ırmak bebekle hayat 2016 / Canavarın katlettiği Irmak bebek son yolculuğuna uğurlandı - Son Dakika Flaş Haberler

Irmak Bebekle Hayat 2016

ırmak bebekle hayat 2016

Emzirme, Bebekler ve Anneler için Yaşamsal bir haktır

Emzirme bir memeli olarak İnsanların Yaşaması, Büyüme ve Gelişmesi için gereklidir İnsanın büyüme ve gelişmesi, bir memeli olarak yaşam hakkının oluşması ve sağlanması açısından Annenin en büyük, onurlu ve şerefli davranışı EMZİRMENİN İnsanlık Onuru Olan bir Davranış olarak irdelendiği Bildirge olarak sunulmaktadır. İlk gün Kongresinde Innocenti Bildirgesi temel alınarak, bu bildirgenin anlamı, emzirme suç değildir, masum davranıştır anlamı yerine, Emzirmeyi Koruma, Teşvik ve Desteklenmesi yaklaşımı ötesinde, Emzireme Onursal bir Davranıştır vurgusu ile, bir gurur, onur ve anne ve bebek ötesinde topluma bir saygınlık ifadesi olduğu, her memelinin emzirilme doğal hakkı temelinde önemi/anlamı vurgusu yapılmaktadır.

Anahtar Kelimeler:

emzirme, anne, emzirme hakkı

Tam Metin

___

  • 19 Nisan , 1. Çocuk Dostları ve Yenidoğan Kongresi Genel Kurulu
  • Eylül XIV. Perinatoloji Kongresi
  • 23 Nisan XV. Perinatoloji Kongresi
  • Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi; ,
  • İlk Gün, 4. Kongresi Genel Kurulu, 5 Mart, , Ankara, Türkiye
  • Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi; ,

___

APA Akşit, M. A. (). Emzirme, Bebekler ve Anneler için Yaşamsal bir haktır . Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi , 5 (2) , .

Dil ve Edebiyat Araştırmaları, Bahar, ; (17) ISSN: - E-ISSN: Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları Yılmaz IRMAK* Öz İnsanoğlu tarih sahnesinde var olmaya başladığından beri hep bir şeylere inanma ihtiyacı hissetmiştir. Bu inancın kaynağını ilahi dinler oluşturmuştur. Ancak zamanla ilahi dinin hükümleri ve öğretileri dışında ka- lan inançlar da oluşmaya başlamıştır. Bu inançlar, “halk inançları” olarak adlandırılmıştır. Dinî kurallar gibi kesinlik ve katılık taşımayan halk inançları, geçmişten günümüze bir yerden bir yere, bir toplumdan diğer topluma değişiklikler göstererek varlıklarını devam ettirmiştir. Orta Asya Eski Türk inançlarına dayanan gök- tanrı kültü, atalar kültü, ocak kültü, dağ kültü, ağaç kültü, ateş kültü, su kültü, hayvan kültü ve ölüm kültü gibi kültler, günümüzde Anadolu halk inançları içerisinde yaşamaktadır. Bu çalışmada; sözlü kültürün hâlen canlılığını sürdürdüğü bir şehir olan Bingöl’de alan araştırması ve kaynak kişilerle görüşme sonucu elde edilen bilgiler ışığında Bingöl halk inançları ve uygulamaları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Sonuç olarak; Bingöl’de devam eden halk inançlarının kökeninin; Şamanizm, Anadolu’daki eski dinler ve İslamiyet’e bağlı olarak ortaya çıkan kültler, âdetler ve uygulamalar olduğu görülecektir. Anahtar Kelimeler: Bingöl, Halk İnançları, Şamanizm, İlahi Dinler, Kültler. * Dr. Öğr. Üyesi, Bingöl Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Elmek: [email protected] Geliş Tarihi / Received Date: Kabul Tarihi / Accepted Date: Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları Bingöl Folk Beliefs and Practices Abstract Ever since humanity began to exist on the stage of history, it has always needed to believe in somethings. The source of this belief is the divine religions. Over time, however, beliefs outside of the judgements and teachings of divine religion have begun to emerge. These beliefs are called “folk beliefs”. Folk beliefs, which do not have the characteristics of certainty and rigidity in cont- rary to religious rules, maintain their existence by differing from one society or settlement to anot- her. There are still the cults based on Central Asian old Turkish beliefs such as Tengri, ancestor, seedbed, mountain, tree, fire, water, animal and death within the folk beliefs in Anatolia. In this study, it will be endeavoured to refer to the folk beliefs and their practices in Bingöl city, where the oral culture is still alive, on the light of the data obtained through researches and interviews with the source persons. Finally, it will be shown that the roots of the folk beliefs continued in Bingöl are based on Shamanism, old religions in Anatolia as well the cults, traditions and practi- ces related with Islam. Keywords: Bingöl, Folk Beliefs, Shamanism, Divine Religions, Cults. Giriş İnanç sözcüğünü; “kişice ya da toplumca, bir düşüncenin, bir olgunun, bir nesnenin, bir varlığın gerçek olduğunun kabul edilmesi” olarak tanımlayan Pertev Naili Boratav, din ve ahlak kurallarındaki kesinlik ve katılığa karşılık halk inançlarının; bir yerden bir yere, bir topluluktan bir topluluğa değişik bi- çim ve içeriğe sahip olduğunu belirtmektedir ( 7). İsmet Zeki Eyuboğlu ise inanç terimini; bir kimsenin günlük yaşamını etkileyen ve başkalarından öğrenme yoluyla kazanılan düşünce olarak açıklamaktadır ( ). Bu durumda halkın, yüzyıllarca çeşitli dinî inanç, kültür ve medeniyetlerden etkile- nerek ortaya koyduğu halk inançları; “…eski dinlerden aktarılanlarla resmî di- nin inançlarının türlü nedenlerle geniş halk yığınları arasında çeşitlenerek aldığı yeni durum ve inanış şekilleri” (Çobanoğlu, 12) olarak tanımlanabilir. İslamiyet öncesi Türk inançları ve dinleri üzerine yapılan araştırmalarda Türklerin hayat tarzlarına bağlı olarak tarihî süreçte muhtelif dinî inançlara sa- hip oldukları anlaşılmaktadır (Kalafat, 1). Günümüzde milletlerin eski kültür değerlerini ortaya çıkarmak için çalışmalar yapan etnolog, antropolog ve tarih bilimciler Anadolu’da yaşayan birçok kültürel varlığın menşeini tespit etmişlerdir. Başta Abdülkadir İnan, Bahaeddin Ögel, İbrahim Kafesoğlu gibi Türk kültür tarihi sahasında otorite olan birçok bilim adamı, Anadolu’daki halk inancı unsurlarını; Türk geleneklerine, eski Anadolu medeniyetlerine ve Arap- Fars kültürüne göre kaynaklarını sağlam delillerle ortaya koymuşlardır. Kültü- rel bir unsur olarak bütün dünya toplumlarında yaşayan ve yaşadıkları toplum- ların birtakım özelliklerini yansıtan halk inançlarının menşeleri, bir toplumdan bir topluma, bir kültürden bir kültüre değişebilmektedir. Bunun en büyük sebe- bi toplumların ve milletlerin farklı kültürlere ve medeniyetlere sahip olmala- rıdır (Şişman, ). Abdülkadir İnan’a göre bugün Anadolu’da yaşayan halk inançlarının birçoğunun kökeninde Türklerin anayurdu olan Orta Asya ve Türklerin Şamanizm inancı yatmaktadır. Örneğin kutlu ağaçlara ve türbelere Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları paçavra bağlamak, alkarısı efsanesi, çocukların uzun ömürlü olmaları için on- lara; “yaşar”, “durmuş”, “satılmış” ve “satı” isimlerinin verilmesi gibi inançlar, Anadolu’ya Türklerle birlikte gelmiştir. Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmeleri ve İslam dinini kabul etmeleri neticesinde eskiden kalan birçok inanç, gelenek ve ayinler yeni din içerisinde yaşamaya devam etmiştir ( ). Animizm, Budizm ve Manihaizm gibi Orta Asya’da bulunan diğer inanç sistemlerinden de etkilenen Eski Türk inanç ve ritüelleri, Türklerin İslami kültür dairesine girmesinden sonra birtakım dönüşümlerle yeniden şekil almış- tır. Günümüzde bu inançlardan birçoğu ritüel işlevini kaybetmiş ve dolayısıyla halk arasında sadece inanış olarak yaşamaktadır (Artun, ). İsmet Zeki Eyuboğlu’na göre; Anadolu inançlarının kaynağı çoktanrıcı dinler, tek tanrıcı dinler ve günlük yaşam olaylarıdır. Bu kaynakların üçü de birbirini gerekli kıl- maktadır. Çoktanrıcı dinler aynı zamanda doğa dinleri olduğundan bu kaynak ile ilgili bütün inançlar doğa varlıklarına bağlıdır. Eskiden kutsal sayılan an- cak sonradan kutsallığı unutulmuş yıldırım, şimşek, rüzgâr, yağmur, ırmaklar, dağlar ve kayalarla ilgili yalnızca inançlar kalmıştır. Zamanla çoktanrıcı dö- nemlerin bu inançları öz değiştirerek tektanrıcı dinlere de geçmiştir. İnançların doğuşunda etkili olan üçüncü kaynak, günlük yaşam olayları ise zamanla kural haline gelerek kesinlik kazanmıştır ( ). Şüphesiz Orta Asya’dan getirilen kült ve inançların yanında Anadolu’da daha önce yaşayan toplumların medeniyetleri, dinî inançları, adet ve gelenekleri de Türk halk inançlarının şekillenmesinde etkili olmuştur. Anadolu’da bugün devam eden halk inançlarının kökeninde; Şamanizm, Anadolu’daki eski dinler ve İslamiyet’e bağlı olarak ortaya çıkan kültler, âdetler ve uygulamalar yer al- maktadır. Buna göre; göktanrı kültü, atalar kültü, ocak kültü, dağ kültü, ağaç kültü, ateş kültü, su kültü, hayvan kültü ve ölüm kültü gibi kültler günümüzde Anadolu’da halk inançları içerisinde varlığını devam ettirmektedir. 1. Bingöl’de Halk İnançları ve Uygulamaları Bingöl, Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alan bir şehirdir. Doğusunda Muş, kuzeyinde Erzurum ve Erzincan, batısında Tunceli ve Elazığ, güneyinde ise Diyarbakır illeri ile çevrilidir. Adaklı, Genç, Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar Karlıova, Kiğı, Solhan, Yayladere ve Yedisu olmak üzere toplam 7 ilçeye sa- hip olan Bingöl, denizden metre yükseklikte Çapakçur ovasının kuzeybatı köşesinde Murat suyuna Genç ilçesi civarında kavuşan Göynük suyunun bir koluna hâkim düzlük üzerinde kurulmuştur. verilerine göre merkez nüfusu , ilçelerle beraber toplam nüfusu ise olan Bingöl, çoğunlukla Zazaların yaşadığı bir ildir. Bu çalışmada Bingöl’ün merkezinden, merkeze bağlı köylerinden ve ilçelerinden alan araştırması ve kaynak kişilerle görüşme yoluyla kayıt altı- na alınan halk inançları hakkında bilgiler verilecek ve analizler yapılacaktır. Bingöl’de yaşayan halk inançlarını bazı başlıklar altında tasnif ederek ele al- mak, halk inançlarının daha iyi anlaşılmasında yol gösterici olacaktır. Bu ba- kımdan Bingöl halk inançları; “tabiat olayları ve mevsimler”, “canlı varlıklar”, “cansız varlıklar”, “olağanüstü varlıklar” “hayvanlar”, “nazar ve büyü”, “türbe ve ziyaret yerleri”, “uğur ve bereket”, “haftanın günleri” ve “rüyalar” ile ilgili inanışlar başlıkları altında ele alınacaktır. Tabiat Olayları ve Mevsimlerle İlgili İnanışlar Eski Türklere göre dünya; yeraltı, yerüstü ve gökyüzü olmak üzere üç katmandan oluşmaktadır. Yer altında “kara iye” adı verilen erlik, alkarısı ve kamos gibi insanlara kötülüğünün dokunacağına inanılan iyeler yer alırken gök- tanrı, güneş, ay ve yıldızların mekânı olan gökyüzünde ise “koruyucu iyeler” adı verilen umay, ana maygıl ve ak ana vardır. Bu bakımdan Türk inanç sis- teminde gökyüzü ve göktanrı koruyucu işlevi üstlenmiştir. Isı ve ışık kaynağı olarak Güneş ve ay, iyilik sembolü olarak kabul edilirken bunları içine alan gök- yüzü de mukaddes mekân olarak değerlendirilmiştir. Eski Türklerde tanrının yukarıda göğün en üstünde bulunması, göğün kâinatı kucaklaması, kötülüğün kaynağı karanlığı kovan güneş, ay ve yıldızları katlarında bulundurması gökyü- zünün kutsanmasının ana etkenleridir (Kalafat, ) Yeraltı, mitolojide kötü ruhların ve korkutucu varlıkların mekânıdır. Tabiat olayları ve mevsimler gibi insanın iradesinin dışında gerçekleşen olaylar karşısında aciz kalan eski insanlar, tüm bu olayların yeraltı ve gökyüzündeki iyeler tarafından yapıldığına inanarak olayların mitik formda izahına çalışmışlardır. Ancak şu da vardır ki; Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları tabiat olayları ve mevsimler ile ilgili halk inançlarından bazıları da halkın bin- lerce yıl oluşmuş bilgi ve tecrübelerine dayanmaktadır. Bingöl’de tabiat olayları ve mevsimler ile ilgili halk inançları şunlardır: ♣ Armut ve elma ağaçlarının çiçeğinin çok olması önümüzdeki yıl karın çok yağacağına yorumlanır. (K6) ♣ Bulutlar doğuya doğru kayarsa havanın güneşli, batıya doğru kayarsa havanın yağışlı olacağına inanılır. (K1) ♣ Gece hava bulutlu ve havada kırmızılık varsa yağış olmaz. (K1) ♣ Gökyüzünde bir yıldız kaydığında bir insanın öldüğü inancı vardır. (K13) ♣ Gökyüzünün birden kararması ve gökyüzünde kara bulutların dolaş- masının hayra alamet olmadığı düşünülür. (K10) ♣ Gökkuşağının altından geçen kişinin cinsiyet değiştireceğine inanılır. (K9) ♣ Güneş ve ay tutulduğunda abdest alınır ve iki rekât namaz kılınır. (K6) ♣ Kırmızı renk bir elbise giyen kişiye yıldırım çarpacağına inanılır. (K1) ♣ Kuşlar sürü halinde uçması, o yıl kışın erken geleceğine ve şiddetli olacağına yorumlanır. (K12) ♣ Nisan yağmurunun şifalı olduğu ve vücuda iyi geldiği inancı hâkimdir. (K3) ♣ Nisan yağmurunun eve serpilmesinin bereket getirdiğine inanılır. (K5) ♣ Nisan yağmurunun şifalı olduğuna inanıldığı için suyu tencere veya tavalarda toplanarak içilir. (K8) ♣ Gök gürlediği zaman herhangi bir musibete uğramamak için ayağa kalkılır. (K4) ♣ Köpek, kuş, inek ve tavuk gibi hayvanların tabiat olaylarını önceden hissettiğine inanılır. (K7) Canlı Varlıklarla İlgili İnanışlar Eski Türklerde çocuğun büyüyüp er adını almasına kadar geçen süreçte Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ona yardımcı olan ve onu kara iyelerin (ruhların) kötülüklerinden koruyup gö- zettiğine inanılan “umay” adı verilen koruyucu iyeler vardı. “Albıs/alkarısı” ve “körmös” adı verilen bu kara iyelerin; lohusa kadınlara ve çocuklara musallat olduğuna, doğumu zorlaştırdığına özellikle de insanlara hastalık ve ölüm korku- su verdiğine inanılırdı. Bu inanıştan dolayı günümüzde kötü ruhların zararından korumak için bebeğin yastığının ya da beşiğinin altına bıçak, makas ve iğne gibi kesici ve delici aletler konulmaktadır. Kadının doğumu sırasında çocuktan sonra gelen “eş” veya “son” adı verilen bazı uygulamalarda da inancın izlerini bulmak mümkündür (Araz, ). Geçiş dönemleri inanç ve pratikleri; insanın kötü ruhların zararlarından korunması, sağlıklı olması, statü değişimi ve bir son- raki döneme hazırlanması bakımından önemli bir işlev görmektedir (Irmak, ). Doğumda uygulanan pratikler; hayatın normale dönmesi, çocuğun daha sağ- lıklı olması, kötü ruhlardan korunması için icra edilirken sünnette uygulanan pra- tikler; çocukluktan ergenliğe atılan ilk adımdır ve çocuğa statü kazandırmaktadır. Evlilikle aile kurumunun temeli atılarak kadın ve erkeğin yeni bir statüye geçmesi sağlanmış olur. Ölümle ilgili uygulamalar ise; ölünün öbür âleme geçişinin kolay olması, ruhunun geride kalanlara zarar vermemesi için uygulanmaktadır. Burada İslamiyet öncesi inanç ve uygulamaların Türklerin İslam dinini kabul etmesiyle İslami bir renge büründüğünü de belirtmekte fayda vardır. Burada Bingöl’de canlı varlıklar ile ilgili inançlar olarak daha çok geçiş dönemi inançlarını vereceğiz: ♣ Hamile kadının göbeği büyük ve yuvarlaksa çocuğun erkek; sivri ise çocuğun kız, canı tatlı yiyecekler çekerse erkek, ekşi yiyecekler çekerse kız çocuğu doğuracağı düşünülür. (K18) ♣ Bebek anne karnında çok hareketli ise ve sürekli tekme atıyorsa o ço- cuğun erkek olduğuna, bebek anne karnının sol tarafında ise ve balık gibi yüzü- yorsa bu çocuğun da kız olduğuna inanılır. (K18) ♣ Anne güzelleşirse kız, yüzü lekelenip çirkinleşirse erkek çocuk doğu- racaktır. (K16) ♣ Hamile kadın aya baktığında erkek, güneşe baktığında ise kız doğura- cağı inancı hâkimdir. (K16) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Aşerme döneminde ciğer, çilek, zeytin, salça, nar gibi yiyecekler ye- nildikten sonra eller yıkanmadan vücudun herhangi bir yerine sürülürse, doğa- cak çocuğun vücudunda da yenilen yiyeceklere benzer şekiller çıkacağı inancı yörede oldukça yaygındır. (K17) ♣ Yeni doğan bir bebeğin göbek bağı iyi bir yere gömülürse; çocuk büyüdüğünde iyi bir hayata sahip olacaktır. (K14) ♣ Yeni doğan bir bebeğin yastığının altına bir ekmek parçası veya bir metal cisim konulur. (K14) ♣ Yeni doğan bebeğin burnunun şekli düzgün çıksın diye burnu emilir. (K13) ♣ Bebek ve annesinin doğumdan sonra kırk gün dolmadan evden çıkmalarının doğru olmadığına inanılır. (K15) ♣ Bebeğin dişi çıktığında diş hediği yapılır, bir tepsi üzerine bazı mes- lekleri temsil eden malzemeler konulur, çocuk bu nesnelerden hangisini seçerse gelecekte mesleğinin o nesne ile ilgili olacağı inancı hâkimdir. (K13) ♣ Bebeğin göbek bağı okul, cami, hastane, üniversite vb. yerlerin bah- çelerine gömülürse o bebeğin iyi huylu olacağına inanılır. Yine yörede; göbek kordonu, temiz bir bezle sarılarak akarsuya bırakılırsa o çocuğun uzun ömürlü olacağı inancı vardır. (K18) ♣ Çocuğun göbek bağı düşünce ebe kadın onu alıp fırlatıp atar. Göbek bağı hangi eşyanın üzerine düşerse, çocuğun büyüdüğünde o işi yapacağına inanılır. (K2) ♣ Yörede; doğum yapan kadının bütün günahlarının silindiğine ve lohu- salık döneminde ettiği duaların kabul edildiği inancı yaygındır. (K13) ♣ Yeni doğan çocuğun önüne Kur’ân-ı Kerim, ayna, tespih, kalem ve makas konulur. Çocuk Kur’ân-ı Kerim’i alırsa imanının kuvvetli olacağına, aynayı alırsa süslü olacağına, tespihi alırsa dilinin zikre alışacağına, kalemi alırsa gelecekte ilim irfan sahibi birisi olacağına, makası alırsa berber olacağına inanılır. (K2) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ♣ Nasibin artması, rızkın bol olması ve cinlerden korunmak için çocuğun kundağına ekmek parçası veya demir parçası bırakılır. Zirâ bu uygulama cinle- rin demir parçasından korktuğu inancına dayanmaktadır. (K6) ♣ Yeni doğan çocuk, kırkı çıkıncaya kadar evden çıkarılmaz. (K19) ♣ Yeni doğan çocuğun bulunduğu evden komşulara ateş verilmez. (K2) ♣ Yeni doğan çocuğun kulağına ezan okunarak ona ad verilir. (K2) ♣ Çocuğun ilk saçı kesildikten sonra saklanır. (K17) ♣ Çocuğun ilk dişini gören kişiye hediye verilir.(K2) ♣ İlk defa yürümeye başlayan çocuğun korkusuz birisi olması için başı- nın üzerinde bütün bir ekmek kırılır. (K16) ♣ Uyuyan bebeğin üzerinden geçilmez. Geçilirse bebeğin öleceğine ina- nılır. K9) ♣ Sünnet olan çocuğun kesilen uzvu, cami avlusuna gömülür. (K15) ♣ Sünnet olan çocukla kirve arasında kan bağı oluştuğuna inanılmaktadır. Bu yüzden kirve çocukları kardeş olarak kabul edilmekte ve birbiriyle evlene- memektedir. (K13) ♣ Genç kız dört yapraklı yoncayı bulup yastığının altına koyarsa evleneceği kişiyi rüyasında görür. (K20) ♣ Elleri diz üzerinde kavuşturmanı ve parmakları birbirine geçirip el bağlamanın kısmeti kapatacağına inanılır. (K21) ♣ Kapı eşiğine oturan genç kızın evde kalacağı inancı vardır. (K5) ♣ Gelin ve damat kapıdan girmeden önce her ikisinin de üzerine mutlu- luk, uğur ve bereket getirmesi için çeşitli şeker veya çerezlerden oluşan “saçı” saçılır. (K9) ♣ Gelin ve damat eve girerken Kuran-ı Kerim’in altından geçirilir. (K3) ♣ Tatlı dilli olması için geline bal yedirilir. (K11) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Gelinin ilk çocuğunun erkek olması dileğiyle kucağına erkek çocuk verilir. (K20) ♣ Ölünün öldükten sonra gözlerinin açık kalması; sevdiklerini görmeden ölmüş olmasına, görmek istediği birine hasret gittiğine veya gözünün dünyada kaldığına yorumlanır. (K13) ♣ Ölen birinin renginin morarması, ağzından köpüklerin akması; o ölü- nün günahkâr olduğuna, ölürken zorlanmış olduğuna, kötü amel sahibi oldu- ğuna; renginin sararması ise; ölen kişinin temiz, iyi amel sahibi olmasına ve zorlanmadan ölmüş olmasına işarettir. (K13) ♣ Ölen kişinin şişmemesi için üzerine bıçak ya da makas gibi metal bir eşya bırakılır. ♣ Mevtanın vefatının ilk gecesi, üçüncü, yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gününde Kuran-ı Kerim ve mevlit okutulmaktadır. (K8) ♣ Ölen birinin ruhunun evinde kırk gün boyunca gezdiğine inanılır. (K3) ♣ Ölen kişinin günahlarının affedilmesi için yakınları fakirlere infak ederler. (K1) ♣ Ölü defnedilirken kürek elden ele verilmez yere bırakılır. Ondan sonra bir başka kişi alır öyle devam eder. (K6) ♣ Elden ele verilmesi günah olarak kabul edilir. (K7) ♣ Ölünün ardından 52 gün sonra yemek verilir. Bunun sebebi ise günde ölünün etinin kemikten ayrılarak çürümeye başlayacağı inancıdır. (K7) ♣ Yolculuğa çıkan kişilerin çabuk ve sağ-salim geri dönmesi için araka- sından su dökülür. (K1) ♣ Çocuk ikindinden sonra yatırılırsa o çocuğun aklının gideceğine inanılır. (K1) ♣ Aile büyüklerinin yanında çocuğu kucağına alma ve sevme hoş karşı- lanmaz. (K2) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ♣ Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse o kadının kısır olacağına ina- nılır. (K9) ♣ Üzerinde dikiş dikilen bir kişinin kısmetinin bağlanacağı inancı vardır. (K7) ♣ Erkeğin sol gözünün seğirmesi kötülüğe yorumlanır. (K9) ♣ İnsanın vücudunda bir yeri ağrıdığı zaman bir ipe kırk düğüm atılır. (K2) ♣ Vücudu, ellerinin üstü ve parmak boğumları kıllı olan kişilerin üstün zekâlı olduğuna inanılmaktadır. (K21) ♣ Sacda düşen ilk ekmeği yiyen kişi zengin olur. (K18) ♣ Eli büyük olan bir kişinin rızkının bol olduğuna inanılır. (K12) Cansız Varlıklarla İlgili İnanışlar Bingöl halk inançları içerisinde cansız varlıklar da önemli bir yer tutmak- tadır. Cansız nesneler, olumlu veya olumsuz olarak değerlendirilmekle beraber dini ve büyüsel işlemler için de kullanılmıştır. Cansız varlıklardan bazıları kut sayıldığı için ona saygı gösterilir, bazıları da uğursuz ya da pis kabul edildiği için onlardan uzak durulur. Örneğin ateş, demir, toprak, ekmek, tuz ve suya saygı gösterilirken domuz eti ve köpeğin dokunduğu şeyler necis sayılmıştır. Bu inançların şekillenmesinde diğer dinlerin etkisi olduğu gibi İslam dininin de etkisi vardır. Zirâ İslam inancına göre haram ve helal, Müslümanların uyması gereken en önemli kaidelerdendir. ♣ Cami kapısının kilidinin kekeme insanların dilinin çözülmesinde etkili olduğuna inanılır. (K13) ♣ Düşen dişin kapı eşiğine konulmasıyla dişlerin düzgün çıkacağına ina- nılır. (K13) ♣ Geceleyin tırnak kesmek, uğursuzluk olarak kabul edilir. (K6) ♣ Evin temeline kara taş koymak iyi değildir. (K7) ♣ Gece sakız çiğnemek ölü etini çiğnemeye eş değer görülür. (K9) ♣ Kesilen saçın üzerine basılırsa, o kişinin başının ağrıyacağına inanılır. (K13) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Terliğin ters dönmesi uğursuzluğa işarettir. (K1) ♣ Tarlaya çalışmaya giden bir kişi, çalıştıktan sonra dinlemek için uyudu- ğu sırada yanına yılan gelmemesi ve ona azar vermemesi için yanında sarımsak taşır. Çünkü yılanın sarımsak kokusu olan yere gelmeyeceği inancı vardır. (K6) ♣ Ateşe su dökmek, tükürmek, tırnak ve saç atmak uğursuzluk getirir. (K5) ♣ Cinlerin mekânı olduğu inancından dolayı küllükte yatılmaz. (K7) ♣ Hayvan ve insan pisliğinin üzerine kül dökülmez. (K9) ♣ Ocağın üstünü boş bırakmanın uğursuzluk getirdiğine inanılı (K7) ♣ Ateş yanarken çok ses çıkarırsa bu ses, ateşi yakan kişi hakkında dedi- kodu yapıldığına işarettir. (K1) ♣ Gece ateşle oynayan kişinin vücudunda yara çıkacağına inanılır. (K3) ♣ Ateşe tükürmek, sövmek ve tırnak atmak iyi karşılanmaz. (K21) ♣ Gece tuz verilen evin bereketinin kaçacağına inanılır. (K15) ♣ Ayak tabanının kaşınması yolculuğa işarettir. (K9) ♣ Boş beşiği sallamak hoş karşılanmaz. Bu durumda evde çocuk varsa o çocuğun veya bebeğin öleceğine inanılır. (K8) ♣ İçtiği çayı yarım bırakan kadının dul kalacağına inanılır. (K9) ♣ Sağ elin kaşınması para geleceğine, sol elin kaşınması ise para gidece- ğine yorumlanır. (K9) ♣ Kötü şeylerden kaçınmak için kulak üç kere çekilir. (K1) ♣ Sağ kulağın çınlaması iyiye işarettir. (K9) ♣ Kötü şeylerden kaçınmak için tahtaya üç defa vurulur. (K1) ♣ Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanın çoğalacağına inanılır. (K7) ♣ Cenaze de su ısıtılan kazan ters çevrilir. (K5) ♣ Çamaşır yıkanmış suda şeytan olduğuna inanıldığı için bu suyun Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar üzerinden geçilmez. (K9) ♣ Çeşme başında yatılmaz. (K6) ♣ Kaynayan suyun içine bıçağın düşürülmesi iyi değildir. (K11) ♣ Akşam kapı önü süpürülmez. (K9) ♣ Gece ıslık çalmak, günah olarak kabul edilir. (K11) ♣ Kulağın çınlayan bir kişinin hakkında birilerinin konuştuğuna inanılır. (K12) ♣ Sağ ayağının kaşınması, bir yere gidileceğine sol ayağın kaşınması ise bir yere gidilmeyeceğine işarettir. (K17) Olağanüstü Varlıklarla İlgili İnanışlar İnsanların hayatını etkileyen, inançlarla yakından bağlantılı, olağanüstü nitelikler taşıyan, gizli güçlere sahip oldukları kabul edilen cin, şeytan, peri, cadı, alkarısı ve karabasan gibi olağanüstü varlıklar halk inançları içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Eski Türkler doğada bir takım gizli güçlerin varlı- ğına inanıyordu. İnsanlarda korku ve ürpertiye sebep olan olağanüstü varlıklar, Türklerde var olan “yer-sub” veya “iye” olarak adlandırılmıştır. İslamiyet’in kabulüyle cin, peri vb. varlıklarla ilgili birçok inanış ortaya çıkmıştır. Cinlerin varlığı Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir. Halk arasında olağanüstü varlıklardan cinlerin insana verdiği zararlar; çarpılmak, uğramak, erişmek, karışmak, dokun- mak, ilişmek gibi sözcüklerle ifade edilmiştir. Bu tür olağanüstü varlıklardan korunmak için Kur’an-ı Kerim’den bazı sureler okunmaktadır. Bingöl’de ola- ğanüstü varlıklarla ilgili inanışlar şunlardır: Cinler: ♣ Cinlerin banyo, samanlık, hamam gibi pis yerlerde yaşadıklarına ina- nılır. (K10) ♣ Üç harflilerin bir insanın içine girdiklerinin belirtileri; bu insanların etrafına çok dikkatli bakmaları, durgun olmaları, ani hareketler yapmaları ve hiçbir sebep yokken gülmeleridir. İçine cin girdiği düşünülen insanlar için; Cin, Fatiha, Ayet-el Kürsi ve İhlâs sureleri okunur. (K17) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları Periler: ♣ Perilerin, cinlerin genç bakire güzel kızları olduklarına inanılır. (K18) ♣ Periler bu güzelliklerini kullanarak erkeklere musallat olurlar. (K20) Karabasan: ♣ Karabasanın uyku ile uyanıklık arasında insanın hareket etmesini, ne- fes almasını ve bağırmasını engellediğine inanılır. (K9) ♣ Karabasanın burnunun çok büyük ve topraktan olduğuna inanılır. (K6) ♣ Karabasanın genellikle yeni doğmuş çocukları ziyaret ettiği inancı var- dır. (K4) ♣ Karabasandan korunmak için gece sağ tarafa yatılmalı, yatakta ekmek kırıntısı olmamalı ve yatmadan önce Ayet-el Kürsi okunmalıdır. (K5) Hayvanlarla İlgili İnanışlar Orta Asya göçebe bozkır kültüründe hayvanlara ve hayvancılığa verilen önem, Türklerde hayvan kültünün gelişmesinde etkili olmuştur (Kafesoğlu, ). En çok avcılıkla geçinen toplumlarda görülen hayvan kültü, hayvan ile insan arasındaki dinsel ve büyüsel bir ilişki çerçevesinde toplanmıştır. Bu toplumlarda hayvanlar büyük bir önem kazanmış ve kutsal bir nitelik kazanmıştır (Artun, ). Günümüzde destanlarda, halk hikâyelerinde, efsanelerde, masallarda, atasözlerinde ve deyimlerde de hayvan kültünün izlerine rastlamak mümkündür. Türkler İslamiyet ve yaşanılan kültürel çevreye bağlı olarak hayvanları kutsal ve kutsal olmayan varlıklar şeklinde kategorize etmişler, onların davranış ve hareketlerine bakarak uğur, uğursuzluk, ölüm, mevsimler ve hava tahmini de dâhil birçok kehanet ve yorumlarda bulunmuşlardır. Hayvanlarla il- gili inançların bazıları ise Alevilik ve Bektaşilik ile ilgilidir. Anadolu’da Hz. Ali kültüne bağlı olarak birçok halk inancı oluşmuştur. Hayvanlarla ilgili halk inançlarında hayvan kültünün izlerini bulmakla beraber Hz. Ali kültünün izlerini de bulmak mümkündür. Bingöl’de hayvanlarla ilgili inançları şöyle sıralayabiliriz: Baykuş: ♣ Gece evin üstünde öten baykuşun ölüm ve uğursuzluk getirdiğine ina- nılır. (K15) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ♣ İnanışa göre baykuş kötü haberin simgesidir. (K10) Güvercin: ♣ Güvercin iyiye işarettir. Güvercini vurmak iyi karşılanmaz. (K1) Karga: ♣ Bir evin önünde karga öterse o eve kötü haber geleceğine inanılır. (K7) ♣ Kargalar her şeyi yedikleri için uğursuz kabul edilir. (K1) ♣ Karganın göç etmesi, sonbahar geldiğine işarettir. (K10) Keklik: ♣ Gagası ve ayağı kırmızı olan kekliğin Kerbela’da şehit edilen Hz. Hüseyin’in kanını içtiğine inanılır bu yüzden de eti yenilmez. (K7) Turna: ♣ Hacı Bektaş Veli’nin turna donuna girip uçtuğu inancından dolayı tur- na kutsal bir kuş olarak kabul edilmiştir. (K19) Leylek: ♣ Leylek genellikle yeni doğacak olan bir bebeğe işaret olarak kabul edilir. Leylek kimin bacasına konar ise o evde bir bebeğin doğacağına inanılır. (K20) Serçe: ♣ Serçenin bereket getireceğine inanılır. (K13) Teva Kuşu: ♣ “Teva” adı verilen bir kuşun hamile kadınların üzerinde dolaşması- nın uğursuzluk getirdiğine inanılır. Bu kuşun uğursuzluğundan korunmak için muska yazdırılır. (K6) Akrep: ♣ Soktuğu insana zehrini akıttığı için akrep kinin sembolü kabul edil- miştir. (K15) ♣ Rüyada akrep görülmesinin iyi olmadığına inanılır. (K1) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları Yılan: ♣ Köy evlerinin damlarında gezen yılanların o eve bekçilik ettiğine ina- nılır ve bu yüzden bu yılan öldürülmez. Eğer öldürülürse o evin bereketsiz ve uğursuz bir ev olacağı inancı vardır. (K7) ♣ Halk arasında iki çeşit yılan olduğuna inanılır. Bunlardan biri evin etrafında dolaşan ve evi koruyan yılan diğeri ise; evdekilere zarar veren mezar yılanıdır. (K15) ♣ Birinin yanında yiyecek yenildiğinde yenilen yiyeceğin yılan olarak yiyecek yiyen kişinin rüyasına gireceğine inanılır. (K1) ♣ Yılan öldürmek ya da ölü yılan görmek uğursuzluk olarak kabul edilir. (K12) Kedi: ♣ Kedi, Peygamberimizi bir yılanın tehlikesinden koruduğu için müba- rek hayvan olarak kabul edilmiştir. (K17) ♣ İnsanlar tarafından kara kedi uğursuz olarak görülür. Bu yüzden kara kediden uzak durulur. (K16) ♣ Kedi öldürmenin uğursuzluk getireceğine inanılır. (K18) ♣ Halk arasında kedinin dört ayak üstüne düşmesinin nedeni; Hz. Ali’nin kedinin başını eliyle okşadığı inancına dayanmaktadır. Bu yüzden kedilerin ba- şının üzerinde bulunan çizgilerin Hz. Ali’nin parmak izi olduğu söylenir. (K7) ♣ Siyah kedi gören çocuk saçını tutmazsa o çocuğun kel olacaklarına inanılır. (K1) Köpek: ♣ Köpekler çok havladığı zaman kapı önündeki terlikler ters çevrilir. Çünkü bu havlamanın kötü haber getireceğine inanılır. Terlikleri ters çevirmek kötü haberi önlemek içindir. (K10) ♣ Ezan okunurken uluyan köpeğin Allah’ı zikrettiğine inanılır. (K13) ♣ Köpek uluması uğursuzluk olarak görülür. Bunun için ezan okunurken uluyan köpek ya öldürülmeli ya da uzaklaştırılmalıdır. (K6) ♣ Köpeğin gece uluması depremin habercisi olarak görülmüştür. (K19) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar Kurt: ♣ İlkbahar mevsiminde çobanlar, kurt saldırılarını önlemek için bir ipi düğümleyip üzerine dua ederler ve o ipi hiç bulunamayacak bir yere saklarlar. Böylelikle o kurdun ağzı bağlanır ve kurt sürüye saldıramaz. (K21) ♣ Bir hayvan kaybolduğu zaman kurt kapmasın diye bir bıçağa dua oku- nur ve o bıçak kapatılır. (K14) Domuz: ♣ Domuz adını anmak iyi sayılmaz. (K10) ♣ Domuz eti haram kabul edildiği için yenilmez. (K1) İnek: ♣ İneklerin zamansız bağırması, bir felaketin habercisi olarak görülür ve bundan dolayı insanlar tedirgin olur. (K10) Koyun: ♣ Bingöl yöresinde koyunun melek olduğuna inanılır. Rüyada koyun görmek bereketin simgesi olarak kabul edilir. İnsanlara göre eğer bir köyde koyun olmazsa o köy bereketsiz bir köydür. (K17) Keçi: ♣ Keçinin şeytana benzediği inancı vardır. (K15) ♣ Keçi, halk arasında genellikle inatçılığın sembolü olarak kabul edil- miştir. (K18) At: ♣ Bir eve at alındığı zaman o atın eve uğursuzluk getireceğine inanılır. (K10) Arı: ♣ Arı bereketin sembolü olarak kabul edilir. Bir kişiyi arı soktuğunda tedavi için arının soktuğu yere çamur sürülür, sıcak taş ve demir bastırılır. (K19) Balık: ♣ Sarılık hastası kişiler, bir balığa baktırılır. Balık ölürse o kişinin hasta- lığının geçeceğine inanılır. (K20) Horoz: Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Horozun akşam ötmesi iyi görülmez. (K1) ♣ Horozun diğer hayvanlara göre haber ve hissetme hissinin daha fazla olduğu inancından dolayı zamansız ve yersiz horoz ötmesi, bir afet veya kötü olay yaşanacağına yorumlanır. (K10) Kaplumbağa: ♣ Yağmurun yağmadığı bazı yerlerde yağmur yağması için çobanlar bir kaplumbağayı arka ayağından bağlayarak ağaca asarlar. İnanışa göre böylece susuz kalan kaplumbağa Allah’a yalvarır. Allah’ın da kaplumbağaya acıyarak yağmur yağdıracağı inancı vardır. (K7) Karınca: ♣ Karıncaya basmak günah sayılır. Çünkü inanışa göre karınca Nemrut tarafından ateşe atılan Hz. İbrahim’e su taşımıştır ve bu yüzden kutsal kabul edilmektedir. (K8) ♣ Bir evi karıncalar sarmışsa o eve yeni bebeğin geleceğine inanılır. (K10) ♣ Karıncaların kurak bir mevsimde çoğalmaları kıtlığı ifade eder. (K15) ♣ Karıncaların bir eve dadanması, o evde yiyeceğin bol olduğunu gös- terir. (K15) ♣ Karıncaların bir yerde kümelenmesi, depreme işaret olarak yorumlanır. (K13) ♣ Evde karıncanın olması berekete işarettir. (K2) ♣ Yuva yapan karıncanın yuvası yıkılmaz. (K4) Kirpi: ♣ Kirpi eti pişirip yiyen kişi abdestliyse o kişinin abdestinin bozulaca- ğına inanılır. ♣ Kirpi etinin romatizma hastalığına iyi geldiğine inanılır. (K11) Tavşan: ♣ Tavşan beslenen eve uğursuzluk geleceğine inanılır. (K10) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar Örümcek: ♣ Hz. Muhammed’i koruduğuna inanılmasından dolayı örümcek öldür- mek günah olarak kabul edilir ve örümcek ağına kimse dokunmaz. (K14) ♣ Örümcek bir evde ağ yapmışsa o evin fakirleşeceğine inanılır. (K19) Kelebek: ♣ Kelebeğe dokunmak ve onu öldürmek günah olarak kabul edilmiştir. (K21) Nazar ve Büyü ile İlgili İnanışlar Halk arasında; “nazara gelme”, “nazara uğramak”, “nazar değmesi”, “göze gelme”, “kem nazar”, “kem göze gelmek” ve “gök (mavi) göze gelme” gibi (Artun, ) kullanımlarla ifade edilen nazarın yaratılmış olan canlı veya cansız bütün varlıklarla ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmalar; Eski Türklerde de nazar ile ilgili inanç ve uygulamaların var olduğunu göstermek- tedir. Göktürklerin kurban ettikleri hayvanların kafataslarını sırıklara astıkları, benzer şekilde; Kuzey Kafkas Türklerinin tarlalarında, sırıklara geçirilmiş at kafası diktikleri tespit edilmiştir. Aynı şekilde nazar ve kötü ruhlara karşı ko- runmak için; Türkistan, Kazak-Kırgızlar, Başkurtlar ve Çuvaşların da at kafası kullandığı belirtilmiştir. Günümüz Türk dünyasında; mavi boncuk, yumurta ka- buğu, çeşitli hayvan kafatasları veya kabukları gibi nesneler nazara karşı ko- runmak için kullanılmaktadır (Tuna, ). Altay Türklerinde kara iyenin, kişinin ruhunu kontrol altına aldığına ve böylece “göz dokunması”, “göz değ- mesi”, “uğur” ve “uğursuzluk” inançların kaynağında da bu inancın olduğuna inanılmaktadır. Bu durumdan korunmak için Tanrıya sığınmayı sembolize eden mavi boncuk, kamların koruyucu iyelerini sembolize eden kurt dişi ve derisi gibi nesneleri kullanıldığını ve ayrıca beğenilen canlı veya cansız bir şeye bak- tıktan sonra üç defa “tu” diyerek tükürür gibi yapmanın, kara iyeyi şaşırtmaya yönelik bir davranış olduğuna dair bilgiler verilmektedir (Kalafat, 67). Anadolu’da nazardan korunmak için “üzerlik” adı verilen bir bitki de kullanıl- maktadır. İnsanların üzerlik tohumlarını elbiselerinin üzerinde taşımaları ya da iplere dizerek hazırladıkları nazarlıkları duvara asmaları nazara gelmemek, kem göze uğramamak için başvurdukları tedbirlerdir. Üzerlik tütsülemek ise, hem Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları nazardan korunmak isteyen hem de nazara uğramış kimseler için bir kurtuluş çaresi olarak başvurulan bir uygulamadır. Üzerliğin nazardan korunmanın ya- nında kötü ruhlardan arınmak ve uzak durmak için kullanıldığını da belirtmek gerekir (Emeksiz, ). Bingöl’de nazardan korunmak için; nazar muskası, nazarlık ve nazar boncuğunun kullanılması, evlerin kapısına at nalı, sarımsak ve delikli taş gibi nesnelerin asılması, çocukların yüzüne is sürülmesi, ağaçlara süs eşyası asılma- sı, kurban kesilmesi, ayet ve dua okunması gibi uygulamalara başvurulmakta- dır. Nazar değmiş bir insan veya cansız bir varlığın üzerinden nazarın olumsuz etkisini kaldırmak için ise; kurşun dökmek, ateşe tuz atmak, tütsülemek, şeyhle- re veya türbelere gitmek, ayet ve dua okumak gibi uygulamalara başvurulduğu görülmektedir (Irmak, 7). İslâm dininde nazarın ve büyünün varlığı kabul edilmiştir ancak nazardan ve büyüden korunmak için geleneksel uygulamalar uygun görülmemiş bunun yerine Kur’an-ı Kerim’den bazı ayet ve surelerin okunması öğütlenmiştir. Felâk ve Nâs sûrelerinde insanlara; büyücülerin kötü- lüklerinden, cinlerden, vesvesecilerin şerrinden kaçarak Allah’a sığınma emre- dilmiştir. Nazar ile İlgili İnanışlar ♣ Evde bir bardak ya da tabak yere düşerse, o evde nazar çıktığına ina- nılır. (K1) ♣ Sıcak su dolu bir tencerenin içerisine nazar değdiğine inanılan insanların isimleri söylenerek bir köz atılır, bu köz tencerede dibe batarsa o kişiye nazar değdiği düşünülür. (K3) ♣ Bir anne, bebeğini toplum içinde emzirir ve o bebek sütten kesilirse bu durum bebeğin nazara uğradığına yorumlanır. (K2) ♣ Yörede; nazarı önlemek için bir akrep bulunur ve bu akrebin bacağı koparılarak bir kutuya konulur ve onun üzerine bir dua okunduktan sonra evin gizli bir köşesine saklanır. (K3) ♣ Renkli gözlü kişilerin nazarının daha çok değdiğine inanılır (K4) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ♣ Bir kişide nazar olduğunu anlamak için bir kovanın içindeki suya bir miktar soba külü dökülür. Bu kül suda çözülürse o kişide nazar olmadığına, eğer çözülmez ise nazar olduğuna inanılır. (K7) ♣ Yörede daha çok çocuklara, mutlu olan aileye ve mal varlığı çok olan kişilere nazar değeceği inancı hâkimdir. (K5) ♣ Bir kişinin dili burnunun ucuna değiyorsa o kişinin nazarı değdiğine inanılır. (K2) ♣ Nazar değmesin diye çocukların elbiseleri ters çevrilir. (K1) ♣ Kem gözlü olduğu düşünülen bir kişi yakın bir yerden geçerse vücu- dun herhangi bir yerine çimdik atılır ki; o kişinin nazarı değmesin. (K8) ♣ Eve gelen konuklardan birinin nazarı olduğuna inanılırsa, o kişinin ayakkabıları ters çevrilir. (K10) ♣ Düğünlerde geline nazar değmesin diye gelin tarafından kapıya yumurta fırlatılır, yerde bardak veya çömlek kırılır. (K17) ♣ Kem gözlü olduğuna inanılan bir kişi sürünün yanından geçmesi durumun- da o kişinin nazarından korunmak için çoban hemen onun ayak izlerine işer. (K8) ♣ Eve nazar değmemesi için kaplumbağanın kabuğu kapının üstüne ası- lır. (K1) ♣ Nazardan korunma yollarından bir tanesi de bir sincapın öldürülerek kurutulması ve evin duvarına asılmasıdır. (K4) ♣ Çiftçi, beside olan hayvanların göze gelmemesi için bir köpek pisliğini bir beze koyarak hayvanın boynuzuna bağlar. (K9) ♣ Hayvanlara nazar değmemesi için dağdağan ağacı yeşil bir beze sarı- larak ahıra asılır. (K8) ♣ Nazarın süt ürünlerine de değdiğine inanılır. Bundan korunmak için de ocakta kaynayan sütün altındaki ateşe kurumuş köpek pisliği atılır. Diğer bir uygulama da; sobada süt kaynarken sobanın içine tuz atılmasıdır. (K5) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ İneklere veya küçükbaş hayvanlara nazar değmemesi için hayvanların boyunlarına çan asılır. (K4) ♣Yörede nazardan korunmak için geyik boynuzunun evlerin duvarına asılması da uygulanan pratiklerdendir. (K8) ♣ Yeni doğan bebeğin nazar olmaması için yastığının altına ekmek bırakılır. (K21) ♣ Yavru kaplumbağa kabuğu evlere, işyerlerine ve arabalara asılır. (K5) ♣ Güzel ve bereketli olan bağ veya bahçenin ortasına bir sırık dikilir ve o sırığa ölmüş bir hayvanın kuru kafatası asılır. (K15) Büyü ile İlgili İnanışlar ♣ Çalınan bir eşyayı bulmak için büyücülere gidilir büyücüye Zazaca “seal” (daire) adı verilen bir büyü yaptırılır. (K6) ♣ Bir kişiyi kıskanmaktan dolayı iplere düğüm atılır. Daha sonra da bu ipler toprağa gömülür ya da suya atılır.(K9) ♣ Karı kocanın arasını bozmak ya da onların mutlu olmalarını sağlamak için büyü yapılır. (K11) ♣ Gelin ve damadın gerdeğe girmelerini, çocuk sahibi olmalarını engellemek için büyü yapılır. (K5) ♣ Bir kişinin gönlünü başka birine ısındırmak için büyü yapılır. (K7) ♣ Bir kişinin şiddetli bir hastalığa yakalanması için çeşitli büyü yapılır. (K2) ♣ Evlenmek isteyen bir kişi kısmetinin açılması için muska yazdırır. (K3) ♣ Yörede çözülmesi en güç olan büyülerden biri saç büyüsüdür. (K1) ♣ Büyüden kurtulmak için Kur’an okunur ve muska yakılır. (K12) ♣ Çalınan eşyayı bulmak için hırsız olduğuna şüphe duyulan kişilere lok- ma veya okutulmuş ekmek lokması verilir, lokma kimin boğazında kalırsa o kişinin hırsız olduğuna inanılır. (17) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar ♣ Büyüden korunmak için Ayet-el Kürsi, üç evin duvarına asılır. (K19) ♣ Nal büyüsü yapılan kişinin kısmetinin kapandığına ve asla evleneme- yeceğine inanılır. (K8) Türbe ve Ziyaret Yerleri ile İlgili İnanışlar Patriarkal aile türünün egemen olduğu toplumlarda karşımıza çıkan sis- temde, topluma önderlik eden kişiler kutsal kabul edilmektedir. Türbe, kümbet, yatır, evliya ve erenler gibi ziyaret yerleri bu inanışla ilgilidir. Bir de ölüler kül- tü vardır ki, bu da ölülerin, ataların, babalarının ruhunun kutsanmasıdır. Ziyaret kültünün kökleri eski Türk inanç ve kültürüne dayanmaktadır. Bazı adetlerde animizm ve natürizm, atalar kültüne ait bulanık kalıntılar, Şamanî inançlardan kaynaklanan mistik ve sihri unsurlar, Budizm ile olan paralellikler, Hristiyanlık ve Yahudilikle ilgili izler, dini ve özellikle de tasavvufi unsurlarla birleşmiştir (Günay ve Güngör vd., ). “Türk kültür sistemi içerisinde dağlar yüce- liğin simgesidir. Bu anlayışın yerleşmesinde kuşkusuz Göktanrı inancının etkisi büyüktür.” (Özdemir, ) Yine dağların göğe yakın olmasından dolayı kutsal olarak kabul edilmesi ve göktanrıya burada kurbanların sunulması dağ kültünün önemini ortaya koymaktadır. Bu kültün izlerini Anadolu’nun hemen her yöresinde görmek mümkündür. Yüksek tepelerin başında bulunan türbe, zi- yaret ve adak yerleri buna örnek olarak verilebilir. Dağlara atfedilen inanışların kökeninde şüphesiz Türklerin Tanrı anlayışı vardır. Türkler, yüksek olmayı tanrıya özgü bir nitelik olarak kabul etmişler, insanların ulaşamadığı yüksek bölgelere, tanrılara özgü aşkınlık, mutlak ger- çeklik, sonsuzluk gibi ayrıcalıklar tanımışlar ve bu tür bölgelerin ancak tanrının mekânı olabileceğine inanmışlardır. Böylece inanış, kutsallarla örülü bir kült halini almıştır (Duymaz ve Şahin, ). Ziyaret kültü bağlamında ilahi güç ve kudretin bulunduğuna inanılan birtakım mezarların, türbelerin, ağaçla- rın, dağların ve çeşitli mekânların ziyaret edilerek bunlardan birtakım maddi ve manevi faydalar sağlama inancı bugün de halk arasında oldukça yaygındır. Bir araştırmada Kırgızistan’ın Celal-Abad bölgesinde türbe ve ziyaret yerlerinin, ziyaret edilme sebepleri; hastalıklardan şifa bulmak, çocuk sahibi olmak, dilek Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları tutmak, adak adamak, kısmetinin açılması, ev, araba, mülk, servet, vb. şeylere sahip olmak, rızkın artması ve geçim sıkıntısından kurtulmak olarak belirtil- miştir (Tuğ ve Bedirhan, ). Bingöl’de birçok türbe ve ziyaret yerleri bulunmaktadır. Bu türbe ve ziyaret yerleri şunlardır: Şeyh Ahmed Türbesi, Şeyh Alauddin Türbesi, Şeyh Muhyiddin Türbesi, Şeyh Mustafa Türbesi, Yusuf-ı Harputi Türbesi, Şeyh Abdullah Türbesi, Molla İsmail Türbesi, Şeyh Cemal Türbesi, Şeyh Hasan Türbesi, Kara Baba Türbesi, Şeker Baba Türbesi, Şeyh Süleyman Türbesi, Sultan Kibes (Kubeys) Türbesi, Molla Ali Ziyareti, Melik Ahmet Ziyareti, Şehidê Deştê (Ova Şehidi) Ziyareti, Karer Baba Ziyareti, Şehit Asker Ziyareti, Az Ziyareti (Ziyarê Az), Sülbüs Dağı Ziyareti ve Şehit Kuman- dan Halid Ziyareti. Bingöl’de bulunan bu türbe ve ziyaret yerleri ile ilgili inanış ve uygulamalar şunlardır: ♣ Yusuf-ı Harputî Türbesindeki elma ağaçlarının altında suyu az ve havuzu ufacık bir çeşme vardır, bu çeşmenin suyunun sıtma hastalığına yakalanan çocuklar için şifa olduğuna inanılmakta ve çocuklar bu suyla yıkanmaktadır. (K21) ♣ Çocuk sahibi olmak isteyip çocuğu olmayan kişiler Şeker Baba’ya ge- lir dua ederler ve türbede bulunan dilek ağacına beşiği andıran bezler bağlarlar. Yine adağı olan kişiler de perşembe günü Şeker Baba’yı ziyaret eder ve kurban- larını burada keserler. Ziyarete gidenler yanlarında şeker götürür ve dönüşte bu şekerleri şifa niyetiyle çocuklara dağıtırlar. (K18) ♣ Molla Ali Ziyaretine giden hasta insanlar mezarın yanında uykuya da- larlar ve bu şekilde şifa bulacaklarına inanırlar. (K16). ♣ Melik Ahmet ziyaretinin kas ve kemik rahatsızlığı olan hastalar için şifalı olduğuna inanılmaktadır. (K22) ♣ Şehidê Deştê ziyaretinde şifalı olduğuna inanılan bir çeşme bulunmak- tadır. Dilekleri olan insanlar buraya gelirler, mezarın üstündeki küçük çalılığa ve mezar taşına ipler ya da bez parçaları bağlarlar. Kurban kesmek isteyenler de burayı ziyaret eder ve mezarın üstünde kurbanlarını keserler. (K21). ♣ Bölgede ikamet eden Alevi Zazaları, Karer Baba Ziyaretinden getir- Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar dikleri taş ve ağaç parçalarını teberrük (uğurlu) kabul ederler. Cuma akşamları eve getirilen ve bulundukları yerin aydınlatıldığı bu teberrükler, özel bir torba içinde evin bir köşesinde saklanır. Bu teberrükler hasta olan kişinin başına asıl- dığı zaman şifa bulacağına inanılır. (K21) ♣ Bir türbenin eşyasını alan kişinin çarpılacağına inanılır. (K22) ♣ Çocukları olmayan kadınlar yörede bulunan türbelere gider, dua eder ve burada uyurlar. Türbede uyuyan kadınları uyandıktan sonra bu kadınların dualarının kabul olacağına inanılır. (K7) ♣ Çocuğu olmayan kadın ziyarete giderek orada bulunan dilek ağacına çaput bağlar ve çocuğu olması için bağladığı çaputu beşik gibi sallayarak dua eder. (K15) ♣ Dili kapanan çocukların dilinin açılması için bu çocuklar üç cuma üst üste bir türbeye götürülür. (K22) ♣ Kısmeti kapanan kişiler kısmetinin açılması için türbelere gider. (K19) ♣ Özürlü çocukların şifa bulması için türbelere gidilir. (K18) ♣ Ziyaret yerlerinde bulunan ağaçlar kesilmez, bu ağaçları kesen insan- ların çarpılacağına inanılır. (K20) ♣ Türbelere ve ziyaret yerlerine perşembe veya cuma günleri gidilir. (K22) Uğur ve Bereket ile İlgili İnanışlar Boratav, “uğur” sözcüğünü; “bir nesnenin, bir kişinin, bir hayvanın, bir zamanın, bir yerin özündeki iyiliği, mutluluğu, bereketi, kolaylığı kısacası olumlu niteliği ve gücü” olarak tanımlarken, “bereket” sözcüğünü ise; “toprak- tan elde edilen ürünlerde bolluk”, “iyi, faydalı şeylerin, mal, para ve yiyeceğin artışı” olarak tanımlamıştır ( ). Anadolu’nun diğer şehirlerinde ol- duğu gibi Bingöl’de de uğur ve bereket ile ilgili inançlardan bazıları şunlardır: ♣ Akşamları evi süpürmek bereket kaçırır. (K1) ♣ Bıçakla ekmek kesilmez evin bereketi kaçar. (K7) Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Dışarıya maya verilirse o evin bereketinin kaçacağına inanılır. (K4) ♣ Sağ elle yenilen yemeğin bereketli olacağına inanılır. (K1) ♣Yemeğin ocaktan inmeden yenilmemesi gerekir. Eğer yenilirse o yeme- ğin bereketinin kaçacağına inanılır. (K3) ♣ Gece vakti sıcak su dökmenin kötü ruhlara zarar vereceği inancından dolayı yanlış olduğu düşünülür. (K19) ♣ Yumurtanın bereket getirdiğine inanılır ve bundan dolayı yumurta dü- ğünlerde gelin tarafından kapıya atılarak kırılır. (K16) Haftanın Günleri ile İlgili İnanışlar Hemen hemen bütün dinlerde ve toplumlarda günler ile ilgili olumlu ve olumsuz inançlar vardır. Bingöl halkı bazı günleri uğurlu, bazı günleri ise uğursuz olarak kabul etmektedir. Şüphesiz bu inancın temelinde eski inanç ve kültürler olabildiği gibi toplumların bağlı olduğu dinler de etkili olmuştur. Bu bakımdan perşembe, cuma, arefe ve dini bayram günleri İslam dininde kutsal kabul edilmektedir. Pazartesi: ♣ Pazartesi günleri evden kimseye soğan verilmez. Eğer verilirse o evde- ki acının soğan verilen eve geçeceğine inanılır. (K11) Salı: ♣ Bazı şeyler salı günlerinde yapılması, uğursuzluk olarak görülür. (K1) ♣ Salı günü düğün yapılmaz. (K9) Çarşamba: ♣ İlkbaharda “kara çarşamba” adı verilen günün gecesinde evde bulunan kap kacakların üstü kapatılır ve evde bulunan bir şeylerden sadaka verilir. (K6) Perşembe: ♣ Perşembe ve cuma günü hayırlı günler olarak kabul edilir. (K1) ♣ Yeni doğan bebek perşembe veya pazartesi günü yıkanır. (K5) Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar Cuma: ♣ Cuma günü yıkanan çocukların ömürlerinin kısa olacağına inanılır. (K11) ♣ Cuma günleri çamaşır yıkanmaz. (K1) ♣ Cuma günü tırnağını kesen kişinin diğer cumaya kadar başına kaza, bela gelmeyeceğine inanılır. (K13) ♣ Cuma günleri yaş odun kesilmez, ekin biçilmez. (K1) ♣ Cuma günü meleklerin evlere geldiğine ve Allah’ı zikrettiğine inanıl- dığı için o gün evde dikiş yapılmaz ve ev süpürülmez. (K11) ♣ Cuma günü, Cuma namazına kadar ağaç kesilmez. (K9) ♣ Perşembeyi cumaya bağlayan gece o evde daha önceden vefat kişinin ruhunun eve geldiğine inanıldığı için Yasin okunur ve ölen kişiye dua edilir. (K6) Dini Günler: ♣ Arefe günü iş yapılmaz. (K9) ♣ Arefe ve bayram gününü ağaç kesilmez, sabun kullanılmaz. (K18) ♣ İki bayram arasında düğün yapılmaz. (K21) Rüyalarla İlgili İnanışlar Rüyalar, bütün dinlerde ve kültürlerde önemlidir. İnsanlar rüyalar yo- luyla gelecek yaşamları hakkında bir takım çıkarımlarda bulunurlar. Ancak bu çıkarımları herkes yapamayacağı için bir rüya yorumcuya başvurulmaktadır. Kuran’ı Kerimde; Hz. Yusuf’un çocukken görmüş olduğu rüya ve babası Hz. Yakup’un ondan bu rüyayı kardeşlerine anlatmamasını istemesi, rüyanın İslam dininde de önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Zirâ Hz. Yakup, Hz. Yusuf’un görmüş olduğu bu rüyadan onun Allah katında makamının yükseleceğini hisset- miş ve onu kardeşlerinden korumak istemiştir. Nitekim Hz. Yusuf, Allah tara- fından peygamber olarak görevlendirilmiş ve Mısır’a sultan olmuştur. Mısır’da zindana atıldığında iki zindan arkadaşının ve ayrıca Kralın görmüş olduğu rüyaları tabir etmesi, Hz. Yusuf’a Allah tarafından rüya ilminin öğretildiğini göstermektedir. Bingöl’de tespit ettiğimiz rüya ile ilgili inançlar şunlardır: Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları ♣ Kan görmek o rüyanın sahih olmadığına işarettir. (K8) ♣ Rüyada beyaz renk gören genç kızın gelin olacağına inanılır. (K4) ♣ Rüyada çocuk gören kişinin evleneceğine inanılır. (K17) ♣ Rüyada siyah görmek kötü bir şeylerin olacağına işarettir. (K5) ♣ Rüyada dişinin düştüğünü veya saçının kesildiğini gören kişinin aile- sinden birinin öleceğine inanılır. (K8) ♣ Rüyasında birinin öldüğünü görmek, o kişinin ömrünün uzadığına delalet eder. (K11) ♣ Rüyada herhangi bir ölüyü görmek, onunla konuşmak kötüye ve uğursuzluğa yorumlanır. (K14) ♣ Rüyada temiz su görmek ferahlığa işarettir. (K1) Sonuç Abdülkadir İnan, bugün Anadolu’da yaşayan halk inançlarının kökeninde Türklerin anayurdu olan Orta Asya ve Türklerin Şamanizm inancı olduğunu ifa- de ederken, İsmet Zeki Eyuboğlu ise; çoktanrıcı dinler, tek tanrıcı dinler ve gün- lük yaşam olayları olduğunu belirtmiştir. Şüphesiz Anadolu’da halk inançları- nın oluşmasında Orta Asya’dan getirilen kült ve inançların yanında Anadolu’da daha önce yaşayan toplumların dini inançları, âdet ve gelenekleri de etkili ol- muştur. Eski Türk inançlarından; göktanrı kültü, atalar kültü, ocak kültü, dağ kültü, ağaç kültü, ateş kültü, su kültü, hayvan kültü ve ölüm kültü gibi kültler günümüzde Anadolu’da halk inançları içerisinde varlığını devam ettirmektedir. Bingöl’de halk inançlarının oluşumunda; gökyüzü ile ilgili inançlarda göktan- rı kültü, türbe ve ziyaret yerleri ile ilgili inançlarda atalar kültü ve dağ kültü, çocuksuzluk ile ilgili inançlarda ocak kültü, ağaçlara çaput/bez bağlanması ile ilgili inançlarda ağaç kültü, ateş ile ilgili inançlarda ateş kültü, hayvanlarla ilgili inançlarda hayvan kültü, ölüm ile ilgili inançlarda atalar ve ölüm kültü etkili olmuştur. Tabiat olayları ve mevsimler ile ilgili halk inançları ise halkın bin- lerce yıl oluşmuş bilgi ve tecrübelerine dayanmaktadır. Türklerin İslamiyet’i Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar kabul etmesi, yaşanılan kültürel çevreye bağlı olarak hayvanları kutsal ve kut- sal olmayan varlıklar şeklinde kategorize etmişlerine neden olmuştur. Bingöl halkı hayvanların davranış ve hareketlerine bakarak uğur, uğursuzluk, ölüm ve mevsimler ile ilgili birçok yorumlamalar yapmaktadırlar. Bingöl’de hayvanlarla ilgili inançların bazıları, Alevilik ve Bektaşilik ile ilgilidir. Zirâ Anadolu’da Hz. Ali kültüne bağlı olarak birçok halk inancı oluşmuştur. Yörede Nazar inancı ile ilgili inanç ve uygulamalarda da gerek Orta Asya Türk inançlarının etkilerini, gerek İslam dinin etkilerini görebiliriz. Sonuç olarak; Bingöl’de tespit edilen ve yörede canlı olarak varlığını sürdüren halk inançlarının birçoğunun, Türkiye’nin diğer şehirlerinde görülen halk inançlarıyla ortak olduğunu söylemek mümkün olmakla birlikte tabi ki yöresel olarak farklı yönlerinin de olduğunu belirtmek yerinde olacaktır. Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları Kaynakça Araz, Rıfat (), Harput’ta Eski Türk İnançları ve Halk Hekimliği, Ankara: AKM Yayınları. Artun, Erman (), Türk Halkbilimi, İstanbul: Kitabevi Yayınları. Boratav, P. Naili (), Soruda Türk Folkloru, İstanbul: Gerçek Yayınevi. Çobanoğlu, Özkul (), Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnanışları, Ankara: Akçağ Yayınları. Duymaz, Ali ve Şahin H. İbrahim (), “Kaz Dağlarında Dağ, Ağaç ve Ocak Kültü Üzeri- ne İnanış ve Uygulamalar”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C, S, s Emeksiz, Abdulkadir (), “Türk Halk Kültüründe Üzerlik”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, funduszeue.info, s Eyuboğlu, İ. Zeki (), Anadolu İnançları, İstanbul: Derin Yayınları. Günay, Ünver-Güngör Harun, Taştan, Vahap- Sayım Huzeyfe  (), Ziyaret Fenomeni Üzerine Bir Din Bilim Araştırması “Kayseri Örneği”, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları. Irmak, Yılmaz (). “Doğumdan Ölüme Bingöl Geçiş Dönemleri İnanç ve Uygulamaları”, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C.6, S, s −−−−−−−−−−− (), “Bingöl’de Nazar İnancı ve Uygulamaları”, Bingöl Araştırmaları Dergisi, C.3, S.2, s İnan, Abdulkadir (), Tarihte ve Bugün Şamanizm Materyaller ve Araştırmalar, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Kafesoğlu, İbrahim (), Türk Milli Kültürü, İstanbul: Boğaziçi Yayınları. Kalafat, Yaşar (), Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara: AKM Baş- kanlığı Yayınları. Özdemir, Mehmet (), “Türk Kültüründe Dağ Kültü ve Yüce Bir Dağ: Halbaba”, Kara- deniz Sosyal Bilimler Dergisi, S.9, s Şişman, Bekir (), “Anadolu’da Yaşayan Halk İnançlarının Menşei Üzerine Bir Araştır- ma”, Milli Folklor, S, s Tuğ, Kadir, Bedirhan, Yaşar (), “Kırgızistan’ın Celal-Abad Şehrinde Mezarlık Ve Ziyaret Yerleri İle İlgili Halk İnançları”, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü- sü Dergisi, C.6, S, s Tuna, S. Turhan (), “Muğla’da Nazar, Büyü, Fal Üzerine Su Kültürüyle İlgili İnanç ve Pratikler”, Prof. Dr. Mehmet Özmen Armağanı, Adana: Çukurova Üniversitesi Bası- mevi Müdürlüğü, s. Dil ve Edebiyat Araştırmaları, S. 17, Bahar Kaynak Kişiler: K1: Korkmaz, Fatma, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 31, Ev Hanımı, Lise Mezunu, Recep Tayyip Erdoğan Mahallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K2: Yıldız, Saadet, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 28, Öğrenci, Lise mezunu, Recep Tayyip Erdo- ğan Mahallesi, Bingöl/Merkez. Görüşme Tarihi: K3: Doğan, Ayşe, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 47, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Recep Tayyip Erdoğan Mahallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K4: Kaçan, Huriye, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 32, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Recep Tayyip Erdoğan Mahallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi K5: Yıldız, Rabia, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 74, Ev Hanımı, Recep Tayyip Erdoğan Mahal- lesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K6: Demir, Refik, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 50, Esnaf, Ortaokul Mezunu, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi K7: Sağış, Şadiye, Doğum Yeri: Yedisu, Yaş 65, Ev Hanımı, Döşengi Mahallesi, Bingöl/ Yedisu, Görüşme Tarihi: K8: Karaağaç, Cemile, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 52, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Recep Tayyip Erdoğan Mahallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K9: Bazencir, Hacer, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 44, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, İçmeler Toki, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi K Butaku, Sabite, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 43, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Kültür Ma- hallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi K Kaya, Hatice, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 55, Ev Hanımı, Lise Mezunu, Kültür Mahallesi, Bingöl/Merkez. K Aksoy, Halime, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 35, Üniversite Öğrencisi, Kültür Mahallesi, Oğuzhan Caddesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi K Bulmuş, Yunus, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 45, Memur, Üniversite mezunu, Yeşilyurt Mahallesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K Bektaş, Şule, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 37, Ev Hanımı, Lise Mezunu, Yenişehir Mahal- lesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K Kırdemir, Besra, Doğum Yeri: Karlıova, Yaş 52, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Kanireş Mahallesi, Bingöl/Karlıova, Görüşme Tarihi: Yılmaz IRMAK, Bingöl Halk İnançları ve Uygulamaları K İşlek, Neslihan, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 47, Ortaokul, Ev Hanımı, Uydukent Mahal- lesi, Bingöl/Merkez, Görüşme Tarihi: K Yakacı, Melihat, Doğum Yeri: Bingöl, Yaş 45, İlkokul, Ev Hanımı, Çeltiksuyu Köyü, Bingöl, Görüşme Tarihi: K Özevli, Zehra, Doğum Yeri: Genç, Yaş 82, Okur-Yazar Değil, Ev Hanımı, Bahçeli Köyü, Bingöl/Genç, Görüşme Tarihi: K Yurtsever, Filiz, Doğum Yeri: Karlıova, Yaş 51, Ortaokul Mezunu, Ev Hanımı, Bingöl/ Karlıova, Görüşme Tarihi K Sevin, Aysun, Doğum Yeri: Sancak, Yaş 32, Lise Mezunu, Ev Hanımı, Karapınar Köyü, Bingöl/Sancak, Görüşme Tarihi K Tartar, Zeynep, Doğum Yeri: Genç, Yaş 87, Okur Yazar Değil, Keklikdere Köyü, Bin- göl/Genç, Görüşme Tarihi K Keskin, Hacı Ahmet, Doğum Yeri: Solhan, Yaş 67, Serbest Meslek, Hazarşah Köyü, Bingöl/Solhan, Görüşme Tarihi:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası