hallacı mansur şiirleri pdf / HALLÂC-ı MANSÛR - TDV İslâm Ansiklopedisi

Hallacı Mansur Şiirleri Pdf

hallacı mansur şiirleri pdf

Hallâc-ı Mansûr

( M.S. Fars(İran) &#; M.S Bağdat (Irak)

Selâmlar Değerli Kitap Dostları!

Tasavvufa meyliniz var mıdır? Sever misiniz? Okyanuslar kadar derin olup, sırrına ermeye ömür yetmez ama ben severim bu türde okumayı, düşünmeyi.
Divan-ı Hiç, Hallâc-ı Mansûr&#;un şiirinden oluşmakta çoğunluk. Öncesinde çeviren ve hazırlayan Sayın Cavit Mukaddes&#;in sunuş metni, sonrasında Mansûr&#;un mahkum oluşundan idam edildiği zamana değin; Şirazlı İbn-i Hafîf&#;in Mansûr ile görüşmesindeki konuşmaları, idam edildiği gün neler olduğunu anlatan konuşmalar ve Hallac, Nesimi ve Spinoza bağlantılarını örneklerle ve sebeplerle anlatan metin bulunmakta.

Öncelikle şiir yergi de içeriyor ilahî Aşk da içeriyor. Anlaşılır ve akıcı bir dili olduğunu söylemiş çevirmeni. Ben de okurken her birinden etkilendim ayrı ayrı. Zaten bir kere okumakla olmuyor malumunuz, tekrar tekrar okundukça daha anlaşılır olmakla kalmayıp düşün âlemine yolculuğa çıkıyorsunuz.

Geldim, Geldim, ey sırrım, ey uzletim! Geldim, Geldim, ey mana, maksudum!

Haşa, seni çağırdım. Değil, sen beni çağırdın; Sana &#;sen&#; dedim, ey her yerde olan sen!&#;

mısralarını okuyup düşüncelere dalmamak mümkün mü?

Peki kim bu Mansûr?

Dedesi bir Mecûsi. Anne tarafı Ebû Eyyûb el-Ensârî&#;nin neslinden geldiği söyleniyor. Babasının mesleğinden dolayı &#;Hallac&#; diye tanındığı söylense de oğlu Hamd&#;a göre insanların gönüllerindeki sırları pamuk gibi altüst ettiği için &#;Hallâc-ı Esrar&#; unvanını almış. Asıl adı Hüseyin ama İran&#;da ve dünya&#;da daha çok Mansûr ve Hallâc-ı Mansûr şeklinde babasının adıyla anılıyor.

Mansûr pek çok sufinin sohbetlerine katılmış, sorular sorduğunda sevilmemiş. Daha sonra onun fikirlerini benimseyip, sayısı azımsanmayacak miktarda yolundan gidenler de olmuş. Hal böyle olunca boş durmamışlar, aleyhinde çalışanlar ortaya çıkmış. Allah aşkıyla &#;En&#;el Hakk&#; yani &#;Ben Hakk&#;ım&#; dediği söylenerek önce hapse atılmış sonra korkunç bir idam ile canı alınmış. Okurken ürperdim inanın.

Onunla birlikte kişi tutukludur. Onların kaçmasını sağlar ama &#;sen niye bizimle gelmiyorsun?&#; sorusuna &#;O&#;nunla aramda öyle bir sır var ki ancak dar ağacında bu hesap kapanacak&#; cevabını verir.
Yani Hakk&#;ın sırrını ifşa ettiği için bile isteye korkunç bir ölüme razı olur. Ama zaten ölüm bir son değildir bu düşüncede değil mi?

Bakın ne diyor şiirinde:

Madde,

Özgün ışığın unsuru,

Sonsuz ruh,

Bilge hakem.

Ruhu yaratıcısına doğru süzülür

Oysa yürek varlık içinde

Toprakta çürür.

Peki Mansûr, Nesimi ve Spinoza&#;nın ortak noktası ne ola ki? Bakın bu da ilgi çekiciydi. Neyse bu sorunun cevabını kitabı okuyacaklara bırakıyorum.

Eveet, etkilenerek okuduğum, dönüp tekrar okuduğum, yanımdakilere sesli sesli tekrar okuyup kışkırttığım bu kitabı sevdim ve yeni bilgiler de öğrendim📚Kimi yerlerinde düzeltme hataları olda da fazla rahatsız etmedi.

Tasavvuf sevenlere özellikle öneriyorum. Diğerlerinin ise keyfine kalmış. Ancak samimiyetimle onların da okumalarını öneririm. Çünkü onları bunaltacak bir okuma olacağına ihtimal vermiyorum😉

Neyse efendim elçiye zeval olmazmış. Sevgimle ilettim&#;

Alıntılar:
.
🦋Yeryüzünün tamamında huzurlu bir yer radım durdum/
Ama dingin, sakın bir yer bulamadım/
Devran bana bir şeyler bahşetti
Karşılığında benden aldıkları oldu
Sundukları bazen tatlı bazen acıydı
Dileklerimi takip ettim
Ama beni kendine köle etti.
Eğer kadere boyun eldeydim
Özgür olacaktım. (şiir)

🦋Ruhun ruhuma karıştı
Eşi bulunmaz Amber kokusu gibi
Seni ispatlayan şey, beni de ispatlıyor
O zaman sen &#;bensin&#;,
Asla birbirimizden ayrılmayacağız. (şiir)

🦋Ey güvendiğim dostlarım, ölümüm sizden olsun.
Ki ölümümde sonsuz yaşam var
Ölümüm yaşamımda
Yaşamım ölümümde
Zat-ı hak&#;ta kaybolmak
En büyük mucizedir. ( şiir)

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Eb u’l Muğis el-Hüseyin bin Mansur el-Hallac, yılında İran’ın Tur kasabasında doğdu. Dedesinin, Zerdüşt dininden olduğu söylenir. Tasavvuf eğitimi gördükten sonra Huzistan’da, Tanrıyla birleşme yolunu öğretmek amacıyla konuşmalar yapan Mansur, birçok yandaş topladı ama o kadar da düşman edindi. Kendisini yalancılıkla suçlamaları ve halkı kışkırtmaları yüzünden, Horasan’a gitti; orada beş yıl kalıp görüşlerini yaydıktan sonra Bağdad’a geldi. Müritlerinden dört yüz kişilik bir kalabalıkla Hacca gitti; Mekke’de onu büyücülükle suçladılar. O zaman, yeniden uzun bir yolculuğa çıktı; Hindistan ve Türkistan’da yıllarca dolaştı; yılında Mekke’ye geldi. Arafat’ta, kendisini herkesin aşağılamasını Tanrı’dan diledi. Bağdat’da «kendi cemaati uğruna lânetlenmiş olarak ölmek» isteğini açıkça dile getirdi: «Ey Müslümanlar, beni Tanrı’dan kurtarınız.», «Tanrı, benim kanımı size helâl etmiştir; beni öldürünüz!» diye çağrıda bulunuyordu.(1) Düşmanları onun idamını istiyorlardı; bu sırada (1) «Hallac-ı Mansur» (Prof. Dr. A. Schimmel; Çev. Sofi Huri; İstanbul, ) 8 «Enel Hak» (Ben Tanrıyım) dediği söylenir. Müritleri tutuklandı.

Kendisi de tutuklanıp dokuz yıl süreyle hapsedildi. «Ta Sin el-Azal» ve «Miraç» adlı yapıtlarını, bu tutukluluk yıllarında yazdı. Yılında ölüm cezasıyla yargılandı. Kendisini astılar, sonra başını kesip bedenini yaktılar ve küllerini minareden Dicle’ye attılar. «Mucizeler göstermek, Tanrı’nın gücünü ele geçirip kötü amaçla kullanmak, Tanrıyla insan arasında aşk bağlantısı kurulabileceğini öne sürmek», ölüm cezasının gerekçeleriydi. Mansur’un idam edilmesi sırasında yandaşları, büyük bir ayaklanma gerçekleştirdiler. «Bir kere her vücudun vahdet içinde olduğu fikri kabul olununca, mutassavvıf kendini, hem Müslüman, hem kâfir olarak görür(…) ‘Ben Tanrıyım’ demek, idam cezasını getirdiğinden, Sufizm, darağacını, Hıristiyanların Haç’ı yorumladıkları şekilde tefsir ettiler; yani (başı kesilmeden önce darağacına çekilen Mansur gibi) dar ağacına yükselme, ‘semaya huruç etmek’tir.(…) Mansur’un asılması -yahut haça gerilmesi- Asılmış Allah efsanesi gibi çok eski misallere, İsa’nın haça gerilmesine benzer. »2 Doğu yazınında ve düşüncesinde, Hallac-ı Mansur’un etkisi büyük oldu. «Hallac’ın gönlüne düşen ateş, benim de yaşamıma düştü» diyen Feridüddin Attar, «Bîsernâme»’de şöyle yazdı: “Ben Tanrıyım.” Mevlana Celalettin Rumi de mansur’dan etkilenmiştir. Yunus Emre, Nesimî, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal Türk yazınında onun izleyicileridir. Kaygusuz Abdal “Budalanâme”sinde şöyle yazar: (2) Aynı yapıt. 9 «Muhît-i zevrak menem, Hak menemdür Hak menem Tamu vü uçmağ menem, cümle mekân bendedir Evvel ü Âhir menem, Gani vü fakîr menem Zakir ü mezkûr menem, küfr ü iman bendedir Cümleye mabud menem, Kâbe menem put menem Adem’e maksûd menem, işde fulân bendedir.» Yine «Budalanâme»’de: «Hâlik’in emri beni kûze-ger balçığı gibi devrânın çarhı üzerine koyup dolab gibi döndürdü… Gâh beni kûze dizdi… Gâh saraylara kerpiç eyledi.

Gâh insan eyledi, gâh hayvan eyledi. Gâh nebat, gâh maden eyledi. Gâh yaprak, gâh toprak eyledi. Nice bin kerre isimler ve lâkablar urundum. Nice bin kene türlü sûretlerden göründüm.» Hallac-ı Mansur, bazı konularda, çelişik savlar öne sürmüştür; bazan kamutanrıcılıktan yana (panteizm) çıkar, bazan da yalnız seçkinlerin Tanrıya ulaşabildiğini söyler. Ona göre, Tanrıdan başka varlık olmadığı için, «ben filâncayım» demek, Tanrının karşısına ayrı bir varlık olarak çıkmak amacı taşır ve yanlıştır; bu yüzden, «ben Tanrıyım» demek gerekir. Mansur’a göre Tanrı, ışık (nur) olarak görünür. Bu inancın kökleri, binlerce yıllık bir tarihe sahiptir. Eski Mısır’da Tot (Yunanlıların deyişiyle Hermes) inancına göre ruhlar, parlak bir ışık kaynağı olan, ölümsüzlük yeri Zuhal yıldızından koparak, ölümlülük yeri dünyaya düşerler. Dünyada sınavdan başarıyla geçen ruh, Zühal’e geri döner.3 Yine eski Mısır’da, Ptah inancına göre: «Ptah, var olan her şeyi yaratmıştır. Ondan önce var olmak ya da var olmamak yoktu… O zamanlarda ölüm yoktu… Birisi, kendi kendine hareket ederek nefessiz soluk alıyordu. Başka tarafta (3) Dünya İnançları Sözlüğü; Orhan Hançerlioğlu (Remzi Kitabevi Yayınları, ) 1 0 hiçbir şey yaşamıyordu. Başlangıçta karanlıklar, karanlıkları örtüyordu.

Boşlukta birisi, var olma durumuna geçerek ışınım gücüyle yaşamaya başladı. Bundan sonra Ptah, yaratma işlemini gerçekleştirmiştir.4 Mansur’da Hurufilik inancı da vardır. Harflere kutsallık yükleme, onlardan anlamlar çıkarma demek olan Hurufilik, Pitagoras’çılığa ve Yahudi Kabala’sına dayanmaktadır. Bu anlayışa göre, elif harfi, «Allah» adının ilk harfi olup, Tanrı’nın varlığını simgeler. Tüm harfler ve biçimler gibi elif de, noktanın uzantısı olduğundan, Tanrının ilk belirmesi (madde dünyasında görünmesi) nokta biçimindedir. Mansur, Tanrı’nın, Muhammed’in bedeninde sonra da kendi bedeninde belirdiğini öne sürer; bu Hıristiyanlığın Tanrı İsa anlayışıdır. Mansur, Tanrı’nın, Muhammed’in yüreğini nurlandırdığını (yüreğin kutsallığı), yine Muhammed’in ve kendisinin ağzından konuştuğunu (sözün kutsallığı) savlamaktadır. Yüreğin (gönlün) ve dilin (sözün) kutsallığı, Eski Mısırda da kabul edilmiştir: «Ptah, yaratmak istediği tanrılar ve varlıkları, ilk önce kalbinde tasavvur etmiş ve dille (kelamıyla), arzuladığı şeylerin olmasını sağlamıştır. Böylece Ptah’ın değişik görüntüleri olan tanrılar dünyaya gelmişlerdir… Ptah’la birlikte dilin ve kalbin diğer organlardan üstün olduğu ve insan düşüncesinin merkezinin kalp olduğu, onun tasavvurunu dilin yürürlüğe koyduğu düşüncesi yerleşmiş oldu… Karnak’taki Amon tapınağında Ptolemeler devrinden (M.Ö. ) kalma bir metin, bize Tanrı Ptah’ın, gerçekleşmesi gereken şeyler için ‘Ol’ deyince hemen gerçekleştiğini iletmektedir. Bu da, Tanrı’nın, kalbiyle tasavvur ettiğini kelamıyla yürürlüğe koydu- (4) Eski Mısır Kraliyet Tanrısı Ttah; Yrd. Doç. Dr.

Mürivet Kurhan (Belleten; Türk Tarih Kurumu, Ağustos ) 1 1 ğunu göstermektedir.»5 Hallac-ı Mansur, Şeytan’ı yüceltir. Ona göre, iyiyi tanımak için, kötüyü bilmek gerekir. Şeytan, insanları bu yönde eğitmektedir. Yezidiler, Mansur’a büyük saygı duyarlar. Yezidilerin bir inancına göre: «Hallac-ı Mansur idam edildiğinde ruhu, bedeninden ayrıldı ve suların üzerinde uçmaya koyuldu. Rastlantı sonucu, kızkardeşi, su almaya geldi; testisini Dicle’nin suyundan doldurdu; erkek kardeşinin bu testiye girdiğini farketmedi; eve döndüğünde susadı ve bu testiden su içti. Böylece Mansur’un ruhu, onun bedenine girdi; önce onun erkek kardeşi iken, şimdi oğlu oldu. Bu olaydan dolayı Yezidiler, ağzı tülbentle kapalı olmadıkça hiçbir dar ağızlı kaba su doldurup bundan içmezler.»6 Yezidilerin daha önce Türkçe’ye çevirdiğimiz kutsal kitapları «Mushaf’a Reş» ve «Kitab-ül Cilve» ile «Şeyh Hâdî’nin İlâhisi» konuya açıklık getirmesi açısından, bu kitaba alınmış bulunmaktadır. Mansur’un Arapça yazmış olduğu Tavasin, Ayşe Abdurrahman tarafından İngilizceye çevrilmiş biçimiyle, Pakistan’ın Lahor kentinde yılında yayımlanmıştır. Biz bu İngilizce metni Türkçeleştirirken, Mansur’un özel evrenine ilişkin oldukları ve çevrilemeyecekleri gerekçesiyle Arapça asılları İngilizce metinde korunan sözcükleri, bu ilkeye uyarak, çevirmeden, Arapça asıllarıyla bıraktık.

.

Arama

Divan-ı Hiç

Atiye Gülfer KAYMAK Geç- Fiili Üzerine Serap KARAKILIÇ AKI 7 GeçmiĢten Günümüze Türkçede Evirmek Fiili ve Ailesi Didem AKYILDIZ Orhun Abidelerindeki Bir Cümle Hakkında: ―Ķanıng Subça Yügürti, Süngüküng Taġça Yatdı Pınar ÖZDEMĠR A Study Of The Uyghur Chaghatay Text Of A Four Language Inscrıptıon In A Mosque Buılt By The Emperor Qıanlong Of The Qıng Dynasty In Pekıng Ahmet HOJAM BeĢiktaĢ Kadısı Abdülkerîm Nûrî Efendi ve Tarihmanzumeleri Mecmuası ile Tercüme-i Ahvâl‘i Kamil Ali GIYNAġ yy‘de YazılmıĢ Alegorik Bir Metnin Penceresinden Bugüne BakıĢ Berrin ÖZER Son Asır ġairlerinden Rizeli Âtıf Efendi ve Yaktığı Söylenilen Dîvân‘ı Serpil MUTLU Seyf-i Sarayi veKadi-i Manyas‘ın Gülistan Tercümelerinin KarĢılaĢtırılması Hazin Hayal ĠÇEL 8 Alaaddin Sabit Bosnalı‘nın M. Fuzuli Adına Elyazmalar Enstitüsü‘nde Bulunan «Külliyat»ı Hakkında ġehla HALILLI Tersten Yansıyan Aynalar: Orhan Pamuk‘un Romanlarında Geleneğin YansıtılıĢ Biçimi BüĢra SÜRGĠT To God Belongs The East And The West: Macro-Dialogue In Orhan Pamuk‘s Novel My Name Is Red Katerina POSOHOVA Fars Edebiyatında Orhan Pamuk Haleh ESTEKANCHĠ Modernizm ve Postmodernizm Arasında Kalan Bir Yazar:Oğuz Atay Piotr KAWULOK Konya‘nın Geleneksel Eğlence Kültürü:Fener Alayı ve ġivlilik AyĢegül SARI Mersin Abdalları Halk Kültürü Döndü CAN Osmaniye‘de Haftanın Günleri ile Ġlgili ĠnanıĢ ve Pratikler Ecehan Lütfiye TÜLÜCE XIX. Akif Ersoy Çağrı TEMĠZ Mukaddimetü‘l-Edeb Adlı Eserde Oğuzca Kullanımlar Üzerine Bir AraĢtırma Çiğdem YAVUZ Tevfik Fikret‘in ġiirlerinde Kadın Demet ÇALIġKAN Zafer ġenocak‘ın Tehlikeli Akrabalık Romanında Kimlik Sorunu Deniz YAVUZ Halk Kültürü Bağlamında YaĢar Kemal‘in Binboğalar Efsanesi Ebru AKBABA Fantastik Bir Film Kurgusu Olarak ‗Hüsn ü AĢk‘ Emine EROĞLU Türkmen Türkçesinde Ses Olayları - Ünlü DüĢmeleri Emine Serap BOZKURT Sındırgı‘da Günümüzde Çocuk Sağlığı ile Ġlgili Uygulamalar ve ĠnanıĢlar Fatmanur ACAR - F. Dilara PORTAKAL Yaseminler Tüter Mi, Hala?

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir