kaynağı değiştir]
Sümerler bölgeye yerleştiklerinde, çanak-çömlek yapmayı ve madenleri işlemeyi biliyorlardı. Aşağı Mezopotamya'da Dicle ve Fırat nehirleri kıyısında Uruk, Lagaş, Eridu, Ur, Kiş gibi kent devletleri kurdular. Gelişmiş bir yapı tekniği kullanıyorlardı. Yerleştikleri kesimlerde muazzam bir sulama sistemi kurup, kanallar, barajlar ve bentlerle hem seli önleyip bataklıkları kuruttular hem de düzenli sulamaya dayalı bir tarım geliştirdiler. Tekerleği de icat eden bu toplum tarlaları öküzlerin çektiği sabanlarla sürüyorlardı.
60 rakamına dayanan seksajismal sayı sistemini kullanan Sümerlerin "sos" dedikleri bu 60'lık birim bütün zaman ve mekân hesaplarında kullanılmaktaydı ve onları bir uyum içerisinde birbirine bağlıyordu. Ayı 30, yılı gün olarak hesapladılar. Gece ve gündüzü on ikişer saate böldüler. Bir yılı 12 ay olarak hesapladılar. Ay ve Güneş tutulmasını hesapladılar. Aritmetik ve geometrinin temellerini attılar. Çarpma ve bölme cetvellerini buldular. Daireyi dereceye böldüler.
Tarihi çağlar yazıyla, yazı ise Sümerle başlar. İnsanlığa yazıyı kazandıran Sümerler aynı zamanda bilinen ilk okul sistemini de kurarak her alanda olduğu gibi eğitim öğretim alanında da öncü oldular.
Arkeolojik buluntular Sümerlerde yazıya yönelik ilk girişimlerin M.Ö. lerde ortaya çıktığını gösteriyor. Bu dönemde ekonomik ve yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için Sümerler, kil tablet üzerine yazı yazmaya giriştiler. Bu ilk girişim piktograf denilen kaba bir resim yazısı şeklinde oldu. Bu resim yazısıyla soyut düşüncelerden ziyade basit yönetim kayıtları tutuluyor ve ziggurat adı verilen tapınakların depolarına getirilen ürünler bu şekilde kayıt altına alınıyordu. Bu tapınaklara, Sümer halkı ürettiği malları getiriyor ve tapınaktaki rahiplerde bu ürünleri resmediyordu. Bu döneme ait Mezopotamyanın güneyindeki Varkada bulunan kil tabletlere; sayı ve rakamlardan başka ev, barınak, koyun, keçi, av hayvanları, çeşitli canlı türleri resmedilmiştir.
Piktograf- Resim Yazısı |
Bu arkaik Sümer yazısı III. Uruk döneminden sonra yavaş yavaş çivi yazısına evrilmeye başlıyor. Bu ismin verilmesinin nedeni ise tabletler üzerindeki harflerin çiviye benzemesindendir. Sümerler, önce belirledikleri işaretleri yumuşak kil tabletlere yazıyorlar, sonra da bu kil tabletleri kurutarak dayanıklı hale getiriyorlardı.
Piktograftan Çivi Yazısına Geçiş |
SÜMERLERDE EĞİTİM
yıllarında Şuruppak kentinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan M.Ö. lerden kalma ders kitapları, Sümerlerde okulların varlığını ortaya koyuyor. Bu ders kitaplarının büyük bölümü yönetsel nitelikli ve Sümer ekonomik yapısının her aşamasını içeriyor. Bu tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla sümerlerde okullara Tablet Evi deniliyordu. Bu okullar genel kanıya göre zigguratların orta katlarında yer alıyordu. Bu tabletler Sümerlerde çocukların eğitimine dair önemli bilgiler veriyor.
Sümerlerde ailede başlayan eğitim, çocuk büyüdükçe giderek çevreye yayıldı. Başlangıçta sadece ekonomik gerekçelerden ortaya çıkan okuma yazma işlemi, Sümer sosyal hayatının genişlemesiyle kapsamlı ve planlı bir eğitim öğretim sistemine dönüşmeye başladı. Ailede başlayan eğitim öğretim faaliyeti zamanla tapınaklarda daha sonra da özelleşerek okullarda devam etti.
Sümer okulu başlangıçta mesleki eğitim veren bir okul olarak ortaya çıktı. Tapınak ve sarayın ekonomik ve yönetsel gereksinimlerini karşılayacak yazmanlar yetiştirmek amacıyla kuruldu. Sümer okulları var olduğu sürece bu ana amaç hep devam etti. Ancak zamanla eğitimin yaygınlaşması ve gelişmesiyle, programların genişlemesiyle birlikte okullar kültür ve bilim merkezleri haline geldi.
Bu okullarda zamanlarında geçerli olan tanrıbilim, bitkibilim, hayvanbilim, madenbilimi, coğrafya, matematik, dilbilgisi ve dilbilimi eğitimleri veriliyordu. Zaman içinde de bu bilimlere katkıda bulunan bilim adamları yetişerek yeni bilgiler buldular.
Başlangıçta tapınağa bağlı olan sümer okulu, zaman içinde dinden bağımsız bir kurum haline geldi ve eğitim programı da oldukça laik bir nitelik kazandı. Bu okullarda eğitim zorunlu değildi. Ayrıca yalnızca erkek öğrenciler okuyabiliyordu. Kızlar normal şartlarda okula gönderilmiyor, ev işleriyle meşgul oluyor ya da evde öğretmen eşliğinde ders alıyorlardı. Öğrencilerin çoğunluğu zengin ailelerin çocuklarıydı. Bunun nedeni bu okulun gerektirdiği para ve zamanı yoksullar karşılayamıyordu. Çünkü öğretmenlerin maaşlarını öğrenciler ödüyordu.
Sümer okulunun başında okulun babası denilen Ummia yani uzman veya profesör vardı. Öğrencilere okulun oğulları deniliyordu. Öğretmenlerin yardımcılarına ağabey denilirdi. Öğrencilerin kopyalaması için tabletler yazmak, öğrencilerin kopyalarını gözden geçirmek ve ezberlerini dinlemek ağabeylerin göreviydi. Bunların yanında çizimden sorumlu kişi ve Sümerceden sorumlu kişi gibi öğretim elemanları da vardı. Okula devamdan sorumlu gözetmenler ve disiplinden sorumlu kamçı görevlisi vardı.
Sümer okullarının eğitim programlarına ait bilgileri zengin kazı buluntuları ortaya koyuyor. Sümer okulu eğitim programının başlıca iki bölüme ayrıldığı anlaşılıyor. Birinci bölüm yarı bilimsel ve eğitici, ikinci bölüm ise edebi ve yaratıcı bölüm.
Zaman içinde sümer ders kitapları da giderek bütün hale geldi. Tüm sümer okullarında okutulan kitaplar tek tip kitaplara dönüştü. Bu kitaplarda ağaç ve kamış, böcek ve kuşlar da dahil her türden havyan, ülke, kent veya köy, taş ve maden adlarının uzun listeleri yer alıyordu. Sümerli bilginler çeşitli matematik tabloları ve çözümleriyle birlikte pek çok ayrıntılı matematik problemi hazırlamışlardı. Dilbilim alanında ise Sümer dilbilgisi çalışması okul tabletlerinde çok geniş yer veriliyordu. Uzun isim tamlamaları ve fiil çekimleri listelerinin yazılı olduğu tabletler çok incelikli bir dilbilgisel yaklaşımı gösteriyor. Edebi metinlerde ise hepsi şiir şeklinde olan Sümer tanrı ve kahramanlarının başarılarını ve yiğitliklerini kutlayan konulu şiir biçimindeki mitler ve destanlar, tanrı ve krallara ilahiler, Sümer kentlerinin yıkılıp yok edilmesine yazılan ağıtlar, atasözü, fabl ve denemeleri içeren bilgelik yapıtları şeklindeydi.
Sümer okullarında dersler güneşin doğuşuyla başlıyor ve batışına kadar sürüyordu. Öğrencilerin ağır kil tabletlerinden defterleri vardı. Sabah okula gelen öğrenci bir önceki gün hazırladığı tabletin üstünde çalışırdı. Sonra ağabey yani yardımcı öğretmen öğrencinin kopyalayıp çalışacağı yeni bir tablet hazırlardı. Bu yardımcı öğretmen ve okulun babası öğrencilerin kopyalarının doğru olup olmadığına bakarlardı. Ezberlemek öğrencinin ödevinde önemli bir yerdeydi. Öğrencilerin tabletlerini ezberleyip ezberlemedikleri kontrol edilirdi. Daha sonra öğretmen eski kopyalardan bir nüsha hazırlıyor, öğrenci de ona bakarak kopyalama işlemini yapıyordu.
Sümer okullarında yapılan uzun ve yorucu eğitimin ilk amacı çocuklara okuma yazma öğretmekti. Okuma yazma öğrendikten sonra ise yapacağı meslekte başarılı olabilecek ve devlet işlerinde görev yapacak konuma getirmeyi amaçlardı. Bu okullarda Sümer kral listeleri, dua metinleri ve günlük yaşamın diğer yönleri çocukları öğretilirdi. Bulunan tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla yazı öğrencilere belli bir formasyon eşliğinde veriliyordu. Bir hayvanın adı yazılacaksa karşısına resmi yapılıyordu. Sümer okullarındaki öğretmenler öğrencilerin zoolojiden, tıp bilimine, sanattan edebiyata ve daha birçok alandaki konuyu bilimsel yöntem ve sınıflandırmalarla öğretiliyorlardı. Özellikle edebiyat konularına önem verilmekteydi. Gılgamış Destanını öğrenmek çok önemliydi. Kopyalama yöntemi ile gerçekleşen Sümer eğitim sistemindeki okullarda matematik, edebiyat, astronomi, tıp, madencilik, tarım, müzik önemli derslerin başında geliyordu.
Gılgamış Destanı |
Sümer okullarında ilerlemeci bir eğitim yoktu. Öğretmenler, öğrencilerini iyi çalışmaları için övme ve teşvik yolunu kullanırken, hatalarında ise sopayı kullanıyorlardı. Örneğin okula geç gelmek ceza sebebiydi. Cezalar çok katıydı. Bu okulda dirlik ve düzen için tek yöntemdi. Dolaysıyla öğrencilerin işi oldukça zordu. Ders yılı boyunca tatillerin nasıl olduğu konusunda bir bulguya henüz ulaşılamadı. .
Eğer okulda öğrenci öğretmeni çok kızdırdıysa onu yumuşatma görevi çocuğun babasına düşüyordu. Baba öğretmeni eve davet ederek ona ziyafet verirdi. Ardından hediyeler verilerek öğretmenin gönlü alınırdı. Öğrenci de, bu ev ziyaretinde öğretmenine hizmet ederdi. Bu şekilde öğretmenin gönlü alınıyor ve öğrencide dayaktan kurtulmuş oluyordu.
Sümer okullarının önemli bir görevi de bürokrasiye adam yetiştirmekti. Tapınak ve yazman okulları, sarayda çalışacak olan görevlileri yetiştirirken bir yandan da rahip kral varislerini de eğitiyordu. Bütün kültürel birikimlerini yazdıkları tabletlerle bilinçli bir şekilde katalog haline getirmeyi öğrenen Sümerler, bugünkü anlamda kütüphane diyebileceğimiz tablet depoları oluşturdular. Kazılarda bulunan Nippur böyle bir yerdir. Ayrıca kişiye özel kütüphaneler de bulundu.
Sonuç olarak yazıyı bularak tarihi çağları başlatan Sümerler, ilk başlarda saray ve tapınaklara yazman yetiştirmek amaçlı okullar açarak on binlerce yazman yetiştirdiler. Ancak zaman içinde bu okullar dinden bağımsız, bilimsel ve laik bir yapıya evrildiler. Sümerlerin kurmuş oldukları bu sistem, kendilerinden sonra da hem Mezopotamya hem de Anadolu üzerinde derin etkiler bıraktı ve günümüzdeki eğitim öğretim faaliyetlerinin temelini oluşturdu.
(Beğenmeyi ve paylaşmayı unutmayınız.)
Kaynaklar:
Kramer, S. (). Tarih Sümerle Başlar,(çev. M. İlmiye Çığ). TTK Yay., Ankara.
Landsberger, B., & TOSUN, M. O. (). Sümerler. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1(5).
Özgül, O. (). SÜMER SOSYAL HAYATINDA EĞİTİMİN YERİ VE ÖNEMİ. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(2),
Sümerler
Sümerler, MÖ MÖ yılları arasında Irakın güneyi olan Güney Mezopotamya bölgesinde yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgedeki kurulmuş olan bir uygarlıktır. Dünyanın bilinen en eski uygarlığı ve medeniyetler beşiği olarak kabul edilir. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Sümerlerce bulunmuştur.
Sümer Devleti, Sami olmayan izole bir topluluk tarafından kurulmuştur.
Mezopotamyada yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı,dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. Yaratılış ve Tufana, Emeş ve Enten gibi halen bilinen efsane ve mitlere ilk kez Sümerlerde rastlanır. Yılbaşı ağacı süsleme, evlilik yüzüğü, nazar boncuğu da Sümerlerde görülmüştür. Sümer döneminde 21i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur şehirleri en önemlileri olarak sayılabilir.
MÖ yılları başlarında Sümer sınırları kanallar veya sınır taşları ile belirlenmiş bir düzine şehir devletine bölünmüştü.Bütün şehirlerin merkezinde şehre ait özel bir sahip tanrı veya tanrıçaya adanmış olan ve bir rahip yöneticinin (ensi) veya kralın (lugal) idaresindeki tapınak bulunurdu.
Sümer Şehirleri
Sümer şehri, Mezopotamyanın güney ucunda, Dicle ve Fırat nehirleri arasında, sonradan Babil olmuş, günümüzde de Irakın Bağdat şehrinden Basra Körfezine kadar olan bölgede, Sümerlerden önce yaşamış ve Sümerce konuşmayan ve Sami olmayan bir halk tarafından, MÖ yılları arasında kurulmuştur. Bu halka günümüzde Proto-Fıratlılar ya da Ubaidliler denmektedir. Ubaid ismi Al-Ubaid şehrindeki kazı alanından gelir. Ubaidliler Sümer şehrinde kurulmuş ilk medeniyettir. Bataklıkları tarım için kurutmuşlar, ticaret, dokumacılık, dericilik, demircilik, taş oymacılığı ve çanak-çömlekçilik gibi işlerle uğraşmışlardır. Ubaidlilerin bölgeye yerleşmesinden sonra çeşitli Sami halklar da aynı bölgeye yerleşmiş, kültürlerini Ubaidlilerinki ile karıştırarak Sümerler öncesi yüksek bir medeniyet kurmuşlardır
Sümer medeniyetini kurmuş olan topluluğun nereden gelmiş olduğu hususu tartışmalıdır. Cevat Şakir Kabaağaçlı, eserlerinde Sümerlerin Mezopotamya bölgesine Orta Asyadan göç ettiklerini belirtir. Sümer medeniyeti ile Orta Asyalılar arasındaki benzerlikler ortaya atılarak bu tez ispatlanmaya çalışılmıştır. Orta Asya ve Sümer kültüründe dağların doruklarının kutsal sayılması ve dağların doruklarında yaşayan çeşitlitanrılara inanılması gibi benzerlikler iki bölge arasında köken birliği ya da kültür etkileşimi olduğunun kanıtı olarak öne sürülmüştür.
Samuel Noah Kramer, Tarih Sümerde Başlar kitabında; İrandan gelen göçebeler ve Samilerin karışımı olan bir köy kültürü ile Sümer tarihinin başladığını yazıyor. Bu iki halkın ve kültürlerinin karışması zamanla Güney Mezopotamyadaki ilk şehir devletini oluşturuyor. Zamanla bölgeye hakim olmak için mücadele eden şehir devletlerine dönüşüyorlar. Genelde Samilerin üstün çıktığı bu mücadelelerde, Mezopotamyalılar diğer bölgelere genişlemeye başlıyorlar ve yakın doğuda ilk imparatorluğu kuruyorlar.
Bu imparatorluk zamanla Elam olarak da bilinen bölge dahil olmak üzere, İranın batı düzlüklerine kadar yayılıyor. Bu Mezopotamya imparatorluğu, Hazar Denizi ya da Kafkaslardan geldiği tahmin edilen, ilkel ve göçebe Sümerler ile karşılaşımıştı. Mezopotamya ile ilkel kabileler arasında tampon görevi yapan Sümerliler ne pahasına olursa olsun direniyorlar. İlk karşılaşmalarda kendilerinden teknolojik ve kültürel anlamda gelişmiş olan Mezopotamyalılar üstün geliyor. Zamanla esir ya da paralı asker olarak Mezopotamya kültürünü yakından tanıyan Sümerler, kendilerine gerekli olan askeri teknolojiyi öğreniyor ve kendi kültürlerine uyguluyorlar. Zamanla gerilemeye başlayan Mezopotamya devletine üstün gelmeyi ve önce batı İran topraklarını sonra Kuzey Mezopotamya yı almayı başararakfFethettikleri bu bölgede ilk Sümer devletini kurmuşlardır.
Sümerler denen, dili bölgede uzun süre yaşayan halkın, MÖ yıllarından MÖ e gelindiğinde bölgede en az 12 şehir devleti vardı.
Bu dönemde her kent genellikle surlarla çevriliydi. Her kentin kendi tanrısı vardı ve her kentte en az bir tapınak bulunurdu. Sümerlerde tarihin belki de ilk kral listeleri ile karşılaşılır. Fakat bu listeler genellikle tarihsel gerçeklerin ötesinde mitolojik unsurlara da sahiptirler. Örneğin kral listesine göre Tufandan önce Sümerlerin yaşadığı bölgede efsanevi sekiz yönetici ve dolayısıyla kentler mevcuttu. Kral listesine göre Tufandan sonraki ilk Sümer hanedanları Kiş, Uruk ve Urdur. Ünlü Gılgamış destanının kahramanı Gılgamış kral listesine göre Uruk Hanedanının krallarındandır. Lagaşta iktidara gelen Ur-Nanşe yaptırdığı inşaatlarla öne çıkmıştır. Urukagina da ilk yazılı reformları sayesinde tanınmıştır.
Erken dönemlerde Sümerlerin ana tanrısı Andır, fakat sonraki dönemlerde bu tanrı yerine Enlil Sümerlerin baş tanrısı konumuna yükselir. Enlilin Nippurda Ekur adında bir tapınağı vardır. Bu nedenle Nippur Sümerlerin dini başkenti kabul edilir, burada tapınak yaptırmak veya bu tip inşaatlarda çalışmak, hizmetli olmak önemli sayılırdı.
Bazı araştırmalarda Sümerlilerin zayıflaması Sümer topraklarındaki tuzlanma ve buna bağlı tarımsal üretimin düşmesi gibi ekolojik nedenlere bağlanır.
Sümer bölgesinde Gılgamış destanı gibi anlatımlara konu olan büyük bir sel meydana gelmiş ve bu Tufandan sonra bazı şehir devletleri diğerleri üzerinde hakimiyet kurmuşlardır. Şehirleri birleştiren kralların ilki, MÖ yıllarında Kiş kralı olan Etana dır. Kiş, Erech, Ur ve Lagaş şehirleri diğerlerine hâkim olabilmek için asırlar süren mücadelelere giriştiler. Bu durum Sümerleri harici düşmanlara karşı zayıf bıraktı. Önce Elamlılar (MÖ y. ) ve sonra Kral Sargon yönetimindeki (MÖ ) Akadlılar Sümerlere saldırdılar. Sargon hanedanı yaklaşık 1 asır iktidarda kaldı ve şehir devletlerini birleştirdi. Sargon hanedanının yönetim modeli tüm Orta Doğu medeniyetlerini etkilemiştir.
Akadlar tarafından çökertilmesi sonrasında Sümerler bir daha eski haline gelemedi. MÖ li yıllarda bağımsız kimliklerini kaybettiler. Ardından gelen Akad ve Babil uygarlıkları çoğunlukla Sümerlerin izlerini taşıdılar. Kendilerine özgü dilleri ve çivi yazıları uzun süre yaşadı. Sümer inanışları ve mitolojisi İbranilerin Babil sürgünü yoluyla Yahudi, Hıristiyan ve İslam inanışlarını etkilediği gibi Fenike Yunan Roma bağlantısıyla da günümüze dek ulaşmıştır.
Devlet kentlerden oluşmuştu ve her kent surlarla çevrili idi. Kent içinde yüksek bir tepeye yapılan tapınak bulunurdu ki bu sosyal yaşamın merkezini oluşturmaktaydı.
Başlangıçta Anaerkil bir toplum yapısına sahiptiler. İş bölümü derinleşmişti; 1. sınıfı din adamları ve askerler 2. sınıfı halk 3. sınıfı ise kölelerin oluşturduğu bir toplumsal hiyerarşi vardı. Sürekli savaşlar sonucunda halktan her insan kolayca köle edinebiliyordu. MÖ yıllarında yüksek ruhbanlardan oluşan egemen sınıflar, dinsel yapıya sahip kent devletlerinin yöneticileri olarak ortaya çıktılar. Bu kral-rahipler dinsel ve siyasal işleri yürütürlerdi. Bir kentin baş rahibi, aynı zamanda o kentin başkanıydı.
Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları Sümerler tarafından oluşturulmuştur. Bu özellikleri ile Sümerlere dünyadaki ilk Hukuk devleti denebilir. Otoritenin korunmak istenmesi hukuk kurallarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Lasamtuhgaş Kralı Urukagine tarafından oluşturulan ilk yazılı kanunlar fidisiyer ve beş yüzyıllar sistemine dayanıyordu.
İlk yazıyı MÖ yıllarında Sümerler buldu. İlk yazıları şekiller üzerine kurulu yani her varlık ve olay için bir şekil kullandılar. Çivi yazısı işaretleri geçmişteki bir resim yazısına dayanır. Bir kavramı ifade eden işaretlere ideogram adı verilir. Sümerce bilim dünyasındaki genel geçer görüşe göre yaşayan herhangi bir dille bağlantısı olmayan izole bir dildir. Aralarında Türkçenin de bulunduğu farklı dil aileleriyle ilişki kurmaya yönelik amatör ve profesyonel çalışmalar yürütülmüş olsa da bu çalışmalar genel olarak kabul görmemiştir.
Sümerlerin en önemli edebiyat eserleri; Gılgamış Destanı, Yaratılış Destanı ve Tufan Hikâyesidir. Sümerler kendi ülkelerine Kengir, konuştukları dile Emegir ve kendilerine Sag-giga derlerdi.
Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denirdi. Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu, orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır. Yazının icadı serüveni bu tapınaklara dayanır. Mezopotamyada evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar günümüze kadar ulaşmamıştır.
Sümerlerde hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı ve insan görünümündeydiler, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. Tanrılar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi.
Sümer mitolojisinin en önemlilerinden Gılgamış Destanında da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır:
Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası, tapınağı Ekur Nippur kentindeydi.
Enki: Bilgelik tanrısı
Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
Nanna (Sin (mitoloji)): Ay tanrısı
Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nannanın oğlu.
Ecem (Kueen) : Kraliçe Soylular tanrıçası.
İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası
Ninti:Sümer hayat tanrıçasıdır. Ninhursag tarafından Enkinin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz tanrıçadan biridir. Ti kaburga anlamına gelir ve Onun özel tedavi alanı kaburgalardır. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag Onu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir.
Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer birdi. Daha sonra gök ile yer, tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümer inanışında evrenin kökeni şu şekilde açıklanır:
Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi.
Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, Anu (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğdu.
Hava tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası Anu göğü ele geçirirken, Enlil annesi Kiyi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Kinin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, yüce kraliçe, Ninhursag, kozmik dağın kraliçesi; Nintu, doğurgan kraliçe gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.[13]
Bu konu aşağıdaki Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı adlı Sümer şiirinin giriş bölümünde şöyle anlatılmaktadır:
Gök yerden uzaklaştıktan sonra,
Yer gökten ayrıldıktan sonra,
İnsanın adı konduktan sonra,
Anu göğü ele geçirdikten sonra,
Enlil yeri ele geçirdikten sonra,
Ereşkigal Kurun ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra,
O denize açıldıktan sonra,
Baba Kura doğru denize açıldıktan sonra,
Enki Kura doğru denize açıldıktan sonra;
(Kur) krala ufak taşlar fırlattı,
Enkiye koca taşlar fırlattı;
Onun küçük taşları, el kadar taşlar,
Onun koca taşları, kamışların taşları,
Enkinin gemisinin omurgası,
Saldıran kasırgaya benzeyen savaşta yenildi;
Krala karşı, geminin serenindeki sular,
Kurt gibi yutuyordu,
Enkiye karşı, geminin ardındaki sular,
Aslan gibi vuruyordu.
Şiirden anlaşıldığı üzere başlangıçta bütün olan gök ve yer birbirlerinden ayrıldı ve böylece insanın yaratılışı buyruldu. Ardından gök tanrısı Anu göğün, yer tanrısı Enlil de yerin hâkimi oldular.
olojisinde insanın tanrılara hizmet etmesi için yaratıldığı anlatılır. Hava tanrısı Enlil tanrılara hizmet etmeleri maksadıyla Enkinin tavsiyesiyle tahıl tanrıçası Aşnan ile sığır tanrı Laharı yaratmıştır. Ancak bu iki tanrı bir gün öyle bir kavgaya tutuşmuşlar ki tüm işleri yapmaz olmuşlar. Kendilerine hizmet edilmeyen tanrılar, yeryüzündeki işleri yapmaktan yorulmuşlar ve bu konuyu Enkiye götürüp şikayette bulunmuşlar. Uyuduğu için olan bitenden haberi olmayan Enki, tanrıça Nammu ve doğum tanrısı Ninmaha insanı yaratması emrini vermiştir. Ninmah ve Nammu derin suların üzerindeki balçığı kararak şekil bakımından tanrılara benzeyen, ancak onların ölümsüzlük yeteneklerine sahip olmayan insanı yaratmışlar. İnsanın yaratılışı şerefine verilen şölende bütün tanrılar içerek sarhoş olmuşlar. Sarhoşluğun tesiriyle Ninmahın yarattığı altı insanın hepsi kusurlu olmuş. Ardından Enkinin yarattığı insan da akli ve fiziksel bakımdan kusurlu olmuş. Hatasını düzeltmesi için Ninmahtan yardım isteyen Enlili tanrı Ninmah yaptığı hatadan dolayı lanetlemiş.
Sümerlerde insanın yaratılışına dair diğer bir hikâye günümüz Adem inancına da kaynaklık ettiği düşünülen Adapa efsanesidir. Yasak meyve, cennet ve sonsuz yaşamdan kovulma, medeniyet bilgilerine veya sanatlarına sahip olma gibi Ademe atfedilen diğer sıfat ve fiillere benzer niteliklere sahiptir.
Sümer Mitolojisi Samuel Noah Kramer
Tarih Sümerde Başlar Samuel Noah Kramer
Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki Samuel Noah Kramer
Sümerler Samuel Noah Kramer
Bereket Kültü Mabet Fahişeliği Muazzez İlmiye Çığ
Sümerli Ludingirra Muazzez İlmiye Çığ
Atatürk ve Sümerliler Muazzez İlmiye Çığ
Sümer Hayvan Masalları Muazzez İlmiye Çığ
Büyük medeniyetlerin ve dünya kültür mirasının temellerini atan Sümerler, tarih sahnesine diğer medeniyetlere nazaran daha erken çıkmıştır. M.Ö yıllarından itibaren başlayan tarihi ile Sümerler; yazı, dil, tıp, astronomi, matematik gibi pozitif öğretilerin yanı sıra din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda da diğer medeniyetlere örnek olmuşlardır. Sümerler döneminde Mezopotamya'da 18 tanesi büyük olmak üzere yaklaşık 35 şehir ve kasabanın var olduğu bilinmektedir. Bunlara; Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur örnek verilebilir. İlk olarak Uruk Kralı Lugalzagizi aşağı Mezopotamya’daki kent devletlerini bir yönetim altında toplamıştır (M.Ö). Sümerlere Elamlar son vermiş (M.Ö yıllarının başları) ve böylece Mezopotamya’da Akadların devri başlamıştır.
Mezopotamya'nın güney ucunda yer alan Sümer şehri, MÖ - yılları arasında Orta Asya'dan göç eden Sami bir halk tarafından kurulmuştur. Bu halkın günümüz tarihindeki bilinen adı Ubaidliler'dir ve Sümer şehrinde yer alan ilk medeniyet olmuşlardır. Sümerlerin kökeni günümüzde tam olarak bilinemese de Orta Asya taraflarından oldukça kültür etkileşimi yaşadıkları tahmin edilmektedir.
Bu medeniyet, yaşamış olduğu her bölgede kendi soylarından oluşan yerleşim sistemi içerisine girmiştir. Sümerliler, böylece bölgesel site devletleri ve site devletlerinin bir araya gelmiş olduğu bir medeniyet oluşmuşlardır. Sümerlerin bölgesel olarak bu yapılanmaları irili ufaklı 35 Şehir Devleti kurmalarını sağlamıştır.
Sümerler, M.Ö. ’li yıllarda yerleştikleri Mezopotamya bölgesinde yıl gibi çok uzun bir süre var olmuşlardır. Fakat Sümerler, "Büyük Tufan" veya "Nuh Tufanı" olarak bilinen felaket sonrasında birbirleri ile giriştikleri mücadeleler ile kendi sonlarını hazırlamışlardır. Buna eş zamanlı olarak bölgedeki diğer toplumların zamanla kalabalıklaşıp Sümerler için tehdit oluşturmaları zamanla Sümerlerin Mezopotamya’daki hâkimiyetinin sonunu getirmiştir.
Sümerlerin oluşturmuş oldukları şehir devletleri birbirleri ile savaşarak hâkimiyet mücadelesi içerisine girmişlerdir. Sümerlere ilk tehdit doğu sınırında bulunan Elamlardan olmuştur. Elamlar, M.Ö. ’li yıllardan itibaren günümüz İran Coğrafyasının güney batısında varlıklarını göstermeye başlamışlardır. Fakat Elamlar zamanla güçlenmiş, Sümerler için önemli bir teklike oluşturmaya başlamışlardır. Elamlar’ın Sümerler üzerine ilk saldırısı M.Ö. – yılları arasında olmuştur. Akabinde ısrarlı olarak saldırlar düzenlemiş, Sümer şehir devletlerinin zayıflamalarını hızlandırmışlardır. Elamlar yapmış oldukları saldırılarla Sümerlileri zayıflatıp, toprak kayıplarına sebep vermiş olsa da Sümerler halen varlıklarını devam sürdürmeye devam etmişlerdir.
Sümerlerin asıl sonunu hazırlayan sebep dış devletlerden değil kendi içerisinde barındırdığı Sargon adlı bir kişiden gelmiştir. Annesi bir rahibe olan Sargon, gayrimeşru bir ilişki sonrası dünyaya gelmiştir. Yaşamına son verilmemesi için rahibe annesi tarafından gizli yollardan bir aileye evlatlık verilmiştir. Sargon, evlat edinildiği itibarlı bir aile vasıtasıyla iyi bir konuma gelerek Kiş Kralı Urzababa’nın sarayında görevlendirilmiştir. Sargon giderek daha yüksek mevkilere ulaşmış ve Kral Urzababa’nın giriştiği bir savaştan yenik olarak sarayına döndüğünde darbe yaparak Kiş Krallığını ele geçirmiştir. Sadece bir tane Sümer Şehir Devletinin Krallığını ele geçirmesiyle, krallığa bağlı olan bütün Şehir Devletlerini kendisine itaate zorlamıştır. Sargon, giriştiği bütün mücadelelerle Sümerlerin toplumsal bütünlüğünü tamamen ortadan kaldırmıştır (M.Ö. – ).
Sargon’un Sümerlere yaşatmış olduğu bu durum Sümer topraklarını ele geçirmek isteyen Elamlılar ve Akadların lehine olmuştur. Sümerlere önce Elamlar saldırmaya başlamıştır. Yaklaşık yüzyıl sonra da Kral Sargon yönetimindki Akadlar Sümerlere saldırmaya başlamışlardır. Sargon Hanedanı bir asır boyunca iktidarda kalmış, şehir devletlerini birleştirmiş ve Sümerleri tarih sahnesinden silerek Akadlar dönemini başlatmıştır. Sümerlerden sonra gelen hem Akad hem de Babil uygarlıkları bu büyük medeniyetin izlerini taşımışlardır.
Sümerlerin dini inanış biçimleri oldukça mistik ve fantastik bir şekildedir. Çok tanrılı bir inanışla beraber her nesnenin bir tanrısı olduğu inancına sahip olmuşlardır. Sümerlerin bu tanrıları insan görünümünde fakat insanüstü güçlere sahip tanrılardır.
Sümer tanrıları insanlara ne istediklerini söylemez, ancak insanlar onlara ne istediklerini sorabilir ve bu sorularına cevap alabilirlerdi. Sümer halkı tanrılarla iletişimlerini Ziggurat adı verdikleri tapınaklarda gerçekleştiriyorlardı. Bu Ziggurat’lar, tanrıyla iletişim kurabildiğine inanılan insan olan, Rahipler tarafından işletilirdi. Din adamları tanrılara istediklerini sorar, onlara kurbanlar adar ve kendilerine azap etmemesi için tanrılarına yalvarıp dua ederlerdi.
Ziggurat’lar, o günün şartlarında mümkün olabildiğince yüksek inşa ediliyordu bunun sebebi ise tanrıların en güçlüsü, ulu tanrı olan Gök Tanrısı’na yakın olmaktı. Din adamı veya Rahipler, Sümer Kralları tarafından yetkilendirilmişlerdi. Zaten Sümer Kralları da en yüksek derecedeki Rahiplerden seçilmiş ve yarı tanrı statüsünde olmuş kişilerdi. Kralların da en ulvi görevi insanları yönetmekti. Sümerledeki tanrılar ise şu şekildeydi;
Anu: İlk tanrı, baş tanrı ve gök tanrısıdır.
Ki: İlk tanrının dişisi ve yer tanrısıdır.
Enlil: Hava tanrısı ve sonraki diğer tüm tanrıların babasıdır.
Enki: Bilgelik tanrısıdır.
Ninmah: Ana tanrıçadır.
Nanna: Ay tanrısıdır.
Utu: Güneş tanrısı ve Nanna’nın oğludur.
Ecem: Tanrıların kraliçesidir.
İnanna:Aşk ve bereket tanrısıdır.
Aşnan: Tahıl tanrısıdır.
Lahar: Sığır tanrısıdır.
Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler, bilim ve teknik konularında içinde bulunulan tarih çağının oldukça ilerisinde olmuşlardır. Sümerlerin çanak, çömlek, kazan, ekmek pişirme tandırları gibi birçok araç ve gereci yapmışlardır. Bununla birlikte Sümerler sert ve güçlü madenleri de işlemiş oldukça gelişmiş bir yapı tekniği kullanarak taş, kerpiç ve tuğlalar kullanarak iki ve üç katlı evler inşa etmişlerdir.
Şaşırtıcı şekilde bir sulama sistemi kullanan Sümerler, bataklıkları kurutup yaşadıkları yerlere kanallarla su taşımışlardır. Bentler yapmışlar, sel baskınlarının önlemişler ve barajlar yaparak ihtiyaç suyunu koruma altına almışlardır. Sümerler yapmış oldukları düzenli sulama ile tarım arazilerinden oldukça verim almış ve elde ettikleri mahsulleri depolamayı başarabilmişlerdir. Tarihte tekerleği de icat etmiş olan Sümerler, tarım alanlarını öküz ve sabanlarla işlemişlerdir.
Bilim ve Teknik alanında diğer tüm toplumların önünde olan Sümerler, Matematik ve Geometrinin temellerini atmışlardır. Matematiğin temeli olan dört işlemi bulmuşlar ve dairenin alanını hesaplamayı başarmışlardır. Sümerler, tüm bunların yanında zaman hesaplamasında inanılmaz bir başarı elde ederek gelişmiş bir takvim kullanmaya başlamışlardır. Tarihte Ay yılına dayalı ilk takvimi bulmuş olan Sümerler takviminde, yıl gün, aylar 30’ar gün olarak hesaplanmıştır. Bütün bunlara ek olarak güneş saatini de ilk Sümerler bulmuştur. Bu güneş saati yalnızca günleri ve ayları değil güneşin hareketleriyle saatleri de hesaplamışlardır. Sümerlerin bütün bu çalışmaları günümüzdeki Matematik, Geometri ve Astronominin temellerini atmıştır. Fakat bütün bu çalışmaların arasındaki en önemli önemli bir icat olan tekerleğin icadı, tarihteki süreçleri ve gelişmeleri nasıl etkilediğine bir göz atalım.
Günümüzde hayatımız kolaylaştıran, uzun mesafeleri kısa yapan birçok aracın olmazsa olmazıdır tekerlek. Bilinen en eski zamanlardan beri gerek yük taşımak, gerekse insan taşımak için kullanılagelmiştir. Tekerleği tanımlayacak olursak, hepimizin de bildiği gibi dairesel bir forma sahip olan, çoğunlukla yük taşımaya yarayan araçların hareket etmesini sağlayan mekanizmanın adıdır.
Tarihçesi MÖ yıl kadar önceye dayanan tekerleğin ilk izlerine Mezopotamya’da rastlanmıştır. Speiser ve Gawrada adlı iki arkeolog yaptıkları kazılarda, MÖ yıllarına ait bir Sümer piktogramında çizilen tekerlekli kazığa rastlamışlardır. Sümer kalıntılarında sürücü, iki tekerliğin ortasında bulunan bir eyerde ata biner vaziyettedir. Yine İngiliz araştırmacı Wolley, tam olarak nede kullanıldığını çözemediği MÖ. yıllarına ait bir tekerleğe rastlamıştır. Tüm bunların yanında tekerleğin ilk kez Kuzey Kafkasya Orta Avrupa’da kullanıldığına dair görüşler de olmakla birlikte tekerleğin orijinal vatanıyla ilgili görüş ayrılıkları hâlâ sürmektedir.
İlk Tekerlek
İzlerine ilk kez Mezopotamya’da rastlanan tekerleğin nasıl keşfedildiği merak konusu olmuştur. Tekerliğin, kütüklerin yuvarlanarak ilerlemesinden esinlenilerek icat edildiği düşünülmekle birlikte ilk tekerleğin üç noktadan yere temas ettirilen bir mekanizmaya sahip olduğu bilinmektedir.
Zaman İçerisinde Tekerleğin Gelişimi
Batı’da bulunan kalıntılardaki tekerlekler, oyuncakların alt kısımlarını destekleyen taştan bir mekanizma şeklinde dizayn edilmiştir. Batı’da büyük baş hayvandan ziyade, küçükbaş hayvanların evcilleştirilmiş olması tekerleğin daha geç dönemlerde kullanılmasına neden ,olmuş ve Batı’nın gelişmesinin önündeki en büyük engel olmuştur.
Sümerlerin kullandığı araba tekerlekleri, zaman geçtikçe dört tekerlek formunu almış ve arabanın kayışlar yardımıyla atlara bağlanması şeklinde kullanılmıştır. Mısır’da ise ilk olarak eşek ve öküzler yardımıyla çekilen arabalar kullanılmıştır. Bu arabalar özellikle savaş zamanlarında kullanılmaya başlanmıştır. Mısırlılara ait belgelerde Firavun, savaş arabasının üstünde savaşa gider pozisyonda resmedilmiştir. Tekerleğin zaman içerisinde yük ve insan taşımaktan başka alanlarda kullanıldığını bilmekteyiz. Yapılan kazılarda bulunan MÖ ’lü yıllara ait çömlekçi çarkı ve su çarkı bunun ispatıdır.
yüzyıla gelindiğinde Güney Afrika, Etiyopya ve Somali dışında her yerde kullanılan tekerlek, buralarda da Avrupalıların gelişi ile birlikte kullanılmaya başlamıştır. Eski zamanlarda ağaç kütüklerinin yuvarlanması sonucu keşfedilen tekerlek, günümüzde gelişip, farklı fonksiyonları ile modern formunu almıştır. Kullanım alanı itibariyle öncelikle yük taşımak maksadını taşımış, ilerleyen yıllarda ise, teknolojinin gelişmesiyle savaş-araç gereçlerinin taşınması ve bir yerden bir yere kolayca gidebilme vazifelerini görmüştür.
Sümer dili ve uzmanı ünlü yazar, Samuel Noah Kramer, Sümerleri anlattığı meşhur esirine "Tarih Sümer’de başlar" ismini vermiştir. Böylece Kramer, tarihin başlangıcının yazı ile olduğunu vurgulayarak, yazıyı ilk kullananların da Sümerler olduğuna dikkat çekmek istemiştir. Arkeolojik bulgular, bilinen ilk yazı sisteminin Sümerler’e ait olduğunu göstermektedir.
İlk yazı örnekleri M.Ö. yıllarında Sümerlerin Uruk şehrinde bulunmuştur. Bulunan bu yazılar, ucu sivri araçlarla yazıldığından çivi yazısı ismini almıştır. Sümer yazısı, ya da çivi yazısı adı verilen bu yazı, Sümer rahipleri tarafından tapınak ve depolardaki malları kayıt altına almak amacıyla kullanılmıştır. Buradaki asıl amaç, depolardaki malların isimlerinin belirlenerek birbirleriyle karışmasını önlemek olmuştur. Sümerlerden sonra başka milletler de çivi yazısını geliştirip kullanmışlardır. Bunlar; Akadlar, Elamlar, Hititler, Urartular ve Fenikeler gibi uygarlıklardır. Birçok kavim tarından kullanılan ve çözülmesi zor olan çivi yazısı, ’te bir İngiliz subay olan Henry Ravlinson tarafından çözülmüştür. Böylece ilk uygarlıklara dair bilgiler de gün yüzüne çıkarılmaya başlanmıştır. Bu yazı tipi papirüs’ün icat edilmesiyle son bulmuştur.
Biyografiler
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
izmir escort
antalya escort
izmir escort
antalya escort
izmir escort
bursa escort
porno izle
brazzers porno
istanbul escort
instagram ucuz takipçi
instagram takipci kasma
takipçi satın al
escort istanbul
escort bayan
instagram takipçi satın alma
takipçi satın al ucuz
instagram takipçi satın al
takipçi satın alma
porno
porno
smm panel
takipçi instagram
escort istanbul
escort istanbul
smm panel
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
escort
izmir escort
porno video
porno izle
bornova escort
istanbul escort
funduszeue.info internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright - Tüm Hakları Saklıdır.
AnasayfaKünyeİletişim
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası