roundup zararları / ‘Mezar kurutan ilaç’ sofrayı zehirledi mi? - Son Haberler - Milliyet

Roundup Zararları

roundup zararları

Bayer, Türkiye'de de satılan yabani ot ilacı Roundup için davacılara 10,9 milyar dolar ödeyecek

Roundup

Kaynak, Getty Images

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, Türkiye'de de satılan ve yabani otları kurutmak için kullanılan Roundup adlı ilacın lenf kanserine yol açtığı iddiasıyla açılan dava sonrası davacılara 10,9 milyar dolar ödemeyi kabul etti.

Glifosat içeren tarım ilacı için şimdiye kadar yaklaşık 125 bin dava açılmıştı.

New York merkezli hukuk firması Weitz & Luxenberg, Bayer'le 95 bin kişi adına anlaşmaya vardığını açıkladı.

İlacın kansere yol açmadığını iddia eden Bayer firmasına göre bu anlaşma "belirsizliği" sona erdirme açısından önem taşıyor.

Ancak davacı konumunda olan 30 bin kişi daha, varılan anlaşmaya katılmama yönünde karar almış durumda.

New York Times gazetesine konuşan hukuki süreçte yer alan iki isim, davacıların 5 bin ila 250 bin dolar arasında tazminat alacaklarını söyledi.

'Hodgkin olmayan lenfomaya yakalananlar için adaleti sağladık'

Roundup, 2018'de Bayer'in 63 milyar dolara satın aldığı Amerikan şirketi Monsanto tarafından üretilmişti. 40 yıldan uzun bir süre önce piyasa çıkarılan Roundup dünyanın en bilinen yabani ot ilacı.

Anlaşma kapsamında Bayer kalan davaların kapanması için 9,6 milyar dolar ödeme yapacak.

Şirket gelecekte lenf kanseri olabilecek kişilerin açılabileceği davalarda ödenmek üzere 1 milyar 250 milyon dolar ayırdığını da açıkladı.

Weitz & Luxenberg yöneticilerinden Robin Greenwald, "Uzun bir yolculuk oldu ama Monsanto'nun güvenli olduğunu söylediği ürünü kullanıp lenf kanseri olan on binlerce kişi için adaleti sağladık" dedi.

Ödemenin 5 milyar dolara kadar olan kısmı bu yıl ödenecek. 2021'de de 5 milyar dolar daha ödeme yapılacak.

Bayer, davacıların yaklaşık yüzde 25'i ile henüz anlaşmaya varılmadığını açıkladı.

Bayer CEO'su Werner Baumann, "En önemlisi Roundup anlaşması uzun bir süredir devam eden belirsizliği sona erdireceği için Bayer açısından doğru zamanda atılmış doğru bir adımdır" dedi.

Baumann, "Bilim, Roundup'ın kansere yol açmadığını söylüyor. Bu nedenle bu davadaki hastalıkta şirketimizin sorumluluğu yoktur" dedi.

ABD'de Çevre Koruma Kurumu da, glifosatı kanserojen maddeler arasında henüz değerlendirmiyor.

Bayer, Monsanto'yu aldıktan hemen sonra davalarla karşı karşıya kalmıştı.

İlk olarak Ağustos 2018'de California'daki bir mahkeme davacılara yüklü miktarda tazminat ödenmesine karar vermişti. Bu davada davacılar, ilacın etkin maddesi glifosat nedeniyle Hodgkin olmayan lenfoma ve başka kanser türlerine yakalandıklarını söylemişlerdi.

Glifosat birçok yabani ot kurutan ilaçta kullanılıyor. İlacın güvenliği konusunda bilimsel açıdan net bir görüş yok. Bazı ülkeler glifosat içeren yabani ot öldürücü ilaçları yasaklarken, bazı ülkelerde bunlar hâlâ kullanılıyor.

Varılan anlaşmayan göre, Bayer firması tazminat için ayrılan paranın bir kısmını, glisofat - kanser ilişkisini araştıracak bağımsız bir bilim kurulunun çalışmaları için kullanacak.

Devletin denetlemeyi reddettiği zehir: Glifosatlı tarım ilaçları

Glifosat, ekosistemi tahrip eden ve sağlığa zarar veren yüzlerce pestisitten, yani tarım zehrinden sadece bir tanesi. Ancak doğa ve insan sağlığı üzerindeki etkileri itibariyle bu kadar basite indirgenemeyen bir tanımı var. Uluslararası Pestisit Eylem Ağı (PAN International), glifosatın hormonal sistemi bozduğuna dikkat çekiyor. Glifosat, sadece tüketiciler için değil, üreticiler açısından da ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Çiftçilerde, tarım işçilerinde ve çocuklarında kanser riskini artıran tarım ilaçları arasında yer alıyor. Ancak bütün bunlara rağmen tarımda en çok kullanılan zehirlerden biri.

Türkiye açısından durum çok daha kritik. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın son tarım ilacı kullanım verilerini paylaştığı 2013’te, glifosat kullanımı 4 bin 500 tondu. Uzmanlara göre bu miktar her geçen yıl katlanarak artıyor.

Öte yandan glifosata karşı birçok ülkede bir hukuk mücadelesi yürütülüyor. ABD ve Fransa’da birçok kişi ve kurum eskiden Monsanto olarak bilinen kimya şirketinin ürettiği glifosat etken maddeli Roundup adlı ilaçtan şikayetçi oldu. Şirket 2018’de Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer tarafından satın alındı. Bayer, ABD’de satılan glifosat etken maddeli tarım kimyasalı Roundup’a karşı kansere yol açtığı gerekçesiyle açılan davalarda anlaşma yoluna gitmek zorunda kaldı. Yani glifosatın sağlığa zararı hukuki olarak onaylanmış oldu.

Bu sırada glifosat etken maddeli Roundup tarım ilacı Türkiye’de hiçbir denetime tabi tutulmadan herhangi bir alışveriş sitesinden dahi satın alınabiliyordu. Avukatlar Senih Özay ve Hazar Kıpçak Türkiye’de bu tarım ilacının hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın kullanımına karşı hukuki süreç başattı. Özay, ABD’de üretici şirketin tazminatlara mahkûm edilmesini gerekçe göstererek Tarım ve Orman Bakanlığı’na başvuru yaparak glifosat etken maddeli ilaçların kullanımının yasaklanmasını, toplatılmasını ve ruhsatının iptal edilmesini istedi.

Bakanlığın 60 gün içerisinde bu talebe “evet” ya da “hayır” şeklinde yanıt vermesi gerekiyordu. Hiçbir şekilde cevap vermemesi ise başvuruyu susma yoluyla reddettiği anlamına geliyordu. Söz konusu başvuruda da bu durum gerçekleşti; bakanlık susarak talebi reddetti.

Şirketin taraf olma talebine onay

Kendiliğinden oluşan bu idari işlem aleyhine avukat Kıpçak’ın da devreye girmesiyle bakanlık aleyhine dava açıldı. Avukatlar bu dava öncesinde Roundup ürününü kullanan iki çiftçinin de sürece katılmasını istedi. Fakat mahkeme iki çiftçinin zamanında Bakanlığa herhangi bir başvuru yapmadığını gerekçe göstererek, “davada taraf olmaları mümkün olmadığına” hükmetti. Böylece dava sadece Senih Özay’ın başvuruları temel alınarak Ankara 18. İdare Mahkemesi’nde görüldü.

“Mahkeme kararında ilacın kanserojen olabileceği ve bakanlığın bu ilaca onay verirken yeterli laboratuvar ve komisyon incelemelerini yapmadığı yer aldı”

Avukat Hazar Kıpçak davanın dayandığı noktaları ve sonrasında gelişen süreci şöyle anlatıyor: Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Kanser Araştırmaları Ajansı glifosatın muhtemel kanser olduğunu söylüyordu. Buna karşılık Avrupa gıda otoritesinin ve Amerika’daki gıda otoritelerinin maddenin kanserojen olmayabileceğine dair ifadeleri vardı. Türkiye’nin de taraf olduğu Rio Sözleşmesi’ne göre, ihtiyatlılık prensibi var. Yani, bir bilimsel konuda tereddüt varsa hemen konunun yürütmesini durdurup önce bir araştırma yapılmalı. Bu nedenle biz yargılama sona erene kadar en azından satışı dursun diye yürütmeyi durdurma talep ettik. Ancak bu talebimiz reddedildi.”

Kıpçak, çiftçilerin davaya taraf olmaları reddedilirken, şirketin taraf olma talebinin ise kabul edildiğini anlatıyor. “Bu sırada Bakanlık savunmasını gönderdi ve şirketin Türkiye ayağı da davaya Bakanlık yanında müdahil oldu. Çünkü ilaçlar yasaklanırsa onların da maddi kayıpları söz konusu olacaktı. Bakanlık savunmasında ‘Biz AB müktesebatına uyuyoruz, AB bu ilaca beş yıl daha ruhsat vermiş, o yüzden biz de veriyoruz’ dedi. Yasakladığı birkaç maddeyi de savunmasına ekledi. Şirket ise ilaçlarının kanserojen olmadığını savunan bir savunma yaptı. Fakat bu süreçte Amerika’da ve Fransa’da bu ilaçlar üzerinden yürüyen davalarda çeşitli tazminatlar verilmeye devam ediyordu.”

Bu sırada mahkeme Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odası, Hacettepe Eczacılık Fakültesi, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, Türk Onkoloji Derneği ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden uzman görüşleri istedi. Özellikle Ziraat Mühendisleri Odası’ndan ve Hacettepe Eczacılık Fakültesi’nden olumlu cevaplar geldi. “Cevaplarda dünyadaki gelişmelerden, Amerika’daki yasaklardan, eyalet bazında yasaklamalardan bahsedildi, DSÖ’nün görüşlerine yer verildi ve neticede bir duruşma açıldı,” diye anlatıyor Hazar. Bilirkişi raporlarının incelenmesiyle de sürecin ilk aşaması davacı avukatlar açısından olumlu sonuçlanıyor: “Bu duruşmaya Ankara’daki bir avukat arkadaşımız katıldı, hâkimler heyet olarak katıldı ve nihayetinde bakanlığın [glifosat bazlı tarım ilaçlarının sağlığa zararlı olduğunu reddettiği yönündeki] işlemi iptal etmeye karar verdi. Kararın gerekçesinde de Türkiye’deki otoritelerden yazı alındığı ve ilacın gerçekten de kanserojen olabileceği, dolayısıyla ileride telafisi güç zararlar doğabileceği ve bakanlığın bu ilaca onay verirken yeterli laboratuvar ve komisyon incelemelerini yapmadığı, sadece AB’yi baz alarak verdiği ifadeleri yer aldı.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2020 yılında toplam 53 bin 672 ton pestisit kullanıldı.

Glifosat nedir? Zararları nelerdir?

Haberin Devamı

Glifosat genellikle erken ilkbahar döneminde yabancı ot kontrolünü sağlamak amacıyla toprağa uygulanmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise Glifosat'ın kanser yaptığına dair iddialara karşılık, 2015 yılında konuyla ilgili şu basın açıklamasını gerçekleştirmiştir;

"Bugün bazı basın yayın organlarında, yabancı otlara karşı kullanılan Glyphosate adlı tarım ilacının kanser yaptığına dair çeşitli haberler yer almıştır. Söz konusu haberler, kamuoyunun eksik ve yanlış bilgilendirilmesine neden olduğundan, Bakanlığımızca aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Glyphosate Avrupa Birliği ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde total herbisit olarak turunçgiller, zeytin, bağ, elma ve fındık bahçelerinde ülkemizde yabancı otlara karşı kullanılmaktadır. Genellikle erken ilkbahar döneminde yabancı ot kontrolünü sağlamak amacıyla toprağa uygulanmaktadır. Glyphosate toprakta 10-15 gün içerisinde toprak mikroorganizmaları tarafından parçalanmaktadır. Glyphosate ile ilgili Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerde insan, bitki ve çevre sağlığı açısından sakıncalı bulunularak alınmış bir yasaklama kararı bulunmamaktadır.

Haberin Devamı

Ülkemizde Bitki Koruma Ürünleri ruhsatlandırılırken ürün ve aktif maddenin fiziksel, kimyasal özellikleri toksikoloji-ekotoksikoloji, kalıntı çalışmaları ile dünyadaki ruhsat ve kullanım bilgileri incelenerek uygun bulunması halinde ruhsat işlemine alınmaktadır.

Halen insan ve çevre sağlığı açısından sakıncalı bulunarak Avrupa Birliğinde veya gelişmiş ülkelerde yasaklanan hiçbir aktif maddenin ülkemizde kullanımına müsaade edilmemektedir. Bu yönüyle dünyada yasaklanan aktif madde Ülkemizde de anında yasaklanmaktadır. Avrupa Birliğinde kullanımdan kaldırılan 180 aktif maddenin Ülkemizde de kullanımı sonlandırılmıştır.

Haberde ifade edilen kanser vakalarının ve bu vakalardaki artışın Bitki Koruma Ürünlerine bağlanması hususu bilimsel temellere dayanmamaktadır. Ayrıca bitkisel ürünlerde hasat öncesi numuneler alınmakta, gerekli analizler ve denetimler Bakanlığımızca yapılmaktadır.

Haberin Devamı

Bitki Koruma Ürünlerinin tavsiyesine uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Bitki Koruma Ürünlerinin önerilen dozda ve zamanında uygulanmaması, uygulayıcısının maske, eldiven, çizme, tulum ve gözlük gibi maruziyeti azaltıcı önlemler almaması durumunda, insan, bitki ve çevre sağlığı açısından risk oluşturmaktadır.

Kamuoyuna duyurulur."

kaynağı değiştir]
ABD'de 1992-2013 yılları arasında glifosat kullanımı

Glifosat bitkinin yeşil kısımlarından ve minimal olarak da köklerden emilir ve büyüme noktalarına taşınır. Üç aromatik amino asidin (tirosin, triptofan ve fenilalanin) sentezinde yer alan bir bitki enzimini inhibe eder ve bu nedenle glifosat, sadece aktif olarak büyüyen bitkiler üzerinde etkilidir. Çiftçilerin, ürünleri tarlada büyürken yabani otlara karşı herbisit olarak glifosat kullanımına olanak sağladığından ötürü artan sayıda ürün, glifosata toleranslı olacak şekilde genetik olarak modifiye edilmektedir (örneğin; Roundup Ready soya fasulyesi, Monsanto tarafından da üretilen ilk Roundup Ready ürünü).

Tıbbi etkiler[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir