mağarada cinsel / mağarada birlikte olan çifte baskın - ekşi sözlük

Mağarada Cinsel

mağarada cinsel

kaynağı değiştir]

ve yüzyıllarda, birkaç aslan tipi örnek ve alt tür olarak tanımlandı ve bir düzine, yılına kadar geçerli takson olarak kabul edildi.[2] ve arasında, IUCN Kırmızı Listesi değerlendiricileri, yalnızca iki alt-özel isim kullandı: Afrika aslan popülasyonları için P. l. leo ve Asya aslan popülasyonu için P. l. persica.[8][20][21] 'de, Kedi Uzman Grubu'nun Kedi Sınıflandırma Görev Gücü, aslan taksonomisini gözden geçirdi ve aslan evrimi üzerine yapılan filocoğrafik çalışmaların sonuçlarına dayanarak iki alt türü tanıdı:[22]

Etiyopya Yükseltileri'nin bazı bölgelerinden gelen aslan örnekleri, genetik olarak Kamerun ve Çad'dakilerle birlikte kümelenirken, Etiyopya’nın diğer bölgelerinden gelen aslanlar Doğu Afrika'dan örneklerle birleşmektedir. Bu nedenle araştırmacılar, Etiyopya'nın iki alt tür arasında bir temas bölgesi olduğunu varsaymaktadır.[26]

Fosil kayıtları[değiştir kaynağı değiştir]

Bir anlamda Platon için ideal toplum filozof-kralın yönettiği Sparta şehridir, çünkü Platon ideal toplum yapısını tasvir ederken Sparta'ya çok benzeyen bir toplum yapısı betimlemektedir. Platon'nun ideal şehrinde de Sparta'daki gibi üstte asker bir sınıf altta üretici sınıf vardır, fakat Sparta'da üreticiler köleyken Platon onların da vatandaş olmalarını ve yönetici sınıfın hiçbir mal varlığı olmaması gerektiğini, sadece üretici sınıfın kendilerine sağladıklarıyla yaşamaları gerektiğini söylemektedir. Dolayısıyla Platon bir anlamda iş bölümüne dayalı bir ekonomik eşitlik hayal etmektedir. Dahası yönetici sınıfın hep beraber yaşaması gerektiğini, aile kurumunu yok edilip çocuklara hep beraber bakılması gerektiğini, kimsenin kendi çocuğunu bilmemesi gerektiğini (ve böylece mirasın da olmaması gerektiğini), aynı şekilde evlilik de olmayacağı için herkesin kura ile birlikte olması gerektiğini iddia etmiştir. Dahası, yönetici sınıf ile üretici sınıfın doğaları farkları olduğu için kura hileli yapılarak askerlerin sadece askerlerle, üreticilerin sadece üreticilerle çocuk yapması sağlanmalıdır, bu şekilde çocukların doğalarının olabildiğince saf ve ruhlarının işlevini gerçekleştirmeye olabildiğince uygun olmaları sağlanmalıdır. Asker sınıfta yer alacak çocukların altı yaşından itibaren eğitilmesi gerektiğini söyleyen Platon, ideal şehri anlattığı kısmın büyük bir bölümünü bu eğitimin nasıl yapılması gerektiğine dair detaylara ayırmıştır. Ruh ve akıl açısından kadınlarla erkekler arasında bir fark olmadığını iddia eden Plato, kadınların da askerlik yapması gerektiğini ve yönetici olabileceklerini söylemiştir; ancak bu iddiası bir çeşit proto-feminist iddia olsa da kadınların da devlet için bir iş gücü olarak çalışabileceği ve çalışması gerektiğini savunduğundan daha çok faydacıdır. Yöneticiler yirmi yaşına kadar fiziksel olarak eğitilmeli, müzik ve şiir öğretilmelidir (ne tarz müzik ve şiir öğretileceğine çok uzun bir bölüm ayırır), daha sonra geometri gibi bilimleri öğrenmeli, en son felsefe yapmalı, ondan sonra da yönetici olmalıdırlar. Sparta'da da kadınlar askeri eğitimle büyümekteydi ancak savaşa gitmiyorlardı, orada da asil sınıfın tamamı birlikte yaşıyor çocukluktan itibaren askerlik eğitimi alıyor ve kral onlar arasından seçiliyordu. Bir anlamda Platon'un ideal şehri kendine kral olarak aralarındaki filozofu seçen, üretici sınıfı köle değil vatandaş yapan, aile kurumunu dağıtmış ve yöneticilerin mal varlığına sahip olmadığı bir Sparta hayalidir.

Filozof[değiştir kaynağı değiştir]

Platon'un felsefesi temel olarak Phaidon'da açıkladığı, algılanan şeylerle düşünülen şeyler arasındaki ayrıma dayanır. Bilginin nesnesinin, yani bilebileceğimiz şeylerin yalnızca düşünülen şeyler olabileceğini söyleyen Platon, algıladığımız şeylerin ancak kanıların, kanaatlerin, görüşlerin, sanıların nesnesi olabileceğini iddia eder. Herakleitos'tan etkilenerek algıladığımız her şeyin durmadan değişim içinde olduğunu, fakat bilginin değişmeyen, sabit bir şey olması gerektiğini, dolayısıyla bilgiye ancak düşüncede ulaşılabileceğini düşünmektedir.

Belki de en etkili ve en önemli teorisi olan idealar teorisini hiçbir zaman tam olarak ana tartışma konusu olarak eserlerinde yazmamış, Phaidon ve Devlet gibi bazı eserlerinde var olduklarını var saymış, Parmenides diyaloğunda ideaların ne olamayacaklarına dair iddialara yer vermiş, orta dönem eserlerinden sonra son dönem eserlerinde açıkça idealardan çok az yerde bahsetmiş; ancak ideaların varlığına olan inancından hiç vazgeçmemiş görünmektedir. Bu nedenle Platon'un idealar teorisini tamamlanmamış, ucu açık ve keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarafı olan bir teori olarak düşündüğü, bir çeşit felsefi proje ya da soru olarak ele aldığı varsayılabilir.

Antik Yunanca idea eidos "görünen" demektir ve buna ek olarak, 'form, biçim, tür' anlamları da vardır. Devlet kitabında Platon güzel olan pek çok şey gördüğümüzü, bunlarda ortak olan güzel diye bir şeyin var olduğunu, bu nesnelerin ne kadar güzel oldukları değişirken onlarda ortak olan güzelin değişmeyen, mutlak ve tam anlamıyla güzel, "güzelin kendisi" olduğunu iddia eder. Bu anlamda idealar algıladığımız nesnelere algıladığımız özelliklerini kazandıran, o özelliklerin "kendisi" olan mutlak değişmeyen düşünce nesneleridir. Algıladığımız nesneler bir özelliğe sahip olduklarında o özelliğin ideasına "katılmakta", ondan "pay almaktadırlar" (methekein). Fakat Platon bu 'katılma'nın metafiziksel olarak nasıl bir şey olduğuyla ilgili bir teori vermemiş olsa da Timaeus'ta niteliklerin nasıl oluştuklarını açıkladığı kısım dolaylı olarak bu soruya cevap gibi görülebilir. Timaeus diyaloğunda nitelikler daha temel elementlerin geometrik özelliklerinden yola çıkarak açıklanırlar ve temel elementlerin bütün meydana gelme biçimlerini belirleyen demiurgos yani "sanatçı, zanaatkar, ya da yaratıcı" varoluşun bütün hallerini varlığa yani idealara bakarak var ettiği için, algıladığımız nesnelerde beliren bütün nicelikler demiurgosun yaratım sürecinde idealara "bakarak" yarattığı tikel varoluşlarının bizim algımıza yansımalarıdır.

Platon ideaları bir özelliğin ölçüldüğü mutlak standart olarak da düşünmektedir. Bir anlamda, ilk dönem diyaloglarında pozitif bir iddiada bulunmuyor gibi görünse de, Sokrates " nedir?" sorusuna cevap isterken tümel tanımlar beklemekte ve aslında bir kavramın bütün nesnelerini içeren tümel ifadelere ulaşmaya çalışmaktadır. Bu açıdan idealar teorisinin Sokrates'e ait olabileceği, ya da Sokrates'in idealar teorisinin farklı bir versiyonuna inandığı öne sürülmüştür. İdeaları algı yoluyla değil düşünce yoluyla bildiğimizi iddia eden Platon, Menon ve Phaidon diyaloglarında ideaları doğduktan sonra öğrenmediğimizi, fakat onlara ruhumuzda zaten sahip olduğumuzu, fakat doğarken beden maddi yapıda olduğu için ruhtaki bilginin unutulduğunu, felsefe yoluyla ruhtaki bu bilginin tekrar ortaya çıkarılarak 'hatırlanabileceğini' iddia eder. İronik bir biçimde tarihte ilk üniversitenin kurucusu olan Platon 'bilgi aktarma' anlamında eğitimin imkânsız olduğunu söylemektedir, bilgi aktarılan bir şey değil, zaten ruhta olan ideaların tekrar ortaya çıkarılması, hatırlanmasıdır. Devlet diyaloğunda felsefi sürecin diyalektik yani kelimenin o günkü anlamıyla "tartışma" olduğunu, farklı hipotezlerin karşılaştırılarak en sonda hipotetik olmayan bir ve temel gerçeğe ulaşma süreci olduğunu söyler. Bu hipotetik olmayan gerçek, diğer bütün gerçekliğin nedeni olan idealardır.

Ancak idealara ulaşmanın nasıl bir şey olduğu çok açık değildir. Platon ideaların ne olduğunu söylemektense onları ve onlarla ilgili çeşitli özellikleri var sayar. Şölen diyaloğunda aşktan bahsederken aşk ideasına nasıl ulaşılacağını dört aşamada betimlemiştir. Önce bir insana aşık olarak tikel ve algıyla kavranan aşkı tanırız, sonra bu tikel algısal aşkın başka insanlardaki başka biçimlerine bakarak genel algısal aşkın ne olduğunu anlarız, sonra genel aşkı soyutlayarak düşünsel ve genel olan aşka ulaşırız. Bu düşünsel ve genel aşkı araştıra araştıra en sonunda genelin tamamına hakim olan tek bir aşka varırız. İşte bütün aşkın nasıl olacağını belirleyen, aşkın bütün durumlarında "görünen" fakat kendi hiç değişmeden kalan gerçek aşk, "aşkın kendisi" odur. Devlet diyaloğunda idealar hem nesnelerin bir özelliğe sahip olmalarının nedeni, hem de buna dair bizdeki bilginin nedeni olarak açıklanmaktadır, dolayısıyla bir şeyin gerçek olabilmesi ancak idealar tarafından sağlanmasıyla mümkündür. Gerçeği düşünsel nesnelere dayandırdığı için kimileri Platon'u "idealist" olarak adlandırırken, kimileri de tümel özelliklerin zihnimizin dışında var olduğunu iddia ettiği için "realist" olduğunu söylemiştir.

Platon ideaların algıyla kavranamayacağını iddia ettiği fakat onların var olan nesneler olduklarını söylediği için pek çok insan tarafından "idealar dünyası" diye "üçüncü bir dünyanın" (algısal ve zihinsel dünyaya ek olarak) varlığını iddia ettiği şeklinde yorumlanmıştır, fakat bu yorum yanlıştır çünkü Platon hiçbir metinde ideaların hacme sahip uzayda yer kaplayan cisimler olduğunu iddia etmez, dahası algısal ve zihinsel olan şeylerin de iki ayrı "dünya" olduğunu iddia etmez, tam tersi Timaeus'ta yalnızca bir evrenden bahseder. İdealar, fiziksel nesnelere karşıt olarak fiziksel olmayan, dolayısıyla fiziksel nesnelerin değişmek, ortaya çıkmak ve yok olmak gibi "kusurlarına" sahip olmayan mükemmel varlıklardır, hatta kelimenin tam anlamıyla varlığın kendisidirler. Devlet diyaloğunda idealar arasında bir seviye ilişkisi olduğunu da iddia eden Platon, iyi ideasının en üstte, varlıktan bile ötede olması gerektiğini, çünkü varlığın varlık olmasını iyi ideasının sağladığını iddia eder. Bu iddianın kanıtı Platon'un metafiziğin en temel sorularından biri olan "neden hiçbir şey yerine bir şey var?" sorusuna cevabıdır: bir şey vardır çünkü bir şeyin var olması hiçbir şey olmamasından daha iyidir, dolayısıyla hiçlik yerine varlığın olmasının nedeni iyi ideasıdır. İyi ideası diğer her şeyi belirleyen temel idea olduğu için, bütün idealar ve bütün varlık iyidir.

Platon ideaları ortaya atarken kendi zamanında popüler olan sofistlerin ortaya attığı pek çok soruna çözüm üretmeyi amaçlamaktadır. Bu sorunlardan birisi bir özelliğin nasıl birden fazla nesnede olabildiği sorunudur. "Birden fazla nesneye atfedilebilen özellikler" anlamında tümellerin ne oldukları tam da Platon'un idealar teorisini ortaya atmasıyla felsefenin konusu haline gelmiştir. Ayrıca sofistler retorikle yani inandırıcı konuşma yöntemleriyle pek çok yanlış iddiayı doğruymuş gibi göstermektedirler, Platon ise mantık temel alındığında gerçeğin idealara varacağını iddia etmektedir. Ayrıca Platon idealar teorisi sayesinde sadece fiziksel özelliklerin değil, ahlaki ve estetik kavramların da tümel olduklarını iddia edebilmiş ve evrensel ahlaki yasaların ya da güzelliğin ne olabileceğini tartışmaya açabilmiştir. Bu anlamda Platon idealar teorisiyle çok fazla problemi çözmeye çalışmaktadır, teorinin "bitmiş" bir halini hiçbir zaman sunmaması bu çabasına bağlı olabilir.

İdea nedir sorusuna Platon'un cevabı "gerçek olan şey" gibi görünüyor. İdeaların zamandan ve mekandan bağımsız, tümel, mükemmel, mutlak, değişmeyen, ortaya çıkmayan veya yok olmayan fakat yalnızca "var" olan şeyler olduğunu; ancak düşünce yoluyla, saf akıl ile bilinebileceklerini, varoluş halindeki algıyla kavranan her şeyin ve onlara dair bilgimizin nedeni olduklarını söylemiştir. Fakat idealarının bir çeşit "öteki dünya" ya da "ruhlar alemi" gibi yorumlanması Orta Çağda yaygınlaşan Hristiyan ve İslam inanışlarının ruh ve evren anlayışlarından kaynaklanmaktadır. İdealar soyut nesneler olsalar bile zihinsel nesneler değillerdir, dolayısıyla bu anlamda hayal edilemezler, zihinsel olarak görselleştirilemezler, öyle görünüyor ki Platon'a göre sadece düşünülebilirler, bilinebilirler ve söylenebilirler. Dolayısıyla Platon'un ne kadar "zihinsel" bir şeyden bahsettiği yoruma açık olsa da tarihte pek çok insan ideaları zihinde inşa edilen nesneler olarak yorumlamış, dolayısıyla Platon'un gerçeğin sadece zihnin içinde olan şeyler yoluyla anlaşılacağını iddia ettiği, ya da gerçekliğin tamamının zihnin içinde olduğunu söylediği sonucuna varmış, kimi bu sonucu desteklemiş, kimi eleştirmiştir. Platon'un gerçekten ne dediği ise hâlâ yoruma açıktır ve bu felsefe tarihini kateden önemli sorulardan biri gibi görünmektedir.

Ruh[değiştir kaynağı değiştir]

Masai Mara'da çiftleşen aslanlar.

Masai Mara'da bir aslan yavrusu

Dişi aslanların çoğu, dört yaşına geldiklerinde ürerler.[] Aslanlar yılın belirli bir döneminde çiftleşmez ve dişiler poleströzdür.[] Diğer kedilerde olduğu gibi, erkek aslanın penisindegeriye dönük dikenler vardır. Penisin çekilmesi sırasında dikenler dişinin vajinasının duvarlarını tırmıklayarak ovülasyona neden olabilir.[][] Bir dişi aslan, kızandayken birden fazla erkekle çiftleşebilir.[] Aslanın üreme uzunluğu yaklaşık yedi yıldır.[] Ortalama gebelik süresi gün civarındadır;[] dişi, çalılık, sazlık, mağara veya başka bir korunaklı tenha bir yerde, bir ile dört arasında yavru doğurur, genellikle sürüden uzaktır. Yavrular anneye muhtaçken, bölgeye nispeten yakın kalarak sık sık yalnız avlanır.[] Aslan yavruları kör doğar ve gözleri doğumdan yedi gün sonra açılır. Doğumda 1,,1&#;kg (2,,6&#;lb) ağırlığındadırlar ve doğumdan bir veya iki gün sonra emeklemeye başlayıp, üç haftalık olunca yürümeye başlarlar.[] Yırtıcı hayvanların dikkatini çeken bir koku birikmesini önlemek için, dişi aslan yavrularını ayda birkaç kez yeni bir bölgeye götürür ve onları boyun ensesinden birer birer taşır.[]

Anne aslan, kendisini ve yavrularını genellikle altı ila sekiz haftalık olana kadar tekrar sürüyle birleştirmez.[] Bazen sürüye katılım, özellikle dişi aslanların aynı anda doğum yapmış olması halinde daha erken gerçekleşir.[][] Aslan yavruları, sürünün diğer bireyleriyle ilk tanıştıklarında, anneleri dışındaki yetişkinlerle karşı karşıya kaldıklarında onlara karşı güven duymazlar. Daha sonra kendilerini sürü hayatına adapte etmeye başlarlar, ancak kendi aralarında oynarlar veya yetişkinlerle oyun oynamaya çalışırlar.[] Kendi yavrusu olan dişi aslanlar, başka bir dişi aslanın yavrularına, yavrusu olmayan dişi aslanlardan daha çok tolerans gösterirler. Erkek bireylerin yavru aslanlara karşı toleransı değişkenlik gösterir. Bazen bir erkek sabırla yavruların kuyruğuyla ya da yelesiyle oynamasına izin verir, bir başka erkek ise yavrulara hırlayıp vurabilir.[]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası