araç alım satım cezası ne kadar / Son dakika haberi İkinci el oto satışında 'hülle' yapana ceza geliyor

Araç Alım Satım Cezası Ne Kadar

araç alım satım cezası ne kadar

Son dakika haberi İkinci el oto satışında 'hülle' yapana ceza geliyor

İkinci el araç satışlarında '6 ay, 6 bin km' kısıtlamasının getirilmesinin ardından ' km' araç ilanlarında artış yaşanmasının akabinde yeni bir düzenlemeye gidildi.

İkinci El otomobil satışında getirilen 6 bin kilometre şartını ihlal edenlere ceza artırılıyor. Ticaret Bakanlığı, ikinci el otomobil satışı yapan internet sitelerindeki ilanları takibe aldı.

Bu kapsamda, 6 bin kilometre şartını ihlal edenlere bin liraya kadar ceza kesilecek.

Ticaret Bakanlığı'nın otomobil alım satımına getirdiği ikinci el araçların ilk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometre dolmadan satılamayacağına ilişkin düzenleme 15 Eylül'de yürürlüğe girmişti.

Bakan Muş, "İlk tescilden sonra şirketler, galeriler, rent-a-car’lar için 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçmeden aldıkları sıfır araçların satışına kısıtlama getiriyoruz. Gerçek anlamda ihtiyacı olanlar alsın. Gerçek anlamda ikinci el olacaktır böylece" ifadelerini kullanmıştı.

* Haberin görseli AA'dan servis edilmiştir.

Makaleler




Oto alım satımından dolayı Geriye Dönük Mükellefiyet

Oto alım satımından dolayı Geriye Dönük Mükellefiyet Tesisine Danıştay Kararları doğrultusunda bir bakış

Bir takvim yılı içerisinde birden fazla oto alıp satanlara vergi dairelerince re’sen geçmişe dönük mükellefiyet tesis ettirilerek, ilgili yıllara ait gelirlerini beyan etmediklerinden bahisle cezalar gönderilmektedir.


Söz konusu bu uygulama neticesi, haricen oto alım satımı işi yapan ve sattığı araba karşılığında fazla bir kâr etmeyen, ancak az da olsa ek bir gelir elde eden vatandaşlar oldukça yüklü miktarda vergi cezaları ile karşı karşıya kalmış bulunmaktadırlar.

 

Zira, vergi dairelerince ilk araba alım satımını yaptığı tarihten itibaren geriye dönük beş yıla kadar mükellefiyet tesis ettirilmekte ve bundan kaynaklı beyanname vermemeden kaynaklı özel usulsüzlük cezası ve takdir komisyonunca belirlenecek vergi ziyaı cezası gönderilmektedir.
Vergi dairelerince yapılan bu uygulamanın hukuksal boyutunu Danıştay kararları doğrultusunda incelediğimizde şu sonuçlarlara karşı karşıya kalmaktayız. Şöyle ki;

1- Vatandaşların araç bilgilerinin tespiti açısından vergi dairelerince yapılan yoklama tutanağı veya bilgisayar sorgulamasının hukuksal boyutu

sayılı Vergi Usul Kanununun maddesinde, yoklamadan maksadın, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tesbit etmek olduğu açıklanmış, aynı Kanunun maddesinde de yoklama neticelerinin tutanak mahiyetinde olan yoklama fişine geçirileceği, bu fişlerin yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihleneceği, bulunursa nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirileceği, bunlar bulunmaz veya imzadan çekinirlerse keyfiyetin fişe yazılacağı ve yoklama fişinin polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalattırılacağı belirtilmiştir.

Bu madde hükümlerine göre yoklama fişine dayanılarak geçmişe dönük olarak tarhiyat yapılabilmesi, ancak belli tarihler arasında oto alım satımı yapıldığına ilişkin tutanağın yükümlü tarafından bu tarihler arasında bu işin yapıldığı kabul edilerek imzalanmasına bağlıdır. Aksi halde düzenlenen tutanağa dayanılarak geçmişe dönük tarhiyat yapılması söz konusu olamaz.
Bu yüzden de vatandaşların kendileri hakkında yapılan yoklama tutanaklarını imzalamamaları veyahut imzalamak zorunda kaldıkları bu tutanaklarda kendileri hakkında geriye dönük olarak oto alım satımı yaptığından bahisle düzenlenen ibareleri kabul etmemeleri ve bu işin ticaretini yapmadıklarını açık olarak tutanağa yazdırmaları gerekmektedir. Aksi halde kabul etmiş oldukları bu olay nedeniyle hukuksal olarak yapacakları bir şey kalmamış olacaktır.
Nitekim Danıştay seafoodplus.infoi tarih ve / Esas/ Karar sayılı ilamı da bu doğrultuda olup gerekçesi de aşağıdaki gibidir.

T.C. DANIŞTAY
seafoodplus.infoi

Esas: /
Karar: /
Karar Tarihi:

ÖZET: İşgalin devam ettiğine ilişkin tutanağın mükellef veya yetkili adamı tarafından imzalanmadığı anlaşıldığından ve söz konusu tutanak ile ancak o günkü maddi olayın tesbiti mümkün olacağından, tarihi esas alınarak işgal harcının sadece bu güne isabet eden kısmının onanması gerekir.

( S. K. m. , ) ( S. K. m. 52)

İstemin Özeti: İlçesi Mah. Mağazası ile Bankası arasında kalan çıkmaz sokakta bulunan inşaatın ön kısmındaki çocuk parkı ile yol ve tretuvara inşaat malzemesi konmak suretiyle umuma ait toplam seafoodplus.info yerin tarihinden tarihine kadar işgal edildiğinin yoklama fişiyle saptanması üzerine yükümlü adına salınan kusur cezalı işgal harcının kaldırılması istemiyle açılan davayı; sayılı Vergi Usul Kanununun ve madde hükümlerine göre maddi olayların tesbitine ilişkin yoklama tutanağında yükümlü imzasının bulunmasının esas olduğu, yükümlü yoksa yetkili adamının imzasının bulunması gerektiği, muayyen tarihte düzenlenen tutanakla ancak o güne ait tesbitin söz konusu olacağı, tutanak tarihinden önceki dönemle ilgili tarhiyat yapılabilmesinin, bizzat yükümlü veya yetkili adamının geçmiş dönemle ilgili olarak saptanan hususları kabul etmek suretiyle imzasına bağlı bulunduğu, aksi halde düzenlenen tutanağa dayanılarak tarhiyat yapılamayacağı, bu esasların Danıştay Dokuzuncu Dairesinin gün ve K/ sayılı kararıyla da kabul edildiği, olayda söz konusu yoklama fişi yükümlü veya yetkili adamı tarafından imzalanmadığından, yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek cezalı tarhiyatı terkin eden İstanbul Vergi Mahkemesinin gün ve / sayılı kararının; yükümlü şirketin aynı inşaat nedeniyle daha önce de yolu işgal ettiğinin tesbiti üzerine işgal harcı tarhiyatı yapıldığı, bunun dava konusu edilmesi sonucunda belediye lehine verilen mahkeme kararının Danıştay 9. Dairesince onandığı, bu sefer de çocuk parkı, yol, tretuvarın işgal edildiğinin tesbitli olduğu, yoklama tutanağının mükellef yetkilisince imzalanmaması karşısında mahalle muhtarına imza ve tasdik ettirildiği, bu suretle usulüne uygun olarak düzenlenen tutanağa dayanılarak yapılan tarhiyatın yasal olduğu iddiasıyla bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Savcı Naci Ekşioğlu'nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince Savcının ve Tetkik Hakimi Buket Oral'ın yazılı ve sözlü görüş ve düşünceleri alındıktan sonra işin gereği görüşüldü:

sayılı Belediye Gelirleri Kanununun maddesinin 2. fıkrasında, yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerlerden bir kısmının herhangi bir maksat için geçici olarak işgal edilmesinin İşgal Harcına tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Madde hükmünde sayılan bu yerlerin izinsiz işgalinden dolayı işgal harcı alınabilmesi için sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ve maddelerine uygun bir tesbitin yapılması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, tarihli yoklama fişi ile yükümlünün inşaatın ön kısmına isabet eden çocuk parkına demir koymak suretiyle m2. lik yeri, kum ve çakıl vs. koymak suretiyle de seafoodplus.info sahayı tarihinden itibaren işgal ettiğinin tesbit edildiği, tutanağın yükümlü veya yetkili adamının nezdinde düzenlenmediği ve bu tutanağa dayanılarak işgal harcı istendiği anlaşılmıştır.

sayılı Vergi Usul Kanununun maddesinde, yoklamadan maksadın, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tesbit etmek olduğu açıklanmış, aynı Kanunun maddesinde de yoklama neticelerinin tutanak mahiyetinde olan yoklama fişine geçirileceği, bu fişlerin yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihleneceği, bulunursa nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirileceği, bunlar bulunmaz veya imzadan çekinirlerse keyfiyetin fişe yazılacağı ve yoklama fişinin polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalattırılacağı belirtilmiştir.

Bu madde hükümlerine göre yoklama fişine dayanılarak geçmişe dönük olarak tarhiyat yapılabilmesi, ancak belli tarihler arasında işgalin yapıldığına ilişkin tutanağın yükümlü veya yetkili adamanın işgal süresini kabul etmek suretiyle imzalanmasına bağlıdır. Aksi halde düzenlenen tutanağa dayanılarak geçmişe dönük tarhiyat yapılması söz konusu olamaz.

Olayda, işgalin tarihinden itibaren devam ettiğine ilişkin tarihli tutanağın mükellef veya yetkili adamı tarafından imzalanmadığı anlaşıldığından ve söz konusu tutanak ile ancak o günkü maddi olayın tesbiti mümkün olacağından, tarihi esas alınarak işgal harcının sadece bu güne isabet eden kısmının onanması gerekirken, tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İstanbul Vergi Mahkemesinin gün ve / sayılı kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi.

2- Yapılan oto alım satımı işinin ticari bir faaliyet olup olmadığı ve bu işten dolayı geriye dönük ceza ve vergi alınıp alınmayacağı hususu

Gelir vergisi kanunu’nun (1.) Maddesinde, gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarının gelir vergisine tabi olduğu, () Maddesinde ise her türlü ticari faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Danıştay kararlarında; bir kazancın ticari kazanç olarak nitelendirilebilmesi, bir faaliyetten kazanç sağlanması ve faaliyetin devamlılığı koşullarına bağlanmıştır. Devamlılık unsuru ise; işlemin aynı vergilendirme döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış olması olarak açıklanmıştır. Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükü vergi mükelleflerine yüklenmiştir.
Danıştay uygulamasına göre; birden fazla yılda iki veya daha çok oto alım satımı faaliyetinde bulunan mükellefin, faaliyetinden elde ettiği kazancın devamlılık unsuru yönünden ticari kazanç olarak vergilendirilmesine ilişkin tüm koşullar gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Ancak bu faaliyetten dolayı geriye dönük vergi ve ceza alınıp alınmayacağı hususunda; Danıştay yukarıda “yoklama” bölümünde de açıklandığı üzere, ilgili hakkında yapılan yoklama veya sorgulama tutanağına göre ancak o günkü maddi olayın tespiti mümkün olacağından, yoklama veya sorgulama tarihi esas alınarak bu tarihten itibaren vergi ve ceza istenebileceği görüşünü benimsemiştir.
Oto alım satımı ile bire bir uyumlu olan Danıştay seafoodplus.infoinin tarih ve / Esas/ Karar sayılı ilamında; yapılan oto alım satımı işinin ticari faaliyet olduğu belirtilerek, davacı adına faaliyetin saptandığı yoklama tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilebileceğinin göz önünde bulundurularak vergi ve ceza istenebileceği açıklanmıştır. Konuyla ilgili örnek Danıştay kararının gerekçesi de aşağıdaki gibidir.
T.C. DANIŞTAY
seafoodplus.infoi

Esas: /
Karar: /
Karar Tarihi:

ÖZET: Alım-satımların ticari kazanç sağlama amacı dışında nedenlerle yapıldığı iddiasını kanıtlaması gereken davacı tarafından, yoklama üzerine idareye yapılan başvuru sırasında araçların ticari amaçlı alınıp satılmadığı, yakınlarının isteği üzerine geçici olarak adına tescil ettirildiğinin, dava dilekçesinde ise alım-satımdan kar değil zarar elde edildiğinin, ileri sürülmekle yetinildiği, ancak birden fazla kamyon, kamyonet ve otomobilin ticari amaçla alınıp satılmadığı iddiasını kanıtlayan hukuken geçerli herhangi bir bilgi ya da belge sunulamadığı anlaşıldığından, faaliyetin kazanç elde etmek amacıyla yürütüldüğü sonucuna varılmıştır.

( S. K. m. 1, 2, 37)

İstemin Özeti: Davacı adına taşıt alım-satımından ötürü tarihi itibarıyla gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin gün ve sayılı işlemi; herhangi bir faaliyetin gelir vergisi mükellefiyetinin konusunu oluşturabilmesi için, gelir sağlama amacıyla, ticari bir organizasyon çerçevesinde devamlı olarak yürütülmesi gerektiği, davacı adına, döneminde 11 taşıt alıp sattığının saptanması üzerine mükellefiyet tesis edilmiş ise de, davalı idarece taşıt alım satımının süreklilik arzedip arzetmediği, bu faaliyetten gelir elde edilip edilmediği objektif kriterlerle ortaya konulmadan, bu yönde somut bir tespite dayanmadan salt bilgisayar kayıtlarından uzun bir zaman aralığında 11 taşıt alınıp satıldığı bilgisine ulaşılması nedeniyle kurulan işlemin hukuka uygun görülmediği gerekçesiyle iptal eden Trabzon Vergi Mahkemesinin gün ve E/, K/ sayılı kararının; yılında satın aldığı 4 taşıtı ve yıllarında, yılında aldığı 2 taşıtı ve yıllarında, yılında aldığı 4 taşıtın üçünü ve yıllarında satan ve halen üzerinde kayıtlı iki taşıt bulunan davacının faaliyeti süreklilik arzettiğinden adına mükellefiyet tesis edilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi: Sibel KORUCU

Düşüncesi: Ticari olarak kamyon, kamyonet ve otomobil satışı yaptığı ve faaliyetini vergi idaresinden gizlediği anlaşılan davacı adına gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından vergi mahkemesince faaliyetin ticari amaçla yürütüldüğü yolunda yeterli tespit bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararın hukuka uygun olmadığı, bu nedenle temyize konu kararın, davacı adına faaliyetin saptandığı tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilebileceği gözetilerek yeniden karar verilmek üzeri bozulmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

Savcı: Nurten KARAÇAY

Düşüncesi: Araç alım-satımını devamlılık arz edecek yapan davacı adına gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti tesisi işlemine karşı açılan davayı kabul eden mahkeme kararı temyiz edilmiştir.

sayılı Gelir Vergisi Kanununun maddesinin 1.fıkrasında; her türlü ticari ve sanai faaliyetten elde edilen kazanç ticari kazanç olarak tanımlanmıştır.

Maddi ve şekli anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin çokluğu faaliyetin süreklilik unsurunu belirleyen ölçüdür. Bir faaliyetin devamlı yapılması halinde, işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükü davacıya aittir.

Davacının, yılında 4 araç alıp bu araçları ve yıllarında sattığı, yılında 2 araç alıp ve yıllarında sattığı, yılında 4 araç alıp ve yıllarında sattığı taraflar arasında çekişmesizdir.

Farklı yıllarda birden fazla araç alıp satması, araç alım-satım işiyle uğraştığına karine teşkil etmekte olup, bu alım satımın kazanç sağlama amacı taşımadığını da kanıtlaya mayan davacının gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyize konu mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1'nci maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu öngörülmüş, 2'nci maddesinde ticari kazanç, gelirin unsurları arasında sayılmış, Yasanın 37'nci maddesinde ise her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

İncelenen dosyadan, davalı idarece motorlu taşıtların alım-satımlarına ilişkin olarak plakaları üzerinden yapılan araştırma sırasında davacının döneminde 11 adet taşıt satın alıp bunlardan 9 adedini sattığının tespit edilmesi üzerine davacı nezdinde tarihinde yoklama yapıldığı, alım-satımı yapılan taşıtlarla ilgili bilgilerin tutanağa alındığı ve gün ve sayılı işlemle adına taşıt alım-satımı faaliyetinde bulunması nedeniyle ilk taşıtın satın alma tarihi olan tarihi itibarıyla gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununda bir kazancın ticari kazanç olarak nitelendirilebilmesi, bir faaliyetten kazanç sağlanması ve faaliyetin devamlılığı koşullarına bağlanmıştır. Maddi ve şekli anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin çokluğu devamlılık unsurunu belirleyen en nesnel ölçü olup, bir işlemin devamlılığı, işlemin aynı vergilendirme döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış olmasına göre belirlenebilir. Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükü vergi mükelleflerine düşer.

yılında satın alınan 4 taşıtı ve yıllarında, yılında alınan 2 taşıtı ve yıllarında, yılında satın alınan 4 taşıttan üçünü yılında sattığı ve adına kayıtlı 2 taşıt daha bulunduğu saptanan davacının bu alım-satım faaliyetinden elde ettiği kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesine ilişkin tüm koşullar gerçekleşmiştir. Bu alım-satımların ticari kazanç sağlama amacı dışında nedenlerle yapıldığı iddiasını kanıtlaması gereken davacı tarafından, yoklama üzerine idareye yapılan başvuru sırasında araçların ticari amaçlı alınıp satılmadığı, yakınlarının isteği üzerine geçici olarak adına tescil ettirildiğinin, dava dilekçesinde ise alım-satımdan kar değil zarar elde edildiğinin, ileri sürülmekle yetinildiği, ancak birden fazla kamyon, kamyonet ve otomobilin ticari amaçla alınıp satılmadığı iddiasını kanıtlayan hukuken geçerli herhangi bir bilgi ya da belge sunulamadığı anlaşıldığından, faaliyetin kazanç elde etmek amacıyla yürütüldüğü sonucuna varılmıştır. Bu nedenle vergi mahkemesi kararının, davacı adına faaliyetin saptandığı tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilebileceği de göz önünde bulundurularak yeniden karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Trabzon Vergi Mahkemesinin gün ve E/, K/ sayılı kararının bozulmasına, sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

3-Oto alım satımından dolayı geriye dönük mükellefiyet tesisi işlemi neticesi geçmişe dönük olarak beyanname vermemeden dolayı özel usulsüzlük cezası verilip verilemeyeceği hususu

Vergi Usul Kanunu’nun maddesinde; takvim yılının kapanmasından sonra ve zamanaşımı süresi içinde vergi incelemesiyle iddia edilen ve vergi kaybı doğuran olaylardan yola çıkılarak, geçmiş yıllara ait beyannamelerin elektronik ortamda ve yasal süresi içinde verilmediği yaklaşımıyla özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören bir düzenleme yer almamaktadır.

Bu nedenlerle ilgili kişi kendisine tebliğ edilen ihbarname ile vergi mükellefi olduğunu öğrendiğinden; yapılan bu geriye dönük mükellefiyet tesisi neticesinde elektronik ortamda ve kanuni süresi içinde beyanname vermediği gerekçesiyle; geçmiş yıllara ait kanuni süresi içinde verilmesi imkânsız olan beyannamelerle ilgili tüm cezaların cari yıl içerisinde bir anda kesilmesi kanunun konuluş maksadıyla çelişmektedir. Zira ;
henüz mükellef olunmayan dönemlerde elektronik ortamda ve yasal süresinde beyanname verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tarih ve / Esas/ Karar sayılı ilamında da bu konuya vurgu yaparak özel usulsüzlük cezalarının kaldırılmasına karar vermiştir. Bu konuyla ilgili örnek Danıştay kararının gerekçesi aşağıdaki gibidir.


T.C. Danistay

Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas: /
Karar: /
Karar Tarihi:


ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASINA İTİRAZ - VERGİLENDİRME DÖNEMİNDE BİR KISIM HASILATI İÇİN FATURA DÜZENLEMEMESİ - HESAP DÖNEMİNİN KAPANMASINDAN SONRA VERDİĞİ HİZMET İÇİN FATURA DÜZENLEMEDİĞİ - DAVANIN REDDİNE İLİŞKİN ISRAR KARARININ İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Vergilendirme dönemine ilişkin işlemleri incelenen davacı adına, hesap döneminin kapanmasından sonra düzenlenen vergi inceleme raporunda, verdiği hizmet için fatura düzenlemediği sonucuna ulaşılarak özel usulsüzlük cezası kesilmesi, maddenin öngörülüş amacına uygun düşmediğinden davanın reddine ilişkin ısrar kararında yargılama usulüne ve hukuka uygunluk görülmemiştir.

( S. K. m. 3, )

İstemin Özeti: vergilendirme döneminde bir kısım hasılatı için fatura düzenlememesi nedeniyle davacı adına Vergi Usul Kanunu’nun maddesinin 1. bendi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası davaya konu yapılmıştır.

Davayı inceleyen Vergi Mahkemesi kararıyla; davacı tarafından, yılında aynı gruba dahil olan T. A.Ş. ile yaptığı sözleşme ile otelin konaklama gelirlerinin % 5’ini T. A.Ş.’ye fatura etmesinin kararlaştırıldığı, maliyet+kar şeklinde bir hesaplamaya yer verilmediği iddia edilmekteyse de, davacının gelirlerinin iki unsurdan oluştuğu, bunlardan ilkinin seyahat acentaları ile yapılacak rezervasyonlara aracılık karşılığı konaklamadan doğan cironun % 5’i, diğerinin ise işletici olarak yaptığı harcamaların % 5 fazlası olduğu, sözleşmeye göre çalıştırdığı işçiler için yaptığı harcamalar için % 5 fazlasıyla T. A.Ş.’ye fatura düzenlediği, T. A.Ş. tarafından davacının çalıştırdığı işçiler için davacıya yansıtılan elektrik, doğalgaz, yemek ve su gibi harcama payları için de davacı şirkete fatura düzenlendiği, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği davacının bu harcamaları % 5 fazlasıyla hasılat kaydetmesine karşın T. A.Ş.’ye fatura düzenlememesi nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesildiği, T. A.Ş. tarafından yansıtılan harcama tutarının % 5 fazlası için fatura düzenlemeyen davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, günlü ve E. /, K. / sayılı kararıyla; davacı adına vergilendirme dönemi için yapılan kurumlar vergisi tarhiyatına karşı açılan davada matrahın azaltılmasına karar veren vergi mahkemesi kararının, Dairelerinin günlü ve E. /, K. / sayılı kararıyla T. A.Ş. tarafından yapılan harcamalara ve davacı şirketin çalıştırdığı işçi sayısına göre gider katılım payının nasıl hesaplandığı ve ne kadarının kayıtlarda yer alıp beyan edildiği hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre karar verilmek üzere bozulduğu, davacı adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, yapılacak bu incelemede belirlenecek olan tutar üzerinden hesaplanacağından, söz konusu bozma kararının sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi kararıyla; ilk kararında ısrar etmiştir.

Israr kararı, davacı tarafından temyiz edilmiş ve kurumlar vergisi ve geçici vergiye karşı açtığı davaların kabul edildiği, verdiği hizmet nedeniyle yaptığı harcamaların () YTL olduğu, bunun % 5 fazlası olan () YTL için T. A.Ş.ye fatura düzenlediği, T. A.Ş.’ce düzenlenen ortak giderlere katılmaya ilişkin faturaların davacının yapması gereken harcama olduğu, su, elektrik, telefon gibi giderlerin işçilik gideri olmadığı ve bu tür giderlerin T. A.Ş.’ye % 5 fazlasıyla fatura edilmesinin ticari teamüllere aykırı olduğu, vergi mahkemesinin kurumlar vergisine ilişkin dosyada yaptığı hesaplamaya itibar edilecek olsa dahi düzenlenmesi gereken fatura tutarının () YTL, kesilecek özel usulsüzlük cezasının ise katma değer vergisi dahil tutar üzerinden () YTL olduğu, öte yandan somut tespit yapılmadan ve fiilin tüm unsurlarının varlığı saptanmadan ceza kesilmesinin hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Karar: Vergilendirme döneminde verdiği bir kısım hizmet için fatura düzenlememesi nedeniyle davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nun, vergi kanunlarının uygulanması ve ispatı düzenleyen 3. maddesinin (A) bendinde,
 



Diğer Makaleler



geri


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir