oktay akbal kısaca hayatı / Edebiyat Okulu: Oktay Akbal ()

Oktay Akbal Kısaca Hayatı

oktay akbal kısaca hayatı

Oktay Akbal Kimdir, Hayatı, Eserleri Hakkında Bilgi, edebi kişiliği, ödev araştırması, ansiklopedik bilgiler,

Oktay Akbal kimdir ?

Doğum:

Yazar İstanbulda doğmuştur. Oktay Akbal fıkra, hikaye ve roman türlerinde eserler vermiştir. Yazarın edebiyat yazınları ile tanışması ilk olarak Servetifünun dergisindeki sekreterlik görevi ile başlamış oldu. Daha sonraları gazetelerde fıkra yazarı olarak görev almıştır. Yazarın eserleri senesinde ilk olarak yayın hayatına sunuldu.

Yazar kendine has bir üslup ile başarılı eserler verdi. Anlatım gücü etkili olan yazarın düz yazı olan yazıları ise şiir tarzındadır. Oktay Akbal yazmış olduğu eserler ile ödüller kazandı. senesinde Türk dil kurumu ödülünü kazanan yazar, bu ödülü Suçumuz İnsan Olmak adlı eseri ile kazanmıştır. senesinde sait faik ödülünü kazanan yazar, bu ödülü ise Berber Aynası adlı eser ile bu ödüle layık görülmüştür.

Tarihimizin en önemli yazarı arasında yer alan Oktay Akbal, 28 Ağustos yılında Muğla&#;da vefat etti.

Oktay Akbal Eserleri

Anı:
&#; Anı Değil Yaşam
&#; Anılarda Görmek
&#; Cüce Çeşme Sokağı Nerde?
&#; Hiroşimalı Masahi Nii
&#; Kırmızı Tenteli Tramvay Babıali&#;de 50 Yıl
&#; Şair Dostlarım
&#; Şairlere Ölüm Yok
&#; Hiroşimalar Olmasın

Çocuk kitabı:
&#; Dondurmalı Sinema
&#; Yeşil Ev

Deneme:
&#; Bir de Simit Ağacı Olsaydı
&#; Dost Kitapları
&#; Geçmişin İçinden
&#; Kanatlı Sözler Uçar mı?
&#; Konumuz Edebiyat
&#; Odamda Bir Güvercin
&#; Önce Şiir Vardı
&#; Senin Adın Aşk
&#; Sözcüklerle Yolculuk
&#; Temmuz Serçesi
&#; Yaşam Bir Uzlaşmadır
&#; Yaşasın Edebiyat
&#; Yazar Bir Tanıktır
&#; Yeryüzü Korkusu
&#; Yüzyıldır Umutsuzluk
&#; Zaman Sensin

Roman:
&#; Akşam Kuşları: Bütün Öyküleri 2
&#; Atatürk Yaşadı mı?
&#; Aşksız İnsanlar
&#; Batık Bir Gemi
&#; Bayraklı Kapı: Bütün Öyküleri 1
&#; Berber Aynası
&#; Bizans Definesi
&#; Düş Ekmeği
&#; Ey Gece Kapını Üstüme Kapat
&#; Garipler Sokağı
&#; Güzel Düşlerin Sonu
&#; Hücrede Karmen
&#; İlkyaz Devrimi
&#; İnsan Bir Ormandır
&#; İstinye Suları
&#; Karşı Kıyılar
&#; Lunapark
&#; Ölümsüz Oyun
&#; Önce Ekmekler Bozuldu
&#; Suçumuz İnsan Olmak (Cumhuriyet Kitapları)
&#; Tarzan Öldü
&#; Yalnızlık Bana Yasak
&#; Yazmak Yaşamak (Cumhuriyet Kitapları)

Tarih:
&#; Atatürk Bir Gün Gelecek
&#; Atatürk Bir Gün Gelecek 4. baskı() Cumhuriyet Kitapları

Köşe Yazıları:
&#; Yazmak Yaşamak
&#; Ölümsüz Oyun
&#; Atatürk Yaşadı mı?
&#; Zaman Sensin

Gezi:
&#; Hiroşima&#;lar Olmasın

İncelemeler:
&#; Çağdaş Dünya Edebiyatçıları Sözlüğü

Ödülleri
&#; Türk Dil Kurumu Roman Ödülü, Garipler Sokağı
&#; Türk Dil Kurumu Roman Ödülü, Suçumuz İnsan Olmak
&#; Sait Faik Hikaye Armağanı, Berber Aynası
&#; Sedat Simavi Ödülü, Senin Adın Aşk
&#; Orhan Kemal Roman Armağanı

İlk romanında (Garipler Sokağı, )
Çevresine dikkatli bir gözlemle bakan Akbal, bu türün sonraki eserlerinde kişisel yaşamının yoksunluk ve umutlarını dar boyutlu anlatılar biçiminde sunmaktan öte bir şey yapmadı: Suçumuz İnsan Olmak (), insan Bir Ormandır (), Düş Ekmeği (). Güncesinden seçmeleri, kitap tanıtma yazılarını, yakından tanıdığı sanatçılarla ilgili izlenimlerini de kitaplaştırdı: Suçumuz İnsan Olmak ile TDK Roman Ödülü&#;nü (), Berber Aynası ile de Sait Faik Hikâye Armağanı&#;nı kazandı.

Suçumuz İnsan Olmak, yazarın ikinci romanı ()
Yüksek öğrenimini yarıda kesip evlenmiş, küçük memur, çocuk babası Nuri Kayalı&#;nın gündelik yaşam sıradanlıkları içinde görüp tanıdığı Nedret&#;e duyduğu aşk, buluşma-sevişme fırsatlarını arayışlar, Ankara-İstanbul ilişkileri içinde mutluluk kovalıyışları, Nedret&#;in gönül kırgınlığıyla Nuri&#;yi bırakıp caddeye karışması, küskün-kırgın-sonuçsuz bir aşkın, kısa ve küçük bir kaçamağın verimsiz düşleri… TDK Roman Armağanı&#;nı kazandı ().

kaynağı değiştir]

20 Nisan tarihinde İstanbul'da doğdu.[2] Savcılık, ardından serbest avukatlık yapan Salih Şahabettin Bey ile eski vali, siyaset adamı ve yazar Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın kızı Vuslat Hanım'ın oğludur.[1][3]

Kumkapı'daki Saint Benoit Fransız Lisesi'nde başladığı ortaöğrenimini, yılında İstiklal Lisesi'nde bitirdi. Bir süre öğrenimini İstanbul ÜniversitesiHukuk () ve Edebiyat () fakültelerinde sürdürdü ancak yüksek öğrenimini yarıda bırakarak kendini yazarlığa verdi. ve yıllarında Servet-i Fünûn (Uyanış) dergisinde sekreterlik, ve yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda memurluk yaptı. Ancak yaşamını gerçek anlamda gazetecilik yaparak kazanmıştır.

ve yıllarında Yeni Sabah ve İkdam gazetelerinde çevirileri ve öyküleri yayımlanmıştır. ve yılları arasında Vakit gazetesinde eleştiriler ve tanıtma yazıları yazmıştır. Büyük Doğu dergisinde her hafta Dünya Fikir Sanat Hareketleri sütununu yazmış, ve yılları arasında Vatan gazetesinde, düzeltmen, yazman ve yazı işleri müdürü olarak çalışmıştır. 'da köşe yazarlığına başlamıştır. yılından sonra Hürriyet gazetesi için köşe yazarlığı yapan Akbal, daha sonra Milliyet gazetesinde çalışmıştır. Uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır. Son yazısını 23 Mart 'te, "Huzur" başlığı ile yazmıştır.

Öykü yazmaya ilkokul yıllarında başladı. Çeşitli çocuk dergilerinde öyküleri yayımlandı. 'da, henüz lise öğrencisiyken yazdığı bir öykünün İkdam gazetesinde yayımlanmasıyla edebiyat dünyasına girdi. İkdam ve Yeni Sabah gazetelerinde hemen her gün bir öyküsü; Bin Bir Roman, Çocuk Haftası, Yıldız gibi gazete ve dergilerde yazıları, öyküleri ve çevirileri yayımlandı. Akbal'ın gerçek anlamda öyküye yönelmesi Sait Faik'in Semaver adlı kitabını okumasından sonra başlamıştır.

Servet-i Fünûn (Uyanış) dergisinde çalıştığı sıralarda başlayan eski yeni tartışmalarında yeni edebiyatın içinde yer alan Akbal'ın böylece asıl edebiyatçı dönemi açılmıştır. Kendi yaşam deneyimlerinden, çocukluk anılarından yola çıkan, küçük kent insanını da göz ardı etmeyen duygulu öyküler yazmaya başlamıştır. Bunlar toplumsal olaylarla ilgili gözlemlere değil, anılara ya da düşlere dayalı, içe dönük öykülerdir. Akbal öyküleri, Behçet Necatigil'in deyişiyle "Konulu hikâyeler değil de, belli konular çevresinde oluşan anılar toplamıdır". Yazın çevrelerinde geniş ve olumlu yankı yapan Önce Ekmekler Bozuldu adlı ilk kitabını 'da çıkarmıştır. Onu, 'da Aşksız İnsanlar izlemiştir.

Garipler Sokağı ve Bizans Definesi adlı kitapları Rusçaya; Dondurmalı SinemaSırpçaya çevrildi. Suçumuz İnsan Olmak adlı kitabın Erdoğan Tokatlı yönetiminde yılında filmi çekildi.

Yazar 28 Ağustos tarihinde öldü.[4]

Eserleri[değiştir kaynağı değiştir]

Çocuk kitabı[değiştir

Benzersiz lirik romantik Oktay Akbal’ın ardından

Kalemin Ucu- VIII

Geçen yazım Tarık Dursun K. ile ilgili anılarla yüklüydü; Aşk Allahaısmarladık () kitabındaki çok etkilendiğim “Anısı Kalır” adlı hikâyesine de azıcık değinivermiştim. “Anı”ları içeren bir yazı olduğu için o hikâyeyle kurduğum ilişkiden, dahası hikâyenin özellikle sonunu bir başka yazarın yapıtının “son”uyla kurduğum ilişkiden söz etmeyi, konu gereği uygun olabilecek başka bir yazıya bırakmıştım.

O hikâye bana Oktay Akbal’ın Suçumuz İnsan Olmak novellasının sonunu anımsatır. Tarık Dursun K. sonra yazmış, bilmem oradan bir esin var mı? Bunu bir türlü Tarık Dursun K.’ya soramamıştım. Daha sık görüştüğümüz yıllarda, doğrusu bu bağı kuramamıştım, edebiyatta yol aldıkça bu bağı kurdum, demek ki bir şeyler öğrendim, o zaman da Tarık Dursun K. uzaklardaydı, pek olanağım olmadı. Aslında oradan etkilenip etkilenmemesi de önemli değil, iki metnin bir şekilde akraba olduğunu düşünüyorum. Evet geçen yazı bundan söz etmedim. Ne yazık ki Ağustos son bulurken Oktay Akbal’ı yitirdik; yıldızlar birer birer kaydı bu yaz!  

Önce hikâye

Akbal’ın yazarlığından söz açtığımızda, hiç kuşkusuz ki akla önce hikâyeciliği gelir. İlk çıkışıyla Sait Faik “çizgisi”nin sürdürücüsü olarak değerlendirilmiş. Nitekim bir söyleşide “Kısa öykü türünde Sait Faik’ten çok şey öğrenmiştim” diyor. Bir başka yerde de (özellikle ilk kitapları için), Sait Faik ile Sabahattin Ali’nin öykü anlayışlarına yakın olduğunu söylüyor. Yani Akbal, Sait Faik ile Sabahattin Ali’yi ayırmıyor; tersine onları yakınlaştırıyor. Bu bağlamda bir saptama yapma “zorunluluğu”nda kalsak, pekâlâ şöyle diyebiliriz: Oktay Akbal, Sait Faik ile Sabahattin Ali hikâyeciliğinin “bileşkesi”nin devamı bir çizgide yapıtlar vermiştir. Sanki böyle diyebiliriz. Kısaca O’nda hem toplumsal durumları hem de “birey”i buluruz. Belki bireyi daha çok buluruz ama birey genellikle bir “durum” içinde verilmek istenir.

İlk hikâyesi çok gençken yayınlanmış. Daha lise yılllarında, “Ana Katili”, 19 Mayıs ’da İkdam gazetesinde, henüz 16 yaşındayken çıkıyor; ardından İkdam ve Yeni Sabah gazetelerinde peş peşe hikâyeleri yayınlanıyor. İlk telifini utana sıkıla almaya gittiğinde, gazetenin yazıişleri müdürü onu matbaacının çırağı sanıyor! Yâni Akbal’ın bıyıkları çıkmadan yazıları çıkmış; sonrasında da bir ömür boyu… Yazmak bir varoluş biçimi olmuş. Behçet Necatigil “Akbal öykücülüğü”nü şöyle tanımlıyor:

 “Hikâyelerinin genel teması hayatının tekdüze akışını değiştiremeyen, değiştirmek istedikçe gelenek ve görenekler yüzünden çevrenin yadırgayış ve ayıplayışlarıyla gene eski çizgisine dönmek zorunda kalan insanın sıkıntılarıdır. İnce duygulu, aydın bir orta sınıf insanının toplum törelerine uyamazlık ve bireysel ümitsizliklerini belirten, bu yanıyla tekil birinci ve üçüncü şahısların iç monologları görünüşünde olan bu hikâyeler, gücünü uzak yakın, dağınık hayat parçalarını, uzatılmış düz şiirler biçiminde birleştirmesinden alır. Maskelenmek istenen otobiyografik izler, anılar, hayaller, kahramanın kendisiyle kararsız, sonuçsuz hesaplaşma ve çatışmaları; Akbal’ın hikâyelerinde bir eksen görevindedir.”

Aşk ve “roman”lar

Akbal’ın, hikâyenin yanı sıra roman, anı, günce, deneme türleri olmak üzere çok çeşitli türlerde kitapları vardır. Birçok yazısında da türler arasındaki ayrıma inanmadığını, türlerin birbirinin içine geçtiğini belirtir. “Öykücük” diye tanımlar birçok yazısını; dahası bu tanım, bazı köşe yazıları için de geçerlidir. En sık yazdığı konu/temaysa aşk’tır. Goethe’nin şu ünlü deyişini de hep örnekler: “Ben sizi seviyorsam bundan size ne?”

Akbal edebiyatımızın büyük yazarlarından biridir; ne yazık ki o büyüklüğü yeterince ortaya çıkmamış, o büyüklüğün değeri yeterince bilinmemiş. Belki bunun en başat nedeni, onun gazeteci, köşe yazarı oluşudur. Kuşkusuz ki bu ayrı bir inceleme, araştırma konusu. Bence bu, Akbal’ın yaşamöyküsünü yazacak birinin ilk ele alması gereken, yazara ilişkin –birbirini etkileyen– edebî olan ile edebî olmayanın iç içe geçtiği bir “sorunsallıktır”! Benzer şekilde yapıtlarının yabancı dillere yeterince çevrilmemiş olmasından dolayı Batı dünyasında da tanınamamıştır. (İki yapıtı Rusçaya, bir yapıtı Sırpçaya çevrilmiş.) Hani, hep şu örnek verilir ya, “Nobel alması gereken bir yazar”, diye. Bence öyledir.

Hikâyelerinin sağlamlığı, betimlemeler, birinci tekil şahsın ısrarlı kullanılışı ve yaşanmışlıkların gözlemlerle birlikte kurgu’ya dönüştürülmesi olağanüstüdür. Öte yandan novellalarıyla da bir yeniliğin temsilcilerinden, belki de en önemli temsilcilerindendir. Hikâyedeki benzer özellikler novellalarında da vardır. Lirik metinlerdir çoğu! Gerçi biz bu “novella”ya bir türlü ısınamadık! “Kısa roman” da demiyoruz; hep roman diye geçiyor Akbal’ın bu tür yapıtları. Geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Fransız yazar Patrick Modiano’nun –çok beğendiğim bir yazar– yıllar önce okuduğum birkaç yapıtından sonra, “Oktay Akbal’ın genci (öncesi)” diye düşünmüştüm.

Akbal’ı okumadığı kesin, Akbal’ın onu okuması da bir önem arz etmiyor. Çünkü Akbal, yazarlığının kimliğini oluşturan yapıtlarını zaten Modiano daha çocuk’ken vermiş. Ama her iki yazarı birbirine çok benzetiyorum: Birinci tekil şahsın kullanımı dolayısıyla anlatıcı, gerçek ile kurmaca’nın iç içe geçtiği duygusunun okuyana aktarılması, şehir ile, birinde İstanbul, ötekinde Paris, kurulan ilişki vb. vb. Edebiyat da böyle bir evrensellik içeriyor. Başka bir alanın deyişini buraya taşıyalım: Aklın yolu birdir. Öte yandan Akbal’ın Fransız edebiyatının –yirminci yüzyıl modernlerinin daha çok– etkisinde kaldığı açık; ama kendi kimliğini oluşturduğu da açık. Yapıtlarında var olan insan, bizim insanımız, etiğiyle kemiğiyle! Atmosfer, çevre bizim, tüm inandırıcılığıyla.

Şöyle bir anımsarsak:

İlk novellası Garipler Sokağı () İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında geçer. Ekmeğin karneye bağlandığı, hem korkunun hem sefaletin olduğu yıllar; İstanbul’un Fatih semtinde, eski döküntü evlerden oluşan, çoğunlukla yoksulların, “garip”lerin oturduğu bir sokak anlatılır. Öte yandan genç kızların, delikanlıların hayalleri, arzuları, düşleri; sınıf atlamak isteyenler, beyazperdedeki gibi büyük aşklar yaşamayı düşleyenler vardır. O günlerin İstanbul’u ve yoksulluğu da vardır.

Sinemaya da uyarlanan Suçumuz İnsan Olmak (), yazarlığımı etkileyen bir yapıtıdır. Sanırım “kısa roman” (novella) yazmak düşüncesinde etkili olmuştur; örnek olmuştur. Özlenen ancak bir türlü yaşanamayan bir aşk kırılganlığıdır Suçumuz İnsan Olmak. Aşk, Akbal’ın yapıtlarının başlıca temasıdır dedik. İkisi de evli olan iki genç insanın, yaşamlarındaki evliliklerinden dolayı girdikleri tekdüzeliği kırmak, aşkla kırmak arzusu’dur. (Bu tekdüzeliği “genelleştirebiliriz” pekâlâ!) Son derece incelikli anlatılmıştır duygular, her şey sahicidir; İstanbul’un olduğu kadar Ankara da vardır bu romanında. Ama, hayal edilen, hayal olarak mı kalmalıdır?

Bir bakıma sıkışmış orta yaşlı bir adamın anılarıdır İnsan Bir Ormandır (). Kadın ile erkek ilişkisi temelinde “evlilik kurumu” tartışılır, sorgulanır: İki çocuklu, karısıyla tüm bağları kopmuş, ilişkiler çirkinleşmiş, karısı tarafından çirkinleştirilmiş bir kıskacın içindeki, karısı yüzünden boşanamayan orta yaşının çıkmazında bir erkeğin geçmiş ânlara dönerek hesaplaşma, bazılarını yok etme isteği, çabası.

Düş Ekmeği’nde () lise ikinci sınıf öğrencisinin günlükleri vardır. Yine birinci tekil şahıs anlatıcıdan dinleriz ki bütün novelları böyledir. Genç anlatıcı tam adını veremediği belirsiz duyguların içinde savrulmaktadır. Hissettiklerinin “aşk” olup olmadığını anlayamaz, henüz yeterince hayat deneyimi yoktur! Akranı kızlara karşı hissettiklerini tam olarak bilemezse de, bedensel çekim ve arzu vardır o kızlara karşı. Yine İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarıdır, Garipler Sokağı ile yakın bir akrabalık kurabiliriz; dönemin sıkıntıları, yoksullukları da hissedilir. Savaşa girilecek mi girilmeyecek mi? Anlatıcımız bu tür sorunları da yaşamaktadır.

Batık Bir Gemi, () bir tür “yaşlılık güncesi” ya da “yaşlılık anlatısı”dır. Altmış beş yaşlarındaki bir adam, güneyde mevsim sonu bir tatildedir. Bir anlamda hayatını sorgulamaktadır, zihninde dolaşan, beliren anılarla birlikte bir hesaplaşma içindedir. Bir de uzaktaki sevdiği kadın vardır; ama yine de sanki bir “ara” vermedir. Bu romandaki küçük bir bölüm de, son romanım On Kadın, Bir Hayal’in kıvılcımıdır: “On kadın seçmişim! ‘On kadın ve bir erkek’ diye bir romana başlamıştım. Öncekiler gibi bu da yarım kalmış. Bu gidişle de kalacak…” Bu alıntı da bize romanın yaşamöyküsü olduğunu imler, doğru böyledir, zaten Akbal da bunu yadsımaz, hep söyler; ama o gerçeği, yaşananı, kurmaca’ya, romana dönüştürür.

Pek bilinmeyen

Oktay Akbal, hikâyeleriyle, romanlarıyla, denemeleriyle, günlükleriyle “lirik romantik”tir, gerçek ve büyük bir yazardır. Son olarak –pek bilinmeyen yanıdır Akbal’ın–, Servetifünun’da yılında henüz on sekiz yaşındayken yayınlanan şiirini alıntılayalım:

O SOKAKLAR

Seni senden iyi tanıyan

Ve her adımında

Hatıralarına kavuştuğun

O sokaklar

Yine eskisi gibi…

O sokaklarda

Görülmek istenir bir insan

Mazideki bir hayâl

Lâkin, yabancı sesler,

Meçhul gülüşler duyulur.

Fakat o sokaklarda

–Bir hatıra defterinin yaprakları gibi–

Mazi görülür.

Yalnız, görmek istediğin gözler

Duymak istediğin ses

Aradığın hayâl

Bulacağını sandığın insan

Şimdi bir rüyanın mavi boşluklarındadır.

Ve o sokaklar

Geçmişteki gibi

Aynı izleri ve aynı kokuyu taşır

Yıllar

Ancak simaları değiştirir.

Adımlarla geçilir.

Fakat kâlpler

Onun tozlu kaldırımlarında bırakılır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası