hamilelikte hormonlar ne zaman değişmeye başlar / Hamilelik hormonu nedir? | Hamilelik

Hamilelikte Hormonlar Ne Zaman Değişmeye Başlar

hamilelikte hormonlar ne zaman değişmeye başlar

Anne adayları 9 ay 10 gün süren hamilelik dönemlerinde birçok fiziksel ve duygusal değişimler yaşamaktadır. Anne adayları kendilerini huzurlu, sakin ve mutlu hissederken aniden karamsarlığa düşmüş, huzursuz bir halde bulabilmektedirler. Bu duygusal git gellerin alt yapısında anne adaylarının değişen hormon dengeleri yatabilmektedir. Gebelik hormonu olarak bilinen bu hormonlar genellikle hamileliğin başlaması ile birlikte anne adayının vücudunda salgılanmaya başlar. Anne adayının ruh dünyasından ani değişimlere neden olan bu hormonlar hem hamilelik süreci için hem de bebeğin gelişimi için son derece önemli bir noktada bulunabilmektedir.

Gebelik hormonları içerisinde,

  • Hamileliği haber veren HCG Hormonu,
  • Bebeğin barınacağı rahmin hamilelik dönemine hazırlanmasına yardımcı olan Pregestoron hormonu,
  • Doğum olayı gerçekleşirken anne adayının en büyük yardımcısı olan ve doğumu kolaylaştıran Oksitosin,
  • Hamilelik devam ederken rahim boyunun uzamasına ve pelvis kemiklerinin esnek bir yapıya sahip olmasına yardımcı olan Relaksin,
  • Ayrıca hamilelikte birçok etkisi olan östrojen hormonu yer almaktadır.

Bugün anne adayları için hamilelik döneminde son derece önemli olan östrojen hormonu için detaylı bir içerik hazırladık.

Östrojen Hormonu Nedir ve Hamileliğin Hangi Dönemlerinde Yükselir?

Östojen hormonu kadınların hem normal yaşantılarında hem de hamilelik dönemlerinde büyük bir öneme sahiptir. Bir kadının regl döngülerinin düzeninde, göğüs büyümelerinin dengesinde ayrıca menapoz döneminde de salgılanarak bu dönemde kadınların karşılaştıkları zorlukların düzenlenmesinde büyük bir rol oynar.

Bu dönemlerin yanı sıra östrojen hormonu hamilelik döneminde de anne adaylarını yalnız bırakmaz. Östrojen hormonu sayesinde anne adayının vücudunu bebeğini rahminde taşımasına ve doğum sonrasında bebeğini emzirmesine hazırlar.  Bunun yanı sıra hamileliğin ilk dönemlerinde döllenmiş yumurtanın annenin rahmine düzenli bir şekilde tutunması ve gelişmeye başlamasında da östrojen hormonunun etkisinden söz edilebilir.

Peki bu östrojen hormonu hamilelikte ve normal yaşantımıza devam ederken ne zaman yükselir? Sorusunun cevabı ise şu şekilde verilebilir,

  • Kadınların normal yaşantılarında regl dönemlerinin yumurtlama aşamasında östrojen hormonu salgılanması artabilmektedir.
  • Hamileliğin ilk 3 ayında ise regl döneminde salgılanan östrojen hormonu seviyesinin biraz daha üstünde salınımı olduğu söylenebilir.
  • Gebelik döneminin ilk 3 ayından sonra östrojen hormonunun salgılanması normal zamanlara kıyasla neredeyse 30 veya 50 katına kadar çıkabilmektedir.
  • Gebelik devam ederken östrojen hormonu da artmaya devam ederken en yüksek seviyeye ulaşma ise doğum olayının başladığı zaman dilimleri olarak ifade edilmektedir.

gebelik uzmana sor

Hamilelik Döneminde Östrojen Hormonunun Etkileri Nelerdir?

Hamilelik döneminde salgılanan östrojen hormonu birçok konuda anne adayına yardımcı olur. Salgılanan östrojen hormonu ile anne de ortaya çıkan değişiklikler şu şekilde sıralanabilir,

  • Artan östrojen seviyesi ile anne adayının rahim kasları genişleyerek bebeğin rahim içerinde daha rahat bir alana sahip olmasına yardımcı olabilmektedir.
  • Gebelik devam dereken özellikle gebeliğin son dönemlerinde artan östrojen hormonu anne adayının göğüs gelişimini destekleyerek doğumdan sonra bebeğin beslenmesini sağlayacak süt kanallarının oluşumunu destekleyebilmektedir.
  • Bunların yanı sıra artan östrojen seviyesi ile anne adayının pelvik kasları gevşer ve burada bulunan eklemlerin esnekleşmesine olanak sağlar.
  • Hamileliğin son dönemlerinde ise yükselen östrojen seviyesi ile düşüşe geçen progesteron hormonu doğum olayının başlamasında büyük bir rol üstlenirler.
  • Ayrıca östrojen hormonunun yapısında yer alan ve cilde rengini veren bazı pigmentler bulunmaktadır. Bu renk pigmentleri sayesinde anne adaylarının göğüs uçlarının rengi koyulaşabilmektedir. Bunun yanı sıra artan östrojen seviyesi ile anne vücudunda yoğunlaşan renk pigmentleri ile anne adayının vücudunda lekelenmeler ve yüzünde çil oluşumları meydana gelebilmektedir.

Kadınlık hormonları Kadın bedeninde yaşamın her evresinde gerçekleşen hormonal değişimler

Kadın bedenine sahip olan herkes bilir: Her ay adet döngüsüyle ahenk içinde hareket eden duygusal çalkantılar, beklenmedik anlarda çıkagelen sivilceler, menopoz ateşleri, kontrol edilemeyen tatlı isteği ve çok daha fazlasıyla mücadele etmek durumunda kaldığımız ancak aynı zamanda yeni bir insan yaratma potansiyeli gibi ‘eşsiz’ de özellikleri olan bir bedene sahibiz. Kadın bedeni yaşam döngüsü boyunca sayısız değişim geçiriyor. Ergenlik döneminden menopoz sonrası döneme kadar, hayatın büyük bir bölümünü kapsayan bu değişimlerin tek ve en önemli sebebiyse kolayca tahmin edebileceğiniz gibi cinsiyet hormonları.

Biyoloji dersi almış olan herkesin kolaylıkla bilebileceği gibi hormonlar vücut tarafından üretilen, yaşamsal tüm fonksiyonlarımızı kontrol eden, hücreler ve organlar arasındaki mesajların iletilmesine yardımcı olan ve metabolizmanın işleyişini yöneten doğal kimyasal maddeler. Ruh halimizi belirlemelerinin ve sistemlerimizin çalışmasını kontrol etmelerinin yanı sıra, hepimiz erkek ve dişi cinsiyet hormonları olarak bilinen ve cinsiyete bağlı farklılıklarımızı belirleyen hormonlar da salgılıyoruz.

Bu yazımızda kadın cinsiyet hormonlarının neler olduğunu, gelişim süreci boyunca nasıl değiştiklerini, fazla ya da az salgılanmaları durumunda metabolizmamızda ne gibi değişiklikler yaşandığını sizlerle paylaşacağız.

Kadın cinsiyet hormonları nelerdir?

Cinsiyeti dişi olan bireylerde östrojen ve progesteron olmak üzere iki ana cinsiyet hormonu salgılanır. Ayrıca, her ne kadar erkeklik hormonu olarak bilinse de, dişi bedeni de az miktarda da olsa testosteron hormonu salgılar ve kullanır.

1. Östrojen hormonu

Östrojen, en temel dişilik hormonudur ve büyük bir kısmı yumurtalıklar tarafından salgılanmakla birlikte böbreküstü bezleri ve yağ hücreleri de az miktarda da olsa östrojen hormonu salgılar. Bunun yanı sıra östrojen, hamilelik süresince plesenta tarafından da üretilir.

Östrojen hormonu, üreme ve cinsel sağlıkla ilgili ergenliğe giriş, menstruasyon, hamilelik ve menopoz gibi dişi bedeninde yaşam boyunca gerçekleşen tüm değişimlerde en önemli rolü üstlenir. Cinsiyete bağlı değişimlerin yanı sıra, beyin fonksiyonlarının doğru şekilde işlemesi, kardiyovasküler sistem sağlığı, saç uzaması, kas ve iskelet sistemi sağlığı, cilt sağlığı, boşaltım sistemi gibi metabolizma faaliyetlerinin yönetilmesinde de görev alır. Bu nedenle, özellikle menopoz döneminde östrojen hormonunun azalması saç dökülmesi, kemik erimesi, kalp sağlığı problemleri gibi sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

Kadınlarda östrojen seviyesi kan testiyle ölçülür. Kişiden kişiye değişmekle birlikte menopoz öncesi dönemde olan yetişkin bir kadının vücudunda pg/mL, menopoz döneminde olan bir kadında <10 pg/mL, yetişkin bir erkeğin vücudundaysa pg/mL kadarı normal değerler olarak kabul edilir (pg=picogram). Tabii ki bu seviye, menopoz öncesi dönemde olan kadınlar için, menstrual döngünün hangi seviyesinde olunduğuna göre farklılık gösterebilir. Östrojen hormonu menstrual döngüde foliküler fazda pg/mL, yumurtlama fazında pg/mL, luteal fazda pg/mL ise normal seviyede kabul edilir. Hamilelik döneminin ilk 3 ayında &#; pg/mL, ikinci 3 ayında &#; pg/mL, son 3 ayındaysa &#; pg/mL olması normaldir.

2. Progesteron hormonu

Yumurtalıklar, bir diğer ana kadınlık hormonu olan progesteron hormonunu, menstrual döngüde yumurtlama bittikten hemen sonra salgılamaya başlar. Hamilelik döneminde plesentadan da az miktarda progesteron salgılanır.

Progesteron hormonu döllenmiş bir yumurtanın rahim duvarına tutunabilmesi için gerekli olan dokunun oluşturulmasında, hamilelik döneminde özel olarak ihtiyaç duyulan fonksiyonların düzenlenmesinde, yumurtlama sonrasında östrojen hormonu salınımının durdurulmasında rol oynar.

Progesteron seviyeleri de östrojen seviyelerinde olduğu gibi kan testiyle ölçülür. Kişiye göre değişse de, ergenlik öncesi dönemde olan bir dişide ortalama – ng/mL, menstrüel döngünün ilk aşaması olan foliküler evrede – ng/mL, yumurtlama evresi ve luteal evrede 2–25 ng/mL, hamileliğin ilk 3 ayında 10–44 ng/mL, hamileliğin ikinci 3 ayında – ng/mL, hamileliğin son 3 ayındaysa 65– ng/mL normal değerler olarak kabul edilir.

3. Testosteron hormonu

Dişi bedeninde az miktarda bulunan testosteron hormonunun salgılanmasından böbreküstü bezleri ve yumurtalıklar sorumludur. Testosteron hormonu kadınlarda cinsel istek, menstrual döngünün düzenlenmesi, kas ve kemiklerin güçlendirilmesi gibi fonksiyonları yönetir.

Yetişkin bir kadının bedeninde ortalama ng/dL (dL=desilitre) normal değerler olarak kabul edilir.

Kadınlık hormonlarının işlevi yaşlandıkça nasıl değişir?

Kadın cinsiyet hormonları birçok vücut fonksiyonunun ayrılmaz bir parçasıdır ancak çocukluktan çıkıp ergenliğe girdiğinizde bedeninizin ihtiyaçlarıyla eş zamanlı olarak hormonal ihtiyaçlarınız da büyük ölçüde değişir. Sadece ergenliğe giriş, menstrual döngü ya da menopoz gibi değişim dönemlerinde değil, hamilelik, doğum ve emzirme süresince de bu hormonlar önemli ölçüde değişebilirler.

1. Ergenlik dönemi değişimleri

Her beden farklı gelişmiş ve farklı ihtiyaçlara sahip olsa da, çoğu kadın ergenliğe ilk kez yaşları arasında girer ve insan hayatında hem biyolojik hem de psikolojik olarak her açıdan en önemli değişimlerin yaşandığı bu döneme geçişin tek sorumlusu hormon seviyelerindeki değişimdir.

Luteinleştirici hormon (lutropin) olarak bilinen LH ve folikül uyarıcı hormon olarak bilinen FSH hormonları hipofiz bezinde üretilir ve ergenlik döneminde bu iki hormonun üretiminin artması cinsiyet hormonlarını, özellikle de östrojeni uyarır. Kadın cinsiyet hormonlarının seviyesinin kalıcı olarak yükselmesi memelerin büyümesi, kasık ve koltuk altı kıllarının çoğalması ve kalınlaşması, tüm bedenin uzaması, özellikle kalça ve bacaklarda daha fazla olmak üzere vücut yağ kitlesinde artış; yumurtalıkların, rahmin ve vajinanın olgunlaşması ve adet döngüsünün başlamasıyla sonuçlanır.

Menstrüel döngü

İlk adet döngüsü (menarş olarak da bilinir), kişiden kişiye göre farklılıklar olabilmekle birlikte, memelerin gelişmeye başlamasından yaklaşık iki ila üç yıl sonra gerçekleşir ve çoğu kadın ilk adetini genelde 10 ila 16 yaşları arasında görür. Menstrual döngünün önemi ve döngüye uyumlu yaşam tarzı önerileri ile ilgili detaylı ve kapsamlı bir okuma yapmak için;

&#; Adet döngüsü ve menstrual sağlık konusunda farkındalık kazanmanızı sağlayacak bilgiler
&#; Menstrual cup, adet külotu, tampon ve diğerleri: Menstrual hijyen ürünleri nasıl seçilir ve nasıl kullanılır?
&#; PMS nedir: Premenstrual sendrom ve postmenstrual sendrom ile ilgili merak edilenler
&#; Menstrual döngünüzle uyumlanın: Adet döngüsünün her evresine uygun sağlıklı yaşam rehberi

yazılarımıza göz atabilir, aşağıda ise menstrüel döngünün her bir evresinde, yalnızca hormon seviyelerinde yaşanan değişimlerin kısa bir özetini bulabilirsiniz.

Foliküler faz: Her ay, yumurtalıklardan salınan yumurtanın döllenme ihtimaline karşın, rahimde döllenmiş yumurtanın büyümesi için uygun ortam oluşturulur. Yumurtanın döllenmemesi durumunda östrojen ve progesteron seviyeleri düşük kalır ve rahim, artık gerekli olmayan dokuyu kendisinden uzaklaştırmak ister. Kanamanın başladığı ilk gün, foliküler faz da başlamış olur.

Foliküler fazın başlamasıyla birlikte hipofiz bezi FSH üretimini artırmaya başlar. Bu artış, yumurtalıklarınızdaki foliküllerin büyümesini, yani bir sonraki yumurtlama döneminde salınacak olan yumurtanın olgunlaşmasını sağlar. Bu dönemde yükselişe geçen cinsiyet hormonlarının seviyesi zamanla daha da azaldıkça foliküllerin büyümesi de yavaşlar ve sadece tek bir baskın folikül büyümeye devam eder. Baskın olan bu folikül daha fazla östrojen ürettiği için diğer foliküller parçalanır. Daha yüksek östrojen seviyeleri hipofiz bezinden LH salınımını uyarır ve bu süreç yaklaşık iki hafta kadar sürer.

Yumurtlama fazı: Foliküler fazın hemen ardından yumurtlama evresi gelir ve LH hormonu, folikülün yırtılmasına ve yumurtayı serbest bırakmasına neden olur. Bu aşama yaklaşık 16 ila 32 saat kadar sürer. Döllenme, ancak yumurta yumurtalıktan çıktıktan yaklaşık 12 saat sonra gerçekleşebilir.

Luteal faz: Luteal faz yumurtlamadan hemen sonra başlar. Yırtılmış folikül kapanır ve progesteron üretiminin artmaya başlamasıyla birlikte uterus duvarı tekrar döllenmiş bir yumurtanın gelişmesine uygun olabilecek ortamın yaratılması için doku oluşturmaya başlar. Yumurta döllenmediyse foliküler faza geri dönülür ve döngü tekrar başlar.

2. Yetişkinlikte hormonlar, libido ve doğum kontrolü

Östrojen, progesteron ve testosteron hormonlarının tümü, kadınların libido (cinsel istek) düzeyinde  ve cinsel işlevlerin gerçekleştirilmesinde rol oynar. Menstrual döngünün her aşamasında hormon seviyelerinde yaşanan değişimler libido seviyesini de etkiler ve dişilerde genellikle yumurtlama evresinden hemen önceki birkaç gün (östrojen hormonunun maksimum seviyeye ulaştığı zamanlar), cinsel isteğin en yüksek olduğu dönemdir.

Hormon seviyelerini etkileyen, doğum kontrol hapı gibi hormonal doğum kontrol yöntemleri  kullanıyorsanız, libidonuzun menstrual döngünüz boyunca daha stabil olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Benzer şekilde, menopoz döneminden sonra da yumurtlama durduğu için libido daha stabil kalabilir. Herhangi bir sebepten dolayı böbrek üstü bezlerinin ya da yumurtalıkların alınması, testosteron hormonunun üretimini azaltacağı için libidonuzda düşüşe neden olabilir.

3. Hamilelik döneminde hormonlar

Menstrual döngünüzün luteal fazı sırasında progesteron hormonundaki artış, rahminizi döllenmiş bir yumurtayı güvenli şekilde almak ve geliştirmek için uygun ortamı hazırlar. Rahim duvarları kalınlaşır ve embriyoyu beslemek için gerekli olan tüm besinlerle ve diğer sıvılarla dolar.

Progesteron hormonu aynı zamanda, rahmi bakterilerden ve spermlerden korumak için rahmin girişini, yani serviksi kalınlaştırır. Hamilelik döneminde östrojen seviyeleri de normale göre çok daha yüksektir ve östrojen hormonu plesentanın kalınlaşmasına, embriyonun ve plesenta sıvısının daha iyi korunmasına yardımcı olur. Hamilelikte daha fazla salgılanan progesteron ve östrojen hormonları aynı zamanda memelerdeki süt kanallarının genişlemesine ve süt üretilmesine de yardımcı olur.

Gebelik gerçekleşir gerçekleşmez anne, hCG hormonu olarak bilinen koryonik gonadotropin hormonu üretmeye başlar. Bu hormon aynı zamanda, idrarla yapılan gebelik testlerinde hamileliği test etmek için kullanılan hormondur. hCG, hamileliğin ilk başladığı günden itibaren östrojen ve progesteron üretimini artırarak adet kanaamasını önler ve hamileliğin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesine yardımcı olur.

Hamilelik döneminde ortaya çıkan hPL hormonu, diğer adıyla plasental laktojen, plasenta tarafından üretilen ve salgılanan bir hormon olduğu için sadece gebeliğe özeldir. Bu hormon, embriyoya anne karnında besin sağlanmasının yanı sıra, doğum sonrasında emzirme için de süt bezlerinin uyarılmasına yardımcı olur.

Relaksin adı verilen başka bir hormonun seviyeleri de hamilelik sırasında yükselir. Relaksin hormonu, plasentanın oluşturulmasına ve büyümesine yardımcı olduğu gibi, doğumun başlaması için gerekli olan kasılmaların çok erken başlamasını engelleyerek doğumun zamanında gerçekleşmesinde rol oynar. Bu hormon doğum başladığında da pelvisteki bağların gevşemesine ve bebeğin rahimden daha rahat çıkmasına yardımcı olur.

4. Doğum sonrasında ve emzirme döneminde hormonlar

Hamilelik sona erdiğinde, hormon seviyeleri hemen düşmeye başlar ve en fazla 1 hafta içinde hamilelik öncesi seviyelere ulaşır. Östrojen ve progesteron seviyelerindeki bu ani ve önemli azalma, doğum sonrası depresyonu olarak bilinen, duygusal ve fiziksel olarak zorlayıcı olabilen sürecin başlamasına neden olabilir.

Emziriyor olmak östrojen seviyelerini düşürdüğü için yumurtlamayı önleyebiliyor olsa da, yine de yeni bir hamileliğin önlenebilmesi için doğum sonrasında da doğum kontrol yöntemlerinin kullanılması önemlidir.

5. Menopoz öncesi ve menopoz döneminde hormonlar

Menopozun hemen öncesindeki 1 aydan yıla kadar uzayabilen menopoz öncesi dönemde yumurtalıklardaki hormon üretimi yavaşlamaya başlar ve östrojen seviyeleri dengesizleşmeye başlarken, progesteron seviyeleri de sabit şekilde düşmeye devam eder. Hormon seviyeleri düştükçe, vajinadaki yağlanma azalır, bazı kadınlarda libidoda azalma gözlemlenir ve adet döngüsü düzensizleşebilir. Kişinin 12 ay boyunca adet görmemiş olması, menopoza girdiğini gösterir. Genelde 50 yaş civarında gerçekleşen menopoz döneminde hem östrojen hem de progesteron hormonları düşük seviyelerde sabit kalır.

Menopozdan sonra kalıcı olarak azalan hormonlar, kemik erimesi(osteoporoz) ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sağlık problemlerinin çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle menopoz döneminde hormon seviyeleri düşen kadınların kalsiyum desteği alması, düzenli olarak hormon testi yaptırması, gerekirse hormon tedavisi görmesi gerekebilir.

Hormon dengesizlikleri

Kadınlık hormonları hem yaşamın farklı evrelerinde (ergenlik ve hamilelik dönemi gibi) dönemsel olarak, hem de menstrual döngü boyunca düzenli olarak dalgalanarak salgılanma eğiliminde. Hayatınızın herhangi bir döneminde hormonlarınızla ilgili dengesizlik yaşamamanız mümkün değil zira hormonal değişimlerin tamamı, aynı zamanda yaşamın farklı aşamalarında gerçekleşmesi gerekli ve doğal olan ergenlik, hamilelik, emzirme, menopoz gibi süreçlerin gerçekleşmesinden sorumlu.

Ancak, belirli dönemlerde hormon seviyelerinin değişmesi gerektiği gibi, bu değişimin beklenen seviyelerin üstünde ya da altında olması bazen daha ciddi bir rahatsızlığın işareti olabiliyor.

Polikistik over sendromu (PCOS): Kadınlarda görülen en yaygın endokrin bozukluk olarak bilinen polikistik over sendromu, adet düzensizliğine neden olabilir ve doğurganlığı etkileyebilir.

Androjen fazlalığı: Bu durum kadınlarda, başta testosteron olmak üzere erkeklik hormonlarının aşırı üretimi olarak biliniyor. Androjen fazlalığı adet düzensizliklerine, kısırlığa, sivilce oluşumuna ve erkeklerde görülen kelliğe neden olabiliyor.

Hirsutizm: Hirsutizm, yüzde, göğüste, karında ve sırtta bulunan kılların yoğunluğunda artış yaşanması olarak biliniyor. Bu da yine erkeklik hormonlarının aşırı salgılanmasından kaynaklanıyor ve bazen PCOS&#;un bir belirtisi de olabiliyor. Kadınlık hormonlarının eksikliği aynı zamanda düşüklere ya da anormal ilerleyen gebeliklere, çoğul gebelik olarak bilinen ikiz ya da üçüz doğurmaya, yumurtalıklarda tümör oluşumuna sebebiyet verebiliyor.

Hormon testi yaptırmak neden önemli?

Görüldüğü gibi kadın bedeniyle doğrudan, zihin ve ruh sağlığıylaysa dolaylı olarak bağlantılı olan cinsiyet hormonları sadece vücudun açlık ve kan basıncı gibi hayati süreçlerini düzenlemeye yardımcı olmuyor, aynı zamanda üreme sisteminin sağlıklı şekilde çalışabilmesi ve neslin devamı için de son derece önemli bir rolü üstleniyorlar.

Kadınların büyük bir kısmı bedeninde yaşla ya da doğum gibi önemli olaylarla gerçekleşen hormonal değişimlerin farkında olmadığı için, hangi semptomun hangi dönemde ‘normal’ olduğunu bilmeleri ve anormal olan gelişmeleri takip ederek doğru zamanda bir uzmandan destek almaları mümkün olmayabiliyor.

Pek çok kadın adet düzensizliği, doğurganlıkla ilgili sorunlar ya da menstrual döngünün belirli aşamalarında yaşanan migren, kramp, karın ağrısı gibi semptomları göz ardı edebiliyor ve hormonal değişimleri dikkate almayabiliyor. Bu durum aslında, her ay hormonal değişimler ve dalgalanmalar yaşayan kadınlar için beklendik bir tutum. Ancak, örneğin yoğun baş ağrısı yaşadığınız bir dönemde bunun kadınlık hormonlarınızla ilgili ciddi bir dengesizliğin bir belirtisi mi olduğunu yoksa başka bir durumdan mı kaynaklandığını bilebilmeniz, hormon testi yaptırmadığınız sürece ne yazık ki mümkün değil. Bedeninizdeki hormon değişimleriyle uyumlanmış bir yaşam sürdürüyor ve vücudunuzdaki hormonal değişimleri çok iyi takip edebiliyor olsanız bile, bazı semptomların neden kaynaklandığını anlamlandırmakta zorlanabilirsiniz.

Kadın sağlığı konusunda önleyici ve koruyucu bir yöntem olarak bilinen hormon testleri, kadınların bedenlerini daha iyi anlamaları ve dolayısıyla daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için gerekli olan, genelde 4 farklı alanda yapılan testi içeriyor: Genel hormon seviyelerinin ölçümü, polikistik over sendromuyla bağlantılı olan hormon seviyeleriyle ilgili uzun vadeli sağlık sorunlarının takibi, üreme sağlığı ve doğurganlık için gerekli olan besin öğelerinin ve hormonların ölçülmesi ve doğum sonrası dönemde bebeğin beslenmesi ve annenin sağlığı için önemli olan çeşitli besin öğelerini ölçmek için yapılan hormon testleri.

Jinekoloğa ne sıklıkta gitmelisiniz?

Uzmanlar ideali 6 ayda bir olmakla birlikte, her kadının yılda en az bir kez jinekolog kontrolüne gitmesini ve hormon testi yaptırılmasını öneriyor. Bunun yanı sıra, olağan dışı semptomlar deneyimlediğinizde; yani mide bulantısı, baş dönmesi, halsizlik gibi hamilelik semptomlarınız varsa, cinsel isteğinizde bir azalma olduğunu düşünüyorsanız, cinsel ilişki sırasında vajinal kuruluk, ağrı ve acı gibi belirtiler gösteriyorsanız, adet döngünüz düzensizse ve kanama sıklığınız azaldıysa, hamile kalmak istiyor ama kalamıyorsanız, pelvik kaslarınızda ağrı ve kasılmalar varsa, vücut kıllarınızla ve saçlarınızla ilgili büyük bir değişim yaşanıyorsa, doğum sonrası depresyonu yaşıyorsanız ya da menopoza girmenizle birlikte yaşam kalitenizde bir düşüş olduğunu gözlemliyorsanız mutlaka gecikmeden bir uzmana görünmelisiniz.

İlginizi çekebilir: Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına görünmeniz için 13 önemli sebep

Kaynaklar: funduszeue.info, Healthline, Society for Woman Health Research, Hip and Healthy

Gebelik Hormonları ile İlgili Her Şey

Hayatınız boyunca sağlık ve iyiliğiniz, hücrelerle organların kontrol ve koordinasyonunu sağlayan kimyasal taşıyıcılar olan hormonlara bağlıdır. Bebeğinizi koruyup beslemeye yardım eden ve vücudunuzu doğuma, anneliğe hazırlayan hormonlar, özellikle de hamileyken önemli bir rol oynarlar. Hamileliğin her üç ayında, çeşitli hormonların iniş çıkışlarına bağlı olarak fiziksel ve duygusal dalgalanmalar yaşarsınız.

Bu değişen hormon seviyeleri vücudunuzu ve duygularınızı nasıl etkiler? Gebelikte en önemli hormonlar, ne işe yaradıkları ve nasıl hissettirdikleriyle ilgili rehberimize göz atın.

Hormon

En Aktif Olduğu Zaman

İşlevi

Neden Olduğu Semptomlar

Luteinizan Hormon (LH)

Yumurtlama

Östrojeni düzenler

Folikül-Stimülan Hormon (FSH)

Yumurtlama

Yumurtlamayı tetikler

Human Karyonik Gonadotropin (hCG)

Gebeliğin ilk üç ayı

Östrojen ve progesteron üretiminde artışı tetikler

Gebelik güzelliği Sabah bulantısı

Östrojen

Tüm erişkin hayat boyunca; ilk üç ayda artar

Plasentayı büyümesi için besler

Sabah bulantısı Ruh halinde değişim

Progesteron

Tüm erişkin hayat boyunca; ilk üç ayda artar

Rahim duvarının inşasına yardımcı olur; göğüsler ve pelvis bölgesine kan tedariğini artırır

Halsizlik Sindirim sorunları Gebelik güzelliği Ruh halinde değişim

Relaksin

Üçüncü üç ay

Ligamentleri gevşetir ve doğuma hazırlar

Eklemleri ve ligamentleri gevşetir Pelvis bölgesinde ağrı Doğumda açılma

Oksitosin

Üçüncü üç ay ve doğum sonrası

Bebeğinizle aranızda bağ kurulmasına yardım eder; emzirme sırasında süt akışını stimüle eder. sentetik formu, doğumu başlatmak için kullanılır.

Sevgi ve güven duygularını yaratır Bağ kurmayı sağlar Doğum sonrası sevinç patlaması yaratır

Prolaktin

Üçüncü üç ay ve doğum sonrası

Anne sütü üretimini tetikler

Göğüsleri sütle doldurur Doğum sonrası sevinç patlaması yaratır

Hamile Kalmada Önemli Rol Oynayan Hormonlar

İş doğurganlığa geldiğinde, iki önemli hormon vardır: luteinizan hormon (LH) ve folikül stimülan hormon (FSH). LH, vücudunuzdaki östrojen seviyesini düzenler ve yumurta hücrelerinin gelişimi ve salımını tetiklemek için FSH ile birlikte çalışır.

HCG Hormonunun Her Yerinde “Hamilesiniz" Yazıyor

Döllenmiş yumurta kendini rahminizin duvarlarına yerleştirdikten ve plasenta şekillenmeye başladıktan kısa bir süre sonra vücudunuz human karyonik gonadotropin (hCG) üretmeye başlar. Bu vücudunuzun ilk üç ayda üreteceği en temel gebelik hormonlarından biridir ve hCG hormon miktarı gebeliğin ilk haftalarında birkaç günde bir ikiye katlanır. HCG, yumurtalıkları yumurta salımını durdurması konusunda uyarır ve vücudunuza daha fazla östrojen ve progesteron üretmesi konusunda işaret verir. Bu hormonlar hamile kadınlara özel olduğu, ayrıca kan dolaşımı ve idrarınıza karıştığı için evde yapılan gebelik testleri bu hormonları saptamak üzere tasarlanmıştır. Ancak gebeliğinizin çok erken bir aşamasındaysanız, vücudunuzdaki hCG miktarının pozitif sonuç için yeterince yüksek olmayabileceğini aklınızdan çıkarmayın ve hala hamile olduğunuzu düşünüyorsanız, bir hafta sonra bir gebelik testi daha yapın. Sonrasında doğuma ne kadar vaktiniz olduğunu merak edecek olursanız, Prima Doğum Tarihi Hesaplayıcısını kullanarak tahmini bir tarih elde edebilirsiniz.

Artan kan dolaşımına ek olarak yanaklarınızın al al olmasını sağlayan hCG, hamile kadınlarını güzelleşmesini de sağlar. Progesteronun yanı sıra bu hormonun artan üretimi, cilt bezlerinin daha çok yağ üretmesine yardımcı olur, bu da yüzünüze renk verir.

Yüzünüze renk getirmesinin yanı sıra, doktorlar hCG’nin sabah bulantısına neden olan hormonlardan biri olduğuna inanırlar.

Sadece Gebeliğe Özgü Olmayan Bazı Gebelik Hormonları

Vücudunuzun gebelik sırasında ürettiği temel hormonlardan östrojen ve progesteron, ergenlik döneminizden bu yana aktiftir. Bu hormonlar birlikte çalışarak aylık döngünüzü düzenler ve sizi kadın yapan karakteristik özelliklerinizi geliştirir. Gebeliğin başlarında bu hormonların seviyesi haftadan haftaya artar ve bu artış adetinizi durdurur, plasentayı gelişmesi için besler. Östrojen ve progesteron ayrıca rahim duvarınızın yapılanmasına yardımcı olur, pelvis bölgesi ve göğüslere kan tedariğini artırır, rahim kaslarınızı gevşetir. Bunlar ayrıca gebelik sırasında büyük bir olasılıkla yaşayacağınız moral değişiklikleri ve yoğun duyguların arkasındaki gebelik hormonlarıdır. Bebeğiniz doğduğunda bu hormonların seviyesi düşecektir. Bu da bazı kadınlarda lohusa depresyonuna katkıda bulunabilir.

Ayrıca bitkinlik ve sindirim sorunlarında da progesteronun parmağı olabilir. Hamileliğinizin ilk günlerinde, size kendinizi yorgun hissettiren progesteron seviyesi artar. Artan progesteron aynı zamanda yiyeceklerin sindirim sisteminizdeki hareketini de yavaşlatarak gaz ya da kabızlığa neden olabilir.

Relaksin Vücudunuzu Doğuma Hazırlar

Gebeliğin son aşamasında relaksin adı verilen hormon, vücudunuzu doğuma hazırlar. Ligamentlerin ve pelvik bölgedeki diğer eklemlerin gevşemesine yardımcı olur, böylece doğum sırasında pelvis genişleyebilir. Relaksin ayrıca rahim boynunu da yumuşatır.

Oksitosin Bebeğinizle Bağ Kurmanıza Yardımcı Olur

“Sevgi ve güven hormonu" da denilen oksitosin, anneler ve çocukları arasındaki o özel bağın kurulmasında rol oynar. Yani bebeğinize aşık olduysanız, bu hormona teşekkür edebilirsiniz.

Oksitosin hormonunun sentetik formu, doğum başlatmakta kullanılabilse de, vücudunuzun ürettiği doğal oksitosinin doğum sürecini desteklediğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Gebelik sonrası oksitosin, emzirirken süt akışını tetikleyen hormonlardan biridir.

Prolaktin Süt Getirir

Prolaktin, anne sütü üretimini harekete geçirmekten sorumludur ve vücudunuz bu hormonu gebelik sırası ve sonrasında üretir. Bu hormon, süt üretimini başlatır ve artırır, ancak emzirme ve süt sağma vücudun hormonu daha fazla üretmesini sağlayarak, göğüsleri daha fazla süt üretmesi için harekete geçirir.

Hamileliğiniz boyunca muhtemelen hormonların neden olduğu birçok değişiklik yaşayacaksınız. Gebelik hormonlarının, vücudunuzun başarmasını sağladığı ilginç ve harika şeyleri öğrenmek için biraz zaman ayırın ve bunları sizi gebelik boyunca desteklemek için her adımda yanınızda olan eşinizle de konuşun.

HAMİLELİK BELİRTİLERİ NELERDİR VE NE ZAMAN BAŞLAR?

Bebek sahibi olmak isteyen anne adaylarının en merak ettiği şeylerin başında hamilelik belirtileri geliyor. Erkek üreme hücresi sperm ile kadın üreme hücresi yumurtanın döllenmesi sonucunda oluşan hamilelik, kadınların vücudunda ve ruhsal durumunda çok fazla değişik yaşanmasına neden olur. Anne adaylarının merak ettiği hamilelik belirtilerini ve hamilelik belirtilerinin zaman içerisinde değişimine dair hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum Departmanı doktorumuz funduszeue.info Betül Atakan'dan bilgi aldık.

Yumurta ve spermin birleşmesiyle oluşan embriyonun rahme tutunması, yaklaşık olarak döllenmeden gün sonradır. Ve bu andan itibaren bazı erken gebelik belirtileri ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin nedeni döllenmeden sonra, anne kanında beta hCG, östrojen ve progesteron hormonlarının artmaya başlamasıdır. Peki, bu erken gebelik belirtileri nelerdir?

HAMİLELİK GEBELİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Düzenli cinsel hayatı olan ve adeti geciken her kadın hamile olmaktan şüphe duyar ve vücudunu dinlemeye başlar.

Aslında hiçbir gebelik, hamilelik belirtisi hamileliği kesin olarak kanıtlamaz çünkü hamilelikten emin olmak için hamilelik testi yapılması gerekir.

Hamileliğin ilk haftalarından başlayarak son günlere kadar ortaya çıkan hamilelik belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

Adet gecikmesi

Gebeliğin ilk belirtilerinden biri adet gecikmesidir. Ancak düzenli bir adet döngüsüne sahip değilseniz gebe olduğunuzdan şüphelenebileceğiniz başka belirtiler olabilir. Ayrıca her adet gecikmesi gebelik işareti olmayabilir. Stres, beslenme, iklim değişiklikleri gibi çevresel faktörler, ilaç kullanımı, kilo alımı ya da kilo kaybı gibi durumlar da bazen adet gecikmesine sebep olabilirler.

Mide bulantısı

Artan hcg (gebelik hormonu) ve östrojen hormon düzeyi, gebeliğin ilk zamanlarında özellikle sabah bulantılarına neden olabilir. Bazı gebelerde kusma bulantılara eşlik edebilir. Ancak bulantı başka durumlarda da ortaya çıkabilir. Mide-bağırsak hastalıkları, kabızlık, reflü, gastrit, stresvertigo gibi. Ayrıca artan östrojen hormon düzeyi gebelikte koku hassasiyetine neden olabilir. Özellikle yemek kokuları, parfüm ve sigara kokusu öğürme refleksine neden olup bulantıyı tetikleyebilir.

Yorgunluk, halsizlik ve uyku hali

Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında artan progesteron hormonunun etkisiyle kendinizi yorgun hissedebilir, sürekli uyumak isteyebilirsiniz.

Kokulara karşı yoğun hassasiyet

Hormonların değişmesi yüzünden anne adayının yaşadığı değişikliklerden biri de kokulara karşı aşırı duyarlı hale gelmesidir. Bu dönemde anne adayı daha önce sevilen kokulardan tiksinebilir. Hiç hoşlanılmayan pek çok koku da sevilmeye başlanabilir.

Hafif kanama ve kas ağrısı

Hamileliğin ilk dönemlerinde zaman zaman hafif kanamalar, lekelenmeler ve kasık ağrıları görülmesi normaldir. Bu kanamalar adet kanaması gibi uzun soluklu kanamalar olmaz. Embriyonun anne adayının rahmine tutunmaya ve yerleşmeye çalışmasının neden olduğu bu kanamalar ve ağrılar da gebelik belirtileri arasında sayılır.

Kabızlık

Gebelik durumunda salgılanan progesteron hormonu sebebiyle sindirim sistemi problemleri yaşanabilir. Anne adayının sindirimi yavaşlar ve sindirim sistemindeki bu hormonsal değişim kabızlığa yol açar. Kabızlık durumunda anne adayının beslenme düzenine daha fazla dikkat etmesi gerekir.

Göğüslerde dolgunluk, hassasiyet

Erken gebelik belirtilerinden bir diğeri de göğüslerde oluşan değişikliklerdir. Artan hormonlar ve göğüslere gelen kan miktarının artışıyla birlikte göğüslerde büyüme ve büyümeye bağlı ağrı ve hassasiyet görülebilir. Ayrıca yine gebelikte artan bu hormonlar, meme başındaki renk değişimini sağlayan melanosit denilen hücreleri etkileyerek, meme başında koyulaşma ve areola dediğimiz meme başı bölgesinde genişleme yaparlar. Bu durumda yine erken gebelik belirtileri arasındadır.

Hafif kanama ve akıntı

Lekelenme şeklinde görülen vaginal kanama da gebeliğin erken belirtilerinden biri olabilir. Halk arasında 'üstüne görme' olarak bilinen bu durum, embriyonun rahime tutunmasından kaynaklanan implantasyon kanamasıdır. Adet kanamasından farkı miktarının az ve süresinin kısa olmasıdır ve bu kanama normal adet kanaması haline dönüşmez. Özellikle ağrı ile beraber olduğunda dış gebelik belirtisi de olabileceğinden, bu durumda kadın doğum muayenesi yapılması önemlidir.

Sık idrara çıkma

Döllenmeden sonraki ilk haftalarda artan hormon düzeylerinden dolayı sık idrar çıkma hissi olabilir. Gebeliğin ilerleyen dönmelerinde de bu şikayet sıkça görülür. Bunun nedeni büyüyen rahmin idrar torbasına yaptığı baskıdır. Ancak bazen idrar yollarındaki enfeksiyon durumlarından kaynaklanabilir. Özellikle yanma şikayetinin eşlik ettiği durumda mutlaka doktor kontrolü yapılmalıdır.

Vücut sıcaklığının artması

Gebelikte yine hormon düzeylerinin artmasına bağlı olarak vücut sıcaklığı yaklaşık 1 derece kadar yüksektir.

Kasık ağrısı

Yine gebeliğin erken dönemlerinde özellikle 4 ve 5. haftalarda embriyonun rahme yerleşmesine bağlı, şiddetli olmayan, genellikle batma tarzında hafif kasık ağrıları olabilir. Bu ağrılar çoğunlukla istirahatle geçer. Kanamanın eşlik ettiği şiddetli kasık ağrıları varsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Tüm bu erken gebelik belirtileri, gebeliğin ilk haftalarından itibaren başlayabilir ve çoğunlukla gebeliğin 5. ve 8. haftaları arasında görülür. Ancak bu belirtiler her gebede görülmeyebilir. Ayrıca her anne adayı bu durumları fark etmeyebilir. Bu belirtilerden bazıları tüm gebelik boyunca görülmeye devam edebilir. Bazıları ise gebelik dışı durumlarda görülebilir. Dolayısıyla bahsedilen erken gebelik belirtileri kişinin gebe olduğunu kesin olarak göstermez. Kesin gebelik tanısı idrarda veya kanda yapılan gebelik testleri ile öğrenilir.

Baş dönmesi ve ağrısı

Hormonların bir anda çoğalması, kan akışını etkilediği için tansiyon düşmesi ve tansiyon düşmesine bağlı baş dönmeleri, bayılmalar yaşanabilir.

Duygusal olarak hassaslaşma

Döllenme sonucunda yaşanan hormon artışı anne adayının sadece vücudunu etkileyen bir şey değildir. Hamilelik anne adayının ruhsal durumu üzerinde de ciddi etkiler bırakır. Hamile olan kadınlarda çok ani duygusal geçişler yaşanır. Mutlu ve keyifli görünen, kahkahalar atan bir anne adayı hiçbir sebep yokken bir anda öfkelenebilir, ağlayabilir, üzülebilir. Bu durumlarda anne adayının en büyük destekçisi baba adayı olmalıdır. Baba adayları, anne adayının bu değişimleri kasıtlı olarak yaşamadığını ve kontrol edemediğini unutmamalı, eşinin kötü hissettiği anlarda destekçisi olmalıdır.

Döllenmeden yaklaşık gün sonra kanda beta hCG dediğimiz gebelik hormonu yükselmeye başlar. Bu durumda kanda ya da idrarda bakılan gebelik testleriyle gebe olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. Bu hormon önce kanda sonra idrarda yükselmeye başladığından dolayı gebelik önce kanda sonra idrarda belli olur. Evde yapılan idrar testinde çift çizgi görülmesi testin pozitif olduğunu gösterir. Kanda yapılan gebelik testi için bir hastaneye gitmeniz gerekir. Hcg (gebelik hormonu) değerleriniz çok düşük bile olsa kan testinde tespit edilebilir. Ancak günümüzde düşük hCG değerlerini idrarda da tespit eden erken gebelik testleri mevcuttur.

HAMİLE OLDUĞUNU NASIL ANLARSIN?

Kadınların vücudunun ergenlik döneminde adet görmeye başlamasından itibaren bir çocuk doğurmaya hazır olduğunu biliyoruz. Kadın üreme organları her ay belli bir dönemde kendisini oluşabilecek bir gebeliğe karşı hazırlar. Eğer döllenme sağlanabilirse gebelik oluşur ancak sağlanamazsa kadın üreme organları tarafından üretilen yumurta hücresi parçalanarak adet kanaması olarak vücuttan atılır. Hamile olmayı isteyen kadınların "Hamile olduğumu nasıl anlarım" sorusuna verilen ilk yanıt genelde adet gecikmesi olur.

ADET GECİKMESİ HAMİLELİK BELİRTİSİ MİDİR?

Düzenli cinsel hayatı olan kadınlar için adetin gecikmesi hamilelik ihtimalini ortaya çıkarır. Elbette adetin gecikmesi hamileliğin kanıtı sayılamaz ancak bir belirti olarak kabul edilebilir. Hamileliğin çok fazla belirtisi olduğunu daha önce söylemiştik. Adetin gecikmesi, diğer belirtilerin yanında değerlendirilirse gebelik testi yapılması için bir sebep olarak görülebilir.

HAMİLELİĞİN İLK HAFTASINDA NELER OLUR?

Kadın üreme organlarının işleyişi dikkate alındığında son adet dönemi bittiği anda kadınların yumurtalıkları yumurtlama için hazırdır. Son adet döneminin ardından gelen günde yumurtlama gerçekleşir. Yumurtalıklarda oluşan en sağlıklı yumurta, fallop tüpleri aracılığıyla rahme gider. Kadın üreme organı yumurta rahimde korunmasız cinsel ilişki yaşanırsa birleşme saat canlı olarak durabilir.

Erkek üreme hücresi olan spermde bu süre gün olarak değişir. Yani kadının rahmine giren bir sperm rahimde gün canlı olarak durur. Yumurta henüz canlıyken yaşanan korunmasız bir cinsel ilişki sonucunda kadın rahmine giren sperm yumurtayı döller. Döllenen yumurta rahim astarına girer ve hamilelik oluşur.

İlişkiden 7 gün sonra hamilelik oluşur ancak belli olmaz. Ultrasonda da görülmez. Hamileliğin testlerde ve ultrasonda görünmesi için döllenmenin üzerinden 14 gün geçmesi gerekir. Ancak bu durum erken hamilelik belirtilerinin görülmesine engel olmaz. Hormonların hızla değişmesine yol açan döllenme sonucunda 7 günde hamilelik belirtileri görüldüğü söylenebilir.

EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİLERİ NE ZAMAN ORTAYA ÇIKAR?

Hamilelik şüphesi duyan kadınların gebelikle ilgili en çok merak ettiği konulardan biri de hamilelik belirtilerinin başlama zamanları ve döllenme sonrası vücutta yaşanan değişimlerdir.

Hamileliğin ilk haftasından itibaren hamilelik belirtileri görülmeye başlayabilir. Progestoron düzeyinde yaşanan artış, östrojen hormonunun çoğalması ve döllenen yumurtanın rahime etkisi anne adayının vücudunda ve duygu durumunda değişikliklerin yaşanmasına yol açabilir.

Gebelik takvimi çıkarırken gebelik sürecinin sağlıklı şekilde gözlemlenebilmesi için gebeliğin başlangıç günü olarak, hamile olan kişinin son âdet kanamasının ilk günü kabul edilir. Gebeliğin bir kan testinde görülebilmesi için çiftlerin cinsel birleşmesi üzerinden 14 gün geçmiş olması gerekir.

EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİSİ NEDİR?

Yumurtanın döllenmesinin ardından oluşan embriyo fallop tüpleriyle rahme taşınır. Anne adaylarının merak ettiği ilk hamilelik belirtileri de bu taşınmanın ardından başlar. Embriyonun rahme tutunmasının ardından ilk implantasyon kanaması yaşanır ve bu kanamayla birlikte implantasyon dönemi başlamış olur. İşte bu implantasyon kanaması ilk hamilelik belirtisi olarak gösterilebilir. Halk arasında lekelenme adıyla anılan bu kanamanın ardından gebelik oluşmuştur ve sırasıyla diğer belirtiler de görülmeye başlar.

Hamilelik sürecinde anne adayının vücudu adeta baştan ayağa değişen tepkiler verir. Hamilelik hafta kadar sürer ve neredeyse her hafta hamilelik belirtileri farklılık gösterir. Bazı belirtiler ve değişiklikler sadece erken dönemde görülürken bazı belirtiler sadece doğuma yakın görülür. Anne adayları kendi vücudunu dinleyerek erken hamilelik belirtilerini anlayabilir.

Erken hamilelik belirtileri genelde döllenmenin ve hormon artışının dışa vurumu olarak yaşanan fizyolojik değişimlerdir.

Hamilelik belirtilerinin hepsi her kadında aynı şiddette gözlemlenmeyebilir. Tüm bu belirtilerden bazıları fark edildiyse ve bir de adet gecikmesi varsa bir gebelik testi yapılmasının faydası olacaktır.

HAMİLELİK TESTİ NASIL YAPILIR?

Herhangi bir eczaneden alabileceğiniz gebelik testleriyle evinizde 2 dakika içinde hamile olup olmadığınızı dair bilgi edinebilirsiniz. Eczaneden aldığınız gebelik testine idrarınızı yapıp biraz beklemelisiniz. Gebeliğin oluşması durumunda salgılanan beta Hcg hormonu kanda ve idrarda kendisini gösterir. Gebelik testi üzerindeki göstergede çift çizgi çıkması durumunda hamile olduğunuzu, tek çizgi çıkması durumunda hamile olmadığınızı anlarsınız.

Evde yaptığınız gebelik testleri genel olarak doğru sonuç verse de bazen yanılabilir. Bu yüzden eğer ki evde yaptığınız gebelik testinde iki çizgi çıktıysa (ki bu pozitif demektir ve hamile olduğunuz anlamına gelir) bir de jinekolog muayenesine gitmekte fayda var.

Hekiminiz, yapacağı gebelik testlerinde Beta hcg değerlerini inceleyecektir. Kadınların hamile olup olmadığı Beta hcg hormonuna göre belli olur.

Evde yapılan gebelik testleri gebeliğin ilk haftasında sonuç vermeyebilir. Gebeliğin ilk hastasında ultrasonda da gebelik görülmez ancak hekiminiz yapacağı kan testlerinde Beta hcg hormonuna rastlanırsa gebelikten bahsetmek mümkün olur.


Kaynak : Makale funduszeue.info sitesinden alıntılanmıştır. Orjinal makaleyi okumak için lütfen tıklayınız

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası