arıcılık ders notları pdf / Arıcılık Ders Notları - Burhanettin KARA - Orhangazi Halk Eğitimi Merkezi

Arıcılık Ders Notları Pdf

arıcılık ders notları pdf

1 ZİRAAT MÜHENDİSİ SİMGEUÇGUN ARICILIK KURSU

2 ARICILIĞIN ÖNEMİ Az sermayeli tarımsal ekonomik faaliyet sağlar Çiftçiye ek gelir kaynağı sağlaması Polinasyona katkı sağlaması Yüksek besin içerikli gıda üretimine katkı sağlaması Alternatif tıbbi uygulamalarda kullanılması

3 POLİNASYON NEDİR Her hangi bir yolla çiçeklerin erkek organı üzerinden alınan polenlerin aynı çiçeğin veya aynı türün başka bir çiçeğinin dişicik tepesine taşınmasıdır.

4 KISACA POLİNASYON; Meyve ve tohum üretiminin temeli demektir. Polinasyon olmadan meyve ve tohum üretimi mümkün değildir. YETERSİZ POLİNASYON YETERLİ POLİNASYON

5 POLİNASYON VE BAL ARILARININ ÖNEMİ Günümüz tarımında yapılan yoğun kültürel işlemler, özellikle tarımsal hastalıklara ve zararlılara karşı dikkatsiz ve düzensiz pestisit kullanımı, yabani polinatörlerin sayısını önemli ölçüde azaltmıştır. Bu eksikliği giderecek olan yegane tozlayıcıda bal arılarıdır. Ayrıca bal arıları, büyük kolonilere sahip, taşınabilen, yönetilebilen ve temini kolay olan polinatörlerdir.

6 NEDEN ARICILIK?

7 Dünyada ve Ülkemizde bal tüketimi giderek artmaktadır Bal arılarından; balın yanı sıra balmumu, balmumu, arı sütü, arı sütü, arı arı zehri, zehri, polen propolis gibi insan sağlığı ve beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretilmektedir. Arı ürünleri ile tedavinin son yıllarda gelişmesiyle tüm bu arı ürünlerine yönelik taleplerde artmaktadır

8 Bal arılarının ülke ekonomisine asıl katkısı doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleri ile doğal denge ve tarımsal üretimde gerçekleştirdiği artışlardır.

9 TÜRKİYE DE ARICILIK o Çok zengin çiçek (flora) kaynaklarına sahiptir. o Koloni varlığı ile dünyanın ikinci ülkesi konumundadır. o Birbirinden farklı iklim ve coğrafik bölgeleri bulunmaktadır. o Tarımsal amaçlı işlenmeyen toprak alanları çok fazladır.

10 TÜRKİYE ARICILIĞININ TEMEL SORUNLARI Arıcıların eğitim ve teknik bilgi düzeyinin yetersiz olması, Arı hastalık ve zararlılarının teşhis ve tedavilerinin zamanında ve etkili olarak yapılamaması, Standartlara uygun olmayan kovan ve malzemelerin kullanılması, Zirai ilaçlamanın çok yoğun ve bilinçsizce yapılması, Her bölgeye uygun arı ırk ve ekotipinin tespit edilmeyişi, Ana arı üretiminin ihtiyacı karşılayamamasından dolayı yaşlı ve verimsiz anaarıların uzun süre kovanda tutulması

11 ARICILIK MALZEMELERİ

12 MODERN KOVAN

13 KOVAN VE PARÇALARI

14 1-) KOVAN DİP TAHTASI Uçuş tahtası, kovan bekçiliği yapan arılar için bir nöbet tutma yeri ve kovanın havalandırılması sırasında kanat çırparak kovana hava pompalayan arılar için durak yeridir. Aynı zamanda bu tahta arıların kovana giriş çıkışlarını kolaylaştırır. Kovan dip tahtası eğer tek parçadan yapılamıyorsa parçaların birleşme yerinde boşluklar bırakılmamalıdır. Çünkü dip tahtasındaki her boşluk ve çatlak dışarıdan gelen bakteri, mantar ve böcekler için bir yaşam alanı sağlar. Özellikle güve kelebekleri yumurtalarını bu çatlaklar içerisine bırakır.

15 UÇUŞ TAHTASI

16 2-) GÖVDE YADA KULUÇKALIK Arıların Esas Yaşam Alanıdır. Arıların giriş deliği bu bölümdedir. Ana arı genellikle bu bölümde bulunur ve yumurtlama işlemlerini buradaki petek üzerinde yapar. Arı kolonisi kış mevsimini kuluçkalıkta geçirdiği için kovan gövdesinin sağlamlığına ve kış şartlarına dayanıklılığına daha çok özen gösterilmelidir.

17

18 3-) ÇERÇEVELER Kuluçkalık ve ballık içinde yan yana yerleştirilen ve temel petek takılarak arıların iş ve zamandan tasarruf sağlamalarını ve bunun sonucu daha üretken olmalarını imkan veren kovan kısımlarıdır.

19

20 4-) ÖRTÜ TAHTASI Kovan kapağı altına yerleştirilen iç kapak durumundadır. Örtü tahtası parçalı veya yekpare tek parça olarak yapılabilmektedir. Gezginci arıcılık yönünden tek parça olması daha uygundur. Sağlam Bez Yada Çuval Parçaları Da Kullanılabilir. Hatta Birçok Arıcı Bunu Tavsiye Etmektedir. Bez Parçasının Avantajı Kovan Örtüsü Açılırken Ses Yaparak Arıyı Kızdırmaması Ve Özellikle Yazın Kovan İçi Havalandırmasına Yardımcı Olmasıdır. Ayrıca Kovan İçindeki Nem Ve Rutubetin Atılmasına Da Yardımcı Olur.

21

22 5-) KAPAK Bütün kovan parçalarının ve arıların koruyucusudur. Düz veya geriye meyilli olabilir. Kovan içerisine yağmur ve kar sularının girmesini önler. Özellikle gezginci arıcılık yapılması halinde kovan kapağının ön ve arka kısımlarında havalandırma deliklerinin olması gereklidir. Kapakta Havalandırma Delikleri Muhakkak Bulunmalı Ve Yazın Bu Delikler Açılmalıdır. Yine Kovan Kapağı Yerine İyi Oturan Ve Hava Şartlarından Kovanı Koruyacak Şekilde Yapılmalıdır. Eğer Kovan Hazır Olarak Satın Alınacaksa Muhakkak Arıcılıkla Uğraşan Firmalardan Alınmalıdır.

23

24 KOVANLARDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR 1) Kovan Gövdelerinin Kalınlığı En Az x3 cm Olmalı Kovan Gövdelerinde Kullanılacak Tahtalar İyi Kurutulmuş, Budaksız Ve Sağlam Ağaçlardan yapılmalıdır. (tercihen ıhlamur veya çam tahtası) 2) Kovanlar daha önce denenmiş ve kabul görmüş ölçülere göre yapılmalı ve aynı ölçülerde olmalı 3) Kovan Gövdesinin Özellikle Birleşme Yerlerinden İçeriye Rutubet Almaması İçin İzolasyona Dikkat Etmelidir. 4) Kovanların Yalnızca Dışa Bakan Tarafları Beyaz Yada Krem Rengi Boya İle Boyanmalıdır. 5) Seyyar Arıcılık Yapacaklar Düz Kovan Kapağını,Sabit Arıcılık Yapacaklar İse Beşik Şeklindeki Kovan Kapağını Tercih Etmelidirler.

25 6) Arıların Kovan İçinde Rahatça Çalışması Ve Özellikle Yaz Günlerinde Kovan İçinin Havalanabilmesi İçin,Gerekli Boşlukların Bırakılması Gerekir. Buna Göre; Yanlardaki İki Çerçeve İle Kovan İç Yüzeyi Arasında En mm, Çerçeve Başları İle Kovan İç Yüzeyi Arasında 10 mm, Dip Tahtası İle Çerçeve Alt Çıtası Arasında 25 mm, Bir Çerçevenin Ortası İle Diğer Çerçevenin Ortası Arasındaki Boşluk mm, Çerçeve Üst Çıtaları Arasında 12 mm, Çerçeve Üst Çıtaları İle Örtü Tahtası Arasında 10 Mm Boşluk Olmalıdır. 7) Kovan Dip Tahtası Mümkünse Muhakkak Seyyar Yapılmalıdır.

26

27

28 MODERN KOVANLARIN AVANTAJLARI 1) Çerçeveli kovanın bütün parçalarının hareketli olması nedeniyle çıkarıp tamir etmek ve yenilemek mümkündür. 2) İlkel kovanlara göre sağlam ve uzun ömürlüdür. 3) Bu tip kovanlarda bilinen bütün arıcılık teknikleri rahatlıkla uygulanabilir. 4) Koloniler istenildiği zaman bala veya diğer arı ürünleri üretimine yönlendirilebilir. 5) İstenilen şekilde ve istenildiği zaman besleme yapılabilir. 6) Her türlü hastalık ve zararlılar ile istenilen şekilde mücadele edilebilir. 7) Ana arı yakından görülebilir ve gerektiğinde yenilenebilir. 8) İstenildiği zaman bal hasadı yapılabilir. 9) Gezginci arıcılık yapmak için idealdir.

29 BAL ARILARINDA VÜCUT YAPISI

30 ARININ ANATOMİSİ Arının vücudu baş, göğüs ve karın olmak üzere üç bölümden meydana gelir. Arıların bütün vücudu kitinli kalınca bir katmanla örtülüdür. Bu katman bir dış iskelet meydana getirir ve hayvanın iç organlarının korunmasını sağlar.

31

32 Ayrıca arıların vücudu sık bir tüy tabakasıyla kaplıdır.

33

34

35

36 ARININ BAŞ YAPISI Arının başında bulunan bütün organlar yapacakları işlere göre özel oluşum kazanmışlardır.

37 BAŞTA BULUNAN ORGANLAR 1. Gözler; 1 çift petek ve 3 adet basit göz bulunur. 2. Duyargalar; 1 çift funduszeue.infoe organları; ağız, yalayıcı emici yapıda çene 4. Beyin

38 GÖZLER Arılarda başın iki yanında iki adet bileşik (petek) göz ve üst kısmında 3 adet ocelli adı verilen basit göz bulunur. Bileşik gözler de ommatidium adı verilen basit gözlerden oluşmuştur ve her bir ommatidium karşısındaki cismin küçük bir kısmını algılayarak cismin bir bütün halinde görünümünü gerçekleştirir.

39

40

41 DUYARGALAR Bir çift olarak başın ön ve orta kısmında bulunur. Arıların, koku ve tat alma, dokunma, sıcaklık, rüzgar hızı ve yönünü algılama organı olarak görev yapmaktadır. Bu organ bir anlamda arının burnu olarak kabul edilmektedir. Koklama duyusu insana benzerlik gösterir. Ancak işçi arılar mum, çiçek, nektar ve diğer kokuları insandan kat daha kuvvetli algılarlar. Ana ve işçi arıda 12, erkek arılarda 13 parçadan oluşur.

42

43 ARILARDA AĞIZ YAPISI Ağzın en ilginç yeri, birbirine çok ince dokularla ekli ve her yönde hareket edebilen, yaklaşık olarak 80 boğumdan meydana gelen dildir. Dilin uzunluğu mm arasında değişir ve çok incedir. Ortasında çok küçük tüylerle kaplı derin bir kanal vardır. Buradan geçen sıvılar ağza ulaşır. Arı, sıvı besin maddelerini bu kanal yoluyla emer. Dilinin ucundaki çok hassas bir tat alma organı olan kaşıkçık (püskül), dilin daldırılamayacağı pelteleşmiş sıvıların alınmasına yarar.

44

45

46 Görevi bittiği zaman dil, arkaya doğru kıvrılır ve &#;Labial Palpus&#; adı verilen iki dudak boynuzunun birleşmesiyle meydana gelen bir kının içine yerleşir

47 İşçi arılar üst çenelerini polen toplama, mum işleme ve bir maddeyi tutmada kullanır. Alt çene ve alt dudak birleşerek hortum şeklindeki dili oluşturur. Dil çiçekten nektar ve sıvı maddeleri emmede kullanır.

48 GÖĞÜS (THORAX) Bal arısının göğsü protoraks, mezotoraks ve metatoraks olmak üzere üç ayrı halkadan meydana gelir. Her halkada ön, orta ve arka bacaklar denen toplamı altı olan birer çift bacak vardır. Uçma, gıda toplama, petek işleme ve yürüme vücudun bu kısmında bulunan organların çalışması ile gerçekleşir.

49

50 BAL ARISININ AYAKLARI İşçi arılarda her biri 6 segmentten oluşan 3 çift bacak vardır. Ön bacaklar yürüme ve tutunma işlevi yanında; duyargaları, baş ve ağız parçalarının temizlenmesini sağlar. Orta bacaklar thoraxın temizlenmesinde, polenlerin arka bacaklara iletilmesinde, balmumu plakalarının yerinden çıkarılmasında ve solunum deliklerinin temizlenmesinde kullanılır. Arka bacaklarda polenleri ve propolisi kovana taşımada kullanılan polen sepeti bulunmaktadır.

51

52

53 Arının ayaklarının ucunda yapışkan tüy yastıklarıyla bir çift çengel bulunur. Tüy yastıkları hayvanın dik ve kaygan yüzeylerde kaymadan, düşmeden yürümesini sağlar. Arı yerden kalkmak istediği zaman ayaklarının ucundaki çengellere dayanarak kendini itiverir. Arının kanatları da göğüs bölümünde yer almıştır. Bunlar, işçi arının en güçlü ve gerekli hareket aracıdır.

54 BAL ARISININ KANATLARI Arının kanat gücü kuşlara oranla çok üstündür. Bu kanatlar, her iki yanda ve birer çift olmak üzere göğsün son iki halkası üzerinde bulunur. Öndeki kanatlar daha büyüktür ve arının uçuş süresince havada kalabilmesini sağlarlar. Arkadaki kanatlar ise uçuşta yön tayinine yararlar.

55 Arının arka kanatlarının ön kenarlarında bir takım kancalar vardır. Bunlar ön ve arka kanatları birbirine kenetleyerek uçuş sırasında tek kanat gibi iş görmelerini sağlar, böylece arının uçuş yeteneğini artırırlar. Hız azalınca da kanatlar birbirinden ayrılır. Kanatlar, bütün bunlardan başka, mutluluk, hayret ve kovana ya da çiçeklerin bulunduğu yere çağırma ifadesi olarak çeşitli tonda vızıltı sesi çıkarmaya yararlar.

56

57 KARIN (ABDOMEN) Abdomenin ve 7. segmentlerin alt kısmında balmumu salgı bezleri ile 7. segmentin üst kısmında koku salgı bezi bulunmaktadır.

58 İşçi arıların karınlarının son dört halkasında balmumu üretmeye yarayan mum keseleri bulunur. Son halkada ana arının ve işçi arıların en güçlü korunma silahı olan iğne yer alır. Bu iğne bir zehir kesesine bağlıdır.

59 İşçi arılardaki bu iğne testere ağzı görünümünde olup bu çıkıntılar iğnenin batış yönünün tersindedir. Bu nedenle arı iğnesini soktuğu yerden çıkaramaz ve orada bırakır. Bağırsak sistemi de iğne mekanizmasına bağlı olduğundan bağırsaklarında bir bölümü iğne ile kopar. Bu şekilde bağırsaklarını kaybeden arı bir süre sonra su kaybından dolayı ölür.

60 BAL ARISI VE IRKLARI

61 COĞRAFİK DAĞILIMA GÖRE ARI TÜRLERİ DOĞU ARILARI Apis dorsata Apis florea Apis cerana AFRİKA ARILARI Bal üretiminde önemi yoktur. BATI ARILARI Apis mellifera caucasica Apis mellifera carnica Apis mellifera mellifera Apis mellifera ligustica

62 BAL ARISI IRKLARININ TANIMLANMASINDAKİ AYIRICI ÖZELLİKLER MORFOLOJİK ÖZELLİKLER Vücut büyüklüğü Renk Kıl Örtüsü Kanat boyutları ve kanat damarları Dil uzunluğu DAVRANIŞSAL ÖZELLİKLER Hırçınlık eğilimi Yağmacılık eğilimi Oğul eğilimi Propolis toplama eğilimi FİZYOLOJİK ÖZELLİKLER Yaşama gücü Yumurtlama hızı Petek örme Uçuş etkinliği Bal verimi

63 A-) DOĞU ARILARI Apis florea Apis dorsata Apis cerena

64 Apis florea Kökenleri güneydoğu Asya&#;ya aittir. Diğer bal arılarına kıyasla küçük cinste cüce bal arılarıdır. Apis florea arıları yüksek ağaç dallarında ve açıkta ördükleri tek petek üzerinde yaşarlar. Apis florea nın peteği çok küçüktür. Önemli polinotörlerdir. Yuvaları açık halde bulunur.

65

66 Apis dorsata Dev bal arısı olarak da adlandırılır. Uzunluğu 8 10 cm ye kadar ulaşabilen tek türdür. Yuvalar çoğunlukla yerden çok uzaktaki, ağaçlarda, uçurum çıkıntıların altında, bazen de binaların üzerindeki maruz kalmış yerlerde inşa edilir. Rahatsız edildikleri zaman kötü davranışları ile tanınırlar.

67

68 Apis cerena Batı balarısına yani Apis mellifera ya çok benzemektedir. Çin, Pakistan, Hindistan, Kore, Japonya, Malezya, Nepal, Bangladeş ve Güneydoğu Asya&#;da bulunan bal arısı türüdür. Küçük koloniler halinde kovuklarda çok petekli yuvalarında yaşamaktadırlar. Bu türün en önemli özelliği yönetilebilir olmasıdır.

69

70

71

72 B-) BATI ARILARI Apis mellifera caucasica Apis mellifera mellifera Apis mellifera ligustica

73 Apis mellifera carnica Karniyol Arısı Orijinal Vatanı Avusturya alplerinin güney kısımları ve kuzey balkanlar (Yugoslavya)dır. İtalyan arılarına çok benzerler. İnce yapılı ve uzun dillidirler. ( mm.) Tüyleri kısa ve sıktır. (Gri arılar) Derilerinde kahve renginde bantlar bulunmaktadır.

74

75

76 DAVRANIŞLARI Kovanlar uzun süre açık kalsa bile arılar sağa, sola dağılmazlar. Kışları oldukça düşük populasyonla kışlarlar ve bal tüketimleri düşüktür. Yavrulama kapasiteleri oldukça iyidir. Yavru geliştirme polenin ilk gelişi ile başlar ve bundan sonra çok hızlı bir gelişme göstererek, yaz aylarında karniol arı polen yeterli ise çok fazla yavru geliştirir. Ancak, yavrulama, polen miktarı ile sınırlanabilir. Kışın koloni populasyonu süratli düşer Yağmacılık kabiliyetleri yoktur ve propolisi çok az kullanırlar. Kırmızı üçgülden iyi yararlanırlar.

77 Apis mellifera caucasica o Orijinal vatanı Orta Kafkasya nın yüksek vadileridir. o Görünüş Şekil, vücut ölçüleri ve tüyleri bakımından karniyol arılara çok benzerler. o Kitin rengi siyah, fakat abdomenin ilk halkası üzerinde kahverengi benekler bulunmaktadır. Karniyol arıların işçi arıları daha çok gri kahverengi, Kafkas arı ise daha az gridir. o Kafkasın bazı renkleri sarıdır. o Bunlar alçak vadilerde yaşarlar.

78

79 o Propolisi çok kullanırlar. o Kışın sert aylarında uçuş deliklerini daraltıp, tek bir delik bırakacak şekilde ve çatlakları kapatmak şeklinde propolis kullanırlar. o Kuzey bölgesinde iyi kışlamamaktadırlar. o Sarı kafkas arılarının bal verimleri diğer esmer arılardan daha iyidir. o Esmer arılarda bal sıralanması düzgün ve yağmacıdırlar. o Ülkemizde Artvin in Borçka ilçesinde camili havzasında saf olarak bulunmaktadırlar.

80

81 DAVRANIŞ Bu konuda pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Peteklerde centilmen ve sakindir. Yavru yetiştirmede istekli ve gayretlidir. Güçlü koloniler oluşturulabilmektedir. Yaz ortasından önce güçlü koloni oluşturmazlar. Oğul verme kabiliyeti zayıftır.

82 Apis mellifera ligustica Orijinal vatanı İtalya dır. Bu nedenle İtalyan arısı olarak da bilinir. Esmer arılardan daha küçük, ince ve uzundurlar. Orijinal vatanında sarı renkte varyasyonlar göstermektedir. Bazı kolonilerde geniş ve açık bantlar, bazılarında ise kahverengi noktalar şeklinde gölgeler bulunmaktadır. Oldukça açık renkli formlarında, abdomende sadece küçük bir siyah nokta bulunan arılar Altın Arı olarak adlandırılmaktadır.

83

84

85 DAVRANIŞ Peteklerde sakin çoğunlukla iyidir ve genellikle centilmen arılardır. Oğul verme ve yavrulama kabiliyeti oldukça yüksektir. Erken ilkbaharda bu gelişme kış aylarına kadar devam eder. Güçlü kolonilerle kışlarlar ve bal tüketimleri de fazladır. İtalyanların uzun dilleri kırmızı üçgülden yaralanmalarını sağlamaktadır. Bal sırlamaları oldukça düzgün ve beyaz olup, diğer bütün ırklardan çok daha güzel petek bal örmektedirler. Akdeniz ikliminin arılarıdır. Kısa ve yumuşak nemli kışlar, sıcak yaz ayları ve uzun bir bal akış dönemi için ideal arı genotipidir.

86 Apis mellifera mellifera Esmer arı olarak da bilinir. Alplerin kuzey ve batısı, bütün Avrupa, Orta Rusya. Saf ırk olarak, İspanya nın bir bölgesinde lokal olarak, Fransa, Polonya ve Rusya da bulunmaktadır. Dili kısadır Oldukça büyük arılardır Renkleri siyahtır.

87 DAVRANIŞ Açık havada genellikle sinirli, sıkça agresiftirler fakat her zaman değil. İlkbaharda yavaş gelişir ve orta büyüklükte koloni teşkil ederler. Geç yaz aylarında ve kışın güçlü koloni oluştururlar Oğul verme eğilimi zayıftır. Kötü kış şartlarına iyi dayanan koloni performansı vardır. Yavru hastalıklarına ve mum güvesine hassastırlar.

88 İlkbahar aylarında gelişme iyi, özellikle ilkbaharda bal verimi diğer ırklara göre oldukça düşüktür. Bu nedenle de modern arıcılıkta bu arı tercih edilmemektedir. Ancak yavru peteklerinde açlık ve tehlikeye karşı her zaman az miktarda bal bulunmaktadır.

89

90 BAL ARILARININ YAPISI KOVANDAKİ YAŞAMLARI VE GÖREVLERİ

91 BİR KOLONİDE ANA ARI İŞÇİ ARI ERKEK ARI

92

93 ANA ARI Koloninin en uzun bireyidir. Her kolonide sadece bir adet bulunur. 16 günde gözden çıkar. Gözden çıktıktan 4 gün sonra çiftleşir. Çiftleştikten 1 hafta sonra yumurtlar. yıl yaşayabilirler. Günde yumurta atarlar.

94 ANA ARI

95 Ana arı döllenmiş yumurtalardan gelişir. İşçi arılarla aynı kalıtsal materyale sahiptir. İşçi arılarla arasındaki farklılık besleme döneminde meydana gelmektedir. İşçi arılar 3 günlük larva dönemin sonunda bal ve polenle beslenirken ana arılar tüm larva dönemde arı sütü ile beslenirler. Normal koşullar altında her kovanda bir ana arı bulunur.

96 Arı Sütü Üzerinde Ana Arı Larvaları

97 Ana Arının Gelişim Süresi Yumurta Larva Pupa 3 gün 6 gün 7 gün Toplam 16 gün

98 Ana Arı Larvası

99 Vücudu diğer bireylere oranla daha narin, ince ve parlaktır. Yumurtlama aktivitesinin yüksek olduğu dönemde karın bölgesi uzar. Kanat uzunluğu vücuduna oranla kısa olduğu için uçma yeteneği gelişmemiştir. Yumurtlayan ana arı kovanda genç larvaların olduğu çerçevelerin yakınında bulunur. Çevresinde sürekli bakıcı işçi arıları bulunur. Nasanof, balmumu arı sütü ve salgı bezleri ile polen sepetçikleri yoktur. (Nasanof: Koku Bezi)

Abdomenin sonunda iğnesi ve buna bağlı zehir kesesi vardır. Yalnız işçi arılarınınkinin aksine iğnesinde çentik sayısı çok daha azdır ve genellikle iğnesini rakip ana arılara karşı kullanır.

Ana Arı Yüksüğü

Uçları kırmızı kahverengine dönüşür Bu görünüm yüksüklerin olgunlaştığını ve ana arıların çıkma zamanının geldiğini gösterir. Yüksükler ışığa tutulduğunda ana arının canlılığı saptanabilir. Ana arı yüksük içerisinde başı yüksüğün uç kısmına gelecek şekilde durur. Çıkış sırasında, önce çenelerine yer açabilecek şekilde üstteki sırrı ısırarak deler. Daha sonra kendi etrafında dönerek deliği genişletir. Yüksük mührünün kenarlarını kemirerek kısmen keser, sonra bacaklarıyla ileriye doğru iterek kapağı kaldırır ve dışarı çıkar.

Ana Arının Yüksükten Çıkışı

Hemen koloni içerisinde çıkmaya hazır olan diğer ana arı gözlerini arar, onları kenarından keserek delik açıp iğneleyerek öldürür. Eğer göz içerisindeki ana arı pupa devresine girmişse iğnesini kullanmaz ve sadece yırtmakla yetinir Kapalı olmayan ana arı yüksükleri ile hiç ilgilenmez. Bunlar da işçi arılar tarafından yok edilirler. Diğer çiftleşmemiş ana arılar da aynı anda çıkarlarsa sonuçta sadece bir tanesi hayatta kalana kadar kavga ederler

Gözden çıktıktan gün sonra güneşli, sıcak ve rüzgarsız bir hava çiftleşme uçuşuna çıkar. Açık havada adet erkek arıyla çiftleşir. Ana arıyla çiftleşen erkek arılar ölürken yeteri kadar erkek arıyla çiftleşen ana arı kovanına geri döner. Ve gün sonra yumurtlamaya başlar.

Ana arı feromon adı verilen kokular salgılayarak işçi arıları etrafına çeker, kolonide birliği ve düzeni sağlar. Ana arı feromonlarının yokluğu yeni bir ana arı üretimini tetikler. Yumurtadan yeni çıkmış döllü birkaç genç larva sürekli arı sütü ile beslenir.

Eğer kovanda yeni bir ana arı üretecek yaşta larva yoksa o zaman kolonide yalancı ana arı oluşur. Yalancı ana arılar yumurta bırakabilirler. Ancak çiftleşmedikleri için dölsüz yumurtlarlar ve yumurtalarından erkek arılar gelişir. Teknik arıcılıkta, kolonilerin ana arıları 1 veya 2 yılda bir yenilenmelidir. Çünkü ana arı çiftleşme uçuşu sırasında depoladığı spermatozoaları, ilk iki yıl içerisinde büyük ölçüde tüketmektedir.

ANA ARI OLUŞUMUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER Ana arısızlık Ana yenileme Oğul verme

ANA ARISIZLIK Herhangi bir nedenle ana arı öldüğünde veya yok olduğunda,1 saat kadar sonra kolonide rahatsızlık başlar Ana arının yokluğunu algılayan arılar değişik yaşlardaki genç larvaların çevresine ana arı memesi yaparlar Aynı anda yapılan memelerde farklı gelişme devrelerinde larvalar bulunur

Bir kovanda yalancı ana arı olduğu şu şekillerde anlaşılabilir Erkek arılarda artış, işçi arılarda azalış, yalancı ananın varlığının en büyük kanıtıdır. Yalancı ana arı petek gözlerine gelişi güzel yumurtlar. Normal ana arı yumurtayı peteğin tam ortasına bırakır. Yalancı ana arının bıraktığı yumurtalar petek gözlerinin sağında ya da solunda olduğu gibi, bazı gözlere yumurta bıraktığı da olur. Gözlere atlanarak rastgele yumurta konur. Arılar sağa sola küçük ana arı yüksükleri yaparlar.

Yalancı analardan kurtulmak için Kovan arılıktan metre uzağa götürülür ve bir çarşafın üzerine bütün arılar silkelenir. Götürülen kovanın yerine boş bir kovan konulur. Duman ya da tüyle çarşaf üzerindeki arılar uçmaya zorlanır. İşçi arılar uçarak eski kovanlarının yerine konmuş olan yeni kovana girerler. Yalancı analar hem beslenip irileştikleri için uçamazlar, hem de uçsalar bile sürekli içerde oldukları için kovanın yerini unuttuklarından yerlerine dönemezler.

ANA YENİLEME Kolonide bulunan ana arı uzun süre değiştirilmezse, koloniler kendi ana arılarını kendileri değiştirirler. Bu memeler ana arı nın verimi azaldığı zaman yapılırlar. Bu da genellikle ilkbahar başı,yaz ortası veya sonbahar sonunda meydana gelir. Memeler çerçevelerin yüzeyinde yapılırlar. Memelerde hemen hemen aynı yaşta larvalar bulunurlar. Sayıları arasında değişir.

OĞUL VERME Oğul verme mevsiminde oğul hazırlığı yapan kolonilerde, koloninin hayatta kalabilmesi için gerekenden çok fazla ana arı memesi yapılır. Bu tip kolonilerde birkaç gün ara ile kabartılmaya başlanmış her yaşta ana arı memesi bulunur. Memeler genellikle petek kenarlarına yapılır. Oğul hazırlığı yapan kolonilerin ana arısı yumurtayı kestiği için kolonide günlük yumurta bulunmaz

Bir koloninin oğul vermesinin nedenleri Hızlı üreme sonucu koloninin kovana sığmayacak kadar çoğalması, Sıcaklık ve kolonide yeterli havalandırmanın olmayışı Kolonide yavru yetiştirecek ve bal depolayacak yerin kalmayışı Nektar kaynaklarının zenginliği Ana arının yaşlı olması Genetik yapının etkisi olarak sıralanabilir

Bal Arılarında oğul vermenin engellenmesi Kovanın ballık yada çerçeve ekleyerek koloninin sığabileceği kadar genişletilmesi. Kovanların aşırı sıcaklarda serinletilmesi için gölgeliklerin kullanılması yada kovanların beyaza boyanması Ana arının gençleştirilmesi Genotipin ıslah edilmesi

KULUÇKALIKTAKİ PETEKLERİN ÖZELLİKLERİ Ana arının yumurta atacağı petek gözleri işçi arılar tarafından temizlenir ve parlatılırlar Ana arı da ancak böyle petek gözlerine yumurta bırakmaktadır Ayrıca ana arı ilkbahar ve yaz aylarında beyaz renkli peteklere, sonbahar döneminde ise koyu renkli peteklere yumurta atma eğilimi içerisindedir Bu olaya etki eden faktör, koyu renkli peteklere rengini veren önceki dönemde çıkmış olan yavrulara ait gömlek kalıntılarıdır

Gömlek değişimi esnasında eski gömlekler hücre duvarlarına yapışmakta ve soğuk havalarda bir izolasyon maddesi gibi görev görerek yavrunun üşümesini önlemektedir. Sıcak mevsimlerde de beyaz petekleri sıcaklığı fazla tutmadığı için dolayısıyla havalandırmaya katkıda bulunduğu için tercih etmektedirler

İŞÇİ ARI Koloninin en küçük bireyidir. Her kolonide adet bulunur. Döllenmiş yumurtalardan oluşur. 21 günde gözden çıkar. Yumurtalıkları gelişmemiştir. Kovanın tüm işlerini yaparlar.

İlkbahar ve yaz başlarında meydana gelen işçi arılar gün kadar yaşayabilirken yaz sonu ve sonbaharda meydana gelen işçi arılar daha uzun süre yaşayabilirler.

İşçi Arının Gelişim Süresi Yumurta Larva Pupa 3 gün 6 gün 12 gün Toplam 21 gün

Bir İşçi Arının Yaşam Evreleri

İŞÇİ ARILARIN KOVAN İÇİ GÖREVLERİ Petek gözünden çıkan işçi arılar yaşamlarının ilk üç gününü kendisini, petek gözünü temizler. Besleyici arılardan yiyecek alarak beslenir, Yavru sayası üzerinde gezerek yavrulu alanın ısıtılmasına yardımcı olur.

; günlük yaşa ulaşan işçi arılar petek gözlerinden aldıkları bal+polen karışımı ile yaşlı larvaları beslerler ; 5 günlük yaşa ulaşan işçi arıların arı sütü salgı bezleri gelişmiştir. Bu dönemden itibaren genç larvaları ve ana arıyı besleyecek arı sütü üretmeye başlarlar. Ayrıca bu dönemde bakıcı işçi arı sayısına da bağlı olmakla birlikte çevreyi tanıma uçuşlarına başlarlar

; 12 günlük yaştan itibaren mum salgı bezleri gelişir ve bal mumu üretip petek örmeye başlarlar günlük yaşa ulaştıklarında kovan girişinde nöbet tutarlar.

21 günlük yaşımı tamamlayan işçi arıların kovan içi görevleri sona ermektedir. Bu yaştan sonra nektar ve polen toplama gibi kovan dışı faaliyetlere başlarlar.

İşçi Arının Yaşamı Gün Yaptıkları İşler Petek gözlerini temizleme. Yaşlı larvaları nektar ve polenle besleme Genç larvaları arı sütüyle besler Balmumu salgılama ve petek örme Kovanın savunması, havalandırılması, temizliği, nektarın tarlacı arılardan alınması ve olgunlaştırılması, polenin petek gözlerine depolanması. Nektar, polen, Simge propolis UÇGUN ve su toplanması.

İşçi Arı Günde kez nektar seferi yaparlar ve her seferinde mg nektar taşırlar. Günde kez polen seferi yaparlar ve her seferinde mg polen taşırlar. Propolis taşıyan arılar her seferde 10 mg propolis taşırlar. Su taşıyan arılar günde sefer yaparlar ve her seferde 50 mg su taşırlar.

İŞÇİ ARI GÖZLERİ

POLEN TOPLAYAN İŞÇİ ARI

Nektar Paylaşan İşçi Arılar

İŞÇİ ARININ BACAĞINDA POLEN YÜKÜ

PETEK ÖREN İŞÇİ ARILAR

PETEK ÖRME Arı peteklerinin temel inşaat malzemesi balmumudur. Arılar balmumunu, karınlarının altında yer alan 4 çift salgı bezinden salgılarlar. Bu salgı bezlerinin bitiştiği yerde iki küçük aralık vardır. Balmumu bu aralıklarda ufak ince pullar şeklinde oluşur. Arılar bu küçük tabakaları almak için tüylerden oluşan arka bacaklarındaki kancalarını kullanırlar. Bunu balmumu plakasına geçirir ve arka bacaklarıyla çekip dışarı çıkarırlar. Sonra ileri iterek önce orta, sonra ön ayaklarına ulaştırırlar.

Son olarak plakayı çene kemikleri ile alır ve yoğurarak işlenebilir kıvama funduszeue.info mum pulcuğu alınır alınmaz, aralıktan hemen ikincisi çıkar. Yalnız balmumunun salgılanması için en önemli unsur sıcaklıktır. Bu yüzden işçi arılar peteği inşa etmeye başladıklarında ilk olarak birbirlerine zincir halinde kenetlenir, adeta bir top halini alırlar. Bu sayede balmumu için gerekli olan 35 C ısı sağlanmış olur. Yoğurma işlemi bu en uygun ısı derecesinde yapılır ve böylece plastikleştirilmiş, inşaata elverişli balmumu hazır olur.

ÖLÜ ARILARIN DIŞARI ATILMASI Arı öleceğini anladığı zaman kalan son enerjisini yuvasını terk etmek için kullanır. Böylelikle yuvadan uçarak gider uzak bir yerde ölür. Ve ölümleri çok anidir. Fakat kovan içinde kış aylarında yaşanan ölümler ani hastalıklardan doğan ölümler soğuk havalarda yavru arıların ölümü gibi vakalarda ise arılar kovan içinde ölürler. Bu ölü arıların kovandan uzaklaştırılması ise kovan içinde temizlik işleriyle görevli olan genç arılara düşmektedir Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte temizlikçi arılar iş başındadır.

Ölen arıları yeni doğan yavruların gözlerden çıkarken bıraktıkları kalıntıları kısaca kovanda olmaması gereken her şey dışarı atılır. Bu arada unutmayınız ki hiçbir arı asla yuvasına pislemez. Kış ayı boyunca da bağırsaklarında biriktirdikleri atıkları ise bahara kadar tutarlar. Havaların ısınmasıyla kış uykusundan kalkan arılar kovandan çıktıkları andan itibaren ilk işleri bağırsaklarını temizlemek olur.

Kovanı Savunan İşçi Arılar Yaban bal arısının en büyük düşmanıdır. Yağmacı ve arı katilidir. Bal arılarının ölüsünü de dirisini de affetmez. Genellikle sonbaharda doğadan ihtiyaçlarını gideremedikleri için kovanlara saldırırlar. Bal arılarını canlı canlı yakalar ve yuvasına götürür. Müdahale edilmezse kovanın yerini diğer arı kardeşlerine öğretmelerinin sonucunda kovanı işkal eder ve balı da arıları da öldürür yerler.

ERKEK ARI Tek görevleri ana arı ile çiftleşmek olan, bal üretmeyen arılardır. Koloninin en tombul bireyidir. Her kolonide adet bulunur. Döllenmemiş yumurtalardan oluşur. 24 günde gözden çıkar. Gözden çıktıktan 14 gün sonra olgunlaşır. Havada çiftleştikten sonra ölürler. ay yaşayabilirler. Erkek arılar, diğer arılar tarafından sadece koloni kalabalık olduğunda ve bol miktarda nektar ve polen bulunduğunda yetiştirilirler Erkek arıların iğnesi bulunmaz.

ERKEK ARININ GELİŞİM SÜRESİ Yumurta Larva Pupa 3 gün 7 gün 14 gün Toplam 24 gün

ERKEK ARILARIN OLUŞUMU Ana arı, dron hücresi denen hücrelere döllenmemiş yumurtalar bırakır. Ana arının çiftleşmesine diğer arılar izin vermiyorsa veya sperm kesesi boşaldıysa ana arı işçi arı hücrelerine de döllenmemiş yumurtalar bırakabilir. Döllenmemiş yumurtaların erkek arılara dönüşme sürecine partenogenez denir. (PARTENOGENEZ:Döllenmemiş bir dişi gametin gelişip yeni bir birey meydana getirmesine denir.)

Bazen bir koloni kraliçesiz kalır ve yeni kraliçe yetiştirmekte zorlanır. Bu durumda "yalancı ana" olarak da bilinen bazı işçi arılar erkek arı yumurtası bırakmaya başlarlar. Yalancı anaların oluştuğu bir koloniye gerçek kraliçe yerleştirmek oldukça zordur. Yalancı ana arı bulunan kovan

Petek Üzerinde Erkek Arı Gözleri

YAĞMACILIK Arıların kötü davranışlarından biri olan yağmacılık arıların toplu olarak kendilerine ait olmayan kovanlara ya da bal kaynaklarına saldırmaları sonucu meydana gelir. Yağmacılık genelde bal özü ve çiçek tozunun azaldığı aylarda görülür. Kuvvetli kovanlar zayıf kovanlara saldırarak ballarını yağma ederler. Yağmacılık esnasında ortalık tam bir savaş meydanına döner ve binlerce arı telef olur.

YAĞMACILIĞIN BELLİ BAŞLI BELİRTİLERİ ŞUNLARDIR funduszeue.infoın uçma tahtasında öldürülmüş arıların bulunması. funduszeue.infoan balla yüklü arıların çıkması funduszeue.info giriş deliğinden ya da diğer aralıklardan toplu halde kovana girmeye çalışan arılar ve bunlara karşı savaşan kovanın yerli arılarının görülmesi.

Yağmacılık bütün arılıkta görülürse, arılığın bir çok yerinde tütsü yakmak gerekir. Ayrıca güzelce hazırlanmış bir körükle arılık sürekli gezilerek, yoğun bir şekilde biriken arı yığınları üzerlerine duman verilerek dağıtılır. Fazla hücuma uğrayan kovanların giriş delikleri küçültülür, gerekirse üzerleri bezlerle örtülerek korumaya alınır

YAĞMACILIĞIN SEBEPLERİ VE ÖNLEME YÖNTEMLERİ 1. Koloni kontrollerinde üst örtüsünü yarım olarak açmak ve uzun süre açık tutmak yağmacılığa neden olur. 2. Kovanları mümkün olduğu kadar geniş aralıklarla yerleştirmek gerekir. 3. Özellikle ilk ve sonbaharda zayıf kovanların uçma deliklerini küçültmek. 4. Kafkas gibi yağmacı ırkların bulunduğu arılıklarda beslemeyi gündüz saatlerinde yapmamak.

5) Kovana bir gece içinde bitirebileceğinden fazla şurup verilmemelidir. 6) Arılıkta herhangi bir yerde bal bulaşığı, ballı petek, propolis kırıntıları gibi malzeme ve petekler bırakılmamalıdır. 7) En çok yağmacılık bal hasadında olur. Bunun için kovanlardan balı hasat ederken kovanlara bal bulaştırılmamalı, hasat çadırına arıların girmesi engellenmeli yağmacılık arttığı taktirde hasada ara verilmelidir. 8) Sağılan balların konulduğu depolar arı saldırılarına karşı korunaklı yapılmalıdır. Özellikle arıların girebileceği delikler tıkanmalı ve depo içinde ballar açıkta bırakılmamalıdır. 9) Depo arılıktan mümkün olduğunca uzağa yapılmalıdır

ARILARDA HABERLEŞME Arılar büyük bir ustalıkla, yön bulmayı başarırlar. Onlar bizim görebildiğimizden, daha fazla renk görürler. Bizim aldığımızdan daha fazla koku alırlar. Güneş ışığını, polarize edilmiş olarak görebilirler. Arılar,danslarıyla, hayvanlar âleminde, eşi olmayan bir sembolik dille bilgilerini aktarırlar.

Dans eden arı, ritmik hareketlerle, bazı kimyasal uyarılar, ses, dokunma ve elektriksel sinyaller kullanarak haberleşirler. Bir besin kaynağı bulan arı, bunu toplamakla yetinmez ; koloninin yararlanması için, arkadaşlarına haber verir. Bunun yöntemi, kaynağın yönünü, mesafesini ve ne olduğunu anlatan bir hareket biçimi olan arı dansıdır. Bu amaçla, farklı iki dans yapılır. Bunlar, "dairesel dans" ve "kuyruk sallama" dansları olup; danslar kovanda petek üzerinde yapılır.

1) DAİRESEL DANS Kovanın yakınındaki besin kaynağını göstermek için yapılır. Bir arı, ne zaman kovana yakın bir besin kaynağı bulsa, dairesel dans adı verilen basit bir dans yapar. Dairesel dans, peteğin üstünde bir sağa, bir sola dönerek yapılır. Diğer işçi arılar, bu hareketleri dikkatle izler ve taklit ederler.

Dairesel dans, kaynağın, m den az olduğunda yapılan danstır. Dansın yönü, sık sık değiştirilir ve her yönde halka çizilir. Süresi birkaç saniye olmakla beraber, bir dakikaya kadar sürebilir.

2)YARIM DAİRE DANSI (KUYRUK SALLAMA DANSI) Uzaktaki besinlerin yerini bildirmek için yapılır. Çemberlerin kesiştiği doğrultu kovan ile besin ve Güneş arasındaki açıları gösterir. Aynı anda kuyruksallıyormuş gibi karın uzaklığa göre titreştirilir.

Dairesel danstan kuyruk sallamaya(yarım daire dansına) geçiş şeklinde yapılan dansa orak veya hilal dansı denir. Kaynağın uzaklığı artıkça hilalin uçları birbirine yaklaşır. m lik fazla mesafe anlatılırken tümüyle kuyruk sallama dansına geçilir.

1- Eğer besin kaynağı, tam Güneş yönünde veya tam aksi yönde ise, dansın orta kısmı yere dik gelecek şekilde olur. 2- Dansın düz olarak verilen doğrultusu, yerçekimi doğrultusu ile 80 derecelik bir açı yapıyorsa; bu, yiyecek kaynağının, Güneş&#;in 80 derece sağında olduğunu gösterir. 3-Arı, düz yolu, yukarı doğru alıyorsa; yiyecek kaynağı tam Güneş yönündedir. Aşağı doğru alıyorsa; kaynak Güneş&#;in tam aksi yönünde demektir.

KOKUYLA HABERLEŞME Kovanın çok yakınındaki besinler işçi arının üzerinde bulunur. Bu besin kokusu arkadaşlarına koklatılır. Ancak işçi arı uzaktan gelmişse, bu koku kaybolur. Bu durumda işçi arı uzaktan getirdiği nektardan bir miktar kusarak; kovan arkadaşlarına koklatılır. Doğal olarak bu koku antenlerle alınır.

Her bitkinin kendine özgü kokusu vardır. Arılar bu kokuları, birbirinden ayırma yeteneklerine sahiptir. Örneğin bir bahçedeki tür bitkiden herhangi birisinin kokusunu hemen tanırlar. İşçi arı eğer kokusunu alamadığı bir besin kaynağına rastlamışsa o zaman karnının sonundaki dişi bezlerini açarak; kendi kokusundan bir miktar, oradaki besin kaynağına bırakır. Daha sonra kovandaki işçi arılara kendi kokusunu vererek besinin cinsini bildirir.

Diğer bir koku bildirme işlemi ise başka bir amaç için yapılır. Toplayıcı arı besini tamamen emdiğinde besin kaynağına özel bir koku bulaştırır. Bu koku Melisa çiçeğinin kokusuna benzer. İnsanlar tarafından da kolaylıkla algılanabilir. Arılar ise kendi kovan arkadaşlarının kokularına, fazlasıyla hassastırlar. Çok uzaklardan bu kokuyu duyabilirler. Bal arılarının kokularını çiçekleri işaretlemeleri sayesinde başka arılar bu çiçeğin nektarının daha önce başka arılarca tüketildiğini hemen anlar ve o çiçeği terk ederler. Bu sayede vakit ve enerji kaybetmezler.

BAL ARILARINDA BESLENME

Bal arıları gelişme, büyüme, bakım işleri ve kuluçka üretimi amacıyla karbonhidrat, protein, yağ, mineraller, vitaminler ve suya ihtiyaç duymaktadırlar. Çiçek ve salgı nektarları bal arılarının karbonhidrat ihtiyacını karşılayan en önemli kaynak iken, geriye kalan bütün besin madde ihtiyaçlarını polen karşılamaktadır.

KARBONHİDRATLAR Bal, arıların karbonhidrat gereksinimini karşılar. Nektardaki şeker içeriği % 3 den % 80&#;e kadar değişir Arıların en hazır şekilde aldıkları şekerler, genellikle nektarlarda bulunan glikoz, fruktoz ve sakarozdur.

PROTEİNLER Polen, balarısı kolonileri için tek doğal protein kaynağı durumundadır. Polen, bal arılarının yavru yetiştirmesinde ve genç dönemlerinde dokularının, kaslarının, salgı bezlerinin ve diğer organlarının yeterince gelişmesi için gerekli olan protein, lipit, sterol, vitamin ve minareleri sağlayan yegane besin maddesidir.

SU Arılar suyu kovan dışında bir kaynaktan veya nektardan sağlarlar Su, kesif veya kristalize olmuş balın sulandırılması, yavru gıdası üretimi ve sıcak günlerde kovan içi sıcaklığın azaltılması için kullanılır Genel olarak su kovana getirildiği gün kullanılmakta ve gözlerde depolanmamaktadır Arı kolonileri kuluçka yetiştirme döneminde günde gramdan daha fazla suya gereksinim duyar.

VİTAMİNLER Vitaminlerin çoğunun bal arılarının sindirim sisteminde mikroorganizmalar tarafından üretilebildiği düşünüldüğünden Özellikle yağda eriyen vitaminlere gereksinimlerini belirlemek zordur A ve K vitamini içeren diyetle beslenen arıların yavru yetiştirmesini 2 kat daha fazla teşvik ettiği belirlenmiştir

MİNARELLER Arılar mineral ihtiyaçlarını polen, nektar ve sudan karşılarlar Polen yaklaşık olarak %2,,3 oranında mineral madde içerir Arılar, gerek duydukları tuzu da rektumdan yeniden absorbe ederler Aşırı derecede mineral bal arılarına zehirli olabilir

ARICILIKTA MEVSİMSEL ÇALIŞMALAR I. İlkbahar dönemi çalışmaları II. Oğul dönemi çalışmaları III. Bal mevsiminde yapılacak çalışmalar IV. Sonbahar dönemi çalışmaları V. Kışlatma

İLKBAHAR DÖNEMİ BAKIM ÇALIŞMALARI

1-) İLKBAHARDA YAPILACAK İŞLEMLER Hava sıcaklığının C üzerine çıktığı zaman kovanlarda ilk kontroller yapılır. İlk kontroller kısa ve seri bir şekilde yapılarak yavruların üşümesi engellenir.

Ana arının varlığı ve performansı gözlenir. Genç ve sağlıklı ana arı varsa, gözlere düzgün yumurta atıyorsa sorun yok demektir. Ana arı yaşlı ve dağınık yumurta atıyorsa genç bir ana arı ile değiştirilmeli veya genç analı zayıf bir koloni ile birleştirilmelidir. Arılıkta bulunan zayıf koloniler birleştirilmelidir. Birleştirme için en basit yöntem olan gazete kağıdı kullanarak birleştirme yöntemi uygulanmalıdır.

Gazete Kağıdı İle Arı Birleştirme Analı kovan alt kata, anasız kovan üst kata konulur. Araya da gazete kağıdı konularak kovan kapatılır. gün sonra gazete parçacıkları atılır ve iki kovan tek kata toplanır.

Koloniler şeker şurubu (1 lt su kg şeker) veya çeşitli karışımlarla yapılan kek ile ana arı yumurtlamasını teşvik etmek için beslenmelidirler. Arılar tükettikçe ve koloni içerisinde kullanılan yemliklerle verilmelidirler

KOLONİ BESLEME

Güçlü Kolonide Düşük Verim Kovanda bol miktarda yavru olduğu durumda, ergin arılar yavru bakımına ağırlık vereceğinden dolayı tarlacı arı azalacak ve bal verimi düşecektir.

Teşvik Yemlemesine Başlama Teşvik yemlemesi, koloninin ana nektar akımına bol tarlacı arı kadrosuna sahip olarak girmesini sağlar. Teşvik yemlemesine yöredeki ana nektar akımından en az hafta önce başlanmalıdır.

İlkbaharda Yapılacak İşlemlerin devamı Tüm kolonilerde hastalık ve parazitlerle mücadele yapılmalıdır. Kullanılacak ilaçların bal arılarına tescilli olmasına, doğru zamanda ve dozda kullanılmasına dikkat edilmelidir.

Kolonilerin gelişmesinin sağlanması yanında oğul vermeleri de önlenmelidir. Oğlu önlemek ve gelişmeyi sağlamak amacıyla gerektiğinde petek verilmeli, yapay oğullar alınmalıdır. Çıkan oğullar yakalanmalıdır.

Çıkan Oğulun Alınması

SUNİ OĞUL ALMA Oğul mevsimi yaklaştığında, doğal oğul çıkışını beklemeden arıcı tarafından alınan oğul a suni arı oğulu alma işlemi denilmektedir. Suni arı oğulu alma iki sebepten dolayı alınır. İlki büyük arı oğulu mevsiminde hızla gelişen kovanın gelişme hızını azaltarak doğal oğul un çıkışını engellemek için. İkincisi ise kovan sayısını artırmak için. Sebebi ne olursa olsun, suni oğullar iyi huylu, çalışkan, sokucu olmayan, kolayca oğul a meyletmeyen ve diğer üstün niteliklere sahip kovanlardan alınmalıdır.

Suni oğul un doğal oğul a göre en büyük avantajı, oğul alma zamanına arıcının kendisinin karar vermesidir. Doğal çıkan oğul arısının zamanı önceden kestirilemez ve bazen arıcı arılıkta değilse bu arı kaçar gider. Ya da çok yüksek bir yere konan doğal oğul u almak için saatlerce uğraşmak gerekebilir. Suni oğul u artık soğukların bittiği ve doğal oğul mevsimine yaklaşık gün kaldığı zamanlarda alırsak en verimli sonucu elde ederiz.

2-)OĞUL ÇALIŞMALARI OĞUL NEDİR? Bal arısı kolonilerinin çoğalma içgüdüsü ile yeni bir koloni oluşturmak üzere, ana arının bir kısım işçi arı ile birlikte kovanını terk etmesidir. Bal arısı kolonileri çoğalma içgüdüsü ile oğul verme olayını yapacakları gibi kontrollü koşullarda arıcı da oğul üretimi yapabilmektedir.

OĞUL VERME Oğul gözü denilen ana arı yüksükleri yapılır. Bu gözlere yumurta bırakılır ve larva gelişir. Ana arı gözünün sırlandığı 9. günde eski ana arı bir miktar ergin arı ile birlikte çıkar. Yeni ana gözden çıkar ve çiftleşerek kovana hakim olur.

Koloni oğul vermeye devam edecekse birinci oğul dışındaki oğullar, genç ana arılarla çıkarlar. En son çıkan oğulda kovandaki dölsüz ana arıların tamamı bulunur. Bu ana arıların sadece bir tanesi çiftleşerek ana arı görevi yapacaktır. Ancak son çıkan oğullar çok küçüktür. OĞUL

OĞUL VERME NEDENLERİ Arıların çoğalma içgüdüsü. Kovan havalandırmasının yetersizliği. Kovan içerisinde yer darlığı. Ana arı feromonunun dengesiz dağılımı. Kovanın aşırı güneş altında kalması. Ana arının yumurtlayacağı alan kalmaması

OĞULA ENGEL OLMAK İÇİN Yaşlı ana arı değiştirilmelidir. Oğul veren koloniden ana arı yetiştirilmemelidir. Koloniler sık sık kontrol edilmelidir. Kolonilerin genetik yapısı iyileştirilmelidir. Gelişen kolonilerden yapay oğul alınmalıdır. Kuluçkalığa işlenmiş boş petek verilmelidir. Ana arı belirli bir süre kafese alınmalıdır. Kovanlar üzerinde gölgelik oluşturulmalıdır. Kapalı çerçeveler zayıf kolonilere verilmelidir.

Demaree Yöntemi : Oğul Önleme Oğul gözleri var ise tamamı yok edilir. Sırlanmış kuluçka ve yumurta içeren petekler ana arı ile birlikte kuluçkalık ortasına konulur ve boşluklar boş peteklerle doldurulur. Ortaya ana arı ızgarası ve üzerine ballık konulur. Ballığa diğer kuluçka petekleri konulur ve boşluklar çerçeve ile tamamlanır. 10 gün sonra yapılan kontrolde oluşan ana arı yüksükleri iptal edilir.

OĞULUN ALINMASI İçerisinde başka kovanlardan arıları silkelenerek toplanmış ballı, polenli ve yavrulu çerçeve bulunan boş kovan hazırlanır. Oğulun bulunduğu yerin altına bu kovan konularak ani bir vuruşla oğul, arada bırakılan boşluğa düşürülür ve kovan kapatılır. Bir müddet sonra temel petekli çerçeve verilerek arıların işlemesi sağlanır.

OĞULUN ALINMASI

DALA KONMUŞ OĞULLAR

YAKALANAN OĞULLAR

BAL HASADI

BAL HASAT DÖNEMİ Bölgeler göre değişmekle birlikte genelde Eylül ayı içerisinde yapılır. Gerektiği durumlarda yılda birkaç defa ve farklı zamanlarda da hasat yapılabilir.

BAL HASAT ZAMANI Peteğin 2/3 ü sırlandığı zaman petekler hasada gelmiş demektir. Erken hasat edilen ballarda su oranı yüksek olacağı için balın kalitesi düşecek ve balda bozulma olacaktır.

Hasat edilen ballar süzme veya petekli olarak pazara sunulabilirler. Süzülen petekler tekrar kovanlara geri verilerek arıların temizlemeleri sağlanır.

BAL HASAT ÇALIŞMALARI

1-KÖRÜĞÜN YAKILMASI

NEDEN? Körük arıcıların arılarla ilgilenmeleri sırasında arıları sakinleştirmek için kullanılan bir arıcılık aletidir. Elimizdeki malzeme her ne olursa olsun yandığında duman verecektir. Arılara da duman yangın hissi uyandırarak olası bir yer değişikliğine başlama girişimi olarak kovanda bulunan besini miğdelerine almalarını sağlar. Duman, bal yiyerek açlık duygusu ortadan kalkmış arıların saldırganlık eğilimini düşüreceği ve ayrıca arının yönünü değiştirmek maksadı ile kullanılmaktadır.

DUMAN bazı durumlarda duman sanıldığı gibi arıyı sakinleştirmemektedir. Tam tersi arıyı daha da huzursuzlandırıp arıcıyı çalışmasında başarısızlığa götürmektedir nedeni ise dumanda kullanılan malzemedir. kurutulmuş tezek, mısır kocanı, parçaları, pamuklu bez vb. Duman verici şeyler yakılır.

2-MASKENİN GİYİLMESİ

3-KOVANA DUMAN VERİLMESİ

4-ARILARIN UZAKLAŞTIRILMASI VE PETEKLERİN ALINMASI

4-SIRLARIN ALINMASI MAKİNE İLE

SIR TARAĞI İLE

5-Süzme Makinesine Yerleştirme

5-Süzme İşleminin Bitirilmesi

SONBAHAR DÖNEMİ ÇALIŞMALARI 1. Kovanlarda genel kontroller yapılır. 2. Ana arının varlığı ve performansı gözlenir. Genç ve sağlıklı ana arı varsa, gözlere düzgün yumurta atıyorsa sorun yok demektir. Kovan kışı rahat geçirebilir.

3. Ana arı yaşlı ve dağınık yumurta atıyorsa genç bir ana arı ile değiştirilmeli veya genç analı zayıf bir koloni ile birleştirilmelidir. 4. Ortalama 15 kg bal bırakılmalıdır. SAĞLIKLI KOVAN

5. Arılıkta bulunan zayıf koloniler birleştirilmelidir. 6. Birleştirme için en basit yöntem olan gazete kağıdı kullanarak birleştirme yöntemi uygulanmalıdır 7. Kolonide yeterli bal ve polen olsa dahi koloniler yeni kadro gelişimi için, şeker şurubu veya çeşitli karışımla yapılan kekler ile beslenmelidirler. 8. Tüketildikçe koloni içinde kullanılan yemlikle besleme yapılmalıdır kg şeker ile 15 kg bal üretilir.

ŞURUP HAZIRLAMA Su iyice kaynatılarak ateşten indirilir. İlkbaharda , sonbaharda oranında şeker katılarak karıştırılır. Kristalize olmaması için içerisine bir adet limon sıkılır. Şeker karamelize olacağından dolayı tekrar kaynatılmamalıdır.

Arıların balı depolaması için, besleme sürekli fakat azar azar yapılmalıdır. Aksi halde aşırı kuluçka yapabilirler. Sıcak havalarda balın sırlanması için teşvik etmelidir. Sırsız bal ortamdan nem alarak fermente olabilir. Soğuk havada kekle beslenmelidirler. Kek ile besleme yapılacaksa 1 kısım bal 40 o C ye kadar ısıtılarak 3 kısım pudra şekeri ile iyice karıştırılır. Karışım 1 kg lık poşetlere konularak poşetin alt kısmı kesilerek arılı çerçeveler üzerine yerleştirilir.

Tüm kolonilerde hastalık ve parazitlere, karşı mücadele yapılmalıdır. Kullanılacak ilaçlar tescilli olmalı, doğru zaman ve dozda kullanılmalıdır. Çam balı ishale neden olan dekstrin içerdiği için kovanda bırakılmamalıdır.

Kovandaki çerçeveler düzenlenerek fazla petekler alınmalıdır. En sonda bulunan çerçevenin yanına bölme tahtası konularak kovanın boş kalan kısmından soğuğun girmesi önlenmelidir.

Arı Kışlatma Kışlatma Nedir Bal arısı kolonilerinin aktif sezon sonrasında dinlenecekleri dönem olup hava sıcaklığının C nin altına düşmesiyle başlar. Bu dönemde bal arıları kış salkımı oluştururlar ve sadece bal yerler.

Salkım merkezinde sıcaklık 33 0 C iken salkım yüzeyindeki sıcaklık C civarındadır. Arılar salkım içerisinde nöbetleşe olarak salkım içinden dışına doğru hareket ederler.

Kışlatma Esnasında Kolonilere kış yiyeceği olarak bal ve polenli petekler bırakılır. Petekler tamamen balla dolu olmayıp alt yarılarındaki gözler boş olmalıdır. Arılar bal dolu gözler üzerinde değil, balla dolu kısmın hemen altındaki boş gözler üzerinde salkım kurarlar.

Kovan içerisinde yeterli besin stoğu olmalı. Varroa ya karşı ilaçlama yapılmış olmalı. Su basmasına karşı sehpalara alınmalı. Çatlak, kırık ve delik kovan kullanılmamalı. Kovanlar hafif öne eğik yerleştirilmeli. Varroa:arılarda kanat ve bacaklarda deformasyon, kısa bacaklılık gibi vücut anormallikleri ve yetişkin arılarda verim düşüklüğüne neden olan, hatta kovanın tamamen sönmesine bile sebep olabilecek tehlikeli bir hastalıktır. Bir kovandan diğer kovana kolayca bulaşabilecek, önlem alınması gereken önemli bir hastalıktır.

Kovan kapakları altına hava geçiren ve nem tutan maddeler konulmalı. Uçma delikleri daraltılmalı. Kovan içerisinde boş petek bırakılmamalı. Bölme tahtası ile petekler sıkıştırılmalı. Kovanlar, varsa sundurma altına alınmalı. Kovanlar hiçbir şekilde rahatsız edilmemeli. Boş petekler depolanmalı ve mum güvesine karşı ilaçlama yapılmalı.

KIŞLATMA İŞLEMLERİ 1. Kışlatmaya alınacak koloniler bulunduğu yerde bırakılabileceği gibi kışı ılık geçen bölgelere de taşınabilirler. 2. Kışı ağır geçen yerlerde kovanlar çeşitli maddelerle sarılabilir. 3. Sağlıklı bir kışa hazırlık dönemi kışlatma çıkışı koloni kaybını da en aza indirecektir. 4. Sonbaharda yapılacak olan çalışmalar kışlatma başarısını da o oranda etkileyecektir.

Her canlı türünde olduğu gibi bal arılarını da etkileyen, yaşama gücünü, verimini düşüren bir çok hastalık, parazit ve zararlıları vardır. Balarısı hastalık, parazit ve zararlılarının tümü bulaşıcı nitelikte olup, önlem alınmadığı durumlarda arılık içerisinde koloniden koloniye, arılıklar arasında ve gezginci arıcılık nedeni ile bölgeler arasında yayılarak kısa bir süre içerisinde tüm ülke arıcılığını etkileyecek duruma gelmektedir.

ARI HASTALIKLARININ SINIFLANDIRILMASI A-) Yavru Hastalıkları 1. Bakteriyel Hastalıklar a) Amerikan Yavru Çürüklüğü b) Avrupa Yavru Çürüklüğü 2. Fungal Hastalıklar a) Kireç Hastalığı b) Taş Hastalığı 3. Viral Hastalıklar a) Tulumsu Yavru Çürüklüğü

BAKTERİYEL HASTALIKLAR 1-)Amerikan Yavru Çürüklüğü Paenibacillus larvae adlı spor oluşturan bir bakteridir Sporlar uygun şartlarda kovanda 33, toprakta 60, temel petek ve bal içerisinde 45 yıl canlı kalabilmektedirler.

Hastalık etmeni sporlar, larvalara beslenme esnasında kontamine olmuş besinler yolu ile bulaşır funduszeue.info sporları ergin arılarda hastalığa neden olmazken larva ve pupalarda hastalık oluşturmaktadır. Larvalar ilk üç günlük dönemde arı sütü ile beslendiklerinden hastalığa karşı bağışık durumdadırlar.

Bal ve polenle beslemenin yapıldığı yaşlı larvalarda bulaşık besinlerle sindirim sistemine giren sporlar çimlenirler. Vegetatif gelişme sonucu barsak çeperlerini tahrip ederek vücut boşluğuna yayılan bakteriler larval dokularla beslenerek gelişmelerine devam ederler. (vegetatif üreme: eşeysiz üreme)

Hastalık etmeni sporlarla bulaşık yavrular yumurtadan çıkıştan gün sonra pupa döneminde ölürler Hasta larvaların renkleri önce sarı sonra kahve rengi ve siyaha dönüşür. Ölü larva ve pupalar üzerinde funduszeue.info tarafından hastalık yapabilme kabiliyetine sahip 2,5 milyar adet spor üretilebilir. Ölü pupaların işçi arılar tarafından petek gözlerden temizlenmesi esnasında sporlar kovan içerisinde her yere yayılırlar.

Ölü larva ve pupalar üzerinde funduszeue.info tarafından hastalık yapabilme kabiliyetine sahip 2,5 milyar adet spor üretilebilir. Ölü pupaların işçi arılar tarafından petek gözlerden temizlenmesi esnasında sporlar kovan içerisinde her yere yayılırlar.

BAL ARISI KOLONİLERİNDE AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI BELİRTİLERİ 1. Yavrulu alan muntazam değildir 2. Açık ve kapalı gözler birbirine karışmıştır.

3. Kapalı gözler üzerinde delik ve çukurluklar vardır. 4. Kapalı gözlerin rengi matlaşmıştır.

5. Hastalıklı yavru pupa döneminde ölmüş ise dil sertleşerek petek gözü ikiye ayıracak şekilde yukarı doğru uzanır.

6. Üzerleri delinmiş ve içeri çökmüş petek gözler bir çöple karıştırıldığında ölü larva lastik gibi uzar.

7. Kovandan ekşi tutkal kokusu gelir. 8. Ölü larvalar kuruyarak petek gözlerin tabanına yapışırlar. 9. Hastalıklı koloniler zayıflar gelişemez ve aktiviteleri azalır.

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞININ BULAŞMA YOLLARI Hastalıklı koloni satın alınması Kullanılmış arı malzemelerinin satın alınması Hastalıklı kolonilerin sağlıklı kolonilerle birleştirilmesi, hastalıklı kolonilerden sağlıklı kolonilere petek verilmesi Arıların kovanlarını şaşırması Arılık içi veya arılıklar arası yağmacılık Kontrolsuz yapılan gezginci arıcılık Arıların balla beslenmesi

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI İLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ Bu hastalıkla ilgili herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Bazı arıcılılarımız yasak olmasına rağmen arılarında antibiyotik kullanarak bu hastalığı tedavi etmeye çalışsalar da antibiyotiklerin sporlara etkimemesinden dolayı hastalık tekrar ortaya çıkar. Bu sebeple hastalıkta en önemli nokta korunmadır. Hastalık taşıyan kovanlar kesinlikle nakledilmemelidir.

Zayıf kovanların birleştirilmesi ve yavrulu çerçeve takviyesi gibi işlemler kontrolden sonra yapılmalıdır. Arıcılıkla ilgili bütün malzemeler temiz tutulmalı ve dezenfekte edilmelidir. Etrafta petek ve bal artıkları bırakılmamalıdır. Kovanlar kuvvetlendirilmeli, gerektiğinde vitaminli şurup ve kekle beslenmelidir. Böylece arının direnci arttırılarak hastalıktan en az miktarda etkilenmesini sağlanmalıdır.

Kaynağı bilinmeyen ballar oğullar ve koloniler arılığa sokulmamalı ve şaşırmalar önlenmelidir. Diğer arı hastalıkları ve parazitleriyle mücadele edilmelidir. Eğer hastalık çok ilerlemişse kovan gövdesi hariç arılar çerçevelerle birlikte yakılmalıdır. Bu hastalık ihbarı mecburi hastalıklar arasındadır ve herhangi bir kimyasal ilaçla tedavisi yoktur

Hastalıktan korunmanın en iyi yolu koruyucu tedbirleri almaktır. Bulaşık malzeme ve peteklerin dezenfeksiyonunda potasyum hipoklorit ve formaldehit (%2&#;lik) kullanılabilir. Ancak özellikle formaldehit uygulamasında dikkatli olunmalıdır. Çünkü bal formalini absorbe eder ve formalin arılar için öldürücü olabilir. Formalin uygulanmış bal ve petekler arılara verilmemelidir ve imha edilmelidir.

AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ Etmeni Melissococcus pluton&#;dur. Ancak bu hastalık oluştuğunda genelde ortamda Bacterium, Bacillus alvei ve Bacillus laterasporus bakterileri de bulunabilir. Bacillus alvei ve Bacillus laterasporus saprotif(çürükcül) bakteriler olup hastalığın bulaşmasında rol oynamazlar

Avrupa yavru çürüklüğü mevsimsel bir bakteriyel hastalıktır. Genellikle mayıs- haziran aylarında görülür. İlk nektar akımında, koloninin hızlı gelişme gösterdiği dönemde ortaya çıkar ve sadece genç (2 günlük) yaştaki larvaları etkiler

HAYAT EVRESİ Larvalar bakteriyi besleyici arıların getirdikleri besinlerle sindirim sistemine alırlar. Mide ve bağırsakta gelişmeye başlar. Larva, pupa dönemine girdikten sonra etmen bağırsaktan dışkı ile petek gözün içine atılır. Petek gözün içindeki bu atıkları işçi arılar temizlik esnasında alır ve dışarı atarlar. Ancak bu sırada diğer larvalara da bakteriyi bulaştırırlar. Patojen bakteri yavrunun gıdasını ve bağırsak içeriğini hızla tükettiği için larvanın pupa dönemine çok zayıf girmesine veya pupa döneminde ölmesine neden olur. Ölümler diğer fırsatçı patojenlerinde olaya karışması ile hızlanır.

BELİRTİLERİ Petek üzerinde yavrulu alan düzgün olmayıp açık ve kapalı gözler birbirine karışmıştır. Ölümler genellikle açık gözlerde larva döneminde görülür(%90), eğer ölüm gözler kapandıktan sonra yani pupa döneminde olmuşsa göz kapağı delinir ve rengi açılır. Larvanın rengi önce sarıya, sonra kahverengi ve siyaha dönüşür

Ölü larvalar sulu ve yumuşaktır. Hastalıklı kolonide gelişme hızı düşer, ergin arı sayısı ile yavru miktarında büyük azalma görülür. Arıların polen ve nektar toplama aktivitesi azalır. Kapalı petek göz üzerindeki sır tabakasının rengi matlaşarak içeriye doğru çöker. Ölü larvalar tabanın dibine yapışmaz Kovandan kokuşmuş et kokusu gelir.

Her üç bireyin larvası da bu hastalığa yakalanır. Hastalıklı larvalar genellikle bakıcı arılar tarafından dışarı atıldığı için güçlü kolonilerde uzun süre fark edilmeyebilir. Ancak ölümler çok fazla olursa ve kovan güçlü değilse larvalar atılamaz ve petek gözü içerisinde çürümeye başlarlar. Ölü larvalar petek gözü tabanında C şeklinde kıvrılmış durumdadırlar. Gözün tabanına yapışmazlar ve petek göze bir kibrit çöpü sokulduğunda gözden rahatlıkla çıkarılabilirler. Göze bir çöp sokularak karıştırıldığında cm kadar bir uzama gözükür.

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ İLE AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ ÖNEMLİ FARKLAR

1- Ölmüş larvaların gözün tabanında C harfi şeklinde görülmesi. Amerikan Yavru çürüklüğünde ölümler larva pupa döneminde kapalı gözlerde oluşur. Bundan dolayı C şeklinde ölmüş yavru gözükmez. 2- Ölen yavruların gözün tabanına yapışmaması. Amerikan Yavru çürüklüğünde çürüme oluştuğundan dolayı gözün tabanına yapışma olur. 3- Ölü yavru bulunan göze çöp sokulduğunda yavrudaki çürüme miktarı Avrupa Yavru Çürüklüğüne göre daha az olduğundan uzama Miktarı da azdır ( cm kadar uzar)

KORUNMA YOLLARI Hastalıklı koloniler başka yere taşınmamalıdır Hastalıklı koloniler diğerleri ile birleştirilmemeli Koloniler şurup ve keklerle güçlendirilmelidir Kullanılan alet ve ekipmanlar temiz olmalıdır Kullanılan temel petek, polen vb. temiz olmalıdır Varroa mücadelesi zamanında yapılmalıdır

FUNGAL HASTALIKLAR A-) KİREÇ HASTALIĞI Etmeni: Ascosphaera apis adında bir mantardır

HASTALIĞIN NEDENLERİ 1-) Bu hastalık bir mantar hastalığı olduğundan dolayı en önemli nedeni kovan içi nemdir. Kovan içinin nemi normalden daha fazla ise hastalık hızla yayılır.

2-) Bakterilerle mantarlar arasında bir antagonizma vardır. Bakterileri öldürmek için yoğun antibiyotik kullanıldığında bu mantar için uygun bir ortam oluşturulur ve hastalık hızla yayılır.

3-) Stres (Olumsuz koşullar, Açlık) 4-) Diğer hastalık ve zararlılar. 5-) Uygun olmayan kullanılmış siyah petekler 6-) Katkılı balmumu kullanımı 7-) Genetik yapı ve Yetersiz beslenme 8-) Çevre kirliliği ve Koloni kontrolleri ve yanlış bakım

BULAŞMA VE HAYAT EVRESİ Mantar sporları toprakta, bitkilerde, su kaynaklarında, polen ve bal toplayan tarlacı arıların vücut kılları arasında bulunabilir. Fungus ergin arılarda hastalık yapmaz, larvalara işçi arılar tarafından besinlerle bulaştırılır. İlk 3 gün bulaşma olmaz. Çünkü bu dönemde arı sütü ile beslenirler. Arı larvaları açık yavru gözlerinde günlük olduklarında bulaşma gerçekleşir. Süre geçtikçe larvaların hastalığa yakalanma riskleri azalır. Ölümler genellikle olgun larva veya pupa döneminde olur.

Besin yoluyla arı larvasına bulaşan mantar sporları, larvanın orta bağırsağında gelişerek misel oluştururlar. Gelişen miseller, daha sonra bağırsak çeperini delerek karın boşluğuna yayılır ve bir kısmı da larvanın dış tabakasını delerek dışarı çıkarlar. Bu dönemde larvada büyüme durur ve ölümler görülmeye başlanır. Larva derisinden dışarı yayılan mantar miselleri, vücut yüzeyinde beyaz kümeler oluşturur. Larva giderek sertleşir ve mumya görünümü alır.

Larva eğer tek bir cinsiyete ait miseller ile kaplanmışsa mumyalar beyaz renktedir. Bu yüzden bu hastalığa kireç hastalığı adı verilir. Eğer fungusun miselleri iki cinsiyete de ait iseler mumyalaşmış larvada larvada siyah benekler veya koyu gri noktalar görülür.

BELİRTİLERİ Kolonideki arı sayısının çeşitli nedenlerle azalması sonucunda yavrulu çerçevelerin dış kenarında bulunan erkek arı larvalarının gelişmesi için gerekli olan optimum sıcaklık sağlanamaz. Eğer mantar sporları bu sırada aktif hale geçerse, hastalığın ilk belirtileri yavrulu çerçevelerin kenarındaki erkek arı gözlerinde görülür. Hastalığın ileri dönemlerinde çerçevenin orta kısımlarında da mumyaları görmek mümkündür. Temizlikçi arılar açık veya kapalı gözlerdeki mumyaları buradan çıkartarak kovanın dip tahtası veya uçuş tahtası üzerine bırakırlar. Kurumuş mumya larvaları petek gözüne yapışmazlar.

HASTALIKTAN KORUNMA YOLLARI 1) Temel nemin sağlanması 2) Kovanın dip tahtası nemli toprak üzerine konulmamalıdır. 3) Hastalık nedeniyle zayıflamış kolonilere, genç arılı çerçeve ilave edilmeli. 4) Kolonide stres yaratan açlık, aşırı antibiyotik kullanımı ve diğer hastalıklar gibi faktörlerden koloni korunmalıdır. 5) Bulaşık koloninin ana arısı mutlaka değiştirilmelidir.

6) Hastalığa hassas olan kolonilerle çalışmaktan kaçınılmalıdır. 7) Arıların protein ihtiyaçlarını karşılamak için hazırlanan keklere katılan bira mayası, süt tozu ve soya unu gibi maddeler arının sindirim sistemi ortamını bazikleştirir ve yüksek protein içeriğinden dolayı bakteri ve mantarların gelişmesini arttırır. 8) Bu hastalığa karşı etkili bir ilaçla mücadele yöntemi geliştirilememiştir. Ancak %0,7&#;lik timol solüsyonu veya %4&#;lük formaldehitin gömeçler üzerine püskürtülmesi şeklinde uygulamalar mevcuttur.

B-) TAŞ HASTALIĞI Etmeni: Aspergillus flavus dur Zoonoz bir hastalıktır. İnsanlarda üst solunum yollarında enfeksiyonlara sebep olabilir.

BULAŞMA VE YAYILMA Bu funguslara toprakta yaygın olarak rastlanılmakla birlikte bal arıları, böcekler, memeliler ve kuşlara zararlı etkileri bulunmaktadır. Hastalığın erken dönemlerinde teşhisi oldukça güç larvadaki gelişmesi çok hızlı olmaktadır. Hastalığın ileri safhalarında larvaların başının arka kısmına yakın beyazımsı sarımtırak yüzük şeklinde bir halka gözlenmektedir. Larva ölümden sonra sertleşerek kırılması güç bir yapıya dönüşmektedir. Bu sebepten dolayı hastalık taş hastalığı olarak isimlendirilmiştir.

Sonuç itibariyle Fungus larvanın vücut duvarını patlatarak yalancı bir dış kabuk oluşturur. Bu devrede larvaların dış yüzeyleri yeşil renkli fungal sporlar tarafından kaplanabilmektedir. Temizlikçi arılar gözleri temizlerken sporları diğer larvalara bulaştırarak kolonide hastalığın yayılmasına neden olurlar. Taş hastalığı çoğunlukla larvalar üzerindeki belirtilere bakılarak teşhis edilebilmekle beraber, tam bir teşhis için kültürü alınmalıdır.

KORUNMA YÖNTEMLERİ 1) Kovanların havalandırılmasına dikkat edilmelidir 2) Arılık yerinin seçimine dikkat edilmelidir 3) Sonbaharda kovandan alınan fazla petekler iyi muhafaza edilmelidir 4) Fazla petekler formalin veya etilen oksitle dezenfekte edilmelidir 5) Hastalıklı kolonilerden elde edilen bal insan ve arı beslenmesinde kullanılmamalıdır

VİRAL HASTALIKLAR TULUMSU YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ Etmeni normal mikroskopla görülemeyen bir virüs olup bu hastalık torba çürüklüğü olarak da adlandırılır. Hastalık henüz ülkemizde görülmemekle birlikte komşularımız olan,yunanistan,ermenistan,ira n ve Gürcistan&#;da enfeksiyon mevcuttur.

HAYAT EVRESİ Larvalar bu virüsü, işçi arıların yavru gıda bezlerinden gelen bulaşık salgılarla vücutlarına alırlar. Kuluçka süresi gün kadardır. Hasta larvalar pupa haline geçmeden ölürler. Virüs, larvanın deri değiştirme düzenini bozduğu için eski deri baş kısmından kopamaz ve iki deri tabakası arasında bir miktar sıvı toplanır. Bunun sonucunda baş bölgesi şişkin hale gelerek kıvrılır, vücut adeta tuluma benzer bir görünüm alır.

BELİRTİLERİ Hasta koloniler zayıflar ve bal veriminde düşüş görülür. Hasta larvalar pupa dönemine geçmeden ölür. Ölümler açık gözlerde az, sırlanmış gözlerde daha fazladır. Ölü larvalarda petek gözüne yapışma olmadığı için kolaylıkla çıkarılabilir.

Larvanın rengi başlangıçta beyazdır. Hastalık ilerledikçe saman sarısı ve griye dönüşür. Ölü larvanın rengi gri siyahtır. Daha sonra vücut kurur ve L harfi şeklinde gözün içinde sertleşir.

HASTALIKTAN KORUNMA YOLLARI Bir virüs hastalığı olduğundan ilaçla tedavi yöntemi funduszeue.infoler hastalığı kolayca yenebilir. Ana arısı değiştirilerek kuluçka kısa bir süre içinde olsa durdurulur. Bu arada kovandaki hastalıklı larvaların işçi arılarca tamamen temizlenmesi sağlanır.

Bakteriyel Hastalıklar a) Septisemi B-) Ergin Hastalıkları Protozoan Hastalıklar a) Nosema. Viral Hastalıklar a) Akut Arı Felci b) Kronik Arı Felci Diğer Hastalıklar a) Dizanteri

Bakteriyel Hastalıklar a) Septisemi Hastalık kan zehirlenmesi olarak bilinir. Bir ergin arı hastalığıdır. Etmeni: Pseudomanas Apiseptica Burnside adında gram negatif bir bakteridir.

BULAŞMA VE YAYILMA Bu hastalığa neden olan bakteri doğada nemli toprakta, bitkilerde durgun sularda ve bataklıklarda bulunur. Çeşitli yollardan arının trake sistemine girer ve buradan kan sıvısına girerek hastalık yapar. Hastalık özellikle havalandırması yetersiz ve yüksek nem bulunan kolonilerde görülür. Ayrıca yoğun bir şekilde yapay gıdalarla beslenen arılarda ortaya çıkar.

BELİRTİLERİ Septisemiye yakalanan arılar hızla ölürler. Kan sağlıklı arılarda solgun sarımtırak renkte iken hasta arılarda açık kahverenginden tebeşir beyazına dönüşür. Hastalığa yakalanan arılarda kaslar hızla refleks kaybına uğrar, uçma yeteneği kaybolur, besin tüketimi durur, koloni zayıflar. En yüksek ölüm düzeyi bulaşmadan saat sonra görülür. Ölen arılar ele alındığında baş, göğüs, kanat ve bacak gibi vücut kısımları hemen ayrılır. Ölü arılarda kokuşma görülür.

KORUNMA VE KONTROL Koloniler güneş alan ve hava akımı bulunan arılıklarda tutulmalı Arılık yeri nemli olmamalı ve kovan içinde nem birikmemelidir Arılar üzerinde stres yaratabilecek uygulamalardan kaçınılmalı Varroa ve nosema ile mücadele edilmelidir Yoğun yapay yemlemeden kaçınılmalıdır

Protozoan Hastalıklar Etmeni Nosema apis adı verilen bir protozoadır. Spor oluşturarak çoğalırlar. Ergin arı hastalığıdır. a) Nosema

En çok ilkbaharda görülür Sporlar gıda veya su ile ağızdan alınırlar Hasta arılarda milyon N. apis sporu oluşur Hasta arıların su kaynaklarını ziyareti ile diğer arılara ve kolonilere de bulaşır

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ 1) Ergin arılarda görülür. 2) Arılar kanatlarını çırparlar fakat uçamazlar. 3) Kovan önündeki otlara çöplere tutunurlar. 4) Koloni zayıflar ve söner.

5) Hasta arıların mideleri Sütbeyazı rengindedir Mide şişer ve kıvrımları azalır

6) Hasta arıların abdomenleri şişer ve uzar 7) Hasta arılar dışkılarını kovana bırakırlar ve N. apis sporlar dışkı ile diğer arılara bulaşır

NOSEMA HASTALIĞININ KOLONİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 1. Sonbaharda arı populasyonda büyük azalma olur 2. Arıların ömrü kısalır 3. İşçi arıların arı sütü üretimi azalır 4. Kış kayıpları artar 5. Ana arı kayıpları artar 6. Ana arıların yumurtlama hızı azalır 7. Koloni gelişme hızı düşer 8. Bal verimi azalır

NOSEMA HASTALIĞININ YAYILMASINI HIZLANDIRAN ETMENLER 1. Hastalıklı kolonilerden sağlıklı kolonilere arılı, yavrulu, ballı veya polenli petek verilmesi 2. Koloni kontrollerinde arıların ezilmesi 3. Kovanların uzun süre kapalı kalması 4. Uzun süren arı taşımacılığı 5. Arıların kışın rahatsız edilmesi 6. İlkbaharda kovanların sık sık açılması 7. Ana arı veya paket arısı yetiştiriciliği 8. Yetersiz besleme, kolonilerde stresin oluşması

KORUNMA VE KONTROL YÖNTEMLERİ 1) Koloniler kış aylarında rahatsız edilmemelidir 2) Koloniler aç bırakılmamalı, şurupla beslenmelidir 3) Arılık yerinin seçiminde dikkatli olunmalıdır 4) Sonbahar bakımına özen gösterilmeli 5) Her kolonide genç ve kaliteli bir ana arı olmalıdır 6) Koloni populasyonu yeterli olmalıdır 7) Yeterince bal ve polen bulunmalıdır 8) Hastalık ve parazitlerle mücadele edilmelidir 9) Kovanların havalandırması yeterli olmalıdır

VİRAL HASTALIKLAR PARALİZ (ARI FELCİ) a) Akut Arı Felci b) Kronik Arı Felci

ETMENİ: İki çeşit virüstür. Bunlar; kronik arı paraliz (felç) virüsü (CBPV) akut arı paraliz virüsü (ABPV)dir.

Hastalığın etmeni RNA yapıdaki bir virüstür yılında tüm coğrafi bölgelerimizde görülmüştür. Hastalık genelde haziran ve temmuz aylarında görülür. Sonbaharda ise hastalıkta azalma olur. Virüsün inkübasyon ısısı optimum 35 C&#;dir. Bulaşma şekli kesin olarak bilinmemekle beraber arılar arasında bal alışverişi ile olduğu sanılmaktadır. (inkübasyon:mikroorganizmaların belirli sıcaklıkta tutularak gelişmesini sağlama işlemi.)

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ Hastalığın en önemli belirtisi üzerlerine duman verildiği halde arılar vızıltı çıkarırlar fakat uçmazlar. Bacak ve kanatları sürekli şekilde titrer. Hasta arıların midesindeki sıvılar dışarı atılamadığı için karınları nosemalı arılarda olduğu gibi şişkindir. Hasta arıların vücut kılları döküldüğü için parlak ve cilalı bir görünümü vardır.

Kovanda hasta arılar çerçevenin üst kısmında toplanırlar Sıcak ve kurak havada hastalığın şiddeti artar. Toprak ve bitkiler üzerinde sürünerek yürürler Vücut yüzeyleri koyu esmer bir renk alır. Abdomen normalden daha ufakmış gibi görünür.

Hasta arılar hafta içinde ölürler. Hastalık nedeniyle tarlacı arıların sayılarında görülen azalmadan dolayı kolonideki yavru gelişimi olumsuz etkilenir. Bundan dolayı genç arıların sayısında bir azalma görülür. Bakıcı arıların azalması sonucu koloninin düzeni bozulur. CBPV virüsü ergin arıların sinir sistemini tahrip eder. Sinir hücrelerinin içinde yayılır ve istem dışı kasılmalara sebep olur.

KORUNMA VE KONTROL Paraliz virüsünü kontrol altına alabilecek etkili bir mücadele yöntemi bulunamamıştır. Hastalığa dayanıklı hatlar yetiştirilmelidir. Hasta kolonilerin anaları yenilenmelidir. Koloniler arasında yağmacılık önlenmelidir

Diğer Hastalıklar a) Dizanteri Dizanteri, bulaşıcı olmayan ve hazım bozuklukları nedeniyle ergin arıların ishale yakalanmaları şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu hastalık birçok sebepten dolayı ortaya çıkabilir. Bunlar arasında Fermente olan gıda stokları, sonbaharda sulandırılan şurupla besleme, kirli şurupların verilmesi, rutubet yada nemlilik, arıların uzun süre kapalı tutulmaları, akide,pekmez,lokum,ham şekerle yapılan beslemeler sayılabilir.

BELİRTİLERİ Uyuşuk arılar, şişen abdomenler, sarıdan kahverengiye kadar dışkı ile bulaşan kovanlar, hastalık hafif seyrediyorsa koloniye fazla zarar vermez ancak nosemayla birlikte seyrediyorsa nosemanın yayılma hızını arttırır. Hastalık şiddetli seyrederse toplu ölümler başlar ve koloni sönebilir.

SEPTİSEMİ(kan zehirlenmesi) Septisemi bir ergin arı hastalığıdır. ETMENİ: Pseudomanas Apiseptica Burnside adında gram negatif bir bakteridir.

Çeşitli yollarla arının trake sistemine girer ve buradan kan sıvısına geçerek hastalık yapar. Hastalık özellikle havalandırması yetersiz ve yüksek nem bulunan kolonilerde ortaya çıkar. Septisemi, nosema ve parazit hastalıklarıyla bir arada görülebilir.

Septisemiye yakalanan arılar hızla ölürler. Kan, sağlıklı arılarda solgun sarımtırak renkte iken; hasta arılarda açık kahve renginden tebeşir beyazına dönüşür. hastalığa yakalanan arılarda uçma yeteneği kaybolur, besin tüketimi durur, koloni zayıflar. Ölen arılar ele alındığında baş, göğüs, karın, kanat ve bacak gibi vücut kısımları hemen ayrılır.

KORUMA VE KONTROL Koloniler güneş alan ve hava akımı bulunan arılıklarda tutulmalı Arılık yeri nemli olmamalı ve kovan içinde nem birikmemelidir Arılar üzerinde stres yaratabilecek uygulamalardan kaçınılmalı Varroa ve nosema ile mücadele edilmelidir Yoğun yapay yemlemeden kaçınılmalıdır

1. Bal Arısı Parazitleri a) Trake Akarı b) Varroa C-) Bal Arısı Parazit ve Zararlıları 2. Bal Arısı Zararlıları a) Bal Mumu Güvesi b) Arı Biti 3. Diğer Bal Arısı Zararlıları - Yaban Arıları - Karıncalar - Arı Kuşu - Ayı - Kirpi - Örümcekler

1. Bal Arısı Parazitleri a) Trake Akarı b) Varroa A-) TRAKE AKARI Trake akarı (Acarapis woodi rennie) genellikle işçi arıların solunum sistemine yerleşen bir iç parazit akardır. Bazen ana arı ve erkek arılarda da görülebilir. Trake akarının dişisi ergin arının ilk göğüs gözeneğinden içeri girerek trake içerisine yerleşir ve yumurtalarını bırakır. Yumurtadan çıkan larvalar trake duvarını ağızları ile delerek arının kanı ile beslenirler..

Ergin akarın ömrü gündür. Ölü arılarda gün yaşayabilirler. Gelişmeleri için en uygun sıcaklık 34 C dir. En hızlı gelişimini kış boyunca kovan içinde devam ettirir. Kış sonunda yumurtası ve dışkılarıyla arının soluk borusunu iyice kirletmiş durumdadır. Erken ilkbaharda arı ilk uçuşa çıktığında ise, kovandan belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra tıkanık soluk boruları nedeniyle yeterli hava alamaz ve kovandan uzak bir yerde ölür.

BELİRTİLERİ Yıllarca hiçbir belirti göstermeden gizli olarak yaşayabilir Trake akarı ile bulaşık arılarda dikkati çeken en önemli belirti uçma yeteneğinin kaybolmasıdır. Bulaşık arılar kovan yakınında yerde sürünerek hareket ederler. Soğuk havalarda kovan kenarında küçük kümeler oluştururlar. Kanatlar normal değildir ve sanki yerinden çıkmış gibi sarkıktır. Arılar küçük ot ve benzeri bitki parçalarına tutunmaya çalışırlar. Karın şişkin durumdadır.

Trake akarı ile bulaşık bu arılarda görülen belirtiler nosema, pestisit zehirlenmeleri ve arılarda paralize yol açan diğer hastalık belirtilerine benzer. Bu nedenle, kesin teşhis hastalıklı arılar laboratuvarda incelendikten sonra verilmelidir Akar, genellikle solunum borusunda olduğu için mutlaka etki maddesi bromoproplate olan fumigant ilaçlar kullanılmalıdır.

B-)VARROA Varroa bal arılarının larva, pupa ve erginlerin kanlarını emerek yaşayan, mücadele edilmediğinde; bulaşık kolonilerin fiziksel veya fizyolojik olarak zarar görerek ölmesine neden olan bir dış parazittir. Varroa ilk olarak yılında Java adalarında Hindistan arısı (Apis cerana) üzerinde tespit edilmiştir. Varroa paraziti Hindistan arısından bal arısı (Apis mellifera) kolonilerine geçerek Rusya, Bulgaristan, Yugoslavya ve yıllarında Türkiye de tespit edilmiştir. Varroa; ülkemizde epideminin yaygın olduğu yılına kadar koloninin sönmesine neden olmuştur.

BULAŞMASI Varroanın ülkemizde hızla yayılmasının en önemli nedeni ülkemizde yoğun olarak yapılan gezginci arıcılıktır. Varroa enfestasyonunun olduğu bölgeye götürülen arılara bulaşan varroalar buradan diğer bölgelerede yayılmıştır.

Bulaşması ve yayılması genel olarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir. 1) Bulaşık kolonilerden sağlıklı kolonilere yavru ve genç işçi Verilmesi 2) Kolonilerin kontrolsüz olarak birleştirilmesi ve suni oğul üretimi ile yeni kovanların oluşturulması 3) Bulaşık arıların kovanlarını şaşırarak diğer kovanlara girmesi 4) Arılıklar arasında zayıf koloniler nedeniyle sık sık yağmacılık yapılması

5) Etkili olmayan yöntemlerle zararlıya karşı yapılan kimyasal mücadeleden olumlu sonuç alınamaması 6) Zararlı ile bulaşık olduğu bilinen ülkelerden kontrolsüz paket arı, ana arı veya arı kolonisi alınması 7) Gezginci arıcılığın yeterince denetlenmemesi 8) Zararlı ile toplu mücadeleye önem verilmemesi

Dişi Varroa nın ( ) Morfolojisi Ergin dişi varroa; mm uzunluğunda mm genişliğinde, oval şekilli Koyu kırmızı-kahverengi Delici-emici ağız yapısı Vücut; sırt ve karından basık olup üst kısmı dış bükeydir.

Erkek Varroa ( ) Morfolojisi mm çapında ve dairesel yapıda olup, beyaz-gri veya sarımsı renktedirler, Ağız yapıları yavru ve ergin arılardan kan emmeye uygun olmadığından beslenemezler. Ağızları dişiye sperm aktaracak şekilde değişikliğe uğramıştır. Erkek varroalar ergin hale geldikten 1 gün sonra cinsi olguluğa erişerek petek gözler içerisinde çiftleşirler. Çiftleşme sonrası erkek varroalar öldüklerinden petek gözlerin dışında ve arıların üzerinde bulunmazlar.

Varroanın Yaşam Döngüsü Ergin-döllenmiş dişi varrolar günlük larvaların bulunduğu petek gözlere girerler Aynı petek göze birden fazla varroa girebilir. Gözler kapandıktan gün sonra ilk yumurta bırakılır. İlk bırakılan yumurtalar döllenmemiş olup erkek varrolar gelişmeye başlar. Ergin dişi varrolar yumurta bırakabilirler. Yumurtalar 1 defada bırakılmayıp 30 saat ara ile bırakılırlar

Dişi varroların yumurtlamış olduğu yumurtaların tamamı ergin hale gelemez.

Erkek ( ) varroalar gelişmelerini , dişi ( ) varroalar ise gelişmelerini günde tamamlayarak yavru arılarla beraber petek gözlerden çıkarlar.

Ergin varroalar; arı ve yavruların olmadığı ortamda 5 günden fazla canlı kalamazlar.

KOLONİYE ETKİSİ Kısa süreli fakat sık sık hemolenf emerler. Her emmede arı vücut ağırlığının yaklaşık %0,1&#;ini kaybeder. Varroalar arıların kitini tabakasını delerler ve bu yaralardan diğer zararlı mikroorganizmalar vücuda girer. Hemolenf emmesi sonucu arı devamlı olarak protein kaybeder. Bu durumda olan arılar her türlü mikrobik enfeksiyondan etkilenebilirler. Mikrobik enfeksiyon ve protein kaybı arıların ömrünü kısaltır.

Koloniler rahatsız olduklarından dolayı kış salkımı yapamaz ve ana arıyı soğuktan koruyamazlar. Üzerinde akar bulunan larvalar gelişemeyip ölür. 5&#;ten az akar bulunan larvalar ise gelişmesini tamamlamakta ancak kanatsız, tek kanatlı veya bacakları eksik anormal bireyler oluşur.

Varroalar sindirim sistemlerinde taşıdıkları mikroorganizmaları arının kitin tabakasını delerek emgi yaptıkları sırada arılara bulaştırırlar. Ağırlık yaparak arıların faaliyetlerini yavaşlatırlar İşçi arıların yavru bakımı zayıflar ve buna bağlı olarak ana arının yumurtlama kapasitesi azalır

VARROA NIN ZARARLARI Kolonilerin gelişmesini durdurur Önlem alınmadığında kolonileri söndürür Arıların ömür uzunluğu azalır, kış kayıpları artar Arılar küçük, kanatsız ve deforme olmuştur Larvalar beslenemez ve yavru ölümleri olur Varroların açtığı yaralardan diğer mikroplar girer Nosema, arı felci, AYÇ, AvYÇ hastalıkları artar İşçi arılarda protein kaybı olur Erkek arılarda canlı ağırlık ve sperma miktarında azalma

İşçi arıların bir kısmı uçamadığından kovan önünde sürünürler. İşçi arılar varroa ile bulaşık yavru gözlerini mühürlemeyerek yavruları dışarı atabilirler. Parazitli pupaların beyaz vücudunda koyu kırmızı-kahve renkli benekler görülür.

Varroanın Tespiti Erkek arı pupaları kontrol edilir Deforme işçi arı varlığı kontrol edilir. İşçi arıların üzerinde gözle tespit edilir. Kovan dip tahtasına beyaz gres yağlı karton konularak düşen varroalar sayılır. Kovan dip tahtasındaki kalıntılar incelenir.

VARROA İLE MÜCADELE Mücadele için en uygun dönem kolonilerde kuluçka faaliyetinin ve kapalı yavru gözlerinin en az olduğu erken ilkbahar ve geç sonbahardır. İlaçlamalar balda kalıntı bırakmaması için nektar akımı ile bal hasadı arasında kalan dönemin dışında yapılmalıdır. Öncelik korunmaya verilmelidir. Unutulmamalıdır ki kullanılan çoğu kimyasal balda kalıntı bırakır ve balın kalitesinin düşmesine neden olur.

Yağmacılık önlenmeli bunun için kovan uçuş delikleri daraltılmalıdır. Arıların kovanları şaşırması engelleyecek tedbirler alınmalıdır. Yoğun enfestasyona maruz kalmış kovanlar yakılmalıdır. Kovanın oğul vermesi önlenmelidir. Kovanlar yerden en az 50cm yükseğe konulmalıdır ve devamlı güneş alan yerler seçilmelidir. parazite karşı kullanılacak ilaçların etkinliğini ve başarı şansını arttırmak için ilaçlamaların yavrusuz dönemde yapılması şarttır.

KİMYASAL MÜCADELE Kimyasal mücadele için seçilecek preperatların doğru zamanda ve doğru dozlarda kullanılması gerekmektedir. Aksi taktirde ya kullanılan ilaca karşı bir direnç gelişir veya hiçbir etkisi olmaz. İlaçlar kapalı yavru gözünde gelişen akarlara etki etmeyeceğinden ilaçlama erken ilkbahar veya geç sonbahar mevsiminde kapalı yavru gözlerinin en az olduğu dönemde yapılmalıdır.

FORMİK ASİT UYGULAMASI Doğru kullanıldığında % oranında etkinlik gözlenir C aralarında kullanılmalıdır. Çevre sıcaklığı 30C ve üzerine çıkarsa arılar için zararlı olabilir. Uygulamanın ilk haftasında Çevre sıcaklığı 28C ye ulaşması durumunda formik asit plakaları toplanmalıdır. Aksi taktirde ana arı ve yavru kayıplarıyla koloninin sönmesi söz konusu olabilir. Tek uygulama ml formik asit( % 65 lik)/plaka 35 ml formik asit( % 65 lik)/plaka, 4 gün ara ile 6 kez kullanılır Normalde teknik düzey formik asit % 85 konsantrasyonda pazarlanmaktadır. % 65 konsantrasyon hazırlamak için 3 kısım asit 1 kısım su karışımı hazırlanır. Kovan giriş delikleri tamamen açık olmalıdır. Tek katlı kolonilerde günlük en az 8 gr, çift katlı kolonilerde 20 gr formik asitin buharlaşması gerekmektedir.

OKSALİK ASİT Avrupa konseyi tarafından organik arıcılık uygulamalarında kullanımına izin verilmiştir (EU Council, Regulation No/). Özellikle kolonilerde yavrunun bulunmadığı kasım-aralık aylarında uygulanır. 3 FARKLI KULLANIM ŞEKLİ VARDIR Damla Yöntemi Sprey Yöntemi Fumigasyon

Damla yöntemi 35 gr Oksalik asit dihidrat 1 litre 1/1 lik şeker şurubunda eritilir. Zayıf kolonilere 30 ml, orta büyüklükteki kolonilere 40 ml, güçlü kolonilere 50 ml petek aralarından arılar üzerine damlatılır. Uygulamada kullanılan solüsyon soğuk olmamalıdır. Uygulama 5 C üzerindeki hava sıcaklıklarında yapılmalıdır.

Sprey şeklinde kullanım 30 gr Oksalik asit dihidrat 1 lt suda eritilir. Hazırlanan çözelti her petek için 5 ml olacak şekilde peteğin iki yüzeyine püskürtülür. Yavrusuz kolonilerde % 95 etkinliği mevcuttur. Kolonide yavru olduğunda etkinlik % 65 e düşer.

Fumigasyon (Dumanlama) 1 gr Oksalik asit dihidrat kristalleri ısıtıcının buharlaşma haznesine konulur. Kovanın giriş deliği kapatılarak arıların dışarı çıkması önlenir. 12 volt araba aküsüne bağlanarak ısıtıcı çalıştırılır. Yaklaşık 3 dakika içerisinde Oksalik asit dihidrat buharlaşır. Isıtıcı alındıktan sonra koloninin ağzı 15 dakika kapalı tutulur. Uygulama kapalı gözlerdeki varroaları etkilemez.

DUMANLAMA

UÇUCU (Esansiyel) YAĞLAR Uzun süreli uygulamalarda balda az da olsa kalıntı bırakabilirler. Varroaya karşı iki şekilde etki ederler. Direk temas yolu ile değdiklerinde bir kaç dakika içerisinde ölüm gerçekleşir. Uçucu yağ içeren besinlerle beslendiklerinde uçucu yağ yeteri kadar etkili ise ergin dişiler yumurtlayamazlar. Konsantrasyon düşük ise ergin dişiler yumurtlamasına rağmen yumurtadan oluşan yeni bireyler gelişmesinde gecikme gözlenir. Yavru arıların ergin hale gelerek gözü terk etmeleri sonucu gelişmesini tamamlamış varroalar ölür. Şurup içerisine katılan uçucu yağlar besin zinciri içerisinde larval besinlere karışarak yavrularına ulaşır. Petek gözlerde larva ve pupalar ile beslenen varrolarda yumurtlayamama ve gelişme bozuklukları gözlenir. Farklı bitkilerden elde edilen veya farklı bileşenlere sahip uçucu yağ karışımları varrolara karşı her bir bileşenin etki mekanizmasının farklı olmasından dolayı daha etkili olabilirler. Nane, biberiye, kekik ve tarcın yağları, thymol, eucalyptol, menthol camphor

THYMOL Thymol kekik yağının yaklaşık % 50 sini oluşturan uçucu bir maddedir. Thymol uygulanması iki uygulama şeklinde varroa bulaşıklığına göre 6 veya 8 hafta sürer. Ağır ve çekici kokusu nedeni ile yağmacılık eğilimini arttırabilir. Bu nedenle arılıktaki kolonilerin tamamına uygulanması gerekir. Thymol tabletleri veya kristalleri yavru alanından uzağa konulmasında fayda vardır. Preparatın konulduğu yerdeki yavrular işçi arılar tarafından temizlenir. Ayrıca bal var ise kovanın başka yerine taşınır gr thymol kristali ızgaralı bir kutuya yerleştirilerek petek aralarına asılır. Kısmen fungal bir hastalık olan kireç hastalığına karşıda etkilidir Özellikle sıcak havalarda kullanımına dikkat edilmelidir. Yağmacılık ve kovanı terk etme gözlenebilir.

İlaçla mücadelenin yanı sıra değişik bazı yöntemlerle de varroa ile mücadele edilebilir. Fiziksel olarak yapılan mücadelede yüksek ısıdan faydalanılır. Bunun için kovanlar özel hazırlanmış depolarda kovanın sıcaklığı C&#;ye çıkarıldığında varroaların arıyı terkettikleri görülmüştür. Göz tabanı geniş olan plastik petekler kullanıldığında işçi arılar günde gelişimini tamamlayarak ergin dişi arı oluşur. Bu süre içinde varroa gelişimini tamamlayamadığından petek içinde ölür. Ayrıca kış aylarında kovan uçuş deliği genişletilerek arıların kuluçka faaliyetleri azaltılıp varroanın kontrolü sağlanmaya çalışılmaktadır.

Diğer bir yöntem ise biyolojik mücadeledir. Varroalar yumurtlamak için öncelikle erkek arı gözlerini tercih ederler. Eğer kovanın ortasına yarısı örülmüş erkek arı gözü bulunan çerçeve verilirse arılar bunu tamamlarlar. Ana arı buraya dölsüz yumurta bırakır ve varroalar gözler kapanmadan yumurtlamak için bu gözlere girerler. Bu çerçeveler kovandan alınarak yakılır.

2. Bal Arısı Zararlıları a) Bal Mumu Güvesi b) Arı Biti a) Bal Mumu Güvesi Büyük balmumu güvesi (Galleria melonella L.) larvaları bal ve depolanmış polenler üzerinde beslenerek ağır ekonomik kayıplara neden olur. Sağlıklı kolonilerde balmumu güvesi zararı işçi arılar tarafından etkili bir şekilde kontrol edilebilir.

zayıf kolonilerde büyük kayıplar meydana getirir. Larvaları özellikle havalandırması yetersiz olan sıcak depolardaki kovanlarda, ballı veya süzülmüş çerçevelerde büyük ürün kayıplarına neden olur. Ürün kaybının temel sebebi çok hareketli olan larva dönemleridir. Larvalar beslenmek için balmumu içerisinde tüneller açarak ilerlerler ve peteğin yapısını bozarlar. Yumurtalarını bal arılarının ulaşamayacağı yarık ve deliklere yumurtlarlar. Normal koşullarda ( C) bu yumurtalardan günde larvalar çıkar.

Yeni çıkan larva ipeksi yapılı bir tünelde peteğin tabanına doğru ilerlemeye başlar. Sıcaklık ve besine bağlı olarak ay beslenir ve büyür. Bu dönem sonunda larva boyu 1 mm&#;den 22 mm&#;ye kadar büyür. Peteklere en çok bu larva dönemindeyken zarar verir. Larvalar polen yanında arı larvası gömleği ve dışkı ile beslenir

MÜCADELE Mücadelede pek çok kimyasal, biyolojik ve fiziksel yöntem kullanılmaktadır. &#;te 2 saat ve C&#; 3 saatlık düşük ısı uygulamalarında zararlının tüm gelişme dönemleri ölmektedir. 49 C&#;de 40 dakikalık ısı uygulaması ile balmumu içine gizlenmemiş halde bulunan olgun larvaları öldürülebilir. Kullanılan kimyasallar bal ve balmumunda kalıntı bırakmaktadır. Soğutma ve ısıtma teknikleri ise pahalı olmaktadır.

Buna karşın biyolojik olarak B. Thuringiensis bakterileri kullanılır. Ticari olarak hazırlanmış toz veya süspansiyon olarak satılır. G. melonella bu materyali çok az miktarda almış bile olsa ölür. Bal mumu güvesinin en etkili düşmanı arılardır. Bu nedenle kolonileri güçlü tutmak çok önemlidir. Güçlü kolonilerde arılar güve larvalarını kovan dışına taşıyarak zararlı etkilerinden kurtulurlar.

B-) ARI BİTİ Pireden biraz daha kısa ve yuvarlak, kestane renkli 6 ayaklı yengeç gibi her yana hareket edebilen ayakları çengelli bir bittir.

Arı biti kovan içerisinde yaşar ve çoğalırlar. Ergin bitler, ana ve işçi arıların göğüs karın ve sırt kısmında bulun, kıllara tutunurlar. Yumurtalarını bal sırları üzerinde bırakırlar. Arı bitleri, arıların yedikleri gıda maddeleriyle beslenerek yaşamlarını sürdürürler Arı sütünü çok severler.

Bitler anaların beslediği yiyeceğe ortak olduğundan yavru gelişmesine engel olur. Böylece verim düşer. Bitle yüklü analar diğer şartlar elverişli olsa bile yeterli beslenemeyeceklerinden ister istemez, ana arının yaptıkları yumurta sayısı azalır veya tamamıyla kesilir.

Mekanik Mücadele Eğer bir kovan içerisinde yaygı değilse sadece ana arı üzerinde de bulunuyorsa temiz bir çöp, kürdan veya kibrit çöpü, ballı gözlerden birine batırılarak bitin üzerine dokundurulur. Bala yapışan bit öldürülerek yok edilir. Temmuz ve ağustos aylarında larva döneminde bulunacağı dikkate alınır. Bu dönemde bal sırları kazınırsa bitin tümü veya tümüne yakını bir kısmı ortadan kaldırılmış olur.

Kimyasal Mücadele Tütün dumanı ile yapılan arı bitleri hemen kovan tip tahtasına düşerler. Ölü olarak değil sadece uyuşmuş olarak, körük içerisinde tütün yakılır. Kovan dip tahtasına hepsini örtecek şekilde kağıt serilir. Kovan uçuş deliğinden ve yemleme deliğinden bolca duman verilir. Duman serin olmalı yakıcı olmamalıdır. Uyuşan bitler bir süre sonra dip tahtası üzerine düşerler. Uygulamadan 10 dakika sora kağıt alınarak birlikte yakılır. Bitler tümüyle yok oluncaya kadar haftada bir kere tekrarlanır.

3. Diğer Bal Arısı Zararlıları - Yaban Arıları - Karıncalar - Arı Kuşu - Ayı - Kirpi - Örümcekler YABAN ARISI

ARI KUŞU

KİRPİ, KARINCALAR, ÖRÜMCEKLER, AYI

Daha göster

Arıcılıkta verim artışı üzerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesine yönelik bir araştırma: Tra2 bölgesi örneği

Öz:

Arıcılıkta verim üzerine etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla TRA2 bölgesindeki illerde(Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır) arıcı ile anket çalışması yapılmıştır. Anket verilerin LİMDEPprogramındaCross tabulation yöntemi veOrdered Probit modeli ile analiz edilmiştir. Anketekatılan arıcıların %51i Lise veya yüksek okul mezunu, % 9unun 35 yaş grubu arasında,%73ünün arıcılar birliğine üye, %87sinin arıcılık konusunda sertifikaya sahip ve % 40nın ise tekgeçim kaynağının arıcılık olduğu belirlenmiştir. Arılıkların %inide Kafkas arı ırkı bulunduğuve %inde kovan başına veriminin 15 kg altında olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada bal verimiüzerinde, arıcını sertifika almış olması, birliğe üye olması, tek geçim kaynağının arıcılık olması,Kafkas arı ırkına sahip olmasının ve ana arı değiştirme yılının etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuçolarak arıcılıkta bal veriminin arttırılabilmesi için, arıcıların bilgi açıklarını kapatmaya yönelikbelirli periyotlarla yayım hizmeti yapılma s ı, arıcılar birliğinin daha aktif hale getirilmesi ve üyelikiçin özendirici çalışmalar yapılması, arıcılık konusunda uzmanlaşmayı amaçlayan işletmeler teşvikedilmesi, bölgeye a daptasyonu kolay ve daha verimli olan arı ırkı ile üretim yapılması ve genç anaarılar ile çalışılması gerekmektedir.

Anahtar Kelime:


Konular:

bodrum escort



Ders NotlarıZiraat, gıda, veteriner, peyzaj başta olmak üzere her türlü ders notunun olduğu bölümdür

Alt ,  

Arıcılık Ders Notu



Arıcılık ders sunularında yer alan bazı konular şu şekildedir:
  • Türkiye Arıcılığının Temel Sorunları
  • Arıcılıkta İlkeler ve Gelişmeler
  • Arı Irkları
  • Arının Anatomisi
  • Erkek Arı
  • Arıların Gelişme Dönemleri
  • Arılarda Üreme ve Çoğalma (Oğul Verme)
  • Koloni Düzeni ve Görev Dağılımı
  • Arı Ürünleri ve İnsan Sağlığı Açısından Önemi
  • Bal Arısı Hastalıkları
  • Arı Hastalıklarının Sınıflandırılması
İNDİR





 
Sponsorlar/Google Reklamları

Bu alandan sitenizi, ürünlerinizi tanıtabilirsiniz. Bilgi almak ve reklam vermek için bize ulaşın.


İLETİŞİM FORMU





Forum saati GMT +2 olarak ayarlandı. Şu Anki Saat:


1, 3, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 67, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 72, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 99, 41, 42, 43, 45, 44, 46, 47, 70, 50, 48, 74, 51, 73, 49, 52, 53, 54, 65, 64, 55, 56, 57, 60, 58, 59, 66, 69, 68, 76, 75, 78, 79, 81, 83, 82, 85, 86, 98, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, , , , , , , , , , , , , ,


KA Dergi Sayı 3 - Arıcılık

Türkiye’de arıcılık faaliyetleri zaman içerisinde çeşitli gelişim ve değişim evreleri yaşamış ve arıcılık faaliyetine olan ilginin zamanla arttığı görülmüştür. Arıcılık faaliyetlerindeki gelişim ve değişimler modern tekniklerin kullanılması, eski kovanların yerini yeni kovanlara bırakması ve gezgin arıcılık yönteminin geliştirilmesiyle örneklendirilebilir. Arıcılık faaliyetindeki gelişmeler zaman içerisinde arıcılar tarafından, karşılıklı etkileşim sayesinde farklı bölgelere yayılmıştır. Geçmişte arıcılık faaliyetleri açısından geri kalmış bölgeler zamanla gelişim göstermiştir. Bu makalede arıcılık faaliyetleri açısından hızlı bir gelişme gösteren Güneydoğu Anadolu bölgesine dikkat çekilirken, bu bölgedeki arıcılık faaliyetleri açısından öne çıkan Şanlıurfa’nın Siverek ilçesindeki arıcılık faaliyetlerinin gelişimi irdelenmiştir. Bu doğrultuda Siverek’teki arı ırklarının özellikleri, arı kolonilerinin dağılış yerleri, arıcılık faaliyetleri sonucunda elde edilen ürün miktarları ve gezgin arıcılık faaliyetleri coğrafyanın prensipleri doğrultusunda incelenmiştir. Yöntem olarak tümden gelim prensibi benimsenmiştir. Parçayı anlayabilmek için önce bütün olarak değerlendirilmiş ve bu bütün içerisinden daha özele inilerek sonuca varılmıştır. Çalışma alanıyla ilgili rakamal verilerin birçoğu TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’ten elde edilmiştir. Bu veriler dişında geriye kalan birçok veri arazi gözlemlerinden faydalanılarak üretilmiştir. Özellikle harita çizimlerinde CBS programlarından (Global Mapper, Map Info) sıkça faydalanılmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde geçmişten bu yana özellikle Siirt ve Diyarbakır’da arıcılık faaliyetleri sürdürülmektedir. Son yıllarda bu iki ile Şanlıurfa da eklenmiştir. Şanlıurfa da özellikle Siverek ilçesinde arıcılık faaliyetlerinin tamamı gezgin arıcılık şeklinde yapılması bal üretiminde büyük artışların görülmesine neden olmuştur. Bu artış çalışmanın seçildiği alanın belirlenmesindeki en büyük etken olmuşfunduszeue.infoıca Şanlıurfa’nın bütün ilçeleri arasından Siverek’in arıcılık faaliyetlerinde ön plana çıkmasının sebepleri araştırılmıştır. Bu çalışmada Siverek’deki arıcılığın gelişme sebepleri incelenirken aynı zamanda gelecekte arıcılık faaliyetleri açısından Siverek’in daha iyi bir seviyeye yükseltimesi amaçlanmaktadır. Yine coğrafi anlamda arıcılıkla ilgili çalışmaların kısıtlı olması sebebiyle, bu çalışmayla coğrafi literatüre arıcılıkla ilgili katkı sağlanması hedeflenmektedir. Siverek’te arıcılık faaliyetlerinin gelişiminde kovan sayılarının ve elde edilen ürünlerin artmasında sadece devlet politikalarının etkisi değil, modern arıcılığında etkisi büyük olmuştur. Bunların başında doğru arı ırkının seçilmesi gelir. Siverek ilçesinde ise bu bölgenin şartlarına uyum sağlamış Anadolu arısı ile yüksek sıcaklıklara dayanıklı olan Suriye arısı bulunmaktadır. Fakat son zamanlarda Kafkas arı ırkına yoğun bir talep söz konusudur. Siverek ilçesinde arı kovanları dengesiz bir şekilde dağılmıştır. Özellikle kuzey kesimdeki köylerde yoğunluk kazanan arı kovanları güneyde daha seyrek hatta bazı alanlarda hiç bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni kuzeyde Güneydoğu Toros dağlarının varlığı ve bu sebepten dolayı yağışın fazla olmasıdır. Yağış fazlalığına bağlı olarak kuzeyde bitki örtüsü çeşitliliği de artmıştır. Mera alanlarında yapılan arıcılık faaliyeti insan beslenmesi açısından değerli bir besin kaynağı olan bal üretimi, nektar, arı sütü, polen v.s elde edilmesi açısından önem arz eder. Siverek ilçesinin kuzey bölgesi genellikle mera alanları olup bitki örtüsü ve bitki örtüsü çeşitliliği bakımdan arıcılık faaliyetleri için oldukça önemlidir. Arıların varlığı doğrudan ve dolaylı olarak bitkilere bağlı olup, aralarında zamanla güçlü ortak bağlar kurulmuştur. Genellikle bu ortaklık karşılıklı fayda ilişkisine dayanır. Bu ilişkiye verilecek en güzel örneklerden birisi; bal arısı ile bitki çiçekleri arasındaki ilişkidir Çiçeklerin tozlaşmak için arılara, arılarında beslenmesi için çiçeklere ihtiyacı vardır. Başka bir değişle arıcılıkta verimlilik, iklim ve bitki örtüsü gibi bazı çevresel faktörlere bağımlılık gösterir. Siverek ilçesinde arı kolonilerinin mevsimlere göre konaklama yerlerini inceleyecek olursak, yine sıcaklık ve bitki örtüsüyle sıkı bir bağlantı olduğunu görebiliriz. Siverek ilçesinde farklı mevsimlerde farklı bitkiler yetişmektedir. Buda arı kolonilerinin dağılışının mevsimlere göre farklı olmasına neden olmuştur. Arıcılar farklı mevsimlerde farklı alanlara yoğun bir şekilde yerleşirler. Arının bal alabileceği flora türü ile arıcılığın coğrafi dağılışı arasında, bir paralellik vardır. Ancak bu koşul olmazsa olmaz koşulu değildir. Çünkü yerleşik arıcılıkla birlikte, yarı göçer ya da göçer arıcılık da yapılmakta ve ekonomik olabilmektedir. Bazı yetiştiriciler kışları, alçak vadi içleri ya da kıyılarda geçirdikten sonra, ilkbahar ile birlikte, floranın çiçeklenmesi devrelerine bağlı olarak, aşama aşama biraz daha yüksek kesimlere çıkarlar. Seyehat ve üretim tamamlandıktan sonra, güzleri tekrar alçak kesimlere inerler. Sözkonusu göç, genellikle, deniz kıyıları ve dağlar arasında cereyan eder. Bu iki tip göçerlik, yarı göçer arıcılık diye tanımlanabilir. Siverek ilçesinde genel olarak mayıs ayında arıcılık sezonu açılmaktadır. Bu sezon beş ay boyunca devam ederek 15 Eylülde son bulmaktadır. Yani 15 Eylülden sonra Siverek’te bal üretimi durmaktadır. Fakat 15 Eylülden sonra ülkemizin farklı bölgelerinde arıcılık faaliyetleri için önemli olan bitkilerin yetişmesi Siverek ilçesindeki arıcıların gezgin arıcılık yapmalarına neden olmuştur. Siverek ilçesi sahip olduğu doğal ve beşeri şartlara bağlı olarak arıcılık potansiyeli yüksek olan bir yerdir. Bu doğal ve beşeri şartlardan dolayı ilçede kısa zamanda arıcılık faaliyetleri yüksek seviyelere ulaşmıştır ve modernleşmiştir. Bütün bunlara rağmen yapılacak yeni plan ve projelerle bu potansiyel çok daha iyi kullanılıp daha fazla ürün elde edilebilir. Siverek ilçesinde arıcılık faaliyetlerin en yoğun yapıldığı alanlar ilçenin doğu kesimdir. Bunun nedeni Karacadağ volkanik kütlesinin sağladığı avantajlardır. Bu avantajlar arasında bitki çeşitliliği ve çevresine göre yüksek olmasından dolayı bitkilerin daha uzun süre canlı kalmasını sayabiliriz. Siverek’te de arıcılık faaliyetleri için kullanılan alanların birçoğu mera alanlarına tekabül etmektedir. Mera alanlarının sağladığı avantajlardan dolayı arıcılık faaliyetlerinin yanı sıra özellikle küçükbaş hayvancılıkta yapılmaktadır. Buradaki aşırı otlatmadan dolayı son yıllarda verim oldukça azalmıştır. Yine küçükbaş hayvancılık içerisinde Keçi’ nin önemli bir yer alması bitkilere verilen zararın daha fazla olmasına sebep olmuştur. Bu sebeplerden dolayı yerel yönetimlerin ve arıcı birliklerin bir araya gelerek birlikte çalışma yürütmeli, arıcılık faaliyetinin sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayacak özel alanlar oluşturulmalıdır. Siverek ilçesinde sulamaya açılmış batı ve güneybatı kısmında yetiştiren pamuk bitkisi tarımında kullanılan zirai ilaçlar, arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Arılara zarar vermeyen ve aynı zamanda ürünü koruyan zirai ilaçların kullanımı konusunda çiftçiler bilinçlendirilmelidir. Arıcılık faaliyetlerinde gelişmenin önündeki önemli engellerden biri de İlçede maddi kazanç elde etmek için arıcı olmadığı halde yasal olmayan yollardan arıcılık belgesi alıp devletin arıcılara verdiği desteği istismar eden sözde arıcılardır. Bunların en kısa sürede tespiti yapılıp arıcılık belgelerinin iptal edilmesi gerekir. Siverek ilçesinde elde edilen ürünlerin sağlıklı bir şekilde pazarlara ulaştırılması için ilçede mutlaka bir bal ambalajlama tesisinin kurulması gerekmektedir. Bu hem ilçedeki arıcılık faaliyetlerinin daha da gelişmesi hem de bal fiyatlarındaki dengesizliğin giderilmesi açısından oldukça önemlidir. Yine bu ölçekte gerek Siverek gerekse Karacadağ balının markalaştırılması konusunda yapılan başvuruların kısa bir süre içerisinde sonuca bağlanması gerekir. Siverek’teki bal üretiminde büyük önemi olan üç saf arı ırkı ( Anadolu, Suriye ve Kafkas ırkları ) bulunmaktadır. Varolan arı ırklarının melezleştirilmesi yerine bu ırkların olduğu gibi korunması ve ıslahı daha doğru bir sonuç verebilir. Arıcılık faaliyeti sonucunda sadece bal değil, polen, bal mumu, arı zehri ve propolis gibi ürünler de üretilir. Bal mumu bugün özellikle sağlık sektöründe çokça kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca tekrar arılara verilmek üzere yapay petek sanayisinde de kullanılırlar. Bal mumunun yanı sıra Polen, arı zehri ve propolis de özellikle sağlık sektöründe sıkça kullanılan ürünlerdendir. Fakat Siverek’te bal ve bal mumu dışında Polen, arı zehri ve propolis üretilmemektedir. Arıcılık faaliyetini geliştirmek ve bu faaliyetlerden daha fazla gelir elde etmek isteniyorsa, bal dışında bu ürünlerin de üretilmesine arıcılar tarafından önem verilmelidir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası