kendini değersiz hisseden kadın / Değersizlik Duygusuyla Baş Edebilmek | Avita Çalışan Destek Hizmetleri

Kendini Değersiz Hisseden Kadın

kendini değersiz hisseden kadın

Takdir edilmeyen çalışan strese giriyor… Kendini değersiz hissediyor…

Dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir sosyal toplantıya katılıp iş hakkında konuşun. İş stresini onaylayan
yüzlerce öykü ve anekdot dinlersiniz. Stres tüm gelir seviyelerini, yaşları ve coğrafyayı kapsar. Bazı araştırmalar,
insanların yüzde 77’sinin işlerinden memnun olmadığını ortaya koyar. Gallup ayrıca bu keyifsiz işgücünün işverenlere maliyetinin,
kaybedilen verimlilik nedeniyle milyar dolardan fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Çocukken her gün babamın ağır adımlar atarak işe gitmesini izlerdim ve bu nedenle bir şekilde iş stresi konusunda takıntılı hale geldim. Zaman içinde, insanların zamanlarının büyük bölümünü işlerinde geçirmelerine karşın, pek çoğunun görevleri konusunda ihtiyacı karşılanmamış ve gergin hissettiğine ilişkin korkunç gerçekle karşı karşıya kaldım.  Büyüdükçe, bir başka farkındalığa daha ulaştım: İş stresi bireyler ve toplumun genelinde yıkıcı bir etki yaratıyordu. Bu sorunun nedenini anlamak ve bir çözüm bulmak, kariyerim için dikkate değer bir odak noktası haline geldi.

Stresli bir iş, kötü iş demek değildir. Kötü iş, algılayan kişinin gözlerinde yatar. Bir kişinin hayali, diğer kişinin kâbusu olabilir. Ama stresli bir iş evrenseldir. Böylesi bir iş, kişi gece eve gittiğinde onu olumsuz, gergin ve morali bozuk hale getirir. Enerjilerini, şevklerini ve özgüvenlerini ortadan kaldırır. Stresli iş, tüm sektörlerde ve tüm kademelerde bulunabilir. Profesyonel atletler, CEO’lar ve aktörler de inşaat işçileri, kapıcılar ve fast food çalışanları kadar stresli olabilir (oluyorlar da).

Neden iş’te stres yaşıyoruz?

İş stresinin temel nedeni de potansiyel ilacı da tek bir bireyin ellerindedir: Bireyin doğrudan bağlı olduğu yöneticisinde… Bu açıklamayı onaylayan sayısız araştırma arasında Gallup ve The Blanchard Companies de yer almaktadır. Her iki organizasyon da bir çalışanın doğrudan bağlı olduğu yöneticisi ile olan ilişkisinin, çalışan tatminindeki en önemli belirleyici olduğunu gösteriyor.

Çok iyi para alan, ilgi çekici işler yapan ve mükemmel otoriteye sahip olan çalışanlar bile, eğer günlük ya da haftalık bazda yöneticileri tarafından ihtiyaçları karşılanmıyorsa, kendilerini bu kadar bağlı hissetmez.

Takdir ve tanıma sorunu

Çalışanların, yöneticileri kendilerine bir insan olarak çok az ilgi gösterdiğini ve yaşamları, tutkuları ve ilgi alanları hakkında çok az bilgi sahibi olduklarında hissettikleri duygudur. Kişiler, eğer tanınmıyor ve takdir edilmiyorlarsa işlerine bağlı olamaz. Tüm insanlar, benzersiz özellikleri nedeniyle, otorite pozisyonundaki birileri tarafından takdir görmek ister. Kendilerini görünmez ya da takdir edilmeyenler olarak gören kişiler işlerini sevemez; yaptıkları ne olursa olsun…

Çalışanlar, yaptıkları işin başkalarının hayatında nasıl bir değişiklik yaptığını göremezse bu duygu ortaya çıkar.

Her çalışan, yaptıkları işin başka birinin (bir müşterinin, bir iş arkadaşının ve hatta süpervizörün) hayatına nasıl etkisi olduğunu bilmek ihtiyacı duyar. Herkes, yaptıkları işin birileri için önemi olduğunu bilme ihtiyacı duyar. İş ile bir başka kişi ya da grubun tatmini arasında bir bağ görülmezse, bir çalışan basit bir biçimde sonsuz bağlılığı sunamaz. En çıkarcı çalışanlar bile yaptıkları işin birileri için fark yaratmasını ister; bu sadece patronları olsa bile…

Değerlendirilmeyen başarı ve performans

Bu, çalışanların başarı ya da katkılarını değerlendirme becerisinin olmamasıdır. Belli bir gün ya da haftada ne kadar başarılı olduklarını ölçmek için ellerinde bir şey bulunmayan çalışanlar, diğerlerinin sübjektif fikirlerine güvenmek zorundadır. Özellikle, ilerleme ya da katkılarını takip etmek konusunda yöneticilerinin fikirlerine…

Çalışanlar, gelişimlerini ve katkıda bulunma seviyelerinin kendileri için değerlendirilmesine ihtiyacı duyar.

Eğer başarıları, başka bir kişinin fikirlerine dayanıyorsa, bu kişi ne kadar hayırsever olursa olsun, işlerine bağlı kalamaz. Başarı ya da başarısızlığın somut değerlendirme ölçütleri olmadan, motivasyon kaçınılmaz olarak kötüleşir. Çünkü kişiler kendi kaderlerini kontrol edebileceklerine inanmaz.

Üç belirti de çok açık olmasına karşın, pek az yöneticinin kişilere gerçek bir ilgi gösterdiği, yaptıkları işin diğerleri üzerindeki etkisini anımsattığı ve performanslarını ölçmek ve değerlendirmek için yaratıcı yollar bulmasına yardımcı olduğu bir gerçek. Bunun bazı nedenleri var. Öncelikle pek çok yönetici, çok meşgul olduğunu düşünüyor. Elbette gerçek sorun şu ki; bu yöneticilerin çoğu kendilerini, onlara bağlı çalışanları bulunan bireysel katkı sağlayıcılar olarak görüyor.

İşlerinin en önemli yanının; çalışanlarına verimli ve işlerine bağlı (stresli değil) olmak konusunda destek vermek olduğunu unutuyorlar.

İkinci neden, yöneticilerin çalışanlarına ihtiyaç duyduğu üç şeyi sağlamaması…

Basit bir biçimde, kendilerinin zincirde biraz daha alt seviyedeyken ne hissettiklerini unutuyorlar. Bir süpervizör onlarla ilgilendiğinde, işlerinin neden önemli olduğu hakkında konuştuğunda ve gelişmelerini değerlendirmek için onlara bir ölçüt verdiğinde; bunun kendileri için ne kadar önemli olduğunu hatırlamıyorlar.

Son olarak, yöneticilerin bunu yapmamalarının nedeni bundan utanmaları ya da denemekten korkmaları… Çalışanlarının onları ikiyüzlü ya da çıkarcı olarak değerlendirmesinden ya da kişisel yaşamlarıyla ilgilenmelerinin uygun olmayan bir alana giriyormuş hissini yaratacağından korkuyorlar. Sanki mülakat süreci (kişisel sorulara izin verilmez!) ile gerçek çalışma deneyimi (kişilere tam bir insan gibi davranmak) arasındaki farkı anlamakta başarısız oluyorlar.

Stresi ve mutsuzluğu yok edebilir miyiz?

Çalışanları yapabilecekleri ilk şey, kendilerinin ihtiyaç duyduğu üç şeye değinmek konusunda yöneticilerin ilgili ve bunu yapabilecek beceride olup olmadığını değerlendirmektir. Ve aslında pek çok yöneticinin, ilgisiz görünseler bile ilerlemek istediğini bilmeleri gerekir.

Stresli çalışanların yapması gereken ikinci şey, neye ihtiyaç duyduklarını yöneticilerinin anlamasını sağlamaktır. Eğer yöneticileri ile güçlü ilişkileri varsa, şunları rahatlıkla söyleyebilirler: “Biliyor musun; benim kim olduğum ve beni nelerin hasta ettiği konusunda daha fazla şey bilseydin, benim için çok anlamı olurdu” ya da “Oturup, yaptığım işin başkaları için nasıl bir fark yarattığını anlamama yardım edebilir misin?”

Son olarak, çalışanların masayı tersine çevirerek, kendileri için istediklerini yöneticilerine yapmaya başlamaları yararlı olabilir. Örneğin, yöneticilerinin yaşamına büyük ilgi gösteren çalışanlar, karşılığında aynı insani ilgi türünü kendilerine çevirebilirler. Benzer şekilde, iş tatminlerine olan etkisi konusunda yöneticilerine bilgi vermek için zaman ayıran (ve bunu damarına basmadan yapan) çalışanlar, büyük olasılıkla onları benzer bir yanıt vermek konusunda esinlendirecektir.

Bununla birlikte, eğer bir çalışan, yöneticinin iş bağlılığı konusunda kendisine yardım etmek için hiçbir ilgisi olmadığı sonucuna varıyorsa, yeni bir iş bakmaya başlamanın zamanı gelmiş demektir.

Örneğin, kazandıkları paraya ve hayranları ile medyanın ilgisine rağmen pek çok sporcu ve eğlence dünyası profesyoneli de stresli işin üç belirtisinden birini ya da tamamını deneyimler.

Pek çok profesyonel sporcu görevleri konusunda kendisini isimsiz ve takdir edilmeyen kişi olarak hisseder; çünkü koçlarının ve yöneticilerinin onları tanımak için pek az enerji harcadığına inanır. Bazı koçların bana şunu söylediğini anımsıyorum: “Hey, bu adamlar profesyonel ve biz bir iş yapıyoruz. Benden özel bir şey almaya ihtiyaçları yok.” Oysa, bunların hayatlarında ilk kez kendi başlarına yaşayan yirmili yaşlarının başında gençler olduğunu ve (hayranlarının ilgisine karşın) kendilerini şaşırtıcı derecede yalnız hissettiklerini akılda tutmak gerekiyor.

Anlam… Anlam… Anlam

Eğlence sektöründe çalışan profesyoneller de benzer durumdadır, ama onlar temel olarak ilgi kısmından zarar görür. İlgi var ama takdir yoktur. Pek çok aktör, işlerini bir şekilde önemsiz gördüğü için şöhret ve servet arasında bir ilişki kuramaz. Büyük olasılıkla pek çoğunun yardım kuruluşlarında ya da politikanın içinde yer almasının nedeni de budur: Bu, onlara bir anlam hissi verir.

Evlilikte ve ilişkide kendini değersiz hissetmek

Değersiz hissetmeyi isterseniz biraz açalım, çünkü partnerim ya da kocam beni -değersiz hissettiriyor- gibi bir ifadenin açılımı temelde önemsenmemektir, bunun ikincisi daha ilerisi ise alçaltılmaktır. Bir ilişkide kendini değersiz hisseden kadın ya önemsenmiyordur ya da alçaltılıyordur. Erkekler de ilişki içinde değersizlik yaşayabilir ama kadınlar bu süreçten daha fazla etkileniyor diyebiliriz.
Eşiniz sizi nasıl değersiz hissettir, kendini değersiz hisseden kadın bunu nasıl deneyimliyor ?

Değersiz hissettiren eş bunu eylemleriyle ve bu davranışları oluşturan sözcükleriyle, beden diliyle ya da ses tonu ile yapabildiği gibi bazen tepkisizliği ile de gerçekleştirebilir. Bazen beden dili öyle bir konuşur ki tek bir söz etmesine bile gerek kalmayabilir, tabii ki bu mesajların ortak bir noktası şudur; seni aslında onaylamıyorum, takdir etmiyorum.
Fiziksel şiddet, duygusal şiddet, Gaslighting gibi kötü niyetli oyunlar, manipülatif psikolojik şiddet, seni onaylamayan arka planda suçlayıcı ifadeler, sana kötü sözlerle hakaretler etmesi, kınayıcı ifadelerle aslında seni onaylamaması, çevrenin içinde küçük düşürücü hareketler gibi eylemlerle ilişkide kendini değersiz hissetmeni tetikleyebilir.
Seni değersiz hissettiren bir eş karşısında suçun bazen haklı olmak bile olabilir, çünkü her geçen gün kendi hakkından alarak bugüne kadar hak etmediği kadar hak vermişsindir ona. Kendini saydırmak ve sevdirmek için önce kendini sayman ve sevmen gerekir. Tüm bu davranışlar seni alçaltarak değersizleştiren eşin özellikleridir.
Kendini değersiz hisseden kadının, diğer bir değersiz hissetme şekli ise önemsenmemenin eylemleridir.

Peki, önemsenmemenin eylemleri nelerdir ? Kadının kendini değersiz hissetmesinin bir nedeni de protokolde olmamasıdır.
Belki seni dinlemiyordur ya da dinliyormuş gibi yapıyordur, mesajlarını ciddiye almıyordur, seninle dalga geçiyordur ama bu birlikte güldüğünüz bir şey değildir, ya da seninle konsolosluk düzeyinde konuşuyordur, arkadaşlarının ya da ailesinin çok gerisinde kaldığını hissediyor olabilirsin, belki de nitelikli ve doyumlu vakit geçirmek için senin duygusal ihtiyaçlarına o kadar önem vermiyordur.

Elbette zaman, enerji ve kaynaklar varken bu kaynaklarını öncelikli olarak hayatındaki kişi için özveride kullanmayan birisi karşısında öncelikli olmadığını fark etmen doğaldır. Buradaki ince ve hassas bir ayrım var, bu bir seçim mi ? Yoksa elinde olmayan bir durum mu ? Burada niyete bakmak önemlidir.
Mesela, yıllar önce bir arkadaşımızın eşi kocasının hiç vakit ayırmamasından dolayı isyan ediyordu, oysa ki arkadaşım ise işi ile yaşadığı krizin üstünden gelmek için çok daha fazla çalışması gerekiyordu. Ama bu bir kaçış değildi, zorunlu bir seçimdi çünkü arkadaşıma sorduğumda niyeti, -onların rahat yaşaması için uğraşıyorum- olmuştu. Burada işi bir kaçış olarak kullanmamasına ve işi ailesine gönüllü tercih etmediğine dikkat etmemiz lazım..
Bu durum, bu konularda yazılan çizilen ve anlatılan içeriklerde dikkat edilmesi gereken bir konudur, sadece anlatılan içeriklere göre yorumlamak ya da videolarda anlatılan duruma göre puan vermek, yanlış bir tutum sergilemenize neden olabilir. Bize yanlış karar vermemize neden olacak başka bir durum ise, bu konularda bir arkadaşınızdan akıl almaktır. Arkadaşımızdan öneri almak onun travmalarından, ve kültür ve değerlerine göre yorumlayarak karar vermemiz anlamına gelir ve bu da sağlıklı değildir. İhtiyacınız olan şey evrensel dinamiklerdir, objektif bir uzman görüşüdür.

Değersiz hisseden çiftler daha mı kolay ayrılır ?
Boşanmalardaki istatiksel verilere baktığımızda boşanmaların temelinde olan ciddi bir sebeptir. Ayrıca boşanmadan bile ya da ilişkinin içinde bile ayrılabilir.
Evlilik ya da duygusal ilişkiniz, işin ve hayatın stresinden sizi uzaklaştırabilecek bir huzurlu alan olmalıdır. İlişkimiz çok rutinleşti ifadesi vardır bir de, rutin güzel tarafı düzeni korur bu güzel, demek ki oturmuş bir ilişkiniz olabilir. Mesele rutinin dışına çıkabilme özgürlüğünü hatırlamaktır, biraz farklılık bunun için de biraz yaratıcılık katabilir çiftler kendilerine. Yani ikisi de gereklidir.

Sağlıklı bir ilişkide, bu evlilik olsun ya da duygusal bir ilişki olsun fark etmez, değerli, işitilmiş ve önemsendiğinizi hissetmelisiniz.

Değersiz hissettirildiğiniz bir ilişkinin seyri her gün ivme kaybeden bir uçak gibidir. Çiftlerin ayrılıklarının ya da boşanmalarının altında yatan en önemli dinamiklerden birisi ilişkisi içinde eşlerin değersiz hissetmesi yatar, birbirlerine karşı olan davranışları artık birbirlerine iyi gelmemeye başlar, dolayısıyla böyle bir durumda birde o kadın, durma bas git, yol senin gibi videolar izliyorsa, yanlış bir karar vermesi işten bile değildir, bunu aşmanın yolu öyle fevri hareketler değildir, öyle taktik ve strateji de değildir, o ilişkinin nasıl o hale geldiğinin dinamiklerini çıkartmak ve o ilişkiye özgü doğru adımları belirlemekten geçer. Bunu yapabilecek kişiler ise akademik kariyeri ve deneyimi olan, psikologlar, psikoterapistler, almış aile ve evlilik danışmanlarıdır.

Bu arada yazılarımı olabildiğince tek taraflı yazmamaya çalışıyorum, değersiz hissettiriliyor da olabilirsin, değersiz hissettiriyor da olabilirsin ama hangisi olursa olsun temelde bunun nedeni değersiz hissettiğin için oluyor, şimdi bunu söylediğimde içinden şöyle demiş olabilirsin :

Ne yani ben, kendimi değersiz hissettiğim için mi bu adam ya da kadın bana böyle davranıyor?

Temelde değersizleştirilme serüvenin ilişkinin en başında başladı, daha da temelde içinde başladı. Belki bunu şu anda fark etmiyorsun ama en tatlı anlara git, ilişkinin en başında olduğun o güzel anlarda da bir başkasına yaranmak pahasına kendinden tavizler vermiş olabilir misin ?
Başından beri benliğine saygı duyan birisi kimseyi kendine hadsiz davranacak noktaya getirmez, zaten böyle davrandığı ilk an tepkisiz kalmaz, verdiğin tavizler, üstünü örtmeler, görmezden gelmeler, ama seviyor, ama değişecek yönünde olan inançların belki de ona karşı kendi gerçek hislerini ve düşüncelerini ifade edecek kadar değerli saymadığın için bu noktaya gelmiş olabilir mi ?
Karşındaki kişinin hadsiz bir davranışı olsa bile, sen kendini değerli hissettiğinde, o seni değersiz hissettirecek şekilde davranış girişiminde bulunsa bile, sen bundan etkilenmezsin çünkü tam aksine benliğini sayan bir kişi buna cesaretle -hayır- der, benliği ile kaybetme korkusu arasında kaldığında, -kendi- olmayı seçer.

Sen hangisini seçtin? Kaybetme korkusundan dolayı katlanıp kendini hiçe saymayı mı ? Yoksa kaybetme pahasına bile olsa kendi benliğine duyduğun saygıyı mı? Ama burada şuna dikkat kendini sevmek demek, kendine takıntılı olmak demek değildir.

Evliyken de ya da romantik bir ilişki içindeyken de ayrılık yaşayabilirsin, her ayrılık bitirmek ya da boşanmak değildir, bazen evlilik sürse bile duygusal olarak boşanmış olmak da bir ayrılıktır, duygusal boşanmaların nedenidir değersiz hissetmek…

Şimdi şunu kendine sor; Karşımdaki kişinin beni değersiz hissettirme girişimi var mı? Bu bir rutine mi dönüştü? Bunu fark edip sonra senden özür diliyor mu?

Ben karşımdaki kişiye kendini değersiz hissettiriyor muyum bunu da kendine sor.
Eğer katlanıyorsan ya da sen bunu ona hissettiriyorsan ikisinin de altında -değersiz- olduğuna yönelik bir duygu hissediyor olabilirsin.

Birisi bana kötü davransa bile ben değersiz hissetmek zorunda değilim.
Birisi bana iyi davrandığında ona kendini değersiz hissettirmek zorunda da değilim.
İlk adım işte bunları fark etmek ve bilmek, ikinci adım ise bunu yapabilmek. Bunun içinde kendine emek vermelisin, doğru kaynakları araştırmalı ve bu yolda kendini geliştirmelisin.
Önce kendi değerini bilmeyi ve hissetmeyi öğren, sonra hayatındaki kişinin değerinin ne olduğunu ya da olmadığını anlarsın, kendi değerini hissetmediğin her an, değeri bir başkasında ararsın..

Esenlikle kal..
Erdem Taşkınsu
Aile Danışmanı-Sosyolog
İnstagram: erdemtaskinsu
YouTube: erdemtaskinsu

İlişkide değersizlik duygusu

Değersizlik duygusu nasıl ortaya çıkar?

Aslında çoğu problemin temelinde kişinin kendine olan yetersizliği, özgüvensizliği ve değersiz hissetmesi vardır. Kişi kendiyle barışık değilse, çocukluktan gelen sevgisizlik ya da eksik olan duygusal boşluklarıyla kendini duygusal, fiziksel olarak eksik hissediyorsa kendini değersiz hissedebilir. Olumsuz düşüncelerini sürekli dile getirebilir, sürekli uyuşuk ve uykulu hissedebilir, kişisel günlük bakımını göz ardı edebilir.  Değersizlik, kişinin kendisini önemsiz veya amacı yokmuş gibi hissetmesine neden olabilecek bir duygudur ve duygusal sağlığında oldukça önemli olumsuz etkilere sebep olabilir. Değersizlik ya da değersizlik duygusu, umutsuzluk ve önemsizlik gibi duygular içerir. Bu tür duygular, genellikle depresyonun yaygın bir belirtisidir. Bununla birlikte benlik saygısının azlığı, ihmal, taciz, travma veya kişinin benlik algısına tehdit oluşturan zor durumlar gibi faktörler nedeniyle de ortaya çıkabilir.

Bir kadın olarak değersiz olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Yaşamın içinden gerçek cevaplar sunabilmek amacıyla yakın arkadaşlarıma sordum:

İşte o nedenler:

Söz verip yerine getirmiyorsa,  yemekte bile siparişi kendi isteğine göre veriyorsa, "hep ben hep ben" diyorsa, cinsellikte bile sadece kendi tatmin duygusuna önem veriyorsa, herhangi bir program için söz verdiği halde önceliğinin arkadaşları olması, kendi ortamına ve arkadaş gruplarına sokmaması ve sizin ortamınıza karılmak istememesi, ailesine çevresine arkadaşlarına ilişkisinden daha çok zaman ayırıyorsa, vaatlerde bulunup yerine getirmiyorsa, sürekli anı kurtarmaya çalışıyorsa, yalan söylüyorsa, başka kadınlarla ya da erkeklerle sizleri kıyaslıyorsa, sürekli "bu sana yakışmıyor" gibi eleştirilerde bulunuyorsa, mesleğini eleştirip hor görüyorsa psikolojik baskı altındasınız demektir. Bu nedenler zamanla kendinizi sorgulamanıza, öyle olmadığınız halde değersiz ve yetersiz hissetmenize neden olur.

Neden buna katlanırız?

Bu hakaretlere, eleştirilere öyle alışırız ki sanki o kişi olmayınca daha da değersiz hissedecek, sanki sizi ondan başkası beğenmeyecek, kusurlarınızı bilen taraf olarak ona muhtaç gibi hisseder o kişiye bağımlı oluruz. Halbuki kendimize yaptığımız en büyük değersizlik ve haksızlık böyle bir kişi ile ilişkiyi sürdürmektir. “Ben değersizim ve partnerim bunu fark etti, bu muameleyi hak ediyorum” inancıyla, her aşağılanmaya razı olurlar.

Değersizlik duygusundan nasıl kurtuluruz?

Kendinizle barışıp tüm kusurlarınızı kabul edip en başta kendini sevip yaşama pozitif bakmayı öğrenerek başlayabiliriz. Zayıf yanlarının üzerinde pozitif çalışmalar yapmak ve güçlü taraflarımıza odaklanarak gerçek potansiyelimizi gerçekleştirmek, hayatı yaşamanın en kolay ve en keyifli yoludur. En iyi olma gibi bir çaban olmasın. Eksilerin kadar artılarında oldukça fazla, bunu unutma. Sen kimseye muhtaç değilsin. Kimse senin kusurlarını aşağılayarak sana sahip olamaz. Sen bunu hak etmiyorsun, sen güçlüsün, sen çok güzelsin ve kimsenin onayına ihtiyacın yok. Sen sana değer verene değer verip yoluna devam edebilirsin, gerçek mutluluk bu yolda seni bulacak.

Değersiz kadınlar ve yetersiz erkekler

Erkek ve kadın farklı yaratılmıştır. Duyguları anlamak oldukça zordur. Kadın erkeği, erkek kadını bambaşka düşüncelerle değerlendirir. Erkeğin ilgisizliği, kadını değersiz hissettirirken, kadının ilgisizliği erkeği yetersiz hissettirebilir. Erkek bu durumda kendimi sorgular, "benim yüzümden mi mutsuz, cinsel ya da maddi olarak yetersiz miyim?" diye düşünürken kadın da o arada ilgisiz kaldığı için kendini değersiz hisseder ve her iki taraf büyük bir çıkmaza girer.

Erkek eksik ve yetersiz olmaktan korkar. Erkek kadının mutsuzluğundan kendini sorumlu tutabilir. Kadın, ona yetmediği duygusunu verdiğinde erkek kendini kapatır.

Araştırmalara göre içsel dönüşüm terapistinin açıklamalarına göre;

"Birçok ayrılığın, boşanmanın, aldatmanın sebebi; kadının değersiz, erkeğin yetersiz hissetmesinden kaynaklanabiliyor. Günümüzde kadınlar, erkeğe sana ihtiyacım yok duygusu verdiklerinden erkekler kendini yararsız hissedebiliyor. Değersiz hissettirilen bir kadın, bir gün ona daha çok değer veren bir erkekle olmayı seçerken, yetersiz hissettirilen bir erkek ona kendini yeterli hissettiren bir kadını hayatına alabiliyor. Bu illa birilerini seçmek olmayabiliyor. Erkek kendini yeterli hissedeceği iş, kumar, bilgisayar oyunları gibi alanlara yönelebilir. Kadın da ya değerini yaşayabileceği işlere ağırlık veriyor ya da hayattan, zorluklardan yakınarak, karşı tarafı suçlayarak yaşadığı hissi aktarmaya çalışıyor."

Evlilikte nasıl bu durum?

Genelde evlenenler de şöyle bir durum oluyor; evlenirken aşık oldukları o kişiyi sonradan beğenmeme, kusur bulma, her hareketini eleştirme zaman içinde ağır gelmeye başlıyor ve sorunlar büyüyor. Halbuki o kişi siz onunla evlenirken de şu an olduğu gibiydi. Ne kadar değişebilirdi? Toplumca alışık olduğumuz bir konuda, evlendikten sonra ve özellikle çocuk olunca; eşini aşağılamak, görünüşünü aşağılamak, özel günlerini önemsememek, ailene saygısız davranmak gibi bir çok sorun evliliği bitiren ve değersizleştiren konular arasındadır.

Kendinize nasıl daha fazla güven duyabilirsiniz?

Kendinizi affedin. Daha önce kötü bir ilişkiden çıkmış olabilirsiniz. Böyle oldu diye, böyle devam etmeyecek. Geçmiş geçmişte kaldı. Yeni enerjileri kabul ederek yola devam edin. Her şey çok daha güzel olacak.

Doğal olun. Genelde insanlar “acaba karşımdaki hakkımdaki ne düşünür, nasıl konuşsam nasıl yürüsem” derken kendini kasmaktan o enerjiyi karşısındakini yansıtır. Halbuki o anda yansıttığı tüm enerjisi karşı tarafı daha çok rahatsız eder ve iter.

Hakkınızı isteyin. Bu bazen patrondan zam ya da izin istemek olabilir, bazen yaptığınız ticaretin karşılığını almak olabilir. Eğer bunları istemezseniz bir müddet sonra bilinçaltınızda “ben hakkettiğim değeri görmüyorum” düşüncesi filizlenmeye başlar.

Gülümseyin. Kendinize keyif aldığınız uğraşlar bulun. Bir takım şeyleri iyi yaptığınızı fark ettiğinizde kendinize olan güveniniz artacaktır. Enerjinizi yükseltmeyi bilin. Spor, meditasyon gibi aktivitelere zaman ayırarak enerjinizi yükseltin. Beslenmenize ve uykunuza özen gösterin. Sosyal ortamlara girin, farklı düşünen insanlarla sohbet edin. Planlarınızı ertelemeyin. Bir şeyi yapmanız gerekiyor ve onu yapmamak için mazeretler üretiyorsanız kendinize duyduğunuz güveni zedeleyebilirsiniz. Sonra ben bir şey yapamıyorum düşüncesiyle karşı karşıya kalmayın. Kendinizi geliştirin. Araştırmak, okumak, yeni bilgiler öğrenmek, genel kültürünüzü arttırmak size prestij kazandıracaktır ve daha rahat söz alıp konuşacağınızdan kendinize olan güveniniz de artacaktır.

Değersiz hisseden çiftler daha mı kolay ayrılır?

Boşanmalardaki istatiksel verilere baktığımızda boşanmaların temelinde olan ciddi bir sebeptir.

Rutinlerin dışına çıkmak, her iki tarafın birbirine saygılı olması, konuşarak anlaşmak, birbirinize değer vermek, ilişkilerine yapıcı bakan çiftler her zaman oldukça mutlu olacaklardır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası