obsidyen kitap pdf / Kitap Delisi - OBSİDİYEN(LUX SERİSİ 1) - Wattpad

Obsidyen Kitap Pdf

obsidyen kitap pdf

AYRIBASIM / OFFPRINT Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü 40. Kuruluş Yılı Armağanı ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ISBN 978-605-85730-7-9 2014 Ankara Her hakkı saklıdır. / All rights reserved. Hazırlayanlar Hasan Kasapoğlu Mehmet Ali Yılmaz Grafik-Tasarım Mustafa Horuş Kapak Tasarım Ufuk Çetinkaya Bilgin Kültür Sanat Yayınları Sertifika No. 20193 Selanik 2 Cd. No: 68/10 06640 Kızılay/ANKARA Telefon: 0 (312) 419 85 67 - Faks: 0 (312) 419 85 68 www.bilginkultursanat.com [email protected] Baskı ve Cilt ANKARAOFSET BASIN MATBAACILIK Büyük San. 1. Cad. Necatibey İşhanı No.93/43-44 İskitler-Ankara Tel. 384 50 63 (Pbx) 384 50 64 Fax. 384 50 56 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI İçindekiler Önsözler Hikmet Koçak (Atatürk Üniversitesi Rektörü)............................................................................................ VII Dilaver Düzgün (Edebiyat Fakültesi Dekanı)...............................................................................................IX Mehmet Karaosmanoğlu (Arkeoloji Bölümü Başkanı)................................................................................XI Sunuş Hasan Kasapoğlu & Mehmet Ali Yılmaz...................................................................................................XIII Kazı Çalışmaları Tomris Bakır Kaleköy Kazıları 1978-1981............................................................................................................................1 Abdullah Yaylalı – Vecihi Özkaya – Nurettin Öztürk Kyzikos İlk Dönem Kazıları...........................................................................................................................13 Nurettin Koçhan Sos Höyük 1987 Yılı Kazı Çalışmaları..........................................................................................................31 Hamza Gündoğdu Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı Kazıları 1994-1996....................................................................................45 Cevat Başaran – Büşra Elif Kasapoğlu 1995 Yılı Skepsis Aşağı Kent ve Nekropolisi Kurtarma Kazısı Üzerine Yeni Değerlendirmeler.................51 Mehmet Işıklı – Mustafa Erkmen – Gülşah Altunkaynak 2002 Yılı Pulur Sondajı..................................................................................................................................63 Mehmet Karaosmanoğlu – Halim Korucu – Mehmet Ali Yılmaz Altıntepe Urartu Kalesi Kazı ve Onarım Çalışmaları 2003-2013...............................................................77 Cevat Başaran Parion Kazı ve Sondaj Çalışmaları 2005-2013............................................................................................97 Cevat Başaran – Büşra Elif Kasapoğlu Parion Güney Nekropolisi 2005-2013.........................................................................................................117 Ertuğ Ergürer – Mustafa Yıldızlı Parion Roma Tiyatrosu 2006-2013.............................................................................................................139 Vedat Keleş – Alper Yılmaz Parion Roma Hamamı 2006-2013..............................................................................................................159 Vedat Keleş – Ersin Çelikbaş Parion Yamaç Yapısı 2008-2013..................................................................................................................175 III ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Cevat Başaran – Hasan Kasapoğlu Parion Odeionu 2010-2013.........................................................................................................................193 Nurettin Öztürk – Berna Kavaz – Gencay Güloğlu – M. Kayhan Murat Zeytinliada Meryemana Manastırı.............................................................................................................209 Nurettin Koçhan – Korkmaz Meral İkinci Dönem Kyzikos Kazıları 2006-2013.................................................................................................229 Korkmaz Meral – Ahmet Cüneydi Has Kyzikos Kenti Sur Duvarları ve Limanları..................................................................................................255 Vedat Keleş – Ersin Çelikbaş – Alper Yılmaz Paphlagonia Hadrianaupolis’i.....................................................................................................................271 Hüseyin Yurttaş – Haldun Özkan – Zerrin Köşklü-Muhammet Lütfü Kındığılı Kemah Kalesi Kazıları 2011-2012...............................................................................................................291 Altan A. Çilingiroğlu – Mehmet Işıklı 25. Yılında Ayanis Kalesi Kazıları-Dün, Bugün ve Gelecek.......................................................................309 Lorenzo D’alfonzo – Hatice Ergürer Güney Kapadokya’da Demir Çağı’na Işık Tutacak Bir Arkeolojik Yerleşimin Keşfi: Kınık Höyük...........325 Rainer M. Czichon – Mehmet Ali Yılmaz Vezirköprü/Oymaağaç (Nerik?) Projesi......................................................................................................339 Birol Can – Nihat Erdoğan Dara, Bizans-Sasani Sınırında Bir Garnizon Kenti ve Kazıları ...............................................................347 Birol Can – Michael Hoff Antıochia Ad Cragum, Batı Dağlık Kilikya’da Bir Roma Kenti ve Kazıları..............................................373 Yüzey Araştırmaları Nurettin Koçhan Kyzikos 1989-1996 Kazı Dönemi Yüzey Araştırmaları..............................................................................393 Vecihi Özkaya Erzurum/Horasan Aliçeyrek Köyü Arkeolojik Kalıntıları .........................................................................403 Cevat Başaran 1997, 1999 ve 2002 Yılları Kuzey Troas Bölgesi Yüzey Araştırmaları.......................................................419 Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Rabia Akarsu Erzurum ve Pasinler Ovaları Yüzey Araştırması Çalışmaları...................................................................431 Ali Yalçın Tavukçu – Zerrin Aydın Tavukçu Bozcaada – Tenedos Araştırmaları: Sonuç.................................................................................................441 Ahmet Ali Bayhan Yüzey Araştırmaları (2000-2004) Işığında Ortaçağ ve Sonrasında Adıyaman’ın Mimari Mirasının Genel Bir Değerlendirmesi......................................................................465 Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Eyüp Caner Erzincan-Altıntepe ve Çevresi Yüzey Araştırmaları...................................................................................505 Süleyman Çiğdem – Hüseyin Yurttaş – Haldun Özkan Gümüşhane – Bayburt illeri Yüzey Araştırmaları......................................................................................515 IV ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Nurettin Öztürk – Ayhan Girgin – Gencay Güloğlu – Abdullah Leygara Myrina – Gryneion Antik Kentlerinin Yüzey Araştırmaları.....................................................................531 Ali Yalçın Tavukçu - Zerrin Aydın Tavukçu Alaşehir – Philedelphia Yüzey Araştırmaları: İlk Sezon............................................................................547 Mehmet Yavuz – Ali Yalçın Tavukçu – Tekin Doğan Doğukapı – Akyaka – Kars – Sarıkamış – Erzurum - Tercan Eski Rus Demir Yolu Hattı ve Mimari Yapılanması..................................................................................569 Christine Chataigner – Ayşegül Akın – Oğuz Aras Kuzey Doğu Anadolu Obsidyen Kaynaklarının Tespitine Yönelik Yüzey Araştırmaları.........................589 Kitap Tanıtımları Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Anadolu Mimari Bezemeleri-Roma Çağı Lotus Palmet Örgesi......................................607 Ahmet Tercanlıoğlu Nurettin Koçhan, Hellenistik Çağ Anadolu Mimarisinde Lotus-Palmet ve Yumurta Bezekleri .............609 Fevziye Eker Mehmet Karaosmanoğlu, Anadolu Mimari Bezemeleri- Roma Çağı Yumurta Dizisi ............................610 Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Arkeolojiye Giriş................................................................................................................611 İsmail Akkaş Cevat Başaran, Anadolu Kompozit Başlıkları...........................................................................................613 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, Erzurum Hacı Ali Ağa Medresesi Vakfiyesi ..................................................................614 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, XVIII. Yüzyıl Vakfiyelerinde Erzurum ve Bir Vakfiye Örneği.....................................615 İsmail Akkaş Cevat Başaran, Geçmişten Günümüze Bayramiç Tarihi, Coğrafyası ve Arkeolojisi ...............................616 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarihi Erzurum Çeşmeleri ve Su yolları......................................................................................................................................................618 Fevziye Eker Mehmet Karaosmanoğlu, Mitoloji ve Ege’nin Tanrıları ............................................................................619 Ceyda Can Mehmet Işıklı-Birol Can (Ed.) Doğudan Yükselen Işık Anadolu Arkeolojisine Katkılar-Atatürk Üniversitesi 50. Yıl Armağanı ..................................................620 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan- Zerrin Köşklü- Şerife Tali- Demet Okuyucu- Gül Geyik- Muhammet Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum ....................621 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, Bektaş ve Derviş Ağaların Hayratı Erzurum ve Civarında Yaptırdığı Eserler ............622 V ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Ahmet Yuka Haldun Özkan, Öşkvank Manastırı (Öşk/Çamlıyamaç Manastırı)..........................................................623 Mehmet Ali Özdemir Mehmet Işıklı-Erhan Mutlugün-Mine Artu (ed.), Geçmişten Geleceğe Armağan....................................624 Ahmet Tercanlıoğlu Nurettin Koçhan, Kyzikos Tarihi ve Mimari Kalıntıları............................................................................626 Umut Parlıtı Mehmet Işıklı, Doğu Anadolu Erken Transkafkasya Kültürü -Çok Bileşenli Gelişkin Bir Kültürün Analizi..............................................................................................628 Ahmet Yuka Süleyman Çiğdem, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları I- Eski Çağ’dan Orta Çağ’a Gümüşhane......................................................................................................630 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları II- Orta Çağ’dan Günümüze Gümüşhane..................................................................................................631 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Erdek Zeytinliada Meryemana Manastırı.....................................................................632 Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Antik Troas’ın Parlayan Kenti Parion...............................................................................633 Ahmet Yuka Haldun Özkan, Haho Manastırı.................................................................................................................635 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Erzurum Müzesi Cam Eserleri.......................................................................................636 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Kars Müzesi Cam Eserleri..............................................................................................638 VI ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Ülkemizin eğitim ve akademik anlamda ilklerine imza atan, bilimin ve kültürün Anadolu’ya yayılma- sında önemli bir görev üstlenen üniversitemizin bu misyonu, hemen her alanda olduğu gibi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bilimleri için de geçerlidir. Üniversite kuran Üniversite unvanına sahip üniversitemiz birçok üniversitede Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri’nin kurulmasında da her zaman çok etkin bir rol oynamıştır. Öyle ki bugün ülke sınırları içerisindeki hemen her müzede Atatürk Üniversitesi mezunu bir Arkeolog ya da Sanat Tarihçiye, hemen her Üniversitedeki Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümlerinde de Atatürk Üniversitesi kökenli bir akademisyene rastlamanız mümkündür. Tam 40 yıl önce temelleri atılan bu köklü bilim dalları bugün arkeoloji dünyasında benimsenmiş bir “Erzurum Arkeoloji Ekolü”nün var olmasının haklı gururunu taşımakla beraber Türk Arkeolojisi’nin kurumsallaşması ve Arkeoloji camiasında Türk Arkeolojisi’nin önemli bir noktaya taşınmasında büyük bir pay sahibidir. Arkeoloji biliminin bölgemizde gelişmesine kuruluş aşamasından itibaren destek veren üniversite- miz, henüz Arkeoloji bölümü dahi kurulmadan önce, bölgemizdeki ilk arkeolojik kazılar olan Anadolu ve Doğu Anadolu Prehistoryasının şekillenmesinde birer kilometre taşı niteliğindeki Güzelova, Karaz ve Pulur kazılarını hem maddi, hem de manevi olarak desteklemiştir. Arkeoloji ve Sanat Tarihi bilimlerine olan bu olumlu bakış süreci devamında 1973 yılında Arkeoloji Bölümü, 1977 yılında ise Sanat Tarihi Bö- lümü kurulmuştur. 1982-1983 eğitim ve öğretim yılında, “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü” adı altında birleştirilen bu iki bölümün 1999 yılında tekrar Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümü olarak başlıkta ayrı ancak dayanışma ve beraberlikte bir olarak faaliyetlerini devam ettirmişlerdir. Bugün ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine birçok merkezde gerçekleştirilen kazı ve yüzey araştırmalarıyla ülke arkeolojisinde bölgesellikten ziyade ulusal bir rol üstlenen üniversitemiz Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri akademisyenleri Türk Arkeolojisine olan 40 yıllık katkı ve emekleri- ni bu yayında özetleyerek bilim dünyasının hizmetine sunmuşlardır. Bu iki bölümün kuruluşlarının 40. yılına ithaf edilen “Armağan Kitabı” aslında hem üniversitemizin, hem de bu bölümlerin zengin geçmiş ve birikimin küçük bir göstergesi niteliğindedir. Prof.Dr. Hikmet KOÇAK Atatürk Üniversitesi Rektörü VII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Arkeoloji, antik çağlardan kalan maddi kalıntıları inceleyerek insanlığın kültürel gelişimi ve değişimi- ni araştıran bir bilim dalıdır. Bulunan her şeyin geçmişi aydınlatacak bir ipucu değerinde olduğunu bilen arkeolog bir kuyumcu titizliğiyle çalışır. Bu da sabır ve emek demektir. Türkiye’nin sahip olduğu arkeolojik potansiyel dünya ülkelerini kıskandıracak seviyededir. Doğal bir laboratuvar olan ülkemizdeki zengin malzeme, kurumsal ve akademik seviyede yapılacak çalışmalarla hak ettiği değeri bulacaktır. 1973 yılında Fakültemiz bünyesinde kurulan Arkeoloji bölümü, ilk günden bu yana çalışmalarını titiz bir şekilde yürütmektedir. Doktoralarını yurt dışında tamamlayıp Arkeoloji bölümünün kurucu misyonunu üstlenen o dönemin genç ve heyecanlı bilim insanları günümüzde Türkiye arkeolojisinin önde gelen isimleri konumundadırlar. İlk yıllarda başlayan Anadolu’nun ve bölgenin arkeolojik geçmi- şini araştırmaya yönelik çalışmalar bugün Türkiye’nin dört bir yanında devam etmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eden bu heyecanlı ve hummalı çalışmalar birçok platformda üniversitemizi onurlandırmaktadır. Edebiyat Fakültesi bünyesinde Arkeoloji bölümüyle kardeş bölüm olarak faaliyetle- rini yürüten Sanat Tarihi Bölümü de bu başarıda pay sahibidir. Edebiyat Fakültesi olarak her yıl desteklemekten kıvanç duyduğumuz “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Gün- leri” adlı paneller ve genç araştırmacıların gerçekleştirdikleri çalıştaylar, bu iki bölümün ortak çalışmala- rının en güzel örnekleridir. Arkeoloji Bölümünün 40. yılına armağan olarak hazırlanan bu çalışma da bu ortaklığın ve köklü birikimin meyvesidir. Anadolu Arkeolojisine katkı sağlayacak nice kırk yıllar diler, çalışmada emeği geçen herkesi tebrik ederim. Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN Edebiyat Fakültesi Dekanı IX ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Geçmişi binlerce yıl öncesine giden Anadolu toprakları insanlık tarihinin gelişimine önemli katkı- larda bulunmuş, insanlar ilk kez burada dağ kutsal alanlarını kurmuşlar, ilk anıtsal yapılarını inşa etmiş- lerdir. Birbirinin devamı niteliğindeki bu birikim zamanımıza dek yeniliklerle sürdürülmüştür. Farklı coğrafi yapıdaki Anadolu toprakları yeni kültürlerin oluşmasını sağlamış ve sürekli yenilenerek bugüne kadar gelmişlerdir. Yeryüzünde binlerce yılın birikimi olan kültür varlıklarına ilgi Avrupa’da Aydınlanma çağıyla baş- lamış ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki kültür varlıklarının yağmalanması sonucu Avrupa ve Amerika’daki Müzelerin temeli oluşmuştur. Bunun ardından Avrupa’da Arkeoloji bir bilim olarak gelişir. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk koruma ve kazılar ise 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1931 yılında, Atatürk’ün önerisiyle Türk Tarih Kurumu’nun kurulma- sının ardından, 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde ilk Arkeoloji Bölümü, 1936 yılında da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü açılmıştır. Bun- ların ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesindeki Arkeoloji Bölümünün te- melleri, 1973 yılında Almanya’da Klasik Arkeoloji alanında doktoralarını tamamlayarak yurda dönen, Dr. Fahri IŞIK, Dr. Tomris BAKIR, Dr. Güven BAKIR, Dr. Abdullah YAYLALI ile Protohistorya ve Önas- ya Arkeolojisi alanında Dr. Hayat ERKANAL’ın görev almasıyla atılır. Bölümün başında Fransa’da Sanat Tarihi alanında doktorasını tamamlayan Doç. Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL bulunmaktadır. Dr. Hayat Er- kanal 1975-1976 eğitim öğretim dönemi sonunda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi- ne döner. Bölüme daha sonra İngiltere’de Protohistorya ve Ön Asya alanında doktorasını tamamlayan Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU ve Avusturya’da Klasik Arkeoloji alanında doktorasını tamamlayan Dr. Erol ATALAY katılır. 1975-1976 eğitim-öğretim yılında ilk öğrencilerini ön kayıtla alan Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji konularının yanı sıra Anadolu Arkeolojisi ağırlıklı ve Türk-İslam Sanatları konularını içeren bir program uygular. 1977 de Doç.Dr. Fahri IŞIK Bölüm Başkanı olur. Prof.Dr. Fahri IŞIK’ın Akde- niz Üniversitesine geçmesinin ardından 1991 yılında bölüm başkanı Prof.Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU olur. 1977-1978 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini alan Sanat Tarihi Bölümünde Bölüm Başkanı Prof.Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL’ın yanı sıra Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU, Dr. Hamza GÜNDOĞDU ve Asistan Selçuk MÜLAYİM ile ardından Asistan Abdüsselam ULUÇAM bulunmuştur. Bu iki bölüm, 1982-1983 eğitim öğretim yılında YÖK kararıyla Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak birleştirilir. Bu birliktelik 1999 yılına kadar sürer. İlk mezunlarını 1978 - 1979 yılında veren Arkeoloji Bölümü, şu an iki profesör, dört doçent, dört yardımcı doçent ve sekiz araştırma görevlisiyle hizmet verirken, Sanat Tarihi Bölümünde iki Profesör üç yardımcı doçent ve bir araştırma görevlisi bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümünde lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve doktora eğitimi de verilmektedir. XI ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Bölümlerimiz bünyesindeki öğretim üyelerinin başkanlığında, 1978 yılında, Doç.Dr. Tomris BAKIR Başkanlığında ve Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU’nun yardımcılığında Elazığ-Kaleköy’de ilki gerçekleştirilen kazılar ve araştırmalar, çeşitli zamanlarda ve Türkiye’nin dört bir köşesinde başarıyla uygulanmıştır. Bu- gün halen devam eden kazılar ve araştırmalar ise; 2002 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla Prof.Dr. Meh- met KARAOSMANOĞLU’na başkanlığı verilen Erzincan-Altıntepe kazısı, 2005 yılında başlayan Prof. Dr. Cevat BAŞARAN başkanlığındaki Çanakkale-Parion kazısı, 2006 yılından beri devam eden Doç. Dr. Nurettin KOÇHAN başkanlığındaki Balıkesir-Kyzikos kazısı ve 2013’te başlayan Doç.Dr. Mehmet IŞIKLI başkanlığındaki Van-Ayanis kazıları ile Doç.Dr. Nurettin ÖZTÜRK başkanlığındaki Antalya-M- yra-Andriake kazılarıdır. Ayrıca Doç.Dr. Birol CAN Antalya-Antiochia ad Cragum kazısının başkan yardımcılığını sürdürürken, Yrd.Doç.Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU başkanlığında Manisa-Alaşehir’de yüzey araştırmaları yapılmaktadır. Öte yandan Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Hüseyin YURTTAŞ da Erzincan-Kemah Kalesi kazılarına başkanlık etmektedir. Arkeoloji Bölümü olarak, kuruluşumuzun 40. yılını, uzun yıllar birlikte çalıştığımız Sanat Tarihi Bö- lümü’nün katılımıyla gerçekleşen bu kitapla ölümsüzleştirmek istedik. Bu kitabın basılmasında, maddi ve manevi desteklerini esirmeyen Üniversitemiz Rektörü Sayın Prof.Dr. Hikmet KOÇAK’a ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN’e teşekkür ederiz. Ayrıca kitabın oluşmasında emeği geçen mesai arkadaşlarımıza ve Bölümümüzden ayrılarak başka Üniversitelerde görevlerini sürdüren akademisyenlere ve emekli olan hocalarımıza katkılarından dolayı teşekkürü borç biliriz. Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU Arkeoloji Bölümü Başkanı XII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI SUNUŞ Atatürk Üniversitesi; Atatürk’ün 1937’de dile getirdiği ancak 20 yıl sonra gerçekleşen bir rüya… Üç büyük ilimiz dışında, Anadolu’da kurulan ilk üniversitelerden biri, ülkemizin 7. üniversitesi ve Cumhuriyetin en büyük eğitim kurumlarından biri olma ayrıcalığını taşıyan Atatürk Üniversitesi 1957 yılında kurulmuştur. Yaklaşık 60 yıllık eğitim-öğretim misyonunun yanı sıra bölge üniversitesi olarak hizmet vermiş olan Atatürk Üniversitesi, bilimsel ve sosyal projeleriyle her platformda adını taçlandır- maya devam etmektedir. Ülkemizdeki üniversitelere bakıldığında Fen bilimleri üniversitelerin vitrini gibi görülmektedir. An- cak Atatürk Üniversitesi için bu durumun biraz farklı olduğunu söylemek mümkündür. Üniversitemiz Bünyesinde Temmuz 1973’te kurulan Arkeoloji Bölümü, öncülük ettiği kazı ve araştırmalar ile birbi- rinden değerli akademisyenleriyle adını duyurmayı başarmıştır. Arkeoloji camiasında halen “Erzurum Ekolü” olarak anılmaya devam eden Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün kurucu hocalarından Emekli Prof. Dr. Tomris BAKIR kuruluş sürecinin heyecanını şu ifadelerle anlatmaktadır: “1973 Haziran sonlarında altı yıl süren doktora eğitimimi tamamlayıp Heidelberg’den Ankara’ya dön- dükten sonra, mecburi hizmetimden dolayı tayinim için baş vurduğum Milli Eğitim Bakanlığı, “..Üniver- sitelerde boş kadro yok sizi Bodrum Arkeoloji Müzesine uzman olarak atayalım..” demişti. Bu teklifi kabul etmedim ve yeni kurulan Üniversitelerin araştırılmasını önerdim. Bir hafta sonra Bakanlıktan beni çağır- dılar ve Erzurum Atatürk Üniversitesi sizi kabul ediyor dediler. 3 Temmuz 1973 günü Ankara’dan otobüse binerek, 14 saatlik yolculuktan sonra Erzurum’a geldim. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Profesör Hüseyin Sesli ile görüşmek için odasına gittim. Fakültede henüz Arkeoloji Bölümü olmadığını ve benim tayinimle birlikte bu bölümü kurabileceklerini söyledi. Erzurum’da ilk günüm böyle başladı. Bana misafirhanede yer gösterdiler, “yarın göreve başlayın” dediler. Ertesi gün Fakülteye geldiğimde, Fakülte binasının alt katında bir oda gösterdiler ve işte burası Arkeoloji Bölümünün odası dediler. Odaya girdim. Bir masa, bir koltuk ve masanın üzerinde yuvarlak, plastik, şeffaf bir kutuda toplu iğneler vardı. Masaya oturdum. Perdesiz pence- reye baktım ve düşünmeye başladım: Nasıl bir program yapmalıydım? Arkeoloji Bölümünü kurmak için nelere gereksinim vardı? Çantamdan not defterimi ve kalemimi çıkarıp yazmaya başladım: Acilen kitap siparişi… XIII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Derslerde kullanılacak slaytları oluşturmak için donanımlı bir fotoğraf laboratuvarı… Tek başıma yürütemeyeceğim için Dekanlıktan ve Rektörlükten Bölüm için kadro talebi… İlk iki gereksinim o zamanki rektör Profesör Kemal Bıyıkoğlu’nun desteği ile hemen işleme girdi. Almanya’da Wassmuth Yayınevi ile anlaşıp, yüzlerce kitap siparişlerini verdik. Kısa süre sonra 91 adet periyodik yayın (çoğu ilk sayıdan itibaren) ve çok sayıda kitap kolilerle geldi. Fotoğraf laboratuvarını da oluşturduk. Kadro talebi zaten kabul edilmişti ve askerlik görevlerini tamamlayan Fahri Işık, Abdullah Yaylalı, Güven Bakır, Erol Atalay (kendisini 1988 yılında kaybettik), Hayat Erkanal ve Altan Çilingiroğlu birbiri ardı sıra bölüme katıldılar. Hepimizin kadrosu Dr. Asistan olduğu için, Bölüm Başkanı olarak Sanat Tarihi Profesörü Rahmi Hüseyin Ünal atanmıştı. Aramızdan Fahri Işık kısa sürede doçent olup Bölüm Başkanlığını üstlendi. 1975/1976 ders yılında, rektörlük sürpriz bir kararla size öğrenci alacağız dedi. Ders programlarını oluşturduk. Ne de olsa genç, dinamik ve heyecanlı bir kadromuz vardı. Gece-gündüz ve hafta sonları fotoğraf laboratuvarında bizzat çalışıp, dersler için zengin bir slayt arşivi oluşturduk. Kasım 1975 tarihinde Üniversite eğitime başladığında bize de 65 öğrenci kayıt yaptırmıştı. Bu öğrenciler kurmuş olduğumuz zengin kütüphanemizin de desteği ile başarılı bir şekilde eğitimlerini tamam- ladılar ve sonradan çoğu Müzeler Teşkilatında kariyer yaptı.” Artık lokomotif hareket etmişti… 1977-1978 eğitim öğretim yılında Sanat Tarihi Bölümü kurulmuştu. Aynı doğrultuda çalışmalarını sürdüren iki bölüm, YÖK kararıyla 1982-1983 eğitim öğretim yılında Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak aynı çatı altında birleşmiştir. 1999 yılına kadar devam eden bu birlikteliğin ardından iki bölüm ye- niden ayrılarak akademik çalışmalarına devam etmiştir. “Birimsel” olarak ayrılsalar da “Bilimsel” olarak faaliyetlerine devam eden bölümlerimiz günümüze değin bu birlikteliği her yıl düzenledikleri “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Günleri” organizasyonuyla göstermektedirler. İlk dönem ve onu izleyen süreç mezunlarının bir çoğu akademisyenliği tercih ederek bugün ülkemiz üniversitelerindeki arkeoloji bölümlerinin bir çoğunda kurucu misyon üstlenmiştir. Bu nedenle Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü “bölümler kuran bölüm” sıfatıyla anılmaya değerdir. 1978 yılında başlayan Kaleköy kurtarma kazılarının akabinde Sos Höyük, Patara ve Kyzikos bölümü- müzün ilk kazıları olmasının yanında, Türk Arkeolojisi için önemli kazı projeleridir. Aynı süreçte bölüm öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları bölgenin arkeolojik ve kültürel varlıkları- nın belirlenmesine de öncülük etmiştir. Erzurum Arkeoloji Ekolünün ikinci ve üçüncü kuşak akademisyenleri Atatürk Üniversitesi’nin yanı sıra bugün ülkemizin birçok üniversitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Bu hocalar doğudan ba- tıya birçok bölgede devam eden arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları ile arkeoloji camiasında önemli işlere imza atmaya devam etmektedirler. Anadolu Arkeolojisinde 40 yıllık bir sürece tanıklık eden ve gelişiminde önemli bir yere sahip olan bölümümüz, bu potansiyelini, çeşitli tarihlerde çatısı altında görev yapmış ve hala Anadolu Arkeolojisi için önemli isimler olan bilim insanlarına borçludur. Bu düşünceden hareketle, Üniversitemiz Arkeoloji Bölümü bünyesinde başlayan veya devam eden kazı ve araştırma projelerinin yer aldığı bu çalışma sadece bölümümüzün prestiji açısından değil, Arke- oloji biliminin her kesimini ilgilendiren bir kaynak olması açısından da önemlidir. Çalışma içerisinde kuruluş döneminden itibaren Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümleri bünyesinde başlayan veya devam eden kazı çalışmaları birinci bölümü oluştururken, ikinci bölümde yüzey araştırmalarına, üçün bölümde ise bölümler bünyesinde çıkarılan yayınlara yer verilmiştir. Bölümlerde yer alan yazılar kendi içerisinde ça- lışmanın başladığı tarihe göre sıralanmıştır. Kitabın içeriği gereği, katılımcıların çalışmaları, herhangi bir XIV ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI hakem kurulu değerlendirmesine tabi tutulmamıştır. Bu yüzden makalelerdeki tüm tanımlama, örnekle- me, karşılaştırma, yorum, yargı, değerlendirme, görsel seçimi vb. bilimsel ve teknik içerikten doğrudan yazarlar sorumludur. Bu çalışmanın hayata geçmesinde öncelikle Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet KOÇAK, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN, Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Mehmet KA- RAOSMANOĞLU’na maddi ve manevi destekleri, sundukları fırsatlar ve Arkeoloji bilimine olan olumlu ve gelişimci bakış açılarından dolayı sonsuz minnettarlığımızı sunarız. Bununla birlikte bölümümüzün 40 yıllık serüvenine şahitlik eden ve yayınlarıyla bu çalışmaya katkıda bulunan değerli akademisyenlere ve çalışma arkadaşlarımıza da bölümüz adına teşekkür ederiz. Ayrıca tüm çalışmaların yayın standardı- na uygun hale getirilmesi aşamasında yardımlarını esirgemeyen yüksek lisans öğrencileri Hüseyin DÜL- GER, Mustafa YILDIZLI, Gülşah ÖZTÜRK, İsmail AKKAŞ ile lisans öğrencisi Halil ÖZKAN’a emekle- rinden dolayı teşekkür ederiz. Bu çalışma, Atatürk Üniversitesi’ne ve onun bünyesinde 40 yıllık saygınlığıyla Arkeoloji Bölümü’ne hizmet edenlere “Saygı Duruşu”dur. Hasan KASAPOĞLU & Mehmet Ali YILMAZ Erzurum 2014 XV KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Christine CHATAIGNER* Ayşegül AKIN** Oğuz ARAS*** Abstract Erzurum-Kars Plateau, which is located on a place linking South Caucasia, Iran and North Mesopo- tamia, is a region that has rich obsidian resources in the north sector of Anatolia. Unfortunately East Anatolian region, which has an significant position among the obsidian ranges in Anatolia, has not been examined extensively. The number of the archaeological and geological surveys is very a few. To rectify this deficiency of surveys in this region, project has been launched with the cooperation of Fo- reign Ministry of France, CNRS (National Scientific Research Centre), Lyon and Atatürk University. The aim of this project is to question the idea that the main resources of obsidian samples of which have been found in archeological settlements in Armania and Georgia, could be from the deposits in East Anatolia. Another aim is to determine whether there was a trade network or relationship, based on obsidian, between South Causacia and East Anatolia. It is also our intention to reveal the quantity of obsidian resources in Erzurum-Kars region, and to acquire detailed data about obsidian resources as well as identifying the area of the material usage. In this regard, during the course of our research some samples were taken for geochemical analysis. After analysis of the samples, the reality of extent of the obsidian range has been emphasized. Detailed geochemical researches about Erzurum and Kars, to be done in the future, will help to provide missing information. Giriş Tarihöncesi dönemde çeşitli amaçlarla kullanılarak uzak bölgelere ticareti yapılan ve hammadde ola- rak özel bir öneme sahip olan obsidiyen, jeokimyasal açıdan asitik yapılı yanardağların püskürttüğü magmanın hızlıca soğuması ve kristalleşmeye yetecek zaman geçmeden donmasıyla oluşan volkanik bir camdır. Ergimiş halde bulunan obsidiyenler bol su içermektedir. Çoğunlukla siyah, bazen de gri, kırmızı, kahve ya da yeşil renkte olup, camsı bir parlaklığa sahiptir1. Doğal cam olarak da adlandırılan * Dr. - Archéorient, UMR 5133, CNRS/Université Lyon 2, 7 rue Raulin, 69007, Lyon/FRANCE ** Arş. Gör. Düzce Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Düzce/TÜRKİYE, [email protected] *** Arş. Gör., Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü 75000, Ardahan/TÜRKİYE, og- [email protected] 1 Ercan ve diğ. 1989, 72. 589 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI obsidiyen, kontrollü ve keskin kırılma özelliği (yongalamaya uygunluğu) ve görsel çekiciliği nedeniyle çok eski dönemlerden beri başta çeşitli alet ve silahların (ok ucu, kazıyıcı, delici vs) yapımında yoğun olarak kullanılan bir hammaddedir2. Bunun yanı sıra az da olsa süs eşyalarının (ayna, vazo, takı vs) ve dekoratif malzemelerinin (heykelciklerin gözlerinde) yapımında kullanım görmüştür. Paleolitik Dönem’den bugüne kullanımı sürmüş olsa da, bu hammaddeye olan ilgi zamanla azalmıştır. Paleolitik Dönem’de alet yapımında daha çok dere taşları kullanım görürken, Epipaleolitik dönemden itibaren obsidiyenin kırılganlığının ve kolay şekil almasının keşfedilmesiyle, obsidiyen yaygın kulla- nım alanı görmeye başlamıştır. Hatta Güney Doğu Anadolu köyleri obsidiyeni, çakmak taşına tercih etmeye başlarlar. Neolitik dönem sonrasında, metal kullanımının yaygınlaşmasıyla obsidiyenin kulla- nım alanlarının değiştiği, azaldığı ve özellikle vazo, süs eşyası gibi prestij objesi olarak kullanımının ön plana çıktığı gözlenmiştir3. Bu hammadde sadece yapısında asit bulunan volkanik yapılarda oluştuğu için dünya üzerindeki da- ğılımı çok yaygın değildir. Sınırlı alanlarda karşımıza çıkmaktadır; İzlanda (Mt Hekka Kelad), Afrika (Etiyopya), Güney Kafkasya - Ermenistan, Kuzey Amerika (Wyoning), Orta Amerika (Tequila), Avrupa (Lipari, Melos), Yakındoğu da Suriye, İsrail ve Ürdün gibi bölgelerin yanı sıra Anadolu da obsidiyen açısından zengin bir bölgedir. Anadolu, Yakındoğu’nun Kafkaslar dışında en zengin obsidiyen yataklarına sahiptir. Bölgenin jeolojik açıdan volkanik bir yapısı vardır. Üst Miyosen’den başlayarak, Pliyosen ve tüm Kuvaterner boyun- ca özellikle üç bölgede yoğunlaşan bir volkanizmaya sahne olmuştur. Bu volkanizma Doğu Anado- lu’da Kafkaslar ve Bitlis-Zagros Dağları kuşağı, İç Anadolu’da Kapadokya Bölgesi ve Batı Anadolu’nun Ege Denizi sınırı olmak üzere üç bölgede gözlenmektedir. Anadolu için özellikle Kapadokya Kuşağı (Göllüdağ ve Nenezi yatakları) ve Doğu Anadolu Kuşağı (Bingöl, Van, Kars, Erzurum’daki yataklar) çok önemlidir (Resim 1). Araştırmamızın ana hattını oluşturan Erzurum-Kars Platosu, Doğu Ana- dolu Kuşağının kuzey bölümünü oluşturmaktadır. Çok geniş alanlar kaplayan volkanik aktivitenin başlangıcı kabuksal kırıklanma ve kalınlaşmayı oluşturan Anadolu ve Arap plakalarının çakışmasıyla Erken Miyosen evrede oluşur4. Orta Miyosen dönemde bu bölgenin deniz seviyesinden ortalama 2 km yükselmesinin hemen ardından volkanik aktivite başlar. Bu volkanizma, tüm bölgede genişlemiş, obsi- diyenler/bazalttan yüksek silika riyolitlere kadar çeşitli oluşumlar, lav akıntıları ve piroklastik ürünler üretmiştir. Bu patlamalarla birçok küçük volkanik alanların yanı sıra obsidiyen hammadde kaynakla- rını oluşturmuştur5. Bu hammaddeye kaynağının bulunmadığı bölgelerde de rastlanması, uzak mesafeler arasındaki kül- türel etkileşim hakkında fikir verirken, bir değiş tokuş ve ticaret metası olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda jeokimyasal çalışmaların arkeolojiye uygulanması ile yapılan kimyasal analizler6 yardımı ile yerleşmelerde bulunan obsidiyenlerin kaynaklarının kesin olarak saptanabilmesi, yerleşmelerin çeşitli şekillerde iletişimde bulundukları bölgelerin saptanması ve insan etkisinde olan güncel alanların sını- rının belirlenmesinde güçlü veriler sağlanmaktadır. Bu amaçla, daha önce yapılan arkeolojik ve jeolojik çalışmaların bir araya getirildiği bir araştırma olarak İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı ve Fransız Ulusal Araştırma Merkezi (CNRS) ortaklığı 2 Algül-Balcı 2010, 11. 3 Atlı 2005, 1-2. 4 Bigazzi ve diğ. 1997, 57; Algül 2008, 32. 5 Keskin ve diğ. 1998, 355-404; Chataigner ve diğ. 2013, 1-2. 6 Çok sayıda jeokimyasal obsidiyen analiz yönteminde yaygın olanlar arasında: OES (Optical Emission Spectroscopy), ICP-AES (Inductively Coupled Plasma-Atomic Emission Spectrometry), ICP-MS (Inductively Coupled Plasma-Mass Spe- ctrometry), XRF (X-Ray Fluorescence), NAA (Neutron Activation Analaysis), PIXE (Particle-Induced X-ray Emission), PIGE (Particle-Induced Gamma-ray Emission) sayılabilir. Cauvin-Chataigner 1996, 531. 590 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ile 1993 yılında Kapadokya Obsidiyen Araştırması Projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında Niğde ili, Göllü dağ bölgesindeki Kömürcü köyü sınırları içindeki Kaletepe Atölyesi kazıları gerçekleştirilmiştir. Kapadokya Anadolu’nun yoğun volkanizmaya sahne olmuş bölgelerinden biridir. Bu volkanizmanın ürünü olan ve kolay yontulma niteliği açısından tarihöncesi insanın silah ve alet yapımında tercih et- tiği obsidiyen, Anadolu için “banal” bir hammaddedir ve çoğu yerleşmede yoğun olarak kullanıldığı gözlenir7. Ancak Kapadokya kökenli obsidiyenlerin Suriye, İsrail, Ürdün ve Kıbrıs’ daki yerleşmelerde bulunması ve yoğun olarak naviform çekirdeklerin Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a ait Kaletepe Atöl- yesi’nden Suriye ve Kıbrıs’a dilgiler ihraç edildiğini gösteren verilere hem teknolojik hem de kimyasal araştırmalar sonucunda ulaşılmıştır8. Ancak Anadolu’da obsidiyenin dağılım alanları içerisinde önemli bir yere sahip olan Doğu Anado- lu Bölgesi, Kapadokya Bölgesi’nde bulunan obsidiyen yatakları kadar araştırılmamıştır. Bölgede 2006 yılında A. Sagona ve K. Kobayashi’ nin yürüttüğü çalışmalar dışında arkeolojik ve jeolojik boyutu ile sistematik bir araştırmadan bahsedilememektedir. Bu bölgedeki araştırma eksikliğinin giderilmesine yönelik bir çalışma Fransa Dış İlişkiler Bakanlığı ve Ulusal Araştırma Merkezi (CNRS) tarafından baş- latılan, Lyon Üniversitesi’nden Christine Chataigner ile Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Işıklı ve Oltu Meslek Yüksekokulu’ndan Jeolog Dr. Volkan Çil ortaklığıyla yürütülen, “Kafkaslardaki Obsidiyenlerin Jeokimyasal Orijinleri ve Kullanımlarının Tarihçesi” projesi 2011-Ekim ayında gerçekleştirilmiştir9. Ayrıca Atatürk Üniversitesi Arkeoloji bölümü yüksek lisans öğ- rencileri de bu projeye katılmıştır10. Bu projenin amacı; Erzurum-Kars Bölgesi’ndeki obsidiyen kaynaklarının taranmasının yanı sıra bu malzemenin kullanım yoğunluğunu, Güney Kafkasya- Doğu Anadolu arasındaki obsidiyene dayalı kültürel ilişkinin ve ticaret ağının olup olmadığını saptayabilmekti. Doğu Anadolu’da daha önce yü- rütülen çalışmalarda saptanan obsidiyen kaynaklarının yanı sıra yeni obsidiyen kaynakları üzerine ayrıntılı bir veri tabanı elde etmek için, ilk adım birincil yatakları (tepeler, akıntılar) ve ikincil yatakları (nehir yataklarındaki obsidiyenleri) belirlenerek, sistematik jeolojik araştırmalar yürütülmüştür. Bu bağlamda projenin yürütücüsü Christine Chataigner’in Batı Ermenistan’da yürüttüğü Neolitik dönem kazı alanında ele geçen bir grup obsidiyenden yola çıkılarak kaynak kökenlerinin araştırılmasına yö- nelik jeokimyasal ve jeokronolojik analizler için örneklerde alınmıştır. Bu sistemli çalışmalar, 2002 yılında D. Mouralis ve ekibinin Orta Anadolu’da gerçekleştirdiği çalışmada kullandıkları teknikle ya- pılmıştır ve ayrıntılı haritalarla obsidiyen kaynaklarının tam lokasyonları kurulmuştur. Diğer araştır- macılar tarafından yayınlanan verilerin sonuçları ile yürüttüğümüz jeolojik araştırma sırasında alınan obsidiyen örnekleri üzerinde, farklı yöntemler uygulanarak elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Arkeolojik çalışmalara da önemli oranda destek verdiğine inandığımız bu jeolojik çalışma sayesinde Doğu Anadolu Bölgesi’nin obsidiyen kaynakları hakkında daha ayrıntılı verilere ulaşılmıştır. Söz ko- nusu proje iki aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada Kars yöresindeki yataklar incelenmiştir. Erzu- rum Bölgesi de çalışmalarının ikinci aşamasını oluşturmuştur. Kars Bölgesi Kars Bölgesi’ndeki obsidiyen yatakları, geniş yayılımlı tüf, aglomera ve riyolitik lavlarla birlikte bulu- nur. Bunlar Orta-Üst Piyosen yaşlıdır. Yağlıca ve Akbaba Dağları’ndan türeyen bu obsidiyenler siyah 7 Atlı ve diğ. 1998, 1-2. 8 Atlı 2011, 71. 9 Akın 2012, 26-27. 10 Bu proje Atatürk Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencileri Nurdan Çalka- ya, Oğuz Aras ve Ayşegül Akın’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. 591 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI ve kırmızı renklerdedir. Doğu Anadolu’daki tahmin edilen en yaşlı obsidiyen oluşumları Kars Bölge- si’nin güneybatısındaki alanda tanımlanmıştır. Kağızman’ın kuzeyinde de bu yaşlı oluşumlara yaşıt bir volkanizma gözlenmiştir11. Bu volkanikler tabanda bir piroklastik düzey ile başlar. Piroklastik dökün- tülerin yoğun olduğu bu düzey içinde az miktarda piroklastik akıntı ve bazik/ortaç lav arakatkıları da bulunur12. Doğu Anadolu’daki tipik obsidiyenler, kül, tüf, bazalt, pürnis Sarıkamış-Mescitli karayolu kısmındaki riyolit ve perlit gibi piroklastik bir dizinin içinde oluşmuş olan Sarıkamış obsidiyenleridir. Obsidiyenler Pliyosen yaşlıdır13. Daha Önce Yürütülen Çalışmalar Sarıkamış ve çevresindeki obsidiyenlerin varlığı uzun yıllardan beri bilinse de maalesef obsidiyen kay- naklarına yönelik detaylı çalışmalar çok azdır. 1990 yılında Keller ve Seifried ve 1997 yıllarında Ercan ve Bigazzi çalışmalarında, bu bölgede birçok obsidiyen yatağının varlığından bahsetmektedir. Bölge içerisinde en iyi obsidiyen yüzlekleri Sarıkamış-Karakurt karayolu üzerinde gözlenmiştir. Karayolu güzergâhı boyunca yaklaşık 7-8 m yüksekliğe ulaşan yol yarmalarında, çoğunlukla damarlar (dayklar) şeklinde obsidiyenler gözlenmiştir14. Bu obsidiyenler pembe-sarı renkli tüfler içinde 1-2 cm’den 1-2 metreye varan tane ve bloklar halindedir15. Bu çalışmalar sırasında, daha doğuda Şehitemin Köyü yakınlarından obsidiyen örnekleri alınmıştır. Ayrıca çalışmada, Sarıkamış’ın güneydoğunda yer alan, obsidiyenlerin geniş bir alana yayıldığı Ha- mamlı Köyü ve Sarıkamış’ın batısında kalan Handere Köyü yakınındaki obsidiyen yatağından da bah- sedilmektedir. İnnocenti, 1982 yılındaki çalışmasında Kağızman’ın kuzeyinde K/Ar yaşı olarak 6.9±0.9 Ma yaşlı obsi- diyen oluşumundan bahsetmektedir. Ayrıca Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kars Platosu’nda yapılan çalışmalarda Digor’un 10 km güneyindeki Yağlıca Dağı’ndaki ve Akbaba Dağı obsidiyen kaynakları da belirtilmiştir16 (Resim 2). Yüzey Araştırması (2011) Projemizin birinci etabını Kars Bölgesi çalışmaları oluşturmuştur. Bu bölge içerisinde daha önce araş- tırılmamış Oltu-Şenkaya-Bardız kısmındaki obsidiyen kaynaklarının tespiti ve daha önce yürütülen çalışmalardan bildiğimiz Sarıkamış ve Digor obsidiyen kaynaklarından örneklerin alınması amaçla- narak, çalışmaların ilk etabı başlatılmıştır. Sarıkamış Bu bölgede yürüttüğümüz çalışmaların en önemli kısmını Sarıkamış ve civarındaki obsidiyen yatakları oluşturmuştur. Sarıkamış yöresinde öncelikle Sarıkamış-Karakurt yolu üzerinde yol boyunca devam eden Aras Nehrinin bir kolu olan Keklik Deresi’ndeki yataklar incelenmiştir. Bu yataklardan alınan ob- sidiyenin kaliteli, parlak, ağırlıklı olarak siyah ve kırmızı renkten oluştuğu gözlenmiştir. Karakurt’un 5-6 km ilerisinde yer alan Mescitli mevkiinde, yolun her iki tarafında da gözlemlediğimiz obsidiyenler, 11 Bigazzi ve diğ. 1997, 63-64. 12 Keskin 1998, 152. 13 Bigazzi ve diğ. 1997, 64-65. 14 Çolak- Aygün 2011, 9. Sarıkamış civarında gözlenen obsidiyenler baskın olarak siyah renklidir. Kahverengi tonlarındaki obsidiyenler oransal olarak daha azdır. Bu tür obsidiyenler her zaman siyah renkli obsidiyenler ile birlikte görülür. Salt siyah renkli obsidiyenlerden oluşan damarlar ise yaygındır. 15 Bigazzi ve diğ. 1997, 64. 16 Bigazzi ve diğ. 1997, 64. 592 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI asidik (olasılıkla riyolitik karakterli) piroklastikleri keser konumludur. Bu obsidiyenlerin çoğunlukla siyah renkte ve parlak olduğu, bazılarının ise kahverengi-siyah alacalı renklerde ve mat oldukları göz- lenmiştir ve analiz için örnekler alınmıştır. Sarıkamış’ın yaklaşık 10 km güneydoğunda yer alan Hamamlı Köyü’nün hemen güneyinde alana ya- yılmış obsidiyenler gözlenmiştir. Bu obsidiyenler genellikle siyah renkte, parlak ya da mattır. Yağlıca Dağı Kars Bölgesi’nde incelenen ikinci alt bölge kentin güneydoğusunda kalan, 2900 metre yükseklikteki Yağlıca Dağı’dır. Yağlıca Dağı civarında yer alan yol kenarında rastladığımız obsidiyen örneklerinin de kaliteli ve genellikle siyah renkte olduğu görülmüştür. Yağlıca’nın batısında yer alan Keşişkıran Köyü yolu üzerinde, sol tarafta siyah renkte parlak ve az mik- tarda kahverengi-siyah alacalı obsidiyenlerin varlığı gözlenmiştir. Keşişkıran’ın güneyinden Aras va- disine doğru inerken, Kuruyayla bölgesi içerisinde kalan kısımda tepelik alanda yer alan Demir Çağ kalesine çıkılmaktadır. Bu kalenin lokalizasyonu Aras vadisine hâkim bir konumdadır. Kalenin iç ve dış olmak üzere iki sur duvarı bulunmaktadır. Bölge halkının “Kaletepe’’ adını verdiği kale, obsidiyen kaynaklarına yakın olması açısından da dikkat çekmektedir. Dış surun önünde yer alan düzlük alanda seramik ve yüksek kalitede obsidiyenlerin varlığı da gözlenmiştir. Yamacın yaklaşık yüz metre aşağısında, Kuruyayla Köyü tarafında, yol kenarında alınan örnekler ol- dukça farklı olarak kükürt karışımlı parlak, siyah renkte obsidiyen yatağı görülmüştür. Araştırmaları- mız sırasında aldığımız örnekler, Kars’ın güneyinde kalan, Yağlıca obsidiyenlerinin çok kaliteli oldu- ğunu göstermiştir. Kızıl Kilise Araştırmamızın üçüncü kısmında, Kars’ın kuzeybatısında kalan Şenkaya- Bardız - Gaziler Bölgesin- deki kaynaklardır. Bu bölgede eski adıyla Yukarı Çermik olarak anılan Kaynak Köyü’nün ilerisinde oldukça yüksekte (2300 m civarı) yer alan Kızılkilise Yaylasında geniş bir alana yayılmış obsidiyenler incelenmiştir. Köyün kuzey batısındaki Kumru Dağ eteklerinde, obsidiyen blokları dağınık halde ve yol kenarlarında görülmüştür. Ayrıca Kızıl Kilise halkı bu kısımda başka bir bölümünde de obsidiyen yatağının olduğunu söylediler, fakat o bölge Milli Park içerisinde yer aldığı için girmemiz mümkün olmadı. Bu bölgede bol miktarda siyah, az miktarda kahverengi ve siyah üzerine kahverengi-kırmızı damarlı renklerde, mat ve parlak obsidiyen çeşitliliği gözlenmiştir (Resim 3). Erzurum Bölgesi Doğu Anadolu’da obsidiyen içeren volkanikler arasında Erzurum’un batısındaki Tabya Dağı ve Kıble Tepe, Pasinler’in güneyindeki Tizgi Köyü bulunmaktadır. Bu volkanikler obsidiyence zengin piroklas- tik konilerden oluşmaktadır. Erzurum volkanikleri Üst Miyosen-Alt Pliyosen zaman aralığına tarihle- nir. Erzurum’un doğusunda, Pasinler civarında daha fazla obsidiyen oluşumları gözlenmiştir. Pasinler obsidiyenleri Pliosen döneme aittir17. Daha Önce Yürütülen Çalışmalar Pasquaré, 1971 yılında Erzurum Bölgesi’nde yürüttüğü çalışmalarda, Başköy’ün kuzeybatısında, büyük bir yanardağın varlığından söz eder. Bu yanardağ, arasında bazı tabakalarda saf obsidiyenlerden oluş- maktadır. Ancak bu yatak örneklendirilmemiştir. Yine Pasquaré, güneybatı/kuzeydoğu yönde Kıble 17 Bigazzi ve diğ. 1997, 64. 593 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Tepe’den ve buradaki obsidiyenlerden bahseder. Tambura yerleşiminin güneyinde yer alan kaynaktan örnekler alınmış ve analizleri yapılmıştır18. Bazıları, bu yatağı Erzurum Bölgesi’ndeki en önemli obsidi- yen kaynağı olarak düşünmektedir. Ancak 2006 yılında Melbourne Üniversitesi’nden K. Kobayashi tarafından başlatılan Kuzeydoğu Ana- dolu obsidiyen kaynakları yüzey araştırması sırasında, burada sadece düşük kaliteli, küçük boyutlu obsidiyen bulunduğu ve bu tip obsidiyenin küçük boyutlu olması nedeniyle taş alet yapımı için uygun olmadığı belirtilmiştir19. Erzurum Bölgesi’nde belirlenen üç kaynaktan biri olan Ömertepe, Erzurum’un batısındadır. Bu obsi- diyen yatağı, Bigazzi ve ekibi tarafından bildirilmiştir. Burası, Pulur Höyük’ün yakınında, Ömertepe köyünün birkaç km batısında konumlanır. Obsidiyenler, Güney Dağı’nın doğu yamacına yoğun olarak yayılmıştır. Buradaki obsidiyenler siyah renkte ve mattır. Camlaşmış ve kaliteli obsidiyenlerdir. Kobayashi (2006), Pasinler kaynağında, oluşumu üç farklı şekilde tanımlanan geniş bir alanı kapsayan obsidiyen yatağından bahseder. Biri Büyükdere köyünün bir kaç kilometre kuzeyinde yer alan kaynak etrafında obsidiyen parçalar dağınık olarak bulunmuştur. Bunların alet üretimine yönelik olduğu dü- şünülmektedir. İkinci kaynak, Kotandüzü ve Çalyazı köyleri arasında konumlanmıştır. Buradan siyah, gri ve kırmızı obsidiyenler toplanmıştır. Diğer kaynak ise, daha kuzeyde Çalyazı mevkiine yakındır. Burada obsidiyen herhangi bir kaynak içerisinde değildir, ancak çok sayıda yere yayılmıştır (Resim 4). Yüzey Araştırması (2011) Projenin ikinci etabını Erzurum Bölgesi çalışmaları oluşturmuştur ve daha önce yürütülen çalışmalar- da belirlenen yataklar incelenmiştir. Başköy Bu bağlamda, Pasguare’nın belirttiği Başköy yakınındaki obsidiyen yataklarını doğrulamak için yeni araştırmalar yapılmıştır. Başköy, Palandöken Dağı’nın güneybatı kesimini oluşturmaktadır ve bura- daki obsidiyen yatakları Palandöken Dağı kaynaklıdır. Başköy’ün batısında yükselen Kuşaklı Dağ’ın güney yamacında tepelik alanın çoğunlukla en alt ucunda gözlenen, yukarlara doğru azalan ham ob- sidiyenler gözlenmiştir. Köylüler, dağın diğer yamacında da obsidiyenin olduğundan bahsetmiştir. Bu nedenle halkın Kuşaklı Tepe adını verdiği bu bölgenin detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca Başköy’ün kuzey batısında Tuzla Çay nehrinin sol kenarında, bir arkeolojik yerleşim (Başköy Höyük) keşfedilmiştir. Höyüğün kuzeye bakan yamacında Orta Çağ seramiklerinin yanı sıra Erken Tunç Çağ seramik parçalarının varlığı gözlemlenmiştir. Güzelyurt Güzelyurt kısmına gelindiğinde, Kobayashi’nin daha önce yaptığı araştırma sırasında GPS aracığıyla belirlediği alan, tekrar GPS aracılığıyla tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak Güzelyurt’un batı ve güne- yinde yürütülen detaylı incelemelere rağmen herhangi bir obsidiyen yatağına rastlanmamıştır. Oysa ki Kobayashi’nin haritasında burada büyük bir yatağın varlığı gösterilmektedir. Hatta buradaki obsi- diyenlerin düşük kaliteli, küçük parçalardan oluştuğu belirtilmektedir. Güzelyurt’un batıya uzanan kısmı ve Tabya Dağı ile Kıble Tepe aralığını içeren bölge, ilerleyen dönemde kesinlikle araştırılmalıdır. 18 Chataigner ve diğ. 2013, 4. 19 Kobayashi-Sagona 2008, 187. 594 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Söğütlü Söğütlü köyü, Adaçay vadisinde, Güney Dağının eteklerine yakındır. Küçük obsidiyen parçaları, bu dağın doğu yamacına yayılmıştır. Burası, çok sayıda obsidiyen aletin üretildiği Pulur arkeolojik yerle- şimine yakındır. Güney Dağ obsidiyenlerinin, siyah ya da koyu gri renkte, yoğunluklu olarak mat, az miktarda da parlak bantlı olduğu gözlenmiştir. Analiz için bu bölgeden örnekler alınmıştır. Pasinler Erzurum ilinin doğusunda kalan Pasinler ve çevresindeki yataklar Kobayashi’nin çalışmalarından yola çıkılarak incelenmiştir. Bu yörede yaşayan insanların “Devegözü” olarak bildiği obsidiyenin geniş ya- taklarına Büyükdere, Kotandüzü ve Çalyazı Mevkilerinde rastlanmıştır. Çalyazı Mevki’ndeki yatakla- rın incelenmesi sırasında işlenmiş yongalara ve tek kutuplu bir çekirdek parçasına rastlanması, daha önce de Sagona ve Kobayashi’nin yürüttüğü çalışmalar sırasında burada bir çekirdek ele geçirilmesi bu alanda önemli bir obsidiyen işleme atölyesinin varlığını düşündürmektedir (Resim 5). Kuzey Doğu Anadolu Araştırmaları Sonucunda Elde Edilen Veriler Erzurum-Kars Bölgesi’nde yapmış olduğumuz jeolojik araştırmalar, daha önce yürütülen çalışmalarda tanımlanan obsidiyen kaynaklarının yanı sıra yeni obsidiyen kaynaklarının saptanmasına yardımcı ol- muştur. Ayrıca araştırma sırasında kaynaklardan alınan obsidiyen örneklerinin jeokimyasal analizleri sonucunda da bölge arkeolojisine yönelik yeni veriler elde edilmiştir. Araştırmamızın ilk etabını oluşturan Kars Bölgesi’nden alınan örneklere uygulanan jeokimyasal ana- lizler; Sarıkamış obsidiyen yataklarının iki gruba ayrıldığını göstermektedir. İncelemelerde bulundu- ğumuz Mescitli ve Şehitemin gelen obsidiyenler “Güney Sarıkamış’’ obsidiyen grubunu temsil ederken, Kızıl Kilise, Handere ve Hamamlı ve Akbaba Dağı’ndan gelen obsidiyenler “Kuzey Sarıkamış’’ grubunu temsil ettiği gözlemlenmiştir. Yaptığımız araştırma ile birlikte Ermenistan’da yürütülen kazılarda ele geçen obsidiyen buluntuların Kars kökenli olduğuna dair elde edilen veriler, Kars ve Batı Ermenistan arasında Mezolitik’ten Geç Tunç Çağa kadar devam eden obsidiyene dayalı ilişkinin kanıtı niteliğindedir. Batı Ermenistan’da Ho- losen dönemin çok başlarında (MÖ 10-8.yüzyıl) tarihlenen Kmlo Mağarası’nda ele geçen obsidiyen bir parçanın Güney Sarıkamış obsidiyenlerinden üretilmiş olduğu tespit edilmiştir20. Geç Neolitik dönemde (MÖ6. yüzyılın ilk yarısında), Kasakh vadisinin altında, Aratashen yerleşimin- de Güney Sarıkamış ve Kuzey Sarıkamış obsidiyenlerinden aletler üretildiği gözlenmiştir. Başka bir örnek olarak, Erken Tunç Çağı’nda, Ermenistan’ın kuzey batısındaki Karmrakar yerleşiminde analizi yapılan 10 obsidiyen parçanın, sadece Kars kaynaklı olduğu, % 60’ının Kuzey Sarıkamış, % 30’unun Yağlıca ve % 10’unun Güney Sarıkamış’tan sağlandığı gözlenmiştir21. Geç Tunç Çağı’na bakıldığında da, Keti yerleşimindeki obsidiyenlerin, Arteni obsidiyen kaynağının yanı sıra Kuzey Sarıkamış ve Yağ- lıca kaynaklarından üretildiği ortaya çıkmaktadır22 (Resim 6). Araştırmamızın ikinci etabını oluşturan Erzurum Bölgesinde yapılan analizler sonucunda; daha önce- ki çalışmalarda tanımlanmayan, yeni bir grup olarak karşımıza çıkan Başköy obsidiyenlerinin, içerdiği bazı elementler açısından Pasinler obsidiyenleri ile benzerlik gösterdiği ortaya çıkmıştır. Daha önce yapılan araştırmalar göz önünde bulundurularak, genel bir karşılaştırma değerlendirilmesi 20 Chataigner ve diğ. 2013, 20. 21 Chataigner ve diğ. 2013, 21. 22 Chataigner ve diğ. 2013, 22. 595 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI yapıldığında Erzurum Bölgesi’ndeki kaynaklar için: Erzurum ve çevresinde yer alan yerleşimlerde bu- lunan obsidiyen örneklerinin Pasinler, Güney Dağ ve Bayburt kökenli olduğu gözlenmiştir. Pasinler Bölgesi’nde, MÖ 4. yüzyıl ortalarından-MÖ 1. yüzyıl sonuna kadar (Geç Kalkolitik-Erken Demir) yerle- şim gören Sos Höyük, Tepecik Köy 1 ve Tepecik Köy 2 alanlarında (Demir Çağ) sadece Pasinler kayna- ğından gelen obsidiyenden eserler üretilmiştir. Erzurum Bölgesi’ndeki Tunç Çağ yerleşimlerinden olan Pulur, Karaz, Cinis, Aşıklar Höyük, Aşkale Höyük ve Alaca Höyük’ten gelen yirmi örnekten, sadece dördü Pasinler’in kuzeyindeki kaynaktan gelmektedir. Diğer onaltı örnek, Güney Dağ (Söğütlü)’den çıkmaktadır23. Yakın Doğu için baktığımızda ise; Pasinler kaynağı ile bağlantılı şu veriler elimize ulaşmaktadır: Tür- kiye’nin güneydoğusundaki Tell Kurdu’den çıkan obsidiyen dilgiciklerin kökenlerinin Pasinler ya da Muş kaynaklı olabileceği düşünülmüştür. Son dönemde F.-X. Le Bourdonnec sayesinde Muş’ta alınan dört örnek analizin sonucunda; Ti, Nb, La, Ce, Cs and Zn elementlerinden oluşan bileşiminin Pasin- ler’den farklı olduğu açıkça görüldüğünden dolayı, Tell Kurdu eserlerinin Pasinler’den geldiği kesin- leşmiştir24. Ayrıca, Suriye’deki Tell Mozan yerleşiminde ele geçen MÖ 3. binin-2. binin sonuna (MÖ 2300-1300) ta- rihlenen altı eser, araştırmacılar tarafından Pasinler ya da Muş kaynaklarına dayandırılmıştır. Ağırlıklı olarak en olası kökenin Muş olduğu düşünülmüş ve örnekler üzerine uygulanan analizlerde, Mozan ve Muş arasındaki bu bağlamı doğrulamıştır (Resim 7a-b). Sonuç Anadolu coğrafyası içerisinde Güney Kafkasya, İran ve Kuzey Mezopotamya arasında kavşak konu- munda yer alan, coğrafyacılar tarafından Erzurum-Kars Platosu olarak da adlandırılan Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, zengin obsidiyen yataklarına sahip olması nedeniyle bu kültürlerle her zaman yakın ilişkiler içerisinde olmuştur. Antik dönem insanları için önemli bir hammadde kaynağı olan obsidiye- nin, bölgenin coğrafi özellikleri de göz önünde bulundurulduğunda, prehistorik dönemlerde bağlantı yolları aracılığıyla uzak mesafelere aktarımının yapılmış olabileceği ve bu hammaddeye dayalı ticaret ağının varlığı da düşünülmüştür. Nitekim bölgede yapılan sınırlı sayıdaki kazılar ve son dönemde yü- rütülen yüzey araştırmaları bu konudaki düşüncelerimizi doğrulamıştır. Yürüttüğümüz bu projeden elde ettiğimiz veriler sayesinde, Kuzeydoğu Anadolu’dan Batı Transkafkasya’ya gerçekleşen obsidiyen dağılımından bahsetmek mümkündür. Bu açıdan ilerleyen dönemlerde bölge genelinde yapılacak daha detaylı çalışmalar, bölge arkeolojisi hakkındaki eksik bilgilerin giderilmesine yardımcı olması bakı- mından önemlidir. Kısaltmalar ve Kaynakça Algül 2008 Algül, Ç., Çanak Çömleksizden Çanak Çömlekli Neolitik Döneme Geçiş Sürecinde Obsidiyen Teknolojisi, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 2008. Algül-Balcı 2010 Algül, Ç. - Balcı, S., “Obsidiyen Ticaretinin Merkezi Olarak Kültepe’’, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler Dergisi, Sayı 30, 2010, 11-12. Akın 2012 Akın, A., “Erzurum-Kars Bölgesi Obsidiyen Kaynaklarının Araştırılması’’, Türk Eskiçağ Bilimleri Ens- titüsü Haberler Dergisi, Sayı 33, 2012, 26-27. 23 Brennan 2000, 52-128. 24 Chataigner ve diğ. 2013, 12-13. 596 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Atlı ve diğ. 1998 Atlı, N. B. - Binder, D. - Cauvin, M. C. - Faydalı, E., “Kömürcü / Kaletepe Obsidiyen Atölyesi 1997 Ka- zısı’’, XX. Kazı Sonuçları Toplantısı 1, 1998, 1-2. Atlı 2005 Atlı, N. B., “Paleolitikten Günümüze Obsidiyen’’, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler Dergisi, Sayı 19, 2005, 1-2. Atlı 2011 Atlı, N. B., “Kapadokya Obsidiyenleri’’, (Ed. Necmi Kurul), Arkeo Atlas Özel Sayı Tarih Öncesinden Demir Çağı’na Anadolu’nun Arkeoloji Atlası, 2011, 71. Bigazzi ve diğ. 1997 Bigazzi, G. - Yeğingil, Z. - Oddone, M. - Özdoğan, M., “Dogu Anadolu’daki Obsidiyen içeren Volkanik- lerin “Fizyon Track” Yönetimiyle Yas Tayini ”, Türkiye Jeoloji Bülteni 40/2, 1997, 57-72. Brennan 2000 Brennan, P., “Obsidian from Volcanic Sequences and Recent Alluvial Deposits, Erzurum District, North-Eastern Anatolia: Chemical Characterisation and Archaeological İmplications’’, Ancient Near Eastern Studies, 37, 2000, 128. Cauvin-Chataigner 1996 Cauvin, M. - Chataigner, C., “Possible Relationships Between Geochemical Groups of Obsidian From the Near East”, Archaeometry 94, 1996, 529-541. Chataigner ve diğ. 2013 Chataigner, C. - Işıklı, M. - Gratuze, B. - Çil, V., “Obsidian Sources in The Regions of Erzurum and Kars (North-East Turkey): New Data’’, Archaeometry, 2013, 1-24. Çolak-Aygün 2011 Çolak, A.- Aygün, H., Sarıkamış (Kars) Civarı Obsidiyenleri Bilgi Notu, 2011. Ercan ve diğ. 1989 Ercan, T. - Yeğingil, Z. - Bigazzi, G., “Obsidiyen, Tanımı ve Özellikleri, Anadolu’daki Dağılımı ve Orta Anadolu Obsidiyenlerinin Jeokimyasal Nitelikleri’’, Jeomorfoloji Dergisi 17, 1989, 71-83. Keskin 1998 Keskin, M., “Erzurum-Kars Platosunun Çarpışma Kökenli Volkanizmasının Volkanik Stratigrafisi ve Yeni K/Ar Yaş Bulguları Işığında Evrimi, Kuzeydoğu Anadolu’’, MTA Dergisi 120, 1998, 135-157. Keskin ve diğ. 1998 Keskin, M. - Pearce, J. A. - Mitchell, J. G., “Volcano-stratigraphy and geochemistry of collision-related volcanism on the Erzurum–Kars Plateau, Northeastern Turkey’’, Journal of Volcanology and Geother- mal Research, 85, 1998, 355–404. Kobayashi- Sagona 2008 Kobayashi, K.- Sagona, A., “A Survey of Obsidian Sources in the Provinces of Erzurum, Erzincan, Rize and Bitlis 2006’’, 25. Araştırma Sonuçları Toplantısı 2008, 185-197. 597 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Resim 1- Obsidiyen Kaynaklarının Anadolu’daki Yayılımı. Resim 2- Kars Bölgesi Obisidiyen Yatakları ve Arkeolojik Yerleşimleri. (Chataigner ve diğ. 2013) 598 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 3- Kars Bölgesi Yüzey Araştırması Sırasında Fotoğraflanan Obsidiyenler. 599 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Resim 4- Erzurum – Pasinler Bölgesi Obisidiyen Yatakları ve Arkeolojik Yerleşimleri. (Chataigner ve diğ. 2013) 600 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 5- Erzurum Bölgesi Yüzey Araştırması Sırasında Fotoğraflanan Obsidiyenler. 601 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Resim 6- Kars Bölgesi Obsidiyen Yatakları ve Kafkasya’da Yer Alan Arkeolojik Yerleşimler. (Chataigner ve diğ. 2013) 602 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 7a- Erzurum ve Kars Bölgelerinden Obsidiyen Örneklerinin Kimyasal Birleşenleri. (Chataigner ve diğ. 2013) 603 KUZEYDOĞU ANADOLU OBSİDYEN KAYNAKLARININ TESPİTİNE YÖNELİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI Resim 7b- Erzurum ve Kars Bölgelerinden Obsidiyen Örneklerinin Kimyasal Birleşenleri. (Chataigner ve diğ. 2013) 604

LUX SERİSİ - Jennifer L. Armentrout

Her şeye yeniden başlamak çok berbat.

Annemle birlikte Batı Virginia'ya taşındığımızda, kendimi sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar.

Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.

O, ağzını açtı.

Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti.
Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.

Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.

Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon'ın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı.

Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı izi etkisini yitirene kadar
Daemon'ın yanından ayrılmamaktı.

"Obsidiyen'e bayıldım. Romanı bir gecede bitirmeye, kendinizi Daemon'a kaptırmaya ve serinin ikinci kitabı için sabırsızca beklemeye hazır olun."
Deborah Cooke, The Dragon Diaries

"Daemon ve Katy, ateşle barut gibi. Her bölüm nefesinizi kesecek ve dahası için yalvaracaksınız."
Jus Accardo, Touch

"Armentrout'un yeni serisinin ilk kitabı başından sonuna hiç
azalmayan bir heyecanla akıp gidiyor."
RT Book Reviews 



Sayfa Sayısı: 360

Baskı Yılı: 2015

Dili: Türkçe


Yayınevi: DEX

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası