abdülhamid istibdat dönemi / İstibdat Dönemi Nedir ? Ne Zaman , Özellikleri , Hangi Padişah

Abdülhamid Istibdat Dönemi

abdülhamid istibdat dönemi

İstibdat Dönemi Nedir ?

İstibdat Dönemi , Osmanlı Devletinde 1878 – 1908 yılları arasını kapsayan dönemdir. Dönemin padişahı 2. Abdülhamit’tir. 2. Abdülhamit duygusal nedenlerden dolayı İstibdat Döneminde devleti Dolmabahçe Sarayından değil Yıldız Sarayından yönetmiştir.

İstibdat TDK’ya göre ; “Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm”dir.

2. Abdülhamit 1876 yılında Meşrutiyeti İlan etme sözünü vererek tahta geçmiştir. Tahta geçtikten sonra Meşrutiyeti İlan etmiş , Meclisi Mebusan Meclisi kurulmuş ve ilk anayasa olan Kanuni Esasi yürürlüğe girmiştir. 1877 yılında ise Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasında savaş başlamıştır. Bu savaşa 1877 – 1878 Osmanlı Rusya Savaşı yada 93 Harbi denilmektedir. Savaşı Osmanlı Devleti kaybetmiş ve savaş sonrasında ağır şartlar içeren Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşma ile beraber Balkanlar’da Sırbistan , Karadağ ve Romanya bağımsız olmuştur. Bu durumlar üzerine Sultan 2. Abdülhamit 14Şubat 1878 yılında meclisi kaldırmış ve anayasayı yani Kanuni Esasi!yi askıya almıştır. Tekrar monarşi yönetime geçilmiş ve İstibdat Dönemi başlamıştır. Kesintisiz olarak 30 yıl süren bu dönem 1908 yılında 2.Meşrutiyet’in İlan edilmesi ile beraber son bulmuştur.

İstibdat Dönemi Özellikleri

Cemiyet kurulması , gazete basılması ve yönetim anlayışına ters düşen kitapların okunması yasaklanmıştır.

Padişahı eleştirmek yasaklanmıştır. Padişahın yaptığı işi eleştiren gazeteler yasaklanmıştır. Devlete karşı yapılacak suçları önlemek için Hafiye Ordusu kurulmuştur. Bu ordu halkın içinde dolaşarak aldıkları bilgileri padişaha ihbar etmekte görevliydiler. İlk çocuk hastanesi Şişli’de Hamidiye Etfal Hastanesi olarak açılmıştır. 350 ye yakın rüştiye açılmıştır. Lise sayısı 5 den 100 çıkarılmıştır. 2. Abdülhamit camiden çok okul yaptırdığı için Maarifperver olarak bilinmektedir. Halide Edip Adıvar’ın da etkili olduğu Demet adlı bir dergi çıkarılmıştır. Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı olan Fatma Aliye , Terakki Muhaderat adlı bir kadın dergisi çıkarmıştır. Devletin ekonomisi iyice geriye gitmiştir. Duyunu Umumiye kurulmuştur.

Soru Cevap

İstibdat Dönemi ;

Neyle başlar ? – 93. Harbi’nin sona ermesi ve ardından anayasanın askıya alınması ile başlar.

Hangi yılları kapsar ? – 1878 – 1908 yılları arasını kapsamaktadır. Kesintisiz 30 yıl sürmüştür. Hangi padişah döneminde yaşanmıştır ? – 2.Abdülhamit döneminde yaşanmıştır.

İstibdat Dönemi

İnstagram adresimiz için buraya tıklayabilirsiniz. 

Haberler/Bilgi

istibdat dönemi

  • (bkz: istibdat)

  • (bkz: istibdat): tek bir yöneticinin toplumu baskı altında yönetmesine dayanan düzen, baskıcılık, hiçbir hakkın ve özgürlüğün bulunmadığı tek adam yönetimi.

  • 2. abdülhamit han’ın 1877-1878 osmanlı-rus savaşını gerekçe göstererek meclis-i mebusan’ı lağvetmesiyle kapanan 1. meşrutiyet döneminden, 2. meşrutiyet ilanına kadar geçen baskı dönemidir. bu dönemde anayasal haklar kısıtlanmış ve baskılar artmıştır. yapılan baskı çoğunlukla “meşrutiyet yanlıları” ve onların faaliyetleri üzerine olmuştur. batı ile iş birliği içerisinde olup osmanlı devletini yıpratmaya çalışanlar ve padişaha ve padişahlığa karşı çıkanlar ile mücadele edilmiştir. bu süreçte hafiye teşkilatı kurulmuş, jurnalciler ortaya çıkmıştır.

  • kızıl sultanların dünyaya rezil olma hadisesidir.

  • birinci istibdat ve ikinci istibdat diye ikiye ayrilir. birinci istibdat 1877-1909 arasindaki donemi, ikincisi ise 2014 sonrasindaki yillari ifade eder.

    birinci istibdat doneminde akif soyle yazmistir:

    “ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler,
    ah o yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer,
    âkıbet çok kötü…”

    ikinci istibdadin siiri henuz yazilmamistir.

    istibdat donemlerinin slogani ortaktir, aynidir: “kahrolsun istibdat, yasasin hurriyet!”

  • osmanlı imparatorluğu'nda 1870 yılında sultan
    abdülaziz zamanından başlayarak sultan ıı.
    abdülhamit'in tüm saltanatı boyunca süren
    dönem.
    ıı. meşrutiyet'in ilânı olan 23 temmuz
    1908'e kadar geçen 38 yıllık bu süre içinde
    sultan ıı. abdülhamit, siyasal ve kişisel hakları
    kısıtlamak ya da kaldırmak için yeni yasalar
    çıkartmadığı gibi, var olan ve bu hakları koruyan
    yasaları da yürürlükten kaldırtmadı.
    ancak,
    özgürlükleri büyük ölçüde baskı altına aldı,
    meclisi mebusan'ın çalışmalarını durdurduktan
    sonra, ilk olarak basına sansür koydu.
    yönetimiyle ilgili olarak olumlu yayın yapılması
    için çeşitli kaynakları kullandı. toplanma
    özgürlüğünü tümüyle yok etti. en ufak ziyaretleri
    bile kısıtladı. kendi hükümdarlık iradesini, her
    çeşit hukuk kurallarının üstünde gördü ve öyle
    benimsetmeye çalıştı. kendi hükümetinin
    dışında, yıldız sarayı'nda bir gölge hükümet
    kurdu. bununla, devletin her girişimini denetim
    altına almaya çalıştı. büyük bir hafiye örgütü ile
    iktidarını güvenceye kavuşturmak istedi. hatta,
    bunlar için özel daireler oluşturdu.
    bu dönemde sadaret (başbakanlık) makamı da
    tam yirmi altı kez değişikliğe uğradı. yine bu
    devirde, değişik anlamlara geliyor düşüncesiyle
    sansür, tertip, vatan, millet, hüriyet, grev,
    suikast, ihtilâl, anarşi, monarşi, sosyalizm,
    dinamit ve barut gibi sözcüklerle makedonya,
    trakya ve girit gibi yerlerden söz edilmesi,
    yazılması yasaklandı. bu yasaklara, ziya paşa,
    namık kemal ve abdülhak hâmit gibi yazarların
    yapıtlarının okunması da eklendi. avrupa'ya
    eğitim için öğrenci gönderilmesi, , shakespeare,
    racine ve lamartin gibi batılı yazarların
    yapıtlarının okunması ve meslekî derneklerin
    kurulmaları yasaklandı.. i
    bulgaristan, yunanistan, sırbistan, arnavutluk romanya,kuruldu .bosna hersek yarı bağımsız oldu..
    erzurum,kars, artvin, batum, sarıkamış rus işgalinde 39 yıl kaldı.
    kıbrıs 49 yıllığına ingiltereye kiralandı..
    hayfa yahudi yerleşimine açıldı..
    musul'a yahudi göçüne izin verildi..

  • tanımları da başladığına göre beni salın amk. nolur gönderin lan. normalde binbir bahaneyle gidip kaldığımız ülkeler koronadan dolayı şimdi hiç almıyorlar. nolur lan, ben çıktıktan sonra olsun.
    acun abi yardımını bekliyorum bak.
    tanım: dominike gitmeme vesile olabilecek dönem. acun abime güvenim tam.

  • sevgili vatandaşlar, değerli din kardeşlerim istibdat dönemi bitiyor. devlet baskısı, şunun bunun baskısı yok, vergi yok. ne var peki ? artık demokrasi var.. aç gözünü doldur keseni. demokrasi geliyor. demokrasi partimizle geliyor.. demokrasi ne demek sayın hemşehrilerim ? demokrasi öyle bir şeydir ki.. dadından yinmez.

  • "devr-i istibdâdda söz söylemek memnû idi
    ağlatırdı hükumet tek söz etseydin ananı
    devr-i hürriyyetteyiz, sanma değişti kaaide
    söyletirler evvelâ, sonra ***erler ananı"

    dönemi anlatan bir dörtlük

  • büyük bir kısmı 2. abdülhamid döneminde geçmiş baskıcı rejim dönemi. bugünkü türkiye'yi anımsatıyor.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

İstibdat “Abdülhamit’in Baskı Rejimi”

Yayınlanma: 20 Haziran 2022

“Abdülhamit devrinde idi. 1905 tarihinde mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. Gerçekten bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım.” (Atatürk, 27 Ocak 1923)

Atatürk'ün kurduğu “Laik Cumhuriyeti” dönüştürmek isteyen iktidar, II. Abdülhamit'i öne çıkarmaya devam ediyor. Örneğin, geçtiğimiz hafta AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sondaj gemisine “Abdülhamit Han” adını verdiklerini açıklarken, yine geçtiğimiz hafta “Abdülhamit sansürünü” hatırlatan sosyal medya yasası Adalet Komisyonu'ndan geçti.

Bugünkü konumuz hafiye, jurnal, sürgün ve sansürle şekillenen Abdülhamit'in baskı rejimi.

Baskı Rejiminin Psikolojik Temelleri

II. Abdülhamit tahta çıkmadan kısa bir süre önce amcası Abdülaziz tahtan indirilmiş ve çok geçmeden intihar etmiş veya öldürülmüştü. Akıl sağlığını yitiren ağabeyi V. Murat da tahttan indirilerek Çırağan Sarayı'na hapsedilmişti. Yani. II. Abdülhamit, bir yıl içinde iki padişahın tahttan indirildiğine tanık olmuştu. Üstelik bunlardan biri hayatını kaybetmişti. Bu nedenle II. Abdülhamit 1876'da tahta çıkarken aşırı kuşku ve korku içindeydi.

II. Abdülhamit'in doğuştan gelen aşırı kuşkuculuğu, tahttan indirilme ve öldürülme korkusuyla da birleşince, 33 yıllık saltanatı kelimenin tam anlamıyla bir “korku saltanatı” haline gelecekti.

Korku Saltanatının Kuruluşu

Kendisini sürekli hayali tehlikeler ve suikastlar içinde gören ve zamanla kuşkularının ve korkularının esiri olan II. Abdülhamit, her şeyden önce kendi canını ve tahtını koruma derdine düşmüş; o kendini korumaya çalışırken devlet uçuruma yuvarlanmıştı.

Örneğin, II. Abdülhamit'in Mithat Paşa korkusunun Tunus'un kaybedilmesinde etkili olduğu yaygın bir görüştür. Şöyle ki, 1881'de Fransa, Tunus'u işgal etmişti. Bu sırada İzmir'de valilik yapan Mithat Paşa, saray tarafından tutuklanmak istendiğini anlayınca İzmir Fransız Konsolosluğu'na sığınmıştı. Mithat Paşa'yı Fransızlardan geri almak isteyen II. Abdülhamit, Tunus'un işgaline gerekli tepkiyi göstermemiş ve Tunus kaybedilmişti. Mısır meselesinde de -kendisine yönelik darbe korkusu nedeniyle- asker toplamakta tereddüt edince Mısır İngilizlerce işgal edilmişti.

Abdülhamit'in korkuları yüzünden elektrik ve telefon gibi teknolojik icatlar Osmanlı'da ancak Meşrutiyet Dönemi'nde yaygınlaşabilmişti.

II. Abdülhamit'in aşırı kuşkusu ve büyük korkusu bakanları, orduyu, öğrencileri, ulemayı ve tüm sistemi çok sıkı biçimde kontrol etmesine neden olmuştu.

Devlet görünüşte Babıali'den, gerçekte saraydan yönetilirdi. Nazırlar (bakanlar) neredeyse yetkisizdi. Bakan atamaları genelde bakanların haberi bile olmadan yapılırdı. Sorunlar sarayda görüşülür ve sarayda çözülürdü. Yabancı elçiler bile önemli işleri doğrudan doğruya sarayla görüşürdü. Bu durumu bilen bakanlar, koltuklarını korumak için saraya olabildiğince yanaşmaya çalışırdı. Devlet kademelerine getirilenler liyakata göre değil, sadakate göre belirlenirdi. II. Abdülhamit, kendisine en sadık sadrazamı bulmak için çok sayıda sadrazam denemişti. Örneğin, Eylül 1876'dan Aralık 1882'ye kadar 6 yıl 2 ay içinde tam 16 sadrazam değiştirmişti. İçlerinde 7, hatta 2 gün sadrazamlık yapanlar bile vardı. II. Abdülhamit aradığı sadık sadrazamı 1895'te bulabilmişti. “Beni hiçbir zaman telaşa düşürmedi” dediği 68 yaşındaki hasta Halil Rifat Paşa'yı sadrazamlığa getirmişti. 1897'de İstanbul'a gelen bir Fransız yazar Halil Rifat Paşa için “İştah açıcı bir rüşvete hiç dayanamaz” diye yazacaktı. II. Abdülhamit, kendisine en çok biat edenleri seçerdi. Hatta çeşitli rütbelerle, nişanlarla, ödüllerle, hediyelerle, yüklü maaşlarla kolayca satın alabildiği kişileri özellikle tercih ederdi. Kendisine sadık olacaklara yalılar, konaklar ve çiftlikler ihsan ederdi. Kendisine muhalif olanları da parayla veya çeşitli görevlere getirerek satın almaya çalışırdı. Kontrol edip satın alamadığı tehlikeli kişileri ise genelde sürgün ederdi.

Abdülhamit'in “korku saltanatı” dört temel kavram etrafında şekillenmişti: hafiye, jurnal, sürgün ve sansür…

Hafiye, Jurnal ve Sürgün

Kuşkuları ve korkuları nedeniyle şehzadeleri sürekli kontrol alında tutan ve halktan uzak biçimde Yıldız Sarayı'nda askerler ve muhafızlar arasında yaşayan II. Abdülhamit, yine de kendini güvende hissetmezdi.

II.Abdülhamit'in kuşkuları ve korkuları her şeyi denetleme ve herkesi kontrol etme içgüdüsüne dönüşmüştü. Bu nedenle bir hafiye teşkilatı kurmuştu.

Kuşkusuz hafiyelik çıkarcı, bencil, rezil insanların mesleğiydi. II. Abdülhamit, İstanbul'da bir hafiye ordusuna sahipti. II. Abdülhamit'in güvenini kazanmanın ilk şartı ona jurnal vermekten geçiyordu. “Herkesin herkesi denetlemesine ve doğru yanlış, gördüğü, duyduğu veya sandığı şeyleri saraya bildirmesine ‘jurnalcilik', bu yoldaki bilgileri taşıyan kâğıtlara ‘jurnal' denirdi.”(Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, C.1, K.2, s. 221)

Padişah, kendisine hafiyelik yapanlara para ve çeşitli hediyeler verirdi. Hatta bunların önde gelenlerine saraylar, köşkler, çiftlikler tahsis ederdi. Örneğin, padişahın en önemli hafiyelerinden Fehim Paşa'ya 6.000 liraya Nişantaşı'nda bir konak yaptırılmıştı. II Abdülhamit sadece parayla, köşklerle, çiftliklerle yetinmez, hafiye yapmak istediği kişilere rütbeler, nişanlar ve unvanlar da verirdi. II. Abdülhamit'in yerli hafiyeler yanında yabancı hafiyeleri de vardı. II. Abdülhamit'in son dönemlerinde hafiyeliği meslek edinenlerin sayısının 30.000'i bulduğu söyleniyordu.

Cevdet Kudret'in Abdülhamit Devrinde Sansür adlı kitabı.

II. Abdülhamit'in hafiyelerden ve jurnalcilerden oluşan korku imparatorluğunun merkezi Yıldız Sarayı'ydı. Sarayda birkaç kişinin bir araya gelmesi, dostluk kurması, hatta muhabbet etmesi bile yasaktı. Herkes birbirinin açığını kollar durumdaydı.

Hafiyelerin her gün saraya getirdiği jurnaller, zarflar içinde II. Abdülhamit'in dairesine getirilir, önemli kişilerin jurnalleri ise Nadir Ağa tarafından padişaha sunulurdu. Doğrudan kendisine sunulan jurnalleri bizzat açıp okuyan padişah, kendisine sunulan bütün jurnalleri okumamakla birlikte hepsini saklardı. II. Abdülhamit tahttan indirildikten sonra sarayda açılmamış jurnaller bulunacaktı.

Hafiyeler dört sınıfa ve birçok bölgeye ayrılmıştı. İstanbul'da özellikle Yıldız ve Beşiktaş civarında kuş uçsa padişahın haberi olsun istenirdi. Beyoğlu, Kadıköy, Ayastefanos ve Bakırköy de hafiyelerin gözetimi altındaydı. Hafiyeler ayrıca özelikle tersaneler, askeri okullar, Mevlevihaneler, Babıali, tekke ve zaviyeler ile liman dairesi gibi kuşku duyulan yerlerde görevlendirilirdi. Fehim Paşa gibi yüksek rütbeli hafiyeler İstanbul'un kumarhanelerinden ve genelevlerinden pay alırlardı.

Abdülhamit'in ordudan sonra en çok korktuğu kesim öğrencilerdi. Bu nedenle padişahın büyük okullar için özel hafiyeleri vardı. Özellikle Harbiye ve Tıbbiye'de Abdülhamit adına çalışan öğrenci kılıklı hafiyeler çoktu. Öğrencilerin okul sıralarında, dolaplarında, evlerinde arama yapılır, sakıncalı evrak bulunduranlar Taşkışla'da kurulan Reşit Paşa Divanı Harbi'ne verilirlerdi. Birçok Tıbbiye öğrencisi “padişaha kötü söz söylediler” diye okuldan atılmış, kürek ve hapis cezalarına çarptırılmıştı. Hatta bazı öğrenciler 27 Ağustos 1897'de Trablusgarp'a sürgün edilmişti. Şeref Vapuru ile Fizan'a sürgün edilen 78 kişiye “Şeref Kurbanları” denilmişti. Divanı Harbe verilen Harbiye ve Tıbbiye öğrencileri genelde bir daha okula alınmaz, İstanbul'da tutulmayarak taşradaki birliklere sürgün edilirlerdi. Beşiktaş Muhafızlığı'nda, Taşkışla'da ve Bekirağa'da dayak yiyen, işkence gören gençlerin sayısı hiç de az değildi.

Harbiye'de Abdülhamit'in hafiyelerinden nasibini alan öğrencilerden biri de genç Mustafa Kemal'di. O günlerde genç Mustafa Kemal, Harbiyeli arkadaşlarıyla gizli bir okul gazetesi çıkarmıştı. Bir gün okul hafiyelerine yakalanmış, ancak okul müdürü Rıza Paşa olayın büyümesini engellemişti. Mustafa Kemal, Harp Akademisi'nden mezun olduktan sonra İstanbul'da arkadaşlarıyla birlikte kaldıkları apartmana sızan bir hafiyenin jurnali yüzünden tutuklanmış, hapsedilmiş ve birkaç ay tutuklu kalmıştı. Mustafa Kemal, daha sonra Suriye'ye sürgün edilmiş, 1905'te Şam'da bir süvari kıtasında staja başlamıştı. (Vakit, 10 Ocak 1922)

II. Abdülhamit tamamen kurtulmak istediği muhaliflerini ise ustaca ortadan kaldırmıştı. Örneğin Mithat Paşa ve Mahmut Paşa'yı adil olmayan bir yargılamadan sonra Taif'e sürmüş -yaygın kabule göre- orada öldürtmüştü.

II. Abdülhamit'in son yıllarında toplanma yasağı iyice şiddetlenmişti. Nikâh, düğün ve sünnet gibi toplantılar için bile zaptiyeden izin almak şarttı.

Kısacası II. Abdülhamit hafiyelerle, jurnallerle, sürgünlerle nefes aldırmayan bir istibdat düzeni kurmuştu.

II. Abdülhamit Sansürü

II. Abdülhamit döneminde basın sansürü 1877'de Sıkıyönetim Nizamnamesi'yle başladı. 1888 ve 1894 yıllarında yayınlanan talimatlarla sansürün dozu artırıldı. Gazeteler basılmadan önce Matbuat Dâhiliye Müdüriyeti'nde sansür kurulunca kontrol edilirdi. Gazetelerde sansür edilen yerler boş çıkardı.

II. Abdülhamit döneminde basının uyması gereken belli başlı kurallar şunlardı:

Padişahın sıhhat ve afiyeti hakkında dualar edilecekti.

Ekonominin çok iyi durumda olduğu anlatılacaktı.

Uzun ve ayrıntılı bilimsel ve edebi makaleler yazılmayacaktı.

Memurların yolsuzluğundan bahsedilmeyecekti.

Yabancı ülkelerdeki suikast, gösteri gibi olaylardan söz edilmeyecekti.

II. Abdülhamit basını kontrol etmek için gazetelere aylık ödenek bağlamıştı. Bu ödenek, gazete sahiplerinin saraya bağlılıklarına göre değişirdi. Saray hakkında övücü yazılar kaleme alanlar rütbe ve nişanlarla ödüllendirilirdi. Ramazanlarda saraya giden gazetecilere önemlerine göre “diş kirası” verilirdi. Abdülhamit kontrol etmek istediği yabancı basına da hediyeler verir, ihsanlarda bulunurdu.

II. Abdülhamit'i rahatsız eden çok sayıda kelime gazetelerde yasaklanmıştı. Örneğin yıldız, cinnet, Kanuni Esasi, ihtilal, anarşi, anarşist, grev, dinamo, dinamit, bomba, hürriyet, müsavat, uhuvvet, vatan, millet, zulüm, sosyalizm, beynelmilel, Cumhuriyet, ayan, mebusan, kıta, infilak, veliaht, hasta, Mithat Paşa, Sultan Murat, Namık Kemal, hatta Abdülhamit'in burnunu çağrıştırdığı için “burun” ve Girit'i çağrıştırdığı için “geride” kelimeleri bile yasaktı. Balon ve tayyareden söz etmek de hoş karşılanmazdı.

Sevet-i Fünun dergisi bir sayısında çeşme başında dua eden bir yaşlı adam resmi basmak istemişti. Matbuat Müdürü, bunun “İşimiz duaya kaldı!” diye yorumlanabileceğini belirterek izin vermemişti. Saadet gazetesinde İsmail Safa “Bahar gelmeyecek mi /Bahar gelmeyecek mi ?” diye yazınca sansür kurulu çileden çıkmıştı.

Gazeteler Rusya'da meclisin açıldığı, İran'da anayasanın ilan edildiğini yazmaya korkmuştu. Yabancı hükümdarlara yönelik suikast haberlerini de verememişlerdi.

Sarayın başarısız siyaseti ortaya çıkmasın diye Mısır, Sudan, Trablusgarp, Girit, Yemen, Ermenistan, Bulgaristan'dan söz etmek bile yasaktı.

Sadece gazeteler değil, dergiler ve kitaplar da sansürden geçerdi. Önceleri kitap sansürüne Maarif Nezareti'ne bağlı “Encümeni Teftiş ve Muayene” adlı kurul bakmıştı. Daha sonra başka kurullar kuruldu. Özellikle tarih kitapları çok sansür edilirdi. Padişah tarihten de korkuyordu; bazı sınıflarda tarih derslerini yasaklamıştı.

Yurt dışından gelen postalar sıkı kontrol edilirdi. Gümrük memurları bir kitabın herhangi bir sayfasını koparabilirdi. Cahil sansür memurlarından biri Avrupa'dan gelen bir “Termodinamik” kitabında geçen “dinamik” kelimesini “dinamitle” özdeşleştirerek kitabın yurda girişini yasaklamıştı.

1902'de yasaklanan birçok kitap Çemberlitaş Hamamı'nda yakılmıştı. 1902'de Matbaayı Amire kapatılmıştı. Devlet matbaası Meşrutiyetin ilanına kadar 6 yıl kapalı kalmıştı.

Sansür ve baskı nedeniyle birçok aydın ve gazeteci yurt dışına kaçtı. Avrupa'da Jön Türk basını doğdu. II. Abdülhamit, muhalif gazetecilerden hoşlanmazdı. Özellikle Yeni Osmanlı aydınlarından Ziya Paşa ve Namık Kemal'den rahatsızdı. Ziya Paşa'yı Suriye valisi yaparak İstanbul'dan uzaklaştırmıştı. Namık Kemal ise bir jurnal üzerine tutuklanmıştı. Berat etmesine rağmen Girit'te ikamete mecbur bırakılmıştı. O Midilli'yi tercih etti. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı yapıldı. Sonra Rodos, son olarak da Sakız mutasarrıflığında görevlendirildi.

II. Abdülhamit Dönemi'nde sudan bahanelerle gazeteler ve dergiler kapatıldı. İmtiyaz sahipleri cezalandırıldı.

II. Abdülhamit sansürü, Osmanlı'da özellikle politik ve sosyal tartışmaları engelledi. Bu durum Yeni Osmanlılarla başlayan ulusal bilincin gelişme sürecini olumsuz etkiledi.

Sözün özü, yeni istibdatlarla karşılaşmamak için Abdülhamit istibdadından ders almak gerekirdi.

Kaynakça:

– Cevdet Kudret, Abdülhamit Döneminde Sansür, 2.C. İstanbul, 1977.

– Süleyman Kani İrtem, Abdülhamit Döneminde Hafiyelik ve Sansür, İstanbul, 1999.

– Orhan Koloğlu, Abdülhamit Gerçeği, İstanbul, 1987

– Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, C.1, K.2, Ankara, 1964.

– İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Mithat Paşa ve Taif Mahkûmları, Ankara, 1992.

– Ali Fahri Ağababa, Şeref Kurbanları, İstanbul, 2007.

1881 yılında ilan edilen Muharrem Kararnamesi ile Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) kurulmuş ve Batılı devletler alacaklarını doğrudan kendileri tahsil etmeye başlamışlardır.
Kabotaj hakkı (bir ülkenin kendi denizlerinde ulaşım ve ticaret hakkı) yabancılara verilmiştir.
Demiryolu ve köprülerin yapımı, yap-işletdevret modeli ile yabancılara devredilmiştir.
Mecelle adıyla hazırlanan ilk Osmanlı medeni kanunu yürürlüğe girmiştir.
1889 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Okulu) açılmıştır.Sultan II. Abdülhamid, kendisine muhalifleri tasfiye için büyük bir hafiye örgütü kurmuştur.
< Donanma, Haliç’te terk edilmiştir.
< Basına yönelik sistematik sansür uygulanmıştır.
< Kıbrıs, 1878 yılında İngiltere tarafından ele geçirilmiştir.
< Tunus, 1881 yılında Fransa tarafından işgal edilmiştir.
< Doğu Rumeli vilayeti 1887 yılında özerk Bulgaristan Prensliği ile birleşmiştir.
< İngiltere, Süveyş Kanalı’nın (1869) açılmasıyla stratejik önemi artan ve sömürgelerine giden yolu güvence altına almak amacıyla 1881 yılında Mısır’ı işgal etmiştir.
< 1885’te Berlin Antlaşması’nın sonucu olarak Bulgarlar, Doğu Trakya’daki ıslahat hareketlerini bahane ederek bölgeyi kendilerine bağlamışlardır.
< İlk isyanda Avrupalı devletler Paris Konferansı’nda, Osmanlı Devleti’ne Hâlepa Fermanı’nı (1879) kabul ettirerek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine biraz daha müdahâlede bulunmuşlardır. Bu fermanla Girit’e özerklik verilmiştir.
< 1908 yılında Bosna-Hersek yönetimi 1878 Berlin Antlaşması uyarınca Avusturya Macaristan yönetimine bırakılmıştır. Bu gelişmelerin ardından II. Meşrutiyet’in ortamından yararlanan Avusturya - Macaristan İmparatorluğu ülkeyi topraklarına katmıştır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası