Deniz Ulaş Instagram

Türk siyasi tarihinin en önemli dönemlerine yakından tanıklık eden Deniz Gezmiş, Ulaş Bardakçı, Mahir Çayan ve arkadaşlarının avukatlığını yapan Sadık Akıncılar, 73 yaşında hayatını kaybetti.

İzmir'in Dikili İlçesi'ndeki evinde geçen pazar günü rahatsızlanan evli ve 2 çocuk babası Sadık Akıncılar, kaldırıldığı Manisa 8 Eylül Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen solunum yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Sadık Akıncılar'ın cenazesi Dikili Merkez Camii'nden ikindi namazının ardından Dikili Kabristanlığı'nda toprağa verilecek.

AVUKATLIKLARINI ÜSTLENMİŞTİ

Sadık Akıncılar, Deniz Gezmiş, Ulaş Bardakçı, Mahir Çayan ve arkadaşlarının davalarına bakmıştı. Akıncılar aynı zamanda Yargıtay'da temyiz aşamasında yaşı bir yaş büyütülerek 17 yaşında idam edilen Erdal Eren'in de avukatlığını üstlenmişti. 37 yıllık hayat arkadaşını kaybetmenin acısını yaşayan eşi Şule Akıncılar, eşinin avukatlık mesleğini hayatı boyunca layıkıyla yaptığını belirterek, şunları söyledi:

"Eşimin ilk davası Deniz Gezmiş davasıdır. Onların yargılanacağını duyar duymaz gönüllü olarak avukatlıklarını üstlenmek için Ankara'ya gitti. Davanın tüm aşamalarında onların yanında oldu. Ne yazık ki idamı sırasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yanında değildi. Çünkü kendisi o sırada Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve arkadaşlarını hapishaneden kaçırdığı için tutukluydu. İki yıllık bir tutukluluk hayatı yaşadı. Bu tutukluluğun bir kısmı Ziverbey Köşkü'nde, bir kısmı da Selimiye'de bir hücrede geçti. Hayatı boyunca hiçbir arkadaşını satmadı. Yakın arkadaşı Ulaş Bardakçı'yı çok seviyordu. O yüzden ilk oğlunun adını Ulaş koydu. 78 döneminde hepimizin bildiği birçok davada gönüllü olarak yer aldı. Bunların arasında beyinlerimize en çok kazınmış olan, bizim en çok içimizi acıtan Erdal Eren davasıydı. Erdal Eren'in temyiz aşamasında avukatıydı. Asılmaması için son dakikaya kadar deliler gibi çırpındı. Çok onurlu bir insandı. Orhan Apaydın döneminde İstanbul Barosu'nun en genç üyesi olarak yönetim kurulunda 3 yıl görev aldı. Kar amacı gütmeden, insani bir görev yaptığı bilinciyle mesleğini sürdürdü. Çocuklarına çok iyi bir isim bıraktı."

Vefat eden Sadık Akıncılar'ın arşiv görüntüsü:

funduszeue.info

Deniz Ulaş Atlı&#;nın Refleks Sergisi Üzerine

&#;ne yaptığını o bilir, biz funduszeue.info

ortaya ne koyduğunu biz biliriz o bilmez&#;

J.P. Sartre

               Öncelikle Deniz Ulaş Atlı&#;nın ifadeci resmin sınırlarında dolaştığını kabul edelim. Zira Refleks konseptli bu serginin okunabilirliği ancak bu çerçevede mümkün olacaktır. İfadeci, yani yaygın diğer adıyla dışavurumcu resim sanatı her ne kadar çağımızın dil ve söylem karşılıklarından biri değilse de, sanatsal yaratı tercihlerinin klişelerini reçete eden post-modern evrenin giderek daha da şişmanlayan varlık alanı bu serbestiliği sağlamaktadır. Yapıtlarını kurarken kendi bilinçaltını kurcaladığından, onun sınırlarına inmeye gayret ettiğinden bahseden Atlı&#;nın kayda değer bu çabasının karşılıkları, eserlerinin gerek renk, gerekse biçimsel arayışlarında gözlemlenebilmektedir. Monokrom renk dağılımının çizgisel müdahalelerle yönetildiğini açıkça gördüğümüz bu resimlerin arz ettikleri parçalanma,sanatçının bahsettiği bilinçaltı parçalarının bileşenleridir aslında.

&#;Kompozisyon 1&#; &#;Kadın 1&#; &#;Muazzez&#; vb. gibi resimlerde geri plana kaçarak bir tür mekân soyutlamasının detaylarına öykünen çizgisel arayışlar &#;Gözlerim Kapalı Jung&#;u Dinliyorum&#;, &#;Ayna&#;, &#;Ayna 2&#; vb. resimlerde ise figürleri tamamlayan puzzle parçalarına dönüşmektedir. Giderek soyuta evrilen &#;Devinim&#; &#;Figür 1&#; &#;Kompozisyon 2&#; gibi yapıtlar ise, soyut ifadeci sanatın ustalarının mirasından beslendiği halde kendi macerasının peşine düşmüş bilinçdışının derinliklerini titizlikle kazan bir arkeoloğun elde ettiği buluntular gibidir. Fırça ve boyayla henüz işin bitmemiş olduğu görseller gibi görünen bu eserler gizil bir indirgemenin izlerini de taşımaktadırlar. Zira yeterli ışıklılığa sahip olmayan renklendirmenin tercih edildiği bu boyamalar bilinçaltının alacakaranlığının çıktılarıdır aslında. Son kertede resim yapmayı davranış edinmiş olduğu apaçık görünen Deniz Ulaş Atlı&#;nın bu sergisi, dilsel ifade olanaklarını zorlayan, biçime içkin bir anlatıyı fragmanlarla toparlamak gayretinde, iç dünyasının derinliklerine verdiği refleksin resim karşılıklarından oluşmaktadır.

Mersin,

Orçun ÇADIRCI

Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu Yılmaz, uzun yıllar turizm sektöründe çalıştı. Evlendikten sonra mesleğine bir süre ara veren Yılmaz, eski çalıştığı iş yeriyle anlaştı ancak Kovid salgını nedeniyle işe başlaması ertelendi. 

Evde boş durmak yerine eşinin oto bakım üzerine faaliyet gösteren iş yerine gidip gelmeye başlayan Yılmaz, bir süre sonra hayat arkadaşına yardım etmeye karar verdi. Eşinden işin inceliklerini öğrenen genç kadın, araçların seramik kaplaması, jant temizliği, detaylı temizlik ve çizik kapatma gibi işlemlerini yapıyor.

Deniz Ulaş Yılmaz, AA muhabirine, eşiyle turizm sektöründe çalışırken tanışıp evlendiklerini söyledi.

Turizmin yavaşladığı dönemde eşinin ek gelir amacıyla oto bakım ve yenileme yeri açtığını anlatan Yılmaz, "Çocuklar olunca turizmde devam edemedim. Evde durmayı sevmem. 2 bebeğimle eşimin yanına geliyordum. Çocuklar büyüyünce onları kreşe başlattık. Zaman tamamen bana kaldı. Eski işime dönecektim ancak pandemi olunca başlayamadım. O yüzden eşime destek olmak istedim." dedi.

Başta yapabileceği işlerden başladığını dile getiren Yılmaz, bir süre sonra da eşinin dükkanı büyüttüğünü ifade etti.

Gelen araçların bakımı ve temizliği konusunda tüm detayları gözden geçirdiklerini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

"Aracın üzerindeki kılcal çizikleri veya kirlerini gidermek için çalışıyoruz. Sonrasında seramik kaplamasını yapıyoruz. Aracın tavanından başlayıp en ince detayına kadar her yerini temizleyip bakımını yapıyoruz. Konsoldan kapının menteşesine, yedek lastiğe kadar her yeri temizliyoruz. Gelen aracı bir nevi sıfırlayıp sahibine teslim ediyoruz. Burada bir aile olduğunu gören insanlar araçlarını daha çok güvenerek teslim ediyor. Özellikle kadın şoförler için bazen sanayi ortamına girmesi zorlayıcı olabiliyor. Benim ve çocuklarımızın varlığı insanların buraya daha çok rağbet etmesini sağlıyor."

Kemal Yılmaz da tek başına bu işi yaparken araçların detaylarıyla uğraşmak için desteğe ihtiyacı olduğunu, eşinin de kendisine bu konuda yardım ettiğini söyledi.

Eşinin şu an tüm işleri yaptığını belirten Yılmaz, "Eşimi görenler 'Gerçekten mi o yapıyor?' diyor. Burada eşimle çalıştığımız için müşterilerde güven duygusu da oldu. Genelde görenlerin hoşuna gidiyor. Kadınlara yakıştırılmayan bir iş ama eşimle en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Müşterimiz de gelen araçların kalitesi de arttı. Daha kaliteli iş çıkarmaya başladık." dedi.