Türkiyede Takdir Alan Öğrenci Sayısı

Takdir ve teşekkür belgesi alanlara para veriliyor mu? Sorusu, Takdir ve teşekkür belgesi alan birçok öğrenci tarafından merak edilmekte ve arama motorları üzerinde araştırılmakta. Sosyal medya üzerinde gündeme gelen iddialar sonucunda Takdir ve teşekkür belgesi alanlara para veriliyor mu? Sorusu merak konusu oluyor ve araştırılıyor. Peki, Takdir ve teşekkür belgesi alanlara para veriliyor mu? Devlet 5 bin TL ödeme yapacak!

TAKDİR VE TEŞEKKÜR BELGESİ ALANLARA PARA VERİLİYOR MU?

Karnelerin dağıtılmasının ardından birçok öğrenci tarafından teşvik ödemesi konusu hakkında detayları araştırırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başarı Teşvik Programı kapsamında, başarılı öğrencilere karne hediyesi niteliğinde nakit ödeme gerçekleştirileceğini duyurdu. Teşvik ödemesi almak için istenen gereksinimler arasında devlet okulunda okumak ve derece yapmak şartı aranıyor. Ayrıca söz konusu öğrencilerin sosyal yardıma da ihtiyacı olması gerekiyor. Bu koşulları sağlamakta olan ihtiyaç sahibi bireylerin çocuklarına 5 bin TL ödeme gerçekleştirilecek.

GündemEğitimHaberler

Milli Eğitim Bakanlığı yapılmayanı yapmış göstererek en başarılı yıl olmak gibi bir mucizeye imza atacak.

Hem de bunu pandemi nedeniyle yapılan uzaktan eğitim sürecinde yap(a)madıkları ile başaracak. Milyonlarca evde bilgisayar, internet yok, eğitimde fırsat eşitsizliği arttıkça artıyor denildikçe kulak tıkayanlar, en azından öğrenci ve öğretmenlerin imkanları arttırılsın, bilgisayar/tablet gibi uzaktan eğitimde olmazsa olmaz araçlar alınırken vergi yükü kaldırılarak teşvik edilsin, internet ücretsiz olsun denildikçe kılları kıpırdamayanlar şimdi tarih yazacaklar.

Çocuklar zorda, ülkenin geleceği zorda. Biz uzaktan değil yüz yüze birebir eğitim istiyoruz, okullarımıza dönmek istiyoruz, gerekli tedbirleri alın diye haykıran öğretmenlerin haklı talepleri karşısında okullar açılmadan (yaz döneminde) öğrencilere ücretsiz maske dağıtacağız hatta birkaç tane vereceğiz yıkanabilir olacak diyen sayın bakan kısmen açılan okullarda dahi bırakın ücretsiz maskeyi temizliği dahi sağlayamamış idareleri zorda bıraktıkları gibi işi velilere havale etmiştir.

Bunlar da yetmezmiş gibi bakan bey sürekli televizyonlara çıkmış kameralara poz vermiş ve uzaktan eğitimde dünyadaki öncülüğümüzü, yaptığımız müthiş çalışmaları anlatmıştır. Bunları anlatırken o müthiş çalışmalardan bihaber olan milyonlarca öğrenci ile ilgili kaynağı dahi olmayan bin tablet dağıtacağız cümlesini kurmuş yeterli gelmeyecek bu sayıyı dahi dönem bittiği halde dağıtamamıştır. Dağıtılacak tabletler için de pamuk eller cebe denilircesine vatandaşa başvurulmuş bu da çözüm olmayınca başka yollarla bağışlar kovalanmıştır.

Her gün ayrı bir karar, bir hafta içerisinde iki kez kapatılıp üç kez açılan okullarla karşılaşılmıştır.

Normal dönemde dahi öğretmekte zorlandığımız müfredatı yani ders süresi 40 dakika haftalık saati 6 saat olan dersin kazanımlarını haftada 3 ders ve her ders 30 dakika işleyerek kazandırmamız istendiği gibi yüz yüze dahi olamadığımız çocukların müfredatın tamamından sorumlu kılacağımız söylendi.

Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallardan dahi gerçekçi olmayan mış, mış, mış…

KARNELER

Ve tüm kazanımları verdik, başardık karne dağıtacağız.

Nasıl mı oldu? Mükemmel oldu. Tüm çabalara ve uyarılara rağmen tarih yazmaya and içmiş bakanlığımız en büyük sonuca imza atıyor.

Eğitim bilimci Profesör Bakanımız Ziya Selçuk’a eğitim bilimleri ya da ölçme değerlendirme dersi verecek değiliz tabii ki.

BU KARNE KİMİN

Yöneticiliğim döneminde öğrenci ve velilere hep şunu anlattım.

“Bu karne sadece öğrencinin karnesi değil. Bu karne aynı zamanda öğretmenin, okul idaresinin ve velinin karnesidir.

Karnede başarısız ders varsa bunun sorumlusu sadece öğrenci olmadığı gibi yarın başarılı notu alacak olan da aynı öğrenci olduğuna göre bugünden ders çıkarmaktan öteye yapacak, kızacak bir durum yoktur.

Bu cümleleri, lise ikinci sınıfta 8 zayıf ile sınıf tekrarına kalmış bir öğrenci olarak söylüyorum. Evet bu bir gerçek ama benim utanarak anlattığım bir şey olmadığı gibi övündüğüm bir konu da değil. O yıl sınıfta kalmak bana ders vermiştir, beni kamçılamıştır ve bu durumdan ders çıkararak bugün öğretmen, yönetici olabilmemin temellerini oluşturmuştur.~

Evet başarısızlıktan ders çıkarmalarını ve aynı durumu yaşamamak adına mücadeleyi öğütleyen bir öğretmen olarak bakan Ziya hocaya soruyorum. O karne benim karnem idi. O karnede ailemin de öğretmenlerimin de belki az da olsa payı vardı ama benimdi. Peki bu Cuma dağıtılacak karne kimin? Bence bu karne Ziya Selçuk’un.

Karne ile çocuklarımızın kazanım düzeylerini değerlendirme imkanı buluyorduk. Böylece öğretmen olarak kendimizi de değerlendirebiliyorduk. Bakan Selçuk’un karnesi ile neyi değerlendireceğiz?

Hepsini geçtik bu karnenin çocuklarımıza faydası ne olacak? Yapmadan etmeden hatta bir saniye bile (uzaktan ya da yüz yüze) öğretmen öğrenci karşılaşması olmadan verilen puanların ne faydası olacak?

Bir örnek vereyim: öğretmen Teknoloji Tasarım dersinde tek bir ürün (ürünün güzelliği önemli değil) yapana ve zamanında teslim edene tam puan vereceğini söylemiş. Öğrenci bir gün sonra teslim (WhatsApp’tan) edince 95 vermiş. Veli hemen hesap sormaya başlamış neden vermediniz diye. Hatta ödev geçen yıl yapılmış (geçen yılın konularını içerdiği) halde bunu deşifre etmeyen öğretmen WhatsApp’tan gün boyu tacize uğradı.

İşte bu karne sizin Ziya öğretmenim. Bütün bunları bir tarafa koyalım da ne yapılmak isteniyor ona bakalım.

70 PUAN ALTINDA NOT YOK

Ortaokullarda çağ atlıyoruz. Bugün sistemde ’inci sınıf öğrenci sayısı yaklaşık 6 milyon bin. Bu öğrencilerin tamamı sınıf geçecek not alacak çünkü hiçbir öğretmen öğrencisine bu pandemi koşullarında çok bariz bir durum yaşanmamışsa olumsuz not vermeyecektir. Ve bakanlık 6 milyon bin öğrencimiz başarılı diyebilecektir. Daha ileri gidelim öğretmenlerin genel değerlendirmesi en azından uzaktan da olsa yüzünü gördükleri çocuklara 70 ve üzeri puan vermek noktasında. Herkese veren de var. Öğretmenlerin adalet sağlama noktasında yaşadıkları sorunlar ile objektif olmayan durumlardan kaynaklı vicdani kanaatlerinin toplamı olarak veriliyor notlar.

Tabi bu notların sınıflar için bir başka anlamı daha var. Bu notlara göre öğrencilere teşekkür takdir verilecek. Ve tarihin en yüksek teşekkür takdir belgesi sayısına ulaşırsak şaşmayalım.

Evet pandemi şartlarında bırakın ders işlemeyi ruhen ve bedenen sağlıklı kalabilmeleri bile öğrencilerin takdiri hak ettiklerinin ispatıdır.

Evet tüm öğrencilerimizi, veli ve öğretmenlerimizi takdir etmemiz gerekiyor fakat bu takdir notlarla ölçülecek takdir olmasaydı en doğru değerlendirme olurdu.

KİTAP SAYILARI

Bu da yetmedi öğrencinin kitap okuyup okumadığına bakılmaksızın e-okul sistemine kitap bilgileri girilmesi isteniyor.

DAVRANIŞ PUANLARI

Yine çocukluğumuzdan beri var olan karnelerdeki davranış değerlendirmeleri de yapılsın isteniyor hiç görmediğimiz öğrenciler için.

Önceki yıllara göre yapılsın tüm değerlendirmeler deniliyor ama her yıl yüz binleri buluyor görev yeri değişen öğretmen sayısı. Yani öğrenciyi hiç tanımayan yüz binlerle ifade edilebilecek öğretmen, öğretmenini canlı canlı yüz yüze görmeyen milyonlarca öğrenci var.

Sonuç olarak eğitimde tarih mi yazıyoruz tarih mi bizi not alıyor zaman gösterecektir.

Birileri mış yaparak tarih yazsa da bir öğretmen olarak Ziya öğretmenin karnesini de öğrencilere verdiğiniz notlardaki vicdani sorumlulukla vereceğinize inancımız tamdır. Tüm öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz dinlenmeyi hak etmişlerdir. Pandemi şartlarına rağmen iyi tatiller ve sağlıklı günler diliyoruz.

Maksut Balmuk

funduszeue.info