 19 İleri Yetişkinlik Döneminde Sosyoduygusal Gelişim Prof. Dr. Zehra UÇANOK - Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fak., Psikoloji Bölümü Kısım 10 SON 20 Ölüm, Ölmek ve Yas Prof. Dr. Ayşen GÜRE DURU - Ankara Üniversitesi, DTCF Psikoloji Böl. Gelişim Psikolojisi Anabilim Dalı Dizin Prof. Dr. Melike SAYIL - TED Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi viii Bölüm Çevirenleri
7 Özel olarak annem Ruth Santrock ve babam John Santrock un anısına şükranlarımı sunarım.
8 yazar hakkında John W. Santrock John Santrock doktora derecesini Minnesota Üniversitesi nden yılında aldı. Texas üniversitesi İnsan Gelişimi ve Psikoloji Programı na katılmadan önce Georgia Üniversitesi ve Charleston üniversitesinde çalıştı. Halen Texas üniversitesinde görevine devam eden yazar yılında aynı üniversiteden etkili öğretici ödülünü aldı. John Santrock Child Development ve Developmental Psychology dergilerinin editörler kurul üyesidir. John ayrıca McGraw-Hill yayınlarından çıkan Psikoloji (funduszeue.infoı), Çocuklar ( Baskı), Ergenler (baskı), Yaşam Boyu Gelişim Konuları (funduszeue.infoı), ve Eğitim Psikolojisi (funduszeue.infoı) kitaplarının yazarıdır. Uzun yıllar tenis oynayan yazar, tenis öğreticisidir ve profesyonel tenisçilere koçluk yapmaktadır. Eşi Mary ile 35 yıllık evli olan yazarın iki kızı ve üç torunu ( biri kız ikisi erkek) bulunmaktadır. Son yıllarda ekspresyonist resim çalışmaları yapmaktadır. John Santrock, yaşam boyu gelişim dersinde öğrencileriyle. x
9
10 KISIM 3 BEBEKLİK BÖLÜM 4 Bebeklikte Fiziksel Gelişim Bebeklikte Fiziksel Büyüme ve Gelişim Büyüme Örüntüleri Uzunluk ve Ağırlık Beyin Uyku Beslenme Motor Gelişim Dinamik Sistemler Görüşü Refleksler Büyük Motor Beceriler İnce Motor Beceriler Duyusal ve Algısal Gelişim Algı ve Duyu Nedir? Çevresel Bakış Görsel Algı Diğer Duyular Duyulararası Algılama Kalıtım, Yetiştirilme ve Algısal Gelişim Algısal - Motor Eşleşmesi BÖLÜM 5 Bebeklikte Bilişsel Gelişim Piaget nin Bebek Gelişim Kuramı Bilişsel Süreçler Duyu-Hareket Evresi Piaget nin Duyu-Hareket Evresinin Değerlendirilmesi Öğrenme, Hatırlama ve Kavramlaştırma Koşullama Dikkat Bellek Taklit Kavram Oluşturma ve Sınıflandırma Bireysel Farklılıklar ve Değerlendirme Bebek Gelişimi Ölçümleri Zekâyı Yordama Dil Gelişimi Dili Tanımlama Dil Kural Sistemleri Dil Nasıl Gelişmektedir?
11
12
13
14
15 uzman danışmanlar Yaşam boyu gelişim tek bir yazarın tüm alanlarında uzman olabileceği bir konu değildir. Yaşam boyu gelişim geniş ve karmaşık bir alandır. Bu nedenle bu sorunu çözmek için yaşam boyu gelişimin değişik konularında uzman olan araştırmacılardan görüş ve öneri alınmıştır. Yaşam boyu gelişim konusundaki araştırmacıların kim oldukları ve fotoğrafları aşağıda verilmektedir: K. Warner Schaie, Pennsylvania State University Joseph Campos University of California at Berkeley Diane Hughes New York University Linda Mayes Yale University Ross Thompson University of California at Davis Arthur Kramer University of Illinois at Urbana- Champaign William Hoyer Syracuse University Karen Fingerman Purdue University Ellen Grigorenko Yale University Deborah Carr Rutgers University İçindekiler xvii
16 Gözden Geçİrenler Öncelikle Yaşam Boyu Gelişim konusundaki bu kitabi gözden geçiren ve ayrıntılı geribildirimler veren kişilere özel olarak minnettarım. Alan Uzmanları Yaşam boyu gelişim tek bir yazarın tüm alanlarında uzman olabileceği bir konu değildir. Yaşam boyu gelişim geniş ve karmaşık bir alandır. Bu nedenle bu sorunu çözmek için altıncı baskıdan sonra yaşam boyu gelişimin değişik konularında uzman olan araştırmacıları aradım ve onların önerilerini ve geribildirimlerini aldım. Bu gelenek Baskıya kadar devem etti. Söz konusu uzmanlar yaşam boyu gelişimin her evresine ilişkin yeni araştırmalar hakkında önerilerde bulundular. Yaşam boyu gelişim konusundaki araştırmacıların kim oldukları ve fotoğrafları sayfa XV de verilmektedir. Genel olarak kitabı gözden geçirenler: Marion Cahill, Our Lady of the Lake College Pamela Costa, Tacoma Community College Jennifer Dale, Community College of Aurora Mehgen Delaney, College of the Canyons Alisa Diop, The Community College of Baltimore County G.R. Germo, University of California-Irvine Kevin Keating, Broward College Carrie Margolin, The Evergreen State College Kathleen Mentink, Chippewa Valley Technical College Gary T. Montgomery, University of Texas-Pan American Karla Parise, The Community College of Baltimore County at Essex Leslee Pollina, Southeast Missouri State University Amy Reesing, Arizona University Jessica Siebenbruner, Winona State University Terre Sullivan, Chippewa Valley Technical College Yaşam Boyu Gelişim Danışma Kurulu: Shirley Bass-Wright, St. Phillip s College Brent Costleigh, Brookdale Community College Andrea Garvey, American River College Lisa Hagan, Metropolitan State College of Denver Ericka Hamilton, Moraine Valley Community College Alycia Hund, Illinois State University Joan Brandt Jensen, Central Piedmont Community College Amy Reesing, Arizona State University Angela Tiru, Naugatuck Valley Community College Martin Wolfger, Ivy Tech Community College xviii Ön Söz
Gelişim Çok Boyutludur: Yaşınız ne olursa olsun, bedeniniz, zihniniz, duy¬gularınız ve ilişkileriniz
değişmekte ve birbirini etkilemektedir. Bölümün başlan¬gıcında tartışılan Ted Kaczynski'nin yani
Bombacının gelişimini düşünün. Şiddetli bir alerjik reaksiyon sebebiyle 6 aylıkken hastaneye yatırılmış
ve ebe¬veynlerinin ziyaret etmesine nadiren izin verilmiştir. Annesine göre, önceden mutlu bir
bebektir, ancak kendi içine kapanmış ve tepki vermez olmuştur. Ted büyüdükçe, şiddetli öfkenin eşlik
ettiği içe kapanma dönemleri olmuş ve annesine göre, oğlunun zihninin ve duygularının gelişimini
tamamen biyolojik bir olay bozmuştur.
Gelişim biyolojik, bilişsel ve sosyoduygusal boyutlardan oluşur. Bir boyutun içinde bile birçok bileşen
vardır- örneğin, dikkat, bellek, soyut düşünme, bilgi işleme hızı ve sosyal zekâ, bilişsel boyutun sadece
birkaç bileşenidir.
Gelişim Çok Yönlüdür: Yaşam boyunca bazı boyutlar veya bir boyutun bileşenleri genişler ve diğerleri
küçülür. Örneğin, bir dil (diye¬lim Türkçe) gelişimin erken döneminde kazandırsa ikinci veya üçüncü
dilleri (İngilizce veya Çince) kazanma kapasitesi gelişimin sonraki dönemlerinde, özellikle de ilk
çocukluktan sonra azalır (Levelt, ). Ergenlik döneminde, bireyler romantik ilişkiler kurdukça,
arkadaşla¬rıyla geçirdikleri zaman azalabilir. İleri yetişkinlikte, daha yaşlı erişkin-ler zihinsel olarak
karar verirken tecrübelerinden yararlandıkları için
daha akıllı hale gelebilirler, fakat hız gerektiren görevlerde, bilgiyi işlerken daha zayıf
performans gösterirler.
Gelişim Esnektir: On yaşındayken bile Ted Kaczynski fazlasıyla utangaçtı. Kaderi insanlardan ilelebet
rahatsızlık duymak mıydı? Gelişimciler, gelişimin farklı noktalarında insanların çeşitli açılardan ne
kadar esnek olduklarım tartışmaktadır. Esneklik, değişme kapasitesi anlamına gelir. Örneğin, siz
yetmişli ve seksenli yaşla-rınızdayken zihinsel becerilerinizi hala geliştirebilir misiniz? Veya bu zihinsel
bece¬riler siz otuzlu yaşlarınızdayken sabitlenip sonraki zihinsel gelişim imkânsız hale gelebilir mi?
Araştırmacılar daha yaşlı erişkinlerin bilişsel becerilerini, eğitimle ve daha iyi stratejiler geliştirerek
iyileştirilebileceklerini buldular (Boron, VVillis, & Schaie, ; Hillman, Erikson, & Kramer, ).
Bununla birlikte, yaşlandığımızda muhtemelen değişim kapasitemiz azalır (Baltes, Reuter-Lorenz, &
Rösler, ). Esneklik ve onu nelerin kısıtladığını inceleme, günümüz gelişim araştırmalarının temel
konularmdandır (Park Huang, ; Siegler ve diğerleri, ).
Gelişim Bağlamsaldır: Tüm gelişim bir bağlam ya da ortam içinde yer alır. Bağlam olarak aileleri,
okulları, akran gruplarını, kiliseleri, şehirleri, mahal¬leleri, üniversite laboratuarlarını, ülkeleri ve
benzer ortamları sayabiliriz. Bu ortamların her biri tarihsel, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerden
etkilenir (Goodnovv, ; Suarez-Orosco &■ Suarez-Orosco, ).
Bağlamlar, aynı bireyler gibi değişir. Bu yüzden bireyler, değişen dünyada değişen varlıklardır. Bu
değişimin bir sonucu olarak bağlamlar üç tür etki yaratır (Baltes, ); (1) Normatif, yaşa bağlı
etkiler, (2) normatif, tarihsel (kuşağa bağlı) etkiler ve (3) normatif olmayan etkiler ya da oldukça
bireysel yaşam olayları. Bu üç türün her biri gelişim üzerinde biyolojik veya çevresel etkiye sahip
olabilir. Nor¬matif yaşa bağlı etkiler belli bir yaş grubundaki tüm bireyler için benzerdir.
8
BÖLÜM 1 Giriş
gelişimle bağlantı
Orta Yaş: Orta yaştaki yetişkinlerin, yaşamın önceki dönemlerine göre belirgin olarak daha fazla
kayıpları olur. Bölüm, s.
Bu etkiler, erinlik ve menopoz gibi biyolojik süreçleri içerir. Ayrıca formel eğitime başlama (çoğu
kültürde yaklaşık 6 yaşında) ve emeklilik (çoğu kültürde ellilerde ve altmışlarda gerçekleşir) gibi
çevresel ve sosyokültü¬rel süreçleri de içerir.
Normatif olmayan yaşam olayları, Ağustos 'deki Katrina kasırgası gibi olağanüstü koşulların,
kişinin yaşamında çok önemli etkileri ola¬bilir.
Normatif kuşağa bağlı etkiler, tarihsel koşullardan dolayı belli bir kuşağın insanlarında ortak olarak
gözlenir. Örneğin, ikinci dünya sava¬şından sonra hızla artan doğum oranı içinde yer alan bebekler
(baby boomers) gençliklerinde Küba'daki füze krizi, John F. Kennedy'nin öldü¬rülmesi ve Beatles'in
başarısı gibi deneyimleri paylaştılar. Normatif tarih¬sel etkilerin diğer örnekleri; 'lardaki büyük
ekonomik çöküş, 'lardaki II. Dünya savaşı, ve 70'lerin sivil haklar ve kadın hak¬ları
hareketleri, 11 Eylül 'deki terör saldırısı, 'larda bilgisayar¬ların ve cep telefonlarının günlük
hayata girmesi gibi büyük ekonomik, politik ve sosyal değişiklikleri içerir (Schaie, , a, b). Bir
nüfusun kültürel ve genetik yapılanmasmdaki uzun süreli değişiklikler de (göç ve doğurganlık
oranlarındaki değişme gibi) normatif tarihsel değişimin bir parçasıdır.
Normatif olmayan yaşam olayları, bireyin yaşamında önemli etkileri olan sıra dışı olaylardır. Bu olaylar
bütün insanların başına gelmez, fakat başa geldiğinde de insanlar üzerindeki etkileri farklı olur.
Örneğin, çocuk küçükken bir ebeveynin kaybı, erken ergenlikte gebelik, evi tahrip eden bir yangın,
piyangodan büyük ikra¬miyeyi kazanma veya umulmadık bir kariyer fırsatı elde etme bu tür etkiler
arasında sayılabilir.
Gelişim Büyüme, Sürdürme ve Kaybın Düzenlenmesini İçerir: Baltes ve arkadaşlarına göre ()
yaşamı yönetme, insan gelişiminin üç ana hedefi olan büyüme, sürdürme ve kaybın düzenlenmesi
arasındaki yarışma ve çatışmayı içerir. Bireyler orta ve ileri yetişkinliğe doğru yaş aldıkça, kapasiteyi
sürdürme ve kapasi¬tedeki kayıplara göre kendini düzenleme, büyümenin yerini alır. Bu yüzden, 75
yaşındaki bir adam kendi belleğini veya golf oyununu geliştirmeyi amaç edinmez, fakat bağımsızlığını
ve golf oynama yeteneğini sürdürmeyi amaçlayabilir. İleride, ve bölümlerde sürdürme ve
kaybı düzenleme konusundaki görüşleri daha geniş olarak tartışacağız.
Gelişim Biyoloji, Kültür ve Bireyin Ortak Ürünüdür: Gelişim, birlikte işleyen biyolojik, kültürel ve
bireysel faktörlerin ortak yapımıdır (Baltes, Reuter-Lorenz, & Rösler, ). Örneğin, beyin kültürü
şekillendirir, fakat beyin aynı zamanda kül¬türle ve kişinin sahip olduğu veya yaşadığı deneyimlerle
şekillenir. Bireysel faktörler açısından, biz genetik mirasımızın ve çevremizin bize verdiklerinin ötesine
gidebiliriz. Yaşamımızı en iyi noktaya getirecek şeyleri aktif bir şekilde çevremizden seçerek kendimize
özel bir gelişimsel yörünge oluşturabiliriz (Rathunde & Csikszentmihalyi, ).
Bir gazete ya da dergiyi elinize aldığınızda şu başlıkları görebilirsiniz: "Politik Eği¬limler Genlerde Yazılı
Olabilir," "Anne, Çocuklarını Denize Atmakla Suçlandı" "Top¬lumsal Cinsiyet Ayrımcılığı Artıyor," "FDA
(Amerikan İlaç Birliği) DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) İlaçları Konusunda
Uyardı","Zenci Hastalarda Kalp Krizinden Ölümler Daha Fazla," "Bir Testle, Alzheimer Hastalığı
Önceden Tah¬min Edilebilir." Yaşanı-boyu bakış açısını kullanan araştırmacılar bunları ve pek çok
diğer çağdaş konuyu incelemektedir. Yaşam boyu gelişimde sağlığın ve iyi olmanın, ebeveynliğin,
eğitimin ve sosyokültürel bağlamların oynadığı roller ve ayrıca bu konularla sosyal politikaların nasıl
ilişkili olduğu, bu kitabın özel olarak odaklandığı konulardır.
Bu dede ve torunun gelişimine, büyümeye karşı sürdürme ve düzenleme nasıl yansımış olabilir?
Normatif yaşa bağlı etkiler: Belirli bir yaş grubun¬daki bireyler için benzer olan etkilerdir.
Normatif kuşağa bağlı etkiler: Belirli bir kuşaktaki insanlarda tarihsel koşullardan ötürü ortak olan
etki¬lerdir.
Normatif olmayan yaşam olayları: Bireyin yaşamı üzerinde büyük etkisi olan olağandışı olaylardır.
kariyerlerle bağlantı
Luis Vargas, Klinik çocuk psikolojisi stajyerlik programı yöneticisi ve New Mexico Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Merkezi, Psikiyatri bölümünde profesördür. Aynı zamanda New Mexico Üniversitesi Çocuk
Psikiyatri Merkezinde Psikoloji Birimi Yöneticisidir.
Vargas, Teksas St. Edvvards Üniversitesinden psikolojide lisans, Teksas Trinity Üniversitesinden
psikoloji de yüksek lisans ve Nebraska Üniversitesi-Lincoln'den klinik psikolojide doktora derecesini
almıştır.
Vargas'ın temel ilgileri kültürel konular, çocuklar, ergenler ve ailelerin değerlendirilmesi ve
tedavisidir. Kültüre duyarlı bir psikolojik hizmetin daha iyi yollarını bulmaya çalışmaktadır. Onun özel
ilgilerinden biri, suça yönelme ve madde kötüye kullanımında Latin kökenli gençlerin sağaltımıdır.
Klinik psikolog ne yapar konusunda daha fazla bilgi için sayfa 46'da "Yaşam Boyu Gelişimde
Kariyerler" ekine bakınız.
Sağlık ve İyi-Olma (İyilik) Günümüzde sağlık otoriteleri sağlık ve iyilikte yaş. stilinin ve psikolojik
durumun gücünü kabul ediyorlar (Hahn, Payne, & Lucas, 20 Sparling & Redican, ). Bu kitabın her
bölümünde sağlık ve iyilik haliyle il tartışmalara yer verilmiştir.
Klinik psikologlar, insanlara kendi iyiliklerini geliştirmede yardımcı olan saj uzmanlarıdır. Bu yazının
Kariyerlerle Bağlantı bölümünde bir klinik psikologun sı karışmış veya madde bağımlısı ergenlere nasıl
yardım ettiğini okuyun.
Kültür: Davranış örüntüleri, inançlar ve bir grubun nesilden nesile geçen diğer bütün ürünleri.
Kültürler arası çalışmalar: Bir kültürü diğer bir kültür veya kültürlerle karşılaştırma. Böylece gelişimin
kültürler arasında ne derece benzer (evrensel) ve ne ölçüde kültüre özgü (yerel) olduğu konusunda
bilgi sağlamaktadır.
Etnik köken: Kültürel miras, ulusal özellikler, ırk, din ve dile dayanan özellik
Sosyoekonomik düzey: Benzer mesleki, eğitimsel ve ekonomik özelliklere sahip insanlar grubuna
işaret eder.
Ebeveynlik ve Eğitim: İki gey sağlıklı bir aile oluşturabilir mi? Her iki ebeveyn ev dışında çalıştığında
çocuklar zarar görür mü? Birleşik Devletlerdeki okullar öğr< çilere okuma yazmayı ve aritmetiği
öğretme konusunda yeterli mi? Okulların son lan ve günümüz aileleri üzerindeki baskılarla ilgili olarak
bunlara benzer birçok sı duyuyoruz (Johnson ve diğerleri, ; McCombs, ). Daha sonraki
bölümleı çocuk bakımım, boşanmanın etkilerini ebeveynlik stillerini, çocuğa kötü muamelı
kuşaklararası ilişkileri, erken çocukluk eğitimini ve çocukluktaki yoksulluk ile eği arasındaki ilişkiyi, çift
dilli eğitimi, yaşam boyu öğrenmeyi geliştiren yeni eği çabaları ve ebeveynlik ve eğitimle ilişkili diğer
birçok konuyu analiz edeceğiz.
Sosyokültürel Bağlamlar ve Çeşitlilik: Sağlık, ebeveynlik ve eğitim, gelişil kendisi gibi kendi
sosyokültürel bağlamı tarafından şekillendirilmektedir. Bu bağlı analiz etmek için dört kavram
özellikle yararlıdır: Kültür, etnik köken, sosyoeko mik düzey ve toplumsal cinsiyet (gender).
10 BÖLÜM 1 Giriş
20
Siyasette kadınların varlığı bir kazanç olarak değil de daha çok bir yük olarak görülmektedir. Siyasi
süreçte kadınların rollerini güçlendirmek için ne yapılabilir?
iki Koreli çocuk, Birleşik Devletlervatandaşı oldukları günde. Asyalı Amerikalı ve Latin kökenli çocuklar,
Birleşik Devletlerde en hızlı büyüyen göçmen gruplardır. Gelişim dersinizde sınıftaki öğrenciler
arasında ne kadar çeşitlilik vardır? Onların büyürkenki deneyimleri seninkilerden ne kadar farklı ya da
benzerdir?
Yoksul
Yoksul olmayan
ŞEKİL
TUM DÜNYADA HİÇ OKULA (HERHANGİ TÜRDE) GİTMEMİŞ 7 İLE 18 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN
YÜZDESİ: UNICEF (), tüm dünyadaki çocukların aldığı eğitimi incelediğinde, erkeklerden çok daha
fazla sayıda kızın hiç formel bir okul eğitimi almadığını bulmuştur.
Kültür, davranış örüntülerini, inançları ve belirli bir grup insanın bir kuşaktan diğerine geçen tüm diğer
ürünlerini kapsar. Kültür, uzun yıllar boyunca insanların etkileşimlerinden ortaya çıkar. Bir kültürel
grup, Birleşik Devletler kadar büyük veya izole bir Apalaş kasabası kadar küçük olabilir. Büyüklüğü ne
olursa olsun, grubun kültürü üyelerinin davranışım etkiler (Cole & Cagigas, ). Kültürler arası
çalışmalar iki veya daha fazla kültürün özelliklerini karşılaştırır. Bu kıyas¬lama gelişimin kültürler
arasında ne ölçüde benzer yani evrensel veya ne ölçüde kültüre özgü olduğu hakkında bilgi verir
(Goodnovv, ; Kitayma, ).
Etnik Köken ("ethnic" sözcüğü Yunanca "ulus" anlamındaki kelimeden gelir), dil, din, ırk, milliyet ve
kültürel mirası içine alır. Birleşik Devletlerde etnik gruplar çeşitlidir. Avrupa, Asya, Afrika ve Latin
kökenli Amerikalılar ve yerli Amerikalılar olmak üzere pek çok etnik grup vardır ve her bir etnik
grubun içinde de çeşitlilik vardır (Banks, ; Nieto, ).
Sosyoekonomik Düzey (SED) bireyin toplum içindeki mesleki, eğitimsel ve ekonomik özelliklerine göre
pozisyonunu ifade eder. Sosyoekonomik düzey, belli eşitsizlikleri ima eder. Kaynakları kontrol etme
yeteneğindeki ve toplumun imkân¬larından yararlanmadaki farklılıklar fırsat eşitsizliği yaratır.
Son yıllarda Birleşik Devletlerde sosyokültürel bağlam gittikçe daha çeşitlen¬mekte ve nüfusu,
öncekilere göre çok daha farklı kültürler ve etnik gruplar içer¬mektedir. Bu değişen demografik doku,
sadece çeşitliliğin ürettiği zenginliği getirmemekte, fakat aynı zamanda Amerikan rüyasını tüm
insanlara yaymada güç¬lükler yaratmaktadır (Bornstein & Cote, ; McLoyd ve diğerleri, ). Her
bölümde sosyokültürel bağlamları ve çeşitliliği tartışacağız.
Kültürler arası özel bir konu, tüm dünyada kadınların eğitim ve psikolojik koşul¬larıdır (UNICEF, ).
Yetersiz eğitim fırsatları, şiddet ve zihin sağlığı konuları pek çok kadının karşı karşıya kaldığı sorunların
sadece bir kaçıdır.
Doly Akter, Bangaldeş Daka'da varoşda, kanalizasyonları açık, çöplerin sokakta kokuştuğu ve
çocukların gıdasız kaldığı bir yerde yaşamaktadır. Bangaldeş'de genç kızların neredeyse üçte ikisi 18
yaşından önce evlendirilmektedir. Doly, UNICEF tarafından desteklenen bir kulüp oluşturdu ve üye
olan kızlar hane halklarının hijyen alışkanlıklarını kapı kapı dolaşarak takip ettiler. Bu izleme, ailelerin
hijyen alışkanlıklarını ve sağlıklarını iyileştirdi. Yine onun grubundaki kızlar, ebeveynlerle konuşup
onları ikna ederek birkaç kız çocuğunun erken yaşta evlendirilm¬esini engellediler. Mahallelerindeki
ebeveynlerle konuşarak okula devam etmenin önemini ve bunun kızlarının geleceğini nasıl iyi yönde
değiştireceğini anlattılar. Doly, UNICEF grubundaki kızların, kendi annelerine göre haklarının daha
fazla farkında olduklarını söylemektedir (UNICEF, ).
10
30 40 50
Çocukların yüzdesi
60
20
Ailede kriz
^^^^
Çocuğun ayrılması
■■■■■
1*
49
Kalabalık
■PP 16
Aşırı gürültü
mmmmmg^
Şekil 'te görüldüğü gibi bir analiz, erkeklere göre kızların daha yüksek bir oranının hiçbir eğitim
almadığını ortaya koymuştur (UNICEF, ). Kadınların en az eğitim gördüğü ülkeler Afrika'dadır ve
hatta bazı böl¬gelerinde kızlar ve kadınlar hiç eğitim almamaktadır. Kanada, ABD ve Rusya, eğitimli
kadın oranlarının en yüksek olduğu ülkelerdir. Geliş¬mekte olan ülkelerde 25 yaş üstü kadınların %
67'si (erkeklerin %50'si) hiç okula gitmemiştir. yüzyılın başında tüm dünyada kızlardan 80 milyon
daha fazla erkek, ilk ve orta öğretimdeydi (United Nations, ).
73
Sosyal Politika: Sosyal politika, hükümetin, vatandaşlarının refa¬hını sağlamak ve iyileştirmek için
oluşturduğu eylem planıdır. Değer¬ler, ekonomi ve siyaset bir ulusun sosyal politikasını şekillendirir.
Siyaset yapanlar genellikle çocukların ve yaşlı erişkinlerin iyiliğini korumak için çok az şey
yapmaktadırlar ve yaşam boyu araştırmacılar: etkin sosyal politikalara yön verme ümidiyle giderek
daha fazla araş¬tırma yapmaktadırlar (Balsano, Theokas ve Bobek, ).
70
80
Bebek ölüm oranları, çocuklarda 5 yaş altında ölüm oranı ve yok¬sulluk içinde yaşayan veya kötü
beslenen çocukların oranı gibi istatistik¬ler, belli bir toplumda çocukların ne kadar iyi durumda
olduğum değerlendirme imkânı sağlayan ölçütlerdir (UNICEF, ). Çocuk hak¬larının yorulmaz
savunucusu olan Marian Wright Edelman'a göre bu gib göstergeler açısından Birleşik Devletler,
çocukların bakımında endüstri leşmiş ülkeler arasında en alt sıralarda yer almaktadır.
ŞEKİL
YOKSUL VE ORTA GELİR DÜZEYİNDEN ÇOCUKLAR ARASINDA ALTI STRES FAKTÖRÜNE MARUZ KALMA:
Yakın zamanda yapılan bir çalışma orta gelir düzeyinden ve yoksul çocukların altı farklı stres faktörüne
maruz kalmalarını inceledi (Evans & English, ). Yoksul çocuklar bu stresörlerin her birine daha
fazla maruz kalmaktadır.
Yoksulluk içinde büyüyen çocuklar özel bir ilgi alanıdır (McLoyd v<
'deki % ile ulaştığı zirveden aşağıya inmiştir. Şekil 'de görül
düğü gibi, bir araştırmada, ABD'de, orta gelirli ailelere göre yoksul aile
yaşadıkları bulunmuştur (Evans & English, ). Yakın zamandaki bir çalışmayı
göre, çocuklar yoksulluk içinde ne kadar çok yıl geçirirlerse stresin fizyolojik işaret
Marian VVright Edelman, Çocukları Savunma Vakfının başkanı (sağlık hizmetini savunurken
görülmektedir çocuk haklarının yılmaz savunucusudur ve çocukların ihtiyaçlarına dikkat çekmeyi
başarmıştır. Bu ihtiyaçlı nelerdir?
12
BÖLÜM 1 Giriş
Birleşik Devletlerde ulusal yönetim, eyalet yönetimleri ve şehir yöne¬timlerinin tümü çocukların
iyiliğini sağlamada bir rol oynarlar (Children's Defense Fund, ). Aileler çocuğun iyiliğini
sağlayamaz ya da tehlikeye atacak olurlarsa genellikle yönetimler yardım için adım atar. Ulusal
düzeyde ve eyaletlerde yasa koyucuların tartıştık¬ları konu, ebeveynlere yapılan yardımın çocuklara
bir faydasının olup olmadığıdır. Araştırmacılar belli politikaların etkilerini inceleyerek bu türden
sorulara yanıt bulmaya çalışmaktadır (McLoyd ve diğerleri, ).
Örneğin; Minnesota Aile Yatırım Programı -MAYP (Minnesota Family Investment Program-MFIP)
'larda yetişkinleri, sosyal yar¬dıma bağlı kalmaktan kurtarıp ücretli işte çalışmaya yönlendirmek
amacıyla planlandı. Programın anahtar noktası, yetişkinlerin, eğer çalışırlarsa çalışmadıkları duruma
göre daha fazla gelir sağlamasıydı. Yetişkinlerin gelirinin yükselmesi çocukları nasıl etkileyecekti?
MAYP'ın etkileriyle ilgili bir araştırmada, çalıştığı için geliri de artan yoksul ailelerde çocukların daha
fazla yarar sağladığı bulundu
(Gennetian & Miller, ). Çocukların okul başarısı arttı ve davranış bozuklukları azaldı. Çocuğa kötü
muamele ve çocuklar için diğer olumsuz sonuçlar açısından risk altında olan düşük gelirli ailelere
yö¬nelik hizmetlerin etkileriyle ilgili bir araştırma ise devam etmektedir (Minnesota Family
Investment Program, ).
Daha önce yoksulluk içinde yaşayan çocukların fizyolojik stres düzeylerinin daha yüksek olduğunu
öğrendik. Bir çocu¬ğun stres düzeyi MAYP gibi bir uygulamadan nasıl etkilene¬bilir?
Sosyoekonomik avantajlar
Aile dışından ilgili yetişkinlerle bağlar Yararlı kuruluşlarla bağlantıda olma iyi okullara devam etme
Yoksulluk içinde yaşayan çocukların ABD'deki oram % 'tür ve bu oran diğer endüstrileşmiş
ülkelerdekinden çok daha yüksektir. Örneğin, Kanada'da çocuk yok¬sulluk oranı % 9 ve İsveç'te %
2'dir.
Kaynak Özellikler
Yetenekler
inanç
Edelman, gelecek kuşağı oluşturacak olan çocuklara ebeveynlik yapmanın ve bakım vermenin
toplumumuzun en önemli görevi olduğunu ve bu konuyu geçmişte olduğundan çok daha ciddi olarak
ele almak zorunda olduğumuzu söylemektedir. Sosyal politikalar yoluyla çocukların yaşamını
geliştirmek için harcanan çabaları görmek için yukarıdaki "gelişimi yaşamla ilişkilendirme" bölü¬münü
okuyunuz.
Bazı çocuklar yoksulluk ve diğer zorluklara yenilmezler. Onlar daya¬nıklılık gösterirler (Gutman,
). Bölümün başındaki Alice Walker hakkındaki hikayeye dönüp düşünürsek ırkçılığa, yoksulluğa,
düşük sos¬yoekonomik düzeye ve gözündeki yaranın görüntüsünü bozmasına rağ¬men, başarılı bir
yazar ve eşitlik mücadelesinde önder olabildi.
ŞEKİL
Çocukları, Alice Walker gibi dayanıklı kılan belirli özellikler var mıdır? Ya da Ted Kaczynski gibi
zekâsına ve eğitimine rağmen bir katil yapan başka özellikler var mıdır? Bu konudaki araştırmaları
inceledikten sonra Ann Masten ve çalışma arkadaşları (, , , a, b; Masten, Burt, 8-
Coatsvrorth, ; Masten ve diğerleri, a, b) şu sonuca vardılar; zihinsel işlevlerin iyi olması gibi
çok sayıda bireysel fak¬tör dayanıklılığı etkilemektedir. Ayrıca, Şekil 'de görüldüğü gibi onla¬rın
aileleri ve bulundukları diğer ortamlar da belirli özellikler göstermektedir. Örneğin, dayanıklı
çocukların, şefkatli bir ebeveyn fîgü-rüyle yakın ilişki içinde oldukları ve aile dışından bir yetişkinden
de ilgi gördükleri ve yakın bağlarının olduğu görülmektedir.
13
ŞEKİL
40
YAŞLANAN AMERİKA: 65 yaş ve üzerindeki Amerikalıların sayısı 'den bu yana çarpıcı bi¬çimde
artmaktadır ve yılına kadar daha da artacağı tahmin edilmektedir. Önemli bir artış 85 ve
üzerindeki yaş grubunda ortaya çıkacaktır. Asır¬lıklar yani yaş ve üzerindeki yaşlı kişiler, Birle¬şik
Devletlerde en hızlı büyüyen yaş grubudur ve gelecek on yıllarda sayılarının artması beklenmek¬tedir
(Peris, ).
Maggie Kuhn, yılında beş yaşlı kadınla başlayan ve yaşlı yetişkinlerin sosyal koşullarını
iyileştirmeyi hedefleyen uluslararası destek grubu Gri Panterlerin kurucusudur.
Yıllar
Yaşam uzamının diğer ucundaki daha yaşlı yetişkinlerin iyiliğini sağlamak için de sosyal politikalar
gerekmektedir (Moody, ). Örneğin, sağlık hizmetlerinin maliyetinin gittikçe artması ve daha yaşlı
yetişkinlerin yeterli sağlık hizmetine ulaşamamaları temel sorunlardır (Ferrini & Ferrini, ). Bir
araştırma, sağlık hizmeti sisteminin yaşlı yetişkinler için pek çok alanda başarısız olduğunu
göster¬miştir (VVenger ve diğerleri, ). Örneğin, yaşlı erişkinler kalp hastalığı gibi genel sağlık
sorunlarında, kontrol amaçlı olarak önerilen sağlık hizmetini zamanın ancak % 52'sinde; yetersiz
beslenme ve Alzheimer hastalığı için ise zamanın % 31'inde alabilmişlerdir.
Yaşlı yetişkinlerin iyiliğini sağlamadaki bu sorunlar iki olgu nedeniyle artmak¬tadır. Birincisi; Şekil
'da görüldüğü gibi Birleşik Devletlerde yaşlı erişkinlerin sayısı çarpıcı olarak artmaktadır. İkincisi
ise; bu daha yaşlı Amerikalıların yüksek olasılıkla daha fazla toplumsal yardıma ihtiyaç duymalarıdır.
Daha önceki birkaç on yılla kıyaslandığında günümüzde Amerikalı yetişkinlerin evli olma olasılıkları
daha düşük, çocuksuz olma ve yalnız yaşıyor olma olasılıkları ise daha yüksektir. yüzyılda yaşlı
nüfus artmaya devam ettikçe, gittikçe artan sayıda yaşlı erişkin eşsiz ya da çocuksuz olarak geleneksel
destek kaynaklarından mahrum kalacaktır (Connidis, ). Bu bireylerin sosyal ilişkilere, sosyal
ağlara ve desteğe ihtiyacı olacaktır (Knight & Sayegh, ).
^™
• Gelişim kavramının anlamı nedir? Yaşam boyu gelişimin incelenmesi niçin önemlidir?
• Yaşam boyu bakış açısının temel özellikleri nelerdir? Bağlamsal etkilerin üç kaynağı nedir?
Bağlantı Kur
• Size çok az ya da şimdikinden oldukça farklı seçimler sunan bir kültürde yaşasaydınız gelişiminiz
nasıl olurdu, hayal ediniz. Eğer aileniz çok daha zengin veya çok daha fakir olsaydı gelişiminiz nasıl
farklı olurdu?
14
BÖLÜM 1 Giriş
2 Gelişimin Doğası
Yaşın Önemi
Gelişim Dönemleri
Gelişimsel Konuları
Eğer Alice Walker veya Ted Kaczynski'nin kendi yaşamları süresince nasıl ve niçin o şekilde
geliştiklerini anlamak isterseniz bunu nasıl yapacaksınız? Herhangi bir kişinin yaşamı boyunca ortaya
çıkan olayların kronolojik sırası, kolaylıkla kafa karıştırıcı ya da tekdüze olaylar silsilesi haline gelebilir.
Bir bireyin gelişimini tanımlama ve anlamada iki kavram; gelişimsel süreçler ve dönemler, bir çerçeve
oluşturmanıza yardımcı olur.
Biyolojik Süreçler
Sosyoduygusal süreçler
Bu bölümün başında gelişimi, döllenme ile başlayıp tüm yaşam boyunca süren değişme örüntüsü
olarak tanımladık. Bu örüntü, biyolojik, bilişsel ve sosyoduygusal süreçlerin bir ürünü olduğu için
karmaşıktır (Bkz. Şekil )
Biyolojik Süreçler: Bireyin fiziksel yapısında değişme yaratan süreçlerdir. Ebe¬veynlerden gelen
genler, beyin gelişimi, boy ve ağırlıkta artış, motor becerilerde değişim, beslenme, egzersiz, erinlikteki
hormonal değişiklikler ve kalp damar siste¬minde bozulmanın hepsi gelişimi etkileyen biyolojik
süreçlere örnektir.
Bilişsel Süreçler: Bireyin dil, düşünce ve zekâsmdaki değişiklikleri ifade eder. Kar¬yolanın üzerinde
asılı olan hareketli bir oyuncağı izleme, iki sözcüğü bir araya geti¬rerek bir cümle oluşturma, bir şiiri
ezberleme, bir film yıldızı olmanın nasıl bir şey olacağını hayal etme ve bulmaca çözmenin hepsi
bilişsel süreçleri içerir.
ŞEKİL
GELİŞİMSEL DEĞİŞİMLERDE YER ALAN SܬREÇLER: Bireyler gelişirken biyolojik, bilişsel ve sos-
yoduygusal süreçler etkileşim halindedir.
15
Çocuklarımızın ÇOCUklarinin Bu kavramlaştırmada ana vurgu, üçüncü ve dördüncü çağlar
üzerinedir. Özeli
ÇOCUklan. Bizim Size baktığımız Ü^f, Çağ,d!kİ peylerin önceki kuşaklardaki atalarına göre
daha sağ
gibi geriye doğru bize bakin; biz artmaktadır. Bununla birlikte, yaşlılar 80'li yaşlarına ulaştıklarında,
özellikli
hayallerimiz Sayesinde birbirimizle 85 yaş ve yukarısında (4. çağ) sağlık ve iyilik birçok erişkinde
kötüleşmekti
anlayabiliyorsak birbirimizin varlığım gelişim dönemleriyle ilgili olarak bir konunun daha
açıklanması gerekir. Biy hayal edebildiğimiz, kendimizi farklı jik, bilişsel ve sosyoduygusal süreçler
arasında bağlantılar olduğu gibi yaşam b
yaşlarda, ileride ya da geride ^f™ dön^eri arflnda da pek çok bağlantı vardır. Yaşam boyu gelişi
mcelenmesındekı anahtar yon, bir donemdeki gelişimin diğer bir donemle ı UUŞleyeDllCilğimiZ
içindir. bağlantılı olduğudur. Örneğin bireyler ergenlik dönemine ulaştığında, yaşamları
ROGER ROSENBLATT ° ana kadar yer alan pek çok gelişimi ve deneyimi düşünürler.
Örneğin, bir eı
Amerikalı yazar, yüzyıl ]az depresyona girdiğinde, onun depresyonu, yakın zamandaki ya da
şimdiki gelişin
olduğu gibi erken dönemdeki gelişimiyle de ilişkilendirilebilir mi? Kitap boyı gelişim dönemleri
arasındaki bu türden bağlantılara dikkat çekeceğiz. "Gelişi Bağlantı" başlıklı kutucuklar, şimdi
okuduğunuz materyali önceki ve sonraki! ilişkilendirmeniz için size rehber olacaktır.
YAŞIN ÖNEMİ
Gelişim dönemlerini betimlerken her bir dönem için yaklaşık yaş sınırını da belir Fakat bunun yanı sıra
aynı yaştaki bireylerin yetilerinde farlılıklar olduğum vurguladık ve yaşla ortaya çıkan değişmelerin
nasıl abartılabileceğini de gördük bireyi anlamaya çalışırken yaş ne kadar önemlidir?
Yaş ve Mutluluk: Yaşamda bir yaş, diğerinden daha iyi olabilir mi? Araştırmacıla soruya yanıt
aradıklarında tutarlı sonuçlar elde edemediler. Yetişkinlerle yapılan çalışmalarda mutluluğun yaşla
arttığı (Rodgers, ) ve bazılarında farklı yaşlar yetişkinlerin mutluluğunda bir fark olmadığı
(Inglehart, ) bulundu. Diğer araştırmalarda ise "U" şeklinde, en az mutluluğun yaşlarında
ortaya çıktığ eğri elde edildi (Mroczek & Kolarz, ). Bununla birlikte artan sayıda araştı sonucu, en
azından Birleşik Devletlerde yetişkinlerin yaşlandıkça daha m olduklarım göstermektedir (Charles,
Reynolds, & Gatz, ; Ehrlich & Isaacoı ). Geniş çaplı, 18 ila 88 yaşlan arasında yaklaşık
kişinin katıldığ çalışma, mutluluğun yaşla arttığını gösterdi (Yang, ). Örneğin 10'lu yaş] sonlarında
ve 20'li yaşların başlarında % 24 olan mutluluk oranıyla karşılaştırıldığ 88 yaşındakilerin % 33'ü
mutluydu. Niçin yaşlı insanlar, genç insanlar kadar I onlardan daha fazla yaşam doyumu ve mutluluk
bildirmektedir? Yaşlı yetişkinler, f sel problemlerdeki ve kayıplardaki artışa rağmen elde ettikleriyle
yetinebihnekted kendileri için önemli olan insanlarla daha iyi ilişkiler içindedirler, basan baskısını ( az
hissetmektedirler ve boş zaman faaliyetlerine daha fazla zaman ayırabilmekted Aynca, uzun yıllar
içinde edindikleri deneyimleri kullanarak içinde bulundu koşullara akıllıca uyum sağlayabilmektedirler
(Cornvvell, Schumm, & Laumann, 2 Ram ve diğerleri, ). Bir çalışmada, büyük doğum dalgasında
(baby boom) ila yıllan arasında doğan yetişkinlerin, daha önce doğan bireylere göre ı az
mutluluk bildirmelerinin nedeni, muhtemelen bu savaş sonrası kuşağın, < önceki kuşakların yaptığı
gibi yaşlan ilerlese de büyük isteklerini ve idealist umutl azaltmamalandır. Eninde sonunda
yaşlanacağımız için yaşlandığımızda büyük olas: gençken olduğu kadar hatta daha da fazla mutlu
olacağımızı bilmemiz iyidir.
Yaş Kavramları: Bazı yaşam boyu gelişim uzmanlanna göre takvim yaşı, bir ki: psikolojik gelişimini
anlama açısından çok da uygun değildir (Botvvinick, H Takvim yaşı, doğumdan başlayarak geçen
yıllann sayısıdır. Zaman, deneyimin bir göstergesi olduğu için herhangi bir şeyin nedeni olarak
gösterilemez. D; takvim yaşı, yaşı ölçmenin tek yolu değildir. Gelişimin farklı alanlan olduğu gibi, ele
almanm da farklı yollan vardır.
18
BÖLÜM 1 Giriş
(Solda) Pam McSvvain, 60 yaşında, 'da Tennesse Memphis'de yaşlılar olimpiyatında yarışırken;
(sağda) hareketsiz aşırı kilolu orta yaşta bir erkek. Pam McSvvain'in takvim yaşı daha fazla olmasına
rağmen biyolojik yaşı resimdeki orta yaş erkeğinden daha küçük olabilir mi?
Yaş, sadece takvim yaşı olarak değil, aynı zamanda biyolojik yaş, psikolojik yaş ve sosyal yaş olarak da
kavramlaştınlmaktadır (Hoyer ve Roodin, ). Biyolojik yaş, kişinin biyolojik sağlığının yaşıdır.
Biyolojik yaşı belirlemek, kişinin hayati organlarının işlev görme kapasitelerini bilmeyi gerektirir
(VVestendorp & Kirkvvood, ). Bir kişinin bu tür kapasitesi kendisiyle kıyaslanabilir yaşta olan
diğerlerinin -kinden daha iyi veya daha kötü olabilir. Kişinin biyolojik yaşı ne kadar küçükse, kronolojik
yaşı önemli olmaksızın daha uzun yaşayacağı beklenir.
—SATCHEL PAİGE
Amerikalı beyzbol oyuncusu, yüzyıl
Psikolojik yaş ise aynı kronolojik yaştaki diğer bireylere kıyasla bir bireyin uyum sağlama kapasitesidir.
Bu nedenle öğrenmeyi sürdüren yaşlı erişkinler, öğrenmeye devam etmeyen yaşıtlarına göre daha
esnek, daha güdülü ve olumlu kişilik özelliklerine sahip oldukları ve ayrıca duygularım kontrol
edebildikleri ve sağ¬lıklı düşünebildikleri için daha uyumlu davranışlar gösterirler (Deep, Vahia, &
Jeste, ; Park & Huang, ). Yetmiş yıl boyunca 'den fazla bireyi inceleyen boylamsal bir
çalışmada, kişilik özelliği olarak özdisiplinin (örneğin düzenli, dikkatli ve disiplinli olmanın) çocukluktan
ileri yetişkinliğe düşük ölüm riskini yordadığı gösterilmiştir (Martin, Friedman, & Schvvartz, ).
Sosyal yaş bir kişinin yaşıyla bağlantılı olan sosyal rolleri ve beklentileri ifade eder (Phillipson & Baars,
). "Anne" rolünü ve o role eşlik eden davranışları düşünün (Hoyer & Roodin, ). Yetişkin bir
kadının davranışını önceden tahmin etmede, onun 3 yaşında bir çocuğunun olduğunu bilmek, 20 ya
da 30 yaşında olduğunu bilmekten çok daha önemli olabiür.
Yaşam boyu gelişim uzmanı Bernice Neugarten () Amerikan toplumunda takvim yaşının gittikçe
daha elverişsiz bir niteleme olduğunu savunmaktadır. Ger¬çekten de 28 yaşında bir belediye başkam,
35 yaşında bir büyükanne, 65 yaşında bir okulöncesi çocuk babası, 55 yaşında işe giren bir dul hanım
ve 70 yaşında bir öğrenci, artık yaşam olaylarının uygun zamanlaması hakkında eski varsayımların
yaşantımıza yön vermediğini göstermektedir. Evlenme, çocuk sahibi olma ve emekli olma gibi belirli
yaşam olaylarının ne zaman olması gerektiği konusunda ise hala bazı beklentilerimiz vardır. Bununla
birlikte, toplumumuzda takvim yaşı, bu yaşam olaylarını daha az doğrulukla yordar hale geldi. Dahası,
günümüz dünyasında, nasıl yakınlık kuracağımız, başarı ya da başarısızlıkla nasıl başa çıkacağımız gibi
konular yaşam boyunca tekrar tekrar karşımıza çıkmaktadır.
Yaşam boyu bakış açısına göre, bir bireyin tam bir yaş profili sadece takvim yaşını değil keza biyolojik
yaşı, psikolojik yaşı ve sosyal yaşı da içerir. Örneğin,
19
-*►
gelişimle bağlantı
Kalıtım ve Çevre: Belli genler belli çevre¬sel deneyimlerle bağlantılı olabilir mi? 2. Bölüm, s.
gelişimle bağlantı
Kişilik: insanlar yetişkinlik yıllarına doğru ilerlerken kişilik ne kadar değişir? Bölüm, s.
< ■-.
70 yaşında (takvim yaşı) bir adamın fiziksel sağlığı yerinde olabilir (biyolojik yaş), bellek problemleri
yaşayabilir ve eşinin yakın zamanda hastaneye yatmış olması¬nın getirdiği sıkıntılarla iyi bir şekilde
baş edemeyebilir (psikolojik yaş) ve düzenli olarak golf oynadığı birçok arkadaşı olabilir (sosyal yaş).
GELİŞİMSEL KONULAR
Ted Kaczynski bir katil olarak mı doğdu veya onun hayatı mı onu buna dönüş-türdü? Kendisine göre,
çocukluğu, yaşadığı güçlüklerin kökenini oluşturmaktaydı. Bir erkek çocuğunun bedeninde bir dahi
olarak büyüdü ve diğer çocuklarla asla anlaşamadı. Onun küçük yaşlardaki deneyimleri daha sonraki
yaşamını belirledi mi? Sizin yaşamınız boyunca yolculuğunuz önceden planlandığı gibi miydi yoksa
deneyimleriniz sizin yolunuzu değiştirdi mi? Yolculuğunuzda erken yaşantılarınız sonrakilerden daha
önemli miydi? Sizin yolculuğunuz belli yerlerde durarak bir asansörle gökdelene çıkmak gibi mi yoksa
yumuşak gelgitlerle bir nehirde gemiyle yol almak gibi mi? Bu sorular, gelişimin doğasıyla ilgili üç
konuya işaret eder: Kalıtım ve çevrenin oynadığı roller, durağanlık ve değişme, süreklilik ve
süreksizlik.
Kalıtım ve Çevre: Kalıtım-çevre konusu, gelişimin kalıtım ve çevre¬den etkilenme derecesiyle ilgilidir.
Kalıtım yani doğuştan getirdiğimiz I donanım, bir organizmanın biyolojik mirasını; çevre yani
edindiğimiz donanım ise organizmanın çevresel deneyimini ifade eder. Kalıtımın rolünü
vurgulayanlara göre, ayçiçeği bitkisinin çevre koşulları nedeniyle zayıf kalmadıkça düzenli bir şekilde
gelişmesi gibi insan da düzenli bir şekilde büyür. Evrimsel ve genetik temel, büyüme ve gelişimde
ortak özellikleri üretir (Brooker, ; Raven, ). Konuşmadan önce yürürüz, iki kelimeden önce
tek kelime söyleriz, bebeklik döneminde hızlı, erken çocuklukta daha yavaş büyürüz, erin¬likte
cinsiyet hormonlarının hızlı salmışını yaşarız, ileri ergenlik ve ilk yetişkinlikte fiziksel kuvvetin zirvesine
ulaşırız ve daha sonra bu kuvvetimiz azalır. Kalıtımın önemini savunanlar, psikolojik açıdan yararsız
veya düş¬manca olan aşırı uçta çevrelerin gelişimi baskıladığını kabul ederler. Bununla birlikte, temel
büyüme eğilimlerinin insanlarda genetik olarak programlanmış olduğuna inanırlar (Mader, ).
Öte yandan diğer psikologlar gelişimde çevrenin veya çevresel deneyimlerin önemini vurgularlar
(Kopp, ; Sandler, Wolchik, Schoenfelder, ). Deneyim¬ler, kişinin biyolojik çevresinden
(beslenme, tıbbi bakım, ilaçlar ve fiziksel kazalar) sosyal çevresine (aile, akranlar, okullar, toplum,
medya ve kültür) kadar her şeyi içine alır.
Durağanlık ve Değişme: Misafirler geldiğinde koltuğun arkasına saklanan utan¬gaç bir çocuk,
büyüdüğünde okul eğlencelerinde hiç dansa kaldırılmayan bir genç kız mı olur yoksa bu çocuk sosyal
ve konuşkan bir birey olabilir mi? Eğlenceye düşkün ve gamsız bir ergen, yetişkin olduğunda sabah 9
akşam 5 mesaisi olan biı işte zorluk çeker mi? Bu sorular durağaniık-değişme konusunu yansıtır ve
yaşamır ilk yıllarında ortaya çıkan kişilik özelliklerinin yaşam boyunca ne ölçüde devan edeceği ya da
değişeceğiyle ilgili bilgi verir.
Gelişimde durağanlığı vurgulayan birçok gelişimci, durağanlığın kalıtımın v< yaşamın erken
dönemlerindeki deneyimin bir sonucu olduğunu öne sürer, Örne ğin, eğer bir birey, tüm yaşamı
boyunca utangaç ise (Ted Kaczynski gibi) bı durağanlık, muhtemelen bebek veya küçük bir çocukken
insanlarla etkileşimindi yaşadığı büyük strese ve kalıtıma bağlıdır.
Değişimi vurgulayan gelişimciler ise daha sonraki deneyimlerin bireyd değişme yaratabildiği yönünde
daha iyimser bir görüşe sahiptirler. Yaşam-boyı bakış açısında esnekliğin, diğer bir deyişle değişme
potansiyelinin, yaşam boyunc mümkün olduğunu hatırlayalım. Paul Baltes () gibi uzmanlar,
ilerleye
20 BÖLÜM 1 Giriş
Süreklilik
yaşla birlikte ve yaşlılıkta yeni bilgiler öğrenme anlamında değişim gösterme kapasitesinin daha az
olduğunu kabul ederler. Ancak, birçok yaşlı yetişkin, daha önce öğrendiklerini uygulamada iyi olmaya
devam eder.
Yaşamın erken ve geç dönemlerinde elde edilen deneyimlerin rolleri, durağan-lık-değişme konusunun
bir yönü olarak uzun zamandır hararetli biçimde tartışıl¬maktadır (Phillips ve Lovvenstein, ;
Schaie, a, b). Bazıları, bebeklerin, yaşamın ilk yılında veya sonrasında sıcak ve sevecen bir bakım
almazlarsa gelişim¬lerinin asla sağlıklı olmayacağını öne sürer (Berlin, Cassidy & Appleyard, ).
Geç deneyimi savunanlar ise çocukların gelişim sürecinde kolayca şekillendirilebilir oldu¬ğunu
düşünürler ve daha sonraki (geç dönemdeki) duyarlı bakımı, erken yaşlardaki duyarlı bakım kadar
önemli kabul ederler (Siegler ve diğerleri, ).
Süreklilik ve Süreksizlik: Gelişimsel değişimler derece derece (tedrici) mi yoksa aniden mi ortaya
çıkar? Bir an için kendi gelişiminizi düşünün. Adım adım gelişerek mi bugünkü halinize geldiniz? Yoksa
büyürken ani ve belirgin değişimler yaşadınız mı? Çoğunlukla, çevreyi savunan gelişimciler, gelişimi
derece derece olan, sürekli bir süreç olarak tanımlarlar. Kalıtımı vurgulayanlar ise gelişimi, genellikle
farklı dönemlerden oluşan bir dizi olarak tanımlarlar.
Süreklilik süreksizlik konusu, gelişimin ne ölçüde tedrici ve birikimli (sürek-lilik) veya ne ölçüde
dönemler halinde (süreksizlik) bir değişim içerdiğiyle ilgilidir. Sürekliliği ele alırsak, bir meşe fidanının
kocaman bir meşe ağacı olarak büyümesi bir örnektir (Bkz. Şekil ). Benzer şekilde, çocuğun ilk
sözcüğü, her ne kadar ani beliren ve süreksiz bir olay gibi görünse de gerçekte haftalar ve aylarca
süren büyüme ve alıştırmaların bir sonucudur. Erinlik de ani gibi görülebilir, fakat birkaç yıl devam
eden tedrici bir sürecin sonucudur.
Süreksizlik ise, bir böceğin önce tırtıldan bir kozaya ondan da kelebek haline gelişi gibi değişim,
niceliksel olmaktan çok niteliksel olarak farklı evreler dizisi şek-linde gerçekleşir. Benzer şekilde, bir
çocuk dünya hakkında soyut düşünemezken birden bire bunu yapabilir hale gelir. Bu, niceliksel ve
sürekli bir değişimden ziyade niteliksel ve süreksiz bir gelişimsel değişimdir.
Her ne kadar çoğu gelişimci bu üç önemli konuda aşırı uçlarda yer almasa da, bu faktörlerin her
birinin gelişimi ne kadar güçlü bir şekilde etkilediği heyecanla tartışılmaktadır (Goldsmith, ;
Phillips ve Lovvenstein, ).
Süreksizlik
ŞEKİL
Gelişimimiz bir meşe fidanından kocaman bir meşe ağacına doğru derece derece (tedrici) midir?
Yoksa an¬iden kelebeğe dönüşen bir tırtılınki gibi midir?
Süreklilik-süreksizlik konusu: Gelişimin ne ölçüde tedrici ve birikimli (süreklilik) veya birbirinden farklı
dönemler (süreksizlik) halinde ortaya çıkan bir deği¬şim olduğuna odaklanır.
^™
Gözden Geçir
Bağlantı Kur
- Önceki bölümde biyolojik, bilişsel ve sosyo-duygusal süreçleri tartıştık. Bu süreçlerde yer alan hangi
kavramlar, bu bölümde tartışılan kalıtım çevre konusundakilere benzerdir?
• Sizin için kendinizi en iyi hissedeceğiniz bir; olduğunu ya da olacağını düşünüyor mu; nuz? Eğer
öyleyse bu hangi yaştı ya da haı yaş olacak? Niçin?
3 Gelişim Kuramları
Bilişsel Kuramlar
Etolojik Kuram
Bilimsel yöntem: Doğru bilgiye ulaşmak için kul¬lanılan bir yaklaşım. Şu adımları içerir: (1) Problemi
kavramsallaştırma, (2) veri toplama, (3) sonuç çıkarma ve (4) araştırma sonuçlarını ve ku¬ramı gözden
geçirme.
Kuram: Olayları açıklamaya ve yordamalar yap¬maya yardımcı olan, birbirleriyle bağlantılı ve uyumlu
düşünceler seti.
Psikanalitik kuramlar: Gelişimi temel olarak bi-linçdışıyla ve duygularla açıklar. Davranış yalnızca
yüzeysel bir özelliktir ve davranışı anlamak için zihnin sembolik işleyişi analiz edilmelidir. Ebeveynlerle
yaşanan erken dönem deneyimler vurgulanmaktadır.
Bilimsel yöntem esas olarak dört aşamalı bir süreçtir: (1) İncelenecek olaı problem veya süreci
kavramlaştırma, (2) araştırma bilgisini (veriyi) toplama, (3 veriyi analiz etme ve (4) sonuç çıkarma.
—KURT LEVVİN
yani hipotezler öne sürebilir. Örneğin, akıl hocalığı (koçluk) üzerine bir kuran
bir yetişkinden alman uzun süreli destek ve rehberliğin yoksul bir çevreden gele:
Bu bölüm, gelişimi açıklamada beş temel kuramsal yaklaşımın anahtar yönleriı ele alır. Bu kuramlar,
psikanalitik, bilişsel, davranışsal ve sosyal bilişsel, etolojik v ekolojik kuramlardır. Her biri yaşam boyu
gelişim bilmecesinin anlaşılmasına önem katkılarda bulunur. Kuramlar gelişimin belli yönleri üzerinde
birbirleriyle uyuşmasak da içerdikleri fikirlerin pek çoğu birbirine zıt olmaktan çok birbirini
tamamlayıcıdı Hepsi birlikte, yaşam boyu gelişimi bütün zenginliğiyle tam olarak anlamamızı sağla
PSİKANALİTİK KURAMLAR
Psikanalitik kuramlar, gelişimi esas olarak bilinçdışı (farkmdalık ötesi) ve büyt ölçüde duygu ağırlıklı bir
içerikle tanımlarlar. Psikanalitik kuramlar, davranışı yüzeysel bir özellik olduğunu, gelişimi gerçek
şekilde anlamanın davranışın sembı lik anlamlarım ve zihnin derinliklerindeki işleyişi analiz etmeyi
gerektirdiğini vu gularlar. Bu kuramlar ayrıca ebeveynlerle erken dönemdeki etkileşimin, gelişir büyük
ölçüde şekillendirdiğini vurgular. Psikanalitik kuramların temeli, Sigmur Freud'un ()
kuramıdır ve kuramda bu özelliklerin altı çizilmektedir.
Freud'un Kuramı: Freud, hastalarını dinledikçe, sorguladıkça ve analiz ettikçe onl rm sorunlarının
hayatlarının ilk yıllarındaki deneyimlerin sonucu olduğuna inanı Çocuklar büyüdükçe haz odaklarının
ve cinsel dürtülerinin ağızdan anüse ve < sonunda genital organlara kaydığını düşündü ve bu süreçte
psikanalitik gelişimin b evresinden geçtiğimizi öne sürdü: Oral, anal, fallik, latent (gizil) ve genital (Bkz.
Şel ). Freud'a () göre bizim yetişkin kişiliğimiz her bir dönemdeki haz kaynakl; ve gerçeğin
talepleri arasındaki çatışmaları nasıl çözdüğümüze göre belirlenir.
Freud'un kuramı, birçok psikanalitik kuramcı tarafından yeniden ele alınar büyük ölçüde
değiştirilmiştir. Günümüz psikanalitik kuramcılarının çoğu, Freud'u cinsel dürtüleri aşırı derecede
vurguladığında birleşirler ve bireyin gelişiminin bel leyicisi olarak kültürel deneyimleri daha öne
çıkarırlar. Bilinçdışı düşünce, merkı bir tema olarak kalmakta; fakat düşünce, Freud'un
öngördüğünden daha büyük 1 rol oynamaktadır. Bundan sonra, Freud'un fikirlerinin önemli bir
yenileyicisi ol Erik Erikson'm görüşlerinden söz edeceğiz.
22 BÖLÜM -1 Giriş
Oral Dönem
(,5 yaş)
(1, yaş)
Fallik Dönem
( yaş)
(6 yaş-erinlik)
Genital Dönem
Cinselliğin yeniden uyandığı zamandır, cinsel hazzın kaynağı aile dışından biri olur.
(erinlik ve sonrası)
ŞEKİL
FREUD'UN DÖNEMLERİ: Freud cinsel motivasyonu vurguladığı için onun gelişim dönemleri,
psikoseksüel dönemler olarak bilinir. Ona göre herhangi bir dönemde haz gereksinimi, gereğinden az
ya da aşırı doyurulduğunda birey, gelişimin o döneminde kalır, o döneme sabitlenir.
Erikson'ın Psikososyal Kuramı: Erik Erikson (), Freud'un katkılarım kabul etmiş fakat insan
gelişiminin bazı önemli boyutlarını yanlış değerlendirdiğini düşünmüştür. Öncelikle Erikson, Freud'un
savunduğu gibi psikoseksüel dönemler yerine psikososyal dönemler içinde geliştiğimizi öne
sürmüştür. Freud'a göre, insan davranışının asıl güdüsü, cinsel doğada iken Erikson'a göre sosyal
doğadadır ve diğer insanlarla birlikte olma isteğini yansıtır. Freud'a göre bizim temel kişiliğimiz
yaşamın ilk 5 yılında şekillenirken, Erikson'a göre, gelişimsel değişim tüm yaşam boyunca devam eder.
Dolayısıyla, bu bölümde daha önce tanımlanan erkene karşı geç dene¬yimler konusunda, Freud erken
deneyimleri, sonraki deneyimlerden çok daha önemli görürken Erikson, hem erken hem de geç
deneyimlerin önemini vurgu¬lamıştır.
Erikson'ın kuramında gelişim, yaşamımız boyunca 8 dönemde ortaya çıkar (Bkz.Şekil ). Her
dönemde, o döneme özgü gelişimsel bir görev kişiyi çözmesi gereken bir krizle yüzleştirir. Erikson'a
göre bu kriz bir felaket değil¬dir; fakat hem potansiyelin genişlemesi, hem de kırılganlığın artmasıyla
kendini gösteren bir dönüm noktasıdır. Birey bu krizleri ne kadar başarılı bir şekilde çözerse o kadar
sağlıklı bir gelişim gösterecektir.
Güvene karşı güvensizlik, Erikson'ın ilk psikososyal dönemidir ve yaşamın ilk yılında deneyimlenir.
Bebeklikte güven, dünyanın iyi ve yaşanası bir yer olduğu şeklinde yaşam boyu süren bir beklentiye
yol açar.
Özerkliğe karşı utanç ve kuşku, Erikson'ın ikinci gelişim dönemidir. Bu dönem bebekliğin sonuyla
okulöncesi dönemin başı arasmda yer alır ( yaş). Bebekler, bakıcılanna güven kazandıktan sonra
kendi davranışlarının kendilerine ait olduğunu keşfetmeye başlarlar. Bağımsızlık veya özerklik
duygulan göstererek iradelerini ortaya koyarlar. Eğer bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklar,
çok fazla engellenir veya çok sertçe cezalandırılırlarsa, büyük olasılıkla bir kuşku ve utanç duygusu
geliştirirler.
Girişimciliğe karşı suçluluk, Erikson'un üçüncü gelişim evresidir ve okulöncesi yıl¬larda ortaya çıkar.
Çocukların sosyal dünyaları genişledikçe, aktif, sorumlu ve amaca yönelik davranmayı gerektiren yeni
güçlüklerle yüz yüze gelirler. Eğer çocuk sorum-suzsa ve çocukta çok fazla derecede kaygı yaratılmışsa
suçluluk duygusu oluşabilir.
Çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu, Erikson'ın dördüncü gelişim evresidir ve yakla¬şık olarak ilkokul
yıllarını kapsar. Çocuklar, bu dönemde enerjilerini, bilgilerini ve zihinsel becerilerini geliştirmeye
yönlendirmelidirler. Olumsuz sonuçlar, çocukta aşa¬ğılık duygusu yani yetersizlik ve verimsizlik hissi
geliştirebilir.
Ergenlik yıllarında, bireyler, kim olduklarını, ne olacaklarını ve yaşamda ne yöne gideceklerini bulmaya
çalışırlar. Bu, Erikson'ın beşinci gelişim dönemi, kimlik kazan¬maya karşı rol karmaşası. Eğer ergenler
sağlıklı bir şekilde rollerini keşfeder ve yaşamda izleyecekleri olumlu bir yörünge belirlerlerse olumlu
bir kimlik kazanırlar; eğer bunu başaramazlarsa, kimlik karmaşası egemen olur.
Yakınlığa karşı yalıtılmıştık, Erikson'ın altıncı gelişim dönemidir ve bireyin ilk yetiş¬kinlik yıllarını
kapsar. Bu dönemde bireylerin gelişimsel görevi, yakın ilişkiler kur¬madır. Eğer genç yetişkinler,
sağlıklı arkadaşlıklar ve biriyle yakın ilişki kurabilirse yakınlık başarılmış olacak değilse dönem,
yalıtılmışlıkla sonuçlanacaktır.
Erik Erikson bir sanatçı olan eşi Joan ile. Erikson, yüzyılın en önemli gelişim kuramlarından birinin
sahi-bidir. Erikson'ın kuramına göre hangi dönemdesiniz? Erikson'ın bu döneme ait tanımlaması size
uyuyor mu?
i gelişimle bağlantı
<
Erikson'ın kuramı: insan gelişimini sekiz dönem içinde ele alır. Her dönem, bireyleri, çözmeleri
gere¬ken bir kriz ile yüz yüze getiren özgün bir gelişimsel görev içerir..
KISIM 1 Yaşam Boyu Bakış Açısı
23
Gelişimsel Periyot
Erikson'ın Dönemleri
Benlik
Üreticiliğe
karşı
verimsizlik
Ergenlik
Güvene karşı güvensizlik ilk çocukluk (okulöncesi yıllar, yaşları arası)
Bebeklik
(1 -3 yaş arası)
ŞEKİL
Freud gibi Erikson da bireylerin birbirinden farklı ve evrensel nitelikte olan gelişim dönemlerinden
geçti-ğini öne sürmüştür. Bu bölümde tartışılan süreklilik süreksizlik meselesinde her iki kuramda
tartışmanın süreksizlik tarafında yer alır. Dikkat edin, Erikson'ın ilk dört döneminin zamanlaması
Freud'un dönemlerine benzerdir, insanların gelişim dönemlerinden geçerek geliştiğini söylemenin
doğurgulan nelerdir?
Piaget'nin kuramı: Çocukların, dünyaya ilişkin anla-yışlarını etkin bir biçimde oluşturduklarını ve
bilişsel gelişimin dört aşamasından geçtiklerini belirtir.
Üreticiliğe karşı verimsizlik, Erikson'ın yedinci gelişim dönemi orta yaşta gerçek¬leşir. Erikson'a göre
üretkenlik, sonraki kuşağın yararlı bir yaşam geliştirme ve sür¬dürmesine yardımcı olma, bu konuya
ilgi göstermedir. Bir sonraki kuşağa yardım için yapılan hiçbir şey olmadığını hissetme ise
verimsizliktir.
Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk, Erikson'ın sekizinci ve son gelişim dönemi¬dir ve bireyler bu
dönemi ileri yetişkinlikte yaşarlar. Bu dönemde kişi geçmişi düşü¬nür. Eğer kişinin gözden geçirdiği
geçmişi iyi geçirilmiş bir hayatı ortaya koyuyorsa, benlik bütünlüğü başanlacaktır; eğer değilse, geriye
doğru göz atmalar muhtemelen kuşku ve üzüntüyü yani Erikson'ın tanımladığı umutsuzluğu
yaratacaktır.
BİLİŞSEL KURAMLAR
Psikanalitik kuramlar, bilinçdışımn önemini vurgularken bilişsel kuramlar bilinçli düşünceyi vurgular.
Üç önemli bilişsel kuram; Piaget'nin bilişsel gelişim kuramı, Vygotsky'nin sosyokültürel,bilişsel kuramı
ve bilgi işleme kuramıdır.
Piaget'nin Bilişsel Gelişim Kuramı: Piaget'nin kuramında çocuklar, aktif olarak dünyayı anlamaya ve
anlamlandırmaya çalışırken bilişsel gelişimin dört döneminden geçerler. Dünyanın bilişsel olarak
yapılandırılmasında iki süreç yer alır: Örgütleme ve uyum sağlama (adaptasyon). Dünyayı
anlamlandırırken deneyimlerimizi düzen¬leriz. (Carpendale, Muller & Bibok, ). Örneğin, önemli
düşünceleri daha az önemli olanlardan ayırırız ve bir düşünceyi diğeriyle ilişkilendiririz. Ayrıca
gözlem¬lerimizi ve deneyimlerimizi organize ederken yeni çevresel koşullara kendimizi uydurarak
uyum sağlarız (Brynes, ).
• Duyumotor dönem, doğumdan başlayarak 2 yaşma kadar sürer ve Piaget'nin ilk dönemidir.
Bu dönemde bebek, duyusal deneyimlerini (görme ve işitme gibi) fiziksel, motor eylemlerle koordine
ederek dünyayı anlamaya çalıştığı için dönem, duyumotor terimiyle anılır.
Pıaget, İsviçreli unlu gelişim rilmiş zihinsel eylemlerdir. Örneğin iki çubuğun
olduğumuzdüşünceleri değiştirdi.
kavramlar nelerdir?
24
BÖLÜM 1 Giriş
Çocuk artık somut olaylar hakkında mantıksal olarak akıl yürütebilir ve nesneleri farklı gruplar halinde
sınıflayabilir.
Yaş Arası
Duyumotor Dönem
Bebek, duyusal deneyimleriyle fiziksel hareketlerini birleştirerek dünya hakkında bir anlayış geliştirir.
Doğumda var olan refleksler ve dürtüsel hareketlerden dönemin sonuna doğru beliren sembolik
düşünceye doğru ilerler.
Çocuk dünyayı sözcükler ve imgelerle temsil etmeye başlar Bu sözcükler ve imgeler artan sembolik
düşünceyi yansıtır. Çocuk, duyusal deneyimle fiziksel hareketi birleştirmenin ötesine geçer.
2 - 7 Yaş Arası
ŞEKİL
PİAGET'NİN DÖRT BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMİ: Piaget'ye göre bilişsel gelişim dönemlerini belirleyen,
bir çocuğun ne kadar bildiği değil nasıl düşündüğüdür.
uzunluğunu kıyaslayarak hangisinin daha uzun olduğuna karar vermek için çubukları yerinden
oynatmadan sadece gözünüzde yan yana olarak canlandırırsanız bir somut işlem kullanıyor olursunuz.
• Somut işlemler dönemi, yaklaşık olarak 7 yaşından 11 yaşma kadar sürer ve Piaget'nin bilişsel
gelişim dönemlerinin üçüncüsüdür. Bu dönemde çocuklar, nesnelerle işlem yapabilirler, eğer belirli ve
somut örnekler içeriyorsa mantıksal olarak akıl yürütebilirler. Örneğin, somut işlemlerle düşünen
çocuklar, çok soyut olduğu için bir cebir denkleminin çözümündeki gerekli adımları zihin¬lerinde
imgeleyemezler.
• Soyut işlemler dönemi, Piaget'nin bilişsel gelişim dönemlerinin sonuncusudur; yaşları
arasında görülür ve tüm yetişkinlik süresince devam eder. Bu dönemde bireyler somut deneyimlerin
ötesine geçerek soyut ve daha mantıksal terimlerle düşünürler. Daha soyut düşünmenin bir parçası
olarak ergenler ideal koşulların hayallerini kurarlar. İdeal bir ebeveynin ne olduğunu düşünür ve kendi
ebeveynlerini bu ideal olanla karşılaştırırlar. Onlar gelecekteki olasılıkları düşünmeye başlarlar ve
kendi geleceklerinde olabileceklerle büyülenirler. Prob¬lemleri çözerken daha sistematik olurlar, bir
şeyin niçin o şekilde gerçekleştiği konusunda hipotezler geliştirebilirler ve bu hipotezleri test
edebilirler. İleride 5, 7, 9, ve bölümlerde Piaget'nin bilişsel gelişim kuramını incelemeye devam
edeceğiz.
Vygotsky'nin Sosyokültürel Bilişsel Kuramı: Piaget gibi, Rus gelişimci Lev Vygotsky de ()
çocukların aktif bir şekilde kendi bilgilerini yapılandırdık¬larını savundu. Ancak, Vygotsky (),
bilişsel gelişimde sosyal etkileşimlere ve kültüre Piaget'nin verdiğinden çok daha önemli bir rol verdi.
Vygotsky'nin kuramı,
kültürün ve sosyal etkileşimlerin bilişsel gelişime nasıl yön verdiğini vurgulayan sosyokültürel bilişsel
bir kuramdır.
Lev Vygotsky, Piaget ile aynı yılda doğdu, fakat çok daha önce, 37 yaşında öldü. Günümüzde
Vygotsky'nin sosoyokültürel bilişsel kuramına büyük bir ilgi vardır. Vygotsky'nin kuramının bazı temel
özellikleri nelerdir?
25
İlk bilgisayarlar, bilgi işleme kuramının "kurucuları" olarak kabul edilebilir. Bu kuramın gelişmesinde
pek çok faktör etkili olması-na rağmen hiçbiri, bilgisayar kadar önemli değildir. Psikologlar,
bilgisayarlara yürütülen mantıksal işlemlerin insan zihninin işleyişi hakkında ipuçları verip
veremeyeceğini merak etmeye başladılar. Bilgisayarın donanımıyla beyin arasında ve bilgisaya¬rın
yazılımıyla biliş arasında analojiler kurdular.
B. F. Skinner, yeni aletler yapmaktan hoşlanan bir mucitti. İki kızından küçüğü olan Deborah,
babasının, bebeğin çevresini tümüyle kontrol etmek amacıyla icat ettiği kapalı bir karyolada büyüdü.
Karyola ses¬ten yalıtılmıştı ve ısısı kontrol edilmekteydi. Debbie, fotoğrafta anne ve babasıyla birlikte
görülüyor. Kendisi şimdi Londra da yaşayan evli ve başarılı bir sanatçıdır. Skinner'ın karyolası hakkında
ne düşünüyor¬sunuz?
Vygotsky'nin kuramı: Sosyokültürel bilişsel kuram, kültürün ve sos-yal etkileşimlerin bilişsel gelişimi
nasıl yönlendirdiğini açıklar.
Bilgi işleme kuramı: Bireylerin bilgiyi kullanabildiğini, izleyebildiğini ve bilgi hakkında strateji
oluşturabildiğini savunur. Düşünme ve bel-lek süreçleri, kuramın merkezindedir.
Vygotsky, çocuğun gelişimini sosyal ve kültürel etkinlikler içinde tanımlamıştır (Gauvain & Parke,
). Ona göre bilişsel gelişim, dil, matematik sistemler ve bellek stratejileri gibi toplumun icatlarını
kullanmayı öğrenmektir. Bu nedenle çocuk sayı saymayı, bir kültürde bilgisayar yardımıyla, bir
diğerinde ise boncukları kullanarak öğrenebilir. Vygotsky'ye göre, çocuğun bilişsel gelişimi, kendinden
daha becerikli akranlarıyla ve erişkinlerle olan sosyal etkileşiminden ayrılamaz (Holz-man, ). Bu
etkileşim sayesinde çocuklar, kendi kültürlerine uyum sağlamalarını ve bu kültürde başarılı olmalarım
sağlayacak araçları kullanmayı öğrenirler (Gauvain ve Parke, ). Yedinci bölümde Vygotsky'nin
kuramını temel alan öğrenme ve öğretmeyle ilgili görüşleri inceleyeceğiz.
Bilgi İşleme Kuramı: Bilgi işleme kuramına göre, bireyler, bilgiyi ustalıkla kullanır, izler ve hakkında
stratejiler geliştirir. Piaget'nir kuramından farklı olarak, fakat Vygotsky'nin kuramına benzer şekilde
bilgi işleme kuramı, gelişimi dönemler halinde tanımlamaz. Onun yerine bu kurama göre bireyler,
bilgiyi işlemek için derece derece artan bir kapa¬site geliştirirler ve bu kapasite onların giderek daha
karmaşık bilgi v< becerileri kazanmalarına olanak sağlar (Sternberg, a, b).
Çocukların bilgi işleme süreçleri konusunda önde gelen uzmanlardar biri olan Robert Siegler'a (,
) göre düşünme, bilgiyi işlemedir Diğer bir deyişle bireyler, bilgiyi algıladığında, kodladığmda,
temsi ettiğinde, depoladığında ve geri çağırdığında aslında düşünmektedirleı Siegler'a göre gelişimin
önemli bir yönü, bilgiyi işlemede iyi stratejiler öğrenmektir. Örneğin, daha iyi bir okuyucu olmak için
öğrenilmesi ger eken, okunmakta olan materyalin anahtar temalarını izlemek olabilir.
Bilişsel Kuramları Değerlendirme: Bilişsel kuramların katkısı, gelişim bakışlarının olumlu olması ve
anlayış kazanmanın aktif olara] yapılandırılmasına olan vurgudur. Eleştiriler, Piaget'nin dönemlerini]
geçerliğiyle ilgili endişeleri ve bireysel farklılıklara çok az ilgi gösterilin esini içerir.
Skinner'ın Operant Şartlanması: B. F. skinner'a () gör operant şartlanmayla, bir davranışın
sonuçları, o davranışın yenide ortaya çıkma olasılığmdaki değişimi yaratır. Bir davranışın arkasında
ödüllendirici bir uyaran gelirse o davranışın tekrarlanma olasılığı arta oysa cezalandırıcı bir uyarıcının
izlediği davranış daha zayıf olasılık tekrarlanır. Örneğin, çocuk bir şey yaptıktan sonra erişkin or
gülümsediğinde, çocuk yüksek olasılıkla o davranışı tekrarlar. Oy yetişkinin, davranışı onaylamadığını
belirten bir bakışı, çocuğun davranışı tekrarlama olasılığını azaltır.
26 BÖLÜM 1 Giriş
Skinner'a () göre, ödüller ve cezalar gelişimi şekillendirir ve gelişimin ana kavramı, düşünceler ve
duygular değil, davranıştır. Skinner için gelişim, ödül ve cezaların ortaya çıkardığı davranışsal değişim
örüntülerinden ibarettir. Örneğin, Skinner, bir çocuğun, utangaç olmayı büyürken edindiği
deneyimlerin bir sonucu olarak öğrendiğini söyleyebilir. Bu nedenle çevreyi değiştirme, utangaç
kişinin daha sosyal olmasına yardımcı olabilir.
Bandura'nın Sosyal Bilişsel Kuramı: Bazı psikologlar, gelişimin çevresel etkileşimlerden güçlü bir
şekilde etkilendiği ve öğrenilmiş olduğu yönündeki davranışçı anlayışla görüş birliği içindedir. Ancak,
Skinner'dan farklı olarak gelişimi kavramada bilişi de önemli bir faktör olarak görürler (Mischel, ).
Sosyal bilişsel kurama göre davranış, çevre ve biliş gelişimin anahtar kavramlarıdır. Amerikalı psikolog
Albert Bandura ( ) sosyal bilişsel kuramın mimarıdır.
Bandura (, , , , , a, b) bilişsel süreçlerin çevreyle ve davranışla önemli
bağlantıları olduğunu vurgular. Onun ilk araştırma programı, ağırlıklı olarak gözlem yoluyla
öğrenmeye (taklit veya model alma da denir) yani başkasının ne yaptığını gözleyerek öğrenmeye
odaklanmıştır. Örneğin, küçük bir çocuk babasının başka birine öfkeyle bağırdığını ve insanlara kötü
davrandığını gözleyebilir; daha sonra bu çocuk babasının davranışına benzer özellikler göstererek
akranlarına oldukça saldırganca davranır. Sosyal bilişsel kuramcılar, insanların, başkalarını
gözlemleyerek oldukça geniş bir yelpazede davranışlar, düşünceler ve duygular kazandıklarını ve bu
gözlemlerin yaşam-boyu gelişimin önemli bir kısmını oluşturduğunu vurgulamaktadırlar.
Bandura'nın gözlem yoluyla öğrenme yaklaşımında bilişsel olan nedir? Ona göre, insanlar diğerlerinin
davranışını bilişsel olarak temsil ederler ve sonra bu davranışı benimseyebilirler.
Bandura'nın (, , , , a, b) en yeni öğrenme ve gelişim modeli üç öge içerir:
Davranış, kişi/biliş ve çevre. Bir bireyin başarısını kontrol edebileceğine olan güveni kişi öğesine bir
örnek, stratejiler ise biliş öğesine örnektir. Şekil 'de görüldüğü gibi, bu üç öge etkileşimsel şekilde
işlev görür.
Davranışsal ve Sosyal Bilişsel Kuramların Değerlendirilmesi: Davranışsal ve sosyal bilişsel kuramların
katkıları, bilimsel araştırmaya ve davranışın çevresel belir¬leyicilerine yaptıkları vurgudur. Eleştiriler,
Skinner'm görüşünde bilişe çok az vurgu olması ve gelişimsel değişime verilen önemin az olmasıdır.
ETOLOJİK KURAM
Etoloji, davranışın biyolojiden kuvvetli bir şekilde etkilendiğini ve evrimle bağlantısını vurgular ve
kritik veya hassas dönemleri öne çıkarır. Bu dönemler, belli zaman aralıklarıdır ve etolojistlere göre
belirli deneyimlerin olmasının veya olmamasının bireyler üzerinde uzun süreli etkisi vardır.
Avrupalı zoolog Konrad Lorenz'in ( ) etolojinin önem kazanmasına önemli katkısı olmuştur.
Lorenz (), çok bilinen araştırmasında yumurtadan çıkar çıkmaz annesini izleyen boz kazların
davranışını araştırmak için bir kazın yumurtalarını ikiye ayırmıştır. Bir grup yumurta için kaz kuluçkaya
yatarken diğer grup yumurta inkübatörde kuluçkaya bırakılmıştır. Sonunda birinci gruptaki kaz
yavruları yumurtadan çıkar çıkmaz önceden tahmin edildiği gibi davranmışlar; annelerini izlemişlerdir.
Yumurtadan çıkınca Lorenzi gören diğer gruptakiler ise anneleriymiş gibi her yere onun peşinden
gitmişlerdir. Lorenz, kaz yavrularını işaretlemiş ve sonra her iki grubu bir kutuya koymuştur. Anne kaz
ve 'anne' Lorenz ayakta kutunun önünde durmuş ve kutu boşaltıldığında her grubun doğruca kendi
annesine gittiği görülmüştür. Lorenz, bu sürece basımlama (imprinting) (Basımlama, bazı hayvan
türlerinde görülen ilkel bir bağlanma biçimi) adını vermiştir. Basımlama, görülen ilk hareketli nesneye
bağlanmayı içeren hızlı ve doğuştan öğrenilmiş bir davranıştır.
Albert Bandura, sosyal bilişsel kuramın önde gelen mimarlarından biridir. Bandura'nın kuramı
Skinner'm kuramından nasıl farklılaşır?
Davranış
w*
Çevre
Kişi/ Bilişsel
ŞEKİL
işaretleri, davranış, kişi/biliş ve çevre arasında ilişkilerin tek yönlüden ziyade nasıl karşılı olduğunu
göstermektedir. Kişi/bilişsel terimi, biliş: süreçlere (örneğin düşünme ve planlamaya) kişisel
özelliklere (örneğin, deneyimlerinizi kont edebileceğine olan inancınıza) karşılıktır.
gelişimle bağlantı
Başarı: Banduraya göre öz yetkin çocukların başarısındaki anahtar kişi; bilişsel faktördür. Bölüm, s.
^
Sosyal bilişsel kuram: Gelişimde anahtar faktc olarak davranışı, çevreyi ve bilişi vurgulayan p< loğların
görüşü.
Etoloji: Davranışın biyolojiden son derece etkile ğini vurgular, evrimle bağlantılıdır ve kritik ve hı
dönemleri öne çıkarır.
' w*~~
gelişimle bağlantı
Bağlanma: Bebekler, bakıcılarına bağ-lanma geliştirirken bir dizi aşamadan ge- s çerler. 6. Bölüm,
s.
^ ->
gelişimle bağlantı
8. Bölüm, s. I
Bronfenbrenner'in ekolojik (çevresel sistemler) kuramı beş çevresel sistem üzerine odaklanır:
Mikrosistem, mezosistem, ekosistem, makrosistem ve kronosistem.
Konrad Lorenz, hayvan davranışının önde gelen araştırıcısı, basımlanmış üç boz kaz tarafından suda,
izlenmektedir. Lorenz'in kazlarla yaptığı deneyi anlatınız. Aynı deneyin insan yavrularıyla yapıldığında
a) sonucu vereceğini düşünür müsünüz? Açıklayınız.
John Bovvlby (, ), etolojik kuramı, insan davranışına uygulaı Bowlby, bu önemli uygulama
sonunda yaşamın ilk yılında bir bakıcıya bağlam tüm yaşam boyunca önemli sonuçları olacağım öne
sürmüştür. Bu görüşe göre bağlanma olumlu ve güvenli ise kişi muhtemelen çocukluk ve
erişkinliğinde o bir gelişim gösterecektir. Eğer bağlanma olumsuz ve güvensiz ise, yaşam-boyı şim
muhtemelen ideal olmayacaktır. Bebeklerde bağlanma kavramını, 6. bö' ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Lorenz'e göre, basımlamamn, hayvanın yaşamının belirli ve çok erken bir minde gerçekleşmesi gerekir
ve eğer böyle olmazsa basımlama hiç oluşmaya Bu önemli zaman dilimi, kritik dönem olarak
adlandırılır. Bununla ilişkili diğe ram, hassas dönem kavramıdır. Bovvlby'ye göre sosyal ilişkilerin ideal
olarak g için bağlanmanın oluşması gereken bebeklikteki zaman dilimi hassas döneı örnek olabilir.
Gelişimin biyolojik temellerini vurgulayan diğer bir kuram evrimsel psikı ve 2. bölümde, gelişimde
kalıtımın rolüyle ilgili görüşlerle birlikte anlatıl; Ayrıca, yaşlanmayla ilgili birçok biyolojik kuramı da
bölümde inceleyece
Etolojik Kuramın Değerlendirilmesi: Etolojik kuramın katkıları, gelişimin sel ve biyolojik temellerine
odaklanması ve doğal ortamlarda dikkatli göz kullanmış olmasıdır. Eleştiriler ise biyolojik temellerin
çok fazla vurgulanr kritik ve hassas dönem kavramlarının çok katı olabileceğiyle ilgilidir.
EKOLOJİK KURAM
Etolojik kuramlar biyolojik faktörleri vurgularken, ekolojik kuram çevresel fa vurgular. Yaşam-boyu
gelişimi anlamada önemli doğurguları olan bir ekolojik Uri Bronfenbrenner () tarafından
geliştirilmiştir. Bronfenbreı ekolojik kuramı (Bronfenbrenner, , 2İ)04; Bronfenbrenner & Morri:
), gelişimin, birkaç çevresel sistemin etkisini yansıttığı iddiasındadır. Ku çevresel sistem tanımlar:
mikrosistem, mezosistem, egzosistem, makrosistem nosistem (Bkz. Şekil ).
Mikrosistem, bireyin içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortam, kişinin ailesi, al okulu ve mahallesi gibi
bağlamları içerir. Sosyal aktörlerle örneğin ebevt akranlarla ve öğretmenlerle doğrudan etkileşimler
bu mikrosistem içinde geı Birey bu ortamlardaki deneyimlerin pasif bir alıcısı değil, aynı zamanda or
yapılandırılmasına yardım eden kişidir.
Mezosistem, mikrosistemler arasındaki ilişkileri veya bağlamlar arasındaki tıları içerir. Örnek olarak,
ailedeki deneyimlerle okul deneyimleri arasındaki ailedeki deneyimlerin akran deneyimleriyle ilişkisi
verilebilir. Örneğin, eb rince reddedilmiş bir çocuk öğretmenleriyle olumlu ilişkiler geliştirmede
çekebilir.
28
BÖLÜM 1 Giriş
*
%
Okul
Akranlar --^<K
Zaman
zaman ve sosyotarihsel
koşullar
Urie Bronfenbrenner, bugün gittikçe daha fazla ilgi çeken ekolojik sistemler yaklaşımını geliştirmiştir.
Kuram, çocuğun yaşadığı çevrenin mikro ve makro boyutlarının birlikte önemini vurgulamaktadır.
Makro Sistem
&p
İP'
^e
Aile
Ekosistem kişinin aktif rolünün olmadığı bir sosyal ortamla kişinin yakın bağlamı ara-sındaki
bağlantılardan oluşur. Örneğin, evde bir kocanın veya çocuğun yaşantıları, anne-nin iş yaşantısından
etkilenebilir. Anne, işinde daha çok seyahati gerektiren bir terfi alabilir ve bu durum, kocasıyla
çatışmasını artırabilir ve çocuğuyla da etkileşimini değiş-tirebilir.
Sağlık hizmetleri
>*«-
Makrosistem ise kişilerin içinde yaşadık-ları kültürdür. Bölümde daha önce kültürün bir grup insanın,
davranış örüntülerine, inançlarına ve nesilden nesile geçen diğer tüm ürünlerine karşılık olarak
kullanıldığını hatırlayın. Keza, bir kültürün diğer bir veya birkaç kültürle karşılaştırılmasını sağlayan
kültürler arası çalışmaların, gelişimin ne derece genel olduğu hakkında bilgi sağladı-ğını da hatırlayın.
Kronosistem
ı süresince geçişlerin
I olayların örüntülenmesi;
yotarihsel koşullar
ŞEKİL
Kronosistem, sosyotarihsel koşulların, yaşam boyu geçişlerin ve çevresel olayların nasıl bir örüntü
içinde gerçekleştiğidir. Örneğin, boşanma bir geçiştir. Araştırmacı-lar, boşanma sonrasındaki ilk yıl
içinde boşanmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin zirve yaptığını (Hetherington, , ),
boşanmadan iki yıl sonra ise ilişkilerin daha durağanlaştığını bulmuşlar¬dır. Sosyotarihsel koşullara bir
örnek olarak da 'lardan bu yana kadınlara kariyer yapmaları için tanınan fırsatların ne kadar
arttığını düşünün.
Ekolojik Kuramın Değerlendirilmesi: Kuramın katkısı, çevresel sistemlerin makro ve mikro boyutlarının
sistematik olarak incelenmesi ve çevresel sistemler arasındaki bağlantılara dikkat çekmesidir.
Bronfenbrenner'in kuramının daha ileri düzeyde katkısı komşular, din, okul ve işyeri gibi çocuğun
gelişiminde etkili olan aile dışı sosyal bağlamlara geniş çaplı vurgu yapmasıdır (Gauvin ve Parke,
). Eleştiriler ise biyolojik faktörlere yeteri kadar dikkat çekmemesi ve bilişsel faktörlere çok az
vurgu yapmasıdır.
29
KURAM
KONULAR
Psikanalitik
Dönemler arasında süreksizlik; erken deneyimler ve sonraki gelişim arasında süreklilik; erken
deneyimlerin önemi; gelişimin ileri dönemlerindeki değişimler Erikson'ın kuramında vurgulandı.
Freud'un erken dönem aile deneyimleriyle etkileşim hâlindeki biyolojik belirleyiciliği; Erikson'ın daha
dengeli biyolojik-kültürel etkileşim bakış açısı
Süreksizlik fakat dönem yok; kritik veya hassas dönemlere vurgu; erken deneyimler çok önemli
Bilişsel
Etolojik Ekolojik
Piaget'nin vurgusu etkileşim ve uyum üzerinedir; çevre bilişsel yapıların gelişmesi için ortam sağlar;
Bilgi işleme yaklaşımı bu konu üzerind etraflıca durmaz fakat temelde biyolojik ve çevresel faktörlerin
etkileşimini vurgular.
Süreklilik/süreksizliğe çok az ilgi; durağanlıktan çok değişime vurgu Güçlü çevresel bakış
ŞEKİL
Eklektik kuramsal yönelim: Herhangi bir kuramsal yaklaşımı izleyen değil, aksine her bir kuramdan en
iyi olanı seçen yönelimdir.
Kısaca, her ne kadar kuramlar yararlı bir yol gösterici ise de, gelişimi açıklama için tek bir kurama
güvenmek muhtemelen bir hatadır. Bu kitabın kurams; yönelimi eklektiktir. Eklektik yaklaşım,
herhangi bir kuramı izlemek yerine h< kuramın en iyi olduğu düşünülen özelliklerini seçer. Bu şekilde
siz, farklı vars; yımları olan, farklı görgül problemleri vurgulayan ve bilgiyi keşfetmek için farl
stratejiler kullanan farklı kuramcıları dikkate alarak gelişimi gerçekten var olduj şekliyle görebilirsiniz.
Şekil , çocukların gelişiminde önemli gelişimsel konula nasıl ele aldığına bağlı olarak temel
kuramsal yaklaşımları karşılaştırmaktadır.
«fi
Gözden Geçir
• Bilimsel yöntemin dört adımı nedir? Kuram ve hipotezler nasıl tanımlanabilir? iki temel
psikanalitik kuram nedir? Psikanalitik kuramların katkısı ve bu kuramlara eleştiriler Tielerdir?
Bağlantı Kur
Bu bölüm, çocuk ihmalinin verdiği hasarın özel bir bakımla onarılıp onarılamayacağı sorusuyla
başlamıştı. Bu soru, incelenen farl kuramlar kullanılarak nasıl farklı şekillerde yanıtlanabilir?
düşünüyorsunuz? Niçin?
Eğer araştırmacılar ve akademisyenler eklektik yönelimi benimserlerse bir kurar bir özelliğinin
diğerinden daha iyi olduğunu nasıl belirlerler? Bu bölümün ilk I mmda tartışılan bilimsel yöntem
rehber olur. Bilimsel araştırmalar yoluyla kura larm özellikleri test edilebilir ve düzeltilebilir.
30
BÖLÜM 1 Giriş
4 Yaşam BoyU GelİŞİmde Araştırma ^ff Yaşam boyu gelişim araştırmalarının nasıl yapıldığını
açıklar.
v_
Araştırma Desenleri
y y
Genel olarak yaşam-boyu gelişim araştırmalarında, bazısı burada tanımlanmış olan kuramlardan
türetilmiş hipotezler test edilir. Araştırma sayesinde yeni veriye göre kuramda değişiklik yapılır ve
zaman zaman da yeni kuramlar doğar. Yaşam-boyu gelişim hakkında veri nasıl toplanır? Yaşam-boyu
gelişimi incelemek için ne türden araştırma desenleri kullanılır? Yaşam-boyu gelişim araştırmalarında
karşılaşılan bazı etik sorunlar nelerdir?
—ALBERT EİNSTEİN
İster bebeklerde bağlanmayı, ister çocuğun bilişsel becerilerim ya da yaşlı yetişkin¬lerin sosyal
ilişkilerini araştırmayla ilgilenelim, veri toplamada kullanılan birçok yön¬tem arasından seçim yaparız
(Graziano & Raulin, ). Aşağıda gözlem ile başlayarak sıklıkla kullanılan ölçme ya da veri toplama
işlemlerine değineceğiz.
Gözlem: Bilimsel gözlem, önemli becerilere sahip olmayı gerektirir (Mc Burney ve White, ). Etkili
gözlemlerde bulunmak için araştırmacı sistematik davranmak zorundadır. Öncelikle ne aradığımız
hakkında fikir sahibi olmamız gerekir. Kimi gözleyeceğimizi, ne zaman ve nerede gözleyeceğimizi,
gözlemlerin nasıl yapılacağını ve nasıl kaydedileceğini bilmeliyiz.
Laboratuar: "Gerçek dünya'tiaki pek çok karmaşık etkenin yer almasının önlendiği kontrollü ortam.
30
ŞEKİL
Standart test: Uygulama ve puanlanma işlemleri tek tip olan bir test. Standartlaştırılmış birçok test,
kişinin performansını diğerlerinin performanslarıyla karşı¬laştı rabilmeye olanak sağlar.
32
BÖLÜM 1 Giriş
davrandvğıyla ilgili olarak hiçbir kontrolünüz olmayacaktır. Tersine, eğer çocuklan laboratuarda
gözlerseniz, bunları ve diğer faktörleri kontrol edebildiğiniz için göz-lemlerinizi nasıl
yorumlayacağınızdan daha emin olursunuz.
Laboratuar araştırmasının aşağıda belirtilen bazı kusurları vardır:
3- Üniversite laboratuarına gelmeye istekli olan insanlar, toplumdaki farklı sosyal çevreleri
temsil etmeyebilir.
Doğal gözlem bazen laboratuarda elde edemeyeceğimiz içgörüyü sağlar (Plano Clark ve Creswell,
). Doğal gözlem, durumu kontrol etmek veya manipule etmek için hiç çaba harcamadan
davranışı, gerçek-dünya ortamlarında gözlemek anlamına gelir. Yaşam-boyu araştırmacıları, doğal
gözlemlerini, insanların yaşadıklan ve sık olarak bulundukları sportif olaylar, çocuk-bakım merkezleri,
işyerleri, büyük alışveriş merkezleri gibi yerlerde yürütürler.
Doğal gözlem, bilim müzesinde çocuklarla yapılan konuşmaları incelemek ama¬cıyla bir çalışmada
kullanıldı (Crovvley ve diğerleri, ). Çocuklarıyla müzeyi gezen ebeveynler, kız çocuklarından daha
fazla erkek çocuklarıyla açıklayıcı tarzda konuşmalar yaptılar. Bu bulgu erkek çocuklarının kızlara göre
bilimle daha çok ilgilenmeleri konusunda toplumsal cinsiyet yanlılığına işaret etmektedir (Bkz. Şekil
).
Anket ve Görüşme: Bazen insanlar hakkında bilgi almanın en iyi ve en hızlı yolu onlara bir konuda soru
sormaktır. Bir teknik de onlarla doğrudan görüşme yapmak¬tır. Bunlardan biri, pek çok kişiden bilgi
alınması gerektiğinde özellikle yararlı olan ve bazen anket olarak da anılan yöntemdir (Gay, Mills ve
Airasian, ). Belirli bir konuda insanların tutum ve inançlarını kendilerinin büdirimiyle
öğrenebilmek için standart bir soru seti kullanılır. İyi bir ankette, sorular, kişilerin yanıtlarının belirsiz
olmasına fırsat vermeyecek şekilde açık ve yansızdır.
Anketler ve görüşmeler, dini inançlardan cinsel alışkanlıklara ve silah kontro¬lüne veya okulların nasıl
iyileştirilebileceğine kadar çok çeşitli konulara ilişkin tutumları incelemek için kullanılabilir. Anketler
ve görüşmeler yüz yüze, telefonda ve internet üzerinden yürütülebilir.
Anket ve görüşmelerin sorunlu yanı, katılanların gerçek olarak ne düşündükle¬rini veya hissettiklerini
söylemekten daha çok sosyal olarak kabul edilebilir veya arzu edilebilir yönde yanıt verme
eğilimleridir (Cresvvell, ). Örneğin, bir anket veya görüşmede bazı bireyler, kullanıcı oldukları
halde madde kullanmadıklarını söyleyebilirler.
Standart Test: Standardize bir testin uygulama ve puanlama işlemleri tek tiptir. Böyle standart bir test
bir kişinin performansının, diğer bireylerinkiyle kıyaslanabil-mesine olanak verir ve böylece insanlar
arasındaki bireysel farklılıklar hakkında bilgi sağlar. Bir örnek, 9. bölümde tanımlanan Stanford-Binet
zekâ testidir. Sizin bu test¬teki puanınız, performansınızın testi alan diğer binlerce kişininkiyle
kıyaslandığında nasıl olduğunu gösterir (Bart ve Peterson, ).
Standard testlere yapılan bir eleştiri, bir kişinin davranışının tutarlı ve değişmez olduğunun
varsayılmasıdır. Nitekim standart testlerin geliştirilmesinde iki asıl hedef olan kişilik ve zekâ, duruma
göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin, bir kişi işyeri ortamında uygulanan standart bir testte kötü bir
performans gösterebilirken daha az kaygılı olduğu ev ortamında çok daha yüksek bir puan alabilir.
Vaka Çalışması: Bir vaka çalışması, tek bir bireyin yoğun bir şekilde derinlem¬esine incelenmesidir.
Vaka çalışması esas olarak ya pratik veya etik sebeplerle, kişinin hayatının özgün yönleri diğer
kişilerde tekrarlanamadığı ve sınanamadığı zaman zihin sağlığı uzmanlarınca yapılır. Vaka çalışması bir
kişinin deneyimleri hakkında bilgi sağlar; araştırmacı kişinin zihni, davranışı veya diğer özel liklerini
anlamasına katkı sağlayacak şekilde bireyin yaşamının neredeyse her yönüne odaklanabilir. Bir
araştırıcı vaka çalışması için görüşmeler yoluyla ve tıbbi kayıtlardan bilgi toplayabilir. Daha sonraki
bölümlerde, şiddetli epilepsi ataklarının sonlandırılması için 7 yaşındayken beyninin sol tarafının
büyük bir kısmı çıkarılmış olan Michael Rehbein gibi gerçek vaka çalışmalarını tartışacağız.
Bir vaka çalışması kişinin hayatının etkili ve geniş kapsamlı bir betimlemesini sağlayabilir, fakat bu
bilgiden genelleme yaparken dikkatli olmalıyız. Vaka çalışmasının öznesi olan kişi özgündür; genetik
yapısı ve kişisel geçmişiyle kimseye benzemez. Ayrıca, vaka çalışmalarının güvenirliği bilinmezlik içerir.
Vaka çalışmaları yapan araştırıcılar, diğer uzmanların kendi gözlem veya bulgularıyla uyuşma gösterip
göstermediğini nadiren kontrol ederler.
Mahatma Gandhi, yüzyılın ortasında Hindistan'ın ruhani lide¬riydi. Erik Erikson, Gandhi'nin
yaşamını kapsamlı bir vaka çalışma¬sıyla inceleyerek kimlik gelişimine katkıda bulunan faktörleri
belirlemek istemiştir. Vaka çalışması yaklaşımının bazı sınırlılıkları nelerdir?
Fizyolojik Ölçümler: Araştırmacılar, tüm yaşamın farklı noktalarındaki gelişimi incelerken gittikçe daha
çok olarak fizyolojik ölçümler kullanıyorlar. Örneğin, erinlik dönemi ilerledikçe, belirli hormonların
kandaki düzeyleri artar. Bu hormon değişimlerinin doğasını belirlemek için araştırmacılar, gönüllü
ergenlerden alman kan örneklerini incelemektedir (Susman ve Dom, ).
Gittikçe daha sık olarak kullanılmakta olan diğer bir fizyolojik ölçüm de, beyin tarama ya da nörolojik
görüntülemedir. Özellikle elektromanyetik dalgaların, kişinin beyin dokusunun ve onun biyokimyasal
aktivitesinin görüntülerini ortaya koyduğu fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) sıklıkla
kullanılmaktadır (Nel-son, ). Daha ileri bölümlerde, nörolojik görüntüleme ve diğer fizyolojik
ölçüm¬ler hakkında daha ayrıntılı açıklamalar yer alacak.
ARAŞTIRMA DESENLERİ
Yaşam-boyu gelişim konusunda araştırma yaparken bir veri toplama yöntemine ek olarak bir de
araştırma desenine ihtiyacınız olacaktır. Üç temel araştırma türü vardır: Betimleyici, korelasyonel ve
deneysel.
Betimleyici Araştırma: Tartıştığımız tüm veri toplama yöntemleri, betimleyici araştırmalarda
kullanılabilir; burada amaç davranışı gözlemek ve kaydetmektir. Örneğin, bir araştırmacı insanların
birbirine karşı ne ölçüde yardımsever ya da saldırganca davrandığını gözleyebilir. Betimleyici
araştırma bir olaya neyin sebep olduğunu göstermez; fakat insanların davranışı hakkında önemli
bilgiler sağlayabilir (Leedy ve Ormrod, ; Stake, ).
Örneğin, izin verici ebeveynlerin çocuklanmn öz kontrollerinin daha zayıf olup olmadığını araştırmak
için ebeveynlerin izin verici davranışlarını ve çocuklanmn öz kontrolünü dikkatli bir şekilde kaydetmek
zorundayız. İzin vericiliği daha yüksek
Bu fMRI taraması, 51 yaşında bir erkeğin beyin zarındaki atrofiyi (körelme) göstermektedir. Beyin
zarında kö-relme, Alzheimer hastalığı ve felç gibi bozukluklarda ortaya çıkmaktadır. Üst beyin zarı
bölgesi, düşünme ve planlama gibi yüksek beyin fonksiyonlarının yer aldığı bölgedir ve koyu kırmızı
renktedir. fMRI gibi nörolojik görüntüleme teknikleri, araştırmacıların insanlar büyür¬ken ve
yaşlanırken ve aynı zamanda Alzheimer hastalığı ve felç gibi yaşlanmayla bağlantılı hastalıklarda,
beynin nasıl fonksiyon gösterdiğini öğrenmelerine yardımcı olmaktadır.
Vaka çalışması: Tek bir bireyin yoğun bir şekilde de¬rinlemesine incelenmesidir.
Korelasyonel araştırma: Amaç, iki ya da daha fazla olay veya özellik arasındaki ilişkinin gücünü
betimle-mektir.
Neden olur
Neden olur
iki olay arasında gözlenen i bir olayın ikinci bir olaya neden olduğu sonucunu çıkarmak için
kullanılamaz. Diğer olasılıklar, ikinci olayın birinciye neden olabileceği ya da üçüncü bir olayın diğer iki
olay arasındaki ilişkiye yol açtığıdır.
ŞEKİL
olan annelerin çocuklarının öz kontrolünün daha az olduğunu gözleyebilirsiniz. Asıl gereken, sayısal
bir ölçüm verebilmek için bu verileri istatistik olarak analiz etmek¬tir. İstatistik analiz sonucunda elde
edilen bu sayısal değere korelasyon katsayısı denir ve iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini
tanımlamak için kullanılır. Kore¬lasyon katsayısı + ve arasında değişir. Negatif bir sayı ters
ilişki demektir. Bu örnekte, izin verici ebeveynlikle çocuğun öz kontrolü arasında ters bir ilişki, diyelim
'a yakm bir korelasyon katsayısı bulunabilir. Bu durumun tersine, ebev¬eynin çocuklarını izlemesi
ile çocuğun öz-kontrolü arasında + değerinde pozitif bir korelasyon saptanabilir.
İki değişken arasında ne kadar yüksek bir korelasyon katsayısı (pozitif veya negatif) saptanırsa, o
kadar kuvvetli bir ilişki vardır. İki değişken arasında hiç bir bağlantı olmadığında korelasyon katsayısı
"0" dır. Korelasyonun gücünü belirlemede korelasyonun pozitif veya negatif olmasını göz ardı
ettiğimiz için olan bir kore¬lasyon, +'lik bir korelasyondan daha kuvvetlidir.
İlişki, nedenselliğe eşit olmadığı için dikkatli olmamız gerekir. Verdiğimiz örnek¬teki korelasyonel
bulgu, izin verici ebeveynliğin çocukta düşük öz-kontrole neden olduğu anlamına gelmez. Öyle de
olabilirdi, fakat aynı zamanda şu anlama da gele-bilir; öz kontrolü düşük bir çocuğa sahip olan
ebeveyn, umutsuzlukla onu kontrol etmekten vazgeçmiş olabilir. Aynı zamanda, bu ilişki, kalıtım veya
yoksulluk gibi başka bir faktörün, izin verici ebeveynlik ve çocukta düşük öz kontrol arasındaki
korelasyona neden olduğu anlamına da gelebilir. Şekil korelasyonel bulgunun olası yorumlarını
göstermektedir.
Korelasyon katsayısı: iki değişken arasındaki ilişki-nin derecesini belirtmek için kullanılan, istatistiksel
analizlere dayalı sayı.
Deney: Bütün diğer faktörler sabit tutulurken, ince-lenen davranışı etkilediğine inanılan bir ya da
birkaç faktörün manipüle edildiği, dikkatli biçimde düzen-lenmiş bir işlemdir.
Deneysel Araştırma: Nedenselliği araştırmak için araştırmacılar deneysel araştırmaya başvururlar. Bir
deney, tüm diğer faktörler sabit tutulurken incelenen davranışı etkilediğine inanılan bir veya daha
fazla faktörün manipüle edildiği (değişimlendiği) dikkatle planlanmış bir işlemdir. Eğer incelenen
davranış, bir faktöı manipüle edildiğinde değişirse, bu faktörün davranıştaki değişmenin nedeni
olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle deney, neden sonuç ilişkisini göstermektedir. Manipük
edilen faktör neden; manipülasyon nedeniyle değişen davranış ise sonuçtur. Deney¬sel olmayan
araştırma yöntemleri (betimleyici ve korelasyonel araştırma) neder sonuç ilişkisini gösteremez.
Çünkü, bu araştırmalar, kontrollü bir manipülasyon içer memektedir (Graziano ve Raulin, ).
Bağımsız ve Bağımlı Değişkenler: Deneylerde iki tür değişebilir faktör veya değişkeı vardır: Bağımsız ve
bağımlı değişken. Bağımsız değişken manipüle edilen, etkili olaı deneysel faktör, yani potansiyel bir
nedendir. Bu değişken, etkisini belirleme amacıyL diğer faktörlerden bağımsız olarak manipüle
edilebildiği için "Bağımsız" etiket kullanılır. Bir deneyde bir ya da birkaç bağımsız değişken olabilir.
Bağımlı değişken, bir deneyde bağımsız değişkendeki değişime tepki olara] değişebilen bir faktördür.
Araştırmacılar, bağımsız değişkeni manipüle ettiklerind yol açacağı her hangi bir sonucu görmek için
bağımlı değişkeni ölçerler.
34
BÖLÜM 1 Giriş
Bağımsız değişken
Bağımlı değişken
Örneğin, bir kadının hamileliğinde her gün meditasyon yaparak doğacak bebeğinin nefes alma ve
uyku örüntülerini değiştirip değiştire¬meyeceğini belirlemek için bir çalışma yaptığınızı varsayın. Bu
durumda belirli miktarda ve tipte meditasyon yapan bir grup hamile kadının ve meditasyon
yapmayan diğer bir grup hamile kadının bulunması gerekir. Burada meditasyon bağımsız bir
değişkendir. Bebek doğduğunda, onun nefes alma ve uyuma örüntülerini gözlemlemeli ve
ölçmelisiniz. Bu örüntüler, sizin manipülasyonunuz sonucu değişen faktör, yani bağımlı değişkendir.
Deney ve Kontrol Grupları: Deneylerde, bir veya daha fazla deney grubu ve bir ya da birkaç kontrol
grubu yer alır. Deney grubu, deneyimleri manipüle edilen gruptur. Kontrol grubu ise deney grubuna
mümkün olduğunca benzeyen bir kıyaslama grubudur ve manipüle edilen faktör (bağımsız değişken)
hariç, deney grubuyla tüm yönlerden aynı muame¬leye maruz bırakılır. Kontrol grubu,
manipülasyonun yarattığı etkiyi görmek için yapılan karşılaştırmalarda temel düzey olarak işlev görür.
Seçkisiz atama her bir katılımcının deney veya kontrol grubundan hangisine yerleştirileceğine karar
vermede önemli bir ilkedir. Seçkisiz atama, araştırmacının, katılımcıları deney ve kontrol gruplarına
rasgele atadığı anlamını taşır. Bu ilke, deneyin sonucunun, gruplar arasında daha önceden var olan
herhangi bir farklılık sebebiyle oluşma olasılığını azaltır (Mitchell ve Jolley, ). Hamile kadınlarda
meditasyonun, yenidoğanm nefes alma ve uyuma örüntülerine etkileriyle ilgili örnekte, seçkisiz
atamayla hamile kadınların yarısını birkaç haftalık meditasyon grubuna, diğer yarısını ise aynı süre
içinde meditasyon almayan gruba (kontrol grubu) atamaksınız. Şekil , deneysel araştırmanın
doğasını göstermektedir.
ŞEKİL
DENEYSEL ARAŞTIRMANIN İLKELERİ: Gebe kadınlarda aerobik egzersizin, yeni doğanın soluk alma ve
uyku örüntülerine etkilerini incelemek için deneysel bir çalışma yapmaya karar verdiğinizi düşü¬nün.
Gebe kadınları deney ve kontrol gruplarına seçkisiz olarak ata-malısınız. Deney grubundaki kadınlar,
belirli sayıda seans ve hafta boyunca aerobik egzersize katılmalı, kontrol grubundakiler ise
katıl¬mamalı. Daha sonra bebekler doğduğunda, onların uyku ve soluk alıp verme örüntülerini
değerlendirmelisiniz. Eğer deney grubundaki an-nelerin bebeklerinin uyku ve soluma örüntüleri,
kontrol grubuna göre daha olumluysa, aerobik egzersizin olumlu etkiye neden olduğu so¬nucunu
çıkarabilirsiniz.
Yaşam-boyu gelişim araştırmacıları, yaş ile diğer değişkenler arasındaki ilişkinin ince¬lenmesine özel
bir ilgi gösterirler. Birkaç seçenek vardır. Araştırmacılar, farklı yaşlardaki farklı bireyleri inceleyebilir ve
birbirleriyle karşılaştırabilirler ya da aynı bireyleri geçen zaman içinde yaşları ilerledikçe
inceleyebilirler.
Enlemesine Kesitsel Yaklaşım: Bu yaklaşım farklı yaşlardaki bireyleri eş zamanlı olarak kıyaslayan bir
araştırma stratejisidir. Tipik bir enlemesine kesitsel çalışma üç grup çocuğu içine alabilir: 5
yaşındakiler, 8 yaşındakiler ve 11 yaşındakiler. Diğer bir çalışma ise 15 yaşında, 25 yaşında ve 45
yaşında olan gruplardan oluşabilir. Bu gruplar, çeşitli bağımlı değişkenler açısından kıyaslanabilir: ZB,
bellek, akran ilişkileri, ebeveyne bağlanma, hormonal değişimler ve bunun gibi. Bunların hepsi kısa bir
sürede gerçekleştirilebilir. Bazı çalışmalarda veri, tek bir günde toplanabilir. Yüzlerce katılımcıyı içeren
geniş kapsamlı enlemesine kesitsel çalışmalarda bile veri toplamanın tamamlanması birkaç aydan
daha uzun sürmez.
Enlemesine kesitsel yaklaşım: Farklı yaşlardaki bi¬reylerin bir kez karşılaştırıldığı bir araştırma
strateji¬sidir.
35
Doğum zamanı etkileri, bir kişinin doğduğu zamana, devre ve kuşağa bağlıdır, fakat bireyin takvim
yaşına bağlı değildir. Bir an için büyük çöküş yıllarında ya da günümüzde yetiştiğinizi düşünün.
Yaşamınızın bu zaman dilimlerinden hangisinde geçtiğine bağlı olarak gelişiminiz nasıl farklı olabilirdi?
Aynı soruya yanıtınız anne babanız ya da büyükanne ve büyük babanız için nasıl olurdu?
. >.
gelişimle bağlantı
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası