buzul çağı ne zaman gelecek / Gezegenimiz Neden 100.000 Yılda Bir Buzul Çağı Yaşıyor? | Rasyonalist Bilim

Buzul Çağı Ne Zaman Gelecek

buzul çağı ne zaman gelecek

Buzul Çağı Nasıl Oluşur ve Ne Zaman Geri Gelecek?

Buzul-çağı-nasıl-oluşur-ve-ne-zaman-geri-gelecekDünya 2,4 milyar ve 700 milyon yıl önce iki kez tümüyle buzlarla kaplandı. Okyanusların üzerinde bile 1 km’yi aşkın buz tabakası oluştu ve daha çok kuzey yarımkürede etkili olup 115 bin yıl önce başlayan son buzul çağı 11 bin 700 yıl önce sona erdi.

Biz de buzul çağı döngüsüne göre yaz başındayız. Gezegenimiz ısınıyor ve insanların sanayi devrimiyle başlattığı küresel ısınma nedeniyle ısınma gittikçe hızlanıyor. Buzul çağları Dünya’nın eksen eğikliği ve yalpalamasına bağlı olarak 40-100 bin yıllık aralıklarla görülüyor. Peki 20 bin yıl sonra Dünyamız küresel ısınmaya rağmen yeniden buzlarla kaplanabilir mi? Kartopu Dünya teorisiyle görelim.

İlgili yazı:Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?

Buzul-cagi-nasil-olusur-ve-ne-zaman-geri-gelecek

 

Buzul çağı ve eksen eğikliği

Aşağıdaki resimde Dünya’nın Güneş çevresindeki yörüngesi kendi çevresinde dönüş (özdönüş) ekseniyle birlikte gösteriliyor. Güneş Sistemi’ndeki bütün gezegenlerin ekseni az ya da çok eğiktir. Örneğin Uranüs neredeyse göbeğinin üstüne yatmış ve ekvatoru kutup kuşağı olmuştur. Dünya’nın eksen eğikliği şu anda yaklaşık 23,4 derecedir ve bu da bize 4 mevsimi verir.

Buzul çağının en büyük sebepleri de eksen eğikliği ve yalpalamadır. Biz de bunların Dünya’nın kartopuna dönüşmesi üzerindeki etkisini anlamak için 1900’lerin başına geri dönelim ve Sırp astrofizikçi Milutin Milankoviç’in adıyla anılan Milankoviç Döngüsünü görelim. Bu döngü Dünya’nın gökteki hareketiyle mevsimler ve buzul çağları arasındaki ilişkiyi gösterir.

Nasıl bir ilişki derseniz Ay’ın evreleriyle gündönümlerinin tam saati kayar. Güneş takviminde mevsimlerin akışını doğru göstermek için 30 ve 31 çeken aylarımız vardır. Şubat ayına da 4 yılda bir fazladan gün eklememiz gerekir. Yine de buzul çağlarının kök sebebi gezegenlerin yörünge hareketleridir ve bunu da Newton’ın evrensel yerçekimi yasası ile Kepler’in devinim yasaları gösterir.

Yine de 3 cisim probleminden bildiğimiz gibi Dünya’nın Güneş çevresinde dönüşünü hesaplamak kolay olsa da Ay, Dünya ve Güneş’in yörüngede birbirini nasıl etkilediğini hesaplamak neredeyse imkansızdır. Bunun için Dünya Güneş çevresinde dönerken Dünya-Ay sistemini tek cisim olarak ele alırız. Ay’ın Dünya çevresindeki dönüşünde de Güneş’i hesaba katmayız. Oysa hesaplayamasak da bu etki vardır. Keza diğer gezegenler de Güneş’le birlikte Dünya yörüngesini etkiler ve Dünyamız yalpalar.

Dünya’yı özetle şunlar etkiler

  • Kendi çevresinde dönüyor olması
  • Eksen eğikliği
  • Güneş çevresinde kusursuz bir daire değil, elips çizerek dönmesi
  • Büyük ve ağır bir doğal uydusunun olması (Ay)
  • Gelgit kilidi atılmış Ay’ın bir yüzünün hep Dünya’ya dönük olması
  • Ay yörüngesinin Dünya yörüngesi VE eksenine açı yapıyor olması
  • Ay yörüngesinin Dünya yörüngesinden daha eliptik olması (az basık elips)
  • Başta gezegenler ve Asteroit Kuşağı’nın yerçekimi etkisi
  • Güneş’in yalpalaması
  • Gezegenlerin Güneş’e 6 derece açı yapan bir düzlemde dönmesi

İşte Dünya’nın buzul çağlarını bütün bunlar ve daha fazlası etkiler. Şimdi buzul çağı döngülerini görelim:

İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili

Buzul-cagi-nasil-olusur-ve-ne-zaman-geri-gelecek

 

Buzul çağı ve Milankoviç Döngüsü

Dünya’nın kuzey kutbu Güneş’ten uzaklaşacak şekilde azami ölçüde eğik olduğu zaman Ay’a en yakın olacak şekilde eğilmiş olur. Güney kutbu için de tersi geçerlidir. Bu sırada güney kutbu Güneş’e yakın ve Ay’a uzaktır. Ay bu bağlamda bir çapa gibi davranarak Dünya’nın aşırı yalpalaması ve milyar yıllık sürelerde göbeği üzerine yatarak ekvatorunun kutuplara denk gelmesini önler. Bu nedenle Dünya’nın 4 mevsimi son dört milyar yılda hemen hiç değişmemiştir. Ay olmasa Dünya çok daha sık buzul çağına girer ve gezegenin tümüyle buzullarla kaplandığı Kartopu Dünya senaryoları sürekli tekrarlanırdı.

Milankoviç bunun Dünya’da üç döngüye yol açtığını buldu.

  • Yalpalama: Dünya ekseninin gökte gösterdiği yönün zamanla değişmesi (gökte uzun dönemde bir daire çizmesi)
  • Dünya eksen eğikliğinin minimum ve maksimum değerlerler arasında değişmesi
  • Eliptik Dünya yörüngesinin şeklinin değişmesi (daha basık ve dairesel olması)

Bütün bunların döngüsel olduğuna, yani maksimum ve minimum değerleri aşmadığına dikkat edin. Şimdi bu etkenlere teker teker bakalım:

İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt

essss

 

1. Buzul çağı ve yalpalama

Dünya ekseninin gökteki yönü yalpalama ile yörünge basıklığının değişmesi nedeniyle 23 bin ve 112 bin yıllık döngülerle değişir. Dünya’nın dönüş ekseni geometrik eksenine yaklaşık 23,4 derecelik açı yapar. Bu nedenle eksen yönü yukarıdaki uzun döngülere ek olarak yıl içinde de değişir ve bu da bize 4 mevsimi verir. Eksen yönü bir yarımkürede Güneş’in yıl boyunca izlediği çizgiye (aydınlanma çemberi) dik açı yaptığı zaman o yarımkürede gece-gündüz eşitliği olur. Buna ılım veya ekinoks denir.

Eksen yönü aydınlanma çemberi boyunca uzandığında gündönümlerini yaşarız. Yaz gündönümünde (~21 Haziran) güneş ışınları Yengeç Dönencesine dik açıyla düşer. Kuzey yarımkürede gündüzler kısalmaya, güney yarımkürede uzamaya başlar (kuzey yarımkürede kış başlangıcı). Kış gündönümünde (~21 Aralık) güneş ışınları Oğlak Dönencesine dik açıyla düşer. Kuzey yarımkürede gündüzler uzamaya ve güney yarımkürede kısalmaya başlar (kuzey yarımkürede yaz başlangıcı).

Gündüz-gece eşitliği ile gündönümlerinin zamanlaması yıllar içinde değişir. Bu nedenle gündüz-gece eşitliklerini yaklaşık 31 Mart ile 23 Eylülde ve gündönümlerini de 21 Aralık ile 21 Temmuzda tutmak için dört yılda bir Şubata artık gün eklenir. Bunun dışında Dünya ekseninin yönü 26 bin yılda periyodik olarak değişiyor. Örneğin bugün kuzey kutbuna en yakın yıldız Kutup Yıldızı ama 13 bin yıl sonra Vega olacak. Binlerce yıl önce ise Kochab kuzey kutbuna en yakın yıldızdı. Özetle Dünya iki şekilde yalpalar:

  • Eksen yalpalaması: Dünya’nın ekseni yıldızlara göre 26 bin yıllık döngüyle yalpalar (başta Güneş ve Ay’ın etkisiyle)
  • Kubbemsi yalpalama: Dünya’nın yörüngesi Jüpiter ve Satürn’ün etkisiyle 112 bin yıllık döngüyle basıklaşıp genleşir. Bu da yalpalamayı etkiler, her iki döngü birbirini etkiler.

Buzul çağlarının gelişi

Bu tür yalpalamalar doğrudan buzul çağlarını tetikler. İki tür yalpalamanın birbirini etkilemesi 20 bin 800 ile 29 bin yıl arasında doruğa çıkar. Öyle ki ortalama 23 bin yıllık döngülerle bir kuzey yarımküre bir güneş yarımkürede kışlar daha sert geçer. Bu da kuzey yarımkürede karların birikip buza dönüşmesi ve buzulların ilerlemesine neden olur. Güney yarımkürede karalar az olduğu için yaygın buzlanma görülmez.

İlgili yazı: Dünyada 12 Metrelik Eksen Kayması Oluştu

Buzul-cagi-nasil-olusur-ve-ne-zaman-geri-gelecek

 

2. Buzul çağı ve eksen eğikliği yalpalaması

Dünya’nın eksen eğikliği 41 bin yıllık döngülerle 22,1 ila 24,5 derece arasında yalpalar ki 11 bin yıl önce son buzul çağı sona erdiğinden bu yana 22,1 dereceye doğru küçülmektedir. Dünya’nın aldığı güneş ışığı-enerjisi eksen eğikliğine göre değişmez ama kuzey ve güney yarımkürenin yaz ile kış aylarında ne kadar ışık aldığı eksen eğikliğine bağlıdır. Eksen eğikliği arttıkça kış ve yaz arasındaki sıcaklık farkı artarak 4 mevsim belirginleşir. Eksen eğikliği azaldıkça mevsimler ortalama sıcaklığı yakınsar.

Eksen eğikliği arttıkça kış ve yaz arasındaki sıcaklık farkı artarak 4 mevsim belirginleşir. Eksen eğikliği azaldıkça mevsimler ortalama sıcaklığı yakınsar. Öyle ki eksen eğikliğinin azalması kuzey yarımkürede buzul oluşumunu kolaylaştırır; çünkü yazın ve kışın maksimum ışığı ılıman bölgelerden ziyade ekvator bölgesi alır. Yazlar daha serin ve kışlar daha ılık geçer. Bu nedenle küresel ısınma olmasa Dünya’nın 20 bin yıl sonra buzul çağına girmesini beklerdik. Sonuçta yalpalama döngülerindeki mevcut konumla eksen eğikliği döngüsünü birleştirirsek kuzey yarımkürede 20 bin yıl sonra yeni bir buzul çağı bekleyebiliriz.

İlgili yazı:Yerçekimi Uzayla Zamanı Nasıl Büküyor?

iiii

 

3. Buzul çağı ve dışmerkezlilik döngüsü

Dünya’nın yörüngesi kusursuz çember değil elipstir; yani yumurta gibi ama az basık ovaldir. Elipslerin iki odağı bulunur ve elipsler basıklaşırken odaklar birbirinden uzaklaşır. Buna dış merkezlilik deriz. Elips basıklığı 100 bin yıllık döngülerle değişir ama 400 bin yıllık döngülerde dış faktörlerin etkisiyle maksimuma çıkar. Dışmerkezlilik döngüsü Milankoviç döngüleri içinde Dünya’nın Güneş’ten aldığı toplam enerjiyi değiştiren tek döngüdür.

  • 100 bin yıllık döngülerle Dünya yörüngesi genleşerek neredeyse çember olur (e=0).
  • 400 bin yıllık döngülerle ise maksimum basıklaşır (e = 0,07).

Şu anda Dünya yörüngesinin basıklığı 0,017 olup bu da neredeyse kusursuz bir çemberdir. Öyle ki yıl içinde Dünya’nın Güneş’e en yakın olduğu nokta en uzak olduğu noktadan yalnızca yüzde 3,4 daha yakındır ama bu küçük farka rağmen Dünya’ya Güneş’e en yakınken yüzde 7 daha çok ışık alır! 😮 Oysa eksen basıklığı maksimum olduğunda Güneş’e en yakın ve en uzak olduğumuz nokta arasında yüzde 23 fark olacak! Bu da en yakın noktada daha çok ışık ve en uzak noktada daha az ışık almak demek.

İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem

zettt

Buzul çağları değişkendir

Maksimum elipste mevsimler eksen eğikliğinden çok Güneş’e yakınlıktan etkilenir Bu da 4 mevsimden çok iki mevsim yaşamak, yani kısa bahar aylarıyla uzun yaz ve kışlar yaşamak demektir. 100 bin ve 400 bin yıllık döngüler yalpalama ile eksen eğikliği döngüleriyle buzul çağlarını etkiliyor. Kuzey yarımkürede daha çok kara olmasına bağlı olarak buzul çağlarının süresini uzatıp şiddetini artırıyor ya da azaltıyor. İşte bu yüzden Dünya’nın eksen yalpalaması 26 bin yıllık döngüye sahip olsa da buzul çağları hep 26 bin yılda tekrarlanmıyor ve süresi de değişiyor.

Genel olarak basık elips yaz ve kış aylarının şiddetini artırır ama Güneş’e yakınlığımızın artması nedeniyle yıl içinde daha çok ışık almamızı sağlar. Sonuç olarak maksimum ışığa yüzde 100 dersek şu andaki neredeyse dairesel yörüngemizde yıllık toplam ışık kapasitemizin yüzde 99,7764’ünü alıyoruz. Kusursuz dairesel yörüngede ise sadece yüzde 99,75’ini alırdık. Tabii eliptik yörüngede kışlar en uzak noktaya denk gelirse daha sert geçecek ve yaz ayları da ısınacaktır ki tersi de olabilir. Peki bu ne demek?

İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?

HagadornCol GPI 012917

 

Buzul çağı ve kartopu Dünya

Dünya 2,4 ila 2,1 milyar yıl önce tümüyle buzlarla kaplıydı. Okyanusların üzeri bile 1 km kalınlığında buz tabakasıyla örtülmüştü. Buna Kartopu Dünya senaryosu diyoruz ki 700 milyon yıl önce de aynısı oldu. Oysa o yıllarda doğal küresel ısınmayı metanojen bakteriler başlattı. Atmosfere karbondioksitten 28 kat etkili bir sera gazı olan metan yayan bakteriler Dünya’nın hızla ısınmasına ve dolayısıyla kitlesel yok oluşa yol açtılar (canlılar soğuk iklime alışıktı).

İyi de Kartopu Dünya neden oldu ve bu senaryo neden bu kadar nadir gerçekleşiyor? Sebebi eksen yönü yalpalaması, kubbemsi yalpalama, eksen eğikliği yalpalaması ve yörünge basıklığı döngüsünün üst üste gelmesidir. Ayrıca karaların kuzey ve güney yarımkürede eşit ölçüde yer alması, dahası bütün kıtaların birleşerek dev bir süperkıta oluşturmasıdır. Bütün bu şartlar bir araya gelirse Dünya tümüyle buzlarla kaplanabilir. Şimdi gelelim insanların yol açtığı küresel ısınmanın buzul çağlarına etkisine:

İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?

Buzul-cagi-nasil-olusur-ve-ne-zaman-geri-gelecek

 

Buzul çağı ve küresel ısınma

Dünya’nın ortalama sıcaklığı fosil yakıtlardan kaynaklanan insan eseri küresel ısınma nedeniyle 1880’den bu yana 0,98 derece arttı ve küresel ısınmayı durdurmazsak 2100 yılına dek ortalama sıcaklık 3 derece daha artacak. Son 140 yılda on yıllık sıcaklık artışı 0,07 derece oldu ama 1981’den bu yana on yılda 0,18 derece olarak seyrediyor! 😮 İşte bu nedenle Dünya’da son buzul çağını yaşadık.

Bundan sonra buzul çağı olmayacak; çünkü mevcut elips basıklığı ortalama sıcaklığı ancak yüzde 0,014 oranında ve eksek eğikliği değişikliği de yüzde 0,0002 oranında azaltabilir. Güneş’in 11 yıllık güneş lekeleri döngüsü bile yıldızımızın en pasif ve nispeten soğuk olduğu dönemde ortalama sıcaklığı en çok yüzde 0,08 azaltabiliyor. Şimdi buna on yılda 0,18 derece olup gittikçe hızlanan sıcaklık artışını ekleyin. Ne göreceksiniz? Buzul çağları artık hayaldir. 2040’tan itibaren kuzey kutbunda yazın buz olmayacak.

2100 yılında ortalama sıcaklığın en az 3 derece ve deniz seviyesinde yükselmenin ise 1,2 metre olması bekleniyor. Bu da Haliç ve Caddebostan sahili gibi iç denizlerin sığ sularında 6 ila 12 metrelik yükselmeye karşılık gelecek ama deniz seviyesinde yükselmenin 2,4 metre olması da mümkün. Kısacası 3-5 petrol zengininin dar görüşlü ekonomik çıkarlarına karşı çıkmazsak Dünya okyanuslarını 300 yılda kaynatıp gezegeni Venüs gibi yüzey sıcaklığı 461 derece olan bir düdüklü tencereye dönüştürebiliriz.

Peki İlk Süper Kıta Columbia nasıl oluştu ve parçalandı? Onu da şimdi okuyabilir, 700 milyon önce kartopu dünya evresini sonlandıran Mor Dünya bakterilerini görebilir ve yerkabuğunun nasıl oluştuğuyla kıtaların kaymasına hemen bakabilirsiniz. Keyifli bir Pazar dilerim. 😊

Kartopu etkisi


1The Snowball Earth transition in a climate model with drifting parameters
2The Snowball Stratosphere

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor...

İlgili

Dünya tarihi boyunca kaç tane buzul çağı yaşanmıştır. Şu an en son buzul çağı içinde mi yer almaktayız ?

Pleistosen Çağ, genellikle 2.6 milyon yıl önce başlayan ve yaklaşık 11.700 yıl öncesine kadar süren zaman periyodu arasındaki zaman olarak tanımlanır. Son buzul dönemi olarak da bilinen bu dönemde, gezegenimizin büyük bir bölümü buzullar ile örtülüydü.

Dünya oluştuktan beri, yani yaklaşık 4.6 milyar yıllık süre içerisinde, bugüne kadar belgelenen 5 büyük buzul çağı var. Bu buzul çağlarının çoğunluğu ise insanın tarih sahnesine çıkışından önce yaşandı.

Türümüzün birebir deneyimlediği buzul dönemi olan Pleistosen Çağ içerisinde, insanın kültür ve evrim tarihinde yavaş ancak güçlü atılımlar gerçekleşti. Homo sapiens türü, bu çağ içerisinde ilk evrimsel atağını yaptı ve çağın sonuna yaklaşıldığında insanlık neredeyse dünyanın tüm bölgelerine yerleşebilecek teknolojik yeterliliğe sahipti.

Pleistosen jeoloji biliminde dördüncü zaman olarak bilinen Kuvaterner dönemin ilk ve en uzun evresi konumunda. Pleistosen dönemde yaratılan birikim, ondan sonra gelen Holosen dönemde devrimsel nitelikteki yeniliklere kapı araladı.

Bilim insanları buzul çağını başlatan dinamikler konusunda kesin bir karara varamamış olsalar da, buzul çağı oluşturan sebepler arasına okyanus akıntısındaki değişiklikler, atmosferin bileşimi, Güneş ile alakalı olarak Dünya’nın konumundaki değişiklikler gibi nedenler sunulabilir.

Pleistosen dönemin bir gününü düşündüğümüzde, havanın genel olarak bugünün genel ortalamalarından daha soğuk ve kuru olduğu söylenebilir. Dünya üzerindeki suyun çoğu buz halinde katı olduğundan yağış oranları da buna paralel oldukça düşüktü. Tahminler yağış oranının bugünkü dünya ortalamasının yarısı kadar olduğunu ortaya koyuyor. Sıcaklıklar ise bugünkü sıcakların 5 ile 10 derece altında seyretmekteydi.

Buzul dönemlerinde de yazlar yaşanmaktaydı. Sıcaklıklardaki değişiklikler buzulların gelişmesine katkı sağlarken pek de sıcak olmayan yazlar, buzulları eritebilecek güçte değildi.

1,886 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. İnsanlığın Gördüğü Tek Buzul Çağ: Pleistosen Dönem. (14 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 14 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı

    Mini Buzul Çağı 2022 ve Güneş Etkisi

    Dünya’nın iklimindeki değişimlerde Güneş’in etkisi küçümsenmeyecek boyuttadır. 4,5 milyar yıllık tarihi boyunca Güneş üzerindeki patlamaların Dünya’ya gönderdiği enerji yüklü parçacıklar gezegenimizi ısıtmış veya düşük aktiviteli dönemlerde Dünya soğumaya girmiştir.

    Bilim insanları yüz yıldan fazladır Güneş’i gözlemlemiş, gözlemler sonucunda Kelebek Diyagramı ve Leke Diyagramlarını ortaya koyup aktivite dönemini (önceki yazılarımızdan bulabilirsiniz) inceleme fırsatı bulmuştur.

    Biz de önümüzdeki dönemlerde gerçekleşmesi muhtemel bir senaryodan; çok sayıda bilim insanının hemfikir olduğu 2020 mini buzul çağı fikrine değineceğiz:

    Dediğimiz gibi bu bir senaryodur fakat, gözlemsel çalışmalarla desteklenen bir senaryo. Bu olması muhtemel senaryodan bahsetmeden önce, size daha önce Güneş aktivitesi zayıflığından ötürü meydana gelmiş bir mini buzul çağını anlatalım. Bunu anlatmamızın temel sebebi, bilim insanlarının 2022 yılından sonra öngördüğü mini buzul çağını, gözlemlere dayanarak aynısının yaşanma ihtimalini görmesidir.

    buzul çağı

     

    Olay 1500’lü yıllarda meydana geldi. Avrupa şiddetli soğuklara maruz kaldı. Bu doğa olayından ötürü bazı rivayetlere göre Avrupa’nın en sıcak yerlerinde bile metrelerce kar, yaz aylarında dahi erimemiş. İşte bu olaya benzer bir durumun şu an başladığı, fakat etkisini 2022 yılından sonra daha net hissedeceğimiz konusunda bilim insanlarının görüşleri var, peki onları bu düşünceye sevk eden şey nelerdir?

    Bu sorumuzun cevabı Güneş aktivitesi. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Güneş’ten gelen enerji yüklü parçacıklar Dünya’yı ısıtır. Bu parçacıkların yoğunluğu, Güneş yüzeyinde gerçekleşen patlamalardaki kütle atılımına da bağlıdır. Şiddetli ve büyük patlamalar, Dünya’ya bu sebeple normale göre (patlamasız Güneş yüzeyi) daha fazla parçacık gönderir. Daha fazla gelen parçacıklar, Dünya’yı normalden daha fazla ısıtır.

    Biraz geçmişe gidelim; mesela 1600’lü yıllara. “Güneş patlamaları o tarihlerde bilinmiyordu ama, nasıl oluyor da kayıt altına alınıyordu” diyebilirsiniz. Aslında, Güneş üzerinde o tarihlerde de lekeler görülebiliyor ve her gün kayıt altına alınıyordu. Çünkü, lekeleri görebilmek için Güneş’e isli bir camla dikkatlice bakıyor olmanız yeterli. Bu kayıtlardaki lekelerin nedeni o zamanlar bilinmiyordu ama çeşitli fikirler vardı. Zaman ilerleyip teknoloji geliştikçe, o lekelerin Güneş üzerindeki patlamalar sonrasında yüzeyindeki nispeten soğuk bölgeler olduğu anlaşıldı.

    Bilim insanları; lekeler, patlamalar ve küresel sıcaklık tarihi üzerine yaptıkları çalışmalar sonucunda Güneş patlamalarının Dünya’yı etkilediğini ortaya koyunca, çeşitli modeller ortaya attılar. Bu modeller patlama sayısını önceden tahmin edebilmek için geliştirildi.

    Güneş Patlaması

     

    2006 yılında kullanılan modele göre 2010 yılında yüksek Güneş aktivitesi bekleniyorken, yıl 2010’a gelince modelin hatalı olduğu düşünüldü. Aslında problem modelde değildi; Güneş aktivitesinde zayıflama vardı. Yeni modeller geliştirildi ve Güneş’in her durumu gözlendi.  Royal Astronomical Society’de (RAS) yayınlanan makalede yüzde 90’ların da üzerinde tutarlılığa sahip modele göre Güneş aktivitesinde zayıflama olduğunu ve önümüzdeki dönemde gerçekleşecek maksimum aktiviteden sonra Güneş’in aktivitesinde zayıflamaya yönelik gidişat görüldüğü yayınlandı.

    Bu durum akıllara 1500’lü yıllardaki mini buzul çağını getirdi. Yapılan araştırmada, gelecek dönemlerdeki tahmini Güneş lekesi sayısı ile 1500’lü yıllardaki leke sayısı kıyaslandı. Kıyaslama sonucunda aktivite düzeyi çok benzer çıktı. Bu da bilim insanlarında önümüzdeki dönemde bir mini buzul çağına gireceğimiz hissiyatını oluşturdu.

    Ancak, bir mini buzul çağı düşüncesini doğrulamadan önce şunu da belirtmek gerekiyor:

    Dünya’nın iklimi, Güneş’ten aldığı enerjinin onun aktiviteleri ile değişmesi dışında, başka çok sayıda nedenin bir araya gelmesi ile şekillenir. Örneğin; atmosferdeki bulutluluk oranının uzun dönemli dağılımı, sera etkisi oluşturan gazların miktarı, volkanik faliyetler vs. gibi.

    Bizler, insan kaynaklı karbondioksit gazı salınımının gezegenimizin küresel ortalama ısı değerlerini yükselttiğini ve bu yükselmenin sürmekte olduğunu biliyoruz. Yine, muazzam sayıda ürettiğimiz besi hayvanlarımızın da atmosfere saldığı metan gazı miktarının büyük boyutlara ulaştığını ve bunun da küresel sıcaklık değerlerinin yükselmesinde etken olduğu bilgisine sahibiz.

     

    Yani, Dünya’yı ısıtıyoruz. Ama, “bak ne güzel, buzul çağına girecekken bizim sayemizde gezegenin sıcaklığı aynı kalacak” diye düşünmeyin. Çünkü, bir buzul çağı her ne kadar kulağa korkutucu geliyor olsa da, bu geçici bir mevsimsel döngüden ibaret. Oysa, bizim atmosfere saldığımız sera gazları maalesef geçici bir sorun değil. Bu gazlar yüzünden bin yıllar boyunca gezegen iklimimiz olması gerekenden daha sıcak seyredecek.

    “Olması gereken” derken neyi kastediyoruz peki? Bundan kasıt; gezegenimiz yüzeyinde yaşayan insan dahil tüm canlıların, yani bitkilerin, hayvanların, mikroorganizmaların alışık olduğu çevre koşullarını anlayın. Çoğu hayvan, sadece kendi iklim koşullarında var olabilecek biçimde gelişmiştir. Bir derecelik ısı artışı, canlının bulunduğu bölgedeki bitki örtüsünü değiştirir ve bu bitki örtüsü ile beslenen canlılar ortama adapte olamayarak yok olur. Denizlerde, nehirlerde ve göllerde yaşayan çoğu balık türü için su sıcaklığı büyük önem taşır. Sadece birkaç derecelik sıcaklık değişimi, binlerce balık türünün neslinin tükenmesine neden olabilir.

    Bunların üstüne, insanlar gibi yüksek adaptasyon yeteneğine sahip canlılar, nesil tükenme tehlikesi yaşamasa da, bulundukları bölgelerdeki iklim değişiklikleri nedeniyle göçler yaşanması da kaçınılmaz olacak. Sular altında kalan kıyı bölgeleri veya çölleşen iç bölgelerde yaşayan milyarlarca insanın daha uygun yerleşim alanlarına göçme çabası, beraberinde ister istemez bölgesel yoğun savaşları ve elbette büyük insanlık dramlarını getirecektir.

    O nedenle, küresel ısınma; ileride yaşayacağımızı düşündüğümüz mini buzul çağından çok ama çok daha büyük bir tehdit oluşturuyor: Hem gezegenimizdeki canlılar, hem de insanlar için…

    Hazırlayan Süleyman Yeşil
    Geliştiren: Zafer Emecan

    Video

    İSTANBUL BOĞAZI'NIN SÜREKLİ DONDUĞUNU GÖRÜYORUZ!

    Prof.Dr. Yaşar açıklamalarına şu şekilde devam etti: Biz İstanbul Boğazı'nın sürekli olarak donduğunu görüyoruz zaten. 400'de olmuştur 600'de 753'te... Özellikle 960 ile 1030'lu yıllar arasında İstanbul Boğazı'nın 3 kez donduğunu görürüz. Peki 3 kez donduğunda ne olmuştur? Bütün Kuzey Avrupa buz altında kaldığı için üretimden düşmüş, aç kalmışlar hepsi birlikte ve bu nedenle bütün Avrupa birleşip Haçlı ordularını kurup Anadolu'ya saldırmışlardır. Yani küresel soğuma demek, kuraklıktan da öte kıtlık demektir.

Fotoğraf: 1954 kışı

MİNİ BUZUL ÇAĞI MI GELİYOR?

"Mini buzul dönemi olacaktır. Daha önceki yıllarda bu defalarca yaşanmıştır. İstanbul Boğazı ne zaman donsa Osmanlı zamanında da daha önceki zamanlarda da hep kıtlıkla karşılaşılmıştır. Ancak, küresel soğumada Anadolu olarak muhteşem bir avantajımız olacaktır. "

Fotoğraf: 1929 kışı

"İSTANBUL BOĞAZI'NDAN KARŞIDAN KARŞIYA YÜRÜYEREK GEÇİLECEK!"

Dünyada küresel ısınma nedeniyle iklim değişikliğinin birçok olumsuzluğa yol açtığı konuşulurken; DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, asıl tehlikenin sanılan aksine ısınma değil, küresel soğuma olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Soğuma demek, kuraklık demektir. Soğuma demek, kıtlık demektir. Bu nedenle, soğumadan korkacağız. 90'lı yıllardan beri hep şunu söylerim; 2020'lere kadar küresel ısınma artarak devam edecek."

Fotoğraf: 1929 kışı

"EN SON 1929 YILINDA GEÇİLDİ"

"Tıpkı 900'lü yıllarda olduğu gibi. Ama 2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek. Bu molada, İstanbul Boğazı'nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı'ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecek. En son 1929 yılında geçildi. 2- 3 yıla kadar tekrar bekliyorum" dedi. Küresel soğumanın getireceği sorunlara değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, "En önemli sorun kuraklık olur ve yağışlar çok düşecektir. İkinci olarak tarım ürünlerinde çok ciddi düşüşler olacaktır. Anadolu için bu durum, muhteşem avantajlı bir dönem olabilir. Düzgün bir tarım politikasıyla, biz cari açığımızı kapatırız. Çünkü bu dönemde buzullar, Orta Avrupa'ya kadar inecektir. Kuzey Avrupa'da hiçbir şekilde tarım yapılamayacaktır. Bizde de verimlilik düşecektir. 10 kilogram yerine 3 kilogram alacağız. Ama bizde yine de bir verimlilik olacaktır. Az da olsa alacağız. Ürettiğimiz tarım ürünleri değer kazanacak" dedi.

'DÜNYA, GIDA İÇİN KAPIMIZDA SIRA OLACAKTIR'

Yağış oranında 2008 yılında yüzde 30 oranında düşüş yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Son ciddi kuraklığımız, 2008'di. Bu yağışlar düşünce, bir anda buğday üretimiz yüzde 7 gibi azaldı. Buğday fiyatları dörde katlandı. Şu an Çin aşıları nasıl birinci sırada. Soğuma döneminde dünya, gıda için bizim kapımızda sıra olacaklar. Ege'de dünyanın en verimli topraklarına sahibiz. Küresel soğuma için yapmamız gereken, akıllıca tarım politikası üretmek" diye konuştu.

ARKADAŞINA GÖNDER

Son dakika haberi: Mini buzul çağı mı geliyor? Prof. Dr. Doğan Yaşar'dan uyarı: İstanbul Boğazı donacak!

SON DAKİKA

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası