cemaate namaz kıldıran kimse / Şafi kimse hanefi cemaate namaz kıldırabilir mi? - Diyanet TV

Cemaate Namaz Kıldıran Kimse

cemaate namaz kıldıran kimse

Cemaatle Namaz Nasıl Kılınır Ve Niyet Edilir? Cemaatle Namaz Nerelerde Kılınır Ve Sadece Camide Mi Kılınabilir

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

İslamiyet'te namaz çok önemli bir konudur. Her Müslüman'ın üzerine farz olan namaz, dinin direği olarak tanımlanmıştır. Kuran, namaz kılan ve namaz ibadetine devam eden kişileri cennet ile müjdelemiştir. Namaz, kulun Allah'a teslimiyeti, yalvarışı ve yakarışıdır. Günün belirli vakitlerinde olmak üzere günde 5 kez Allah'ın huzuruna çıkan Müslümanın en güzel ibadetidir. Namaz, çok geniş ir konudur. İşte ilgiyle okuyacağınız cemaatle namaz nasıl kılınır, namaza nasıl niyet edilir, cemaatle namaz nerelerde kılınır gibi ve konu hakkında bilgileri sizler için derledik.

Haberin Devamı

Allah'a yalvarışın en güzel şekli olan namaz iki temel şekilde kılınır. Bunlardan biri cemaatle kılınan namazdır.

Cemaatle Namaz Nasıl Kılınır ve Niyet Edilir?

Kuran'ı Kerim'de vurgulanan ve kadın erkek her Müslüman'a farz olan namaz en temel ibadet biçimidir. Peygamber Hz. Muhammed, namaz ibadetine pek önem vermiştir. Farz namazlarının dışında geceleri saatlerce nafile namazlar kılmıştır. Sahabeye de namazı terk etmemelerini tavsiye etmiştir.

Namaz, günde 5 defa olmak üzere ve günün belirli vakitlerinde farz kılınmıştır. Bunlar sabah namazı, öğle namazı, ikindi namazı, akşam namazı ve yatsı namazı olmak üzere kılınacak namazların bazı şartları vardır. Bunlar namazın dışındaki ve namazın içindeki farzlar olarak iki ana başlık altında toplanır. Örneğin abdest alarak namaz kılmak gibi. Ya da namaza niyet etmek gibi. Genel olarak Müslümana farz kılınan namaz "bireysel" bir ibadettir. Kişi tek başına namaz ibadetini şartlara uygun bir mekanda kılabilir. Bu ev de olabilir, işyeri de olabilir, açık bir alan bile olabilir. Fakat namaz esas olarak tek yapılan bir ibadettir.

Haberin Devamı

Namazın "cemaatle" kılınmasının farz olduğu bazı namazlar da bulunmaktadır. Bunun ötesinde diğer namazların da cemaatle kılınması tavsiye edilmektedir. Bakara Suresi 2/43' de buna işaret edilmektedir. Hz. Muhammed de, namazın cemaatle kılınmasını teşvik etmiştir. Namazın; Müslümanlara farz kılınmasından itibaren de kendisi günde 5 vakit namazı cemaatle kılmıştır. Buna ömrünün sonuna kadar da devam etmiştir. Cemaate kendisi imamlık etmiştir.

Hz. Muhammed, farz namazlarının cemaatle kılınmasına pek önem ehemmiyet vermiştir. Nitekim, cemaatin önemini gösteren çok sayıda hadis bulunmaktadır. Namazın birçok şartı vardır. "Niyet" de namazın şartlarındandır. Namaza niyet etmek öncelikle 2 gruba ayrılır:

Kişi tek başına namaz kılacaksa buna göre niyet eder.

Kişi cemaatle namaz kılacaksa buna göre niyet eder.

Niyet, esasında kalben bilinmesi yeterli olan bir durumdur. Ancak namaza niyet eden kişi bunu ayrıca diliyle de söylerse güzel olur.( Merginani, El Hidaye, , ) ( Diyanet İşleri Başkanlığı, anasayfa/namaz/ İmamet ve Cemaat )

Haberin Devamı

Cemaatle namaz kılmak, imama uyarak namaz kılmak demektir. Cemaatle namaz kılınırken de kişi öncelikle "niyet" eder. Niyetinde ise farz, vacip ya da nafile namazlardan hangisinin ve hangi vaktin namazını kılacağını ve cemaatle yani imama uyarak ifa edeceğini belirler. Bunu kalben yapan mümin ayrıca dil ile söylerse, iradenin pekiştirilmesi bakımından makbul ve güzel kabul edilmiştir.

Cemaatle kılınan namazda da niyet mühimdir. Çünkü namazını imama uyarak kılacak kimse, buna kalben niyet etmesi gerekir; aksi takdirde imama uymaya niyet etmeden kılacağı namaz geçersiz olur. Kişinin, diliyle "uydum hazır olan imama" demesi de

Cemaatle Namaz Nerelerde Kılınır ve Sadece Camilerde Mi Kılınır?

Haberin Devamı

İslamiyet; dini, birlik ve beraberliğe büyük önem vermiştir. Bu sebeple Hz. Muhammed farz namazlarının cemaatle kılınmasını "özendirmek için cemaatle kılınan namazın sevabının, tek başına kılınandan 27 derece daha fazla olduğunu belirtmiştir)( Buhari, Ezan, 30, Müslim, Mesacid, , Kaynak: seafoodplus.info7namaz7imamaet ve cemaat )

Cemaatle kılınması zorunlu olan namazlar:

Cuma namazı, yani haftada bir kez kılınan namazdır.

Bayram namazları; yılda 2 kez kılınan bayram namazları da cemaatle kılınması farz olan namazlardır.

Bu namazların cemaatle kılınması farzdır. Ancak diğer vakit namazlarının da cemaatle kılınması da birlik ruhunu sağlamlaştırması bakımından önem arz etmektedir. Bu sebeple bir mazeret olmadığı müddetçe Müslümanın cemaatle namaza devam etmesi doğru olandır.

Haberin Devamı

Cemaatle kılınan namazlar, camilerde, mescitlerde ya da uygun bir mekanda bir imam ve oluşan cemaatle birlikte kılınabilir. Cemaatle kılınan namazda, kendisine uyulan kişiye imam denir. İmam, namaz esnasında en önde yer alır. En az 3 kişi ile namaz için cemaat oluşur. Cemaatle kılınan namazlar mutlaka camide kılınır şeklinde bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Kaynaklar: seafoodplus.info

seafoodplus.info

İmam Nasıl Niyet Eder?

Dinimizde cemaatle birlikte namaz kılmanın tek başına namaz kılmaktan çok daha faziletli olduğunu Peygamber Efendimiz buyurduğu birçok hadis-i şerifte belirtmiştir. Bu yüzden birçok Müslüman cemaatler halinde namaz kılmaya özen gösterir. Cemaate toplu şekilde namaz kıldıran kişiye ise imam denmektedir. Hep birlikte cemaat oluşturarak ve imam belirleyerek cemaat ile namaz kılmanın faziletine ulaşmak isteyenlerin en çok merak ettiği sorulardan biri ise imam nasıl niyet eder sorusudur. Yazımızda ise cemaat ile namaz kılmak ile ilgili en çok merak edilen sorulardan imam nasıl niyet eder sorusunun yanı sıra cemaatle nasıl niyet edilir, cemaatle nasıl namaz kılınır ve cemaat imama uymak için nasıl niyet etmeli soruları hakkında detaylı bilgiler vermeye çalışacağız.

Cemaatle Nasıl Niyet Edilir?

İslamiyet’te her Müslümanın bilmesi ve kendisine farz kılınarak yerine getirmesi gereken 5 şart bulunmaktadır. İslam’ın beş şartı olarak bilinen bu şartlar, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadet getirmektedir. Görüldüğü üzere namaz kılmak İslam’ın şartlarında ilk sırada yer alacak kadar önemli bir ibadettir. Çünkü namaz, insana kulluk bilincini hatırlatarak onu Allah’a yakınlaşmayı sağlayan en önemlisi Allah’a duyduğu imanı kulun hayatının bir parçası haline getiren bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetler ve Peygamber Efendimiz tarafından buyrulan hadis-i şerifler ile namaz kılan ve namazını aksatmayan kişiler cennet ile müjdelenmiştir.

Namaz kılarken, namazın faziletine ve sevabına ulaşabilmek için ise namaz ile ilgili belirlenen İslami şartlara uymak gerekmektedir. Namaz ile ilgili uyulması gereken birçok şart bulunmaktadır. Bu şartlardan biri de niyet etmektir. Kişi namaz kılacağı zaman, farz, vacip veya nafile hangi namazı kılacağını, sabah mı öğle mi ikindi mi hangi vakti kılacağını ayrıca tek başına mı yoksa imama uyarak cemaatle mi kılacağını niyetinde belirtmelidir. Eğer namaz kılacak kişi imam eşliğinde cemaatle birlikte namaz kılacak ise “ uydum hazır olan imama” şeklinde dile getirerek niyet etmelidir.

İlginizi çekebilir: İftar Bağışı Nedir ve Nasıl Yapılır?

Cemaatle Namaz Nasıl Kılınır?

Cemaat halinde yaşamak, cemaat olarak namaz kılmak İslamiyet’te ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü cemaat Müslüman toplumda birlik ve beraberlik duygusunu var eden, tevhid üzerine kurulu bir toplumu var eden son derece önemli bir kavramdır. Bir Müslümanın tevhid üzerine kurulu toplumsal bir bilince ulaşabilmesinin ilk adımı ise cemaat ile namaz kılmaktır. Ayrıca cemaat olmak ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de “Allâh, kendi yolunda birbirine kenetlenmiş, kurşunla perçinlenmiş müstahkem bir binâ gibi saf bağlayarak mücâdele eden kimseleri sever.” (Saff,4) ayeti ile cemaat olmanın önemi vurgulanmıştır.

Cemaatle namaz kılmak ise Müslümanların bir araya gelerek imama uyarak namaz kılması demektir. İmama uyan cemaatte bulunan kişi öncelikle namaz kılmak için niyet eder, niyetinde ise farz, vacip ya da nafile namazlardan hangisini ve hangi vakti kılacağını belirttikten sonra imama uyacağını dile getirir. Sonrasında ise imama uyarak namazını kılar.

İmam Nasıl Niyet Eder?

İslamiyet’in en önemli ve en faziletli ibadetlerinden biri olan namaz kılmaya önderlik eden kişi imam olarak tanımlanmaktadır. Namaz kılmaz İslam’ın şartlarından biri olacak kadar önemli bir ibadettir. Bu yüzden cemaate namaz kıldıracak onlara rehberlik edecek olan imam konusu da çok ciddi bir konudur. İslami şartlara göre imam olacak kişinin öncelikle aklı başında, ergenliğine ulaşmış ve tabii ki Müslüman olması gerekmektedir.

Cemaate namaz kıldıracak imamın, namaz kıldıracağı zaman nasıl niyet etmesi gerektiği cemaat ile namaz kılmak isteyenlerin en çok merak ettiği sorular arasında yer almaktadır. Cemaate imam olacak kişi namaz kıldıracağı vakit farz mı, vacip mi yoksa nafile mi hangi namazı, hangi vaktini kılacağını belirterek sonrasında cemaate imam olmaya niyet etmelidir. Örnek verecek olursak bir imam akşam namazını kıldırıyor ise “ niyet ettim bugünkü akşam namazını kılmaya ve cemaate imam olmaya” şeklinde niyet etmelidir. 

Cemaat İmama Uymak için Nasıl Niyet Etmelidir?

Bir Müslüman, imama uyarak cemaatle birlikte namaz kılacak ise kılacağı namazın farz, vacip veya nafile hangi namaz olduğunu ve hangi vaktini belirterek sonrasında ise imama uyduğunu ekleyerek niyet etmelidir. Örnek verecek olursak bir kişi yatsı namazını cemaatle birlikte imama uyarak namaz kılacak ise “Niyet ettim yatsı namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” şeklinde niyet etmelidir.

Hiranur İlim ve Hizmet Derneği olarak bu yazımızda İslamiyet’te en çok merak edilen konulardan olan cemaatle namaz ile ilgili detaylı bilgiler vermeye çalıştık. Cemaat namazı ve benzeri içerikler için sitemizde bulunan diğer yazılara göz atabilirsiniz.

İlgili İçerik: Namaz Rekatları Tablosu: Namaz Kılmak için Nelere Dikkat Edilmeli?

Cemaatle namaz kılmak / kıldırmak için imamda bulunması gereken vasıflar nelerdir?

Değerli kardeşimiz,

Cemaatla Namaz Nasıl Kılınır?

İmama uyan bir kimse, yani muktedî, imam tekbir aldıktan sonra, o da tekbir alarak namaza durur. Yalnız Sübhâneke'yi okuyup sükût eder. Fâtiha ve başka âyet okumaz. İmam rükû'a gittiği zaman, o da rükû'a gider. Rükû'daki tesbihleri söyler. İmam rükû'dan "Semiallahü limen hamideh" diyerek doğrulduğunda ise, "Rabbenâ lekel-hamd" der. Secdeye gittiklerinde de secde tesbihlerini okur.

Üç veya dört rek'atlı namazların ilk oturuşunda sadece Tehıyyât okunur. Son oturuşta ise, Tehıyyât ile beraber salâvat ve dualar okunarak imamla birlikte selâm verilir.

İmama uyan kimsenin, onun arkasında Fâtiha ve zamm-ı sûre okuması tahrîmen mekruhtur. Çünkü imam cemaata riyaseten okumaktadır. İmamın okuması cemaatın okuması yerine de geçer. Nitekim hadîs-i şerîf'te de bu husus sarahaten belirtilmiştir. Ancak İmam-ı Muhammed, imamın kırâeti âşikâre yaptığı namazlarda cemaatın okumasını mekruh görmüşse de, imamın gizli okuduğu yerlerde cemaatın da okumasını câiz görmüştür.

İmamda Bulunması Gereken Vasıflar:

Cemaatle kılınan namazda, kendisine uyulan zâta imam denir. Bu zâtın cemaate namaz kıldırmak vazifesine de imâmet tabir edilir. İmama uymaya iktida veya ittiba'; imama uyan kimseye de muktedî veya müttebi' veya me'mum gibi adlar verilir.

İmamlığın fazileti, müezzinliğin faziletinden çok daha fazladır. Vazifeye ehil olmadığı takdirde de o nisbette mes'uliyeti büyüktür. Çünkü imam, dînen mukteda bih, yani cemaatın kendisine uyduğu şahıstır. Kendisine uyan cemaat sayısınca sevablar kazanır. Ancak kıldırdığı namaz eksik veya hatâlı olursa, bu takdirde de bütün cemaatin mes'uliyeti onun üzerine yüklenir. Bu sebebledir ki bâzı büyük zâtlar, imamlığın bu ağır mes'uliyetini düşünerek imamlıktan son derece çekinmişlerdir. Rivayet edilir ki:

Hz. Ali'ye bir gün güzel yürüyüşlü rahvan bir atı göstererek sorarlar:

- Ya Ali, kuşlar gibi uçan bu at ne işe yarar?

Mes'ûliyet duygusuna sâhip büyük insan şu karşılığı verir:

- Üzerine binip de imamlıktan kaçmaya yarar (Ramuz’ul Ehadis, Hadis-i Şerif,  No: )

İmam Olmanın Şartları Nelerdir?

1. Namaz kıldıracak kimse en başta Müslüman olmalıdır.
2.İmamın âkıl-bâliğ olması da şarttır. Delinin, sarhoşun, bülûğa ermemiş çocuğun imam olması sahih değildir.
3. İmam erkek olmalıdır. Kadın erkeğe imam olmaz.
4. İmamın, namaz sahih olacak kadar Kur'an'dan ezberi olması lâzımdır.
5. İmamın özürlü olmaması da lâzımdır. Özürlünün namazı, özürlüye has hükümler taşıyan bir namazdır. Özürlü olmayanlar, özürlü olanlara uyamazlar. Körün imamlığı sahihtir. Ama ondan daha ehil kimse varsa, onun imamlığa geçirilmesi tenzihen mekruh olur.

Yukarıda saydığımız şartlar, imamlık için temel şartlardır. Bu şartlar bulunduktan sonra imamlığa en liyakatli olan kimseler sırasıyla şunlardır: İmamın önce, îtikadı düzgün, fıkha vakıf, bilhassa namaz mes'elelerini iyi bilir bir kimse olmasına dikkat edilir. Bu mes'eleleri aynı derecede bilen birkaç kişi varsa tercih şöyle yapılır: Önce Kur'an'ı en iyi okuyan veya Kur'an'ı en fazla ezbere bilen kimse aranır. Bunda da müsâvi iseler, haramdan en çok sakınan, en müttakî olan kimse imam olur. Bunda da eşitseler, tercih sırası şöyle olur: Yaşça en büyük olan, ahlâkı daha güzel olan, herkesin rağbetini kazanmış olup cemaatın sayısını çoğaltan, daha şerefli ve asîl bir aileden gelen ve en nihayet sesi güzel olan

Bununla beraber, cemaat arasında ev sahibi veya o mahallin resmen vazifeli imamı varsa, bunların imameti öncelik kazanır. İsterse yukarıda saydığımız vasıflara tamamen sâhip olmasınlar.

* İnsanlara imamlık yapacak kimsenin maddî ve mânevî temizliğine son derece dikkat etmesi, her hâliyle cemaatten üstün bir seviyede olması gerekir. Bilhassa elbise ve çorap temizliğine dikkat etmeli, güzel kokular sürünmeli, soğan-sarımsak gibi, rahatsız eden kokulu şeyler yemekten sakınmalıdır.

* Fâsık ve bid'atçı kimselerin imam olmaları tahrîmen mekruhtur. Çünkü bunlar, dinî amellerde lâubalice davranırlar. Böyle kimselerin arkasında kılınan namazın sevabı ve fazileti de olmaz. Sadece borçtan kurtulunmuş olur. İmam Muhammed ile İmam Mâlik'e göre bunlara esasen iktidâ câiz de değildir.

* Kadının kadına imam olması mekruh olmakla beraber câizdir. Bu takdirde imam olan kadının, cemaatın önünde değil, aralarında birinci safın tam ortasında durması gerekir.

* İmam olan zât, cemaatı nefret ettirecek şeylerden sakınmalıdır. Mesela, bir imamın kırâeti veya tesbihleri cemaata ağırlık verecek derecede uzatması doğru değildir. Cemaatı tenfir, mekruh sayılmıştır. Resûlüllah Efendimiz (asm)  bu hususta şöyle buyurur:

"İçinizden biri imam olduğu takdirde namazı uzatma yolunu tutmasın. Zira cemaatın içinde büyük vardır, küçük vardır. Hasta vardır, zayıf vardır. Önemli işi olanlar da bulunur. Kendi başına namaz kılan ise, namazı dilediği kadar uzatabilir."  (Müslim, Salat 37; Nesâî, İmame 35; Tirmizi, Salat )

"Kendisinden hoşlanmadıkları halde bir kişinin bir topluluğun önüne geçip onlara imamlık etmesi durumunda Allah o kişinin namazını kabul etmez." (Ebû Davud, Salât, 63)

* İmamın rükû' ve secde tesbihlerini, cemaatın sünnet üzere tamamlamalarına imkân vermiyecek derecede acele davranması da mekruhtur. Cemaat yetişsin diye rükû'u uzatmak da mekruhtur.

* İmamın kendisine kolay gelen âyet ve sûreleri okuması vâcibdir; henüz iyice ezberleyemediği yerleri okumamalıdır.

İmamın Arkasında Namaz Kılanların Riayet Etmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

İmama uymaya iktida, imama uyan kimselere de muktedî denildiğini daha önce söylemiştik. İktidanın sahih olmasında şu şartlar aranır:

1. Muktedînin namaza başlarken hem namaz, hem de imama uymaya niyet etmesi.
2. Kadınların imama uyabilmeleri için, imamın, kadınlara da namaz kıldırmağa niyet etmesi.
3. İmamın cemaatın önünde olması.
4. Oturarak kılan ayakta kılana, teyemmümle kılan abdestle kılana imamlık yapabilir. Bu, İmam-ı A'zam ile Ebû Yûsuf'a göredir. İmam-ı Muhammed'e göre ise, böyle bir iktida sahih olmaz. Çünkü imam hâlen cemaatten yüksek olmalıdır. Halbuki oturarak kılan ayakta kılandan, teyemmüm ile kılan ise abdestle kılandan hâlen aşağıdır.

5. İmamla cemaatın kıldıkları farz namazın bir olması. Mesela, ikindiyi kılana öğleyi kılan iktida edemez. Edâ kılan da kaza kılana uyamaz. İkisi de aynı vaktin edâsını veya kazasını kılmalıdırlar.

Misafir mukîme, mukîm misafire imamlık yapabilir. Ancak misafir imam olduğunda namazı kasreder, yani, iki rek'at olarak kılar. Mukîm olanlar ise, imamın selâmından sonra ayağa kalkarak namazlarını dörde tamamlarlar. Misafir mukîme uyar ise, namazı tam olarak kılar. Nafile namaz kılanın, farz namaz kılana iktidası câizdir. Mesela, öğleyi kılmış bir kimse öğle namazını kıldıran bir imama iktida edecek olsa, bu ikinci kılacağı namaz nâfile olarak câiz olur.

6. Açıkta namaz kılındığında imam ile cemaat arasında, kayık geçebilecek dere, nehir; araba geçebilecek kadar bir yol yahut iki saf sığabilecek kadar bir açıklık olmamak lâzımdır. Aradaki yol saflarla kapatılmışsa namaz câiz olur. Cami içinde mesafe olsa bile câizdir. Zira caminin içi aynı yer sayılır.

7. Mezheb ihtilâfı iktidaya mâni değildir. Bu hususta evlâ olan, her Müslümanın kendi mezhebinde olan bir imama iktida etmesi ise de, bu olmayınca, diğer mezhebden olan bir imama uyularak namaz kılınması, tek başına kılınmasından efdaldir. Ancak imamdan, muktedînin mezhebine göre abdesti bozan bir hâlin zuhur etmemesi şarttır. Mesela, Hanefî mezhebinde olan bir kimse, kendisinden kan aktığını bildiği Şâfiî bir imama uyamaz. Zira abdestli iken kan akmak Şâfiîye göre abdesti bozmasa da, Hanefî'ye göre bozar. Bu durumda Hanefî olan Şâfiî'ye iktida edemez. Binaenaleyh imam olacak kimseler, cemaatleri içinde her mezhebden kimse olabileceğini nazara alarak, mezhebler arası ihtilâflı konularda ihtiyatla amel etmeleri lâzımdır.

8. İmam ile cemaatın namaz kıldıkları yerin hükmen aynı yerden sayılması lâzımdır. Buna binaen aralarında yüksek bir duvar olup imamın görülmesi ve sesinin işitilmesi mümkün olmasa, o iktida sahih olmaz.

9. Cemaate kavuşmak için koşa koşa yürümek mekruhtur.

Mescidlerde cemaatla kılanan namazlar, evde aile ferdleri ile birlikte cemaatle kılınan namazlardan daha faziletlidir. Çünkü camiye giderken atılan herbir adımın ayrı bir sevab ve fazileti vardır. Bununla beraber, bütün namazları, camilerde kılıp evde kılmayı tamamiyle terketmek de doğru değildir. Çünkü bilhassa çocuklar, anasından babasından gördüğünü taklid eder ve onun te'sirinde kalır. Süse meraklı olan bir annenin kızı, çoğu vakitlerini süslenmekle geçirir. Sinema ve eğlenceye düşkün bir babanın çocuğu da, büyüyünce aynı şekilde olur. Bu bakımdan ana-babalar, çocuklarına, her yönüyle iyi örnek olma mecburiyetinde oldukları gibi; namaz; oruç gibi ibâdetlerde de onlara rehberlik yapmak ve nümûne olmak durumundadırlar. Aksi halde büyük vebal altında kalırlar. Nitekim

“Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlü, insanın evinde kıldığı namazdır.” (Buhârî, Ezân 81, İ`tisâm 3; Müslim, Müsâfirîn )

“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.” (Buhârî, Salât 52, Teheccüd 37; Müslim, Müsâfirîn , )

“Biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu namaz sebebiyle evinde hayır yaratır.” (Müslim, Müsâfirîn ; İbni Mâce, İkâmet )

meâlindeki hadîs-i şerîflerle, evlerin namaz kılınmaz, hiçbir ibâdet yapılmaz bir hâle getirilmesine Peygamberimiz (asm) karşı çıkmışlardır. Sünnetlerin ve nâfile namazların, evlerde kılınmasının, camilerde kılınmasından daha faziletli ve sevablı olmasının bir hikmeti de, bu olsa gerektir.

İmamın sesi kâfi gelmezse, cemaatten biri veya müezzinler, iftitah ve intikal tekbirlerini ve selâmları cehren tekrarlarlar.

İmam birinci selâmı, ikinci selâmdan daha yüksek sesle okur. Çünkü namazın bittiğini ilân eden, asıl birinci selâmdır.

İmam selâm verince, muktedî de, selâm ve duaları bitirmese bile selâm verir. Ancak henüz Tehıyyât'ı okumayı bitirmemiş ise, selâm vermez. Önce Tehıyyât'ı tamamlar, sonra kendi başına selâm verir.

İmama teşehhüdde iken yetişip Tehıyyât'ı okumaya başlıyan kimse henüz Tehıyyât'ı bitirmeden imam ayağa kalksa, ona uyup ayağa kalkmaz. Tehıyyât'ı okumayı bitirir öyle kalkar. Bununla beraber, Tehıyyât'ı bitirmeden kalkmasında da bir mahzur yoktur.

İmama uyan, rükû' ve secdedeki tesbihleri üçe tamamlamadan imam kalksa, o da kalkar.

İmama uyan kimse, rükünleri imamdan sonra yapmalıdır. İmamdan önce rükû'a eğilmek, secdeye gitmek, imamdan önce rükû' ve secdeden doğrulmak câiz değildir.

Şu hususları imam terkettiğinde cemaat onları terketmez, yaparlar:

* Rükû' ve secde tekbirlerini terkederse,
* Başlangıç tekbîrinde elini yukarı kaldırmayı terkederse,
* Rükû' ve secde tesbihlerini terkederse,
* Teşehhüdde okumayı terkederse,
* Selâmı terkederse,
* Teşrik tekbirlerini terkederse.

İmam namazın herhangi bir rek'atında bir secde fazla yapacak olsa veya son oturuşta oturduğu halde unutarak sonradan kalksa cemaat ona uymaz. "Sübhânallah" veya "Allahü ekber" diyerek îkaz ederler.

İmam eğer okurken tutulursa, arkadaki cemaatten birinin açması, imama hatırlatması gerekir. İmam okurken tutulduğu vakit vâcib miktarda okumuş ise, hemen rükû'a gitmelidir. Vâcib olan miktarı okumamışsa, hemen okuduğu âyetin aşağısında olan veya ezberinde olan başka bir âyete geçebilir. Cemaatı hatırlatmak zorunda bırakmamalıdır.

Namazdan sonra imamın cemaata dönmesi sünnettir.

İmama uyan, ilk rek'atta imama yetişmiş ise imamla beraber selâm verir. İmama tamamen uyan, yani, namazın evvelinden sonuna kadar fâsılasız olarak imama iktida eden, bütün rek'atları imamla beraber kılan kimseye müdrik denir. İmamı rükû'da bulan kimse, ayakta tekbir alıp rükû'a eğilir. Bir kere "Sübhânallah" diyecek kadar bir süre imamla beraber rükû'da kalırsa o rek'ata yetişmiş, idrâk etmiş sayılır.

İlk rek'atta imama yetişemeyen kimseye mesbuk denir. Bu kimse yine imama uyar. Son oturuşta sadece Tehıyyât'ı okur ve susar; salâvat ve duaları okumaz. Teşehhüdü ağır ağır okuyarak imamın namazı tamamlamasına kadar da uzatabilir. İmam sağa selâm verince o selâm vermez, sola da selâm vermesini bekler. İmamın sola da selâm vermesinden sonra ayağa kalkarak yetişemediği rek'atları tamamlar.

İmama ikinci rek'atta yetişen kimse imam selâm verdikten sonra Allahü Ekber diyerek kalkar. Sübhâneke, Fâtiha ve zamm-ı sûre okuyup rükû' ve secdeleri yaptıktan sonra oturur. Tehıyyât, salâvat ve duaları okuyarak selâm verir.

Üçüncü rek'atta imama yetişen ise, ayağa kalkınca Fâtiha ve sûre okumak suretiyle iki rek'at daha kılar.

Dördüncü rek'atta imama yetişen kimse, imamın selâmından sonra kalkıp, "Sübhâneke", "Fâtiha" ve sûre okuyup bir rek'at kılar, oturur. Tehıyyât'ı okuduktan sonra hemen kalkar, iki rek'at daha kılar. Bu iki rek'attan birincisinde Fâtiha ve sûre okur. İkincisinde ise, sadece Fâtiha okur. Burada dikkat edilecek husus, kendi başına namaz kılarken önce Fâtiha ve sûre okunan birinci ve ikinci rek'atları kılmaktır. Çünkü o, imama 4. rek'atta yetiştiği için sadece Fâtiha okunan son rek'ata yetişmiştir. Geriye Fâtiha ve sûre okunan 2 rek'at ile sadece Fâtiha okunan bir rek'at kalmıştır. Bu sebeble imam selâm verdikten sonra kılacağı üç rek'atın ilk ikisinde Fâtiha ile beraber sûre de okur, sonuncu rek'atte ise sûre okumaz.

Üç rek'atli olan akşam ve vitir namazlarının 3. rek'atinde imama yetişen kimse, imam selâm verdikten sonra kalkar, Fâtiha ve sûre okuyup bir rek'at kılar, oturur. Tehıyyât'ı okuyup tekrar kalkar, yine Fâtiha ve sûre okuyup bir rek'at daha kılar, sonra oturup selâm verir.

Mesbuk, yani, imama ilk rek'atta yetişemeyen kimse, unutarak imamla beraber selâm verse kendisine sehiv secdesi gerekmez. Ancak imam selâm verdikten sonra selâm verse sehiv secdesi vâcib olur. Kasden imamla beraber selâm verdiği takdirde ise namazı bozulur.

Cemaat selâmdan sonra: "Allahümme ente's-selâmü ve minke's-selâm, tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm." (Allah'ım, sen bütün noksanlardan sâlimsin, selâmet sendendir. Ey azamet ve ikram sahibi, senin inâyet ve bereketin sonsuzdur.) cümlesi okununcaya kadar yerlerinde durur, sonra kalkıp sünneti ve duayı başka münasib bir yerde tamamlarlar. Farzdan sonra saffı bozmak müstehabdır. Tâ ki sonradan gelenler cemaatı hâlâ farzda sanmasınlar. Münferiden namaz kılanlar ise, farz-sünnet bütün hepsini aynı yerde kılabilirler.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Sual: Beş vakit namaz için camiye gitmeyip, evinde, hanımı ve çocukları ile cemaat yapan, cemaat sevabı alamaz mı, muhakkak cemaat sevabı için camiye mi gitmesi gerekir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Uyûn-ül-besâir’de deniyor ki:
“Özürlü olmadığı halde camiye gitmeyip, evinde ailesi ile cemaat yapan kimse, camideki cemaatin sevabına kavuşamaz. Yani, camiye mahsus olan, fazla sevaba kavuşamaz. Yoksa, evde cemaatle kılınca da, cemaat sevabına, yani yirmiyedi kat sevaba kavuşur. Şunu da bildirelim ki, iki cemaat de, şartlara, sünnetlere uygun olduğu zaman böyledir. Evdeki cemaat daha uygun ise, evde kılmak lâzımdır.”

Sual: Su ile abdest alan bir kimse, teyemmüm yapmış kimseye uyarak, cemaatle namaz kılabilir mi?
Cevap:
Abdest alan, teyemmüm etmiş olana, ayakta kılan, oturarak kılana ve nafile kılan, farz kılana uyabilir. Dinini bilen bir imam arayıp ona uymalıdır.

Sual: Evde erkek, kendi mahremi olan hanımlara imam olup, cemaatle namaz kıldırabilir mi?
Cevap: Evde, erkek, mahremi olan kadınlara imam olup cemaatle namaz kıldırabilir. Sadece yabancı kadınlar varsa, bunlara imam olamaz, çünkü, halvet olur. Eğer cemaat arasında, bir erkek veya imamın mahremi kadın bulunursa, yabancı kadınlar da cemaate girebilir. Burada da, süt ve nikâh ile olan mahremlerin, halvette olduğu gibi, genç olmaları mekruhtur. Mescitte halvet hasıl olmaz çünkü umuma açıktır. Cemaat olarak sadece bir kadın varsa, imamın tam arkasında durur, yanında durmaz. Eğer bir erkek de var ise, kadın erkeğin tam arkasında durup cemaatle namazını kılar.

Sual: Cemaate yeni gelen bir kimse, imam rükuda ise, ona uyabilir mi?
Cevap:
Bu konuda Umdet-ül-islâmda deniyor ki:
“Cemaate yeni gelen bir kimse, imamı rükuda görürse, ayakta tekbir getirip, rükuya eğilir. Tekbiri eğilirken söylerse, namazı sahih olmaz. Rükuya eğilmeden, imam rükudan kalkarsa, o kimse o rekate yetişmemiş olur.”

Sual: Bir kadın, kadınlara imam olup cemaatle namaz kıldırabilir mi?
Cevap: Kadının imam olup kadınlara cemaatle namaz kıldırması tahrimen mekruhtur.

Sual: Cemaatle namaz kılındıktan sonra, cemaatten bazıları, namazı eksik kıldık derlerse, ne yapılır?
Cevap:
İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam yanılıp, secdeyi ikiden fazla yaparsa, cemaatin ne yapması gerekir?
Cevap: İmam yanılıp ikiden çok secde yaparsa, cemaat yapmaz, bekler.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, niyet ne zaman yapılır?
Cevap: İftitah tekbiri söylerken niyet edilir. Daha önce de niyet etmek caizdir. Cemaatle namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa, caiz olur. Fakat yolda, namazı bozan şeylerden birini yapmamak lazımdır.

Sual: İmam, bayram namazını kıldırırken, fazladan alınan tekbirleri unutup yapmazsa, cemaat de yapmaz mı?
Cevap: Mevkûfât'ta; “İmam bayram namazlarındaki tekbirleri okumazsa, cemaat de okumaz” deniyor.

Sual: Dört rekatli farz bir namazı, cemaatle kılarken, ikinci rekatinde imam oturmazsa, cemaat de oturmaz mı?
Cevap: İmam, dört rekatli farz namazın, ikinci rekatinde oturmazsa, cemaat de oturmaz. Namazın sonunda secde-i sehv yapılır.

Sual:Cemaatle namaz kılarken, müezzinin ayrıca yüksek sesle tekrar etmesinin bir mahzuru olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“İmamın sesini, ihtiyaçtan fazla yükseltmesi mekruh olduğu gibi, müezzin için de mekruhtur. İmamın sesi yetiştiği zaman, tekbirleri müezzinin de bildirmesinin mekruh olduğunu ve çirkin bidat olduğunu, dört mezhep âlimleri söz birliği ile bildirmişlerdir.”

Sual: Cemaatle dört rekatli bir farzı kılarken, imam ikinci rekatte oturmazsa veya secde-i sehiv gerektiği hâlde imam yapmazsa, cemaat nasıl hareket eder?
Cevap:
Bu konuda Mevkûfât'ta deniyor ki:
“Beş şeyi imam yapmazsa, cemaat de yapmaz:
1- İmam kunut okumazsa, cemaat de okumaz.
2- İmam bayram namazlarındaki tekbirleri okumazsa, cemaat de okumaz.
3- Dört rekatli namazın, ikinci rekatinde oturmazsa, cemaat de oturmaz.
4- İmam secde âyeti okuyup, secde etmezse, cemaat de etmez.
5- İmam secde-i sehiv yapmazsa, cemaat de yapmaz.”

Sual: Cemaatle namaz kılarken, rüku tesbihini üç defa okumadan imam rükudan kalkarsa ne yapmalıdır?
Cevap: Rükuda, en az, üç kere Sübhâne rabbiyel-azîm denir. Cemaatle kılarken, üç kere okumadan, imam rükudan kalkarsa, cemaat da, hemen kalkar.

İmama ilk rekâtta yetişemeyenin hâli
Sual: Cemaatle namaz kılınırken, sonradan gelen ve ilk rekâtlarını kaçıran kimse, imam selam verdikten sonra, kendi istediği gibi mi kılar yoksa bunun da bir kaidesi, kuralı var mıdır?
Cevap: Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen bir kimse, imam iki tarafa da selam verdikten sonra, ayağa kalkarak yetişemediği rekâtları kaza eder ve kıraatleri, birinci, sonra ikinci, sonra üçüncü rekat kılıyormuş gibi okur. Oturmayı ise, dördüncü, üçüncü ve ikinci rekat sırası ile, yani sondan başlamış olarak yapar. Mesela, cemaatle kılınan yatsı namazının farzının son rekâtına yetişen kimse, imam selam verdikten sonra, kalkıp, birinci ve ikinci rekâtta Fatiha ve sûre okur. Birinci rekâtta oturur, ikincide oturmaz. Umdet-ül-islâmda, Fetâvâyı Attâbîden alarak deniyor ki:
“Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen, imam son rekâtta otururken, Ettehıyyatüyü erken bitirse, imam selam verinceye kadar Kelime-i şehadeti tekrar tekrar okur, sükut etmez. Namazda, okumak lazım olan yerde, sükut etmek haramdır. Salevat da okumaz. Çünkü, son rekâtta oturan salevat okur. Birinci kadede salevat okursa, secde-i sehiv lazım olur.”

Sual: Yolcu olan mukim imama ve mukim olan da yolcu olan imama uyarak namaz kılabilirler mi?
Cevap: Mukim olan bir kimse, vaktin farzını eda ederken, misafir olan imama uyabilir. Misafir yani yolcu olan da, farzları eda ederken, mukim olan imama uyabilir. Misafir, mukim imama uyduğunda yetişemediği rekat olmuş ise, imam selam verdikten sonra, yetişemediği rekâtları tamamlar. Çünkü, mukim imama vakit içinde uyan misafirin, yolcunun namazı değişerek, imamın namazı gibi dört rekat olur.

Sual: Cemaatle namaz kılınırken, bu cemaate sonradan gelen ve bir rekâtını kaçıran kimse, cemaatle namaz kılma sevabına kavuşur mu?
Cevap: Bir rekâtı kaçıran kimse, o namazı cemaat ile kılmamış olur. Fakat, cemaat sevabına kavuşur. Son rekâtı da kaçıran, imama teşehhüdde yetişirse, cemaat sevabını kazanır. İftitah tekbirini imamla birlikte söylemenin ayrıca çok sevabı vardır.

Sual: Müezzinler, ezan, kamet ve tesbihlerin okunma durumunda, dinimize göre nasıl hareket etmesi gerekir?
Cevap: Müezzin efendiler, bidatten kurtulmak için ezanı, yüksek sesle minarede, ikameti, kameti, camide okumalı, namaz tekbirlerini, ancak lüzum olunca, yüksek sesle okumalı, hiç hoparlör kullanmamalıdır. Âyet-el-kürsiyi, tesbihleri ve kelime-i tehlili, sessiz olarak, Hanefi mezhebinde son sünnetten sonra, Şafii ve Maliki mezheplerinde hemen farzdan sonra okumalıdır. Dua ederken, Resûlullah efendimize salat ve selam okumanın müstehab olduğu, İmdâdın Tahtâvî şerhinde yazılıdır.

“Salih ve facir arkasında namaz kılınız!”
Sual: Herkesin arkasında namaz kılınabilir mi yoksa namaz kıldıran kimsenin, nasıl birisi olduğunu bilmek mi gerekir?
Cevap: Namazın şartlarına ehemmiyet, önem vermeyenlerin arkasında namaz kılmamalıdır. Çünkü bunların namazı sahih olmaz. Günah işlediği hâlde, abdestin, namazın farzlarını bilen ve ehemmiyet veren imam arkasında kılmak caiz olsa da, mekruhtur. Ebüssü'ûd efendi fetvasında buyuruyor ki:
(Salih ve facir arkasında namaz kılınız!) hadis-i şerifi, cami imamları için değil, Cuma kıldıran emirler içindir. Bunlara uymak ve itaat etmek içindir.”

Günah işlediği bilinen imamların arkasında namaz kılmamalıdır. İmamlık şartları bulunmayan, Kur’ân-ı kerimi teganni ile okuyan imama uymamalıdır. Dinine bağlı imamın mescidine gitmelidir. Her namaz için, camiye gitmeli, fasık, cahil, mezhepsiz, dinde reformcu olduğu bilinen imama rastlanınca, ona uymamalıdır. Böyle imam var zannetmekle, camiyi terk etmemelidir. Ebüssü'ûd efendi fetvasında buyuruyor ki:
“Haram yiyen, faiz alan imamı azletmek vaciptir. Kur’ân-ı kerimi tecvid üzere okumasını bilmek farzdır. Tecvidi bilmeyen, mehâric-i hurûfu gözetemez. Harflerin ağızdaki yerlerini gözetemeyen bir kimsenin okuduğu Kur’ân-ı kerim ve kıldığı namaz sahih olmaz.”

Namazları, imamı salih olan camide kılmalıdır. İmamlık şartları bulunan kimsenin imam olması için de uğraşmak, her Müslümanın vazifesidir.

Cemaate gitmeye mani olan özürler
Sual: Dinimizde hangi haller, hangi sebepler, camiye cemaate gitmemek için özür sayılmaktadır?
Cevap: Hastanın, felçlinin, bir ayağı kesik olanın, yürüyemeyen ihtiyarın ve âmânın cemaate gitmesi lazım değildir. Yardımcıları, nakil vasıtaları olsa da, lazım değildir. Yağmur, çamur, çok soğuk ve karanlık da, özürdür. Çok rüzgar, yalnız gece özür olur. Hırsız ve başka sebeple malı gitmek korkusu, fakir olanın alacaklısından korkusu, canı ve malı için zalimden korkusu, abdest sıkıştırması, yolcunun nakil vasıtasını kaçırmak korkusu, hastaya bakmak, imrendiği yemeği kaçırmak korkusu, fıkıh bilgisini öğrenmeyi kaçırmak korkusu, cemaate gitmemek için özürdür. İmamın bidat sahibi olduğunu veya abdestin, guslün, namazın şartlarını gözetmediğini bilmek de özürdür. Bidat sahibi kimsenin imam olması tahrimen mekruhtur.

İmama uymanın doğru olması için
Sual: Cemaatle namaz kılarken, imama uymanın da belli şartları, esasları, kuralları var mıdır, varsa nelerdir?
Cevap:
Fıkıh kitaplarında imama uymanın doğru ve sahih olması için, şu on şart bildirilmektedir:
1- Namaza dururken, tekbiri söylemeden önce, hem hangi vaktin farzı kılınacaksa o namaza, hem de imama uymaya niyet etmektir. İmamın kim olduğunu niyet etmek lazım değildir.
2- İmamın, kadınlara imam olmaya niyet etmesi lazımdır. İmamın erkeklere imam olmaya niyet etmesi lazım değildir. Fakat niyet ederse, kendisi cemaatin sevabına da kavuşur.
3- Cemaatin topuğu, imamın topuğunun gerisinde olmak.
4- İmam ile cemaat, aynı farz namazı kılmak. Farzı kılmış olan kimse, tekrar imama uyunca, imam ile kıldığı nafile olur.
5- İmam ile cemaat arasında, kadın safı bulunmamak. Kadınlar bir saftan az olup arada perde varsa veya alçakta, yüksekte iseler caiz olur.
6- İmamın kendisini görse, yahut sesini işitse, aradaki duvar mâni olmaz. Arada kayık geçecek nehir ve araba geçecek yol mâni olur. Yolda veya nehirdeki köprüde iki saf imama uyunca, arkadakilerin de namazı sahih olur.
7- İmama uymanın sahih olması için, imamın veya müezzinin sesini işitmek yahut bunları görmek veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır. İmama uymak için, imamı işitmeye, görmeye elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.
8- İmam hayvanda, cemaat yerde veya bunun tersi olmamak.
9- İmam ile cemaat, yapışık olmayan ayrı iki gemide bulunmamak.
Başka mezhepteki imama uyan cemaatin, kendi mezheplerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmemesi lazımdır. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, Hanefi mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şafii imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz. Şafii imamdan kan aktığı görülse, sonra imam bir zaman kaybolup tekrar gelse, buna uyulur. Çünkü, o zamanda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir.

Sual: Bazı camilerde, cemaatle namaz kılarken, ön saflarda yer olduğu hâlde, ön tarafa gelmeyip, arkada tek başına duranlar oluyor. Bu kimselerin bu şekilde durarak kıldıkları namaz kabul olur mu?
Cevap:
İmam ile cemaat arasında, iki saftan ziyade alacak boş meydan veya büyük havuz bulunursa, bunun gerisinde olanların, imama uyması caiz olur ise de, bunların geride yalnız olarak, imama uyup namaz kılmaları mekruh olur. Havuzun ve meydanın iki yanlarında cemaatin bulunması şart değildir. Mescide bitişik açık ve kapalı yerler, odalar da böyledir.

Namazı mahalle mescidinde kılmak
Sual: Beş vakit namazı, cemaatle kılmak için, kendi mahallesindeki camiye gitmek mi yoksa cemaati daha çok olan başka camilere gitmek mi daha sevaptır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
“Mahalle mescidinde, cemaat az olsa dahi, namazı burada kılmak, cemaati çok olan büyük camide kılmaktan efdaldir. Mahalle camisindeki cemaati kaçıranın, başka camideki cemaate gitmesi efdaldir. Başka cami cemaatine yetişemezse, yalnız kılmak için, mahalle mescidini tercih etmek efdaldir. Mahalle mescidinde imam, müezzin bulunmazsa, cemaatten biri, bu vazifeyi yapar. Başka camiye gitmezler. Mahalle mescidinin imamı, yatsı namazını, beyazlığın kaybolmasını beklemeyip, daha erken güneşin battığı yerde kırmızılık kaybolunca kılarsa, bununla birlikte, erken kılmayıp, beyazlığın da kaybolmasını bekleyip, yalnız kılmak efdaldir. Yani daha iyidir. Mahallenin imamı fısk, günah işlemekle meşhur ise, yani büyük günah işliyorsa, mesela, ezanı ahkam-ı İslâmiyyeye uygun olarak okumuyorsa, başka mescidin cemaatine gitmelidir. Çünkü, mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten daha önce gelir.”

Sual: Bir kimse, camide Kur’ân-ı kerim okurken vakit girse, bu kimse, o vaktin namazını kılmadan, camiden çıkabilir mi?
Cevap: Camide olan kimsenin, ezan okununca, bu namazı cemaat ile kılmadan, özürsüz olarak dışarı çıkması tahrimen mekruhtur. Belli bir cami cemaatine devam âdeti ise, oraya, mahallesindeki veya iş yerindeki caminin cemaatine gitmesi ise özür olur.

Sual: Bir kimsenin kullandığı ilacın kokusu, etrafındakileri rahatsız ederse, bu kimsenin camiye gitmemesi özür olur mu?
Cevap: İlaç olarak kokulu şeyi özür ile veya unutarak yiyen, cemaate gelmez, mazur olur. Zira pis koku insanlara ve meleklere eziyet verir.

Sual: Bir kimse, tek başına çokça namaz kılsa, cemaatle kılınan namazın sevabını alamaz mı?
Cevap:
Bir kimse, cemaatle iki rekat namaz kılsa, yalnız olarak da yirmiyedi rekat namaz kılsa, yine cemaatle kıldığı iki rekatın sevabı diğerinden fazla olur.

Sual: Cemaatle namazı kıldıktan ve selam verdikten sonra, imam ve cemaat ne yapar, nasıl hareket etmesi gerekir?
Cevap:
Hindiyyede bu konuda deniyor ki:
“Son sünneti olan namazlarda, selam verince imamın oturması mekruhtur. Sağa, sola veya biraz geriye çekilip hemen son sünneti kılması lazımdır. Yahut, hemen gidip evinde kılar. Cemaat ve yalnız kılan, oturduğu yerde kalıp dualarını okuyabilir. Yahut oturduğu yerde, sağda, solda veya geriye çekilerek son sünneti kılması da caizdir. Son sünneti olmayan namazlarda, imamın, oturduğu yerde kıbleye karşı kalması mekruhtur, bidattir. Kalkıp gitmesi veya cemaate dönmesi yahut sağa, sola dönüp oturması lazımdır.”

İmamın hareketlerine uyulur
Sual: Cami büyük ve kalabalık olduğunda ve imamın sesi de arkadaki cemaat tarafından duyulmadığında, arkadaki cemaat nasıl hareket etmeli, nereye uymalıdır?
Cevap:
Cami büyük ve kalabalık olduğunda ve imamın sesi de arkadaki cemaat tarafından duyulmadığında, imamın hareketlerine uymak lazımdır. Sesine uymak şart değildir. İmamı göremeyen, imamı görenlerin hareketlerine uyarsa, imamın hareketlerine uymuş olur. İmamın tekbirleri ve imamı görenlerin hareketleri, imamın hareketlerini gösterdikleri için, bunlara uymak caiz olmaktadır. İmamı görmeyenlerin, imamın hareketlerini görebilmeleri için, caminin muhtelif yerlerine televizyon koymaya ihtiyaç yoktur. İmamın sesini duymayanların da, imamı görenlerin hareketlerine ve müezzinlerin seslerine uymaları lazımdır. Bu kolaylıklar varken, camilere televizyon ve hoparlör koymak, İslâmiyetin bildirdiğini beğenmeyip, kendi aklına göre ibadet yapmak olur. Bu ise bir Müslümanın yapacağı şey değildir. Minarelere hoparlör koymak da böyledir.

Sual: Cemaatle farz namaz kılınınca, imam, o namazın son sünneti varsa, bu son sünneti farzı kıldığı yerde mi kılmalıdır?
Cevap:
İmamın, son sünneti, farzı kıldığı yerde kılması mekruhtur. Biraz sağda veya biraz solda kılar.

Sual: Cemaatle namaz kılındıktan sonra, imam, cemaate sırtı dönük olarak mı yoksu yüzü dönük olarak mı oturur?
Cevap:
İmamın namazdan sonra, yüzü kıbleye karşı oturması mekruhtur. İlk safta imama karşı namaz kılan yoksa, imam cemaate karşı oturmalıdır. Namaz kılan varsa, imam sağa veya sola dönmelidir. Cemaat için ve yalnız kılan için, bunlar mekruh değildir. Cemaatin son sünneti başka yerde, hatta evlerinde kılmaları daha iyi olduğu İmdâdda yazılıdır.

Sual: Cemaatle farz namaz kılındıktan sonra, cemaatin dağılmayıp aynı yerde namaz kılmasının mahzuru var mıdır?
Cevap:
Cemaatle farz namazları kılınca, safları bozmak müstehabdır.

İmam yapmazsa, cemaat yapar
Sual: Cemaatle namaz kılarken, namazda imamın yapmadıklarını cemaatin yaptığı veya imamın yapıp cemaatin yapmadığı yerler var mıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Mevkûfâtda deniyor ki:
Dört şeyi imam yaparsa, cemaat yapmaz: 1- İmam ikiden çok secde yaparsa, cemaat yapmaz. 2- İmam bayram tekbirini, bir rekatte üçten çok söylerse, cemaat söylemez. 3- İmam cenaze namazında, dörtten çok tekbir söylerse, cemaat söylemez. 4- İmam, dört rekatlik bir namazda beşinci rekate kalkarsa, cemaat kalkmaz. Beraber selam verirler.

On şeyi imam yapmazsa, cemaat yapar. Bunlar: 1- İftitah tekbirinde el kaldırmak. 2- Sübhaneke okumak. İki imam, cemaat de okumaz dedi. 3- Rüküya eğilirken tekbir getirmek. 4- Rüküda tesbih okumak. 5- Secdelere yatıp kalkarken tekbir söylemek. 6- Secdelerde tesbih okumak. 7- İmam semiallahü demezse, cemaat rabbenalekelhamd der. 8- Ettehıyyatüyü sonuna kadar okumak. 9- Namaz sonunda selam vermek. Kurban bayramında, yirmiüç farzdan sonra, selam verir vermez, tekbir okumaktır.”

Sual: Görevli imamı ve müezzini olmayan cami ve mescitlerde, aynı vaktin namazı, değişik cemaatler yapılarak kılınabilir mi?
Cevap:
Mahalle camisinde, ezan ve ikamet okuyarak bir kere cemaat ile namaz kılınır. Yoldaki camilerde ve imamı, müezzini olmayan camilerde, her cemaat için ayrı ayrı ezan ve ikamet ile kılınır.

Sual: Nafile namaz kılan bir kimse, vaktin farzını kılacak olana uyup cemaat olsa, bu namaz cemaat ile kılınmış olur mu?
Cevap:
Nafile kılan bir kişinin, farz kılana uyması ile cemaat sevabı hasıl olur.

İftitah tekbirini imamla almanın sevabı
Sual: Cemaatle namaz kılarken, iftitah tekbirini imamla beraber almanın sevabı, daha mı fazladır?
Cevap:
İftitah tekbirini imamla beraber alanın, sonbaharda ağaçların yaprakları ne şekilde dökülürse o kişinin günahları da öylece dökülür. Bu konuda Miftâh-ul-Cennet kitabında şöyle bir hadise nakledilmektedir:
“Bir gün, Resûlullah efendim namaz kılarken, bir kimse sabah namazında, iftitah tekbirine yetişemedi. Bir köle azad etti. Sonra Resûlullah efendimize gelip;
-Ya Resûlallah! Bugün, iftitah tekbirine yetişemedim, bir köle azad ettim. Acaba iftitah tekbirinin sevabına kavuşabildim mi? diye arzetti. Resûlullah efendimiz, hazret-i Ebu Bekir'e;
-Sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında? diye sordu. Hazret-i Ebu Bekir;
-Ya Resûlallah! Kırk deveye malik olsam, kırkının da yükü cevahir olsa, cümlesini fakirlere tasadduk etsem, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Ömer! Sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında? buyurunca, hazret-i Ömer;
-Ya Resûlallah! Mekke ve Medine arası dolu devem olsa ve yükleri de cevahir olsa, cümlesini fakirlere dağıtsam, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Osman sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında? buyurunca, hazret-i Osman;
-Ya Resûlallah! Gece iki rekat namaz kılsam, her birinde Kur’ân-ı kerimi hatim eylesem, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Ali! Sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında? buyurunca hazret-i Ali;
-Ya Resûlallah! Doğru ile batı arasındaki kâfirler, Müslümanları yok etmek için saldırsalar, Rabbim bana kuvvet verse, bunlarla cihad edip, cümlesini haklasam, yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Sonra Resûlullah efendimiz;
(Ey ümmet ve Eshâbım! Yedi kat yerler ve yedi kat gökler kâğıt olsa, denizler mürekkep olsa, bütün ağaçlar kalem olsa, cümle melekler katip olsalar ve kıyamete kadar yazsalar, yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabını yazamazlar) buyurdu.”

Sual: Cemaat, ne zamana kadar iftitah tekbirini alırsa, imamla birlikte almış olur?
Cevap:
İmam Fatiha sûresini bitirmeden iftitah tekbirini alan, imamla birlikte almış olur.

Sual: Beş vakit namazı cemaatle kılmanın vacip olduğunu bildiren âlim olmuş mudur?
Cevap:
Şartlar uygun olduğu zamanlarda, namazı cemaat ile kılmanın vacib olduğunu bildiren âlimler çoktur. Irak âlimlerine göre, vacibi özürsüz bir kere bile terk etmek günah olur. Terk etmeyi âdet ederse, söz birliği ile günah olur. Sünneti terk ise, günah olmaz. Bir camide cemaati kaçıran kimsenin, başka camide araması müstehabtır.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam olan kişi, kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmemiş ise, bu imama uyanların namazı kabul olur mu?
Cevap:
Bu konuda Hadîkada deniyor ki:
“Fıkıh âlimleri buyurdu ki: İmam namaza dururken kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmezse, buna uymak sahih olur ise de, imamın kendisi imamlık sevabına kavuşamaz. İmam olmaya niyet etmediği için, yalnız kılmış gibi, yalnız kendi namazının sevabını alır. Başkalarının kendisine uymasına niyet edince, cemaatin sayısı kadar, imamlık sevabı da alır.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, saflarda cemaatin aynı hizada mı durması gerekir?
Cevap:
Cemaat ile namaz kılarken safları düz yapmaya dikkat etmelidir. Saftan ileride ve geride durmamalıdır. Herkes, bir hizada durmaya çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz, önce safları düzeltir, ondan sonra namaza dururdu ve;
(Safları düzeltmek, namaz kılmanın bir parçasıdır) buyururdu.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam ikinci rekâtte oturmazsa, cemaat ne yapar?
Cevap:
Dört rekâtli farz namazın, ikinci rekatinde, imam oturmazsa, cemaat de oturmaz. Namazın sonunda secde-i sehv yapılır.

Farzı yalnız kılarken cemaat oluşursa
Sual: Bir kimse, yalnız başına farz namazı kılmaya başladığı sırada, birkaç kişi gelip onun yanında cemaat yapsalar, farzı tek başına kılan kimsenin, namazı bozup bu cemaate uyması mı gerekir?
Cevap:
Farzı yalnız kılan kimsenin yanında, o farzı cemaat ile kılmaya başlasalar, birinci rekatte secde etmedi ise, ayakta iken bir yana selam vererek, namazı bozar, imama uyar. Birinci rekatin secdesini yaptı ise, dört rekatli farzlarda, iki rekati tamam kılıp selam verir. Üçüncü rekatin secdesini yapmadı ise, ayakta bir tarafa selam verip bozar ve cemaate katılır. Üçüncü rekatin secdesini yaptı ise, dört rekati tamamlar. Sonra, imama uyup, dört rekat nafile kılması iyi olur. İkindiyi, böyle cemaat ile kılamaz. Sabah ve akşam farzında birinci rekatte secde ettikten sonra da, namazı bozar. Fakat, ikinci rekatin secdesini yaptı ise, namazını tamamlar. Sonra imamla nafile kılmaz.

Sünneti kaza niyeti ile kılarken farza veya cuma hutbesine başlanırsa, namazı bozmaz. İki veya dört rekate tamamlar. Öğle veya cuma sünnetinde iki rekatte selam veren, farzdan sonra, iki daha kılarak, dörde tamamlar. Yeniden dört rekat kılması, daha iyi olur. Kaza kılarken cemaate başlanırsa, tertib sahibi olan bozmaz. Maliki mezhebinde de böyledir.

Sual: Özrü sebebiyle oturarak namaz kılan birine, ayakta namaz kılabilenler, buna uyup cemaat olabilirler mi?
Cevap:
Su ile abdest alan, teyemmüm etmiş olana, ayakta kılan, oturarak kılana ve nafile kılan, farz kılana uyabilir. Dinini bilen bir imam arayıp ona uymalıdır.

Sual: Gözleri görmeyenin de cemaat için camiye gitmesi gerekir mi?
Cevap:
Hastanın, felçlinin, bir ayağı kesik olanın, yürüyemeyen ihtiyarın ve âmânın cemaate gitmesi lazım değildir. Yardımcıları, nakil vasıtaları olsa da, lazım değildir.

Sual: İki veya daha fazla kişi, kendi aralarında cemaat yaptığında, cemaat olan kişiler nerede ve nasıl durmalıdır?
Cevap:
Cemaat bir kişi ise, imamın sağ yanında hizasında durur. Solunda durması mekruhtur. Arkasında durması da mekruh olur. Ayağının topuğu, imamın topuğundan ileri olmazsa, namazı sahih olur. Cemaat, iki ve daha çok kişi olursa, imamın arkasında dururlar. Birincisi, imamın tam arkasına, ikincisi birincinin sağına, üçüncüsü birincinin soluna, dördüncüsü ikincinin sağına, beşincisi üçüncünün soluna olarak dururlar. İkinci, sonradan gelirse, arkaya durur. Birinci, namazı bozmadan arkaya geçer. İmam ileri gitmez.

Sual: Bir kimse, sabah namazı için camiye gittiği zaman, eğer cemaat farza durmuş ise, sabah namazının sünnetini kılmamış ise, kılar mı yoksa terk mi eder?
Cevap:
Sabah namazına geç gelen, cemaati kaçırmamak için, sünneti terk eder. Vakti kaçırmamak için sünneti terk etmesi daha lazımdır. Cemaate yetişebilecek ise, sünneti caminin dışında veya direk arkasında kılar ve sonra cemaate katılır.

Sual: Seferi imama uyan mukim bir kimse, imam ikinci rekatte selam verince, ayağa kalktığında üçüncü ve dördüncü rekatlerde Fatihayı okuyacak mıdır?
Cevap:
Namaz kılarken, misafire, dinen yolcu olana uyan mukim bir kimse, imam ikinci rekatte selam verince, kalkıp iki rekat daha kılarken, kıraat etmez. Yani, Fatihayı ve sûreyi okumaz. İmam arkasında kılar gibi, ayakta, bir şey okumaz. Câmi'ur-rümûz ve Tâtârhâniyyede deniyor ki:
“Alimlerin bir kısmı, misafir arkasında kılan mukim, üçüncü ve dördüncü rekatlerde kıraat etmez, yani bir şey okumaz dedi. Şemsül eimme Abdül'azîz Halvânî ve başka âlimler, kıraat eder dedi. O halde, ihtiyat ederek, okuması daha iyi olur.”

Kıyam, kıraat mahalli olduğundan, okumanın zararı yoktur. Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
“Diş ağrısını kesen ilaç, okumaya mani oluyorsa ve vaktin sonu ise, imama uyar. İmam bulamazsa, okumadan kılar.” Çünkü, ağrı meşakkat olup, zaruri hasıl olmuştur. Kıraatte, Kur’ân-ı kerimin tercümesini okumak caiz değildir.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, İmamın rükudan kalkarken söylediğini, cemaat de söyler mi veya ne yapar?
Cevap:
Rükudan kalkarken Semi'allahü limen hamideh demek, imama ve yalnız kılana sünnettir. Cemaatle kılarken, cemaat bunu söylemez, Rabbena lekel-hamd der.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir