basın kartı yenileme / Basın kartı olmayan gazeteciler neler yaşıyor? | Independent Türkçe

Basın Kartı Yenileme

basın kartı yenileme

Rabia Çetin 

Türkiye’de basın kartı yönetmeliğinde son yıllarda yapılan değişiklikler nedeniyle birçok gazetecinin basın kartı iptal edilirken, sürekli basın kartı için hak kazanan gazetecilerin ise kartları verilmiyor. 

Basın kartlarına dair uygulamaların T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlanmasının ardından yılında değiştirilen Basın Kartı Yönetmeliği’nde gazetecilerin “basın meslek onurunu zedeleyecek işler yapması, davranışlarda bulunduğu veya alışkanlıklar edindiği” ve “milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi” halinde kartların iptal edilebileceği ifadesi yer almıştı. 

Çağdaş Gazeteciler Derneği, İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan bu yönetmeliği Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna (İDDK) taşımıştı. Danıştay 1 Nisan tarihinde verdiği kararında yeni yönetmeliği basın özgürlüğüne aykırı olduğu ve muğlak ve keyfi gerekçelerle basın kartlarının iptal edilemeyeceğine karar verdi. Ancak yıllardır sürekli basın kartı taşıyan gazetecilerin kartları hâlâ yenilenmezken, birçok gazetecinin de basın kartı iptal edilmiş durumda.

Öte yandan iktidara yakın olup asıl mesleği gazeteci olmadığı halde basın kartı sahibi olan gazetecilerin son günlerde mafya-siyaset-iş ilişkilerine dahil oldukları, iş insanları ve mafya liderleri ile iktidar arasında “arabuluculuk” yaptıkları, rüşvet istedikleri ortaya çıktı. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker&#;in yayınladığı videolarla ortaya çıkan bu ilişki ağının ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Veyis Ateş ve Hadi Özışık’ı üyelikten çıkardı. 

Bir yandan basın kartı sahibi olan iktidara yakın gazetecilerin karıştığı suçlar diğer yandan gazetecilerin kartları üzerindeki ambargoları 52 yıllık gazeteci Aydın Engin, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi Yöneticisi Evrensel gazetesi çalışanı Çağrı Sarı ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi ve bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu ilekonuştuk. 

İletişim Başkanlığı: Aydın Engin’in sürekli basın kartını 27 yıl önceki mahkûmiyeti nedeniyle yenilemiyoruz

52 yıllık gazeteci Aydın Engin’in 25 yıldır taşıdığı sürekli basın kartı iki yılı aşkın süredir verilmiyor. Hiçbir gerekçe gösterilmeden kendisine verilmeyen sürekli basın kartı için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı dava eden Engin süreci şöyle anlatıyor: 

“Şu an mahkeme dilekçemi inceliyor. Başvurumdan bu yana epey zaman geçti ama herhalde ince eleyip sık dokudukları için bu kadar uzun sürüyor. Ancak dava dilekçemize İletişim Başkanlığı avukatı bir cevap verdi. AKP’nin icat ettiği İletişim Başkanlığına çok yakışır bir cevap oldu. Özetleyeyim: İletişim Başkanlığı avukatı benim yılında, yani 27 yıl önce yaptığım bir haberle ilgili olarak dava açıldığını, 18 ay hapis cezasına mahkûm edildiğimi ve cezanın ertelendiğini hatırlatıyor ve ekliyor, ‘Bu cezanın verilmesini gerektiren ceza kanunu maddesi daha sonra (’da sonra) Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamına alınmıştır. Bu kanundan ceza alanlara ise basın kartı verilmiyor.’ Avukat bununla da yetinmemiş, bir cümle daha eklemiş: ‘Aydın Engin’in sanık olarak yargılandığı Cumhuriyet davasından da 7 yıl 6 ay hapse mahkum edildiği medyada çıkan haberlerden öğrenilmiştir. Bu da basın kartının yenilenmemesinin gerekçelerinden biridir.”

Basın kartı yönetmeliğindeki ‘milli’ ifadesine de değinen Engin, “Basın meslek onurunu zedeleyecek işler yapması, davranışlarda bulunduğu veya alışkanlıklar edindiği (&#;) milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi’ cümlesinin sonuna ‘AKP iktidarına karşı muhalif bir çizgi izlediği’ cümleciği eklenseydi sorun kalmayacaktı. Bunu eklememişler. Cahillik işte,” diye yorumluyor. 

“Türkiye’de kimin gazeteci olduğuna bizzat devlet karar veriyor”

Basın kartının birçok ülkede meslek örgütleri tarafından verildiğini ve bu ülkelerde devletin de kart konusunda sadece yetkilerin kötüye kullanılmasına karşı bazı önlemler aldığını söyleyen Engin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye’de ise kimin gazeteci olduğuna bizzat devlet karar veriyor. Bu dönemdeki kararlar bütün varlığını ve geleceğini AKP Reisine bağlamış olan İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve takımı tarafından veriliyor. Sadece T24’ten örnekler vereyim: Fahrettin Altun’a göre Mehmet Y. Yılmaz, Hasan Cemal, Murat Sabuncu, Gökçer Tahincioğlu, Yalçın Doğan, Aydın Engin gazeteci değiller. Ben T24’de ‘Tırmık’ adlı bir sergi yeri açtım, orada karpuz satıyorum; Hasan Cemal T24’ün nalburu, Mehmet Y. Yılmaz T24’ün kebapçısı, Yalçın Doğan da kundura boyacısı.”

“Muhalif görülen gazetecilere yönelik bir ambargo söz konusu”

TGS İstanbul Şubesi Yöneticisi ve Evrensel gazetesi çalışanı Çağrı Sarı isekartların iptal edilmesi ve yenilenmemesi sorununun sahada çalışan gazetecilere yansımasının ağır olduğunu belirterek şöyle konuşuyor:  “Sarı ya da turkuaz kart, rengi fark etmeksizin basın kartının iktidar tarafından verilmesi ve onun belirlediği kriterlerde olan kişilere verilmesi zaten sorunlu bir yaklaşım. Kartı almak için çeşitli kriterler getirilmesi, istedikleri gazeteciye kartı verip istediklerine vermemeleri gibi keyfi bir yaklaşıma neden oldu. Muhalif gördükleri mecralarda çalışan gazetecilere büyük bir ambargo söz konusu. Tüm bunların sahada bir karşılığı var ne yazık ki. Kriterlerini tamamladığı, gazeteci olduğu bilindiği halde bu basın kartına sahip olmayan gazeteciler başta kolluk güçleri olmak üzere, birçok devlet yetkilisi tarafından engellemelerle karşılaşıyor. Özetle iktidar sözcülerinin gözünde İletişim Başkanlığının vermiş olduğu karta sahip değilsen gazeteci değilsin.

Türkiye’de tek adam rejiminin tüm kurumlara sirayet ettiğini düşünecek olursak, medyanın çok büyük bir oranının da iktidara göbekten bağlı olduğu koşullarda bu kartın hangi gazeteciye hangi medyaya verildiği aşikar. Biz TGS olarak dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi bu kartı devletin değil basın ve meslek örgütlerinin vermesi gerektiğini ısrarla söylüyoruz ve uzunca süredir bu konuda çalışmalarımız mevcut.”

“Yenilenecek diye alınan kartım beş yıldır verilmiyor”

Kendi kartının da beş yıldır verilmediğini vurgulayan Sarı, “15 Temmuz darbe girişimi süreci ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş sürecinde yüzlerce kişinin kartları iptal edildi. Birçoğunun kartı ise basın kartlarına ilişkin yönetmelik Başbakanlık’tan alınıp Cumhurbaşkanlığı’na bağlandıktan sonra yenilenme süreci için toplandı fakat yenilenmedi. Ben iktidarın hoşlanmadığı bir medya kuruluşunda çalışıyorum, gazetem ambargolu. Senelerdir basın kartı yenilenmeyen çalışanlarımız var. Kartım görev değişikliğinden kaynaklı İletişim Başkanlığı tarafından elimden alındı. 20 günlük bir matbaa sürecinden sonra yeni görevim ile beraber iade edileceği söylendi. Neredeyse beş yıldır bekliyorum. İletişim Başkanlığı tarafından neden böyle olduğuna dair soru sorduğumuzda muhatap dahi bulamıyoruz. Benim gibi olan onlarca gazeteci var. Son iki yılda basın kartının iptal edildiği, kartın yenileme başvurusunun reddedildiğine dair bilgi var elimizde” diye konuşuyor.  

“Gazetecilik onurunun lekelendiğini görüyoruz”

Veyis Ateş, Hadi Özışık gibi ‘gazetecilerle’ ilgili gündeme gelen suç iddialarına ilişkin de konuşan Sarı, “Sedat Peker’in açıklamaları ile gazeteci diye kendilerini tanıtan kimi isimlerin ne kadar kirli bir ağın içinde olduğunu gördük.  Bir gazeteci kirli ilişkiler içine girip, çeşitli lobiler için 10 milyon avro rüşvet istiyorsa burada gerçekten gazeteciliğin onurunun lekelendiğini görüyoruz. Şimdi soralım Veyis Ateş, Hadi Özışık gibi isimler turkuaz kart sahibi mi? Basın kartları iptal olacak mı? Yoksa bu belirtilen kriterler muhalif ve alternatif gerçeğin peşinde olan gazetecilere uygulanacak bir kılıf mı?” diye soruyor. 

“Ankara&#;da basın kartınız yoksa programları izleyemiyorsunuz”

Ankara’da resmi program takiplerinde kart meselesinin büyük bir sorun teşkil ettiğini belirten Gazeteci Gökçer Tahincioğlu da şöyle konuşuyor: 

“Basın kartı konusu Türkiye basınında uzun yıllardır tartışılıyor. Öncelikli sorun, elbette basın kartının devlet tarafından veriliyor oluşu. Türkiye’deki örgütsüzlük, gazeteci örgütlerinin geçmişten bugüne bu konuda çözüm üretememeleri de bu sorunun parçası. Bunun dışında bir de özellikle İstanbul basını odaklı dönem dönem gündeme sokulan, ‘Basın kartı gerekli değildir’ tartışması var. Elbette gazetecilik kartla yapılmıyor. Ancak özellikle Ankara’da, Türkiye genelinde de sokakta muhabirlik yapanların, hükümet, devlet programlarını izleyen, polisle sürekli karşı karşıya gelen gazetecilerin ne büyük zorluklar yaşadığı ortada. Röportaj, söyleşi, gözlem odaklı gazetecilikte basın kartına ihtiyaç duyulmayabilir. Ancak geçmişten bu yana Ankara&#;da basın kartınız yoksa programları izleyemiyorsunuz. Özellikle mesleğin başındaki gazeteciler için bu potansiyel bir işsizlik, iş bulamama nedeni oluyor. İkincisi sokakta, güvenlik riski altında çalışıyorsunuz. Özellikle de genç meslektaşlar. Kaldı ki mesele kartın bir ihtiyaç olup olmaması değil. Kimse kartla kendine avantaj sağlama peşinde de değil. Ya da gazeteciliğini tasdik ettirme uğraşı da söz konusu değil. Önemli olan, bu mesleği yürütenlerin edinme hakkı olduğu kartın, tamamen ideolojik nedenlerle verilmiyor olması. Kartlarının olmaması nedeniyle Meclis başta olmak üzere birçok alanda gazetecilik yapamamaları. Bu nedenlerle, bu konuda mücadele yürütmek elzem.”

“Hemen akredite edilen gazetecilerin ne durumda olduklarını görüyoruz”

Gazetecilere kart için getirilen şartları da değerlendiren Tahincoğlu, “Türkiye&#;de ‘milli’ kavramı çok sevilir. Bu kavram kullanıldığında, vatana, millete hayırlı bir iş yapıldığı sanılır. Bu tanımın içine kimler girmiyor diye bakacak olursak: işkenceyi, haksızlıkları, ölümleri, yolsuzlukları haberleştirenler. Devletin istihbaratının işi gücü yokmuş gibi bunları tarayarak Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği biliniyor. Cumhurbaşkanlığı da bu haberleri tarıyor elbette. Oysa bir hukuk devletinde işleyiş basittir. Birilerinin yasalara aykırı eylemi, bağlantıları varsa savcılığa bildirirsiniz, gereği yapılır. Haksız biçimde yargılanan arkadaşlarımız için başta bu yol izlendi. Şimdi ise tersten gidiliyor. Önce, son derece soyut kavramlarla, ‘millilik, alışkanlık haline getirmek’ vb. gibi terimlerle yönetmelik hazırlayıp, bir bölüm gazeteciye basın kartı, sürekli basın kartı verilmiyor,” diyor.

Hedefin seçilenler dışında kimsenin gazeteci sayılmayacağı bir düzen olduğunu vurgulayan Tahincioğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “Seçilmeyenlerin eylemlerinin terörle, suçla ilişkilendirilmesi. Danıştay bile bu kavramları komik bularak yönetmeliğin yürütmesini durdurdu ve bu soyut kavramlarla karar veremezsin dedi İletişim Başkanlığı’na. Ancak İletişim Başkanlığı, daha da soyut ve komik bir yönetmelik hazırladı. Canlarının kart vermek istediği kişileri biraz sınırlamışlar ama yine de duruyor. Ancak hemen kart verilen, akredite edilen, baş köşede ağırlanan isimlerin hangi durumlarda olduklarını görüyoruz. Kartları iptal edildi mi, hala ‘milli’ mi sayılıyorlar, merak ediyorum.”

“Türkiye&#;de basın kartı prosedürü antidemokratiktir”

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi ve bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu ise kart sorununu şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’deki basın kartı prosedürü, gazetecilik meslek temsilcilerini esaslı olarak dışladığı için, açık ve şeffaf bir süreç içerisinde ele alınmadığı için açıkça antidemokratiktir. Zaten Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun sorunu öngörülmezlik olarak nitelendirmesi boşuna değil. yılına ait Basın Kartı Yönetmeliğinde gözlenen temel sorun, sürekli basın kartlılarının haklarının sanki ilk kez başvurmuşlar gibi tartışmaya açılması, yargılanan veya düşüncelerinden hoşlanılmayan medya temsilcilerinin başvurularının ‘incelemede’ gibi sihirli bir karşılıkla sürüncemede bırakılması veya politik yargı kararları esas alınarak basın kartı taleplerinin reddedilmesidir.

İletişim Başkanlığı’na ait pratiğin temel sorunu, ‘güvenlik’ kriterini düpedüz eleştirelliği hedef alacak tarzda uygulamasında gözüküyor. Basın kartı prosedür ve uygulaması, değerlendirme süreci mesleğe teslim edilmedikçe, medya sektörünün tek siyasi ideolojiye kavuşturulması gibi hayalperest bu çabalar son bulmayacak ancak gazetecilik dibe vurmaya devam edecektir.”

Kart verilmeyen gazeteciler yargılandıkları davalarda ‘Gazeteci değildir’ diye ceza alıyor”

Kart ambargosunun sahada gazeteciliği fiilen engellediğini söyleyen DİSK Basın-İş Genel Başkanı FarukEren, bu durumun mesleki faaliyetlerinden yargılanan gazetecilerin davalarını da etkilediğine dikkat çekiyor: “Haberleri dolayısıyla yargılanan gazetecilerden Ayşegül Doğan’ın Diyarbakır’da yargılandığı davada 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti. Bu davanın gerekçeli kararında ‘Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanımlanmış bir gazetecilik faaliyeti yoktur’ denildi. Yani devlet basın kartı vermiyor ve gazeteciler bu gerekçeyle davalarda ‘Gazeteci değildir’ denilerek ceza alıyor. Biz baştan hep şunu söyledik: Devletin verdiği basın kartı, gazetecinin ruhsatı değildir. Devlet basın kartı vermemeli. Basın kartını diğer ülkeler gibi meslek örgütleri vermeli. Kimin gazeteci olup kimin gazeteci olmadığına iktidar karar veremez. Gazetecinin evrensel ilkeleri var. Türkiye’de de bu konuda çok ileri metinler var. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Haklar ve Sorumluluklar Bildirgesi gibi. Bu bile uygulansa şu anda birçok insan ‘gazeteciyim’ diye ortaya çıkamaz. Ama ne yazık ki uygulanamıyor. Meslek örgütleri bir araya gelip ilkeler belirlemeli, bu ilkelere uygun olarak kartın verilip verilmeyeceği belirlenmeli. Gazeteci örgütleri bir denetim mekanizması oluşturulmalı.”

“Gazetecinin görevi arabuluculuk değil”

Veyis Ateş ve Süleyman Özışık gibi gazetecilerin karıştığı iddia edilen suçlara ilişkin de konuşan Eren, “İktidar ‘Ben istediğime gazetecilik yaptırırım, istediğime yaptırmam. Benim gazeteci saydıklarıma kart veririm’ diyor. Ama kendi gazeteci saydıkları aslında bize göre hiçbir zaman gazeteci değil. Bunlar iktidarın propagandistleri. Sadece iktidar propagandası da yapmıyorlar. Ağır suçlara karışıyorlar. İktidarın girdiği kirli ilişkiler içerisinde yer alıyorlar, arabuluculuk yapıyorlar. Meslektaşlarını, muhalifleri hedef gösteriyorlar. Gazetecinin görevi arabuluculuk değil, kamuyu bilgilendirmek, haber yapmaktır. Kirli ilişkileri gazetecilikle örtmeye çalışan insanlar bunlar. Gazeteciler Cemiyeti Hadi Özışık ve Veyis Ateş’i üyelikten çıkarttı. Bu önemli bir adım ama yeterli değil. Daha hızlı ve acil çözümler üretilmeli” diyor.

Basın &#;zg&#;rl&#;ğ&#; ve Basın Kartı Davası

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın dava konusu olan Basın Kartı Yönetmeliği’nin yürütmesinin durdurulmasından vazgeçildiğini duyurması üzerine meslek örgütleri, Danıştay’a halen basın özgürlüğü için kartın kritik öneme sahip olduğunu hatırlatarak çağrıda bulundu.

Türkiye’de gazetecilik mesleğini sahada ve TBMM gibi kamu kurumları nezdinde yürütme konusunda “basın kartı” sahipliği, devletin çizdiği çerçevede halen belirleyici rol oynamasına rağmen kartın kimlere, hangi şartlarda verileceğine ilişkin son yıllardaki keyfilik tartışma konusu.

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı oluşturulduğu ve yeni yönetmelik yayımlandığı gerekçesiyle hak sahibi gazetecilere ait sürekli basın kartları dahil olmak üzere tüm kartlara ilişkin “yenileme” süreci başlamıştı. Bu süreçte hükümete yakın olmayan medya kuruluşlarında görevli ya da muhalif çizgideki gazetecilere, basın kartları verilmesi ya geciktirilmiş ya da kartları verilmemişti. Bunun gerekçesi durumundaki Basın Kartı Yönetmeliği’ni ise ilk önce Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası dava konusuna dönüştürdü.

ÇGD ve Basın-İş Sendikası’nın açtığı davada yönetmelik aleyhine sonuç alınması üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu sefer kısmi yenilemeyle yeniden Basın Kartı Yönetmeliği yayınladı. Bu yönetmelik aleyhinde de hem ÇGD ve Basın-İş Sendikası hem de Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından ayrı ayrı Danıştay’da davalar açıldı.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, taraflara yeni tebliğ edilmiş olan 14 Şubat tarihli kararıyla Gazeteciler Cemiyeti, TGS ve TFMD’nin açtığı dava kapsamında, Danıştay Dairesi’nin verdiği Basın Kartı Yönetmeliği’ne ilişkin yürütmesinin durdurulması kararını kaldırdı.

İletişim Başkanlığı bugün kamuoyuna açıkladı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bugünkü açıklamasıyla kamuoyuna yansıdı. Açıklamaya göre; Kurul, Basın Kartı Yönetmeliği’nde 21 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişikliklerin iptali talebiyle Danıştay Dairesi’nde açılan davada İletişim Başkanlığı’nın itirazını haklı buldu.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun

Kurul, 14 Şubat tarihli ve /10 sayılı kararında, “Basın kartının, Yönetmelik'te belirtilen kişilere Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca verilen kimlik kartı olarak tanımlandığına, basın-yayın çalışanlarının basın kartını toplumsal olayların takibinde ispat aracı olarak kullanabildiklerine, basın kartı bulunmamasının, basın çalışanlarının mesleklerini yapmalarına engel oluşturduğuna dair mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmadığına, dolayısıyla basın kartının, basın hürriyeti ile ilişkili olmakla birlikte doğrudan bağlantılı olmadığına” hükmetti.

Açıklamada, “Kararda, basın kartıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görevlendirildiği, bu alandaki çalışmaların, kurum tarafından yürütüldüğüne atıfta bulunulan kararnamede ‘Basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, Basın Kartı Komisyonu’nun sekretarya faaliyetlerini yürütmek’ görevinin İletişim Başkanlığı’nın görevleri arasında sayıldığı” vurgulandı. İletişim Başkanlığı’nın görev, yetki ve sorumluluk alanına giren konularda idari düzenlemeler yapabileceği hükmüne de yer verilen kararda, daha önce Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün görev alanına giren ‘Basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek’ görevinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na verildiği hatırlatıldı. Böylelikle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Hukuk Müşavirliği’nin itirazının kabulüne, Basın Kartı Yönetmeliği’nin söz konusu maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına hükmedildi. Buna göre “Söz konusu yönetmelik, karar öncesindeki şekliyle uygulanmaya devam edecek” denildi.

Davacı örgütler: Basın kartı basın özgürlüğüyle bağlantılı

Bu karara konu dava sürecini yürüten Gazeteciler Cemiyeti, TSG ve TFMD, ortak bir yazılı açıklamayla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararındaki Türkiye’de gazetecilik mesleği ve basın özgürlüğü açısından basın kartı meselesine bakışı eleştirdi.

Ortak açıklamada, “Davacı kurumlar olarak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun gazetecilik mesleğini yapmak için zorunlu bir kart olmadığı ifadelerine katılmakla beraber ‘basın kartının basın hürriyeti ile ilişkili olmakla birlikte doğrudan bağlantılı olmaması’ gerekçesine katılmıyoruz. Zira basın kartı gazetecilere çeşitli mesleki kolaylıklar sağlamanın yanı sıra gazetecilerin sosyal güvencesi, yıpranma hakkının zorunlu ön koşulu olduğunu hatırlatmak isteriz” tepkisi gösterildi.

Açıklamada işaret edildiği üzere AKP iktidarı, basın mensuplarıyla ilgili yıpranma hakkını düzenleyen kanunda basın kartı şartını korumuştu. Bu kanuni düzenlemeye ilişkin CHP’nin itirazıysa, Anayasa Mahkemesi’nin halen gündeminde.

Ortak açıklamada, “İlerleyen günlerde Danıştay Dairesi, halkın haber alma hakkı ve ifade özgürlüğünün etkin kullanımını sağlayan ve koruyan basın kartının alma ve iptal koşullarına dair belirsizlikler ve keyfilik taşıyan, masumiyet karinesine aykırı, gazeteciliği kriminalize etme amacı güden 20 Mayıs tarihinde yapılan düzenlemelere ilişkin Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması konusunda esas yönünden değerlendirme yapacaktır” bilgisi de verildi.

ÇGD: Basın kartı verilmesi ve iptali halen hukuki değil

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi sonrasında Basın Kartı Yönetmeliği’ne ilişkin ilk dava sürecini açan meslek örgütü ÇGD ise, Danıştay’ın Türkiye’de gazetecilik mesleğini doğrudan etkileyen basın kartı meselesini hukuki zemine taşıması gerektiğini işaret eden bir açıklama yaptı.

ÇGD tarafından dava sürecine ilişkin yapılan açıklamada, “Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından açılan esaslı ilk dava dosyasında verilen ve gerekçeleri farklı olan yürütmenin durdurulması kararı ortadan kaldırılmamıştır. Yeniden getirilen benzer maddelere ilişkin Derneğimizce açılan esaslı diğer davada da olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar henüz verilmiş değildir. Basın kartı çerçevesinde verilen hak mücadelesi hukuken devam etmektedir” bilgisi verildi.

Açıklamada, “Danıştay’ın en üst karar merci olan İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından tarihinde verilen kararda saptanan tespitler varlığını sürdürmektedir. Yönetmelik’teki düzenlemeler hala hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine aykırı, muğlak ve keyfiliğe açıktır. Basın kartının verilmemesine ve iptaline dönük düzenlemeler hala kanuni dayanaktan yoksundur. İletişim Başkanlığı’nın basın kartıyla ilgili yapacağı değerlendirmeleri ve araştırmaları neye göre yapacağı, nasıl yapacağı, bu verileri ve bilgileri nasıl tutacağı, kimler tarafından bu bilgilere erişilebileceği halen belirsizdir. Halen yüzlerce gazeteci, bu nedenlerle basın kartına erişememekte ve mesleğini yerine getirmekte güçlüklerle karşılaşmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

ÇGD ayrıca “Gazetecilik mesleğinin yapılmasını engelleyen, haber alma ve verme haklarını kısıtlayan düzenlemelere karşı verdiği hukuki mücadeleye ve gazeteciler ile meslek örgütleri basın mesleğine dair ilkelerle basın kartları konusunda söz sahibi olana kadar verilecek mücadeleye sonuna kadar devam edecektir” açıklamasında bulundu.

Basın Kartı

BASIN KARTI

Sayılı Kanun, / sayılı Kararname ve Basın Kartı Yönetmeliğine göre Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Basın Kartına sahip kişilerin kullanabileceği Seyahat Kartıdır.

Basın Kartı Yönetmeliğine göre Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Basın Kartına sahip kişiler yararlanır.

Başvuruda istenen belgeler;

  • Nüfus cüzdanının aslı, 
  • Son altı ay içerisinde çekilmiş 1 adet adet biyometrik fotoğraf,
  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Basın Kartı aslı.

Yapılan işlemlerde Fotoğraflı bir Kimlik belgesinin ibrazı zorunludur

KART TESLİMİ

Şahsen başvurularda kart teslimi 10 dakika içerisinde yapılır.

Kartlar kart sahiplerine veya kanuni temsilcilerine teslim edilir.
 

Kart Bedeli = 50 TL 
Kart Yenileme Bedeli (çalıntı, kayıp ya da yıpranma nedeniyle)  = 50 TL

Basın  kartı otobüslerde, metro ve banliyö istasyonları ile vapur iskelelerinde bulunan validatörlere okutulmak suretiyle kullanılır.

KAYIP-ÇALINTI KART BİLDİRİMİ / USULSÜZ KULLANIM / HATALI KULLANIM
 

KAYIP-ÇALINTI KART BİLDİRİMİ

Kartların çalınması ve zayi olması durumunda kart başvuru merkezlerine şahsen gelerek ya da 35 35 numaralı telefona bildirimde bulunarak kartlar kullanıma kapattırılır. Bildirimde bulunulmayıp da başkası tarafından kullanılırken el konulan kartlar sistemden kapatılır.


USULSÜZ KULLANIM

Kişiselleştirilmiş İzmirim Kart’ın usulsüz ( hak sahibi dışında başkası tarafından ) kullanılmasının tespiti halinde, tutanak düzenlenerek  ilk kez tespit edilmesi halinde 2 ay, ikinci kez tespit edilmesi halinde 4 ay, 3 kez ve üzerinde tespit edilmesi halinde 6 ay süre ile kişiselleştirilmiş İzmirim Kartı kullanıma kapatılır ve bu süre boyunca bildirim yükümlülüğüne uymayan kişiye yeni Kişiselleştirilmiş İzmirim Kart verilmez. Bu sürenin sonunda kişinin talebi halinde Kişiselleştirilmiş İzmirim Kart kullanıma açılır.

Basın kartları sorgulaması Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile yapılan protokol sonucu açılan web servisi aracılığı ile yapılır.

KAYIP, ÇALINMA VE YIPRANMA HALİNDE;
Kayıp, çalınma ve yıpranma durumlarında Konak Kart Başvuru Merkezine başvuru yapılır. Kullanıcı hatasından kaynaklanan arıza ve kayıp kartlardan 50 TL kart ücreti  alınır. 

        İstenilen Evraklar;

    Nüfus cüzdanının aslı,
   •  Son altı ay içerisinde çekilmiş 1 adet adet biyometrik fotoğraf,
  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Basın Kartı aslı.

ARIZALANMASI HALİNDE;
Arıza durumlarında  Konak Kart Başvuru Merkezine başvuru yapılır. Fiziki hasarlar dışında arızalanan Kişiselleştirilmiş İzmirim Kartlar, kişiselleştirildiği tarihten itibaren 2 yıl süre ile ücretsiz olarak değiştirilmektedir.

        İstenilen Evraklar;

  • Nüfus cüzdanının aslı,
  • Son altı ay içerisinde çekilmiş 1 adet adet biyometrik fotoğraf ,
  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Basın Kartı aslı.

Başvuru Merkezleri:
- Konak Kart Başvuru Merkezi,
- Bostanlı Kart Başvuru Merkezi,
- Fahrettin Altay Kart Başvuru Merkezi,
- Bornova Kart Başvuru Merkezi,
​- Üçyol Kart Başvuru Merkezi.

Gazeteciler, kendilerini tanıtmak veya erişimin kısıtlandığı mekânlara haber yapmak amacıyla girebilmek için mesleki bir kimlik belgesine ihtiyaç duyuyor. Uluslararası Basın Kartı (IPC) ’den beri ’dan fazla ülkede bu ihtiyacı karşılıyor.

IPC, gazetecilik ilkelerine ve medya etiğine uygun biçimde profesyonel olarak habercilik yapanlara, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na (IFJ) üye meslek örgütlerinin değerlendirmesiyle veriliyor. Federasyona sadece kurumlar üye olabildiği için bu kart bireysel olarak &#;IFJ üyeliği&#; anlamına gelmiyor.

1- IPC başvurusunu nasıl yapabilirim?

İlk adım olarak lütfen bu sayfada verilen bilgileri dikkatle okuyunuz. Gerekli şartları sağladığınızı düşünüyorsanız bu sayfada yer alan “başvuru formu için tıklayınız.” Açılan sayfada istenen bilgileri eksiksiz doldurmanız gerekiyor. Formu doldururken özellikle kartın gönderilmesini istediğiniz adresin eksiksiz olmasına ve karta basılmasını istediğiniz fotoğrafın beyaz fonlu vesikalıkolmasına dikkat ediniz. 

2- Başvuru formunu doldurdum ve gönderdim. Ancak e-posta ya da telefonuma bildirim gelmedi. Ne yapmam gerekiyor?

Formu eksiksiz doldurduktan ve “gönder” seçeneğini tıkladıktan sonra açılan sayfada “yanıtınız kaydedildi” uyarısını göreceksiniz. Bu uyarı, başvurunuzun sorunsuz şekilde Sendikamıza ulaştığı anlamına geliyor. Size bunun dışında bir ön bildirim yapılmıyor. 

3- Başvuru yaptıktan sonra süreç nasıl işliyor?

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) bünyesinde IPC Değerlendirme Kurulu bulunuyor. Bu Kurul, sizlerden gelen başvuruları her ayın son haftasında yapılan değerlendirme toplantısında gündeme alıyor. Toplantı sonrasında tüm başvuru sahiplerine e-posta yoluyla bildirim yapılıyor.

4- IPC kartımı ne zaman alabilirim?

Başvurunuz olumlu sonuçlandıysa, kart ücretini TGS hesabına yatırmanızı takip eden hafta içinde IPC kartınız belirttiğiniz adrese postalanıyor. 

5- Kart ücretini ne zaman yatıracağım?

Kart ücreti, başvuru sırasında değil, başvurunuz kabul edildikten sonra sizden talep ediliyor. Başvurunuzun kabul edildiğine dair e-posta yoluyla bildirim aldığınız takdirde aynı e-posta içinde kart ücretinin ödeneceği banka hesap numarası da sizlerle paylaşılıyor. 

6- Kartın geçerlilik süresi ne kadar?

IPC geçerlilik süresi 2 yıldır. Bu sürenin sonunda yeniden IPC başvurusu yapmanız gerekiyor. Kart yenileme işlemi için ilk kez kart alıyormuş gibi başvuru formu eksiksiz doldurulur.  

7- Kart ücreti ne kadar?

Toplu iş sözleşmesi olan iş yerlerinde çalışan üyeler 35 Euro karşılığı TL, diğer başvuru sahipleri ise 45 Euro karşılığı TL yatırarak kartlarını temin ediyor. TL karşılık olarak, kart ücretini yatırdığınız tarihteki kur dikkate alınıyor. 

8- Kart ücretini yatırdım. Kartı nasıl alacağım?

Sizinle paylaşılan banka hesap numarasına kart ücretini yatırdıktan sonra Sendikadan gelen e-postaya, dekontunuzu da ekleyerek yanıt vermeniz gerekiyor. Ardından kartınız verdiğiniz adrese postalanıyor. 

9- Kimlerin mesleki portfolyo ve referans mektubu sunması gerekmiyor?

Gazetecilik faaliyeti yürüten TGS üyelerinin mesleki portfolyo ve referans mektubu sunması gerekmiyor. Diğer başvuru sahiplerinin ise bu belgeleri sunması gerekiyor. 

Serbest gazeteciler de IPC başvurusu yapabilir mi?

Bir medya kuruluşunda kadrolu olarak çalışanların yanı sıra, serbest gazeteciler de IPC başvurusunda bulunabilir.

Nasıl TGS üyesi olabilirim?

TGS üyesi olmak için bir medya şirketinde sigortalı olarak sayılı Basın İş Kanunu’na tâbi veya değil- çalışmanız ve e-devlet’ten sendika üyelik işlemlerini tamamlamanız gerekiyor.

Bu bilgilerin dışında IPC hakkında sorum var. Nasıl iletişim kurabilirim?

IPC başvuru süreci ile ilgili merak ettiğiniz başka sorular varsa, bunları [email protected] e-posta adresi üzerinden bizimle paylaşabilirsiniz. 

 

Doldurulacak forma eklenmesi gereken belgeler şöyle:

RESMİ KİMLİK BELGESİ: Nüfus cüzdanı, kimlik kartı, sürücü belgesi veya pasaportun kimlik bilgilerini içeren sayfasının fotoğrafı.

YERLEŞİM YERİ (İKAMETGÂH) BELGESİ: Türkiye’de ikâmet etmek başvuru kriterlerinden biridir. Türkiye’de ikâmet etmeyen gazetecilerin, ikâmet ettikleri ülkede IFJ tarafından yetkilendirilen gazetecilik örgütlerine  IPC kartı için başvuru yapması gerekiyor. 

EN AZ 1 ADET REFERANS MEKTUBU: TGS üyesi olmayan kadrolu veya serbest gazetecilerin, eserlerini yayımladığı kuruluşların antetli kâğıtlarına yazılmış, bu kuruluşun editörünün veya yöneticisinin imzasını taşıyan, başvurucuyla ne kadar süre boyunca, kaç haberde çalıştıklarını da belirten bir mektup.

Referans mektubunda dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar şunlardır: 

  1. Kurumun isminin, logosunun ve açık adresinin yer aldığı bir anketli kâğıda yazılmalıdır. 
  2. Mektubun sonunda, referansı veren kurumun kaşesi, imzası ve tarih bulunmalıdır. 
  3. Referans mektubunu veren kurumun temsilcisi, başvuruyu yapan gazetecinin kurum için yürüttüğü habercilik faaliyetlerini açıkça belirtmelidir.

MESLEKİ PORTFOLYO: Başvurucunun, aşağıdaki faaliyet kriterlerini de karşılayan gazetecilik eserleri seçkisi (Eserlerin çevrim içi bağlantıları veya diğer içerikler -televizyonda yayımlanmışsa haber bülteninin videosu vb.)

  1. Başvurucunun, son 2 yıl içinde en az 10 haberinin (gazetecinin imzasıyla yayımlanan özel haberler/içerikler olması gerekmektedir) bir medya kuruluşunda yayımlanmış olması gerekmektedir.
  2. Yukarıdaki kriteri karşılamayan başvurucuların, son 20 yıl içinde en az 6 yıl boyunca kesintisiz olarak profesyonel gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü belgelendirmesi gerekmektedir. Örneğin muhabirlik dışındaki görev alanlarında (editörlük, kameramanlık vb.) çalışan ve imzası haberlerde yer almayan gazetecilerin bu durumu, referans mektubunda tespit edilmelidir.
  3. İster metinsel ister görsel-işitsel içerikler olsun, her mecra ve biçimde nitelikli gazetecilik eseri, mesleki portfolyo olarak başvuru dosyasına eklenebilir. Örnek: Haber metinlerini içeren web bağlantıları, ses dosyaları, taranmış gazete sayfaları, görüntülü gazetecilik eserlerinin bulunduğu YouTube veya Vimeo bağlantıları vb.

 

Başvuru formu için tıklayınız

 


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası