Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi
Doktorun başka bir önerisi yoksa aşağıda bildirilen dozlar uygulanır.
Hızlı analjezik etki gerektiğinde ya da oral veya rektal uygulamanın endike olmadığı durumlarda intravenöz veya intramüsküler uygulama tavsiye edilir.
15 yaş ve üzerindeki gençler ile yetişkinlerde:
Bir defalık doz Maksimum doz/gün
Tablet sayısı 1 veya 2 tablet 4x2 tablete kadar
Uygulama şekli
Ağızdan alınır.
Tabletler biraz sıvıyla çiğnenmeden yutulmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Böbrek ya da karaciğer bozukluğu olan hastalarda, metamizolün eliminasyon hızı azaldığı için yüksek dozlardan kaçınılmalıdır. Ancak, kısa süreli tedavi için dozun azaltılması gerekmez. Böbrek ya da karaciğer yetmezliği olan hastalarda uzun dönemli tedavi ile ilgili olarak kazanılmış yeterli deneyim mevcut değildir.
Pediyatrik popülasyon:
yaş arası çocuklarda günlük doz yaklaşık olarak mg/kg olarak hesaplanır ve 3 veya 4’e bölünerek uygulanır.
Geriyatrik popülasyon:
1/2 tb. 1/ tb.
4x1/2 tb. 4x1 tb.
yaş yaş
• Metamizol ya da diğer pirazolonlara (öm. fenazon, propifenazon) veya pirazolidinlere (örn. fenilbutazon, oksifenbutazon) karşı alerji, örn. bu maddelerden birine karşı önceden gelişen agranülositoz
• Bozulmuş kemik iliği fonksiyonu (öm. sitostatik tedavi sonucu oluşan) ya da hematopoietik sistem hastalıkları
• Salisilatlar, parasetamol, diklofenak, ibuprofen, indometazin, naproksen gibi analjeziklere karşı bronkospazm ya da diğer anafilaktoid reaksiyonlar (öm. ürtiker, rinit, anjiyoödem) gelişen hastalar
• NOVALGİN’in yardımcı maddelerinden birine karşı aleıji
• Akut intermitan hepatik porfıria (porfıria ataklarının indüksiyon riski)
• Konjenital glukoz fosfat dehidrogenaz eksikliği (hemoliz riski)
• 10 yaş altındaki çocuklar
Hemodinamiği stabil olmayan ve/veya hipotansiyonu olan hastalarda NOVALGİN parenteral yolla uygulanmamalıdır.
Metamizol kaynaklı agranülositoz, en az bir hafta süren immüno-alerjik kökenli bir olaydır. Bu reaksiyonlar çok nadirdir, ancak şiddetli ve yaşamı tehdit edici olabilir ve ölümle sonuçlanabilir. Bunlar doza bağlı değildir ve tedavi sırasında herhangi bir zamanda ortaya çıkabilirler.
Tüm hastalar, muhtemelen nötropeniyle ilişkili olan aşağıdaki belirti veya semptomlann herhangi birinin görülmesi halinde derhal ilacı bırakmaları ve doktorlarına danışmalan gerektiği konusunda uyarılmalıdır: ateş, titremeler, boğaz ağrısı, oral kavitede ülserasyon.
o
Nötropeni (< 1, nötrofıl/mm ) söz konusu olduğunda, tedavi derhal kesilmeli ve tam kan sayımı acil olarak kontrol edilmeli ve normal değerlere dönünceye değin izlenmelidir.
Pansitopeni: Pansitopeni ortaya çıkması halinde tedavi hemen kesilmeli ve kan değerleri normale dönene kadar tam kan sayımı ile takip yapılmalıdır.
Bütün hastalar, metamizol kullanımı sırasında kan diskrazisinin göstergesi olabilecek belirti ve semptomların (öm. genel kırıklık, enfeksiyon, düşmeyen ateş, çürükler, kanama, solukluk) görülmesi halinde hemen doktora başvurmaları konusunda uyarılmalıdır.
”).
Ağır deri reaksiyonlan: Metamizol kullanımı sırasında Stevens-Johnson Sendromu (SJS) ve Toksik Epidermal Nekroliz (TEN) gibi yaşamı tehdit eden deri reaksiyonlan bildirilmiştir. SJS veya TEN belirti veya semptomlarının (genellikle içi sıvı dolu kabarcıklar veya mukoza lezyonlarmm eşlik ettiği, giderek şiddetlenen deri döküntüleri) gelişmesi halinde metamizol tedavisi hemen kesilmeli ve bir daha hiçbir zaman yeniden uygulanmamalıdır. Hastalar belirti ve bulgular konusunda bilgilendirilmeli ve özellikle tedavinin ilk haftalannda deri reaksiyonlan yönünden sıkı takibe alınmalıdır.
Anafılaktik / anafilaktoid reaksiyonlar:
Uygulama yolu seçilirken parenteral uygulamanın anafılaktik/anafılaktoid reaksiyonlar açısından daha yüksek bir risk taşıdığı göz önüne alınmalıdır.
• Bronşiyal astımı olan hastalar; özellikle de aynı anda rinosinüzitis polipozisi olanlar
• Kronik ürtikeri olan hastalar
• Alkol intoleransı olan hastalar; yani, belli alkollü içeceklerin az bir miktarına dahi burun akıntısı, lakrimasyon ve belirgin yüz kızarıklığı gibi semptomlarla reaksiyon veren hastalar. Alkol intoleransı önceden tanı konmamış analjezik astım sendromunun göstergesi olabilir.
• Boyalara (örn. tartrazin) veya koruyucu maddelere (öm. benzoatlar) karşı intoleransı olan hastalar
• NOVALGİN uygulanmadan önce hastalar dikkatlice sorgulanmalıdır. Anafilaktoid reaksiyonlar açısından özel risk altında olduğu saptanan hastalarda, NOVALGİN olası riskler ve beklenen yarar dikkatlice değerlendirildikten sonra uygulanmalıdır. Bu koşullar altında NOVALGİN kullanılacaksa sıkı bir tıbbi gözetim gerekir ve acil tedavi uygulaması için gerekli koşullar hazır olmalıdır.
İzole hipotansif reaksiyonlar
Metamizol uygulaması izole hipotansif reaksiyonlara neden olabilir (bkz. bölüm ). Bu reaksiyonlar muhtemelen doza bağımlıdır ve daha çok parenteral uygulamadan sonra ortaya çıkma eğilimindedir. Aşağıda belirtilen dummlarda da bu tür şiddetli hipotansif reaksiyonları önlemek amacıyla dikkat edilmesi gerekenler:
• İntravenöz enjeksiyon yavaş uygulanmalıdır.
• Önceden mevcut hipotansiyon ile birlikte bozulmuş hemodinamiği olan; volüm kaybı ve dehidratasyonu olan hastalarla, dolaşım stabil olmadığı ya da başlangıç halinde dolaşım yetmezliği olan hastalarda ve
• Yüksek ateşi olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Bu tür hastalarda metamizol endikasyonu özel bir hassasiyetle belirlenmelidir; eğer bu koşullar altında NOVALGİN uygulanacaksa, sıkı bir medikal gözetim gerekir. Hipotansif reaksiyon riskini azaltmak için koruyucu önlemler (hemodinamiğin stabilizasyonu) gerekli olabilir. Hipotansiyonu olan ya da dolaşımı stabil olmayan hastalar için “ Bölüm
Kontrendikasyonlar” bölümüne bakınız.
Metamizol, şiddetli koroner kalp hastalığı ya da beyni besleyen kan damarları stenozları olan hastalar gibi, kan basıncının düşürülmesinden kaçınılması gereken hastalarda yalnızca yakından hemodinamik izleme altında kullanılmalıdır.
Böbrek ya da karaciğer bozukluğu olan hastalarda, yüksek metamizol dozlanndan kaçınılması önerilmektedir, zira bu hastalarda metamizol eliminasyon hızı azalmaktadır.
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Siklosporin ile birlikte kullanıldığında siklosporin seviyelerini düşürebilir. Bu nedenle düzenli olarak kontrol yapılması gereklidir.
NOVALGİN klorpromazinle birlikte kullanıldığında ağır hipotermi oluşabilir.
Pirazolonlar ile oral antikoagülanlar, kaptopril, lityum, metotreksat ve triamteren arasında etkileşimler olabildiği ve kombine kullanımda antihipertansiflerin ve diüretiklerin etkinliğinin değişebildiği bilinmektedir. Metamizolün bu etkileşimlere ne düzeyde neden olduğu bilinmemektedir.
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadmlar tedavi süresince etkili doğum kontrolü uygulamak zorundadırlar.
Gebelik dönemi
Metamizol plasentayı geçer. İlacın fetusa zararlı olduğuna dair bir bulgu mevcut değildir: Metamizol sıçanlarda ve tavşanlarda teratojenik etki göstermemiştir ve yalnızca maternal olarak da toksik olan yüksek dozlarda fetotoksisite gözlenmiştir. Ancak yine de NOVALGİN’in hamilelikte kullanımı ile ilgili klinik veriler yetersizdir.
Bu yüzden, hamileliğin ilk üç ayında NOVALGİN’in kullanılmaması önerilir. Bunu takip eden üç ayda da, sadece potansiyel yarar ve risk bir doktor tarafından dikkatlice tartıldıktan sonra kullanılır.
Ancak, NOVALGİN gebeliğin son üç ayında kullanılmamalıdır. Çünkü, metamizolün sadece zayıf bir prostaglandin sentez inhibitörü olmasına rağmen, duktus arteriozusun erken kapanması ve hem maternal hem de neonatal trombosit agregabilitesindeki bozulmaya bağlı olarak perinatal komplikasyonların ortaya çıkma olasılığı göz ardı edilemez.
Laktasyon dönemi
Metamizol metabolitleri anne sütüne geçer. NOVALGİN uygulanması sırasında ve sonraki 48 saat boyunca emzirmekten kaçınılmalıdır.
Üreme yeteneği /Fertilite
Advers ilaç reaksiyonları aşağıdaki sıklık derecesine göre belirtilmiştir:
Çok yaygın(> 1/10); yaygm (> 1/ ila < 1/10); yaygm olmayan (> 1/ ila < 1/); seyrek (> 1/ ila < 1/); çok seyrek (< 1/); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Ölümle sonuçlanabilen pansitopeni, aplastik anemi, agranülositoz ve lökopeni Çok seyrek: Trombositopeni.
Bu reaksiyonların immünolojik kaynaklı olduğu kabul edilir. Bunlar, daha önce hiçbir komplikasyon olmaksızın birçok kez NOVALGİN kullanılmış olmasına rağmen yine de oluşabilir.
Agranülositozun tipik belirtileri enflamatuvar mukozal lezyonlar (öm. orofarengeal, anorektal, genital), boğaz ağrısı, ateştir (hatta bazen beklenmedik şekilde persistan ya da rekürran ateş). Ancak, antibiyotik tedavisi uygulanan hastalarda agranülositozun tipik belirtileri minimal düzeyde olabilir.
Eritrosit sedimantasyon hızı çok artmıştır ve lenf nodları tipik olarak hafif bir şekilde büyümüştür ya da büyüme söz konusu değildir.
Trombositopeninin tipik belirtileri artan kanama eğilimi ile deride ve muköz membranlarda peteşilerdir.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Anafılaktik/anafılaktoid reaksiyonlar
Metamizol, anafılaktik/anafılaktoid reaksiyonlara neden olabilir.
Bu reaksiyonlar şiddetli ve yaşamı tehdit eder bir hal alabilir ve bazen ölümle sonuçlanabilir. Bu reaksiyonlar NOVALGİN daha önce defalarca hiçbir şikayete yol açmadan kullanılmış olsa bile ortaya çıkabilir.
Bu tür ilaç reaksiyonları; metamizol uygulamasından hemen sonrasında ya da saatler sonra ortaya çıkabilir. Ancak buradaki olağan durum; uygulamadan sonraki ilk bir saat içinde reaksiyonun oluşmasıdır.
Orta derecedeki anafılaktik/anafılaktoid reaksiyonlar tipik olarak kütanöz ve mukozal semptomlar (kaşınma, yanma, kızarma, ürtiker, kabartılar gibi), dispne ve daha az sıklıkla gastrointestinal şikayetler halinde ortaya çıkar.
Hafif reaksiyonlar zamanla jeneralize ürtiker, şiddetli anjiyoödem (hatta larinksi de kapsayacak şekilde), şiddetli bronkospazm, kardiyak aritmiler, kan basıncında düşüş (bazen öncesinde kan basıncı artışıyla) ve dolaşım şoku ile şiddetli formlara ilerleyebilir.
Analjezik astım sendromu olan hastalarda, bu entolerans reaksiyonları tipik olarak astım ataklan şeklinde görülür.
Vasküler hastalıkları
Bilinmiyor: İzole hipotansif reaksiyonlar
Zaman zaman, uygulamadan sonra geçici izole hipotansif reaksiyonlar ortaya çıkabilir (muhtemelen farmakolojik kaynaklı olan ve anafılaktik/anafılaktoid reaksiyonun diğer belirtilerini içermeyen) ve nadir olgularda bu reaksiyon kan basıncında kritik düşüş formunu alabilir.
Deri ve deri altı dokusu hastalıkları
Seyrek: Makülopapülöz döküntü.
Çok seyrek: Stevens-Johnson sendromu ya da Lyell sendromu, dolaşım şoku.
Bilinmiyor: Yukarıda bahsedilen kütanöz ve mukozal anafılaktik/anafılaktoid
manifestasyonların yanı sıra, zaman zaman sabit ilaç erüpsiyonları (bkz. Bölüm ).
Böbrek ve idrar hastalıkları
Çok seyrek: Özellikle böbrek hastalığı öyküsü olan hastalarda, böbrek fonksiyonu akut olarak kötüleşebilir (akut böbrek yetmezliği), akut intertisyel nefrit ve bazı olgularda oligüri, anüri veya proteinüri ortaya çıkabilir.
Belirtiler:
Akut doz aşımı sonrası bulantı, kusma, abdominal ağrı, böbrek fonksiyon bozukluğu/akut böbrek yetmezliği (öm. interstisyel nefrite bağlı olarak) ve daha nadir olarak merkezi sinir sistemi semptomlan (baş dönmesi, somnolans, koma, konvülziyonlar), kan basıncında düşüş (bazen şoka dönüşebilen) ve kardiyak aritmiler (taşikardi) bildirilmiştir. Çok yüksek dozlardan sonra, zararsız bir metabolitinin (rubazonik asit) atılımı sonucu idrar rengi kırmızıya dönebilir.
Metamizolün bilinen spesifik bir antidotu yoktur. Eğer ilaç yeni alınmışsa, etkin maddelerin daha fazla sistemik emilimini sınırlamak amacıyla primer detoksifıkasyona yönelik (örn. gastrik lavaj) ya da emilimi azaltıcı (öm. aktif kömür) önlemler alınabilir. İlacın ana metaboliti (4-N-metilaminoantipirin) hemodiyaliz, hemofıltrasyon, hemoperfüzyon ya da plazma fıltrasyonu yoluyla elimine edilebilir.
Gerek normal vajinal, gerekse sezaryenle doğum sonrası annede ağrı kontrolü büyük önem taşır. Ağrı, annenin erken dönemde bebeğiyle yeterince ilgilenememesinin en önemli nedenlerinden biridir ve doktorun en önemli görevlerinden biri olan ağrı kontrolü, çağdaş tıp biliminin sunduğu olanaklar sayesinde etkili bir şekilde uygulanabilmektedir.
"Ağrı eşiği", aynı ağrılı uyarana maruz kalan bireylerin algıladıkları ağrının şiddetinin oldukça farklı olabileceğini belirtmek için kullanılan bir terimdir.
"Ağrı eşiği yüksek" bir anne, doğum kesisi (epizyotomi) bölgesinde oldukça fazla sayıda dikiş olmasına rağmen, "kendini rahatsız eden bir ağrı olmadığını" belirtebilirken, başka bir anne doğum kesisi olmamasına rağmen yalnızca rahim kasılmalarını bile "dayanamayacak kadar ağrılı" olarak tarif edebilir.
Yapısal bir özellik olan ağrı eşiği, annelerin ağrıyı algılama açısından her birinin kendine özgü olmasına ve böylece her annede kullanılacak ağrı kesici yöntemlerin ve dozlarının farklı olmasına neden olur.
Tümüyle doğal olarak seyretmiş normal vajinal bir doğum sonrası ağrının başlıca iki kaynağı vardır:
Bunun yanında vajinada zor doğumda oluşmuş çeşitli yırtıklar nedeniyle uygulanan dikiş sayısı arttıkça doğum sonrası ağrı oluşma olasılığı ve ağrının şiddeti de artar.
Sezaryende karın cildine yapılan kesiden bebeğe ulaşmak için çok çeşitli anatomik katlar teker teker kesilir ve bebek doğduktan sonra tekrar dikilir.
Bu katlar arasından özellikle karın kaslarınının üzerini örten kas kılıfı çok sayıda ağrı lifi içermektedir ve bu nedenle bu tabakanın kesilmesi ve yeniden dikilmesi bu ağrı liflerinin uyarılmasını sağlar.
Epidural/spinal (kombine) veya spinal ile sezaryen olmuş annelerde doğum sonrası ağrılar daha az olur. Bunun nedeni ameliyatta dikişlerin atılması bittikten sonra anestezinin etkisinin saat daha devam etmesi ve bu süreden sonra zaten dikiş ağrılarının vücudun doğal ağrı kesicileri olan endorfinler sayesinde nispeten azalmış olmasıdır.
Sorunsuz seyreden normal vajinal doğumda günümüzde ağrı kesici olarak yalnızca ağızdan tablet şeklinde alınan ilaçlar ve bunlar arasından da özellikle parasetamol içerikli olanlar tercih edilir.
Ağrının şiddetli olduğu durumlarda parasetamolden farklı daha güçlü ağrı kesiciler tablet, fitil veya nadiren enjeksiyon şeklinde uygulanabilir.
Doğum kesisi uygulanarak gerçekleşmiş normal doğum sonrası parasetamol içerikli ağrı kesicilere cevap alınamaması durumunda doktor öncelikle dikiş yerinde bir sorun olup olmadığını muayene ile kontrol etmeyi tercih eder, zira doğum kesisi bölgesinde açık kalan, veya sonradan açılan bir kan damarından sürekli boşalan kanın bölgede hematom adı verilen şişliğe yol açması çok ağrı yaratan bir durumdur ve tedavisinde bu bölgenin açılarak kanın boşaltılması ve kanayan damarın bulunarak bağlanması gerekir.
Sezaryen sonrası ağrı kontrolü için ise günümüzde farklı seçenekler bulunmaktadır:
Bunlar arasında kas içi uygulanan ağrı kesiciler, PCA kateteri ile hasta kontrollü ağrı dindirme ve epidural kateter yoluyla verilen ağrı kesici ilaçlar en önemlileridir.
Bu tür yöntemler özellikle sezaryen sonrası ağrı açısından "kritik" olan ilk 24 saatte uygulanırlar ve takiben ağızdan alınan tablet tedavisine geçilmesi tercih edilir.
Sezaryen ameliyatı sonrası ağrı kontrolü birkaç noktada diğer ameliyatlardan sonra kullanılan yöntemlerden ayrılır:
"Narkotik" ağrı kesiciler adı verilen grup ve "nonsteroid antiinflamatuar" adı verilen ikinci grup.
Birinci grupta oldukça etkili ağrı kesiciler bulunur ancak bunlar annede bulantı yapabilmeleri ve sütle bebeğe geçtiğinde bebekte "uyuşukluğa" yolaçabilmeleri nedeniyle sezaryen sonrası ağrı kontrolünde birinci tercih değildirler.
"Nonsteroid antiinflamatuar" ağrı kesiciler ise hem emziren annelerde de kullanılabilmeleri, hem de rahim kasılmalarına bağlı sancıyı giderebilmeleri nedeniyle sezaryen sonrası ilk 24 saatlik dönemde sıklıkla tercih edilirler.
Sezaryen dışındaki diğer ameliyatlarda da yaygın olarak uygulanan bu yöntemde annenin damaryoluna uygulanan bir pompa yardımıyla anne ağrı hissettiği zamanlarda kendisi düğmeye basarak ağrı kesici maddenin kana geçmesini sağlar.
Pompanın özelliği belli bir zaman birimi içerisinde belli miktarda ilacı kana vermesi ve önceden doktor tarafından belirlenmiş en yüksek doza ulaşıldığında daha fazlasının kana geçişine müsade etmemesidir.
En yüksek doza ulaşıldığında yine doktor tarafından belirlenen süre geçene kadar pompa ilaç vermeyi durdurur.
PCA yönteminde genellikle narkotik ağrı kesiciler kullanılır. Dozlar seyrek ve bölünmüş halde verildiğinden bulantı ve diğer yan etkileri nispeten daha az ortaya çıkar.
Yine ağrı kesici damardan direkt kana geçtiğinden çok daha kısa zamanda etki eder.
Sezaryen, epidural-spinal (kombine) veya spinal ile uygulandığında kateter sıklıkla 24 saat boyunca "yerinde" bırakılır ve bu kateterden ağrı kesici ilaçlar uygulanmaya devam edilir.
Sezaryen operasyonu ve özellikle de genel anestezi altında uygulanmış olması bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olur ve bu yavaşlama ameliyat sonrasında da devam eder. Özellikle uzun süren ameliyatlar sonrasında veya daha önceden bir veya birkaç kez sezaryen geçirmiş olanlarda "gaz sancıları" daha sık görülür.
Doğum sonrası lohusalıkta hangi belirtilerde doktora baş vurulmalıdır? >>
İLGİLİ KONULAR:
Doğum Çantası (Valizi)
Normal Doğum
Sezaryen ile Doğum
Doğumda Anestezi
Lohusalık Dönemi
Emzirme Dönemi
Normal doğuma hazırlık egzersizleri
Normal doğumda nefes alma verme teknikleri
Yenidoğan, Bebek ve Çocuk Bakımı
Doğum ve Sonrası İle İlgili En Sık Sorulanlar
Anne adaylarının en çok çekindikleri noktalardan biri ilaç kullanımıdır. İlaçların kimyasal yapılarından dolayı, bebeklerine zarar vermemek açısından hamileler en basit ağrı kesicileri bile kullanmaktan çekinirler.
Öncelikle hamileliğin yaklaşık dokuz aylık bir süreç olduğunu düşünürsek, bu kadar uzun süreç içinde baş ağrısı, bulantı, ishal gibi şikayetler nedeniyle ilaç kullanmak zorunda kalmanız çok normaldir. Önemli olan ilaç tercihini bu konudaki bilgi ve tecrübesi ile doğum doktorunuzun funduszeue.info anne adayları tiroid fonksiyon bozuklukları, kalp hastalıkları, migren, mide şikayetleri gibi nedenlerle yıllardır ilaç kullanıyor olabilirler. Bu şekilde kronik ilaç kullanımı söz konusu ise mümkünse hamilelik planlanırken, değilse hamilelik tespit edilir edilmez, doğum doktorunuzu ilaçlarınız hakkında bilgi vermeli, uygun değilse benzer gruplarda farklı ilaçlara başlamalısınız.
Özellikle bebeğin organ gelişiminin hızla oluştuğu ilk üçay döneminde, çok acil nedenler dışında, ilaç kullanımı kısıtlanmalıdır. Örneğin vajinal akıntı gibi bebeğin zarar görmeyeceği, tedavisinin geciktirilebildiği durumlarda, hamilelik için güvenli ilaçlar olsa bile, tedaviye ikinci üçayda başlanması doğru olacaktır. Tıbbi olarak olmasa da, sosyal olarak erken dönemde ilaç kullanımı, hamileliğin bazı istenmeyen sonuçları ortaya çıkması durumunda, hem annenin kendini, hem de doktorunu suçlamasına neden olabilir.
Antibiyotikler
Hamilelik döneminde idrar yolu enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonları, diş tedavileri, sinüzit, apse, ishal gibi çok çeşitli nedenlerle antibiyotik kullanımı gerekebilir. Hamilelik antibiyotik kullanımına kesin engel bir durum değildir. Bu ilaçların kullanılmasını gerektirecek bir hastalık meydana geldiğinde anne ve fetus açısından zararsız veya en az zararlı antibiyotikler tercih edilerek tedavi uygulamalıdır. Bu nedenle antibiyotik gerektiğinde tedaviye karar veren doktor, anne adayının takibini yapan doğum doktoru ile temas kurarak en uygun ilacın seçilmesini sağlamalıdır.
Ağrı kesiciler
Hamilelik sırasında baş ağrısı, migren, diş ağrısı, bel ağrısı, travma, ameliyat gibi nedenlerle bazen ağrı kesici ilaçların kullanılması gerekebilir. Ağrı kesici ilaçlar asla "basit" ilaçlar değildir, bu nedenle dikkatli seçilmelidir.
Hamilelik döneminde en zararsız ağrı kesiciler “parasetamol” veya “asetominofen” türevi ilaçlardır. “Aspirin” hamilelikte aşırı kanamaya neden olabileceği için asla ağrı kesici olarak kullanılmamalıdır. “Non-steroidantiinflamatuar” ağrı kesiciler ise hamileliğin özellikle haftadan sonra bebeğin suyunda azalma, duktusarteriozusadlı damarın kapanmasınedeni ile bebeğin aniden yaşamını yitirmesine neden olabilirler.
Lokal ve Genel anestezi ilaçları
Özellikle diş tedavisi gibi gibi birçokdurumda lokal anestezi ilaçları kullanımı gerekebilir. Halk arasında lokal anestezi ilaçlarının zararlı olduğuna dair genel yargıya rağmen lidokain, prilokain, edidokain gibi lokal anestetik maddelerin hamileler için güvenli olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde birçok genel anestezi ilacı da hamilelerde güvenle tercih edilebilir.
Migren ilaçları
Migren ataklarında klasik ağrı kesiciler sıklıkla yeterli olmamakta, bu nedenle bazı özel ilaçlarınkullanılması gerekmektedir. Bu ilaçlar genel olarak hamilelik sırasında kullanımı çok güvenli olmayan ilaçlardır, ancak fayda-zarar oranı gözden geçirilerek uygun tedavi planlanmalıdır. Bu nedenle migren hastalarının hamilelik öncesinde nöroloji ve doğum uzmanları ile ilaçlarını ve tedavilerini düzenlemeleri gerekir.
Vitaminler
Bir vitamin türü olan folik asit, fetusta “nöral tüp defekti” adı verilen omurilik anomalilerinin önlenmesi için hamilelik öncesi üç ay önce başlanmalı ve hamileliğin ilk üç ayında, günde 0,4 mg ( mcg) olarak kullanılmalıdır. Normal hamilelerde bu doz yeterli oluyorken daha önce nöral tüp defektli bebek doğuran ve risk grubunda olan kişiler için (epilepsi ilacı veya insülin kullanan anne adayları) doz on kat arttırılmalıdır. Folik asit kullanımının arada birkaç gün unutulması durumda bir sakınca oluşmamakla birlikte, yine de düzenli alınması öfunduszeue.info asit dışındaki multivitamin içeren ilaçların günümüz şartlarında, anne adayında ciddi bir beslenme kusuru olmadıkça, tüketilmeleri gerekli değildir. Vitaminiçeren ilaçlar piyasada yaygın olarak bulunur ve hamilelikte kullanılmaları açısından yaygın tanıtım yapılır. Ancak bu multivitamin ilaçlarının kullanılmalarında bir sakınca olmadığı gibi, çoğunlukla bir katkısı da olmamaktadır.
Demir içeren ilaçlar
Halk arasında “kan ilacı” olarak da bilinen demir içeren ilaçların, hamileliğin ikinci yarısında kullanılması önerilmektedir. Anne adayının kan değerleri normal olsa bile, hamilelik kansızlığa yatkınlık yaratan bir funduszeue.infoıca hamileliğin sonunda, vajinal doğum veya sezaryen, mutlaka kan kaybı yaşanacaktır.
Kalsiyum ve Magnezyum içeren ilaçlar
Bu ilaçlar genellikle rahimde kasılmalar ve bacaklarda kramplar olduğunda tercih edilmektedirler. Bu ilaçların kullanılması ile şikayetler tamamen yok olmasa da, kısmen hafifleyecektir. Ayrıca magnezyum kabızlığın çözülmesinde de katkı sağlar. Ancak yine de her anne adayında rutin olarak bu ilaçların kullanılması gerekli değildir.
Progesteron hormonu
Vajnal kanaması olan düşük tehdidi tanısı ile takip edilen anne adaylarına bol sıvı alımı, yatak istirahati ve progesteron hormon ilaçları uygulanmaktadır. Progesteron hormonunun tüp bebek hamilelikleri dışında düşük önleyici tedaviye katkısı gösterilememiştir. Ancak yine de düşük tehdidi durumunda, yararı ispatlanamasa da, zararlı olmaması nedeniyle sıklıkla uygulanmaktadır.
Bulantı önleyici ilaçlar
Hamilelikte gelişen bulantının oluşma mekanizması net bilinmemektedir, bu nedenle bulantıya hangi ilacın etkili olacağı öngörülemez. Ancak farklı mekanizma ile etki eden ve fetusa zarar vermeyen birçok bulantı önleyici ilaç mevcuttur. Bulantı varlığında yanlış ilaç kullanımından kaçınmak için mutlaka doğum doktoru önerilerine uyulmalıdır.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası