çildirtan kitap pdf / Erhan Bener - Yazarına Ait Tüm E-Kitapları İndir

Çildirtan Kitap Pdf

çildirtan kitap pdf

Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları - Faruk Erşahin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Faruk Erşahin

Yayın Evi: Tutku

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

e: erkek

k: kadın

e: pizza ısmarlıycam? sen de ister misin?

k: hayır.

e: okey.

k: yani belki..

e: evet mi hayır mı?

k: bilmiyorum

e: pizza isteyip istemediğini bilmiyosun öyle mi?

k: hayır. yani evet, bilmiyorum.

e: aç mısın?

k: bilmem.. yani sanki biraz.

e: 'sanki biraz' ne demek?

k: emin değilim demek.

e: ben acıkınca, acıktığımı fark ediyorum.

k: belki daha sonra acıkırım.

e: o zaman sana da bi şey ısmarlıyım.

k: e ama sonradan ya yemek istemezsem?

e: e yemezsin o zaman.

k: ya müsriflik olur ki o..

e: yarına saklarsın o zaman..

k: ama yarın canım pizza istemezse eğer?

e: pizza her zaman yenilir.

k: ben her zaman yiyemem.

e: o zaman başka bi şey ısmarlayalım sana.

k: ama ben başka bi şey istemiyorum ki..

e: e o zaman pizza istiyosun.

k: hayır.

e: o zaman hiç bi şey istemiyosun..?

k: istiyorum.

e: evet, istiyosun. beni çıldırtmak..!

k: sen niye kendine almıyosun ki şimdilik bi şey?

e: tamam, alıyım. nasıl istersen.

k: ama salamlı pizzadan al.

e: ben salamlı pizzayı sevmiyorum ki.

k: ben seviyorum.

e: bi dakka bi dakka.. ben kendim için bi şey ısmarlayacağımı sanıyodum?

k: e tamam ısmarla işte..

e: yahu niye salamlı o zaman?

k: senin pizzan gelince ben de acıkırım belki.

e: eeee?

k: sence sevmediğim bi şey yemek ister miyim acıkınca?

e: niye sen yaa?

k: niye olmaz mı?

e: bi dakka. yani şimdi ben kendim için, sen acıktığında, senin yiyebileceğin bi şey mi ısmarlıyım? onu mu demek istiyosun?

k: evet, aynen.

e: e peki o zaman ben ne yicem?

k: ya yersin işte pizzanı. belki ben pizza geldiğinde acıkmış olmam bile zaten..

(Tanıtım Bülteninden)

Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları Alıntıları - Sözleri

Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Günlük konuşma dilinde yazılmıştır. Yolculuk esnasında bir çırpıda okunarak vaktin hızlı bir şekilde akması sağlanabilir. Çok çabuk okunduğundan yolunuz uzun ise bir kitap daha alınız yanınıza. Zira çok erken kitabın sonuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir. (Serkan YILMAZ)

Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları PDF indirme linki var mı?

Faruk Erşahin - Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Faruk Erşahin Kimdir?

Faruk Erşahin Kitapları - Eserleri

  • Sözlü Dövüş Sanatı
  • Çıldırtan Kadın Erkek Diyalogları
  • Karadeniz Fıkraları

Faruk Erşahin Alıntıları - Sözleri

  • AKIL VERGİSİ Dostlarından biri, Fransız kral Lui'ye -Majesteleri demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral alaylı alaylı gülerek: - Hakikaten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum. (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Adam oğlunun okuldaki başarısıyla sürekli övünürdü. Çocuğunun karnesini okurken gururla karısına: 'Hiç şüphe yok, bu çocuk benim zekâmı almış' dedi. Karısı şöyle cevap verdi: - Orası doğru, çünkü benim zekâm yerinde duruyor! (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Diyojen'e sormuşlar: - Yemek yemek için en münasip zaman hangisidir ? Cevap vermiş: - Zenginsen farketmez, fakirsen bulduğun zaman! (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Karadenizli doktor hastasına sorar: - Omzun hala ağri mi ? - Evet doktor bey. - Sıcak havlu koyusun. - İki gün evvel buz koyun demiştiniz. - Tıpta hiç ilerleme olmayacak midur ? (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Diyojen' e sormuşlar: - Yemek yemek için en münasip zaman hangisidir? Cevap vermiş: -Zenginsen farketmez, fakirsen bulduğun zaman! (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Koca eve zil zurna sarhoş girer ve karısına bakarak: - Ne kadar çirkin olduğunu biliyor musun ? - Sende pis ve sarhoşsun diye cevap verir karısı. - İyi de benim ki sabaha geçecek. (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Küçük çocuk her gün yumurta aldığı bakkala en sonunda çıkışır: - Neden bana hep küçük yumurtalardan veriyorsun? Bakkal sırıtarak cevap vermiş: - Taşıman kolay olsun diye. Bunun ardından çocuk tezgahı üzerine bozuk paraları bırakıp çıkar. Bakkal paraları saydığında eksik olduğunu görür, kapıdan çocuğa bağırır: - Ama bu para eksik ufaklık! - Sayması kolay olsun diye bakkal abi! (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Adam kitabevine giderek tezgâhtara sordu: - Sizde kadınlara karşı zafer kazanan erkeklerle ilgili bir kitap var mı ? - Var efendim, şurada ki masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz. (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Baba çocuğuna: - Oğlum, Atatürk senin yaşındayken sınıfın birincisiydi, demiş. Çocuk da soğukkanlı bir şakilde babasına: - Senin yaşındayken de Cumhurbaşkanıydı, demiş. (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Baba çocuğuna: - Oğlum, Atatürk senin yaşındayken sınıfın birincisiydi, demiş. Çocuk' da soğukkanlı bir şekilde babasına: - Senin yaşındayken' de Cumhurbaşkanıydı, demiş. (Sözlü Dövüş Sanatı)
  • Eski Roma'da eyalet valilerinden biri, Kayser Tiberius'a vergilerin artırılmasını teklif edince, şu cevabı almış: - İyi bir çoban, koyunların yününü kırpar ama derisini yüzmez. (Sözlü Dövüş Sanatı)

i dBm i ~~, ~~ ~ •~ iü ğ ü Toplumsal Araştırmalar Dergisi & 2 Akadem i G ünlüğü Toplum sal Araştırm alar Dergisi ISSN: &X Ciil: 1 Sayı: 2 Bahar & Sahli M Alisu ois Tic. LTD. S ıL AlıNA Abdullah TEMİZKAN S o r u m b f Y a z ı illa r iM ü d ü r ü MusaKILIÇ EtItÖr Hayati BEŞİRLİ E d Itö r Y a r d lD IC Ila n Abdullah TEMİZKAN Ahmet KARAÇA VUŞ Yayın Kurulu Cafer GÜLER Serdar SARISIR İbrahim şİRİN Funda SELÇUK Musa KILIÇ Fuat GÖK Yusuf KODAZ İbrahim ERDAL Mehmet EKİZ Turgay YAZAR Bayram YILDIZ Akad8m ik Dam şm a Kurulu Prof. Dr. İzzet ÖZTOPRAK Doç. Dr. Abdullah GüNDOÖDU (Ankara Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ Doç. Dr. H. Gazi TOPDEMİR (Ankara Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi) Prf. Dr. Mehmet şAHİNGÖZ Doç. Dr. Üçler BULDUK (Gazi Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI funduszeue.infoç. Dr. Serdar SAÖLAM (Ankara Üniversitesi) (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Beyhan KARAMAÖARALI Doç. Dr. funduszeue.info CAN (Hacettepe Üniversitesi) (Sakarya Üniversitesi) Prof. Dr. Sadettin GÖMEÇ Doç. Dr. Mehmet MEDER (Ankara Üniversitesi) (Pamukkale Üniversitesi) Doç. Dr. Recai COŞKUN YrdDoç. Dr. Süleyman SEYDİ (Sakarya Üniversitesi) (S. Demirel Üniversitesi) İ le tiş im B ilg ile r i Hanımeli Sk. 45/5 Sıhhiye/ Ankara, Tel: () 92 62 ve () 92 63 Web: funduszeue.info-posta:[email protected] Dizgi ve oEset hazırlık Fuat Gök . Iç in d e k ile r ( C ilt: 1 S a y ı: 2 B a h a r 2 0 0 6 ) • Osmanlı İmparatorluğu'nda İçki Küıtürü/ Abdullah Temizkan, 1 - 2 3 • Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinde Gayrimübadi! Konusu ve Mübadeleden Iskat ( Çıkma) Yolları/ İbrahim Erda~ 2 5 - 3 9 • Osmanlıların Rakip Devletlerin Taht Mücadelelerine Müdahaleleri/ Haldun Eroğlu, 4 1 - 5 5 • Roman v.~Otobiyögrafi'l Nurettin Oztürk, 5 7 - 8 7 • Yeni Üç Tarz-ı Siyaset Veya Türk Dünyasında Düşünce Sorunları/ Abdullah Gündoğdu, 8 9 - 1 0 2 • Tapu Tahrir ve Maliyeden Müde"vverDefterlere Göre Rumeli'de Ahiler ()/ Hava Selçuk, 1 0 3 - 1 1 3 • Günümüze Ulaşamayan Anadolu Selçuklu Saray Ve Köşkleri/ Alptekin Yava!, 1 1 5 - 1 2 9 • Türkiye'nin Sanayileşmesinde Küresel ve Yerel Belirleyiciler "Denizli örneği" / Gürcan ŞevketAvaoğlu, 1 3 1 - 1 4 9 • Kültepe Metinlerinde Geçen Hububat Türleri ve Ticareti/ L. Gürkan Giikçek-Rem'{j Kui!4oğlu, 1 5 1 - 1 6 0 • Textile Industry in ındo-Pakistan Subcontinent During tlıe Middle Ages/ Çeviren: S. Haluk KORTEL, 1 6 1 - 1 6 5 .,: K i t a p T a n ı t ı m l a r ı • • Osmanlı İmgeleminde Avrupa/ Abdullah Temizkan, 1 6 7 - 1 7 6 • Niğde Tarihi Üzerine/ Akademi Günlüğü, 1 7 7 - 1 7 8 Akademi Günlüğü Toplumsal Araştırmalar Dergisi Cilt: i. Sayı: 2 Bahar , ss. R om an v e O to b iy o g r a fi S ır a d ış ı B ir K a d ın ın O to b iy o g r a fis i v e K ır m ız ı K a r a n fıl N e R enk S o la r ? A d lı R o m a n la r ın O to b iy o g r a fik K a y n a k la r ı Ü z e r in d e B ir İ n c e le m e N u r e ttin ÖZTÜRK' Özet Türk romanı dünya romanının önemli ve gelişmiş bir şubesidir. Batı romanına göre Türk romanı geç ortaya çıkmıştır. Ancak, yaklaşık yıllık bir süre içinde, Türk kültür ve edebiyatının göreceli zenginliğine dayalı olarak hızla gelişmiş ve bir dünya romanı haline gelmiştir. 'den bu yana, Türk romanı yeni bir döneme girmiştir. Bugünkü Türk romanının başat özelliği, edebi türler açısından girişik oluşudur. Bu çalışmada usta bir erkek yazar olan Erhan Bener ile genç bir bayan yazar olan Feyza Hepçilingirler'in birer romanı, girişiklik ve özellikle otobiyografık veriler açısından incelenmiştir. Ulaşılan sonuç şudur: Romancılar tipoloji ve kurgu bakımından otobiyografiyi a,na kaynak olarak kullanmaktadırlar. Bu durum bir acemilik eğilimi değil yeni Türk romanının özgül niteliklerinden biridir. Arıahtar Sözcükler: Roman, girişik, özyaşamöyküsü, tipoloji, Erhan Bener, Feyza Hepçilingirler R om an a n d O to b iy o g r a fi Abstract The Turkish novel is an important and higWy developed part of the world noveL. The development of the Turkish novel is delayed compared to the West funduszeue.infor, Turkish novel has rapidıy improved in the last years and it is nowamong the well known the world novels trough the contributions of relatively rich the Turkish cultur and literature. The Turkish novel has been came into new era since One of the main characteristics of the Turkish novel is that it has carried involved features among the other literature genre. . In this study, experienced novelist Erhan Bener's and new novelist Feyza Hepçilingirler's one of the novels is were investigated with respect to involved and autobiographical features. İt has been concluded that both novelists have used typology and fiction as a main ' source in their autobiographies. Inspide of the novelists inexperiences, this issue can be explained as the specific characteristic of the new Turkish noveL. K ey W o r r ls : Novel, involved, autobiography, typology, Erhan Bener, Feyza Hepçilingirler G ir iş Roman XX. yüzyıla değin yalnızca kurmaca gereksinimini karşılamışu. Bu nedenle diğer türler bağımsız biçimde varlıklarını sürdürebilmiştir. Ancak XX. yüzyılda güçlenen modernist roman anlayışı, türleri karıştırarak anlatı genel başlığı alunda toplanabilecek metinler ortaya çıkarmıştır. Son çeyrek yüzyıl içinde Türk romanı da nitelik değiştirmiş ve girişik bir biçime bürünmüştür. Klasik romanın tektürden/birörnekli yapısı yerini türlerin bileşimine ve girişik bir bütünlüğe bırakmışur. Roman aruk bünyesinde otobiyografı, anı, söyleşi, şiir, tiyatro, sinema gibi edebiyat ve sanat türlerini bariz biçimde barındırmaktadır. Girişiktiğin ikinci görünüşü çok-alanlı tutumdur. Eskiden tarih, toplumbilim ve siyasetle daha yakın ilişkileri olan romanda psikolojik, felsefi, dinsel ve mistik eğilimler güçlenmiştir. Bugünkü Türk romanını incelemek için hem edebiyat kuramı, hem de bilim dalları açısından çok-alanlı olma gereği doğmuştur. Bu incelemede iki roman odak alınarak yazarlarının yaşam öyküleri ile ilişkileri sorgulanmış; bu arada bir romanı incelerken yazarın diğer romanları da destek metni olarak referans alınmışur. Böylece romanlar kendi iç bütünlükleri, kardeş romanlar dünyası, türler arası ilişkiler ağı, bilim dalları arasındaki alışverişler bakımından incelenmeye çalışılmışur. Bu inceleme kertelerinde kullanılan ana yöntem karşılaşurma olmuştur. Varılan yargı, roman incelemesinde çok-alanlı tutumun kaçınılmazlığı ve romanın girişikliğinin bir dönem karakteristiği olduğudur. Türk romanı modernist roman anlayışının egemen olduğu bir dönemi yaşamaktadır. Yazarlar genellikle fıziksel portreyi göz ardı edip psikolojik gerçekliği öne çıkarırken hayaun anlamını, sevgiyi, yalnızlığı ve haksızlığa karşı mücadeleyi bireyekseninde anlatmaya başlamışlardır. Bu incelemede ele alınan romanlarda, özünde mistik eğilimi güçlenen yoğun bir hümanizm gözlemlenmektedir. Çünkü yazarlar romanlarında hayatı anlaurken aynı zamanda insanın bu dünyadaki yeri ve anlamını da sorgulamaktadırlar. Romanın vardığı bu aşama, yaşananların ve çekilenlerin kazandırdığı olgunluğun eseridir. Bu çalışmada temel hareket noktası şu soru olmuştur: R om an ile özyaşam öyk ü sü ve anı a r a s ın d a n a s ıl b ir iliş k i ö r g ü s ü v a r d ır ? Gerçekte her yapıt az veya çok ölçüde, doğrudan ya da dolaylı biçimde özyaşam ögelerine dayanır!. Yazar fıgüratif ve tipik malzemeleri kendi yaşamından ve anılarından türetir. Çoğunlukla başkişi yazarın yansımasıdır. Fuzuli "Bende Mecnun'dan füzun aşıklık isti'dadı varl Aşık-ı sadık benim, Mecnun'un ancak adı var" derken bu gerçeği en yalın ve kestirme biçimde dile getirmiştir. Tanzimat romanının "züppe" tipi Ali Bey'den Biliruz'a; "Didon Arif'2lerin romana yansımasıdır. Ahmed Midhat'ın Rakım'ı attar çıraklığından yükselen, hesabını kitabını iyi bilen yazarın; Mizaneı Murad'ın Mansur Bey'i Dağistan'dan Avrupa'ya geniş bir coğrafyayı kültürel dinamikleriyle tanıyan yazarın kendisidir. Fikret'in Süha'sı, Halid Ziya'nın Ahmed Cernil'i, bir bakıma umutsuz aşkından dolayı intihar edip arkadaşlarınca kurtarılan Mehmed Rauftur. "Salon Köşelerinde" nin kişileri ve "Zavallı Necdet" ler melankolik ve bohem bir kuşağın temsilcisidirIer. Hüseyin Cahid'in Nezih'i hem yazarın, hem de o kuşağın otobiyografik arke-tipidir. Gökalp'ın Ortaç'ı düşünürün tipik aynasıdır. çalıkuşu, Anadolu Notları'nı kaleme alan Reşat Nuri'dir3. Han Duvarları bir anı-şiirdir. Handan ve Rabia Halide Edib'in kalın çizgilerle belirgin biçimde çizilmiş oto-portreleridir. Mavi Sürgün otobiyografik bir romandır. Ahmed Haşim kendi kişiliğini şürlerinde melalkolik bir tip olarak yansıtır. Huzur'daki İhsan Yahya Kemal, Mümtaz Tanpınar ve Nuran yazarın bir arkadaşının eşidir. Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı ile Yaşar Kemal'in İnce Memed'i ebeveyn anılarından beslenir. Orhan Kemal'in romanları bir ırmak gibi akan yazarın hayatının kesitleridir. Bu noktada son ve önemli bir örneğe değinilmelidir. Önertoy, Yakup Kadri'nin romanlarını "nehir roman" kavramı açısından incelemiştir4. Kiralık Konak'tan Panorama'ya değin Yakup Kadri'nin romanları uç uca eklendiğinde arasını anlatan bir ırmak-roman dizilişi gösterir. Ancak bu dizilişe koşut başka bir ırmak daha vardır: Yakup Kadri'nin anıları. Yazarın özyaşamöyküsünden anıya doğru gelişen kendi geçmişi ile ilgili anlatılarını Anamın Kitabı, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Vatan Yolunda, 'Zoraki Diplomat ve Politikada Kırk Beş Yıl biçiminde dizrnek mümkündür. Uç uca ekleyerek bu anılara "ırmak-anı" demek uygun olur. Adile Ayda'nın aşağıya alınan anısı, yazarın iki ırmağı nasıl birlikte değerlendirdiğini, anı birikimlerini ne ölçüde romanlarında kullandığını göstermesi bakımından önemlidir: " şu suali sordum: -Geçen gün bütün eserlerinizi sırf hatıralarınızIa yazdığınızı söylüyordunuz. Halbuki romanlarınızda bu kadar hayalperest tipler vardır. Bunları da sadece hatıralarınızIa mı yarattınız? Biraz düşündü ve : -Hatıralarıınla ve hayallerimin hatırası ile. -Hah, dedim, öyleyse buna muhayyile ismi verilemez mi? Güldü ve 'Belki!' dedi" 5 2 Didon Arif, Kuleli Yakası sanıklarındandır. "O vakte göre şık giyinir, Frenk usUlü tavırlar takınır, tırnaklarını uzatır, daima münevver fikirli görülür ve ihtilalci geçinirdi ve 'Ah bir ihtilal olsa bayrağı çekip öne geçeceğim' diye söyler idi. Teşebbüsün sebepleri arasında dini hükümlere riiiyet edilmemesi de sayı/dığından Arif Bey bu gibi kayıtlarla zaten iiziide bir kimse olduğundan, o zamanın devlet adamları tarafindan sevilip sayılan ve menkfbeleri bir cilt dolduracak kadar çok olan meşhur Ebu 'I-Enf Vehbi M olla : 'Haydi diğerlerine bir şey demeyelim, fakat şu din diiviisında Didon Arif'in işi ne' der idi. " Bkz. Ali Rıza-Mehmed Galib, , s, ıo3 JÖnertoy, , s; Önertoy, a 4 Önertoy Olcay, b, 5 Ayda, ,, Bir özyaşamöyküsü olan Anarrun Kitabı'nın önsözünde de Yakup Kadri "ömrü yeterse okurlara ikinci bir Anarrun Kitabı'nda romanlarının bütün anahtarlarını "vermiş olacağını" belirtir.6 Bu son sözden yola çıkılarak "romanların anahtarları anılardır" yargısına ulaşılabilir. Yakup Kadri anılan yapıtın önsözünde Anamın Kitabı'nı "devlet düşkünü bir aile içinde bir zavallı çocuğun romanı" biçiminde tanımlar. Özyaşamöyküsü ve anı ile roman bu noktada sınırları belirsizleşen, girişik türler olarak görünmektedir? Güncel Türk edebiyatında anı ile romanı iç içe veren en önemli romano Selim İleri'dir. Onun bütün romanları, yitip gitmiş ve bir daha geri gelmeyecek zamanları anlatan birer anı-romandır. Bu anı-romanların arkasındaki hakim fon ise annesinin yüzünden yansıyan ve yazarın kişiliğinde sürüp giden hüzündür8. Cemal Süreya da Selim İleri'nin anı-romanlarında anlattığını Fotoğraf şiirinde özetler9. Yukarıda sergilenen bakış açısı doğrultusunda, bu çalışmada iki çağdaş Türk romancısının birer odak metni ve ona yardımcı olacak destek metinler çevresinde, roman ile anı ve özyaşamöyjüsü arasındaki ilişkiler örgüsü karşılaştırmalı bir biçimde incelenmeye çalışılacaktır. I -E r h a n B e n e r 'in R o m a n la r ın d a O to b iy o g r a fik U n s u r la r Yazar niçin yapıtta anılarına ve otobiyografık ögelere yer verir? BU soruyu doyurucu biçimde yanıtlayabilmek için öncelikle yazarın niçin yazdığına bakılmalıdır. Yazma nedenlerinin başında ölümlÜ, yalnızlık ve haksızlığa karşı çıkma duyguları gelir. Bu üç kaygı yazarın bir insan olarak bütünlenme ve bireyleşme süreci sonunda bir bakıma ebecli hayat özlemini yapıtıyla gerçekleştirmesine yol açar. Güncel Türk edebiyatında Erhan Bener bu izlekleri bütün yapıtlarında bilinçli bir biçimde işler. Yazarın çıkış noktası doğrudan doğruya anı, gözlem ve yaşantılarıdır. Bener bu gerçeği "Yazar olarak hiç kuşkusuz beslendiğim en önemli kaynak, kendim' dir" 1 1 sözleriyle dile getirmiştir. Nasıl Reşat Nuri Güntekin erken dönem Cumhuriyet edebiyatının en önemli öğretmenlerlZ ve memurlar13 romancısı14 ise; yakın dönem Cumhuriyet 6 Karaosmanoğlu, , s 7 Özyer, Alman yazınbilimciterin çoğu kez bu türlerin hepsi için "Anı Edebiyatı" terimini kullandıklanm belirtiyor. Özyer, , s. 17 8 İleri, , s,18,, , ; İleri, , s 9 Cemal Süreya, , s, LO Özdenoğlu, , s ı1 Tunç, a, s. 12 Kavcar, , s ve i i 1 13 Reşat Nuri'nin erkek başkişileri; i hukukçu, 3 mülkiyeli, 3 doktor, 2 mühendis ve 2 öğretmenden oluşur. Emi!, , s, 46 edebiyatında da Erhan Bener bürokratlar ve öğretmenler romancısı olarak dikkati çekmektedir. Bener bir söyleşisinde Reşat Nuri'nin Sivas'a maarif müfettişi olarak geldiği zaman evlerinde konuk olduğunu ve kendisini yüreklendirdiğini, yazarlık hevesini e~kilediğinibelirtirıs. Erhan Bener'in yazma grafiği hep aynı doğrultuda; genel müdür, malmüdürü, kaymakam, hükümet doktoru, emniyet amiri, daire başkanı, şube müdürü, bakan gibi görevlilerin geçit töreni yaptığı Bürokratlarl6 adlı anı kitabından, bir öğretmeni anlatan Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi17'ne doğru gelişir. Aşk-ı Muhabbet Sevda18 adlı öykü kitabında yer alan Alabalık öyküsü 3/4 oranında anılara dayanır ve olay Paris Büyükelçisi Necdet ile eşi Semin etrafında gelişir19 . Emre Kongar'ın Hocaefendi'nin Sandukası ve Hilmi Yavuz'un Taormina'sı türünden düşsel (fantastik) ve uzaksamalı (egzotik) bir roman olan Ünlü Gezgin Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri20 adlı romanının başkişisi Kerim Turgut Amerika'da ve Hindistan'da Türkiye'yi temsil etmiş bir diplomattır. Polisiye roman tütündeki Loş Ayna21 'nın üç önemli kişisinden (Milide- Sahir-Selçuk) Sahir savcıdır. Sisli Yaz22 'ın başkişisi Aydın otuzlu yaşlarında başarılı bir avukattır. Elifin Öyküsü 23 'nde üst kurmacanın anlatıcısı yaşlı avukattır. Kafka'nın Değişim'ini ansıtan Böcek 24 'in başkişisi emekli komiser Recai'dir. İç içe geçmiş iki öyküden oluşan ve yazarın romanlarının anahtar kavramını veren Tekilleşme2s'nin iki başkişisinden Çiğdem doktordur. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Politika'da Kırk Beş Yıl adlı anı kitabı ile Panorama adlı romanının karışımı gibi olan Ortadakiler26 adlı üstkurmacalı romanın başkişisi emekli avukattır. Ortadakiler'de eşcinsel kimliği ile başarılı bir biçimde çizilen şair Doğan, kaymakam olur. Yine Ortadakiler'de önceleri Ecvet'i seven, ben- 14 Kaplan, , s 15 Andaç, , s 16 Bener, , , C. I, C.I1; II. Cildin sayfalan arasında aynı metnin oyunlaştırılmış biçimi de bulunmaktadır. Bu bölüm aynı adla bir tiyatro metni olarak da bir çok kez basılmış ve sahnelenmiştir. 17 Bener, b (Bundan sonra kısaca O t o b i y o g r a f i olarak anılacaktır.) 18 Bener, a 19 Bener, a, s; Yıldız, , s 20 Bener, 21 Bener, a 22 Bener, b 23 Bener, 24 Bener, 25 Bener, b "'-, 26 Bener, a anlatıcı İhsan ile evlenen ve romana temel olan anı defterini kaleme alan Zeynep, Atatürkçü bir öğretmendir. Hınzır Kız 27 'ın iki başkişisinden biri emekli validir. Aynı romanda emekli vali ile gizli ilişkisi olan Ruhan tarih-coğrafya öğretmenidir28 . İşlevlerinden biri öğretmenlik olan akademisyenleri de "hoca" terimiyle öğretmenler öbeği içinde düşünmek uygun olur. Bu bağlamda Hınzır Kız'daki psikiyatri profesörü "Hoca", Dönüşler'deki dayı emekli arkeoloji profesörü, Köleler ve Tutkular'daki sorunlu ve bunalımlı kişiliğiyle felsefi bir kahramana dönüşen başkişi sosyoloji profesörü "Hoca" dır. Aynı romandaki işlevsel tiplerden biri olan yardımcı kişi Batur sosyoloji doçenti, Oyuncu 29 'nun başkişisi Kerim Turgut'un oğlu ve yardımcı kişilerden biri olan Cüneyt iktisat doçentidir.3o Pek çok romanında olduğu gibi yalnızlık izleğinin önde olduğu Ölü Bir Deniz 3ı romanının başkişisi düzenli bir hayat sürmüş evli, dört çocuk babası ve üç torun dedesi emekli biyoloji öğretmeni Adnan Refik'tir. Öğrencilerine insan olarak öncelikle saygı duyan bir öğretmen etrafında bazen masal, bazen tarihsel örnek veya oyun yardımıyla sevgi, arkadaşlık ve çalışkanlığı aşılayan Burcu Öğretmenin Öyküleri32 'nde başkişi Burcu Öğretmen'dir. Yalnızlar33 romanının başkişisi Nevzat doktor, sürgün edildiği Edremit'te arkadaş olduğu Galip üsteğmen, Galip'in eşi Nerınin müzik öğretmeni, Tanpınar'ın Huzur'undaki Suat'ı andıran ve kalbinin üzerine çarpı atarak intihar eden Necati Fransızca öğretmenidir. Otobiyografik yanı ağır basan Baharla Gelen 34 romanında başkişi, iktisat fakültesi mezunu, bankacı, filozofik ve sanatkar kişilikteki as teğmen Reha'dır. 27 Bener, 28 Bener'in hem ruhı, hem de fizikı tasvirini yaptığı nadir kahramanlardan biri olan Ruhan'a ve H ı n z ı r K ı z romanının öğretmen tipine ilişkin yönüne Özçelebi değinmez. Özçe!ebi, a, s ; Tezden beni haberdar eden ve kendisindeki nüshadan yararlanmama izin veren Hocam Prof. Dr. Önder Göçgün'e teşekkür ederim. 29 Bener, a 30 Özçelebi, a, s; Özçelebi'nin tezi, O t o b i y o g r a f i yayınlanmadan bitirilmiştir. Bu yüzden bizim incelediğimiz roman üzerinde doğalolarak bu tezde durulmaz. Bununla birlikte Özçelebi Bener'in kahramanlarını tezinde yapısal, sosyal, psikolojik, zihinsel tipler biçiminde tasnif ederek incelemiştir. Bener'in tipleri için genelolarak bu kaynak doyuıucudur. Yalnız romanları kendi aralarında ve çağdaş Türk edebiyatının benzer romanıarı ile karşılaştırmak daha yararlı olurdu. Özçelebi'nin O t o b i y o g r a f i üzerinde tahlili olmayan takdirkar bir tanıtım yazısı vardır. Bkz. Özçelebi, b, s. ; 31 Bener, la 32 Bener, 33 Bener, 34 Bener, s. 8; Andaç, , s; Romanm sonunda Reha, nöbetçi askere "Çerkes misin?" der. Nöbetçi "Hayır teğmen im " diye yanıtlar. Oysa ast üste "komutanzm" der; ancak üst astı rütbesiyle anar. Bener askerliğini Niğde'de yedeksubay (asteğmen) olarak yapmıştır. Bener Erhan, Gemilerde makine mühendisi gibi çalışan 45 yaşında bir emekli çarkçıbaşının başından geçen düşsel bir öyküyü Eliadegil"sonsuz dönüş söyleni" çerçevesinde anlatan Dönüşler35' de, başkişinin ölen dayısı üniversitede arkeoloji dersleri veren, filozof nitelikli bir hocadır. Bürokratlar oyununda önemli kişilerden biri Hülya Öğretmen'dir. Hülya Öğretmen, Aşk-ı Muhabbet Sevda adlı öykü kitabında yer alan "Taşrada Gizli Aşk" öyküsünün de İstanbul'a atama yaptırabilmek içın gönül ilişkisine giren başkişisidir.3G. Adını "Söyle ey mutrib-i nazende eda/ Ne imiş Aşk-ı Muhabbet Sevda" nakaratlı şarkıdan alan "Ne İmiş Aşk-ı Muhabbet Sevda" adlı öykünün başkişisi, bir genelev kadınına vurulan Almanca öğretmeni Hüdai Bey'dir Görüldüğü gibi Bener'in ana kişileri toplumsal tipoloji açısından üç sözcükle tanımlanabilir: Emekli, memur (hukukçu, maliyeci, kaymakam, doktor, asker, polis), öğretmen (sınıf öğretmeni, Türkçe, tarih, biyoloji, müzik). Bu tipoloji için de üç kaynak belirlenebilir: Babası, kendisi ve tarudıkları. Bu çevre bir yanı maliyeci bir yanı avukat olan Bener'in sivil toplumdan ziyade politik toplum (resmi kurumlar) içinden yaşama baktığıru gösterir. Kamu çalışanı olmayan tek başkişi Elif de, bir avukat duyarlılığı ile değil edebiyatçı duyarlılığı ile anlatılır. Erhan Bener'in bir yandan bürokratlar romancısı, bir yandan da anıları kurmacaya dönüştüren bir yazar oluşunun en önemli göstergesi, yukarıda sıralanan yapıt ve kişilerin ötesinde, kaleme aldığı Bir Büyük Bürokratın Romanı38'dır. Bu yapıt Türk yazınında örneğine fazla rastlanmayan biyografik roman türünün önemli örneklerindendir. Yapıtı aşağıda anılan kitaplar dizisinde değerlendirmek uygun olacaktır b, s. 46; Roman Aytaç tarafmdan psikolojik gerçekçi roman kavramı açısından incelenmiştir: Aytaç, , C.I, s; aynı yazı Bener, , sll'e aynen alınmıştır. 35 Bener, a; Bener'in amcası, T a n r ı A n l a y ı ş ı , H z . M u h a m m e d ' i n F e ls e fe s i, F ilo z o fla r A n s ik lo p e d is i (4 cilt) gibi yapıtları olan ve 'de Sorbon'da felsefe doktorası yapan ünlü felsefeci Cemil Sena (Ongun)'dır. Bener'in amcası ile ilişkileri ve onun kişiliği ile ölümü üzerine verdiği bilgiler, D ö n ü ş l e r ' d e k i dayı figürü ile örtüşmektedir. Bkz. Bener, b, s,; Andaç, , s; Ongun'un Z e r d ü ş t B ö y l e D e d i ' d e n esinlenerek yazdığı A h u r a m a z d a B ö y l e D e d i ve Bener'in Fransızcasından okuduğu nu belirttiği K u r a n ' ı çağrıştıran Z a r a t u ş t r a ile K u r a n M e a li, D ö n ü ş le r 'd e filozof day mm kütüphanesinde orta rafta durur. Bener, a, s; Ongun'a göre, ölümden sonraki yaşam üzerine ilk inanç, Kuran'm bazı imalarda bulunduğu Zerdüşt'ün kitabıdır. D ö n ü ş l e r , Ongun'un kitapları eşliğinde okunarak ayrıca değerlendirilmelidir. Şimdilik bkz. Ongun, , s,,, 36 Bener, c, s. 12l-l35 37 Bener, c, s. 38 Bener, 39 Mithat Cemal Kuntay'ın ilk olgun örneklerini (Namık Kemal, Mehmet Akif, Ali Suavi) verdiği bu türde, adı belirtilen biçimde olmasa da iki yaşamöyküsüne, araştırmacı titizliği, güzel Türkçesi ve sevgi dolu yaklaşımı ile nesnellik arasında kurduğu denge bakımından önemle değinme gereği vardır: Ayvazoğlu, , ve Ayvazoğlu, funduszeue.info Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp, Mehmet Emin Erişirgi!, İst. Remzi Kitabevi, 2. İslamcı Bir Şairin Romanı: Mehmet Akif, Mehmet Emin Erişirgil, İst. Remzi Kitabevi, 3. Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan, Oğuz Atay, İst. İletişim Yayınları, 4o 4. Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, İlhan Selçuk, İst. Remzi Kitabevi, , CI-II 5. Bir Büyük Bürokratın Romanı: Memduh Aytür, Erhan Bener, İst. Bilgi Yayınevi, 1. bs. c 2. bs Cemal Süreya'nın portrelerden oluşan 99 Yüz41'de "Cumhuriyet'in en büyük bürokratı" diye tanıttığı Memduh Aytür, Bener'in bu biyografik romanının başkişisidir. Kurgu ile yorumun iç içe geçtiği bu yapıtta Bener 'de "bu dünyadan gerisinde güçlü bir iz bırakarak göçenlerden" Aytür'ün ibretli yaşam öyküsünü yeniden kurar. Bener, yapıtı içinecİnsanlar öldükten sonraki yaşamlarını, onları tanıyanların anılarında sürdürürler. Ben de onu başkalarının anılarından çıkarmaya çalışacağım. Kendi anılarırnla karıştırarak. Belki bir puzzle oyunu gibi, onu tanıyabileceğimiz bir imge oluşacak." der. Bener'e göre onurlu, dürüst, görevinde ödünsüz ve başarılı bir bürokrat olan Aytür Don Kişotlar çizgisinden gelen bir savaşçı, sevimli, ilginç, inatçı, bazen öfkeli bir roman kahramanıdır. DPT uzmanlarından Aytür'ün "19S0'li yıllardan beri Türk ekonomi ve maliye tarihinin dönemeçlerinde hep gölgesi" vardır Bener'in ilk romanı Acerniler, yazarın Kayseri' de arasında okuduğu lise yıllarından ürettiği otobiyografik bir romandır. Brüksel'de iki yıl resim öğrenimi gören altmış yaşında ve üç aylık ömrü kalmış ressam ve resim öğretmeni Zamt İloğlu'nun düş, saneı ve sanrılarını anlatan Kedi ve Ölüm 43 adlı romanı ile "tuvallerine imzasını atmasa da, yapıtlarına damgasını vurmuş olan o üstün yetenekli sanatçılardan biri" nin, dostu ressam Cernil Eren'in biyografik romanı Işığın Gölgesi44 aynı kaynağın, yazarın anılarının ikiz ürünleridir. Bürokratlar yazarının yazarlık serüvenini anlatan otobiyografik romanı Oyuncu' da ve Çıldırtan Yağmurlar 40 Bkz. Yalçın, , s; Aytaç, , s 41 Cemal Süreya, 42 tarihleri arasında tedviren Merkez Bankası Başkanlığı, ardından Hazine Genel Müdürlüğü (iki kez), Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı, DPT Müsteşarlığı (iki kez), TürkiyeInin OECD nezdindeki büyükelçiliği, SSK Yönetim Kurulu Üyeliği ve T. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış olan, "bürokratların en büyük ismi" olarak anılan, meslektaşı Cemal Süreya (Cemalettin Seber) tarafından Nizamülmülk tasarımına sahip diye nitelenen ve Türkiye'nin kalkınmasında büyük emekleri bulunan Ay tür' ün "kalkınma" kavramı, idaresi ve bilgisi alanında ( K a l k ı n m a Y a r ı ş ı v e T ü r k i y e , Ank. Bilgi Yayınevi, ; T ü r k K a l k ı n m a H u k u k u , Ank. TODAİE Yayınları, ; "Ortak Pazar", A m m e İ d a r e s i D e r g i s i , Haziran gibi) önemli kitapları ve makaleleri vardır. Bener bu biyografıyi Aytür'ün kızkardeşi Macide Alpen'in ısrarlı isteği üzerine yazmıştır. Bu biyografık romanıarın ayrı bir incelemede Goethe'nin Faust'u ve Balzac'ın M u t l a k Peşinde'si ile karşılaştırmalı olarak ele alınması gerekir. 43 Bener b 44 Bener, b oyunundan romanlaştırdığı Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri'nde aynı ad: Kerim Turgut, başkişi olarak bulunur. Ortadakiler'de Bener İhsan'dır. Erhan Bener bu romanda Yakup Kadri'ninkine göre ters bir panorama çizer. Grekçe pan bütün, rama görüntü demektir. Panorama, "bir nokta çevresinde dere çe dönüldüğünde görülebilen tüm çevre görüntüsüdür" Bener ise dokuz kişinin çevresinde dolaşarak 'lerden 'lara yaklaşık yarım yüzyıllık Türkiye ve dünya gelişmelerini bireyodaklı olaylarla anlatırken çevreden, yani toplumsal olandan kişilere yani bireysel olana ve merkeze doğru funduszeue.info Kadri aynı kurgu sürecini Politika'da Kırk Beş Yıl46 adlı anı kitabında da kullanır. Bu anı aynı zamanda İsmet İnönü merkezli bir romandır. 'den 'e dek süren gelişmeler bu am-romanda "altın çağdan uzaklaşma" söylenine (mitosuna) bağlı olarak anlatılır. İsmet Paşa'yı sürekli uyaran duygu Atatürk'ün erken ölümüdür. Yazar ise İsmet Paşa'yı ilk dönemlerindeki kararlılık ve sağlamlıktan sürekli uzaklaşan biri olarak gösterir. Bu durumuyla "Zoraki Diplomat", hem Panorama'da ve hem de Politika'da Kırk Beş Yıl'da geriye yönsemeci bir tutum içindedir. Erhan Bener'in Ortadakiler romanında ise böyle bir geriye yönseme tutumu (regression) ve iş işten geçtikten sonra geçmişe dönme eğilimi (retrospection), inkisar yoktur. Bener bu konuda çağıyla uyumludur. Üstelik onun merkezi çocukluk yıllarını hep bir kurtarıcı bekleyerek geçiren Yakup Kadri ve kuşağı gibi "büyük adam" değil bizzat kendisidir. Yakup Kadri'ye göre Cumhuriyet'in özlenen düzeyde yerleşememesinin nedeni halkla önderin arasında giren bürokratlardır. Oysa Bener için bürokrasi daha genel düzlemde Prens Sabahattinci bir kavramdır. Bu bakımdan Yakup Kadri bürokrasinin resmini, Bener ise onların filrnini yapar4 7. Yakup Kadri'nin roman ırmağı bir romandan öbürüne kıvrılan dönemeçler biçiminde akarken Bener'in romanlarında akış bireylerin iç- oluşum süreçleri biçimindedir. Dönem romancısı diye nitelenebilecek olan iki yazar arasında böyle bir fark olduğu vurgulanmalıdır. Bu fark aynı zamanda partili bir yazar ile bürokrat bir yazar arasındaki farkı ifade eder. Emekli avukat olan yazar ile tez yazmak için onunla görüşmeye gelen bir çocuklu doğumlu asistan arasındaki yakınlaşma süreci ile iç içe 'lardan 'lerin sonuna dek gelişen ülke olaylarının dokuz arkadaş çevresinde anlatıldığı Ortadakiler'in kişileri için, üstkurmacanın yazarı onları yakından tanıdığını, sevip değer verdiğini, birlikte yaşadıklarını belirtir. Bu yazar birçok açıdan İhsan'dır. Bener Bolu'da şiddetli mafsal romatizması geçirir ve İstanbul Validebağ' da bir süre prevantoryumda yatar4 8. Ortadakiler'in üstkurmacasındaki "yazar" da asistan hanıma burada on iki-on üç yaşında iken yattığını anlatır. "İhsan'ın sanatoryum hakkındaki düşünceleri, duyguları, büyük ölçüde o prevantoryum günlerinden esirılenilerek yazıldı."49 Bener kişilerini anılarından "kes/parçala-yapıştır" la yani kolaj tekniğiyle yaratır. Üstkurmacanın "yazar" kişisi ile dönem romanının İhsan'ının yolları romanın 45 Karaosmanoğlu, , s. 14 46 Karaosmanoğlu, 47 Aslında Erhan Bener 'in bütün yapıtlarının, sahneye ve sinemaya uyarlanabilecek bir yanı var. " Aliye, , s 48 Andaç, , sAO; Vedat Günyol, Hilmi Ziya Ülken ve Berna Moran gibi ünlüler de sonlarında, Bener ile aynı dönemde bu prevantoryumda kalmışlardır. Günyol yıl sonra yine aynı yerde kalmıştır. Bkz. Günyol, , s 49 Bener, a, s sonunda kesişir. Asistan ile "yazar" el eledir ve emekli banka memuru İhsan'ın eşi Zeynep, onlara bakarak "Utanmıyorlar!" der. 33jXL'UII bölümlük düzenlemesiyle tesbihi ve sabrı çağrıştıran Ortadakiler, başarılı bir kurguya sahiptir. Bener'in yazma grafiği içinde Ortadakiler üç nokta ile dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki Tekilleşme, Böcek, Ölü Bir Deniz ve Hınzır Kız gibi romanlarda görülen emekli ve boşanmış yaşlı Faustyen kamu çalışanı erkek ile genç, çocuklu, mutsuz genç kadın ilişkisi ya da Ölü Bir Deniz'deki sözlerle "gecikmiş mucize"so; ikincisi "hınzırlık" vurgusu S1, sonuncusu da şiir alıntıları ve Bener'in platonik döneminden kalma şairliğini sürekli duyumsatan şiirsel anlatımdır. Bener, yayınlanan ilk romanı Acemiler'deki adıyla Türkçe öğretmeni Nesrin Hanım s2 'ın gözüne girmek ve pek başarılı olmadığı edebiyat derslerinden kurtulmak için, Kayseri'de lise öğrencisiyken, şürler yazar. Babası Raşit Bey, Bener'in aruzIa yazdığı ve içinde bir iki haması şürin de bulunduğu Bener'in Sesler adını verdiği şür dosyasını 'de bastırır. Bener'in şiirle ilgisi romanlarında iki biçimde gözlemlenir: Şiir yazma ve şiir alıntılama. Şiir yazma konusunda yazarın dört ayrı tutumu vardır: a) Bener roman ve öykülerine bazen özgün S3, b) bazen de uyarlamaS4 şürler koyar. c) Bazen ünlü şairlerden dizeler alırss. 50 Bener, ıa, s; altmış yaşlarındaki emekli biyoloji öğretmeni Adnan Refik tiplemesinde Bener başka kişisel anı, gözlem ve yaşantıları yanında, yaşama anlayışını biyolojiye ve doğa bilimlerine dayandırmış olan Türkiye'nin ilk doğa bilimleri doktorlarından babası Mustafa Raşit Bey'in özelliklerini de kes-yapıştır yöntemiyle kullanmıştır. Krş. Bener, ib, s; Andaç, , s; Aytaç, , s; Özkırımlı, , s 51 Bener, a, s, ; Hınzır kavramı Bener, S'te 7 kez (s,17,30,,,,); O to b iy o g r a fi'd e üç kez (s,,) geçer. 52 Bener'in Hikmet adını kullanmasının nedeninin ailesince göbek adı olarak verilmesi mi, yoksa orta okulda platonik olarak aşık olduğu Hikmet mi olduğu bilinmiyor. "M üthiş aşık" olduğunu söylediği ikinci kişi, kurmaca adıyla Türkçe öğretmeni Nesrin'dir. SBF'nde okurken de onunla buluşur. Yıllar sonra yeniden karşılaşırlar. Andaç'a "Hiilii onun etkisi var üzerimde" der. Andaç, , s,73,77; Ellinci yaş dönümünde kendisiyle hesaplaşırken Faust benzeri bir 17 yaşa dönüş travması geçirdiğinde bu aşkları yeniden değerlendirme gereği duyar. Andaç, , s; Bener'in gecikmiş mucize etrafında pek çok romanında anlattığı aşk bu içten içe süren geçmişe dayalı yaşantı olmalıdır. 53 Bener, , s, 19,,42,,63,88,,, (İğneleyici uyarlarnaların bolca yer aldığı bu yapıtı yazar önce oyun olarak yazmış, sonra romanıaştırmıştır. O nedenle, bu uyarlamalar koro tarafından sahnede söylenmek üzere yapılmıştır.) Bener Erhan, c, s, i 54 Bener, , s. , , ,,,,,,,,, (Şarkı ve türkülerden uyarlarnalar. Bu yapıt da Bener, ' in tersine anı-öyküden türetilmiş bir oyundur. Bu bakımdan Bener, Y a p r a k D ö k ü m ü yazarına benzer. Reşat Nuri bu yapıtı önce oyun, sonra roman biçiminde yazmıştır.). Bürokratlar oyunundaki şu dörtlüğü, yazarın anılarının özeti olarak aktarmakta yarar görüldü: "Erhan Bener der ki ben de memurdum/Yirmi beş yılzmı zar zor doldurdum/Devlete millete hizmet ederken/Roman, öykü yazdım; oyunlar kurdum!" 55 Bener, b, s (Gökalp'tan); Bener, a, s (Yahya Kemal'den); Bener, , s, (Can Yücel'den Sevgi Duvarı); Bener, a, s, , (Bilge Karasu-Ece Ayhan karışımı roman kahramanı Doğan'dan), , (şarkı ve türkü dizeleri), (funduszeue.infoşim'den); Ayrıca bkz. Andaç, , s Yazarın şairanelik konusunda Andaç'a söyledikleri, bu bağlamda önemlidir. Bir arkadaşı, Baharla Gelen romamndan aldığı cümleleri alt alta dizerek şiir gibi okur. Vapurda karşılaştığı bir okuru, Yalmzlar'dan esinle şiirler yazmıştır5G . Böyle cüm lel dizeler Hınzır Kız' da da vardır. Durak veya tefilelere de bölünebilen şu cümleler gerçekte şiir değil, yazarın diline sinmiş iç uyaklı ve ölçülü söyleyişin kendiliğinden çıkışı biçiminde anlaşılmalıdır: "Masasına davet etse gelirler mi acaba? i Arkalardan bir esinti geliyor. i Başında bir hafiflik var.1 Eliyle bileğini tutup kontrol ediyor. i Arada yine, i Tekliyor mu ne? i O zaman bir garip oluyor insan./ Ölüm sanki/ O iki atış arasındaki / Duraklama sırasında pusu kurmuş, bekliyor. / Yeter, söz benim deyip, çıktı işin içinden./ Şimdi artık, emekli bir memur 0./ Hemen her akşam burada./ Yarım saat önce, yarım saat sonra, ama hiç aksatmadan./ Hiçbirini tammıyor. Hepsi ona yabancL"57 İlk kez ' de yayınlanan ve Zeynep'in am defterinden hareketle kurgulanan Ortadakiler'de kullandığı "hınzırlık" kavramım Bener, ilk basımı 'te yapılan ve Olcay'ın not defterine dayalı olarak kurgulanan Hınzır Kız adlı romamnda hem ad, hem de motif olarak kullamr. Olcay'ı MülkiyeWer Birliği lokalinin bahçesinde uzaktan izleyen emekli vali, bu kızın zeki, hırçınlıI< ve küstahlık ışıkları saçan bakışlarından hınzırlık okur. Önceden birkaç kez lokalde onu şair- fılozof5 s biriyle otururken görmüştür. Daha ilk göz göze gelişte yargısım koyar: "Hınzır bir kızdı bu. Bu tür kızlara gerek var mıydı?"59 Olcay'ın arkadaşları Aysel ve Nurten'e göre de o "hınzır kız" dırGO.E mekli valiye göre hınzır olmamn ölçüsü açık ve cesur olmak, hiçbir şeye aldırmamak, gözü kara ve garip olmak, korkutucu bir ciddiyet içinde anlaşılmaz ama vazgeçilmez olmak, oyuncu olmak gibi niteliklerdirGl. Bu niteliklerden hınzırlık tammlaması değil olsa olsa güçlü bir kişilik çıkar. Gerçekte hiç güçlü bir kadın sayılamayacak olan otuz yaşlarındaki Olcay da kendini hınzır olarak görmemektedir. Bu niteleme yalmzca emekli valinin kuruntu ve yakıştırmasıdır. Okay'ın sevgi, cinsellik, annelik ve yaşam yönlerinden kimlik ve güvence sorunları vardır. Bu durumuyla Okay Türk romamndaki kadınlık durumlarım yaşayan ve sorgulayan Bovaryen kadın kişilerden herhangi biridir. Dolayısıyla erkek başkişinin yaşlılık, ölüm kaygısı, ve cinsellik gibi kaygılarım odak alan roman, Okay'ın "kendisi olmak" sorunsalım derinlikli ve bağımsız biçimde işlemez. Zaten Okay'da valinin boşandığı Hale gibi "feminisilik krizleri" yoktur. O ara sıra siyasal kimlikle ilgili takıntılarına yamt arar. Ama temel kaygısı o yamtlar değil örneğin düpedüz açlığı, gebeliği ve geleceğidir. Arka fondaki toplumsal sorunlar yazarın "aşk-ı memnu" yu "aşk-ı meşru" kılma sürecine eklenmiş, 56 Andaç, , s.l 07 57 Bener, , funduszeue.info; Bener'in şiirleri üzerine genel bilgiler için bkz. Özçelebi, a, s 58 Metin Altıok olabilir. 59 Bener, , s. i6, i7 GO Bener, , s 61 Bener, , s, , , , romandan çıkarılsa pek de eksikliği duyulmayacak motiflerden ibarettir. Ne yazık ki bu romanda Bener'in ana deği olan tekilleşme sorunu yoktur. Bihter/Okay, BehlüljOğuz'u değil Adnan Bey/Emekli valiyi seçer. Kadın kahraman erkeğiniiktidarın koruyuculuğu altına girerek kızının ve karnındaki çocuğun geleceğini kurtarmış; vali tekilliğinden ödün vererek yalnızlığından kurtulmuş ve mudu sona ulaşılmıştır. Romanın dili iç dünyaların çözümlenmesi ve dış görünüşlerin betimlenmesi sırasında daha akıcı olmakla birlikte, aynı cümle de iki kez "aldırmayan" sıfat-fıilinin kullanılması62 , peşpeşe yerine peşi peşine63 biçiminin yeğlenmesi, "burun burna" zarfının sıkça ve ünlü düşürülerek kullanılması64 gibi dil yanlışlarına rasdanmaktadır . Hınzır Kız'da geçen iki motif, bu romanı Otobiyografı'ye bağlar. Birinci motif, lise mezunu olmasına rağmen kitap düşkünü olan, psikiyatr "Hoca" ya, onun deontolojik etiğine rağmen hasta duyguları yanında Elektral bir ilgi duyan ve valiye Çalıkuşu'nun Feridesi'ni soran 66 Okay ile, valinin yirmi beş yıldır tanıştığı ve bu süre içinde sekiz-on kez gizlice birlikte olduğu, alkolik olan askeri yargıç kocası öldüğü için iki yıldır dul yaşayan yaşlarındaki tarih-coğrafya öğretmeni Ruhan hakkında yine valinin "Ruhan ve Okay Çok mu sıradışı kimselerdi?"67 diye içinden kendine soru sormasıdır. İkinci motif ise bir öğretmen olarak başına buyrukluğu, gerçek anlamda aldırmazlığı, serbesiliği, dulluğu, sürgünü ve baskıyı yaşayan öğretmen Ruhan tiplemesidir. Acaba Ruhan sıradışı bir kadın mıdır? 62 Bener, , funduszeue.info 63 "Annesiyle babası peşi peşine ölüverince " Bener, , s; Bener, Otobiyografı'de "peş peşe doğan iki oğul" diyerek doğru söyleyişi kuııanır. 64 Bener, , s, 85 65 Ortadakiler'deki dizgi yanlışları hem yazarın titizliğine, hem yayınevinin duyarlılığını aşıyor: kom(ün)iste s, ödedi(ği) s, serin (senin) s, yeni (y)etmeler s, sihip (sahip) s, oğlunda(n) s, İnsani (İhsani) s, ha(m)burgerci s; Bener, anı ve söyleşilerinde babasının Arapça ve Farsça bilgisinin kendisine de yararlı olduğunu söyler. Babasından öğrendiği bir Bektaşi ayin-i cem sofra duasında geçen nan ve ateşbaz sözcüklerini Arapça gösterir. Oysa bunlar Farsçadır. Bkz. Bener, b, s; Kamu görevlisi iken resmi yazışmalarda eski sözcükleri, kendi yapıtlarında ise yalın Türkçeyi kuııandığını söyleyen ve dil duyarlılığı hiç kuşkusuz yüksek olan yazarın dikkatsizlik sonucu bazı isimleri yanlış yazdığı görülüyor. Örneğin Otobiyografı'de Trabzon'daki ünlü kaya manastın önce Sümene (s), sonra Sümela (s) biçiminde yazılmıştır. Aynı romanda dışarıda, içeride gibi standart yazım yanında dışar'da ve içer'de biçiminde yazımlar da vardır. "Fark etmezden gelmek" (s) yerine "görmezden gelmek, fark etmemiş gibi davranmak. .. " biçiminde bir deyim daha uygun olur. Bener'in sıkça kullandığı bir isim de "arka kanepe" dir. Bener, 'te arabanın arka koltuğu için "arka kanape" (s. ), ön koltuk (s) ve Freudyen koltuk için "kanape" (s) denirken Otobiyografı'de arka koltuk için ısrarla "arka kanepe" (s, , ) denir. Otobiyografı'de bir yerde yanlış olarak "halüsünasyon" terimi geçer (s); bir yerde ise doğrusu yazılır: "halüsinasyon" (s). Bener, a, s'da: "halüsünasyon", s'da "hallüsinasyon" yazılmış. Ayrıca Bener, a, s ve 'de araba markası Suziki değil Suzuki olacak. Nemrut Dağı Doğu Anadolu'da değil Güney Doğu Anadolu'da Adıyaman'dadır. Bener, a, s; Otobiyografı'de ben anlatıcı başkişi olan bayan öğretmen, eşi ile birlikte buraya gider ve krater gölüne hayran olur (s). 66 Bener, , s.4l; Çalıkuşu'na Otobiyografı'de de atıf vardır. Burada, güncel durumun romantik Feride'nin döneminden çok daha acıklı olduğu vurgulanır. Bkz. s i 67 Bener, , s Otobiyografisini yazmış ve Ortadakiler'in Zeynep'i, Hınzır Kız Okay· ve Elif'in Öyküsü'ndeki Elif gibi Bener'e vermiş midir? Bener'in ben-anlatıcırıın kadın olduğu ilk romarıı, Elif'in Öyküsü'dür. Ebubekir Hazım Tepeyran'ın Küçük Paşa ve Gülten Dayıoğlu'nun Fadiş ve Yeşil Kiraz'ındeki gibi "üveyevlat" motifine yer veren Elif'in Öyküsü, kurgusu bakımından bir yandan Ateşten Gömlek, Yaban gibi not/anı defterine dayalı romanlara, bir yandan da Bener'in Ortadakiler'deki Zeynep'in hatıra defteri, Hınzır Kız'daki Okay'ın not defteri, Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Maceraları'ndaki Macellos'un elyazması ve Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi'ndeki öğretmenin not defterine dayalı kurguya benzer. Kentli bir romancı ve kent romancısı olan Bener'in romanları arasında pek ilgi toplamayan 17 yaşındaki köylü kızı Elif'in Öyküsü'ne, savunmadan çok edebiyatla ilgilenen yaşlı avukata baro başkanının, Elif'in kargacık burgacık yazısıyla 15 okul defteri sayfası tutan ve 17 Mayıs 'da sonlanan anı/ günlük defterinin fotokopisini avukat-yaz ara verip kızın davasını üstlenmesini istediği görüşmeyle giriş yapılır. Böylece roman üstkurmacalı bir metin olarak başlar. Yazar anıları bir gecede okur. Ertesi gün tutukevine kızı görmek için gittiğinde Elif'in jiletle bileğini kesip hastaneye kaldırıldığını öğrenir. Başhekim, yazara hekim gömleği giydirip jandarmaların gözetimindeki Elif'i ona gösterir. Bu girişimi Bener kendi anılarında "Yalruzlar'daki operatörü anlatabilmek için operatör bir dostumun yardımıyla, doktor kılığında altı saatlik ameliyatlarda bulundum"68 der. Dolayısıyla bu anlatırun gerçeğe dayalı olma olasılığı çok yüksektir. Ancak yazar Elif'i bir bileği yatağa kelepçeli betimlerken ulaştığı gerçekçiliği, bu kılık değiştirmeyi "öyle yaptık" diye geçiştirirken sergilemez. Öykünün gerçeğe dayalı olması ile gerçekçi olması arasında, yaşam ve anlatım farkı bulunmaktadır. Yazar da bu durumun bilincinde olarak, romanın sonraki bölümlerini Elif'in güncesinden olduğu gibi aktardığını vurgular. Yani görülecek eksiklikler Bener'in temsilcisi olan avukat yazarın değil, Elif'indir. Romanın sonunda da üstkurmacaya yeniden dönülmez. Bu durumda romanda yazara ait olan bölüm, "Elif'in Avukatının Önsözü" başlıklı sayfalardan ibarettir. Yazar bu yöntemi Elif gibi bir köylü kızının dil ve düşünce düzeyini daha iyi yansıtacağı gerekçesiyle seçtiğini belirtmektedir69 .Romanda birinci, ikinci ve üçüncü defter adıyla üç bölümden oluşan sayfa vardır. Bu, 15 okul defteri sayfası olduğunu söyleyen Bener'in öyküyü bir yandan yeniden düzenlerken bir yandan da kurguyu genişlettiğini göstermektedir. Elif'in Öyküsü, doğumu ve çocukluk anılarından on iki yaşına değin bir kız çocuğunun ergenleşme ve bedensel açıdan kadınlaşma sürecini içeren bir oluşum tomanıdır. Erhan Bener'in kurmaca düzenlerken sıklıkla yararlandığını belirttiği bir psikolog dostu vardır: Ankara Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neriman Sanurçay. Samurçay'a göre "psikolojik romanın büyük ustası" Erhan Bener, onların yaptığının fazlasını yapmaktadır70• Aynı zamanda Bener Bakırköy 68 Andaç, , s. 69 Bener, , s.6; Andaç, , s 70 Bener, a, s.8; Andaç, , s Akıl Hastalıkları Hastanesi'ndeki bir dostundan da psikiyatrik bilgi ve deneyim konusunda yararlanmıştır Bener'in psikoloji ve psikiyatri bağlamında edebiyat ile tıp arasında kurduğu verimli ilişkiye vurgu yapılmalıdır Bu kurmaca ustasının araştırmacı tutumu, özellikle Peyami Safa'yı hatırlatmaktadır. Bu bağlamda Tanpınar'ın rüya estetiği ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ndeki psikolojik yetkinliği de anılmalıdır. Bener'in Elif'e gördürdüğü rüyalar iki açıdan dikkat çekicidir. Öncelikle Elif bedensel gelişimini bir bakıma ırmak rüyaları aracılığıyla fark eder. İkinci olarak, Elif'in rüyalarından birinde geçen uçma motifi, açıkça belirtilmeksizin bilinçli olarak düş azması durumunu simgeler. Bener'in romanın ilk basımındaki bazı erotik ögeleri sonradan çıkarması ve Elif'in "abim" dediği ev sahibi beyin herşeye rağmen sergilediği olgun yaklaşım genellikle Faustyen erkek-Bovaryen kız ilişkisini işleyen Bener'in tipleri arasında Hınzır I<ız'daki "hoca" ile birlikte etik davranışı bakımından dikkati çeker Mezhep kimliği sorunları da roman ilk yayınlandığında yapılan tartışmaların aksine insancıl ve nesnel bir tutumla ve çok arkada kalan bir motif olarak işlenmiştir. Ekim 'te basılan Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi adlı roman, Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı mezunu bir bayan öğretmenin; kendisinden on-on beş yaş büyük, felçli annesiyle birlikte yaşayan psikolog doktora hocasına yazdığı on dosyalık özyaşamöyküsü, anı ve mektup karışımı metinden oluşur. Trabzonlu 74 öğretmen, konuşmalara çok az yer vererek hayatına giren Reşit (Trabzon-Ankara), Emre eni ci Foça-Ankara), Deniz (Trabzon-Van), Fırat (Van-Bitlis-Gevaş), Hikmet (Ankara- Amerika) ve Muammer (Ankara) ile ilişkilerini, yaşamının dönemeçlerini ve kişilik gelişimini, bir zamanlar asistanı olduğu "Hoca" ya yazdığı yaşamöyküsü 7Snde anlatır. Bu öykü aynı zamanda bir günah çıkarma76 ve arınma (katarsis) dır. Öğretmen, hocasından ve hayattan üç şey umar: Sevgi, anlayış, yardım. 71 Bener, b, s, 70 72 Bkz. Bener, b, s 73 Olcay şöyle düşünür: "Bir daktanm hastasıyla ilişki kurması, deantalaji kurallarına aykırıymış!" Bener, , s 74 Öğretmen "Annem anne tarafından Çerkez" (s) derken Elif "Anam GÜrcüköyıü Gürcüköylülerin aslı Kajkasyalıymış. Saçları sarıydı. Ben ona çekmişim. " der. Bener, , s, ; Bener de Andaç'a "Babaannem Azize hanım tipik bir Çerkez kızıymış. " bilgisini verir. Andaç, , s; Bu otobiyografık veriler arasında tesadüfe dayalı olmayan bir bağlantı olduğu söylenebilir. 75 Bener, 'te Olcay da yazdığı not defterinde "yaşamöyküm" dediği geçmiş yaşantı ve izlenimlerini anlatır (s.5, 50, 56). 76 Psikoloji bilim uzmanı olan ve aynı alandaki doktorasını yarım bırakan öğretmen, Hoca'ya mektubunun başında günah çıkartma mantığıyla hareket etmediğini söylemekle birlikte, içtenlikle kendini anlatacağını sürekli yinelerken arındığının ve baca temizliği yaptığının bilincindedir. "Günah çıkartma" (confession-itiraf) Bener 'te de dört kez (s, ,,), "baca temizleme" terimi ise iki kez (s,58) geçer. Bener Andaç'a Hıristiyanlık ile İslamiyet arasında gÜnah çıkartma ve baca temizleme yöntemi açısından karşılaştırma yapar ve Hıristiyanlığı bu konuda daha gelişmiş bulur. Andaç, , s; Bu görüş daha önce Tanpınar tarafından savunulmuştur. Bener bu romanla ilgili olarak kendisiyle yapılan söyleşilerde 77 öğretmen tıpını üç kadına ilişkin bilgileri birleştirerek yarattığını söyler. Yazar bir öykü incelemecisi olarak tip yaratmanın, tipin kendi tutarlılığını koruması şartıyla, kutlanması gereken bir beceri olduğunu belirtir, Bize göre Bener, incelediğimiz romanlarında Emma Bovary tipinin yerli çeşitlernelerini sergilemiştir. Bovaryen tipin zaaflarını gidermek için çabaladığı da gözlemlenmektedir. Otobiyografi'de bu 79 konuda önemli veriler bulunur . Öğretmenin yetiştiği mekanlar da bu kanıyı güçlendirmektedir. Başkişinin ilk Bovaryen mekanı, sandık odasındaki gömme dolaptır80 . Bu kapalı ve dar mekandan, kısa süre sonra biraz daha geniş bir mekana, küçük odaya kendini kapatır81 . Kahramanın üçüncü dar ve kapalı mekanı, tam da manastır benzeri Kuran kursu odasıdır. Cami eski yıkık, kararmış taş duvarlarıyla, kapkara demir parmaklıklı pencereleriyle Ortaçağ zindanlarını andırır. Kursun yapıldığı yer ise caminin karanlık, küflü, havasız, taş zerninli, küçücük demir parmaklıklı penceresi örümcek bağlamış ufacık bir odasıdır. Hoca çocukları şeytan ve iblislerle korkutur. Kimse başkişiye "masal ve öykü kitabı almamıştır. Yalnız babası boyama kitapları almış; bu kitaplar onun düş gücünü zenginleştirmiştir82 . İlkokulda en yakın arkadaşı, sonradan bütün yaşamı boyunca kendisine yardım edecek olan Erkek Fatma'dır83 . Bu döneminde farklı sözcüklerle anlattığı hamam ve sünnet oyunu gibi yaşantılar, Elif'in anılarıyla benzeşir84 . Öğretmen okuduğu çocuk kitaplarından söz etmez. Ancak Elipıs ve Bener86 'in okuduğu kitaplar hemen hemen aynıdır. Öğretmenin okuduğu kitaplar klasik romanlardır. Oburcasına okuduğu bu romanlardaki mekanlara, kişilere ve aşklara imrenir. Kendisi için balkonlara tırmanan, düello eden, ölümü hiçe sayan bir sevgilisi olması için dua eder. Düşlerinde kendini onların arasında görür87 . Emma'yı andıran öğretmen, beklediği 77 Tunç, a, s; Özel, , s; Tunç, b, s; Öztop, , s; Ateş, , s. 1 8- 1 9; 78 Karabey, , s 79 Şu cümleler bu bağlamda anılma1ıdır: "Hepimizin düşü yakışıklı bir delikanlıyla evlenip yuva kurmaktı (s). 'Beklediğim beyaz atlı prens bu işte, ' demiştim kendi kendime (s. 95). " 80 "O dolap, beni dış dünyanın baskısından, tehlikelerinden koruyan bir ana rahmi gibiydi". s; Bener, a, s, SI "Yıllarca o odada oturup kalktım, ders çalıştım, saraylarda yaşayacağım günlerin, beni o saraylara götürecek beyaz atlı prensin, doğrusu şehzadenin düşlerini kurdum. " s 82 O t o b i y o g r a f i , s; Krş.: "İlkokul birinci ve ikinci sınıfları Sivas 'ta, çifte minareli caminin bitişiğindeki, adı sanırım M erkez İlkokulu olan bir okulda okudum. " Andaç, , s.3 1; Öğretmen, Bener'in okuduğu okulu betimliyor gibidir. 83 Krş. E l i f ' i n Öyküsü'nde: İsmihan. 84 Krş O t o b i y o g r a f i , s. 27, 30, 65; Bener, , s, (Sünnet oyunu ve kaynar suyla yıkama motifi aynı). Göğse tas bağlama motifi de Bener, , s ve Bener, a, s'da tekrarlanır. 85 "Hazreti Ali 'nin cenkleri, Hayber Kalesi, Yusuf ile Züleyha, Şahmeran, Billur Cengi, Kerbela Vakası, Kerem ile Aslı "Bener, , s 86 "Hazreti Ali'nin Cenkleri, Hayber Kalesi, Alamut Kalesi gibi risaleler elimden düşmezdi." Andaç, , s 87 O t o b i y o g r a f i , s Rodolpho'yu asla bulamayacaktır. Ancak Deniz ve Fırat ona düşünce kitapları verir ve politik bilinçlenmesine katkıda bulunurlarBB. Otobiyografi, mekan genişliği bakımından Türkiye'yi doğudan batıya kuşatır. Bu seyirde dört ana durak vardır: Trabzon, Ankara, Yeni Foça ve Van- Gevaş. Bunlardan Yeni Foça, Dönüşler romanında da ana mekandır. Mekan ve çevre betimlemeleri, Yeni Foça'yı görmüş, gezmiş ve tanımış birinin yapabileceği betimlemelerdirB9 . İki romanın benzerliği yalnızca ortak mekan değildir. Yazarın yaşamı ölüm, birliktelik/yalnızlık ve itaat/haksızlığa karşı çıkma izleklerini "cilıana bir daha gelmek hayali"9oaçısından işlediği Dönüşler ile Otobiyografi, gerçekte tek bir sorunu tartışmak için kaleme alınmıştır: Kader91 . Yazar, trajiği bu "irade-i cüziye" tartışması içinde yakalamaya çalışır. Yaşamının ve yazarlığının en olgun çağlarını yaşayan yazarın temel sorusu da bütün bilim, felsefe din ve sanat etkinliklerinin yanıt aramaya çalıştığı "insanın bu dünyadaki yeri ve anlamı nedir?" biçimindeki trajik sorudur. Yazarın gizemci ve esoterique öğretilere gitgide daha yatkın olmaya başladığı gözlemlenmektedir92 . Bu süreçte yazar Freud'dan Jung'a, libidodan arketipe, pozitivizmden panteizme doğru bir dönüşüm içindedir. Ulaştığı nokta, hiçbir zam~n kanıtlanmamış olan "davranışların kökeninin (antropolojik değil) genetik 93 ve arketipal94 oluşu" düşüncesidir. Bener'in bütün yapıtları bir kimlik arayışı etrafında döner. Bu bakımdan özellikle Dönüşler ve Otobiyografi, psikolojik olduğu kadar felsefi roman olarak da nitelenebilir. Bu düşünce Dönüşler'de "Değişmeyen Senaryolar Kuramı" diye anılır. Otobiyografi'deki öğretmenin de temel trajedisi, kadere karşı savaşmanın gereği veya gereksizliğidir95 .Hınzır Kız'daki "Hoca" nın ta kendisi olan Hoca, öğretmen için ilahi bir varlık, hatta Tanrı gibidir. Olcay'ın da, öğretmenin de, aşklarını anlamazlıktan geldiğinden yakındıkları96ve tek umut olarak gördükleri97 Hoca, öğretmenin gözünde bir idoldür. Öğretmen, bir müminin Tanrı'sına aşkı gibi, Hoca'ya karşı adeta kutsal bir aşk besler9B .Kahraman, herşeyden sonra O'na dönüşle rüştüne (emancipation: yazarın terimiyle tekilleşme) erip özgürleşeceğine ve kurtuluşa ereceğine inanmaktadır. Bu hoca belki Bener'in babası Raşit Bey, belki amcası Cernil Sena, belki ilk tutkulu aşkı Nesrin Hanım, belki bir psikolog veya psikiyatrdır. Bunların tümünün bir alaşımı olması ise daha büyük bir olasılıktır. 88 H ı n z ı r K ı z Olcay da kitap tutkunudur. Sık sık kitap alacak parası olmadığından yakınır. Emekli valinin evindeki kitaplara hayran kalır. 89 Andaç, , s'daki resme göre, Bener 'te ailesiyle Foça'dadır. 90 Bener, a, s, , , ve (reenkamasyon) 91 Bener, a, s, 57, 84, 86, 91, , , ,,, 92 Bu bağlamda "bol ödüllü" bir yazar olarak anılan Bener'in Dönüşler'de Yunus Emre'nin "devriye" anlayışına atıfta bulunması ve (Bener, b, s. ) 'te bütün yapıtlan dolayısıyla aldığı "Dünya Kardeşlik M evlana Vakfı" ödülü anılmalıdır. 93 O t o b i y o g r a f i , s; Bener, şaka olarak belirtse bile, yazarlığına gen yapısı oluşurken formüle bir damla romancılık katkı maddesi kanşmış olabileceğini söyler. Tunç, , s 94 Andaç, , s, 95 O t o b i y o g r a f i , s.9 96 Bener, , s; O t o b i y o g r a f i , s 97 Bener, , s; O t o b i y o g r a f i , sO 98 O t o b i y o g r a f i , funduszeue.info, I I . K ır m ız ı K a r a n fıl'd e n T a n r ık a d ın 'a : S ır a d ış ı B ir Ö ğ r e tm e n in O to b iy o g r a fis i Roman ve öykülerinde pek çok. öğretmene yer vermesine karşılık Bener öğretmen değildir. O nedenle öğretmenlik mesleğinin kendine özgü değerlerini ve yaşantılarını anlatmak yerine bir bireyolarak öğretmenlerin kişilik çatışmalarını anlatır. Bu bakımdan ona öğretmenler romancısı dense bile öğretmen romancı denemez. Bener'in yazar kimliği ile öğretmenlik mesleği örtüşmez. Türk öykü ve romanında çok ödüllü yazar Bener gibi edebiyat dünyasına ödüller alarak girmiş başka bir yazar, Feyza Hepçilingirler, hem öğretmenler romancısı, hem de öğretmen romancı olarak nitelenebilecek bir kalemdir. FH'nin şimdiye dek yayınlanmış iki yol romanı romanı vardır 1. Kırmızı Karanfıl Ne Renk SolarlOO 2. Tanrıkadın KI<:'de iki anlatıcı vardır. Ben anlatıcı (1. teklik kişi) ağzından anlatılan olay, "şimdi" de geçer. Tarih yıllarıdır. O anlatıcı (3. teklik kişi) ağzından geri dönüş tekniğiyle anlatılan olaylar ise, otobiyografık özellikler taşıyan çocukluk ve gençlik yaşantılarından oluşur. Tarih 'ların sonundan "şimdi" ye değin uzanır. Olay kısaca şöyledir: Babası Girit göçmeni, anne tarafı Midilli göçmeni olan Sibel Ceylan Ayvalık doğumludurlOZ . İlkokul öğretmeninin diğer öğrencilere örnek göstererek öğretmenlik bilinci aşıladığı Sibel, önce yatılı olarak öğretmen lisesinde okur. Ardından İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirir. Haluk Gökşen ile evlenir. Bir süre liselerde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığının açtığı sınavda birinci gelip Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümüne öğretim görevlisi olarak atanan Sibel, Yeni Türk Edebiyatı dersinde Kadro dergisinden ve Nazım Hikmet'ten söz ettiği, Mehmet Akiri "az" işlediği gerekçesiyle bir öğrencisi (tC) tarafından imzasız bir ihbar mektubuyla şikayet edilir. Açılan soruşturmayı İİBF'nden bii: profesör (A.G.) yürütür. sayılı yasanın 7. Maddesinin 1 (le) bendine göre KTÜ Eğitim Fakültesine atanır. ,Başkişi ve öğrencileri, bu atamayı sürgün olarak algılamaktadırl İdari yargıya adli açıdan yapılan yapılan itirazla başlayan yargı süreci, "Soruşturma dosyasının karar vermeye salih olmadığı"lOS yargısıyla lehine sonuçlanır. Bu sonuç aynı zamanda bir istifa ve bir boşanma kararı ile örtüşür. Eşinden ayrılır. Ayrılış sorgulaması, akademisyen ve 99 K ır m ız ı K a r a n fil N e R e n k SoiarTdan sonra iki romanın sırada olduğu haberi varsa da bunlardan biri yayınlamnamıştır. Hepçilingirler, b, (Bundan sonra KK olarak anılacak) Hepçilingirler, , (Bundan sonra T K olarak anılacak) KK s 58 " bu· kanunda belirlenen yükseköğretimin amaç, ana ilkeleri ve öngördüğü düzene aykırı harekette bulunanları denenmek üzere başka bir yükseköğretim kurumuna atamak" Sibel bu bendi "eşya takası" na benzetir. Bkz. KK, s. i i i K K , s. 54, 58, 59, 65, , , K K , s. kadın olarak Sibel'in kimlik açısından oluşum sürecinin sonunda manevi rüştünü edinmesine yol açar. Artık başkişi haksızlığa karşı direnişl06 ile birlikte yalnızlığı seçmişlO?ve kendi-olma olgunluğuna ermiştir. Sibel öğretmen, kendini arketipal açıdan çileci bir ermiş olarak görmektedir: "Derviş ruhumun zorluklarda sınanmaya bayıldığını anladım" Önünde başat olarak bundan sonra azimli bir yazarlık serüveni vardır. Olaydan da anlaşılacağı gibi KK bir "oluşum romanı?' dır. Ben-anlatıcının anlattığı düz çizgili olayın kurgusu bakırrundan dramatik roman kategorisine giren KK, türsel alaşırru, psikolojik betimlemeleri, iç konuşma ve çağrışımları ile modernist roman özellikleri göstermektedir. O-anlatıcının konuştuğu bölümlerde geriye dönüşlere sıkça rastlanır ve bu dönüşler çocukluğa değin uzanan özyaşamöyküsü verileri içerir. Sibel ve o-anlatıcı annesini küçük yaşlarda yitirmiş, anneannesinin yanında yetinmeci, çileci ve zor bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Babası onunla uzaktan ilgilenmiştir. Haluk ile mantık evliliği yaprruştır. Ailede çalışmasına gereksiz gözüyle bakılmış, evi ve iki çocuğunu ihmal ettiği suçlamaları kaynanası Hayriye'nin yoğunlaştığı temel eleştiri olmuştur. Kaynanada gelinine karşı yapısal insanbilim açısından arketipal tutumlar gözlemlenmektedir. Kardeşi Orhan'ı doğururken annesinin ölmesi üzerine küçük yaşta öksüz kalan ve anneannesinin yanında büyüyen Sibel'e kaynanası bu öksüzlüğü hep bir suçlama olarak hatıtlatır. "Gelin" rolünü oynayan "kadın"l1o ile "öğretmenlik" rolünü oynayan "insan"l1 ı, Sibel'in kendi-oluş sorgulamasının diyalektik kutuplarını oluştururl12 . Hayriye Hanım'a göre Sibel anne elinde büyüse, gelin ve anne rolünü meslek kadını olmaya yeğleyecektir. Gerçekte çok yoğun annelik duygularına sahip olan Sibel, bu duygusunu öğrencilerine de yayan biridir . çünkü; "becerebileceğim tek rolü oynuyorum, öğretmenliği" Romanda ders vermeyi, sınıfı, öğrencilerini özlediğini belirten pasajlardaki duygu yoğunluğu, Bener'in hiçbir öğretmen kişisinde yoktur. Sibel Hanım; Bener'in kişileri gibi yaşamını anlatan ya da yaşarru anlatılan kişiler olmanın ötesinde; yaşarruna ve mesleğine "içeriden" bakan biridir. Bu içeriden bakış, kadınlığı Freud-Adler-Jung psikolojisiyle anlatan Bener'e göre daha sahici ve "içten" dir. Bu içtenlik, yaşamın ince ayrıntılarındaki insani duyarlılıkları ve kadınlığı kendi doğallığı içinde anlatan Feyza Hepçilingirler'i; kadınlık durumunu çoğunlukla cinsellik: yaşantıları ve erkek deneyimleri "üzerinden" anlatan Bener' den daha başarılı kılmaktadır. Bu noktada Fethi Naci'nin bir görüşüne değinmek zorunlu görünmektedir. Fethi Naci, Sibel'in çocukluğunda komşu kızı Birsen ile aralarında K K , s, ,,, K K , s. 66, 71, 72, , ıos K K , s. 15,22,49,,,,,,; Yazar bir söyleşide "kendi-olmayı başardığı" m söyler. Şannan, , s.2 ı09 K K , s lıoKK,s,32,33,35,39,51, , lll, , , ı ıı K K , s .l 4 , 1 8 , 27,40, , 6 I, 62, 65, 87, , , Gürsel Aytaç, romam meslek kadınının kimlik savaşımını YÖK uygulamaları ile ilişkilendirerek içerik açısından yenilik yaratan bir yapıt olarak niteler. Aytaç, , s K K , s, , , K K , s. geçen cinseloyundan yola çıkarak yazarı imgelem gücü ve yüreklilik açısından över . Bu övgü romanın değerlendirilmesinde indirgemeci ve seksist bit bakış açısına yol açabilir. Oysa kimlik oluşumunu yaşamının merkezine yerleştiren Sibel'in otobüs yolculuğu sırasında gördüğü bir rüya, erotik veya pornografik sözlere başvurmadan kadın sı veya cinsel duyguların anlatılabileceğinin başarılı bir örneğini oluşturur. Müeddep üslubuyla dikkati çeken bu rüyada Sibel'in Haluk ya da Faik olmayan "katışıksız bir sevgili" ye sokulup hazzı ve sevgiyi duyumsaması anlatılır .Buna karşılık, Fethi Naci'nin değindiği sahnelere Bener'in Elirin Öyküsü veya Otobiyografi'sinde sıradan ve açık saçık biçimde birkaç yerde rastlamak mümkündür. Bener'de anlatılan olay, Hepçilingirler'de ise anlatım biçimi ön plandadır. Dolayısıyla Fethi Naci'nin görüşü Bener'e daha çok uyar. K.K'da vurgulanması gereken ana izlek, Bener'in erkeğe dayanmadan bütünlenemeyen kadınlarının aksine kendi ayakları üstünde durma savaşırnı veren, aydınlanmış ve bireyleşmiş "güçlü kadın" imgesidir. Sibel öğretmen boşanmadan sonra çocuklarının bakımını da üstlenen ve kendini/doyumu işinde bulan "Cumhuriyet kızı" dır. Elif, Hınzır K.ız Olcay ve Otobiyografi'deki ben-anlatıcı öğretmen bütünleniş çerçevesini somut erkeklerde bulurken Sibel Öğretmen soyut Aydınlanma ve Atatürk ülkülerinde kendini gerçekleştirir. Sibel'in bu bağlamda iki örneği vardır önünde: Onu öğretmenliğe özendiren ilkokul öğretmeni ve Sibel'in "Hiç evlenmemiş, bütün enerjisini fakülte çalışmalarına ayıran, öğretmen okulundan yetişmenin ve yıllarca bu okullarda hizmet vermenin çelikleştirdiği bir eğitim anlayışıyla öğrencilerini okula girdikleri anda meslektaşlığa kabul eden, soyu hızla tüketilmeye çalışılan bir öğretmen kuşağının son temsilcilerinden, inancından ödün vermeden, inandığı doğruları insanın yüzüne tokat gibi indiren kadın" sözleriyle nitelediği Huriye Hanım. Biri onu mesleğe yönlendirmiş; öbürü meslekteki doğru duruşu yaşamıyla örnekleyerek göstermiştir. Huriye Hanım'ın Sibel'e ışık tutan görüşleri, Atatürk üslubunu andıracak biçimde şöyle anlatılır: "Öğretmen, yarını avucunda tutar efendiler, öğretmen deyince orada biraz durun bakalım. Atatürk boşuna mı güvendi, boşuna mı dayandı öğretmenlere. Toplumun hep önünde olmalıdır onlar, otuz yıl, kırk yıl, elli yıl önünde. Onlar önde yürümezse kim tutacak bilime, sanata, uygarlığa giden yolların meşalesini?" İzmir'den uğurlanırken, onun çok sevdiği ve onu çok seven öğrencileri Sibel'e birer karanfil vermişlerdir. Bu karanfiller tek tek solar ve Sibel onları atar. Bu arada gülün önce boynunun bükülüp sonra solduğunu, karanfillerin ise önce solduğunu, sonra boyun büktüğünü fark eder. En son solan karanfili kitabının Fethi Naci, , 8. KK, KK, arasında saklar. Romanın son cümlesi, "sanatçının kutsal telaşı" nı, Don Kişot ruhunu veya daha iyisi] ean d'Arc ülküsünü özlü biçimde yansıtır: ''Yarın dilekçemi alacağım dekandan, kor karanfilimi onun arasında kurutacağım. Uçamaz da düşer kalırsam bir yerlerde, salarsam, .ölümsüzlüğün anısını o yaşatsın." Karanfıl, romanda kararlılığın ve direncinin simgesidir. Bu simge, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde kadın duyarlılığının ve analığın yapıcı öfkesinin şairi olan Gülten Akın'ın 'da yayınlanan Rüzgar Saati adlı şür kitabındaki "Kadın Olanın Türküsü" şürinin dizelerill9 ile yine aynı şairin 'de yayınlanan Kırmızı Karanfıl adlı şiir kitabındaki İlkyaz şiirinin dizelerini çağrıştırmaktadır. Ayrıca romanda çeşitli biçimlerde yoğun bir şürsellik gözlemlenmektedir. Yazar, beş bölümün her birine ayrı bir şairin dizelerini alınlık (epigraf) olarak koymuştur: 1. GültenAkın: "Gidilir siyahaıÇünkü siyahtan dönülmez" (s.7) 2. Hüseyin Yurttaş: 'CVardın/Bir uçurumun başında durdun" (s) 3. Leyla Şahin: "Söz kendini anlatır ve zulüm/Ucuza satar ruhunu" (s) 4. Hulki Aktunç: ''Yangın kavmindeniz ne giysek alev" (s) 5. Hilmi Yavuz: "Ve hüzün en büyük muhalefettir şimdi" (s) Bu alıntılar dışında Mehmet Emin Yurdakuı'un Anadolu , Ahmet Haşim'in Karanfıl , Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı'ndan montajlar/iktibaslar dikkati çeker. Romanın birkaç yerinde de türkülere gönderme vardır .Ben-anlatıcı kendini şürsever" olarak nitelemektedir12s. Şiirsever anlatıcın ve elbette yazar, roman dilinin en güzel pasajlarında şairane anlatımı yeğlemişlerdir. Bu şairane ve romantik betimlemeler, Türkçenin ve Türk romanının ulaştığı dil ı 18 K K , s, ; Bir söyleşide yazar, "Ölüm her an elimizi uzatıp tutabileceğimiz kadar yakınımızda. Hayattaki tüm çabalarımızın da aslında ölüme karşı verilen bir mücadele olduğuna inanıyorum. " der. Alptekin, , s KK, S. Kadınlar: KK, s ve KK, Davet: s KK, s, , K K , s becerisini bir kaclın yazarın kaleminden sergiler .Bunlardan yalnızca üçünü a) ağaçla özdeşleştirdiği dirençli kişiliğini sergilemek ve Bener'in Otobiyografi'de Sümela'yı anlatmasıyla karşılaştırmak, b) annelik duygusunu dile getirmek, c) söz ressarnlığı açısından aşağıya almakta yarar görülmektedir: 1. "En az Sümela kadar ilgimi çeken iki şey daha var. Biri yamaçlardaki bitki örtüsü. Toprağın görünmeyeceği bir sıklıkta ağaçların altım kapatan çiçekler, inamlmaz güzellikteki dağ menekşeleri İkincisi yamnda durduğumuz su Bu deli suyun ortasında bir ağaç. İşte bu, gerçekten inamlmaz. İki yanından dalgalarla geçen ve çepçevre gövdesini kuşatan suya alclırmadan, ortada dimdik duran bir ağaç, öyle yeniyetme falan değil. Belli ki uzun yıllarclırburada ve yerini bu çılgın suya kaptırmaya hiç niyeti yok." funduszeue.infolmzım, sesleri bitti, görüntüleri silindi. Ozan mutfağa mı yürümüştür telefondan sonra, Özlem yeniden yatağına girip örtüyü çekmiş midir başına? Belki ağlıyordur, babasına küsmüş olabilir telefonu elinden çekip alclığıiçin. Bana kırılmış olabilir, dersleriniz nasıl, diye bile sormadım. Belki kırmızı kurdelesini anlatacaktı bana, belki öğretmenin onu nasıl sımfa gösterip, işte Özlem gibi olun dediğini. Telefondan sonra hemen odaya girmek gelmiyor içimden. Şöyle bir dolaşıyorum bahçede, Karadeniz' e bakıyorum, ağaçları yokluyor, çiçeklere dokunuyor, tekrar bakıyorum Karadeniz' e. Sakin uslu uslu yatıyor yerinde. Herhangi bir taşkınlık yapacak gibi görünmüyor." 3. "Kat kat beyaz tüllerin arasından yeşilin her tonuyla harelenmiş bir deniz, özenli bir ressamın fırça darbeleri, az açık, şimdi bir ton koyu, az daha koyusuyla şöyle incecik bir çizgi, şuraya çağla yeşili birkaç minik benek, dikkatli gözler için, zehir yeşilinden küçük açılımlarla çim en yeşiline bir geçiş, dalgalarla tablonun sağ üst ucuna kadar, sol altta onlarla kontrast oluşturacak beyaz noktalar, papatya tarlası gibi evler; kıyıya özel bir dikkat isterim, gerçek bir dantel, her girinti ve çıkıntı ayrı ayrı işlemeli." Yukarıda üzerinde durulan önemli noktaları yanında KK modernist romamn türsel girişikliğini de olgun bir biçimde sergilemesiyle dikkat çeker. Romamn otobiyografik yönü açıkça ortadadır. "Bilinçaltım çıfıt çarşısı gibi. Ben istemeden ne çok şey birikmiş orada" sözlerinden bir arınma (katarsis) ve itiraf (confession) süreci yaşadığı anlaşılan yazar, yazılarında ve söyleşilerinde K K , s. 9, 43, 50, 63, 66, 67,,,,,; Burada dil başarısı ve özeni vurgulanan yazarın romanındaki bazı dizgi yanlışlarına, Bener'de yapıldığı gibi, değinmekte yarar vardır. Aleytarı (aleyhtarı olacak) s, sofradan kalmasının (kalkmasının olacak) s, vadalaşmış (vedalaşmış olacak) s, allah (Allah olacak) s KK s KK' s' KK: s:2 KK, s. yaşamöyküsüne ilişkin ögeleri içten bir biçimde dile getirmıştır. Bu veriler değerlendirildiğinde, yazarın "Ben kimim? Dünya nedir? Neden yaşıyorum?" sorularıyla özetlediği ve "varlık problemi" diye adlandırdığı ilk kimlik ve dünya görüşü dönüşümünün, Hüseyin Rahmi romanları okuyarak gerçekleştiği görüıür! Feyza Hepçilingirler'in henüz KK'da anlattığı "sürgünsel atama" gerçekleşmeden, "Önümüzdeki zaman diliminde neler yapmak istiyorsunuz?" sorusuna Ağustos'unda verdiği şu yanıt hem KI<:.'nın içten içe hazırlandığını göstermekte, hem de sonraki yaşamın örtük ipuçlarını içermektedir: "En büyük güçlüğüm, yapmak istediklerimle, yapabileceklerimi birbirine uyduramamak. Yapamayacağımı bildiğim halde yapmak istediğim çok şey var. Ama devlet memurluğunun yanısıra 'ev memurluğu' insana o denli az zaman bırakıyor kiÖykü alanında kendimi yetkinleştirmek için bile uzun bir zamanı kullanmam gerekecek. Ancak zaman ile sürdürdüğüm yarıştan yengiyle çıkabilirsem, daha büyük yapıtlara geçme gücünü kendimde bulabilirim." Yukarıda da değinildiği gibi, I<I<:.'daSibel babasının Girit göçmeni, anne tarafının da Midilli göçmeni olduğunu söylemişti .Bir gazete haberinde13 4, yazarın iki roman tasarısı olduğu bildirilmiştir. Bunların ilki 'lerin ortalarında başlayacak ve İstanbul'da geçecek; "bugüne dek pek anlatılmamış bir kesimin romanı" olacaktır. Bu romanda yazar babası etrafında göçmenlıği anlatacaktır. İkincisi ise anne tarafını mübadil ve göçmen bir aile etrafında kurgulayacaktır. Ayrıca Göç Öyküleri adlı bir öykü kitabı üzerinde çalışmaktadır. Görüldüğü gibi Hepçilingirler'in yazarlığı öncelikle yaşamından kaynaklanmaktadır. Bir söyleşide "Romanınızda otobiyografık ögeler var. 'lik Sibel Öğretmen'in başından geçenleri siz yaşamış olmayasınız? İlk romanların otobiyografik olacağı yolunda bir yargı vardır" sorusuna; "KK'deki olaylar bende safra etkisi yapmaya başladı. Giderek ağırlaştı, yaşadıkça ağırlaştı. Ve anlatmazsam olmayacak bir duruma getirdi beni Bizim edebiyatımızda sanıldığı kadar çok 'öğretmen romanı" yazılmamıştır. Ben kadının 'çalışan kadın" olma mücadelesini de anlatmak istedim" yanıtını verirl3s. Kl<:.'dabu otobiyografik yön yanında ayrıca bir senaryo denemesi de vardır. Bu senaryo denemesi, Sibel'in romanda meslektaşı Faik Bayral (Raif Özben) ile hazırladığını ama fakülte yönetimince sahnelenmesine izin verilmediğini belirttiği oyun olmalıdır. "Gerçekdışı Bir Gece Filmi İçin Çeşitlerneler" adlı senaryoda idamlık bir çocuğun (EE) affı için uğraşan ailenin trajik girişimleri ironik bir dille anlatılır. Hepçilingirler, a, s Pala, , s. 50 KK s 58 Alp~eıdn, , s.5 Karaca, KK, romanı şınle, otobiyografiyle, anıyla, sinemayla, tiyatroyla, birleştiren bu özellikleriyle ve iç konuşma, bilinç akışı, montaj, geri dönüş (flash-back) gibi anlatım teknikleriyle modernist romamn başarılı bir örneğidir. Yazarın yayınlanmış olan öbür romanı Tanrıkadın , kimlik bakımından Sibel'in gerisine düşen Ayşe'nin eski sevgilisi Tahir'in "gel" çağrısı üzerine onun yaşadığı yere gitmesi, Tahir'in yasak aşkı Sacide ve karısı Zehra ile birlikte yüzleşerek onun kanserden öleceğini öğrenip geride bıraktıklarına kol kanat germesini anlatan sinernatografik bir psikolojik yol romanıdır. Bu romandaki belirgin otobiyografik ögeler, öksüz Ayşe'nin yoksulluğu, öğrenimi, öğretmenliği, yolculuk duyguları ve "yanındaki kadın" imgesidir. Ayşe Alçın üzerinden sergilenmeye çalışılan "güçlü kadın" tipi, Sibel'in kişiliğinin bir yanını yeniden canlandırmaktadır. Zorluklara karşı Sibel'i derviş yamyla ayakta tutan yazar, Ayşe'yi de bu doğrultuda bir evliya ve mistik öğretinin sonul ereği olan fenafıllah aşamasının ifadesi olarak Tanrıkadın diye niteler ve adlandırır. Nitelernede yeni olan, Türk romanında feminist yaklaşımla Rabiatü'l- Adeviye arketipinin bileşimidir. Ayşe, Sinekli Bakkal'ın Rabia'sından çok daha fazla ana örnek Rabia'ya yakındır. Çünkü o, tasavvuftaki "terk" aşamalarını bütünüyle yaşamıştır. Kız Tevfik'in kızı ne terk-i dünya (peregrini-Osman), ne terk-i ukba (Vehbi Dede) ne de terk-i terk (stoik ataraxia:sekinet:dinginlik) aşamalarını geçmiştir. Halide Edip, başkişisini hiçbirşeyden yoksun kılınadan herşeyin sahibi kılmıştır. Oysa Ayşe Alçın Mustafa ile kız1ığından/karılığından (terk-i dünya), Tahir ile aşkından (terk-i ukba) ve yolculuk (seyr ü sülı1k) ile dinginlik aşamalarından geçmiş ve Tanrıkadın olmuştur. Romanın olay örgüsünü ve başkişinin kimliğini bu mistik modelle açıklamak ne kadar uygundur? Tanrıkadın bu modele uyar mı? Yazar mistik deneyim yaşamış mıdır? Yoksa bu modele uydurma işlemi incelemecinin kendi zihninin incelediği nesneye yansıtılması (projection) mıdır? Eğer son sorunun yanıtı olumlu olursa, yukarıdaki değerlendirmeler bütünüyle temelsiz duruma gelecektir. Bize göre sufi öğretisine atıf yapmayı meşrulaştıran veriler hem KK'da, hem de TK' da bilinçli bir biçimde yer alır. KK' da Sibel, "Derviş ruhumun zorluklarda sınanmaya bayıldığını anladım." diye düşünür. Cumhuriyet dönemi Türk şıninin temsil gücü yüksek baş yapıtlarından biri olan "Nerdesin?" şiirinde geçen"Bütün sevgileri atıp içimden/Varlığırnı yalnız O'na verdim beniElverir ki bir gün bana derinden/Ta derinden bir gün bana 'gel' desin" dizelerini anımsatan Tahir'in "gel" çağrısı na uyan Ayşe Öğretmen'i devindiren anlayış da ruhunu Derviş Yunus'tan almaktadır. Yazarın deyişiyle "Kendisi için değil, başkaları için çırpınan olağanüstü bir özveri simgesi: Ayşe Alçın"; / Hepçilingirler,,(BundansonrakısacaTK olarakanılacaktır.) K K , s TK s 29 TK: s " daha çok, 'Çalış, kazan, ye, yedir/Bir gönül ele getir/yüz IGbe'den yeğrektir/Bir gönül ziyareti' diyen Yunus'un dediklerine uydu. Salt kendisi için bir şey yapmaya alışmadı."l40 TK üzerine yaptığı bir söyleşide, "Kadın olma biçimlerini tartışan, ama öte yandan kadım yücelten, kutsallaştıran bir kitap Tanrıkadın. Kadından evliya olur mu gerçekten?" sorusuna verdiği yamt da yazarın kadınlık durumuna seküler bakış açısı ve kavramlar yerine mistik ve dinsel kavramlarla yaklaştığım göstermektedir: "Kadımn yüceltilmeye gerçekten gereksinmesi olduğunu düşündüğümden 'Tanrıkadın' oldu romamn adı. O yüceltme, kadımn kendi doğal özelliklerini, doğurganlık, besleme, büyütme, doyurma özelliklerini unutarak, tüketimi körükleyen bir süs nesnesi olarak algılanmasına duyduğum tepkiden doğan bir ammsama çabası yalmzca. Bana sorarsamz kadından evliya da olur, peygamber de tanrı da. Yeter ki kadınlar birbirlerinin gözünü oymaya koşullandırılmasın ve başarılı erkeğin arkasında durmaktan vazgeçip, yamnda yer almaya karar versin." Yazar iki romamnda da kadım üç kertede kategorize eder: Sokak kadım, ev kadım, meslek kadım. Bu basamakların üzerine Hepçilingirler Tanrıkadın'ı yerleştirir. Tanrıkadın'ın beslendiği damarlar Aydınlanma birikimi ile geleneksel Türk kültürünün özgeci kodlarımn bileşimidir. Bu bileşim güçlü kadın imgesinde ifadesini bulmaktadır. Bizce bu kadımn ilk otobiyografık örneği, başkişilerin anneanne/babaanneleridir. Kahramamn· kendi-oluş sürecinde kişiliğini böldüğü ve her bölünük tipe birer örnek verdiği görülür. TK'mn nüvesi funduszeue.info şu pasajdır: "Kimi zaman iki kişi olduğuma. o kadar inamyorum ki! Üstelik birbiriyle hiç geçinemeyen iki kişi. Biri kalk gidelim derse; öteki, otur oturduğun yerde, sesini çıkarma diye ayak diriyar. Yoksa üç kişi miyiz? Bu kavgacı ikiliyi uzlaştırmaya çalışan üçüncü kişi kim?" "Zaman zaman trende, otobüste yamma oturan meraklı yol arkadaşlarına başka bir insanın yaşarmm sunmayı nasıl özlemişimdir. Hiç başaramadım ama! Ben kim miyim? Öğretmen falan değilim. İnsamn almnda yazılı olmaz ya öğretmenliği! En aykırı kişiyim. Bir pavyonda çalışıyorum " Hepçilingirler'in romanlarındaki kadın tipleri, bu itiraftan hareketle şöyle eşleştirilebilir: T K , s; Başka bir yerde de Ayşe Leyla-Mecnun hikayesindeki platonik ve beşeri aşk çelişkisi içinde Kays', anar. T K , s Akgün, K K , s K K , s KK İşlevsel Kadın Kişiler Başkişi Sibel-Huri e Yardımcı kişi Zehra İstek Nesnesi Son ""I Başkişilerin istek nesnesi olan işlevsel erkek tipleri de şu biçimde sıralanabilir: Sibel Öğretmen'in Erkek Tipleri (KK) Ayşe/Tanrıkadın'ın Erkek Tipleri (TK) Yavuz (ilk aşk) Tahir (İlk aşk) Haluk (koca) Mustafa (cinsel partner) , Faik (platonik aşk) Tahir (Ölü maşuk) Tablolardan anlaşılacağı gibi Hepçilingirler'in romanlarında kurgu plammn arketipi cenneti bulma/yitirme/yeniden bulma mitosudur. Başkişi, evrensel ve toplumsal tipoloji bakımından önem taşımayan, işlevsel açıdan istek nesnesi olabilen üç erkek tipi ile, aşamalı olarak üç deneyim yaşar. Bu deneyim süreci aym zamanda bir kendini bulma/kendi olma ve düşüşe direnerek kemali bulma sürecidir. O bakımdan, KK. bir kadımn çevresinde üç erkek tipini ve üç kadın kimliğini sorgulayan; TK ise üç erkek tipinden ikisini, ilk ve son tipi temsil eden bir erkek (Tahir) çevresindeki üç kadım anlatan oluşum romanlarıdır. TK'da da yalmzlık, ölüm ve sevgi üzerine derin ve şairane düşüncelere rastlamr. Yazarın dil becerisi bu romanda da akıcı, anlaşılır, sürükleyici cümleler biçiminde gözlemlenebilmektedir Hepçilingirler'in romanları, modernist romarun özelliklerine uygun biçimde psikolojik gerçekliğin sorgulanmasım ağırlık noktası yaparken Bener'in romanlarında da görülen bilinçli bir eksiklik her satırda fark edilmektedir: Bu romanlarda fiziksel portreye ve betimlemeye hemen hemen hiç yer verilmemektedir. Modernist romanda psikolojik özdeşleyim için bu kaçımlmazdır. TK, KI<:'yagöre otobiyografik nitelikten uzaklaşarak kurmaca çizgisine daha çok yaklaşrmştır. Ancak Tanrıkadın'ın yüceltilmesi (psikolojik savunma düzeneklerinden: sublimation) sırasında Tahir ve öbür kadınların gölgede bırakılması romamn bütünlüğünü zedelemekte ve akışı aksatmaktadır. Bu da herhalde anlatıcımn kendisiyle giriştiği savaşın bitmemesinden ileri gelmektedir. Gerçekte bu durum yaratıcılığın süreceğini de gösterir. Yazarın sonraki romanlarında yalmzlık, ölüm ve sevgi izleklerini daha derin ve kişiliklere sindirilmiş olarak sorgulamayı sürdüreceği tahmin edilebilir. TK' daki birkaç yanlışa da burada değinmelidir. Semra ile Ayşe 'den çekinmeye gerek yok (Ayşe 'den değil Ay ten 'den olacak) ; Tahir kaçıncı gün doğuşu? (doğmuştu olacak) 5. ; karısında (karşısında olacak) Oğlu Yiğit Bener, anlatım ve biçem bakırmndan Erhan Bener'in romanlarının ortak noktasının aralarında bir ortaklık bulunmaması olduğunu söyler Buna karşılık, Erhan Bener, bayan öğretmen ve tanıdıkları aracılığıyla okuru kimlik labirentlerinde geri dönüşlerle dolaştırırken sürekli iki tiple karşılaştırır: Erkekler yaşlandıkça Oblomovlaşan Dr. Faust, kadınlar Emma'dır. Tipolojik çeşitlerne zenginliğinin arkasında hep bu arayış içindeki doyumsuz evrensel tiplerin tekrarlandığı görülür. Bener'in yaşarmnda bürokrat (Memduh Aytür) ve ressam (Cemil Eren) Don I<:işotlar olsa bile sanatında yoktur. Toplumsal tipoloji açısından yazarın gözde mesleklerinin emekli bürokratlar ve öğretmenler olduğu da bir kez daha yinelenmelidir. Bener'in Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri, Ortadakiler, Dönüşler, Elirin Öyküsü, Otobiyografı gibi romanları modernist özellikler taşır. Bunlarda romanla romanın öyküsü iç içedir. Modernist romanın bir diğer başat özelliği olan psikolojik gerçekliğin öne çıkması durumuna da, bu romanlarda yoğun biçimde rastlanır. Erhan Bener'in romanlarında genellikle iki sonuç bulunur: funduszeue.info son. 2. Kötüler ölür. Bener'in son dönem yapıtlarındaki olay ve kişiler, Lale Müldür'ün Destina adlı şiirini andırır: Yaşarmn yönlendirici etkeni kaderi alınyazısıdır. Olaylar yazarın hoşlandığı, olmasını beklediği biçimde biter. Son döneminde Bener'in kötü sona eli varmaz. Roman sonları ani, ayrıntısız ve sevgiyi vurgulayacak biçimde gelir. Baş göğse yaslanır, el ele tutuşulur, aşk ve umut sözcükleri söylenir. Bazen örtülü bir barış ve huzur duygusu, Memduh Şevket Esendal biçemini andıran bitişIerde güçlü biçimde vurgulanır. Tanpınar'ın dediği gibi: "Herşey yerli yerinde " Bu yönüyle Bener'in romancılığı modern/gerçekçi roman öncesi romantik/klasik roman geleneğine bağlanır. Bener'in romanlarında gözlemlenebilen başka bir özellik de erkek egemen bakış açısıdır. Bu bakış açısı sorgulanmaz ve tartışılmaz. Halide Edib'in kadın kişileri güçlü ve dirençli insanlardır. Onlar aynı zamanda erkeklerini veya kaderlerini de kendileri seçerler. İçgüdülerini bastırıp güçlerini yüce ülkülere yönlendirebilirler. Yakup Kadri de bu bakımdan Halide Edib'e benzer. Onun kadınları da seçme haklarını kullanırlar. Peyami Safa ise seçme hakkını Doğulu ve Batılı kadın arasında kalan erkeğe verir. Seçilen, Doğu yönü baskın Batılı bir sentezdir. Bener'in romanlarındaki kadın kişilerin en belirgin özelliği meslek, sınıf, inanç, eş-anne-sevgili rollerinden ve küıtürel kimlik sorunlarından önce, libidolarıdır Kadınları Bener, , ; Bener Yiğit, , ; Bener, a, T e k iI le ş m e 'd e k i Medeni, B ö c e k ' t e k i Recai ve O r t a d a k i l e r ' i n 'yazar"ı, H ı n z ı r Kız'daki emekli vali gibi erkek başkişiler de libido ekseninde yaşamı anlamlandırmaya çalışan kahramanlardır. devindiren ana güdü cinsellikleridir. Rollerini bu işlev belirler. Güçlü, yalmz kalabilen, tek başına yaşanun yükünü taşıyabilen kadın imgesi Bener'de yoktur. Onun kadın kişileri protest, muteriz, reddeden, "hayır" diyebilen varlıklar değildir. Buna bağlı olarak siyasal ve toplumsal sorunlara ilgi Bener'in kadın kişilerinde bir rozet, broş, makyaj gibidir. Onların tek kaygısı, melankoliden libidoya yönelmiş, Servet-i Fünun maraziliğine benzer bir durumdur: Erhan Bener'in romanları Baharla Gelen, Sisli Yazlarda yaşanan, Loş Aynalarda Işığımn Gölgesi Yansıyan, kızların Hınzırlıktan vazgeçip çalışan veya emekli kamu görevlileri ile yaşanum birleştirdiği, Nereye Giderse gitsin Ortadakilerin Aşk-ı Muhabbet Sevda yaşantılarım anlatan, Sonbahar Yapraklarına karışıp giden otobiyografik ürünlerdir. Yazardaki siyasal vurgunun arka fona 12 Eylül karşıtı bir tutum olarak yansıdığı da belirtilmelidir. O bakımdan Bener'in yılında kamu görevinden ayrılması ve 'da ellinci yaşdönümünü sorgulaması ile girdiği olgunluk döneminin romanları, bunalımdan esenliğe doğru kimlik arayışlarım ön planda işlemeleri nedeniyle psikolojik romanlar olarak nitelenebilmeleri yamnda; II. Dünya Savaşı'ndan günümüze değin süren tarihsel-toplumsal gelişme ve sorunları hep duyumsattıkları için "dönem romam" olarak da tammlanabilirler. Hatta, bazı öyküleri ile Tekilleşme, Böcek, Ortadakiler, Hınzır Kız ve Otobiyografi adlı romanları, "12 Eylül Romanları" kategorisine alınabilir. Otobiyografi, üç ayrı öykünün kaynaştırıldığı kurgusu, dili, üslubu, mekan ve zamam olayla kaynaştırması, tipleştirmesi ve bakış açısı ile başarılı bir romandır. "Bir düş, bir ütopya olarak insanlık idealine bağlılık, benim yaşanumda, hayata bakış açırnda, ince ayrıntılar dışında değişikliğe uğramanuştır" diyen yazarın bu romamm, yeni Türk edebiyatımn iletisi anlatırmmn içine yedirilmiş "hümanist" yapıtlarımn başında görmek uygun olur. Bener Elif'in Öyküsü ve Hınzır Kız ile soydaş bir üçlü oluşturan Otobiyografi'de Türk Emma'sımn yeni ve başarılı bir versiyonunu yaratmıştır. Yaratıcılığımn en önemli kaynağı, bu incelemede ayrıntılı bir biçimde gösterildiği gibi kendi yaşantıları, anıları, gözlemleri ve birikimleridir. Bu bakımdan adındaki gibi otobiyografik bir romandır. Yazar romanda bir erkeğin kaleminden kadınlık hallerini başarıyla edebileştirmiştir. Otobiyografi, Aşk-ı Memnu'dan günümüze değin Türk romammn ulaştığı olgunluk düzeyine tamklık etmektedir. Son olarak bu incelemenin Bener ile ilgili kısmım bir soru ile bitirmek uygun görünmektedir. Hilmi Ziya Ülken Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi'nde, Niyazi Berkes Türkiye'de Çağdaşlaşma'da ve Bernard Lewis Modern Türkiye'nin Doğuşu'nda Mehmet Akif Ersoy hakkında susarlar. Acaba Ahmet Oktay, Enis Batur, Selahattin Hilav, Murat Belge ve Berna Moran Erhan Bener hakkında niçin susmuşlardır? Romanları incelenen yazarlar dış özellikleri ile karşıt özellikler taşırlar: Çok yazan yaşlı erkek romancı ve az yazan genç bayan romanc!. Bener kendi yaşantılarım ötekine yedirerek başarıyla anlatırken Hepçilingirler başkasını anlatır gibi yaparak kendini başarıyla estetize edebilmektedir. Bu yüzden Bener duygusal boşlukları araştırmacı kişiliği ile doldurarak kadın kişilerine daha dışarıdan ve nesnel bakarken Hepçilingirler doğrudan kendi yaratıcılığı ile kadın kişilerine içeriden ve öznel bakar. Bener'deki cinsellik bu bakımdan Hepçilingirler'in platonik anlatımlarıyla tam bir karşıtlık oluşturur. Aynı karşıtlık Bener'in babalık fıgürüne, felsefeye ve evrenseki tutuma yakınlığı ile Hepçilingirler'in annelik fıgürüne, edebiyata ve milli olana yakınlığında da görülür. Ancak benzerlikler daha dikkat çekicidir: Çok alanlı tutum, psikolojiye ve hatta genelolarak "edebi tababet" e düşkünlük, muhalif siyasete mensubiyetle birlikte derin bir mistik ve dinsel epistemolojik sorgulama; bölümlerin düzenleniş ve dizilişinde post-modern eğilimler; kompleks cümleler, şairane üslup ve yüksek Türkçe duyarlılığı; kurmacayı kendi yaşamından türetme; üretkenlığin ve yaratıcılığın artışı; yazarlığı ciddiye alma ve okura değer verme; hayata sadakat Erhan Bener nasıl Halit Ziya geleneğine bağlanabilirse, Feyz Hepçilingirler'in de Muhadarat yazarı Fatma Aliye Hanım'ın başlattığı, Halide Edip ve Halide Nusret'in sürdürdüğü idealist güçlü kadın geleneğinin son halkalarından biri olduğu söylenebilir. Bener'in çocukluk anılarında canlanan büyükanne fıgürünün Hepçilingirler'in romanlarında da vurgulu bir biçimde yer aldığı görülür. Kahramanların oluşumunda ırmağın kaynağı anneanne veya babaanne fıgürüdür. Hümanist anlayış açısından iki yazarın benzeştiği söylenebilir. Çağına tanıklık etme bilincinin iki yazarda da yüksek olduğu gözlemlenmektedir. Ancak bütün bu benzerlik ve karşıtlıkların üstünde bir nokta özellikle vurgulanmalıdır: Onların başarısı Türkçenin ve romanın kazanımıdır. Otobiyografı ve KK hem Türk romanının son yüzyıllık seyrinin ulaştığı noktayı, hem de son çeyrek yüzyıl Türk romanındaki başat özellik ve yönelişleri anlamak açısından göz önünde bulundurulması gereken temsil yeteneği yüksek romanlardır. (Not: Metin içinde künyesi verilen kitapIara burada ayrıca yer verilmemiştir.) Adıvar Adnan, , "Tarih ve Biyografi", İÜEF Tarih Dergisi, CIL, S Akgün Ayten, , "Söyleşi", funduszeue.info /31/ funduszeue.info Ali Rıza-Mehmed Galib, , XIII. Asr-ı Hicride Osmanlı Ricili, İst. Tercüman Yayınları, C II Aliye Zeynep, , "Erhan Bener: Sanatçı Kişiliği ve Yapıtları Üzerine", Yüzyüze Edebiyat içinde, İst. Bilgi Yayınevi Alptekin Fecir, , "Çok Yakında İki Roman Daha Geliyor", Yeni Binyıl Kitap Eki, 21 Ocak Andaç Feridun, , Erhan Bener'in Dünyasına Yokuluk, İst. Dünya Kitapları Ateş Nurgül, , "Erhan Bener: Roman İnsanı Anlatır", Virgül, Ocak, S Ayda Adile, , Bir Demet Edebiyat, Ank. T.İş B. Yayınları Aytaç Gürsel, , "Bir Bilim Adamının Romanı", Yazko Edebiyat, Ağustos, S Aytaç Gürsel, , Edebiyat Yazıları, Ank. Gündoğan Yayınları, CI Aytaç Gürsel, , Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Ank. Gündoğan Yayınları Ayvazoğlu Beşir, , Eve Dönen Adam, İst. Ötüken Yayınları, Ayvazoğlu Beşir, , Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak, İst. Ötüken Yayınları Bener Erhan, , Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri, İst. Yazko Yayınları Bener Erhan, , , Bürokratlar, İst. Adam Yayınları, C I , CIL Bener Erhan, , Baharla Gelen, İst. Yazko Yayınları Bener Erhan, , Bir Büyük Bürokratın Romanı, İst. Bilgi Yayınevi Bener Erhan, , Burcu Öğretmenin Öyküleri, İst. Bilgi Yayınevi Bener Erhan, a, Aşk-ı Muhabbet Sevda, Ank. Bilgi Yayınevi Bener Erhan, b, Tekilleşme, Ank. Bilgi Yayınevi Bener Erhan, , Elirin Öyküsü, İst. Bilgi Yayınevi Bener Erhan, , Böcek, Ank. Ü mit Yayıncılık Bener Erhan, a, Oyuncu, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, b, Sisli Yaz, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, a, LoşAyna, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, b, Işığın Gölgesi, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, a, Ölü Bir Deniz, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, b, Sonbahar Yaprakları, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, , Yalnızlar, İst. Remzi Kitabevi (İlk baskı Gordium adıyla) Bener Erhan, a, Ortadakiler, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, b, Kedi ve Ölüm, İst. Remzi Kitabevi (ilk basımı 'de Ara Kapı adıyla) Bener Erhan, 2üü3c, "Sevginin Doğuşu", Aşk Nereye Kadar içinde, İst. Dünya Kitapları Bener Erhan, 2üü4a, Dönüşler, İst. Remzi Kitabevi Bener Erhan, 2üü4b, Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi, İst. Dünya Kitapları Bener Erhan, c, Aşk-ı Muhabbet Sevda, İst. Dünya Kitapları Bener Erhan, , Hınzır Kız, İst. Dünya Kitapları Bener Yiğit, ,"Erhan Bener ve Sanatı Üzerine", Gündoğan Edebiyat, Bahar, funduszeue.info, S . Cemal Süreya, ,99 Yüz (İzdüşümler-Söz Senaryoları), İst. KaynakYayınları Cemal Süreya, , Sevda Sözleri, İst. YKY Emi! Birol, , Reşat Nuri Güntekin, Ank. KB Yayınları Fethi Naci, , Kıskanınak, İst, Oğlak Yayınları Günyol Vedat, , Uzak Yakın, Bölük Pörçük Anılar, İst. Dünya Kitapları Hepçilingirler Feyza, a, "Bugün Hüseyin Rahmi", Yazarlar Dünyası, l<:ış,S:6 Hepçilingirler Feyza, b, l<:ırmızıKaranfıl Ne Renk Solar?, 1. bs. İst. Simavi Yayınları, ; 2. bs. İst. Remzi Kitabevi, Nisan ; 3. bs. İst. Remzi Kitabevi, Haziran (İncelemede bu son bs. kullanıldı.) Hepçilingirler Feyza, Tanrıkadın, (1. bs.) İst. Remzi Kitabevi, Haziran ; 2. bs. İst. Remzi Kitabevi, Haziran (İncelemede bir ay içirıde iki baskı yapan kitabın 2. bs. kullanıldı.) İleri Selim, , Anılar; ıssız ve Yağmurlu, İst. Doğan Kitap İleri Selim, , Annem İçin, İst. Doğan Kitap Kaplan Mehmet, , "Öğretmenler ve Memurlar Romancısı: Reşat Nuri", İstanbul, Şubat Karabey Zeynep, , "Romanda Tip Olgusu ve Tipirı İşlevi Üzerirıe Yazarlarla Söyleşiler: Erhan Bener", Yazko Edebiyat, Aralık S Karaca Emin, , "Karanfılın Ağırlığı", funduszeue.info /kultur/funduszeue.info Karaosmanoğlu Yakup Kadri, , Anamın l<:itabı,İst. İletişim Yayınları Karaosmanoğlu Yakup Kadri, , Panorama, İst. İletişim Yayınları Karaosmanoğlu Yakup Kadri, , Politikada l<.lrkBeş Yıl, İst. İletişim Yayınları Kavcar Cahit, , "çalıkuşu ye Türk Eğitimindeki Yeri" ve "Bir Öğretmenin Romam: Yeşil Gece", Edebiyat ve Eğitim içirıde, Ank. AÜEBF Yayınları Levend Agah Sırrı, , Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. TTK Yayınları Mehmet Serdar, , "Özyaşamöyküsü", Adam Sanat, Eylül S Moran Berna, , Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İst. Cem Yayınevi Olgun İbrahim, , "Am Kaynakçası", Türk Dili, Mart S Ongun Cemi! Sena, , Hz. Muhammed'in Felsefesi, İst. Remzi Kitabevi Önertoy Okay, , "Reşat Nuri Güntekirı ve Anadolu", AÜDTCF Türkoloji Dergisi, evı, S:1 Önertoy Okay, a, "Reşat Nuri'nin Eserlerinin Kaynağı: Anadolu Notları", Hürriyet Gösteri, Aralık S Önertoy Okay, b, "Edebiyatımızda 'Dönem Roman' ve 'Nehir Roman' (Yakup Kadri)", Ortak l<:itap,Mayıs S:1 Özçelebi Betül, a,Erhan Bener, Hayatı, Sanatı ve Eserleri, AÜ SBE TDE AbD YTE Bilim Dalı Basılınamış Dr. Tezi, Damşman: Doç. Dr. Nurul1ah çetin Özçelebi, Betül, b, "Sıradışı Bir Kadın Üzerine", Varlık, Ekim, S Özdenoğlu Şinasi, , "Sanatçımn Kutsal Telaşı", Yaşasın Edebiyat, Nisan, S:6 Özel Sevgi, , "Erhan Bener: Yazar Dünyadan ve Toplumdan Kendini Soyutlayamaz", Hürriyet Gösteri, Aralık, S Özkırımlı Atilla, ,"Erhan Bener, Ölü Bir Deniz", Öykülerle Romanlarda Yaşamak içinde, İst. Ümit Yayıncılık Öztop Erdem, , "Erhan Bener: Erkek Yazarlar Cinsellik Konusunu Bir Şekilde Daha Rahat Anlatabiliyorlar", Adam Sanat, Ocak, S Özyer Nuran, , "Otobiyografi Türü ve İki Örnek", Edebiyat Üzerine içinde, Ank. Gündoğan Ya)'lnları Pala Mustafa, , Yanıtlarıyla Söyleşiler, Ank. Yaba Yayınları Şarman Hande, , "Feyza Hepçilingirler ile Söyleşi", Varlık Kitap Eki, Mart, S Tunç Yasemin, a, ""Erhan Bener ile Söyleşi: Gen Yapım Oluşurken Formüle Bir Damla Romancılık Katkı Maddesi Karışmış Olabilir.", Varlık, Ekim, S Tunç Yasemin, b, "Erhan Bener: Roman Bir Trajedidir", Kitap-lık Babil Kulesi, Aralık, S Wellek Rene-Austin Warren, , Edebiyat Biliminin Temelleri, (çev. funduszeue.info) Ank. KTB Yayınları Yalçın Küçük, , "Bir Estetik Kuramı", Yazko Edebiyat, Şubat, S Yıldız Cemal, , "Erhan Bener'in Haldun Taner Öykü Ödülü Alan Hikayesi Alabalık'ın Yapısal İncelemesi", Gündoğan Edebiyat, Bahar S

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası