maklube tarihi / Mardin Usulü Maklube - Nefis Yemek Tarifleri

Maklube Tarihi

maklube tarihi

\n

Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan \"Tansu'ya Mektuplar\" başlığı altında yazdığı ve \"newsletter\" olarak paylaştığı yazılarında bugün New York Times gazetesi'nin hazırladığı Ramazan menüsüne değindi. Özkök, menüde 'maklube'nin de yer aldığını belirterek, \"Acaba 'editorial stuff'ı' bu yemeğin Türkiye'deki siyasi anlamını biliyor muydu?\" diye sordu. 

\n

Özkök'ün \"Günün sürprizi; FETÖ'nün maklubesi yarın kimin iftar menüsüne giriyor?\" başlıklı yazısı şöyle: 

\n

Günün sürprizi; FETÖ'nün maklubesi yarın kimin iftar menüsüne giriyor?

\n

İslam alemi bu gece sahura kalkıyor ve 29 gün sürecek Ramazan başlıyor.
Bu sabah Ramazan haberlerine bakarken, hiç aklıma gelmeyecek bir yerde ilginç bir Ramazan menüsüne rastladım.
New York Times gazetesi Müslüman okurları için bir Ramazan menüsü hazırlamış.
Tabii sahibi Yahudi bir aile olan ve nüfusunun çoğunluğu Hristiyan bir ülkede yayınlanan, ama artık 10 milyon abonesi ile küresel hale gelen gazetenin Müslümalara nasıl bir İftar sofrası tasarladığını merak ettim. İlgiyle okumaya başladım.

\n

Girişte klasik zeytin yok ama 'hilib sambuus' var

\n

Tabii küresel bir gazete olduğu için küresel bir sahur ve iftar menüsü hazırlamışlar.
O nedenle bizim klasik zeytinle başlayan menümüzden farklı.
Ama genel çizgileri itibariyle bir çok benzerlikler var.
İftar menüsü “hilib sambuus” denilen bir börekle başlıyor.
Bir Somali yemeği.
Bizim üçgen böreğe benziyor ama tavuk veya ton balığı ile yapılıyor.

\n\n\n\n\n\n\n
\n

Listenin 2 numarasındaki yemeği görünce zınk diye kalıyorum

\n

Listeye bakarken daha 2 numarada zınk diye duruyorum.
Türkiye'de çok tanınan, çok tartışılır bi yemek var karşımda.
Bu Ramazan'da Türkiye'de kimsenin menüsüne koymaya cesaret edemeyeceği, koyduğu taktirde anında damgalanacağı çok tehlikeli bir yemek bu…
“Maklube…”
FETÖ döneminin en gözde yemeği…
Bir zamanlar köşe yazarlarının, konuşan kafaların öve öve bitiremediği, benimse tatmayı dahi merak etmediğim bir yemek…
Evet Türk siyasi tarihinin en tehlikeli, en damgalı yemek tarifi karnımda duruyor.
Hem de 2 numarada…
Ama biraz renk katılmış değişik bir versiyonu ile…
Havuçlu maklube…”
Havuç, maklubenin yerlerde sürünen itibarını kurtarır mı bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var, eminim yarın akşam Pensilvanya'nın iftar menüsünde yer alacaktır.

\n

Maklube'nin kökeni Filistin mi yoksa Pensilvanya mı?

\n

New York Times bunu bir Filistin yemeği olarak anlatıyor.
Acaba “Editorial Stuff”ı” bu yemeğin Türkiye'deki siyasi anlamını biliyor muydu?
Neyse bilmiyorlarsa belki buradaki muhabirleri bildirir…
Bilseler belki asıl kökenini Pensilvanya olarak yaparlar ve tarifin NBA oyuncusu Enes Kanter'den alırlardı.

\n

Bir zengin maklubesi tarifi 'dry aged rib eye' maklube

\n

Pensilvanya sakinleri yarın iftar sofralarına bu yemeği alacaklarsa New York Times'ın onlara yakışacak bir “zengin maklube” önerisi de var.
İçine “Rib Eye Steak” ekleyebilirlermiş…
Yani bildiğimiz antrekot
Tabii “Dry Aged Rib Eye Steak”le (dinlendirilmiş antrekot) biraz daha zengin işi iftar sofrası da hazırlanabilir.

\n\n
\n

Bildiğimiz sigara böreği Fatma'nın parmağı olunca

\n

New York Times'ın küresel iftar sofrasına devam ediyorum.
Üç numarada “Fatima's Finger” isimli bir yemek var.
Bildiğimiz sigara böreği…
Ama gazetenin menüsünde Tunus işi baharatlı tavuk ve patates böreği olarak anlatılmış.
Türkçe'ye çevirirsek de bizim Çiçek Pasajı'nın sigara böreği şu isme bürünüyor::
“Fatma'nın Parmağı…”

\n

Ve 7 numarada karşınızda Vedat Milor'un meşhur menemeni 

\n

Liste Lübnan usulü pideli ve domatesli salata, Büryan kebabı ile devam ederken 7 numarada yine aniden duruyorum.
Çünkü karşıma “menemen” çıkıyor.
Yani bizim şu bildiğimiz, en ünlü gusto yazarımız Vedat Milor'un, “Soğanlı mı soğansız mı mı” sorusuyla kutuplaşmış alemimize bir kutup yarası daha açan meşhur sabah kahvaltı yemeğimiz…
Hem de Türkiye'de bildiğimiz ismiyle…
Hem de yemeğin orijini olarak “Türkiye” verilmiş.
İftihar ettim tabii…

\n

Bildiğimiz çorba, chorba olarak iftar sofrasında

\n

Onbirinci sırada yine tanıdık bir kelime var…
“Chorba…”
Bildiğimiz çorba yani…
Çorba Farsça kökenli bir kelime.
“Tuzlu, bulanık, karışık aş” anlamına geliyor.
Gazetenin menüsündeki çorba, bizim klasik Ramazan yemeğimiz Ezogelin çorbasından biraz farklı.
İçinde mevsim sebzeleri ve erişte var.

\n

İçli köfte kibbe adıyla

\n

Listede ayrıca içli köfte de var.
Ama o da “Kubbeh Pie” adı altında, yani Lübnan'daki deyişi ile “kibbe” olarak.
Revani de unutulmamış.
Adana usulü şiş kebap var.

\n

Menüde vegan iftar yemeği de unutulmamış 

\n

Onlar için de “Harira Soup” öneriliyor.
Bizde de Harira çorbası diye bilinen Kuzey Afrika kökenli bir yemek. Bakla ve sebzelerle yapılıyor. İçine erişte de konuyor.
Yirmilik yemekli listede bizim revaniye benzeyen bir de kek var.
Evet küresel gazetenin iftar menüsü de küresel oluyor.

\n\n\n\n\n\n\n
\n

Gelelim asıl soruya; soğanlı mı soğansız mı?

\n

Peki New York Times Vedat Milor'un hangi versiyonunu tercih etmiş?
Soğanlı mı soğansız mı?
Verdikleri tarifte bu belirtilmemiş.
Sadece domates ve mevsimlik sebzeler denmiş.
Türkiye'ye huzurlu ve güzel bir Ramazan ayı diliyorum.
İnşallah dinci siyasetçiler bu Ramazan ayımızı da berbat edemezler…

\n
\n\n
kaynağı değiştir]

Yemeğin çok farklı hazırlanışları olup, Orta Doğu'da ve de Dünya'da en çok rağbet gören Suriye-Filistin şekline göre kuzu etiçam fıstığı ve bademlerle dibi zeytinyağlanmış bir tencerede kavrulur. Sonrasında tencerenin dibine kızartılmış patlıcan döşenir. Üzerine et, onun üzerine de pirinç döşenir, tekrar patlıcan tekrar et tekrar pirinç döşenerek tencere doldurulur az bir su ilave edilerek karıştırmadan pişirilir. Pirinçler pişince tencere büyük bir sofra tepsisine ters kapatılarak boşaltılır. Pirince bol bol karabiber ve başka baharatlar eklenir.

Fethullahçılarla bağdaştırılması[değiştir

G&#;venli evi polis bastı; FET&#;’c&#;ler maklube sofrasında yakalandı

Haberin Devamı

İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü, FETÖ mensuplarının örgütü yeniden toparlama süreci içine girdiklerini tespit etti. Yakalanan örgüt militanlarının verdiği ifadeler, takiplerde elde edilen bilgiler, 15 Temmuz ’daki darbe girişiminin ardından bocalama devresi geçiren örgütün yeniden yapılanma sürecine girdiğine işaret ediyordu. FETÖ İstanbul’u 3 bölgeye ayırmıştı. Bu bölgeler Suriçi Büyükşehir, Surdışı Büyükşehir ve Anadolu Büyükşehir olarak adlandırılmıştı. Örgüt üyeleri güvenli evler olarak tanımladıkları yerlerde buluşmalara başlamış, strateji belirleme aşamasına geçmişti.

Aylar süren takipler, izlemeler sonunda örgütün bu yönde faaliyet gösteren bir hücresi tespit edildi. Bahçelievler’deki örgüt evi geçtiğimiz perşembe günü basıldı. Evdeki 6 örgüt üyesi, ismi örgütle birlikte anılan ‘maklube’ yemek için hazırlanmıştı. Maklube tepsisi ve malzemeleri salonun ortasında duruyordu. Masanın üzerinde ise elebaşı Fetullah Gülen’e ait kitaplar vardı. Örgüt mensuplarının üzerinde bin lira tutarında döviz de bulundu. O gün için toplantıya gelmeyen 3 FETÖ mensubu da Başakşehir, Zeytinburnu ve Bahçelievler’de yakalandı.

Salahaddîn Eyyûbî komutasındaki İslâm ordusu, 4 Temmuz ’de, tarihin şahit olduğu en kesin zaferlerden birini kazanarak Haçlıları mağlubiyete uğratmıştı. Taberiye Gölü yakınlarındaki Hıttîn’de gerçekleşen savaşın ardından Akkâ, Kayserya, Nâsıra ve Yâfâ’yı fetheden Salahaddîn, nihayet 2 Ekim günü muzaffer bir kumandan olarak Kudüs’e girmişti. ’da başlayan Haçlı işgali böylece sona eriyor, Kudüs yeniden Müslümanların himaye ve hâkimiyetiyle buluşuyordu.

Zaferden sonra Kudüs’te bir süre konaklayan ve şehirde gerekli düzenlemeleri yapmakla ilgilenen Salahaddîn’e, Filistin havalisinde çok sevilen “bâzincâniyye” isimli bir yemek ikram edildi. Pirinç ve sebze karışımıyla yapılan yemeğin ana maddesi patlıcan olduğu için, bu ismi almıştı. Başkomutana ikram edildiğinden, bu defa içeriğine parça et de eklenmişti. Salahaddîn, kendisine ters çevrilmiş bir tencere içinde servis edilen yemeğin hem görünüşünü hem de tadını çok beğenmişti. “Bu ters çevrilmiş (‘maklûbe’) yemeğin adı nedir?” diye sorunca, Kudüslüler onun kullandığı kelimeyi yemeğe isim olarak verdiler. Salahaddîn’e duyulan derin muhabbetin tesiriyle, “bâzincâniyye” artık “maklûbe” olarak anılmaya başladı. Bu hatıradan ötürü, Arap kaynaklarında maklûbenin unvanı “zafer yemeği”dir. Kudüslülerin zihninde, Haçlıların şehirden sökülüp atılmasını çağrıştırır.

Maklûbenin ilk defa, Filistin’in sahil yörelerinde, bulgur ve balık kullanılarak pişirildiği biliniyor. Yemek, Kudüs ve diğer iç mıntakalarda yaygınlaştıktan sonra, bulgurun yanı sıra pirinçle de pişirilmiş, balığın yerini de patlıcan ve diğer sebzeler almış. Et ise, ancak çok önemli kutlamalarda ve törenlerde içeriğe dâhil olmuş. Günümüzde de maklûbe, özellikle Kudüs ve çevresinde “millî yemek” mesabesindedir. Kudüslüler maklûbeyi çeşitli vesilelerle birbirlerine ikram ederken, Özgür Kudüs’ün hayalini kurarlar.

***

Kudüslülerin şuur altında “zafer yemeği” olarak kodlanan maklûbe, ’te Kudüslü öğretmen Hanâdî Halavânî tarafından “işgale karşı direniş” yöntemi olarak yeniden sahneye çıkarıldı. Ramazan ayında iftar ve sahurlarda Mescid-i Aksâ’daki Müslümanlara tencere tencere maklûbe ikram eden Halavânî ve arkadaşları, Salahaddîn’in bu muhteşem hatırasını tekrar Müslümanların gündemine taşıdı.

İsrail, önce eylemin siyasî ve tarihî yönünü fark etmedi, ancak maklûbe tencerelerinin ifade ettiği derin mana anlaşılır anlaşılmaz, Halavânî ve arkadaşlarına Mescid-i Aksâ yasağı getirildi. Ancak bu yasak, onları durdurabildi mi? Elbette hayır. Kendilerine “murâbıt” (nöbet tutanlar) adını veren Filistinli hanımlar, bu defa Aksâ’ya giden yollar üzerinde kamp kurdular. Bilhassa Bâbu’s-Silsile önünde maklûbe ikramına başladılar. Onların kendilerinden emin ve mütebessim bir eda ile tencereleri ters çevirip, sebzeli ve etli pilavları etrafa ikram etmeleri, bir süre sonra İsrail askerleri tarafından engellendi. Zor kullanarak, Bâbu’s-Silsile’de de maklûbe ikramını yasakladılar.

Pirinç, patlıcan, sebze ve et karışımı basit bir yemek, işgalcileri deliye döndürmüştü adeta. Derin manası ve hatırlattıkları düşünüldüğünde, deliye dönmekte hiç de haksız sayılmazlardı.

***

Maklûbe, Türkiye’de malum yapılanmayı çağrıştıran bir yemek. Maklûbenin aslında Kudüs’ün kurtuluşunu simgeleyen, bizzat Salahaddîn Eyyûbî’nin isimlendirdiği, Müslümanlara umut ve şuur aşılayan bir “zafer yemeği” olduğundan çoğumuz haberdar değiliz bu sebeple. Maklûbe çalınmış, anlamı değiştirilmiş ve içi boşaltılmış bir İslâmî simge. Malum yapılanma sadece “abilik”, “kardeşlik”, “cemaat”, “himmet” gibi kavramları zedelemekle kalmadı, maklûbeyi de elimizden aldı. Maklûbe bugün artık yalnızca “ihanet”, “darbe”, “samimiyeti istismar” gibi kötülükleri canlandırıyor zihnimizde. Düşününce, bu ne büyük bir kayıptır.

Daha önce de bu köşede

, hatırlayanlar olacaktır:

İsrail, Hz. Yakub’un lakabını kendisine isim olarak seçmekle, zihinlerimizde bir peygamberin imajını yok etti. İsrail deyince, sadece zulüm akla geliyor, haklı olarak. İsrail’in kendisine bayrak olarak seçtiği altı köşeli yıldızın, Hz. Davud ve Hz. Süleyman tarafından kullanılan mühürler olduğunu da belki çoğumuz bilmiyoruz. Altı köşeli yıldız da, işgalle özdeşleşti çünkü. İsrail sadece Filistin topraklarını işgal etmedi, bize ait sembolleri de işgal ederek bizden koparıp aldı.

Bu çerçeveden bakınca: Maklûbenin malum yapılanmanın ana yemeği olarak seçilmesi, yaygınlaştırılması ve böylece hakiki manasının ve hikâyesinin unutturulması, acaba planlı bir hareket olabilir mi, diye düşünmeden edemiyor insan.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir