Kesire Yıldırım

kaynağı değiştir]

1940'lı yıllarda Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde doğan Ali Yıldırım'ın altı çocuğundan en büyüğüdür.^[3] Doğum tarihini 21 Ekim 1953 olarak değiştirmiştir. 1970 yılında Elazığ Lisesi'nden mezun olduktan sonra Karakoçan'ın Yeniköy İlkokulu'nda öğretmenlik yapmış, 1974 yılında da Ankara Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu'nda eğitim görmüştür.^[3] Radyo-Televizyon bölümünü 1977 yılında bitirdi. 1971 yılında tanıştığı Abdullah Öcalan ile 1978 yılına kadar Bahçelievler, Ankara'da oturmuşlar, daha sonra evlenmiş ve Diyarbakır'a geçmişlerdir. 1975'te "Ankara grubu" olarak bilinen ve bağımsız-sosyalist bir Kürt devleti için Marksist-Leninist bir örgüt kurmaya karar veren grubun içinde Mustafa Karasu, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan ve Ali Rıza Altun ile birlikte yer aldı.^[4][5][6]

Kesire Yıldırım PKK'nın Bekaa Vadisi'nde yapılandığı dönemde Abdullah Öcalan'la anlaşmazlığa düşerek örgütten ayrılmıştır. Yazar Necdet Pekmezci, Kesire Yıldırım'ın Öcalan'a suikast girişimi iddiasıyla suçlandığını belirtir: "Kesire 300 sayfalık özeleştiri veriyor. Suikast değil de düşünsel bir şey ortaya koyuyor. Suikastı göz ardı ediyorlar. Zaten o süreçte özeleştiri verip de hayatta kalan tek isim Kesire".^[7] 2012 yılında, Yıldırım'ın hâlen Stockholm'de bir sığınma evinde koruma eşliğinde yaşadığını belirten Pekmezci süreci şöyle anlatıyor: "Kesire Öcalan, 1986’da PKK kongresinde yerden yere vuruldu ve tutuklandı. Tasfiyecilikle suçlanan Kesire Öcalan, Yunanistan’daki kampta PKK’lıların elbiselerini yıkamakla görevlendirildi. Avukat Hüseyin Yıldırım aracılığıyla önce Berlin’e oradan da vatandaşı olduğu İsveç’e kaçırıldı.^[8] Kısa bir süre PKK’dan ayrılanların kurdukları PKK-Vejin ile hareket eden^[9] ve Öcalan aleyhine basın açıklaması yapan Kesire Öcalan, bir daha konuşmadı."^[10] Bir dönem Öcalan'ın sağ kolu olarak bilinen Avukat Hüseyin Yıldırım, bu sessizliği ya örgütle aralarında gizli bir anlaşmanın varlığına ya da devletin konuşmaması için tehdit etmesine bağlar.^[11]

Babası Ali Yıldırım'ın Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) çalışanı olduğu yönünde iddialar vardır.^[12]Uğur Mumcu'nun da bu konuda araştırma yaptığı bilinmektedir.^[13] Öcalan bu konuyla ilgili olarak, eşinin MİT ajanı olup olmadığını bilemediğini belirterek şöyle demiştir: "Kayınpeder MİT çalışanı ama MİT ajanı falan değil. MİT'te basit bir hizmetliydi. Yani ajan falan değil..."^[14]

Müslüm Yücel'in Amara’dan İmralı’ya Abdullah Öcalan adlı biyografisindeki Mola: Kalp Zamanı: Aşk ve Savaş' ara başlığı Kesire Yıldırım'a ayrılmıştır. Bu bölümle ilgili olarak tek yanlı yargılama yapıldığı, Öcalan'ı övmek adına, bir kadına erkek cephesinden hakaretler yağdırıldığı yönünde düşünceler vardır.^[15]

Olof Palme Cinayeti[değiştir

Kesire Yıldırım hakkında bilgiler bilindiğinin tersine çok sınırlı. Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde 1951 doğdu. Babası Ali Yıldırım’ın MİT ajanı olduğu yaygın bir iddia.

Kesire Öcalan’ın babası Ali Yıldırım aslen Tunceli’nin Mazgirt ilçesindendi. Dersim İsyanında, isyanı bastıran kuvvetlerin komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın adamı olduğu ve o zamanki adıyla MAH’ın saha elemanıydı. Açığa çıkınca alan değiştirdi. Elazığ’ın Karakoçan ilçesine yerleşti. Karakoçan Adliyesi’nde mübaşir olarak çalışmaya başladı. Emekli olduktan sonra da Dava vekilliği yapmaya başladı.

Kesire 1967-70 yılları arasında okuduğu Elazığ Kız İlk Öğretmen Okulunda Türk milliyetçisiydi. Okulu bitirince öğretmenlik yapmak yerine Ankara Başkent Gazetecilik Özel Yüksek Okuluna kayıt yaptı. Ailesi de Ankara’ya Etlik semtine taşındı. Elazığ’da sağcı ve milliyetçi kesimlerle ilişkisi olan Kesire Ankara’da nedense sol çevrelere girmeye başladı. Dev-Yol çevresiyle ilişki içindeyken yolu Öcalan’la kesişti.

Kesire, SBF’de okuyan Araban’lı İsmet olarak bilinen İsmet Kılıç’la duygusal ilişki kurmuştu. İsmet Kılıç, Öcalan’ın çevresinde toplanan grubun içindeydi. Öcalan Kesire ile tanıştıktan sonra Kesire’nin İsmet ile ilişkisini bitirdi ve Kesire ile yaşamaya başladı. Kesire okuldan mezun olur olmaz, 1978 24 Mayıs’ında Ankara Gençlik Parkı Nikâh Salonunda, Öcalan’la yıldırım nikâhıyla evlendi.

Ancak, hareket içinde Kesire’nin babasından dolayı Kesire’ye güven duyulmadığı gibi, ajan olarak, görev gereği hareket içinde olduğuna dair güçlü bir kanaat vardı. Abdullah Öcalan, Kesire’nin PKK’yı terk edip kaçmasından sonra Kesire ile ilgili şöyle diyordu:

“..son derece eğitilmiş ve çekici, büyük ihtimalle sübjektif olarak da objektif olarak da MİT ajanı, ama kanıtlayamadım ve hep bu endişeyle yaşadım.” (A. Öcalan, Gerçeğin Dili, sayfa 159 )

Kesire, kocası Öcalan’ı sürekli tahakkümü altında tutuyordu. Öcalan’ı her ortamda aşağılıyor ve otoritesini tanımadığı gibi, sarsıyordu. Cemil Bayık yazdığı PKK’nın resmi tarihinde kod adı Fatma olan Kesire’nin durumunu şu sözlerle aktarıyor:

“Fatma gerçekten dayanılacak bir olay değildi, bir vampirdi, kan emici idi, bütün arkadaşlara saygısızlık ediyordu.”

İsmet İmset ise şunları söylüyor: “Kesire ile Öcalan evlendikten sonra Diyarbakır’a yerleştiler. Evlerine gelen militanların yanında Öcalan gibi bir lideri sürekli aşağılamaktan geri durmadı.” Öcalan ise Kesire’nin “ bazı arkadaşlara ‘sizin gibi köylü parçaları evimizin kapısı önünde köpek gibiydiler, biz kemik atardık’ diyerek kadroları aşağıladığını” söylüyordu.

Abdullah Öcalan’ın PKK kadrolarına nasıl davrandığını herkes bilir. En yakın arkadaşlarının bile infaz emirlerini gözünü kırpmadan veren, onları aşağılayan ve çözümlemeler adı altında onları kişiliksizleştiren Öcalan, söz konusu Pilot Necati ve Kesire olunca her şey tersine dönüyordu. Yaygın kanı Öcalan’ın bütün sırlarını bilen Kesire ve Pilot’a teslim olmuştu.

nest...

39713 39714 39715 39716 39717