Ibrahim Saraçoğlu Yalan

Cumhrubaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “bitkisel kür” başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, İzmir'in Menderes İlçesi'ndeki Cumaovası'na \"bitkisel çay ve soğuk pres yağların üretimi ile ham bitki işleme tesisi\" kurmak için harekete geçti.

İzmir’in yerel yayın organı Son Kale’den Mustafa Akbaş’ın habere göre; Prof. Dr. Saraçoğlu'nun sahibi olduğu Saraçoğlu Turizm ve Çevre Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.Ş., İzmir'in Menderes İlçesi'ndeki İTOB Organize Sanayi Bölgesi'nde metrekarelik alana \"bitkisel çay ve soğuk pres yağların üretimi ile ham bitki işleme tesisi\" kurmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ÇED başvurusu yaptı.

Bakanlık, 3 milyon bin TL'si ithal makina ekipmanı, bin TL'si yerli makine ekipmanı ve 3 milyon bin TL'si de kurulum hazırlıkları olmak üzere toplam 7 milyon 81 bin TL tutarındaki bu projeyle ilgili ÇED sürecini başlattı.

Projeye göre, Cumaovası'nda yapılacak tesiste nane, yaban otu, papatya, ıhlamur, kuşburnu gibi çayların üretimi yapılacak. Ayrıca, yılda ton soğuk sıkım yağ üretimi gerçekleştirilecek fabrikada 21 kişi çalışacak.

TIKLAYINIZ- Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Saraçoğlu, eski TRT Genel Müdürü'nün açıkladığı milyon liralık ödemeyi reddetti: 10 bin lira bile değil

TRT iddiası çok konuşulmuştu

Kamuoyunun ekranlardan tanıdığı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, bir süre önce, TRT eski Genel Müdürü Şenol Göka'nın açıklamalarıyla gündeme gelmişti.

Göka, Prof. Dr. Saraçoğlu'na TRT Diyanet kanalında yayınlanan 44 program için 1 milyon bin TL ödendiğini ileri sürmüştü.

Bu iddiayı reddeden Prof. Dr. Saraçoğlu ise \"Şimdi, yani bu TRT'yle ilgili bir emeğin karşılığı vardır, bu da gayet mazbut ve ölçülü bir fiyattır onu söyleyeyim. Böyle 50 bin, bin, program başına, böyle bir fiyat yok, 10 bin lira bile değil” demişti.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, ata tohumlarına devletin sahip çıktığını belirterek, "Önümüzdeki yıllarda bir vatandaş, gerek sebzede gerek meyvede tarım il müdürlüklerine gittiğinde, oradan domatesini, patlıcanını, biberini, salatalığını, kabağını rahatlıkla tedarik edebilecek" dedi.

"ATA TOHUMLARIMIZ BİZİM GENETİK KAYNAKLARIMIZDIR"

Saraçoğlu, insanların enerjisiz yaşayabileceğini ama tohumsuz asla yaşayamayacağını söyledi. Özellikle ata mirası tohumların gelecek açısından çok önemli olduğunu belirten Saraçoğlu, "Özellikle ata tohumlarımız bizim genetik kaynaklarımızdır. Bu genetik kaynakların çok iyi korunması gerekiyor. Bunlar paha biçilmez değerlerimizdir" diye konuştu.

Saraçoğlu, ata tohumlarının, genetik kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, hayata geçirilen Milli Tarım Projesi ile yerli tohumların koruma altına alınmaya başlandığını ifade funduszeue.info kapsamda ata tohumlarının kaynaklarından toplanmaya başlandığını kaydeden Saraçoğlu, şöyle devam etti: "Ata tohumlarımız, bunlar tahıl, sebze, baharat gibi, civardaki köylülerden toplanıyor ve biz bunları çoğaltıyoruz. Devlet buna sahip çıkıyor. Dolayısıyla yıllardır Anadolu'yu arşınlayan yabancılar nice bitkilerimizi, tohumlarımızı götürdüler. Artık buna 'dur' demenin zamanı gelmiştir, bir an önce bunları topluma geri kazandırmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda bir vatandaş, gerek sebzede gerek meyvede tarım il müdürlüklerine gittiğinde, oradan domatesini, patlıcanını, biberini, salatalığını, kabağını rahatlıkla tedarik edebilecek. Tabii tohum deyince buğday, mısır gibi bütün tohumlar olacak."

KATKILI GIDALAR OBEZİTEYE YOL AÇIYOR

Saraçoğlu, Türkiye'de obezitenin eskiden neredeyse hiç konuşulmadığını ancak doğal olmayan yiyeceklerin artmasıyla hastalığın gündeme geldiğini vurguladı.

Doğal yiyecekler biraz fazla tüketilse kilo alma sorununun da yaşanmayacağının altını çizen Saraçoğlu, "Ama doğal olmayan, katkılı gıdalar tüketmeye başlarsanız metabolizma, vücut bunları tanımıyor. Tanımadığı gıdayı da parçalayamıyor ve yağ olarak vücutta biriktiriyor. İşte obezite dediğimiz şey bu. Yani doğruları bilmek lazım. Doğal beslenmek lazım. Millet 'organik tarım' diyor. Demek ki insanları doğal gıdaya yöneltmemiz lazım. Dolayısıyla burada başa dönerek ata tohumlarına yönelmeliyiz" diye konuştu.

"BİTKİ ÇAYLARI ZAYIFLATMIYOR"

Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, yaz mevsiminin yaklaşması nedeniyle birçok kişinin diyet yapmaya başladığını belirterek, vatandaşları zayıflama çayları konusunda uyardı.

Tavsiye edilen ve reklamı yapılan bitki çaylarının zayıflatmadığını vurgulayan Saraçoğlu, "Hep söylüyorlar zayıflamak için 5'li çay, 9'lu çay. Yok öyle bir şey. Uydurmasınlar, yalan söylemesinler, insanları kandırmasınlar. Zayıflamak mı istiyorsun, önce doğal gıdayı bulacaksın, bir de az yemeyi öğreneceksin. Yok öyle bir bitki, onun çayını içerim de zayıflarım diye. Yok öyle bir şey" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, "Alkol bağımlılığının devası asma yaprağındadır. Taze yaprağı kaynatıp, alkole bağımlı insana içirirseniz, ona çok büyük yardım etmiş olursunuz, çünkü onun alkolü terk etmesine vesile olursunuz. Asma yaprağı alkole karşı bulunmaz bir savaş verici bitkidir." dedi.

Bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınacak tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen'in başkanlığında toplandı.

Toplantıya katılan Prof. Dr. Saraçoğlu, yaş sebze ve meyvelerdeki en önemli tehditlerden birinin zirai ilaç, diğerinin ise genetik zenginliğin sahip çıkılmaması olduğunu söyledi. İlaçlama konusunda üreticilerin yanlış bilgilere sahip olduğunu, doğru bilgilendirilmeleri gerektiğini belirten Saraçoğlu, "Muhtarlarla konuştuğumda, bahçesine kaç defa ilaçlama yaptığını soruyorum, o bana yılda defa ilaçlama yaptığını söylüyor. Ne kadar büyük bir tehlike. Yaş sebze ve meyvede bir sezonda en fazla 2 defa zirai ilaç verilebilir. Bu değişmez kesin kuraldır." diye konuştu.

Sebze ve meyvelerde de Anadolu topraklarında üretilen doğal genetik kaynaklarının korunması gerektiğine işaret eden Saraçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elma veya armut sindirim sistemini kolaylaştırıcı meyvelerdir. Ama şimdi armut yiyoruz, şişiyoruz diyoruz. Sindirimi kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyor. Bunun nedeni doğal genetik zenginliğe sahip çıkmamamız. Maalesef genetik kaynaklarımızdaki sebze ve meyveleri toplum tüketemiyor. Köylerimizde hala eski ağaçlarımız var, ürünler yetişiyor ama nakliye konusunda sıkıntı yaşıyor. Genetik kaynaklarımızı korumamız gerekiyor. Mevcut kaynağımızı bırakıp, yerine ithal tohum ekersek, kendi ordumuz içine yabancı düşmanları sokmaya benzer." değerlendirmesinde bulundu.

- Alkol bağımlılığına asma yaprağı önerisi

Kuru üzümün en güçlü antioksidan olduğunu vurgulayan Saraçoğlu, ritim bozukluğunu düzelttiğini, kolesterolü düşürdüğünü, damar sertliğini giderdiğini ve kolon kanserini önlediğini söyledi. Çocuklarda diş çürümesine sebep veren bakterileri de yok ettiğini dile getiren Saraçoğlu, üzümün çekirdeği ile tüketilmesi gerektiğini kaydetti.

Üzüm ve dut pekmezinin de son derece sağlıklı gıdalar olduğunu dikkati çeken Saraçoğlu, "Üzüm ve dut pekmezi doğal olmak kaydıyla öyle bir nimettir ki, hem sağlıklı hem besleyicidir. Araştırmadan, bilmeden 'Pekmez, bal yemeyin' diyenler var, külliyen yalan. Asima yaprağı öyle güzel bir bitkidir ki. Alkol bağımlılığın devası asma yaprağındadır. Taze yaprağı kaynatıp, alkole bağımlı insana içirirseniz, ona çok büyük yardım etmiş olursunuz, çünkü onun alkolü terk etmesine vesile olursunuz. Asma yaprağı alkole karşı bulunmaz bir savaş verici bitkidir. " ifadelerini kullandı.

Asma yaprağının sarma ya da turşu şeklinde de tüketilebileceğini söyleyen Saraçoğlu, doğanın asla çöp üretmediğini, doğadaki her bitkinin şifa niteliğinde olduğunu belirtti. Bugün kullanılan tüm ilaçların, Anadolu topraklarında yetişen bitkilerden elde edildiğini vurgulayan Saraçoğlu, "Osmanlı döneminde çiçek aşısı bulunmuş ama biz sahip çıkmadığımız için şimdi başka bir ülke kendi bulmuş gibi dünyaya yayıyor. Çiğdem çiçeğini Fransızlara kaptırdık. Laleyi Hollanda'ya kaptırdık. Daha bunun gibi onlarca bitkiyi yurt dışına kaptırdık. Bugün hangi eczaneye giderseniz gidin, 'Cistus antivirus' ilacını görürsünüz, patenti Yunanlılarda bulunuyor. Oysaki ilaçta bulunan bitki, Ege ve Akdeniz'de dolu. Türkiye, birçok endemik bitkiye sahip ama kimse ne işe yaradığını bilmediği için kayboluyor." diye konuştu.

- İştahsızlığı gidermek için çekirdekli üzüm

Üzümün sirke olarak da tüketilebileceğini belirten Saraçoğlu, elma ile üzüm sirkesi arasında kimya değişikliği bulunduğunu, birbirinin yerini tutmadığını söyledi. Derecesi en yüksek sirkenin üzüm olduğunu dile getiren Saraçoğlu, elma sirkesinin ise sivilcelere, deri hastalıklarına iyi geldiğini kaydetti.

Sivilce problemi yaşayanların maden suyu ve doğal elma sirkesini karıştırıp, kür yapmalarını ve günde iki defa kullanmalarını öneren Saraçoğlu, sivilce probleminin ortadan kalkacağını bildirdi.

İştahsız çocuklara çekirdekli üzüm tüketmelerini öneren Saraçoğlu, "Çocuğunuza çekirdekli üzüm yedirin. Tabii çocuğunuza üzüm verince yemeyecek ama siz çocuğunuzu alıp, mutfağa gideceksiniz, ona anlatarak, çekirdekli üzümü robotun içine atacaksınız. Çocuk bunu görecek, kendisi yapacak ve büyük bir hevesle yiyecek. 3 gün bunu yapın, iştahsızlık diye bir şey kalmadığını göreceksiniz." dedi.

Toplantıda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Adem Başar, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sistemi hakkında, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Başkanı Hakan Kalender de üreticilere sunulan hibeler, avantajlar hakkında sunum yaptı.