şükran ay sokağın ardındayım / Şükran Ay İntizar - Dailymotion Video

Şükran Ay Sokağın Ardındayım

şükran ay sokağın ardındayım

MUAZZEZ ERSOY * NOSTALJİ 5 * KASET

Müzik Türü

Türk Sanat Müziği

Durum

Kullanılmış

EL ,TEMİZ, ORİJİNAL VE BANDROLLÜ  

Türkçe dilindedir.

MUAZZEZ ERSOY * NOSTALJİ 5 * KASET, bir yıl önce satışa sunulmuştur.

MUAZZEZ ERSOY * NOSTALJİ 5 * KASET başlıklı ürün, Efemera, Müzik, Sinema > Müzik, Plak, Kaset, CD > Müzik Kaseti > Yerli Müzik Kaseti kategorisi altında İkinci El olarak satılmaktadır.

Kondisyon: İyi

Ürün kondisyonları ürün açıklamalarında belirtildiği ve/veya ürün fotoğraflarında görüldüğü gibidir. Açıklamada yer alan veya fotoğrafta görülen üründen farklı nitelikte bir ürün gönderilmesi halinde siparişin iadesi/iptali funduszeue.info güvencesi ile sağlanabilmektedir.

Kargo Ödeme Durumu

Alıcı Öder

Ürün mavzolos tarafından, PTT, Yurtiçi, Aras veya Sendeo Kargoyla gönderilecektir. Kargo ücreti TL dir ve sipariş anında ödenir. Aynı mağazadan veya ortak kargo anlaşmalı mağazalardan bu ürünle birlikte alacağınız diğer ürünler için ek kargo ücreti ödemezsiniz.

Belli başlı oyuncuların yer aldığı belli başlı hikayelerde, aynı karakterler aynı cümleleri aynı seslerden yüzlerce kez dile getirmiştir Yeşilçam melodramlarında. İnsanlarımız bu seslere kulaklarını hiçbir zaman kapamamış, salonlara koşup aynı aşklara, aynı acılara ortak olmuş, üzülmüş, ağlamış ve tüm bu cefanın bir mükafatıymışçasına, her seferinde, hikayenin sonunda birbirine kavuşan çiftlerin mutluluğuyla ayrılmıştır salondan. Televizyonun gündelik hayata girmesiyle salonlardan evlere taşınan filmler, &#;lerin dizi döngüsü kurulana, gündüz kuşağı diye tabir ettiğimiz program salgını başlayana kadar da hususi yayın saatlerinde insanlara ulaşmaya devam etmiştir. Öyle ki dikkatinize ihtiyacı olmayan olay örgüsüyle en zahmetsiz izlencedir onlar. Daha önce defalarca izlenmiş olmaları bir tarafa, başvurulduğunda, kaçırdığınız sahnelerdeki tüm boşlukları otomatik olarak dolduracak melodram formülü nakşedilmiştir içimize. Yeri gelir, Ekrem ve Nalan&#;ın bir görüşte başlayan aşkları ilk darbesini aldığında sonunu bile görmeye gerek duymayız filmin. Yarın öbür gün başka bir kanalda rastlanacak Ferit ve Alev, nasıl olsa kaldığı yerden devam ettirecektir bu hikayeyi. Senaryolar, müzikler, isimler, cisimler&#; Her şey o kadar aynıdır ki birbirinden ayırıp hakkında konuşmayı bile beceremeyiz bu filmlerin bazen. Parça parça, sahne sahne, şarkı şarkı yer edinirler belleklerde.

Ama bir film vardır ki, hem Yeşilçam&#;ın o alışılagelmiş melodram kurallarına büyük oranda bağlı kalmış hem de tüm benzerlerinden sıyrılıp başlı başına bir film olmayı, dahası Türk sinemasının o yıllardan kalma sayılı övünç kaynaklarından biri olmayı başarmıştır. Auteur kavramı Türk sinemasında ismiyle anılan Ömer Lütfi Akad&#;ın yalın sinema dili, özgün bir aşk hikayesini mehilsiz bir büyüyle yansıtırken, ses, yönetmenlik, oyunculuk ve senaryo belki de o güne kadar ilk defa bir melodramda bu kadar itinalı bir bütünlüğe ulaşmıştır.

Toplum kurallarıyla çelişen bir ilişki

Vesikalı Yarim&#;in benzerlerinden ayrıştığı ilk nokta evli bir adamla bir konsomatrisin aşkını işliyor oluşudur. Ezilen, hor görülen, başına olmadık belalar gelen masum bir kadın değildir Sabiha. Daha çok Yeşilçam&#;ın kötü kadınına atfedilen bir mesleği, toplumun onaylamayacağı bir hayat biçimi vardır. Bu koşullara istemediği durumlar sonrasında düştüğüne dair bir aklama çabasına da girilmez filmde. Sabiha onu tanıdığımız sahneyle sunulur bize. Geçmişiyle ilgili hiçbir bilgi verilmez. Olduğu gibi kabul etmemiz beklenir. Aynı şeyler Halil için de geçerlidir. Ne meçhul bir bestekar, ne fakir mahallelerde ilham arayan bir yazar, ne de zengin bir babanın özünde iyi niyetli çapkın oğludur o. Sıradandır. Yarattıkları tesirde, bugün hala konuşulan, tartışılan bu iki karakterin derinliğinde yatan şey de bu sıradanlık, bu gerçekliktir keza.

Vuslatlarının önüne koyulan engel de başkadır. Ne sahibine ulaşması engellenen bir mektup vardır ortada, ne bir yanlış anlama, ne araya giren kötü bir adam, ne Sabiha&#;nın işi bırakmasını engellemeye çalışan eli silahlı adamlar, ne de oğlunun bir konsomatrisle evlenmesini istemeyen zengin bir fabrikatör&#; Gerçeğin kendisidir engel. Sabiha ve Halil&#;in aşkını ötekileştiren o gerçek, toplumun bir çözüm, bir zaruriyet olarak gördüğü evlilik bağıdır. Ve Halil ile Sabiha&#;nın birbirlerini çok öncesinden tanıyor olmaları gibi, onlara suç ortaklığı yapmamızı biraz olsun meşrulaştıracak bir sebep bile yoktur elimizde.

Filmin şarkılara değil, şarkıların filme hizmet ettiği bir melodram

Türün adına da yansıdığı üzere şarkılar melodram filmlerin olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Vesikalı Yarim de müziğin neredeyse hiç susmadığı, süresi boyunca ardı ardına birçok şarkının çalındığı melodramlardan biridir bu yönüyle. Ancak şarkıların film içindeki kullanımı, senaryoya, çekim yapılan mekanlara ve karakter özelliklerine uygunluğu sıradan bir filmdekinden çok daha güçlü bir etki bırakır bizde. Üzerine kitaplar, şiirler, şarkılar yazılan Vesikalı Yarim&#;in akademisyenlere tartışma konusu olan tılsımında herkesin hemfikir olduğu etkenlerden biri de filmdeki müzik kullanımı olmuştur nitekim. Şarkıların filmdeki yeriyle ilgili bir diğer nokta ise sinemamızdaki neredeyse tüm diğer melodramların aksine Vesikali Yarim&#;deki şarkıların esas karakterler tarafından değil, meyhanede sahneye çıkan birbirinden farklı kadın figüranlar tarafından söyleniyor olmasıdır.

Yeşilçam&#;ın dışında bir oyunculuk anlayışı

Tanıklık ettiğimiz yalın fakat kuvvetli oyunculuklar, filme değer katan unsurlardan bir diğeridir. Konusu açılır açılmaz yönetmen Ö. Lütfü Akad&#;ın oyuncu yönetimindeki üstün kabiliyetlerinden söz eden başrollerdeki Türkan Şoray ve İzzet Günay, filmografilerinin en değerli eseri olarak andıkları Vesikalı Yarim&#;den oyunculuğu öğrendikleri film olarak bahsederler. Gerçekten bir başka oynarlar bu filmde her iki oyuncu da. O güne dek daha çok komedi filmlerinde rol alan İzzet Günay, tüm külhanbeyliğine rağmen çekingenliğinden yerden kaldıramadığı bakışlarıyla, bir manavın gayriihtiyari jestleriyle hayat verir Halil&#;e. Şoray ise Sabiha&#;nın yeri geldiğinde dişiliğini yeri geldiğinde çaresiz kederini abartıdan uzak bakışlarla yansıtmasını bilir perdeye. Bir başka güzeldir Şoray bu filmde.

Yardımcı rollere gösterilen ehemmiyet de yine ayrıştırır Vesikalı Yarim&#;i diğer birçok yapımdan. Sabiha&#;nın arkadaşı Müjgan rolündeki Ayfer Feray ve Halil&#;in babasını oynayan Selahattin İçsel eşine az rastlanır inandırıcılıktaki performanslarıyla filme çok şey katarlar. Filmin yan rollerinde Yeşilçam&#;ın kadrolu yardımcı oyuncuları yerine yüzleri eskimemiş isimlerin yer alıyor olması da bir avantajdır bu anlamda kuşkusuz. Ve isimler&#; Belki ilk bakışta önemsiz bir detay olarak görülebilir, ancak karakterlere verilen isimlerin gerçek hayatı yansıtmaktaki başarısı da filmin o çok tuhaf, çok tanıdık tadında pay sahibidir. Takma isim olsa Sabiha mı olur?

Başka Türden Bir İstanbul, Başka Türden Bir Aşk Hikayesi: ‘’Çok eskiden rastlaşacaktık.‘’

‘’Dillendirilmemiş duyguların öyküsüdür bu. İltifata teşekkür etmek, hatalara özür dilemek gerekmez kimsenin hayatında. Cevabı iki tarafı da üzecek sorular günahtır.’’

İç içe geçmiş apartmanlar yerinde bostanların, barların yerinde meyhanelerin olduğu, votka yerine rakının, Marlboro yerine Birinci sigarasının içildiği, köprülerin açılıp kapanma saatlerinin beklendiği &#;ların İstanbul&#;udur yer. Babasının mahalle arasındaki manavında çalışan Halil, evden işe işten eve sıradan bir hayat sürmekte, zaman zaman arkadaşlarıyla Ayı Fırat&#;ın Meyhanesi diye andıkları mütevazı bir yerde eğlenmeye gitmektedir. Kendi gibi manavlık yapan arkadaşlarından Fethi&#;nin bonkörlüğü tutar bir gün. Oradaki barlar en birincidir, diyerek yücelttiği Taksim&#;deki Şen Saz isimli, masalarının arasında konsomatrislerin dolaştığı, Şükran Ay&#;ın içli şarkılarının söylendiği bir müzikhole götürür arkadaşlarını. Lakin çok geçmeden üstü kapalı bahsettikleri &#;başka bir mekana&#; geçmeye karar verir Halil&#;in arkadaşları. Yalnız kalan Halil bir süre sonra kalkmaya yeltenirken, sigara dumanlarının arasından saçlarını tek omzunda toplamış iri gözlü, sarışın bir dilber belirir gözlerinin önünde. Şarkı susar, meyhanedeki kaba gürültü kesilir, zaman durur o an. Gilda filminin sinema okullarında temsil olarak gösterilen kadraja giriş sahnesini gölgede bırakan bir edayla bütün bakışları kaplar Sabiha. Bir sigara içebilir miyim? Yakar mısın?..

İkisi de yanmıştır artık. Konsomatris Sabiha ve evli bir adam olan Manav Halil&#; Zaman seyrine döndüğünde kulaklarımıza çalınan şarkı başkadır. Ben melanet hırkasını / Kendim giydim kime ne? / Arı, namus şişesini / Taşa çaldım kime ne?

O gece gün ağarana kadar Beyoğlu meyhanelerini arşınlayan ikili, sabahı Sabiha&#;nın evinde eder. Birkaç soru sorarlar birbirlerine, ama daha çok susarlar. Sabiha, Halil&#;e içkiye, eğlenceye alışmamasını tembihledikten sonra uyumak için çekilir odasına. Dedik ya köprünün açılmasını kapanmasını beklemek gerekirmiş o yıllarda. Gitme vakti gelene kadar salondaki kanepeye uzanıp uyur Halil de. Hiçbir şey geçmez aralarında. Başka erkek olsa, o kadar masraftan sonra&#;

Ne var ki Sabiha&#;nın nasihatine kulak asmayıp kolunda vesikalısına getirdiği meyve sepetiyle Şen Saz&#;da alır soluğu Halil ertesi akşam. Sabiha küçümser önce, hor görür garip bir şaşkınlıkla. Belki de bulunduğu ortamla tezat düşen kendi duygularıdır alaya aldığı. Ama sonra pişman olur tavrından, gelir manavın masasına. Hani gelmeyecektir, niye gelmiştir? Neden gözlerinin içine bakmakta zorlanmaktadır. Aşikâre hoşlandım. Hoşlanmaktan da beter mi ne&#;

Yol yordam bilmeyen Halil birlikte gitmeleri için para verebileceğini söyleyince atışırlar ama! Sabiha bir müşterisinin masasına, Halil sokaklara atar kendini sonra. Meyhanenin kapanma vakti gelince, çıkış kapısı önünde babası yaşında bir adamla kaç saat kalacağının pazarlığını yapan Sabiha, saatlerdir sessizce dışarıda bekleyen Halil&#;i görür bir sokak arkada. Sokağın ardındayım / Saatin dördündeyim / Eller tatlı uykuda / Ben senin derdindeyim

Beklediği son işaret budur belli ki. Koşup tutar elini artık düşünmeye gerek duymadan. Yıllarca bunun için beklememiş midir hem? Sabiha içki masalarından, Halil evinden, babasının manavından çeker kendini. Birlikte Sabiha&#;nın evinde yaşamaya başlarlar. Halil, Beyoğlu&#;na açtığı küçük bir tezgahta portakal, limon satıp yeni evi için alışveriş yapmaktadır. Hafta sonları Ayı Rıfat&#;ın meyhanesi yerine sevdiceğiyle İstanbul tepelerini, deniz lokantalarını uğrak yeri yapmıştır. Nerelere gidip neler yapıyorsak bende hepsi ilk. Sabiha ise yalnızca O&#;nun için giyinip kuşanmakta, mükellef sofralar kurmaktadır. Bu evi şimdi seviyorum. Ondan evvel, ne bileyim, bir barınaktı sadece. Şimdi ev oldu.

Bu böyle nereye kadar devam eder derken Halil&#;in arkadaşları çıkagelir Şen Saz&#;a. Sabiha&#;nın iş arkadaşı Müjgan&#;a söylerlerken öğreniriz biz de Halil&#;in evli olduğunu. Belki sonradan daha çok üzülür diye korktuğundan, belki iş arkadaşı gittikten sonra iyice yalnızladığından, belki de bir sebep bile aramadan&#; Müjgan ertesi gün Sabiha&#;ya anlatmaya gider ilk iş. Evliymiş. İki de çocuğu varmış!

İnanır mı Sabiha? Patronuyla arkadaşı birlik olup meyhaneye geri dönmesi için böyle bir yalan uydurmuşlardır sonunda işte. Peki Halil&#;in zaman zaman dalıp gitmeleri nedendir öyleyse? Ailesinden, evinden konuşmaktan ısrarla kaçısı? Sabiha&#;nın bahsederken &#;kendimi katmıyorum&#; dediği evlilikten laf açıldığında Halil&#;in haletiruhiyesi? Çok kıymetli bir şey bulursun da sonra bulduğuna bile bin pişman olursun. Nereye koyacağını bilemezsin öyle mi? Bir matah gibi!

Ne inanabilir duyduklarına Sabiha, ne hiç duymamış gibi davranabilmeyi becerebilir. Ne gözleriyle görmeye gidebilir, ne açık açık sormaya cesaret edebilir. Öyle ya, dillendirilmemiş duyguların öyküsüdür bu. Polisler kavgaya karışan Halil&#;i sormak için eve geldiklerinde ikisi de birbirlerinin durumdan haberdar olduklarını bile bile susar. Halil hapishaneye düştüğünde babası ziyarete gitmeyişinin sebebinin inat ya da kızgınlık değil, ziyaretinin oğlunu utandıracağı düşüncesi olduğunu söyler. İltifata teşekkür etmek, hatalara özür dilemek gerekmez kimsenin hayatında. Cevabı iki tarafı da üzecek sorular günahtır. Hep dilimin ucunda. Evli misin? Sonra duymuş gibi başını kaldırışı, yüzüme bakışı, bir şey mi dedin diye sorması, o anda korkudan donup kalmam&#; Ya sorsaydım, ya evliyim deseydi&#; Ya da niye sordun, bana inancın yok mu dese&#; Darılıp kızsa&#; Bilmiyorum&#; Bilmiyorum.

Dalıp dalıp giden Sabiha&#;dır bu sefer. Ayrılmayı denese de başaramaz başta. O zaman gidip görecektir gözleriyle. Kocamustafapaşa&#;daki manavdır gideceği yer. Aile, toplumsal roller, yargılar, gelenekler, pişmanlıklar&#; Hepsi bu küçük dükkanda kesişmiştir. Aşması bütün engellerden daha zor, yüzleşmesi bütün gerçeklerden daha sancılıdır bu yüzden. Göreceğini görmüş, anlayacağını anlamıştır Sabiha. Herkes haklı bu işte.

Yine de yüzüne vuramaz Halil&#;in. İki tarafın da üzülmesi reva değil ya, kendini düşürmeye çalışır Halil&#;in gözünde. Yeniden konsomatrisliğe başlar, bıktım der, sıkıldım der. Denedim, yapamadım, bana göre değilmiş der. Bazen dayanamayıp döner, af diler. Hatırlayınca yeniden saldırır, acıtır, kırar, kahreder. Ama Halil hiç vazgeçmez. Ve hiç bilmez Sabiha&#;nın evli olduğunu bildiğini, bundan yaptığını her şeyi. Halil hapishaneye düşünce, benim gibi unutmuştur o da, der Sabiha Müjgan&#;a. Senin gibi unuttuysa&#; Unutmak buysa!

Kimselere görünmeden evine kapanır bekler Sabiha bir yıl boyunca. Ama o manav dükkanı aklına her gelişinde vazgeçer her şeyden bir daha. İşin içinde başka bir kadın olsaydı&#; Uğraşır baş ederdim ama&#; Aileyle, çocuklarla baş edilmez. Tam Halil serbest kalacağı gün yeniden döner içki masalarındaki yıllanmış konumuna. Unutmuştur der ama, olur ya geleceği tutarsa o halde görsün, büsbütün vazgeçsin ister O&#;ndan. Bu sefer başaracaktır da. Kimseye etmem şikayet / Ağlarım ben halime / Titrerim mücrim gibi / Baktıkça istikbalime

Sessiz bir kabullenişle evine dönen Halil&#;i sessiz bir kabullenişle karşılar ailesi. Çiçekle kumaşlarla kaplanmış sedire oturup koyar karşısına Sabiha&#;nın armağanı sigara tabakasını ve tesbihi. Bir evinin kanatlı ahşap penceresinden dışarı bakar, bir önünde duran hatıralara, bir de evin köşesine istiflenmiş, evliliğinin bir nevi simgesi olan gelin sandığına. Yaşanan her şeyi, üzerine döşeklerin yığıldığı sandığın içine hapsetmektir en iyisi belki de.

Filmin o unutulmaz finalinde ağlayan Sabiha&#;dır belki. Ancak filmin önceki sahnelerinde de olduğu gibi yine Halil&#;i anlatır çalan şarkılar. Gözler Sabiha&#;nındır, şarkılar Halil&#;in&#; Gözyaşların boşuna / Düşmem artık peşine / Yansın yüreğin yansın / Şimdi de bende sıra / Kalbimi kıra kıra / Bıraktın bir hatıra / Günahını yalancı dudaklarında ara

vesikalım

Vesikalı Yarim&#;in finaliyle ilgili son sözü filmin senaristi Safa Önal&#;a bırakalım:

&#;Onların bir araya gelmesine imkan ve ihtimal yoktu. Başlangıçtan itibaren imkansız bir aşkı deniyorlardı. Yürüyemezdi o aşk. Yani Sabiha oradan çıkamazdı. Kenar semtin delikanlısı, evli, çocuk babası Halil de saz kadını Sabiha ile yaşamları boyu yapamazdı. Yani ayrılık tanıştıklarından itibaren vardı. Ama onlar imkansızı denediler. Aşk buydu zaten!..&#;

Etiketler:ayfer ferayçok tuhaf çok tanıdıkhalilistanbulizzet günayömer lütfi akadsabihasafa önalsoner yıldırımşükran aytürkan şorayvesikalı yarimyeşilçam

Logo



Türkan Şoray : Sabiha
İzzet Günay : Manav Halil
Ayfer Feray : Sabiha'nın Saz'dan arkadaşı
Semih Sezerli : Halil'in mahalle arkadaşı Fethi
Aydemir Akbaş: Halil'in mahalle arkadaşı Cemil
Hakkı Kıvanç : Halil'in mahalle arkadaşı
Behçet Nacar : Şen Saz'ın müdavimlerinden, Şoför
Aynur Akarsu : Halil'in karısı
Hakkı Haktan :Garson Tahsin
Selahattin İçsel : Halil'in babası
Zeki Sezer: Sazın patronu
Yaşar Şener : Sazda çiçek satan adam

Vesikalı Yarim üzerine bugüne dek bir çok araştırma yapılmış , makaleler yazılmış, sanal ortamda da birbirinden güzel ifadelerle film hakkında irili ufaklı anekdotlardan bahis açılmış. Belki üzerine söylenecek her sözün edildiği bu filmde ben daha çok şarkılardan ve gözden kaçmış, kimi uzak kimi yakın alâkalı birbirinden kopuk şeyler üzerinden geçeceğim.
Metin Bükey orkestrasının müziklerini hazırladığı bu filmin jeneriğinde &#;türküler : şükran ay&#; ifadesi geçmektedir. Şükran Ay'ın sesinden bir tanecik bile türkü formatında şarkı vardır oysa ki. Jenerikteki müzik &#;Kalbimi Kıra Kıra &#; ile başlar filmimiz.
Hikayemiz, evli ve çocuklu , kendi halinde orta halli bir manav olan Halil ile sazda konsomatrislik yapan Sabiha 'nın imkansız olduğu kendilerince bile belli ama ömür boyu inanmak istedikleri bir yalan üzerine kuruludur. Yalan da olsa, sonu da olmasa yaşanması güzeldir o aşkın. &#;mutluluğumuz ömür boyu sürecek, burası olmaz ise başka semtlerde alırız soluğu&#; gibi dayanaksız yalanlarla telkin etmektedirler kahramanlarımız kendilerini. Fon müziği, şarkılar her bir sahneyi tasvir edecek, özetleyecek şekilde tam isabet seçilmiştir. Daha ilk sahnede Halil, at arabasına manavda satacağı zerzevatı yüklemiş Berkant'ın 66 yılında seslendirdiği &#;arabamın atları&#; şarksının enstrümental halini duyarız. Sözlerini hemen hatırlayıverir insan zaten :
&#; arabamın atları deh deh aman da,
boyalı kanatları dehdeh aman da
yılmaz mahmudum gel,
aslan mahmudum gel&#;.
Bu neşeli girişin ardından Halil, arkadaşlarının serzenişlerine kayıtsız kalamaz. Bu genç adamlar her akşam Ali Rıfat'ın meyhanesinde demlenmekten bıkmışlardır. Saza gitseler ya, Beyoğlu'na Giderler. Klöb 7'nin az aşağısındaki Şen Saz'a giderler. Sahnede Şükran Ay'ın sesi ile &#; Sanki billur bir pınar kahverengi gözlerin, ruhuma neşe sunar kahverengi gözlerin&#; i şakıyan solist vardır. Kahverengi gözlere atıf yapılacaktır az sonra, zira Halil,&#;bir sigara içebilir miyim&#; diyecek olan Sabiha'nın koyu kahverengi gözlerine odaklanacaktır.
Meyhaneye birlikte geldiği arkadaşları yabancı bedenlerde rahatlamanın yolunu aramaya çıkacakları sırada &#;Sokağın ardındayım gecenin dördündeyim, eller tatlı uykuda ben yarin peşindeyim&#; çalmaktadır.

Şarkının &#;senin yüzünden bitmiyor derdim&#; kısmında müzik susar . Öncü bir deprem gibidir şarkı aslında , seyirci olarak çıtlatıyor bize akibeti. Sabiha , elinde sigarası ile &#; yakar mısın ?&#; der. İşte orada &#;haydar haydar&#; esmeye başlar ; ar namus şişesini taşa çalacaktır bu iki insan, kime ne ? İlerleyen dakikalarda seyirci olarak sazı, pavyonu, barı gezeriz. Şükran Ay'ın sesinden değil bu sefer, solisti saklı bir şarkıdadır sıra :
&#; pek ufacık boyun var,
türlü türlü huyun var,
aldatıyorsun beni,
seni gidi yaramaz seni&#;
Güzel anlar kapıdadır. Saf, içinden geldiğince , yürekten bir kaçamaktır Halil'in ki. Kahramanlarımız İstanbul gecelerinin hakkını verirler. Bu sefer bir klüptedirler. Şükran Ay'ın sesiyle söylemektedir bir başkası :
&#;Sana olan aşkımı imkan yok bilemezsin
Seni sevdiğim kadar ah beni sen sevemezsin
Bir gönül hatırı için dertlere giremezsin&#;
Uşşak / Rast / Nihavend makamında bir filmdir dersek yalan olmaz hani
&#;Aman saki canım saki
Doldur doldur da ver
Neşem de var bir terakki yaşa
Doldur doldur da ver&#;
Sabiha, Halil'in evli ve çocuklu olduğunu öğrenir sonunda . Allak bullaktır. Yalan olsun, gerçek olmasın tek temennisidir. İnansa mı inanmasa mı ? Şükran Ay'ın &#;Senden bana ne kaldı, bir hatıradan başka , bir daha geri dönmem yalan kattığın aşka&#; diyen sesini duyarız fonda. Sabiha, kendini sokaklara vurmuştur. Vapurları, akan trafiği, korna seslerini duyarız yanı sıra. Uşşaktan nihavende geçiş , Sabiha'nın Halil'e rol kestiği , kendince onu soğutmaya çalıştığı sahnede gelir. Sıkılmıştır Sabiha güya, bıkmıştır, hevesini almıştır, geçip gitmiştir. Gitsin Halil, bir daha peşine takılmasın bunları dili söyler, kalbi başka söyler:
&#;Kimseye etmem şikayet
Ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi
Baktıkça istikbalime&#;
Filmimizin son şarkısı da nihavenddir , Sabiha'nın kalbinin tercümanıdır :
"Geçti ömrüm yine hala ben o bin dert ileyim
Söyle dermanını ey sevgili aşkın bileyim&#;
Az sonra Halil , Sabiha'yı bıçakla yaralayacaktır.
Aklımda kalan iki güzel detay ; Sabiha adının çok gerçekçi bir ad olmasıdır. Yalandan isim seçilse Sabiha mı seçilir ki ? Bir ikincisi Halil'in evli olduğunu öğrenen Sabiha'nın evli olup olmadığını sormaya cesareti yoktur. Çünkü cevabının evet olduğunu duymaya cesareti yoktur. Benzer tepkiyi de Halil , soğukluğuna anlama veremediği Sabiha için hayatında biri mi var sorusunu soramamakta gösterir. Ya evet derse. Yıkılırlar ikisi de, soramazlar.
Bir iki ufak ayrıntı , Halil'in Sabiha'ya aldığı kadife muhafazalı kutuda , ışık vurdukça ışıldayacak olan yüzüğü Sabiha'ya verirken görmeyiz. Oysa ki Sabiha'nın Halil'e aldığı sigara tabakasına Halil sigaralarını zevkle yerleştirir.
Filmde Halil'in mahalle arkadaşlarından Fethi'yi canlandıran Semih Sezerli aynı zamanda filmin prodüksiyon müdürüdür.
İleri yıllarda erotik türk sinemasının starları arasında göreceğimiz Aydemir Akbaş, Behçet Nacar ve Aynur Akarsu'nun da birlikte muhtemelen ilk film deneyimleridir bu film. Türkan Şoray'ın sarışın olduğu nadir filmlerden bir tanesi olan bu eser için yönetmeni Ömer Lütfi Akad &#; filmi seyredin, dokunuyorsa size, kalbinize dokunuyorsa, o kadarla yetinin. o güzel bir şey ama didiklediğiniz zaman bozarsınız. o şey kalmaz sizde, tadı kalmaz." dediğinden ötürü daha fazla söze hacet yok diyor, ustayı saygıyla selamlıyorum.
Yazan:Wunsch Vertrauen (çilek)

Film Üstüne yazılmış kitap:
ÇOK TUHAF ÇOK TANIDIK
Vesikalı Yarim Üzerine
Nilgün Abisel, Umut Tümay Arslan, Pembe Behçetoğulları, Ali Karadoğan, Semire Ruken Öztürk, Nejat Ulusay
Metis Yayınları / Sanatlar ve İnsan Dizisi
Lütfü Akad'ın tarihli kült filmi Vesikalı Yarim, seyircisini sıradışı bir deneyime sürükler. Herşey bir Yeşilçam melodramından bekleneceği gibidir, çok tanıdıktır. Ama aynı zamanda çok tuhaf birşeyler vardır bu filmde ? adı koyulamayan, açıklamaya direnen, onu diğer Yeşilçam filmlerinden ayıran bir tuhaflıkBir grup çalışması olan Çok Tuhaf Çok Tanıdık işte bunun nedenini araştırıyor. Vesikalı Yarim'i unutulmaz bir sanat yapıtı haline getirenin tam da bu özelliği olduğunu, içinde yer aldığı sinema geleneğinin bildik, tanıdık motiflerini taşıdığı halde bunlara farklı anlatısal ve estetik çözümler getirdiğini söylüyor. Filmin anlatısal içeriği kadar, estetik özelliklerine de hakkını veren bir çözümleme tarzı var bu incelemenin. Bir yandan filmin Türk modernleşmesinin temel sorunlarıyla bağını sergilerken, diğer yandan filmin biçimsel yapısının, başta hiç düşünülmemiş içerikleri mümkün kılan, onların yolunu açan mantığını ortaya çıkarıyor.
Bir filmin, daha genelde bir kültürel ürünün nasıl "okunabileceğinin" başarılı bir örneği olarak sunuyoruz bu kitabı. Şu sorulabilir: Seyretmek ve keyfini çıkartmak varken neden deşifre etmeye çalışalım ki bir filmi? Kendisiyle yapılan söyleşide filmin yönetmeni Akad da böyle diyor. Cevaplardan biri, sanatı sanat yapan şeyi gerçekten öğrenebilmek içindir. Ama galiba başka bir cevap daha önemli: Yeniden büyülenebilmenin ilk şartı, önceki büyülerden kurtulabilmektir


funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info

funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info
funduszeue.info


no pass
all files mirror

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası