acemi ocağı ne demek / Acemi ocağı nedir, görevleri ve özellikleri nelerdir | Huzur Sayfası / İslami bilgi kaynağınız

Acemi Ocağı Ne Demek

acemi ocağı ne demek

Acemi Oğlanı nedir? Ne zaman kurulmuş ve ne zaman kaldırılmıştır?

Acemi oğlanları, Osmanlı Beyliği'nin gelişmesi sırasında Rumeli'de daha çok akıncıların elde ettiği esirlerden ve Osmanlı tebaası hıristiyan ailelerin çocuklarından, önceleri 'de çıkarılan pençik kanununa, sonraları ise devşirme kanununa göre devşirilirlerdi. Kapıkulu ocaklarını teşkil eden yeniçeri, cebeci, topçu, top arabacısı, bostancı ocağı efradı ve kapıkulu süvarileri, acemi oğlanları arasından çıkmıştır. Savaş esirleri önceleri birer akçe yevmiye ile, Çardak-Gelibolu arasında asker taşıyan at gemilerinde çalıştırılmış, ancak çeşitli fetihlerle esir sayısı çoğalınca bunların askerlikte kullanılmaları uygun görülmüştü. Bunun üzerine esirler hem Türk örf ve âdetlerini, hem de İslâmî kaideleri öğrenmeleri için Anadolu'da Türk aileleri yanına verilmeye başlanmıştı. Buna "Türk'e verme" denilirdi (bk. Neşrî, I, ). İşte bunlar daha sonra Acemi Ocağı'na teslim edilir ve başlarına ak börk giyerek acemi oğlanı olurlardı.

Acemi oğlanları daha çok Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek gibi hıristiyan tebaanın oturduğu yerlerden devşirilirlerdi. XVI. yüzyıl başlarında Anadolu'dan da acemi alınmaya başlanmıştır. Sultan I. Ahmed zamanında yazılmış olan Kavânîn-i Yeniçeriyân'da, "Acemi oğlanı cem' ve îcâdı mukaddemâ Gelibolu'da Gazi Sultan Murad Han zamân-ı aliyyelerinde vâki olmuştur" kaydı bulunmaktadır. Acemi Ocağı'ndan Yeniçeri Ocağı'na acemi alınmasından, Türkler'in yanında yetişenlerin bu ocağa kaydından ve acemi devşirilmesi işinden yeniçeri ağası sorumluydu. Bu hususta kanun kesin hükümler getirmiş, bunlardan bazıları ocağın devam etmesi için her zaman ön planda tutulmuştur. Meselâ annesi ve babası ölmüş bir çocuk, terbiyesi kıt ve aç gözlü olabilir düşüncesiyle devşirilmezdi. Sığırtmaç ve çoban çocuklarıyla kel, köse, doğuştan sünnetli, ayrıca Türkçe bilenler ve sanatkâr çocuklar ocağa alınmazdı. Kanuna göre ailenin tek oğlu da alınmaz, iki veya daha çok erkek evlâdı olanın çocuklarından en sağlıklısı, yani askerliğe en elverişli olanı alınırdı. Çok uzun veya çok kısa boylu olanlar da devşirilmez, orta boylu, düzgün yapılı ve yakışıklılar tercih olunurdu. Papaz çocukları özellikle kabul edilirdi. Devşirilecek çocukların on-yirmi yaş arasında olanları öncelikle seçilirdi. Acemiler, sürü denilen kişilik kafileler halinde İstanbul'a nakledilir, burada kelime-i şehâdet getirerek müslüman olurlardı. Her acemi adayı hakkında ayrıntılı bilgileri ihtiva eden iki defter (eşkâl defteri) tutulurdu. Bu defterlere yaş, boy, göz rengiyle birlikte vücutta bulunabilecek benlere varıncaya kadar her türlü bilgi kaydedilirdi. Neferler cerrah tarafından sünnet edildikten sonra seçime tâbi tutulurdu. İçlerinden görünüş bakımından güzel olanlar saray için, gürbüzce olanlar Bostancı Ocağı için ayrılır, diğerleri ise Türk ailelerinin yanına dağıtılırdı. Saray için ayrılanlar Edirne, Galata ve İbrâhim Paşa saraylarında belli bir eğitime tâbi tutulduktan sonra içlerinde en kabiliyetli olanları Topkapı Sarayı'na alınırdı.

Acemi oğlanları, Anadolu veya Rumeli ağalarının sorumluluğunda en az üç, en çok sekiz yıl eğitilirlerdi. Buralarda çiftlik sahiplerinin veya Türk köylülerinin hizmetine verilen neferler, bir yandan toprakla uğraşarak vücutça gelişirlerken öte yandan da Türkçe'yi ve müslüman âdetlerini öğrenirlerdi. Ancak bu süre zarfında herhangi bir maaş almazlar, sadece giyim kuşamları devlet tarafından karşılanırdı. Bir Türk ailesinin yanında yetişen acemi, Acemi Ocağı'na girdiği zaman yeni bir hayata başlamış olurdu.

Gelibolu'daki Acemi Ocağı'nda ilk devirlerde acemi oğlanı bulunurken daha sonra bu miktar 'e çıkmıştır. İstanbul'un fethinden sonra kurulan İstanbul Acemi Ocağı gelişip de Gelibolu'daki ilk ocak ikinci plana düşünce, acemi oğlanları artık Türk ailelerinin yanından daha çok bu yeni ocağa gelmeye başladılar. Fâtih Sultan Mehmed zamanında fethedilen Bosna'nın bütün halkı İslâmiyet'i kabul ettikten sonra padişah Bosnalılar'ın, çocuklarının devşirilmesi hususundaki ricalarını kabul etmişti. Potur oğulları adı verilen bu devşirmeler Türk ailelerinin yanına verilmez, doğrudan doğruya Enderun'a ve Bostancı Ocağı'na alınırdı. Yaşlı yeniçerilerin evlenmesine ilk defa Yavuz Sultan Selim zamanında izin verilmiş, fakat bu izin suistimal edilip III. Murad zamanında buna gençler de dahil edilince bunların çocuklarına da sahip çıkılmıştır. Kul oğlu denilen bu çocuklar acemi oğlanı olarak doğrudan ocağa kaydedilmişlerdir. Devlet kul oğullarına da gerekli tahsisatı ayırmıştır.

İstanbul Acemi Ocağı oğlanlarına torba oğlanı veya şâdî denirdi. Bunlar, İstanbul ağasının (Acemi Ocağı ağası) kontrolü ve sorumluluğu altında saray, cami, çeşme, köprü, medrese ve hastahane gibi tesislerin inşaatında çalıştırılabilirdi. Acemilerin bir kısmı sekbanlar fırınında çalıştırılır, bir kısmı da gemilerin kalafat işlerinde kullanılırdı. Yeniçeri ağasının odun gemilerinde de acemi oğlanları hizmet görürlerdi. Acemilerden Ağa Kapısı'nda bulunanlar nalbantlık, saraçlık, berberlik gibi sanatları öğrenir, bazıları da yeniçeri ağası kol gezerken onun hizmetinde çalışırlardı. Diğer taraftan acemi oğlanları Matbah-ı Âmire'ye mahsus koyunları da bekler veya bir akçe ulûfe ile kasap çıraklığı yaparlardı.

Acemi oğlanlarının oda denilen kışlaları İstanbul'da Şehzadebaşı ile Vezneciler arasında olup bu kışlanın başında Acemi Ocağı ağası bulunurdu. Doğrudan doğruya yeniçeri ağasına bağlı olan Acemi Ocağı ağası, acemilerin görevlerini tayin eder ve tezkirelerini kaleme alırdı. Ordu sefere gidince İstanbul'da güvenliği sağlamak bu ağanın görevi idi. Suç işleyen acemi oğlanları, meydan kethüdâsı veya meydanbaşı denilen zâbit tarafından cezalandırılırdı; ayrıca bunları devamlı kontrol altında bulunduran yayabaşıların da üzerlerinde geniş yetkileri vardı. Acemi oğlanları İstanbul dışında bulundukları zaman ise yeniçeri serdarına bağlı olurlardı.

Acemi oğlanları geçimlerini yevmiyeleriyle temin ederler, yemeklerini odalarında kendileri pişirirlerdi. Ulûfe denilen ve üç ayda bir verilen maaşları Acemi Ocağı meydanında dağıtılırdı. Acemilerin yevmiyeleri ocağın ilk kuruluşunda bir akçe iken, XVIII. yüzyılın ilk yarısında yedi buçuk akçeyi bulmuştur. Âdet-i zerpûl denilen papuç akçesi ise Kanûnî devrinde ortaya çıkmıştır. Acemilere ayrıca senede iki kat elbise verilirdi. Sonraları elbiseye karşılık para verilmeye başlanmıştır. Acemi oğlanları, dolama adı verilen bir cübbe giyerlerdi. Bellerinde çizgili kumaştan bir kuşak ile küçük bir hançer, başlarında da koni şeklinde sarı bir serpuş, etrafında krepten ince sarık bulunurdu. Papuçları bağsızdı ve arkası yoktu.

Acemilik süreleri sona eren acemi oğlanlarının Yeniçeri Ocağı'na kabul edilip kaydedilmelerine kapıya çıkma (bedergâh*) denirdi. Acemiler genellikle yedi veya sekiz yılda bir kapıya çıkarlardı. Ancak savaş yıllarında Yeniçeri Ocağı'na, ihtiyacı karşılamak üzere daha erken çıkmalar yapılabilirdi. Acemi Ocağı'ndan çıkmalar yapılabilmesi için yeniçeri ağası divana arzda bulunur, istek kabul edilirse sırası gelen acemilerin isimleri çorbacılar tarafından yeniçeri ağasına bildirilirdi. Ağa da mühürleyip tasdik ettiği listeyi sadrazamın onayına sunar, daha sonra liste ocak kâtibine gönderilirdi; buna, mühürlenmiş anlamında memhûr denirdi. Acemi Ocağı'ndan sadece Yeniçeri Ocağı'na değil, öteki Kapıkulu ocaklarına da çıkmalar yapılabilirdi.

Acemi oğlanlarının hıristiyan tebaadan devşirilmesi işi XVII. yüzyılın ortalarından itibaren giderek azalmıştır; ancak Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına kadar seyrek de olsa devam etmiştir. Öte yandan bu yüzyıldan itibaren Acemi Ocağı'na Türkler de alınmaya başlanmış, ayrıca savaş esirlerinden de ocağa acemi kaydı yapılmıştır. Buna paralel olarak acemilikte geçen süre altı aya kadar indirilmiştir.

Acemi oğlanlarının sayısı, Yeniçeri Ocağı'na bağlı olarak sürekli değişiklik göstermiştir. İlk dönemlerde ocağın mevcudu ancak kişi civarında iken bu sayı Kanûnî devrinde 'e, I. Ahmed devrinde ise 'ya ulaşmıştır. 'de acemilerin sayısı bostancılarla birlikte iken bir yıl sonra bu rakam 'ye ulaşmıştır. 'da ise ocak mevcudu, yapılan değişiklik sebebiyle 'e inmiştir.

XVII. yüzyıl ortalarında bilhassa ocak ağalarının saraya hâkim olmalarıyla başlayan karışıklıklar Acemi Ocağı'na da tesir etmiş, çorbacıların, bakkal ve hamalları da rüşvet alarak Yeniçeri Ocağı'na acemi kaydettikleri görülmeye başlanmıştır. Bunun üzerine, hak sahibi acemiler bedergâh olmaktan mahrum kaldıkları için haklarını aramak istedilerse de bu suistimaller Yeniçeri Ocağı'nın zararlı bir topluluk haline gelmesiyle daha da artmıştır. Nihayet ocağın kaldırılmasıyla birlikte acemi oğlanları teşkilâtı da tarihe karışmış oldu ().

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

kaynağı değiştir]

Esir alımı ve devşirme sistemi[değiştir kaynağı değiştir]

Ana madde: Pençik

I. Murad döneminde Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa ve Molla Rüstem'in girişimleriyle, savaşlarda ele geçirilen erkek esirlerin devletin asker ihtiyacına göre alınmasını ön gören Pençik Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunla Molla Rüstem'e, Gelibolu'da pençik toplama yetkisi verildi. Pençik, her beş erkek esirden biri ya da beş esirin olmadığı durumlarda değerinin beşte biri karşılığında ücret alınmasıyla uygulanmaya başlandı. Savaşlarda ya da akınlarda elde edilen esirlerin beşte birinin dinen devlete verilmesi gerektiği hükmüne göre uygulanan bu kanunun başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Edirne'nin Fethi'nden sonra uygulanmaya başlandığı tahmin edilir. "Pençik oğlanı" adıyla anılan bu esirlerin çoğunluğu akıncılar tarafından düşman topraklarına yapılan akınlar sonucunda ele geçirilirdi. yüzyıl sonlarındaki Pençik Kanunu'na göre Akıncı beyi, toyca ve akıncıların elde ettikleri esirler "pençikçi" denilen ve akıncıların yanında bulunan bir memur tarafından tespit edilirdi. Bu esirlerden 20 tanesi akıncı beyine, 5 tanesi pençikçiye ve toycaların büyüklerine birer, küçüklerinin ikisine de birer tanesi bırakıldıktan sonra, kalan erkek esirlerden uygun olduğu düşünülen 10 ila 17 yaş aralığındakilerin her biri akçe ücret karşılığında devlet tarafından satın alınırdı. Bu yaş aralığından daha büyük olanlardan da uygun görülenler alınırdı. Pençik Kanunu'nun sonraki dönemlerde tekrar düzenlenmesiyle birlikte, ocağa alınmayan veya beş adetten aşağı olan erkek esirler; "şirhor", "beççe", "gulâmçe", "gulâm", "sakallı" ve "pîr" adı verilen birtakım sınıflara ayrılarak vergiye tâbi tutuldu. İlk dönemlerde ocağa alınacak esirler için bir yaş şartı aranmazdı ve yalnızca muharebe için kısa bir eğitimden geçtikten sonra ocağa kabul edilirdi. Bu yöntem daha sonra değişti ve 10 ila 20 yaş arasındaki esirlerin ocağa alınması kanunlaştırıldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırlarının genişlemesiyle birlikte, pençik oğlanlarının Gelibolu'da sürekli gemilerde çalıştırılması sakıncalı görüldüğü için birer akçe ücret ile acemi yapılmaları kaldırıldı ve belli bir ücret karşılığında sınırlarda yaşayan Türk çiftçilerin yanına verilmesi kararlaştırıldı. Pençik oğlanları Osmanlıların Rumeli'ye yeni yerleşmeleri sebebiyle Anadolu'ya gönderilir ve orada İslam ve Türk terbiyesi alması amaçlanırdı. Bu uygulamanın ilk kez ne zaman uygulandığı bilinmemekle birlikte, Sırpsındığı Muharebesi'nden sonra uygulandığı tahmin edilir.Eyyûbî Efendi Kanunnamesi'nde ise I. Murad devrinde savaş esiri pençik oğlanlarının Türk ailelerin yanına verildikleri yazar. yüzyılın ortalarından itibaren Rumeli'nin Türkleşmesiyle birlikte buradaki çiftçilere de verildikleri bilinir.

Devşirme Kanunu'nun uygulanması ile birlikte Pençik Kanunu eski önemini yitirdi.[b]

Devşirme[değiştir kaynağı değiştir]

Peter Mundy'in 'deki A briefe relation of the Turckesadlı eserinde, çuha adı verilen giysisiyle birlikte tasvir edilen bir "acemi oğlanı"

Acemi oğlanlar "çuha" adı verilen kumaştan yapılan mavi renkli bir elbise giyerdi. Cübbeye benzeyen ve "dolama" adıyla bilinen bu elbise diz altına kadar uzanırdı. Etek kısmı geniş bir yapıya sahipti ve bele kadar düğmeliydi. Ön etek kısmının iki ucu bele sokulurdu. Bel kısmında ise sol kolun altından bağlanan çizgili kuşaktan bir kemer yer alırdı. Belde ayrıca öne doğru küçük bir hançer asılı bir şekilde dururdu. Dolamanın altına gömlek ve şalvar, üzerine ise kaput ya da yağmurluk giyerlerdi. Başlarında ise koni biçiminde sivri uçlu "serpuş" adı verilen bir başlık vardı. Ayakkabıları ise bağsızdı. Türklerin hizmetinde ulufesiz olarak hizmet eden acemilerin giysileri daha farklıydı. Bunlar gömleğin üzerine kolları dirsek hizasına kadar uzanan kısa bir cübbe giyerdi. Belde kuşak kısmının olduğu yerde ise bir bıçak yer alırdı. Başlarında ise ulufeli acemilerinkine benzer sarı renkli bir serpuş vardı.

Acemilere senede iki kat elbise verilirdi. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, acemi odalarındaki kıdemli acemilere her yıl yedişer endâze yağmurluk çuha, diğerlerine ise altışar endâze kaputluk çuha verilirdi. Bunun yanında sarı ya da kırmızı renkli bir iki çift gömlek ve mavi renkli şalvarlık Selanik çuhası verilirdi. yüzyıl sonları ve yüzyıl başlarında ise bazı acemilere elbise yerine onun değeri kadar ücret verildiği bilinir. Bunların dışında çuhaya dikilmek üzere iç astarı, "yaka akçesi" adıyla on birer akçe, sarık bezi, "kemanbaha" denilen ve otuzar akçeden oluşan yay akçesi de verilirdi. Türklerin hizmetindeki ulufesiz acemilerin elbise ve diğer giyecek ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırdı.

Maaşlar[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası