mehmet emin aktar kimdir / Mehmet Emin Aktar | Birikim Yayınları

Mehmet Emin Aktar Kimdir

mehmet emin aktar kimdir

Diyarbakır Barosu eski başkanı Mehmet Emin Aktar'a hapis cezası

A+A-

Haber Merkezi - Diyarbakır Barosu eski başkanlarından Mehmet Emin Aktar'ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından düzenlenen etkinliklere katıldığı gerekçesiyle 'örgüt üyeliği' ile suçlandığı davada hapis cezası kararı çıktı.

6 yıl 3 ay hapis cezası verilen Aktar hakkında 2018 yılında DTK etkinliklerine katıldığı gerekçesiyle “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla dava açılmıştı. Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü karar duruşmasına katılmayan Aktar'ı avukatları Resul Tamur ve Semra Balyan temsil etti.

Koronavirüsü salgını gerekçesiyle izleyici alınmayan duruşmada, Aktar'ın avukatı Tamur iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yaptı.

Tamur, müvekkilinin cezalandırılmasına ilişkin dosyadaki delillerin usulüne uygun toplanmadığını belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirtaş kararına dikkat çekerek, “DTK’nin yasal bir örgüt olduğunu" ve toplantılarına katılmanın Yargıtay’ın atılı suç yönünden aradığı kriterler olan "süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik kriterlerini karşılamadığını" belirtti. AİHM'in bunu rastgele söylemediğini belirten Tamur, Aktar'ın yaptığı konuşmaları ve mail yazışmalarını tamamen mesleği ve Baro Başkanlığı görevleri nedeniyle yaptığını belirtti, “örgütsel yanı yoktur” diyerek, beraat talebinde bulundu.

Semra Balyan da müvekkilinin dinlenme ve teknik takibi sürecinde usulsüzlük olduğuna dikkat çekerek, “Bu şekilde alınmış delillerin de hükmü esasa alınamaz” dedi.

Mahkeme, Aktar’a “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verirken, “örgüt propagandası” yapmaktan beraatine karar verdi.

Mahkeme ayrıca, Aktar’ın TCK’nın 53. Maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarından da yoksun bırakılmasına hükmetti. Mahkeme, kararında Aktar’ın bu yönde talep olmamasına rağmen etkin pişmanlığı düzenleyen TCK’nin 221’inci maddesine atıfla, “Sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yapmış olduğu açıklamalarında etkin pişmanlık unsurlarının bulunmadığı anlaşıldığından TCK’nın 221. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın sosyal ilişkileri, cezanın geleceği üzerindeki olası etkiler lehinde takdir tahfif sebebi kabul edilerek, verilen cezanın TCK’nın 62. Maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılması sonucu 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına…” denildi.

Mehmet Emin Aktar, hakkında verilen cezayla ilgili sosyal medyada açıklama yaptı. Aktar, “Baro başkanlığı yaptığım dönemde ve o sıfatla DTK toplantılarına katıldığım iddiasıyla hakkımda açılan davada mahkeme bugün 6 yıl 3 ay ceza verdi. Bu dava bize had bildirme davası demiştim. Dava ısmarlama, karar ısmarlama. Mahpushane görmeyen Kürt kalmasın diye..!” ifadesini kullandı.

Aktar, 2012 yılında Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı imzasıyla DTK’ye Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na davet edilmesini hatırlattı. Davetiyenin fotoğrafını paylaşan Aktar, “Olağan dönemlerdeki normal davranışlar bugün cezalandırma gerekçesi. Bakın aynı dönem DTK nerelerden davet almış” dedi.

Mehmet Emin Aktar, Gazete Duvar'a yaptığı açıklamada da, “Konu başkası olsaydı çok şey söyleyebilirdim. Ama ceza bana verildi, ‘bana haksızlık yapıldı’ mı diyeyim? Ayrıca demokratik süreçlerde söylediklerim için bana teşekkür etmelerini beklemiyorum. Hapishane de memleket toprağıdır. Gerekirse gider yatarız" dedi.

 

 

Kaynak: Gazete Duvar

Avukat, eski Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar: Tahir, 92’de avukatlar operasyonunda tutuklandı, gözaltına alındı, işkenceden geçti. Tahir’le ilk defa gerçek anlamda karşılaşmam, cezaevinde oldu. Onların avukatı oldum, 93 yılıydı.

Hepimiz gibi, Tahir Elçi de bir Kürt köyünde doğdu. Ailesinin en küçük çocuğuydu. İlk dili Kürtçeydi. Okula gitti, Türkçeyle tanıştı. Hepimizin yaşadığı her şeyi yaşadı. Dicle Üniversitesi’nde hukuk okudu. Avukatlığa Cizre’de başladı. Cizre’de sadece bir yıl yapabildi avukatlık. 92’de avukatlar operasyonunda tutuklandı, gözaltına alındı, işkenceden geçti. Tahir’le ilk defa gerçek anlamda karşılaşmam, cezaevinde oldu. Onların avukatı oldum, 93 yılıydı. Davayı sürdürdük. AİHM’de “Elçi ve diğerleri” davası var. Türkiye’ye ceza çıktı o davadan. Daha sonra, birlikte Baro’nun yönetimini aldık. 

Arkadaşımı kaybettim

Ben 2012’de Diyarbakır Baro Başkanlığı’nı bırakmak istiyordum. Kongreye çok yakın bir zamandı. Tahir’i çağırdım, “Ben bırakıyorum” dedim, “Muhtemelen yeni başkan da sensin, ama senden bir ricam var, bunu kimseyle paylaşma” dedim. Son güne kadar paylaşmadı da. Sonrasında da dostane davranışları devam etti, saygısını hep korudu. Devir teslim töreni için gittiğimde, bir sürü insan vardı. “Ben koltuğa oturmayacağım, sen oturacaksın, sen bize başkanlık yapacaksın. Sen hep bizim başkanımız olarak kalacaksın” dedi.

Tahir kararlıydı, yapmak istediğini kafasına koydu mu, ne olursa olsun onu yapardı. Tahir, toplumdaki olaylara başka açılardan dikkat çekmeye çalışıyordu son zamanlarda. Toplum açısından Baro Başkanı, iyi bir hukukçu, iyi bir insan hakları savunucusu olabilir; ama ben arkadaşımı kaybettim. 23 senedir tanırdım, daha 49 yaşındaydı. Birlikte oturduğum, tartıştığım, belki zaman zaman kavga ettiğim, yer yer içtiğim, ağladığım, güldüğüm bir arkadaşımı öldürdüler. Hepimizi ensemizden vurdular.

Olay yeri incelemesi, savcı gittiğinde patlama sesleri olunca yarıda bırakıldı. Biz de olay yerine gittik, Baro’dan arkadaşlarla; incelemelerde bulunduk, kendi notlarımızı aldık. Bunları elbette ciddi bir biçimde değerlendireceğiz. Bir ihtimal, polisin kaza kurşunu gelmiş olabilir; bir ihtimal, suikast olabilir. Bütün bunlar, ayrı ayrı değerlendirilecek. Tek başına yapılacak hiçbir yorum doğru olmaz.

Barış umuduna sıkılmış kurşun

Tahir’in öldürülmesinin açıklığa kavuşturulmayacağını söylüyor eşi. Yaşadığımız tecrübeler, açıklığa kavuşturulamayacağını tabii ki bize de düşündürtüyor. Her şey rağmen, Tahir Elçi barışçıl bir insandı. Mesajlarını barış dili üzerinden topluma iletiyordu. Sorunların diyalog, demokratik özgürlükler üzerinden çözülmesi gerektiğini söylüyordu. Bu açıdan bakıldığında, bu bir suikast ya da kasıtlı bir eylemse, toplumun barış umuduna da sıkılmış bir kurşundur bu. Tahir’in katledilmesi, siyaseti yönetenlere barışı sağlamak için bir katkı sunar umarım. Barışın olması, en azından içimizdeki acıyı bir nebze azaltır.

Kategoriler

GüncelDosya

Etiketler

Tahir Elçi'nin ardından

\n

Katıldığı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) etkinlikleri nedeniyle hakkında dava açılan Eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar'a \"örgüt üyeliği\" suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

\n

Diyarbakır Barosu eski başkanlarından Mehmet Emin Aktar'ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından düzenlenen etkinliklere katıldığı gerekçesiyle 'örgüt üyeliği' ile suçlandığı davada hapis cezası kararı çıktı.

\n

6 yıl 3 ay hapis cezası verilen Aktar hakkında 2018 yılında DTK etkinliklerine katıldığı gerekçesiyle “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla dava açılmıştı. Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü karar duruşmasına katılmayan Aktar'ı avukatları Resul Tamur ve Semra Balyan temsil etti.

\n

Koronavirüs salgını gerekçesiyle izleyici alınmayan duruşmada, Aktar'ın avukatı Tamur iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yaptı. Tamur, müvekkilinin cezalandırılmasına ilişkin dosyadaki delillerin usulüne uygun toplanmadığını belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirtaş kararına dikkat çekerek, “DTK’nin yasal bir örgüt olduğunu\" ve toplantılarına katılmanın Yargıtay’ın atılı suç yönünden aradığı kriterler olan \"süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik kriterlerini karşılamadığını\" belirtti. AİHM'in bunu rastgele söylemediğini belirten Tamur, Aktar'ın yaptığı konuşmaları ve mail yazışmalarını tamamen mesleği ve Baro Başkanlığı görevleri nedeniyle yaptığını belirtti, “örgütsel yanı yoktur” diyerek, beraat talebinde bulundu.

\n

Semra Balyan da müvekkilinin dinlenme ve teknik takibi sürecinde usulsüzlük olduğuna dikkat çekerek, “Bu şekilde alınmış delillerin de hükmü esasa alınamaz” dedi.

\n

\"Pişmanlık unsurları bulunmadı\"

\n

Mahkeme, Aktar’a “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verirken, “örgüt propagandası” yapmaktan beraatine karar verdi.

\n

Duvar'da yer alan habere göre, mahkeme ayrıca, Aktar’ın TCK’nın 53. Maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarından da yoksun bırakılmasına hükmetti. Mahkeme, kararında Aktar’ın bu yönde talep olmamasına rağmen etkin pişmanlığı düzenleyen TCK’nin 221’inci maddesine atıfla, “Sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yapmış olduğu açıklamalarında etkin pişmanlık unsurlarının bulunmadığı anlaşıldığından TCK’nın 221. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın sosyal ilişkileri, cezanın geleceği üzerindeki olası etkiler lehinde takdir tahfif sebebi kabul edilerek, verilen cezanın TCK’nın 62. Maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılması sonucu 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına…” denildi.

\n

\"Mahpushane görmeyen Kürt kalmasın\"

\n

Mehmet Emin Aktar, hakkında verilen cezayla ilgili sosyal medyada açıklama yaptı. Aktar, “Baro başkanlığı yaptığım dönemde ve o sıfatla DTK toplantılarına katıldığım iddiasıyla hakkımda açılan davada mahkeme bugün 6 yıl 3 ay ceza verdi. Bu dava bize had bildirme davası demiştim. Dava ısmarlama, karar ısmarlama. Mahpushane görmeyen Kürt kalmasın diye..!” ifadesini kullandı.
Aktar, 2012 yılında Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı imzasıyla DTK’ye Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na davet edilmesini hatırlattı. Davetiyenin fotoğrafını paylaşan Aktar, “Olağan dönemlerdeki normal davranışlar bugün cezalandırma gerekçesi. Bakın aynı dönem DTK nerelerden davet almış” dedi.

\n

\"Hapishane de memleket toprağıdır; gerekirse gider yatarız\"

\n

Mehmet Emin Aktar, Gazete Duvar'a yaptığı açıklamada da, “Konu başkası olsaydı çok şey söyleyebilirdim. Ama ceza bana verildi, ‘bana haksızlık yapıldı’ mı diyeyim? Ayrıca demokratik süreçlerde söylediklerim için bana teşekkür etmelerini beklemiyorum. Hapishane de memleket toprağıdır. Gerekirse gider yatarız\" dedi.

\n

\n

Mehmet Emin Aktar: İktidar bloku kazanırsa diktatörlük kaim kalacak

Berzan Cihat Aykaç

DİYARBAKIR - 14 Mayıs seçimlerine günler kala partilerin milletvekili adayları da belli oldu. Vekil olarak yarışacak adaylar arasından öne çıkan isimlerden biri de Mehmet Emin Aktar oldu.

1987 yılından beri serbest avukatlık yapan Aktar, 1992-2001 yılları arasında Diyarbakır Barosu yönetiminde yer aldı. 2008-2012 yılları arasında Diyarbakır Barosu Başkanlığı görevini yürüten Aktar, meslek hayatı boyunca hak ve özgürlük ihlallerini içeren davalarda hukuk mücadelesi yürütmüş önemli bir isim olarak biliniyor.

Aktar, Mezopotamya Vakfı ve DİSA gibi farklı sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde yer alarak Diyarbakır'a ve bölgeye dair söz söylemeye devam ediyor. Şimdi de Yeşil Sol Parti'nin adayı olarak Diyarbakır'da seçim çalışmaları yürüten Mehmet Emin Aktar ile seçimi konuştuk.

Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Aktar, "Eğer sistem yeniden inşa edilecekse bunda bizim sözümüzün de olması gerekiyor. Bu da Yeşil Sol Parti’nin sözüdür" dedi.

'YEŞİL SOL PARTİ DIŞINDA SEÇENEK YOK'

Diyarbakır Barosu başkanlığı yaptınız, sivil toplum kuruluşlarında yer aldınız, tanınmış bir simasınız… Neden milletvekili adayı oldunuz?

Bunun basit bir cevabı var aslında. Milletvekili adayı olmamla ilgili bir talep geldi. Olursam sevineceklerini söylediler, ben de oldum. Yıllardır hukuk alanında yürüttüğüm mücadelemi parlamento düzleminde, siyaset düzleminde de yürütmeyi arzuladım. Sahip olduğum deneyimi, birikimi bu yolda kullanmak istedim. Bu anlayışla, bana gelen teklifi kabul ettim. 

Yeşil Sol Parti’yi neden tercih ettiniz?

Doğruyu söylemek gerekirse, Yeşil Sol Parti dışında bir seçenek yok. Çünkü Türkiye’de iki blok var; iktidar bloku ile onun karşısında yer alan muhalefet bloku…  İktidar bloku bir totaliter rejim uyguluyor. 2017 yılındaki referandumla gelen yeni sistemle… Muhalefet bloku da 'biz eskiye döneceğiz' diyor. Eskiye dönmeyi isterken de yeni bir şey söylemiyor. O açıdan da aslında eğer sistem yeniden inşa edilecekse bunda bizim sözümüzün de olması gerekiyor. Bu da Yeşil Sol Parti’nin sözüdür.

'TEMEL SORUN KÜRT SORUNU'

İktidar ve muhalefet bloklarından bahsettiniz. İki blok da bu seçime kritik bir önem atfediyor. Sizce bu seçimi kritik kılan nedir?

Seçimi kritik kılan şey şu: Eğer iktidar bloku kazanırsa diktatörlük kaim olacak ve temel hakların bütünü yok olacak. Kırıntısı bile olmayacak. Yani artık yasama faaliyetine bile gerek kalmayacak. Yargı dediğiniz zaten son yıllarda yaygın bir biçimde hükümetin sopası gibi kullanılıyordu. Yargı da olmayacak aslında; talimatlar olacak, iktidarca istenmeyen herkes cezalandırılacak. Bu açıdan olmak ya da olmamak seçimidir bu. İktidar bu faşizan yönetimini sürdürmek, kalıcılaştırmak istiyor. Ama muhalefet de topluma bir soluk açılsın istiyor. 

Size göre Türkiye’nin en büyük sorunları neler?

Türkiye’nin en büyük, en temel sorunu -Diyarbakır’dan bakınca- hiç kuşkusuz Kürt meselesi deriz. Ama Türkiye’nin sorunları çok. Son zamanlardaki en büyük meselemiz aslında nefes alamamak. Hukuksuzluk meselesi… Hukuk yok. Bunun sonucunda toplum soluk alamıyor… Toplum soluk alamadığı için, özgür olamadığı için kendini geliştiremiyor. Toplumu soluksuz bırakmanın bedeli de topluma yoksullukla ödetiliyor. Yoksullukla terbiye etmek, yoksullukla baskı altında tutmak gibi bir tarz var. En önemli sorunlar bunlar. Yani adalet ve özgürce yaşamak…

'YENİ BİR HUKUK SİSTEMİ OLUŞTURMALIYIZ'

Uzun yıllardır hukukçusunuz. Mesleğe başladığınız ilk yıllarla bugünleri kıyasladığınızda nasıl bir tablo çıkıyor ortaya?

Ben mesleğe ilk başladığımda olağanüstü hal vardı. Sıkıyönetim yeni bitmişti. Olağanüstü halin tümünü yaşadım. Ama bugün içinde bulunduğumuz koşullar, olağanüstü halden daha kötü. O zamanlarda kırıntı biçiminde olsa dahi işleyen bir yargı mekanizması vardı. Bazı temel haklar konusunda da iktidarların hiç olmazsa bazı yükümlülükleri vardı ve onlara uyuluyordu. Bugün bunların hiçbiri yok. Temel haklar tamamen ayaklar altına alınmış, çiğneniyor… Hukukun da kırıntısı yok. Yargı derseniz, işleyen ve yargı dağıtımı anlamında bir yargıdan söz edemeyiz. 

Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Milletvekili seçildiğiniz takdirde Meclis'te hangi çalışmaları yürüteceksiniz?

Bu ülkede hukuksuzluk bizi boğuyor. Yeni bir hukuk sistemi inşa etmemiz gerekiyor. Gönül ister ki Meclis'te çoğunluk olalım ve bunu birlikle inşa edelim. Hiç kuşkusuz yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Ama bu yeni anayasa geçmişe dönük bir anayasaysa bir işe yaramaz. Yeni bir toplumsal sözleşme inşa edecek bir anayasa, çoğulculuğu inşa edecek bir anayasa, yerinden yönetimi inşa edecek bir anayasa, yargıyı tarafsız davranabilecek şekilde bağımsız örgütleyecek bir anayasa… Böyle bir anayasa yapılmazsa, Kürtler kendine dair bir şey görmüyorsa, anadilleriyle eğitim yapamıyorsa, kendini yönetemiyorsa… Düşünün, sekiz yıldır kayyım var bu kentte. Dolayısıyla irademizin yok sayıldığı, seçme seçilme hakkımızın yok sayıldığı bir ortamda daha hayati başka bir mesele olamaz zaten. 

'İHTİYAÇ VARSA GENEL AF OLMALI'

Seçimlerden hemen önce Erdoğan’ın genel af çıkaracağı iddia ediliyor. Kılıçdaroğlu’nun da seçildikten sonra genel affı gündemine alacağına dair bir kanı oluştu toplumda. Sizce genel af çıkarılmalı mı? Çıkarılacaksa kapsamı ne olmalı?

Politik meseleler açısından bakıyorum genel affa. Politik suçlamalarla tutulan insanların affı olmaz zaten, onlar açısından özgürlüklerinin iade edilmesi söz konusu olabilir. Ama genel af meselesi belli dönemlerde, eğer toplum açısından böyle bir ihtiyaç varsa olabilir. Fakat bu bir alışkanlığa dönüşecek ve toplum içinde bir cezasızlık algısına dönüşecekse buna karşı çıkmak gerekiyor. Bir insan suç işlemişse o suçun cezasını ödemesi gerekiyor. Bir insan başkasının canına kıymışsa, cinsel saldırıda bulunmuşsa, çocuk istismarı yapmışsa, hırsızlık, dolandırıcılık ya da sahtecilik yapmışsa cezasını çekmesi gerekir. Ama diğer taraftan baktığınızda bazı insanlar, örneğin gösteri ve yürüyüş yaptığı için cezaevindeyse, slogan attı diye cezaevindeyse, sosyal medyada yazdıklarından ötürü cezaevindeyse bu insanların da özgürlükleri iade edilmelidir. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası